Chat n° 214 - Tarih: 14 ocak 2004

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan wow_10sce nickiyle bağlandı

<> selam selam kaptanım hoşgeldiniz

 

Selam selam MİH.

Sitece, bağlantı sorunlarımız var. Ama bunu aşmış bulunuyorum. Umarım çok sık kopmalar olmaz. Sabahtan beri "Aradığınız yönde tüm hatlar dolu..." diyen bir ses.

 

<> Dabbetim hep düşüyorsunuz :(

 

Mirc'den değil, NET'ten düşüyorum. Yani telefon meselesi.

 

<> Dün bir haber vardı: hatlarda onarım

 

Onarımları batsın ne de olsa "DEVLET MALI". Miskinler tekkesi!

Evet ne yapıyoruz? Saat 22.10 daha konuya bile girememişim.

 

<> doğu almanyayı bile iki senede özeleştirdi. Almanlar... Bizler hala Komünist İkdisadi-devlet Teşekküllerinden (KİT) kurtulamadık

 

Evet, bizim sistem daha da komünist çıktı.

Bir yerden başlayalım Vira-besmele.

 

<> Bereket. ber+ek+et neye göre?

 

Böyle bir konu çok ayrıntılarsam anlaşılır. Filolojisi biraz ağır.

Alfabe'nin çıkışı SİNA'dır. Yani Sinaik alfabeden, tüm dünyaya yayılmıştır denebilir. Sina yazısı denmesinin nedeni, SİNA yarımadasında bulunmasıdır ilk örneğinin... Bundan, Sami-latin ve Hind alfabelerinin ÜÇÜ birden çıkmıştır. Ayrıca kiril (Yunan) alfabesi de...

Siz daha sonra linklerden sina yazısını ve bundan çıkan diğer bir alfabeyi Mısır alfabesini de izleyebilirsiniz.

Bu alfabeden çıkan iki tip yazı vardır:

1. Halka açık olan SKRİPT ya da hiyeroglif,

2. Sadece sembolist bilgin, kahin, ruhbanların anlayabildiği KRİPT ya da Hiyeratik.

Sina yazısı Aleph, Beth, Gimmel, Daleth... diye başlar ve sürer. Yunancada Alfa, Beta, Gamma, Delta bunlardır... Aynı harflerin bileşimine Arapça'da EBCeD denmektedir.

Alef daima BİR demektir. Birinci, öncül vb. Kriptosunda ise BİR+GEN diye geçer.

Beta (Beth) ise yunanca yani "İki" kelimesinin kriptolojisini taşır. Yunanca bi+kini >>>> İki parça. Latinceden örnekle Deux Pieces (Döpiyes=İkiparça). Bi+Nary=Di+git >>>>>>>>> biri yunanca diğeri latince İKİLİ SİSTEM demektir. İkisi AYNI şeydir. Kripto (Hiyeratik) kodu ise İKİ+GEN'dir.

Alfa+Beta=Gamma'dır. Ters bir İKİGEN'dir. Üçgen ise DELTA kodudur.

Sonra on+gen'e kadar sürer gider. Örneğin Beşinci harf ETA (Heta, okunmayan H, güzel H ile aynı harf) Dörtgen. Phi beşgen... İlk on harfe kadar bu böyle gider.

Ondan sonrakiler ise KISALTILMIŞ kavramlardır. (ing. U, I, 'r, 'm gibi) KISALTMALARDIR.

Buna göre TAU=YETİNMEMEK, ilerisini de istemek, Z(zeta)=SONSUZLUK/Sonrasızlık ebediyet gibi açılımları vardır. Mesela "Fi tarihinden kalma" dediğimizde, /phi=ÖNCESİZLİK demektir.

Yunan sembolizminde her bir harfin mutlaka bir HİYERATİK/Sinaik kriptosu vardır. S+KRİPT+to denmektedir bu sinaik kripto'ya.

Başlıbaşına bir bilim dalıdır >>> Kriptoloji.

KRİPT >> Gizli yazı/hiyeratik, sadece RUHBANLARA özgü; (Bunun tersi olan AÇIK yazı Script=Yazı Hiyeroglif=Halka açıktır).

Kelime iki sintakslıdır: KRYP+TO.

To >>> Aslı TOHA(r)'dan, Ta-Ha demiştim. Turanca >>> DAHA (more) demek. (En eski yazılış biçimi HUNCA'dan örnekle Taha (taha er=Daha ver))

BİR=ELDE VAR OLAN.

Daha önce de yazmıştım: AGA: iki/ikirmig=20.

İsimleri ÇİFT yapmak için AK/EK/İK gibi son ekler (şak+AK, dam+AK, yan+AK, tut+AK (Çift dudak), yut+AK (biri solunum diğeri sindirim için iki cepheli), böb(r)+EK=Çift fasulye/börülce vb.)

Yukarıdakileri TEKİL yapmak istersen Turanca ON/un/ın >>>> BİR sayısı getireceksiniz. Bur+UN (tek burun), al+IN (tek alan), kar+IN (tek guruldayan).

Bu esasa göre tek şakaklı > Şakın, tek damaklı > Damın, tek yanlı > yanın, tek dudaklı > tutun, iki burunlu > Burak gibi...

(Finno-ogriyen dillerinde de aynıdır)

BİRİKİ > BirikEN şey: bir+iki'den geliyor. Bir+iki+t > Biriktirmeyi sürdürmek >>> T=uTur/Utuz/30 ve uTru=ÜÇ anlamında...

 

<> Kanalda bağlantı sorunu yaşanıyor

 

Millet gelsin devam edelim. Candaşlarımız Millet(İH)'tir. Allah bizlere Halil İbrahim Bereketi versin. (Ber+eke+t >>>>>>>> RZİ, yani parapul kastetmiyorum.)

 

<> amin

 

Gelelim ÜÇ kelimesine yani sondaki TAU/T ile anlatılan ÜÇ. Üç kelimesi şudur:

UT+mak (ütmek, utmak, iddiayı kazanmak). (Bunun yutmak kelimesiyle ilgisi yok. Çünkü Turanca'da yutmak >>>>>> ASLI >>>>>> YOK+ETMEK, Yok'den geliyor.)

Bundan sonra da işler karışıyor. Her nedense, anadil Turanca'da TöRT üç idi. Üç ve dört yer değiştirmiş GİBİ görünüyor. Fakat bu Turanca'da normaldir: mesela Turanca: Sekiz=6'dır, Türkçe=Sekiz ve sekkiz ise 8 olmuştur.

 

<> Six, Sechs

 

(Turanca seks diye okunurdu. Bu dönüşümün nedenini başka bir örnekle açıklayabilirim: Oks=öküz (Yabancı dillerde oxe, ox, ochse, ve bu dillerin türediği sanskritce auksere = Akere = Auks = Axe/aks yani koşumluk kağnıya konan ok/mil).)

Birikitört >>> 1+2+3 >>> BİRİKİTİR+mek (Biriktirmek).

Pekiyi gerçek DÖRT nedir? Gerçek dört ise Kyrq yani  K A R E  demekti. Günümüzdeki Turanca kalıntılarında bunu KIRK diye görebilirsiniz.

(Sanskritçe Qyatra, latin dillerinde quatr, ingilizce quarter vb.) Yine kyrq=Kare, latin dillerinde Carrée biçiminde yer alır. (Birinci e üzerinde aksan/accent var.) Fransızcadan örnek: Petit Carrée (pötikare). Keltçeden örnek: ecarese (ekose=Büyük kare).)

Bir >>> ON

iki >>>>> YİRMİ

ÜÇ >>>>> OTUZ

DÖRT >>> KIRK.

Yani turancada Ön (1), İki (2), Tört (3), Kırk (4) ve Benş (5) idi. Eski mısır gibi Turan atalarımız da 5 sistemine dayalılardı. Bu sisteme ELLİ denirdi. (Elli şimdi BEŞ'in ondalığı.)

Onlu sisteme geçişte ise Altay grubu, özellikle Hunluların ataları büyük kargaşalar yaşadılar.

Beş=PENÇE/pentha vb olan kelimenin Turancası olan Tek el=PENŞ. Bunun ondalığına ELLİG (elli) deniyordu.

Beşten sonrası için SEMBOLLER kullanılıyordu. ONDALIK sisteme geçilince bir karmaşa doğdu:

ART+DI

YET+Tİ

DI vediye yazdıklarım >>>>>> Dİ'Lİ GEÇMİŞ ZAMAN EKİDİR. Bunun MİŞLİ GEÇMİŞ ZAMAN EKLERİ de var:

Art+MIŞ (60)

Yet+Miş (70)

(Di'li ve miş'li geçmiş zaman eklerinin kaynağı budur) Bu iki SEMBOL kelime işin içine girince sayı sıraları kaydı.

Aslında 6 yerine SEKİZ (seks) vardı. Onun yerini ART+TI (Altı) kelimesi aldı.

Seks=6 idi. (Siks, sechs, şeş) Daha sonra ALTI ve sekiz yer değiştirdi.

7 yerine Okuz, Türkçe'de Tukur/tukuz=DOKUZ kullanıldı.

Bir=ÖN, ON kelimesi de gidip 10 yerine oturdu. Seksen=60 idi. Doksan=70 idi.

Ben bile yazarken zorlanıyorum, aklım karışıyor. Ama karıştıran onlar!

Şimdi bu anlattıklarımın ereği nedir?

 

<> Bunu yalnızca Turan karıştırmadı değil mi?

 

Turanca Fin-ugr dillerinde sapasağlam yaşıyor. Onlar yerleşik idi, Altay kavimleri ise göçebeydi. Finliler onlu sisteme epeyce önce geçmişlerdi. Altaylılar ise eldeki beş parmağı bir KÜME kabul ediyorlardı.

Şimdi size bir resim göstereceğim ve bunun kriptosunu yapacağız. Resim şu:

Fare resimi.

Buraya ben MÜZİK gizledim. Yani konuşmadan enstrümanla bunu çalabilirim. Islık ile çalabilirim. Bir fare resmine (Hiyeroglif) saklanmış kripto (hiyeratik) örneksedim. Çünkü:

fa+re+re+si+mi dedim size. Bunlar nedir?

 

<> Nota

 

İşte bu BASİT örnek KUR'AN'DA var. O bir söz ama bir nota/ses/frekans/diyopazon titreşimlerine sahip. Kur'an 7 harf/ses üzerine indirilmiştir derken bunu kastediyordum.

 

<> armoni mi oluyor.

 

Evet Kur'an içinde harmony MÜTHİŞ güzel! Eğer digital/bineer ikili sistemi çıkaramazsanız, işte bu saklı NOTAlara başvuruyorsunuz.

Mesela ALLAH kelimesinin notalarına bakalım:

Elif=1

Lam=0

1001+HU

HU=10 (and/or) 01

Toplamda >>>>> 100110 ve/veya 01

(Bu NOTALAMA sistemidir, AL=1, LA=0 olan digital sistem değildir.)

Şimdi Allah kelimesini açıyorum:

var+sa/yok+sa=HU/o.

Sa/ise eklerini EV (veya) vermektedir. İki ise arasındaki slaş işareti de >>> AND (ve) yerine geçiyor. Yani notayı okuyabiliyoruz: Varsa, yoksa >>> O (hu).

Şimdi, bu rakim idi, gelelim KEHF'ine:

Allah yazarken üç kademe kullanın:

L=0 aşağıda, A=1 ortada, H en üstte birer sıra olsunlar.

Bunu basitçe kağıt kalem ile yapabilirsiniz. Bir deneyin bakalım. (Anlamadığınız yeri sorabilirsiniz)

A (ortaya) bir adım sonra L alta, L yine alta, A ortaya ve ilerletince H en yukarıya. Bunu anlayabildik mi?

 

<> evet

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/07/allah-kehf.jpg

 

Çıkan biçime bakın sanki BÜYÜK AYI/Küçük ayı. Kepçe gibi, hissettiniz mi?

 

<> cezve şeklinde

 

Evet cezve, kepçe biçiminde.

 

<> Arapça mı latince mi yazılacak?

 

Farketmez. Yine yazacaklarınız A, L, L, A ve H'dir. Arapça sağdan sola yazsanız kepçe yön değiştirecek hepsi bu. (ALLA=1001 yönü değişse bile aynı çıkar/Doğu ve Batının Rabbi sırrınca.)

 

<> doğru :)

 

Daha sonra Lailahe illellah'ı da yazabilirsiniz. Böylece bir dalga mekaniği yakalayacaksınız. İŞTE bu dalganın (notanın) bir MÜZİĞİ var.

 

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/07/lailaheillallah-kehf.jpg

 

Bunun tersini de yaparsınız: bir dalgayı KEHF olarak açımsar ve HARFLERE çevirirsiniz.

(Harfi mukattaların bir sırrı da budur. Size TEMEL notaları verir: Elif-Lam-Mim gibi, Ta-Ha-Ya-Sin-Ra-Nun vb.)

Benim örneksediğim biçimde mesela bir kareli kağıda çizebilirsiniz.

 

RENKLER de birebir 7 ANA HARFİN karşılığıdır.

 

Bayraklar bile RENKleriyle bir şeyler anlatır. Veya şekilleriyle...

Mesela ALASKA bayrağına bakınız! (Alaska state) Ne gördünüz? Yani hangi şekiller var?

 

[] http://cdn.redalertpolitics.com/files/2013/05/Alaska-State-Flag.jpg

 

Ne gördünüz? Yani hangi şekiller var?

 

<> büyükayı+ kutup yıldızı?

 

Evet orada (Gökten esin ile) >>>> ALLAHÜVE yazılı. (Allah değil, Allahüve)

 

<> yedi ana harf ile tüm kuran yazılabilir anlamında mı bu, kaptan?

 

(Evet, bu çok zor ama, yapılabilir.)

 

<> bilinçli yazılmış olabilir mi?

 

Evet >>> "Size yakın gökyüzünü YILDIZLARDAN bir ziynet (Mahya) ile süsledik" der ayet! Burada "Size yakın gökyüzü" derken, bizim bakış açımızı anlatıyor.

Şimdi BAYRAK okuyalım biraz da... (Kur'an grafik ve rakimlerine örnek.)

Mesela şöyle bir cümle yazalım:

"Man adasındaki büyük loca Sicilya'ya taşındı". İkisi altı bacaklı oldular ve Yahowa yerine geçti.

Şimdi ben ne dedim?

Boşuna zorlanmayın. SİCİLYA ve isle of MAN bayraklarını bulunuz!

 

[] http://cartype.com/pics/2958/full/isle_of_man_flag.jpg

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/07/isle-of-man-sicilia-flag.jpg

<> iki bayrakta 3 bacak var :)

 

İşte MAN adası locası, bundan sonra SİCİLYA'yı örgütler ve böylece dünyanın en büyük kirli para üssü açılır. (Şaka değil, söylediğim doğru.)

Kırmızı (bordo) renk Mason locasının KADİFE/velvet rengi. Koyusarı ise >>> FİNİKE gemicilerinin flaması. Sicilya Fenikelilerin birinci kolonisi idi. Sicili rakuza(h) derlerdi. (Tescil edilmiş dominyon)

 

<> Bir de Güney Afrika'daki beyaz azınlık hükümetinin bayrağı da aynı şekilde (üç bacaklı)

 

Evet biliyorum >>>>>> IRKÇILIĞIN KALESİ anlamında. Onun linkini verebilir misiniz? Bir ara yazarsınız.

 

[] http://thumb.kweeper.com/10/04/04/80aaffbebe39a2570325a4a8b840aa64_h.jpg

 

Sözü bayraklardan açmışken, bir overrite (overwrite) BAYRAK daha var:

Gelecekte Mighty'ye bir AKTARILMIŞ birlik daha vereMEdiğim için, bunun yerine, onun karşısına dikilecek Süfyanilerin içine "BİZDEN" olacak bir grup oluşturduk. Yani zararlarını azaltmaktı niyetimiz.

Çünkü şu anda köle durumundayız. ABD bastırıyor, AB bastırıyor. Kerkük, Kıbrıs ve Türkiye'yi (AB içine girme açısından) kaybettik maalesef. Bu onların HAMLESİYDİ, satrançı AKP'nin mümtaz ihanetleriyle kaybettik.

 

[] 2016 notu: Kaybedilmedi, karşı hamle bize geçmiştir, mücadele hala devam etmektedir,

 

Kıbrıs, Türkiye ve Kerkük. Bunun karşı hamlesi (oversize'dan resize olarak) ACEH'i gerektirdi. Yani İndonezya'ya el attık. Çünkü Süfyaniye BOL ASKER verecekler.

 

<> http://acehnet.tripod.com/

<> www.geographic.org/flags/new2/aceh_flags.html

 

Evet, evrende rastlantı yok!

 

<> Osmanlı izleri taşıyor aceh

 

Osmanlı değil OVERRİTE izleri taşıyor. Orada Türkiye, Kıbrıs ve siyah şerit ile >>>>>>>> KERKÜK var! TESADÜF MÜ?

 

<> tesadüf değil

 

Durup dururken niçin ACEH? Niçin o BİZİM GİBİ olan bayrak?

Bayrağı gördünüz değil mi? Mighty'nin düşmanlarını AZALTMAK için bir oversize yaptık.

Ne düşünüyorsunuz?

 

<> hayretteyiz.

<> Türkiyenin şansı yok mu hiç artık kaptan

 

Hayır AKP Kıbrıs ve Kerkük'ü SATTI. (Türkiye'nin zaten başbakanı)

 

[] 2016 notu: Kaybedilmedi, karşı hamle bize geçmiştir, mücadele hala devam etmektedir

 

Böylece imzamızı koyduk. Bayrağı ÇİZDİK! Karşı hamle gerçekleştirildi.

Bütün bunları niçin yazdık? Çünkü evren hologramında rastlantı yoktur. Herşey apaçık bir kitapta (overrite, rewrite vb.) yazılmıştır.

 

Konudan sıkıldığınızı söylediğinizden değiştirelim.

Zaten ACEH konusunda ayrıntı vermekten YASAKLIYIM.

(Karşı taraf da okuyor bizi boş durmuyorlar. Hintli yazılımcı arkadaşım, resmen CİA'i telefon olarak tesbit etti. Bu telefon bizi dinliyor. Ama o numarayı aradığınızda Madison Avenue'de bir BAR çıkıyor karşınıza.)

 

Amacım Kur'an'ın rakim-kehf-ses-renk-bayrak vb. cinsinden açılımını ve her ayrıntıyı içerdiğini göstermekti. Şimdi bekleyen sorulara dönelim.

 

<> Remil konusuna uygun ölçekte devam edelim mi?

 

Gördünüz ki, daha REMİL'in bir+iki+m kısmında insanlar sıkıldı. Remil ile dil-bilimin sımsıkı bağlantısı var. Ayrıca bineer cebirin de elbette... Bundan insanlar sıkılacaktır. Cantor da bir Remil üstadı idi.

 

Bu arada anti-kanserojen yemeğimi de ocağa koydum. İki saate kadar pişer. Karnıbahar ve brokoliyi birlikte haşlıyorsunuz. Kuşkonmaz ve sos eklenip ikinci kez kaynatılacak. Salça yerine markette satılan domates suyu alınıyor. Özel olarak salataya da "üzüm yaprağı salamurası" SUYU (yemyeşil bir sudur) eklenecek.

Böylece gribe karşı da önlem hazır.

(Ben kendi başıma soğukta falan grip olmam ama, birinden bulaşırsa olurum elbette.)

Bir de Arjantin köfte yapmıştım: (600gr sığır; 400gr koyun eti, bir büyük ekmek içi ve köfte malzemesi) köfteleri iri ve silindirik yapacaksınız. En üstünü de serilmiş un üzerinde yuvarlayacaksınız. Mısırözü yağıyla kızartacaksınız.

Yanına patates (kızartma veya püre veya köfte biçimindeki galetalı patates) mümkünse mevsim salatası ve ayran vb.

Karnıbahar ve brokoli karmasını zeytinyağlı limonlu veya kıymalı sıcak iki türlü yapabilirsiniz.

Paylaşayım dedim. :)

 

<> afiyet olsun :)

 

Daha değil, iki saati buluyor hazırlanması. Zaten aç değilim. Saat 04.00'de yemeye akortladım kendimi.

 

<> hocam anlamam  yarın yemeğe size geliyorum

 

Beklerim dostlar, herkesi beklerim. Gönlüm bir sofradır (kalbim maidedir). Havuç, patates vb. bunlar DABBE'dendir. Kökü yerin altıdır!

 

<> Bir süredir bir türlü kanala girememiştim. Daha önceki chatlerde geçen konularla ilgili. Emin belde konusu

 

Mekke emin belde değil; KABE emin!

Araplar istedikleri mankeni vb. çarşaf giydirip, peçe takarak gümrükten geçiriyorlar. Bu işi evde değil, Mekke'nin LÜKS otellerinde yapıyorlar. Pencerenin karşısında KABEYİ MUAZZAMA manzarası vardır -mutlaka-. Mankenler genelde İtalya'dan getiriliyor. Eğer grup olarak gelmişlerse, değiştirmek de sorun olmuyor. Bu onların GÜNLÜK işlerinden...

Özellikle ramazan'da avrupa'ya kaçıyorlar. Kokain dahil içkiyi gırla içiyorlar. Sonra da ÇARŞAF PEÇE içinde (Asla yüzleri açılmaz ve aranmazlar. İsterseniz terörist erkek bile getirebilirsiniz.) "Memluke" hatunları otele yerleştiriyorlar. Mekke'ye gittiyseniz bilirsiniz; tüm oteller illa illa KABE'ye bakar! Kabe'ye karşı aşk başkadır. (İmza araplar)

 

<> saudiler ve diğer emirliklerin yöneticileri zenginleri mi yani bir zümre mi bunu yapan araplar?

 

Ben bunları kastetmiştim. Mekke emin değildir, Kabe emindir. Çünkü KARATAŞ (Hacerül esved) önemlidir. Arafat dağı ve Hira da emindir...

 

<> kalu belada yaratıldıkdıktan sonra cin ve ins olarak imtihan istedik. cennette yaratıldık diğer huriler gibi. Hata yaptık dünyaya sürgün geldik. Hata yapmasaydık ne olacaktı. Şu an cennetteki hurilere imtihan yok mu? Cennet imtihan sonucu bir ödül değil mi?

 

Aslında HURİLER cezalı! Yani "Koza artığı/Posa" ürünü. Nasıl ki melekler NEFS istemediler, imtihandan kaçındılar, Huriler de NEFS fakat yanında "CENNETTE emniyet/selamet" istediler. Böylece BİRİNCİ sınıf değil; ikinci sınıf İNSAN oldular.

Yani şeytan da ebedi cehennemi istedi -düşen melek olmasına rağmen-.

Zebun (Zebani) denen melek takımına da CENNET,  ö l d ü r ü c ü  etki yapıyor. Zebanilerin CENNETİ >>>>>> CEHENNEM'in ta kendisidir.

Huriler, "Cennetin sahipleri değil; domest"leridir. Sahibi insanlardır! (XX ve XY iki cinsidir.) YY ise hizmetlilerdir, MÜLK içindendirler.

Rabbim sizleri bir gün -ergeç biiznillahi- cennete koyduğunda, göreceksiniz ki, ve diyeceksiniz ki: "İYİ Kİ HURİ DEĞİLMİŞİM, TÜM GEZEGEN BENİM MALIM, ONLAR DA BENİM HİZMETLİLERİM".

Yani Hurilerin seçimlerinin bir bedeli var! Meleklerin de öyle, insanın iki cinsi gibi MALİKÜL MÜLK olamıyorlar, mülkün bir parçasılar. (MeLeK >>>>> Mülk şahıs demek.)

Huri (Aryaca ve latince Chorus) da bir sanat topluluğu görünümünde. Chorus ne demek?

 

<> koro

 

;) Evet, KHORU (arya) dan geliyor.

 

<> Revü topluluğu örneği

 

Her türlü topluluk demek. Eğlendiren zümre demek. EĞLENEN ise insanın erkeği ve dişisi (Nisa). Yani şükür ki, biz MÜLK değiliz, Mülkün sahibi MELİK'iz. Melek ve Huriler de >>> MÜLK (memluk).

 

<> Peki hata yapmasaydık cennette, ne olacaktı?

 

Cennette ne olacaktı sorusunun yanıtı "Şeceretül Melune ve onun incir yaprağı" sırrında... Ama bunları RABBİM bildiğinden, sürekli Adem  Z Ü R R İ Y E T İ  demekteydi.

Nasıl kovulduğumuz ile ilgili ayetleri yazabilirseniz açıklarım. Ben de bir whoop için ayrılıyorum bir dakika kadar...

 

<> Bakara-35: Biz: Ey Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.

<> Bakara-36: Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.

<> Bakara-38: Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.

<> Araf-22: Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.

<> Araf-27: Ey Adem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onlarıgöremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık

<> Taha-120: Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Adem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez-çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?"

<> Taha-121: Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı.

<> Taha-122: Sonra, Rabbi onu arıtıp temizledi, onun tövbesini kabul edip kendisini iyiye ve doğruya kılavuzladı.

<> Taha-123: Allah dedi: "İkiniz birlikte inin oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir hidayet geldiğinde, benim o hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur."

<> Taha-124: Kim benim zikrimden/Kur'anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar bir geçim vardır; kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.

 

"121: Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı."

Yukarıdaki ayeti düzeltiyorum:

ikisi (Üçü değil, Huri yemiyor) o yasak ağaçtan (Kalu Belada nefsimizin sınandığı açlık ağacı) yediler. Bundan itibaren "SAKLI organlarını" gördüler. (Çirkin diye bir şey yok) Sündüzlerinde (Cennet derisidir) açılan bu gediği yapraklarla kamufle etmeye çalıştılar.

Şimdi saklı organları nasıl keşfedersiniz?

Cennet'te herşey ÇOK BOYUTLU (11 boyutun tamamı) fakat bir tek LANETLİ AĞAÇ üç boyutlu.

Şimdi sizlere bir test yaparak bunu anlatmaya çalışacağım:

Bir rugby topu çizin. Ortasına da bir futbol topu koyun. Bu nedir?

 

<> göz

 

Devam edelim: Sonra da iki francala ekmeği biçimini topların önüne koyalım. Bu nedir? (Artık göz değil)

Futbol topu=Baş/kafa

Rugby topu=Omuzlar

iki francala biçimi=Bacaklar

Demek ki YUKARIDAN bakıyormuşum. Ama o oturmuş -ki bacakları da görünüyor-. Tabii dize kadar olan kısım görünüyor. (Bileğe kadar olanlar değil)

 

Bu bir kadın olsun, çıplak olsun!

Çıplak olarak görmüyorum ki???????? Bir insana 90 derece dik bakıyorum çünkü.

Bir de bu VASAT bakışın VİTİR'i var. Yani o kişiye alttan bakıyorsunuz. (Ki bunu yazmıyorum, siz canlandırın.)

Bunları niçin yazdım? Neyin  M İ S A L İ N İ  verdim dersiniz?

"Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar."

"yerleri kendilerine açıldı"

Burada 11 boyutun KÖRÜ oldular ve olayları sadece VERTİCAL olarak kavradılar. Üçboyutlu-yatay olarak birbirlerini gördüler.

ARKADAŞLIK/PLATONİ duygusunu yitirdiler. Oysa onlar orada ebedi gönül arkadaşlarıydılar. 11 boyutun doyulmazlığıyla bakıyorlardı. Üçboyut gözlüğü dışında tüm diğer 8 boyutun KÖRÜ oldular.

Kalu Bela ağacı onlara birçok şeyi hatırlattı. TEK BİR NEFS iken, birbirlerinden ERKEK ve DİŞİ olarak ayrıldıkları TEK BÖLGEYİ hatırladılar. O Bölge çokboyut içinde "KÖR NOKTA" idi. Ama boyut körlüğü nedeniyle, o kör noktayı gördüler.

(Körnokta gerçek bir örnek/misaldir. Kürenin tek KÖR noktası yani beyne giden sinirlerin çıktığı göz olmayan göz noktası.)

Artık biliyorlardı >>>> nereden ayrıldıklarını >>> BİTİŞİKKEN, şimdi de yeniden BİRLEŞMEYE koşuyorlardı.

Lanetli ağacın yaptıkları anlatmakla bitmez! Sadece bir özelliğini anlattım.

Kalu Bela surborusunun İÇİDİR. (Allah Rahmi) Orada kar taneleri gibi RUH(lar) idik. 11 boyutlu yaşayan...

Orada 11 boyutlu olmayan tek şey AÇLIK AĞACIYDI!

Allah, bizi sınarken, sürekli besliyordu o sözü edilen ağaçtan... SON OLARAK o ağacı yani besini yasaklayınca, nefsimiz YENİLDİ ve "Tamam be yaw, benim Rabbimsin, haydi bana ağaçtan besin ver" diyen küstah nefsimiz, Ebu Süfyan'ın sözünü söylemişti: "Eslemna!". Yani SELAMET istememiş, "Teslim oldum" demiştir. Düşmanına yenilen biri gibi...

O ağaç, biri Sidreye diğeri cehenneme Zakkum olmak üzere BİTİŞİK kondu. Yani ağacın kendisi Sidretül Münteha'da biter -ki bu kutsal yanıdır-, Mel'un yanı ise Zakkum ağacıdır.

(Zakkum ile ilgili ayet lütfen.)

 

<> Saffat/62-67: Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? - Biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır. - Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır. - Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir. - Cehennemlikler ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar - Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.

<> Duhan-43-46: Şüphesiz zakkum ağacı - Günahkarların yemeğidir. - O pota gibi karınlarda kaynar. - O, kızgın bir sıvının kaynaması gibidir.

 

Başka ayetler var mı? (Zakkum konulu)

 

<> Vakıa-52-56: Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. - Karınlarınızı onunla doldurursunuz - Üstüne de kaynar su içersiniz - Susuzluk illetine tutulmuş kanmak bilmeyen develerin içişi gibi içersiniz - İşte ceza gününde onların konuklukları (ağırlanışları) böyledir.

 

Dikkat ediniz ki, cehennemde ebedi kalan bile illa ki BESLENECEK!

Zakkum, cehennemin dibinden çıkar. Yani cehennem yerçekimine bağımlıdır. Oysa Tuğba ağacı ARŞ'tan yere doğru açılmıştır.

Cennetlikler bunların enfes yiyeceklerini alttan toplarlar, demek ki Cennet'te ÇEKİM ters. Yani yere sağlam basıyorsunuz AMA, dilerseniz yükselip uçabiliyorsunuz.

Bu bildiğimiz uçmak gibi değil. İpucu olarak, ırmaklar AŞAĞIda ve her yöne (başyukarı da) akıyorlar. Bu yerde bir çekim olduğunu fakat, yükseldikçe bunun sıfıra kadar vardığını gözlemleyebiliyoruz.

Ama şeceretil Mel'une, Tuba ağacı gibi değildir. KÖKÜ YERDEDİR! Kökü yerde olan ağaçlar >>> ZAKKUM serisindendir. TUBA serisinden değillerdir.

(Tuba ile ilgili ayetler lütfen. Tuğba da deniyor)

 

<> arıyoruz profesör

 

O zaman Sidretül Münteha'ya bakınız. Aynı şey.

 

<> Altlarından ırmaklar akan köşkler... Köşkler daha mı yukarıda?

 

(Çağlayanlar içeride), Eğilip bakmak gerekmiyor, 11 boyutlu olarak tamamını görüyorsunuz. Bakışınız o şeyi 360 derece görüyor. (Oysa 3 boyut körlüğünde tek bir yönden görürsünüz. Adem-Havva da bunu yaşadılar. Gördükleri TEK ŞEY'i de yapraklarla kapatmaya çalıştılar.)

 

<> Necm/14: Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında. - 15: O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe

 

Sidretül Münteha VARILACAK CENNET'tir. Yani işin GİRİŞİ. Tuğba ağaçları da bundan sonra başlar. Çıkışı ARŞ'tandır.

Sidreye doğru her yere her yönden (11 boyut yönünde her yerden), cennet ehline eşsiz dekor, serinlik, koku, müzik, elbise, yiyecek vb. olarak sarkar. Dileyen onu kendine yöneltir -tıpkı kuşları yemek üzere kendine yönlendirdiği gibi-.

Bunları canlandırmak çok zor. Çünkü Cennet'te hiçbir şey dünyadan bir şeye benzemez! Renk sayısı 7 değil sonsuzdur. Nota sayısı da sonsuzdur, 7 değildir. Gürültü yoktur, her ses bir notadır ve CHORUS'un dilinde şarkılar olur.

Ben ne kadar anlatsam BOŞ, çünkü bu yasalar bildiğimiz evren yasaları değil! İnsanlar TEK bir şeydir. (Hücre, organlar vb. yoktur) Tamamen tek hücrelilerden arındırılmıştır. Tertemizdir -inanılmaz- hiç kirlenmez, bildiğimiz hiçbir organik artık bırakılmaz, tersine her ürettiğiniz şey inanılmaz güzel kokar. Sonsuz koku içinde ÖZEL bambaşka kokular...

Orayı görmedim elbette, ama ayetler böyle diyor. Ben de onları deşifre ediyorum sizlere... Dualarımla sizleri oraya uğurlamak üzere anlatıyorum bunları... Belki ben de affedilir gelirim -randevuya-. Allah affederse... Günde 10 yalan banko söylüyorum, nasıl affedileceğimi de bilmiyorum.

 

<> amin

<> alt cennettekiler üst cennettekiler birbirlerini nasıl ziyaret ederler??

 

ZİYARET yoktur, sadece 11 boyutlu GÖRÜŞ ile bu mümkün olur. Dileyen cennetlik cehennemdekileri de görür -şükreder-.

Cennet uzayında MESAFE yoktur. Her nokta birbirine bağlıdır. (Paramatematik) Sen annene, en sevdiğin bir arkadaşına, torunlarından birine vb. MESAFESİZ komşusundur. Yeter ki CANIN KİMİ ÇEKİYORSA onu dile, KOMŞU cennet o kişiye ait oluyor o anda...

Bu mekanizmayı anlatmak çok zor. İki nokta arasındaki en kısa mesafe DOĞRU parçası değil, iki noktanın ÜSÜSTE çakışmasıdır.

Bilmem anlatabildim mi, candaş?

 

<> çok iyi anladım Mutmainlik

 

İşte MESAFESİZLİĞİN nedeni 11 boyuttur. Yani tıpkı RABBİMİZ gibi şahdamarının İÇİNDEYİZ, herşeye, herkese, her noktaya EŞİT olarak mesafesiz bağlıyız. Ama evrenin yaratılışında 7 saklı boyut yüzünden bunu yapamadık. Yani açılan dört boyut, MESAFE gerektiriyor.

Dünyadaki tüm kentlere uğramak şartıyla EN KISA otoyol nasıl çizilir?

Bu dört boyutlu uzayda imkansız; fakat 11 boyutlu uzayda, tüm kentler uzay yürüyümü ile üstüstedir. Tek bir noktada tüm kentler yer alır. (Süper uzay doğası budur.)

Bütün bunları AYETLER anlatıyor, oradan buluyorum. Yoksa oralara filan gitmedim, bana keşif kapıları da açılmadı -ben evliya mevliya değilim-. Keşfettiren sadece KUR'AN'dır. Kur'an anlatmış, ben dinlemişim hepsi bu.

Hiçbir zaman kur'an okunurken başımı sallama ve cezbe triblerine girmedim.

Kur'an huşuyu (Haşyeti) ve vecdi (ekstazi) sever fakat, trib maskaralıklarına riya diye bakar.

Kur'an BİR İNSANDIR, BİR DOST! Yani dostunla riyasız, törensiz, samimiyetle ne yapıyorsan onu KUR'AN İLE yapınız. Yerde uzanıp okuyunuz gerekirse.

Kur'an sizin başınıza bir polis değildir! O Allahsız gardiyan değildir! O dosttur!

O dostu farketmeyen "des dur!" diyerek Kur'an'ı kendinden uzaklaştırıp, Hadis ve menkıbe zırvalarına yönelir. Bu da afettir ki affedilmezlerdendir.

Kur'an bana NE ANLATIYORSA o size de anlatıyor -ASLINDA- tüm dosdoğruyu ve ayrıntıları,

ister ikili sistem

ister 7 ses

ister inse

ister cinse

hepsine muazzam bir ansiklopedidir o.

Son fasikülü asla çıkmayacak. O Bitmeyen senfoni gibidir.

Efendimizin emanetidir.

Ehlibeyt BİTTİ! Kuran ise EBEDİ emanettir.

Efendimiz sadece Kur'an ile ahlaklandı. O sadece Kur'an'ı indirdi.

O bir müjdeciydi, uyarıcıydı. Müjde ve uyarı bizzat ARKADAŞINIZ KUR'ANDIR.

Resulullah da GİTTİ, Kur'an size ebedi kaldı.

Tadını çıkarın, çünkü inanılmaz bir dosttur o Allah kelamı...

Tadına varın, sefasını sürün İLİMLE.

İlimsiz Kur'an olmaz! Cehaletin KUR'AN'DA ne işi var? Kur'an Allah kelimesidir. Allah El Alim'dir. ALİM olan Allah'ın cehaletle ne işi var?

Yazıklar olsun o Süfyanilere! 10 bin kişi Fatih'de bir cami avlusunda cenaze namazı kılıyorlar. Sakalı öpülen zat ise "Alimler alimi" imiş!

 

Şunu birinci Haniffetic kural olarak belirlemiştik. Yineleyeyim:

DİN BİZİM İÇİN VAR!

BİZ DİN İÇİN VAR DEĞİLİZ!

Çünkü din bize değil, ALLAH'A mahsus kılınmıştır. Dini kişilere (Resulullah, 3m, ben ve klasik kişiler dahil) has kılmayın. Din Allah'a hastır. Kılık kıyafetle (Kürdistan kıyafetidir, islamla ilgisi yoktur) din olmaz.

Allah beni DİN için değil; bizzatihi kendisi için yarattı. Dinden bana ne? Ben din gününün sahibine bakarım ve dini kendime değil; Allah'a has/halis kılarım.

Sünneti Muhammedi >>> Dini Muhammed'e has kılmaktır.

Şafii >>> Dini parçalayıp Hanbeli'ye vs. has kılmaktır.

Sünnetullah >>> Din'i Allah'a has kılmaktır!

 

<> 4/146; 7/29; 10/22; 29/65; 31/32; 39/2,3,11,14; 40/14,65; 98/5

 

Bizden istenen kişilerin ipine tutunmak değil; TOPLUCA Allah'ın ipine tutunmak/tek ipe tutunmak ve [candaşın] belirlediği ayetlerdeki YEGANE emir olan DİNİ ALLAH'A HALİS/HAS kılmaktır.

Ben din için VAR değilim! DİN benim için var.

Ben ayakkabım için var değilim, ayakkabım benim için var. Ben para için var değilim, para benim için var! Ben Cennet için var değilim, Cennet bizler için var/vaad. Veya Huri veya sevgili, onlar benim için var.

 

<> 109/6 " le küm dini küm we liye din "

 

Din BİREYSELDİR, benimle Allah arasında, ben din gününün sahibine borçluyum. DİNİNE değil, benim sorumluluğum Allah'adır, dine değil.

Ben yalnızca ona kulluk ederim, ondan yardım isterim.

Ne efendimizden şefaat, ne şeyhlerden tavassut istemem! Ben sadece Allah'tan isterim.

Allah herbirimizi "TEKBAŞINA" yarattı, "Onu bana bırak" dedi ÜÇÜNCÜ şahıslara...

Biz Allah ile şahdamarından yakın BİR+L+İKİ/Birliğiz. Onun birliği BİR, ben ise L=0, İKİ=yarattığı kuluyum. Allah ile BİR olamam ama, BİR+LİK olurum.

O birliğin adı Hizbullah'dır/Allah hizbidir. Bunun tersi Şeytan hizbidir.

 

<> vahdet-i mevcud, vahdet-i vücud, vahdet-i şühud, pantheism yok

 

Evet, HANİFLER din için yaşamaz!

Hele geronimo ASLA!

Demek ki ben öteki chat'e gitmek durumundayım. RZİ... Bye candaşlar.

 

<> Elinize gönlünüze sağlık

<> slm slm

<> herşey için tşk. ederiz hocam

<> bye bye