Chat n° 203 - Tarih: 10
aralık 2003
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
<> Kaptan wow_10sce nickiyle
bağlandı.
ss
<> selam selam hocam
hoşgeldiniz
Mitsubishi
nedir?
<> Üç eşkenar dörtgen.
Ben
onu ikiye ayırdım. Mitsu bir şey, bishi de başka bir
şey. Acaba ne ola ki? Mitsu yeni keşfim. Bishi de Vestel'in bir PC
modeli. Bilen var mı?
<> çocuk bilgisayarı
mı?
<> Dünyanın ilk çocuk
bilgisayarı 'Bishi' Vestel, dünyada ve Türkiye'de bir ilke imza atarak
çocuklara yönelik özel bir bilgisayar üretti.
[] https://www.youtube.com/watch?v=eCATkpmmbW4
[] http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=haberyazdir&articleid=682124
Çocuk
sevindirme bayramı. ;) SpilBerg'den hediyedir! Bishi nasıl bişi?
Bir
de Mitsu geliyor, herkesten önce açıklıyorum. Telefon, pocket,
tablet, multymedia'nın tamamı, hepsi bir arada. ;)
Telefon
bilgisayarı yapmış bulunuyorum. :)))) Entegre, görüntülü
telefon, sesli telefon, 20 GB. :))) Birkaç aya kadar açıklarlar, biz
oturup bekleyelim. Mouse, KALEM
yine. Sesli komut alıyor. vs vs.
<> kutlarız dr.
<> hayırlı olsun
<> :)))) çok iyisin çok
Savulun
Hans geliyor!
<> cePC;)
Evet
Cell PC. Ethernet, Bluetooth, faks, hepsi içinde ve cepte. Klavye ise
dokunmatik. Evinizin özel ayarlarını yapıyor. (Buzdolabı,
Klimaya vb. bağlı.) Size üç ayrı tlf. numarası
sağlıyor. ABD ile
internet/chat fiyatına saatlerce konuşun.
İşletim
sistemi Windows. :((((((
(Apple
bizimle anlaşmadı maalesef.)
<> Bizler için bir anlaşma
var mı vestelle (indirimli) :)
Evet
indirimli olarak, herbirimiz bir şekilde DONANACAĞIZ. HansBank iyi bankadır. (Mitrea
duymasın) Bizler herbiri 100 taneden oluşmuş 7
başağız, bir alır 700 veririz. Reklam: Hansbank iyi
bankadır! Cümle ortakların/infakçıların gözleri aydın!
Bir yatırıp 700 alma zamanı yaklaştı.
<> amin
<> Allaha borç veren, hiç
batmayan bir ticaretin sahibidir.
Evet!
Beni akıllarınca paracı şeyhlere benzetmeye kalktılar,
"Para topluyor" dediler! Hans bunu hiç yapmadı/yapmayacak da...
Bu bir opsiyondu sadece, bir bidon benzin gibiydi. Önemli olan otomobili
benzinliğe kadar götürmekti. İşte şimdi biz o aşamadayız.
Benzinlik göründü!
Japonlar
ile işbirliği Harika bi şi. Daha önce de (Şimdi
açıklayamam) İsuzu+suzuki diye dev bir icat yaptım. O da
sırada! Tarzan ile birlikte yaptık. Birleştirip isuzuki dedik. O
bomba da yakında patlayacaktır. Japonlarla işbirliği iyi bi
shi. ;)
[] 2016 notu: Devlet ve Vestel'den
kaynaklanan durumlardan dolayı buluşlar istenilen şekilde
yayılamadı
Herşeyin
başı Theory. Onu teknoloji otomatikman izliyor. Allah El-Macid'dir.
Anlamı nedir?
<> Mücid/icad eden
M U C İ D
Allah
teorist'tir (El ALİM). Allah
Tekno'dur (El Mucid). Bu iki adı meleklerde, cinlerde, şeytanda yok!
Bu adı sadece İNSANDA!
Hiçbir
melek veya Cin'in bir şey icat ettiği ve kuram oluşturduğu
görülmemiştir. Ama İNSAN
için sıradan bir şey bu!
İnsan
olduğumuz için Rabbimize sonsuz hamdüşşükür.
Hiçbir
melek ve cin hiçbir ALET kullanamaz.
Ama insan için sıradan, oyuncak bir şeydir bu!
Meleklerin
kendileri alet biçiminde yaratılır. (Örneğin Kerrubi
aygıtı gibi)
Cinler
ışıkhızına yakın seyrettiklerinden hiçbir alete
binmezler, kendi bedenleri zaten uçak/roket gibi bir şeydir.
Ama
insan, ALİM ve MUCİT'tir!
Çünkü
ALLAH insanı kendi suretinde
yarattı.
İnsan
olduğumuzun değerini ÇOOOOK
iyi biliniz candaşlarım. Bizlerden öğrenir melek ve cinler ilmi!
teknolojiyi.
İnsan
olmak başkadır, bir başkadır insan olmak. Keyfini
çıkarın, tadına varın ve insan olduğumuz için
Rabbimize hep şükredin.
Sizler
ALLAH'IN SURETİNDE
yaratılmış tek yegane varlıksınız.
Bütün
bunlara rağmen insan fesat çıkınca Rabbim, üzünç
yaşıyor. Onun için sık sık "Kenud=Nankör" diyor
bizlere! Kur'an'daki lakabımız neredeyse KENUD=Nankör oldu çıktı!
Allah'ım
bizi nankörlerden değil, Hanif dini sadece sana has ve ihlas
kılmış, kulluk borcunu ifa eden kullarından eyle/Amin! Bizi
Nankörlük gadabından koru! Bizi sıratında dümdüz gönyele, hiç
saptırma.
Sana
verdiğimiz sözü tutmamız için biz tedbir aldık, Tedbir bizden YA WEKİL! KaluBela
misakımızda bizleri nankör çıkarma!
Tüm
yakarışlar, dualar Allah'adır. O Rahim, Ğafur, Afivv'dir.
Şu dualarımızı kabul buyur ey Allah'ımız!
Bizleri
NANKÖR defterinde kaydolmaktan koru!
İlmimizi
artır ki, mucitliğimiz ve kavrayışımız daha da
artsın. İzan ve fehim ile sana gelelim ey Rabbimiz! İdrakimizi
de çokça artır!
Rabbimiz,
İbrahim'in biz milleti için yaptığı o mübarek duaları,
burada şimdi bir daha kabul et! Bize icabet et!
Bizleri
O milletten, efendimiz ümmetinden saptırma. Efendimize Makamı
Mahmud'u ver yarabbi! Selam selam ve selat O ve 110'ların üzerine olsun!
<> amin
Burası
Allah'ın anıldığı bir evdir! Burada gece ve gündüz
Allah zikredilmektedir. Burada doğruluk, sıdk, eman vardır, ilim
kokar burası! Burası Kur'an'ın en sevdiği mekanı ve
makamıdır. Burada Kur'an dosttur, "Kadirşinas dostu olan
Hanif millete"...
<> Allahü ekber
Evet
[candaş]. Bunlar ve selatüselamlarımız,
İbrahim ve Muhammed efendimize ve 110
sahabemize gitti. Onlar bunları ALDILAR.
Allah
ve meleklerinin de selamları sürekli onlara gitmektedir.
TV'yi örnek
vermiştim: Spikeri canlılar diye düşünün, ölüleri de bu
spiklerleri izleyen seyirci olarak düşünün. Biz spikerdik, dua ettik.
İlgili kanallardan efendilerimize tüm "Haber/Temennilerimiz"
gitti, ulaştı!
"Onlara
ÖLÜDÜR demeyin, onlar diridir,
asıl ölü sizlersiniz" derken ayet, bu TV misalini
açıklıyordu candaşım.
<> 2-Bakara/154: Allah
yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler.
Fakat siz sezemezsiniz.
[] 3-Ali
İmran/169: Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Aksine onlar,
Rableri indinde diridirler rızıklanırlar.
Burası
EBEDİ YAŞAM'ın, yani HAYAT'ın, kendi sonsuzluğuna
sığmayıp, BURAYA (Dünya
alemine) balon gibi açılmasından ibarettir.
Bize
bir hologram gösteriliyor: Ömür denen küçük bir zaman diliminde, bizler Kalu
Belayı sınıyoruz.
Matrix'deki
(film) temayı, yani "Holografik evreni", Kur'an ve Ahıret'i
haber veren önceki kitaplar işlemişlerdi.
Yesevi,
"Tüm dünya ve yaşamı sadece bir HAYAL" derken bunu anlatıyordu.
Ve
ben, "BİZ HALEN
ORADA/KALUBELA'DAYIZ, orada secde halindeyiz ve bir HAYAL/FİLM görüyoruz, düş görüyoruz" derken
bunları kastetmiştim.
İşte
tasavvuf budur! HANİF TASAVVUFU
budur! Ötekiler tehlikeli sofizmlerdir ve esrar gibi uyuşturur, miskin
ederler bizleri...
Biz
SÖZ VERDİĞİMİZ
yerdeyiz, "Elesti..."deyiz. Secde'den başımızı
kaldırdığımız anda, MAHŞERDE herkes aynı anda tüm canlılarla birlikte BİTKİ gibi biteceklerdir
yerden! Herkesin saati BİR olacaktır.
Adem babanın, dinozorun ve İsa'nın saati aynı
olacaktır.
<> 29-Ankebut/64: Bu
dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahıret yurduna
gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.
Dünya
hayatının bir rüya olduğunu orada ŞAŞKINLIKLA anlayacağız: "Dünyada (evrenin
yaratılış başlangıcı anlamında) tüm
yaratıklar NE KADAR KALDINIZ?"
diye AHRET SAAT AYARI sorulacaktır.
Bu
16 milyar yıllık evren ömrü için şunu diyeceğiz: "Bir
gün veya daha az, inanmazsan sayanlara (meleklere) sor!"
Bizler
ise 70 yıllık ömürlerle sadece bir iki salise kalmış
olacağız!
Herkes
için takvim aynı olacak: BİR
GÜN = BİN YIL!
Hızlı,
yavaş, özel zaman ve GÖRECELİK
diye bir şey kalmayacak. Zaman genleşmeyecek veya hızlanmayacak!
<> 23-Muminun/113: Dediler:
"Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara
sor."
Bunun
anlamı şu:
1. ORADA NEDEN VE SONUÇ
(Causality/nedensellik) olmayacak!
2. VE HERKES KIYAMETİ AYNI ANDA
GÖĞÜSLEMİŞ OLACAK!
Yani
finish çizgisini, kim ne kadar önce veya sonra doğarsa doğsun AYNI ANDA göğüsleyeceğiz!
Adem baba da, sonuncu insan da, AYNI anda
ÖLMÜŞ ve burada dirilmiş
olacaklardır.
Kuşaklar
diye bir şey kalmayacak, ebeveyn-çocukları diye bir düzenleme asla
olmayacak. Zürriyetlerin tümü aynı anda ipi göğüslemiş
>>> MAHŞERDE
kıyam'a kalkmışlardır.
Çünkü
dünya takviminde NEDEN ve SONUÇ arası çok açık
olduğundan, bizleri ebeveyn-evlat sırasına koymuştu Rabbim.
Yani siz babanızdan SONRA doğarsınız,
Dedeniz de babanızdan ÖNCE doğar.
Ölen mezara defnedilir!
Ama
o öyle değil işte! Defnedilen BIRAKILAN
>>>> MADDE=CESET! O zaten bize ait değildi, o bir
makineydi. Çürüğe çıktı. Mezardakiler sizleri
yanıltmasın.
Kim
hangi tarihte doğarsa doğsun, ömrünün sonuna geldiğinde, HEPSİ AYNI ANDA ÖLMÜŞ ve AYNI ANDA MAHŞERDE YENİDEN
BEDENLENMİŞLERDİR.
Yani
mezara bırakılan ceset, bizleri ölümden sonra HAZIR beklemektedir. Tuhaf ama, o çürümüyor. O da sizinle birlikte
ölüm ardından hemen MAHŞERDE
GİYİNMEK İÇİN geliyor.
Pekiyi
ya şu çürümüş cesetler, mezardaki kemikler???
Diyorum
ya: bir gün=bir gün olduğunda, bir STADYUMDA,
önce doğanlar içte, sonrakiler halka halka dışarıda olmak
üzere, ayrı START
noktalarından başlıyoruz yarışa.
Fakat
herkes AYNI ANDA AYNI MESAFEYİ
koşmuş oluyor. Herkes aynı ipi (Kıyamet) göğüsleyip,
aynı anda yeniden CESEDİYLE birlikte
MAHŞERDE yaratılıyor.
Orada
takvim bir gün=365 bin gün olunca, AYNI
ANDALIK başlıyor!
<> 36-Yasin/78: Yaratılışını
unutarak bize bir mesel fırlattı: "Kim diriltecek o çürümüş
kemikleri?"
<> 36-Yasin/79: De
ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı
bilir."
Evet,
bu bir TAŞINMA, yani
hologram/hayal dünyamızdan gerçeğe (Kalu bela'nın
bedenlendiği yer olan MAHŞER'e)
taşınma işlemi!
Ölüm
ve kıyamet sadece TAŞINMA eyleminden
ibaret. Ölümde bizler bireysel olarak taşınıyoruz. (Sadece RUH'u olanlar ölür.) Diğer
cansız madde (ecsam) ise oraya nakil oluyor.
O
ecsam'dan (Cisimlerden, şeylerden) sadece KALU BELA denen soyut alem >>>>> BEDEN/DEKOR kazanıyor.
Mahşer
demek, Kalu Bela'nın MADDEN sahnelenmesi
demektir. Ecsam'ın taşınması demek, KIYAMET yani evrenin ölümü, evrenin içeriğinin
taşınmasıdır.
İnsanınki
küçük kıyamet; evreninki de BÜYÜK
ve KÜLLİYEN ÖLÜM oluyor.
[Candaşlar] şunu merak ediyorlar:
"Pekiyi bize ölüm anını anlat. Eğer orada ölüyorsak, hani
şu kendimizi dışarıdan seyretmek, Sorgu melekleri vb. ne
demek oluyor?"
Haklısınız!
Ölüm şudur: Sizi destekleyen rızk ikmal kablonuzun içeriğinin
sonunu gelmesi... Son nefes gibi... Yakıt bitince, ölüm
başlıyor.
Bizler
üç ana varlığın harmanlanmasından oluşmuşuzdur:
1.
Tardyon=Madde=Ceset;
2.
Luxon=Enerji=NEFS (Kirlian Beden)
3.
Tachyon=İmajiner beden/Ruh/Zihin
Birincisi
tuğlalar (hücreler, makromol.ler falan), ya da demir tozları.
İkincisi
NEFS ise mıknatıs
akıları, yani demir tozlarının yerleştiği
magnetik seyelanlar.
Buna
göre nicelik (Tuğlalar) rastgele yığılmamak için bir
kalıba (Matrix) göre NİTELİK
kazanıyorlar. (Nicelik=Quantity, Nitelik=Qualify/qualified formations.)
Tuğlalar
bu yüzden birden DAĞILMIYOR.
Halen NEFSİN Matrix
kalıbına/nitelemesine göre yaşamaya devam ediyorlar. (Saçlar
uzuyor, tırnaklar uzuyor, hatta sindirim bile bir süre devam ediyor.)
Yani
başıboş kalmış hücrelerden oksijen ihtiyacına az
gereksinim duyanlar (kemikler, kıkırdak, tüyler vb.) yaşamaya
devam ediyorlar, bir Sünnetullah içgüdüsü olarak...
Ölüm
ardından ÜÇ adet bedenimizin
birbirine göre durumları şu:
Eksi
bedenimiz (√-4900kg olan) yukarıya düşüyor: Kendinizi
(Bedeninizi) TAVANDAN seyrediyorsunuz,
ama henüz Gümüş kordon kopmamıştır. Oradaki eksi bedeniniz
halen SUPTİL DUBLE olarak
beklemede. Ve asıl bilinç/şuur, idrak yani zihinsel boyut bizzat o
olduğu için, ölümün farkında da olamıyor.
Ayet
şöyle söyler ZİHİN/Ruh
için: "Korktuğumuz ölüm bu muydu?"
Korkan
ve doğası gereği sürekli Panic attack halinde yaşayan NEFSİMİZ'dir. Yani çırpınan, korkan
nefsimizdir.
Nefs
niye böyle korkar? Suçlu da ondan!
Ruh
(Akıl) ise Kalu bela'da "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"
sorusuna, kuşkusuz olarak >>>>> "EVET YA RABBİ, SEN BİZİM RABBİMİZ'SİN"
diye yanıt verdiği için, suçluluğu yok.
Ama
Nefs, Rabbini çok uğraştırdı: "Sen sana ben bana, git
başımdan" dedi!
Türlü
terbiye (Rabb=Terbiye eden demek) yollarından bilhassa AÇLIK (Lanetli ağaç) ile yola
gelince, zoraki olarak "Pekala sen benim Rabbimsin" dedi.
Allah
da ona: "Tamam ama bunu sana unutturacağım. Doğarken
unutacak; ölürken hatırlayacaksın."
İşte
nefis, ölümün son nefesinde bunu HATIRLAR!
"Eyvah bana, unutmuşum" diye hayıflanır.
Nefs
HENÜZ dağılmamıştır,
ayrıca RUH olan eksi bedeni de
kordonuyla kendine çekmektedir.
Ruh
nefs ve beden bileşkesi bu halde beklerken, Gümüş kordonu koparacak
kişiler >>>>>> Münker ve Nekir'dir. Onların görevi,
Ruh'u kurtarıp, doğrudan MAHŞERDE
DİRİLMEYE aktarmak, yollamak, transfer etmektir.
Münker
ve Nekir geldiğinde ve görevini bitirdiğinde, BEDEN+NEFS+RUH (Zihinsel boyut beden) ÜÇÜ HERKES İLE EŞİT ANDA orada, mahşerde BEDENLENMİŞ
olacaklardır.
Adem
son nefesini verdiğinde = Hans son nefesini verdiğinde = Son insan
son nefesini verdiğinde TÜM Z Ü R R İ Y E T L E R yaşıt olarak, eş-anlı
olarak, AYNI ANDA ÖLMÜŞ olarak ORADA DİRİLECEKLERDİR. (Oh
be [soruyu soran] candaşları rahatlattım.)
<> Allah razı Dabbet'im senden
Bu
kez hüüp yapacağım ama, [XXXX] 10 saniyelik Mercimek çorbasıyla
(a cup). Bana izin. Sizler de soru hazırlayınız. Arz ederim.
<> Afiyet olsun
Çayım
bitmiş. :(((((
İşte
hazır, fincanda ekmeksiz içiyorsunuz. Ayrıca, mantarlı,
kıtır domatesli, sebzeli türleri de var. (Reklama bak reklama! [XXXX]
ile ortak mıyım ne?)
<> afiyet olsun
<>
ağzınızın tadını biliyorsunuz :)
Konu
ağzımın tadını bilmek değil, çay bitmiş.
Umarım yolum cennete düşerse, Çay ırmağı da olsun!
[] Operatör kanalda bir kullanıcıyı banladı
Bu
Barış Yazıcı, eski dostumuz. :)
<> her kim ise, daha önce
banlamışım onu, kayda geçmiş
Edip
Yüksel'e karşı 19buçuk ve kitap 20 diye iki TEZ
hazırladı. Yapay olarak "Karşıymış
gibi" duruyorlar.
Yani
holdingler de öyle değil mi? Mesela Beko ile Arçelik REKABET ediyorlar. (Sahte rekabet) İkisi de Koç Holding ve
Aydın Doğan. İkisi de ayrı holding gibi duruyorlar ama üst
Cartel holding olarak beraberler. Koç Doğan sayesinde basını ve
TV'leri elinde tutuyor.
Falan
filan... Bildiğiniz şeyler, niye anlatıyorum ki?
<> Ayrıca A.Doğan,
Sabancılar'ın dünürü.
Ayrıca
Albayraklar ile gizli ortak. (Sabah'ı satın alıp onlara vermeye
çalışıyor.)
<> 36-Yasin/65: Bugün
biz onların ağızlarını mühürleriz de neler
kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da
şahitlik eder.
<> 41-Fussilet/20: Nihayet
oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri
yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhinde
şahitlik ederler.
<> Soru:
İşlenmiş olan günahların, eylemlerin Ruh üzerinde
oluşturduğu izlerin organlara yansımasından dolayı
mıdır organların şahitliği? Ruhtaki izlerin
yansıması, şimdi yaşarken de mevcut olduğuna göre, bu
günde ehline organların konuşması anlamındaki okunması
mümkün olabilir mi? Münker - Nekir'in bu kayıtlarla ilgisi var
mıdır?
Bedenimiz
gerçekten otonom ve otomatik (istem dışı hareket eden refleks
bazında) bir makinedir. Kalbimizin çarpması, kanın alyuvarlarla
taşınması, böbreklerin süzmesi ve milyonlarca biyolojik faaliyet,
hatta temeldeki makromoleküllerin sistematik dizilişi gibi mikro alemler
de her biri kendine VAHYEDİLENİ
yapar.
İstemli
hareketler bellidir: İSTEYEREK yazıyorum.
Ama midemin ve karaciğerimin fonksiyonlarına aynı istemi
yaptırtamıyorum. Virüsleri isteyerek bedenimden atamıyorum, bu
işi minik askerler yapıyor.
Demek
istediğim şu: BEDEN
BİZİM DEĞİL! Tüm hücrelerimiz ve altyapıları
sadece milyonlarca hayvancığın bir araya gelerek, çok hücreli
bir organizma oluşturmasından ibaret.
Her
bir hücremizin de bir RUHU var!
Kendi başlarına ölüp-çoğalabiliyorlar. Hatta organellerimizin de
birer RUHU ve NEFSİ var!
Onlar
bizim BEDENİMİZ derken,
aslında başka hayvanların sembiyoz olarak bizimle bir arada
yaşamasından ibaret. Yani saçımın teli, deri kepeğim,
hiçbiri bana ait değil! Hayvancıkların muhteşem bir
organizasyonundan ibaret!
Onların
sahibi biz değiliz! Dalağım, oniki parmak barsağım vb.
benim değil! (Sadece bana emanet.)
Onları
dileseydi rabbim, tek hücreli organizma olarak da tutardı. (Etüd ALA suresi.)
Mıknatısın
çizgilerine göre dizilmiş demir tozları gibi bir format
almışlardır. Yani demir tozları BİZİM değil, bir kağıtın üstüne koyup
getirdiler, "Al bunlar mikroorganizmalardır" dediler. Sonra bu
kağıdın altına bir mıknatıs (RUH) koyunca, bunlar, o niteliğe göre dizildiler.
Demir
tozları, ne kağıda (Nefs), ne de mıknatısa ait
değil... Ama adı üzerinde organizma (organize, örgün, örgüt olarak )
dizilmişler.
Bir
SET (Cümle) olarak bir arada
yaşıyoruz sadece! (Küme/Tümce de deniyor.)
Ama
BOŞ cümleyiz. Yani parantez içindeki
HİÇBİR eleman bizim
değil. Bu benim dudağım! Ama o BEN değilim! O benim dudağım (my lips). My lips
aren't ME! or mine. Who is my own
self etc?
<> Nefs, ego.
Nefs
>>> SÜPER EGO'muz. Ama
Yunus'un "BİR BEN VARDIR BENDE
BENDEN İÇERİ" dediği;
1.
İlk ben >>>>> BEDEN
2.
İkinci ben >>>> NEFS
3. BENDEN >>>>> RUH
4. İÇERİ >>>>>
ALLAH! (Çünkü Ruhundan üfleyen O'dur.)
<> Rum 30'daki FITRAT bu
kümenin tümünde midir? Ya da neresi Fıtrat?
Fıtrat
şudur!
SÜNNETULLAH fazlarıdır:
1.
Cansızlarda fıtrat >>>> Doğa yasaları.
(Elektronun dönmesi gibi.)
2.
Bitki ve Hayvanlarda fıtrat >>>>>> İçgüdülerdir.
(Beslenme, savunma, üreme, annelik vb.)
3.
İnsanlarda fıtrat,
en
başta söylediğim "BİLİMİ,
UYGARLIĞI, KULLUĞU, İCATLARI, HALİFELİĞİ"
en iyi yapan İNSAN!
Rabbini
bulmakla bilmekle yükümlü olan insan!
İşte
bu fıtrat SÜNNETULLAH'ın
en gelişmiş formu olan AKIL
(Bilim ile Allah'ını bilme) borcudur.
Allah
bizden misak alırken, HANİF
olarak bize MAKSİMUM mükemmelliği
ölçü olarak tuttu.
Bu
gayet doğal, çünkü Rabbimizin İbrahim'den başka dostu yoktur!
Yani perfect sınırını sadece o tutmuştur.
Dolayısıyla FITRAT için
mükemmel ölçü sadece İBRAHİM'dir.
O YÜZ ise, bizler mesela ben üç
falanım.
Allah'ın
kullarını test etmesi sonucu, en mükemmel optimum
yaradılış sadece İBRAHİM
kulunda çıkmıştır.
Tüm
peygamberler atanırken, atanmamış olan İbrahim atamız
inanılmaz bir şey yapmıştır: Allah'ı
bulmuştur! Kalubeladaki söz de budur!
Diğer
elçiler öyle değildir! Onlara Allah kitab,hitab ile
anlatılmıştır. Yani İbrahim'den başka hiçbir
peygamber HANİF olamamıştır.
Haniflik
YÜZ üzerinden kusursuz-firesiz YÜZ puandır.
İşte
bu Allah'ın RUHUNDAN üflediği;
kendi SURETİNDE
yarattığı insanda, RUH
ve SURET kendiliğinden ortaya
çıkmakla birlikte, Allah ahlakı olan FITRAT kendiliğinden çıkmamıştır, onu İBRAHİM atamız
dişiyle tırnağıyla aramış bulmuştur.
Sünnetullah
>>>>>> ALLAH
FITRATIDIR! Bunu sadece İbrahim atamız
yakalamıştır. Ödül olarak da kendisine H A
N İ F >>>>
Allah fıtratını taşıyan DOST denmiştir.
Resulullah
dahil tüm elçilerde bu yoktur.
Resulullah'ın
bu fıtratı alması için:
1.
Ezelden resuller defterine yazılmamış olması gerekirdi.
2.
Mesela 13 yaşında Allah'ı kendiliğinden bulması
gerekirdi. Yani, 40 yaşına kadar beklemeden, Cebrail'i görmeden,
kendi kendine Allah'ı bulması gerekirdi.
Oysa
Ona ve diğer 228 bin peygambere ALLAH'ın
meleği Cebrail "Allah'ı haber vermiştir".
Bu
yüzden, Allah, efendimize, "Yüzünü
HANİF dine çevir" diye sık sık tembihlemektedir.
Efendimizin bu kısmi başarısızlığının
nedeni var: İbrahim atası ile KANBAĞI
var. Oysa fıtraten haniflik sadece KANBAĞI
olmayan kimseler >>>>> MİLLETİ
İBRAHİM için verilmiş bir sertifikadır.
<> Yalnız Yusuf'un
ağzıyla bir ayet var: Burada Yusuf'un dini İbrahim atamızla
aynı.
<> 12/38: Atalarım
İbrahim, İshak, Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiç bir şeyle
şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve
insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların
çoğu şükretmezler."
Hayır
aynı değil! "DE Kİ"
ile tembihleniyor.
<> Yani Yusuf ve İshak,
Yakup, Hanif değiller mi?
İshak
ve Yakub ATA değil; KUZEN durumundadırlar. Asıl
atası İsmail'dir. (İsrail değil) Ayeti tertip edenlerin
hatası bu [candaş]...
İshak,
Yakub, İsmail sadece babalarının (birinin dedesi) dininin va'z
edilmesiyle menkuldürler. Mesela [candaş] için bir
soru: Kaç kardeşsiniz?
<> 4
Hepiniz
inş. müslümansınız, değil mi?
<> Evet.
Adlarınız
[candaşın adı], İshak,
Yakub ve İsmail olsun! Şimdi can alıcı soruyu
soracağım: KAÇINIZ
HANİF'SİNİZ?
<> 1, only me
İşte
AYET bunu anlatıyordu
[candaş]... İsmail ve İsrail soyundan Hanif çıkmıyor.
Ama MİLLETİ
İBRAHİM'densen HANİF
çıkıyor.
Çünkü
peygamberler gibi HAZIRLOPA
konmuyorsun. Aynen İbrahim gibi, ATALARINA
RAĞMEN hanifliği gelip burada (Allah'ın
anıldığı bu evde/sitede) kendin buldun = Sen de bir ibrahim
oldun = HANİFSİN!
Kimse
[candaşa] "Ezelden peygamberdir, zaten Melek ona vahyeder, zaten
ismeti var, günahsızdır" demedi. [Candaş] geldi kendisi BULDU!
Onun için sen İbrahim Family değil; İbrahim Nation'sın!
<> Peygamber olmak Hanif olmaya
engel mi teşkil ediyor, yoksa ben m, yanlış anladım?
Eğer
İbrahim'in iki dalından geliyorlarsa EVET! Beni İsrail'den çıkanların tümü HANİF değildir. Beni
İsmail'den de zaten İKİ tane
çıktı:
1.
İsmail;
2.
Efendimiz!
Yani
sürüyle peygamber gelen Beni İsrail, gerçekten şanssız, çünkü HANİFİ yok! Olsaydı,
Tevrat hiç tahrif edilmez, bugüne kadar orijinal olarak KORUNMUŞ OLURDU!
Beni
İsrail peygamberleri Musa ve Davud dahi kitaplarını
koruyamadılar. Hanif olsalardı, bu SERT önlemi alırlardı.
Efendimiz
de önlem alamadı. Ayetlerin inme sırası ile, tertip
sırası diye bir ikilem çıktı ortaya... VASİYET edersin, sert emir verirsin TUTARLAR [candaş], hiçbiri bir tek satırı, harfi
değiştiremez. Değiştirmeye kalkan olursa, ötekiler
engeller!
Resuller
GÜNAHSIZ ama HATASIZ demek değil!
<> Yusuf, 12/38'in girişi => "werreba'tü millete Abai ibrahime (Tabi
oldum Atam İbrahim'in Milletine) we isxaqa ve (İshak'a) we ya'qube (ve Yakup'a)..." Yusuf'un tabi olduğu /
uyduğu => İbrahim Milleti.
Evet,
KANBAĞINDAN feragat ile (Yusuf,
Meryem, İsa, Elizabeth vb. bunlar huri) İbrahim soyundan değil;
İdris >> NUH soyundan
gelme peygamberler. Yahya, Zekeriya da Huri.
[Candaşın] verdiği ayette MİLLET
kelimesine TABİ olmak
istemekte, fakat karşısına ABAİ
(Eba=Baba) ENGELİ çıkmaktadır.
Yani kanbağı yasağına rağmen >>> DAVRANIŞLARLA İBRAHİM
MİLLETİNDEN olma isteği vurgulanmaktadır.
Zaten
bu tür ayetler çok sayıdadır ve başlarına genelde "DE Kİ" ibaresi
konmaktadır.
<> Kaptanım
anlamadığım kısımlar oldu... İsmail'in
babası uğruna kesilmeye razı olacak kadar babasına teslim
olan... en azından babasının hanif anlayışına da
teslim olmuş olması gerekmiyor mu? Velev ki kastınız
HANİFLİK sıfırdan sadece kendi aklıyla bulan içindir
ise... bizler SİZden öğrendik... sizin vesilenizle, o halde biz hanif
değil miyiz... ya da İsmail neden hanif değil... Bu
kısmı anlamadım?
İsmail,
İshak ve İsrail'in örneğini verdim: Kaç kardeşsiniz?
Kaçınız HANİF diye!
Resuller
arasında üstünlük yok. Ama ATANMIŞLAR
için "Ayrıca İbrahim fıtratı üzerine olunuz" diye
bir ek uyarı da gelmesi düşündürücüdür.
Allah
İbrahim'e HİÇBİR ZAMAN "Hanif OL!" demedi veya ima etmedi veya tavsiye etmedi! O KENDİSİ BULDU! (Kopya
çekmedi) Ama İbrahim soyundan gelenlere hep "HANİF DİNE DÖN" çağrısı
yapılıyor! Bu düşündürücü değil mi?
<> herşey çok açık
İbrahim'e
"HANİF OL" denmiyor, zaten
tartışılmaz HANİF!
Ama diğerlerine "Hanif olmaya çalış" diye TARTIŞMALI bir Haniflik
çağrısı var! Sanki bu çağrı geldiğinde bunlar HİÇ HANİF değilmiş
gibi..
Buna
Resulullah efendimiz de dahil!
Neden
Makamı İbrahim yerine makamı Mahmut? (hem de -UMULUR Kİ- ifadesiyle ve
muğlak olarak verilmiş.)
İbrahim
atamızda muğlaklık yok!
SORU : HANİF MİSİN!
CEVAP : EVET %100.
Ama
Efendimize "UMULUR Kİ"
dendiğinde iki ihtimal var:
a)
Hanif (%50)
b)
DEĞİL (%50)
Yani
UMULUR Kİ ifadesiyle/şerhiyle
>>>> TARTIŞMALI
kesin olmayan bir Haniflik var efendimiz ve diğerleri için!
Bundan
Zekeriya, Yahya, Meryem, İsa, Yusuf vb. müstağnidir. Çünkü Zaten HURİ fıtratı HANİF olmak/Cennetteki
hempaları gibi kusursuz olmayı icap ettirir. Ama YY olmayan Resuller için gerçekten ifadeler çok MUĞLAKtır!
<> Üstelik 12/31'de Yusuf için
"beşer değil" denerek farklılığı / özel
durumu belirtilmektedir. Benzerleri için de aynı durum geçerli.
[] 12-Yusuf/31: Kadın,
onların dedikodusunu duyunca, onlara davetçi gönderdi; onlar için
dayanacak yastıklar hazırladı. Herbirine bir bıçak verdi.
(Kadınlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çık
karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görünce, onun
büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından)
ellerini kestiler ve dediler ki: Haşa Rabbimiz! Bu bir beşer
değil... Bu ancak üstün bir melektir!
Evet,
Nuh ve İdris de bunlardan [candaş]... ÇOOOOOK FARKLI peygamberler.
Düşünsene
Yahya as. koskoca MİSAK elçisi! Bir kere kafadan H A
N İ F .
Meryem
bir cennet hurisi. Öyle Hanif ki (Ayetleri inceleyiniz); Cebrail'in
vahyettiği, göründüğü YEGANE
DİŞİ PEYGAMBER (Miss Prophet/Prophetress.) (Bakire olduğundan Miss dedim.)
Bunlar
tartışmasız HANİF!
Süleyman
peygamber, değil! Çünkü 4000 kadar
atı ile oyalandı durdu. Haralarda tarlalarda, at
yarışlarında son dönemlerini yaşadı. Adeta, "Ben
emekli elçiyim" dercesine sefahata daldı. Ona bir KURT (worm) ne olduğunu
hatırlattı.
Şimdi
Yusuf ile kıyaslayalım. Yusuf'a değil 4000 at, 40 bin kadın
aşıktı! Ama o HİÇBİRİSİNİN
YÜZÜNE BİLE BAKMADI! Hiç zina yapmadı!
(Bu
kıyası HURİ YY ve
diğer XY elçiler için
kıstas olarak verdim. Yoksa ne Yusuf ne Süleyman birbirlerinden üstün
değiller. Nasıl ki eşime aynı zamanda EŞİTİM diyorsam, ikisi de eşittir. Kriterleri
ibret olsun diye verdim, arz ederim.)
<> Meryem hiç evlenmedi mi?
Evlendi.
(Marangoz Yusuf ile, Carpanter Joseph ile) Ben DOĞUM olayı için MİSS
dedim. Hem anne hem de Miss, çelişkiyi vurguladım.
<> Ama İsa'dan başka
çocuğu olmadı?
Hayır
olamazdı da... Çünkü danseden kraliçelerin doğum yapması normal
değildir. Cebrail, Meryem'in göğüs kemiklerine ÜFFÜN (ruh) dedi. İsa (Karnında değil, diyafram
bölümünde) OLUŞTU. Yani NORMAL DOĞUM beklenemezdi.
Saba
melikesi de Huri'dir. Çocuğu olmadı!
Nuh'a,
İdris'ten geldi! (İdris >> HURİ'dir, çünkü asıl yerine, CENNET'e geri alınmıştır. Ayeti etüd ediniz.)
İdris
ise Adem ve Havva'nın YY çocukları
cinsindendir. Yani İdris'in annesi Labuda'dır. Labuda'nın
doğum yapmasının nedeni, yasaklı kardeşlerin EVLİLİĞİDİR.
Yasaklı kardeşler arası evlilikte HURİ doğabiliyor.
İdris'in
torunu ise Nuh'tur.
Ömürler
o kadar uzundu ki, o dönem Adem, Hud, Salih, İdris ve hatta Nuh BİR ARADA yaşadılar. Yani Adem babamız,
oğlu Hud ve Salihin AD ve SEMUD gazaplarını daha SAĞ iken gördü, şahit oldu!
Nuh'un da ilk 350 yılına şahitti. (Tufan, Nuh 650 yaşındayken
patladı.) vs vs.
<> Candaşın sorusu
kaynadı. Asiyeyi sormuştu, pardon Musa'nın annesi
Asiye?
Musa'nın üvey annesi/analığı. MÜSLÜMAN değildi, firavun gibi kafirdi!
<> Ayetteki öz annesi
olmalı.
Evet,
özannesi de sıradan bir kadındı. Ancak, KORUNMASI gereken bir kadın.
<> 28-Kasas/7: Musa'nın annesine şunu
vahyettik: "Emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince
de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki,
biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu mürsellerden
kılacağız."
Bunu
açıklayayım:
Musa'nın
HIZIR nedeniyle "Geçmiş ve
gelecek" zaman turları oldu!
Mesela
GELECEKTE bir DENİZİ geçeceğini biliyordu. O yeri bulmak için HIZIR'ı aradı.
(Balığın canlandığı yer bir işaretti,
oradaki kayadan itibaren deniz yarıldı.)
Musa
hem katildi hem değildi! (Yuşa öyküsünü bir daha anlatmıyorum.)
Musa
aynı zamanda kendisinin Nil nehrine bir sepet ile
bırakıldığını da biliyordu. (Gördü.)
Allah
Musa için önemli ayrıcalıklar yaptı. Kitap'ta adı en çok
geçen peygamberdir. Yani 27 kere
aberasyonu olmuştur.
Tuva
vadisinde, Tur dağında, Tabutüssekine'yi alırken, Deniz
yarılırken ve kendisini NİL
nehrinde gördü. Kendisini cinayet işlerken de gördü, cinayetinin
silindiğini, öldürdüğü kişinin kendisine genç bir yoldaş
olduğunu da gördü.
Allah
ilk olarak ona Hızır'ı NİL'de
gösterdi. Doğrudan Hızır, VAHYİ
getirdi.
Çünkü
Allah Tabutüssekine içinde Hızır'a "Musa'nın annesine
vahyimi götür, kızkardeşine de götür" buyurmuştu.
Levhi
Mahfuz LEVHASI olarak bu vahy
Musa'nın gerçek annesine ve Musa'nın kızkardeşine OKUTTURULDU: O levhayı kudretiyle
yazan ve levhi mahfuz'dan indiren Allah idi. Ama vahyi getiren Cebrail
değil; HIZIR idi. Bir tür VAHY MELEĞİ rolü üstlendi
Hızır dede...
Tamam
[candaş]???
<> Ok Tşk
<> Hızır hiçbir
eylemi kendiliğinden yapmıyor zaten. Her müdahalesi Allah'ın
emri oluyor neticede.
Hızır,
Cebrail'in hiç görmediği, gidemediği levhi Mahfuz'u okuyabiliyor.
(Çünkü Misak peygamberidir ve bu normaldir.)
Cebrail
MİSAK şahidi olamaz. Levhi
Mahfuzu görmesi gerekirdi. Sidre'den yukarı gidemediği için, Allah bu
konuda HIZIR'ı Misak rasulü
olarak atadı. Böylece Hızır
Ş A H İ D oldu ve Misak, onun şahitliği
üzerine kurgulandı.
Böylece
Allah, İNSANIN, melekten Ü S
T Ü N olduğunu bir daha
tescil etmiş oldu.
Allah'tan
başka sadece HIZIR Levhi
Mahfuz'u gözleriyle gören tek şahittir. Ancak ölümünden sonra YAHYA da onu görecektir.
Şu
ana kadar Levhi Mahfuz'u tek gören kulun HIZIR
olduğu kesindir. Bu yetki, meleklerin resulü olan CEBRAİL'e bile verilmemiştir. Bu yüzden İNSAN denen Halife, MELEKTEN (elbette cinlerden de) Ü S
T Ü N D Ü R !
OK?
<> ok
9 dakika var, ben yeniden ZigZag'a
mitsu'yu anlatmalıyım. Cuma gecesi 21.30 gibi görüşene kadar,
bir kaç soru daha alabilirim.
<> Musa'nın öz annesi de
sıradan biri dediniz. Sıradan bir insana vahy yapar mı Allah?
Önemli
olan ANNENİN durumu. MERYEM DE ANNE ama sıradan
değil, MELEK CEBRAİL
GELİYOR ve HAMİLELİĞİNİ
TEMİN EDİYOR! Üstelik Meryem de PEYGAMBER. (Çünkü Allah'ın kelimesi olan = Kelamullah
İsa'yı taşıyor.)
Ama
Musa'nın annesi ismi bile verilmeyen, normal ilişkide bulunup, normal
çocukları doğmuş biri.
Burada
HIZIR vahyi getiriyor. (Cebrail
vahyetseydi, otomatikman peygamber olacaktı.)
Zülkarneyn'e
VAHYİN melek veya
Hızır ile GÖNDERİLMEDİĞİNİ
biliyoruz, Allah'ın türlü türlü VAHY
yolları var.
<> Sonuçta HİTAP ona
olduğu için anlayamadım.
HIZIR'ın sayesinde
hitap var. Mesela efendimize Kehf suresini Cebrail getirmemiştir. Çünkü
çelişki doğardı.
Hızır,
Musa ile olan, hatta Zülkarneyn ile olan diyaloglarını BİZZAT YÜZYÜZE yapmadı
mı? Mesela demedi mi: "O çocuğu öldürdüm çünkü.....",
"O gemiyi deldim çünkü....." gibi.
Dikkat
ediniz burada CEBRAİL'e gerek
yok, çünkü, Hızır'ın kendisi o olayların ve diyalog
box'ların üreticisi, konuşturucusu...
<> Abese süresi direkt Allah
tarafından verildi.
Evet,
Allah, direkt vahy'den ACİZ olmadığını
gösterdi.
<> 42-Şura/51: Kendisiyle
Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey)
değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi
gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka.
Gerçekten O, yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Evet
[candaş], 2000 yılında bir takım veliler ve şeyhler
"Allah ile konuştum" diyebiliyorlar. Bu ayetler güzel bir
yanıt oldu! Halvetiler bu konuda iyice sapıttılar! Allah ile
konuşmaları, bizim bakkal ile günlük konuşmamız kadar NORMALE indi bu tarikatlerin.
Allah
Musa'ya bile "VAHY"i
yazarak (Tabletlere ateşle el yazısı ile yazarak) gönderdi.
Dediğim
gibi, VAHY'in türleri bitmez...
<> Amaç vahy mi? getiren mi?
(Hızır olsa veya Cibril olsa ne değişir?) Önemli olan
ALLAH'ın VAHY değil mi? ARACI buna nasıl extra değer katar?
İşte bu düşünceden dolayı anlayamadım
Allah
şu hiyerarşiye İMAN
etmemizi emrediyor:
1. MESAJ VEREN >>>>> (Amentü)
ALLAH!
2. KURYE DALGA (MELEKLER)
3.
MESAJIN KENDİSİ (KİTAPLAR)
4. MESAJIN ALICISI (ELÇİLER)
Yani
VAHY bu sırayla geliyor.
1.
Transmitter
2.
Carrier wave
3.
Text
4.
Receiver
Vahy
mekanizması bu AMENTÜ'dür.
1.
Mikrofon >>>>>> LEVHİ
MAHFUZ!
2.
Elektromagnetik carrier waves >>>>>> MELEKLER veya HIZIR veya
BAŞKA BİR VAHY
mekanizması.
3. VAHYİN KENDİSİ (The
Message)
4.
Hoparlör (Peygamberler mikrofondan gelen mesajı seslendirirler)
vs.
"Önemli olan VAHY değil mi?"
sorusunun yanıtı >>>>>>> VAHY (Mesaj, tekst) ÜÇÜNCÜ sırada!
İKİNCİ SIRADAKİ
TEYP'tir/CD'dir. Yani kendisi HİÇBİR ŞEY KATMAZ, OLANI
TAŞIR!
Verici
Allah (BİRİNCİ SIRADA),
alıcı Resulullah (DÖRDÜNCÜ
SIRADA).
Bu
böyle bir mekanizmadır işte...
Hiçbir
Resul gidip kendi vahyini taaa Allah'ın ağzından alıp
getirmez. Bu sıra onun için önemli.
<> Miraçta alınan ayetler
nasıl oldu? (Alındıysa?)
Miraçta
AYET alınmadı. İSRA suresi Miraç'tan sonra geldi.
Kur'an'da
İSRA ve "Sana
gösterdiğimiz rüyet" diye geçen ayetler dışında hiçbir
ayet MİR'AC'a ait
değildir. İsra (Mescidi Aksa ve Mescidi Haram arasındaki
yürüyüm.)
Buna
rağmen en çok HADİS iftirası
da MİR'AC için
uydurulmuştur. (Takriben 7250 Hadis
uydurulmuştur. Kara Davut gibi kitaplar bunun kara mizahıdır.
Namazın 55 vakit ve 40 rekat
olduğunu hiçbir ayet yazmaz. Bunlar hep Hadis'tir.)
Hadislere
göre, Mirac'da efendimizin babası kelime-i şehadet getirmiş ve
müslüman olmuştur. (O zaman AZER
veya Nuh'un büyük oğlu niçin müslüman olamadı acaba.)
<> Adamlar
üşenmemişler, muharref Tevrat'ı copy-paste edip hadis diye
yazmışlar.
Evet,
Tevrat olduğu gibi BİZE
HADİS diye getirilmiş.
<> Kabala ve Talmud, bizdeki
Hadis ve Sünnetin ayn'ı.
Evet,
tamamen Yahudi dönmelerin hazırladığı (Buhari de dönmedir)
kitaplardır...
Öteden
sıkıştırıyorlar. Sizden geronimooo diyerek
ayrılıyorum. RZİ. Aniden kaçtım.
Allah'ın
emriyle gittim. Bye.
<> slm slm profesör
<> iyi geceler efendim slm slm
<> Allah kolaylık versin
<> iyi geceler, ellerinize
sağlık