Chat n°
240 - Tarih: 01 ağustos 2004
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan msccp10SCE
nickiyle bağlandı
<> slm slm kaptanımız
hoş geldiniz
Selam hanifcandaşlar selam. Selam Hoşbuluşturan
Es-Selam Rabbim.
Every-herkes iyi mi?
<> hamdolsun, sizinle olup da iyi
olmamak mümkün mü hocam :)
<> before we start,
açıklama yapmalıyım
Bekliyorum candaş.
<> Geçen chatte benim siteyi
FBI kapattı demişsin, o siteyi FBI değil, yahoo kapattı,
(İndirect FBI anlamında) Çünkü protokolleri var.
<> yahoo'ya şikayet etmiş bizim tırlatık deli, izinsiz
fotomu koymuşlar demiş, hakaret var demiş,
İyi ama [candaş] adam benim resmimin üzerine sahtekar ve
nitelikli dolandırıcı diye yazmış ve biz aynı
yoldan nasıl kapatamıyoruz ki bu serseriyi?
<> yahoo önce beni uyardı,
düzelt dedi, ben ilgilenmedim, sonra yahoo kapattı o siteyi, zaten
geocitiesden free site idi
(Bizim site kapandı mı? Resmimin üzerinde sahtekar
yazılı olan page'i
kastediyorum.)
<> Hâlâ açık
Yani o sahtekar damgası halen var mı?
<> biz kapatamıyoruz,
belki de yahooya yüzlerce mektup atıldı
<> 6 ay nasıl kiralık
katil olduğunu tüm alem okudu, o idi benim amacım. Ayrıca
İskoç masonlarından seni öldürme siparişini deşifre ettim.
Şimdi onun başı belada, ya fettoş temizleyecek onu ya da
masonlar.
Görüşmeyeli neler olmuş neler???
<> Benden bu kadar, mikrofon
sizde
Sen elinden gelenin daima en iyisini yaptın [candaş].
Sana bu -proto hanif kurucu grup yanında- GELECEK borçludur...
<> Ve siteyi FBI kapattı
diye sağda solda yazıp çiziyor, sakın siz onun yazılarına
inanmayın. Adam ölü anasını bile yaşıyor diyecek kadar
yalancı. Tımarhaneye tıkıldığını,
çıplak namaz kıldığı için Milli Gazete'den atıldığını
alem biliyor.
Annesi öldüğü için tımarhanede
yattığını biliyoruz. (Veya inanılmaz bir kuyruklu
yalan mı söyledi???)
Mil-san yöneticisi Abdülkadir bey (Milli Gazete sanayii diye bir
şirket)
<> Hala inkar
ediyor bunları, yalan söylüyor, yalan yazıyor.
Hayır, Abdülkadir bey dediğim Milli Gazete'nin genel
yayın yönetmeni İDİ,
benden özür diledi: "AMG denen sapığı
bir gün çıplak yakaladık işyerinde, noluyor demeye kalmadan
namaz kılmaya başladı". Onun bu telefon bandı var.
:))) "Onu attık gitti" dedi.
<> AMG'nin Alternatif Bilim
Kulübüne yazdığı yazılar kaydedildi. Bir
yığın saçmalaması var, hepsi kayıtlı.
Bu adam AKIL HASTASI,
kesinkes böyle. "ASABİ"
yazılarıyla bunu belli ediyor. [Eşimi] rahatsız etti,
telefon ve e-maillerle. Hatta benim tarafımdan -sözde- mail attı. Bu
mail'e göre "Seni boşamam
gerekiyor, çünkü seni bu kadar yıl aldattım" diye itiraf
etmişim(!) Ve "Ben bir sahtekar
ve dolandırıcıyım" diye eşime e-mail
atıyorum!!!!!!!!!!!!!!!!
İyi ama, AYNI evde
oturmuyor muyduk??????????? İki insanın aynı evde oturup da
birbirine MAİL attığı
görülmüş müdür??????????????????? Yani şu anda eşiniz
yanınızda oturuyor ve bu satırları okurken siz
konuşmuyormuşsunuz gibi size e-mail atıyor... Bu herif tam bir
üşütük!
<> Tam üşütük
salağın teki, hem de dört dörtlük sala!!! Suikast sonrası mail
atması da kendisini ele veriyor.
Evet... Ayrıca bir çözümsüz olay daha var: Aynı gece
[eşimin] otomobili (Şirketin aldığı) tam 5 kez
kapısı kanırtılıyor. Herbirinde alarm haber veriyor.
Polise gidiliyor. Beş dk. sonra aynı araba yeniden kapısı kırılmaya
zorlanılıyor. Yeniden polise başvuruluyor. Polis devriye
çıkarıyor. Devriye gidiyor. YENİDEN
KAPI ZORLANIYOR.
İçeriye bir şey koymaları gerekiyor gibimize geldi.
Bu olay çözümsüz kaldı. Artı olarak Polisin aymazlığı
şaşırtıcıydı. Oraya trafik devriyesi değil,
doğrudan sotaya yatmış bir sivil falan koymaları gerekirdi.
O gece ilginç bir geceydi. Beş teşebbüs ve hiçbirini polis
yakalayamadı, yakalamadı...
<> Otonun içine uyuşturucu
koyup daha sonra şikayet edebilirler.
Uyuşturucu bir yana, sigara paketinden küçük plastik bombalar
var.
<> Bence hemşirem hemen
savcılığa şikayette bulunsun
Savcılığa şikayette bulunuldu. Sonuç: Halen
bir delil bulunamadı dendi. (Savcı samimiydi, çünkü bana
ruhsatlı tabanca almamı teklif etti.)
Bu otomobili ÖZELLİKLE
seçtik ve satın aldık -sayenizde-. Bu otomobilin
kapıları hiçbir şekilde açılmıyor. Kırmaktan
başka çareniz yok. Suzuki özellikle istendi. Suzuki sanırım beni
en az üç kere korudu. :)))))))))))
<> maaşallah
<> şükür Allah'a
En iyi yatırım ve infak o otomobildi. Görevini
başarıyla tamamlayan, sıradan olmayan bir ADRESLİ OTOMOBİL. Allah'ıma
bin şükür.
<> Otomobilde "remote
starter" var mı?
TEK
bir anahtar açıyor. Remote var ama o anahtarın bir şifresiyle
çalışıyor.
<> Uzaktan kumanda ile
çalıştıran sistem var mı?
VAR
ancak bir şifre ile çalıştırıyorsunuz. Otomobil
saatlerce kendini korudu, polisin yapamadığını yaptı
-ki hayret-. Ve evin karşısındaki bir arsada inanılmaz
biçimde bazı kişiler fing attılar. Üstelik iki telefon ve üç kez
şikayete rağmen yine de oradan ayrılmadılar. Cıvardaki
tüm oto hırsızları toplandı, ama sonuç yoktu.
<> yalnız hans, otoya bomba koyacak kimse kapıyı zorlamaz!
BUNUN İÇİN
SUZUKİ İSTEDİK. Bu otomobilin bir özelliği vardı. Bizim Casio gitarlar
gibi bir dönem yapıldı sonra iptal edildi. Artık bu modeli
(Casio gitar gibi) hiç üretilmiyor. BİLİNÇLİ
olarak bu otomobili aldık.
Evrende hiçbir şey rastlantı değildir -amenna-.
O da Casio gitar veya saat gibi benim için
yapılmıştı, SANKİ.
Bir daha o model ÜRETİLMEDİ,
imalatı asla yok, bir yıl için üretildi ve bitirildi.
Asıl açıcı mekanizma, [K]'nin gönderdiği saatti.
(Remote control anlamında) O da bilinçli olarak [K] candaş'a sipariş edilmişti.
Tesadüf ASLA yok idi...
<k> şükür, sevindim.
Şu var ki, bunları BAŞTAN
yazamam, çünkü AMACIM anlaşılır.
Korunmam mümkün olmaz. Hz. Hızır dedemizin yöntemiyle "Acele
etme, ben anlatmadıkça bana hiçbir şeyin NEDENİNİ sorma" misali ketum
kalmıştım.
Hatta bana [Z
candaşın] uzun
bir ayrılık yaşayacağı da söylenmişti.
İtiraf ederim "İnanmadım" diye itiraz etmiştim.
Hemen özür dilememe rağmen ilk kez bir dedeye, dedelerin dedesine "İnanmıyorum"
demiştim.
Bunun bedeli şudur >>> KUR'AN'A da inanmıyorum demektir. Dede KUR'AN'IN misak şahididir ve gel eşek hans sen
"İnanmıyorum" de... Kendimi affetmiyorum. (Allah'ım
affetse de...)
<t> "... marka bir gitar
var, "Casio DG-20" gibi. [R]'daki gitara da çok
benziyor.
Evet, onu sipariş ettim, ama o aralar kaynadı gitti.
<k> Bizde gitar çok, yorma kendini, sadece güvenlik amacıyla dünyanın değişik yerlerindeki dostlara dağıttım
Bu arada [K], daha önce sanırım sendendi, söz konusu
gitarı istemiştim. (Oviyjın veya Suzuki denen).
<k> evet
Bu da bir rastlantı değil, [T]'in onu birden ortaya atması da
rastlantı değil. AY DOLUNAY
ve paranormal bir şeyler oluyor BURADA.
Bugün rastlantı yok, bilerek veya bilmeyerek PARAZİT alanlarınız var.
Gitar konusuna başka bir chat'te dönelim, bu çok önemli olabilir. GİTAR bahane, içindeki teknoloji
şahane.
[T]
sanırım PARAZİT ESP
çekiyor, çünkü verdiği site, W-Overview
bir site.
Bazı şeyleri baştan yazdık. SAAT 23.00, yeni
bir konuya giriyoruz, konuyu sizler belirliyorsunuz.
<f> Sorum: ruhda
kullanılan emrimdendir ile diğerleri arasında aynı bağ
mı kullanılmalı? Emir kullanılan bütün ayetlerde doğa
kanunlarının dışını mı algılamalıyız?
Soruyu net anlamadım.
Rabbin emri ve kazası olmak üzere iki kavram, yeryüzüne İNİP-DURUR
(aralıksız).
EMİR
ve KAZA, ikisi ayrı
şeyler.
EMİR olan
-mesela- RUH, Bu girdidir,
yukarıdan aşağıya İNER
DURUR. Bunun karşılığında (Etkiye tepki olarak)
melekler ve RUH Allah'a 50 bin
yıl tutarında bir tek GÜNDE yükselirler.
[] 32-Secde/5: Semadan
arza (yukarıdan aşağıya) emri tebdir eder, sonra da o ona
uruc eyler, bir günde ki
miktarı sizin sayınızdan bin
sene eder.
<> 70-Mearic/4: Ki
ona Melaike ve Ruh uruc eder, bir günde
ki miktarı elli bin sene tutar.
EMİR
edilen şey (emrolunan buyruk/direktif) kaza edilerek (Qadhah) yeryüzünde
Emir'in uygulaması yapılır.
Şimdi bu ikisini (Emir=ETKİ
ve KAZA=TEPKİ) bir fizik
yasası olarak düşünmeliyiz.
Yani ETKİ (Tesir
eden, müessir değil de) EMR diye
düşünülmelidir. Tepki de >>>
KAZA edilmek (Kaderin kaza edilmesi gibi) düşünülmelidir.
Dolayısıyla bu iki MİSAL
bize bir fizik yasasını vermektedir. Şimdi bu ön
açıklamadan sonra, [F] candaşın sorusunu ANLAMAYA çalışacağım.
<> "quDıye el
emr" >>> EMR'in KAZA edilmesi / tamamlanması.
Evet, emrin (etkinin) kazası (tepkisi). Çünkü ANINDA geliyor, o hemen oluveriyor,
etki hemen gerçekleşiyor. Ne var ki TEPKİ
bir süreç (bir gün=50 bin yıl gibi) gerektiriyor.
Çünkü ETKİ Allah
emri, fakat tepki Sünnetullah olan doğa yasası olarak yanıt
veriyor, yani bir GÜNLÜK bir
nedensellik gecikmesi oluşturuyor.
Etki (Emir) HEMEN (Kun
feyekun gibi), fakat tepki (Kaza) ise bir intikal sürecinin ardından
(Sünnetullah yasaları gereği) GECİKMELİ
geliyor.
Böyle olmasaydı, Kalu Bela, Etki=Tepki diye anında biterdi.
Ama OL=ÖL arasına bir zaman dilimi (50 bin yıllık bir
gün) konarak, bizim yeryüzünde yaşamamız ve kendimizden sorumlu
olmamız EMRULLAH olunmuştur.
Bilmem anlatabiliyor muyum? Anlaşılmadık gelirse
yeniden denerim, çekinmeyiniz veya soru sorunuz -aynı konuda-.
<> 65-Talak/12: Allah,
yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir,
bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her
şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi
kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.
Evet.
[] 11/44: Ve
denildi: "Ey arz suyunu yut ve ey gök sen de tut." Ve su çekildi.
EMR, KAZA edildi. Cudi'ye istiva etti ve haykırıldı: "O
zalimler kavmi geri gelmez olsun!"
<> Polaris seyahati ile de
ilgili idi bu ayet, değil mi?
Tşk. Evet!
Allah'ın emri bir gün gecikmeli olarak KAZA edilir yeryüzünde. Bu sebeb-tehir denen nedensellik ilkesi
gereği var olan bir SÜNNETULLAH'tır.
Sünnetullah Allah'ın FİZİK
(bulunacaklar da dahil) yasalarının TÜMÜDÜR. Buna SÜNNETULLAH denir ve asla
değişmez.
<> 35/43: Sünnetullah'ta
tebdil ve tahvil yoktur.
SÜNNETİ Allah'tan
başka hiçbir varlık ve kimlik ihdas edemez.
Sünneti Muhammedi demek DİNDEN
çıkmaktır. Allah'a şirk koşmak İbrahim milletinin dini
olan Haniflikte yoktur.
Efendimizi ne kadar severseniz sevin sakın süfyanist emevi
yezid olmayın. Onlar kendi yasalarını efendimizin AĞZINDAN hadismiş gibi
yazdılar ve yutturdular.
Efendimize feda olsun canım. Ama Sünneti muhammedi demek
skandaldır. Tevhid'e aykırıdır.
Sen Sünneti Muhammedi dersen, öteki de Sünneti İsevi, Sünneti
Musevi der ve açmaza düşersin. Tıpkı Ermenilerin Adem Ermeniydi
demesi gibi. O zaman çinli ermeni, siyahi ermeni, böyle bir şey olabilir
mi?
Hepimiz bir Adem'den gelmedik mi? Sen Sünneti Muhammedi dersen,
adam da der ki: Sünneti Fethullah!
Oysa tek bir sünnet vardır >>> SÜNNETULLAH!
Hanif din SÜNNETULLAH
dinidir. Sünnetullah daima H A N İ F 'lik ile anılmıştır.
(Örnek ayetleri bulabilirsiniz.)
<> 48-Fetih/23: Öteden
beri uygulanan Allahın sünneti budur. Allahın sünnetinde bir
değişme bulamazsın.
[] 30-Rum/30: O
halde yüzünü dine bir hanif olarak tut: o Allah fıtratına ki
insanları onun üzerine yaratmıştır, Allah
yaradışına bedel bulunmaz, doğru sabit din odur, velakin
nasın ekserisi bilmezler
Çünkü Allah, İBRAHİM
SÜNNETİNİ KENDİ SÜNNETİ (Sünnetullah) olarak BENİMSEDİ. (Daima dost dostu
benimser) Daima SÜNNETULLAH ve HANİFLİK bir arada
anılmıştır. İkisi birbirinden hiç ayrılmazlar.
Allah MİH'i haber verir ve
Allah sünnetinde asla bir değişiklik olmayacağını
belirtir. Bunlar AYETLE sabittir. Haniflere
özgüdür.
<> Abdullah ibni Sebe denilen
münafık, Osman'ın öldürülmesine neden oldu, Muaviye'nin teyzesinin
oğlu
(Evet kuzenidir)
Şimdi [candaşın] "Emir
kullanılan bütün ayetlerde doğa kanunlarının
dışını mı algılamalıyız?
"Ruh"da kullanılan "emrimdendir" ile, diğerleri
arasında aynı bağ mı kullanılmalı?" sorusunun yanıtını nasıl vermeliyim,
yoksa VERDİM Mİ?
Emir, kaza, sünnetullah vb. bu sorunun yanıtıydı.
Anlaşılmamış bir şeyler varsa
tartışalım, yeterliyse yeni soruya geçelim.
<m> Yukarı katlarda 1'e
1000 olunca 11 kat 1000 demek 11 boyut'u yani 10 üssü eksi
HİLBERT
uzayını anlatıyor [M],
yani haklısın.
<> 365 x 1000 değil mi?
Evet öyle. 50 bin yıl ise 365 000 x 50 demek. [M] ise EXP denen bir artışı
anlattı, ikisi farklı şeyler, ikiniz de
haklısınız. (Bugün tesadüf yok).
<> Hablil Verid'in içi zaman
yoksa neden tek yanlı AKIYOR aort gibi?
11 boyutlu tünel tipi süper sicimler, etkinin (Emrin) geldiği
yöne göre arter veya ven görevi yapar. 11 boyutluda ayrıca sezgiyle
canlandırılmayan üst boyutlar vardır. Mesela Hablillahi, Lebbeyk
ipi gibi Allah'ın emri 50 bin yıllık yoldan gelir.
Allah'ın kendisi değil, Allah'ın kendisi bizzatihi
bize hablilveridden yakındır. Allah ELİF noktaları içinde heryerdedir, ihata etmiştir
bizi. Biz Allah içindeyiz; Allah da bizim içimizde gibi bir şey. Ama en
yakın örnek bu.
Külli şey'in Allah'ı zikreder.
Allah esirden de küçüktür. (Hilbert uzayının Planck
sabitinden küçük olması)
Bunun 70inci exponansiyel artışı (Üstel
sayısı) ARŞ'ı
Ala'nın DEV boyutudur.
Hep derdim ya, EN KÜÇÜK ile EN BÜYÜK AYNI YERDEDİR.
En küçük istila, en büyük İstiva edilerek, Allah her
şeyi ihata ile kuşatır.
Bu durumumuza "Allah'ın içinde olmak anlamında"
HOLLYGRAM diyoruz.
(Allah bizleri kendi suretinde yarattı
sırrının açımsaması gereği)
WHOLE-GRAMLAR
>>> İlla ki Allah'ın suretini içerir.
Allah ile direkt bağın adı HOLE-Gramlardır. (Tüneller) Bunun Kur'an'daki adı
>>>> HABLİLVERİD'dir.
Birebir Allah ile bağ içeren rızk ikmal kablomuz veya
"Topluca Allah'ın ipine tutunun" emri gereğince adı
geçen ikmal kablomuz...
Bu konuda sorular var mı?
<> 3-Ali İmran/103: Allah'ın
ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp
ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzenimdeki nimetini
hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin
arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve
siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam
ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.
Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.
"Allah'ın ipine
hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp
ayrılmayın"
HABLİLLAHİ, Allah'ın ipi.
<> Habil gibi.
Evet. Habil=Hunnes
Kabil=Künnes (Qaabil)
Babil=OMNES (Osmos
kapısı)
<> Kabile
Kabile ve Kıbli kelimeleri Kef değil Kaf'tır. Bu
KÂbil biçiminde. (Kâğıt
gibi)
<> Bab
>>> Kapı.
Evet, Bab+il, yani Babil'e gönderilen iki meleğin adı.
Ama Babilonyalılar bu nimeti anlamadılar, o meleklerin
öğretisini kötü amaçla kullandılar. Babil de babil olmaktan
çıktı. Oysa BABİL
demek göksel öğretilerin kapısı demekti. (Bakara-102)
İnsanlar bunun değerini bilemediler. Babil diğer
kentlere benzemez.
<> 2-Bakara/102: Süleyman'ın
mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup
durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı.
Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü
öğretiyorlardı. Ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki melek
üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki melek, 'Biz bir
imtihan aracıyız, sakin küfre sapma!' demedikçe hiç kimseye bir
şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan, erkekle esinin
arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki
onlar, onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler.
Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin
olsun ki, onu satın alanın ahırette hiçbir nasibi
olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Özbenliklerini
sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi.
<> 2-Bakara/102: Vettebeu
ma tetlüs seyatiynü ala mülki süleyman* ve ma kefera süleymanü ve lakinnes
seyatiyne keferu yüallimunen nasas sihra ve ma ünzile alel melekeyni bi babile
harute ve marut* ve ma yüallimani min ehadin hatta yekula innema nahnü fitnetün
fe la tekfür* fe yeteallemune minhüma ma yüferrikune bihi beynel mer'i ve
zevcih* ve ma hüm bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah* ve yeteallemune
ma yedurruhüm...
"Babil'de Harut ve
Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı."
"Babil'de Harut ve
Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı."
"Babil'de Harut ve
Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı."
Harut demek, HURT
kökünden geliyor. Hurt nedir? Böyle bir alet kullanıyoruz.
H O R T U M
Sanskritçedir, khurtum biçimindedir. Allah'ın HENNAN isminin talimidir. (Diğeri
Mennan ismidir)
Harut ve Marut'a karşı Nemrut, Babil'i sapık
yuvasına dönüştürdü.
Nemrut doğrudan >>>>>>>>>>>
"ve lakinnes seyatiyne keferu
yüallimunen nasas sihra" yani şeytan büyüsünü benimsedi. Oysa
ondan önce bu kutsal kent "ve ma
ünzile alel melekeyni bi babile harute ve marut" öğretisiyle
kriptolojiyi yeryüzünde elinde tutuyordu. Allah göksel öğretiyi bu kente
indirdi.
<> "Mer'i (Marry/Married)
ve onun zevcini/çiftini ayrımayı öğreniyorlardı"
(Proton&Nötron ve Elektron. Atomun parçalanması gibi.)
Evet Merye >>> Married, to marry zaten
İbranice-Arapça'dır. Arapça MERYE
>>> EVLİ KADIN demektir. Bu İngilizce'ye
Tevrat-İncil vasıtasıyla dinsel bir ayin deyimi olarak
girmiştir. Merrye evli. Meryem tek R ile yazılır, şeddesi
yoktur Meryem'in, kelime kökü RY(veya vav)-M'dir. Rum kelimesi gibi veya Reym
kelimesi gibi.
<> marry ---> evlenme,
married ---> evli.
To marry evlenmek, evet. Meryem kelimesi ise ingilizcede (Mary ve
Maria dışında) MERRY
olarak da kullanılır. (Merry xmas gibi)
<> hohoho
Evet Hızır dedenin ünlü gülüşü. :)
<> Hızır dede'ye
selam selam
Selam selam. Kuşkusuz buralardadır. Bizsiz
yapamıyor.
<> Peki Harut-Marut'tan
nasıl öğreniyorlardı o bilgileri?
Allah yeryüzüne GÖKSEL
(Semavi) öğretiyi indirmeyi ve böylece şeytanların ve cinlerin
sihrini durdurmayı murad etti. Şeytanlar bu sihirlerini Meleyi
Ala'dan dinliyorlardı ve kulak hırsızlığıyla
bunları AHBAR halinde
kullanıyorlardı.
Meleyi Ala >>> Işıktan hızlıdır.
Şeytan-Cin hızı ise >>> Işık
hızındadır. Dolayısıyla bu ikisi birbiriyle
komşudur.
Ama ışıktan yavaş olan insan, MELEKUT alemle ve meleyi ala ile KOMŞU değildir.
(Komşunun komşusu durumundadır.)
Bu haksızlığın giderilmesi için Allah (ki
adı Hennan ve Mennan'dır), Harut ve Marut isimli iki Meleyi Ala
meleğini Babil'e indirdi. Böylece cinni sihre karşı, semavi
öğreti (Batıni bilimler, Havas, Cifir, EBCED vb.) getirildi.
<> Yani şeytanlar, cinler,
meleklerden çaldıkları bilgileri (büyü bilgisi) insanlara
öğretiyorlardı?
Evet. Biz melekler ile komşu
olamadığımızdan Allah bize İKİ MELEK gönderdi. Bakara 102'nin sırrı budur.
"Babil'de Harut ve
Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o
iki melek, 'Biz bir imtihan aracıyız, sakin küfre sapma!' demedikçe
hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı."
Harut ve Marut bir fitnedir. (Sınayandır)
Dabbetül Arz (ben) da bir fitnedir.
(Fısk ve fesat gibi anlamayın, imtihan demektir
-malumunuz-)
Ben de bir imtihan aracıyım. Bunu artık
biliyorsunuz.
<> evet
Ya ataların dini ya da İbrahim atamızın dini,
ikisi arasında sizleri imtihan eden beni görevlendiren ve alamet
kılan Rabbimdir. Ve sizler bana düşman olabilirdiniz. "Ne diyor
bu adam?" diyerek. Hidayeti veren El
HADİİ Allah'ımızdır. Ben ise Nezir bir
kişiyim.
<> Sana düşman
kesilenlerle, Kur'an'da bahsi geçen azgın müşrikler, aynı
kategoride insanlardır!
Evet, Ebi Leheb diye yazıldılar deftere, bu bana
bildirildi. Açık senet ile bunlar, Ebi Leheb gibi yanlış adrese
gidecekleri için ben üzgünüm, gerçekten üzgünüm. Bu bir imtihandı ve
yitirdiler.
Benim durumum şuydu:
"Halbuki Süleyman küfre
sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı."
Süleyman gibiydim, ben bir fitneydim ve ben küfre
batmamıştım asla. Anlamadılar kendilerini benim
varlığımın imtihan ettiğini.
İmtihan eden (Ben veya Harut marut vb.) kafir değiliz,
ama imtihan olunanlar bunu kaybederlerse kafir ve Leheb olurlar. Öğretmen
imtihan ederek sınıfta kalmaz, ama öğrenciler kalır.
Ben hiç istemezdim ki, AMG gibi pırıl pırıl
bir genç (öyleydi en başta) Tebbet olsun. Ben hiç istemezdim bunu. Benim
kinim öfkem nefsim yoktur bu konuda. Adını adresini telefon
numarasını bildiğim halde, bu kadar iş karıştıran
fetbaz Niels'e ve Mitrea'ya asla gidip de bir kötülük yapmayı
düşünmedim.
Benim için onları işinden kovmak çocuk
oyuncağıydı, işten çıkartırdım. Ama benim
görevim intikam falan değil, benim görevim sadece İMTİHAN etmek. Onlar için belki de bir dönüş vardır.
Belki de gururları bunu söyletmiyordur.
Ben onları kovmadım, onlar kendi iplerini çektiler,
yalan mı????????????????????????? Kendi kendilerini iptal (Battal)
kılıp gittiler.
<> yalan değil doğru,
biz şahidiz
<> 43-Zümer/36: Kim
Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona
bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
<> 7-Araf/202: Yoldaşları
ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da
yakalarını bırakmazlar.
Demek ki sizler bu imtihanı geçenlersiniz. Ama geçemeyenlere
de İMTİHAN ederek neden
olduğum için üzgünüm, gerçekten üzgünüm. Kimseye fenalığım
dokunmasın, işte ben bunun için yaşadım.
Hatta bir Eczacı hanımın büyüleriyle ben öldüm
öldüm dirildim, bana cehennem azabı yaşattı. Bunun nedeni
>>>>> Kanat indirmek demek, kanatların arasında
herkesi aynı şefkatle kucaklamak demek.
<> 10-Yunus/42: Onlardan
seni dinleyenler de var; akıllarını kullanmayan
sağırlara sen mi işittireceksin?
Onlar için üzülüyorum. Bunu Resulullah da yapmıştı.
Hatta İsa, "Onları affet Rabbim, ne yaptıklarını
bilmiyorlar" diye kendisini idama götürenlere barış
dilemişti.
<> Adamlar zorla kendi
istekleriyle azılı müşrik oluyorlar.
Evet kendi istekleriyle... Ne yazık ki NEDENİ benim varlığım oluyor. Ben bir alametim,
alametler zaten suçlanmaz. Ve bir tür İsmet sıfatı bana verildi.
<> 26-Şuara/215: Ve
sana ittiba eden müminlere kanadını indir.
Evet. İman eden müminler var, bir de müminler var. Yani iki
kez iman edenler var, bir kez iman edenler var.
Cennet var, Naim cennet var. Hep farklı elbette. Cennet'e
müminler, Naim cennet'e ise İbrahim'e tabi olmuş Müminler. Bu ayetler
çok açık. Çünkü Kur'an'ın tamamı HANİF DİN üzerine kuruludur. (Bunu bilmezler, bildirmek
Dabbe görevidir.)
<> Allah onlara Nur 51. ayette
işitip itaat etmelerini emrediyor! Onlar da kafa tutuyorlar, baş
kaldırıyorlar, senin suçun ne?
"Halbuki Süleyman küfre
sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı."
Kur'an'a başkaldırıyorlar, HADİSLERİ savunmak için. Hanifliğe
başkaldırıyorlar, Süfyani ve Ebi Leheb olmak için. Farzlara
başkaldırıyorlar, Sünneti Muhammediye tabi olmak için.
Nefslerine zulüm ediyorlar.
Ne ben imtihancı, ne Rableri onlara zulmetmiyor.
<> Duyuyor musun beni hans?
Duyuyorum, teşekkür ederim. Ben sadece -varsayılan- son
sözlerini söylemek istedim İsa'nın: "Tanrım onları
affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar"
<> Zalimlere biz üzülemeyiz.
Lut helak olan kavmine hiç üzülmedi, Nuh da üzülmedi
<> "Allah'ın
ayetlerine yaqin/iqna/qani değilsiniz" yani "Allah'a bir Hanif olarak
yaqin/iqna/qani olan İbrahim gibi HANİF değilsiniz" diyor
işte DabbetülArz. Onlar ise asilikte birbirleriyle
yarışıyorlar.
<> 39-Zümer/41: Kuşkusuz,
bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim
doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine
sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.
Evet vekil değilim. Ama mesela Niels pırıl
pırıl bir gençti. :(((( Neler yitirdiğini asla bilemeyecek. Ve
evimi dolduran Nurcu çok genç insanlar da... 30 kadar genç içinden iki tane
çıktı sağlam, diğerleri Fethullah'a daha çok
sarıldılar. (Biri iştin idi)
Söz konusu kişi evime gelerek, gelmeye devam ederek, evdeki
tüm olan bitenleri tek tek Mitrea'ya taşıdı, anında
taşıdı, yalanlar katarak taşıdı. Böylece Mitrea
kendisine yasak olan evi her zaman görüyordu. Bunu Mitrea'nın
yazılarından anlamıştım.
İştin (küçük olanı) resmen ona muhbirlik
yapıyordu. Hatta banda konuşmamı almışlardı.
Hatta gizlice telefon (cep) açtıklarını da biliyordum. (Telefonu
gizlice açık tutuyorlardı) Ve iştin ile 10 kadar
arkadaşı sadece 16-17 yaşlarındaylardı. Buna
üzülüyorum.
<> Diploma, Nüfus Cüzdanı,
Zig-Zag vb. peşinde koşmaktan,
Kur'an'ı okumaya fırsat bulamıyor kimisi. Çok yazık.
Evet, saydıkların da bir İMTİHAN aracıydı, onunla imtihan oluyorlar.
Gençlere çok acıyorum. (Merhametliyim) Fakat bu 30 genci
aylarca kurtaramadım. Fethullah onları tam anlamıyla
acımasızca harcamıştı.
Bilderberg'ler olduğunu anlatamadım onlara. Nitekim o
devrin bilderberglerinden Ecevit partiden ayrılınca, Öteki Bilderberg
Fethullah, Zaman gazetesine tam sayfa ilan vererek, ECEVİT üyeyi Bilderberg törenleri gereği
uğurladı. O ilanı gördünüz mü?
<> Orjinal mesaj da var
altında, M. Fethullah Gülen imzalı.
[] http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/07/26/495654.asp
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/sefaatci-olacagim-ilk-kisi-ecevit.jpg
<> Şu anda elimde, Avrupa
ZAMAN gazetesinin 30 temmuz 2004 tarihli ilk sayfasında Ecevit diyor ki,
(Gülen'in MESAJI beni çok duygulandırdı).
Akrabalarımdan abone olanlara ait gazete
"26/07/2004 12:29
Şu an Amerika'da yaşayan Fethullah Gülen, Zaman Gazetesi'nde, Ecevit
için ilan verdi."
İşte "İnandığı gibi
yaşadı" şeklinde başlayan ilan. Aslında BİLDERBERG'ler arası bir J E
S T töreniydi.
Şu sırmalı kaftanlı cübbelileri
hatırlarsınız. Yeni yeminli Bilderberg'ler şimdi AKP ileri gelenleri. (Başbakan ve
iki bakan ile bir gazeteci)...
Yemeğe
çıkmalıyım, bu benim tek öğün yemek saatim.
Geronimo
gider. RZİ
<> ig
<> hg slm slm
<> hayırlı geceler
hocam