Chat n°
279 - Tarih: 21 şubat 2005
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan
msccp10SCE nickiyle bağlandı
selam
selam ve de salute shalom. Selam Es-Selam Rabbimize ve selam onun
kullarına. Hoşbuluştuk...
Biraz
ara vermemin nedeni geçen haftaki emsali görülmemiş
fırtınanın devirdiği elektrik hatlarını vb. bu
hafta ancak hallettiler.
Elbette
çok istememe rağmen kritik toplantıya katılamadım -buna en
başta ben üzülüyorum-.
"Yükseklere"
danıştım ve benim kayıtsız şartsız, "Büyük Jüri'nin EMRİNDE
olduğumu, alınan her kararı kesinkes kabul etmem
gerektiğini bildirdiler.
Gerekçe:
"Disiplin edilecek kişi en başta ALAMETİN kendisi olmalıdır" dendi. Önce ben
disipline riayet ediyorum, sayın BJüri
başkanlığı -bağlılık yeminimle birlikte-.
Beni
şaşırtan bir olay daha oldu :)
Mighty
bana "Capt'n" diye hitabetti.
<> :)
<> maşallah...
Hiç
beklemediğim bir şeydi. Capt'n "Argoca" telaffuzu... Buna
şaşırdım!
Gelecekte
WEMB prototipi kuruldu.
"Geçmişi takviye" programı çerçevesinde bizden üç istekleri
var:
1.
Başkanımızın endişesinde yer aldığı
gibi, 313 rakamına -elbette kaliteli bireyler- ulaşmak için "DERNEK" kurulmasını
"Tavsiye" ettiler. (Bu bir emir değildir.)
SOMUT olarak
ortada görülmenin YARARI üzerinde
duruyorlar.
Bir
kültür derneği veya -adı neyse klüb vb.-
AB
girişinde dernekler oldukça kolaylaştı ve demokrasinin en kolay
kurulabilen bir yapısı oldu Dernek!
Benim
hiçbir fikrim yok. Nasıl kurulur, ne yapılır bilmem bile.
Bunun
bize hızla "Kaliteli candaş" çoğaltacağı
bildiriliyor.
Büyük
Jüriye arz ediyorum. (Emir değildir, öneridir, reddedebilirsiniz.)
(2DOR ya da zülkarnEYN'in özelliği geçmişteki ucu ve gelecekteki
ucuyla E Ş İ T
eşgüdümlüdür. Biz Mighty'lerden emir almak durumunda değiliz, EŞİDİZ
-saygıdeğer başkanıma açıklamadır-.)
Reddedebiliriz
de...
Burada
cazip olan, "Sivil
toplum örgütüne geçmenin bir aşamasının DERNEK olduğunun vurgulanması.
Bildiğiniz
gibi HANİFLİK, "Pasif
direnen, protest bir direnişe adaptelidir.
<P> Bence Dernek çok
uygundur efendim. ama kararı büyük jury ile görüşüp verilmesi
gerekmektedir. Bu öneriyi büyük jury ye götüreceğim inş...
Saygıdeğer
başkanım, bize EMREDEMEZLER,
SİZİN ile Adler E
Ş İ T T İ R. İkiniz bir konseysiniz.
Ama
her ikiniz de bana emredebiliyorsunuz, kural böyle!
<P> estf
Kuralları
ben koymuyorum "MECLİS"ler
statükosu böyle...
Ben
"İtaat ile emrolundum". Emri veren
Adler vb. değil MECLİSLER
(7M).
Büyük
Jürimiz ise YEDİNCİ
MECLİSTİR. Kronoloji sırasında ise hepsinden önce
geldiği için BİRİNCİ
MECLİSTİR.
Başkanımıza
Rabbi şifa dilemiştir. Onu başımıza "Büyük
Amazoness lider" kılmıştır.
<> maşallah
Başkanımız
Allah'ın dileği üzerine ömrü İDRİS
noktasından itibaren uzatılmıştır. Yitirdiği
organları ile şehit sayılmıştır.
Başkanımızın
emrindeyiz.
Ve
yarbaşkanlık sisteminde ise gelecekteki orantı (Dört bayana bir
bay) şimdiden konmuştur.
Büyük
Jüri [P] başkanın liderliğinde, üye sayısını
dörde bir ile orantıladığımızda, Yarbaşkanlar
bayanlarımız candaşlarımızdır.
Kalan
çeyrek ise ASBAŞKAN erkek
candaşımız başkanlığında ihdas
edilmiştir.
Büyük
Jüri'nin (Şura El-Kebir'in) strüktürü budur ve hiç
değişmeyecektir.
ÖRNEK biz
oluyoruz geleceğe...
50
yıl içinde 30 milyonu aşacağımıza yürekten
inanınız.
Baştan
zordur -kayayı oynatmak yerinden-. Ama sonra "Akın akın
gelecekler" bizleri izleyen kuşaklar...
Kimin
kuşkusu var?
<> asla yok!!!
<> Kuşkumuz yok
<> İnşaAllah
o günleri görürüz
<> asla, yürekten
inanıyor ve dua ediyoruz!
<> İşittik ve
itaat ettik dabbetim
HAKK'ın sıdk
ve doğrunun olduğu yerde KİM
hangi cüretle kuşkulanabilir?
Büyük
Jüri'nin YEDİNCİ meclis
olduğunu burada ilk kez açıklıyorum.
(3M+1+1+1+1)
Zamanın
iki ucu EŞİTTİR. 2DOR eşit-eşgüdümlüdür.
Aralarındaki ZAMAN aşımı
farkını da ÖNCEKİLERİN ş
e h i d olmasıyla
sonrakilerle HEMZAMAN VE HEMZEMİN
birlikte olacağı da müjdelendi.
<> inşallah
2DOR'un iki ucu
bir arada olacaklar.
Bunun
için Ali İmran 110'da BULUŞMUŞTUK.
Gelecektekiler de bu 110 içinde BULUŞACAKLAR.
110 ortak paydamız OLMUŞTUR.
<>
REUNİON
<>
3-Ali İmran/110: Siz, insanlar için
çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve
güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve
çirkinliği belirlenmiş olandan
sakındırırsınız, Allaha iman edersiniz. Ehlikitap da
iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde
müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta
kendileridir
Geçiş
gereği 104 ve 114 var idi.
Geçiş tamamlandı, hepimiz EŞİT
olarak 110'uz.
Artık
doğu, batı vb. kalmadı.
Buradan
yazdıklarımızı MECLİSLER
aynen "uyguluyorlar".
Bu
bir 110 Tic-Toc/Tac-Tic'idir. Biz
yazıyoruz, biz belirliyoruz onlar da HAZIRA
konuyorlar.
Stratejist
de biziz, Analist de biziz. Taktisyenliği bile yarı yarıya
üstlendik.
BİZLER burada
bayrağı çizmeseydim, KARASANCAK
orada benimsenmeyecekti.
ACEH bugün
alamet gereği afet görmeseydi, yarın ACEH'de süfyani kuvvetleri
RİCAT etmeyecekti.
BİZLER BELİRLİYORUZ.
İnsanlık
tarihinin en inanılmaz bilgileri, bu chatlerde yer alıyor. Hiçbir
yerde olmayan ve olmayacak bilgiler doneler datalar eşliğinde HER TELDEN ve her dilden... Haniflik
bizde... BİLİM bizde
Hiç
mütevazı olmayalım, SADECE
BİZLERDE...
s i z l e r d e
Yedinci
MECLİS'in (Büyük Jüri) kodu
veya işlev tasviri şöyle:
a)
Haniffetic
b.
Haniffication
c.
Mesih'in EKİYLE: Haniflik >>>> QUALİFİED kelimesine
eşdeğerdir.
Yani
Hanif kelimesi içinde sanskritçe KALİFİYELİK.
QUALİTY+Qualified olgusu var. Bunu hissettiniz
mi?
<>
hissettik
<>
Evet.
<>
ALLAHa hamd olsun, sizden razı olsun kaptanım
<>
İnşaAllah, kavl un sözlerini rabbim idrak etmemizi, RZİ içten
dememizi kabul eder, bizi sever naimde misafirlerinden eyler halil gibi ve
refuse/reject etmediklerinden eyle.
Amin
temennilerinize...
HANİF
kelimesindeki KALİFİYE keyfiyetinden
ötürüdür ki, gelecekte eylemin adı Khaniffication. (Sanskritçe Kalfa ve
Kanive) Türkçe'de de kalfa kelimesi var. Ama üstad yanına konmuş.
Aslında KALFA ÜSTad'dır, istidatlıdır.
Arapça konuşanlar bunu çok NET
bilirler.
Çünkü
kimse dinamik evrende "BEN OLDUM"
diyemez. Daha terakki eder, daha progressiftir ve dinamik olarak kendini
yeniler.
Yani
asla KALFA (kalifiye kişi)
"Ben oldum demez". "OLDUĞUNU"
iddia eden frene basmıştır ve bir b.. olmayacaktır.
<> :)
BİZ ALLAH
değiliz? Nasıl OLDUK
birdenbire???????
Küçük
dağları biz; büyük dağları da ATALARIMIZ yaratmadı.
"Hamdım,
Piştim, Yandım" doğru tanım.
"OLDUM" ise şeytanın
sesi!
Şeytan
"OLDUĞU" için
cehennemi boyladı. Biz Allah mıyız ki OLDUK diyelim.
Diğer
"Tavsiyeleri" kısa zamanda bildireceğim. Ancak merak
ettiğinizi bildiğimden, bir küçük çıtlatma:
Türkiye'de
seçtiğiniz bir yerde, sohbet için ticari bir kurum kurulması, burada
cemevi hatta müzikhol gibi "CAZİBE
alanı" oluşturulması istendi.
Çünkü
bunlar GELECEKTE
yapılıyor. Bize yansıması isteniyor.
Basit,
samimi bir yer... Çay servisi ve buluşma noktamız olacak.
<> İnşaAllah
<> çok güzel haberler
bunlar
Külfetli,
pahalı olması ASLA
istenmiyor. Bu basit yatırımı BİRLİKTE herkesin katkısıyla
oluşturmamız istendi.
Öyle
bir yerde BEN (KMA+EKİM BEY) derhal ortaya çıkacağım. Orada
yüzyüze birlikte olacağız -Allah'ın anıldığı
evlerde- bir ibadet havasında değil, bir
eğlence-bayram-havasında birlikte olacağız.
Yüzyüze
söyleşeceğiz. Bunun için RİSK
olmaksızın korunacağım vaad edildi.
Zaten
gizlenmesi gereken KMA'dır.
Ekim Bei herkesin ortasında içinde ve SOKAKTAKİ
adamdır.
<> buna çok sevindik
<> harika bir haber bu
maaşallah
<> süper olur :))))
Törensiz,
merasimsiz, bir arada buluşurken EĞLENECEĞİZ.
Gerekirse bir orkestra koyacağız. Ailelerimizle birlikte gerekirse
tatil yapacağız.
<> :))
<> kaptanım koro
bile yaparız =)))
<> inşaAllah
:))
Böyle
yerler basitçe kiralanabiliyor (yılda mesela 5000 dollar gibi) inanın
ki para bile değil: Getirisi onyüzmilyon bin dollar.
Karatahtayı
da koyacağız oraya.
<> :))
<> beyaz olur
artık :))
Dernek
"Tatile çıkacak" orada. Ve KASETÇİLİĞE
(VCD vb. neyse adı artık)
ve bu da bir gelir kaynağı olacak... (Merak etmeyeseniz diye ucundan
açıverdim)
<> :)
Saat
22.00, bu demektir ki, kaldığımız yerden KUR'AN'a devam edeceğiz. Bitmeyen
konumuzu bir hatırlatır mısınız?
<> "Blok uzay ve zamana devam
edeceğiz"
Teşekkür.
Madde
evreni ve antimadde evreni (BaStı
mekan ve Bastı mekan
farkı) ikisi aynı anda başladı ve birbirine zıt yönde
(hem doğrultu hem de ZAMANDA
ters olarak) açıldılar. Nabız gibi atarak, kendi üzerine
dolanarak yani 7 Kıvrım (7 gök) BİZİM;
MİSLİ (7 kıvrım)
de antimadde evreninin...
("Yedi
gök ve misli..." ayetini bulabilir misiniz?)
<>
2-Bakara/29: O, yerde ne varsa hepsini sizin için
yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat
olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla
bilendir.
Bir
diğer
<>
Fussilet/12: Böylece onları, iki günde yedi gök olarak
yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semayı
kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, aziz,
alim Allah'ın takdiridir.
<>
Muminun/86: Yedi kat göklerin Rabbi, azametli
Arş'ın Rabbi kimdir? diye sor.
(7
gök ve bir o kadar da arz diye tefsir ediliyor.)
<>
Nuh/15: Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle
ahenktar olarak nasıl yaratmış
<>
Nebe/12: Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina
ettik.
<>
15/85: Biz gökleri, yeri ve ikisinin
arasındakileri ancak hak ile yarattık. O saat (kıyamet), mutlaka
gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et.
<>
65/12: Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o
kadarını yaratandır. Ferman bunlar arasından inip
durmaktadır ki, böylece Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve
her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Tşk.
yeterli.
"65/12: Allah, yedi kat göğü
ve yerden bir o kadarını yaratandır."
Bunun
arapçasında M İ S A L
kelimesini göreceksiniz.
Ltf.
<>
65/12: Allahulleziy haleka seb'a semavatin ve
minel'ardı mislehunne yetenezzelul'emru
beynehunne lita'lemu ennallahe kad ehata bikulli şey'in 'ılmen.
"Seb'a semavatin ve
minel'ardı mislehunne"
"Seb'a semavatin ve
minel'ardı mislehunne"
"Seb'a semavatin ve
minel'ardı mislehunne"
mislehunne
misle
M İ S A L
(Sadece
"misli" demek değil; zaten MİSLİ
demek, onun EMSALİ, onun
misali, onun dengi-denklemi demektir -BİLİRSİNİZ-)
"O, yerde ne varsa hepsini sizin
için yarattı."
Burada
yer >> Sadece ARZ değil:
a)
Cennet'in FİRDEVS denen ARZI
b)
MAHŞER (düzlemi)
c)
Bildiğimiz DÜNYA nimetleri, biyosfer
örtüsü
Gök
ve yer ve arasındakiler...
"Ferman bunlar arasından inip
durmaktadır"
"Ferman bunlar arasından inip
durmaktadır"
"Ferman bunlar arasından inip
durmaktadır"
İşte
Semayı Ula ile Esfeli Safilin İKİ
KUTBU. Arada evren şişmektedir. Ama o "arası" YOKTUR aslında, çünkü ikisi BİRLEŞİKTİR
(mahşerdir) fakat evren bir kere şiştiyse
"yer ve gök ayrılır" ve
iki kutup arasında "ARADAKİLER"
kavramı ortaya çıkar. (Veya ortasındakiler)
"Ferman inmektedir"
>>>> Emrullah VEREN
(Samed) kutup olduğundan, "Yukarıdan/S emisyon kutbundan" bize (N kutbu) yoğun akılar gelmektedir.
Çünkü
yer ve gök ayrıldığında ortada bir çap (kutur) çıkar.
Bu çapın iki kutbuyla bir mıknatıs çubuğuna
benzediğini MİSALEN anlayabiliyoruz.
Eğer
yer ve gök bitişirse, o zaman bu mıknatısın S ve N
kutupları BİTİŞİK
olarak orada noktasal mıknatıs olarak bulunur. (ÇUBUK YOKTUR ARTIK. Çubuk yerine H U
B K vardır.
(Kafiye
olsun diye yazmadım, adı böyle. Ltf. Kur'an'dan bulunuz.)
Hubk
(bukle
demek)
<>
51/7: Ves semai zatil hubuk
<>
51/7: Andolsun o ahenkli yollar taşıyan
göğe
Evet.
(Saç kıvrımları-arapsaçı der gibi.)
Saç
eğer bukleli (kıvrım kıvrım) ise HUBK; düz ise HUMR
adını alır.
"Allahulleziy haleka seb'a
semavatin ve minel'ardı mislehunne yetenezzelul'emru beynehunne lita'lemu
ennallahe kad ehata bikulli şey'in 'ılmen"
"ennallahe kad ehata bikulli
şey'in 'ılmen" >>>>>> O, her
şeyi hakkıyla bilendir.
Allah
KÜLLİ ŞEY'iN'i bilir
>> ALİMDİR.
"Allah, yedi kat göğü ve
yerden bir o kadarını yaratandır. Ferman bunlar arasından
inip durmaktadır ki, böylece Allah'ın her şeye kadir
olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını
bilesiniz."
"her şeyi ilmiyle
kuşattığını bilesiniz"
Yani
Allah'ın İLMİNİ
cahiller yorumlamamalı.
<>
Tarık/14: O asla bir şaka değildir.
"Biz gökleri, yeri ve ikisinin
arasındakileri ancak hak ile yarattık. O saat (kıyamet), mutlaka
gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et."
"O saat (kıyamet), mutlaka
gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et."
"O saat mutlaka gelecektir" (Es
Saate >>> BLOK ZAMAN BASTI
ZAMAN ve baStı zaman)
Es
SAAT!
<>
15/85: Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma
illa bil hakk ve innes saate le
atiyetün fasfehıs safhal cemıl.
Gök
ve yeri
arasındakileri
(şişik evreni)
bir
düzleme (Mahşer) presleyeceğini söylüyor rabbimiz.
Zaten
ÖYLE yaratılmıştık
ve
aynı yere (Mahşer düzlemine) dönüyoruz -iki buçuk salisede-
"Arasındakiler",
şimdi buraya değinelim: 9. anlamı olarak Madde ve antimaddenin
birbirine ZIT SPİN yaparak d e
ğ m e m e s i.
(Çıkarma,
dışarlama, exclusion ilkesi hakkında bilgi ltf.)
(PAM
Dirac buldu,) PAULİ isbat etti.
(Wolfgang Pauli))
<>
Exclusion: ihraç, kabul etmeyiş, tart, ret, yoksun bırakma, mahrum
etme. "to the exclusion of": hariç tutarak, dışında
bırakarak, mahrum ederek, meydan vermeyerek., ayrı tutma.
<>
Exclusion: 1. The act of excluding, or of shutting out, whether by thrusting
out or by preventing admission; a debarring; rejection; prohibition; the state
of being excluded. 2. The act of expelling or ejecting a fetus or an egg from
the womb. 3. Thing emitted. 4. the state of being excluded.
<>
Wolfgang Pauli, atomlardaki elektronlar için dördüncü bir kuantum
sayısı tanıttı.
<> http://www-groups.dcs.st-and.ac.uk/~history/Mathematicians/Pauli.html
<>
Teorik Fizik araştırma merkezinde, yüksüz,
ağırlıksız ve Beta bozumu sırasında enerji yüklü
parçacığı, neutrinonun varlığının
farkına varan ilk kişidir.
[] http://www.exampleproblems.com/wiki/index.php/Pauli_exclusion_principle
<>
The Pauli exclusion principle, is a quantum mechanical principle formulated by
Wolfgang Pauli in 1925, which states that no two identical fermions may occupy
the same quantum state. It is one of the most important principles in physics
primarily because the three types of particle from which ordinary matter,
electrons (An elementary particle with negative charge), protons (A stable
particle with positive charge equal to the negative charge of an electron) and
neutrons (An elementary particle with 0 charge and mass about equal to a
proton; enters into the structure of the atomic nucleus). The Pauli exclusion principle
underlies many of the characteristic properties of matter, from the large-scale
stability of matter to the existence of the periodic table of the elements.
[] https://web.archive.org/web/20050222023014/www.nobelpreis.org/turkish/physik/pauli.htm
<>
1929-30 Pauli, b-bozunumunda enerji ve momentum korunumunu sağlamak için,
yüksüz bir parçacık olan "nötrino"yu ortaya attı.
"Pauli İlkesi olarak da anılan Dışarlama İlkesi'
Elektronlar
AYNI yörüngede aynı SPİN ile bulunamazlar. Mutlaka
bunlar birbirine ZIT spin yaparak
"ÇARPIŞMADAN"
dönerler.
Evren
ve anti evren de ikisi AYNI YERDE (HUBK)
olup birbiriyle çarpışmaz. ÇÜNKÜ
SPİNLERİ terstir.
[M]
buradasınız değil mi?
<M>
evet geldim
Quantum
şunu açıklayamıyor: AYNI
YÖRÜNGEDE (hubk) dolanan iki (veya katları) elektronlar birbirlerine ZIT spin (eksi ve artı gibi) yönde
dönerek ÇARPIŞMALARI gerekirken
(iki otomobilin karşı karşıya gelmesi gerekirken) ÇARPIŞMAZLAR! Bir ANOMALİ midir bu değil midir?
<M>
Değildir tabii ki, ama bana gore. :)
Spinleri
aynı olsaydı birbirlerini kovalayacaklardı ve çarpışma
olmayacaktı, ama ZIT SPİNleri
var: yani burun buruna gelmeleri gerekir mi gerekmez mi?
(Bunun
için size seslendim, açıklamamız ne olmalı? Söz sizin.)
<Makrino>
Gerekmez. Aynı noktadan doğan evren antievren çifti, 180 derece
karşıt açıda ilerlemiyor. Böyle olunca da aynı yerde
farklı zamanlarda olabiliyor
VE zıt
spinli elektronlar gibi ÇARPIŞMIYORLAR;
iki evren iç içe aynı yerde ama ÇARPIŞMIYORLAR!
Dirac,
Pauli bunu öngördüler ve açıklayamadılar, ama zıt iki evren
spinini öngören Sommerfeld'dir. Üstelik Takyon fikrini İLK ortaya atan quantum matematikçisidir. (Bileniuk onun
yolundan giderek tachyonları betimledi.) Yani Bilaniuk ve arkadaşları
SOMMERFELD'in özel çözümünü
izlediler.
Sommerfeld,
maddi evren ile etkileşmeyen evreni TAKYON
(ışıktan hızlı titreşen) evren diye niteledi.
Kuşkusuz
o evren var. Ama kaçırdığı nokta şuydu: takyon
olması gerekmiyordu, karşıt evrenin.
Nasıl
ki spinleri zıt iki elekton (çift) ikisi de MADDE (tardyon) ise, aynı mantıkla evren ÇİFTİ de somuttur.
İki
elektronun birbirine çarpmamasının nedeni
şaşırtıcı olarak şöyledir: Aynı yörüngede
(hubk) zıt spin demek ENİNE
uzay kesiti (Rieman dilimleri, paralelleri) dir.
Bunun
bir de boyuna geçişi vardır.
Evren
NABIZ gibi atarak, genişliyor.
Yani
bir ZAMAN birimi ileri gidiyor DURDUĞUNDA ona ÖLÜ; nabız gibi
attığında (ardışık iki saniye arasında ölü)
fakat öteki AN'da diri gibi
düşünelim.
Demek
ki ANTİEVREN, evrenin DURDUĞU noktada karşıt
olarak nabız gibi atmaktadır. Dolayısıyla ikisi birbirinin
içinden birbirini taciz etmeden geçmektedirler.
Şimdi
çelişki şöyle görünebilir:
"Hans,
hani ikisi birden AYNI ANDA
yaratılmıştı. O zaman impulsların da EŞZAMANLI tıpatıp
olması gerekmez mi?
Yani
her ikisi de aynı anda puls yapacak ve birbirleriyle
çarpışacaklardır. (Çarpışma demek, maddenin
antimaddeye rastlayıp, bir gamma ışıması biçiminde
yokolması demektir.)
Nasıl
olmuş da biri Atarken, öteki durmuştur? Eşanlılık
nasıl bozulmuştur?
Bunun
nedeni basittir: madde ve antimaddeyi olduran temel plazma TEKTİR, aynı anda yaratılmıştır. Bu
öyle bir cehennemi sıcaklıktır ki, daha parçacık
oluşumu yoktur.
Yani
madde ve antimadde ancak SOĞUYUNCA ayrılacaklardır.
Demek ki ANİ ŞİŞME
öncesinde madde ve antimadde -daha yaratılmamıştı-
birlikteydiler.
Bu
arada evren bu içeriğiyle zamanda ileri gidiyordu. Ani şişme
ardından gelen ani soğumada madde ve antimadde oluştu. Bunlardan
antimadde zamanda ileri gidemeyeceği için GERİ yöneldi.
Bu
geri yönelme ile birlikte EŞANLILIK
(senkron) bozuldu, yani Exclusion ilkesi devreye girdi.
(Dışarlama ilkesi)
Biri
kasılırken öteki gevşeyerek ve adeta birer hayalet gibi
birbirinin içinden geçerek iki ayrı (EŞLENİK=iki
kare farkı) EVREN
ÇİFTİNİ oluşturdular.
Antimadde
nerede? Bu sorunun yanıtını artık verebiliriz:
O
da burada.
Niye
görmüyorum?
Çünkü
iki pulsation arasında biz ÖLÜ iken
o DİRİ olarak süzülüp
geçiyor.
Veya
tersi: O durağan iken biz onun içinden geçip gidiyoruz.
(Konu
ağır ama, gerekiyordu)
<> sistol
diastol
<>
Sommerfeld dalga-optiği diferansiyel denkleminden hareket ederek
Schrödinger dalga denklemini elde etmiştir.
Evet,
üstelik TAKYONLARI ilk o ortaya
atmıştır. Sommerfeld bir şey daha
kaçırmıştır: Kedi ölü mü, diri mi?
<>
Bu bir anlamda gözlemcinin bilinçli karar mekanizmasının, madde
dalgası üzerindeki, rezonasyon durumunu belirliyor. (titreşen
membran)
Aslında
yanıtı şu:
Evren
rezonanslarla doludur: yani N+, N**, N*** gibi zamanın sonsuzda birinde
var olup yokolan (bozunan) quark yapımı parçacıklarla
titreşir. N parçacıklarına (En yakın örneği D+++ =
Delta parçacığı) rezonans diyoruz ve artık maddi
parçacık olarak değil SALT
DALGACIK olarak bakıyoruz. (Hatta ESİR
bile böyle titreşir.)
Kedi
ölü mü, diri mi?
Sommerfeld
rezonansları öngörürken, bunların Takyon olduğunu
yakalamış ama YANITI
verememiştir.
Kedi
burada ise (mesela DİRİDİR)
ama rezonans (esirdinamiği veya takyon Enoorgy durumunda) ölüdür.
(Konu
dağılıyor, biz yeniden Blok evren ve blok uzaya dönelim.)
Bundan
önceki bir chat'te, zaman impulsları arasında HYPER uzayın (Yukarı misal alemi) içinde bizlerin
Ashabı KEHF gibi
donakaldığını,
kıpırdayamadığını ve orada varlıkların DURAĞAN heykel veya büstleri
olduğunu; burada quantum fiziği olmadığını,
evrenin bir blok BÜTÜN olarak TEK parça olduğunu görüyoruz.
Yani
bir yerde ben sen o, masa, sandalye, uçan kuş ve rüzgar TEK BİR PARÇA olarak bitişik
durmaktayız.
QUANTUM FİZİĞİ
HyperSpace'de yoktur. Çünkü evren Hilbert uzayındaki gibi BİR TEK parçadır.
(Sadece
bizim evrenden söz ediyorum, bu dinamik melekleri vb. bağlamaz.)
Böyle
zamana D E H R deniyor(du
hatırlayınız. Dehr ile ilgili AYET lütfen.)
<>
45/24: Dediler ki: "Şu dünya
hayatımızdan başkası yok. Ölüyoruz, diriliyoruz. Bizi
zamandan başkası helak etmiyor." Onların bu konuda hiçbir bilgisi
yoktur. Sadece sanıda bulunuyorlar.
<>
76/1: İnsan üzerinden, henüz anılan
birşey olmadığı bir süre geçmedi mi zamandan?
Teşekkür.
Ve
arapçasıyla DEHR ayetini yazar
mısınız ltf. (Dehr'e yemin ediliyor)
<>
76/1: Hel eta alel'insani hyynüm mined dehri lem yekun şey'en mezkura.
Tşk.
Yukarıdaki
iki ayeti lütfen üç kez okuyun ve biraz tefekkür ediniz. Devam edeceğim.
.
.
.
"Hel eta alel'insani hyynüm mined
dehri lem yekun şey'en mezkura"
"dehri
lem yekun şey'en mezkura"
"dehri"
D E H R
Dehr'e
DÜNYADAN bir örnek:
İfritler
diyor ki: "Kraliçe(Belkıs)nin tahtını siz yerinizden
doğrulmadan getiririz....."
Ama
onlar ZAMANI kullanmakla
kısıtlılar. DEHR'i
kullanacak bir KUL ne diyor? (Ayet
lütfen)
<>
AN
<>
27-Neml/39: Cinden bir ifrit, ben, dedi: onu sana sen
makamından kalkmazdan evvel getiririm ve her halde ben buna
karşı kuvvetli bir eminim
<>
27-Neml/40: Nezdinde kitabdan bir ilim bulunan zat ise: ben
dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm, derken onu yanında
duruyor görünce: bu rabbımın fazlından, dedi: beni imtihan için
ki şükür mü edeceğim? Yoksa küfran mı? Her kim şükr ederse
sırf kendi lehine eder, her kim de küfranda bulunursa şübhe yok ki
rabbım ganiydir kerimdir
DEHR
>>>>>> "Onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur.
Sadece sanıda bulunuyorlar" karşıtıdır.
"45/24: Dediler ki: "Şu
dünya hayatımızdan başkası yok. Ölüyoruz, diriliyoruz. Bizi
zamandan başkası helak etmiyor." Onların bu konuda hiçbir
bilgisi yoktur. Sadece sanıda bulunuyorlar."
İfrit'in
pozisyonu bu.
Ama
DEHR'in sahibi olan KİŞİ blok zamana
giriyor, herkes o an orada ölü (Donmuş durumdalar), dinamik uzaydan (Süper
uzay=Aşağı misal alemi) TAHTI
getiriyor.
Evren
bir PULS daha atarak GENİŞLEDİĞİNde
taht orada hazır bulunmaktadır.
Cinler
ışık hızına yakın bir hızla gidişlerine
güvenirken DEHR'in sahibi iki puls
arasındaki BLOK ZAMANI
kullanmıştır.
(Gözkırpması
bile bunun yanında milyar yıl kalır.)
"Nezdinde kitabdan bir ilim
bulunan zat ise: ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm,
derken onu yanında duruyor görünce"
"Nezdinde kitabdan bir ilim
bulunan zat ise: ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm,
derken onu yanında duruyor görünce"
"Nezdinde kitabdan bir ilim
bulunan zat ise: ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm,
derken onu yanında duruyor görünce"
Bunun
için Hızır dedemize ilk baştan beri ZAMANIN EFENDİSİ diyordum. (Lord of the Blocked time)
Şimdi
DEHR'e girelim. Dediğim gibi
herşey BİTİŞİK
arzdan itibaren ayaklarımız bitişik, bütün ayaklar bitişik,
hava molekülleri bitişik. Quantum yok, herşey tek parça (kendisi
blok/yekpare, monoblock bir bütün).
Bu
DEHR bölgesine sadece zamanın
efendisi ve iki zamanlılar girebiliyor.
DEHR'in efendisi
ile KARNEYN'lerin farkı çok
büyük.
Bir
KARNEYN blok uzaya girer (Tarık
nedeniyle) ama herşey adeta elmasın sertliğinin sonsuz
katıdır.
Yani
bir güvercinin kanadından bir telek koparmak MÜMKÜN değildir. O BLOKTUR,
bitişiktir, tek bir şeydir. Artık külli şey'in
olmuştur ve ŞEY'ler (ve de
quantlar) YOKTUR.
Planck
sabiti arkasındaki evrendir o.
Mesela
sizlerden biri orada ÖLÜ-BLOKSUNUZ,
size bir zarar vermek istiyorum. Mesela cebinizdeki bir şeyi almak
istiyorum -habersizce- ama alamıyorum: Çünkü evrenin bütün enerjisi bile
sizi bir mikron (mm'nin binde biri) dahi oynatmaz. Kataleptik bir evrendir.
Size
iki zamanlılar KARNEYN'ler
hiçbir şey yapamazlar, kimse size dokunamaz ve siz korunmuşsunuzdur.
KARN için durum
bu.
DEHR için ise
(tek zaman CPT-ıv zamanı) Size zarar verilmesi mümkündür.
Bunu
yapacak kişi büyük bir ilim ve -burası çok önemli- ilmini kötüye
kullanmayacak, size zarar vermeyecek bir
R A H M E T sahibi oldurulmuştur.
(Hızır
ile ilgili Kehf ve yukarıdaki ayetteki ilm ve rahmet sahibi ayetleri
lütfen.)
<> 18/65: Orada kullarımızdan öyle bir kul buldular ki biz ona katımızdan bir rahmet vermiş lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.
<> 18/65: Fe veceda abdemmin ıbadina ateynahü rahmetem min ındina ve allemnahü milledünna ılma
"biz ona katımızdan bir
rahmet vermiş"
"biz ona katımızdan bir
rahmet vermiş"
"biz ona katımızdan bir
rahmet vermiş"
Bir
de yukarıdaki ayet lütfen.
<>
27-Neml/40: Nezdinde kitabdan bir ılim bulunan zat ise:
ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm, derken onu
yanında duruyor görünce: bu rabbımın fazlından, dedi: beni
imtihan için ki şükür mü edeceğim? Yoksa küfran mı? Her kim
şükr ederse sırf kendi lehine eder, her kim de küfranda bulunursa
şübhe yok ki rabbım ganiydir kerimdir.
Burada
ilim vasfı yazılmış ama RAHMET'ten söz edilmemiştir. Çünkü kendine ait olmayan bir
şeyi "HABERSİZCE
ALMAKTADIR" Melike'nin tahtını...
Pekiyi
kendini nasıl affettirdi? Nasıl RAHMET
sahibi oldu?
Bunun
da sırrı Süleyman'ın mektubunu yazmasında: Mektubun ilk
cümlesi HIZIR'a ait; kalanı ise
Süleyman peygamberin dikte ettirdiği cümlelerdir.
(Süleyman'ın
mektubu lütfen.)
<>
27-Neml/30-31: Mektup Süleyman'dan gelmiştir. O,
"Bismillahirrahmanirrahim" diye başlamakta ve içinde 'Bana
karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin'
denilmektedir.
"Bismillahirrahmânirrahîm diye
başlamaktadır"
"rahmânirrahîm"
"rahmânirrahîm"
"rahmânirrahîm"
"rahmânirrahîm"
Yani
RAHMET!
Bunu
hissettiniz mi?
<> evet
RAHMET
özelliğini en baştan; İLİM
özelliğini de daha sonra uyguluyor Hızır. Bu yüzden ona
verilen RAHMET ve İLİM ayrı ayrı
anılıyor ayetlerde...
Rahmet
ve ilim neden sadece ikisi YANYANA duruyor
ve Misak elçisinin İLK
İKİ VASFI oluyor, anlaşılıyor değil mi?
Rahmet'in
tanımını yapmak için lütfen Tevbe suresi son ayeti yazar
mısınız?
<> 9-Tevbe/129: Eğer aldırmazlarsa deki: bana Allah yetişir ondan
başka ilah yoktur, ben ona dayanmaktayım ve o, o büyük
Arşın sahibidir.
Son
iki ayet. 128'i unuttum.
<> 9-Tevbe/128: İçinizden size öyle bir elçi gelmiş bulunuyor ki
sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size
düşkün, inananlara şefkatli, merhametlidir.
Bunun
arapçası lütfen.
<> 9-Tevbe/128: Le kad caeküm rasulüm min enfüsiküm azızün aleyhi ma anittüm
harısun aleyküm bil mü'minıne raufür
rahıym.
<> 9-Tevbe/129: Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi
tevekkeltü ve hüve rabbül arşil azıym.
"raufür rahıym"
"raufür rahıym"
"raufür rahıym"
Er
Ra'uf (raf, irtifa'dan anımsayınız) ve Er Rahiym (Merhamet'ten
hatırlayınız)
Efendimiz
ilim sıfatını almadı ama Rahmet sıfatını RAFRAF'a bindiğinde (Refref de
deniyor, RAUF ile ilgili) aldı.
(Refref
ile ilgili veriler lütfen.)
<>
4/158: Ber rafeahüllahü ileyh* ve kanellahü azızen
hakıma
<>
4/158: Tam aksine, Allah onu kendisine yükseltti.
Allah, Aziz'dir, Hakim'dir.
(Burak
ve Refref)
<>
19/57: Ve rafa'nahü mekanen aliyya
<>
19/57: Onu yüce bir mekana yükselttik.
<>
56/3: Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
(Ayet
değil verilere bakınız: Burak bir binek hayvanı; Refref de
minder diye geçiyor.)
<> 55/76: Muttekiiyne ala rafrafin hudriv ve abkariyyin hisan
<> 55/76: Yeşil yastıklarda, emsalsiz döşekler üzerinde yatarlar yan.
Evet
biri bu:
rafrafin
(Efendimiz
Miraç'a çıkarken İKİ
araca binmiştir birisi Burağ ötekisi Refref.)
<>
Refref denilen ledünnî binitle; bir ilahi asansör
Şimdi
Refrefi anlatayım:
Aşağı
(dinamik) ve Yukarı (statik) misal alemleri (yani Süper ve Hyper uzaylar)
arasında bir BREAK vardır.
(Çatlak)
Altta
cisimler ve eşyalar her an oluşum ve aynı anda bozunum
halindedirler ve yakalanamazlar. Yani quantum belirsizliği hakimdir.
Ama
ikisi arasında (iki RAF) bir
transfer mümkündür:
Aşağıda
biri (mesela ben) doğduğumdan ölümüme kadar bütün ANlarım üstüste bindiğinden
resmim tanınmaz haldedir. Çünkü dinamik davranışlıdır
Süper uzay-quantum köpüğü ve tünelleri.
DEHR
şudur: oradaki bir CİSMİ
tanımak ve yukarıya getirmek. (RAF
RAF taşımak) DEHR seviyesindeki
kişi aşağıdaki kıpır kıpır
wormhole'ları (cornholes) oluşum hızlarını
aşarak, "Yavaşlatıp"
görmüş olur.
Yani
hiçbirimizin görmediğini, göremeyeceğini, tek başına gören ZAMAN tanımına DEHR denmektedir.
TAHT oradan
alınır (Burak) ve RAFRAF yukarıda
betimlenir. Sonra bu statik taht yeniden aşağıya (burak) gider.
Onu hemen İLGİLİ solucan
deliği ona uzanır ve yutar, içinden geçirir ve ucundaki akdelikten
hemen evrene (dünyaya, adrese) verir. Taht orada var olur.
(Devam
ettirmiyorlar)
Pekala
pazarlık yok
acil
görevim oluştu.
Ben
çok hızlı bir şekilde RZİ
MİH diyerek yarına kadar ayrılıyorum.
<>
:(
<>
RZİ
<>
ss