Chat n° 211 - Tarih: 05 ocak 2004
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] kaptan
wow_10sce nickiyle bağlandı
İki gündür ilk kez
kanala girdim nihayet, selam selam Millet! Selam selam MİH.
<> selam selam dr hoşgeldiniz
"Fıtık
olmak" denen bir şey var ya, öyle oldum. İnatla direndim ve ŞİMDİ ancak mirc'e
girebildim. Şu anda aslında "Mucitlik üzerine
çalışıyorum". Yani işbaşındayım. Bu bir
chat değildir, "Biraz kaytardım" hepsi bu. :)
<> iyi ki geldiniz kaptanım, özlemiştik sizi
Ben de özlemiştim ama
bir kaç dakika kalıp gideceğim. Çünkü "Türk mühendisler"
beni bekliyor -tam tekmil-, bekletmek ayıp olur.
<> nasılsınız?
Teşekkürler
öğretmenim, çok iyiyim. Manisa'da ve İzmir'de fırtına var.
Yıldırım çakıyor. Gök gürlüyor.
<> aman Kaptanım havalar soğuyor, kendinize dikkat
edin
Benim soğuktan yana
hiçbir endişem yok candaşım. TARZAN gibi soğuğa aşılıyım
neredeyse... Hyperboreal olmanın bu avantajları var.
17 mühendise "DERS" vermek zorundayım. Ders
ise iki dakika önce başladı.
<> Kaptanım çarşamba görüşebilecek miyiz
Elbette görüşeceğiz
Allah'ımız inşaa ederse, ben chatlere sizlerden daha fazla
mecburum.
<> dr. son yazınızı (on air/on time) okuduk
eklemek ve/veya açıklamak istedikleriniz var mı?
ON AİR bir yeni
sayfanın kodudur. Etki'nin tepkisi'dir.
<> Kaptanım Dr. Seçkiner Görgün kimdir? (bugün star tv de
olacakmış)
Seçkiner??? Yabancı
gelmedi ama tam çıkaramadım. Bir yerden duymuşluğum var
sanki [candaş]. Bildik biri ama
çıkaramadım????? Vestel'den mi?
<> buluşlarıyla olay yaratan adam
Tamam hatırladım.
Ben de okumuştum bir yerden, belki de grup yazılarından okudum!
<> telefon ve tv'lerin kapsama alanını
genişletmiş.
Çok ilginç. Onu dinlemek
isterdim. Saat kaçta çıkacak?
<> saat:22.10 da. Türkiye de ilk yapay kalbi icat etmiş,
Mekanik kalb daha önce
yapılmıştı. Milyon kişi kullanıyor diye
biliyorum.
<> bilgisayarın kapasitesini adeta sonsuza
çıkardı diyor gazete.
Bizim de amacımız
bu, ama bunu Hintlilerle yapmaya çalışıyoruz.
<> KALP ve FUAD kelimeleri arasında ne gibi farklar var
-kısa- bir açıklama yapar mısınız?
Kalp mi, Kalb mi? (Arapça
kalb mi?)
<> kalp
KALEP >>> Sanskritçe >>>>> MATRİX veya KALIP
almak demek.
Yine Fuad
>>>>> Sanskritçe/Tibetçe >>>>> FOHAT. Fohat'ı linklerden
bulabilirsiniz. "Ölüler kitabında" da var. Fohat
>>>>> Fayda/Yarar demek. (Müfid kelimesi gibi)
<> "Each atom breathes through Fohat." HPB.
"The Fifth Breath is the fifth of the five breaths (Vibrations) which
brought life force into manifestation." Hilarion.
Fohat'a da MASON locaları sahip
çıkmış. :((((
Ezoterik öğretilerle
ilgili hangi linke baksak bir piramit, mason gözü (Yahova'nın gözü)
sembolleriyle karşılaşıyoruz. Herşeyi kendilerine
tornistan etmişler.
Evet, 21.00'e kadar KAYTARMAM resmileştirildi. :))
Kalb ve Fuad kelimelerinin
hangi yönden ilgisini sordunuz [candaş]? (Arapça sözlük anlamlarını
mı?)
<> kuranda kalp diye çevirdikleri fuad kelimesi
Fuad, ya da en eski
adıyla fohat, kalbin ferah alanı demektir. Allah şah damarından/aort'tan
daha yakın. Ama Kalb mekanı ondan da GENİŞ.
<> onu kalbine ağır ağır
okutacağız diye meal edilen yerde fuade kelimesi geçiyor... bazı
sözlüklerde kalbin müşahede ile ilgili tarafı diye
adlandırılmış
Allah için kalb
>>>>>> en geniş damar/çap anlamında, Allah'ın
tecelli ettiği gönül mekanı anlamında. Kalbe kadar TÜNELLER'in (Damarlar diyelim)
dışındayız. Ama KALB
ile açılan bu Allah virtual mekanın da İÇİNDEYİZ.
Allah'ımız:
1. Herşeyi İHATA eder (Kuşatır)
2. Herşeyi İSTİLA eder (Nüfuz eder)
3. Özel olarak ARŞ'ı istiva eder;
4. Özel olarak Kalbi FUAD eder.
Kalb İÇ çekirdek; SADR
(Göğüs, sine, kaburga diyelim) ise DIŞ
ZARDIR.
Kalbinde arıza (Maraz)
olmayanların dışı sadr mekanı da genişler. Bu
genişlemeye inşirah denir.
Kalbin genişlemesine de FUAD denir. Aslında Kalb sadr=Sine
gibi genişlemez.
Kalbin genişlemesi
>>>>>>>>>>>>> İÇ-DIŞ
olması anlamına gelir. Yani işleviyle genişler,
hacmıyla genişlemez.
Tabii burada kastettiğim
"ALLAH MEKANI olan GÖNÜL
mekanı"dır.
Tüm akıl-bilim
nasıl ki bir kg beyin ile temsil ediliyorsa; tüm bunlar ve duygular da KALB ile temsil edilir. Yapay kalb
takılsa bile, GÖNÜL MEKANI bundan etkilenmez.
<> suptil duble olan soldaki kalb?
Bizlerin CPT ilkesinin CP
ikilemesine göre, bir de SUPTİL
DUBLE'miz var. O dubledeki anatomi
atlasında KALP
sağdadır. Barsak sistemi yoktur, bunun yerine bir
nihayetsiz/sonuşmaz metalik kordon benzerinde göbek bağı
vardır.
Yine suptil Duble'mizde RAHİM yoktur, bunun yerine geçen RAHMAN organının adresi
Kaburga içinde ve diyafram üstünde görünmektedir. Bu bizim KALIBIMIZ >>> Kalbimizdir.
Suptil Duble ile ilgili çok
deney yapıldı. Şunu dikkatle izleyelim:
1. Sözde RUH çağırma seanslarına gelenler CİNLERDİR.
2. Cinler daima Media
(aracı) kullanırlar ki bu kimseler kesinlikle cinlenmişlerdir=Medium'durlar.
3. Kendini Ruh diye yutturan
Cin, "Transmission" ya da media/mezzo olarak Medyumu işgal eder.
4. Medyumun
ağzından PERİSPERİ
denen örümcek ağı kıvamında dokunma algısı veren
bir fluid (seyyal) organik kirli beyaz bir maddeyi medyumun ağzından
dışarı alır.
(Suptil dublede
bağırsak sistemi, kolon-anüs vb. yoktur. Ağız ise
vardır, tek çıkış yoludur.)
5. Çıkan madde tamamen
bir KIVAMLI DOLGU maddesidir.
6. Bu maddeyi bizler de
laboratuarda yapabiliriz:
a. Laser hologramı
oluşturulur -ki hayalidir-
b. Ancak lazer demeti bir SINIR çizme özelliğine sahiptir.
Yani ışıktan 3D bir görüntüye "Kıvamlı
köpük" verip dondurursanız, görüntünün KALIBI alınmış olur.
7. Sözüm ona Ruh da bu
kıvamlı köpüğü bizden almakta, dışarı
akıtmakta -medyumun ağzından elbette-.
8. Sırada show
vardır: Dışarı alınan "Kıvamlı
köpük"ten cinler için pek kolay olan Hallu-gram (Hallucination denen
gramm) oluşturulur ama bu görünmez. Onu görünür kılmak için medyumun
"Kıvamlı köpüğüne" yani Matriks kalıbına
ihtiyaç vardır.
9. Kurnaz cin, oradaki
birinin (mesela dedesini soran bir katılımcının) dedesinin
fotoğrafını üç boyutlu olarak çizer.
Bu görünmezdir. Onu görünür
yapacak olan Medyumdan akarak dışarı gelen Perisperi
(Kıvamlı organik köpük) denen şekilsiz şeydir. Bu şey
Laser ışığına duyarlıdır. Yani böyle
seanslarda bildiğimiz ışık kullanılamaz, çünkü köpük
şekillenmez. (Onun için hep mum ışığında ruh=cin
çağrılır.)
10. Suptil duble bunun gibi
bir şeydir.
İşin tuhafı,
Medyumun kendisi de olduğu gibi dışarı
taşınabilir. Yani Medyum'un içi boşaltılır ve
dışarıdaki kendisine nakledilir. Mesela, oturduğu yerde
medyumun içinin boşaldığını sadece
"Hologramının" kaldığını, içeriğinin
ise "Ötedeki" kendi kalıbına (matriksine) dolduğunu
görürsünüz.
Bu çoook ender de olsa
vardır.
Bir tür Demateryalizasyon
hatta bir tür kısa metrajlı ışınlama gibidir.
Boşalan bedenin yerinde kalan VARLIK
ise sadece "Hollowman" filmindeki karakterin su içinde şeffaf
çizgi biçiminde görünür olması gibi saydam çizgilere sahiptir:
Bu çizgilerde beden
kalıbı aynı fakat iç organlarda CP simetrisi vardır:
Kalb soldan sağa
geçmiştir.
Alın
boşluğunda Nurani bir ışıma vardır.
Boşaltım ve üreme
sistemi yoktur. (Kirlian bedenimizde vardır halbuki...)
Göğüs bölgesinde bir KEHF açıklığı
dışında sanki beherglas içindeki su gibi dolu görüntüsü verir.
Ancak su gibi büyüteç/mercek etkisi yoktur. Görüntüyü cam gibi görürsünüz,
arkasındaki nesneleri de görürsünüz.
Kemikler dahil tüm
hücrelerimiz, Perisperi denen ÖZ
maddeye dönüşebilir, zayii olabilir veya tersine bir başka yere
taşınabilir.
Ne var ki, burada konu CİNLERDİR. :(((((( Yani olan
bitenin Rahmani ruhsal bir tarafı yoktur.
Rahmani olan sadece Suptile
Double'mizin Allah tarafından yaratıldığıdır.
Tibet Lamaizminde ve
Hinduizmde KALB (matriks) kelimesi
>>>>>>>> KALIP
demektir.
Kalb bir şeyi bir
başka şeye çevirmek (tekabül ettirmek, kalbettirmek).
Hatta olumsuz anlamda KALB para basanlara Kalpazan deniyor.
Soldaki kalbimiz yerine
sibernetik bir kalb, yapay kalb takılsa bile, asıl işlevi gören
Suptile Double'deki SAĞ TARAFTAKI kalb mekanıdır.
Yapay kalbin işlevi mekaniktir, yani mekanik bir pompa görevi görür.
Ama CP Kalb dublesinin vibrasyonu olmakla birlikte mekanik hiçbir
tarafı yoktur.
İşte bu duble
kalbimizin titreşimlerine/impulslarına FOHAD denmektedir. Kur'an'daki karşılığı
da FUAD'dır. Tamam mı?
<> ok, teşekkürler
<> GÖNÜL'den teşekkürler. kalbimize inşirah verdiniz
Allahımız ilmimizi ve size olan sevgimizi arttırsın
Amin, hepimize/milletimize
temenni ederim.
<> Dr. zamanımız var mı? varsa iki soru
gelmişti.
Kurs vereceğim
öğretmenim, kursiyerler benim için fedakarlık yaparak kalacaklar.
(aslında 45 dk. sonra evlerinde olmak vardı) Biraz daha zamanım
var öğretmenim.
<> ok :)
<> cehennemde azap sonsuz mudur? (ateist, münafıklar
için) sonsuza kadar sürecek mi yani
Cehennem aslında İPTAL edilmesi gereken bir
yapıya sahiptir. Eğer ŞEYTAN
olmasaydı ve insandan şeytanlar olmasaydı, Cehennem Siccin dahil
geçici olarak üst katları kapatılacaktı.
Şeytan'dan
aşağısı ate-ateist değildir; (Çünkü onlar
inanmadıkları herşeyi görmüş olacak ve
inanacaklardır.)
Şeytan
imanlıdır, Allah'ı İNKAR
etmez, TEK olduğunu da bilir.
Yani Allah'a oğul yakıştıranlar veya Efendimizi
-adını koymadan- ikinci bir tanrı ilan edenler, ŞEYTAN'DAN DA AŞAĞIDIR.
<> 8/48: Şeytan onlara, yaptıklarını süslü gösterip
şöyle demişti: "Bugün size galip gelecek kimse yok, ben
yanınızdayım. "Fakat iki topluluk yanyana gelince iki
topuğu üstüne çark edip şöyle dedi: "Ben sizden
uzağım. Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah'tan
korkarım. Allah'ın cezası çok şiddetlidir."
Bunların tümü iman
etselerdi veya olmasalardı, Cehennem yine kaçınılmaz olarak EBEDİ bölümler içerecekti.
M Ü N A F I K ise işte aslında
EBEDİ cehennem bunlar için
tutuşturulmuştur.
Şeytan, ateist,
başka her dinden kafirler vb. OLMASAYDI,
bu kez sadece MÜNAFIKLAR için e b
e d i cehennem FARZ olacaktı.
<> 4/145: Şu da bir gerçek ki ikiyüzlüler, ateşin en alt
katındadırlar. Onlar için bir yardımcı asla
bulamayacaksın.
[Candaş] sana
bayılıyorum. :) KUR'AN SENİNLE KONUŞUYOR, anında bulduruyor kendini! TAM YERİNDE AYETİ
yazıyorsun. Böylece benim ASLA
nefsimden konuşmadığım, tüm sözlerimin sadece Allah
kelamı olduğu sayende tescil oluyor.
<> Biz gibi canlı
Üstelik Kur'an'da CANLILIK yanında devasa bir
özellik daha var: Y A L A N hiç yoktur
Kur'an'da... :)))) Dolayısıyla benim
sözlerimde de YALAN
dışarlanmış oluyor.
Gönül
rahatlığıyla inanarak okuyunuz beni! Ben kur'an'ım! Kur'an
da ALLAH'IN KELAMI, KELİMESİ/SÖZÜDÜR!
O söz başımıza
gelmiştir!
<> 4/87: ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur. Gerçekleşmesi
mutlak olan diriliş gününde sizleri biraraya toplayacaktır. ALLAH'tan
daha doğru sözlü kim olabilir?
<> 52/33: Yoksa, "onu uydurdu" mu diyorlar! Hayır, iman
etmiyorlar.
<> 52/34: Eğer doğru sözlü iseler, onun benzeri bir hadis/söz getirsinler.
Evet ayet benzeri bir HADİS bugüne kadar kimse
yazamadı.
Nasıl yazsınlar ki?
Yukarıdan aşağıdan sağdan okuyorsun, digital/bineer
vb.
Öyle bir yazacaksın ki,
hem cinler hem insanlar okuyacaklar.
Öyle bir yazacaksın ki,
Ademce/İdrisçe/Nuhça/İbrahimce hepsi birden içinde olacak! Ve hepsi
bir tek cümle olacak. (Kehf ve Rakimi de tamam olacak)
Nasıl yazarız bunun
bir benzerini?
Bu kese altın ile
satın alınan emevi abbasi hadis uydurmaları değil ki...
Bir bilmece düşünün
(Kare bilmece) sadece soldan sağa ÇÖZDÜĞÜNÜZÜ
düşünün. Tüm kareler dolmuş oluyor.
Bir de bakıyorsunuz ki,
Yukarıdan Aşağıya kısmını çözmeniz
gerekmiyor. Soldan sağa bölümündeki kelimelere hiç benzemeyen yepyeni YUKARIDAN AŞAĞIYA kelimeler görüyorsunuz.
Kur'an bundan da öte, ÇAPRAZ'ı da çözer (Yukarıdan
sola, aşağıdan sağa gibi) Üstelik KÜB gibi üç boyutludur. (KEHF=KÜB).
<> ka'b, cube, ka'be, kap, kafa, kep, kippa, kefe, küfe...
Evvvet, ders yarın
20.00'ye ertelenmiştir. :) Yani servis aracı gelene kadar (24.00)
buradayım.
<> :)
<> 23 kişi olduk bu arada
Zaten herkesi burada görünce
17 kişiyi aştığımız anda ders önceliği bize
geçti. Engineer dostlarımız da anlayışlı insanlar.
Cehennemi anlatıyorduk:
Temelli kimler kalacaktır diye.
Dedik ki, Cehennemin en
altından itibaren yani en azaplı katmanlar giderek yukarı
tırmanır. Cehennemin en üstü ZEMHERİR
soğuğudur. (Soğuk ile azap) Allah'ın son günahkar müslim
kulları da buradan Cennet'e alınır.
Bunun altındaki Teslis
yapan Hristiyan zümre "Yukarı" geçer. Onların
boşalttığı katmana da Musevi kafirler terfii eder ve
azapları oldukça hafifler.
<> 76/13: Koltuklar üzerine yaslanarak otururlar orada. Ne güneş
görürler orada ne de kavurucu soğuk...
Onların
boşalttığı katmana da önceden hak dini olan sonradan
bozulan Vedd ve diğer dört putun adının
sayıldığı dinlerin mensupları çıkar. Onların
boşalttığı katmana da ateistler çıkar.
Ancak SİCCİN denen bir yer vardır ki, Şeytan ve ona
uyanların sicillerinin tutulduğu bir yerdir. Siccin'den yukarı ÇIKIŞ yasaktır. Siccin
tencere kapağı gibi kapatılmıştır.
Siccin'in altında ise
Siccinliler gibi (Cinden ve insandan şeytanlar gibi) EBEDİ kalacak olan >>>> M Ü
N A F I K L A R vardır.
<> 83/7: Doğrusu, kötülerin yazgısı Siccin'dedir.
Münafık kategorisine
inanılmaz kişiler girmektedir: Politikacılar,
çıkarcılar, Ali İmran suresindeki MEZHEB kurucuları ve yayıcıları,
Vergilerimizden MAAŞ alan islam
papazlarımız. Bir de Kur'an'da anlatılan Münafıklık
-eğer tevbe etmezlerse- tanımı içinde yer alan suçlardan sorumlu
olanlar >>> EBEDİYEN CEHENNEMDE kalmaktan başka bir de AZAPLARI hafifletilmeyecektir.
<> 3/105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra,
çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi
olmayın.Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.
Evet, mezheb
savunucuları, dinlerinden çok mezhebi sevenlerin de hükmü MÜNAFIKLIKTIR. İmam ne kadar tevbe
ederse etsin, her ay gidip o maaşı alıyor ya, ömrü boyunca
aynı suçu işliyor. Yani hem bize MÜSLÜMAN
görünüyor, hem de DEĞİL.
(Çünkü papazlık ve ruhbanlık İslamda ebediyen yasaktır/haramdır)
Gözleri bir açılsaydı, gidip doğru dürüst bir iş bulur
çalışırlardı. Yan gelip ALTIN biriktirmezlerdi.
<> 2/86: Onlar, ahiret karşılığında dünya
hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden azapları
hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez.
Bu dini bozanların
tamamı MÜNAFIKTIR, mesela Hadis
uydurup, ayetlerin hükmünün yerine geçirenler. Dini siyasete alet edinerek,
parti kuranlar ve hükümet edenler. Meskenet damgası yiyenler!
<> Hadis ile ayeti neshedenler :(
Evet, Hadis ile Ayeti neshediyorlar.
Veya akıllarınca istatistik yapıyorlar: Mesela Cuma'nın
tatil olması bir tek AYET ile
yasaklıdır. Ama bunun tersine tam 511 (kimi tekrarlı rivayet)
hadis de Cuma gününü TATİL
yapıyor. Allah bire-511 KAYBEDİYOR...
<> 9/34: Ey inananlar, din bilginlerinin ve din adamlarının
çoğu halkın parasını hakketmeden yerler ve ALLAH'ın
yolundan saptırırlar. Altın ve gümüşü yığıp
ALLAH yolunda harcamayanlara acı bir azap müjdele.
<> 9/34'deki "ahbar ve ruhban" kelimelerini,
"haham ve rahip" diye meal ederek yakayı kurtacaklar.
<> 49/1: Ey inananlar! Allah'tan ve peygamberinden one gecmeyin; Allah'tan
sakinin; dogrusu Allah isitir ve bilir
Eğer bilselerdi bizim
imam ve müezzinler gidip hristiyan olurlardı -ki daha az azap görsünler-
eğer bilselerdi...
<> 2/180 ayeti "Varise vasıyet yoktur" hadisi
ile neshedilmiş; ama vasıyyette bulunmak makbul sünnetmiş
Evet, Bakara suresi
aslında SURE+LER TOPLULUĞU, en karıştırılmış
suredir! Öyle karıştırılmış ki, EN UZUN
tutulmak zorunda kalınmış. Ne "Elif Lam Mim/Zalikel kitabe..."
bakara suresi içinde, ne de son suresi, bakara'dan değildir! Ki Bakara son
ayeti çok severim.
(Hepsini severim tüm
peygamberler gibi, fakat bakaranın son ayetinin bende anıları
var.)
Sanırım
çoğunuz onu biliyorsunuzdur. Mealen yazar mısınız? ltf.
<> 286: Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük
yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine,
yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey
Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya
çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır
yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme!
Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin
bizim Mevlamız, kafir kavimlere karşı yardım et.
Sağol [candaşım].
Bu bile tek başına
ayet değildir.
İlk cümlede birinci
ayet;
İkinci ayet: "Rabbimiz! Eğer unutacak veya
yanılacak olursak bizi sorumlu tutma."
Üçüncü ayet: "Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere
yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün
yetmeyeceği yükü de yükleme!".
Dördüncü sadece
>>>>>>> "Bağışla
bizi"
Beşinci sadece
>>>>> "mağfiret
et bizi"
Altıncı sadece
>>> "rahmet et bize! Sensin
bizim Mevlamız."
YEDİNCİ de "Alel Kavmil
kafirun"a kadar olan devamı.
Sadece "vağfirlena" deseniz bile AYETTİR ve NAMAZ kıraatında kabul edilir. Çünkü ayetler
uzunluğuna bakılmaz. AYR AYRI zamanlarda inişlerine
göre A Y E T T İ R .
"Bağışla bizi", "Mağfiret et bize" iki gün arayla gelen iki ayrı
ayettir!
Herhalde Cebrail ss'in İŞİ GÜCÜ VARDI DA kısa kesti diyemeyiz!
Onun da sırrı var.
Cebrail'in "TAHMİL ALEYNA"sıydı bu ayetler,
taşıyamıyordu adeta... Sanal yükü öyle ağırdı ki,
bu surede ve bir de Ayetel Kürsi de (Tek başına [suredir], ama yine
Bakara'da) efendimiz de çooook zorlandı. Ayetel Kürsi'yi okumaya ürkerdi
-bu korkuyu tekrar yaşarım kaygısıyla-.
Ayetel Kürsi TEK BAŞINA bir SUREDİR
ve yeri aslında amme cüz'ü gibi sonlar olmalıydı. Onu da yazar
mısınız ltf.
<> 2/255: Allah'tan başka ilah yok. Hayy'dır O, Kayyum'dur O. Ne
gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var,
yerde ne varsa yalnız O'nundur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni
olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden
gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!...
İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği
dışında, hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun
kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve
yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliyy'dir; Azim'dir.
Bunun arkasından hemen
İhlas suresi inmiştir.
Allahu La ilahe illallahu
bölümü doğrudan İbrahim Atamız'ındır.
Onun geldiği toplumda da
benzeri (Brahmilerin Braho dili/Naduca) ifade vardır:
"illeleba". Samice Aleluya ve Yalelli, Ariaca İla illeba.
Bunların tamamı
"Aleluya song"tur.
Ninni kelimesi de
aslında çocuklara okunmakla birlikte bir requem'dir. İngilizcedeki
Lulluby.
Bütün bunlar Dİ+GİT bir zihnimiz
olduğunun işaretidir. Çünkü kelimeler bize hep iki rakamlı
şifreyi vermektedir >>>>>>> La İlahe
İllallah gibi...
<> zihnimiz de digital mi kodlama yapıyor?
Evet, bilgisayar gibi RAKİM'i digit; KEHF'i de HEKSAN (Hexan) öğretmenim.
<> hexadecimal?
Evet ama biz 64 üzerinden HEKSAN diyoruz. Reml ile ilgisi var.
Yin Yang'ı kuşatan 64 anagram vardır. (Kore
bayrağındaki temel dörtlü) Yani digital sistem ile Heksan sisteminin
bir farkı yoktur. Heksan da sonsuzluk yerine 64 üst limiti vardır.
64'den bayağı bahsetmiştik.
Çay yok burada. :( O benim
yakıtımdır. Onun yerine su ile idare ediyorum. (Bu kadar
kalacağımı ben de bilmiyordum, termosa kor getirirdim.)
<> Alahımız bizi de ÇAY'sız bırakmaz
İnşaAllah
:) Hasankaleli diyor ki: "Halis
yoğurttan cennet ırmakları var" (Onun yoğurt
sevdalısı olduğunu herkes biliyor.) Ben Hasankaleli yerinde
olsaydım, "Demli çaydan nehirler/Çaylar akıyor" derdim. ;)
<> SİZİ çok çok seviyoruz, SİZSİZ hiçbir
şey tad vermiyor.
Sevgi
karşılıklıdır -ideal olan da bu-.
<> 56/28, sidrin makhdhudin, çay değil mi
56/28'i ben de isterim ltf.
<> Tekrar yazılan tarih ile kazanılan Mehdinin
zaferi hepimize kutlu olsun. Okudum ve çok duygulandım. 10624 nolu mesaj
Evet, teşekkür. AB ve 0 ihtimallerini yok ettim. A (WEMB) B (VAMP) kalmıştı. Şimdi sadece A var. Musevi
Şirketler yerine Ortak milletler ORDER
aldı yerini... Gerisini Messiah halledecektir.
Mighty'nin hallettiği
ise islam alemi çapındaki WEMB...
Sizden saklıyordum AB
durumundaydık. Bu da yenişememe demekti. Ancak Horasan birliği
(Hori-Zone) Time-Timing yaparak zamanında Mighty'yi kurtardı.
<> centilmenlik anlaşması imzaladık
demiştiniz.
O anlaşma Musevilerle
ilgiliydi. Ama sözünü ettiğim, BİN
SOPHİAN denen müslüman HORROR-ZONE ile ilgiliydi. Onlar hep galip gelmişlerdi. Fakat
Satürn'ün yakın geçişiyle (diğeri 2304) ilk kez yenildiler.
Karasancak Uygur türklerinin
elindeymiş meğer! Horasan ise HORİ-ZONE bölgesiymiş.
Siyeri Nebi'de
"Horasandan çıkacak" denmişti. Şimdi onun
anlamını biliyoruz. :)
<> :)
Siyonistler de bin
Sophian'ın (Ebu Süfyan'ın geleceğe mal olmuş biçimi)
destekçisiydiler. İslam WEMB'i
içindeki yahudiler yeniden Birobican'a (Birobidjan) sürgün edildiler.
Bunlar müslümanı
müslümana kırdırmış ve kenardan seyretmişlerdi. Bin
Süfyan'ı onlar kışkırtmış ve mali olarak
desteklemişlerdi.
Fakat "Gemiyi delerek
batıran Hızır örneği "Hori-Zone birliği 3200
şehid"le bu savaşı değiştirdiler.
Aksi halde onları Çin
yönetimi Japonlar'ın karşısına İLK birlik olarak çıkaracaktı ve gözgöre göre
katlettirecekti. Ancak tarihin seyrini Virtual-Vertical'den Horizontal-Actual
kıldık.
Zamanında
İstanbul'un düşmemesi için de bir düşman birliğinin
OverWrite'ını Gurdjieff (KMA)
başarmıştı. Savaşı kazanacak (Bardağı taşıracak
veya kazanı patlatacak) birlik Kayıp ANZAC
alayı idi. İngilizler o birliklerini Çanakkale'de kaybettiler. Hiç
değilse o genç çocuklar da ölmedi, üç asır zaman aştılar,
şimdi rahatlar!
Eskiden savaşlar CAN vermek içindi. Artık bu yok!
Yani teknolojiyle kazanılacaktır.
Bu Kur'an emridir: Allah bir
tek canın ölmesini istemiyor. Hatta "Yağmurda, fırtınada bile müslüman
askerinin savaşmasını" istemiyor.
Anlayan için Kur'an'da Allah
yolundaki seferilerin NEZLE bile
olmasını istemiyor Allah!
Hep bunun tersini
yaptık! Milyonları öldürmek için gönderdik ve öldürdük. Allah'ın
emrine karşı çıktık.
<> Sarıkamış'ta :(
<> 4/102
Evet candaş 4/102. Allah
bizden TEKNOLOJİ istiyor o
ayette, İNSAN/BİREY'in değil öldürülmesine,
NEZLE olmasına bile
karşı çıkıyor Rabbimiz!
<> "... Yağmur ve hastalık gibi özürlerden
ötürü silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca
yok..."
<> "we khuzu hizre küm" >>> teknoloji?
Kendini Allah yolunda
şehid sanan onmilyonlarca NİYAZİ
var dünya tarihinde...
O ayette "SEFER" kelimesi var. Bu eskiden
yaya/piyade/süvari ile kısıtlıydı. Şimdi ise YILDIRIM SAVAŞI yani zırhlılar, uçaklar vb. var.
Uçaklar bombalasın,
donanma topları dövsün. Kurşunlar ÖLDÜRMEK için değil; yaralayıp diskalifiye etmek için
yapılsın!
Bir yaralı zaten iki-üç
arkadaşını kendine BAĞLIYOR!
Neden ÖLDÜREN MERMİLER yapıyoruz? NEDEN
YARALAYACAĞIMIZA ÖLDÜRÜYORUZ? NEDEN NEDEN NEDEN?
Karşımızdaki
de bizim Adem Babadan kardeşimiz değil mi? O da insan değil mi?
Ya da ben de insan değil miyim?
O ayeti yazıp bir daha
okuyunuz lütfen. 4/102.
<> 4/102: Sen içlerinde olup onlara namaz
kıldırdığın zaman, onlardan bir grup sizi korumak için
yanınızda bulunsun ve silahlarını da yanlarına
alsın. Namaza duranlar secdeye vardıklarında arkanızda
bulunsunlar. Sonra namaz kılmamış olan grup gelsin ve seninle
birlikte namaza dursunlar, (namazı bitirmiş olan grup ise)
silahlarını alıp nöbet tutsunlar. İnkarcılar,
silahlarınız ve eşyanız hakkında dikkatsiz
davranmanızı ve böylece sizi ani bir baskınla bozguna
uğratmayı umarlar. Yağmur ve hastalık gibi özürlerden ötürü
silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yok. Ancak
alarmda olun. ALLAH kafirlere alçaltıcı bir azap
hazırlıyor.
<> "Eğer yağmurdan gelen bir
sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz
silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yoktur.
Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun."
<> 4/103: Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve uzanarak
ALLAH'ı anın. Güvene kavuştuğunuzda namazı gözetiniz.
Namaz, inananlar üzerine belirli vakitlerde farz
kılınmıştır.
"Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı
varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı
bırakmanızda bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın,
dikkatli olun."
"Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı
varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı
bırakmanızda bir sakınca yoktur."
"silahlarınızı bırakmanızda bir
sakınca yoktur."
"silahlarınızı bırakmanızda bir
sakınca yoktur."
"silahlarınızı bırakmanızda bir
sakınca yoktur."
"silahlarınızı bırakmanızda bir
sakınca yoktur."
Allah bizleri KORUYOR. Ama askeri dehalar veya
hükümetler ise "GİDİN
GEBERİN" diyorlar! Bizi
kitleler halinde SOYKIRIMA UĞRATIYORLAR!
Yahudi Hitler 8 milyon Alman
erkeğini Moskova kışında öldürdü!
Buyrun şu ayete buna
göre bir daha bakınız:
"Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut
hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda
bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun"
"Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa"
silah bırakılacak!
8 milyon Alman
kışın donmayacak! Veya Türk askeri! Veya UYGUR lejyonu.
<> 4/71: Ey inanalar! Savunma tedbirlerinizi alın. Gerektiğinde
de bölükler halinde harekete geçin yahut toplu halde savaşa
çıkın.
ABD'nin savaşta kaybı kaç kişi? (Irak'ta) Tüm Irak
harekatlarında sabotajlar dahil 150 kişi! Ya Viet-Nam'da kaç
kişiydi? Ya da İkinci genel savaşta? Milyonlar milyonlar
milyonlar!
"We khuzu hizre
küm" İşte bunlar candaşlar...
Çok özür diliyorum, gitmem
gerekiyormuş. (Servis bir kişi için gelmiyor, bir arkadaş
otomobiliyle beni götürecekmiş.)
Çok acil geronimooooo. Bye.
RZİ.