Chat n° 218 -
Tarih: 25 ocak 2004
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan wow_10sce nickiyle
bağlandı
<> selam selam kaptan hoş geldiniz
ss
MİH. Hoşbuluştuk.
<> perşembe öğleden sonra saat 5:30 ile 5:45
arasında samsunda bir oğlan çocuğumuz oldu ismini vermenizi
bekliyor
O
da benim gibi Kova burcundan. :)
Yani benim gibi bir "Bela erkek çocuk" daha dünyaya merhaba dedi.
<> bela sizin gibi ise ne mutlu bize;
Adı
İbrahim BARIŞ.
<> İbrahim BARIŞ. teşekkür ederim dabbetimiz
Allah sizden razı olsun
<> Allah hayırlı ömürler verir inşaallah
Kova
burcu çok delişmen burçtur, adeta anarşisttir, özgürlüklere
düşkün ve delidoludur! Böyle bir deli+kanlı'nın en büyük
zaafı ise >>>>>> BARIŞ'tır.
Çünkü İnsancıldır Kova burcu mensubu...
<> biraz da feministtir
Evet
feministtir, çünkü EŞİTLİĞE
inanır. Oysa dört gün önce doğsaydı bayağı Maço
olacaktı. Yani "Erkek üstünlüğüne" inanacaktı.
Aynı gün "Kızbebek" olarak doğsaydı ya? ????
Gördünüz mü eşitlik GEREKLİ.
<> inşallah dabbetimizin vermiş olduğu ismi
layıkıyla taşımak nasip olur
<> Abdulkadir Geylani küçük bir kız iken
Evet
o zaman kimse "Binti Geylani'yi" tanımayacaktı/tanımak
istemeyecekti. Kızçocuklarını DİRİ DİRİ gömen bir toplumda tersini
beklemeyin. "Kızçocuklarının hangi suçtan gömüldüğü
sorulduğu zaman...." Yani ayeti hatırlayınız: Bu K I
Y A M E T ayetlerinden biridir.
<> Tekvir/8: O diri diri gömülen kız
çocuğuna sorulduğunda,
[] Tekvir/9: "Hangi
günahtan dolayı öldürüldü?" diye.
Arabistan
Cahiliyesinin kızçocuk gömen adetlerinden değil -onlar zaten cehennemlik-.
Demek ki "Kıyamete kadar" kızçocukları diri diri GÖMÜLECEK, yani sanal anlamda
gömülecek... Bundan üçyüz yıl sonra
h a l e n karaçarşaf ve peçe olacak.
Buna
inanmak güç değil mi?
Değil
mi?
<> süfyanizm
olduğu müddetçe maalesef olacak :(
Kolonilerde
KARAÇARŞAF. "Haremlik uzay
gemileri", Selamlık bölümü de var. Ve 300 yıl
sonra... Yemin ederim, bu süfyanilik kalıcı bir AİDS gibi bir şey, bulaşmaya görsün.
300
yıl sonra KARAÇARŞAF?????
Şaştınız mı? Ama yemin ederim DOSDOĞRU söylüyorum.
<> Baş örtüsü 715 de Emevi halifesi 1. süleyman
döneminde, peçe ve harem selam uygulaması da 743 de emevi halifesi 2.
velid döneminde kanunlaşıyor.. DEMEK Kİ
PEYGAMBERİMİZDEN YAKLAŞIK 90 YIL SONRA BUNLAR OLUYOR VE
ÖNCESİNDE BÖYLEBİR UYGULAMA YOK. Sebep olarak Dönemin Fitne dönem
olmasını gösteriyorlardı
Evet
sen de DOSDOĞRU YAZDIN. Böyle
bir uygulama yok! Şunu da anlayabiliriz: Niçin sadece Resulullah
eşleri=Annelerimiz ve refakatçileri CİLBAB
giyme emri aldılar? Bir kereye mahsus kondu ve kaldırıldı.
Neden? Çünkü haremlik selamlık uygulaması yoktu.
<> CİLBAB=Kapşonlu pelerin ( berberilerin -fas
cezayir- giydikleri örtü)
Olsaydı,
ötekiler içinden ayırt edilmesi için efendimizin eşlerine CİLBAB getirilmezdi... Eğer
haremlik-selamlık uygulaması olsaydı, zaten CİLBAB e m r i gerekmezdi. Çünkü erkek ve dişi
"Makul mantıklı" herzaman heryerde beraberdiler.
Efendimizin
ilk eşi Hatice annemiz EN GİRGİN kadınlardan
biriydi.
Ve
son eşi Aişe de EN
GİRGİN KADINLARDANDI. Öyle girgindi ki, öyle aktifti ki, koskoca
dini iki mezhebe bölen ilk kışkırtıcı etmen
olmuştur.
Kim
diyebilir ki, efendimizin hanımları "HAREM"e kapatılmış pasif kadınlardı
diye?... Hepsi hepsi hepsi AKTİF
oldular.
Efendimizin
kızçocukları da öyle... Ali ss, eşi Fatıma'yı sonsuz ÖZGÜR bırakmıştı.
Fatıma ss konuştuğunda, o susar ve dinlerdi.
Efendimizin
eşi ilk cumhurbaşkanı Ebubekir'in kızıydı. Bir
Cumhurbaşkanı kızı olarak işbaşına geldi.
(Efendimizin vefatından sonra BABASINI
ilk halife olarak işbaşına getirdi.) Bu doğru bir seçimdi.
Ama
Muaviye dönmesini Ali'ye -ss- karşı desteklemesi yanlış
seçimdi. (Aişe desteklemeseydi, yaşlı babası
CBaşkanı adayı olmayı hiç düşünmüyordu.)
Şu
anda bile beni 5 yaşımdaki kızım YÖNETEBİLİYOR. Ben Ebubekir ss.yi rahatlıkla ANLIYORUM. Karne aldı,
buluştuk, ve bizim AİLECE
programımızı kızım belirledi. Belirlesin! Ben asla
kızçocuklarının GÖMÜLMESİNE
yandaş olmadım-olamam.
Bizden
yani Şuramızdan ilk minyatür CBaşkanı ve
yarbaşkanı HANIM'dır.
[P] başkan'dır, [G] öğretmendir.
<> 6-Enam/137: Tıpkı bunun gibi, bu
düzmece ortaklar çoğu müşriklere öz evlatlarını öldürmeyi
çekici göstermişlerdir ki, böylece hem fıtratlarını
yozlaştırsınlar ve hem de dinlerini bozsunlar. Eğer Allah
dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları asılsız
uydurmaları ile başbaşa bırak.
7
anlamından birini de anlatayım: İbrahim atamız
eşlerinin fikirlerine ve isteklerine çoooook aşırı destek
ve önem verirdi, hemen uygulardı. Bu sami toplumlarında
alışılmamış bir şeydi!
Eşi
Sara'nın varlıklı ve zengin bir ailesi vardı ama eşi
Hacer (ki fakir ve köle idi) öyle değildi. Buna rağmen İbrahim
ss iki eşini de BİR ve EŞİT tuttu.
Sarah'ı
anlıyorlardı: Prenses gibi bir şeydi. İbrahim ss.ye söz
geçirmesi normaldi. Ama bu toplum Hacer'in bir "PRENSES" gibi eşiyle EŞİDİ
olarak davranmasını yadırgıyordu. Öyle yadırgadı
ki İbrahim ss "Bu benim kızkardeşimdir" dedi. Yani
"Ailedendir söz hakkı vardır" demek zorunda kaldı.
Bu
yalandan kurtulmak için de taaaaa Mekke'ye yerleşti. (Öyle bir kent yoktu,
kendisi oluşturdu.)
Ayetler
öyle açıklayıcıdır ki -anlayana-, sanki İbrahim ss
atanız ile YAŞARSINIZ! Onu
yaşarsınız! Veya OT
gibi ODUN gibi iki yana sallanarak
Kur'an OPERASI okuyanlardan oluruz.
Kur'an öylelerinin DOSTU
değildir. Kur'an'ın NUR'u
söndü mü o kabir ebediyen karadelik olur.
<> 33/28: ya eyyüha el nebiyyü qul li
ezwacike in küntünne türidne el xayàte el dünya we zineteha fe tealeyne
ümetti~künne we üserrıxkünne seraxan cemilen
İbrahim atamız "Yalan"
söyledi. Ama bunun 7 anlamı var. Birini açıklamıştım,
bu da ikincisi oldu.
<> bu arada İbrahim atamızın söylediği o
yalanın hangi ayette olduğunu bilen var mı? (benim
kızkardeşimdir) dediği?
Ayeti
bulunuz, bir şey soracağım akabinde...
<> ben bulamadım, başka keyword verir misin hans?
"Eşi
Hacer için Bu benim kızkardeşim" diyor.
<> Putları kırma ile ilgili yalanı var. Büyük
put küçük putları kırdı."
Mekke'ye
giderken... (Tabii daha Mekke yok ortada.)
<> istersen sen sorunu sor hans biz daha sonra ararız
<> Yaradılış; 20:1-2-3; İbrahim Mamre'den
Negev'e göçerek Kadeş ve Sur kentlerinin arasına yerleşti. Sonra
geçici bir süre Gerar'da kaldı. Karısı Sara için, «Bu kadın
kızkardeşimdir» dedi. Bunun üzerine Gerar Kralı Avimelek adam
gönderip Sara'yı getirtti. Ama Tanrı gece düşünde Avimelek'e
görünerek, «Bu kadını aldığın için öleceksin» dedi,
«Çünkü o evli bir kadın.»
<> (Tevrat'ta bu şekilde.)
Aslında
o kişi sara değil HACER,
Mamur'dan Necef'e değil; Necef'ten Mekke(Mezra)ye yolculuk
yapıyorlar.
(Mekke
"Ziraat bile yapılamayan yer" demektir. Kelime kökü AKKA'dır. (Akka kalesi gibi...
Napoleon'un kuşattığı bir Osmanlı kenti.) Mezra
>>> Ziraat yapılan en küçük yerleşim birimi demektir.)
Tevrat
tahrifçileri herşeyi bozdular. Tevrat'ın bir yerinde İsmail ve
İshak'ın İbrahim'in çocukları olduğu yazar. Başka
bir yerinde "İsmail" atlanır ve tek oğlu öteki gösterilir.
Sara, oldukça tanınmış -adeta prenses- bir kadındır.
Onun hakkında zaten yalan söyleyemezsiniz. Ama Hagar kıpti (egypt)
bir köledir.
Bunu
da sırası gelmişken düzeltelim. Sara ve Yavimaleh
zırvası başka bir şey. Sara ile ilgisi var ama Hagar ile
ilgisizdir. Yani Tevrat bu konuda (Lut'un kızları ile ensest
yapması gibi) cehennemlik yalanlar uyduruyor. Bulmanız gereken ayet
"Hacer ile evliliğiyle ilgili" olmalı.
***
"sebe sebe", bu dostumuz kimdir?
<> dostumuz degildir
:( Attach
göndermiş. Virüslü
<> sakın açma
sebe sebe'yi biraz
tanıtır mısınız?
<> beyefendi'nin
arkasından grupta gürültü çıkarmak istedi
Bilmiyordum...
<> veya beyefendiyi desteklemek
istedi. Daha sonra mail gruptan banlandı
Bir
attach daha geldi (Temiz) "Beni gruptan para göndermediğim için
attılar" diyor. Ü-ZÜL-DÜM
:(((((
<> yalan söylüyor; fesat çıkarmak istedi
atıldı.
Kimseden
AİDAT istenmiyor. İnfaklar
>>> ŞİRKETE ortak
olmanız gibi bir MUTLU SONUÇ
içindir. 100 taneli 7 başak MUTLAKA
size geri dönecektir. Ben kimseden ZORUNLU
para istemedim. İnfak gönüllüdür, zorunlu değildir.
Burada
HİÇ PARA göndermeyen
arkadaşlar ile samimiyim. Bunu kendileri çok iyi bilir. Dostluk değil
bu, HANİFLİKTİR bu,
para ile ölçülemez!
İnfak
nedir? Sizden temelli kopan bir eylemdir. Ama ben infak'ın da
anlamını verdim: Allah'a borç vermektir ve bu gönderilenler KAYBOLMADI/İÇ EDİLMEDİ/KLASİK
ŞEYHLER GİBİ BAKLAVA
PARASI yapılmadı. Bunlar g e r i
d ö n ü ş l ü 'dür. Yani infak bile değildir,
şirket ortaklığı için bir ÖLÇÜMLEMEDİR. Parası olan ORTAK oluyor demek değildir.
Listede
öyle kişiler var ki, onlara demişim ki, "Birine
yaptığınız yardımları da bana bildirin bunlar da
ortaklık için geçerlidir". Herkes (Bana değil) o kişilere
yaptığı infakları (kimi akrabası, kimi okuyan
kardeşi, kimi boşandığı eşinin nafakası)
bana bildirdiler ve bunlar Allah'ın huzurunda LİSTEMİZE işlendi.
Bakınız
ben masumum ve çok iyi niyetliyim. Bu grupta para gönderen
ortağımızdır DEMEDİM!
Ama telefon faturalarını ödeyemez olduğum o aşırı
günlerde (17 öğrenci okutuyordum.) Şura'ya sordum: "Acaba -yüz
üyemiz var, Aylık bir sinema bileti bedeli- aidat gönderirlerse,
internet'e zorunlu bağlanma vb. gibi giderlerimizi ödeyebilir miyiz?"
Böyle
yazmıştım, bilen bilir!
Şu
anda bana gelen internet faturası 340 küsür milyon. (Telefon içinde 50
milyon bile yok) (Zaten onlar da sabit ödeme, VERGİ adı altında
devlet soygunu.)
WEMB düzeninde HABERLEŞME HÜRRİYETİ demek, bedava HABERLEŞME 24 saat açık internet demektir. Ama bizim gibi
gelişmemiş ülkelerde, bunu hükümetler "HALKI KERİZLEMEK" için kullanıyorlar. Benim gerçek
faturam 185 milyon... Ama ödediğim rakam 340 idi. :((( Geçen ayki 225
milyonluk faturada ise 70 küsur milyon ıvır zıvır
vergisi... Sizin de aynıdır değil mi?
<> evet
kaptan
<>
yaklaşık evet
<> Aynı olmaması için iletişimi
azaltıyoruz. Zaten istedikleri de bu.
<> Grup üyelerinin sadeleştirilmesinde hangi kriter esas
alınacak. salt infak mı? fakat infak gizliliğe
dayandırımalı.. yapılan hayırlar ve niteliği
ALLAH ile kul arasında değil midir? burda hata riski yok mu? kimin ne
kadar hanif olduğunu nasıl anlarız?
Hayır
canandaş, ben İNFAK
çağrısıyla sadece emrolunduğum FİTNE (Sınav)yi yapıyorum. Kesinlikle ölçü para
değil, çünkü grup içinde kendi babasına ve kardeşlerine
bakanların da verdiği miktarı (aylığı
yıllık yaparak) o kişinin ortaklık hesabına ekliyorum.
Bir
kötü haber, Ben burada rahat değilim. Önce bir Hintli idi, şimdi 6
olduk. :(((( Şu anda burası kaynıyor sesten...
<>
hayırdır? ev mi küçük?
TV
açık, ve ayrıca aralarında birbirleriyle hararetli (oryantelce)
konuşuyorlar. Çok sık soru soruyorlar bana...
Eğlenmek
haklarıdır, zaten çok masum yerlerde eğleniyorlar. (English Pub)
Geçen
sefer chat'i bırakıp, gidip onları polisin elinden kurtarmak
zorunda kaldım. Zavallılara bir meyve kokteylini bardağı
200 milyondan satmışlar! Üç tane içmişler, biri de bira
içmiş. Bir de soda hesap 750 milyon... İtiraz etmişler -ELBETTE-. Tartışma
büyümüş.
Bizim
Hintli bilgisayar yazılımcıları için, "Afganlı
mülteciler" diye i f t i r a atmış pub sahipleri... Polisimiz
yabancı dil bilmediğinden, bunları Yunanistan'a kaçacak
Kürt-Afgan-Bengaldeşli sanarak gözaltına almışlar.
Adamlar
üç dilden anlatmışlar... Ama bizim meşhuuuuuuuuuuur
yabancılar polisimiz TÜRKÇE'den
başka h i ç b i r dil bilmediğinden, BEN gidip kurtarana kadar onları işkenceleri altında
bekletmişlerdi.
Evet
rahat değilim... Burası firmanın lojmanı... Benim bir
ayrı eve çıkmam gerekiyor. Şuradaki gürültüyü size anlatamam.
Stadyum/tribünler daha sessizdir.
<> bu durum sizi tehlikeye atmıyor mu Dr?
Hepsi
hintli olduklarından bir tehlike yok.
(Pakistanlı,
Bengaldeşli MÜSLÜMAN
olsalardı, asıl o zaman BÜYÜK
TEHLİKE olurdu. Evi de SÜFYANİ
camiisine çevirirlerdi, hiç kuşkunuz olmasın.)
<> Polis
filan demek istedim.
Hayır
Polise giden benim. Aşırı tehlike olursa OverWrite
hazırlarım olur biter. Bu işin sadece
"Ayrıntısı"nı hazırlamak gerekir.
A
ve B zamanları takas edilirken, ayrıntı çok önemlidir. Mesela
ben SUZUKİ derken, bir kaç
ayrıntı vermiştim:
1.
İlla ki kırmızı
2.
İlla ki otomatik vitesli
3.
İlla ki hem sıfır km yepyeni olacak hem de aynı anda
Kırmızı
"Dedem" için belli bir işaret. B zamanında (A ile takas
edilen o zamanda) çapraz ateş altında kalıyorum.
O
anda kaçmanız gerekli. Ama vites değiştireceksiniz ve üç pedal
ile bunu yapacaksınız. O bir kaç saniye sizin ÖLMENİZE neden oluyor iken, HA/VET, otomatik vitesli olduğundan, ve de o panik anında
debriyaj-gaz-fren üçlüsünü karıştırmak problemi
doğduğundan otomobil hareket etmekte gecikiyor. Ve siz orada
kurşunlanmış oluyorsunuz.
Hızır
ELBETTE biliyordu. Hangi gemiyi
deleceğini. (Yüzlerce gemi varDI)
Hangi çocuğu öldüreceğini (Binlerce çocuk varDI). Hangi duvarı tamir edeceğini....
A
ve B birbiri ile trampa edildiğinde, AYRINTI
bilmek ile bu yüzlerce içinden ASIL
HEDEF seçilebilmektedir.
Neden
Suzuki? Çünkü en az bilinen otomobil, Türkiye'de en az satılan hatta
bilinmeyen bir otomobil!
Neden
kırmızı? Çünkü bu otomobilin en az üretilen rengi,
karıştırmanın imkanı yok!
Neden
2001 model? Çünkü bundan sonra Swift hiç üretilmedi! SON idi...
Pekiyi
neden 2001 model Swift? Çünkü tek ve ilk otomatik vitesli otomobil idi.
Bu
ince ayrımlar BENİM HAYATIMI
kurtardı.
Ben
anlatabiliyor muyum?
Ben
anlatabiliyor muyum?
Ben
anlatabiliyor muyum?
Ben
anlatabiliyor muyum?
<> evet
Ben
eğer bir otomobil isteseydim, benim gönlümde yatan bir modeli -ki eski
püskü bir VW tosbağadır- isterdim. Hem de 4 milyar filan... Ama bu
otomobilin ne modelini, ne rengini ne özelliklerini BEN SEÇMEDİM!
<> Ard niyetliler; İNFAK'ı >>
<<NİFAK' a dönüştürmek için böyle çamurlar atıyorlar
<> 2-Bakara/127: İbrahim'in, İsmail'le
birlikte, o evin ana duvarlarını yükselterek şöyle
yakardıkları zamanı da an: "Rabbimiz, bizden gelen
niyazları kabul buyur; sen, evet sen, Semi'sin, her şeyi çok iyi
duyarsın; Alim'sin, her şeyi çok iyi bilirsin."
Ben
kısa bir süre kanal değiştirip geliyorum, izninizle.
<> KUR'AN berzah içinde, Berzah ise ayet ayet KUR'AN içinde.
kurban olurum o KURANA kurban
***
[] Diğer kanaldaki konuşmadan şu
kesim paylaşıldı:
Başkanım
"Dedeye danışmamı gruba da anlatmam gerekli. Şuradan
itibaren: (Bu daha iyi bir kontrol mekanizması olmazsa, Allah korusun
Dabbet bile diktatör olur! Dede+10SCE
üçlüsü, herkes beni KONTROL ediyor, onaylıyor. Kendi
başıma asla bir şey yapamam. Kendimden bir şey yapamam! Bu
da başta sizler, tüm insanlık için GEREKLİ. Güvenli... Rahmani'dir.
Yani
büyük Jüri dede + diğer iki 10SCE. Bunlar beni denetliyor, okeyliyor vb.
Dede operatör -ve Jüri kararına tam saygılı-. mrsccp
kontrolörüm. O izin vermezse ASLA
overwrite yapılamaz.
misstraspassenger
ise benim beynimin düşman güçler tarafından ele geçirilmesi halinde
beni devredışı bırakacak tek güç. Yani beni önceki bir
tarihe geri yükleme noktasına alarak, yeniden devreye sokacak tek MAJİSYEN'dir
-kızımız-.
***
Hüüp
diye geri döndüm. Bugünün mönüsü: Asparagus! Eşime yapıp yedirdim.
Çok beğendi. ŞİFALI
bir yemek. Asparagus nedir? (Asparagas okunuyor.) Yalan haber demektir -mi
acaba-. Aslında asparaGUS.
(Gus=Kuş)
<> kuşkonmaz; Asparagus officinalis
Evet,
nefis bir besindir. Özellikle hekim arkadaşlar bunu yemeli. (Hastanelerde
intaniye servisleri, hekimlerin potansiyel hastalıklarını
oluşturur.)
Kuşkonmaz
biyolojik bir karantinadır. O kekremsi gizli bir tadı var ya sır
orada saklı. O halde grubun gurmetçi hanımları bize yemek
kitaplarından bunun tarifini belki bulup yazarlar.
[] http://www.dokuzuncubulut.com/index.php/corbalar/319-kuskonmaz-corba.html
Kuşkonmaz
daha üst solunum yollarında bademcikler kapısında anjin ve
difterinin klasik önleyicisidir. (Türkçe ağız anguz=Anjin'dir.
Günümüzde sırayla Anguz >>> Angız >>>
Ağız olmuştur. Dudaklardan içte kalan ve yutağa kadar olan
bölmeye AĞIZ denmektedir.)
Demek
ki Asparagas yalan haber demek değilmiş!
(Hadisi
uyduran böyle demiş/kavram çarpıtması.)
Şimdi
nerede kalmıştık? Feminizmin İbrahim atamızdan
başladığına, Kur'an'da ayette,
"Kızçocuklarının hangi suçtan gömüldükleri
sorulduğunda" ifadesini açıyorduk.
<> Neredeyse ayet ayet taradım sözü geçen ayeti
bulamadım... bulan var mı?
Hacer'i
anlatan ayetlere baktınız mı? Hacer ile ilgili ayetlere
bakınız. Sadece Hacer. (İsmail'in annesi, İshak'ın
değil.)
<> yalnız hans emin misin kur'an'da o bahsettiğin ayetin "bu benim kizkardeşimdir diye
geçen" olduğuna? Baktım hiç bulamadım. http://www.kuranfihristi.net/index.php
burada baktım hiç bulamadım
<> ibrahimle ilgili tüm ayetleri taradım kaptan; ama
kitab-ı mukaddeste ben de okumuştum sanki; o ibrahim /39 değil
mi
Hani,
"Allah ileri yaşlarda iki eşine de iki çocuk verdi".
<> o ibrahim/39 değil mi
<> ama kitab-ı mukaddeste ben de okumuştum sanki;
Kitabı
Mukaddes Hacer'in tüm güzel anılarını Sarah'a nakletmiştir.
Yani kaydırmışlardır. O bakımdan hiç inanmak caiz
değildir. Hacer ile ilgili AYETlerden
birini yazınız ltf. (İsmail'in annesi.)
<> Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre: Allah Resulü (a.s.)
şöyle buyurmuşlardır: "Peygamber İbrahim (a.s.)
şu üçü müstesna asla yalan söylememiştir. Bu yalanlardan ikisi
Allah'ın zatına aittir. Birisi: Ben hastayım öbürü de: Belki bu
işi, putların şu büyüğü yapmıştır,
demesidir. Biri de, Sare hakkında söylediği sözdür. İbrahim,
Sare'ye: Şu cebbar hükümdar senin, benim zevcem olduğunu bilirse,
seni benden alır. Eğer sana sorarsa, benim kızkardeşim
olduğunu haber ver. Çünkü sen İslam Dininde>>
Ebu
Hureyre, bunu Tevrat'tan (Rubinlerden) araklamış. Pekiyi "Ben
hastayım" yalanı ayetlerde var mı?
<> 37/88-89: İbrahim yıldızlara
bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.
<> 37/90: Onu bırakıp gittiler.
<> 37/91-92: O da onların
tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri
yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.
<> 37/93: Sonunda, üzerlerine yürüyüp
kuvvetle vurdu.
<> 37/94: Hemen ona doğru
koşuştular.
Bunlar
önemlidir. Devam. (Konu bitene kadar)
<> 37/95-96: İbrahim onlara söyle söyledi:
"Yonttuğunuz şeylere mı tapıyorsunuz? Oysa sizi de,
yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."
<> 37/97: Dediler ki, "Onun için bir
yapı kurun ve onu ateşe atın."
<> 37/98: Onun için bir plan düşündüler,
fakat biz onları altettik.
<> 37/99: Dedi ki, "Ben Rabbime
gidiyorum; O bana yol gösterir."
<> 37/100: "Rabbim, bana barış
ve iyilik sevenlerden birini lütfet!"
<> 37/101: Bunun üzerine biz, İbrahim'e
yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.
<> (halim bir oğlan)
<> 37/102: Onunla birlikte çalışma
çağına varınca, "Oğlum," dedi, "Rüyamda seni
boğazlamam gerektiğini görüyorum. Ne düşünüyorsun?"
"Babacığım," dedi, "Sana emredileni uygula. ALLAH
dilerse beni sabırlı bulacaksın."
<> 37/103: Böylece ikisi de teslim oldu ve onu
alnı üzerine yıktı.
<> 37/104: Kendisine,
"İbrahim!" diye seslendik,
<> 37/105: "Sen rüyanı
uyguladın." İyileri böyle ödüllendiririz.
Tamamdır.
İsmail'e kadar yeterli. Şimdi neler olmuş?
1.
RÜYA diye bildirilen şudur:
a)
İhtimali gerçekleşmişse
b)
İhtimali BEKLEMEDEDİR.
A
İhtimali >>>>>> SOMUT
(Objektif/Afaki)
B
İhtimali >>> SOYUT
(Sübjektif/Enfusi)
Bunu
anlatmak için lütfen "Nefislerindeki ve ufuklardaki kuvvetimizi
göstereceğiz" ayetini yazar mısınız?
<> 41/53: Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz
benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine
ayan-beyan belli olsun. Kendisinin herşey üzerinde bir tanık
oluşu, senin Rabbine yetmez mi?
<> 41/53: İleride Biz onlara hem
ufuklarda (kendilerinin bulunduğu Harem sınırları
dışında), hem kendi Nefislerinde delillerimizi öyle
göstereceğiz ki, sonunda onun gerçek olduğu kendilerine açıkça
belli olacak. Rabbinin herşeye şahit olması kafi değil mi?
<> 41/53: Senürihim ayatina fil afaki ve fi
enfüsihüm hatta yetebeyyene lehüm ennehül hakk e ve lem yekfi bi rabbike ennehu
ala külli sey'in sehid
Ufuk
tekil, Afak çoğul=OBJEKTİF
kelimesinin Kur'an'daki tastamam karşılığıdır. ENFUS ise nefsin çoğuludur. Ve
tastamam karşılığı >>> SÜBJEKTİF'tir.
Kant
antinomu: Evrende bir şey tersi ile birlikte aynı anda ayrı
yerlerde oluşur. Biri GÖZLENİR
(afaki) iken; diğeri Sübjektif gerçekliktir. (Nefis içinde cerayan eden B
ihtimali)
Rüya
>>> ENFUS'daki sübjektif
gerçekliğin ta kendisidir (Hayal hologramdır, Rüya da bunun
aşağı misal alemi/Süper uzay'dan KIVAMLI DOLGU biçiminde inen misalidir.)
Hologram
>>>>>>>>>> OMNİJECTİF'dir.
Yani subje ve objeyi İKİSİNİ
birden içinde barındırır.
Rüya
çıktığı anda (Deja Vu gibi) enfustan Afaka geçmiş yani
AB her iki ihtimal çifti
>>>>>> OMNİJEKTİF
olmuştur.
(Kusura
bakmayın, Kur'an seni ister istemez FİLOZOF
yapıyor.)
Filozofiye
en az revaç edenlerdenim, çünkü Tasavvuf zırvaları da tarihi
diyalektik falan da, satanizm de hepsi birer felsefe ürünüdür.
Bilimin
tek doğrusu; felsefenin binbir doğrusu vardır. Bu yüzden çok iyi
bir phil. Dr. olduğum halde, çok az felsefeden dem vururum.
İslam
alemi bununla uçmuştur. Batı alemi de aynı biçimde skolastik
Spiritualizm ile ortaçağa gömülmüştür. Galile ise benim yolumu
tutarak, bilimi felsefeden kurtarmış ilk USTAMIZDIR.
Ama
şunu hepimiz biliriz, Teorik Bilim, felsefeden türedi.
Astrolojiden
>>> Astronomi türedi!
Simyadan
>>> Kimya türedi.
Herborizmden
>>>>> Tıb türedi. (Veya farmakoloji)
Yani
yanlışlar BAŞTAN
yapılmasaydı, DOSDOĞRULARI
bulamazdık.
Onun
için felsefe de OLMAZSA OLMAZ
şartlardan biridir.
Ama
aşık-maşuk edebiyatı içinde boğulan İslamiyet'e BİLİMİ ilk sokan
kişi benim.
Bunun
tersini söyleyen, Dabbe'nin >>> AYETLERİ
yeterince anlamayanlar için gönderildiğini de inkar etmiş olur!
14
asırdır bu ayetler "YETERİNCE"
anlaşılmamıştır Kİ
Dabbeye ihtiyaç doğmuştur. Anlaşılsaydı talep
duyulmazdı.
Pekiyi
14 asırın bilançosu nedir? Skandaldır:
Evliya
menkıbeleri, peri masalları, Aşk-ı ilahinin patolojik edebiyatları,
yani bilimin 14 yy İHMALİ!
Batı
alemi "Ortaçağ"ından kurtuldu.
Ama
şu gün ve bundan üç asır sonra, karaçarşaflı kolonicilerin
bulunduğu bir YAKINÇAĞ'dan
söz ediyorum. Yani post-Yakınçağ'dan sonra da islamdaki ortaçağ
karanlığı sürecek. :(
Bunun
için Mighty'ye İHTİYAÇ DOĞDU. Eğer islamın
imajı bilimsel olsaydı, MİGHTY
gerekmeyecekti. Eğer hristiyanlık kendini ilk günkü haliyle
korusaydı, Kur'an inmeyecekti, Messiah YENİDEN dönmeyecekti. Eğer Kur'an BİLİM ile anlaşılsaydı, DABBET de getirilmeyecekti!
Kant'ı
kınadık durduk. (İlk pozitivist felsefecidir) "Bir
gerçeğin, içimizdeki ayrı bir çifti / Antinomu nasıl olur?"
Yani şu anda ben sağım, aynı anda ölüyüm antinomum
nasıl olur? Kant'ın karşıtları (Tüm resmi bilim) böyle
düşünüyor.
Ben
de düşünebilirdim. Ama AYETLER
var: Yukarıdaki soruları YUŞA'ya
sordurun bir bakalım...
"Bir
gerçeğin, içimizdeki ayrı bir çifti / Antinomu nasıl olur? Yani
şu anda ben sağım, aynı anda ölüyüm antinomum nasıl
olur?". Bunu Yuşa söylüyor olsun!
Musa,
ben katilim aynı anda değilim bu nasıl olur?
Hızır,
ben de senin öldürdüğünü daha önce öldürdüm derse, bir kişi İKİ KEZ öldürülebilir mi?
Kağıt iki kere yanar mı?
Beni
anladığınızı biliyorum. :)
<> elbette
Ben
de Kur'an gibi AZ KELİMEYLE çok
şey anlatma tekniğini TAKLİT
EDİYORUM. Ve başardığımı biliyorum, AZ KELİME kullanıyorum.
Sıradan kelimeler kullanıyorum. Teknik kelimeleri ayıklayıp
bir kenara bırakıyorum.
Bu
beni bilgisiz kılmıyor, tam tersine "Evrendeki gelmiş
geçmiş en iyi bilim ve Kur'an açıklayıcısı" diye
3 asır sonra şöhretim olduğunu biliyorum. Siz bunu bugün dahi
biliyorsunuz.
Ben
bilirim. Ben KUR'AN'IM!
Ama
Hans bilmez! Hans mütevazidir, alçak gönüllüdür, bir filozofun dediği
gibi, "Bir şey biliyorum o da hiçbirşeyi
bilmediğimdir" özdeyişini benimsemiştir Hans, ÇÜNKÜ >>>> Kur'an'a ORANLA ben daha hiçbir şey
bilmiyorum.
Kur'an
OLMALIYIZ herbirimiz.
Tabana
inmemiş bilim bilim değildir. O yüzden bilim şartıyla
oluşturulmuş HANİFLİK
yok denecek kadar az bir topluluktur.
Ben
bile 500 cıvarına gidip gelen üye sayımızda ŞOK
yaşıyorum. Yani 500 kişi beni anlamamalıdır.
Anlıyorsa bir tuhaflık var! Bu kadar çok
olmamamılıyız. Bu gerçekten tuhaf!
Bu
Atatürk devrimi gibi ani bir şey değildir. Öyle zordur ki Haniflik,
unutulmak ve anlaşılmamak HANİF
kavramının en büyük şanssızlığıdır.
Babil
imparatorluğundan beri UNUTULMUŞTUR
Haniflik. Üç kişiye miras kalmıştır: İsmail,
İshak ve İsrail (Yakub). Yusuf'un YY özelliğiyle bu dalda tek tük
çıkmıştır. (Yahya, Zekeriya, Mesih, Meryem vb.) Yusuf'un
Ali İmran ailesini saymazsak, ÜÇ
KİŞİ hanif idi. Babil'den bu yana...... ÜÇ KİŞİ!
Şimdi
nasıl olur da, grubumuzda 500 Hanif var olur birden bire... Tuhaflık
burada! Veya bu OLUYORSA, benim
üzerimde bir yaptırım (The Deepest) vardır.
<> izleyici bölümü var grupta ayrıca çifter mail
adresleri de var...
Evet
öğretmenim, aslında ÇİFT
adresleri TEK olmaya
çağırmalıyız. Ne dersiniz Jury? Yoksa bizim maksatlı ÇOK görünmek için katakulli
yaptığımız düşünülecektir.
Bizim
niceliğe ihtiyacımız yoktur. Biz NİTELİK peşindeyiz. Niceliği
Allah'ımız Cennetine buyur etmiştir. Niteliği ise NAİM cennetine özel olarak
almıştır. Cennet bunun için iki kategoridir.
İzleyicilere
zaten bir sözümüz yok. Onlar içinden infak edenler bizim dostumuzdur.
(Çünkü
İnfak BENİM İÇİN
bir imtihan ettirme aracıdır.) Yani Dabbet bir FİTNEDİR. Bir sınavcıdır. Allah
hasis-pintileri asla sevmez. Onun için "İzleyici" bölümü de bu
satırları okuyor ise, artık kararını verip aktif
olmalı.
Ben
güvenilir bir insan mıyım, buna karar vermeli.
Anlattıklarımda AYETLERE
aykırılık buluyorsa, beni değil; kendilerini gözden
geçirmeliler.
14
asırdır biriktirilen bilgi birikiminde ilim yoktur, kaldı ki
safsata ve Hadis çoktur. İslam ise hiç yoktur (İslam mezheblere
dayanmaz).
Ayetleri
keçilere tavuklara yedirten hadislere inanmaktan vazgeçilmeli... Peygamberimizi
yahudi kadının düğümlere üfleyerek sihir yaptığı
yalanlarını terk etmeli.
Bunun
ortası yoktur. İkisinden birine inanacaksınız.
Güneşi
balçıkla sıvayamayız.
Ali
ss.nin katillerine kucak açan "Ehli Sünnet mezhebindenim"
diyorsanız, bunun SÜNNET Mİ
yezidilik mi olduğuna karar vereceksiniz.
Ortası
yoktur.
Ali
ss.ye tapan Rafiziğe de yüz vermeyeceksiniz. Tapılacak olan ALLAH'tır, Allah'tan başka ABİT'lik
yapacağımız bir tek varlık daha yoktur.
<> herşey vakia 79 ile başlıyor!!! eğer
temizlenmemişlerse Kuran'a asla dokunamayacaklar!
<> 56-Vakıa/79: Ona,
temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz.
Evet,
üzerlerine Allah pislik yağdırıyor ve o pis elleriyle Kur'an'a
dokunuyorlar. Bizim elimiz ve bedenimiz -hiç değilse TEYEMMÜMLÜDÜR-. Geçen de Toroslarda Kar ile teyemmüm yaptım.
<> Kur'an 'a göre boşanma gerçekleştirilir?
Kur'an'da
kadının BOŞAMA
hakkı vardır. Erkeğinki üç taksit, kadınınki PEŞİNDİR!
Kadının boşama üstünlüğü bile vardır. Erkek bir kerede
boşayamaz! Çünkü, primer olarak, erkek rızk sağlayıcı
güvencedir. Nafaka temini zorundadır. (Aile boyu)
(Bunu
mağara devrine göre veya Bosna'daki gibi soykırım savaş
koşullarında düşünün diye primer dedim.)
Erkek
primer olarak, ailesini koruyan doğal ASKERDİR.
Öyle kaçamaz erkek.... Bir kerede değil; ÜÇ TAKSİTTE boşaması ALLAH'ın emridir.
Üstelik
boşayana kadar daha beş şart var. (Güzellikle uyarı,
küsmek, anne-baba evinde iki hafta misafir edip, birbirlerini özlemeye
çalışmak, bir birleşme olunca, illa ki kötü huylarına set
çekmek, eşine hizmetçi/süt anne vb. bulmak zorunluluğu vb.)
Erkek
kendi hatalarını GİDERMİŞ i s e ve eşi gideremiyor ise ÜÇTE-BİR boşar! Hatta dokuz
kez birleşip ayrılabilir.
Ama
bunlar KADININ BOŞANMAYI
istemeMEsi halinde geçerlidir. Ya kadın istiyorsa? Üç taksit falan yok!
Gidiyor ve ikna ediyor HUKUK yetkili
merciini. BİR KEREDE
boşayabilir -yaramazlığı sabıkayla menkul-
erkeği!
Kur'an
bunu söylüyor!
<> 2-Bakara/229: O boşama iki keredir. Ondan
sonrası, ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden
bir şey almanız da size helal olmaz. Erkek ve kadın
Allah'ın yükümlü kıldığı görevleri yerine
getiremeyeceklerinden korkarlarsa o başka. Eğer siz de bunların
Allah'ın verdiği yükümlülükleri doğru dürüst yerine
getiremeyeceklerinden korkarsanız, kadının ayrılmak için
hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur...
Evet,
kadın BİR KEREDE hukuken
haklı bulunduğunda ERKEĞİ
boşayabiliyor. Ama erkek, dikkat ediniz, ÜÇ KEREDE bunu yapıyor. Kadın avantajlıdır.
Erkeğin müracaatında ÜÇ
VAKİT vade varken, Kadın TEK
KALEMDE/CELSEDE nikahı bitiriyor. Bunu tescil etmelidir. (Aksi halde
yeni bir adayı Zina sayılıyor.)
Hukuken
tescilli olarak boşanmış kadın dilediği kişiyle
yeniden nikah ve Mutabakat (Flört/birlikte çıkmak) biçiminde bir araya gelebilir.
(Burada varsa çocukların durumu ayrıca konuşulur.)
Erkek
kendi boşadıysa, kadının hiçbir malını, evlilik
içinde biriktirdiklerini ve katkılarını vb. isteyemez.
Ortağız diyemez. Ama kadın kendi boşanıyorsa, MEHİR'ini ister.
Bu
da Kur'an'da kadına erkekten fazla önem verildiğinin TAM bir belgesidir.
Erkek
kadından MEHİR isteyemez.
(Drahoma alamaz.) Ama kadın nikah kıyılırken, mutabık
kalınan bir MEHİR'i
isteyebilir. Boşanmaya başvuran kadın bunu İSTER ve nikah şahitlerinin de dinlenmesiyle ALABİLİR!
Yukarıdaki
ve benzeri ayetler bunları anlatıyor canandaşımız.
<> Nisa/4: Kadınlara mehirlerini
efendicesine verin, şayet onun bir kısmını gönüllü olarak
bağışlarlarsa, onu da içinize sine sine yiyin.
<> Bakara/227: Ancak, eğer boşanmaya
karar verirlerse, şüphesiz Allah, söylediklerini işitir,
kurduklarını bilir.
<>
Bu ayete göre ''boşanmada Allah şahitliği yeterlidir'' denebilir
mi?
Kural
şudur: ŞAHİTLERİN
OLMADIĞI (ölmüş olabilir, korkutulmuş olabilir, tuzakçı
şahit olabilir, o an adresi bulunmuyor olabilir, kayıp
taşınmış olabilir) her davada (Boşanma, alacak verecek
davaları ve her türlü ağır ceza davalarında) şahit
yoksa ŞAHİT OLARAK ALLAH YETER!
Örneğin
iki gencin birlikteliğine anneler-babalar izin vermiyorsa, bu gençler ALLAH'I ŞAHİT TUTARAK
aralarında mutabakat (Mutaa değil) nikahı yapabilir.
Burada
amaç, "Zinanın önlenmesi"dir. Olası olumsuzlukların
(Çocukları olabilir vb.) giderilmesidir. Yani dünya mahkemeleri erkeklere;
ilahi adalet ise kadınlara çalışmaktadır.
Kadınların
bir tek eksiği vardır: Çok erkekle aynı anda evli olamazlar!
(Babanın kim olduğu bilinmelidir ki, miras kime kalacak, kim kendi
çocuğuna soyadını verecek vb. anlaşılsın diye.)
<> Anne soyadının verilmesinde sakınca var
mıdır?
Allah
ilk nikahlı çifte şöyle seslenmiştir: Beniiy Adem!
(Doğum
anneden; soyadı babadan.)
Eğer
babanın soyadını almazsan, en baştan mirasını da alMAMAyı göze almalısın.
(Annenin mal varlığıyla yetinmelisin.) Siyer'de
"Babalarınızın ismiyle >>>> SOYADINIZ ile
çağrılın" vaazı kayda geçmiştir. Doğum
anneye, soyadı babaya verilmiştir. İKİSİ EŞİTTİR.
<> (Veya Anne-baba soyadı, her iki soyad birlikte
olabilir mi?)
İkisi
de bir TİRE koyarak anne ve
baba soyadını veya Hatice Annemizde olduğu gibi
"Zümre" adını kaydettirebilir. Evli çiftler (Çiller'ler
gibi) birbirlerinin soyadını alabilir. Ama bu mutlaka kimlik
bilgisinde "Önceki soyadı" bölümünüde belirlenmelidir.
Yasalara
göre ben baba soyadım olan Heiberg'i (Bir kaç ailede ayrı
telaffuzları var.) beni doğuranın soyadı olan Weissschild'i
kullanabiliyorum. Eğer isteseydim, Mesude hanım'ın bekarlık
soyadını da alabilirdim. (Kimlik bilgisine illa ki eski
soyadınız yazılı olacak) Bunlar törelere vb.
bağlı şeylerdir.
Mesela
bundan bir önceki eşim fransızdır. Boşanma yasalarına
göre boşandığım halde eşim ölene kadar Madame von
Aiberg olarak kaldı.
(Papalık
iki kez evliliği yasaklıyor, ikinci evlilik katolik toplum için zina
ve aforoz nedenidir. Bu yüzden Danielle Mitterand boşandığı
eşinin soyadını taşıyor.)
Kur'an
ise "BABANIN ADI" esas
olması şartıyla "SOYADLAR"
kullanılabileceğini söylüyor (Kaynak: Adem oğulları ve
Havva kızları.)
Siyerdeki
"Babanızın ismiyle çağrılın" ise tam bir
saptırmadır. Burada bildirilen şudur: Babanın bir
soyağacı ismi vardır, zümre ismi vardır, soy-sop ismi
vardır, yani bir DAMGA ismi
vardır. Bu isim S O Y A D I olarak kullanılır.
Ama
Ahmed Hulusi gibi anlayışlarda bu araplaştırılır.
Soyadı Akten olan Ahmed, babasının adı olan HULUSİ'yi almıştır.
Oysa bu yanlıştır. Çünkü Cumhuriyet soyadı
kanunlarıyla aynı soyadını taşıyan GENİŞ bir aile dururken, siz
tutup babanızın adını alıyorsunuz. Komedi
çıkıyor ortaya:
Bir
prens arkadaşımın adı şöyle; Abdülaziz ibni
hışam ibni Osman ibni Bessam ibni..... Bu komedidir. ;)
<> :)
Şimdi
Ahmed Hulusi de ahmed bin hulusi bin a, bin b, bin c >>>>>>
soyadı yasasındaki BİRİNCİ
dedesi olan AKTEN'e... kadar uzar
gider. Bu kadar atanı saymamak için Ahmed Akten deyip kurtulsana!
Kuşaklar
boyu AKTEN soyadını
anlarım ama her bir kuşaktaki şu açmazı anlayamam:
Ahmed
bin Hulusi
Hulusi
bin Mulusi
Mulusi
bin Mehmet
....
Her
bir kuşak kendi babasının adıyla (DİKKAT SOYADIYLA DEĞİL.) anılırsa, bunde
devlet ve mahkemeler de şaşırır.
Demek
ki AVRUPA'da olduğu gibi, TC'de
olduğu gibi soyadınız Z A T E N atalarınızın
soyadıdır. Yani zaten büyük büyük babanızın adıyla
çağrılıyorsunuz.
Bir
SOYADINIZ olsun!
Soyadınız
zaten BABANIZIN adıdır.
Soyadları BİR TEK TEKELDE
toplanır. Yani ilk insan çiftine gider >>>>> BENİ ADEM olur. Hepsi baba
soyadıdır.
Sami
kaynaklarında ayrıca babanın soyadını ALMAMAK hakkı vardır. Havva
çocukları da diyebilirsiniz. (Savaş AY, annesi Şükran AY'ın
soyadını almıştır.) (İkisi de
sanatçıdırlar, buradan selam ve sevgi.)
<> Beniiy Adem!
Evet
dört elif miktarı okuyunca BENİİİİ
Adem oluyor.
<> burada kalmıştık kaptanım (evlilik ve
boşanma konularında)
Tşk,
ama bu baba adı safsatası da anlatılmalıydı. Yani
aklımızda bir kuşku kalmamalı. Haniflik KATIKSIZ püritan bir Allah yoludur.
Ben
soyadını anlatırken, öte yandan da Ahmed Hulusi müridlerine,
"Babanızın adıyla bana kaydınızı
yaptırın" diyor ise bu ikisinden hangisinin ASIL olduğunu anlatmak için bunları yazdım...
Kadının
bir başka eksikliği de şudur: İki veya daha fazla
kızkardeş aynı anda aynı erkekle evli olamazlar.
(Erkeğin böyle bir sıkıntısı baştan yok.)
Yani
şu çok evlilik hükmü dışında hep kadınlar üstündür.
Cennet'te de tek kadın, binlerce hurinin tamamından üstündür.
Allah'ın
işleri böyle, bunlara yorum katamam.
<> bir de şahitlik de erkek üstün.
Onu
saymıştım daha önce. Şahitlik konusunda
hanımların sabıkası var. (Havva anamızdan başlayarak.)
Erkeklerin
yok mu? Var ama, yüzlerine gözlerine bulaştırırlar.
Yüz
bulamayan erkeklerden bir grup yüz bulamadıkları kadın için
"Bir köpekle bestiality halindeydi" diye peygambere giderler.
İftira atarlar, amaçları kadını Yahudi örfüne göre cezalandırmaktır.
Ama
peygamber, dört erkeği ayrı ayrı odalara koydurur ve köpeği
tarif etmelerini söyler. Renginden cinsine kadar herbiri başka bir ifade
kullanır. Hatta biri kördü bile der. (Bir gözü)
Ama
aynı peygamberlerin huzuruna çıkan kadınlar bu işi ince
elediklerinden, iftiraları zor yakalanıyor. Hukuki kanıt izi
bırakmıyorlar.
Fakat
peygamber onları duygusal olarak YAKALIYABİLİYOR.
"Bu çocuğu ikiye bölün, anne+lerine geri verin" diyerek... Oysa
kadınlar bir takım arkadaşlık veya menfaat
karşılığında gerçek anne olmayan için "ASIL ANNE BUDUR" dediler. En
insaflısı, "Ben hatırlamıyorum" dedi.
Erkek
şahit bulunamayınca, peygamber de çocuğun ikiye bölünmesi
blöfüne başvurdu.
Uzatmaya
gerek yok, beni anlıyorsunuz.
<> pardon hocam süleyman peygamber değil mi
Evet.
Süleyman ve Davut peygamberler ADALETLERİYLE
ünlüdür. Onların adaletini Efendimiz bile yapamadı. (Kör'e bile
adalet gösteremedi/Abese suresi.)
Her
elçinin MEŞHUR olduğu bir
şöhreti vardır. (Ötekine üstünlüğü yoktur)
Aslında
biz RÜYADA kalmıştık,
İbrahim'in rüyasında. Bu konu çok önemlidir candaşlar.
Omnijektivizm, hologram bunlar çoooook önemli.
Gerçekleşen
ve gerçekleşmesi ÖTE'de
oluşan A ve B ile AB durumları için o ayetleri saklayalım ve ilk
chat'de başka bir konuya girmeksizin, bunları açalım.
(Şu
anda oturmaktan sırtım mahvoldu. Bir de ev gürültü dolu, beynim
mahvoldu.)
<> bu konuyu çarşamba chatinin ilk konusu yapabilir miyiz
hocam
Evet.
<> ilginize ve bizlere olan emeğinize tekrar tekrar çok
teşekkürler kaptanım
Ben
teşekkür ederim. Ama bu chat'in RÜYA
konusu gerçekten önemli... Onu ihmal etmeyip, sonlandıralım.
<> Teşekkür Ederiz Hocam
Şükranlar
Allah'adır... O dilemezse hiçbir şey olmaz. O dilemezse, şu anda
ben dünyanın en cahil, en unutkan, ya da bunağı olurdum. O dilerse
cinlenebilirim, Hunnes yerine Hannas olabilirim. Müddesir suresindeki Sekar'a
atılan ALİM olabilirim.
Şu anda canımı alır ve bilgi akışı kesilir.
Şükranlar
Allah'adır, kuluna teşekkür etmeye bile değmez. Benim yerimde KİM OLSA bunu yapardı.
Siz
insanlar arasında seçilmiş ve ötekilerden ayırt edilmiş bir
HURİ (Ali İmran)
ümmetisiniz.
Sizler
hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan ve ata
dininden ayrılmış, Hanif bir milletsiniz.
Sizlerden
hangisi benim yerimde olsaydı, bunu yapardı EMİNİM. Onun için teşekküre değemez
-gerçekten-.
Ama
Allah'a hamdüşŞükre değer elbette.
Allah
Hanifliğinizi tescil etsin. Dost edinsin sizleri/-+beni=Bizleri.
<> amin
Allah
yolunda olmak en büyük beratımızdır. İki bağ
arasında bile Allah bu tercihi yapmıştır. Allah HANİF kullarını
kutsamıştır. Üstün tutmuştur.
Peygamberler
arasında üstünlük yok ama, Hanif'in takvaca diğer kalan tüm iyi
ümmetlere KESİN üstünlüğü
vardır.
İbrahim
atamız peygamber olarak diğerleriyle eşittir ama, İNSAN OLARAK diğer hepimizden
üstündür -tekrar ediyorum İNSAN
olarak-. Çünkü Allah ibrahim'i dost edinmiştir.
O'nun
dostunun dostu, Allah'ın da dostudur elbette...
Geronimo
böyle düşünüyor.
RZİ
MİH
BYE
<> teşekkür ederiz efendim
<> bye