Chat n°
242 - Tarih: 05 ağustos 2004
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan msccp10SCE
nickiyle bağlandı
<> slm slm kaptan hoş
geldiniz
selam candaşlar hoşbuluştuk selam. Birkaç
şeyden söz edeceğim: Filter-2054'den
gelen bilgiye göre XX, XY ve YY candaşımız [A] haklı
bulundu, kendisinden zevkle özür diliyorum.
İkinci olarak da bana 2054'den parasite olarak gelen
bazı sorular var. Bugünkü chat'i onlar için yapacağız.
"Vesveseyi ve meleklerin neden Melei Ala'da dinlendikleri BİLMEDİKLERİNİ"
sordular.
Gerçekten ilginç bir soru!!!
(Tam 16 saattir ZigZag ile sürekli chat halindeyim.)
Şimdi konuyu açalım ve inceleyelim.
Hatırlatma:
Evren sistemleri ÜÇ
viteslidir:
1. Işıktan hızlı (melek-takyon-esir) gibi
titreşen alem
2. Işık hızında giden veya buna yakın
gamlarda seyreden alem (Luxon, Enerji, Cinler vb.)
3. Işıktan yavaş giden evren (Madde, tardyon).
Ya da:
1. c² evreni
2. E evreni
3. m evreni
Veya:
1. Melekler
2. Şeytan ve cinler
3. Biyolojik yaratıklar
Bir ayrım daha yapalım:
1. NUR
2. NAR=NEFS
3. MADDE
Gördüğümüz üzere şunu açıklayalım:
1. Meleklerin NEFSİ (enerji cinsinden
özkimliği, kirlian fotoğrafları vb.) yoktur.
Dolayısıyla NEFSE hitabeden
hiçbir şeyi duyamazlar, bilemezler; fikirleri ve ilimleri ve tecrübeleri
yoktur.
2. Enerji (NAR) iki
türlüdür:
a) Görünen ateş (Fermion-Cinler)
b) Görünmeyen ateş (Bozon-Şeytanlar)
Veya:
a) Pozitronik alem
b) Nötrino alemi
Veya:
a) Zamanda ileri giden CİNLER
b) Zamanda önce ileri sonra geri giden osilasyonik cinler
(Şeytanlar) alemi
Şeytan bir zamanlar bildiğimiz üzere HEP zamanda ileri giderdi. Çünkü o
cinlerdendi -anne ve babası cindi-.
İleri giden enerji türü madde ile etkileşir ama dönüp de
geri gitti mi maddeye saydam olur, etkilemeden içinden geçer gider. Bu yüzden
cinler somut ve görünürken; şeytanları HİÇ KİMSENİN görmediğine inanmalıyız.
Aranızda şeytan gören var mı? (Cin değil)
İçinizde İBLİS'i
gören var mı?
<> hayır
(Ben hiç görmedim.) Ama az
çok (mesela karabasan-kabustan başlayarak) CİN gördüğünüzü biliyorum.
Şeytanı neden göremiyoruz?
<>
Şeytanlaşmış kişileri görüyorum.
Evet, HANNAS kimseler CİNLERDEN daha somut
şeytanlardır, bu doğrudur.
Şeytanın NEFSİ
vardır. (Çünkü cinlerin ve insanların hatta tüm canlıların
bir nefsi vardır.)
E=mc² eşitliği demek >>> Cin ve insanın
eşdeğerliliği demektir.
E'nin karesi yoktur
m'nin karesi yoktur, yani bunların NEFSLERİ vardır
ama C'nin karesi vardır >>> ÇÜNKÜ meleklerin nefsi yoktur -olmamalıdır-. Onlar
mutlaka cinden (nefsten) hızlı olmalıdır.
Buraya kadar her şey anlaşılıyor mu?
<> evet devam edin hocam
<> İblis, secde
etmediği için, ins ve cin gibi (+/-) yüklü değil, yüksüz oldu.
Eğer iblis secde etseydi, evveli gibi yine cinlerden olmayacak
mıydı?
O konuya gireceğim.
Şeytan ve meleğin C üstü hızında olmak gibi
bir avantajı var: Bunun sıkıcı detayına girmek
zorundayım:
Işık (foton) mutlaka çekim etkisiyle eğrilmiş
uzayda GECİKİR, yani
uzay-zamanın eğrilerine uyar.
Mesela bir karadelik yöresinde o kadar çok çekim altında
kalır ki, bir cm.lik yolda oluşan uzay-zaman uçurumu nedeniyle o bir
santimi bin yılda bile alabilir. (Kendini kurtarabilmişse) Buna
ışığın gecikmesi diyoruz.
<> geodesic
Yani ışık asla saniyede 300bin km olan SABİT hızından
aşağı bir hızda seyredek YAVAŞLAMAZ, sadece uzayın eğrilerine uyarak GECİKİR.
Bunu şöyle misalleyelim:
Karada giden biri için vadiler dağlar vardır.
İniş çıkışlarla bu yolu meşakkatle kat ederken
üsten geçen bir uçak gölgesi karaya düştüğü halde hızla ve
gecikmeden geçip gider. İşte buna bir anlamda C² diyebiliriz. Buraya kadar anlaşıldı mı?
<> evet
NÖTRİNOLAR,
işte bunlar, ne karadelikte ne başka bir yerde asla uzay
eğrilerine tabi olmadan, uzay-zamana ve maddeye tabi olmaksızın
maddenin içinden geçip giderler. Uzayın çekimsel eğrilerinde,
gravitik uçurumlarında asla gecikmezler.
Tıpkı yerdeki yaya ve yukarıdan geçen
uçağın GÖLGESİnin kat
etme hızlarındaki fark gibi, Nötrinolar tastamam ışık
hızında giderler ve asla gecikmezler.
Foton ve nötrinonun hızları aynı olduğu halde
yarışı daima nötrino kazanır. (İkisinin de
hızı aynıdır -oysa-)
Nötrinonun bu durumu ile MELEKLERin
statüsü arasında (NUR VE NAR
farkına rağmen) bir benzerlik vardır. Nar ve NUR burada adeta KOMŞU gibidirler, çünkü ikisi de ışık
hızının üstündedirler.
Sözünü ettiğim nar=Bozon cinsinden olan Nötrino/görünmeyen
ateş = Enerjidir.
Cinler uzay-zamanda gecikirler, çünkü elektrik yüklüdür. Ama
cinlerin özel bir ırkı olan şeytanlar elektrik yüksüzdürler,
uzay-zamanda gecikmezler.
Dolayısıyla nötrinoların maksimum
hızı=meleklerin minimum hızı olarak bir limitte
birbirlerine TEĞETLEŞİRLER.
Buraya Kur'an, MELE-İ
ALA diyor.
Ve şeytanlar buradaki bazı mevkilerden meleklerin HABERLERİNİ
alabiliyorlardı. (Komşuluk gereği) Teğetleştikleri
için elbette...
Cinlerin ırklarını belirleyen genetik özellikleri
değil; HIZLARIDIR.
En yavaş olan (Alfa taneciği hızında) ve
ırk olarak en uzun olan İFRİTLERDİR
(fırat).
En hızlı olan ise orman cüceleridir. Bunlar en
kısadır ve hız cinsinden pH'ları gereği relativistik
olarak YEŞİL renklidirler.
(LGM'leri
duyan var mı?)
<> ben duymadım
Little Green Men,
duydunuz mu? Bir search ediniz bakalım, LGM?
<> evet gördüğünü söyleyen
bir arkadaş vardı
<> bazı çizgi romanlara ve
filmlere konu olmuştu sanırım
Little Green Men. (Cib ve Mecücleri sormuyorum)
<> Işıma yapan
karadeliklerden gelen radyo sinyallerinin bu isimle varlıklar olduğunu
teklif eden bir teori
Bu teorinin esin kaynağı nereden çıkmış?
Bunlar uzaylı yeşil adamlar=Aliens diye bilinirdi. LGM'ler en hızlı olan cin
tayfasıdır. Mesela Ebyad (beyaz) ırkı, Ahmer (Ohmer)
Kırmızı ırkı, bunlar da YEŞİL ırk.
[] http://web.archive.org/web/20040603182605/http://pinkertonfx.com/littlegreenmen.html
[] http://www.anakinovni.org/images/1951/CaseOfTheLGM.jpg
[] http://www.localbandnetwork.com/Bandpictures/b13177pic2.gif
Teşekkür. Bunlar uzaylı değil, şeytana en
yakın hızdaki cinlerdir. Boyları hareket doğrultusunda
kısaldığı için orman cüceleri diye de bilinir.
Bunun tersine ifrit cinsi (siyahiler) en yavaş hareket
ettiklerinden boyları relativistik olarak uzundur. Bunlar hem şeytana
yakın hem de insana yakındır.
Mesela Süleyman'ın cinleri (ki ifritler) musahhar
kılınarak (sihirlenilerek) insanlar için
çalıştırılmıştır.
Hatta Hızır dede, Sebe melikesinin tahtını
getirmeden önce bir ifrit ile Süleyman'ın huzurunda
yarışmıştır. (Hızır DEHR'in efendisi olduğundan yarışı
kazanmıştır.) O ayeti anımsıyor musunuz?
<> evet
O ayeti ve Bakara 102'yi (Şeytanlaşmış
ifritleri irdelemek için) buraya yazmanızı istirham ederim.
<> 27-Neml/39: Cinlerden
bir ifrit, "Sen daha yerinden kalkmadan onu sana getirebilirim. Bunu
becerebilecek güce sahibim," dedi.
<> 27-Neml/40: Kitap
bilgisine sahip olan birisi de, "Ben onu, gözünü kırpman için geçen
süreden daha çabuk getirebilirim," dedi. Onu yanında duruyor görünce,
"Bu Rabbimin bir lütfudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü
edeceğimi sınıyor. Şükreden kendisi için
şükretmiş olur. Nankörlük eden de, bilsin ki benim Rabbim Zengindir,
Şereflidir," dedi.
<> 2-Bakara/102: Süleyman'ın
mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup
durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı.
Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü
öğretiyorlardı. Ve Babil'de Harut ve Marut adli iki melek üzerine
indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki melek, 'Biz bir imtihan
aracıyız, sakin küfre sapma!' demedikçe hiç kimseye bir şey
öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan, erkekle esinin
arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki
onlar, onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler.
Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin
olsun ki, onu satın alanın ahırette hiçbir nasibi
olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Özbenliklerini
sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi.
Bir de NAS suresini
rica edeceğim ltf.
<> 114-Nas/1: De
ki: "İnsanların Rabbine sığınırım = Kul
e'uzü birabbinnas
<> 114-Nas/2: İnsanların
yöneticisine, yönlendiricisine = Melikinnas
<> 114-Nas/3: İnsanların
ilahına = İlahinnas
<> 114-Nas/4: Kıvrılıp
kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o
aldatıcı şeytanın şerrinden = Min
şerrilvesvasil hannas
<> 114-Nas/5: İnsanların
göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o = Elleziy
yüvesvisü fiysudurinnas
<> 114-Nas/6: Cinlerden
de insanlardan da olur o = Minel cinnetivennas
Tşk.
"Cinlerden de
insanlardan da olur o!"
İKİSİNİN
DE NEFSİ VARDIR anlamında bir kriptolojidir.
Dikkat ediniz: Burada HİÇ ŞEYTAN
lafı yok. Hiç İblis sözü yok. Felak suresinde de yok. Sadece büyüden
söz ediyor Felak.
<> 113-Felak/1-5: De
ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman
karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin
şerrinden, haset ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini
ağartan Rabbe sığınırım."
<> 113-Felak/1: Kul
e'uzü birabbilfelak - 2: Minşerri ma halak - 3: Ve
min şerri ğasikın iza vekab - 4: Ve
min şerrinneffasati fiyl'ukad - 5: Ve min şerri hasidin
iza hased
Ama HANNAS şifresi
içinde bir de VESVESE
sırrı içinde sırlar verilmiş:
"Karanlığın
şerri" >>> Nötrinoların dünyanın aydın
yüzünden girerek arkadan çıkmaları. Bu TERS bir durumdur, yani dünyanın aydınlık yüzüne
nötrino oku başaşağı girer ve hiç etkilenmeden
hızını kesmeden öteki gece yüzünden çıkar. Ok tersine
dönmüştür.
Bunu çekim okuna benzetebiliriz: Hep çeker, yere düşürür.
Fakat bir de bunun ters döndüğünü düşünelim: Havaya düşerdik.
(Levite olurduk) Neyse ki çekim oku hep tek yönlüdür.
Ama bozon ailesinden nötrinolar böyle değildir. Dünyaya
değdiklerinde foton aydınlığında bir etkileri olmaz.
Ne var ki, dünyanın öteki yüzünden TERS
olarak çıkarlar (GECE):
"Yaratıkların
şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın
şerrinden."
"Yaratıkların
şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın
şerrinden."
"Yaratıkların
şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın
şerrinden."
"..........tan yerini
ağartan Rabbe sığınırım."
Tanyerini biliyoruz değil mi? MEŞHUD NAMAZIN VAKTİ. (ayet ltf.)
<> ak-kara iplik ölçüsü
<> Nötrinoların etkisiz
olduğu an.
<> 17-Fecr/78: Güneşin
kaymasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Ve Fecr
Kur'an'ı. Şüphesiz Fecr Kur'an'ı, meşhuddur.
Yani sabah namazı ŞAHİTLİ/TANIKLI
bir namazdır. Çünkü meleklerin devraldığı ve vesvesenin
(nötrino akımlarının) BİR
AN birbirini durduğu, durağan veya eylemsizlik çatkısı
halinde bulunduğu andır.
<> 17-Fecr/78: Ekımes
salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur'anel fecr
inne kur'anel fecri kane meşhuda
Evet bu ayeti sormuştum tşk.
Ali İmran 113-114 grubu da: "Geceleri secde eder ve gizlice
Kur'an okurlar."
<> 3-Ali İmran/113: Hepsi
bir değildirler. Kitap ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir ümmet
(topluluk) vardır ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak
Allah'ın ayetlerini okurlar.
<> 3-Ali İmran/114: Allah'a
ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten
vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de
birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyi
insanlardandır.
<> 3-Ali İmran/113: Leysu
sevaa* min ehlil kitabi ümmetün kaimetüy yetlune ayatillahi anael leyli ve hüm
yecüdun
<> 3-Ali İmran/114: Yü'minune
billahi vel yevmil ahıri ve ye'mürune bil ma'rufi ve yenhevne anil münkeri
ve yüsariune fil hayrat* ve ülaike mines salihıyn
Bunlar da ŞAHİTLİLERDİR. Allah bu iki ayette bulunanları ŞEHİD
kılmıştır.
Konuya dönelim:
"De ki:
Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman
karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin
şerrinden, haset ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini
ağartan Rabbe sığınırım"
"Düğümlere nefes
eden büyücülerin şerrinden"
Acaba ayet böyle mi diyor?
<> hayır
"Ve min
şerrinneffasati fiyl'ukad"
Nefes. (Üfürmek, teneffüs mü kökü?) Pekiyi NEFS kelimesini nereye koyacağız? Bir tek anlamı yok
ki bunun. (Üstelik 49 anlamlı)
NEFSİN,
nefsimizin süperegomuzun bize yaptığı bir ŞER/kötülük yok mu? Enfes, enfus, nefes, nefs, teneffüs, nefis
(leziz).
"haset ettiği
zaman hasetçilerin şerrinden."
"haset ettiği
zaman hasetçilerin şerrinden."
"haset ettiği
zaman hasetçilerin şerrinden."
"tan yerini ağartan Rabbe
sığınırım."
(Meşhud
olunuyorsunuz. Yani Şahidiniz Eş-Şehid Allah'tır.)
"Kul e'uzü birabbinnas"
1.
İNSANLARIN Rabbine
sığınıyorsunuz.
(Cinlerin
Rabbi denmiyor)
"Melikinnas"
2.
İnsanların Melikine
(Rabbimiz
burada sadece İNSANLARIN tarafını
tutarak CİNNİ ETKİLERE
ve BÜYÜLERE yani şeytansı
etkilere karşı insanların yanında oluyor.)
"İlahinnas"
3.
İlahinnas
ALLAH'IN 114 isminden
biridir. Ve İnsanların İLAHI'ndan
öte anlamları vardır. (Bir gün açacağım)
"Min şerrilvesvasil hannas"
HANNAS'ın
verdiği vesvesenin ŞERRİNDEN
"Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas"
"Elleziy" > Verir
"Yüvesvisü" > Vesvese
"fiy+siduri"
>>> Göğüslerine????
"nas" >> insanların
"sudurinnas"
6.
"Minel cinnetivennas"
"min" (...den/dan = From)
"eccin"
>> Cin
"ve"
"Nas" (insan'dan)
HANNAS nedir?
İnsan yaratıldığında enerjinin maddeleşmesi
üzerine kaim olmuştur. Enerji ve maddenin tüm ara fazlarına
(Gamlarına) Kur'an HANNAS
demektedir.
Bunun Sanskritçesini de anımsayınız: CİNSAN veya GENNAS veya Farsça gibi dillerdeki yaşayan Sanskritçe'deki
gibi Genaze (cenaze).
Tekvir'deki HUNNES kelimesine
bakınız. Bu hangi H ile ve
Hannas hangi H ile
yazılıyor?
<> 81-Tekvir/15: fe
la uqsimü bil khunnes, - 16: el cevaril kunnes
<> KH, KHuNnes ile aynı.
(Evet noktalı Hı)
<> KHuNnes ile aynı.
Hunnes ise "İçe dönük, içe kapalı, içine
büzülmüş" gibi anlamları yanında (Karşıtı
olan Künnes gibi) kaoloji ve kaogeni bilimlerine (Chaos matematiği.)
(Künnes'den Kun, Kainat, tekvin vb.)
Hunnes >>> NEFS'in
kaynağıdır. Saf bir nefistir o, çocuktur, Adem kadar
safiyullah'tır. Bebekleriniz çocuklarınızda bu nefs vardır.
(Erginliğe kadar) Hırçın, huysuz da olsa bu MASUM bir NEFS'tir. HUNNES >>> MASUM nefsin adıdır. (49
anlamından biri)
Ve akil+baliğ olduğumuzda işte biz hunnes'den
çıkıyoruz ve HANNAS denen
erginlik krizlerini yaşıyoruz. Yani bize KİŞİLİĞİMİZ (ki çocukluğa
veda ediyoruz) AKIL HASTALIĞIYLA talim
ettiriliyor.
İşte erkek çocuklar! Psikopat saldırgan oluyorlar.
İşte kız çocuklar: Melankoli şizoid
yaşıyorlar. Psiko nevrozlar, hatta paranoyalar...
Evet yanlış anlamadınız! Belki unuttunuz ama
erginleşirken böyleydiniz. Akıl hastalıkları size/bana
talim ettiriliyordu. (Akil olmak için yani akıllı olmak için önce
Allah bizi Akıl hastası yapıyor -ki aklı bulalım-.)
Sendromları hatırlayınız: Çocuk
bağırıyor babasına "Ben geceleyin
arkadaşlarımla kalacağım". Çete kuruyor, tiner içiyor
zevk için.
Asi gençlik diyoruz, isyancı diyoruz.
Eskiden anne babasına hayrandı çocuk, şimdi
onları cahil ve akılsız buluyor, "eski kafalı
demode" diyor.
Gençkız çocuğu odasına kilitliyor kendini, nedensiz
ağlıyor, kendini şarkılara vermiş, ağlıyor
nedensiz nedensiz. Melankoli bu.
HUNNEFS'den
HANNEFS'e geçerken bize doğa AKIL HASTALIKLARI t a
l i m ettiriyor. Bunun
farkına vardınız mı?
<> evet
Resmen önce akıl hastası oluyoruz, ki çocukluktan
gençliğe geçiyoruz.
Allah bize AKIL
hastalığını talim ettiriyor. Ama bunu Allah'ın izniyle
atlatıyoruz. Çünkü insan safiyullah ve masumdur.
İşte en büyük düşman hazır: Vesvese veren HANNAS.
NEFS
ve CİN aynı bedenden
yapılmışlardır. Yani Allah bize beden vermeseydi, gövdemiz
olmasaydı, NEFS denen bir
biyomagnetik ışıma
(aura biçiminde) bedenimiz olacaktı.
HUNNES'den
HANNAS'a (HUNNEFS'den, HANNEFS'e)
geçerken artık sorumlu tutuluyoruz.
Ve nasıl ki bizim doğumumuzla meşeme (eş)
dışarı atılıyorsa, tam Akil-Baliğ çizgisinde de
bizim görünmeyen kozamız, koruyucu yuvamız olan HUNNES üzerimizden kalkıyor.
Bu görünmeyen meşemeyi tanıyacaksınız: Hani
melekler, bazı melekler vardı ki, ayette "Sırf
çocukları koruyorlardı", anımsadınız mı
ayeti?
Ben bir çay içeceğim izninizle.
<> Afiyet olsun
Tşk. Ayeti buldunuz mu? Ayeti yazadurun demleyip geliyorum
candaşlar.
<> Bir kitabınızda
hayatail meleği olarak geçiyordu kaptanım
Haytail başka.
"Meleklerden kimi çocukları korumaktadır".
Melekler bahsine bakınız ltf.
Hani çocukları balkonlardan düştüklerinde tüy gibi
indiren melekler gibi, çocukların özel meleği.
<> Ben söz konusu ayeti
hatırlayamadım
Kur'an'da özel melekler geçer. (mesela
Kiramen Katibiyn gibi) Hunnes (masumiyet çağındaki) nefsimizi koruyan melekler
vardır.
<>
"Çocuklarınızı öldürmeyin, onları da biz
rızıklandırıyoruz." ayeti var.
Meleklerin çocukları koruduğuna ilişkin ayet var
candaşlar.
<> 82-İnfitar/10: Ve
şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular-bekçiler var.
Biraz ilgili. Tarık'ta da ilintili olarak "Hiçbir NEFS olmasın ki üzerinde
gözetleyeni bulunmasın" türünde ayetler var.
<> 86-Tarık/4: Her
kişinin üzerinde mutlaka bir koruyucu vardır.
Bunları değil, doğrudan Çocuk koruyan meleklerden
söz ediyorum.
<> Rad/11: Herkes
için önünden ve akasından takip eden melekler vardır, onu Allah'ın emriyle gözetirler.
Muhakkak Allah bir topluluğa verdiğini onlar nefislerindekini
bozmadıkça bozmaz. Bir topluluğa da Allah bir kötülük irade buyurdu
mu artık onun geri çevrilnesine çare bulunmaz. Onlar için O'ndan başka
bir vali de yoktur.
HAFAZA MELEKLERİni
arar mısınız? Her neyse ben de bulamadım, devam edelim.
<> 6-Enam/61: O,
kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular
gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç
eksiklik yapmadan, onun canını alırlar.
Evet bunlar gibi [candaş], fakat sibyanlar üzerinde özellikle
var.
(Çocuklar 6. kattan düşer de burnu kanamaz: "Öldürmeyen
Allah öldürmez" der şaşarız. Oysa RTE attan düşse komaya girer. (12 gün tedavi gördüğünü
biliyor muydunuz?)
<> hayır
Bir de Ali Kırca var: Haram paraları topladı
kendisine muhteşem bir villa yaptırdı. O kadar hoşuna
gitmişti ki her kapıyı açıp bakıyordu. Bir de asansör
kapısını açmaz mı? Saftirik asansör boşluğuna
düştü. Eli kırıldı.
<> :)
Allah'ım bizi bunların durumuna asla düşürmesin.
<> acaba ne
çıkmasını bekliyordu?
Daha asansör takılmamıştı ki...)
Her neyse, şimdi devam edelim: NEFS bedenimiz Cinlerinkiyle aşağı yukarı
aynı dokudur. (Ektoplazmamız vardır. Cinlerde bunun yerine
İdeoplazma vardır).
Şimdi HUNNES'den HANNAS'a geçebiliriz. (Hans ve Yahya bu
kh ile yazılmaz, sakın benimle kafiye yapmayın.)
Cin ve insanların ortak paydası >>> NEFS'leridir.
Meleklerin (ve de Allah'ın) nefsi yoktur. Melei Ala
limitindeki Meleklerin de elbette nefsi yok. (Meleklerden kim "Ben de varım" derse onu
cehennemle cezalandırırız" ayeti sırrınca) NEFSLERİ
yoktur.
Ama onlara teğet olan ŞEYTAN
cinsinden yani Hannas doğasındaki cinlerin nefsi vardır.
Böylece onları Şıhablar kovalar. (Şahaplar kozmik
ışınlardır.)
Allah'ımız, atmosferimizi bir tavan yapıp göğü
korumuştur ve bunun üzerine gitmeye çıkmaya kalkan cinleri
şıhablarla taşlar.
Şahablar Higgs bozonlarının başlangıç
haline denir. Bunlar herhangi bir (ELİF)nokta(sın)dan
aniden ortaya çıkarlar.
Eğer meleklerde NEFS olsaydı,
demin sözünü ettiğim ayet uyarınca CEHENNEMİ görürlerdi.
Gelelim şeytanın öyküsüne:
Yeryüzünde cinler hükümran iken göklere
çıkamadıklarından yeryüzünde sayıları katrilyonu
bulmuştu. Birbirleriyle sürekli savaşım halindeydiler.
Bunlardan bir anne babanın ÖZEL bir çocukları oldu. Cinsiyetsizdi. Erkek görünümündeydi
fakat CİNSİ yoktu.
Meleklerin de CİNSİ
yoktur bilirsiniz. Ona melekler ilgi duydular.
Çünkü meleklerden sonra yeryüzüne cinler HALİFE olmuştu, ama kan dökmekten başka bir şey
yapmıyorlardı.
Nedense melekler bu CİNSİYETİ
olmayan üremesi olmayan çocuğu bir bayrak gibi seçip
taşıdılar.
Onun öteki özelliği de şuydu: Anne ve babası
elektrik yüklü (cin) oldukları halde kendisi NÖTR idi. Yani ona hiçbir cin zarar veremiyordu. (Elektrik şarjlarıyla
savaşır cinler.)
(Bunun anlamı şu: Nasıl ki sinir tellerimizde piyon
elektriği varsa ve bunlar bir etkiyi iletirken + ve - olarak yer
değiştirebiliyorlarsa) cinler de birbirlerini merdut (birbirlerini
yakma veya çarpma) için elektrik yüklerini ters çevirerek kan dökerlerdi.
(Aramızda hekim
candaş var mı?)
<dr> var
Piyonlardan kısaca söz edebilir miyiz? (Sinir elektriği
olan pion'lar). (Akson ve dendritler ile sinapslar KİRLİAN NEFS bedenin bizdeki akım sisteminin
adıdır.)
<dr> evet, Na ve Ca
kanallarının açılıp kapanmasıyla hücre içi elektrik
potansiyelleri değişir ve akım oluşarak sinirsel iletiyi
taşır sinir hücresi eski haline döner.
Evet dr. Ve bu arada ileti geçince yeniden mesela pozitif
elektriğine döner pion.
Şimdi bu sistemi doğrudan cinlerin (ki nefsimiz
aynı sistematik ile çalışır) çarpmasına veya
aralarında savaşmalarına uygulayabiliriz.
O kadar hırslı ve bencildirler ki (Adı üzerinde
ateş doğası) Tıpkı bizim içimizden bir delinin
Başkan olup nükleer başlıklara zevk için basması gibi,
başlıkları hareket ettirmesi gibi, cinler de HANNEFS'dendir.
Yani cinler Akil olamamış ya da insan
erginliğindeki "Akıl hastalıklarıyla erginleşme
yöntemini" süreğen hale getirmişlerdir.
Yani cinler üstelik ilimsiz olduklarından ve SAFİ NEFS olduklarından AKIL unsurunu en az düzeyde
edinmişlerdir.
Her anları duygu, intikam, nefret, hased, kibir. Hep
böyleler. İnsandaki vekar halimlilik (hilm), olumluluk ve
ılımlılık yoktur. Ateşten (Nar=Enerji)
yaratıldıklarından tezcanlı, atak (panik ataklık da
dahil) sürekli psikozlar ve neurotic arazlarla paranoyalarla dolu bir
yaşamları vardır. (Şükür ki insanız)
<> Acil çıkış;
annem yat diyor :(( rabbi zıdni ilmi
:) Bazen hiç annem olmadığına şükrediyorum.
Şimdi eminim bana bile "Haydi
yat artık" derdi. Eminim babam olsaydı "Bu saatlere kadar
internette ne yapıyorsun? Tlf. faturalarını
çocuklarının rızkından kesip ödemek sana
yıkışır mı?" derdi. Hele bir de Eşim
yanlışlıkla başka bir karakterde olsaydı? (Bana destek
yerine köstek olmak gibi)...
<> Bana da
kızıyorlar ama neyse :)
<> Ne
eşler ne çocuklar ne de dünya işleri onları ALLAHın
zikrinden alıkoymaz!
Cinlerden söz ediyorduk.
Tamamen akıl hastası gibi bir uygarlık!!! Toplu
savaşlar ve intiharlar sıradan çerez yemek gibi işlerdi.
İnsanlarla dalga geçmek (İnsan yaratıldıktan sonra)
alaycılık, düşmanlık, dedikodu...
Yani kısaca NEFS'in
tüm hastalıkları doğrudan onlarda var!
Sabırsızlık başlıca kayıpları.
Sabır diye bir şeyi bilemezler, her şeyi anında isterler.
Getirmezlerse öldürürler veya ölürler.
Şimdi insan NEFSİ
ile CİN NEFSİ
arasındaki parabiyolojiye bir iki örnek verelim.
İnsanda SUPTİL
DUBLE vardır. Bu NEFS'tir. CP uyarınca (Pariter olarak)
suptil dublemiz (akışkan ikiz bedenimiz) tesbit edilmiştir.
Parabiyolojiden kasıtla şunu anlatmak istedim:
Cinlenmiş biri (Medyum) Ruh (aslında Cin)
çağırma seansında kendisinin bedenini ve suptil dublesini
otohipnoz altında işgalci modality olan Cinne veya cinlere teslim
eder.
Artık ruhu ve kendi özbenliği olan nefsi İPTAL edilmiş ve bu bedeni
başka bir bedensiz varlık işgal etmiştir. (Beden
otomobildir siz şoförüsünüz, ama bu bedeni başka bir sürücu
kullanıyorsa?)
Suptil dubleyi Cin (veya cinler) iki kutup yaparlar. Böylece arada
Halucination Hologramı olan bir akış başlar. Medyumun
ağzından veya kulak burunlarında dışarıya
doğru ectoplasma akar. (Bunların sayısız
fotoğrafı var, isbat ettirmeyiniz bana.)
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/242-00-ectoplasm-hi.jpg
Ektoplazma öyle bir akışkandır ki her
organımızı kendi özgün yapısına (kemikleri bile
negatif direnç ile aynı homojen madde olmaya) zorlar ve ektoplazma
bedenden Suptil dubleye doğru akar.
Sırada bizim cinlerin HEYKELTRAŞLIĞI
VAR: Halucination olgusunu HOLLOWGRAM
ve HALLOWEEN (Gram) olarak
Halaustic uzayda bir hologram oluştururlar. (Haunt-gram da diyoruz)
<> 34-Sebe/13: Onlar
Süleyman için, mihraplardan / kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi
çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse
yaparlardı. Ey Davud ailesi, şükür olarak iş yapın!
Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!
Bu şekilsiz ectoplazma onların sanat eseri olarak(!)
sizin dedenize, ölmüş bir akrabanıza TIPATIP benzer.
(Benzer çünkü, o kişiyi tanıyan SİZDİNİZ, siz şimdi işgal
altındasınız ve o cinlere İDEOPLAZMA'nızı
akıtıyorsunuz.)
Böylece RUH
çağıranların masasında ve de tüm bilim
adamlarının ve kameraların gözleri önünde bir BULUT-adam (mesela dedeniz) gelir.
Üzerinde banko kefen vardır. (Ektoplazma gümüşsü ve kemik rengindedir.)
Dedeniz geldi ya, bir de medyumun ağzından
konuşacaktır: "Oğlum, torunum, çocuklarım. Bu alemde
(spatyom=Ahıret) dinin falan hiçbir önemi yok. İbadetler dünyada
rahat durmanız içindir, bir tür engelleme/Sıkı yönetim."
diyerek konuşur ve sonunda sizler spirtualist sapık olup
çıkarsınız.
<> 6-Enam/128: Gün
olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: "Ey cinler
topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz." Onların
insanlardan olan dostları şöyle derler: "Rabbimiz, kimimiz
kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin
sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız
ateştir. Dilediğim zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin
Rabbin Hakim'dir, Alim'dir.
Kısaca hiçbir ÖLÜ
bugüne kadar dönmedi ve dönmeyecektir. Cinler ile ortak paydamız olan para-organik
materyallerimiz arasında bir transfer var sadece... (İdeoplazma,
holoplazma, bioplazma gibi.)
Suptil duble bizim NEFSİMİZİN
oyuğudur. (KEHF=Mağara)
CP uyarınca kalp sağdadır. (Hani gerçek yürekten
gönülden söz ediyorduk ya işte o kalb.)
Bedende iki kordon vardır (birbirinin devamı); biri
göbekten çıkar, ikincisi bunun devamıdır ve içeride kalır.
(Birebir appendix barsağımız, körbarsak, apandisit
barsağı vb.)
<> Sadr?
Evet, SADR=KEHF.
(Suptil Duble boşluğu açısından)
<> 25/32 (fuad) ile 26/194
(kalb) farkı gibi.
FOHAT sanskritçedir.
Arapça'da da yer alır, anlamı Görünmeyen kalb demektir.
(Ölüler kitabında
ölülerin yaşamasını temin eden FOHAT'tır (fuat). Çünkü gerçek kalbiniz durmuş ve
ölmüşsünüzdür. Ama ebedi yaşamı FOHAT denen jeneratörünüz idame ettirmektedir.)
Suptil Duble'nin baş bölümünde ise iki kulak iki göz
vardır, burun vb. yoktur. (Medyum kendini boşaltınca geriye
kalan suptil dubleyi saydam olarak izleyebiliyorsunuz.)
İki bedenimizi birbirine gümüş kordon bağlamaktadır.
Bu gümüş kordon suptil dubleden göbek çukurumuza geçer ve Appendix
barsağında biter. Ölüm halinde bu kopar.
Böylece Nefs ötede; ruh ise suptil duble içinde
kaldığından ve de gümüşi kordon da taaaa Berzah alemindeki
üflendiğimiz yerden çıkışlıdır, 50 bin yıl
olan bir tek günde o "Üflendiğimiz Nefhi sur Berzah'ının" arkasına gideriz.
Gelelim şeytanın öyküsüne. Yani İblis'i
anlatıyorum şimdi:
Bu çocuk cinlerdendi ama cinlerden farklı bir parabiyolojisi
vardı. Cinler birbirini yakabiliyordu ama bu çocuğu
yakamıyorlardı.
Tam tersine, o yüksüzdü ve canı istediğinde elektrik
yükünü (toplamı olan sıfırın iki kökü olan) iki ayrı
silaha çevirebiliyordu, yani cinler tek tabanca, bu iki tabancalıydı.
Cinler buna karşı birleşince bu da kendini korumak
ve cinleri kurtarmak amacıyla seri cinayetlere, toplu katliamlara
başladı. Tek başına bir katliam makinesiydi. Katrilyonlarca
cinden geriye sadece milyarlarcası kalmıştı. Her biri
ıssız bir yerde saklanıyordu.
İblis'in öteki özelliği de çok ilginçti: Cinler birbirine
"Elektriksel" mesaj ve iletim kurarken bu çocuk kendi
doğasındaki NÖTR ELEKTRON
(ki nötrino diyelim) nedeniyle elektrik yükü yerine NÖTRİNO AKIMLARINI kullanıyordu. (Bir tür telepati sanki)
Cinler ona bir şeyler yapamıyordu. Ama o cinlerin
anadepolarına (Nefslerindeki göğüs boşluğu.) (Kehf
matematiği) istediği gibi giriyordu.
Onlara VESVESE vererek
(mesela paranoya oluşturarak) birbirlerini öldürmeye veya intihar
etmelerine yol açıyordu. Onun vesvesesine hiçbir cin karşı
koyamıyordu.
Zaten doğaları gereği akıl
hastalıklarına duçar olmalarının üstüne üstlük bir de
dış etki olarak çıldırıyorlardı. Kollektif
çılgınlıklar ile birbirlerini yok ediyorlardı.
Mesela, gökteki yasak bir mevkiiyi bu genç çocuk
"İşte orası senin çıkış kapın, oradan
kurtulacaksın" diye vesveseyle ikna ediyordu.
(Şeytan bilirsiniz yasak ağacın meyvesini de bize
aynı yöntemle yedirdi ve kovulmamızı sağladı.)
Ve kalabalığın ortasında o cin o noktaya
çıktığı anda, Elif noktasından oluşan bir
şıhab (10 üzeri 27 GeV) o cin kentinin üzerine nükleer bir bomba gibi
düşüyordu.
<> Tunguska gibi
İblis'i yakalamayı denediler. Daha büyük ittifaklar
kurdular. Fakat İblis'in bir özelliği vardı ki
şaşılacak bir şeydi: Direkt ışık
hızıyla gidiyordu. Kendileri ise çekim alanlarında ve uzay
burulmalarında tutuklanıyor veya geç kalıyorlardı.
İblis hepsinden hızlıydı. Ona yetişmeleri mümkün
değildi.
İblis Melei Ala'ya rahatlıkla çıkıyordu. (Nötr
olduğundan Şıhab onun için oluşmuyordu.)
İblis tüm cin ırklarından daha hızlı
olduğu için relativistik olarak hep GENÇ
kalıyordu. (Cinler yaşlanıp ölürler)
Ve İblis bu haliyle tekbaşına bir başka
ırk ve cinsiyetti.
Çünkü baştan söylediğim gibi, cinlerde ırkları
HIZLARI belli eder,
hızlarına göre RENK ve
biçim alırlar. Fizyolojileri bu relatif hızlara göre biçimlenir;
özellikleri hız sistematiğinden kaynaklanır.
İblis tüm ırklar içinde EN HIZLI olan ünik biriydi. Tekbaşına bir
ırktı.
Cinsiyeti de ÜÇÜNCÜ
cins idi. (Cinlerde xx, yy, xy yoktur.) Erkek görünüşünde kadın ruhu
taşıyordu. Yakışıklı ve efemine bir erkekti veya
erkeksi bir kadındı. Kendine aşıktı kendi kendiyle
yetiniyordu.
Ve bir de şu özelliği vardı: Nötrino kaynaklı
olduğundan karşıt cinse ihtiyacı yoktu. Melekler gibi
kendini matrize ediyor, kendinin mültikopyalarını (Melei ala çizgisinde)
oluşturabiliyordu.
Melekler onun cinsiyetsizliği yanında bu özelliğini
de KENDİLERİ ile
benzeştirdiler.
Ve İblis yeryüzüne huzur ve barışı
getirmişti. Kanlı da olsa bu işi başarmıştı.
Yeryüzünden CİNLERİN h a
l i f e l i ğ i
kaldırılmıştı.
Meleklar Allah'a "Onu Cennet'e alalım, Halifeliğine
oradan devam etsin" dediler.
Meleklerin nefsi olmadığından NEFSİ olan İblis'in iç niyetini asla bilemezlerdi. Ve
meleklerin nefsi olmadığından sürekli vesvese yayan
İblis'in vesvesesini duymuyorlardı.
Allah'tan başka bilen yoktu bunu elbette. Melekler onu HUNNES sayıyorlardı. Oysa o HANNAS idi.
Rabbimiz bir gün meleklere "Yeryüzünde yeni bir Halife
yaratacağım" diyerek "Programına"
başladı.
<> 2-Bakara/30: Bir
zamanlar Rabbin meleklere Yeryüzünde bir halife atayacağım demisti
de, onlar söyle konuşmuşlardı: Orada bozgunculuk etmekte olan,
kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih
ediyoruz seni kutsayıp yüceltiyoruz. Allah söyle dedi: Şu bir gerçek
ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim
Tşk.
"Allah şöyle dedi: Şu bir gerçek ki ben, sizin
bilmediklerinizi bilmekteyim."
"Allah şöyle dedi: Şu bir gerçek ki ben, sizin
bilmediklerinizi bilmekteyim."
"Allah şöyle dedi: Şu bir gerçek ki ben, sizin
bilmediklerinizi bilmekteyim."
Meleklerin bilmediği neydi? Bilemedikleri yani nefsleri
olmadığı için ALGILAYAMADIKLARI?
<> vesvese
<> hannas
Evet VESVESE yani vehim
değil kötülük!!! Hannas elbette.
Ve ayete baktığımızda cinlerden sonra
insanın oraya atanması ile melekler aynı cinlerin
bozgunculuğu senaryosunu bir daha yaşayacaklarını
sanmışlardı.
Bakara-31.i yazar mısınız?
<> 2-Bakara/31:
Ve Adem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları
meleklere göstererek söyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana
şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."
Adem yaratıldı. Ne melekler ne de cinler gibi
değildi. Onlarda olmayan üstte bir şeyler vardı: İLİM yapmak. Harf (rakim)
matematiğini bulmuştu veya biliyordu.
Adını veremediği tek şey
tek ŞEY
ŞEY
(Nötrino kaynağı olan Hannas ŞEY*TAN) idi.
<> 2-Bakara/32: Dediler
ki: "Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun
dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alim'sin, her
şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakim'sin, her şeyin bütün
hikmetlerine sahipsin."
<> 2-Bakara/33: Allah
buyurdu: "Ey Adem, haber ver onlara onların adlarını."
Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle
buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaibini
en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da
saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim."
Tşk. Böylece ayetlerden konuştuğumuz da tescil
ediliyor ve VESVESE mekanizması
da...
Adem'in isimlendirmesi taaaa İbrahim ırkına kadar TEK dil biçiminde sürdü gitti. Bu dili
İdris zenginleştirip, Tense'ler, gramer vb. koydu.
Yazı (edebiyat ve şiir) dilini de İdris buldu. Ama
isimleri tek tek ADEM
saymıştı.
Adem'in dili ARİA
dilinin atası olan sanSkritçedir. (Sankritçe ise Arya dilinin alt
dalıdır ve Hint-Avrupa dillerinin atası olan dildir.)
Adem'in nasıl isimlendirdiğine örnek ister misiniz?
<> evet lütfen
Bu dil "HİSSEDİLEREK"
bulunur.
"Hissetmek" ne demek? Dil konuşulur, hiç hissedilir
mi?
(Şiirler hatta bazı nesirler bile hissetmek için
değil mi?)
Melekleri ne şok etmişti?
ŞOK
(shock) kelimesi üzerinde duralım
JOKE
JOCK
JOCKER
gibi
<> Şaka?
Evet, Sanskritçe CHAKASS. Bu ingilizcede de var. CHAKAS'ı arayınız
lütfen.
<> Şaka'nın sonucu da
bir çeşit pozitif şok yaratmaktır.
Evet, kelime kökü Turanca'da "ŞAK"latmaktan
gelir. Şakacılığı meslek edinene "ŞAK+laban" denir ve ŞAKA kelimesi Turancadır.
Çünkü kelime kökü SANSKRİTÇEDİR
CHAKAS.
(İng. sözlükten şaka kelimelerinin
karşılığını arar mısınız?) (Humour falan hariç)
<> Joke
<>
Chakas=kırpıntı
<> Jest, fun
<> iocus, ioco, iocor (latince)
Chakass yok mu sözlükte?
<> Gag?
(Gag ile gaga aynıdır, ağız tıkacı
demektir.)
<> Almanca, spass
Evet ein klein spass gibi. Herneyse bu Sanskritçedir ve Hint
dillerinde aynen kullanılır.
Konuya dönelim: İnsanların en sevmediği nedir biliyor
musunuz? Sözüm ona birinin gelip sizin haberiniz yokken, aniden "ŞAK!" diye vurması! Bu
en eski şok=Şakadır.
İşte basit bir şok kelimesinden yola çıkarak,
o dili konuşmadık, AMA h i
s s e t t i k !
İşte Adem dili bu mantık üzerine şok ediyordu.
Adem sayesinde isimler paylaştırıldı.
Pay dedim?
Pay'ı hissedelim:
Pay, payda, pay+laşmak.
Sanskritçe Payşın.
Yaşayan dillerde:
Paye vermek
Pey (avans, kapora) ödemek.
Peyşin (peşin, cash).
Peyşin (Peşinat gibi ama aslında PEŞ'inden gitmek.)
Turanca'da var mı? Evet var:
Paşa (Kökü Başa geçmek)
Paş Çeğmek (Baş çekmek)
Hangi kelimeyi söylerseniz söyleyin, mutlaka o HİSSEDİLEN bir dilin bizdeki açılımı ve
dağılımıdır.
Kur'an'dan bana İSİM
olan bir kelime söyleyiniz lütfen?
El Kalem'i anlatmıştım. Latince Calamus.
Calamare=mürekkep balığı (Kalemin mürekkebi anlamında)
<> Chakas yerine choke kelimesi
geçiyor?
Evet, Chakas Hintçe. Choke evrensel, ama HİSSEDİP onun şaka ve şok ile ŞAK ünlemi olduğunu
anlayabiliyorsunuz.
Arapça'da ŞAKK
var: şaklamak veya ikiye kırılmak veya yarılmak
anlamında o bile aynı "ŞAK"
kelimesinden geliyor.
<> Chakra >>>
Şakra da ilintili mi?
Chakra, Şeker (Arapça şükr.) (Sugar, Zucker, Zucre
bununla ilgili) İnsana verilmiş en büyük nimet tadlardan ŞEKER olanıdır.
Glikoz
sakkaroz (Latince Sakar) Sucre (fransızca).
Sanskritçe >> CHAKRA
>> ŞEKER kaynaklıdır.
(Mesela şekerleme yapmak demek illa ki şeker yemek
değil, dinlenmek, hafif uyumak anlamında.)
Chakra da lezzeti anlatır.
Bunun bir diğer kanıtı, Hind ayinlerinde mesela yoga
halinde ağza şekerli meyve tadlarının birer obsesyon olarak
gelmesi gibi...
Ben 12+4 saat (dün gece ve bu gündüz) ZZ ile sonra da 22.30 ila
02.30 arasında sizlerle yaptım ve toplam 20 saat oldu.
<> maşallah
Şimdi size bir şey daha söyleyeyim de şok olunuz:
On dakika ara verip yeniden ZZ ile chat'e oturacağım. :))))))))))
(Ağlanacak halime gülüyorum.)
Söz verdim 24 saati tamamlayacağım diye. Onlarla idari
yazışıyoruz, yani bir şey kaçırmıyorsunuz. Görev
taksimi falan. Rapor alıyorum (KMA olarak), falan filan...
ss RZİ.
<> hg slm slm
kaptanımız
Geronimo gelmiş, bakalım ne istiyormuş...
<> Teşekkür ederiz
<> hayırlı geceler
Hepinizi çok seviyorum. Allah da hepimizi seviyor, hepimiz
Allah'ımızı çok seviyoruz.
Allah'ımız yine bizim yanımızdaydı. Allah'ımızın
ayetleri okundu. Yeterince anlamayanlara anlattık. (Kendimizi
kastetmiyorum)
O kavl vaki olduğunda, yerden ben biterim ve derim ki:
???????????????
<> Ve insanlara Hanif
olAmadıklarını teklim eder
:)
<> 27-Neml/82: Söylenen
başlarına geleceği vakıt da onlar için Arzdan bir dâbbe
çıkarırız, nâsın âyetlerimize yakîn ile inanmaz idiklerini
kendilerine söyler
[] 27-Neml/82: El
qawl onlara/üzerlerin waqi olduğu zaman, onlara arzdan bir dabbe
çıkarırız ve o, onlara, "İnsanların ayetlerimize
yaqin/qani/iqna olmadıklarını" kelimelerle söyler.
Kur'an'a yeterince inanılmadığını,
İbrahim atamızın bir arkeolojik kalıntı
olmadığını.
<> İnsanların
Allahın ayetlerine gerçekten yakinen iman etmediklerini söylersiniz
<> İbrahim Allah'a
"qani/iqna/yaqin" idi Hanif olarak. (16/120)
Demek ki YAKİN'lik
bizdeymiş.
(Aynel, İlmel, Hakkel yakinim diyorlar ya...) Biz BİZLER İLMEL YAKİNİZ.
Allah'ı hiçbir zaman gözle görmeyeceğiz. (Sabıkun
dışında)
Asla Allah ile birlenmeyeceğiz. Yani Hakkel Yakin
olamayacağız.
Allah Allah'tır, kul da kuldur.
Allah ile birlenseydi İbrahim atamız birlenirdi. Allah
dileseydi onu birlerdi. AMA
yapmamış!
Ne yapmış Allah? (Kuşkusuz en güzeli o yapar)
İbrahim'i DOST
EDİNMİŞ.
İşte bizim gideceğimiz son mertebe, ALLAH'ın bizleri DOST edinmesini niyaz etmektir. Allah
hepimizi DOST edinsin.
<> amin
Ben Hakkal yakinlik değil, Halilen Yakinlik istiyorum.
İlmel yakinlik zaten doğamızda var >>> BURASI EN İLERİ BİLİM
OKULUDUR. Yalan mı?
<> şüphesiz
Allah'ın ayetlerine nasıl YAKİN olacaksınız bu okul olmazsa?!
1400 küsur yıldır ne yakin oldular ne yakın, hep
uzak durdular Kur'an'a.
Sonunda taşlar oynadı gelecek geçmiş içiçe geçti
yeryüzü ile yeraltı birbirine geçti.
Bu kargaşada bula bula beni buldular, beni
fırlattılar ortaya.
Bana sormadan doğurur ya anneler babalar, Bana
sormadılar bana danışmadan beni ortaya attılar!
Ne işim var burada halen anlamış değilim.
Tek kazancım hanifcandaşlarıma olan muhabbetim. O
da olmasaydı vallahi çekilmezdi bu garip tuhaf yaşantım.
Benim on dk da burada doldu. (Sözde uzanacaktım) Ama sizlerin
gönlünüze uzandım.
Kur'an'ı seviniz, sevdiriniz.
Efendimize selatüs selam getiriniz.
İbrahim atamıza her ameliniz gitmektedir -dedem söyledi:
"Her çağa gidebilirim
ve o kişileri diri olarak bulur ve her şeyi söylerim" demişti.
İbrahim atamızın milletinden ve hanif dininden
olduğumuzu kelime-i tevhid ile ikrar ediniz.
Kimse ölmedi herkes kendi çağında yaşıyor.
Hatta bazıları DOĞMADI
bile, ileride doğacak. Doğan ve ölen yok aslında, PRESENT TİME var, continuum
halinde. Herkes diri. Yeter ki D E H R denen mekanizma işlesin!
DEHR ile ZAMAN ap-ayrı şeylerdir. DEHR içinde ölmüş ve
doğmamış yoktur, hepsi bir yerde ve bir tek AN'dadır.
Zamanın anatomisi budur işte...
Ve benim gitme zamanım. Ancak bağlanacağım
öteki tarafa. (Geronimoya mesela)
<> sonsuz teşekkürler
hocam
<> slm slm
<> hayırlı geceler
Allah'a emanet olunuz. Allah tüm dileklerinizi kabul etsin.
Dostunuz olarak sizleri seçsin. Efendimize olan
bağlılığımızın yüzü suyu hürmetine bizleri
ve onu aynı yerde buluştursun.
<> amin
Allah'ım bana verilecek -eğer varsa bir sevab- onu
efendimize ver, ben istemiyorum. Efendimizi çok seviyorum, bunun için
ağlıyorum.
Hoşkalın, ss, RZİ.
<> teşekkür ederiz hocam
<> 9-Tevbe/128: Yemin
olsun, içinizden size onurlu bir rasul gelmiştir. Sizi rahatsız eden
şey onu da üzer. Çok düşkündür size. Müminlere ise daha
şefkatli, daha merhametlidir.
<> selam selam
<> hoş gidin, ss