Chat n° 257 - Tarih: 30 aralık 2004

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan msccp10SCE_ nickiyle bağlandı

<> selam selam kaptan hoş geldiniz

 

 

Selam Es-Selam Rabbimiz'e ve selam onun selametli kullarına. Şükür hamd hoşbuluşturana. Teşekkür hoşbuluşanlara... Efendimize selatüselam, vesselam selam selam.

 

<o> selam ve selam, [6] dostlardan da selam ve selam

 

[O] sanki beyaz ışık=Nur'sun, içinde renkler var, tüm renklere selam vesselam.

Eğer ışık tek renk olsaydı yani 7 rengin bileşimi olmasaydı, sadece bir tek renk olsaydı acaba hangi renk olurdu?

 

<> siyah

<> GRİ

 

Hayır siyah, beyaz, saydam, bu üçü renk değil. Tüm renkleri yansıtırsa beyaz; tüm renkleri soğurursa (mas ederse) siyah, tüm renkleri geçirirse saydam vb.

 

<> yeşil

 

Evet YEŞİL. Zaten tüm renkleri toplayın (frekanslarını vb.) tam ikiye bölün, 5500 ile ÇINAR yeşili çıkacaktır.

O zaman renkler nasıl oluştu? ([O], bir konu açtın ki devam edelim. :) )

Gök yedi tabakadır. (7 dolanım peryodu var.) Mor ötesinden kızılötesine doğru renkler skala biçiminde yer alıyor, ya da evren kırmızıya doğru kayıyor=genişliyor diyoruz. (Mora kaysaydı daralıyor, büzüşüyor diyecektik.)

Bunlar bildiğiniz şeyler. Gelelim bilmediklerimize: YEŞİL'in arapçası nedir? (Ebyad=Beyaz, Ahmer=Kırmızı vb.)

 

<> ahdar

 

Evet Ahdar. Cennet bu renk. Ama selam selam diyenlerin bir cenneti var. Orada bir yeşil daha var: o yeşil vakıa 25'e kadar olan ayetlerin içinde saklı. İpucu: Gözlerinin rengi...... olan HURİLER var. Bu hangi ayet?

 

<> 56-Vakıa/22: Hurun ıynun;

<> 56-Vakıa/22: Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü

<> YNÖ :)

 

(Şapşallar bunu iri siyahgözlü huriler diye tercüme etmişler.) Burada siyah var mı???? İri var mı??

 

<> yok; Kadın da yok.

 

Hatta GÖZ bile belli belirsiz var.

Belki ben siyah iri gözlerden hoşlanıyorum ama sen Atatürk mavisi gözlerden hoşlanıyorsun. Allah niye bize DAYATMA yapsın ki?

Oradaki sır Elif değil (ahdar değil), AYN harfi.

 

<> Tefsirci/mealcilere göre ALlah -haza- 1,400 yıl önce çölde yaşamış Kureyşli bir ERKEK Arap

 

Evet, [candaş] dosdoğru tesbit ediyor. Arapların ve Yahudilerin gözleri siyahtır. Bunu bize dayatan onlar... Allah'ımız değil...

Çünkü CEMAL yasalarına aykırı.

Cemal-i şerif >>> sizdeki en idealize edilmiş BİRR (berr) ebrar olan cemalin/şemalin yüzüdür.

El-Birr Allah'ın adıdır, anlamını bilen vardır mutlaka...

 

<> göz rengi bile olsa cennette siyah renk var mı kaptanım?

 

Cennette siyah ve kırmızı bir tek yerde var. Lanet olası Şeceretül Mel'une'de. Başka hiçbir yerde yok. (kırmızı derken ATEŞ rengini kastettim.)

Ateş rengi cehennemindir.

Siyah renk ise NURSUZ olarak mahşere geleceklerin/körgözlülerin rengidir. Haşr olduğumuzda iyi kulları NUR'ları (özellikle Kur'an) aydınlatırken; kötü kulları da SİYAH kör edecektir. Sürüne sürüne gidecektir o kullar kördöğüşü (belki de ben) bin yıl sürüneceklerdir -en az-, ancak mahşere gideceklerdir.

Çetin azaptır bu... çünkü ALLAH nurunu tamamlamıştır. Onlar da birden karanlıkta kalmışlardır.

(Kimsenin güvencesi yok, bu betimlediğim belki de benim) Cennet tapusu asla müjdelenmemiştir, -umulur ki- elde ederiz.

İnsan kendini müstağni -iltimaslı/torpilli- görmemeli, umulur ki Allah bizLER'i yüce bir makama alır. Allah'tan umut kesilmez. Kesen derhal iblis adını alır, lakabı da Hannas olur.

Allah'ımız -şu anda bizleri izleyen- bir adı da ÜMİT'tir. İnsan ümit ettiği sürece yaşar. Ümit ve hayal ikisi de neredeyse birbirine uzay-zaman gibi denktir. Ümit edin-hayal edin. KULLUK borcudur bu... Borç ödenir, ödenmelidir.

Ve dönelim yeniden YEŞİL'e. Sabıkun'daki yeşil ALLAH'ın bahşettiği çok özel bir renktir. GÖZ  k ü r e d i r  yani içiçe AKTAR'ı vardır/çapları vardır.

Şimdi yeniden bazı şeyleri hatırlayalım:

Kalubela -sanal alem-, bunun gerçel yansıması neydi? MAHŞER. Mahşer meydanı Kalubela ardından kuruldu, kuruldu dümdüz, kalınlıksız.

Evrende bir insan boyu kalınlığın miktarı sonsuzda bir'dir -tıpkı ŞEY'in sıfır değeri gibi-. İnsanı ARŞ ile kıyaslayın, sıfır tam sonsuzda sıfır çıkacaktır.

Zaten RUH denen kalil şey. Dikkat: KALİL ŞEY bu anlama geliyor.

Hiçbir cismani özelliği yok, sıfır tam sonsuzda bir gibi BOŞCÜMLE.

Kalil >>> düşünülebilecek en küçük sayı demektir:

0,0000000000000000000000000000000000000..p..00001

İşte KALİL=ŞEY budur.

Elbette herbirimizin RUH'undan söz ettim. Ama ruh bir tek bütündür, yani sonsuzda-birlerden (sınırlı sayıda. Bakteri, virüs, hayvan bitki ruhları bile dahil) KALİL bir sayıda vardır.

Çünkü tüm ruhlar bir kar bulutu gibi bütündür, kar taneleri de herbirimizin ruhu oluyor -anlatmıştım-.

O halde SANAL bir şeyden söz ediyoruz.

Argand çizimini hatırladınız mı?

 

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/01/argand.png

 

Bu takyonların matematiğidir, bir ekseni REEL, diğer dikme olarak karşı gelen eksen ise SANALDIR.

Yani iki kare farkı olan eşleniktir. ((a+b)(a-b) gibi a²-b² derken bir kısmı REEL (a+b), diğeri sanal (a-b). İlki kare köke alınabilir, ikincisi alınamaz (sanaldır).)

Pekiyi tam bir SANAL (Yani ruh) sistematiğini nasıl oluşturursunuz?

Anımsatayım:

1. Cebir skalasında SOMUT (reel, gerçel) pozitif ve negatif sayılar vardır. Lineerdir.

Argand çiziminde ise

2. Biri pozitif veya negatif yatay, diğeri SANAL olan ve buna dik gelen imajiner sayı skalasıdır.

Buna "Doğu ve Batı"nın RABBİ diyoruz. Rahim suresinde bu böyle geçer...

 

[] http://www.hanifislam.com/sohbet/150.2003.04.11.htm#2

 

Bir de RAHMAN suresi var: "İki doğu ve iki batının rabbi".

(Böylece Rahim suresini de öğrenmiş oluyoruz ;) Doğu ve Batının Rabbi... geçen sure RAHİM suresidir -aslında-. Araplar keyfi adlar koymuşlardır (çünkü tasnif, klasifikasyon, kategori, indeks bilgileri hiç yoktu.) Araplar herçağda klasman özürlüdürler.

 

<> mearic, şuara

 

Evet, bravo. Mearic diye bir sure yoktur. Çünkü MİR'AC'ın çoğuludur. -Bilirsiniz ben yineliyorum sadece-.

Mearic ismi nereden geliyor???? Mir'aclar.

Neden çoğul? (Nebi ve çoğulu ENBİYA'yı sure ismi olarak anlarım, ama kaç mir'ac olmuş ki mearic demişiz?) Surenin adı Mearic değil, RAHİM suresi... Bunu da düzeltelim...

İleride buna değineceğiz ve KADIN'ın rahminin doğrudan SURBORUSU/Nefhi Sur olduğunu anlayacağız -yeniden-.

(Dikkat genital organların vaginal bölümünü kastetmiyorum. Uter ardındaki berzahtan söz ediyorum. Bunu istismar ettiler de mecburen yineliyorum.) Rahim ağzı berzah, arkası da Nefhi sur'dur.

50 bin yıllık bir tek günlük yoldur. Ruhlar buradan üflenir. Onun değer adı ELİF noktasıdır.

(Aleph titrek N harfi: Bu harf ibrani alfabesine SONRADAN girmiştir. Asıl Aleph harfi bildiğimiz 1 idi.)

 

[] א

 

Konumuza dönelim:

Mearic >>> RAHİM suresidir.

RAHMAN da yine BOZULMAMIŞ ender surelerden biridir. Nasıl olmuşsa bir türlü karıştıramamış Ebu Süfyan zürriyeti...

O korunmuş, tastamam aynen korunmuş. Oysa Mearic (rahim) bozulmuştur, yani sıraları karıştırılmıştır.

Şuara suresi ise gerçekten aynı ad ile kalmıştır. Ş(şın) uğurlu bir harf değildir. ŞUARA, ŞEYH, ŞEYTAN, ŞER vb. gibi biraz ürperten harftir.

(Zaten şeytanın çocukları olup da herbirimize verilen özel şeytan mültikopileri de hep -iyşin, -ıyşın sonekleri ile biter. Anımsayınız ki melekler de hep il veya ail ile biter (Cebrail, cibril gibi), yani ELİF harfiyle ŞIN sanki karşı karşıyadır. (ahuramazda gibi.))

Rahman suresinde İKİ DOĞU-İKİ BATI VAR? Neden???

Argand çiziminde, BİRİ REEL diğeri İMAJİNER iki dikgen skaladan söz etmiştik.

Bunu beşinci işlemde İKİ KATLI yapabiliriz. Yani bir kare oluşturun, ikisi sanal, ikisi reeldir. (biri pozitif ve negatif reel ise >>> İF tersi olarak kalan ikisi de biri pozitif diğeri negatif olan İKİ İMAJİNER (sanal) Aiberg çizimi oluşturur. Böylece Argand çizimlerinin üstüne çıkabiliriz.

RUH budur >>> ikisi de SANAL olan bir Aiberg (argand gibi) çizimidir.

Argand çiziminin bir yüzü MADDE diğeri ise takyon iken Aiberg çiziminin İKİSİ DE TAKYONDUR. Ruh işte budur.

 

<> (a+bi)(a-bi)=a²+b²...?

 

Evet [candaş] aynen öyle, ama beşinci işlem şudur: bir argand çizimi >>> Doğu ve Batı iken, bunu ikiye katlayan Aiberg çiziminde İki Doğu ve İki Batı vardır.

Bunun sonucunda anomaliler tıpkı REELMİŞ gibi elde edilebilir. Oysa sonucu sonsuz çıkan denklemlerde hep reel sayılarla anomalileri birbirlerine bölemediğimiz için sonsuz hükmünü veriyorduk, sonucu sonsuz anlamında...

Beşinci işlemde (ki bu beşinci derece denklemler demektir) engin bir matematik (METAmatik) bilimi ortaya çıkıyor. Meta-fizik gibi meta-matik. Bunun altıncı derecesi de var, buna da Ana-matik diyoruz. (Metabolizma anabolizma gibi düşünün)

Bunlar çok ileri konular. Kısmen Matriss ve geomatrix (kehf) olarak bu Rakim biliminden zaman zaman söz etmiştik. Ama gerçekten erken.

(Jana tam anlamıyla kendi çağına döndüğü için, bu matematik dallarına ŞİMDİLİK yer veremiyorum. Çünkü bunları bayan KMA olarak Jana'ya devredecektim. Artık devredeceğim kimse yok.)

Böylece RUH kavramında öyle bir sonuca geldik ki, iki doğu iki batı kavramından NONE-NOME, MONO-NOME, (Binom gibi, antinom gibi) bilinmedik, evren tarihinde ilk kez ortaya koyduğum 7. dereceden denklemler ortaya çıkıyor.

Nonom ve monom'lar ise doğrudan RUH matematiği yani Aiberg (çift doğu) çiziminin nonom >>> ŞEY ve monom >>> EŞYA olarak karşılığını oluşturuyor.

MONO NOME çünkü tüm ruhların (Aslında tek ruhun) tek adı var. O da MONO-NOME (monom) ve bireysel olarak benim ruhum (senin ruhun) ise bunun bir bileşeni değil, üyesi..... yani ŞEY (hiçbirşey yok şey >>> NONE-NOME/non-nom/NONOM anlamına geliyor.

Biliyorum sıkıcı konu bunlar, fakat kozmik sırlar içeriyor. Kuşkusuz aranızda matematik felsefesini bilenleriniz bunu anlayacaktır.

Bir şey var >>>>> o şey RUHU KÜLL >>>>>> Yani >>>>>>> MONO-NOME, monom. Onun herbirimize verilmiş bir hisse senedi gibi NONE-NOME >>> Nonom'ları var...

Bunlar matematiğe sadece BENİM aracılığımla ilk kez girmiş kavramlar.

Şu anda beşinci dereceden denklem bilen bile bulunamaz. Ben yedinci dereceden söz ediyorum, artık o sembol ve rakamlardan değil; kardinal denen (ben mahyo kardinallerini kullanıyorum) nome (isim) ve number (sayı)lardan oluşan bir sistem.

Böylece "RUH'dan sorulduğunda" de ki "Size KALİL bir miktar verilmiş olup" Allah'ın emrindendir... Burada KALİL'i açıklamaya çalıştım.

(Daha önce üç anlamını vermiştim, bu dördüncü açılımı.)

 

<> 17/85: Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az birşey verilmiştir."

<> 17/85: Ve yes'eluneke anir ruh* kulir ruhu min emri rabby ve ma utytüm minel ylmi illa kalyla

 

Kalil, çünkü bunu tüm insanlık tarihi boyunca komplex sayı değil, ikisi de SANAL olan sayı sistematiği (6. derece) olarak kimse fark edememiştir.

Allah'ın verdiği KAVL sayesinde bunu da Haniflik gibi ilk ve tek buradan duyuruyoruz.

Argand çiziminde biri REEL ikinçisi imajiner olan KOMPLEKS (karma, karışım) sayı vardır. O kalil değildir.

Ama ESİR matematiğinde ve etherodynamics'de Aiberg çizimi İKİ adet sanal setten kuruludur, yani KOMPLEKS değildir. Bu noktayı ayırt ettiniz mi?

 

<> kesinlikle evet..

 

Argand çizimi KALİL değildir, bildiktir, ama size verdiğim AİBERG çizimi kesinlikle kompleks değildir. Yani KALİL'dir.

Böyle bir sayı bir şey ifade etmez. Ona DİREKTİF (operatör sayılara verilen yöney veya vektör emri) gerekmektedir ki böylece ESİR DİNAMİĞİ içinde yol alsın.

Gerçekten de Mahio kardinallerinde bir OPERATÖR sayıya mutlaka DİREKTİF bir sembol eklenmelidir. (Daha sonra operatör sayı vb.yi araştırınız. Bu ayrıntılara girersem iki yıl geçer.)

Pekiyi direktif ne demektir?

 

<> z dikmesi?

 

Onun dışında kelime anlamı olarak soruyorum. (Nome=isimlendirme adem'in DİREKTİF göreviydi.)

 

<> emir komut

<> talimat

<> ol-kuün?

 

Allah Adem'e EMR+etti Eşyayı İSİMLENDİR (nome=Name=Ad koy. Sanskritçesi nam.) Böylece NONOM olan EŞYA'ların birer adı oldu (MONOM).

 

<> 2/31: Ve Adem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."

<> 33. Kale ya ademü embi'hüm bi esmaihim* felemma embeehüm bi esmaihim kale e lem ekul leküm inny a'lemü ğaybes semavati vel erdy ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm tektümun

 

Evet DİREKTİF >>> EMİR, TALİMAT demek. Pekiyi ayet ne diyordu?

"Ve yes'eluneke anir ruh* kulir ruhu min emri rabbi ve ma uti"

"Ve yes'eluneke anir ruh* kulir r"

"ruhu min emri rabbi"

"ruhu min emri rabbi"

"ruhu min emri rabbi"

Ruh burada operatör, fakat DİREKTİF gerektiren operatör, bir operasyonun direksiyonu olmazsa o operatif olmaz. Direktif şarttır. (Operatör sayıların doğasını bilahare inceleyiniz ltf.)

Şimdi geldiğimiz nokta şuydu:

1. Yukarıda AİBERG çizimi, yani külliyen soyut x soyut bir RUH sistemi vardı. Bunu nasıl YARI SOMUT yaparız?

2. Bunun üzerine ARGAND çizimi kuruldu, yani mahşer yapıldı.

3. Daha sonra da DÜNYADAKİ yaşamımız olan Aiberg ve Argand çizimi olmayan bildik MATEMATİK sistem kuruldu. (Salt madde >>> Cebirin negatif ve pozitif iki sayısı).

Bu üç aşamayı kavradık mı?

 

<> evet

 

1. Yukarıda RABBİMİZE bir söz verdik

2. ARADA bir MAHŞER kuruldu. (Yukarısı aşağıya KISMEN yansıdı.)

3. Mahşeri göremeden RUH üflendi ve yaratıldık. Ölünce gözümüzü Aiberg çizimi uzayındaki SALT BİLİNÇLE ve Argand çizimindeki MAHŞER meydanıyla mekan edinerek yeniden yaratılacağız.

Yaratıldığımızda şunu anlayacağız:

Biz 1. numaralı çizimde SÖZ verdik, misak alındı bizden.

Biz iki numaralı çizimle mahşerde secde ettik, yani salt ruh olan bedenimize bir de NEFS eklendi.

Bundan sonra bir de DÜNYADA beden eklenerek doğduk.

Bedeni terk ederek NEFSİMİZLE mahşerde olduğumuzu göreceğiz. (Halen oradayız)

Bize binom açılımlarla meğer BİR HOLOGRAM yani hayal gösterilmiş, birkaç salise yaşamışız. Ve her bir günü bin yıl olan Mahşerde ARGAND çizimiyle var olmuşuz.

Artık Aiberg çizimi (saf ruh hali) iptal edilmiş olup artık bundan sonra BEDEN+NEFS ile birlikte mahşerde yaratılacağız.

Bundan sonra KESİNKES BEDENLİYİZ. Artık saf ruh olarak kimse kalmayacaktır. Yani hiçbir şey artık Aiberg çizimiyle TEKBAŞINA saf/pür ruh olmayacaktır. BEDEN ve nefsimiz ile birlikte RUH kombine olacaktır.

Bunları da kavradık mı?

 

<> evet sağolun kaptan

 

Sizler sağolun.

Yukarıdaki BERZAH alemini (Aiberg Nefhi sur Horn Hole/Corn Hole-gramlarını) bir yana bırakalım.

Çünkü bizden kulluk söz alındığında hemen ardından MAHŞER KURULDU. Biz orada secde ettik -hemen-. Ve SECDEDEN kalkmadık, o secde içindeyiz. O secde içinde bir kaç saliselik yer tutuyor bu yaşamımız.

Evren O MAHŞERDEN doğdu, yani iki boyutlu bir bilgisayar ekranı içindeyiz -halen-. Oranın adı mahşer meydanı ve mahşer meydanı yani iki boyutluya OL dendi ve oldu.

Ama RUH'undan üfledi Halik ve iki boyutlu ani bir şişme ile BALON gibi oldu. Ve bu balon genişlemeyi sürdürüyor.

Böylece GÖK ve YER bitişik iken (Tarık ve Dabbe veya Sema ve Arz) şimdi algıladığımız biçimde ikisi ayrıldı ve evren sahte derinlikli bir RİEMANN küre modeli oluverdi.

Yine bu balon hamuru bir yufka gibi yeniden bitişecek (kıyamet budur) bir de bakacağız ki biz mahşerdeymişiz! Aslında bir hologram görmüşüz. Bir hayal yaşamışız, adına da dünyaya doğduk  vb. demişiz.

Aslında doğmadık bir iki salise "Hayal gördük", yani rüya gördük gibi birşey.

Adına da ömür dedik, dünya hali dünya dağdağası, ğaylesi, çilesi dedik, didik didik birbirimizi yedik ve bir iki salise sonra bir de baktık ki MAHŞERDE secdedeymişiz.

SINAVI verenler elbette ikinci kez secde edeceklerdir, veremeyenler de ilk (doğmadan önceki elesti küm...) aşamasındaki tek secde ile kalacaklardır.

Müslüm odur ki

İKİ

KEZ

SECDE

EDEBİLENDİR

Eğer kıldığı namazdan ğaafil ise, gafil ise, maun olmuştur müslimin namazı...

En iyisi İbrahim atamızın namazı, TAVSİYE EDERİM ;)))

Bir çay molası hak ettim sanırım.

Hüüüps.

 

<> afiyet şeker olsun

<> (a+b)(a-b)=a² +ab -ab –b² şeklindeki iki bilinmeyenli şeklindeki açılımın, 7 bilinmeyenli olarak açılımın; +ab -ab...si gibi mi kaptanımız buradaki yaşam

 

Okudum candaş. Daha da karmaşık çünkü her bir derecenin bir HOLOGRAM biçemi (format) var. En üsttekiler Wholegram, Holigram, Hollygram, Hole-gram, Hollow-gram vb.

Bizim bildiğimiz laser hologramı ise esfeli safilin (en aşağı) hologram (Halo uzay).

Burada cinlerle birlikte (Holloweengram ve Halucinasion vb.) ortak hologram olarak yaşıyoruz.

Kendi uzay zamanlarımızda cinler ve biz bir VCD gibiyiz. Ama "Ey cin ve insan mahşeri..." ayeti uyarınca bizler holografik hafızalı DVD olarak birleşiğiz.

Her birimizin çevresinde cinler sosyal olarak yaşamakta, her birimizde ayrıca İblis'in kopyaları olan özel şeytanımız var. Benim, senin onun... hepimizin İLLA ki var.

Şeytanın giremeyeceği tek yer MAHŞER düzleminin altı (Dabbe Arzı), çünkü burası TEK RENK yeşildir. Burada müzik sadece euzu besmeledir.

Yeşildir çünkü 7 renk şişen uzay ile açılmış, uzay şişmezse ne olur? SALT YEŞİL.

(Bunun için Philadelphia denekleri "Yeşil tutkaldan, yeşile yapışmaktan, gök ve yerin kaybolup tek bir şey olmasından" vb. söz ediyorlar.)

Şeytan spinsiz nötrinoları kullanarak dünyadaki (arz) her yere ulaşır. Ama bu arz ŞİŞMİŞ, yani küreseldir. Eğer ARZ'ı bir tek mahşer düzlemi (Dabbe arzı) haline getirirseniz, nötrino bile bu yeşil yapışma alanına geçemez. Bunun anlamı da açıktır: Şeytan buraya giremez.

Yani şeytansız yaşadığım oluyor bazen. ;)

EĞER siz de arada bir şeytansız kalsaydınız ne olurdu?

Şu olurdu: size artık İNSAN değil, başka bir şey denirdi. Çünkü insan nefsiyle, şeytanıyla, iki meleğiyle insandır. Bunlardan birinin eksiğiyle ya da bunlardan birinin geçici olarak sizden alınmasıyla size İNSAN denemiyor. Pekiyi ne deniyor??

 

<> şehid?

<> Huri mi?

<> İnsan(sı)

 

Hayır ;)

D A B B E

Dabbe yeşil alana şeytanını indiremez, insan vasfı bir tür değişir >>> DABBE olur. (Hayvan demek değil)

 

<> O şeytan ne kadar şaşırıyordur kim bilir? :) benim insanıma ne oldu? diye

 

Bu şuna benziyor. Şeytan yeşilin üstünde siz de camgöbeği renkli camın içindesiniz. Sanki o aynanın üstünde kalmış, siz de o yeşil cam evrende.

Doğrusu bu gerçek bir cam ve aynadır, çünkü insan gerçekten de TOPRAKTAN (silisyum) yaratılmıştır.

Silisyum temizdir, hijyeniktir. Kaynak suyunun filtresidir, bilgisayarın ve plasmoidlerin tek maddesidir. Silisyum keramik, seramik, çömlek, çin, fayans, camdır, tertemizdir.

Biz silisyumdan geldik silisyuma döneceğiz. Sadık yarimiz yeşilsilisyumdur.

(-Karatoprak dense de- Veysel kör idi unutmayalım.)

Silisyum saksımız, Karbon ise kimyamızdır. O saksı olmazsa kimyasallık oluşmaz ki?

 

<> 11/6: Arzda bir dabbe(den) yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın; O onun karar ettiği yeri de (müsteqarre) bilir, emanet bulunduğu yeri de (müstevdea), hepsi mübin bir kitabdadır.

 

İndonezya'da batmış bir ada, 1850'lerde, bu ada batıp yokoldu. Bunu bana bulabilir misiniz? (Dedem ile bir tartışmamız var onun için soruyorum.)

ÇAT dalgası bu adayı yok etti. Ada şimdi batık, yani haritada yok, yüzelli yıl önce ise vardı.

(Dede molası.)

Bu adayı veren bir link bulabilir misiniz?

 

<> slm slm kullardan bir kula

<> slm slm dedemize

 

(Selamları zaten yanınızda duyuyor.)

 

<> Çin ve Endonezya arasında yedi binden fazla ada, yok olması önlenemez türlerin çokluğu nedeniyle sıcak nokta olarak tanımlanan alanların en kritiği

 

Belki Endonezya tarihinde vardır. Kentler ve insanlar birlikte yokoldu orada, mutlaka bir linki vardır. Batık ada. Kocaman bir ada ve batık (Sunk), araştırabilir misiniz?

(Dedem bizi sınıyor) Önemli lütfen.

 

<> http://www.geonames.de/couid.html olabilir mi efendim

[] http://web.archive.org/web/20041229021109/http://www.drgeorgepc.com/Vocano1883Krakatoa.html

<> day, on August 27, 1883, at 05:30, 06:44 and 10:02 GMT, three more violent eruptions occurred. It was the paroxysmal eruption which occurred at 10:02 which blew away the norther which blew away the northern two-thirds of the island.

 

Bu bir ÇAT idi (tsunami dediğiniz) bir dev adayı aldı götürdü. Adanın adı nedir? Krakatoa bir volkan mıydı?

 

<> Cocos, Glapagos & Malpelo

[] http://web.archive.org/web/20041229162412/http://ce.eng.usf.edu/pharos/wonders/Natural/krakatoa.html

<> Krakatoa?

 

Hayır. ÇAT yüzünden ada yok oldu. Ada 35 bin kişiyle yok oldu, şimdi suyun altında.

Size şimdi başka bir tartışmayı açıyorum. 1962 Küba krizi A evreninde Kruşçev'in JFK'ye karşı bir başarısı, ama B evreninde ne oldu biliyor musunuz?

 

[] http://www.worldwideschool.org/library/books/hst/northamerican/TheSanFranciscoCalamity/chap28.html

<> www.angelfire.com/ma4/koummk/makale.htm 26 Ağustos 1883 'de dünyanın dört bir yanındaki insanların ömürleri boyunca daima hatırlayacakları bir yanardağ patlaması meydana gelmişti. Tablo güzelliğinde bir Endonezya adası olan Krakatoa'da 36.000 kişinin ölümüne yol açan ve dünyayı saran havayı kontrolsüz bir biçimde titreten bir patlamaydı bu.

 

Candaş "Lav akıntısız" patlama olur mu? Hem ada niye batsın ki? ;)

A ve B evrenlerinde böyle şeyler olur. (ÇAT iki evren arasında bir gel-git zaman enerji dalgalanmasıdır.)

 

<> Gün ışığına çıkarılan belgeler ABD'li siyasi analistlerin, Sovyet Birliği'nin gücünü abarttıklarını da ortaya koydu. Belgeler arasında en ilgi çekici olan ise, 1962 yılındaki Küba füze krizinde dünyanın nasıl bir nükleer savaşın eşiğine geldiğini yansıtan dokümanlardı. 27 Ağustos 1963 tarihine ait belgeler, CIA uzmanlarıyla Ulusal İstihbarat Konseyi yetkilileri arasında derin bir görüş ayrılığını da gözler önüne seriyor. Sovyetler Birliği'nin Küba'ya uzun menzilli füzeler yerleştirmesiyle başlayan krizde, CIA raporları SSCB'nin ABD ile boy ölçüşemeyeceğini anladığını ve nükleer bir savaşa yol açmaktan kaçındığını yazıyor. Amerika ile Sovyetler'i savaşın eşiğine getiren olayda, ABD Başkanı John F. Kennedy'nin sert tehdi>>

 

Size şimdi B evreninden bu Krizi anlatacağım. JFK'nin restini Kruşçev görmekten kaçınınca arkadaki otoriteler bunu fırsat bilip sessiz bir devrim yaptılar. Kruşçev kukla olarak JFK'yi oyalarken bu arada hızlandırılmış biçimde 49 orta menzilli 3 megatonluk füzeler hazır hale geldi.

Bu arada ABD, Küba'ya karşı abluka uyguluyordu. İki tarafın kurmay komutanları bu ambargo nedeniyle gemilerin aranmasını restleştiler.

ABD kübayı bombaladı, sonra işgal etti, Castro'yu devirdiler. Buna karşılık SSCB Berlin'e girdi, batı berlin'i olduğu gibi topraklarına kattı.

NATO üyesi olan ülkeler bunu görmemezlikten gelmediler. Konvensiyonel bir savaş (3. dünya savaşı) başladı.

Ancak Batı üstünlük sağlayınca, SSCB nükleer silahları devreye soktu. İlk olarak Türkiye Karadenizdeki Jüpiter (Tuslog müfrezesi) üzerine NÜKLEER bomba atıldı, daha o anda Türkiye'nin kaybı nüfusunun 12-de biriydi.

 

[] http://web.archive.org/web/20041209232102/http://www.osomin.com/TUSLOG3-2.htm

 

Nükleer savaş başladı böylece. Baştan ve sonradan ölenlerin sayısı şimdiki Hindistan nüfusu kadardı.

Bu yaşandı mı? YAŞANDI. Dünya bu savaşı gördü. Ekoloji bitmiş, kanser patlamıştı, insanlar yeraltında 2000'li yıllara geldiler.

Hızır'ın soyuna Meluncan deniyor. Taa Hitit ve Sümerlerden beri "Kayıp" bu turanlılara Meluncan deniyor.

 

<> Meluncanlar kendilerine Türk diyorlar.

<> ABD'deki Meluncanlar

 

Zaten hititçe ve sümerce inanılmaz bir dil. Fince+türkçe karışımı tablette neyi okuyorsanız. Aynısı türkçede var. Bir finli bile sümer, elam, hatti ve hitit yazılarını anlayabiliyor.

 

<> Lincoln da Meluncan galiba

 

Ve de Lincoln gibi Kennedy de meluncan. İkisi de birer felaketi önlediler.

 

<> Zaten kendi de biraz finli tipi var.

[] http://web.archive.org/web/20040809193326/http://www.ozturkler.com/data_english/0008/0008_17.htm

 

Eğer hızır dede Lincoln'ü devreye almasaydı, bugün Türkiye bile "Efendi ve köle" iki sınıf halk olacaktık. Portekiz, İspanya, Anglosakson ülkelerinde (Canada, South Africa union, Australia, N. Zealand)...

 

<> Kaptan Lincoln ile Kennedy'nin kaderleri çok benziyor

<> Meluncan'lar Tenessse'de yaşıyor....

 

Biliyorum. Dedem benim de meluncan olduğumu söyledi, şaşırdım. Bunu öğreneli size göre söylüyorum: "Size şimdi B evreninden bu Krizi anlatacağım. JFK'nin restini Kruşçev görmekten kaçınınca" satırında oldu. ;)

Ben bunu beklemiyordum, yani hiç aklıma gelmemişti. Böyle bir bilincim veya aile geçmişim de yoktu, şaşırdım kaldım. Tartıştım hatta.

Krakatoa ile Aceh ve Lincoln ile Kennedy gibi şeylerin üstplandan yapıldığını, batıyı batı yapan gücün Lincoln olduğunu (Pısırık bir ABD yerine süpergüç geldi) ve bir milyar insanın 1962 ekim ayında ölmesinin engellendiğini söylüyor.

Ama bunlar ölmüştü. Ölmemişti veya (yuşa)

Dedem dedi ki: 50 bin çocuğu öldürdüğüme mi bakarsın? Yoksa bir milyar insanı kurtardığıma mı?

Bunları niye anlatıyorum... Sohbetten/tartışmadan sizler de mahrum kalmayasınız diye.

Malum bugünler NOEL BABANIN göründüğü özel günler. ;)

Yarın geceyarısı yeni gün ile birlikte Noel babayı mutlaka anımsayınız.

O da yeşildir. (HDR)

 

<> Hocam son depremle ilgisi var mı söylediklerinizin

 

Ben şok üzerine şok yaşıyorum [candaş]. Kendimi katil gibi hissederken gündeme Kennedy geldi oturdu.

Kennedy bir tür ADLER, yani küçük çapta bir felaketi önlüyor ve tarihten çekiliyor. (aile boyu ölümler)

Zaten bilirsiniz ki LİNCOLN ve JFK arasında benzerlik sayısı 60 kalemden daha fazla.

Kennedy'ye de (madem ırkdaşımmış) teşekkürler.

Bu benzerliklere bakarak zaten garip bir PERYOD planlandığını anlamamak için süper aptal olmalıyız.

Üstelik peryod devam edecek.

Bugünün sürprizi de Meluncan olduğumu öğrenmek oldu.

Doğrusu bunlar konusunda fazla bir şey bilmiyorum. Ne işleri var Amerika da? Neden bu ismi almışlar, neden çoğunlukla bunlar hristiyan? Neden başka yerde Meluncan yok?

Baba Kennedy "Meluncan" olduğunu zaten söylemiş. (Jacquelin Kennedy bunu Onassis'e anlatıyor.)

 

<> MelunCAN

 

Al-Lain >>>>>> Mel'un.

KM Allain (Axel Heiberg). Üstelik bu benim de adım. (Alias Carlos M. Allende)

Bambaşka bir tarihte bana Tennessee dediklerinde de "Sonra anlayacaksın" denmişti.

 

<> "Meluncan" kelimesi, Türkçe'deki me'lun can, Arapça'daki mel'un cin ile aynıdır ve "lanetlenmiş ruh" anlamına gelmektedir. Neden bu isim verilmiş captain

 

Ben şoktayım, kendimi viking falan sanıyordum.

İyi ama böyle bir ırk yok ki? Ne demek Meluncan? Anlamını sormuyorum. Dersin ki şudur Altaylar'da yaşarlar, falan filan. Meluncan diye bir türkboyu yok ki?

Dedem işi taaaa hititlere dayandırdı.

Burada konu ben olmak istemiyorum. Şimdi de bunu alıp aleyhime kullanırlar.

 

<> Meluncan topluluğu üzerine yapılan genetik çalışmalar (gen frekansı), Meluncanlar'la, (Lee Contry, Virginia ve Hancock Country, Tenessee'den 1969'da alınıp 1990'da tekrar analiz edilen 177 insan örneği) İspanya ve Portekiz'in Galician Dağı bölgesi, Kuzey Afrika (Fas, Libya), Levant (Yunanistan, Türkiye, Suriye) ve Ortadoğu (Kuzey Irak ve Kuzey Iran)'daki topluluklar arasında önemli bir fark olmadığını ortaya koymuştur.

<> Meluncalardan bir heyet Türkiye'ye geldiler bir zamanlar. Türk olduklarını iddia ediyorlardı.

<> kaptanım türklere de barbar diyorlar... bu türden bi sıfat olabilir mi... başka toplumların /ırkların yakıştırdığı bi sıfat...

 

Dedem HİTİTÇE olduğunu söylüyor meluncan kelimesinin. Bir de mel'un diye hamzelif ile ayrılmıyor, doğrudan Melun veya melon.

 

<> Zülkarneyn ve Meluncan birbiri ile ilgili mi?

 

Bilemeyeceğim. (Bilmiyorum [candaş])

 

<> çok şoktasınız Kaptanımız, konuyu değiştirsek

 

Değiştirmeyi yarına bırakacağız, çünkü ZigZag saati. Restart falan yapıp 10dk. sonra girmeliyim ZigZag'a, onun için hızla ayrılmak zorundayım.

RZİ MİH. Geronimo hoş-bye ederken yarın 19:30 da bir iki saatlik chat için raddevu veriyorum. Ss.

 

<> hg slm slm kaptanım

<> teşekkürler kaptan

<> çok tşk. kaptanım Allah razı olsun