Chat
n° 233 - Tarih: 27 mayıs 2004
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan msccp10SCE nickiyle bağlandı
<> slm slm kaptan, hoş geldiniz
selam hoşbuluştuk
selam.
Nefes nefese
geldim vallahi. (Bir saatimiz de kaynadı mecburen-mecburiyetten.)
<> dinleniniz efendim size çay ikram edebilsek keşke...
Çay burada (PX) sadece ceylon black var. İçilmeyecek
bir çay. :( Bar kısmı da var, envai türlü içki var. Belki bugün biraz
cin-tonik içerim (garanti edemem). Yoksa haram mı?
<> :) yarasın
17 milyon Afganlı
müslüman uyuşturucu çekiyor, o haram değil "İmanı kuvvetlendiriyormuş". Asıl o yarasın.
Hasan Sabbah'ın esrarkeş dervişleri... Envaisini içer ama, ağzına
bir damla şarap koymaz. Şarap ve domuz aynı haramdır(!)
der, Afganlı canım müslüman ardeşim... (kardeşim
diyemedim.)
<> Assasians (suikastçiler)= hassansabbah
Evet, haşhaşinler.
Bugünkü çürük toplumun temelini atanlar.
<> 2 gündür arkadaşa içkinin haram olmadığını
ama "uzak durmak" gerektiğini anlatmaya çalışıyorum
ben de
Canım [candaşım],
içki-bar'daki english pub'dan size yazıyorum şu anda. Bir masa, bir
lap top ve tam arkamda telefon hattı, keyfim keyf. :))) Belki içerim.
<> Müzik var mı?
Derinden nostalji
müzikler var.
<> :)) ooh
Şu anda
Petula Clark'ın "Down Town" çalıyor. Öyle derinden ve hafif
ki, asla rahatsızlık yok. Amerikalı işini biliyor, helal
olsun.
<> Mümkün olsa size "take my breath away" çalardım.
O şarkıyı
şimdi Jessica Simpson söylüyor, çok güzel yorumlamış, ama
bizimki (Berlin) bambaşka... Simpson'un çooook güzel sesi var. Akademi
Türkiye'ye gelse kesin birinci olur. Veya popstar yarışmalarına...
;)
Derken
virabismillah. Konu/soru? Arz ederim başkanım.
<> Abdest ile ilgili ayetlerin analizini yapabilir miyiz? Örneğin
ayette boy abdesti gerektiren; eşlerinizle birlikte olduktan sonra ve
tuvaletten geldiyseniz koşulu verilmiş, o halde boy abdesti
gerekiyorsa tuvalet sonrası da alınmalı değil mi? Ya da
burada da bilinen abdest mi vardır?
Birincisi boy
abdesti.
İkincisi de namaz
abdesti. (Unutmayalım diye.)
Üçüncüsü de joker
abdest. Mesela abdestli olup olmadığından kuşkulanırsan
veya bozulup bozulmadığı zehabındaysan, teyemmüm
yapabilirsin.
İlk ikisi ĞASL >> ıslanmak şartı,
üçüncüsü ise >> Topraklanmak şartı içerir.
<> 5-Maide/6: Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman
yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı
meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin. Eğer
cünüp iseniz iyice temizlenin. Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut
biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su
bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: yüzlerinizi ve
ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak
sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki şükredebilesiniz.
Evet YÜZ, eller dirsekler...
Başa
meshetmek ise şu: Çok önemli; başınızda bir şey varsa
(erkekler için) mesh edebilirsiniz, bayanlar için söylüyorum: SAÇLAR üzerine mesh yapılabilidiği
gibi (eşarp zaten yok) ayrıca boy abdestinde saçlara da mesh yapabilirsiniz.
Bunu biraz açalım:
Kur'an Nur 31.
ayette hanımlara saçlarını neredeyse göğüslerine kadar
uzatmalarını söyler. Bu uzunluk üzerine ister topuz, atkuyruğu
vb. yapılır ya da örülebilir, saça türlü şekil verilebilir. (Saç
kadınlara bir armağandır.)
Nur 30 ve 31
ikisi birden analiz edildiğinde, erkeklerden saçın ÇALINDIĞINI ve kadınlara
aktarıldığını görürüz. Tuhaf ama bu dosdoğru.
Buna karşın
kadınların da bir erkek tarafı vardır ki bundan şiddetle
kaçınırlar: "Tüyler......" Yani kadının kendi bedenindeki
tüye karşı inanılmaz bir tepkisi vardır. Ama erkeğin
sakalına mesela düşkünlüğü vardır. Herkes deplasmanda
kendinde olmayanı aramaktadır. Kural böyle...
Neyse abdeste
dönelim: Bir kadın saçına BİÇİM
verirse (örgü, kuyruk, topuz) boy abdestinde başını MESHEDEBİLİR, ama bu durum
devamlı kullanılamaz. Mesela bir günde aynı abdestle üç vakit
namaz kılınabilir. Ama ikinci güne taşmaz bu...
Hanif tevilimizde
kadınlara da bu müjde var: Allah saçlarını uzatmayı
emrediyor, o halde kolaylık da gösteriyor ve meshedebiliyorsunuz.
Bu konulara
kasden girmiyorum, ama bir süre sonra elbette bunları iyice -elbette
Kur'an'dan-
Çünkü çoğu
candaşımızın kadın ahalisi (anne, eş, kızkardeş
vb.) şu anda kapalı. Bu bir demokrasi ve (islam bahane) MODA'dır; üniformadır veya folklor
giyimidir veya taşralı tiplemesidir...
Bunlar birer kınama
değil, ama geleceğe geçiş döneminde şiddetle sayıları
azalacaktır.
(Ninemiz okuma
yazma bilmez, annemiz ise ilkokul mezunudur, kızları üniversite
mezunudur ve bunların torunları da işkadını, mucide ve
muallimedir.)
Bu bilgi
sürecidir. Şu anda taşralılığı veya aşiretliliği
yaşayan bir dönemdeyiz.
Bunlardan 2 kuşak
sonra sadece inatçı rahibeler kalacak. (Gelecekte AB içinde Rahibe kıyafeti
müslüman kadın yurttaşlara da giydirilecektir.) Yani böylece tüm
hristiyan ve müslüman mü'minelerimiz karaçarşaf giyecekler ve/veya rahibe
giysisi...
Tek tip kadın
olacak Jana'nın döneminde, müslüman veya hristiyan aynı giyinecekler;
hanımlardan (süfyaniler)...
Tuhafsadınız
mı?
<> Hrislam ya da hırrrrrislam
Chrislam değil
ama tesettüre "Rahibe"lik modası gelecek. Böylece bizim kızlarımız
da (elbette süfyaniler Sophia'lar) avrupa modasını benimsemiş
olacaklar. Sadece Süfyanilerden söz ediyorum. Yoksa diğerleri şu anda
canandaşlar nasıllarsa öyle olacaklar...
Ve gelelim Abdest
ile ilgili sorularınıza, bekliyorum.
<> Tek teyemmüm ile 3 vakit kılınamıyor değil
mi?
<> Teyemmüm su varken de alınır mı? İlk
olarak su ile mi alınacak?
İslamda her şey
çift. Önce suyla sonra toprakla teyemmüm alın ÇİFTE abdest ile geziniz. İbrahim atamız, daha oğlu
bebek İsmail topuğunu vurup da zemzem'i fışkırtmamışken,
çaresizlikten toprak ile abdest aldı. Çünkü abdest konseptini koyan
kendisi idi, su olmayınca teyemmüm ile yaşadı.
Oğlu İsmail
doğunca, susuzluktan tepinince, zemzem oradan fışkırıverdi.
O andan itibaren İbrahim atamız çift abdestli gezmeye başladı.
Şahidin
gözleri gördü, ben oradaydım...
Biri zemzem ile,
diğeri ise kum ile... Hanif bu ikisini aynı anda yapsın.
<> ok su ok teyemmüm
Evet. Su olmazsa
teyemmüm al diye bir şart yok. Mesela ben ÜÇÜ birden dersem ne zararı var? Keyf benim değil mi?
Denize dalarım (boy abdesti) veya duş altında boy abdesti alırım,
üzerine de namaz abdesti, üzerine de teyemmüm, keyf benim değil mi? ;) ÜÇ abdestle niye gezmeyeyim? Bunu
yasaklayan bir ayet var mı?
<> "ve eydiyeküm ila el merafiqi ve emsehu bi
ruüsiküm" bu bölümü irdeleyebilir misiniz?
<> "yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza
mesh edib her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın"
Ayeti okudum:
Biz PERÇEMLERİMİZDEN ve TOPUKLARIMIZDAN tutuklanacağız.
Tutuklanmamak için... bilmem anlatabildim mi?
Başı
mesh ve ayakları topuğa kadar bu
DİKME, yatay olarak da dirseklere kadar iki el ve yüz. (Yüz ve başın
meshi beraberdir.) OK? (Ayetin derinine girdim bu çıktı.)
<> ok
<> Çorap üzerinden mesh olur mu?
Evet baş
gibi ayak da özellikle kışın şartlarında mesh olur.
Ama hanımlar başörtüsü takıyorlarsa onun üzerine olmaz. Çünkü
Nur 31. ayette başörtüsü değil saç kelimesi var.
Hani yazmıştım
ya, KAR oldu Kara veya BL terkibi (BLEU=mavi ve BLANCHE=Beyaz
gibi...)
Aynı bağlamda,
ŞAR saç değil, Eşarp
idi. Hımar da saç idi. Ama ne olduysa, nasıl olduysa, birden Kur'an
ile birlikte yer değiştirdiler.
Arap kadının
buna hakkı var. Şu anda bile Mekke 50 C sıcaklıkta. Onlar eşarbı
ŞEMS(güneş)iye(lik) diye
kullanıyorlar. Fakat dünyanın her yanı çöl değil ki?
Arapların ŞEMSİYE
(güneşlik) dediği, bizim iklimde yağmur içindir. Ama şemsiye
şemsiyedir...
<> İyi ki kutub'a indirilmemiş Kur'an, yoksa yazın
ortasında insanlara post filan giydirirlerdi.
Evet... O kadar
Araplaşmışız ki, Osmanlı ikliminin her yerine yağmur
yağdığı halde, biz tuttuk ARAP çölündeymişiz gibi ŞEMSiye
dedik. Araplık ruhumuza işlemiş...
Hani nasıl
ki "Yağdanlık,
çaydanlık" gibi kelimeler var ya... Şemsiye de Turan dilinde Yaşdanlık'tır.
(Sonradan Yağmurluk gibi bir şey oldu) Yaştan-yağmurdan
koruyan anlamında YAŞdanlık.
(Umbrella ve Parapluie de bu anlamdadır zaten.)
ŞAR ve HIMAR da
yer değiştirildi, değiştirdiler. (Şems+iye gibi)
Eğer Allah
hanımların şuralarını buralarını değil
de saplantı gibi sadece SAÇ'larını
örttürmeyi dileseydi, ayete humurihinne yerine şuriyinne diye yazardı
(Saçlarını).
Hımar aynı
zamanda mısır püskülü demek, eşarpla ne ilgisi var.
<> Mısır'ın saçları!
Evet bu doğru,
Mısır'ın başörtüsü olmaz. Mesela Hami dillerinde (Danakil
başta Cibuti dilleri ve Somalia dilleri) lepiska (sırma saç) için ıhmır
diyorlar. Herşey açık değil mi? Koskoca Sudan ve Somali YANLIŞ mı konuşuyorlar?
Ve Habeşliler?
<> hımar-tımar
Evet, tımar/tamir
düzeltmek, -at için taramak-. Manevi anlamda yatıştırmak ve okşayıcı
konuşmak. Nilotlarda da ninni söylemek.
Dikkat ediniz ki,
anlamlar birbirine ters değil, yani biri ak biri kara geliyor değil.
Tıpkı BL terkibi gibi.
(Hatırlayınız
BLack siyah gibi. Dün yazmıştım
sanırım, Kelimelerin RENK
özelliği vardır.)
Bu nasıl
oluyor? Şöyle oluyor: BL'leri
toplayınız. Analitik olarak her biri ayrı bir renk ama topladığınızda
bu 7 renk, hangi renk olur?
<> beyaz
BLANCHE. 7 renk BEYAZ olarak sentezlenir.
İşte Sanskritçe
böyle bir dildi, lisandı. Sonra 7 ayrı renge ayrıldı. (Blo,
Blod, Blond, Blind=Black, Blanche vb.) (Türkçe'deki BuLut
da MAVİ demektir aslında.)
<> 5/6'da cünüplük koşulu olarak eşle beraberliği
ve tuvalet olayını VE bağlacı ile vermiş. Biliyorsunuz
mantıkta VE ile bağlanan önermeler, her iki de doğru veya yanlış
iken doğrudur. Yani biri için başka, diğeri için başka bir
abdest türü çıkmamalı buradan. Bunun nedenini açıklar mısınız?
Ayeti Arapça alt
alta yazacağım, izin lütfen...
Baktım,
tuvalet değil "İnziva" tipi bir kelime var. Kimi eşiyle
birliktedir, kimi de bekardır, böyle bir şey.
<> Tuvalet nerden çıkıyor o halde?
Öyle bir kelime
yok. Eş ile birlikte veya kendisiyle birlikte olup da boy abdesti
zorunluluğu diyor. Tuvalet yok. (Defi'ul haced yok orada) Eşli veya eşsiz
inzalden söz ediyor. Alt alta yazınca çok kolay çıkıyor. :)
<> Anlaşıldı, işte bu... sağolun.
Mantığı rahatsız eden bir durum vardı. Çk şkr
bilgiyi ulaştırana
Kur'an idi. Ben
Kur'an'ı yorumlamam, DİREKT
ne ise onu söylerim. "Bana göre" asla demem! Ben kimim ki?
"Allah'a göre..." diye anlatırım...
mrscp'nin söylediği
gibi, "Acaba Allah ne düşünüyor Hans? Aklından ne geçiyor?"
"Allah'ın
aklından neler geçiyor?" diye bir empati yapmaya çalışırdı
o...
Kur'an'a hakim
de, Dabbe değildi, ama konuşurken çok samimiydi... Hawking...
<> Zamanın Kısa Tarihi adlı kitabının
sonunda bu ifadeyi kullanıyor.
<> Meallerde wc olayı seremoni haline getiriliyor bir şekilde
ve mantığı zorluyordu bu husus.
Boşuna
çaba... Dışımızı elbette temiz tutacağız.
Ama gerçek şu ki, mideden itibaren ta sonuna kadar biz kusmuk musmuk dolu
canlılarız. Önemli olan bunları dışarı verip
kokutmamak ve sızdırmayıp temiz tutmak.
Kime karşı?
Allah'a mı? Haşa! Allah'ın iğrenmesi yoktur, ama UYGARLIĞA karşı olmamız
gereken budur.
Tükürükten başlayarak
aklına gelen herşeyi düşün... İnsanın içi değil dışı
temiz, inanılır gibi değil ama bu bir gerçek...
İkisi de KİRLİ oldu mu, işte
Allah o zaman "Kalk uyar... ELBİSENİ
temiz tut" diye ikaz ediyor. (Müddesir başıydı sanırım
veya müzemmil başı...)
<> Müddesir/1: Ey giysisine bürünüp kenara çekilen!
<> Müddesir/2: Kalk da uyar!
<> Müddesir/3: Rabbinin yüceliğini duyur!
<> Müddesir/4: Temizle giysilerini!
<> Müddesir/5: Uzaklaştır kendinden pisliği!
Teşk. Abdest
ile bağlantılı başka bir soru var mı?
<> İdrar yollarında kalan sperm güsullendikten sonra
tuvalette çıkarsa güsul gider mi?
Hiçbir konuda
"Ikınma/sıkınma" yoktur. Yani idrar yollarından
kimse mes'ul değil. Kas durumu, yaş durumu vb. herşey olabilir.
Tektip standartlar yoktur.
Değil
erkeklerdeki mikroskobik kırıntılar, hanımların
regl'lerinde bile ABDEST bozulmaz.
(Boy abdestini kastediyorum) Yani regl halindeyken NAMAZ ABDESTİ alınıp namaza durulabilir.
Ama Türkiye'de
tuhaf bir adet var. Kadınlar bekliyor ve bitiminde yıkanıyorlar
ve bu arada namaz da kılmıyorlar, Kur'an da okumuyorlar. Allah bile
diyemiyorlar. :((((((((((((((((((((((((((
Bunları
batasıca adetleri yıkacağız candaşlar.
Biyolojik
olaylarla, cima etmek ikisi birden nasıl bir kadına BOY ABDESTİ gerektiriyor, anlaşılır
gibi değil. Mesela hemeroidliler var. Ya da yaralanmış yarası
kanıyor zaman zaman. BİR TEK
ABDEST alır, namazını kılar, isterse o kanasın
dursun.
Erkeğin sütü
olur mu?? Hayır! Kadının sütü var -bir ifrazat-. Kadının
REGLİ de böyledir. Kadınlarımızı
şimdiye kadar Namazdan, Oruçtan ve Kur'an okuyup dinlemekten uzak
tuttular.
REGL kanı=Anne sütü, ikisi de aynı şeydir. (Erkekte
olmadığından böyle diyorum yanlış anlamayalım.)
Bu kadın
katliamına bir son vermek gerek -geleceğe duyurudur-.
<> Süt=Beyaz kan
Lenf de beyaz
kan. Kan bozmaz abdesti, irin falan da (ödem anlamında, cerahat), kusmak
da. Sadece bevliye yollarından gelen katı, sıvı ve gaz
bozar demiştik. Regl de BEVLİ
yoldan geldiği için abdesti bozar (namaz abdestini). Yoksa KADIN oldukları için abdest
bozulmuyor...
Bunu hiç anlamamış
fukaha denen sürü...
BEVLİ yoldan geldiği için abdest bozuluyor -kadının-,
ağzından gelen kan ile bozulmaz.
MEZHEBİNİZ VARSA ooooho çoktan bozuldu; iğne ucu
kadar bir kan çıkıp da yayılırsa bozuldu. Şafii iseniz
çizme dolacak ama taşmayacak... Şafiyseniz köpek giren evi terk edip
başka yere taşının. Aleviyseniz tavşan geçen tarlayı
hemen satın ve kaçın.
Maskaralar,
soytarılar, palyaçolar bunlar...
<> Kitap ehli müşrikler
Evet, Ehli kitab
müslüman kafirler. Traji-komik.
Ebu Hanife ve
Malik birer mezheb kurmadılar (ekoldürler), ama Hanbeli ve Şafii MEZHEB ağalığı
kurdular. Onlar hakkında Ali İmran 102 ila devamında ebedi
cehennem müjdeleniyor. Tabii bunlara uyanlara da...
Ve aynı
ayetlerin devamında Hanifler için "Yüzleri ağaracak..."
deniyor.
<> 3-Ali İmran/102: Ey iman edenler! Allah'tan,
kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a
teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can
vermeyin.
<> 3-Ali İmran/103: Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın,
fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini
hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi
uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde
kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz;
sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor
ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.
<> 3-Ali İmran/104: İçinizden hayra çağıran,
doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik
belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere
erenler işte onlardır.
<> 3-Ali İmran/105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar
geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi
olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.
<> 3-Ali İmran/106: Gün gelir bazı yüzler ağarır,
bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan
sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı!"
<> 3-Ali İmran/107: Yüzleri ağaranlara gelince,
onlar, Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar.
<> 3-Ali İmran/108: Bunlar sana Allah'ın ayetleri.
Hak olarak okuyoruz sana onları. Allah, alemlere zulüm istemiyor.
<> 3-Ali İmran/109: Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi
Allah'ındır. İş ve oluşlar Allah'a döndürülür.
"106: Gün gelir bazı yüzler ağarır,
bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: İmanınızdan
sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı! - 107: Yüzleri ağaranlara gelince, onlar,
Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar".
"106: Gün gelir bazı yüzler ağarır,
bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: İmanınızdan
sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı! - 107: Yüzleri ağaranlara gelince, onlar,
Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar".
"106: Gün gelir bazı yüzler ağarır,
bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: İmanınızdan
sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı! - 107: Yüzleri ağaranlara gelince, onlar,
Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar".
"106: Gün gelir bazı yüzler ağarır,
bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: İmanınızdan
sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı! - 107: Yüzleri ağaranlara gelince, onlar,
Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar".
İşte
mezhebliler ve biz MEZHEBSİZ'lerin
durumu. Kimin yüzü kararıyor kimin ağarıyor! Mezhebim var diyen
cehenneme gidiyor... Hanif (tevhid birleştirici) kişiler ise
tersine...
Ayetleri ALLAHAŞKINA bir daha okuyun da sıyrılın
şu MEZHEB TAASSUBUNDAN, atın
o kahrolası adetleri.
İçinizde
zerrece kuşku olmasın, HANİF'in
mezhebi yoktur. Size MEZHEBSİZ
diyeceklerdir -seni gidi dinsiz dercesine-.
"106: Gün gelir bazı yüzler ağarır,
bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: İmanınızdan
sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı! - 107: Yüzleri ağaranlara gelince, onlar,
Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar".
Halen MEZHEB için küçük de olsa kuşkuları
olanlar varsa son uyarıdır:
Ben sizin
dininizi değiştirmiyorum. Allah'ın katında MUVAHHİT (TEK MEZHEB) olan fıtratınızdaki
(Sünnetullah) dine DÖNDÜRÜYORUM.
Artık attınız
mı mezheb taassubunu?????
<> evet
<> işittik iteat ettik
<> hiç olmadı ki çok şükür
Hanif geriye bakmaz...
Mezhebi kuranlar
Ebu Süfyan, Muaviye, Yezid. (Bunlar SÜNNİ
oluyor). Sünni mezhebler HAK'tır
diye yutturdular. Sizi şimdiye kadar Ebu süfyan, Muaviye ve Yezid denen
Emeviye kandırdı.
Efendimiz bir
mezheb kurmadı.
30-Rum/30: O halde sen yüzünü, bir hanif olarak dine, Allah'ın insanları
üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında
değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat
insanların çokları bilmiyorlar.
30-Rum/31: O'na yönelmiş kişiler olarak O'ndan sakının!
Namazı kılın ve sakın şirke
sapanlardan olmayın;
30-Rum/32: Onlardan ki, dinlerini
parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi
elindekiyle sevinip övünür.
Evet, TOPLUCA ALLAH'IN İPİNE TUTUNMAK
DEMEK H A N İ F olmak demek.
"102: Ey iman edenler! Allah'tan,
kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a
teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can
vermeyin."
"103: Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın,
fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini
hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi
uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde
kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz;
sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor
ki, doğruya ve güzele yol bulasınız."
"104: çinizden hayra çağıran, doğruluk
ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik belirlenenden sakındıran
bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır."
"105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar
geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi
olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır".
Mezhebinizi sakın
münkir ve nekir'e söylemeyin, sizi kimse kurtaramaz.
"Müslümanlar olmanın/Allah'a
teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can
vermeyin".
"Müslümanlar olmanın/Allah'a
teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can
vermeyin".
"Müslümanlar olmanın/Allah'a
teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can
vermeyin".
"Müslümanım,
mezhebim de Hanefi" falan demeyin! Sadece müslümansınız, sadece
müslüman, yani MEZHEBİ olmayan!
(Daha mezheb yoktu ki...)
<> BİR'in hizbi olmuyormuş
Evet, BİR TEK (Vahid, tevhid) onun
hizbi olmaz...
6 dakika sonra
kapı kapanmadan çıkmam gerekecek, çünkü kışlada yatmayacağım.
Şimdi bilgisayarı toplamalıyım. (Tüh içki içmeyi de
unuttum.)
<> :)
Geronimo "Hoş-bye"
der ve aniden gider...
<> slm slm
<> hg kaptanımız