Chat n°
254 - Tarih: 23 aralık 2004
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan msccp10SCE_
nickiyle bağlandı
<> selam selam hocam hoşgeldiniz
ss hoşbuluştuk, hoşbuluşturana hamdolsun, hoşbuluşanlar
sabıkun'da da buluşsun.
<> amin
Allah sizlere KREDİ
verdi ya artık gözüm arkada kalmaz. Seçilmiş olmak nasıl bir
duygu sizce, Kredisi olmak...
Allah dilediğini ihya eder dilediğine de pislik yağdırır.
İhya mekanizmasında Misak resulü Yahya as.ın, necis mekanizmada
da doğrudan iblisin ve tayfasının ve de insandan tayfasının
(Ebi Leheb, Ebu Süfyan gibi) parmağı vardır...
***
Saat buçuk olmuş, herhalde şimdilik bu kadarız.
Buçukta konuya girecektik.
<> 20 kişiyiz
Ok başlayalım bismillahi.
Çünkü bilim ve iman bu ikisi her şeyden, benim varlığımdan
bile önemli.
Dün magnetik burulma alanında bir huniye yakalanmıştım.
Bunun nedeninin Jana olduğunu chat arkasından öğrendim. Eğer
beni "Yükleyemiyorsa" psitronik iletişim kuramıyormuş.
Özür diledi ve bir not daha iletti: Adler bana "Kaptan" diyormuş.
Buna sevinmeli miyim, yoksa dalga mı geçiyor? Jana da "Captain"
dedi, ama dalga geçiyordu -eminim-.
<> :)
<> Kaptanın Seyir Defteri
yazılıyor, neden dalga olsun?
Jana bir cadı. Duam kabul edildi, onu benden uzayda ve
zamanda uzak tuttular. Bu satırları nasıl olsa okuyacak. Ben
bari dalga geçmiş olayım.
Şimdiye kadar bildiğim dillerden en-az 150 bin kelime
transfer edip bunları bana unutturdu. Bu nasıl psitronik iletişim
ise...
Dün resmen klavye kilitlendi, bellekten dosyalar uçmuş sabah
fark ettim. (Yedekli olduğundan sorun oluşturmadı).
Dün benimle çok uğraştı. Eğer eski zamanlarda
olsaydık onu, papa hazretlerinin lokal engizisyon mahkemesine şikayet
eder, cadı diye yaktırırdım. :)
<> :)
Sihirli bir cümle 54 yıl öteden aramızda bağlantı
kuruyor. O cümlenin Türkçesi şöyle: "ZigZag dağının
altından akan Zemzem". Bu nasıl sihirli bir cümle veya kod ise GERÇEKTEN bağlantı
kurabiliyoruz. Acaba Arafat dağı mı bu? (Uhud, Hira da olabilir)
[] http://www.hanifislam.com/zigzag/bol08/bol08e.htm
By The Stream of Zemzem under Zig-Zag Hill
Bağlantıyı merak ediyorsanız, gördüğünüz
bir rüyayı hatırlayın. "Rüyadaki bir kişiyle konuşmuştunuz"
hatırladınız mı? Tek fark bu uykuda olmuyor magnetik bir
alan oluşuyor ve onun içinde sanki "Soyut" bir rüya KONUŞMASI yapıyoruz.
Yalnız bu bildiğim yabancı dillerden önemli
miktarda kelime götürüyor. (Oturup onları yeniden ezberlemeye de üşeniyorum)...
Eminim ki beynimiz bir kompüter gibi çalışıyor, tam
anlamıyla mükemmel bir kompüter. Bu da matrix hologramlarının
yani quantum köpüğüne bağlı oluşumun bir biçimi.
<> like James Joyce's Finnegans
Wake - dream-vision-reality.
Zaten o cümle de Finnegan'ın uyanışı kitabında
yazılıydı. (ZigZag dağı ve zemzem suyu).
Öğretmenim, oradaki cümlelerin TAMAMI t ı l s ı m
üzerine kurulu. Orada sanki BİLİMİN
sırlarına ilişkin "Kod"lar var. Sanki bu "Açıl
susam açıl" gibi bir şey, kapı açılıyor.
Ben James Joyce'u sadece bir güçlü PARAZİT alıcısı sanıyordum. Ama bunun çok
üzerinde bir özel görevli, buna artık eminim.
Sahi kimdir bu Joyce? Tezkirede ona "Şair" deniyor
(Yazar denmiyor) yani yazdıkları şiir kabul ediliyor (nesir değil
nazım...)
Finnegan kimdir? Belli değil. Borges'in öyküleri de tıpatıp
aynı. Borges'i biliyoruz ama Joyce kimdir nedir? Neden Hawking'in en en en
sevdiği kitabı yazmış? Hawking onu anlıyor mu?
Bu soruların yanıtını gerçekten bilmiyorum. İçinizde
o kitabı okuyup ANLAYAN var mı?
(Ben hemen hiç anlamıyorum)
<> Bunun üzerinde çalışmalarımı
yoğunlaştırıyorum kaptanım, Allahın izni ile yazın
irlandaya oradan da usa gidip sizlerin de yardımları -duaları-
ile bu konu üzerinde detaya gireceğim.
Teşekkürler [candaş].
<> ben teşekkür ederim
kaptanım.
Nasıl olur da bir Zigzag dağının altından
akan zemzem diye bir tek cümle, büyü gibi beni 54 yıl ötedeki bir beyin
ile irtibatlıyor?
Adam yazıp geçmiş sanıyoruz. Ama onun bir tek
cümlesi ANAHTAR oluyor, paranormali
başartıyor.
Bence Joyce arkasında biri var. Bir üst-güç.
Spilberg kelimesi de sihirli, yani bu kelimeyi kullandığımda
bir şeyler oluşuyor. Buna spielberg (şpilbörg) dediğimde HİÇBİR ŞEY olmuyor, ama spilberg dediğimde mesela çok yırtıcı
yaban kedisi sakinleşiyor. Onun adı kedi, ama o çok vahşi, yani
ruhundaki doğanın yabaniliği var. Fakat ona spilberg dediğimde
hep ev kedisi kadar munis ve uysal oluyordu.
Tarzan ile konuşurken çok sık spilberg kelimesini kullanıyorduk.
Bu kelimenin onu teskin ettiğini tesadüfen anladık. (Zaten başıma
normal bir şey gelse en başta ben şaşarım.)
Kelimelerin sırrı nedir? Mesela fatiha'yı yukarıdan
aşağıya okuduğumda otomatikman lokal uzay-zamanlarında
ama aynı mekanda yaşayan cinlerin de burulma alanına girdiğini
(Noel baba) söyledi.
Ben hayatımda cin görmedim ve görmeyeceğim. (Dabbe
olandan bu yeti alınmıştır.) Dolayısıyla şeytan
(ki cindir) bu dabbe bölgesine giremiyor. Çünkü o kırmızı
cehennem alevi rengiyle donanmıştır. Yeşil olan onu adeta
kovuyor.
Yeraltında yeşil soğuk ateş var. İbrahime
sakin olan ateş, nur, karanlık veya soğuk değil ve orası
kafdağıyla spilberg'in kesiştiği bir yer. (Steven Spielberg
duymasın kendini bir matah zannedecek.)
Oradan dirileceğiz bir gün -topluca-. Sizler de yeşil
alemi göreceksiniz. Bu bir vaaddir.
Ve bir şey daha öğrendim bir gün kadar önce...
Büyük melekler mesela İsrafil en büyük zevki kıyamet
koparmak.
Mesela Mikail en büyük zevki toplu ölümlere doğa afetlerine
yol vermek.
Mesela Cebrail adı üzerinde Cebbar=Zorba zorlayıcı,
cebren zorlamak en büyük tutkusu...
Ve bizi en çok seven meleğin adını artık
tahmin edebilir misiniz?
<> Azrail
Evet ama Azrail değil onun adı, melekül Mevt. (Ölüm meleği
diye yanlış tercüme ediliyor) Mewt demek (mevtadan anımsayınız)
Allah'tan geldik Allah'a döneceğiz eylemini yapan, yani insanları
Allah'a kavuşturan ve insan sevgisi maksimum bir melek.
Ben sanırım bir ölümümde Azrail'i görür gibi oldum.
Yahya da yanındaydı. Ben şeffaflaştırıldım
ve mermilerden biri hariç ötekiler beni yokmuş gibi geçip gittiler.
Şeffaflaşma anında dalak ve yöresindeki organlarım
da bedenimden çıkarıldı. Çok iyi hatırlıyorum. O öldüğüm
gündü. Eğer ölüm anında bir hayal veya vehim görmedimse...
Azrail as.ın o kadar şefkatli o kadar merhametli o kadar
acıması bol o kadar bana düşkün olduğunu GÖRDÜM ki, inanamadım buna...
Hatta "Sanki melek gördüm" diye yazmıştım
-hatırlarsanız-. Çünkü asla Azrail as.ın böyle bir centilmen ve
insan dostu sevgi dolu varlık olabileceğine hiç mi hiç ihtimal
vermemiştim.
Adı sadece Azrail olsaydı, "Herkese acımasız
olcaktı", ama Melekül Mewt diyerek bir çifte sistem oluşturulmuştu:
Mü'minlere ŞEFKAT doluydu,
facirlere de diğer üç melekten sertti. Bir de bunun için adı SALT
A z r a i l değildi: Kur'an'daki adı MELEK ÜL MEWT.
<> 32-Secde/11: De:
Size vekil kılınan Melekül Mewt, sizi teweffa eder, sonra Rabbinize
rücu edersiniz.
Allah sizlere de onun o enfes sevecen yüzünü GÖZYAŞLARINI göstersin, onun SEVİNÇTEN ağladığını anlayacaksınız.
Azrail as. bize AVUKAT kılınmıştır,
inanmışı SAVUNAN bir
dost. Bunu biliyor muydunuz?
<> evet
<> hayır
Azrail adı geçmedi, çünkü "Benden değil Allah'tan
korkun" demek durumundaydı.
Adı ölüm değildi. Ölüm bitmek, yitmek, hiç doğmamak,
ebediyen yokolmak demektir. Ama Azrail ÖLDÜRMEZ,
bizleri mevta kılar, yani Allah'a, o tek sığınacağımız
merciye götürür.
Ben Azrail'i de çooook seviyorum. Siz de seviniz. Ondan korkan
ruhunuz değil nefsiniz yani kimliğiniz. Eğer o muhteşem
nefs olmasaydı, günde Türkiye nüfusu kadar kişi rahatlıkla
intihar eder veya intihar eylemi yapardı. Kaynanasına kızan canlı
bomba olurdu...
<> 16-Nahl/32: Melekler
onların canlarını iyi kimseler olarak alırken, "Selam
size! Yapmış oduğunuz iyi işlere karşılık
girin cennete" derler.
Evet sevgili [candaş], MELEKLER
diyor. Her bir virüs için dahi bir Azrail mültikopyası vardır. Her
bir hücre, bakteri veya virüs (Yani DNA
sarmalı taşıyan her varlık) için bir AZRAİL vardır. Bu Azrail as.ın SAF-Saffat-Safiyyun tutmuş matrisslerinden her biridir.
Bizdeki en eski hücre kaç yaşındadır, düşündünüz
mü? İçinizdeki en yaşlı hücre kaç yaşında?
<> insanlık kadar eski
olmalı
Hayır, içimizdeki en yaşlı hücre kelebeklerin ömrü
kadar birkaç günlüktür. Geçen haftadan bir şey kalmaz, bizi hep yeniler
sistem. Değişmeyen biziz sadece (kimliğimiz, bilincimiz). Beyin
hücrelerimiz kalıcı değildir, devreder yeni bölünmelerle...
Biz doğduğumuz günkü yapı değiliz, o günden
bugüne her saat başı hücrelerimizi Azrail matrissleri öldürdü.
Diyorum ya bizler sembiyoz (ortak yaşayan) bir bedene sahibiz.
Yani biz hücre denen hayvancıklarla oluşturulmuşuz. (Darwin
sadece bu konuda haklı)
Bu beden bizim değil... Biz sadece anne babadan birer tek
sarmal alıp bu hayvancıkların oluşumunu sağlıyoruz.
Bu beden bizim değil.
Rabbim Adem'e buyurdu: "Soyunun ve inin yeryüzüne!"
Çoook güzel bedeni vardı insanın, tek parça, huri geni
güzelliğinde. Ama burada başka bir elbise giydik. Hayvancıklardan
oluşmuş bir elbise. Bunun şifresi de "Adem'in ZÜRRİYETİ"
kelimesindedir.
"Onların zürriyetleri" derken işte bu zerreler
(canlı hayvancık mikroorganizmalardan örülü beden/cesedimiz) şifrelendirilmiş
ve misallendirilmiştir.
Bir kaç örnek "Zürriyet" ayetleri yazabilirsiniz.
<> 19/58
Lütfen ayeti yapıştırır mısınız?
Adem zürriyeti biçiminde geçiyor.
<> 19/58: İşte
bunlar Allah'ın kendilerine in'am eylediği peygamberlerden, Adem
zürriyyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve
İbrahim ve İsrail zürriyyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve
intihab eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine rahmanın ayetleri
tilavet olunduğu zaman ağlayarak secdelere kapanırlardı.
<> 67-Mülk/24: De
ki: "O'dur sizi yeryüzünde zürriyet halinde yaratıp yayan! Nihayet
hep toplanıp O'nun huzuruna getirileceksiniz!"
Evet, yaratıp sonra yayan. Ne yayılıyor burada?
<> 7-Araf/172: Hem
Rabbin Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp
onları nefislerine karşı şahit tutarak: "Rabbiniz değil
miyim?" diye şahit gösterdiği zaman "Evet Rabbimizsin, şahidiz!"
dediler. Kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu!"
demeyesiniz.
Teşekkürler.
Adem bir ZÜRRİYETTEN
gelmiyor, yani bedeni HÜCRELERDEN
örülü değil, TEK HÜCRE kendisi zaten. (Cennet ehli böyle
olacak. Midesi barsağı falan olmayacak -eskisi gibi-.)
Fakat Adem'e "Zürriyetleri" olacağı
söyleniyor.
Zürriyet diyelim ki nesiller olsun, pekiyi bunlar anne
overium'unda ve baba sperm'indeki bir çift GEN
değil midir? Bu hem zürriyet hem de
H Ü C R E sistemi demek değil midir? Mutmain
olmayan söylesin ltf.
Çok güzel bir elbisemiz vardı, inanılmaz güzel bir beden
tek parça, tek parça elmas gibi (elmas bile carbon atomlarından oluşuyor).
Bu tastamam tek parça ve inanılmaz, akılalmaz, tasavvur edilemez
güzellikte bir beden.
Cennet ilk durağınız, Naim cennet mekanınız,
Allah da dostunuz olsun candaşlarım. O elbiseye kavuşun. Allahaşkına
gündüz 4 rekat ve gece iki rekat namaz kılın, yalvarırım
bunu yapın.
<> amin
Bu sizin GARDROB
ücretinizdir, vestiyer ücretinizdir. O elbiseyi geri alın Allahaşkına!
Kılmayanınız varsa buna başlasın, bu 6 rekat ile
üzerinize terziniz inanılmaz güzellikte bir elbise biçecek.
<> sunduz
Evet Sündüz. Sünmek >>> İngilizcesi tighty olan
kelime, fakat muhteşem bir kaplama veya dış yüzey.
<> Fit tight
Evet fitted tight.
O elbise yerine şimdi deri denen hayvancıklarla kaplıyız.
Bunların hepsi yitecek bitecek. Cehenneme en iğrenci cennetlere en
güzeli MONOBLOK beden halinde bize
verilecek.
<> Takva elbisesinin bileşenleri;
İlim+İbadet.
Evet Kavi (kaviyy değil).
Azrail'i artık seviyorsunuz değil mi? Kuşkusuz tüm
melekler Allah'ın onurlu kullarıdır. Fakat Cebrail'in nasıl
efendimizi komaya sokarcasına vahy ettiğini hatırlayınız.
Adı üzerinde o cebbar.
Ve Yahya as. sadece ve sadece Azrail ile birliktedir. Neden?
Çünkü bir kere konumu itibariyle Levhi Mahfuz, İsrafil
Sur'undan Cebrail Sidre'sinden Mikail'in (Bu bigbang evreni) üstündedir.
Ahit alınmış, misak verilmiş. Yahya şahidi
bu işin. Hızır dedem de görmüş okumuş onu orada. Yahya
bu meleklerle değil, Esfeli Safilin'deki en alttaki tamamen bizimle
birlikte olan AZRAİL ile
birlikte.
Eğer o gün orada Yahya olmasaydı, Hans bugün hayat bulup
geri gelemezdi.
Eğer Yahya [K]'ye görünmeseydi, o kamyon kaza yapacaktı
ve [K] bugün aramızda olmayacaktı.
<> Meryem/7: (Allah
şöyle dedi:) "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı
bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik
<> Ali İmran/39: Zekeriyya
mihrapta durmuş namaz kılarken, melekler ona şöyle çağırmıştı:
"Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi;
nefsine egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir
peygamber olarak yahya'yı müjdeliyor."
Yahya iHYa ediyor yani HAYAT veriyor. İsa'ya verdiği
gibi. (Allah onu hayat verme yeteneğinin VEKİLİ kılmıştır. Cümleme şaşırmayınız.)
Azrail o zaman İsa'nın ve saydıklarımın
canını almıyor, iade ediyor, üstelik şehid olarak iade
ediyor. Azrail büyük dost.
Yahya DİREKT ölümü
erteler. (Böyle olmasaydı İsa doğmadan ölecekti.) Fakat Hızır
bunu yapamaz. Yani gidip zamanla oynar, A,
B, AB, 0 diye dört tür Yuşa falan oluşturur.
Yahya Allah'ın "muHYi"
ve HaYY adlarını elinde
tutuyor. Kimse hiç kimse bu adı almamıştır. Tek ona verilmiştir.
Yani denklem şu >> HAYY(sıfat)+MUHYİ(isim) = Y A H Y A .
Yahya bir sıfat ve isim bileşkesidir.
<> Lokman Hekim nick'i nasıl
oluştu kaptanım?
Lûkman
ve Zülkarneyn ayrı bir kategoridenler. Gelecek ve geçmişi transfer
edenlerden. Yahya öyle değil, kendisi HAYAT
bir kere. Türkler bile onu tanır. (Yaşar ismi = hem kadınlara, hem erkeklere
yaşasın diye verilir.)
O hep diriydi -misaktan bu yana-. Ama dünyevi bedenlenmesi için en
ümitsiz kişi olan İSA'nın
doğumu döneminde beden olarak atandı. Hatta bir mucize olarak
Zekeriya'ya verildi. O evrendeki yaşaması en imkansız insan için
geldi: İ S A mesih.
Yahya onu hem doğarken hem de çarmıh esnasında iki
kere ÖLÜMDEN kurtardı, onu
erteledi, Adler ile buluşturdu.
RUHÜL
KUDÜS olmak çok zordur candaşlar.
Bir tek İsa böyledir. HAYY
üfledi yukarıda, Cebrail aracıydı ve aşağıda MUHYİ (yahya) onu CANLANDIRDI.
<> Meryem/12: "Ey
Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
<> Meryem/13: Katımızdan
bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi
o.
<> Meryem/14: Ana-babasına
iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil.
<> Meryem/15: Selam
olsun ona, doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı
gün.
<> Meryem/12: Ya
yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya
<> Meryem/13: Ve
hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekıyya
<> Meryem/14: Ve
berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asıyya
<> Meryem/15: Ve
selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya
Evet [candaş] aynen böyle.
Görevimiz yazılmamışları yazmak ise devam
edelim. Bu konuda sorularınız var mı? Bir çay alıp
geliyorum. Sizler KONU ile ilgili
sorular sorabilirsiniz.
Unutmayınız başka hiçbir kimse evren tarihi boyunca
bu sorularınıza yanıt vermeyecektir. Hep buradan (vaki olan
sözden) öğreneceksiniz. Bu fırsatı kaçırmayınız.
<> yevme yeMUTü >>>
intikal etirilmek diye açımsamak uygun mudur... "yevme vülide ve
yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya" bu kelimelerde çok derin anlamlar var
şüphesiz
<> 3-Ali İmran/59: Doğrusu
Allah katında İsa'nın durumu adem'in durumu gibidir. Onu
topraktan yarattı sonra da ona: "Ol!" dedi. O da hemen oluverdi.
<> Allahın İsa ya
extradan kutsal ruhundan üflemeside tekrar geleceğine delil değil mi?
<> 33-Meryem/33: Vesselamü
aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme üb'asü hayya
<> 33-Meryem/15: Selam
ona; hem doğduğu gün, hem öleceği gün, hem de diri olarak kaldırılacağı
gün!
<> "Fakat
hızır bunu yapamaz, yani gidip zamanla oynar, A, B, AB, 0 diye dört tür
yuşa falan oluşturur": YUŞA ile ilgili olan bu bölümü
biraz daha açıklayabilir misiniz kaptanım?
<> Kehf(18), 82. ayetteki
"ğulameyn yetimeyn" ifadesinin İsà SS ve Muhammed SS ile
ilişkisi?
Vaav, her bir sorunuz bir chat konusu, işim iş. Her biri
aslında BAŞKA bir konu,
ayrı ayrı chat konusu. Ne yapalım şimdi? Birini tutalım
ucundan gidelim önce... hangisini?
<b> Yuşa'yı pls
<> [g]'ün sorusundan başlayalım bence kaptanım
Sevgideğr saygıdeğer candaşım canandaşım.
Yuşa'yı sen bulana kadar zaten ben bu konuyu derinlikli anlatmıştım.
Çok sıkı anlattım çok detaylandırmıştım. YUŞA'n olacak merak etme, olacak
söz veriyorum. YUŞA >> YAŞAR. Yani dört durumda yaşar+yaşamaz+yaşamaz+yaşar.
SON DURUM geçerli.
<g> Yaşar şu anda
evde kaptanım, çok ilginç
<b> gönül [g] sormuştu
soruyu kaptanım
Musa'nın öldürdüğü, Hızır'ın öldürdüğü.
"Bizi iki kez öldürüp iki kez dirilttin... çıkmaya yol var mı?"
ayeti gereği iki kez ölüp iki kez yaşayan, artılar eksileri
götürdüğü için öldürülmemiş olan, öldürmemiş olan Yuşa...
Bunu anlatmıştım. Sana yansıyanını beklemek
zorundasın...
Es-Sa'ate diye bir şifre vardır. O yerine gelecektir
(Saat ile ilgili).
Yahya Mavi gözlü. Hızır yeşil gözlü. Yuşa da BAL RENKLİ gözlüdür. Açık bal rengi ela.
Başka bir şey söylemeye mezun değilim. Tarihi böyle
köklü değiştirmek demek Muğla'da bir deprem daha demektir. Göze
alamam.
<g> Ok kaptanım, çok teşekkür
ederim.
YUŞA'n
y e t i m
'dir, anne ve babası yoktur (efendimiz gibi), bu yuşayı
kastediyorum. Yeri yetimler yeridir. Yaşar'a selam. O bu işe start
verecektir.
([G] öğretmenim ve [B] sizi karıştırmadım. Sadece Jana ikinizi bir arada gösterdi. Karıştırdıysa
Jana karıştırdı, ben değil. Düzeltirim. Karıştırmadıysa
bir bildiği var "Cadı"nın (Jade anlamında).)
<b> anlaşıldı
kaptanım, hayırlısı
BERABER
aramanızı istiyor YUŞA'yı,
ikiniz birlikte. Türk veya yabancı olması önemli değil, o YUŞA'dır. İkiniz birden
bir TEVAFUK yakalayacaksınız.
Bu da Jana'nın düzeltmesi. Yazdıklarımdan ben
sorumlu değilim, sürçü lisan etmedim.
<g> ok kaptanım
<b> ok kaptanım
<> Jana'ya selam selam,
özlüyorum/uz onu...
Evet o buradayken bir vesileyle onu size göstermeliydim, bir kere
dahi olsa görmenizde yarar vardı. Manaus'da zaman eksi yönde bir ay ileri
kaymıştı (Tarih 23 Eylül olacak yerde 21 Ekim olmuştu), o
sürece girdiğimizden size onu tanıştıramadım. O bir ay
KAYDI, yani adeta yaşanmadı.
Hatırlıyor musunuz?
<> evet
Hani hem gece gündüz eşit olacaktı hem de ekvator sıfır
noktasında buluşulacaktı. İşte o zaman, zaman bir ay
öne fırladı. 23 Eylül ertesi gün 21 Ekim oldu, aradaki zaman YOK OLDU.
<> Polaris'e gitmeden önce
:) Bazı şeyleri TAM
anlamıyla açıklayamıyorum.
Bunların BİLİM
ile değil, asli işlevim olan ANALİST'lik
ve stratejistlikle ilgisi var. Analitik ve statustrategy. Bunlar PİON+eer hamleleri, bunları
önceden yazıp düşman kampa açıklamam benim gerizekalı olmam
demektir. Susacağım yerler oluyor elbette.
<> Yasin/11: Sen
ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi
uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir
mükafatla müjdele.
Eğer zaman bir ay kaymasaydı "Malum yere"
inmesi gereken 1N aracı
inemezdi. Onun bu iş için TiMenergy'ye
ihtiyacı vardı. İlk sıçrama 24 dakika ile Spil dağı.
İkinci sıçrama bu bir aylık kaymaydı. Üçüncü
sıçrama (ivme) ise 54 yıl ilerisiydi. Başka bir şey yazamam
-şimdilik-.
Bir de kişileri söyleyebilirim. Tarzan Jr., Jana ve missccp.
Aslında o ŞİFRE
"YER adı ile
ilgiliydi", o yeri hatırladınız mı?; ) Hani ABD'de, hani haritaları vardı.
;) Hatırladınız mı?
<> Tallahasee?
Evet Tallahasee. O gün 24dk. kentin elektrikleri kesildi. Bu öteki
takvim ile 23 eylül ile 21 ekim arasındaki uzuuuuun bir süre demekti. Size
göre 12 ay ama öteki takvime göre o günden 21 aralığa kadar 11 ay
geçti. Yani benim yılım bu yıl 11 aydı (Tarzan'ın
da).23 eylül ve 21 ekim sadece 24 dakika sürdü. Yani bu bir ay 24 dakikaydı...
Bunlara değil aslında tüm ömrümüzün holografik takvim
olarak bir kaç salise olması aslında buna şaşırın.
"Yeryüzünde ne kadar kaldınız (4,5 milyar yıl
cin ve insana soruluyor) yanıtını cinler ve insanlar şöyle
veriyor: Birgün veya daha az!"
Dörtbuçuk milyar yıl için BİR GÜN diyorsunuz.
Bir de counter'lara sorduruyorsunuz.
Birgünden az kaldığınızı söylüyorsunuz.
Aslında buna şaşırın.
Cinler 4,5 milyar yıl önce VAR edildiler. Dünya henüz ateştop bir battaniye gibiydi. O
günden bugüne sadece birgün geçmiş hatta daha az.
Pekiyi bizlerin mesela 80 yıllık ömrü ne kadar tutar bu
takvimde? Saliseler...
Yani bize "Ey cin ve insan cemaati değil de" BİREYSEL olarak sorulduğunda bir
salise falan diyeceğiz. Oysa koca 80 yıl bu...
Birbirimizi kırmakla, düşmanlıkla geçen canlı
bombalarla alevlendirdiğimiz bir kaç salise...
VAH
bize! Bİr kaç saliselik holografik bir rüyette yapmadığımız
düşmanlık, ate ve ateizm ve hortumlamak ve rüşvet ve akla
gelebilecek herşeyi yapıyoruz.
Kur'an'da bunun bir SALİSESİ
"İnsanın 40 yaşı" olarak gösterilmiştir. 40
Yaşından sonraki salise EYVAH
dedirtecek kadar fecaattir. Dünki gibi KREDİSİ
BİTİRİLMİŞTİR
tevbe etmeyenin yenilenmeyenin.
<> 46/15: Biz insana,
anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle
taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve
sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip
kırk yıla erdiğinde şöyle
der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye,
hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde,
benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana
teslim olanlardanım ben!"
Teşekkür.
40 yaştan sonra artık çok korkuyorum. Her kırk yaş
bir salisedir. 80 yaş iki salise...
Liseden mezun olduğunuz yılı hatırlayınız.
Gittiniz mi o güne? Hemen gelin bugüne. Kaç yıl geçti? YIL falan geçmedi, saliseydi.
Bunun için İÇ BARIŞI
koruyun ltf. Değmez birbirimizi zayıflatmaya üzmeye.
<> Yukarıdaki konuyla
ilgili olarak:
<> 40/16: O gün
onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir
bugün mülk/saltanat? O Vahid ve Kahhar olan Allah'ın!
<> 40/16: Yevme
hüm barizun* la yahfa alellahi minhüm şey'* li menil mülkül yevm* lillahil
vahydil kahhar
<> O sırada Yahya diri mi?
Kıyameti tüm süper uzaylar görüyor, yani sayısız
evrenler... Bunların üstündeki (mesela huriler vb.) görmüyor. Orada
olanlar (İdris, Yahya vb.) bunu görmüyorlar. Sadece bu paralel evrenlerin
yokoluşundan etkilenerek KABZ
oluyorlar. (Hareketsiz kalıyorlar)
Ama biliyoruz ki cennet'te uyku, baygınlık, interrupt
vb. hiçbir şey yok. O halde ONLAR
MUAF. Cennet'te olup da kovulmamış
her bir varlık EBEDİ ÖLÜMSÜZDÜR...
<> çok teşekkürler...
Yahya ve İdris ölmediler. (İbrahim, İsa vb. hep ölecekler/öldüler) İdris ölümü
taddı ama ölmedi.
Yani ÖLÜMÜ tadacaksınız
ayeti uyarınca TADDI, fakat
tadmak demek ölmek değildir. (Ayet: Külli
nefsün zaikatül MEWT)
Oruçlu kadın yemeğin tuzuna bakabilir, ama bu YEMEK YEMESİ demek değildir. Bu anlama gelmez. böyle bir şey...
Yahya ise zaten YUHYİ
(Muhyi isminin özel bir hali). HAYY
tarafından üflenmiş muHYi
fiilinin YUHYİ (Yahya budur)
tarafından mas edilmesiyle ÖLÜM
fiili ortadan kalkar. Bu yahya için geçerlidir.
Ok? Tam mutmainsin değil mi?
<> evet, teşekkürler
Bugece sizi dört dk. sonra terk ediyorum ve CUMA (yarın) GÜNDÜZ
(namaz akabinde) akşama kadar chat var. Cumartesi günü yok. Pazar gündüz,
pazartesi salı çarşamba perşembe ise Gece. Bunu not alabilir
misiniz?
<> alındı efendim
YEŞİL
olmadığım saatleri yazdım. Yani ben kararlaştırmadım,
böyle gerekti.
RZİ MİH, geronimo gidiyor. Hoşbye
<> hg slm slm