Chat n° 210 - Tarih: 28 aralık 2003

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan wow_10sce nickiyle bağlandı

 

Merhaba.

 

<sprafd> Danimarkalı bir asilzade mi? Alman Üniversiteleri profesörü mü? NASA'da çalışan gizli Müslüman mıydı? Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve ölmüş bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor, doğru mu? Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!

<> kaptanın nickiyle bir başkası mı var aramızda!!

 

Selam Selam, Ben Hans Aiberg.

 

<> selam selam

<> hoş geldiniz hocam

 

Hoşbuluştuk.

Başkanım, hemen durumu özetleyeyim:

Saat 13'de bilgisayarım hack'landı. Kaldığım yerde Hindistanlı yazılımcılar var. Onlardan bir dostum affedilmiş bir Hacker. Bilgisayarımı alıp, hemen düzeltti ve hacker'ı hack etti. Format ve virüs temizleme işi az önce bitmiş.

Daha sonra telefon kanalıyla mirc'i açtırdım. O sırada dr. Varakam yani hintli arkadaşımız, bildiği tek kelimeyi yazmış size >>> Merhaba. Türkçe bilemiyor henüz. Bana telefonda, kanalda on kadar insan var deyince, hemen atlayıp geldim.

 

<> selamen selame

 

ve selam selam dedim. :))))))

Çoktan herkes gitmiştir sanıyordum. (Formatlamayı Varakam yaptı.) Paralel bir şeyler buldu: Herkesin kendi nickiyle birer adet de @yahoo.com adresi var. Tek yahoo olmayan kişinin nicki "sprafd" diye biri. Belli ki o bu işleri karıştırmış. Ops arkadaşlar bu kişinin IP ve ID'sini bilebilir mi acaba?

 

<> <sprafd> Danimarkalı bir asilzade mi? Alman Üniversiteleri profesörü mü? NASA'da çalışan gizli Müslüman mıydı? Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve ölmüş bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor, doğru mu? Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!

 

Tamam gördüm zaten.

 

<> *** sprafd (Spra@81.212.255.Tk306=) #aiberg kanalına girdi.

<> Hayret, imlası düzgün nadir provakatörlerden, gazeteci midir nedir?

 

Çünkü o paragraf kendisine ait değil, Tevfik Yener adlı kalleş bir gazetecinin aleyhimde Sabah gazetesine yazdığı yazılardan biri. Copy-paste yapmış.

 

"Danimarkalı bir asilzade mi?"

1. Danimarka değil, serbest bağımsız bir ülke olan FAR ÖER.

2. Asilzadeliğimiz İsveç Tudor'ları dalından oluşumuzdan geliyor. Yani yine Danimarkalı değil!

 

"Alman Üniversiteleri profesörü mü?"

3. Hiçbir Alman Üniversitesinde öğretim üyesi olmadım. Fakat Freiburg'da, parapsikoloji kürsüsünde OKUDUM.

4. Tevfik Yener'in o yazısında, yani Günaydın ve Posta gazetesinde birlikte çalıştığımızda ben, Doç.Dr. idim, profesör değildim.

 

"NASA'da çalışan gizli Müslüman mıydı?"

5. Bunu asla ve asla kendisine söylememiştim. Ne NASA'dan ne de gizli müslümanlığımdan haberi yoktu. Bu onun ÇETE kurduğunu ve birlikte hareket ettiklerini gösterir.

Basın tarihinde benim NASA'da çalıştığımı, kitaplarıma açıklamamdan önce, o zaman yeni mason olan Zafer Mutlu'dan başkası bilmiyordu.

DAHA KİTAPLARIMI YAZMAMIŞTIM. Kitaplarıma da biyografi yazmamıştım. Bunu Zafer Mutlu kendi kendine öğrenmiş, -bir yerden??????-

 

"Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve ölmüş bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor, doğru mu?"

6. Bunun  b a n a  nasıl iğrenç bir iftira olduğunu anlamışsınızdır. Ne bir Cin gördüm, ne de RUH'ların dönüp gelip anlattığını veya ruh çağırma seanslarında böyle bilgiler alındığını ASLA yazmadım, yazmam da... Hiç böyle şey olur mu? Kendilerini referans gösteriyorlar, ahlaksızlar.

 

"Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!"

Büyük gazete dediği Tercüman. Batmak üzereydi o zamanlar... Nazlı Ilıcak okutmaya çalışıyordu çıplaklar gazetesi Bulvar'ı... Taha Akyol yönetmendi. Ercan Arıklı denen bir puşt da Nokta dergisindeydi. Sansasyon üzerine satış yapıyorlardı. İkisi anlaşmışlar ve beni MANŞET yapmışlardı. Kim kimi kandırdı acaba? :))))

TV kanalı dediği de Flash TV... Hani, şu alçak mason Ali Kırca'nın beni AMG ekibine kaçırttığı gece, iki TV'nin birden işbirliği yaptığını daha sonra öğrendim. Kaçırılışımdan Flash TV de sorumludur. ATV ve Flash TV beni kandırmıştır. Kaçırtıp öldürmeye çalışmıştır. Ama DEDEM onları boşuna çıkarmıştır.

 

"Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!"

HANGİ GERÇEĞİ????????????????? Bir tek YALAN olmayan  d o ğ r u  söylemiş mi?0 Tevfik Yener yalancısı...

Dedem "Trafik polisi" olmuştu.

 

<> kurban olduğumun DEDE'si

 

Evet yemin ederim. Kar yağıyordu, Yörünge dergisinin otomobilini polis kontrolüymüş gibi durdurdu. Geceydi ve tipi vardı. Korkudan ödleri koptu. Beni HEMEN öldürmek veya riskli diye arabadan atmak ikilemi arasında kaldılar. Haliç tersanesine attılar.

 

<> Köprünün hemen girişinde.

 

Attıkları anda polis barikatı kayboldu. Zaten barikat bir ışıklı cop ve beyaz parlayan kemerden ibaretti, bir de "Yeşilimsi ışık" ya da fener!!! Orada barikat yoktu, çevirme yoktu. :))))))

Bir şey daha var ki bunu sonra farkettik. Onu da kayda geçmeliyim. O sırada eşim ve henüz bebek olan kızım, birlikte Sultanahmet'te bir otelde kalıyorduk. Benim sabaha karşı gelmem sırasında Ali Kırca'nın gönderdiği bir gazeteci, Otelde "Eşimle röportaj yapmak için(!)" bekliyormuş.

Otelin müdürü ve hissedarı şöyle anlattı. Ben, eşim paniğe kapılmasın, kaçırıldım, siz söylemeyin diye telefon ettimdi. Benim telefonum üzerine müdür "Arayan Hans bey" diyor.

Adamın ilk tepkisi şu: "Nee, sağ mı?"

Bilinen tek şey, gazeteci kimliğinde adı Erhan (Soyadını hatırlamıyor dostum) Onunla İzmir'de tesadüfen karşılaştık ve gözümüzden kaçan bu "Ne? Sağ mı?" kelimesi ortaya çıktı.

Yani ÖLÜM HABERİMİ, çoluk-çocuk kaldığımız otel Lobisinden BEKLİYORLARDI.

Bu ne cürettir ve bu bir ÇETE işidir! RESMEN   ç  e  t  e  !

 

<> Bu arada, AMG, bizim son chatte aradığımız ghoul resmini(?) bulup, bugün Yeni Şafak'ta haber yapmış!

[] http://web.archive.org/web/20031230184518/http://www.yenisafak.com/cin.html

 

AMG bizim telekulağımız.

 

<> Bizi ne kadar yakından ve anında izledikleri besbelli işte! Yine sana sataşmış müfteri!

 

"Müslüman astro-fizik bilgini olduğu iddiasıyla kendisini Türk kamuoyuna "Alman asıllı Profesör Hans Von Aiberg" olarak tanıtan ilkokul mezunu amatör bilim-kurgu yazarı Bülent Ayberk türünden meczup tiplerle de karşılaşıldı."

1. Evet Müslümanım

2. Evet astrofizikçiyim (Kozmolog)

3. Alman değilim, ASLA olmadım

4. İlkokul mezunu

BUNA KAHKAHA ATMAK SERBESTTİR arkadaşlar. nasıl rezil olduğunu kendisi de bilmiyor!!!!!

 

5. "Amatör bilim-kurgu yazarı"

TEK BİLİM KURGUSU OLMAYAN YEGANE SİTEYİZ ve EN EN EN ÇOK BİZ PROFESYONELİZ! Paranormaller BİLİM KURGULARI değil; bilimin TA KENDİSİDİR! (Transcience)

Paranormaliteyi bilmek için yüksek yüksek matematik bilmek gerekir. Bu da ilkokul diplomasıyla mümkün değildir, en az bir MATEMATİK üniversite diploması gerektirir -ki bende var, iki tane var-. :)))))

 

<> Yazdıklarını "birebir ve anında" nasıl izlediğini de böylelikle -kendi kendine- ele veriyor.

 

"Bülent Ayberk türünden meczup tiplerle de karşılaşıldı."

ŞEYTANIN GİREMEDİĞİ TEK KALE  D A B B E  kalesidir. Meczub/cezbeli olan ancak Fethullahçılık tarikatıdır ve AMG puştudur.

meCNuN olmadığıma Kur'an teminatı vardır, çünkü Mecnun=CİNLENMİŞ demektir!

Hani şu bilgin ruhlarından ve cinlerden HABER aldığımı söyleyen Tevfik Yener kadar ACEMİ. Bu rookie'ler. Şıracının şahidi bozacıymış. Birbirlerinin iftiralarını kendilerine referans ve kaynak olarak yazıyorlar.

 

<> 53-Necm/2: Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.

<> 53-Necm/3: O, kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.

 

AMG'ye gelince, şu sırrını hemen açıklayayım:

 

"Ünü dünyayı saran cin fotoğrafının izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven, olay fotoğrafa kaynaklık eden makete İngiltere'nin Somerset bölgesindeki bir mağarada ulaştı".

Onun zamanında SADETTİN TEKSOY ile (Benim birlikte çalışmam isteniyordu, yerime geldi, çünkü hep beni izler AMG.)

Teksoy diyor ki: "Ali Murat Güven bana geldiğinde her an yurtdışına çıkabilirim, bu konuda size yük olmam" diye güvence veriyor.

Teksoy da soruyor: "Sen çok mu zenginsin?"

Yanıt çok ilginç: "Hayır, ama benim sınırsız seyahat etme ödeneğim var".

Teksoy "Nereden?" diyor. Ama yanıt alamıyor.

Daha sonra ileride kendisini "Fethullahçı olmaya davet ediyor".

Teksoy "O zaman anladım" diyor, "KAYNAK paralarını".

 

Teksoy'un Grönland gezisini de SUUDİ ARABİSTAN'dan bir banka finanse ediyor. Sürpriz geliyor: Banka hesabının sahibi "Resul Tosun!" İkisine de "Suudi sakallılar" diyor Teksoy'un yanında çalışan dostlarım.

 

"Ünü dünyayı saran cin fotoğrafının izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven, olay fotoğrafa kaynaklık eden makete İngiltere'nin Somerset bölgesindeki bir mağarada ulaştı."

"Cin fotoğrafının izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven"

"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven"

"tam altı ay boyunca süren Güven"

"altı ay"

 

6 ay! Ben 40 günde bambu tarlalarında çalışacak kadar aç kaldım Brezilya'da. Üstelik beni 8 milyar liralık bir para ile desteklemenize rağmen... Yetmedi eşim de bankadan kredi çekti ve peşin iki maaş gönderdi. Yetmedi, sizden ve Kanada'dan candaşlardan gelen son kurtarma parasıyla ancak Türkiye'ye döndüm. Bu 40 günde oldu.

ALTI AY yurt dışında, üstelik memleket memleket geziyorsunuz. Ortalama geceleme ücretiniz otelde 200 dollar. ABD'ye 88 girişi var AMG'nin.

Fethullah'ı CIA, ABD'de gezdiriyor. Fethullah'ı yakalamak isteyen Türk istihbaratı bence Ali Murat Güven'in gittiği ABD kentlerindeki buluştuğu adresleri izlesin.

AMG, Fethullah'ın KOORDİNATÖRÜDÜR,  r e s m i  bağlantı aracıdır. Flash TV'deki kaçırma olayının da plancısıdır.

Azılı ve kuduz bir FETOŞÇUDUR! Onun yıllık gideri 100 bin dollar'ı bulmaktadır.

(88 kez ABD'ye giren kimseler, yanlarındaki dövizi bildirmek ve harcamalarını dönüşte deklare etmek zorundadır.)

Açıkça söylüyorum, iftira etmiyorum. (Allah'tan sadece Alimleri korkar.) Allah'tan korkuyorum çünkü...

AMG 88 kez Fetoş'a para götürmüştür! Sadece bir tane karapara aklama kuryesidir AMG.

Bunları bana anlatan kişi de Avni Çetinkurt olan bir diğer Fetoşçudur.

 

<> faTır, 35/28'de; "Kulları arasında sadece Alimler, Allah'a Haşya duyarlar/Allah'tan korkarlar."

<> 35-Fatır/28: Aynı şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah Aziz'dir, Gafur'dur.

<> 33-Ahzab/39: Onlar-dır- ki, Allah'ın risaletini tebliğ ederler, O'na Haşya duyarlar/O'ndan korkarlar, Allah'tan başka -hiç- kimseye Haşya duymazlar/Allah'dan başka -hiç- kimseden korkmazlar. Hesap edici/görücü (El Xasib) olarak Allah yeter (El Kafi).

 

Şimdi de bu nurcular Yeni Şafak (Albayraklar) gazetelerinde kamp kurmuşlardır. Milli Eğitim Bakanlığına AKP hükümetinde Fethullah'ın uşağı olduğu bilinen kişinin getirilmesinde ALBAYRAK grubu etkin rol oynamıştır. Resul Tosun'u MİLLETVEKİLİ SEÇTİREN de onlardır. Listenin başlarına yazıyorlar Tosun'u... Ve seçileceği GARANTİ! Seçildi de...

Önümüzdeki dönem de AMG'nin seçileceğini GARANTİ ediyorlar.

Albayrakların tavrı şu: "Tüm Tarikatleri bir tek ALBAYRAK altında toplamak". Tüm Kabine tarikatçıdır. Birbirleriyle mali bağları ve kıyakları vardır. Birbirlerinin ortaklarıdırlar.

Şimdi gözümüzü açalım: Sadece bir CİN haberi için, 6 ay. Altı AY, 180 gün! Bu kaynağı  N A S I L  buluyorsun? Bir CİN haberi alt tarafı! Yalan olsa ne olur, olmasa ne olur? BİZDEN KONU MU ÇEKİYORSUN?

 

<> Onca yetim ve yoksulu doyurmak yerine, bunlar bir cin'in peşinde dünyayı dolaşsınlar.

 

Kaldığı otelleri tesbit ettirmiştik AMG'nin. 120 ila 200 USD arasında günlük harcamaları var. Bazen tam yıl DIŞARIDA kalıyor.

Yeni Şafak'taki ücreti kaç para biliyor musunuz? 4 milyar TL. ARTI 1000 dollar yurt dışı haberleri için verilen ek ödenek! Altı aylık maaşı eder 24 milyar TL. Bu bir tek cin haberi için bir de artı bin dollar alır! 25 milyar liraya 180 gün Turistik otellerde kalıyor arkadaş?

Ailece yoksullardı HANİ? Tek bir gazeteci maaşına talim ediyordu HANİ?

 

<> Fetullah da yoksul ona bakarsan.

 

Bravo [candaş]. Bunlar hep yoksul YALANCILAR! Maliyemiz UNAKITANIMIZ uyuyor mu?

 

<> Unakıtan kendine ve yandaşlarına AKITMAKla meşgul.

 

Bir gazetecinin nasıl bu kadar serveti olur? Bordrosunda YOKSUL görünüyor, ailesine baktığı görünüyor. Ama altı ay bir CİN haberi için Sadettin Teksoy'culuk oynuyor!!!!!!!

Teksoy, Rengin Abinin oğlu; onlar AİLECE zenginler. Öyle ki, arkadaşı Uzan'lara, "O parayı cebine sok, senden para isteyen yok" diyor Teksoy! Şaka değil, gerçekten almıyor para...

Pekiyi bu aynı davranışı, AMG gibi "YOKSULLUKTAN ZIR ZIR AĞLAYAN" kişi nasıl yapıyor? Fetoşun gözyaşları mı bunlar?

 

Bu kadar şeyi niye yazdım? Hep onlar saldırıyor. Ama biz onların AÇIKLARINI yakalamıyoruz. Oysa sırları şu kadar cümle içinde saklı:

 

"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven."

"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven."

 

Bunun linkini bir daha verebilir misiniz? (Yeni Şafak)

 

[] http://web.archive.org/web/20031230184518/http://www.yenisafak.com/cin.html

 

İşte bu linkten, KENDİ ağzıyla yakalandığı bir tek paragraftan bu sonucu çıkarabiliyorum:

 

"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven."

"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven."

 

BİR CİN için? Yılda yüzbin dollar??????????????????????????

 

<> Hayır cin için değil, CİNLİK için! Seninle uğraşabilmek için

 

CİN KENDİSİ! Benimle uğraştıran FETHULLAH GÜLEN denen mehdi hazretleridir. Bu onun köpeklerinden biri, kullanıp atıyor.

 

<lokomotif555> Müthiş adamsın Hans. Televizyonda bir göründün ortalığı karıştırdın. İlahiyatçı Profesör Sayın Yaşar Nuri Öztürk, bizim Hans'ı Flash TV'deki programına davet etmiş. Yayın canlı. Yaşar Bey'i tanırsınız. TV'deki din sohbetlerinden, dini yazılarından bilirsiniz. Gerçek din bilgini. Çağdaş, aydın insandır. Yani demek istiyorum ki; Profesör Yaşar Nuri Öztürk güvenilir kişidir. İlahiyat Fakültesi Dekanı'dır. Hans Ayberg de bir başka profesör. 10 adet kitap yazmış adam. Bunlar kolay yazılır kitaplar değil. Din, dünya, Tanrı, yaratılış gibi konuların ilimini, bilimini, felsefesini yapmış. "İnciğini, cinciğini çıkarmış."

<lokomotif555> 13 Mart gecesi Flash TV: Saat: 21.00. Işığa Çağrı programı. Programı yöneten Prof. Yaşar Nuri Öztürk ve Prof. Hans Von Ayberg de gecenin konuğu. Vay sen misin davet eden? Hans öyle şeyler söylüyor ki herkes dilini yutuyor, nefesini tutuyor. Çenesiyle "Arz'dan Arş'a" çıkıyor. Anlaşılmayan "bilimsel" sözcüklerine hayranlık büyük: "-Vay canına, bizde böyle adamlar yetişmiyor. Baksana Alman'mış." Hans, muhabbetin gazıyla uzayda geziniyor. Bu TV programından sonra herkes Profesör Hans Von Ayberg'i konuşuyor.

<lokomotif555> Ertesi gün TV haberlerinde Hans'tan söz ediliyor, dergiler, gazeteler yazıyor. Hepsi aynı soruyu soruyorlar: Kimdir bu Profesör Doktor Hans Von Ayberg? *Kendisinin söylediği gibi; Danimarkalı asil bir ailenin Alman pasaportlu aristokrat oğlu mu? Yoksa, kimliğini gizleyen bir Türk mü? *Önce Hıristiyandı da, sonra mı Müslüman oldu? Yoksa Anadolu'nun bir yerinde Müslüman mı doğdu? *Kopenhaglı mı, Denizlili mi, Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı? *Gerçekten profesör mü? Doktorası, profesörlüğü Heidelberg, Freiburg, Sorbon Üniversiteleri'nden mi, yoksa kaldırım...

 

İYİ ADAM LAFI ÜZERİNE GELİRMİŞ!  t e s a d ü f   y  o  k  t  u  r  .

 

"Kopenhaglı mı, Denizlili mi, Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı? Elazığlı mı, Malatyalı mı, Diyarbakırlı mı?"

Bu ne biçim soru? NERELİ OLDUĞUMU değil nereli olaMAYACAKLARIMI sayıyor. Böyle gazetecilik olur mu?

 

"Kopenhaglı mı, Denizlili mi, Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?"

Dört yıl birlikte çalıştığım gazeteciye bakınız >>>>>> DAHA NERELİ olduğumu gidip personeldeki dosyamdan bakmamış. Ya da bakmış biliyor (Thornshaven yazılı) ama işine gelmiyor.

 

"Kopenhaglı mı, Denizlili mi, Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?"

"Diyarbakır Yahudisi mi, Malatyalı Kürt Hasan mı? Elazığlı Bülent Ayberk mi?"

Bir insanın bu kadar MEMLEKETİ olabilir mi? Hem Diyarbakır Yahudisi olacaksın hem de PAPA'nın casusu? Dinimi bile vermekten ve ağızbirliği yapmaktan acizler. Ben MUSEVİ miyim, PAPA'nın casusu olmak hasebiyle HRİSTİYAN mıyım?

 

<> 5-Maide/67: "Ey rasul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et; eğer ifa/fail etmezsen (yerine getirmezsen), O'nun risaletini tebliğ etmezsin/etmemiş olursun. Allah, seni, insanlardan koruyacaktır (El ASim). Şüphesiz Allah, kafirler kavmine/topluluğuna hidayet etmez (El Hadi)!

 

Son zamanlarda da AYNI kaynaklar, bizleri (ZipZap) MASON locası ilan ettiler. Hele Kanadalı Haci+Ali ayrıca beni yahowa şahidi, WEMB'i de burada kurduğumuz bir KİLİSE yaptı!

Bunları AKILLARI bulananlara yazıyorum. Daha bir tek doğru yazı çıkıp da benim gerçek kimliğimi bulup yayınlayamadı. Gülerim buna ben!

ROOKİE dolu ortalık, bunlara gazeteci diyorsanız yuh!

Benim memleketim neresi? Thornshavn. Bir bu hariç, her yerden oldum. :))))))))))

 

"Kopenhaglı mı, Denizlili mi, Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?"

Dinim de belli değil; "Musevi mi, Hristiyan mı?" Bir MÜSLÜMAN OLDUĞUMU söyleyemiyorlar.

 

<> 27-Neml/82: O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dabbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.

 

Evet, "O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dabbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler."

SÖZ DEĞİL >>>>>> HADİSE;

yeryüzünden DEĞİL >>>>>> YER ALTINDAN!

"Onlar için bir dabbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız"

DABBE >>>>>> DEEP, DEPTH.

YÜRÜMEK diye bir şey yok AYETTE!

"bir canlı çıkarırız" >>>>>> CANLI KELİMESİ de yok ayette!

Arapçası lütfen.

 

<> 27-Neml/82: ve iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdi tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukinun

 

"Ve iza vekaal kavlü aleyhim"

VE = Ve

iza (Whenever)

ve = ve

kaal >>>>>> To say

aleyhim = Üzerlerine (towards to, onto). (DİKKAT yerden, yeraltından değil, YUKARIDAN ÜZERLERİNE.)

ahracna lehüm = İhrac'dan harice çıkarılmak. (Ahracel Mer*a'yı hatırlayınız >>>>>> Ala suresi.)

lehüm = To him [them]

dabbetem minel erdi  DABBE (Yer altı)

minel = den, dan (from)

Erd = earth

Şimdi buraya kadar olan ayeti sizler yanyana getirip yazar mısınız -ltf-?

 

<> O hadise yukarıdan üzerlerine indiğinde, yeraltından onlara bir dabbe/debelenir çıkarırız.

 

Şimdi bunun kim olduğunu anlayalım. (Neden yukarı?)

"Ve iza vekaal"

"VE iza VEkaal"

iki tane AND var.

Bunun anlamı şu:

iza >>>>> ortaların ortası (digi fonksiyon=Determinant ana sayı);

ZAMAN kelimesidir aynı zamanda... (When U come=Geldiğinde, geldiği zaman -soru edatı değil-)

Ortaların ortasına >>>>>> ZAMAN FONKSİYONU olarak >>>> BAĞLAN.

Ortaların ortası şudur: KEHF; onun ortası da 83. ayet. (Başlarına gelen söz.)

Neml/82'yi Kehf/83'e bağlıyor.

 

<> 18-Kehf/83: Sana Zülkarneyn'den de sorarlar: De ki: "Size ondan bir hatıra okuyacağım".

 

Dabbe'nin >>>>>>>>>>>>>>>>  ö n c e l i k l e  ve kesin >>>>> ZÜLKARNEYN(ler)DEN olması gerekir. Bu teyid ediliyor.

YUKARIDAN GELMEK >>>>>> TARIK SEMASI >>>>>> Dabbenin Tarık Seması'ndan gelmesi OLMAZSA OLMAZ ŞARTTIR!

Sema'ya (TEK SEMA) çıkarsanız, TEK ARZ'A yani YERALTINA (Mahşer toprağına) GİRERSİNİZ.

Pekiyi nedir yukarıdan gelen SÖZ?

KUL (de ki) kapsamından mı yoksa HADİS kapsamından mı?

Tarık suresindeki "HADİS" kelimesi lütfen (ilgili ayet).

 

<> 86-Tarıq/13: Ki o, tam bir biçimde ayırt eden bir sözdür.

 

Hadis >>> Hadis diye geçiyor. Tarık içindeki "O bir HADİS eğlencesi DEĞİLDİR" ayeti, devamı.

 

<> 86-Tarıq/14: O asla bir şaka değildir.

<> 86-Tarıq/14: we ma hüwe bi el hezli

<> 31-Lokman/6: İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alır. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.

<> 31-Lokman/6: ve minen nasi mey yeşterı lehvel hadısi li yüdılle an sebılillahi bi ğayri ılmiv ve yettehızeha hüzüva* ülaike lehüm azabüm mühın

 

"lehvel hadısi"

"hadısi"

HADİS >>>>>> ŞAKA SÖZ.

ALLAH SÖZÜ (Kavli) İLE ŞAKA (Kul sözü=HADİS) OLMAZ anlamında.

Kur'an'ı birbirine tamamlatma REML işi yapıyorum. Bu sizi sıkıyor ama bilmek zorundayız.

Şimdi Ala suresi 4. ayet lütfen.

 

<> 87-Ala/4: O ki otlağı çıkardı. = Velleziy ahrecelmer'a.

 

"ahracel mer*a", Yani GÖZLE GÖRÜNÜR bitkiler, görünmeyenler değil!

Şimdi de Süleyman'ın asa'sındaki WORM (kurtçuk) ile ilgili ayet! ltf.

 

<> 34-Sebe/14: Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dabbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı.

 

"onun ölümünü, değneğini yiyen dabbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi."

Dabbetül ARZ bir tane daha... Ama buradaki "GÖZLE GÖRÜNMEYEN ve üstelik HAYVAN" kategorisinden, öteki ise ahracel mer*a >>>>> Gözle görünen BİTKİ.

Aradaki fark için bir yorum lütfen, sizden bekliyorum.

1. Gözle görünür bitkiler

2. Gözle görünmez HAYVAN.

 

<> paranormal bir insan

 

Birincisinde saklı olan GÖZLE GÖRÜNMEZ BİTKİ. (Hani petrol olan toplu mezarlık.) İkincisinde ise gözle görünür hayvan GİZLİ (opposite olarak).

Süleyman'ınki????????

Pekiyi etüd için şu ipuçlarını veriyorum:

1. Bitkiler klorofil taşır

2. Yeraltı hep YEŞİL IŞIKTIR (NUR)

3. Klorofil, daima yeşildir

4. Yeşil olmayan BİTKİ de vardır. (Bitkinin eti denir.) Acaba nedir? Champignon nedir?

 

<> Mantar.

 

:) Mantar bir parazittir, çünkü klorofili yani enerji jeneratörü yoktur. Bir ağaca tutunur. Bir ağacın özsuyunu emer. Bunu yapamazsa ZEHİR üretir.

Mantar >>>>>> ASALAKTIR. Çünkü klorofili (yeşil bitki çeperli hücre) yoktur. Ve mikroskopik mantarlar da vardır. Bunlar da diğer bitkilere tutunur ve özsuyunu emerler. (Fauna değil, fiona olan asalakları kastediyorum.)

Mer*a=Fiona, planctons. Bunlar mikroskopik olduklarından bir ağaca değil, onun HÜCRE ÇEPERİ olan klorofil'e tutunurlar. Hücresel asalaktırlar.

Şimdi siz bir ağaçtan baston yontabilirsiniz. Ama içinde biliniz ki bir mikroskobik MANTAR olabilir. AĞAÇ KURDU gözle görünebilir, ama buradaki WORM değil, plancton fakat klorofili yok.

İfritler bu YEŞİLİ göremezler. Onlara "KÖR" etkisi yapar. Radyasyonun kurşun kab içinde saklanması gibi. Göremezler. YEŞİL'de kamufle olmuşlardır.

YEŞİL >>>>>>> ARZ'IN DEEP OLAN YERİNİN FİKS RENGİ.

Hani bitki biter gibi mezarımızdan çıkacağımız MAHŞER meydanının bir metre altındaki alem. İyiler orada BİTKİ biter gibi çıkacaklardır ve NUR (Yeşil alev, yeşil ışık) LARI ile çevrelerini aydınlatacaklardır.

TARIK >>> GRİ HİÇLİKTİR. Sema'dır.

DABBE ise "YERALTI"dır. (Yeryüzü bile değil, esfeli safilin.) Yeraltı ise >>>>> YEŞİL ışıklıdır.

Tarık'da kişi KENDİNE parlarken, Dabbe'deki kişi YEŞİLE (klorofil yeşiline) YAPIŞMIŞTIR.

SEMA >>>> ÖZGÜR

ARZ'IN DEEP olan yeri ise özgür değil; YAPIŞIKTIR.

Zaman bile yapışır kalır! Zaman 1080 kez genleşir. Çünkü in the DEEP, ışık hızı sizin yarışacağınız kadar YAVAŞLAR! Yeryüzündeki bir saniyeye karşılık 18 dakika (bazı durumlarda 24 dakika) GENÇ kalırsınız.

Müthiş bir radyasyon vardır. Ancak bu yeşil ortamda o size ulaşamadan ZAMAN ENERJİSİNE (ZilZal) dönüştürülür. (Enerji daima birbirine dönüştürülebilir bir niceliktir.)

Ancak, siz YERYÜZÜNE  b e l l i  noktalardan çıkarsınız. O noktaları geçmişte "Yürüyen kayalar" belirliyordu. Veya "Yokuş yukarı kendiliğinden çıkan otomobiller vb."

Yokuş yukarı çünkü >>>>>> in the deep (underground/subway galerileri) DÜZDÜR! (Mahşerdir) HER YÖNE akar!

Ama dışarıdan baktığınızda (Quantum köpüğü dışından baktığınızda) sanki tepeler-vadiler varmış gibidir. Aslında yoktur.

Bir uçak geçiyor, engebeli bir arazi üzerinden >>>>>> Gölgesi TEPE çıkıyor veya vadi iniyor. Ama uçak aslında DÜMDÜZ bir rotada hiç deforme olmadan gidiyor. YUKARIDA gidiyor.

Aşağıya düşen ise gölgesi/yansıması ve yanılsatması. O gölgeyi gören bir mağara adamı mutlaka o aracın uzayıp kısaldığını sanacaktır.

(Gölge ayetlerinden bir kaç örnek, ben yine hüpleyeyim.)

(wooshhhhh! Çok güzel demlenmiş. Whoop değil, resmen swoosh!

 

<> 16-Nahl/81: Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.

<> 25-Furqan/45: Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız!

 

Yeterli! :) Çünkü bu ikisi birden size ANLATTIĞIMI anlatan MİSALLERDİ.

Gölgenin olmadığı (en küçük olduğu) tek bir zaman vardır >>>>>> VUSTA. Şimdi onu da lütfen!

 

[] 2-Baqara/238: Salatları koruyun/belleyin/hafızalayın ve salatı vüstayı; ve Allah için kıyam (qumu/iqame) edin, qani olarak.

<> 2-Baqara/238: Hafizu ales salevati ves salatil vüsta ve kumu lillahi kanitin

 

VUSTA (Vasat/Avareg) olmakla birlikte bir de şu anlamı içerir: GÖLGENİN OLMADIĞI TEK YER/EVREN.

???????????

(Cehennemde bile yakıcı dumanın gölgesi vardır. Cennet hep gölgeliktir.) Bana öyle bir yer söyleyin ki, orada sadece bir tek gölge >>>>>>>> ARŞ'IN GÖLGESİ olsun.

 

<> Mahşer

 

Evet, mahşer meydanı. SÜREKLİ VUSTA halinde! Yani herkesin gölgesi KENDİ DİBİNE düşüyor ve GÖRÜNMEZ oluyor.

Gece görüş araçlarında bile varlıkların mutlaka GÖLGESİ vardır. Gölge geceleyin de vardır. Ama VUSTA ve VİTİR anında GÖLGE yoktur. O an sadece >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> SAKLI ARŞ'ın gölgesi vardır.

Bunun şahidi (MEŞHUD) sabah (Subh gözleyen) melekleridir.

VASAT girdiğinde SEMA'ya bakarsan gölgesini değil, ÇIPLAK uçağı görürsün. VİTİR girdiğinde SECDE ettiğin yere bakarsan, ÇIPLAK uçağın ŞEHADETİNİ (içini) görürsün. Yani dışından öte içine girmiş olursun.

İşte o söz başınıza geldiğinde bunları size açıklayan bir Dabbet vardır. (in the deep) Yoksa Allah neden  G Ö L G E  üzerinde bu kadar dursun?

Misal idi! Açıklamam için verilmiş idi. (Haşyeteh gereği)

İtteka >>> Allah'ı BİLEREK şahid olarak/kalu bela'da gördüğümüzü UNUTsak bile, HATIRLATILDIĞINDA veya doğum öncesi bildiğimiz KORKU'dur.

Ama Haşiye Daha ALİM olduğun sana SON NEFESTE bildirileCEK olan korkunun tanımıdır.

Ya Alim değilsen?????? Sana hiç fısıldanmayacaksa? O zaman dünya hayatında Haşy olan son nefesteki MÜTTEKİLİĞİ yakalar.

Allah'tan Haşyen ve ittekan korkun Hanif candaşlar!

Kur'an da bir ŞAKA=HADİS değildir; kul sözü değildir.

Şu misalleri Allah bütün kullarına verdiği halde (Melek, cin ve insan) sadece onu MÜTTEKİ kulları anlar/anlatır.

O söz o kavl şimdi size VAKİ oldu.

 

[] 3-Ali Imran/193: Rabbimiz; şüphesiz işittik, bir münadinin/nidacının, iman için nidasını/nida ettiğini, "Rabbinize inanın" diye; o halde iman ettik. Rabbimiz; öyleyse bağışla bizi günahlarımızı, kötülüklerimizden ört ve bizi ebrar ile birlikte mevt et/weff et.

[] 29-Ankebut/43: İşte misaller; biz onları insanlara darb ederiz; (ama) onlara akıl erdiremezler, alimler müstesna.

 

VASAT'ı daha iyi anladık mı?

Vasat >>> DİREK >>>> ARŞ'ın direği!

Z=HU boyutu. Axe/eksen/ASA. Sultan kuvvet! Veya KAWL.

Allah'ın saltanatının DİKMESİ.

Arş taşıyıcalarının YÜKLENDİĞİ eksen.

Orası SANAL olarak Kalu Bela; REEL olarak da >>>>> MAHŞER MEYDANI'dır.

İskemle=Sandalye.

Takunya=Nalın!

Kova=Sitil.

Kuşhane=Tencere.

KAVL=KALBİNDEKİ ALLAH'A VERİLMİŞ kalubela=Mahşer SÖZÜ!

KAVL=KALBİNİN SÖZÜ.

Kelimeler yerine oturdu mu?

VİTİR, VASAT, GÖLGE. Gölgesiz tek ZAMAN; gölgesiz tek MEKAN (Mahşer).

Allah'a VERDİĞİNİZ söz (KAVL/Misak) vardı! MİSAK unutturulup hatırlatılır (İlk ve son nefesler); ama unutsanız bile KALBİNİZDE yaşayan o KAVL, Yani Allah'a verdiğiniz söz HEP VARDIR!

Kavl de anlaşıldı mı?

 

<> evet

<> 7-Araf/172: Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, şahidiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.

 

KAVLİNİZ ve KALBİNİZ bir olsun. Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol. (Yesevi ve Mevlana)

Hoşgörün deniz gibi olsun.

İnfakın (Cömertliğin, yardımın) akarsu gibi olsun.

Selam/Barış ve rahmette güneş gibi ol!

Başkalarının kusurunu örtmede GECE (Vitir=Gölge vermeyen gece) gibi ol.

Alçak gönüllülük, tevazu ve melamilikte Dabbetül Arz (Toprak altı) gibi ol!

Öfkende ÖLÜ GİBİ OL!

Müslümanlıkta sadece ve sadece HANİF ol!

Rabbi zıdni ilmi derken "İLMİN KENDİSİ" ol!

İşte size Yesevi ve öğrencilerinin Evamiri Aşeresi! Evamir=Emirler.

Ve Allah'tan bir not: KUR'AN İLE ARKADAŞ OL! Hiçbir şey yapamıyorsan  s a d e c e  kupkuru=Müslüman/minumum iman olarak CAN VERENLERDEN ol!

İbrahim milletinden ol! (Resulullah'ın çağrıldığı toplama kampı.)

Mukallit değil; Muhakkik ol!

Naklen değil, Aklen AKLEDENLERDEN ol!

Naklen değil Aklen RZİ.

Kur'an'ı okurken unuturum diye acele etme, RZİ diyenlerden ol!

İki kez iman edenlerden ol! İki kez selam verenlerden ol! (Yoksa ötekilerden seni MELEKLER bile ayırt edemez.)

Herşeyin başı OL'maktır! "Kun!" diyen OLDURDU bunları! O'na KUL OL!

Çünkü KÜLLİ ŞEY*İN'İ KULLUK İÇİN YARATTI! Bu sonsuz şey içinde sadece HALİF insanı KENDİ SURETİNDE yarattı! O'na kendi RUHUNDAN üfledi.

TARIK VE DABBE BİTİŞİK İKEN ŞİŞTİ ve ayrıldı! SEMA VE ARZ BİR TEK MAHŞER İKEN AYRILDI! Ayrıldıysa, sen RÜCU EDENLERDEN OL!

TAKVA ELBİSESİNİ giyenlerden ol!

İlla ki SALİH AMELLERİ OLANLARDAN OL!

Sen CENNETLİK DEĞİL; SABIKUNLUK OL!

OL=ÖL!

ALLAH'TAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY YOKTUR!

La ilahe illallah!

Ölmeden olamazsınız, olmadan ölemezsiniz!

OLANA değil, OLDURANA BAK!

Olan-bitenin değil; olduran-hiç bitmeyenin KULUSUNUZ siz Hanifler!

O zaman Allah'a "Rabbim, biz senden razıyız, sen de bizden razı OL!" dersiniz.

İşte "Kun feyekun" denen MİSAL budur.

OLDURAN'IM, BENİ/bizleri OLUNANLARDAN en mükemmeli OLDUR!

Rabbi Zıdni İlmi! Rabbim ilmimi ziyade et!

İlim sana olan KULLUK borcumun ta kendisidir! Beni aşağılık Maymun ve Hınzır'lardan AYIRT et! Seni bilme borcumun/misakımın şahidi ile DOST kıl!

Bana cennet verme, bana NAİM'i ver ki YUHYİ=YAHYA olayım! Cennet beni İHYA etmiyor! Bana Sabıkun üstündeki o dostluğu ver!

DÜNYADA bir tek İbrahim'i dost edindin! Ama DÜNYA'DA...... Bunun ahıreti de var! BİZLERİ DOSTLARINDAN ET! Bize "gel dostum OL!" de Ya Rabbi!

Ancak sana Abit'lik ederiz! ve iyyake nestain!

 

<> 22-Hac/59: Onları, razı olacakları müdhal'e dahil eder; şüphesiz Allah, Alim'dir, Halim'dir.

<> 26-Şuara/85: (Rabbim) beni naim cennetinin varislerinden eyle.

 

Bu sitede YANDA listede yazılmayan BİRİ daha var! O kendisinin isminin anıldığı EVLERİ bilir! Gece ve gündüz anıldığı evleri.

 

<> 58-Mücadile/7: Görmez misiniz ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah herşeyi bilmektedir.

 

İşte @ (at) [mirc opertör sembolü] işaretinde ALLAH'ı görüyorum!

Sonra dolanmış olan LAM

iki kere dolanmış >>> ALL

ve ikinci A'yı kuşatmış >>>>> ALLA

ve o dolanan grafiğin  A R A P Ç A  >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> güzel "HE" >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> HU/hüve olduğunu görüyorum.

Allah'ım burada da tecelli ettiğini biliyorum.

Ama BİZLER GÖRÜYORUZ! Görmeyenlere de göster!

ALLAH BURADA! diyor şahdamarım! Kalbimin atışını dinliyorum. Sonra bir mola. Sonra bir mola.

Yani /./

ve

ve

devamı /

devamı .

Remilde >>>> ALLAHÜVE!

Elevvel!

Her kalb bir Danseden queen ve king'dir. Bendeki dans eden yüreğimi görüyorum.

Şunu: /. Ve ardından nefesim olan HU!

Alırken Hüve

verirken HU diyor!

Dinleyin KAVLİNİZİ. Alırken HU diye absorb ediyor. Verirken Hüve diye emisyon ediyor. Yani hep sürekli EL(1) EV(OR) VE(AND) LA(0) diyor!

Bu kalbin KAVLİ olan ilahi ritm ve tempo!

Rhytm=Uzay (da yol alan düzenlilik/teklerse kalp krizi geçiririz.)

TEMPO = TEMP = ZAMAN.

Uzay ve zaman'da KALBİMİZİN  k a w l i  yol alıyor >>>> RÜCU için! Son nefeste HATIRLAMAK için! Unuttuğunu (ilk nefeste) hatırlamak için! HİÇ UNUTMADIĞINI hatırlamak için >>>> SEN BİZİM RABBİMİZSİN!

KAWL asla unutulmaz. Unutulsaydı, sizler burada değil, bir ateist kanalda yazışıyor olurdunuz. Sizlerden biri hatırladıysa, bu TÜM İNSANLIK BİLİYOR, hatırlıyor demektir. Farzı kifaye gibi....................

Hatırlamadan hatırlayanlara ne mutlu!

RZİ'nin sonu nerede biter? KALU BELA'da ve/veya bedenlendiğimizde MAHŞER'de!

İlmin sonu EL ALİM'de biter ve oradan bitmeyen bir İLİM başlar. O ilim EBEDİYETTİR ve ebedi yaşamda  N A İ M  denen bir cennet mekanda HANİFLERE öğretilecektir.

Tamamı öğretilecek mi? Hayır ebediyet bitmeyecektir. Demek ki hiçbir zaman MUAHHAR-Muahhir, BAKİ olan Allah'a erişemeyeceğiz!

Ne o üzüldük mü, "TANRI OLAMADIM BİR TÜRLÜ" dercesine!

Allah herşeyin sonundadır! Ve veya EL EVVELDİR. İkisi aynı şey! Ebed ve Ezel aynı şey! AYNI noktanın iki ayrı yöne uzantısıdır!

Hüvel BAKİ!

La ilahe (Allah+LAR) illa (BİR TEK)  A L L A H !

illa = il(1) la(0) >>> VARSA YOKSA >>> O (Hu).

Allah'tan başka hiçbir şey yoktur!

MUTLAK >>>>> BİR olarak!

Biz de varız ama >>> FANİ. Baki değiliz! Geçici bir'leriz!

Ezeli değildik >>>> YARATILDIK, el evvel'den sonra... Yaratan EZELİ >>> EL EVVEL idi! Biz değildik!

Ne o kıskandınız mı?

Allah'tan başka Allahlar yoktur!

 

Karl Marx'a şunu sormuş olan birini düşünün -öte zamanlarda-:  "Biz mi Allah'ı yarattık; Allah mı bizi?".

Şu yanıtı almıştı soruyu soran: "Yahowa Yahudiyi yarattı, Ezra'yı doğurdu. Ezra da babasını güreş tutup yendi".

O günden beri Allah ile güreşmek kelimesini yazan Tevrat'a (muharref) gıcık oldum.

Sonra İslamiyeti seçtim: Aynı şey vardı: Allah, aşık olmak için yeni bir Ezra=Muhammed -haşa- evlat edinir. Herşey onun nurundan yaratılır! Buna da gıcık oldum.

İyi ki gıcık oldum! Sonuçta HANİF oldum!

Az daha efendimizi de güreşçi yapacaktı EBAYEZİD puştları! Babasını hem Rahmette hem şefaatte çoktaaaaaaan geçmiş bir güreşçi! Bütün peygamberlerin en en en en en en ve TEK üstünü! (Güldürmeyin beni.)

228 bin bölü 1'dir sadece (Efendimiz). Hiçbiri diğerinden üstün değildir. İbrahim atamızı bile ÜSTÜN yapmadık burada, bu kanalda, bu grupta! Değil mi?

 

<> evet

 

Bir başkası (Dabbet olmayan biri) bunları akıl edip yazsaydı, İbrahim atamızı inanın ki BAŞ PEYGAMBER yapardı. Üstelik  s a ğ l a m  delili de var: ALLAH'ın tek  D O S T U  diye!

Evet DÜNYADAKİ tek  d o s t u . Dünyayla kısıtlı değiliz ki! Boşuna mı MİLLETİ İBRAHİYME HANİYFE diyoruz! BİZ DE MİLLET olarak/Hanif ulus olarak, Sabıkun/Naim cennete talibiz -eğer Rabbimiz izin verirse-.

Demek ki biz CEMALİ ŞERİFİN dostlarıyız.

Eğer cennet bir tek olsaydı, üç sınıf olmazdık. Ya da Rahman suresindeki gibi 2+2+2+2=8 CENNET olmazdı! Bir tek CENNET sınıfı ve bir tek CENNET olurdu. İki cennet sınıfı ve sekiz ayrı cennet olmazdı! Değil mi?

 

<> evet

 

Allah yanlış mı yapıyor/yazıyor yoksa?

1+7 cennet var; yedi cennet İKİNCİ tabakada, oradakiler "Sabıkun ve mukarrebun" değil! Ama Allah dostları bir tek yerde >>>>>>>>>>> NAİM cennette!

Ben bir hüüp ikmali daha yapayım geliyorum.

 

[] 6-Enam/103: Gözler (el ebSar) onu idrak edemez. O, gözleri (el ebSar) idrak eder. O, Latif'tir, Habir'dir.

<> Bir de -haşa- ALLAH'ı gördüm (birlenme) diyen zavallı tarikatlar var! Nasıl bu kadar kör olurlar?

 

Evet, Allah tek dostuna bile GÖRÜNMEDİ. (Dolaylı olarak göstergeler verdi.) Allah Resulullah efendimize bile GÖRÜNMEDİ; bu deyyus hergele puştlar nasıl gördüler ALLAH'ımızı?

Deyyus >>>> ŞEYH yani Allah'a sizi pazarlayan!

Hergele >>>>> PARAYLA/MAAŞLA DİNİN satan, Hercai'den türevle vergimizden çöplenen papaz/ruhban sınıfımız.

Puşt >>>> Kenud. (Allah yerine kendi taptığını koyan.)

"Bu deyyus hergele puştlar nasıl gördüler ALLAH'ımızı?" [dedim]. Kelimelere yüklediğimiz kavramlar çok önemlidir. Hans küfür etmiyor! Hanımlar utanmasın, beni amiyane konuşan bir külhanbeyi sanmasın.

Filanca için şapşal, salak, enayi diyorum. Sözlükler HADİS gibi sizi yanıltır. "Bu deyyus hergele puştlar nasıl gördüler ALLAH'ımızı?" derken de sizi yanıltıp, şartlandırmışlardı.

Şapşal nedir?

(Argonaut diye bir sözlük yok, boşuna aramayın.) Argo denen REML dillerini ben -naçizane- iyi bilirim.

Şapşal=SAPSALAK"tan türeme. Salak nedir? Tersinden okuyunuz.

 

<> Kalas

 

MORON'dur. Aria dilinde >>>> KÜTÜK demek! Kütük ağaç gibi dinamik değildir, adı üzerinde KÜTÜK= GÜDÜK, yani moron'dur. Arapçası Hamık/Ahmak!

Enayi nedir? (Avanak, embesil demek bununla ilgisi yok.) "En İYİ" GERZEK demek! Yani tersine şampiyon! Birinci ama, sondan BİRİNCİ, sondan ENİYİ! Mesela güzellik değil de çirkinlik yarışması birincisine ENAYİ denir.

Kelimelere yüklediğimiz anlamlar ÇOK önemli, bu farkı göremezsek, İDRİS gibi en en en yüce yerlere alınmış Alimlerin atalarına İHANETTİR!

Mesela Blanc ne demek?

 

<> beyaz, boş

 

Yani "Blanche kelimesindeki BEYAZ leke-dot/AĞ(armış) demek. AK DEMEK! Siyah üzerinde beyaz leke demek.

Saksonlar bunu aldılar, BLACK yaptılar! Çünkü eski aşağı saksonca Blanck diye yazılıyor.

Blanck > Kör olmak demek! Karanlık demek. Blind gibi.

Blund=Sarı.

Bluth (Bulut) Mavi.

Blun = Kahverengi.

Blood = Kırmızı!

Saksonca türetmeler: Bleeth???

 

<> Bleed >>> Kanamak.

 

Kan ile ilgili ama değil.

Bleeth >>> Beyaz kan, yani beyaz kan dolaşımı. (İrin, ödem rengi dolayısıyla sarı da deniyor İDİ.) Lenf kanı rengi yani. Bloody bir kişiden kan akmadığında Bleeth olur.

Blond, blondy, blonde >>>> Sarışın.

Blunet (Sonradan brunette), Kahverengi/kumral vb.

 

<> Brun.

 

Evet. fr. Brun, alm. Braun, ing. Brown. Sanskritçe Blaum (blom okunur).

Gelelim P'ye; Plink (Sanskritçe Pemblink). PİNK!

(Hind-Avrupa dil ailesine toplu olarak ARYA'ca deniyor.) Farsça da bu dildendir >>>> Pembe!

Pekiyi blanc=Beyaz ise siyah ne? Espas; Espace; Space. Ariaca gece rengi. Blanc=espace mi?

Biri ak biri kara! Bizim KAR=BEYAZ'ın >>>>>> KARA olması gibi...

Ne ilgisi var beyaz ve siyah'ın AYNI olmasıyla?

Kavramlar yanlış. Yani yüklediğimiz anlam yanlış! Onun için filolojiden ve klasik etimolojiden kurtulmamız gerekir.

Çünkü dile ait hologram olan GRAMMER/Grammar/Grammaire kelimesi İDRİS ile YÜKLEME yapılmıştır. İdris'in mantalitesini bilmeyen dil bilemez! Etimolojiyi ağzına bile almasın! Gitsin sözlük HADİSLERİNİ araştırsın! O zaman ak mı kara mı görürüz!

Kur'an bunlardan ve arabiyatçı şaklabanlığı olan KAAMUSÇULUKTAN beridir!

O'na KAWL=ALLAH'IN bizzat yüklediği NOSYON'lar şamildir.

KAWL=Allah'ın DEMEK istediği / kulların söylettirdiği değil / direkt kavramlardır.

Yani Kul, Alihe ve İlahe farkını kendi istediği gibi yorumlar.

Alihe=İlah'lar'dır. İlaheAllah'lardır -haşa-. Ve üzerine ŞEDDE koyan Zalim Haccac bunu bilemez! Aklınca ALİHE anlamış keriz! Oysa kelime ilahlar değil; ALLAH+LAR, çoğul yapamazsın! Yaparsan, Allah sana değil ahırette, dünyada bile  Z A L İ M  adını takar! Maskara oldu Zalim haccac/haccacı zalim!

Allah'ımızın zulme prim verdiği görülmüş mü? Hele Süfyaniliğe! (Ebu Süfyan soyuna ve felsefesine) Ve Ebu Süfyan'ın AKRABASIDIR Zalim Haccac! Onun hacılığına tüküreyim! Bir de yahudi melezi kanına! 5000 türk kadın-çocuk ve yaşlıyı Talas savaşından sonra kılıçtan geçirdi!

Şu isimlerin güzelliğine bakar mısınız: Zalim Haccac! Yezid!

Hanginiz çocuklarınıza bu ismi koydunuz? Muaviye diye bir isim hatırlıyor musunuz, çevrenizde???? Ya da Süfyan, Zalim diye bir isim?

 

<> Hadislere göre yecüc ve mecüc olarak Türkleri anlamışlar herhalde

 

Savaşı kazandı. Tamam. Ama İslamiyette kadın-çocuk ve yaşlı öldürmek, silahsız-sivile saldırmak, savaş esiri türklerin bacaklarını çapraz kesmek VAR MI? O türkler bugün Hazreti Zalim Haccac, Hazreti Yezid radyallahu anhü diyorlar, diyanet camilerinde...

Böyle olunca çok ender olarak TÜRK olmaktan utanıyorum. Bunu aranızdaki en TURANCI olan ben söylüyorsam, var düşün sonunu...

 

<> Araplara uyanlar da en az onlar kadar aşağılıklar.

 

Evet. Biz arapları değil; araplar bizi FETHETTİ!

 

<> Türk olarak doğmuşlar ama Arabiliği seçmişler, Türk değil hiçbiri, kağıt üzerinde öyleler sadece...

 

Keşke küpeli Selim II hiç gitmeseydi Hicaz'a! :(((( Gitmeseydi, ortaasyaya yönelir orayı alırdı. Veya München'i alırdı. (Munich/Münih) Bavyera da bir Osmanlı eyaleti olurdu ve nüfusunun dörtte biri, şimdi Müslüman Alman olurdu Bayern'in.

(Kriter: Yugoslavya'da Makedonların yarısı, Arnavutların tamamı, Bosnalıların tamamı, Sancaklıların tamamı müslüman oldu. Hırvat, Karadağ ve Sırplar ise müslüman olmadı.)

AMG hep bana böbürlenmiştir: "Benim soyum Mekkeli araplardan geliyor, babam SEYİD, bende Resullullah kanı var" diye! Bu da Küpeli Selim'in halt etmesi! Türkiye'yi AMG ve Seyit ile doldurdu.

Salak, 6 ay bir CİN'in gerçek olmadığını göstermeye çalışmış! Sıkıysa aynı İngiltere'deki Tudor şatosundaki kameraya yakalanan FOTOĞRAFIN İfrit olmadığını, HİLE olduğunu iddia et bakalım!

Eğer Cheddar mağarasında gerçekten CİN olsaydı,  Ö N C E  bunu ben yazardım. Yazmadığıma göre iki ihtimal var:

1. Ya bundan haberim yoktur (ki tüm dünya duyuyor ben duymuyorum -güldürme beni.-)

2. Ya da CİDDİYETİNE inanmamışım, hile olduğunu EN BAŞTAN görmüşüm ve burada KALEME ve KAALE bile almamışım.

Sizce hangi ihtimal bana yakışır?

 

<> 2

 

Biz buraya HER sansasyonu alan ÜFÜRÜK bir grup muyuz? Bizim amacımız sansasyon değil ki, sadece ve sadece OMNİSCİENCE/Transcienteffik paranormality. Benim sansasyon yaratarak kendime yandaş bulmak gibi bir SABIKAM hiç oldu mu?

 

<> Öyle olsaydı dünyanın en tanınan ismi sen olurdun.

[] sabotajcı yine kanala girip saçmaladı, kanaldan atıldı

<> andıkça geliyor AMG

<> İti an çomağı hazırla!

 

480 kişiyiz. İsteseydim bunu 48000 kişi de yapardım. (En eski bilgisayarcılardan biriyim, bunu unutmayınız.) Tam tersine GİZLİ olarak ve nicelikte değil; NİTELİKTE HANİF olmanın meşakkatli ve sabırlı yollarını seçtim.

Hiçbir zaman "Kur'an'ı okurken acele etme" uyarısını unutmadım. 40 yaşını sonra da Millenium'un MİGHTY tarafından ilanını bekledim. Hiç acele etmedim.

Ama siz acele edeceksiniz. Çünkü:

1. BEN ACELE ETMEDEN OKUDUM! Bunun sonucunda HIZLA OKUTMAN olan biri oldum.

2. SİZE HIZLANDIRILMIŞ BİÇİMDE benim yavaş geçen yıllarımı günde 14-16 saati bulan chatlerle veriyorum.

SİZ ACELE ETMEK zorundasınız. Ben farzı kifaye olan "Acele etme" faslını sizin yerinize yaşadım. OKUDUM, YAZDIM; yani şimdi okutman oldum. OKUTMAN demek ÖĞRENCİ değil, artık ÖĞRETENDİR!

O halde yazdıklarımı en hızlı biçimde okuyup ÖZÜMSEMESİNİ dilediğiniz kadar yavaş yapabilirsiniz. Ama nefsiniz sizi tembelliğe/miskinliğe ayartmasın. Makul olan zamanda bunları ÖZÜMSEYİNİZ.

Yoksa başıma hep geliyor.

Soruyorum: "Mutmain oldunuz mu?" Sınıfın %90'ı evet diyor. %10 için bir daha anlatıyorum. Yine soruyorum: Mutmain oldunuz mu? Yüzde-bir ikiye iniyor. Bir daha anlatıyorum. Yüzde bire iniyor. Bir daha anlatıyorum. "Ben asla mutmain olmam huyumdur" diyor! ÇATLATIRLAR insanı!

Evime 30 kadar Nurcu bozuntusu girdi. Gençtirler diye çooook uğraştım. Bunların da %99'u bıraktı gitti. İçlerinden iki tane çıktı!

Gerekçeleri şuydu: "Anlattıklarınız Saidi Nursi'ninki gibi bizi tatmin etmiyor"!

Acaba atamız İbrahim, Allah ile sonsuza kadar TATMİN olma yarışı mı yaşadı?

Duracakları yeri bilmiyorlar! Frenleri yok! Nurcular CEHALETLE tatmin oluyorlar, ama İLİM ile MUTMAİN olmuyorlar!

Üstelik 3 asır yaşayacak bir AKIMIN şimdiki tohumları onlar! Süfyanilik yelpazesinin önemli bir dilimini oluşturuyorlar. OLUŞTURACAKLAR DA...

Lavabo molası. 1 dk.

 

Çok ilginç: Hintli bir yazılımcı dostumuz ile aynı yerde kalıyoruz. Mr. Warakalam. (Anlamı Tamil dilinde hoşgelen demek.) Hatta kendisine "Dr. Wellcome" diye takılıyoruz! Demin ibadet ediyordu: Ellerini Hristiyanlar gibi birleştiriyor, avuç ayaları içe bakıyor, Sonra Müslümanlar gibi üç kez SECDE ediyor. Secde biçimi bizimle aynı! Dua edişi de hristiyanlarla aynı! (Biz ellerimizi açarız, bunlar birleştiriyor.)

SECDE insanın FITRATINDA var! Herkes Adem'e; Adem ise TEK BİR KAVRAMA; ALLAH'a secde etti!

Mr. Warakalam bir VİŞNUCU. Hinduizmin kardeşi yani! Aynı zamanda Brahmanizme de kuzen! Bana diyor ki: "Hiç bir rahip senin kadar uzun vaaz vermez. Günün yarısını yazıyorsun". Ona RAHİP olmadığımı anlatmak çok zor!

İşte kelimeler ve yüklenen anlamlar beyinde bir kilit veya tıkanma oluşturuyor. Benim RAHİP olduğumda ısrarcı ve ben bunu kıramıyorum/beyin kanalını şimdilik açamıyorum.

Aslında açılabilir. Bir ortak dil esperanto var zaten! Ama o ARGOCA'yı öğretmek ve İDRİS nosyonlarını yüklemek gerekir.

Kelimeler önce, harflerden kayma gösteriyor. Hani William (Villum veya Wilhelm kökünden) Savaş gönüllüsü demek. (Willing gibi) Willing de Will+halla ile özdeş. (Yani Wilhelm) Danca'dan ve Normancadan (Willum) İngiltereye geçtiğinde W harfleri düşüyor ve kısaca William=Billy oluyor.

Mesela Cadı=Witch de zamanla harf dönüşümü ve anlam kaymasıyla Bitch oluyor. İkisi de kullanılıyor şu anda İngilizcede...

Halbuki ikincisinde cinsel bir meslek yok. CADI kelimesiyle özdeş. Ama ARGOCASINI (Witch) bilirseniz, o Bitch kelimesi artık AYIP kaçmıyor, hakaret de olmuyor. Hani iyi kızlar hep kiliseye gider; ama cadı kızlar gitmezler ya, işte Witch >>> OLDU >>>> BİTCH.

Burada "İYİ ve Kötü" kavram yüklemesi, bir dilin evrimleşmesine yol açıyor. Ama dilin özü olan ARGAU diline vakıfsanız, o kelimeler AYIP olmuyor. Çünkü kökünü buluyor ve siz NOSYON'u yakalıyorsunuz.

Bunun yararı ne?

KUR'AN'DAKİ ALLAH'IN LOAD ettiği meramı anlıyorsunuz. Müfessir ve mealcilere yani şeytan'a yenilmiyorsunuz.

Şeytan ne diyor? "Ben ateşten (E=) yaratıldım. Bir toprağa/çamur'a (m) mı secde (C kare) edeceğim?"

E=mc²'nin bir DÖNÜŞÜM olduğunu bilseydi; SECDE'nin anlamını bilseydi (Takyon=Melekleşme), C hızında bir E değil, c kare hızında bir TAKYON (melek) olacaktı/melekliği sonsuza kadar SABİTlenecekti.

Şimdi ben bunları niye yazdım? Çünkü BİLİMSEL bir ARGO kullandım. Ayete, E=mc² RAKİMİNİ yükledim. Enerji maddeye dönüşür özelliktedir. Emredilen >>>>> DÖNÜŞ =====> SECDE et demek!

Enerji yükseklerde uçar >>>> GÖK/SEMA serbestliği vardır. Bunun bir yoğun şekli olan MADDE ise >>>>>> DÜNYA/ARZ kısıtlılığı vardır.

Ateş = toprak x c²

c² = Secde

Secde=ARZ'A eğilmek >>> EN YÜKSEK NOKTANI (Alnını) YERE İNDİRMEK.

E iken M olmanın şartıdır bu!

Şeytan bir ATEŞ idi, ama farklı bir ateş idi cinlerden! Cin ateşi elinizi yakar, görürsünüz. (Elektronlar görünür) Şeytan ateşi ise ŞEY'dir (Nötrino), GÖRÜNMEZ!

Eğer şeytan SECDE etseydi >>>>>>> ŞEY olmaktan kurtulup MELEK gibi SOMUT görünen, Adem gibi GÖRÜNEN, Cin Enerjisi/ateşi gibi ETKİLEŞEN bir SOMUT yaratık olacaktı.

Adem bile ona isim veremedi >>>> "Sen ŞEY'sin" (Eşya değilsin, ben ancak eşyaya isim veririm) dedi. (Arapça Şey't'an.) (Sen isimlendiremediğim bir ŞEYsin anlamında. Şey, Eşyanın TEKİLİDİR ve Külli Şey*inlerden bir ŞEY'dir.)

Şeytan'ın Türkçe Argosu da var. Mesela, "Ben hiçbir ŞEY'den emin değilim". Şey'den=Şeytan. Hiçbir=KÜLLİ ŞEY'İN'İN  t e r s i .  (Nothing) (Everything=Whole+gram'ın tersi)

Tlf. İkinci tlf. :(

555'in anlamı şuymuş: Ebced'de 5=He. Yani He He He; bize gülüyormuş arkadaş.

 

<> O kişi mi aradı?

 

Evet, Warakam anında tesbit etti. Gerçekten çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook iyi bir bilgisayarcı. 212'ler doğru proxy değil, ABD'den saldırılıyor. İstanbul ile alakası yok! (Ben de Brezilya'da iken eşimin IP'sinden ve ID'inden girebiliyordum.)

Ve o da system-64 kullanıyor. Muhtemelen Resmi bir KURULUŞ! Şu anda ABD'de gündüz. İşyerinden saldırıyor. Onu da tesbit etmek üzereyiz. (Biraz zaman alıyor.)

 

Derken saat 21.30; yani GECE chat'i başlıyor. Bu İKİNCİ bölüm. Kızdınız mı?

 

<> asla

<> est. kızmak mı?

 

(Çünkü Çarşamba ve Cuma günleri chat yapmayacağız. Portekiz ile ilgili bir sorunum var. Onu çözeceğim.) Yemeklerinizi BELKİ ekranbaşında sandwich gibi yiyebilirsiniz.

İkinci bölüme hoşgeldiniz. Hani hep artan sorular var ya, sarkıyorlar, şimdi onlara yanıt verebilirim.

 

<> hoşbulduk hocam

<> Geçen chatte sorduğum ve gördüğüm görüntüler kirlian (aura) görüntülerine hiç benzemiyor ve renkli de değil.

 

Sevgideğer [candaş], Kirlian görüntülerinin tamamı rengarenktir. (Renk cebiri denen bir sistemle çözüyorum.) Acaba doğru linklere baktınız mı? Başka linklere de bakınız. Veya Semyon Davidoviç Kirlian 1936'da bu resimleri siyah beyaz çekti, belki o ilk resimlere takılmışsındır.

 

<> Benim gördüklerim renkli değil.

 

Şu anda Japonya'da 400 milyon TL'ye Kirlian Renkli fotoğraflayıcısı kameralar var. Galaksiler gibi rengarenk. Üstelik ucuz da... Yalnız şiddetli OZON üretiyor, yani toxic yapıyor.

Ben bu kameranın (Fotokopi makineleri büyüklüğünde) bir başka özelliğine takıldım. Her Şer'den (ozon gibi) bir HAYIR çıkar. Küçük çapta denedim: Eğer bunun elektromagnetik yüksek alanı, atmosferde belli bir yere ve factorial olarak inşaa edilirse, karınca kararınca OZON (O3) üretimi yapılabilir.

Ozon tabakası çok ince bir tabakadır (0,2cm). Dünyanın ekvator çevresi de 40 bin km. Ozon tabakasına ise çevre 120 bin km ediyor. OZONU onarmak hiç de sorun değil! Çünkü çoooooook aşırı ince bir tabaka. YAMA yapılabilir.

(Nobel ödülümü hazırlayınız, vaktim olunca gelip alırım -reklam-.)

Non-stop omniscience devam ediyor.

 

<> http://www.stetson.edu/departments/physics/vholography The Vibrational Holography Research at Stetson University is in its second year of maturity and more active than ever. Spurring from Dr. Kevin Riggs' interest in both acoustics and optics, this method of research uses non-destructive techniques to investigate the vibrations of three-dimensional objects using wave superposition of holograms. If you are interested in either the technique of vibrational holography or this institute's research using vibrational holography, please feel free to take one of the following links.

 

Ben zaten BAHSETMİŞİM, RENK CEBİRİ diye. :)))) Kirlian'dan söz ederken ve OZON'u anlatırken, aptala malum olur misali zaten SÖZE BAŞLAMIŞIM. ;)

Bu tekniğin sonu >>>>>> WHOLE+GRAM'a varacaktır. Önce aknokta tekilliği (White-Hole); bundan sonra HOLE+gram; Sonra da WHOLE gram. Bir cube'nin DÖRT mekan boyutlu hali. En, boy, yükseklik + dördüncü mekan boyutu.

Hologram üç boyutlu. WHOLEGRAMM ise üç boyutun içinde yer aldığı ÜST-boyutlu. Diğer adıyla (chatleri search ederseniz) TÜMDEN VE REEL TÜM UZAY KÜBİT VE ZAMANLARI ve de TÜMDEN VE GERÇEK yaratılım! (Aiberg-Sarfatti Kübit uzayları) Hyper space üstü DÖRDÜNCÜ MEKAN boyutu uzayı.

Herşey bir kübit içindedir. (Arş bir düzlem ve dört direkten oluşan kübit.) (Kürsi yine adı üzerinde masa biçimi bir kürsü.) Buna Öklidyen uzay demiştim. (Mahşer düzlem, Sultan boyut ile HACIM oluşturuyor.)

Vibrational özelliğe gelince anlatması kolay, anlaması ZOR! Bunun için etüd gerekiyor:

1. Scaler ne demek?

2. Vector ne demek?

İkisinin farkı ne demek? Bileşke hangisi? Özellikle skaler ve vektöreli (Arayöney) etüd edelim. Bu farkı bilen yoksa, search ediniz. ltf. (Biri statik, diğeri dinamik. Mesela genişleyen evren DİNAMİKTİR.)

 

<> http://web.archive.org/web/20030829080607/http://bilim.topcities.com/fizik2/vektor_kuvvet.htm

 

Yararlı bir site, ama SKALER bileşke ile VEKTÖREL bileşke  ç o k  ayrı şeyler. Bu farkı yazınız -bilen varsa-.

 

<> Temel bilgi veriyor

 

(Fakat bende pics görünmüyor.)

 

[] http://www.muhendisbeyinler.net/wp-content/uploads/2015/11/vektorlerin-skaler-carpimi-nasil-yapilir1.jpg

[] http://images.slideplayer.biz.tr/11/3305477/slides/slide_15.jpg

 

Mesela evren genişliyor. Bu çap doğrultusunda SCALER bir bileşke midir? Yoksa VECTORAL mıdır?

 

<> Evrenin genişlemesi vektörel değil mi? Zaman tensoru dolayısı ile?

 

Ama bir de SKALER olarak (eşel gibi SABİT) düşünün. Kan grubu; A (Scaler), B (Vectorel); AB??????

 

<> Bileşke?

 

Dolanık parçacıklar duydunuz mu? Search >>> Entangled. Von Neumann tarafından kanıtlandı. (ZZ'dendir) Elektron spinleriyle sınadı. Dolanık spinlere sahip elektronlarla ilgili deney, Cubit ışınlaması deneyi, ZİHİN yani biz deneyleyen kişi DENEYİN SONUCUNU ETKİLİYORSUNUZ! Deney sizin GÖZLEMİNİZDEN etkileniyor.

 

[] http://web.archive.org/web/20031202174403/http://www.eee.deu.edu.tr/pbl/kuantum_isinlanma.pdf

[] https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuantum_dolan%C4%B1kl%C4%B1k

<> Gözlemci, katılılmcı.

 

Evet. Schrödinger'in kedisi, sizin ZİHNİNİZİN tercihine göre, ya ölü (A), ya diri (B), ya da her ikisi (AB=Yarı ömür kavramı) veya 0 kangrubu. (Sıfır, çünkü deneyin bir de yüzde sıfırdan küçük, mesela %-25 gibi paranormal ihtimali var.)

Bu deneyler 8 sonuç verir. (Yine mi sekiz?) A, B, AB, 0 dörtlüsünün her biri rh pozitif ve rh negatif toplam 8 sonucu var!

Şimdi bu uzun ve diferansiyel içeren denklemlere nereden başlayalım, nasıl anlatalım? Vibrational (Geon) olan Süper Uzay'ın kıpır kıpır hareketli olduğunu ve OL=ÖL olduğundan.

 

[] Kaptan telefon sorunu yaşıyor

 

Maalesef cep bozuldu. Tuş takımını açmıyor, hiçbir tuş çalışmıyor. "Tuş aç" diyor başka bir şey demiyor. Keşke [C]'ninkini alsaydım yanıma... Demek ki net telefonum olmasa, bağlantımız kesilecekti.

[C], senin tlf. ta İngiltere'de Giselle diye bir mankene kadar gitti ve kullandı. Sonra Brezilya'ya geri geldi. Senin telefon top modeller elinde dolaşıyor.

 

<C> çok memnun oldum :))

 

Giselle B. çok infakçı harika biri. Tlf. numaramı -e, mecburen- bildiği için haftada bir iki beni arıyor. Çünkü Jana beni ONA emanet etmiş giderken! "Hans'a iyi bak" demiş, o da kabul etmiş! :)

Yok Abi beni top modelden aşağısı kurtarmaz! -tevazuya bakın bendeki-. Ben dadımı top modellerden isterim -madem bakacak-...

Şimdi de kapı çalıyor. Fed up. Pazar geceleri Apartman toplantısı varmış MIŞ! Zor savdım. Günün konusu: "Temizlikçi kadın, iyi temizlemediğinden değiştirilecekmiş, buyrun toplantıya Herr Hans!". Yeraltı/Dabbethane yeryüzünden çoooook daha iyi! Temizlikçi kadın derdi yok hiç değilse.

HER PAZAR toplanılacak dediler ya! ŞİMDİ, KONU yok, konu icat etmeliler! Fatura merdiven temizlikçisine çıkarıldı. Bu da haftanın konusu oldu!

Eğer daha ileri çağlarda olsaydım, Vallahi en uzak kolonilere, Miranda'ya falan kaçardım.

İnsanlar klüpçülük, dernekçilik oynuyorlar. Bari beni alet etmeyin!...

YERYÜZÜNDE rahat yok! Geçen hafta da günün olayı: "Hans Abi ben kız kaçıracağım, bizim nikahımızı sen kıyar mısın?" Cevabım belliydi: "Ya sen hıyar mısın?"...

 

<> :))

<> Miranda'da merdiven temizlemiyorlar mı? :)

 

Miranda'da süper temizlik robotları var. Kemikleri pırıl pırıl sıyaran bakterilerle dolu bir hazinesi var. Ne bulursa onu temizledikten başka, iyonlarını alıyor, psikolojik rahatlık veren bir kirlian frekansı yayınlıyor. Miranda'daki tokamak en büyük yapay güneş. Gece buz bile tutamıyor Miranda.

Zaten gece kavramı yok. Ne zaman tokamak yere çevriliyorsa, ortalık Mayıs-Haziran güneşi gibi aydınlanıyor. Kubbe içinde sürekli 25°C ısı var.

Miranda aslında buzul gezegenidir (uydudur), ama SAKIB (Fusion) her yeri ısıtmaya muktedir.

Çünkü ŞEMS güneş demek ama (Güneş çok uzak Miranda'ya) Kur'an'da bir KELİME daha var:  Z İ Y A . Bu güneş demek değil. Güneşten de ZAYİ olan ışık demek, ısı demek. Sanskritçe JAYA. (Zhaya=zh=J okutmak için.)

Ziya >>>>>> Tokamak işte! ŞEMS güneş ama ZİYA Güneş'e bağlı olmadan GÜNEŞ işlevini yapan her ışın ve ısın fotonu üretecinin adıdır. ZİYA üretecini yanınızda götürdüğünüzde orası GÜNLÜK GÜNEŞLİK olur. Miranda PRİ-ZONE, yani prison kategorisinden bir JAİLLAND (Jail: Hapishane) üyesidir. (Diğerleri EO ve EUROPE.)

Öyle Free-Zone'da her suçu işleyeceksin, sonra yeniden WEMB'e döneceksin! Suç ve ceza ayrılmaz ikilidir. WEMB'e yeniden adapte olmak için gidip Pri-ZONE'larda çalışacaksın! Üreteceksin!

Dünya refahına sadece Dünya üretilenleri yetmiyor. Uzayda sınırsız refah materyali var. Ben mi gidip getireceğim? Ben bir suç işlemedim! Suçlu gitsin üretsin, göndersin.

WEMB salt dünya değil (Globlocampacter). WEMB dışı daha bir çok plastik devletler var. (Nylon da diyebilirsiniz.) Mesela Çöller, kutuplar vb. Yüksek dağlar (Tibet başta).

Bunların türlü adları var: WEMB nasıl ki international ve İntournational iki temel üzerinde 12 ülke ise, BlocamPlastic devletler de var:

İndusternational olanlar (İndustry'den)

İnterplanational (Planet'ten)

İnterestnational (interest'den)

İleri karakol devletler var: EXTERNATİONAL BlocamPLANETwork gibi.

Koloniler bugünkü dünya nüfusuna eşit!

Bu kadar BİLİM KURGU(!) yeter, şimdi dönelim konumuza...

 

Süper Uzay (Aşağı misal alemi) ışık hızıyla titreşmekte olduğundan, NEDEN ve SONUÇ arasında bir ZAMAN aralığı yoktur. OL=ÖL (Neden=Sonuç) aynı anda oluşur.

Hiçbir şeyin nedeni ve sonucu gözlenemez. Gözlenmesi için mesela bir sırada bekleyen evrenin yaratılması şişmesi sonra da orada zaman boyutu ve bunun nedenselliği oluşması gerekir. (Neden-sonuç böyle ayırt edilir.)

Burada GEONlar (Bunlar KEHF HUBK'larıdır) karakter olarak VEKTÖRELDİR.

Ama yukarıdaki misal alemi ise tamamen statiktir: Dinamik hiçbir şey yoktur. Bir BİÇİM vardır ve sonsuza kadar o biçim aynıdır. Yer değiştirmez, DURUM halindedir ve hiçbir davranışı yoktur.

Bu "DURUM" halinin "Davranışlarının tamamı" AŞAĞI misal alemi'ndedir.

Mesela yukarıda Atatürk'ün HEYKELİ (mumyası, yaratılacak olan 33 yaş hali) gibi bir STATİK tasarım bulunmaktadır. Aşağıda ise, Atatürk'ün cenin halinden-mezardaki ilk haline kadar tüm FİLM kareleri ve bunların DAVRANIŞLARI vardır. Ama ortada HEYKELİ yoktur.

Davranışlar üstüste gelmiştir. Üstüste konmuş bin cam düşünün veya yüz diapozitif, NET ve TEK hiçbir şey göremezsiniz. Yukarıda NET bir şey var, fakat DAVRANIŞI yok.

(Kehf suresindeki, "onları görseydin hemen korkuyla kaçardın" ayetinin açıkladığı HEYKELLEŞME...)

Yahu candaşlar bu konular çok ağır değil mi? Bu daha girişi... Birazdan iyice anlaşılmaz olacaktır. Difransiyelleri nasıl açıklayacağım?

 

<> lütfen devam edelim

 

Ama daha GİRİŞ bile yapmadık. Birazdan Kardinallerden söz edeceğim. Çünkü Gizli değişkenler mekanizması doğrudan psişik olgudur. P+K ve ESP deneyleri, rüyalar vb. buradan başlar. OOBE'ler özellikle kardinal sayılardır.

Yani birazdan fizik Parapsikolojiye dönüşecek. :((( Polarizlenmiş şaşırtılmış çiftlerin sonundan Telepati çıkacak!

Şimdi psişik dedim. Sorun şu: DENEYLEYEN deneyi istediği gibi SONUÇLANDIRABİLİR. Çünkü deney ve deneyci bir KÜBİT içindedir. Deneyin sonucunu KENDİ PSİKOLOJİK seçimiyle sonuçlandırabilir. Schrödinger'in kedisini ister ÖLÜ, ister diri tutabilir.

İki deneyci iki kübit demektir.

Kübit şudur: Üç boyutlu uzay ve + zaman boyutu, dördü birden, DÖRDÜNCÜ MEKAN boyutu içindeki bir Kübittedirler. Deneyci de oradadır. Kübit içinde hapistir. Çünkü o kübit kendi NEFS alanı, kendi psişik özgür alanıdır. Düşüncesiyle/zihinsel boyutuyla deneyi etkileyebilir.

O zaman şöyle bir soru çıkar karşınıza: Pekiyi Allah'ın işini elinden almıyor muyuz?

 

<> Deneyi yapan, zihinsel olarak kendini özne/etken yapar, deneydeki özneyi/deneği ise nesne/edilgen kılar. Dolayısı ile deney artık deney olmaz; yani özgür sınav ortadan kalkar gibi mi?

 

Evet, deneylenen EDİLGEN dediğimiz kedi de bir NEFS'dir. Ama öyle bir evren vardır ki, -illa ki vardır- kediler insanları deneylemektedir. Yani kedilerin psikolojik durumlarına göre ölü veya diri insan olabiliriz.

Dediğim gibi bu bir KAN GRUBU reml'i (Dörtlüsü).

Sonsuz evren var.

Bu evrende "AT, ot yer, it de et yer"!

Ötekinde tersi: "At et yer, it de ot yer".

Bitti mi? Hayır! Bir başka evrende "OT, at yer; et de it yer"!

Bir ötekinde "Ot it yer et de at yer".

Bir diğerinde "Ot et yer, it de at yer".

Bir diğerinde "Et ot yer, at da it yer".

Bir diğerinde YEMEK ihtiyacı yoktur, kimse kimseyi yemez.

Bir diğer evrende bir "Ot hem it, hem at yer, fakat Et bir şey yemez"!

vs. vs.

Kardinallere örnek böyle ne yapalım. :(((

 

<> Deneyciler/bağ sahipleri mi? >>> Hanif bağ/Karşı siyonist bağ?

 

Hayır çünkü bu iki grup aynı Kübit (Dünya) üzerindedir.

Şimdi bu durumda bir sürü alternatif evren var, paralel evrenler var. Pekiyi Allah'ın rolü nedir? Yani Allah mutlak Kadir ve GALİB olduğuna göre... İlla ki o tek irade bunu dilediğine göre, bu kaos nasıl çözümlenir?

Gayet basit. Bu noktaya kadar anlattıklarım IŞIK HIZINDAN KÜÇÜK  s k a l a  içindi. Yani indeterminizm denen belirsizlik MATRİSS'leri ışık hızına kadar olan limit içinde VARDIR.

Ama Allah indinde bir gün=bin veya ellibin yıl olunca, demek ki Heisenberg matrislerini bir kere ışıktan hızlı hareket ettireceğiz. Sonuç ne olur?

 

<> herşey belirlenmiş olur

<> Determine olur

 

Herşey >>>>>>>>>>>>>>>>> LEVHİ MAHFUZ olur! Yani DETERMİNE olur.

Tüm MateMatriss ve Geomatrix'ler (Süper uzayın altı ve üstü) işbaşına geçer.

Çünkü Heisenberg değişkenleri ışık hızından öteye gidemez. Formül dağılır paramparça olur. Belirsizlik kalkar, herşey LEVHİ MAHFUZDA bir bir BELİRLİ ve DETERMİNE olarak ortaya çıkar. Yani NUN KALEM yazmıştır onları çoktaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan.

Işık hızını geçtiniz mi bir çok şey değişecektir.

Planck sabitinin altına indiniz mi, artık soyut uzay başlar (Xj, Yj, Zj ve Reel zaman).

Şöyle anlatalım: Bir normali (mesela %25 sayısını, ki 75 belirsizdir, sadece 25 olasıdır) ışıktan hızlı ilettiğimizde o normal PARANORMAL olur!

Normal NORM nedir? Nome (İsim) içeren nominaldir. Fakat ışıktan hızlı gittiğinde o norm ANORM(al) olur veya Anomali (isimlendirilmeyen sayı) olur. O sayı %100 bile olsa, ışık hızında %0 olur.

Daha bitmedi, ışık hızını aşınca da %-1'den başlayarak %-100'e kadar Meta-matik olur (Matematik değil).

Eğer ben %25 olan olasılığı ışıktan hızlı hareket ettirirsem, %-75'e eşit olur. Yani ÖTEKİ YERDE (Elsewhere) burada gerçekleşMEYEN %75 gerçekleşir.

Meta-Matik'i bize Kehf suresi veriyor:

1. KEHF (Sanskritçe KAVA, Turanca KOVUK, Latin vb. CAVE).

KEHF=ANOMALİ İÇEREN  g e o m a t r i x 'in adıdır ve bağlantısı doğrudan GEON denen aşağı misal alemi/süper uzay/wheeler uzayına bağlıdır.

2. RAKİM.

RAKİM=ANOMALİ İÇEREN >>>>>>>  m a t e M a t r i s s 'in adıdır. Determinantı vardır. (Kur'an böyledir, çünkü ANA KİTAB Levhi Mahfuz böyledir ve oradan indirilmiştir.)

Lütfen "kehf verRakim" ayetini arapça yazar mısınız?

 

<> 18-Kehf/9: em hasibte enne ashabel kehfi ver rakıymi kanu min ayatina aceba

 

HASİB = Hesap.

ASHAB = SET, KÜME, CÜMLE.

KEHF = BOŞ (cümle).

VE (DİGİTAL AND).

RAKİYM = Matematik ötesindeki BİLİNÇLİ sayılar topluluğu.

ACEBA = Acayip >>>>>>> PARANORMAL, ANOMALİ içeren.

Şimdi hem buna dikkatle bakınız, hem de lütfen "Bunlar için yapılan mescid" ayetinin Türkçesini yazınız.

 

<> 18-Kehf/21: Böylece onları (halka) buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve Saat (dünyanın sonu) konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir bina yapın," dedi. Rab'leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, "Onların üstüne bir mescid yapacağız," dediler.

 

Bir de "Mağaranın Medhalinde köpek ellerini uzatmış..." ayeti lütfen.

(meDHaL >> DaHiL'den ilk giriş/antre.)

 

<> 18-Kehf/18: Uykuda olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır. Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla dolardın.

 

"Böylece onları (halka) buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve Saat (dünyanın sonu) konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir bina yapın," dedi. Rab'leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, "Onların üstüne bir mescid yapacağız," dediler."

"Böylece onları (halka) buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler"

HALKA kelimesini çıkarınız. İlerideki tartışmaya atfen böyle sanılmış.

 

"Saat (dünyanın sonu) konusunda da kuşkuları kalmasın."

Buradan da "dünyanın sonu" kelimesini çıkarınız.

 

<> "Böylece onlara buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve Saat konusunda da kuşkuları kalmasın"

 

Nasıl ki YEVM=BİR GÜN=BİN YIL İSE, SAAT de buna göre hesaplanacaktır. Yani 360 bin gün x 24 saat. Bu durumda BİR SAAT kaç yıl ediyor?

 

<> 41,66 yıl

 

Güzel, şimdi bunu 300 yıla bölünüz. 309 yıl da olabilir. Pardon 300 veya 309 yıl bölünen; ötekisi bölen olacak. (Ters yazmışım. Türkçeyi sonradan öğrendiğim bir gerçek.)

 

<> ~ 309 yıl 8 saat.

<> 7,416 saat

 

Evet. Onlar mağaralarında 8 saat kaldılar. Kozmik bir GÜN=1000 yıl ise, Kozmik bir SAAT ise = 41 yıl kadar. İşte burada bildirilen saat, kıyametin saati değil; KOZMİK saat! Onun için o ifadeyi çıkaralım dedim.

Şimdi yaklaşık olarak 1 saat 40 yıl ise, 1 Dakika nedir?

 

<> 0,66 yıl.

 

0.66  Y I L  eder. Bu kaç AY demektir? Kırk yılın (Üçte-ikisi).

 

<> 8 ay

<> 244,5 gün.

 

240 günü de 60'a bölerek bir KOZMİK saniyeyi bulabiliriz.

 

<> 1 saniye 4 gün

 

4 gün = 1 Saniye. Bunları AKLIMIZDA BULUNSUN diye yazdım. Asıl konuya geçelim.

 

"Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir bina yapın," dedi."

İnsanlar (geçmiştekiler ve gelecektekiler) neyi tartışıyorlar? Bina nedir?

 

<> bünyan

 

"Rab'leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, "Onların üstüne bir mescid yapacağız," dediler."

Rabbin BİLDİĞİNİ (geçmiş ve gelecekte, şimdi de biz) bilmekteyiz ve onların durumu için HESAP yapacak güçteyiz. Mesela bir takyonun hızının saniyede 365bin x 300bin olduğunu buradan çıkarma ve karar verme YETKİSİNE sahibiz -artık-. Bunu hesaplar mısınız?

 

[] 1 sn = 365'250 sn

<> C=300'000 km/s

<> 109'500'000'000 km

[] 110 milyar km/s

 

Evet. Saniyede bu kadar km gidiyor. İmajiner sayılar TERSİNDİĞİNDEN, şimdi km²/s² için bu sayının kare kökünü alalım.

 

[] 331'000 km²/s²

 

Daha sonra da km3/s3 için küp kökünü alalım.

 

[] 4785 km3/s3

 

Sonra da KÜBİT için bunun km4/s4 alalım. Böylece KÜBİT'in boyutları çıkacaktır.

 

[] 575 km4/s4

 

(Ben sizlere konu AĞIR demiştim)

E2=m2c4 (km4/s4)

Bu formül TÜM tardyon, luxon ve takyonların ORTAK formülüdür.

Pekiyi bunu bulduk, niçin BİNA DEĞİL DE MESCİT YAPACAĞIZ? Çünkü anomalileri gidermezseniz, yani pay ve paydadaki anomalileri birbirine götürmezseniz, formülü normalize edemezsiniz.

Cardinale kelimesinin anlamını araştırır mısınız? (Matematiksel anlamını.)

 

<> en önemlü/esas/baş... vs

 

(Dinsel değil, sonsuzötesi set anlamında araştırınız.)

 

<> Sonsuz set.

 

Zaten sonsuz set, ama ben KARDİNALİ soruyorum.

Peki Mahyo kardinallerini araştırınız bakalım çıkacak mı?

Hüüüp saatim geldi.

 

<> buyrun

<> "Cantor sonsuz bir dizi ya da kümeyi, kardinal sayısı herhangi bir alt-bölümünün kardinal sayısına denk olan küme diye tanımlar. Başka bir deyişle sonsuz bir kümedeki elemanlar ile, o kümenin bir alt-bölümüne ait elemanlar bire-bir eşleştirilebilir. Cantor, geliştirdiği sonsuz sayılar teorisinde farklı büyüklükte sonsuz dizi ya da kümelerin olduğunu gösterir."

[] http://web.iku.edu.tr/~eguzel/is.edu.tr-1/Matematik%20Felsefesi.htm

[] http://en.wikipedia.org/wiki/Mahlo_cardinal

[] http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/mkpdf/matematikonsuz.pdf

[] http://math.stackexchange.com/questions/310989/how-is-mahlo-cardinal-used

 

Tamam şimdi size iki tane Kardinal adı vereceğim: Alman Bau ve Mahyo. Almanca Bau ne demek?

 

<> Ağaç.

 

Baum ağaç, BAU örneğin Bau ingenior. BAU mühendisliği????? Aramızda Almanca bilen yok sanırım.

 

<> Bau = İnşaat

 

Evet inşaat >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> BİNA, yanlış kardinal. Elif noktası için doğru olan Mahyo (Paul Mahlo fakat asıl adı MAHYO, y ile yazılıdır.) MAHLO/Mahyo nedir? Anlamı nedir?

Pekala MAHYA nedir? (HaYy diri kelimesinden.)

 

<> Holo, Hayal?

 

Hayır MAHYA kelimesidir bu, hani Ramazan ayı falan.

 

<> İki minare arasına asılan yazı.

<> Işıklandırma (bir çeşit), minarelerin arasına gerilir.

 

Evet.

 

<> http://mizar.uwb.edu.pl/JFM/Vol12/card_lar.html ingilizce bi sayfa=Mahlo and Inaccessible Cardinals

 

Güzel, inaccessible ne demek?

 

<> Erişilemez.

<> İmkansız ötesi.

<> Ulaşılmaz.

 

Mahyo (Paul Mahlo size etüd konusu olsun, çünkü MESCİT kelimesine böyle ulaşacağız).

Elif noktaları için (İbranice titrek N gibi yazılan ELİF harfi: א) ile ilgili formüllerde Mahyo/Mahlo kardinali kullanmak zorunludur. Bu detaya etüdünüzden sonra gireceğim.

ÇÜNKÜ:

1. Elektronun orbitleri vardır. Bunlar muhtelif biçimdedirler. (Örneğin iki yumurtayı sivri yerlerinden üstüste getiriniz ve çevresine bir halka koyunuz.)

2. Orbitlerden biri ise çok ilginçtir. Olasılık aralığı kambur bir biçimde bitmekte (sıfırlanmakta); birden küçük bir aralık daha başlamakta ve yan yatmış D harfi gibi bir görüntüyle ötekine eklenmektedir.

Eğer bu orbitalin çizimini bulabilirseniz, bunun imkansız bir şey olduğunu göreceksiniz. Çünkü İHTİMAL sıfır olmuştur. Yani o olasılık aralığından sonra ELEKTRONUN bulunması mümkün değil İKEN, sanki SECDE eden bir vücuda eklenmiş baş gibi durmaktadır. Olasılık zarfının dışında bir BAŞ vardır.

Bu BİLMECEYİ MAHYO çözmüştür.

Elektronun bir çapı vardır yani bir foton değildir. Ama Mahyo elektron aralığında bu çap sıfıra iniyor. Elektronun çapı sıfırlandığında ne olur? Madde kaydından çıkıp sonuşmaz enerji (nur) sahibi olur. Buna intrinsic kütle=İmajiner kütle denmektedir.

 

[] http://web.archive.org/web/20031205223010/http://www.aip.org/physnews/graphics/html/orbital.html

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/orbital.gif

 

(Linke baktım, orada Laser demetiyle yapılmış girişim deneyi var. Benim dediğim orbitaller 24 kadar konfigürasyon.)

 

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/orbital-5.jpg

 

Mahyo bu durumu "Sonsuz ötesi" elektronu diye tanımladı. Yani elektron bu evrende olduğu gibi ışık hızı ötesinde de bir OLASILIK (Kehf) aralığında devam ediyordu.

Bunun en güzel örneği kuşkusuz yine Kur'an'dan: Ashabı Kehf'in köpeklerinin RESMİNİ ayeti okuyup gözümüzde canlandıralım. Lütfen tekrar yazar mısınız?

 

<> 18-Kehf/18: Uykuda olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır. Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla dolardın.

 

"Uykuda olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır. Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla dolardın."

Köpek kollarını SİSTEM İÇİNDE değil dışında bırakmış. Yani MEDHAL'in dışında kalmış köpek! Köpek iki ön ayağını MAĞARA  d ı ş ı n d a  bırakmış. Ama uyuyor! Yani secde durumunda gibi.... Ön ayakları uzunca dışarıda, fakat başı İÇERİDE, dışarıda olsaydı zaten UYUMAZDI!

Sahipleri gibi UYUDUĞUNA göre, o da ÖN AYAKLARI/kolları dışında SİSTEME/KEHF'e dahil edilmiş; meDHaL kelimesinin bir anlamı da bu!

Hem giriş hem DAHİL edilme ile edilmeme arasındaki Antrede! Bunu gözünüzde canlandırdınız mı?

 

<> evet

 

Şimdi ETÜD olarak bu köpeğin durumunu, verdiğim intrinsic elektron orbitinin şeklini ve Mahlo Kardinalini etüde çekiniz. Bundan MESCİT sonucu çıkacaktır. (Etüd sonrası)

Şimdi gelelim bir başka kuantum sırrına:

"Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla dolardın."

Burada anlatılan STATİK olan HYPER UZAY. (Tüm biçimler ebedi donmuştur, bu uzayın adına SPHYNX uzayı da denmektedir. Yani Yukarı misal alemi)

Hiç bir eylem YOK! Geon yok, kıpır kıpır tüneller yok! Neden var sonuç yok! Veya tersi bu HEYKEL GİBİ donmuş CANLILAR bir sonuç ama nedeni yok! (Hakikaten kaçardım ben de...)

Yine de bir HAREKET var: Bakalım neymiş.

 

"Uykuda olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır."

"Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır."

Yani yemin ve şimal kelimelerinden sonra HEMEN köpeği bağlıyor Allah konuya... Sağa sola çeviririz diyor.

Eğer Mahlo kardinalini bilmiş olsaydık şunu görecektik: Elif noktaları quantlaşmaz bir bütündür. (Ruh bütünü gibi) Bunlar hem EN KÜÇÜK hem de bunun hemen arkası olan EN BÜYÜK şeydir.

Burada sonuşmaz enerji vardır. (Sonsuz özenerji=Nur kudreti.) Nur kudreti CPT esaslarına göre; bu evrene girmek için hızını ışık hızına yavaşlatır.

Bir takyon nasıl yavaşlar? Çok basit, formülasyon TERS olduğundan onu iterseniz hızlanmaz,  Y A V A Ş L A R . Yavaşlayınca da CPT ilkesinin CP ilkelerine tabi olur.

CP'nin P'si PARİTY/Paritee'dir. Eğer bir sonsuz özenerji quantlaşmayan bölgeden kuanta bölgesine (planck çapına) girerse, Parite devreye girer.

Paritenin iki YAN penceresi vardır. Bunlara sağ elli ve sol elli pencereler demekteyiz.

Neden, çünkü, daima bir A ihtimalinin karşıtı olan B ihtimalini ya da GİZLİ DEĞİŞKEN parçacığını üretmek zorundadır. YASA bu! Yasanın adı exclusion ilkesidir. (Dışarlama) A ihtimali bu evrene girerse, B ihtimali hemen ÖTEKİ evrene girer.

 

[] http://web.archive.org/web/20030803195802/http://www2.slac.stanford.edu/vvc/theory/parity.html

 

Neden ihtimallerden söz ediyoruz? Çünkü ışıktan hızlı DETERMİNE olan nur kudreti, ışık hızına inince indetermine olmaya başlar: ÖNCE iki ihtimale, sonra yine ikişerden dört-8-16-32-64..... piramitine ufalanır.

İlk iki ihtimal için TANIM çok kolaydır. (Sonrakiler sonsuzlaşıyor) İkisi de %50 eşittir. İlk iki "Quantum Telepatisi" de denen bir HABERLEŞME içindedirler.

Yalnız, exclusion ilkesine göre biri Parite yan pencerelerinden SAĞ'ın öteki de SOL'un içinden evrene (paralel olarak) gelirler.

 

"Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır."

Eğer SAĞ spin yapmışsa A olayı oluşur. SOL SPİN öteki tarafta oluşur. Gözlemci A'yı gözler. B'den haberi olmaz. Çünkü İKİ ayrı evrendir.

Ama parçacık ÇİFTİ eğer aynı evrende iseler (A ve B = AB durumu) bu kez de şaşırtma deneyi başgösterir. Foton çiftinin birini polarizleyerek şaşırtırsanız, öteki de AYNI şeyi yapar ve şaşırmışlığı aynı anda gerçekleştirir. Bu da AB olan kan grubu.

Yani ÖTEKİ PARALEL EVRENE GİTMEDEN burada deneyleyebilir ve gözlemleyebilirsiniz. İkisi de BURADA oluşur. (Ayrıca CPT için >>>> sıfır kan grubu var. Biz burada CP'yi inceliyoruz.)

A ve B arasında daima kuantum telepatisi vardır. Yani, zamanda ışıktan hızlı giden telepatileri ışık hızını aştığından geleceğe değil,  G E Ç M İ Ş E  gider A ve B SIFIR noktasından BİR ÇİFT olarak doğmuşlardı geçmişte...

Örneğin iki kuantın çarpışmasından BİR ÇİFT foton oluşmuştur. Sıfır anı (0 Kan grubu anı) daha bu ikisi OLUŞMAMIŞKEN vardı.

Ama iş daha bitmiyor: Şaşırtılan foton, şaşkınlık bilgisini sadece sıfır anına giderek haber veremez, bir de sıfırdan "ÖTEYE" yani B fotonuna (A ve B fotonları V harfi gibi birbirinden uzaklaşmaktadır) ya da V harfinin öteki çatalına GİTMEK zorundadır.

Dolayısıyla her iki foton da AYNI davranışı aralarında zaman sorunu olmadan, bir tür englade ile haber verirler.

Fotonlardan biri Parite penceresinin sağından gelmiştir (A ihtimali); ötekine şaşırtıldığını haber vermek için yeniden SÜPER UZAY'a çıkar, yani B penceresinden tekrar içeri girer, ulaşır.

Demek ki Mahyo Secde orbiti gibi, Ashabı Kehf'in köpekleri gibi, "BİR KISIMLARI" sistem içinde değil.

Hepsi HYPER UZAYDAKİ heykelleri olarak donmuşlardır, hiçbir davranış yoktur. Ama onların arasındaki A ve B haberleşmesini Parite sağ ve sol pencereleri dönerek eşitliyordu.

Eğer Köpeklerinin ayakları da içeride olsaydı, TÜMÜ HYPER UZAYDA kalacaklardı ve ne Parite sağ-sol pencereleri devreye girecekti, ne de onlar EBEDİYEN uyanmayacaklardı.

Fakat köpeğin "Dışarıdaki" ayakları "A ve B ihtimallerini devreye sokar", 0 halinden kurtulurlar ve AB haline geçerler.

Yani A ve B birbirini ödeme-dengeleme halinde tutar.

Bunun sonucunda CPT ilkesinin T=Zamanı devreye girer. P=Parite sağ ve sol pencereleridir. T=Zaman içinde Zaman eksenidir. T devreye girince  M E C B U R E N  uyanmaları    ş   a   r   t    olur. Her ne kadar gecikseler de ŞART olur.

Uyanırlar ve her dört gün için sadece bir saniye uyuduklarını bile anlamazlar.

Köpeklerinin ayaklarının dışarıda olması çok önemlidir: Çünkü dışarıda olan bir çift ayak, diyelim ki %25 ihtimaldir. Bunun gerisinde %-75 SOYUT ihtimal bulunmaktadır. Soyut/imajiner, anomali ihtimalleri...

Öff, bu konuyu nereden açtınız? Yaz yaz bitmiyor? Biteceği de yok? Kaç saattir buradayım candaşlar?

 

<> 12 saattir. Maşa ALLAH.

 

O zaman bir çay hak ettim. Geliyorum.

 

<> Allah razı olsun

<> Maaşallah enerjisi de bitmiyor :)

<> 12 saattir burada mısınız siz?

<> evet

<> Kaptan dinlenseniz artık

<> Hocamın duası biz hanifler için. Biz haniflerin duası hocam için olsun

 

Tşk. candaşım, duam duandır.

[S]?

 

<s> Buradayım

[] S kaptanın eşidir

 

[S] diyor ki: "Lütfen dinlen". Size söyleyemiyor ama bana tlf.da söylediğini yazıyorum.

 

<> evet haklı kendisi

<> bu kadarına dayanmanız bile müthiş!

 

[S] size kıyamıyor, [S] çok seviyor. Sizden söz edince gözleri dolu dolu oluyor. Bunları bilmenizi istedim.

 

<s> evet hem de çok

<> Biz de sizleri seviyoruz

<> Geronimo zamanı geldi.

 

Aslında 04'e kadardı. Çünkü Portekiz ile ciddi bir sorunum var. O iş için Çarşamba (Yılbaşı diye) Cuma da bu ciddi iş için yazışamayacağız. Onun için uzun yazıp, sizlere layık olmaya çalışıyorum.

 

<> Saat 15'den beri KESİNTİSİZ kanaldasın. 2 saat de öncesi var, demek ki 13 saat!

 

Haklanmasaydım tam 13.00'de girecektim chat'e. Format falan derken 15.00'de girdim. :(((

 

<> Arkadaşları "Ana ve babamız sana FEDA" olsun derken ne kastediyorlarsa biz de öyle hocam.

 

FEDA+KARLIK anlamında, FEDA+İLİK anlamında söylenmiş bir söz. Candaşım, bizim Hadislerde herşey bir tuhaftır. Çünkü anne ve babadan daha FEDAKAR kimseyi bulamazsınız. (Her ne kadar benim ebeveynlerim yoksa da)...

 

<s> Aklınıza, ellerinize, yüreğinize sağlık; şimdi sırtınızı dinlendirme saatiniz...

 

Evet sırtım. :(((

 

<s> Çok ağrıyor olmalı :(

 

Yok canım bir şeyim, hep oturmaktan olan normal bir ağrı.

 

<> iyi geceler profesör

 

İ.g. dostlar.

 

<> herşey için tşk. ederiz

 

Ben teşekkür ederim. Bilmukabele.

 

<> Yeni yıl tüm "millet"imize hayırlı uğurlu olsun Allah inşa.

 

Evet yeni yıl. Keşke Noel baba gelse, bana bir hediye getirse. Ben Noel babaya inanıyorum.

 

<> biz de isteriz hocam sizden hediyemizi

 

Lafın gelişi hediye dedim, hani yılbaşının hakkını vermek için...

Ben çok küçükken yutmuştum Santa'yı. Çorap asardım noel ağacının yanına, içini doldursun diye... Ama hep bizimkiler dolduruyordu çorabın içini... Noel baba hiç gelmiyordu o zamanlar...

Ne zamanki günün birinde "Boy boylayan, soy soylayan dedemi" görünce, çocuklukta değil ama büyüklükte Noel Babayı gördüm. Hemen bir psikiyatriste gidip "Ben hayal mi görüyorum" diye sormalı mıyım acaba?

 

<> Hediye Santa'dan, Hidayet Allah'tan.

 

Hayatımda ilk defa 2002 yılının yılbaşında NOEL baba geldi. Saat sanırım gece yarım falandı. "Eh be!" dedim, "Sahiden noel baba oldun dedemiz"!

Dünyada bilmem kaç kişi acaba yılbaşında NOEL baba gördü? Ben gördüm ama, öyle palyaço gibi giyinmemişti. Her zamanki muhteşem temiz kıyafetiyle.

 

<> Yılbaşı dedin de, yılbaşı gecelerinde dikkatli olunuz, Saint ziyaretçiniz olabilir.

 

Evet.

 

<> Hangi çağın kıyafeti?

 

Hiç farketmiyor, [S] bir kaç kez takım elbiseyle bile gördü. Hangi yaşta geliyorsa ve üzerinde o yaşında hangi elbise varsa o elbiseyle geliyor.

 

<s> Evet delikanlı idi. Siyah takım elbisesi vardı.

 

Çantamı Tahttan hızlı almış, içine emanetleri koymuştu. Sonra ardımızdan yetişmişti çantayı vermişti. Ne gündü o!

 

<s> Heyecan verici

 

Eşim, yaşlı ve gece ya da yalnız mekanda Noel baba istemediğinden, Güpegündüz şehrin en işlek ana caddesinde, kalabalığın içinde, 18 yaşlarında bir delikanlı olarak, takım elbiseyle gelmişti.

 

<s> sıradan biri gibi geldi

 

[S] bu durumda hiç korkmadı! Tek fark şuydu: Çantayı verince birden yokoldu! Bu fark dışında kimse "Anormallik var" diyemezdi.

 

<s> Çok güleç bir yüzü vardı.

 

Tabii gülecek, o senin Kaynatan sayılır! Dünür o değil miydi?

 

<> :)

<s> Gözleri ışıl ışıl ve siyahtı; takım elbisesi gibi.

 

Yalnız hem takım elbise hem göz rengi relatiftir. Geceleyin mavi çıra gibi yanar, gündüz kararır gözleri..

Ve sözünü ettiğimiz kişi KUR'AN'daki bir kişi! Zavallı [S] :) Kur'an'dakilerle birlikte: Dede, Zülkarneyn, Dabbe.

 

<s> ne mutlu bize

 

Haniflere Kur'an'dan kişilerin gelmesi bir Rahmettir!

 

<> Hadi'nin hediyesi; Latif'in latifesi.

 

Rahim olan Allah'a şükrediyorum.

 

Namazım geldi! Hızla kaçıyorum. RZİ.

 

<> Allaha emanet olunuz tüm hanifcandaşlar

<> iyi geceler, dedeye ayrıca slm slm :)

<> iyi seneler

 

Evet chat off.