Chat n° 203 - Tarih: 10 aralık 2003

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

<> Kaptan wow_10sce nickiyle bağlandı.

 

ss

 

<> selam selam hocam hoşgeldiniz

 

Mitsubishi nedir?

 

<> Üç eşkenar dörtgen.

 

Ben onu ikiye ayırdım. Mitsu bir şey, bishi de başka bir şey. Acaba ne ola ki? Mitsu yeni keşfim. Bishi de Vestel'in bir PC modeli. Bilen var mı?

 

<> çocuk bilgisayarı mı?

<> Dünyanın ilk çocuk bilgisayarı 'Bishi' Vestel, dünyada ve Türkiye'de bir ilke imza atarak çocuklara yönelik özel bir bilgisayar üretti.

[] https://www.youtube.com/watch?v=eCATkpmmbW4

[] http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=haberyazdir&articleid=682124

 

Çocuk sevindirme bayramı. ;) SpilBerg'den hediyedir! Bishi nasıl bişi?

Bir de Mitsu geliyor, herkesten önce açıklıyorum. Telefon, pocket, tablet, multymedia'nın tamamı, hepsi bir arada. ;)

Telefon bilgisayarı yapmış bulunuyorum. :)))) Entegre, görüntülü telefon, sesli telefon, 20 GB. :))) Birkaç aya kadar açıklarlar, biz oturup bekleyelim. Mouse, KALEM yine. Sesli komut alıyor. vs vs.

 

<> kutlarız dr.

<> hayırlı olsun

<> :)))) çok iyisin çok

 

Savulun Hans geliyor!

 

<> cePC;)

 

Evet Cell PC. Ethernet, Bluetooth, faks, hepsi içinde ve cepte. Klavye ise dokunmatik. Evinizin özel ayarlarını yapıyor. (Buzdolabı, Klimaya vb. bağlı.) Size üç ayrı tlf. numarası sağlıyor. ABD ile internet/chat fiyatına saatlerce konuşun.

İşletim sistemi Windows. :((((((

(Apple bizimle anlaşmadı maalesef.)

 

<> Bizler için bir anlaşma var mı vestelle (indirimli) :)

 

Evet indirimli olarak, herbirimiz bir şekilde DONANACAĞIZ. HansBank iyi bankadır. (Mitrea duymasın) Bizler herbiri 100 taneden oluşmuş 7 başağız, bir alır 700 veririz. Reklam: Hansbank iyi bankadır! Cümle ortakların/infakçıların gözleri aydın! Bir yatırıp 700 alma zamanı yaklaştı.

 

<> amin

<> Allaha borç veren, hiç batmayan bir ticaretin sahibidir.

 

Evet! Beni akıllarınca paracı şeyhlere benzetmeye kalktılar, "Para topluyor" dediler! Hans bunu hiç yapmadı/yapmayacak da... Bu bir opsiyondu sadece, bir bidon benzin gibiydi. Önemli olan otomobili benzinliğe kadar götürmekti. İşte şimdi biz o aşamadayız. Benzinlik göründü!

Japonlar ile işbirliği Harika bi şi. Daha önce de (Şimdi açıklayamam) İsuzu+suzuki diye dev bir icat yaptım. O da sırada! Tarzan ile birlikte yaptık. Birleştirip isuzuki dedik. O bomba da yakında patlayacaktır. Japonlarla işbirliği iyi bi shi. ;)

 

[] 2016 notu: Devlet ve Vestel'den kaynaklanan durumlardan dolayı buluşlar istenilen şekilde yayılamadı

 

Herşeyin başı Theory. Onu teknoloji otomatikman izliyor. Allah El-Macid'dir. Anlamı nedir?

 

<> Mücid/icad eden

 

M U C İ D

Allah teorist'tir (El ALİM). Allah Tekno'dur (El Mucid). Bu iki adı meleklerde, cinlerde, şeytanda yok! Bu adı sadece İNSANDA!

Hiçbir melek veya Cin'in bir şey icat ettiği ve kuram oluşturduğu görülmemiştir. Ama İNSAN için sıradan bir şey bu!

İnsan olduğumuz için Rabbimize sonsuz hamdüşşükür.

Hiçbir melek ve cin hiçbir ALET kullanamaz. Ama insan için sıradan, oyuncak bir şeydir bu!

Meleklerin kendileri alet biçiminde yaratılır. (Örneğin Kerrubi aygıtı gibi)

Cinler ışıkhızına yakın seyrettiklerinden hiçbir alete binmezler, kendi bedenleri zaten uçak/roket gibi bir şeydir.

Ama insan, ALİM ve MUCİT'tir!

Çünkü ALLAH insanı kendi suretinde yarattı.

İnsan olduğumuzun değerini ÇOOOOK iyi biliniz candaşlarım. Bizlerden öğrenir melek ve cinler ilmi! teknolojiyi.

İnsan olmak başkadır, bir başkadır insan olmak. Keyfini çıkarın, tadına varın ve insan olduğumuz için Rabbimize hep şükredin.

Sizler ALLAH'IN SURETİNDE yaratılmış tek yegane varlıksınız.

Bütün bunlara rağmen insan fesat çıkınca Rabbim, üzünç yaşıyor. Onun için sık sık "Kenud=Nankör" diyor bizlere! Kur'an'daki lakabımız neredeyse KENUD=Nankör oldu çıktı!

Allah'ım bizi nankörlerden değil, Hanif dini sadece sana has ve ihlas kılmış, kulluk borcunu ifa eden kullarından eyle/Amin! Bizi Nankörlük gadabından koru! Bizi sıratında dümdüz gönyele, hiç saptırma.

Sana verdiğimiz sözü tutmamız için biz tedbir aldık, Tedbir bizden YA WEKİL! KaluBela misakımızda bizleri nankör çıkarma!

Tüm yakarışlar, dualar Allah'adır. O Rahim, Ğafur, Afivv'dir. Şu dualarımızı kabul buyur ey Allah'ımız!

Bizleri NANKÖR defterinde kaydolmaktan koru!

İlmimizi artır ki, mucitliğimiz ve kavrayışımız daha da artsın. İzan ve fehim ile sana gelelim ey Rabbimiz! İdrakimizi de çokça artır!

Rabbimiz, İbrahim'in biz milleti için yaptığı o mübarek duaları, burada şimdi bir daha kabul et! Bize icabet et!

Bizleri O milletten, efendimiz ümmetinden saptırma. Efendimize Makamı Mahmud'u ver yarabbi! Selam selam ve selat O ve 110'ların üzerine olsun!

 

<> amin

 

Burası Allah'ın anıldığı bir evdir! Burada gece ve gündüz Allah zikredilmektedir. Burada doğruluk, sıdk, eman vardır, ilim kokar burası! Burası Kur'an'ın en sevdiği mekanı ve makamıdır. Burada Kur'an dosttur, "Kadirşinas dostu olan Hanif millete"...

 

<> Allahü ekber

 

Evet [candaş]. Bunlar ve selatüselamlarımız, İbrahim ve Muhammed efendimize ve 110 sahabemize gitti. Onlar bunları ALDILAR.

Allah ve meleklerinin de selamları sürekli onlara gitmektedir.

TV'yi örnek vermiştim: Spikeri canlılar diye düşünün, ölüleri de bu spiklerleri izleyen seyirci olarak düşünün. Biz spikerdik, dua ettik. İlgili kanallardan efendilerimize tüm "Haber/Temennilerimiz" gitti, ulaştı!

"Onlara ÖLÜDÜR demeyin, onlar diridir, asıl ölü sizlersiniz" derken ayet, bu TV misalini açıklıyordu candaşım.

 

<> 2-Bakara/154: Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz.

[] 3-Ali İmran/169: Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Aksine onlar, Rableri indinde diridirler rızıklanırlar.

 

Burası EBEDİ YAŞAM'ın, yani HAYAT'ın, kendi sonsuzluğuna sığmayıp, BURAYA (Dünya alemine) balon gibi açılmasından ibarettir.

Bize bir hologram gösteriliyor: Ömür denen küçük bir zaman diliminde, bizler Kalu Belayı sınıyoruz.

Matrix'deki (film) temayı, yani "Holografik evreni", Kur'an ve Ahıret'i haber veren önceki kitaplar işlemişlerdi.

Yesevi, "Tüm dünya ve yaşamı sadece bir HAYAL" derken bunu anlatıyordu.

Ve ben, "BİZ HALEN ORADA/KALUBELA'DAYIZ, orada secde halindeyiz ve bir HAYAL/FİLM görüyoruz, düş görüyoruz" derken bunları kastetmiştim.

İşte tasavvuf budur! HANİF TASAVVUFU budur! Ötekiler tehlikeli sofizmlerdir ve esrar gibi uyuşturur, miskin ederler bizleri...

Biz SÖZ VERDİĞİMİZ yerdeyiz, "Elesti..."deyiz. Secde'den başımızı kaldırdığımız anda, MAHŞERDE herkes aynı anda tüm canlılarla birlikte BİTKİ gibi biteceklerdir yerden! Herkesin saati BİR olacaktır. Adem babanın, dinozorun ve İsa'nın saati aynı olacaktır.

 

<> 29-Ankebut/64: Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahıret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.

 

Dünya hayatının bir rüya olduğunu orada ŞAŞKINLIKLA anlayacağız: "Dünyada (evrenin yaratılış başlangıcı anlamında) tüm yaratıklar NE KADAR KALDINIZ?" diye AHRET SAAT AYARI sorulacaktır.

Bu 16 milyar yıllık evren ömrü için şunu diyeceğiz: "Bir gün veya daha az, inanmazsan sayanlara (meleklere) sor!"

Bizler ise 70 yıllık ömürlerle sadece bir iki salise kalmış olacağız!

Herkes için takvim aynı olacak: BİR GÜN = BİN YIL!

Hızlı, yavaş, özel zaman ve GÖRECELİK diye bir şey kalmayacak. Zaman genleşmeyecek veya hızlanmayacak!

 

<> 23-Muminun/113: Dediler: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor."

 

Bunun anlamı şu:

1. ORADA NEDEN VE SONUÇ (Causality/nedensellik) olmayacak!

2. VE HERKES KIYAMETİ AYNI ANDA GÖĞÜSLEMİŞ OLACAK!

Yani finish çizgisini, kim ne kadar önce veya sonra doğarsa doğsun AYNI ANDA göğüsleyeceğiz! Adem baba da, sonuncu insan da, AYNI anda ÖLMÜŞ ve burada dirilmiş olacaklardır.

Kuşaklar diye bir şey kalmayacak, ebeveyn-çocukları diye bir düzenleme asla olmayacak. Zürriyetlerin tümü aynı anda ipi göğüslemiş >>> MAHŞERDE kıyam'a kalkmışlardır.

Çünkü dünya takviminde NEDEN ve SONUÇ arası çok açık olduğundan, bizleri ebeveyn-evlat sırasına koymuştu Rabbim. Yani siz babanızdan SONRA doğarsınız, Dedeniz de babanızdan ÖNCE doğar. Ölen mezara defnedilir!

Ama o öyle değil işte! Defnedilen BIRAKILAN >>>> MADDE=CESET! O zaten bize ait değildi, o bir makineydi. Çürüğe çıktı. Mezardakiler sizleri yanıltmasın.

Kim hangi tarihte doğarsa doğsun, ömrünün sonuna geldiğinde, HEPSİ AYNI ANDA ÖLMÜŞ ve AYNI ANDA MAHŞERDE YENİDEN BEDENLENMİŞLERDİR.

Yani mezara bırakılan ceset, bizleri ölümden sonra HAZIR beklemektedir. Tuhaf ama, o çürümüyor. O da sizinle birlikte ölüm ardından hemen MAHŞERDE GİYİNMEK İÇİN geliyor.

Pekiyi ya şu çürümüş cesetler, mezardaki kemikler???

Diyorum ya: bir gün=bir gün olduğunda, bir STADYUMDA, önce doğanlar içte, sonrakiler halka halka dışarıda olmak üzere, ayrı START noktalarından başlıyoruz yarışa.

Fakat herkes AYNI ANDA AYNI MESAFEYİ koşmuş oluyor. Herkes aynı ipi (Kıyamet) göğüsleyip, aynı anda yeniden CESEDİYLE birlikte MAHŞERDE yaratılıyor.

Orada takvim bir gün=365 bin gün olunca, AYNI ANDALIK başlıyor!

 

<> 36-Yasin/78: Yaratılışını unutarak bize bir mesel fırlattı: "Kim diriltecek o çürümüş kemikleri?"

<> 36-Yasin/79: De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."

 

Evet, bu bir TAŞINMA, yani hologram/hayal dünyamızdan gerçeğe (Kalu bela'nın bedenlendiği yer olan MAHŞER'e) taşınma işlemi!

Ölüm ve kıyamet sadece TAŞINMA eyleminden ibaret. Ölümde bizler bireysel olarak taşınıyoruz. (Sadece RUH'u olanlar ölür.) Diğer cansız madde (ecsam) ise oraya nakil oluyor.

O ecsam'dan (Cisimlerden, şeylerden) sadece KALU BELA denen soyut alem >>>>> BEDEN/DEKOR kazanıyor.

Mahşer demek, Kalu Bela'nın MADDEN sahnelenmesi demektir. Ecsam'ın taşınması demek, KIYAMET yani evrenin ölümü, evrenin içeriğinin taşınmasıdır.

İnsanınki küçük kıyamet; evreninki de BÜYÜK ve KÜLLİYEN ÖLÜM oluyor.

[Candaşlar] şunu merak ediyorlar: "Pekiyi bize ölüm anını anlat. Eğer orada ölüyorsak, hani şu kendimizi dışarıdan seyretmek, Sorgu melekleri vb. ne demek oluyor?"

Haklısınız! Ölüm şudur: Sizi destekleyen rızk ikmal kablonuzun içeriğinin sonunu gelmesi... Son nefes gibi... Yakıt bitince, ölüm başlıyor.

Bizler üç ana varlığın harmanlanmasından oluşmuşuzdur:

1. Tardyon=Madde=Ceset;

2. Luxon=Enerji=NEFS (Kirlian Beden)

3. Tachyon=İmajiner beden/Ruh/Zihin

Birincisi tuğlalar (hücreler, makromol.ler falan), ya da demir tozları.

İkincisi NEFS ise mıknatıs akıları, yani demir tozlarının yerleştiği magnetik seyelanlar.

Buna göre nicelik (Tuğlalar) rastgele yığılmamak için bir kalıba (Matrix) göre NİTELİK kazanıyorlar. (Nicelik=Quantity, Nitelik=Qualify/qualified formations.)

Tuğlalar bu yüzden birden DAĞILMIYOR. Halen NEFSİN Matrix kalıbına/nitelemesine göre yaşamaya devam ediyorlar. (Saçlar uzuyor, tırnaklar uzuyor, hatta sindirim bile bir süre devam ediyor.)

Yani başıboş kalmış hücrelerden oksijen ihtiyacına az gereksinim duyanlar (kemikler, kıkırdak, tüyler vb.) yaşamaya devam ediyorlar, bir Sünnetullah içgüdüsü olarak...

Ölüm ardından ÜÇ adet bedenimizin birbirine göre durumları şu:

Eksi bedenimiz (√-4900kg olan) yukarıya düşüyor: Kendinizi (Bedeninizi) TAVANDAN seyrediyorsunuz, ama henüz Gümüş kordon kopmamıştır. Oradaki eksi bedeniniz halen SUPTİL DUBLE olarak beklemede. Ve asıl bilinç/şuur, idrak yani zihinsel boyut bizzat o olduğu için, ölümün farkında da olamıyor.

Ayet şöyle söyler ZİHİN/Ruh için: "Korktuğumuz ölüm bu muydu?"

Korkan ve doğası gereği sürekli Panic attack halinde yaşayan NEFSİMİZ'dir. Yani çırpınan, korkan nefsimizdir.

Nefs niye böyle korkar? Suçlu da ondan!

Ruh (Akıl) ise Kalu bela'da "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna, kuşkusuz olarak >>>>> "EVET YA RABBİ, SEN BİZİM RABBİMİZ'SİN" diye yanıt verdiği için, suçluluğu yok.

Ama Nefs, Rabbini çok uğraştırdı: "Sen sana ben bana, git başımdan" dedi!

Türlü terbiye (Rabb=Terbiye eden demek) yollarından bilhassa AÇLIK (Lanetli ağaç) ile yola gelince, zoraki olarak "Pekala sen benim Rabbimsin" dedi.

Allah da ona: "Tamam ama bunu sana unutturacağım. Doğarken unutacak; ölürken hatırlayacaksın."

İşte nefis, ölümün son nefesinde bunu HATIRLAR! "Eyvah bana, unutmuşum" diye hayıflanır.

Nefs HENÜZ dağılmamıştır, ayrıca RUH olan eksi bedeni de kordonuyla kendine çekmektedir.

Ruh nefs ve beden bileşkesi bu halde beklerken, Gümüş kordonu koparacak kişiler >>>>>> Münker ve Nekir'dir. Onların görevi, Ruh'u kurtarıp, doğrudan MAHŞERDE DİRİLMEYE aktarmak, yollamak, transfer etmektir.

Münker ve Nekir geldiğinde ve görevini bitirdiğinde, BEDEN+NEFS+RUH (Zihinsel boyut beden) ÜÇÜ HERKES İLE EŞİT ANDA orada, mahşerde BEDENLENMİŞ olacaklardır.

Adem son nefesini verdiğinde = Hans son nefesini verdiğinde = Son insan son nefesini verdiğinde TÜM  Z Ü R R İ Y E T L E R  yaşıt olarak, eş-anlı olarak, AYNI ANDA ÖLMÜŞ olarak ORADA DİRİLECEKLERDİR. (Oh be [soruyu soran] candaşları rahatlattım.)

 

<> Allah razı Dabbet'im senden

 

Bu kez hüüp yapacağım ama, [XXXX] 10 saniyelik Mercimek çorbasıyla (a cup). Bana izin. Sizler de soru hazırlayınız. Arz ederim.

 

<> Afiyet olsun

 

Çayım bitmiş. :(((((

İşte hazır, fincanda ekmeksiz içiyorsunuz. Ayrıca, mantarlı, kıtır domatesli, sebzeli türleri de var. (Reklama bak reklama! [XXXX] ile ortak mıyım ne?)

 

<> afiyet olsun

<> ağzınızın tadını biliyorsunuz :)

 

Konu ağzımın tadını bilmek değil, çay bitmiş. Umarım yolum cennete düşerse, Çay ırmağı da olsun!

 

[] Operatör kanalda bir kullanıcıyı banladı

 

Bu Barış Yazıcı, eski dostumuz. :)

 

<> her kim ise, daha önce banlamışım onu, kayda geçmiş

 

Edip Yüksel'e karşı 19buçuk ve kitap 20 diye iki TEZ hazırladı. Yapay olarak "Karşıymış gibi" duruyorlar.

Yani holdingler de öyle değil mi? Mesela Beko ile Arçelik REKABET ediyorlar. (Sahte rekabet) İkisi de Koç Holding ve Aydın Doğan. İkisi de ayrı holding gibi duruyorlar ama üst Cartel holding olarak beraberler. Koç Doğan sayesinde basını ve TV'leri elinde tutuyor.

Falan filan... Bildiğiniz şeyler, niye anlatıyorum ki?

 

<> Ayrıca A.Doğan, Sabancılar'ın dünürü.

 

Ayrıca Albayraklar ile gizli ortak. (Sabah'ı satın alıp onlara vermeye çalışıyor.)

 

<> 36-Yasin/65: Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.

<> 41-Fussilet/20: Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhinde şahitlik ederler.

<> Soru: İşlenmiş olan günahların, eylemlerin Ruh üzerinde oluşturduğu izlerin organlara yansımasından dolayı mıdır organların şahitliği? Ruhtaki izlerin yansıması, şimdi yaşarken de mevcut olduğuna göre, bu günde ehline organların konuşması anlamındaki okunması mümkün olabilir mi? Münker - Nekir'in bu kayıtlarla ilgisi var mıdır?

 

Bedenimiz gerçekten otonom ve otomatik (istem dışı hareket eden refleks bazında) bir makinedir. Kalbimizin çarpması, kanın alyuvarlarla taşınması, böbreklerin süzmesi ve milyonlarca biyolojik faaliyet, hatta temeldeki makromoleküllerin sistematik dizilişi gibi mikro alemler de her biri kendine VAHYEDİLENİ yapar.

İstemli hareketler bellidir: İSTEYEREK yazıyorum. Ama midemin ve karaciğerimin fonksiyonlarına aynı istemi yaptırtamıyorum. Virüsleri isteyerek bedenimden atamıyorum, bu işi minik askerler yapıyor.

Demek istediğim şu: BEDEN BİZİM DEĞİL! Tüm hücrelerimiz ve altyapıları sadece milyonlarca hayvancığın bir araya gelerek, çok hücreli bir organizma oluşturmasından ibaret.

Her bir hücremizin de bir RUHU var! Kendi başlarına ölüp-çoğalabiliyorlar. Hatta organellerimizin de birer RUHU ve NEFSİ var!

Onlar bizim BEDENİMİZ derken, aslında başka hayvanların sembiyoz olarak bizimle bir arada yaşamasından ibaret. Yani saçımın teli, deri kepeğim, hiçbiri bana ait değil! Hayvancıkların muhteşem bir organizasyonundan ibaret!

Onların sahibi biz değiliz! Dalağım, oniki parmak barsağım vb. benim değil! (Sadece bana emanet.)

Onları dileseydi rabbim, tek hücreli organizma olarak da tutardı. (Etüd ALA suresi.)

Mıknatısın çizgilerine göre dizilmiş demir tozları gibi bir format almışlardır. Yani demir tozları BİZİM değil, bir kağıtın üstüne koyup getirdiler, "Al bunlar mikroorganizmalardır" dediler. Sonra bu kağıdın altına bir mıknatıs (RUH) koyunca, bunlar, o niteliğe göre dizildiler.

Demir tozları, ne kağıda (Nefs), ne de mıknatısa ait değil... Ama adı üzerinde organizma (organize, örgün, örgüt olarak ) dizilmişler.

Bir SET (Cümle) olarak bir arada yaşıyoruz sadece! (Küme/Tümce de deniyor.)

Ama BOŞ cümleyiz. Yani parantez içindeki HİÇBİR eleman bizim değil. Bu benim dudağım! Ama o BEN değilim! O benim dudağım (my lips). My lips aren't ME! or mine. Who is my own self etc?

 

<> Nefs, ego.

 

Nefs >>> SÜPER EGO'muz. Ama Yunus'un "BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERİ" dediği;

1. İlk ben >>>>> BEDEN

2. İkinci ben >>>> NEFS

3. BENDEN >>>>> RUH

4. İÇERİ >>>>> ALLAH! (Çünkü Ruhundan üfleyen O'dur.)

 

<> Rum 30'daki FITRAT bu kümenin tümünde midir? Ya da neresi Fıtrat?

 

Fıtrat şudur!

SÜNNETULLAH fazlarıdır:

1. Cansızlarda fıtrat >>>> Doğa yasaları. (Elektronun dönmesi gibi.)

2. Bitki ve Hayvanlarda fıtrat >>>>>> İçgüdülerdir. (Beslenme, savunma, üreme, annelik vb.)

3. İnsanlarda fıtrat,

en başta söylediğim "BİLİMİ, UYGARLIĞI, KULLUĞU, İCATLARI, HALİFELİĞİ" en iyi yapan İNSAN!

Rabbini bulmakla bilmekle yükümlü olan insan!

İşte bu fıtrat SÜNNETULLAH'ın en gelişmiş formu olan AKIL (Bilim ile Allah'ını bilme) borcudur.

Allah bizden misak alırken, HANİF olarak bize MAKSİMUM mükemmelliği ölçü olarak tuttu.

Bu gayet doğal, çünkü Rabbimizin İbrahim'den başka dostu yoktur! Yani perfect sınırını sadece o tutmuştur. Dolayısıyla FITRAT için mükemmel ölçü sadece İBRAHİM'dir. O YÜZ ise, bizler mesela ben üç falanım.

Allah'ın kullarını test etmesi sonucu, en mükemmel optimum yaradılış sadece İBRAHİM kulunda çıkmıştır.

Tüm peygamberler atanırken, atanmamış olan İbrahim atamız inanılmaz bir şey yapmıştır: Allah'ı bulmuştur! Kalubeladaki söz de budur!

Diğer elçiler öyle değildir! Onlara Allah kitab,hitab ile anlatılmıştır. Yani İbrahim'den başka hiçbir peygamber HANİF olamamıştır.

Haniflik YÜZ üzerinden kusursuz-firesiz YÜZ puandır.

İşte bu Allah'ın RUHUNDAN üflediği; kendi SURETİNDE yarattığı insanda, RUH ve SURET kendiliğinden ortaya çıkmakla birlikte, Allah ahlakı olan FITRAT kendiliğinden çıkmamıştır, onu İBRAHİM atamız dişiyle tırnağıyla aramış bulmuştur.

Sünnetullah >>>>>> ALLAH FITRATIDIR! Bunu sadece İbrahim atamız yakalamıştır. Ödül olarak da kendisine  H A N İ F  >>>> Allah fıtratını taşıyan DOST denmiştir.

Resulullah dahil tüm elçilerde bu yoktur.

Resulullah'ın bu fıtratı alması için:

1. Ezelden resuller defterine yazılmamış olması gerekirdi.

2. Mesela 13 yaşında Allah'ı kendiliğinden bulması gerekirdi. Yani, 40 yaşına kadar beklemeden, Cebrail'i görmeden, kendi kendine Allah'ı bulması gerekirdi.

Oysa Ona ve diğer 228 bin peygambere ALLAH'ın meleği Cebrail "Allah'ı haber vermiştir".

Bu yüzden, Allah, efendimize, "Yüzünü HANİF dine çevir" diye sık sık tembihlemektedir. Efendimizin bu kısmi başarısızlığının nedeni var: İbrahim atası ile KANBAĞI var. Oysa fıtraten haniflik sadece KANBAĞI olmayan kimseler >>>>> MİLLETİ İBRAHİM için verilmiş bir sertifikadır.

 

<> Yalnız Yusuf'un ağzıyla bir ayet var: Burada Yusuf'un dini İbrahim atamızla aynı.

<> 12/38: Atalarım İbrahim, İshak, Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiç bir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler."

 

Hayır aynı değil! "DE Kİ" ile tembihleniyor.

 

<> Yani Yusuf ve İshak, Yakup, Hanif değiller mi?

 

İshak ve Yakub ATA değil; KUZEN durumundadırlar. Asıl atası İsmail'dir. (İsrail değil) Ayeti tertip edenlerin hatası bu [candaş]...

İshak, Yakub, İsmail sadece babalarının (birinin dedesi) dininin va'z edilmesiyle menkuldürler. Mesela [candaş] için bir soru: Kaç kardeşsiniz?

 

<> 4

 

Hepiniz inş. müslümansınız, değil mi?

 

<> Evet.

 

Adlarınız [candaşın adı], İshak, Yakub ve İsmail olsun! Şimdi can alıcı soruyu soracağım: KAÇINIZ HANİF'SİNİZ?

 

<> 1, only me

 

İşte AYET bunu anlatıyordu [candaş]... İsmail ve İsrail soyundan Hanif çıkmıyor. Ama MİLLETİ İBRAHİM'densen HANİF çıkıyor.

Çünkü peygamberler gibi HAZIRLOPA konmuyorsun. Aynen İbrahim gibi, ATALARINA RAĞMEN hanifliği gelip burada (Allah'ın anıldığı bu evde/sitede) kendin buldun = Sen de bir ibrahim oldun = HANİFSİN!

Kimse [candaşa] "Ezelden peygamberdir, zaten Melek ona vahyeder, zaten ismeti var, günahsızdır" demedi. [Candaş] geldi kendisi BULDU! Onun için sen İbrahim Family değil; İbrahim Nation'sın!

 

<> Peygamber olmak Hanif olmaya engel mi teşkil ediyor, yoksa ben m, yanlış anladım?

 

Eğer İbrahim'in iki dalından geliyorlarsa EVET! Beni İsrail'den çıkanların tümü HANİF değildir. Beni İsmail'den de zaten İKİ tane çıktı:

1. İsmail;

2. Efendimiz!

Yani sürüyle peygamber gelen Beni İsrail, gerçekten şanssız, çünkü HANİFİ yok! Olsaydı, Tevrat hiç tahrif edilmez, bugüne kadar orijinal olarak KORUNMUŞ OLURDU!

Beni İsrail peygamberleri Musa ve Davud dahi kitaplarını koruyamadılar. Hanif olsalardı, bu SERT önlemi alırlardı.

Efendimiz de önlem alamadı. Ayetlerin inme sırası ile, tertip sırası diye bir ikilem çıktı ortaya... VASİYET edersin, sert emir verirsin TUTARLAR [candaş], hiçbiri bir tek satırı, harfi değiştiremez. Değiştirmeye kalkan olursa, ötekiler engeller!

Resuller GÜNAHSIZ ama HATASIZ demek değil!

 

<> Yusuf, 12/38'in girişi => "werreba'tü millete Abai ibrahime (Tabi oldum Atam İbrahim'in Milletine) we isxaqa ve (İshak'a) we ya'qube (ve Yakup'a)..." Yusuf'un tabi olduğu / uyduğu => İbrahim Milleti.

 

Evet, KANBAĞINDAN feragat ile (Yusuf, Meryem, İsa, Elizabeth vb. bunlar huri) İbrahim soyundan değil; İdris >> NUH soyundan gelme peygamberler. Yahya, Zekeriya da Huri.

[Candaşın] verdiği ayette MİLLET kelimesine TABİ olmak istemekte, fakat karşısına ABAİ (Eba=Baba) ENGELİ çıkmaktadır. Yani kanbağı yasağına rağmen >>> DAVRANIŞLARLA İBRAHİM MİLLETİNDEN olma isteği vurgulanmaktadır.

Zaten bu tür ayetler çok sayıdadır ve başlarına genelde "DE Kİ" ibaresi konmaktadır.

 

<> Kaptanım anlamadığım kısımlar oldu... İsmail'in babası uğruna kesilmeye razı olacak kadar babasına teslim olan... en azından babasının hanif anlayışına da teslim olmuş olması gerekmiyor mu? Velev ki kastınız HANİFLİK sıfırdan sadece kendi aklıyla bulan içindir ise... bizler SİZden öğrendik... sizin vesilenizle, o halde biz hanif değil miyiz... ya da İsmail neden hanif değil... Bu kısmı anlamadım?

 

İsmail, İshak ve İsrail'in örneğini verdim: Kaç kardeşsiniz? Kaçınız HANİF diye!

Resuller arasında üstünlük yok. Ama ATANMIŞLAR için "Ayrıca İbrahim fıtratı üzerine olunuz" diye bir ek uyarı da gelmesi düşündürücüdür.

Allah İbrahim'e HİÇBİR ZAMAN "Hanif OL!" demedi veya ima etmedi veya tavsiye etmedi! O KENDİSİ BULDU! (Kopya çekmedi) Ama İbrahim soyundan gelenlere hep "HANİF DİNE DÖN" çağrısı yapılıyor! Bu düşündürücü değil mi?

 

<> herşey çok açık

 

İbrahim'e "HANİF OL" denmiyor, zaten tartışılmaz HANİF! Ama diğerlerine "Hanif olmaya çalış" diye TARTIŞMALI bir Haniflik çağrısı var! Sanki bu çağrı geldiğinde bunlar HİÇ HANİF değilmiş gibi..

Buna Resulullah efendimiz de dahil!

Neden Makamı İbrahim yerine makamı Mahmut? (hem de -UMULUR Kİ- ifadesiyle ve muğlak olarak verilmiş.)

İbrahim atamızda muğlaklık yok!

SORU : HANİF MİSİN!

CEVAP : EVET %100.

Ama Efendimize "UMULUR Kİ" dendiğinde iki ihtimal var:

a) Hanif (%50)

b) DEĞİL (%50)

Yani UMULUR Kİ ifadesiyle/şerhiyle >>>> TARTIŞMALI kesin olmayan bir Haniflik var efendimiz ve diğerleri için!

Bundan Zekeriya, Yahya, Meryem, İsa, Yusuf vb. müstağnidir. Çünkü Zaten HURİ fıtratı HANİF olmak/Cennetteki hempaları gibi kusursuz olmayı icap ettirir. Ama YY olmayan Resuller için gerçekten ifadeler çok MUĞLAKtır!

 

<> Üstelik 12/31'de Yusuf için "beşer değil" denerek farklılığı / özel durumu belirtilmektedir. Benzerleri için de aynı durum geçerli.

[] 12-Yusuf/31: Kadın, onların dedikodusunu duyunca, onlara davetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı. Herbirine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Haşa Rabbimiz! Bu bir beşer değil... Bu ancak üstün bir melektir!

 

Evet, Nuh ve İdris de bunlardan [candaş]... ÇOOOOOK FARKLI peygamberler.

Düşünsene Yahya as. koskoca MİSAK elçisi! Bir kere kafadan  H A N İ F .

Meryem bir cennet hurisi. Öyle Hanif ki (Ayetleri inceleyiniz); Cebrail'in vahyettiği, göründüğü YEGANE DİŞİ PEYGAMBER (Miss Prophet/Prophetress.) (Bakire olduğundan Miss dedim.)

Bunlar tartışmasız HANİF!

 

Süleyman peygamber, değil! Çünkü 4000 kadar atı ile oyalandı durdu. Haralarda tarlalarda, at yarışlarında son dönemlerini yaşadı. Adeta, "Ben emekli elçiyim" dercesine sefahata daldı. Ona bir KURT (worm) ne olduğunu hatırlattı.

Şimdi Yusuf ile kıyaslayalım. Yusuf'a değil 4000 at, 40 bin kadın aşıktı! Ama o HİÇBİRİSİNİN YÜZÜNE BİLE BAKMADI! Hiç zina yapmadı!

(Bu kıyası HURİ YY ve diğer XY elçiler için kıstas olarak verdim. Yoksa ne Yusuf ne Süleyman birbirlerinden üstün değiller. Nasıl ki eşime aynı zamanda EŞİTİM diyorsam, ikisi de eşittir. Kriterleri ibret olsun diye verdim, arz ederim.)

 

<> Meryem hiç evlenmedi mi?

 

Evlendi. (Marangoz Yusuf ile, Carpanter Joseph ile) Ben DOĞUM olayı için MİSS dedim. Hem anne hem de Miss, çelişkiyi vurguladım.

 

<> Ama İsa'dan başka çocuğu olmadı?

 

Hayır olamazdı da... Çünkü danseden kraliçelerin doğum yapması normal değildir. Cebrail, Meryem'in göğüs kemiklerine ÜFFÜN (ruh) dedi. İsa (Karnında değil, diyafram bölümünde) OLUŞTU. Yani NORMAL DOĞUM beklenemezdi.

Saba melikesi de Huri'dir. Çocuğu olmadı!

Nuh'a, İdris'ten geldi! (İdris >> HURİ'dir, çünkü asıl yerine, CENNET'e geri alınmıştır. Ayeti etüd ediniz.)

İdris ise Adem ve Havva'nın YY çocukları cinsindendir. Yani İdris'in annesi Labuda'dır. Labuda'nın doğum yapmasının nedeni, yasaklı kardeşlerin EVLİLİĞİDİR. Yasaklı kardeşler arası evlilikte HURİ doğabiliyor.

İdris'in torunu ise Nuh'tur.

Ömürler o kadar uzundu ki, o dönem Adem, Hud, Salih, İdris ve hatta Nuh BİR ARADA yaşadılar. Yani Adem babamız, oğlu Hud ve Salihin AD ve SEMUD gazaplarını daha SAĞ iken gördü, şahit oldu! Nuh'un da ilk 350 yılına şahitti. (Tufan, Nuh 650 yaşındayken patladı.) vs vs.

 

<> Candaşın sorusu kaynadı. Asiyeyi sormuştu, pardon Musa'nın annesi

 

Asiye? Musa'nın üvey annesi/analığı. MÜSLÜMAN değildi, firavun gibi kafirdi!

 

<> Ayetteki öz annesi olmalı.

 

Evet, özannesi de sıradan bir kadındı. Ancak, KORUNMASI gereken bir kadın.

 

<> 28-Kasas/7: Musa'nın annesine şunu vahyettik: "Emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu mürsellerden kılacağız."

 

Bunu açıklayayım:

Musa'nın HIZIR nedeniyle "Geçmiş ve gelecek" zaman turları oldu!

Mesela GELECEKTE bir DENİZİ geçeceğini biliyordu. O yeri bulmak için HIZIR'ı aradı. (Balığın canlandığı yer bir işaretti, oradaki kayadan itibaren deniz yarıldı.)

Musa hem katildi hem değildi! (Yuşa öyküsünü bir daha anlatmıyorum.)

Musa aynı zamanda kendisinin Nil nehrine bir sepet ile bırakıldığını da biliyordu. (Gördü.)

Allah Musa için önemli ayrıcalıklar yaptı. Kitap'ta adı en çok geçen peygamberdir. Yani 27 kere aberasyonu olmuştur.

Tuva vadisinde, Tur dağında, Tabutüssekine'yi alırken, Deniz yarılırken ve kendisini NİL nehrinde gördü. Kendisini cinayet işlerken de gördü, cinayetinin silindiğini, öldürdüğü kişinin kendisine genç bir yoldaş olduğunu da gördü.

Allah ilk olarak ona Hızır'ı NİL'de gösterdi. Doğrudan Hızır, VAHYİ getirdi.

Çünkü Allah Tabutüssekine içinde Hızır'a "Musa'nın annesine vahyimi götür, kızkardeşine de götür" buyurmuştu.

Levhi Mahfuz LEVHASI olarak bu vahy Musa'nın gerçek annesine ve Musa'nın kızkardeşine OKUTTURULDU: O levhayı kudretiyle yazan ve levhi mahfuz'dan indiren Allah idi. Ama vahyi getiren Cebrail değil; HIZIR idi. Bir tür VAHY MELEĞİ rolü üstlendi Hızır dede...

Tamam [candaş]???

 

<> Ok Tşk

<> Hızır hiçbir eylemi kendiliğinden yapmıyor zaten. Her müdahalesi Allah'ın emri oluyor neticede.

 

Hızır, Cebrail'in hiç görmediği, gidemediği levhi Mahfuz'u okuyabiliyor. (Çünkü Misak peygamberidir ve bu normaldir.)

Cebrail MİSAK şahidi olamaz. Levhi Mahfuzu görmesi gerekirdi. Sidre'den yukarı gidemediği için, Allah bu konuda HIZIR'ı Misak rasulü olarak atadı. Böylece Hızır  Ş A H İ D  oldu ve Misak, onun şahitliği üzerine kurgulandı.

Böylece Allah, İNSANIN, melekten  Ü S T Ü N  olduğunu bir daha tescil etmiş oldu.

Allah'tan başka sadece HIZIR Levhi Mahfuz'u gözleriyle gören tek şahittir. Ancak ölümünden sonra YAHYA da onu görecektir.

Şu ana kadar Levhi Mahfuz'u tek gören kulun HIZIR olduğu kesindir. Bu yetki, meleklerin resulü olan CEBRAİL'e bile verilmemiştir. Bu yüzden İNSAN denen Halife, MELEKTEN (elbette cinlerden de)  Ü S T Ü N D Ü R !

OK?

 

<> ok

 

9 dakika var, ben yeniden ZigZag'a mitsu'yu anlatmalıyım. Cuma gecesi 21.30 gibi görüşene kadar, bir kaç soru daha alabilirim.

 

<> Musa'nın öz annesi de sıradan biri dediniz. Sıradan bir insana vahy yapar mı Allah?

 

Önemli olan ANNENİN durumu. MERYEM DE ANNE ama sıradan değil, MELEK CEBRAİL GELİYOR ve HAMİLELİĞİNİ TEMİN EDİYOR! Üstelik Meryem de PEYGAMBER. (Çünkü Allah'ın kelimesi olan = Kelamullah İsa'yı taşıyor.)

Ama Musa'nın annesi ismi bile verilmeyen, normal ilişkide bulunup, normal çocukları doğmuş biri.

Burada HIZIR vahyi getiriyor. (Cebrail vahyetseydi, otomatikman peygamber olacaktı.)

Zülkarneyn'e VAHYİN melek veya Hızır ile GÖNDERİLMEDİĞİNİ biliyoruz, Allah'ın türlü türlü VAHY yolları var.

 

<> Sonuçta HİTAP ona olduğu için anlayamadım.

 

HIZIR'ın sayesinde hitap var. Mesela efendimize Kehf suresini Cebrail getirmemiştir. Çünkü çelişki doğardı.

Hızır, Musa ile olan, hatta Zülkarneyn ile olan diyaloglarını BİZZAT YÜZYÜZE yapmadı mı? Mesela demedi mi: "O çocuğu öldürdüm çünkü.....", "O gemiyi deldim çünkü....." gibi.

Dikkat ediniz burada CEBRAİL'e gerek yok, çünkü, Hızır'ın kendisi o olayların ve diyalog box'ların üreticisi, konuşturucusu...

 

<> Abese süresi direkt Allah tarafından verildi.

 

Evet, Allah, direkt vahy'den ACİZ olmadığını gösterdi.

 

<> 42-Şura/51: Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

Evet [candaş], 2000 yılında bir takım veliler ve şeyhler "Allah ile konuştum" diyebiliyorlar. Bu ayetler güzel bir yanıt oldu! Halvetiler bu konuda iyice sapıttılar! Allah ile konuşmaları, bizim bakkal ile günlük konuşmamız kadar NORMALE indi bu tarikatlerin.

Allah Musa'ya bile "VAHY"i yazarak (Tabletlere ateşle el yazısı ile yazarak) gönderdi.

Dediğim gibi, VAHY'in türleri bitmez...

 

<> Amaç vahy mi? getiren mi? (Hızır olsa veya Cibril olsa ne değişir?) Önemli olan ALLAH'ın VAHY değil mi? ARACI buna nasıl extra değer katar? İşte bu düşünceden dolayı anlayamadım

 

Allah şu hiyerarşiye İMAN etmemizi emrediyor:

1. MESAJ VEREN >>>>> (Amentü) ALLAH!

2. KURYE DALGA (MELEKLER)

3. MESAJIN KENDİSİ (KİTAPLAR)

4. MESAJIN ALICISI (ELÇİLER)

Yani VAHY bu sırayla geliyor.

1. Transmitter

2. Carrier wave

3. Text

4. Receiver

Vahy mekanizması bu AMENTÜ'dür.

1. Mikrofon >>>>>> LEVHİ MAHFUZ!

2. Elektromagnetik carrier waves >>>>>> MELEKLER veya HIZIR veya BAŞKA BİR VAHY mekanizması.

3. VAHYİN KENDİSİ (The Message)

4. Hoparlör (Peygamberler mikrofondan gelen mesajı seslendirirler)

vs.

"Önemli olan VAHY değil mi?" sorusunun yanıtı >>>>>>> VAHY (Mesaj, tekst) ÜÇÜNCÜ sırada!

İKİNCİ SIRADAKİ TEYP'tir/CD'dir. Yani kendisi HİÇBİR ŞEY KATMAZ, OLANI TAŞIR!

Verici Allah (BİRİNCİ SIRADA), alıcı Resulullah (DÖRDÜNCÜ SIRADA).

Bu böyle bir mekanizmadır işte...

Hiçbir Resul gidip kendi vahyini taaa Allah'ın ağzından alıp getirmez. Bu sıra onun için önemli.

 

<> Miraçta alınan ayetler nasıl oldu? (Alındıysa?)

 

Miraçta AYET alınmadı. İSRA suresi Miraç'tan sonra geldi.

Kur'an'da İSRA ve "Sana gösterdiğimiz rüyet" diye geçen ayetler dışında hiçbir ayet MİR'AC'a ait değildir. İsra (Mescidi Aksa ve Mescidi Haram arasındaki yürüyüm.)

Buna rağmen en çok HADİS iftirası da MİR'AC için uydurulmuştur. (Takriben 7250 Hadis uydurulmuştur. Kara Davut gibi kitaplar bunun kara mizahıdır. Namazın 55 vakit ve 40 rekat olduğunu hiçbir ayet yazmaz. Bunlar hep Hadis'tir.)

Hadislere göre, Mirac'da efendimizin babası kelime-i şehadet getirmiş ve müslüman olmuştur. (O zaman AZER veya Nuh'un büyük oğlu niçin müslüman olamadı acaba.)

 

<> Adamlar üşenmemişler, muharref Tevrat'ı copy-paste edip hadis diye yazmışlar.

 

Evet, Tevrat olduğu gibi BİZE HADİS diye getirilmiş.

 

<> Kabala ve Talmud, bizdeki Hadis ve Sünnetin ayn'ı.

 

Evet, tamamen Yahudi dönmelerin hazırladığı (Buhari de dönmedir) kitaplardır...

 

Öteden sıkıştırıyorlar. Sizden geronimooo diyerek ayrılıyorum. RZİ. Aniden kaçtım.

Allah'ın emriyle gittim. Bye.

 

<> slm slm profesör

<> iyi geceler efendim slm slm

<> Allah kolaylık versin

<> iyi geceler, ellerinize sağlık