Chat n° 210 - Tarih: 28 aralık 2003
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan wow_10sce nickiyle
bağlandı
Merhaba.
<sprafd> Danimarkalı bir
asilzade mi? Alman Üniversiteleri profesörü mü? NASA'da çalışan gizli
Müslüman mıydı? Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve ölmüş
bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor, doğru
mu? Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti?
Gerçeği benden dinleyin!
<> kaptanın nickiyle bir başkası mı var aramızda!!
Selam
Selam, Ben Hans Aiberg.
<> selam selam
<> hoş geldiniz hocam
Hoşbuluştuk.
Başkanım,
hemen durumu özetleyeyim:
Saat
13'de bilgisayarım hack'landı. Kaldığım yerde
Hindistanlı yazılımcılar var. Onlardan bir dostum
affedilmiş bir Hacker. Bilgisayarımı alıp, hemen düzeltti
ve hacker'ı hack etti. Format ve virüs temizleme işi az önce
bitmiş.
Daha
sonra telefon kanalıyla mirc'i açtırdım. O sırada dr.
Varakam yani hintli arkadaşımız, bildiği tek kelimeyi
yazmış size >>> Merhaba. Türkçe bilemiyor henüz. Bana
telefonda, kanalda on kadar insan var deyince, hemen atlayıp geldim.
<> selamen selame
ve
selam selam dedim. :))))))
Çoktan
herkes gitmiştir sanıyordum. (Formatlamayı Varakam yaptı.)
Paralel bir şeyler buldu: Herkesin kendi nickiyle birer adet de @yahoo.com
adresi var. Tek yahoo olmayan kişinin nicki "sprafd" diye biri.
Belli ki o bu işleri karıştırmış. Ops
arkadaşlar bu kişinin IP ve ID'sini bilebilir mi acaba?
<>
<sprafd> Danimarkalı bir asilzade mi? Alman Üniversiteleri profesörü
mü? NASA'da çalışan gizli Müslüman mıydı? Olağanüstü
bilgilerini cinlerden ve ölmüş bilginlerin ruhlarından
aldığını söylüyor, doğru mu? Bir büyük gazeteyi ve bir
TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!
Tamam
gördüm zaten.
<> *** sprafd
(Spra@81.212.255.Tk306=) #aiberg kanalına girdi.
<> Hayret, imlası düzgün
nadir provakatörlerden, gazeteci midir nedir?
Çünkü
o paragraf kendisine ait değil, Tevfik Yener adlı kalleş bir
gazetecinin aleyhimde Sabah gazetesine yazdığı yazılardan
biri. Copy-paste yapmış.
"Danimarkalı bir asilzade mi?"
1.
Danimarka değil, serbest bağımsız bir ülke olan FAR ÖER.
2.
Asilzadeliğimiz İsveç Tudor'ları dalından oluşumuzdan
geliyor. Yani yine Danimarkalı değil!
"Alman Üniversiteleri profesörü mü?"
3.
Hiçbir Alman Üniversitesinde öğretim üyesi olmadım. Fakat
Freiburg'da, parapsikoloji kürsüsünde OKUDUM.
4.
Tevfik Yener'in o yazısında, yani Günaydın ve Posta gazetesinde
birlikte çalıştığımızda ben, Doç.Dr. idim,
profesör değildim.
"NASA'da çalışan gizli Müslüman
mıydı?"
5.
Bunu asla ve asla kendisine söylememiştim. Ne NASA'dan ne de gizli müslümanlığımdan haberi yoktu.
Bu onun ÇETE kurduğunu ve
birlikte hareket ettiklerini gösterir.
Basın
tarihinde benim NASA'da
çalıştığımı, kitaplarıma açıklamamdan
önce, o zaman yeni mason olan Zafer Mutlu'dan başkası bilmiyordu.
DAHA KİTAPLARIMI
YAZMAMIŞTIM. Kitaplarıma da biyografi
yazmamıştım. Bunu Zafer Mutlu kendi kendine öğrenmiş,
-bir yerden??????-
"Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve
ölmüş bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor,
doğru mu?"
6.
Bunun b a n a nasıl
iğrenç bir iftira olduğunu anlamışsınızdır.
Ne bir Cin gördüm, ne de RUH'ların
dönüp gelip anlattığını veya ruh çağırma
seanslarında böyle bilgiler alındığını ASLA yazmadım, yazmam da... Hiç
böyle şey olur mu? Kendilerini referans gösteriyorlar, ahlaksızlar.
"Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını
nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!"
Büyük
gazete dediği Tercüman. Batmak üzereydi o zamanlar... Nazlı
Ilıcak okutmaya çalışıyordu çıplaklar gazetesi
Bulvar'ı... Taha Akyol yönetmendi. Ercan Arıklı denen bir
puşt da Nokta dergisindeydi. Sansasyon üzerine satış
yapıyorlardı. İkisi anlaşmışlar ve beni MANŞET yapmışlardı.
Kim kimi kandırdı acaba? :))))
TV
kanalı dediği de Flash TV... Hani, şu alçak mason Ali
Kırca'nın beni AMG ekibine
kaçırttığı gece, iki TV'nin birden işbirliği
yaptığını daha sonra öğrendim.
Kaçırılışımdan Flash TV de sorumludur. ATV ve Flash TV
beni kandırmıştır. Kaçırtıp öldürmeye
çalışmıştır. Ama DEDEM
onları boşuna çıkarmıştır.
"Bir büyük gazeteyi ve bir TV
kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!"
HANGİ GERÇEĞİ?????????????????
Bir tek YALAN olmayan d o
ğ r u söylemiş mi?0
Tevfik Yener yalancısı...
Dedem
"Trafik polisi" olmuştu.
<> kurban olduğumun
DEDE'si
Evet
yemin ederim. Kar yağıyordu, Yörünge dergisinin otomobilini polis
kontrolüymüş gibi durdurdu. Geceydi ve tipi vardı. Korkudan ödleri
koptu. Beni HEMEN öldürmek veya
riskli diye arabadan atmak ikilemi arasında kaldılar. Haliç
tersanesine attılar.
<> Köprünün hemen
girişinde.
Attıkları
anda polis barikatı kayboldu. Zaten barikat bir ışıklı
cop ve beyaz parlayan kemerden ibaretti, bir de "Yeşilimsi
ışık" ya da fener!!! Orada barikat yoktu, çevirme yoktu.
:))))))
Bir
şey daha var ki bunu sonra farkettik. Onu da kayda geçmeliyim. O
sırada eşim ve henüz bebek olan kızım, birlikte Sultanahmet'te
bir otelde kalıyorduk. Benim sabaha karşı gelmem
sırasında Ali Kırca'nın gönderdiği bir gazeteci,
Otelde "Eşimle röportaj yapmak için(!)" bekliyormuş.
Otelin
müdürü ve hissedarı şöyle anlattı. Ben, eşim paniğe
kapılmasın, kaçırıldım, siz söylemeyin diye telefon
ettimdi. Benim telefonum üzerine müdür "Arayan Hans bey" diyor.
Adamın
ilk tepkisi şu: "Nee, sağ mı?"
Bilinen
tek şey, gazeteci kimliğinde adı Erhan (Soyadını
hatırlamıyor dostum) Onunla İzmir'de tesadüfen
karşılaştık ve gözümüzden kaçan bu "Ne? Sağ
mı?" kelimesi ortaya çıktı.
Yani
ÖLÜM HABERİMİ, çoluk-çocuk
kaldığımız otel Lobisinden BEKLİYORLARDI.
Bu
ne cürettir ve bu bir ÇETE
işidir! RESMEN ç
e t e
!
<> Bu arada, AMG, bizim son
chatte aradığımız ghoul resmini(?) bulup, bugün Yeni
Şafak'ta haber yapmış!
[] http://web.archive.org/web/20031230184518/http://www.yenisafak.com/cin.html
AMG bizim
telekulağımız.
<> Bizi ne kadar yakından ve anında izledikleri besbelli işte! Yine sana sataşmış müfteri!
"Müslüman astro-fizik bilgini olduğu
iddiasıyla kendisini Türk kamuoyuna "Alman asıllı Profesör
Hans Von Aiberg" olarak tanıtan ilkokul mezunu amatör bilim-kurgu
yazarı Bülent Ayberk türünden meczup tiplerle de
karşılaşıldı."
1.
Evet Müslümanım
2.
Evet astrofizikçiyim (Kozmolog)
3.
Alman değilim, ASLA
olmadım
4.
İlkokul mezunu
BUNA KAHKAHA ATMAK SERBESTTİR
arkadaşlar. nasıl rezil olduğunu kendisi de bilmiyor!!!!!
5.
"Amatör bilim-kurgu yazarı"
TEK BİLİM KURGUSU OLMAYAN
YEGANE SİTEYİZ ve EN
EN EN ÇOK BİZ PROFESYONELİZ! Paranormaller BİLİM KURGULARI değil; bilimin TA KENDİSİDİR! (Transcience)
Paranormaliteyi bilmek için yüksek yüksek matematik bilmek gerekir. Bu da ilkokul diplomasıyla mümkün değildir, en az bir MATEMATİK üniversite diploması gerektirir -ki bende var, iki tane var-. :)))))
<> Yazdıklarını
"birebir ve anında" nasıl izlediğini de böylelikle
-kendi kendine- ele veriyor.
"Bülent Ayberk türünden meczup tiplerle de
karşılaşıldı."
ŞEYTANIN
GİREMEDİĞİ TEK KALE D
A B B E kalesidir. Meczub/cezbeli
olan ancak Fethullahçılık tarikatıdır ve AMG puştudur.
meCNuN
olmadığıma Kur'an teminatı vardır, çünkü Mecnun=CİNLENMİŞ
demektir!
Hani
şu bilgin ruhlarından ve cinlerden HABER aldığımı söyleyen Tevfik Yener kadar ACEMİ. Bu rookie'ler.
Şıracının şahidi bozacıymış.
Birbirlerinin iftiralarını kendilerine referans ve kaynak olarak
yazıyorlar.
<> 53-Necm/2: Ki
arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
<> 53-Necm/3: O,
kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.
AMG'ye gelince,
şu sırrını hemen açıklayayım:
"Ünü dünyayı saran cin
fotoğrafının izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam
altı ay boyunca süren Güven, olay fotoğrafa kaynaklık eden
makete İngiltere'nin Somerset bölgesindeki bir mağarada ulaştı".
Onun
zamanında SADETTİN TEKSOY
ile (Benim birlikte çalışmam isteniyordu,
yerime geldi, çünkü hep beni izler AMG.)
Teksoy
diyor ki: "Ali Murat Güven bana geldiğinde her an
yurtdışına çıkabilirim, bu konuda size yük olmam" diye
güvence veriyor.
Teksoy
da soruyor: "Sen çok mu zenginsin?"
Yanıt
çok ilginç: "Hayır, ama benim sınırsız seyahat etme
ödeneğim var".
Teksoy
"Nereden?" diyor. Ama yanıt alamıyor.
Daha
sonra ileride kendisini "Fethullahçı olmaya davet ediyor".
Teksoy
"O zaman anladım" diyor, "KAYNAK paralarını".
Teksoy'un
Grönland gezisini de SUUDİ
ARABİSTAN'dan bir banka finanse ediyor. Sürpriz geliyor: Banka
hesabının sahibi "Resul
Tosun!" İkisine de "Suudi sakallılar" diyor Teksoy'un
yanında çalışan dostlarım.
"Ünü dünyayı saran cin
fotoğrafının izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam
altı ay boyunca süren Güven, olay fotoğrafa kaynaklık eden
makete İngiltere'nin Somerset bölgesindeki bir mağarada
ulaştı."
"Cin fotoğrafının izini Suudi
Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven"
"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek
tam altı ay boyunca süren Güven"
"tam altı ay boyunca süren Güven"
"altı ay"
6
ay! Ben 40 günde bambu tarlalarında çalışacak kadar aç
kaldım Brezilya'da. Üstelik beni 8 milyar liralık bir para ile
desteklemenize rağmen... Yetmedi eşim de bankadan kredi çekti ve
peşin iki maaş gönderdi. Yetmedi, sizden ve Kanada'dan
candaşlardan gelen son kurtarma parasıyla ancak Türkiye'ye döndüm. Bu
40 günde oldu.
ALTI AY yurt
dışında, üstelik memleket memleket geziyorsunuz. Ortalama
geceleme ücretiniz otelde 200 dollar.
ABD'ye 88 girişi var AMG'nin.
Fethullah'ı
CIA, ABD'de gezdiriyor. Fethullah'ı yakalamak isteyen Türk
istihbaratı bence Ali Murat Güven'in gittiği ABD kentlerindeki buluştuğu adresleri izlesin.
AMG,
Fethullah'ın KOORDİNATÖRÜDÜR, r e
s m i bağlantı
aracıdır. Flash TV'deki kaçırma olayının da
plancısıdır.
Azılı
ve kuduz bir FETOŞÇUDUR! Onun
yıllık gideri 100 bin dollar'ı bulmaktadır.
(88
kez ABD'ye giren kimseler,
yanlarındaki dövizi bildirmek ve harcamalarını dönüşte
deklare etmek zorundadır.)
Açıkça
söylüyorum, iftira etmiyorum. (Allah'tan sadece Alimleri korkar.) Allah'tan
korkuyorum çünkü...
AMG 88 kez
Fetoş'a para götürmüştür! Sadece bir tane karapara aklama kuryesidir AMG.
Bunları
bana anlatan kişi de Avni Çetinkurt olan bir diğer Fetoşçudur.
<> faTır, 35/28'de;
"Kulları arasında sadece Alimler, Allah'a Haşya
duyarlar/Allah'tan korkarlar."
<> 35-Fatır/28: Aynı
şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde
olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah
Aziz'dir, Gafur'dur.
<> 33-Ahzab/39: Onlar-dır-
ki, Allah'ın risaletini tebliğ ederler, O'na Haşya
duyarlar/O'ndan korkarlar, Allah'tan başka -hiç- kimseye Haşya
duymazlar/Allah'dan başka -hiç- kimseden korkmazlar. Hesap edici/görücü
(El Xasib) olarak Allah yeter (El Kafi).
Şimdi
de bu nurcular Yeni Şafak (Albayraklar) gazetelerinde kamp
kurmuşlardır. Milli Eğitim Bakanlığına AKP
hükümetinde Fethullah'ın uşağı olduğu bilinen
kişinin getirilmesinde ALBAYRAK grubu
etkin rol oynamıştır. Resul Tosun'u MİLLETVEKİLİ SEÇTİREN de onlardır.
Listenin başlarına yazıyorlar Tosun'u... Ve seçileceği GARANTİ! Seçildi de...
Önümüzdeki
dönem de AMG'nin seçileceğini GARANTİ
ediyorlar.
Albayrakların
tavrı şu: "Tüm Tarikatleri bir tek ALBAYRAK altında toplamak". Tüm Kabine
tarikatçıdır. Birbirleriyle mali bağları ve
kıyakları vardır. Birbirlerinin ortaklarıdırlar.
Şimdi
gözümüzü açalım: Sadece bir CİN
haberi için, 6 ay. Altı AY, 180 gün! Bu kaynağı N A
S I L buluyorsun? Bir CİN haberi alt tarafı! Yalan
olsa ne olur, olmasa ne olur? BİZDEN
KONU MU ÇEKİYORSUN?
<> Onca yetim ve yoksulu
doyurmak yerine, bunlar bir cin'in peşinde dünyayı
dolaşsınlar.
Kaldığı
otelleri tesbit ettirmiştik AMG'nin.
120 ila 200 USD arasında günlük harcamaları var. Bazen tam yıl DIŞARIDA kalıyor.
Yeni
Şafak'taki ücreti kaç para biliyor musunuz? 4 milyar TL. ARTI 1000 dollar yurt
dışı haberleri için verilen ek ödenek! Altı aylık
maaşı eder 24 milyar TL. Bu bir tek cin haberi için bir de artı
bin dollar alır! 25 milyar liraya 180
gün Turistik otellerde kalıyor arkadaş?
Ailece
yoksullardı HANİ? Tek bir
gazeteci maaşına talim ediyordu HANİ?
<> Fetullah da yoksul ona
bakarsan.
Bravo
[candaş]. Bunlar hep yoksul YALANCILAR! Maliyemiz UNAKITANIMIZ uyuyor mu?
<> Unakıtan
kendine ve yandaşlarına AKITMAKla meşgul.
Bir gazetecinin nasıl bu kadar serveti olur? Bordrosunda YOKSUL görünüyor, ailesine baktığı görünüyor. Ama altı ay bir CİN haberi için Sadettin Teksoy'culuk oynuyor!!!!!!!
Teksoy,
Rengin Abinin oğlu; onlar AİLECE
zenginler. Öyle ki, arkadaşı Uzan'lara, "O parayı cebine
sok, senden para isteyen yok" diyor Teksoy! Şaka değil,
gerçekten almıyor para...
Pekiyi
bu aynı davranışı, AMG
gibi "YOKSULLUKTAN ZIR ZIR
AĞLAYAN" kişi nasıl yapıyor? Fetoşun
gözyaşları mı bunlar?
Bu
kadar şeyi niye yazdım? Hep onlar saldırıyor. Ama biz
onların AÇIKLARINI yakalamıyoruz.
Oysa sırları şu kadar cümle içinde saklı:
"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek
tam altı ay boyunca süren Güven."
"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek
tam altı ay boyunca süren Güven."
Bunun
linkini bir daha verebilir misiniz? (Yeni Şafak)
[] http://web.archive.org/web/20031230184518/http://www.yenisafak.com/cin.html
İşte
bu linkten, KENDİ
ağzıyla yakalandığı bir tek paragraftan bu sonucu
çıkarabiliyorum:
"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek
tam altı ay boyunca süren Güven."
"Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek
tam altı ay boyunca süren Güven."
BİR CİN için?
Yılda yüzbin dollar??????????????????????????
<> Hayır cin
için değil, CİNLİK için! Seninle uğraşabilmek için
CİN KENDİSİ! Benimle
uğraştıran FETHULLAH GÜLEN denen mehdi hazretleridir. Bu
onun köpeklerinden biri, kullanıp atıyor.
<lokomotif555> Müthiş
adamsın Hans. Televizyonda bir göründün ortalığı
karıştırdın. İlahiyatçı Profesör Sayın
Yaşar Nuri Öztürk, bizim Hans'ı Flash TV'deki programına davet
etmiş. Yayın canlı. Yaşar Bey'i tanırsınız.
TV'deki din sohbetlerinden, dini yazılarından bilirsiniz. Gerçek din
bilgini. Çağdaş, aydın insandır. Yani demek istiyorum ki;
Profesör Yaşar Nuri Öztürk güvenilir kişidir. İlahiyat Fakültesi
Dekanı'dır. Hans Ayberg de bir başka profesör. 10 adet kitap
yazmış adam. Bunlar kolay yazılır kitaplar değil. Din,
dünya, Tanrı, yaratılış gibi konuların ilimini,
bilimini, felsefesini yapmış. "İnciğini,
cinciğini çıkarmış."
<lokomotif555> 13 Mart gecesi
Flash TV: Saat: 21.00. Işığa Çağrı programı.
Programı yöneten Prof. Yaşar Nuri Öztürk ve Prof. Hans Von Ayberg de
gecenin konuğu. Vay sen misin davet eden? Hans öyle şeyler söylüyor
ki herkes dilini yutuyor, nefesini tutuyor. Çenesiyle "Arz'dan
Arş'a" çıkıyor. Anlaşılmayan "bilimsel"
sözcüklerine hayranlık büyük: "-Vay canına, bizde böyle adamlar
yetişmiyor. Baksana Alman'mış." Hans, muhabbetin
gazıyla uzayda geziniyor. Bu TV programından sonra herkes Profesör
Hans Von Ayberg'i konuşuyor.
<lokomotif555> Ertesi gün TV
haberlerinde Hans'tan söz ediliyor, dergiler, gazeteler yazıyor. Hepsi
aynı soruyu soruyorlar: Kimdir bu Profesör Doktor Hans Von Ayberg?
*Kendisinin söylediği gibi; Danimarkalı asil bir ailenin Alman
pasaportlu aristokrat oğlu mu? Yoksa, kimliğini gizleyen bir Türk mü?
*Önce Hıristiyandı da, sonra mı Müslüman oldu? Yoksa Anadolu'nun
bir yerinde Müslüman mı doğdu? *Kopenhaglı mı, Denizlili
mi, Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?
*Gerçekten profesör mü? Doktorası, profesörlüğü Heidelberg, Freiburg,
Sorbon Üniversiteleri'nden mi, yoksa kaldırım...
İYİ ADAM LAFI ÜZERİNE
GELİRMİŞ! t e s a d ü
f y
o k t
u r .
"Kopenhaglı mı, Denizlili mi,
Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?
Elazığlı mı, Malatyalı mı, Diyarbakırlı
mı?"
Bu
ne biçim soru? NERELİ OLDUĞUMU
değil nereli olaMAYACAKLARIMI
sayıyor. Böyle gazetecilik olur mu?
"Kopenhaglı mı, Denizlili mi,
Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?"
Dört
yıl birlikte çalıştığım gazeteciye
bakınız >>>>>> DAHA
NERELİ olduğumu gidip personeldeki dosyamdan bakmamış.
Ya da bakmış biliyor (Thornshaven yazılı) ama işine
gelmiyor.
"Kopenhaglı mı, Denizlili mi,
Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?"
"Diyarbakır Yahudisi mi, Malatyalı
Kürt Hasan mı? Elazığlı Bülent Ayberk mi?"
Bir
insanın bu kadar MEMLEKETİ
olabilir mi? Hem Diyarbakır Yahudisi olacaksın hem de PAPA'nın casusu? Dinimi bile vermekten
ve ağızbirliği yapmaktan acizler. Ben MUSEVİ miyim, PAPA'nın
casusu olmak hasebiyle HRİSTİYAN
mıyım?
<> 5-Maide/67: "Ey
rasul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et; eğer ifa/fail etmezsen
(yerine getirmezsen), O'nun risaletini tebliğ etmezsin/etmemiş
olursun. Allah, seni, insanlardan koruyacaktır (El ASim). Şüphesiz
Allah, kafirler kavmine/topluluğuna hidayet etmez (El Hadi)!
Son
zamanlarda da AYNI kaynaklar,
bizleri (ZipZap) MASON locası ilan ettiler. Hele
Kanadalı Haci+Ali ayrıca beni yahowa şahidi, WEMB'i de burada kurduğumuz bir KİLİSE yaptı!
Bunları
AKILLARI bulananlara yazıyorum.
Daha bir tek doğru yazı çıkıp da benim gerçek
kimliğimi bulup yayınlayamadı. Gülerim buna ben!
ROOKİE dolu
ortalık, bunlara gazeteci diyorsanız yuh!
Benim
memleketim neresi? Thornshavn. Bir bu hariç, her yerden oldum. :))))))))))
"Kopenhaglı mı, Denizlili mi,
Sivaslı mı, Ispartalı mı? Yoksa Konyalı mı?"
Dinim
de belli değil; "Musevi mi,
Hristiyan mı?" Bir MÜSLÜMAN
OLDUĞUMU söyleyemiyorlar.
<> 27-Neml/82: O
söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dabbe/debelenir gibi
yürüyen bir canlı çıkarırız da o onlara, insanların
bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
Evet,
"O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir
dabbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da o
onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince
inanmadıklarını söyler."
SÖZ DEĞİL
>>>>>> HADİSE;
yeryüzünden
DEĞİL >>>>>>
YER ALTINDAN!
"Onlar için bir dabbe/debelenir gibi yürüyen
bir canlı çıkarırız"
DABBE >>>>>> DEEP,
DEPTH.
YÜRÜMEK diye bir şey
yok AYETTE!
"bir canlı çıkarırız"
>>>>>> CANLI
KELİMESİ de yok ayette!
Arapçası
lütfen.
<> 27-Neml/82: ve
iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdi tükellimühüm ennen
nase kanu bi ayatina la yukinun
"Ve iza vekaal kavlü aleyhim"
VE = Ve
iza (Whenever)
ve = ve
kaal
>>>>>> To say
aleyhim = Üzerlerine
(towards to, onto). (DİKKAT yerden,
yeraltından değil, YUKARIDAN
ÜZERLERİNE.)
ahracna lehüm = İhrac'dan harice çıkarılmak. (Ahracel Mer*a'yı hatırlayınız >>>>>> Ala
suresi.)
lehüm = To him [them]
dabbetem minel erdi DABBE
(Yer altı)
minel = den, dan (from)
Erd = earth
Şimdi
buraya kadar olan ayeti sizler yanyana getirip yazar mısınız
-ltf-?
<> O hadise yukarıdan
üzerlerine indiğinde, yeraltından onlara bir dabbe/debelenir
çıkarırız.
Şimdi
bunun kim olduğunu anlayalım. (Neden yukarı?)
"Ve iza vekaal"
"VE iza VEkaal"
iki
tane AND var.
Bunun
anlamı şu:
iza >>>>> ortaların
ortası (digi fonksiyon=Determinant ana sayı);
ZAMAN kelimesidir
aynı zamanda... (When U come=Geldiğinde, geldiği zaman -soru
edatı değil-)
Ortaların
ortasına >>>>>> ZAMAN
FONKSİYONU olarak >>>> BAĞLAN.
Ortaların
ortası şudur: KEHF; onun
ortası da 83. ayet. (Başlarına gelen söz.)
Neml/82'yi
Kehf/83'e bağlıyor.
<> 18-Kehf/83: Sana
Zülkarneyn'den de sorarlar: De ki: "Size ondan bir hatıra
okuyacağım".
Dabbe'nin
>>>>>>>>>>>>>>>> ö n
c e l i k l e ve kesin
>>>>> ZÜLKARNEYN(ler)DEN olması
gerekir. Bu teyid ediliyor.
YUKARIDAN GELMEK
>>>>>> TARIK SEMASI >>>>>> Dabbenin
Tarık Seması'ndan gelmesi OLMAZSA
OLMAZ ŞARTTIR!
Sema'ya
(TEK SEMA) çıkarsanız, TEK ARZ'A yani YERALTINA (Mahşer toprağına) GİRERSİNİZ.
Pekiyi
nedir yukarıdan gelen SÖZ?
KUL (de ki)
kapsamından mı yoksa HADİS
kapsamından mı?
Tarık
suresindeki "HADİS" kelimesi
lütfen (ilgili ayet).
<> 86-Tarıq/13: Ki
o, tam bir biçimde ayırt eden bir sözdür.
Hadis
>>> Hadis diye geçiyor. Tarık içindeki "O bir HADİS eğlencesi DEĞİLDİR" ayeti,
devamı.
<> 86-Tarıq/14: O
asla bir şaka değildir.
<> 86-Tarıq/14: we
ma hüwe bi el hezli
<> 31-Lokman/6: İnsanlardan
öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu
oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alır.
İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.
<> 31-Lokman/6: ve
minen nasi mey yeşterı lehvel
hadısi li yüdılle an sebılillahi bi ğayri ılmiv ve
yettehızeha hüzüva* ülaike lehüm azabüm mühın
"lehvel hadısi"
"hadısi"
HADİS >>>>>>
ŞAKA SÖZ.
ALLAH SÖZÜ (Kavli) İLE ŞAKA (Kul sözü=HADİS) OLMAZ anlamında.
Kur'an'ı
birbirine tamamlatma REML işi
yapıyorum. Bu sizi sıkıyor ama bilmek zorundayız.
Şimdi
Ala suresi 4. ayet lütfen.
<> 87-Ala/4: O
ki otlağı çıkardı. = Velleziy
ahrecelmer'a.
"ahracel
mer*a", Yani GÖZLE GÖRÜNÜR
bitkiler, görünmeyenler değil!
Şimdi
de Süleyman'ın asa'sındaki WORM
(kurtçuk) ile ilgili ayet! ltf.
<> 34-Sebe/14: Sonunda,
Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini
yiyen dabbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman
yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki,
eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı
azap içinde bekleyip durmazlardı.
"onun ölümünü, değneğini yiyen
dabbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara
göstermedi."
Dabbetül ARZ bir tane daha...
Ama buradaki "GÖZLE
GÖRÜNMEYEN ve üstelik HAYVAN"
kategorisinden, öteki ise ahracel mer*a >>>>> Gözle görünen BİTKİ.
Aradaki
fark için bir yorum lütfen, sizden bekliyorum.
1.
Gözle görünür bitkiler
2.
Gözle görünmez HAYVAN.
<> paranormal bir insan
Birincisinde
saklı olan GÖZLE GÖRÜNMEZ
BİTKİ. (Hani petrol olan toplu mezarlık.) İkincisinde
ise gözle görünür hayvan GİZLİ
(opposite olarak).
Süleyman'ınki????????
Pekiyi
etüd için şu ipuçlarını veriyorum:
1.
Bitkiler klorofil taşır
2.
Yeraltı hep YEŞİL
IŞIKTIR (NUR)
3.
Klorofil, daima yeşildir
4.
Yeşil olmayan BİTKİ
de vardır. (Bitkinin eti denir.) Acaba nedir? Champignon nedir?
<> Mantar.
:) Mantar bir parazittir, çünkü klorofili yani
enerji jeneratörü yoktur. Bir ağaca tutunur. Bir ağacın özsuyunu
emer. Bunu yapamazsa ZEHİR
üretir.
Mantar
>>>>>> ASALAKTIR.
Çünkü klorofili (yeşil bitki çeperli hücre) yoktur. Ve mikroskopik
mantarlar da vardır. Bunlar da diğer bitkilere tutunur ve özsuyunu
emerler. (Fauna değil, fiona olan asalakları kastediyorum.)
Mer*a=Fiona, planctons. Bunlar mikroskopik olduklarından bir
ağaca değil, onun HÜCRE
ÇEPERİ olan klorofil'e tutunurlar. Hücresel asalaktırlar.
Şimdi
siz bir ağaçtan baston yontabilirsiniz. Ama içinde biliniz ki bir
mikroskobik MANTAR olabilir. AĞAÇ KURDU gözle görünebilir, ama
buradaki WORM değil, plancton
fakat klorofili yok.
İfritler
bu YEŞİLİ göremezler.
Onlara "KÖR" etkisi yapar.
Radyasyonun kurşun kab içinde saklanması gibi. Göremezler. YEŞİL'de kamufle
olmuşlardır.
YEŞİL
>>>>>>> ARZ'IN DEEP OLAN YERİNİN FİKS
RENGİ.
Hani
bitki biter gibi mezarımızdan çıkacağımız MAHŞER meydanının bir
metre altındaki alem. İyiler orada BİTKİ biter gibi çıkacaklardır ve NUR (Yeşil alev, yeşil
ışık) LARI ile
çevrelerini aydınlatacaklardır.
TARIK >>> GRİ
HİÇLİKTİR. Sema'dır.
DABBE ise "YERALTI"dır. (Yeryüzü bile
değil, esfeli safilin.) Yeraltı ise >>>>> YEŞİL
ışıklıdır.
Tarık'da
kişi KENDİNE parlarken,
Dabbe'deki kişi YEŞİLE
(klorofil yeşiline) YAPIŞMIŞTIR.
SEMA >>>> ÖZGÜR
ARZ'IN DEEP olan yeri ise
özgür değil; YAPIŞIKTIR.
Zaman
bile yapışır kalır! Zaman 1080 kez genleşir. Çünkü in
the DEEP, ışık
hızı sizin yarışacağınız kadar YAVAŞLAR! Yeryüzündeki bir
saniyeye karşılık 18 dakika (bazı durumlarda 24 dakika) GENÇ kalırsınız.
Müthiş
bir radyasyon vardır. Ancak bu yeşil ortamda o size ulaşamadan ZAMAN ENERJİSİNE (ZilZal) dönüştürülür. (Enerji
daima birbirine dönüştürülebilir bir niceliktir.)
Ancak,
siz YERYÜZÜNE b e l l i noktalardan çıkarsınız. O
noktaları geçmişte "Yürüyen kayalar" belirliyordu. Veya
"Yokuş yukarı kendiliğinden çıkan otomobiller
vb."
Yokuş
yukarı çünkü >>>>>> in the deep (underground/subway
galerileri) DÜZDÜR! (Mahşerdir) HER YÖNE akar!
Ama
dışarıdan baktığınızda (Quantum köpüğü
dışından baktığınızda) sanki tepeler-vadiler
varmış gibidir. Aslında yoktur.
Bir
uçak geçiyor, engebeli bir arazi üzerinden >>>>>> Gölgesi TEPE çıkıyor veya vadi
iniyor. Ama uçak aslında DÜMDÜZ
bir rotada hiç deforme olmadan gidiyor. YUKARIDA
gidiyor.
Aşağıya
düşen ise gölgesi/yansıması ve yanılsatması. O gölgeyi
gören bir mağara adamı mutlaka o aracın uzayıp
kısaldığını sanacaktır.
(Gölge ayetlerinden bir kaç örnek, ben yine
hüpleyeyim.)
(wooshhhhh!
Çok güzel demlenmiş. Whoop değil, resmen swoosh!
<> 16-Nahl/81: Allah,
yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan
sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan
koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı.
İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup
esenliğe ulaşabilesiniz.
<> 25-Furqan/45: Görmedin
mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi,
onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona
delil yapmışız!
Yeterli!
:) Çünkü bu ikisi birden size ANLATTIĞIMI
anlatan MİSALLERDİ.
Gölgenin
olmadığı (en küçük olduğu) tek bir zaman vardır
>>>>>> VUSTA.
Şimdi onu da lütfen!
[] 2-Baqara/238: Salatları
koruyun/belleyin/hafızalayın ve salatı vüstayı; ve Allah
için kıyam (qumu/iqame) edin, qani olarak.
<> 2-Baqara/238: Hafizu
ales salevati ves salatil vüsta ve kumu lillahi kanitin
VUSTA (Vasat/Avareg)
olmakla birlikte bir de şu anlamı içerir: GÖLGENİN OLMADIĞI TEK YER/EVREN.
???????????
(Cehennemde
bile yakıcı dumanın gölgesi vardır. Cennet hep
gölgeliktir.) Bana öyle bir yer söyleyin ki, orada sadece bir tek gölge
>>>>>>>> ARŞ'IN
GÖLGESİ olsun.
<> Mahşer
Evet,
mahşer meydanı. SÜREKLİ
VUSTA halinde! Yani herkesin gölgesi KENDİ
DİBİNE düşüyor ve GÖRÜNMEZ
oluyor.
Gece
görüş araçlarında bile varlıkların mutlaka GÖLGESİ vardır. Gölge
geceleyin de vardır. Ama VUSTA
ve VİTİR anında GÖLGE yoktur. O an sadece
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
SAKLI ARŞ'ın gölgesi
vardır.
Bunun
şahidi (MEŞHUD) sabah
(Subh gözleyen) melekleridir.
VASAT girdiğinde SEMA'ya bakarsan gölgesini değil, ÇIPLAK uçağı görürsün. VİTİR girdiğinde SECDE ettiğin yere bakarsan, ÇIPLAK uçağın ŞEHADETİNİ (içini)
görürsün. Yani dışından öte içine girmiş olursun.
İşte
o söz başınıza geldiğinde bunları size açıklayan
bir Dabbet vardır. (in the deep) Yoksa Allah neden G Ö
L G E üzerinde bu kadar dursun?
Misal
idi! Açıklamam için verilmiş idi. (Haşyeteh gereği)
İtteka
>>> Allah'ı BİLEREK
şahid olarak/kalu bela'da gördüğümüzü UNUTsak bile, HATIRLATILDIĞINDA
veya doğum öncesi bildiğimiz KORKU'dur.
Ama
Haşiye Daha ALİM
olduğun sana SON NEFESTE bildirileCEK olan korkunun
tanımıdır.
Ya
Alim değilsen?????? Sana hiç fısıldanmayacaksa? O zaman dünya
hayatında Haşy olan son nefesteki MÜTTEKİLİĞİ yakalar.
Allah'tan
Haşyen ve ittekan korkun Hanif candaşlar!
Kur'an
da bir ŞAKA=HADİS değildir; kul sözü
değildir.
Şu
misalleri Allah bütün kullarına verdiği halde (Melek, cin ve insan)
sadece onu MÜTTEKİ kulları
anlar/anlatır.
O
söz o kavl şimdi size VAKİ
oldu.
[] 3-Ali Imran/193: Rabbimiz;
şüphesiz işittik, bir münadinin/nidacının, iman için
nidasını/nida ettiğini, "Rabbinize inanın" diye;
o halde iman ettik. Rabbimiz; öyleyse bağışla bizi
günahlarımızı, kötülüklerimizden ört ve bizi ebrar ile birlikte
mevt et/weff et.
[] 29-Ankebut/43: İşte
misaller; biz onları insanlara darb ederiz; (ama) onlara akıl
erdiremezler, alimler müstesna.
VASAT'ı daha iyi
anladık mı?
Vasat
>>> DİREK >>>>
ARŞ'ın direği!
Z=HU boyutu. Axe/eksen/ASA. Sultan kuvvet! Veya KAWL.
Allah'ın
saltanatının DİKMESİ.
Arş
taşıyıcalarının YÜKLENDİĞİ
eksen.
Orası
SANAL olarak Kalu Bela; REEL olarak da >>>>> MAHŞER MEYDANI'dır.
İskemle=Sandalye.
Takunya=Nalın!
Kova=Sitil.
Kuşhane=Tencere.
KAVL=KALBİNDEKİ ALLAH'A
VERİLMİŞ kalubela=Mahşer SÖZÜ!
KAVL=KALBİNİN SÖZÜ.
Kelimeler
yerine oturdu mu?
VİTİR, VASAT, GÖLGE. Gölgesiz
tek ZAMAN; gölgesiz tek MEKAN (Mahşer).
Allah'a
VERDİĞİNİZ söz (KAVL/Misak) vardı! MİSAK unutturulup
hatırlatılır (İlk ve son nefesler); ama unutsanız bile
KALBİNİZDE yaşayan o KAVL, Yani Allah'a verdiğiniz söz HEP VARDIR!
Kavl
de anlaşıldı mı?
<> evet
<> 7-Araf/172: Hani
Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp
onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz
değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, şahidiz."
demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik"
demeyesiniz.
KAVLİNİZ ve KALBİNİZ bir olsun.
Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol. (Yesevi ve Mevlana)
Hoşgörün
deniz gibi olsun.
İnfakın
(Cömertliğin, yardımın) akarsu gibi olsun.
Selam/Barış
ve rahmette güneş gibi ol!
Başkalarının
kusurunu örtmede GECE (Vitir=Gölge
vermeyen gece) gibi ol.
Alçak
gönüllülük, tevazu ve melamilikte Dabbetül Arz (Toprak altı) gibi ol!
Öfkende
ÖLÜ GİBİ OL!
Müslümanlıkta
sadece ve sadece HANİF ol!
Rabbi
zıdni ilmi derken "İLMİN
KENDİSİ" ol!
İşte
size Yesevi ve öğrencilerinin Evamiri Aşeresi! Evamir=Emirler.
Ve
Allah'tan bir not: KUR'AN İLE
ARKADAŞ OL! Hiçbir şey yapamıyorsan s a
d e c e kupkuru=Müslüman/minumum
iman olarak CAN VERENLERDEN ol!
İbrahim
milletinden ol! (Resulullah'ın çağrıldığı toplama
kampı.)
Mukallit
değil; Muhakkik ol!
Naklen
değil, Aklen AKLEDENLERDEN ol!
Naklen
değil Aklen RZİ.
Kur'an'ı
okurken unuturum diye acele etme, RZİ
diyenlerden ol!
İki
kez iman edenlerden ol! İki kez selam verenlerden ol! (Yoksa ötekilerden
seni MELEKLER bile ayırt
edemez.)
Herşeyin
başı OL'maktır!
"Kun!" diyen OLDURDU
bunları! O'na KUL OL!
Çünkü
KÜLLİ ŞEY*İN'İ
KULLUK İÇİN YARATTI! Bu sonsuz şey içinde sadece HALİF insanı KENDİ SURETİNDE yarattı!
O'na kendi RUHUNDAN üfledi.
TARIK VE DABBE
BİTİŞİK İKEN ŞİŞTİ ve
ayrıldı! SEMA VE ARZ BİR
TEK MAHŞER İKEN AYRILDI! Ayrıldıysa, sen RÜCU EDENLERDEN OL!
TAKVA ELBİSESİNİ
giyenlerden ol!
İlla
ki SALİH AMELLERİ OLANLARDAN
OL!
Sen
CENNETLİK DEĞİL;
SABIKUNLUK OL!
OL=ÖL!
ALLAH'TAN BAŞKA HİÇBİR
ŞEY YOKTUR!
La
ilahe illallah!
Ölmeden
olamazsınız, olmadan ölemezsiniz!
OLANA değil, OLDURANA BAK!
Olan-bitenin
değil; olduran-hiç bitmeyenin KULUSUNUZ
siz Hanifler!
O
zaman Allah'a "Rabbim, biz senden razıyız, sen de bizden
razı OL!" dersiniz.
İşte
"Kun feyekun" denen MİSAL
budur.
OLDURAN'IM, BENİ/bizleri OLUNANLARDAN en mükemmeli OLDUR!
Rabbi
Zıdni İlmi! Rabbim ilmimi ziyade et!
İlim
sana olan KULLUK borcumun ta
kendisidir! Beni aşağılık Maymun ve Hınzır'lardan
AYIRT et! Seni bilme borcumun/misakımın
şahidi ile DOST kıl!
Bana
cennet verme, bana NAİM'i ver
ki YUHYİ=YAHYA olayım! Cennet beni İHYA
etmiyor! Bana Sabıkun üstündeki o dostluğu ver!
DÜNYADA bir tek
İbrahim'i dost edindin! Ama DÜNYA'DA......
Bunun ahıreti de var! BİZLERİ
DOSTLARINDAN ET! Bize "gel dostum OL!"
de Ya Rabbi!
Ancak
sana Abit'lik ederiz! ve iyyake nestain!
<> 22-Hac/59: Onları,
razı olacakları müdhal'e dahil eder; şüphesiz Allah, Alim'dir,
Halim'dir.
<> 26-Şuara/85: (Rabbim)
beni naim cennetinin varislerinden eyle.
Bu
sitede YANDA listede yazılmayan
BİRİ daha var! O
kendisinin isminin anıldığı EVLERİ bilir! Gece ve gündüz anıldığı
evleri.
<> 58-Mücadile/7: Görmez
misiniz ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir.
Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri
O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün
altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O
mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara,
yapıp ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah herşeyi
bilmektedir.
İşte
@ (at) [mirc opertör sembolü] işaretinde ALLAH'ı görüyorum!
Sonra
dolanmış olan LAM'ı
iki
kere dolanmış >>> ALL
ve
ikinci A'yı kuşatmış >>>>> ALLA
ve
o dolanan grafiğin A R A P Ç A
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
güzel "HE" >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> HU/hüve olduğunu görüyorum.
Allah'ım
burada da tecelli ettiğini biliyorum.
Ama
BİZLER GÖRÜYORUZ! Görmeyenlere
de göster!
ALLAH BURADA! diyor
şahdamarım! Kalbimin
atışını dinliyorum. Sonra
bir mola. Sonra bir mola.
Yani
/./
ve
ve
devamı
/
devamı
.
Remilde
>>>> ALLAHÜVE!
Elevvel!
Her
kalb bir Danseden queen ve king'dir. Bendeki dans eden yüreğimi görüyorum.
Şunu:
/. Ve ardından nefesim olan HU!
Alırken
Hüve
verirken
HU diyor!
Dinleyin
KAVLİNİZİ.
Alırken HU diye absorb ediyor.
Verirken Hüve diye emisyon ediyor. Yani hep sürekli EL(1) EV(OR) VE(AND) LA(0) diyor!
Bu
kalbin KAVLİ olan ilahi ritm ve
tempo!
Rhytm=Uzay
(da yol alan düzenlilik/teklerse kalp krizi geçiririz.)
TEMPO = TEMP = ZAMAN.
Uzay
ve zaman'da KALBİMİZİN k a
w l i yol alıyor
>>>> RÜCU için! Son nefeste
HATIRLAMAK için! Unuttuğunu
(ilk nefeste) hatırlamak için! HİÇ
UNUTMADIĞINI hatırlamak için >>>> SEN BİZİM
RABBİMİZSİN!
KAWL asla unutulmaz.
Unutulsaydı, sizler burada değil, bir ateist kanalda
yazışıyor olurdunuz. Sizlerden biri hatırladıysa, bu TÜM İNSANLIK BİLİYOR,
hatırlıyor demektir. Farzı kifaye gibi....................
Hatırlamadan
hatırlayanlara ne mutlu!
RZİ'nin sonu nerede
biter? KALU BELA'da ve/veya
bedenlendiğimizde MAHŞER'de!
İlmin
sonu EL ALİM'de biter ve oradan
bitmeyen bir İLİM başlar.
O ilim EBEDİYETTİR ve
ebedi yaşamda N A İ M denen
bir cennet mekanda HANİFLERE
öğretilecektir.
Tamamı
öğretilecek mi? Hayır ebediyet bitmeyecektir. Demek ki hiçbir zaman MUAHHAR-Muahhir, BAKİ olan Allah'a erişemeyeceğiz!
Ne
o üzüldük mü, "TANRI OLAMADIM
BİR TÜRLÜ" dercesine!
Allah
herşeyin sonundadır! Ve veya EL
EVVELDİR. İkisi aynı şey! Ebed ve Ezel aynı
şey! AYNI noktanın iki
ayrı yöne uzantısıdır!
Hüvel
BAKİ!
La
ilahe (Allah+LAR) illa (BİR TEK) A L
L A H !
illa
= il(1) la(0) >>> VARSA YOKSA >>> O (Hu).
Allah'tan
başka hiçbir şey yoktur!
MUTLAK >>>>> BİR olarak!
Biz
de varız ama >>> FANİ.
Baki değiliz! Geçici bir'leriz!
Ezeli
değildik >>>> YARATILDIK,
el evvel'den sonra... Yaratan EZELİ
>>> EL EVVEL idi! Biz değildik!
Ne
o kıskandınız mı?
Allah'tan
başka Allahlar yoktur!
Karl
Marx'a şunu sormuş olan birini düşünün -öte zamanlarda-: "Biz mi Allah'ı yarattık;
Allah mı bizi?".
Şu
yanıtı almıştı soruyu soran: "Yahowa Yahudiyi
yarattı, Ezra'yı doğurdu. Ezra da babasını güreş
tutup yendi".
O
günden beri Allah ile güreşmek kelimesini yazan Tevrat'a (muharref)
gıcık oldum.
Sonra
İslamiyeti seçtim: Aynı şey vardı: Allah, aşık
olmak için yeni bir Ezra=Muhammed -haşa- evlat edinir. Herşey onun
nurundan yaratılır! Buna da gıcık oldum.
İyi
ki gıcık oldum! Sonuçta HANİF
oldum!
Az
daha efendimizi de güreşçi yapacaktı EBAYEZİD puştları! Babasını hem Rahmette
hem şefaatte çoktaaaaaaan geçmiş bir güreşçi! Bütün
peygamberlerin en en en en en en ve TEK üstünü!
(Güldürmeyin beni.)
228 bin bölü 1'dir sadece (Efendimiz).
Hiçbiri diğerinden üstün değildir. İbrahim atamızı
bile ÜSTÜN yapmadık burada, bu
kanalda, bu grupta! Değil mi?
<> evet
Bir
başkası (Dabbet olmayan biri) bunları akıl edip
yazsaydı, İbrahim atamızı inanın ki BAŞ PEYGAMBER yapardı.
Üstelik s a ğ l a m
delili de var: ALLAH'ın tek D
O S T U diye!
Evet
DÜNYADAKİ tek d
o s t u . Dünyayla kısıtlı değiliz ki! Boşuna
mı MİLLETİ
İBRAHİYME HANİYFE diyoruz! BİZ DE MİLLET olarak/Hanif ulus olarak, Sabıkun/Naim
cennete talibiz -eğer Rabbimiz izin verirse-.
Demek
ki biz CEMALİ
ŞERİFİN dostlarıyız.
Eğer
cennet bir tek olsaydı, üç sınıf olmazdık. Ya da Rahman
suresindeki gibi 2+2+2+2=8 CENNET
olmazdı! Bir tek CENNET sınıfı
ve bir tek CENNET olurdu. İki
cennet sınıfı ve sekiz ayrı cennet olmazdı! Değil
mi?
<> evet
Allah
yanlış mı yapıyor/yazıyor yoksa?
1+7
cennet var; yedi cennet İKİNCİ
tabakada, oradakiler "Sabıkun ve mukarrebun" değil! Ama
Allah dostları bir tek yerde >>>>>>>>>>> NAİM cennette!
Ben bir hüüp ikmali daha yapayım geliyorum.
[] 6-Enam/103: Gözler
(el ebSar) onu idrak edemez. O, gözleri (el ebSar) idrak eder. O, Latif'tir,
Habir'dir.
<> Bir de -haşa-
ALLAH'ı gördüm (birlenme) diyen zavallı tarikatlar var! Nasıl bu
kadar kör olurlar?
Evet,
Allah tek dostuna bile GÖRÜNMEDİ.
(Dolaylı olarak göstergeler verdi.) Allah Resulullah efendimize bile GÖRÜNMEDİ; bu deyyus hergele
puştlar nasıl gördüler ALLAH'ımızı?
Deyyus
>>>> ŞEYH yani
Allah'a sizi pazarlayan!
Hergele
>>>>> PARAYLA/MAAŞLA
DİNİN satan, Hercai'den türevle vergimizden çöplenen papaz/ruhban
sınıfımız.
Puşt
>>>> Kenud. (Allah yerine kendi taptığını
koyan.)
"Bu
deyyus hergele puştlar nasıl gördüler ALLAH'ımızı?" [dedim]. Kelimelere
yüklediğimiz kavramlar çok önemlidir. Hans küfür etmiyor! Hanımlar
utanmasın, beni amiyane konuşan bir külhanbeyi sanmasın.
Filanca
için şapşal, salak, enayi diyorum. Sözlükler HADİS gibi sizi yanıltır. "Bu deyyus hergele
puştlar nasıl gördüler ALLAH'ımızı?"
derken de sizi yanıltıp, şartlandırmışlardı.
Şapşal
nedir?
(Argonaut
diye bir sözlük yok, boşuna aramayın.) Argo denen REML dillerini ben -naçizane- iyi
bilirim.
Şapşal=SAPSALAK"tan türeme. Salak nedir?
Tersinden okuyunuz.
<> Kalas
MORON'dur. Aria dilinde
>>>> KÜTÜK demek! Kütük
ağaç gibi dinamik değildir, adı üzerinde KÜTÜK= GÜDÜK, yani moron'dur. Arapçası Hamık/Ahmak!
Enayi
nedir? (Avanak, embesil demek bununla ilgisi yok.) "En İYİ" GERZEK demek! Yani tersine
şampiyon! Birinci ama, sondan BİRİNCİ,
sondan ENİYİ! Mesela
güzellik değil de çirkinlik yarışması birincisine ENAYİ denir.
Kelimelere
yüklediğimiz anlamlar ÇOK
önemli, bu farkı göremezsek, İDRİS
gibi en en en yüce yerlere alınmış Alimlerin atalarına İHANETTİR!
Mesela
Blanc ne demek?
<> beyaz, boş
Yani
"Blanche kelimesindeki BEYAZ
leke-dot/AĞ(armış) demek. AK DEMEK! Siyah üzerinde beyaz leke demek.
Saksonlar
bunu aldılar, BLACK
yaptılar! Çünkü eski aşağı saksonca Blanck diye
yazılıyor.
Blanck
> Kör olmak demek! Karanlık demek. Blind gibi.
Blund=Sarı.
Bluth
(Bulut) Mavi.
Blun
= Kahverengi.
Blood
= Kırmızı!
Saksonca
türetmeler: Bleeth???
<> Bleed >>> Kanamak.
Kan
ile ilgili ama değil.
Bleeth
>>> Beyaz kan, yani beyaz kan dolaşımı. (İrin,
ödem rengi dolayısıyla sarı da deniyor İDİ.) Lenf kanı rengi yani. Bloody bir kişiden
kan akmadığında Bleeth olur.
Blond,
blondy, blonde >>>> Sarışın.
Blunet
(Sonradan brunette), Kahverengi/kumral vb.
<> Brun.
Evet.
fr. Brun, alm. Braun, ing. Brown. Sanskritçe Blaum (blom okunur).
Gelelim
P'ye; Plink (Sanskritçe Pemblink). PİNK!
(Hind-Avrupa dil ailesine toplu olarak ARYA'ca deniyor.) Farsça da bu
dildendir >>>> Pembe!
Pekiyi
blanc=Beyaz ise siyah ne? Espas; Espace; Space. Ariaca gece rengi. Blanc=espace
mi?
Biri
ak biri kara! Bizim KAR=BEYAZ'ın
>>>>>> KARA olması
gibi...
Ne
ilgisi var beyaz ve siyah'ın AYNI olmasıyla?
Kavramlar
yanlış. Yani yüklediğimiz anlam yanlış! Onun için
filolojiden ve klasik etimolojiden kurtulmamız gerekir.
Çünkü
dile ait hologram olan GRAMMER/Grammar/Grammaire
kelimesi İDRİS ile YÜKLEME
yapılmıştır. İdris'in mantalitesini bilmeyen dil
bilemez! Etimolojiyi ağzına bile almasın! Gitsin sözlük HADİSLERİNİ araştırsın!
O zaman ak mı kara mı görürüz!
Kur'an
bunlardan ve arabiyatçı şaklabanlığı olan KAAMUSÇULUKTAN beridir!
O'na
KAWL=ALLAH'IN bizzat yüklediği NOSYON'lar şamildir.
KAWL=Allah'ın DEMEK istediği / kulların
söylettirdiği değil / direkt kavramlardır.
Yani
Kul, Alihe ve İlahe farkını kendi istediği gibi yorumlar.
Alihe=İlah'lar'dır.
İlaheAllah'lardır -haşa-. Ve üzerine ŞEDDE koyan Zalim Haccac bunu bilemez! Aklınca ALİHE anlamış keriz!
Oysa kelime ilahlar değil; ALLAH+LAR,
çoğul yapamazsın! Yaparsan, Allah sana değil ahırette,
dünyada bile Z A L İ M
adını takar! Maskara oldu Zalim haccac/haccacı zalim!
Allah'ımızın
zulme prim verdiği görülmüş mü? Hele Süfyaniliğe! (Ebu Süfyan
soyuna ve felsefesine) Ve Ebu Süfyan'ın AKRABASIDIR Zalim Haccac! Onun hacılığına
tüküreyim! Bir de yahudi melezi kanına! 5000 türk kadın-çocuk ve
yaşlıyı Talas savaşından sonra kılıçtan
geçirdi!
Şu
isimlerin güzelliğine bakar mısınız: Zalim Haccac! Yezid!
Hanginiz
çocuklarınıza bu ismi koydunuz? Muaviye diye bir isim
hatırlıyor musunuz, çevrenizde???? Ya da Süfyan, Zalim diye bir isim?
<> Hadislere göre yecüc ve mecüc olarak Türkleri anlamışlar herhalde
Savaşı
kazandı. Tamam. Ama İslamiyette kadın-çocuk ve yaşlı
öldürmek, silahsız-sivile saldırmak, savaş esiri türklerin
bacaklarını çapraz kesmek VAR
MI? O türkler bugün Hazreti Zalim Haccac, Hazreti Yezid radyallahu anhü
diyorlar, diyanet camilerinde...
Böyle
olunca çok ender olarak TÜRK olmaktan
utanıyorum. Bunu aranızdaki en TURANCI
olan ben söylüyorsam, var düşün sonunu...
<> Araplara uyanlar da en az
onlar kadar aşağılıklar.
Evet.
Biz arapları değil; araplar bizi FETHETTİ!
<> Türk olarak
doğmuşlar ama Arabiliği seçmişler, Türk değil hiçbiri,
kağıt üzerinde öyleler sadece...
Keşke
küpeli Selim II hiç gitmeseydi
Hicaz'a! :(((( Gitmeseydi, ortaasyaya yönelir orayı alırdı. Veya
München'i alırdı. (Munich/Münih) Bavyera da bir Osmanlı eyaleti
olurdu ve nüfusunun dörtte biri, şimdi Müslüman Alman olurdu Bayern'in.
(Kriter:
Yugoslavya'da Makedonların yarısı, Arnavutların
tamamı, Bosnalıların tamamı, Sancaklıların
tamamı müslüman oldu. Hırvat, Karadağ ve Sırplar ise
müslüman olmadı.)
AMG hep bana
böbürlenmiştir: "Benim soyum
Mekkeli araplardan geliyor, babam SEYİD, bende Resullullah kanı var"
diye! Bu da Küpeli Selim'in halt etmesi! Türkiye'yi AMG ve Seyit ile doldurdu.
Salak,
6 ay bir CİN'in gerçek
olmadığını göstermeye çalışmış!
Sıkıysa aynı İngiltere'deki Tudor şatosundaki kameraya
yakalanan FOTOĞRAFIN İfrit
olmadığını, HİLE
olduğunu iddia et bakalım!
Eğer
Cheddar mağarasında gerçekten CİN
olsaydı, Ö N C E bunu ben
yazardım. Yazmadığıma göre iki ihtimal var:
1.
Ya bundan haberim yoktur (ki tüm dünya duyuyor ben duymuyorum -güldürme beni.-)
2.
Ya da CİDDİYETİNE
inanmamışım, hile olduğunu EN BAŞTAN görmüşüm ve burada KALEME ve KAALE bile
almamışım.
Sizce
hangi ihtimal bana yakışır?
<> 2
Biz
buraya HER sansasyonu alan ÜFÜRÜK bir grup muyuz? Bizim
amacımız sansasyon değil ki, sadece ve sadece OMNİSCİENCE/Transcienteffik paranormality.
Benim sansasyon yaratarak kendime yandaş bulmak gibi bir SABIKAM hiç oldu mu?
<> Öyle olsaydı
dünyanın en tanınan ismi sen olurdun.
[] sabotajcı yine
kanala girip saçmaladı, kanaldan atıldı
<> andıkça geliyor AMG
<> İti an çomağı
hazırla!
480 kişiyiz. İsteseydim bunu
48000 kişi de yapardım. (En eski bilgisayarcılardan biriyim,
bunu unutmayınız.) Tam tersine GİZLİ
olarak ve nicelikte değil; NİTELİKTE
HANİF olmanın meşakkatli ve sabırlı
yollarını seçtim.
Hiçbir
zaman "Kur'an'ı okurken acele etme" uyarısını
unutmadım. 40 yaşını
sonra da Millenium'un MİGHTY
tarafından ilanını bekledim. Hiç acele etmedim.
Ama
siz acele edeceksiniz. Çünkü:
1. BEN ACELE ETMEDEN OKUDUM! Bunun
sonucunda HIZLA OKUTMAN olan biri
oldum.
2. SİZE HIZLANDIRILMIŞ
BİÇİMDE benim yavaş geçen yıllarımı günde
14-16 saati bulan chatlerle veriyorum.
SİZ ACELE ETMEK
zorundasınız. Ben farzı kifaye olan "Acele etme"
faslını sizin yerinize yaşadım. OKUDUM, YAZDIM; yani şimdi okutman oldum. OKUTMAN demek ÖĞRENCİ
değil, artık ÖĞRETENDİR!
O
halde yazdıklarımı en hızlı biçimde okuyup ÖZÜMSEMESİNİ dilediğiniz
kadar yavaş yapabilirsiniz. Ama nefsiniz sizi
tembelliğe/miskinliğe ayartmasın. Makul olan zamanda
bunları ÖZÜMSEYİNİZ.
Yoksa
başıma hep geliyor.
Soruyorum:
"Mutmain oldunuz mu?" Sınıfın %90'ı evet diyor.
%10 için bir daha anlatıyorum. Yine soruyorum: Mutmain oldunuz mu?
Yüzde-bir ikiye iniyor. Bir daha anlatıyorum. Yüzde bire iniyor. Bir daha
anlatıyorum. "Ben asla mutmain olmam huyumdur" diyor! ÇATLATIRLAR insanı!
Evime
30 kadar Nurcu bozuntusu girdi. Gençtirler diye çooook uğraştım.
Bunların da %99'u bıraktı gitti. İçlerinden iki tane
çıktı!
Gerekçeleri
şuydu: "Anlattıklarınız Saidi Nursi'ninki gibi bizi
tatmin etmiyor"!
Acaba
atamız İbrahim, Allah ile sonsuza kadar TATMİN olma yarışı mı yaşadı?
Duracakları
yeri bilmiyorlar! Frenleri yok! Nurcular
CEHALETLE tatmin oluyorlar, ama
İLİM ile MUTMAİN olmuyorlar!
Üstelik
3 asır yaşayacak bir AKIMIN
şimdiki tohumları onlar! Süfyanilik yelpazesinin önemli bir dilimini
oluşturuyorlar. OLUŞTURACAKLAR
DA...
Lavabo
molası. 1 dk.
Çok
ilginç: Hintli bir yazılımcı dostumuz ile aynı yerde
kalıyoruz. Mr. Warakalam. (Anlamı Tamil dilinde hoşgelen demek.)
Hatta kendisine "Dr. Wellcome" diye takılıyoruz! Demin
ibadet ediyordu: Ellerini Hristiyanlar gibi birleştiriyor, avuç
ayaları içe bakıyor, Sonra Müslümanlar gibi üç kez SECDE ediyor. Secde biçimi bizimle
aynı! Dua edişi de hristiyanlarla aynı! (Biz ellerimizi
açarız, bunlar birleştiriyor.)
SECDE insanın FITRATINDA var! Herkes Adem'e; Adem ise
TEK BİR KAVRAMA; ALLAH'a secde etti!
Mr.
Warakalam bir VİŞNUCU.
Hinduizmin kardeşi yani! Aynı zamanda Brahmanizme de kuzen! Bana
diyor ki: "Hiç bir rahip senin kadar uzun vaaz vermez. Günün
yarısını yazıyorsun". Ona RAHİP olmadığımı anlatmak çok zor!
İşte
kelimeler ve yüklenen anlamlar beyinde bir kilit veya tıkanma
oluşturuyor. Benim RAHİP
olduğumda ısrarcı ve ben bunu kıramıyorum/beyin
kanalını şimdilik açamıyorum.
Aslında
açılabilir. Bir ortak dil esperanto var zaten! Ama o ARGOCA'yı öğretmek ve İDRİS nosyonlarını yüklemek gerekir.
Kelimeler
önce, harflerden kayma gösteriyor. Hani William (Villum veya Wilhelm kökünden)
Savaş gönüllüsü demek. (Willing gibi) Willing de Will+halla ile
özdeş. (Yani Wilhelm) Danca'dan ve Normancadan (Willum) İngiltereye
geçtiğinde W harfleri düşüyor ve kısaca William=Billy oluyor.
Mesela
Cadı=Witch de zamanla harf dönüşümü ve anlam kaymasıyla Bitch
oluyor. İkisi de kullanılıyor şu anda İngilizcede...
Halbuki
ikincisinde cinsel bir meslek yok. CADI
kelimesiyle özdeş. Ama ARGOCASINI (Witch)
bilirseniz, o Bitch kelimesi artık AYIP
kaçmıyor, hakaret de olmuyor. Hani iyi kızlar hep kiliseye gider;
ama cadı kızlar gitmezler ya, işte Witch >>> OLDU >>>> BİTCH.
Burada
"İYİ ve Kötü"
kavram yüklemesi, bir dilin evrimleşmesine yol açıyor. Ama dilin özü
olan ARGAU diline
vakıfsanız, o kelimeler AYIP
olmuyor. Çünkü kökünü buluyor ve siz NOSYON'u
yakalıyorsunuz.
Bunun
yararı ne?
KUR'AN'DAKİ ALLAH'IN LOAD
ettiği meramı anlıyorsunuz. Müfessir ve mealcilere yani
şeytan'a yenilmiyorsunuz.
Şeytan
ne diyor? "Ben ateşten (E=) yaratıldım. Bir
toprağa/çamur'a (m) mı secde (C kare) edeceğim?"
E=mc²'nin
bir DÖNÜŞÜM olduğunu
bilseydi; SECDE'nin
anlamını bilseydi (Takyon=Melekleşme), C hızında bir E
değil, c kare hızında bir TAKYON
(melek) olacaktı/melekliği sonsuza kadar SABİTlenecekti.
Şimdi
ben bunları niye yazdım? Çünkü BİLİMSEL
bir ARGO kullandım. Ayete,
E=mc² RAKİMİNİ
yükledim. Enerji maddeye dönüşür özelliktedir. Emredilen
>>>>> DÖNÜŞ
=====> SECDE et demek!
Enerji
yükseklerde uçar >>>> GÖK/SEMA
serbestliği vardır. Bunun bir yoğun şekli olan MADDE ise >>>>>> DÜNYA/ARZ kısıtlılığı
vardır.
Ateş
= toprak x c²
c²
= Secde
Secde=ARZ'A eğilmek >>> EN YÜKSEK NOKTANI (Alnını) YERE İNDİRMEK.
E
iken M olmanın şartıdır bu!
Şeytan
bir ATEŞ idi, ama farklı
bir ateş idi cinlerden! Cin ateşi elinizi yakar, görürsünüz.
(Elektronlar görünür) Şeytan ateşi ise ŞEY'dir (Nötrino), GÖRÜNMEZ!
Eğer
şeytan SECDE etseydi
>>>>>>> ŞEY
olmaktan kurtulup MELEK gibi SOMUT görünen, Adem gibi GÖRÜNEN, Cin Enerjisi/ateşi gibi ETKİLEŞEN bir SOMUT yaratık olacaktı.
Adem
bile ona isim veremedi >>>> "Sen ŞEY'sin" (Eşya değilsin, ben ancak eşyaya
isim veririm) dedi. (Arapça Şey't'an.) (Sen isimlendiremediğim bir ŞEYsin anlamında. Şey,
Eşyanın TEKİLİDİR
ve Külli Şey*inlerden bir ŞEY'dir.)
Şeytan'ın
Türkçe Argosu da var. Mesela, "Ben hiçbir ŞEY'den emin değilim". Şey'den=Şeytan.
Hiçbir=KÜLLİ
ŞEY'İN'İN t e r s i . (Nothing) (Everything=Whole+gram'ın
tersi)
Tlf.
İkinci tlf. :(
555'in
anlamı şuymuş: Ebced'de 5=He. Yani He He He; bize
gülüyormuş arkadaş.
<> O kişi mi aradı?
Evet,
Warakam anında tesbit etti. Gerçekten
çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook iyi bir bilgisayarcı. 212'ler
doğru proxy değil, ABD'den
saldırılıyor. İstanbul ile alakası yok! (Ben de
Brezilya'da iken eşimin IP'sinden ve ID'inden girebiliyordum.)
Ve
o da system-64 kullanıyor. Muhtemelen Resmi bir KURULUŞ! Şu anda ABD'de gündüz. İşyerinden
saldırıyor. Onu da tesbit etmek üzereyiz. (Biraz zaman alıyor.)
Derken
saat 21.30; yani GECE chat'i
başlıyor. Bu İKİNCİ
bölüm. Kızdınız
mı?
<> asla
<> est. kızmak mı?
(Çünkü
Çarşamba ve Cuma günleri chat yapmayacağız. Portekiz ile ilgili
bir sorunum var. Onu çözeceğim.) Yemeklerinizi BELKİ ekranbaşında sandwich gibi yiyebilirsiniz.
İkinci
bölüme hoşgeldiniz. Hani hep artan sorular var ya, sarkıyorlar,
şimdi onlara yanıt verebilirim.
<> hoşbulduk hocam
<> Geçen chatte sorduğum
ve gördüğüm görüntüler kirlian (aura) görüntülerine hiç benzemiyor ve
renkli de değil.
Sevgideğer
[candaş], Kirlian görüntülerinin tamamı
rengarenktir. (Renk cebiri denen bir sistemle çözüyorum.) Acaba doğru
linklere baktınız mı? Başka linklere de bakınız.
Veya Semyon Davidoviç Kirlian 1936'da bu resimleri siyah beyaz çekti, belki o
ilk resimlere takılmışsındır.
<> Benim gördüklerim renkli
değil.
Şu
anda Japonya'da 400 milyon TL'ye Kirlian Renkli
fotoğraflayıcısı kameralar var. Galaksiler gibi rengarenk.
Üstelik ucuz da... Yalnız şiddetli OZON üretiyor, yani toxic yapıyor.
Ben
bu kameranın (Fotokopi makineleri büyüklüğünde) bir başka
özelliğine takıldım. Her Şer'den (ozon gibi) bir HAYIR çıkar. Küçük çapta denedim:
Eğer bunun elektromagnetik yüksek alanı, atmosferde belli bir yere ve
factorial olarak inşaa edilirse, karınca kararınca OZON (O3) üretimi yapılabilir.
Ozon
tabakası çok ince bir tabakadır (0,2cm). Dünyanın ekvator
çevresi de 40 bin km. Ozon tabakasına ise çevre 120 bin km ediyor. OZONU onarmak hiç de sorun değil!
Çünkü çoooooook aşırı ince bir tabaka. YAMA yapılabilir.
(Nobel
ödülümü hazırlayınız, vaktim olunca gelip alırım
-reklam-.)
Non-stop
omniscience devam ediyor.
<> http://www.stetson.edu/departments/physics/vholography
The Vibrational Holography Research at Stetson University is in its second year
of maturity and more active than ever. Spurring from Dr. Kevin Riggs' interest
in both acoustics and optics, this method of research uses non-destructive
techniques to investigate the vibrations of three-dimensional objects using
wave superposition of holograms. If you are interested in either the technique
of vibrational holography or this institute's research using vibrational
holography, please feel free to take one of the following links.
Ben
zaten BAHSETMİŞİM, RENK
CEBİRİ diye. :)))) Kirlian'dan söz ederken ve OZON'u anlatırken, aptala malum
olur misali zaten SÖZE
BAŞLAMIŞIM. ;)
Bu
tekniğin sonu >>>>>> WHOLE+GRAM'a varacaktır. Önce aknokta tekilliği
(White-Hole); bundan sonra HOLE+gram;
Sonra da WHOLE gram. Bir cube'nin DÖRT mekan boyutlu hali. En, boy,
yükseklik + dördüncü mekan boyutu.
Hologram
üç boyutlu. WHOLEGRAMM ise üç
boyutun içinde yer aldığı ÜST-boyutlu.
Diğer adıyla (chatleri search ederseniz) TÜMDEN VE REEL TÜM UZAY KÜBİT VE ZAMANLARI ve de TÜMDEN VE GERÇEK yaratılım!
(Aiberg-Sarfatti Kübit uzayları) Hyper space üstü DÖRDÜNCÜ MEKAN boyutu uzayı.
Herşey
bir kübit içindedir. (Arş bir düzlem ve dört direkten oluşan kübit.)
(Kürsi yine adı üzerinde masa biçimi bir kürsü.) Buna Öklidyen uzay
demiştim. (Mahşer düzlem, Sultan boyut ile HACIM oluşturuyor.)
Vibrational
özelliğe gelince anlatması kolay, anlaması ZOR! Bunun için etüd gerekiyor:
1.
Scaler ne demek?
2.
Vector ne demek?
İkisinin
farkı ne demek? Bileşke hangisi?
Özellikle skaler ve vektöreli (Arayöney) etüd edelim. Bu farkı bilen
yoksa, search ediniz. ltf. (Biri statik, diğeri dinamik. Mesela
genişleyen evren DİNAMİKTİR.)
<> http://web.archive.org/web/20030829080607/http://bilim.topcities.com/fizik2/vektor_kuvvet.htm
Yararlı
bir site, ama SKALER bileşke
ile VEKTÖREL bileşke ç o
k ayrı şeyler. Bu
farkı yazınız -bilen varsa-.
<> Temel bilgi veriyor
(Fakat
bende pics görünmüyor.)
[] http://images.slideplayer.biz.tr/11/3305477/slides/slide_15.jpg
Mesela
evren genişliyor. Bu çap doğrultusunda SCALER bir bileşke midir? Yoksa VECTORAL mıdır?
<> Evrenin genişlemesi
vektörel değil mi? Zaman tensoru dolayısı ile?
Ama
bir de SKALER olarak (eşel gibi
SABİT) düşünün. Kan grubu;
A (Scaler), B (Vectorel); AB??????
<> Bileşke?
Dolanık
parçacıklar duydunuz mu? Search >>> Entangled. Von Neumann
tarafından kanıtlandı. (ZZ'dendir) Elektron spinleriyle
sınadı. Dolanık spinlere sahip elektronlarla ilgili deney, Cubit
ışınlaması deneyi, ZİHİN
yani biz deneyleyen kişi DENEYİN
SONUCUNU ETKİLİYORSUNUZ! Deney sizin GÖZLEMİNİZDEN etkileniyor.
[] http://web.archive.org/web/20031202174403/http://www.eee.deu.edu.tr/pbl/kuantum_isinlanma.pdf
[] https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuantum_dolan%C4%B1kl%C4%B1k
<> Gözlemci,
katılılmcı.
Evet.
Schrödinger'in kedisi, sizin ZİHNİNİZİN
tercihine göre, ya ölü (A), ya diri
(B), ya da her ikisi (AB=Yarı ömür kavramı) veya 0 kangrubu. (Sıfır, çünkü
deneyin bir de yüzde sıfırdan küçük, mesela %-25 gibi paranormal ihtimali var.)
Bu
deneyler 8 sonuç verir. (Yine mi sekiz?) A,
B, AB, 0 dörtlüsünün her biri rh pozitif ve rh negatif toplam 8 sonucu var!
Şimdi
bu uzun ve diferansiyel içeren denklemlere nereden başlayalım,
nasıl anlatalım? Vibrational (Geon) olan Süper Uzay'ın
kıpır kıpır hareketli olduğunu ve OL=ÖL olduğundan.
[] Kaptan telefon
sorunu yaşıyor
Maalesef
cep bozuldu. Tuş takımını açmıyor, hiçbir tuş
çalışmıyor. "Tuş aç" diyor başka bir
şey demiyor. Keşke [C]'ninkini alsaydım yanıma... Demek ki
net telefonum olmasa, bağlantımız kesilecekti.
[C],
senin tlf. ta İngiltere'de Giselle diye bir mankene kadar gitti ve
kullandı. Sonra Brezilya'ya geri geldi. Senin telefon top modeller elinde
dolaşıyor.
<C> çok
memnun oldum :))
Giselle
B. çok infakçı harika biri. Tlf. numaramı -e, mecburen- bildiği
için haftada bir iki beni arıyor. Çünkü Jana beni ONA emanet etmiş giderken! "Hans'a iyi bak"
demiş, o da kabul etmiş! :)
Yok
Abi beni top modelden aşağısı kurtarmaz! -tevazuya
bakın bendeki-. Ben dadımı top modellerden isterim -madem
bakacak-...
Şimdi
de kapı çalıyor. Fed up. Pazar geceleri Apartman toplantısı
varmış MIŞ! Zor savdım. Günün konusu: "Temizlikçi kadın, iyi
temizlemediğinden değiştirilecekmiş, buyrun toplantıya
Herr Hans!". Yeraltı/Dabbethane yeryüzünden çoooook daha iyi!
Temizlikçi kadın derdi yok hiç değilse.
HER PAZAR toplanılacak
dediler ya! ŞİMDİ, KONU
yok, konu icat etmeliler! Fatura merdiven temizlikçisine
çıkarıldı. Bu da haftanın konusu oldu!
Eğer
daha ileri çağlarda olsaydım, Vallahi en uzak kolonilere, Miranda'ya
falan kaçardım.
İnsanlar
klüpçülük, dernekçilik oynuyorlar. Bari beni alet etmeyin!...
YERYÜZÜNDE rahat yok! Geçen
hafta da günün olayı: "Hans Abi
ben kız kaçıracağım, bizim nikahımızı sen
kıyar mısın?" Cevabım belliydi: "Ya sen
hıyar mısın?"...
<> :))
<> Miranda'da merdiven
temizlemiyorlar mı? :)
Miranda'da
süper temizlik robotları var. Kemikleri pırıl pırıl
sıyaran bakterilerle dolu bir hazinesi var. Ne bulursa onu temizledikten
başka, iyonlarını alıyor, psikolojik rahatlık veren
bir kirlian frekansı yayınlıyor. Miranda'daki tokamak en büyük
yapay güneş. Gece buz bile tutamıyor Miranda.
Zaten
gece kavramı yok. Ne zaman tokamak yere çevriliyorsa, ortalık
Mayıs-Haziran güneşi gibi aydınlanıyor. Kubbe içinde
sürekli
Miranda
aslında buzul gezegenidir (uydudur), ama SAKIB (Fusion) her yeri ısıtmaya muktedir.
Çünkü
ŞEMS güneş demek ama
(Güneş çok uzak Miranda'ya) Kur'an'da bir KELİME daha var: Z İ Y A . Bu güneş
demek değil. Güneşten de ZAYİ
olan ışık demek, ısı demek. Sanskritçe JAYA. (Zhaya=zh=J okutmak için.)
Ziya
>>>>>> Tokamak işte! ŞEMS güneş ama ZİYA
Güneş'e bağlı olmadan GÜNEŞ
işlevini yapan her ışın ve ısın fotonu üretecinin
adıdır. ZİYA
üretecini yanınızda götürdüğünüzde orası GÜNLÜK GÜNEŞLİK olur. Miranda
PRİ-ZONE, yani prison
kategorisinden bir JAİLLAND (Jail:
Hapishane) üyesidir. (Diğerleri EO
ve EUROPE.)
Öyle
Free-Zone'da her suçu işleyeceksin, sonra yeniden WEMB'e döneceksin! Suç ve ceza ayrılmaz ikilidir. WEMB'e yeniden adapte olmak için gidip Pri-ZONE'larda
çalışacaksın! Üreteceksin!
Dünya
refahına sadece Dünya üretilenleri yetmiyor. Uzayda
sınırsız refah materyali var. Ben mi gidip getireceğim? Ben
bir suç işlemedim! Suçlu gitsin üretsin, göndersin.
WEMB salt dünya
değil (Globlocampacter). WEMB
dışı daha bir çok plastik devletler var. (Nylon da
diyebilirsiniz.) Mesela Çöller, kutuplar vb. Yüksek dağlar (Tibet
başta).
Bunların
türlü adları var: WEMB
nasıl ki international ve İntournational iki temel üzerinde 12 ülke
ise, BlocamPlastic devletler de var:
İndusternational
olanlar (İndustry'den)
İnterplanational
(Planet'ten)
İnterestnational
(interest'den)
İleri
karakol devletler var: EXTERNATİONAL
BlocamPLANETwork gibi.
Koloniler
bugünkü dünya nüfusuna eşit!
Bu
kadar BİLİM KURGU(!)
yeter, şimdi dönelim konumuza...
Süper
Uzay (Aşağı misal alemi) ışık hızıyla
titreşmekte olduğundan, NEDEN
ve SONUÇ arasında bir ZAMAN aralığı yoktur. OL=ÖL (Neden=Sonuç) aynı anda
oluşur.
Hiçbir
şeyin nedeni ve sonucu gözlenemez. Gözlenmesi için mesela bir sırada
bekleyen evrenin yaratılması şişmesi sonra da orada zaman
boyutu ve bunun nedenselliği oluşması gerekir. (Neden-sonuç
böyle ayırt edilir.)
Burada
GEONlar (Bunlar KEHF HUBK'larıdır) karakter olarak VEKTÖRELDİR.
Ama
yukarıdaki misal alemi ise tamamen statiktir: Dinamik hiçbir şey
yoktur. Bir BİÇİM vardır
ve sonsuza kadar o biçim aynıdır. Yer değiştirmez, DURUM halindedir ve hiçbir
davranışı yoktur.
Bu
"DURUM" halinin
"Davranışlarının tamamı" AŞAĞI misal alemi'ndedir.
Mesela
yukarıda Atatürk'ün HEYKELİ
(mumyası, yaratılacak olan 33 yaş hali) gibi bir STATİK tasarım
bulunmaktadır. Aşağıda ise, Atatürk'ün cenin
halinden-mezardaki ilk haline kadar tüm FİLM
kareleri ve bunların DAVRANIŞLARI
vardır. Ama ortada HEYKELİ
yoktur.
Davranışlar
üstüste gelmiştir. Üstüste konmuş bin cam düşünün veya yüz
diapozitif, NET ve TEK hiçbir şey göremezsiniz.
Yukarıda NET bir şey var,
fakat DAVRANIŞI yok.
(Kehf
suresindeki, "onları görseydin hemen korkuyla kaçardın"
ayetinin açıkladığı HEYKELLEŞME...)
Yahu
candaşlar bu konular çok ağır değil mi? Bu daha girişi...
Birazdan iyice anlaşılmaz olacaktır. Difransiyelleri nasıl
açıklayacağım?
<> lütfen devam edelim
Ama
daha GİRİŞ bile
yapmadık. Birazdan Kardinallerden söz edeceğim. Çünkü Gizli
değişkenler mekanizması doğrudan psişik olgudur. P+K ve ESP deneyleri, rüyalar vb. buradan başlar. OOBE'ler özellikle kardinal
sayılardır.
Yani
birazdan fizik Parapsikolojiye dönüşecek. :((( Polarizlenmiş
şaşırtılmış çiftlerin sonundan Telepati
çıkacak!
Şimdi
psişik dedim. Sorun şu: DENEYLEYEN
deneyi istediği gibi SONUÇLANDIRABİLİR.
Çünkü deney ve deneyci bir KÜBİT
içindedir. Deneyin sonucunu KENDİ
PSİKOLOJİK seçimiyle sonuçlandırabilir. Schrödinger'in
kedisini ister ÖLÜ, ister diri
tutabilir.
İki
deneyci iki kübit demektir.
Kübit
şudur: Üç boyutlu uzay ve + zaman boyutu, dördü birden, DÖRDÜNCÜ MEKAN boyutu içindeki bir
Kübittedirler. Deneyci de oradadır. Kübit içinde hapistir. Çünkü o kübit
kendi NEFS alanı, kendi
psişik özgür alanıdır. Düşüncesiyle/zihinsel boyutuyla
deneyi etkileyebilir.
O
zaman şöyle bir soru çıkar karşınıza: Pekiyi
Allah'ın işini elinden almıyor muyuz?
<> Deneyi yapan, zihinsel
olarak kendini özne/etken yapar, deneydeki özneyi/deneği ise nesne/edilgen
kılar. Dolayısı ile deney artık deney olmaz; yani özgür
sınav ortadan kalkar gibi mi?
Evet,
deneylenen EDİLGEN dediğimiz
kedi de bir NEFS'dir. Ama öyle bir
evren vardır ki, -illa ki vardır- kediler insanları
deneylemektedir. Yani kedilerin psikolojik durumlarına göre ölü veya diri
insan olabiliriz.
Dediğim
gibi bu bir KAN GRUBU reml'i
(Dörtlüsü).
Sonsuz
evren var.
Bu
evrende "AT, ot yer, it de et
yer"!
Ötekinde
tersi: "At et yer, it de ot yer".
Bitti
mi? Hayır! Bir başka evrende "OT, at yer; et de it yer"!
Bir
ötekinde "Ot it yer et de at yer".
Bir
diğerinde "Ot et yer, it de at yer".
Bir
diğerinde "Et ot yer, at da it yer".
Bir
diğerinde YEMEK ihtiyacı
yoktur, kimse kimseyi yemez.
Bir diğer evrende bir "Ot hem it, hem at yer, fakat Et bir şey yemez"!
vs.
vs.
Kardinallere
örnek böyle ne yapalım. :(((
<> Deneyciler/bağ
sahipleri mi? >>> Hanif bağ/Karşı siyonist bağ?
Hayır
çünkü bu iki grup aynı Kübit (Dünya) üzerindedir.
Şimdi
bu durumda bir sürü alternatif evren var, paralel evrenler var. Pekiyi
Allah'ın rolü nedir? Yani Allah mutlak Kadir ve GALİB olduğuna göre... İlla ki o tek irade bunu
dilediğine göre, bu kaos nasıl çözümlenir?
Gayet
basit. Bu noktaya kadar anlattıklarım IŞIK HIZINDAN KÜÇÜK s k a l a içindi. Yani indeterminizm denen belirsizlik MATRİSS'leri ışık
hızına kadar olan limit içinde VARDIR.
Ama
Allah indinde bir gün=bin veya ellibin yıl olunca, demek ki Heisenberg
matrislerini bir kere ışıktan hızlı hareket
ettireceğiz. Sonuç ne olur?
<> herşey belirlenmiş
olur
<> Determine olur
Herşey
>>>>>>>>>>>>>>>>> LEVHİ MAHFUZ olur! Yani DETERMİNE olur.
Tüm
MateMatriss ve Geomatrix'ler (Süper uzayın altı ve üstü)
işbaşına geçer.
Çünkü
Heisenberg değişkenleri ışık hızından öteye
gidemez. Formül dağılır paramparça olur. Belirsizlik kalkar,
herşey LEVHİ MAHFUZDA bir
bir BELİRLİ ve DETERMİNE olarak ortaya
çıkar. Yani NUN KALEM
yazmıştır onları çoktaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan.
Işık
hızını geçtiniz mi bir çok şey değişecektir.
Planck
sabitinin altına indiniz mi, artık soyut uzay başlar (Xj, Yj, Zj ve Reel zaman).
Şöyle
anlatalım: Bir normali (mesela %25 sayısını, ki 75
belirsizdir, sadece 25 olasıdır) ışıktan
hızlı ilettiğimizde o normal PARANORMAL olur!
Normal
NORM nedir? Nome (İsim) içeren
nominaldir. Fakat ışıktan hızlı gittiğinde o norm
ANORM(al) olur veya Anomali
(isimlendirilmeyen sayı) olur. O sayı %100 bile olsa,
ışık hızında %0 olur.
Daha
bitmedi, ışık hızını aşınca da %-1'den
başlayarak %-100'e kadar Meta-matik olur (Matematik değil).
Eğer
ben %25 olan olasılığı ışıktan
hızlı hareket ettirirsem, %-75'e eşit olur. Yani ÖTEKİ YERDE (Elsewhere) burada gerçekleşMEYEN %75
gerçekleşir.
Meta-Matik'i
bize Kehf suresi veriyor:
1. KEHF (Sanskritçe KAVA, Turanca KOVUK,
Latin vb. CAVE).
KEHF=ANOMALİ İÇEREN g e
o m a t r i x 'in adıdır ve bağlantısı
doğrudan GEON denen
aşağı misal alemi/süper uzay/wheeler uzayına
bağlıdır.
2. RAKİM.
RAKİM=ANOMALİ İÇEREN
>>>>>>> m a t e M a t r i s s 'in
adıdır. Determinantı vardır. (Kur'an böyledir, çünkü ANA KİTAB Levhi Mahfuz böyledir ve
oradan indirilmiştir.)
Lütfen
"kehf verRakim" ayetini arapça yazar mısınız?
<> 18-Kehf/9: em
hasibte enne ashabel kehfi ver
rakıymi kanu min ayatina aceba
HASİB = Hesap.
ASHAB = SET, KÜME, CÜMLE.
KEHF = BOŞ (cümle).
VE (DİGİTAL AND).
RAKİYM = Matematik
ötesindeki BİLİNÇLİ
sayılar topluluğu.
ACEBA = Acayip
>>>>>>> PARANORMAL,
ANOMALİ içeren.
Şimdi
hem buna dikkatle bakınız, hem de lütfen "Bunlar için
yapılan mescid" ayetinin Türkçesini yazınız.
<> 18-Kehf/21: Böylece
onları (halka) buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu
öğrensinler ve Saat (dünyanın sonu) konusunda da kuşkuları
kalmasın. Halk onların durumunu aralarında
tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir
bina yapın," dedi. Rab'leri onları daha iyi bilir. Onların
durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, "Onların üstüne
bir mescid yapacağız," dediler.
Bir
de "Mağaranın Medhalinde köpek ellerini uzatmış..."
ayeti lütfen.
(meDHaL >> DaHiL'den ilk
giriş/antre.)
<> 18-Kehf/18: Uykuda
olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın.
Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de
kollarını eşikte uzatmıştır. Onlara
baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla
dolardın.
"Böylece onları (halka) buldurduk ki
ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve Saat
(dünyanın sonu) konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk
onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı,
"Onların üzerine bir bina yapın," dedi. Rab'leri
onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini
ellerine geçirenler, "Onların üstüne bir mescid
yapacağız," dediler."
"Böylece onları (halka) buldurduk ki
ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler"
HALKA kelimesini
çıkarınız. İlerideki tartışmaya atfen böyle
sanılmış.
"Saat (dünyanın sonu) konusunda da
kuşkuları kalmasın."
Buradan
da "dünyanın sonu" kelimesini çıkarınız.
<> "Böylece onlara
buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve
Saat konusunda da kuşkuları kalmasın"
Nasıl
ki YEVM=BİR GÜN=BİN YIL
İSE, SAAT de buna göre hesaplanacaktır. Yani 360 bin gün x 24
saat. Bu durumda BİR SAAT kaç
yıl ediyor?
<> 41,66 yıl
Güzel,
şimdi bunu 300 yıla bölünüz. 309 yıl da olabilir. Pardon 300
veya 309 yıl bölünen; ötekisi bölen olacak. (Ters yazmışım.
Türkçeyi sonradan öğrendiğim bir gerçek.)
<> ~ 309 yıl 8 saat.
<> 7,416 saat
Evet.
Onlar mağaralarında 8 saat kaldılar. Kozmik bir GÜN=1000 yıl ise, Kozmik bir SAAT ise = 41 yıl kadar.
İşte burada bildirilen saat, kıyametin saati değil; KOZMİK saat! Onun için o ifadeyi
çıkaralım dedim.
Şimdi
yaklaşık olarak 1 saat 40 yıl ise, 1 Dakika nedir?
<> 0,66 yıl.
0.66 Y I
L eder. Bu kaç AY demektir? Kırk yılın
(Üçte-ikisi).
<> 8 ay
<> 244,5 gün.
240
günü de 60'a bölerek bir KOZMİK
saniyeyi bulabiliriz.
<> 1 saniye 4 gün
4
gün = 1 Saniye. Bunları AKLIMIZDA
BULUNSUN diye yazdım. Asıl konuya geçelim.
"Halk onların durumunu aralarında
tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir
bina yapın," dedi."
İnsanlar
(geçmiştekiler ve gelecektekiler) neyi tartışıyorlar? Bina
nedir?
<> bünyan
"Rab'leri onları daha iyi bilir.
Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler,
"Onların üstüne bir mescid yapacağız," dediler."
Rabbin
BİLDİĞİNİ (geçmiş
ve gelecekte, şimdi de biz) bilmekteyiz ve onların durumu için HESAP yapacak güçteyiz. Mesela bir
takyonun hızının saniyede 365bin x 300bin olduğunu buradan
çıkarma ve karar verme YETKİSİNE
sahibiz -artık-. Bunu hesaplar mısınız?
[] 1 sn = 365'250 sn
<> C=300'000 km/s
<> 109'500'000'000 km
[] 110 milyar km/s
Evet.
Saniyede bu kadar km gidiyor. İmajiner sayılar TERSİNDİĞİNDEN, şimdi km²/s² için bu
sayının kare kökünü alalım.
[] 331'000 km²/s²
Daha
sonra da km3/s3 için küp kökünü alalım.
[] 4785 km3/s3
Sonra
da KÜBİT için bunun km4/s4
alalım. Böylece KÜBİT'in
boyutları çıkacaktır.
[] 575 km4/s4
(Ben
sizlere konu AĞIR
demiştim)
E2=m2c4
(km4/s4)
Bu
formül TÜM tardyon, luxon ve
takyonların ORTAK formülüdür.
Pekiyi
bunu bulduk, niçin BİNA
DEĞİL DE MESCİT YAPACAĞIZ? Çünkü anomalileri
gidermezseniz, yani pay ve paydadaki anomalileri birbirine götürmezseniz,
formülü normalize edemezsiniz.
Cardinale
kelimesinin anlamını araştırır mısınız?
(Matematiksel anlamını.)
<> en önemlü/esas/baş... vs
(Dinsel değil, sonsuzötesi set
anlamında araştırınız.)
<> Sonsuz set.
Zaten
sonsuz set, ama ben KARDİNALİ
soruyorum.
Peki
Mahyo kardinallerini araştırınız bakalım çıkacak
mı?
Hüüüp
saatim geldi.
<> buyrun
<> "Cantor sonsuz bir dizi
ya da kümeyi, kardinal sayısı herhangi bir alt-bölümünün kardinal
sayısına denk olan küme diye tanımlar. Başka bir
deyişle sonsuz bir kümedeki elemanlar ile, o kümenin bir alt-bölümüne ait
elemanlar bire-bir eşleştirilebilir. Cantor, geliştirdiği
sonsuz sayılar teorisinde farklı büyüklükte sonsuz dizi ya da
kümelerin olduğunu gösterir."
[] http://web.iku.edu.tr/~eguzel/is.edu.tr-1/Matematik%20Felsefesi.htm
[] http://en.wikipedia.org/wiki/Mahlo_cardinal
[] http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/mkpdf/matematikonsuz.pdf
[] http://math.stackexchange.com/questions/310989/how-is-mahlo-cardinal-used
Tamam
şimdi size iki tane Kardinal adı vereceğim: Alman Bau ve Mahyo.
Almanca Bau ne demek?
<> Ağaç.
Baum
ağaç, BAU örneğin Bau
ingenior. BAU mühendisliği?????
Aramızda Almanca bilen yok sanırım.
<> Bau = İnşaat
Evet
inşaat
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
BİNA, yanlış
kardinal. Elif noktası için doğru olan Mahyo (Paul Mahlo fakat
asıl adı MAHYO, y ile
yazılıdır.) MAHLO/Mahyo
nedir? Anlamı nedir?
Pekala
MAHYA nedir? (HaYy diri kelimesinden.)
<> Holo, Hayal?
Hayır
MAHYA kelimesidir bu, hani Ramazan
ayı falan.
<> İki minare arasına
asılan yazı.
<> Işıklandırma
(bir çeşit), minarelerin arasına gerilir.
Evet.
<> http://mizar.uwb.edu.pl/JFM/Vol12/card_lar.html
ingilizce bi sayfa=Mahlo and Inaccessible Cardinals
Güzel,
inaccessible ne demek?
<> Erişilemez.
<> İmkansız ötesi.
<> Ulaşılmaz.
Mahyo
(Paul Mahlo size etüd konusu olsun, çünkü MESCİT
kelimesine böyle ulaşacağız).
Elif
noktaları için (İbranice titrek N
gibi yazılan ELİF harfi: א) ile ilgili formüllerde Mahyo/Mahlo kardinali
kullanmak zorunludur. Bu detaya etüdünüzden sonra gireceğim.
ÇÜNKÜ:
1.
Elektronun orbitleri vardır. Bunlar muhtelif biçimdedirler. (Örneğin
iki yumurtayı sivri yerlerinden üstüste getiriniz ve çevresine bir halka
koyunuz.)
2.
Orbitlerden biri ise çok ilginçtir. Olasılık aralığı
kambur bir biçimde bitmekte (sıfırlanmakta); birden küçük bir aralık
daha başlamakta ve yan yatmış D harfi gibi bir görüntüyle
ötekine eklenmektedir.
Eğer
bu orbitalin çizimini bulabilirseniz, bunun imkansız bir şey
olduğunu göreceksiniz. Çünkü İHTİMAL
sıfır olmuştur. Yani o olasılık
aralığından sonra ELEKTRONUN
bulunması mümkün değil İKEN,
sanki SECDE eden bir vücuda
eklenmiş baş gibi durmaktadır. Olasılık
zarfının dışında bir BAŞ vardır.
Bu
BİLMECEYİ MAHYO
çözmüştür.
Elektronun
bir çapı vardır yani bir foton değildir. Ama Mahyo elektron
aralığında bu çap sıfıra iniyor. Elektronun çapı
sıfırlandığında ne olur? Madde kaydından
çıkıp sonuşmaz enerji (nur) sahibi olur. Buna intrinsic
kütle=İmajiner kütle denmektedir.
[] http://web.archive.org/web/20031205223010/http://www.aip.org/physnews/graphics/html/orbital.html
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/orbital.gif
(Linke
baktım, orada Laser demetiyle yapılmış girişim deneyi
var. Benim dediğim orbitaller 24 kadar konfigürasyon.)
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/orbital-5.jpg
Mahyo
bu durumu "Sonsuz ötesi" elektronu diye tanımladı. Yani
elektron bu evrende olduğu gibi ışık hızı
ötesinde de bir OLASILIK (Kehf)
aralığında devam ediyordu.
Bunun
en güzel örneği kuşkusuz yine Kur'an'dan: Ashabı Kehf'in
köpeklerinin RESMİNİ ayeti
okuyup gözümüzde canlandıralım. Lütfen tekrar yazar
mısınız?
<> 18-Kehf/18: Uykuda
olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın.
Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de
kollarını eşikte uzatmıştır. Onlara
baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla
dolardın.
"Uykuda olmalarına rağmen
onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola
doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte
uzatmıştır. Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve
onlardan dolayı korkuyla dolardın."
Köpek
kollarını SİSTEM
İÇİNDE değil dışında bırakmış.
Yani MEDHAL'in
dışında kalmış köpek! Köpek iki ön
ayağını MAĞARA d ı ş ı n d a bırakmış. Ama uyuyor! Yani
secde durumunda gibi.... Ön ayakları uzunca dışarıda, fakat
başı İÇERİDE,
dışarıda olsaydı zaten UYUMAZDI!
Sahipleri
gibi UYUDUĞUNA göre, o da ÖN AYAKLARI/kolları
dışında SİSTEME/KEHF'e
dahil edilmiş; meDHaL
kelimesinin bir anlamı da bu!
Hem
giriş hem DAHİL edilme ile
edilmeme arasındaki Antrede! Bunu gözünüzde canlandırdınız
mı?
<> evet
Şimdi
ETÜD olarak bu köpeğin
durumunu, verdiğim intrinsic elektron orbitinin şeklini ve Mahlo Kardinalini etüde çekiniz. Bundan MESCİT sonucu
çıkacaktır. (Etüd sonrası)
Şimdi
gelelim bir başka kuantum sırrına:
"Onlara baksaydın onlardan
dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla dolardın."
Burada
anlatılan STATİK olan HYPER UZAY. (Tüm biçimler ebedi
donmuştur, bu uzayın adına SPHYNX
uzayı da denmektedir. Yani Yukarı misal alemi)
Hiç
bir eylem YOK! Geon yok,
kıpır kıpır tüneller yok! Neden var sonuç yok! Veya tersi
bu HEYKEL GİBİ donmuş
CANLILAR bir sonuç ama nedeni yok!
(Hakikaten kaçardım ben de...)
Yine
de bir HAREKET var: Bakalım
neymiş.
"Uykuda olmalarına rağmen
onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola
doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte
uzatmıştır."
"Onları sağa ve sola
doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte
uzatmıştır."
Yani
yemin ve şimal kelimelerinden sonra HEMEN
köpeği bağlıyor Allah konuya... Sağa sola çeviririz diyor.
Eğer
Mahlo kardinalini bilmiş olsaydık şunu görecektik: Elif noktaları
quantlaşmaz bir bütündür. (Ruh bütünü gibi) Bunlar hem EN KÜÇÜK hem de bunun hemen arkası
olan EN BÜYÜK şeydir.
Burada
sonuşmaz enerji vardır. (Sonsuz özenerji=Nur kudreti.) Nur kudreti CPT esaslarına göre; bu evrene
girmek için hızını ışık hızına yavaşlatır.
Bir
takyon nasıl yavaşlar? Çok basit, formülasyon TERS olduğundan onu iterseniz hızlanmaz, Y A
V A Ş L A R . Yavaşlayınca da CPT ilkesinin CP
ilkelerine tabi olur.
CP'nin P'si PARİTY/Paritee'dir. Eğer bir sonsuz özenerji
quantlaşmayan bölgeden kuanta bölgesine (planck çapına) girerse,
Parite devreye girer.
Paritenin
iki YAN penceresi vardır.
Bunlara sağ elli ve sol elli pencereler demekteyiz.
Neden,
çünkü, daima bir A ihtimalinin
karşıtı olan B
ihtimalini ya da GİZLİ
DEĞİŞKEN parçacığını üretmek zorundadır.
YASA bu! Yasanın adı
exclusion ilkesidir. (Dışarlama) A
ihtimali bu evrene girerse, B
ihtimali hemen ÖTEKİ evrene
girer.
[] http://web.archive.org/web/20030803195802/http://www2.slac.stanford.edu/vvc/theory/parity.html
Neden
ihtimallerden söz ediyoruz? Çünkü ışıktan hızlı DETERMİNE olan nur kudreti,
ışık hızına inince indetermine olmaya başlar: ÖNCE iki ihtimale, sonra yine
ikişerden dört-8-16-32-64..... piramitine
ufalanır.
İlk
iki ihtimal için TANIM çok
kolaydır. (Sonrakiler sonsuzlaşıyor) İkisi de %50 eşittir. İlk iki
"Quantum Telepatisi" de denen bir HABERLEŞME içindedirler.
Yalnız,
exclusion ilkesine göre biri Parite yan pencerelerinden SAĞ'ın öteki de SOL'un
içinden evrene (paralel olarak) gelirler.
"Onları sağa ve sola doğru
çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte
uzatmıştır."
Eğer
SAĞ spin yapmışsa A olayı oluşur. SOL SPİN öteki tarafta
oluşur. Gözlemci A'yı
gözler. B'den haberi olmaz. Çünkü İKİ ayrı evrendir.
Ama
parçacık ÇİFTİ eğer
aynı evrende iseler (A ve B = AB durumu) bu kez de
şaşırtma deneyi başgösterir. Foton çiftinin birini
polarizleyerek şaşırtırsanız, öteki de AYNI şeyi yapar ve
şaşırmışlığı aynı anda
gerçekleştirir. Bu da AB olan
kan grubu.
Yani
ÖTEKİ PARALEL EVRENE GİTMEDEN
burada deneyleyebilir ve gözlemleyebilirsiniz. İkisi de BURADA oluşur. (Ayrıca CPT için >>>>
sıfır kan grubu var. Biz burada CP'yi
inceliyoruz.)
A ve B arasında daima kuantum
telepatisi vardır. Yani, zamanda ışıktan hızlı
giden telepatileri ışık hızını
aştığından geleceğe değil, G E
Ç M İ Ş E gider A ve B SIFIR noktasından BİR
ÇİFT olarak doğmuşlardı geçmişte...
Örneğin
iki kuantın çarpışmasından BİR ÇİFT foton oluşmuştur. Sıfır
anı (0 Kan grubu anı) daha
bu ikisi OLUŞMAMIŞKEN
vardı.
Ama
iş daha bitmiyor: Şaşırtılan foton,
şaşkınlık bilgisini sadece sıfır anına
giderek haber veremez, bir de sıfırdan "ÖTEYE" yani B
fotonuna (A ve B fotonları V harfi
gibi birbirinden uzaklaşmaktadır) ya da V harfinin öteki çatalına GİTMEK
zorundadır.
Dolayısıyla
her iki foton da AYNI
davranışı aralarında zaman sorunu olmadan, bir tür englade
ile haber verirler.
Fotonlardan
biri Parite penceresinin sağından gelmiştir (A ihtimali); ötekine
şaşırtıldığını haber vermek için
yeniden SÜPER UZAY'a çıkar,
yani B penceresinden tekrar içeri
girer, ulaşır.
Demek
ki Mahyo Secde orbiti gibi, Ashabı Kehf'in köpekleri gibi, "BİR KISIMLARI" sistem içinde
değil.
Hepsi
HYPER UZAYDAKİ heykelleri
olarak donmuşlardır, hiçbir davranış yoktur. Ama
onların arasındaki A ve B haberleşmesini Parite sağ
ve sol pencereleri dönerek eşitliyordu.
Eğer
Köpeklerinin ayakları da içeride olsaydı, TÜMÜ HYPER UZAYDA kalacaklardı ve ne Parite sağ-sol
pencereleri devreye girecekti, ne de onlar EBEDİYEN
uyanmayacaklardı.
Fakat
köpeğin "Dışarıdaki" ayakları "A ve B ihtimallerini devreye sokar", 0 halinden kurtulurlar ve AB
haline geçerler.
Yani
A ve B birbirini ödeme-dengeleme halinde tutar.
Bunun
sonucunda CPT ilkesinin T=Zamanı devreye girer. P=Parite sağ ve sol
pencereleridir. T=Zaman içinde Zaman
eksenidir. T devreye girince M E
C B U R E N uyanmaları ş a
r t olur. Her ne kadar gecikseler de ŞART olur.
Uyanırlar
ve her dört gün için sadece bir saniye uyuduklarını bile anlamazlar.
Köpeklerinin
ayaklarının dışarıda olması çok önemlidir: Çünkü
dışarıda olan bir çift ayak, diyelim ki %25 ihtimaldir. Bunun
gerisinde %-75 SOYUT ihtimal
bulunmaktadır. Soyut/imajiner, anomali ihtimalleri...
Öff,
bu konuyu nereden açtınız? Yaz yaz bitmiyor? Biteceği de yok?
Kaç saattir buradayım candaşlar?
<> 12 saattir. Maşa ALLAH.
O
zaman bir çay hak ettim. Geliyorum.
<> Allah razı olsun
<> Maaşallah enerjisi de
bitmiyor :)
<> 12 saattir burada
mısınız siz?
<> evet
<> Kaptan dinlenseniz
artık
<> Hocamın duası biz
hanifler için. Biz haniflerin duası hocam için olsun
Tşk.
candaşım, duam duandır.
[S]?
<s> Buradayım
[] S kaptanın eşidir
[S]
diyor ki: "Lütfen dinlen". Size söyleyemiyor ama bana tlf.da
söylediğini yazıyorum.
<> evet haklı kendisi
<> bu kadarına dayanmanız
bile müthiş!
[S]
size kıyamıyor, [S] çok seviyor. Sizden söz edince gözleri dolu dolu
oluyor. Bunları bilmenizi istedim.
<s> evet hem de çok
<> Biz de sizleri seviyoruz
<> Geronimo zamanı geldi.
Aslında
04'e kadardı. Çünkü Portekiz ile ciddi bir sorunum var. O iş için
Çarşamba (Yılbaşı diye) Cuma da bu ciddi iş için
yazışamayacağız. Onun için uzun yazıp, sizlere
layık olmaya çalışıyorum.
<> Saat 15'den beri
KESİNTİSİZ kanaldasın. 2 saat de öncesi var, demek ki 13
saat!
Haklanmasaydım
tam 13.00'de girecektim chat'e. Format falan derken 15.00'de girdim. :(((
<> Arkadaşları
"Ana ve babamız sana FEDA" olsun derken ne kastediyorlarsa biz
de öyle hocam.
FEDA+KARLIK anlamında, FEDA+İLİK anlamında
söylenmiş bir söz. Candaşım, bizim Hadislerde herşey bir
tuhaftır. Çünkü anne ve babadan daha FEDAKAR
kimseyi bulamazsınız. (Her ne kadar benim ebeveynlerim yoksa da)...
<s> Aklınıza,
ellerinize, yüreğinize sağlık; şimdi
sırtınızı dinlendirme saatiniz...
Evet
sırtım. :(((
<s> Çok ağrıyor
olmalı :(
Yok
canım bir şeyim, hep oturmaktan olan normal bir ağrı.
<> iyi geceler profesör
İ.g.
dostlar.
<> herşey için tşk.
ederiz
Ben
teşekkür ederim. Bilmukabele.
<> Yeni yıl tüm
"millet"imize hayırlı uğurlu olsun Allah inşa.
Evet
yeni yıl. Keşke Noel baba gelse, bana bir hediye getirse. Ben Noel
babaya inanıyorum.
<> biz de isteriz hocam sizden
hediyemizi
Lafın
gelişi hediye dedim, hani yılbaşının hakkını
vermek için...
Ben
çok küçükken yutmuştum Santa'yı. Çorap asardım noel
ağacının yanına, içini doldursun diye... Ama hep bizimkiler
dolduruyordu çorabın içini... Noel baba hiç gelmiyordu o zamanlar...
Ne
zamanki günün birinde "Boy boylayan, soy soylayan dedemi" görünce,
çocuklukta değil ama büyüklükte Noel Babayı gördüm. Hemen bir
psikiyatriste gidip "Ben hayal mi görüyorum" diye sormalı
mıyım acaba?
<> Hediye Santa'dan, Hidayet
Allah'tan.
Hayatımda
ilk defa 2002 yılının yılbaşında NOEL baba geldi. Saat sanırım
gece yarım falandı. "Eh be!" dedim, "Sahiden noel baba
oldun dedemiz"!
Dünyada
bilmem kaç kişi acaba yılbaşında NOEL baba gördü? Ben gördüm ama, öyle palyaço gibi
giyinmemişti. Her zamanki muhteşem temiz kıyafetiyle.
<> Yılbaşı dedin
de, yılbaşı gecelerinde dikkatli olunuz, Saint ziyaretçiniz
olabilir.
Evet.
<> Hangi çağın
kıyafeti?
Hiç
farketmiyor, [S] bir kaç kez takım elbiseyle bile gördü. Hangi yaşta
geliyorsa ve üzerinde o yaşında hangi elbise varsa o elbiseyle
geliyor.
<s> Evet delikanlı idi. Siyah takım elbisesi vardı.
Çantamı
Tahttan hızlı almış, içine emanetleri koymuştu. Sonra
ardımızdan yetişmişti çantayı vermişti. Ne gündü
o!
<s> Heyecan verici
Eşim,
yaşlı ve gece ya da yalnız mekanda Noel baba
istemediğinden, Güpegündüz şehrin en işlek ana caddesinde,
kalabalığın içinde, 18 yaşlarında bir delikanlı
olarak, takım elbiseyle gelmişti.
<s> sıradan biri gibi
geldi
[S]
bu durumda hiç korkmadı! Tek fark şuydu: Çantayı verince birden
yokoldu! Bu fark dışında kimse "Anormallik var"
diyemezdi.
<s> Çok güleç bir yüzü
vardı.
Tabii
gülecek, o senin Kaynatan sayılır! Dünür o değil miydi?
<> :)
<s> Gözleri ışıl
ışıl ve siyahtı; takım elbisesi gibi.
Yalnız
hem takım elbise hem göz rengi relatiftir. Geceleyin mavi çıra gibi
yanar, gündüz kararır gözleri..
Ve
sözünü ettiğimiz kişi KUR'AN'daki
bir kişi! Zavallı [S] :) Kur'an'dakilerle birlikte: Dede, Zülkarneyn,
Dabbe.
<s> ne mutlu bize
Haniflere
Kur'an'dan kişilerin gelmesi bir Rahmettir!
<> Hadi'nin hediyesi; Latif'in
latifesi.
Rahim
olan Allah'a şükrediyorum.
Namazım
geldi! Hızla kaçıyorum. RZİ.
<> Allaha emanet olunuz tüm hanifcandaşlar
<> iyi geceler, dedeye
ayrıca slm slm :)
<> iyi seneler
Evet
chat off.