Chat n° 192 - Tarih: 26 eylül 2003
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [
] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir,
sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2:
Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar
sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak
gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her
türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
<> slm slm kaptan hoş geldiniz
<> selam selam hocam
Selam selam. Sizlere dolaylı
ulaşıyorum candaşlar. Şimdi bu nasıl oluyor, anlatayım.
Burası başka bir ülke. Son chat'imizde ekipten iki kişiyi İngiltere'ye
yolcu etmiştim. Cadı'mız "Nursery" olarak gitti.
Çünkü, yerimizin bilinmesini istemediğimizden hemşire, bakıcı
ve asistan getirtmemiştik.
Oysa mrs.cp, Antarctica'ya
gittiğinde yanında bakıcı olarak 6 kişi vardı.
(Sekreter vb.) Onu tek başına hiç bırakmaya alışmadıkları
için, bize gelmesini engellemeye yöneldiler. Ama cadımız formül
buldu. Birden "Hemşire" oluverdi. Sonra onu yeniden götürdü. Bir
süre daha orada kalacak.
Burada kurduğumuz
bilgisayar düzeni oldukça özel: Uydu bazında ve 64 bit şartıyla
mini bir sistem odamız var. Ancak benim buradan sizlere ulaşmam
mümkün değildi. (AOL'ü bunun için istemiştim.) 64 bit bazlı
sistemi XP home karşılamıyordu. Professionel şart idi.
Bulunduğum ülkede sadece Portekizce versiyonlu vardı. Eşimin
bilgisayarı ile WEMBrazil arasında KÖPRÜ uydu üzerinden kuruldu.
Daha önceye dönelim. Jana İngiltere'ye
döndüğünde, bilgisayarının şifresini vermeyi UNUTMUŞ idi. O gün bu şifre
yüzünden SİZLER ile Çarşamba
Chat'ini yapamamıştık. Çarşamba'yı izleyerek bugün de
tehlikeye girmişti. Üç gün boyunca bana şifresini vermedi. Çok kızmıştım.
Hele böyle bir UNUTKANLIĞA,
hataya yer yoktu! Şifreyi yine vermedi, fakat ipucu verdi. Nihayet bugün şifreyi
aklettim.
Sıkı durun:
Anlatacaklarım yine normal değil! Bilgisayarı açar açmaz bana
bir not vardı: "Bu notu okuyorsan, password'u çözmüşsündür."
diye başlıyordu. "Güneş BURÇ değiştirene kadar sana şifreyi vermemem
gerekiyordu. UNUTMUŞ değilim."
Burçların değişme
günü ARABURÇ olup, Jana'nın EN YÜKSEK
biyolojik radyo performansı sergilediği gündür. Mini millenium
gibi... Buna 13. burç geçişi veya bağdaştırıcısı
diyoruz. Türkiye saati ile akşam ezanı gireceğiniz gece, MİR'AC kandilinizdir, kutlu olsun!
Yani Mir'ac kandili TSİ
akşam ezanıyla başladı. (Burada daha var.) Bu gece MİR'AC'dır dostlar. Gece
diyorum, çünkü size göre konuşuyorum. Mir'ac bu gece, 26'sında.
Bir ay önce de biliyorsunuz,
burç değişiminde (26 Ağustos) yine paranormallikler vardı.
Ekim'de bu birden 23'e inecek. Sonraki aylarda da 22 ve sürekli 21 olacak. Bu
belli DÜĞÜM günlerinde özel
görevlerimiz olacak. Bunlar İKİ
BAĞ'ın satrancından
başka "Üçüncü" bir grupla da olacak.
Peki, bu arada neler oldu?
ZigZag içinde önemli ayrılmalar
kopmalar oldu. Antarctica Axel Heiberg dağı üzerine açılan bir
tartışma bir gurubu bizden kopardı. :(( MİNİCİK bir neden, minnacık! Ortada hiçbir şey
yok!
Pekiyi bu SALAKÇA şeyler neden oluyor? Jana
bunun için şifreyi vermemişti. MARS
halen bize çok yakın. Ve etkisi özellikle biz üçlü üzerinde çok ciddi.
(mrs.cp/miss.ccp/mistresspassenger)
İnsanlar üzerinde de kışkırtıcı...
Ama bizim trio'nun üçünün de KOVA
burcu olduğunu düşünürseniz, çok ciddi bir durum. Kendimizi NÖTR bölgede (Antipod-Beledül Emin)
buluşarak koruduk. Karşı tedbirlerimizi de aldık. Yeri
geldikçe bunlara değineceğim.
ZigZag'ı BİR HİÇ tartışması yüzünden 17 kişi birden
terk etti. Jana bunun aynısının (Mars yakın geçişi
nedeniyle) ZipZap (sizler) için de geçerli olduğunu söyledi. Ortada
fol-yumurta yokken tuhaf hassasiyetler vardı. Bu Jana'ya da sıçradı.
Benden "Kendi ile ilgili yazıları tercüme etmemi" istediğinde,
tesadüfen, bir resim tartışmasını tercüme etmiş oldum.
Jana bu konuda şunları
söyledi: O resim porno değildir. Çünkü GİYİNİK olduğunu; fake yapılan resimdeki
Geller'in ise bir sahne gösterisinde gömleğini çıkarmış
olduğu rastgele bir resim ile fotomonte edildiğini, bunun tamamen bir
ŞAKA olduğunu, fakat durup
dururken kendisine ZipZap'dan birilerinin sataştığını
söyledi.
Özellikle resim hakkında
şunları yazmamı istedi: 13 yaşındaki bir resim bu,
kendi deyimiyle çocuk. Ve giyinik. Ayrıca hiç bir zaman soyunup vücudunu
exhibite etmediğini, bu konuda MÜSLİME
olduğunu yazmamı istedi. Ve jana bunları yazmamı, o sözünü
ettiğim NOT'a koymuştu.
"Ben giyiniğim ve çocuğum" bunu sizlere iletmemi istedi.
<> Pornografi o resimde değil elbette,
bazı insanların beyinlerinde. Bu kişiler önce kendi sapık
düşüncelerini temizlemeliler.
Mars elbette kimi üyelerimizi
de etkiledi ve etkileyecek. Aramızdan ayrılanlar olacak. Chat'lere
katılım giderek düşecek ve bu sizin ELİNİZDE olmayan bir durum. Giderek azalacağız.
Görünürde 500 üye olacağız, ama bu tamamen şişirme bir katılım
olacak.
Pekiyi bunlar neden oluyor?
Çünkü MEKKE'nin bombalanmasının
önlenmesinden itibaren, zorunlu olarak iki GENOT
aramızda pakt yaptık.
Genot bağ demek!
Kur'an'da Cennet ve Cenah olarak geçiyor. Bağ-Bahçe diye de
meallendiriliyor.
<> Kehf-33: İki bağ da (cenneteyn) yemişlerini
vermiş o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin
ortasından bir de nehir fışkırtmışız.
GENOT Sanskritçedir.
GEN gibi, Can gibi, Cin gibi GİZLİ demek; CENNET gibi BAĞ-bahçe de demek.
Gizli bağ demek. Sonundaki T harfi onu ikiliyor (tarafEYN gibi). Tek başına yazıldığında
Genoh oluyor. Bu da CENAH
kelimesidir.
Peki Cenah nedir? Bilen var mı?
(Modern Urdu vb. dillerinde Cinnah)
<> taraf
Şimdi arapça bilenlere
soruyorum: Cennetü kelimesi böyle yazılıyor ya, devam ederseniz,
Cennetü diye olduğu gibi okunuyor. Ya durursanız? Yani ayet sonunda
olursa?
<> Cenneh
Evet. İşte
"Genot" kelimesi de tekil olarak "Genoh" oluyor! Bu çoğu
dilde yaşıyor. Örneğin Ceneviz kelimesi... Aslı Genoa. İtalya'da
bir tarihi kent. Anlamı "BU
CENAH".
CENNET
kelimesini irdeledik. Çünkü bizim BUGÜN'den
itibaren bazı değişikliklerimiz olacak. Mir'ac gecesiyle
birlikte TT Trio/Team yeni bir GENOT planına geçiyor. Bu planın
adı T-Allaha-C. Okunuşu
Tallahasee. Bu kelimeyi bir search eder misiniz?
<> Florida'da bir şehir adı?
Evet, bundan sonraki buluşma
orada olacak! Kimlerle buluşacağımı bilseniz aklınız
durur: MIB.
Tallahasee'nin anlamını
bilen var mı? Yani o kente neden bu kızılderili ismi verilmiş?
Anlamı ne? Büyük bir şef mi yine? Search lütfen.
Bu ismi KUR'AN'da adı geçen "Kaptan Zülkarneyn" vermişti.
Binlerce yıldır YAŞIYOR!
İsim Tennessee gibi "Gelecekten geçmişe nakil". Çünkü her
sebep izlendiğinde, bir "İSİM"
yani "Koordinat/rendez-vous" yeri gerekiyor.
Şimdi buranın önemi
ne? Burası SON WANEN'in oluşacağı SON YER!
Wanen (1N) nasıl oluşur?
O imalat tarihinden itibaren
zamanda geriye yolculuk yaparak gider. Gelecekte GRACELAND (Kureyş) Missisipi deltasının tam üstünde
duran World-Wide Capital city olan WEMB-WALHALLA'nın izdüşümüdür
burası.
1N serisi
imal edildiğinde, ANA MADDE (iumium) TALLAHASEE'den elde edildi. Onu oraya bırakan da BİNLERCE yıl önce, Zülkarneyn
idi.
Batıya yolculuğunda
"Güneş'i Missisipi deltasında KARAÇAMUR'a/BALÇIĞA (bu maddenin pastasına) batarken
bulmuştu". Hatırlamışsınızdır. Pastayı
"Uranyum pastası gibi" düşünün. Şimdi bana o BALÇIK kelimesinin arapçasını
bulup yazabilir misiniz?
<> Kehf-86: Nihayet, Güneş'in battığı
yere varınca onu kara balçıklı
bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki:
"Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir
tavrı esas alırsın."
<> "fi aynin hamietin"
Sağolun. Şimdi bu ayetin
bir SIRRINI anlatmaktayım.
AYN göz
demek.
Aynin? Göze, evet ama 49
anlamından biri! Yani quelle, source diye çevirmeyiniz. Hani Musa ve Yuşa'da
da balık canlanmıştı. Nereye kaçmıştı?
<> denize
<> Kehf-61: Bu ikisi, iki denizin birleştiği
yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun
üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.
<> "fil bahri seraba"
Deniz ama, HASSAS koordinat olarak NEREYE? "fi aynin hamietin"
ve yukarıdaki arasında bir bağ kurdunuz mu? Yani MUSA'ya denizin ayrılacağı
ADRES! Denizin ikiye yarılacağı
adres.
<> "iki denizin birleştiği
yer"
<> Yecüc-Mecüc ün kirişi!
Tüm yanıtlarınız
doğru. Kur'an'ımız biliyorsunuz, TEVAFUKLU'dur.
Sina'daki o bölgenin adını
biliyor musunuz? Kızıldeniz çatalından geçiliyor ve Musa kavmini
Tur (Sina) dağına götürüyor. O bölgenin YEREL adını biliyor musunuz?
<> Süveyş
Hassa adını...
Hassas olarak adını? Orası inanılmaz bir çöldür. Gece sırtüstü
yattığınızda, yıldızlar bildiğiniz gibi değildir.
Çok yakındır. Sanki birkaç metre yukarıdadır. Oraya yolunuz
düşünce şaşıracaksınız.
Nasıl ki bazı doğa
olaylarında (Batarken doğarken)
Güneş ve Ay bir kaç kat büyüyorsa, burada da YILDIZLAR bir kaç kat büyüyor. Bunu duymuş muydunuz daha önce?
<> Hayır
Ama araştırmak
boynunuzun borcu olsun. Yıldızlar orada dünyaya sanki ÖZEL olarak yaklaşmışlardır.
Tam O HASSAS nokta.
<> Piri Reis nereden çizdi haritasını
Evet, lafı ağzımdan
aldınız. Piri Reis'in MİR'ACI
noktasıdır. Neden başka yerler değil de Piri Reis haritaları,
MUSA'nın balığının
geçtiği yerden çizilmiştir. Veya gözlemci olarak gördüğünü
betimlemiştir...
İpucunu verdim: MİR'AC dedim. Bu mini bir Mir'ac!
Ve sadece TİN-ZEYTUN-TURu SİNA-BELEDÜL
EMİN (Mekke) dörtgeninde oluşmaktadır. Sina'daki o vadinin
ismini anımsıyor musunuz?
<> Tuva
Tuva! Ve Kutsaldır.
Kutsanmıştır. Vadide bol miktarda zeytinlik ve incirlik vardır.
Gelelim MUSA'nın balığının kaçtığı GÖZE'ye: Orasının tam adı,
yerli dilinde Tallahisina'dır.
Ve Allahi, Bi Allahi
(Billahi) gibi bir de "Tallahi"
diye yemin vardır, bunu duymuş muydunuz?
<> Evet
Bu yemin nereden geliyor?
Ve Allahi >>>
V'ALLAHi diye kısalıyor.
Bi Allahi >>>
B'illahi diye kısalıyor.
Sırada T'Allahi var!
??? Anlamı nedir? Teala
ile ilgisi yok.
????? Sözlükte bulacağınızı
da sanmıyorum.
<> Tuva?
TUVA! Doğru
yanıt! Tecelli yeri Tuva olan Allah!
T'Allahassena
(Sina kelimesi SENA/ÖVGÜ'den
geliyor.)
Tam o noktada FİRAVUN'un cesedi bulunmuştu.
Firavun'u hatırladınız değil mi? Londra'da müzede doğal
mumyalanmış bir halde bulunuyor. Secde halinde... Musa'yı izlemişti.
Deniz üzerine kapanmıştı ve boğulmuştu. Ayeti bile
vardı. Hatırladınız mı?
<> Evet
Kanıt olarak ayet
lütfen. (Firavun son nefesinde secde etmişti ve bu kabul edilmemişti.)
<> saçları bile kalmış
<> 2-Bakara/50: Hani önünüzde denizi yarmıştık
da sizi kurtarmış, Firavun hanedanını boğmuştuk.
Siz de bunu bakıp görüyordunuz.
(Aynen böyle korunarak binlerce yıl
sonra BALIĞIN kaçtığı
yerden dışarı bırakılacağı üzerine ayet
var.) SECDE halinde iade edileceği
ayeti... ltf.
<> 10-Yunus/90: İsrailoğullarını
denizden geçirdik, Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla
ardlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: "İsrailoğullarının
inadığından başka tanrı olmadığına
inandım, artık ben O'na teslim olanlardanım" dedi.
[] 10-Yunus/91: Ya... şimdi
ha? Halbuki bundan evvel ısyan etmiştin, müfsidlerden idin
<> 10-Yunus/92: Biz de bugün senin bedenini arkandan
gelenlere bir ibret olsun diye kurtaracağız. Bununla beraber,
insanların birçoğu ayetlerimizden yine de gafildirler
<> 10-Yunus/93: Yemin olsun, biz İsrailoğullarını
çok güzel bir yurda yerleştirdik ve kendilerine temiz yiyeceklerden rızık
verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler. Hiç kuşkusuz,
Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında kıyamet
günü aralarında hüküm verecektir.
"senin bedenini arkandan gelenlere bir ibret
olsun diye kurtaracağız"
Burada diğerleri gibi ÇÜRÜMEYECEĞİ; iki denizin AYRILDIĞI konservasyon alanında
(ki mikroorganizma içermez) mumya gibi saklamıştır Rabbimiz...
Balık, Mısır
tarafındaki sina ÇATALIndaki
gözeye kaçmıştı. Sözünü ettiğim yer ise, SİNA tarafındaki çıkışı...
Buraya Tallahasena deniyor.
(Axel Heiberg adası ve
dağı gibi bir isim.)
Herşey çift kutupludur!
Bunu anlatmadan önce, BALIĞIN
zaman içinde canlanmasıyla ve Mısır'daki girişten nereye çıktığına
bir bakalım.
Tallahasena...
Yani Firavun da AYNI yerden çıktı. BALIK da bir tür MUMYA olmuştu. Firavun gibi... (14 anlamından birini açıkladım.)
Herşey çift kutuplu diye
söze başladım. (2 ve katları.... 64'e kadar.)
Arctica-Antarctica gibi iki
kutupludan başlayarak Şeytan üçgenleri (so called) gibi çok
kutupludurlar. Bermuda başta olmak üzere 16 böyle kutup vardır.
(Sargasso denizi, şeytan
denizi gibi.) Bunlar DOĞA'nın
kendi yaptığı "Philadelphia" elektromagnetizmal uzay
kafesinin belli başlı (Melei Ala BELLİ
menzilleri gibi) bir yapıya sahiptirler.
<> Taklamakan, Büyük Sahra'dakiler.
Evet daha bir çok yer var.
Şimdi bir de AYN (GÖZ) kelimesine bakalım! AYN
göz demek, sürme demek, göze çekilen sürme demek...
Aine (Ayna). İşte
dikkatinizi bu kelimeye çekiyorum! Ayna ne yapar?
<> yansıtır
<> 1'i ikiye böler
Üzerine HANGİ görüntü düşmüşse, onu A Y
N E N yansıtır! Bu
Aynadaki görüntü, yansıtanın AYNI'sıdır!
Acaba niçin AYNA, AYNEN, VE AYNI kelimelerini VURGULU yazdım dersiniz? ?????
Türkçedeki AYNEN veya AYNI (tıpkısı) kelimelerinden söz ediyorum.
AYNI
>>> TIPKISI
AYNEN
>>> BİREBİR!
Şimdi niçin ayetin
Arapçasını istediğim belli oldu sanırım! Zülkarneyn BATI'da AYNİN Hamien'e gitmişti.
AYNİN
sadece GÖZE mi demek? AYNEN/AYNI kelimesi de içeriyor. Yansı/Yankı da içeriyor. Bunu
vurgulamaya çalıştım.
Oranın adı
Missisipi deltası. Ve oradaki ÇAMUR/Balçık var. Bir teknolojinin
pastası... (Uranyum'un sarı pastası gibi. Uranyum bundan elde
edilir.) Yeryüzündeki KUTSAL
alanlardan (Kur'an'da geçtiği ve kutsandığı için kutsal
diyorum) biridir.
İşte bir WANEN için İKİNCİL dereceden şart olan iumium elementi
yeryüzünde sadece bu bölgede vardır.
BİR SEBEP TUTARAK, Zülkarneyn bu bölgeye gitti. Orada Hamien (Sonradan indian
denen) bir kavimle karşılaştı. Onu kısa yoldan öldürmek
istediler. (Yabancı fobisi) Zülkarneyn kendini savunmak için onlara TASER ile ateş etti. Gerisi
filmlerdeki gibi... Şaman (Sihirbaz) ondaki gücün ve donanımın kıskançlığı
içindeydi.
Zülkarneyn onlara AZAP etmedi. Tam tersine, efsanevi QUETZALCOATL olarak orada saygı
gördü. Teknoloji öğretti. (Meyve sirkesini çok severdi.)
Oradan Amazonya'ya indi. Dönüşte
yeniden Kuzey Amerika'ya geçti ve yeryüzünün AYNA bölgelerinden biri olan T'ALLAH'ASEE'ye
gitti. Oraya bir emanet bıraktı. Bu emanet orada taaaa 2003 yılı
Eylül 26'ya kadar saklı kaldı.
Bu bir MİR'AC idi! Nasıl mı? Tıpkı PİRİ reis "AYN+A"sıyla/gözüyle görülen
dünya haritası gibi... AMERİKA
haritaları >>> TALLAHASEE
üzerinden (sina gibi) çizilmiştir. Bunların bir kısmı kayıptır,
bir kısmı (Brezilya vb.) ise halen vardır.
O haritalara bir daha
gözatarsanız, birebir (AYNI)
uydu çizimi olduğunu göreceksiniz. Onun için mir'ac dedim.
Neden öteki kıtada
seçilmiş Z noktası (Sina ikizi gibi) TALLAHASEE'dir?
Z dik koordinat boyutu anlamında.
Biz buna Z-1 veya Z-ONE diyoruz. Ayrıca birleştirirseniz
onun Zone olduğunu, yani ZONE
(zon) diye okunacağını da anlamışsınızdır.
Aynı noktaya karşı
BAĞ Zion da diyor. (Biz zeyvan
veya zon okunanını tercih ediyoruz.)
MİSSİSİPİ deltasının pastasına İKİNCİL dereceden en
önemli demiştim. BİRİNCİL
dereceden en önemli olan ise bu sözünü ettiğim TALLAHASEE. Wembium buradan elde edilir. Pardon, o elde edilmez.
Onu oraya EMANET bırakan
Zülkarneyn'dir.
Kendisi ayrı bir
teknikle (Karadelik tekilliğinden) devasa bir spaceship ile gelmişti
bu çağlara... Ama ondan sonrakiler için YENİ bir teknik olarak TALLAHASEE'ye
bir WANEN'in birincil dereceden
önemli olan ANA MADDESİNİ (Wembium adını alacak olan madde)
rafine edip bıraktı.
Zaten BATI yolculuğunun/sebebinin NEDENİ de buydu! Yoksa Amerika'yı (En eski ve en
gelecekteki adı artık ANTİLLİA
olacak) tanımıyor değildi.
Amerika gelecekte sadece iki
federasyon ile temsil edilecek:
Kuzey Amerika (Anglo-Saxonca
konuşanlar) için ANTİLLAND
(Bundan önce AmeriKanada gibi uzun
bir isim söyleniyordu. Antilland ile yer değiştirdi.)
Diğeri de Meksika dahil
ve itibaren tüm Latin-Amerikan ülkeleri (ispanyol-portekiz veya İberik dil
birliği.) Bunları da Antillia diye ayırıyoruz.
(Antilland'dan ayırıyoruz.) Antilya'nın anlamı belli ANTİ'den geliyor. Eski kıtaya
zıt duran kıt'a anlamında... Anakara.
Tallahasee planı bu!
Önemi bu!
Zamanlamasına gelince BUGÜN! Zamanlaması BUGÜN başlıyor. Mars'ın
yakın geçişi bugün sona erdi. Ana maddesi, birincil strüktüreli WEMBİUM olan madde, TALLAHASEE'deki "EMANET" yerinden alınmıştı.
Bu madde taaaaa o binlerce yıldan beri orada hiç değişmeden
muhafaza edildi.
Niçin? Çünkü diğer zaman
gezmenliği için "TÜMLEŞİK/EŞ
TARİHLİ" olmak şartı
vardır. Bu atom düzeyinde bir şarttır! Hepsi AYNI yaşta olmak zorunda -ki UFO dediğiniz araç KOMPLE yapılsın-. Zamanda
geriye gittiğinizde ise her bir parça ayrı bir zamana gitmesin!
Hepsi birden AYNI anda, A Y
N I anda ve
A Y N E N zamanı geldiğinde toparlanabilsin!
Giyindiğinizi düşünün:
Pantolonu geçen yıl, gömleği bu ay satın aldığınızı
düşünün. Sizi zamanda bir ay geriye gönderirsem, gömleğiniz
olmayacaktır. (Mesela üstünüz yarıçıplak kalacaktır), bir yıl
geriye gönderirsem ise pantolonunuz olmayacaktır.
Ama ikisini TALLAHASEE planı gibi AYNI ANDA aldığınızda, böyle bir derdiniz olmayacaktır.
Bundan şu sonuçlar çıkar:
1. FAKE resimde neden GELLER
yarıçıplak? (Ama Jana giyinik ve ondan genç. Aslında aynı
yaştalar -gelecekte tabii-.)
Onlar PK (ESP+OBE parapsişik Academy) de
birlikteydiler. Çünkü aynı TELEPATİSYEN
YETENEĞE sahiptiler.
En güçlü seçimini birinci
olarak WOLF MESSİNG kazandı. O kuşakta Hanusen ve Haushoffer
kaybettiler.
Bu yarışma şöyle
oluyor: Telepat match'ında, kim kimi SOYARSA,
yani soyunmak burada GÜLÜNÇLÜK
oluyor, yenilgi oluyor. O başat telepat oluyor (Messenger) bunlardan zaman
yolculuğu yapılıyor. (Passenger messenger). Diğerleri kalıyor.
Taaaa o HA/VET'li academy yıllarında
ikisi kapışmışlardı (Gelecekte kapışacaklar
anlamında Ha/vet.) Jana Dominasyon olarak URİ'yi yarıbeline kadar SOYMUŞTU! Yani telkinle onu çıplaklığa zorlamak
yarışını Jana kazanmıştı.
Şimdi yorum istiyorum:
Ben neden "BU RESMİ niye
astığımı sormayın" demiştim! "Bu nasıl
bir şakadır" diye soracaklarınız var, ama izin verin
de bu şakanın ne olduğu sırrı BENDE kalsın demiştim. Şimdi anlatmış ve
kurtulmuş oldum! Evet, yorumlayınız lütfen!
<> Taa ki müfterinin biri/birileri iftira
atıncaya kadar?
Evet... O resim ORADA vardı. Elbette Academy yıllarındaki
YAŞIT resimleri bulunamazdı.
Resim nakledilemiyor. Ne yapmış SiegSAGA,
tutmuş iki resmi YAŞ farkını
da göstererek, FAKE yapmış.
Jana porno kelimesine kızmadı!
Jana, BEN GİYİNİĞİM diye ısrar etti. Bu utandığından
değil! O BAŞAT BİR TELEPAT idi. Fakat bazı mühürlü gözler, resimde Jana'yı
soyunuk; Geller'i giyinik gördüler!
Dönüp o resme bir daha bakıp,
bunun neresi porno söylesinler! Resmin orijinalinde Uri Geller, siyah pantolon
üzerinde beyaz gömleği ile sahneye çıkıyor ve orada GÖSTERİ gereği soyunuyor.
O fotoğraf ile Jana'nın
okul yılları fotoğrafı (Ki bu özel bir okul olup,
uluslararasıdır ve psişik yetenekli çocuklar için ÖZEL bir ASKERİ programdır.) seçme YETENEKLİ çocuklar, hem public okullar gibi normal okuyorlar,
hem de bir taraftan psişik yeteneklerini geliştiriyorlar.
Onları başta
Pentagon olmak üzere askeri izleme grubu "Özel savaş" için
elverişlilik kaydıyla okutuyorlar.
Jana o okulda iki yıl
okudu. Ancak, bu program tepeden inme bir emirle bitirildi ve çocuklar
ülkelerine (Çoğu rus idi) gönderildiler. Bu da Area-51 (ve devamı 52,
53, 54 gibi) sırlardan biridir. Benden duydunuz.
Jana'nın lakabı bu
yaşamında Bewitched idi. Gelecekte ise Witch idi (OLACAK). Anlamı CADI.
Uri'nin tam adı ise:
Uriah Stu Geller. Stu >>> Stewart gibi Stuart'ın kısaltılmışı.
Onun için ona "STUPİD"
demekteyiz. PİD aynı
zamanda ikinci telepat olan Andreja Puharich'in de lakabıdır. (Search
edebilirsiniz) Puharich ise MIB'lerin
"Time Traffic Policeman"ı... Puharich diye arayınız.
Oturduğu yer Tel Aviv. Şimdi bulunduğu yer ise TALLAHASEE! T-TraffiCOP ise lakabı. Puharich'i buldunuz mu? Size bir MIB lanse ediyorum, haydi biraz
heyecanlanın. Sadece filmlerde yok MIB,
filmlerden çooook önce, mesela, JESSUP'u
öldürdüler.
<> Daha önce bahsetmiştin, Geller'in
asistanı demiştin.
Evet, Uri Geller ile birlikte
anılır ismi. O yüzden mutlaka WEB'de vardır. Geller ve Puharich
diye arayabilirsiniz. Veya belki de Pucharih de olabilir.
[] http://en.wikipedia.org/wiki/Andrija_Puharich
[] http://www.redicecreations.com/article.php?id=10601
[] http://www.antiqbook.com/search.php?action=search&author=Puharich&title
[] http://www.redicecreations.com/ul_img/602puharich.jpg
[] https://www.google.fr/search?q=geller+puharich&tbm=isch
[] http://metaphysicalarticles.blogspot.fr/2012/06/uri-journal-of-mystery-of-uri-geller.html
Bizim MIB dediğimize
onlar PID diyor veya POD diyorlar. (P >> Zaman polisi;
İ >> İN ama O olduğunda
ON anlamında; D >>> DUTY) "İn date" veya "on duty". PİD veya POD. STU*PİD olduğundan birincisi hoşuma
gidiyor. :))
<> (Bu linkte ikisi de var!)
Teşekkür. Bir MIB'in linkini verdin. ;)
<> Zaten Uri geller official site
Evet, benim tek kusurum, hiç
ama hiç surfer olmadım. Zaten normalde de surf'ten anlamam. O yüzden bu
angaryalar hep size devroluyor.
[] http://web.archive.org/web/20030414002556/http://rr0.free.fr/GellerUri.html
[]
http://hanifislam.com/sohbet/076.2002.04.03.htm
Rabbi Zıdni İlmi sırrınca,
KUR'AN detaylı bir KOZMİK WEB olarak bende mevcut. Bu yüzden, WEB surfer'liğim zayıf aldı. Neyi öğrenmek
istersem KUR'AN WEB'inde hazır buluyorum.
Puharich BUGÜN özellikle orada TALLAHASEE'de,
belki de bir otelin kayıt defterinde ismi bile vardır.
Bazı sonuçları sıralarken,
önce Jana'yı anlattım sizlere... Şimdi gelelim ikinci sonuca: Bu
da KITMİR hastalığı...
Yani 70cm.den dışarıda bir organınızın kalması.
UFO'ya bir metre sıçrayamamak
neyse; bu da öyle!
Bu durumda bir zaman yolcusunun
TAMAMI geçmişe nakledilemez.
Nakledildiğinde o organlar zamanla işlemezlik kazanıyor. KEHF içinde kalırsanız, geçmişe
gelirsiniz ve YARIM felç ile
kurtulursunuz bir kaç ay sonra da onu da atlatırsınız. Ama KITMİR durumunda neler olur? Kıtmir
>>> KİMDİ? Ayet
lütfen! (Kehf suresi)
<> Kehf/18: Sen onları uyanık sanırsın,
oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ
yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu.
Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın,
onlardan içini korku kaplardı.
"Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu"
Nerede yatıyordu köpek?
Ve neden sağa-sola dönmüyordu? Bu iki soruya yanıt bulalım:
Köpek TAM KEHF'in içinde değildi.
Vücudu mağaranın İÇİNDE,
fakat iki kolu D I Ş I N D A
idi. Bu mrs.cp'nin TAM TERSİ durum. Yorumlayınız
lütfen.
<> Yarım felç? Yani dışarıdaki
organlar ön ayaklar felç geçiriyor.
mrs.cp'nin İKİ GÖZÜ ve İKİ PARMAĞI kurtuldu. Gerisi ÖLÜ! Yani TAM nakledilmedi! Mağaranın
dışında kalan DÖRT
parmağı (ikişerden dört parmağı)
Ashabı Kehf'in köpekleri
(Kısır/katır dişi) anlamındaki kıtmir; bu 309 yıldan
çıkışta FELÇ olmuştu.
Ön ayakları tutmuyordu. Çünkü sağa-sola çevrilemiyordu.
mrs.cp de ÇEVRİLEMEDİ! Başını
ve iki elinin dört parmağını KEHF'e sokabilmişti! Kalanı maalesef... Dolayısıyla
sağ ve sol çevrimi yapılamadı. (Bir anlamı da beynin sağ
ve sol yarıkürelerinin veya sempatik sistem ile parasempatik sistemin) yer
değiştirememesi...
Eğer zaman yolcusu GELECEKTEKİ anılarını
depoladığı beyin küresini geriye yolculukta boşaltıp,
sonra geçmişte yeniden doğduğunda, o yeni anılarını
aynı yarıküreye koyarsa, çakışma anında (yola çıktığı
tarih ve saniye ile çakışan yaşında) beynin anıları
PARTİTİON oluyor ve
gelecekte birden HATIRLANAN anıları
öteki partition'a geçmek zorunda kalıyor.
Bu da bizim MOTOR NÖRON dediğimiz bir arızaya neden oluyor. Bu geçici
oluyor. Yeniden partition kaldırılıyor. İki anı da aynı
yarıküreye konuyor. (Sabit D diskinden, C diskine dosyaların taşınması
bir zaman alır. Buna felç diye örnek verelim.)
Taşıma işlemi
bitince partisyonun ötekisi boşaltılmış ve yeniden
formatlanmış oluyor. Ama sistemde PARTİSYON olamıyorsa, bu kez NÖRON'lar bu işlevi üstleniyorlar. Beyin motoru kalıcı
hasar görüyor.
Bu durumda o zaman yolcusu baştan
felç olmuyor. Ama sonradan yavaş yavaş tüm vücudunu biteviye saran
-yarım değil- tam felç geliyor.
Diğerleri için sorun
yok. Çünkü beynin sağ yarısı çapraz olarak vücudun sol tarafını
yönetiyor, veya tersine sol beyin tarafımız, gövdemizin sağ yanını
yönetiyor.
Ayetteki SAĞ ve SOLA ÇEVİRMEYİ anladık mı?
(7-14-49 anlam bunların sonu gelmez. ;)
<> evet
<> Peki, Hawking neden diğerlerinden
ayrı?
Bunun yanıtı şu:
TimeBulance'a binen TeamBulance ekipmanı (Team) aynı
günlerde klonlanmış olmalıydı. Yani doğum tarihleri (yıl
farketmez) AYNI GÜN olmalıdır. Mesela 14 Şubat! (Yıl
farketmiyor, burada Allah'ımızın and içtiği BURÇ önemli. Buruc-1.)
Fakat Time Patrol denen
bekleyen ekipte o gün bir 14 Şubat'lı eksikti. Plan ise ACİL idi. Ya bir eksikle yola çıkılacak;
ya da bir başkası alınacaktı. Tarık yolculuğunda
son anda o meşhuuuur bir metreye tutunan GÖNÜLLÜ işte mrs.cp idi.
Kalan kimse gönüllü değildi.
Binenler de gönüllü değildi. Sadece fireman'ler gibi, acil yangın çıkmasına
hazırlıklıydılar.
O bir metrelik Tarık-Dabbet
arası/gök ve yer arası kalınlıkta kurşuni hiçliğe
(KEHF diyelim) girişte, mrs.cp KAPI ağzında kaldı.
Başka bir mealden, MEDHAL kelimesini yazar mısınız?
Yani köpekleri de iki kolunu mağaranın MEDHAL'inden dışarıya uzatmıştı
biçiminde bir meal yazar mısınız? (meDHaL >>> Dahil kökünden türemedir.) DHL, meDHaL.
<> Herkes uyuyor mu?
Uyku değil, 309 yıllık
bir yolculuk bu! Ama içeridekiler için günün dörtte-biri, dışarıdakiler
için her bir saniyesi 1080 kez yavaşlayan bir relativistik fark! MOTOR dönüyordu sağa-sola, fakat DAHİL olanlar için dönüyordu. Ama
mrs.cp tamamen dahil olmamıştı. meDHaL'de kalmıştı.
O yüzden bu zamana tamamıyla
transfer olamadı. Sadece gözleri/beyninin yarısı ve dört parmağı
GELEBİLDİ! Diğerleri
aslında fiilen ölü! Ama bu da bir şehitlik! Tüm organlarınız
ÖLMÜYOR anlamında bir şehidlik.
<> Kehf/18: Ve tahsebühüm eykazav ve hüm rukudüv
ve nükallibühüm zatel yemıni ve zateş şimali ve kelbühüm basitun
ziraayhi bil vesıyd* levit tala'te aleyhim le velleyte minhüm firarav ve
le müli''e minhüm ru''a
<> Kehf/18: Bir de onları uyanıklar
zannedersin, halbuki uykudadırlar ve biz onları sağa sola
çeviririz, köpekleri de medhalde iki kolunu uzatmış, üzerlerine çıkıversen
mutlaka onlardan döner kaçardım ve herhalde onlardan dehşet dolardın.
Sağol. ;)
O Medhal'e bir örnek verelim:
UFO'nun neresine zıplıyorsunuz?
<> Borda
MEDHAL'ine,
yani MEDHAL >>> GİRİŞ'ine. Bir anlamda
da Board veya Deck diyebilirsiniz. Veya source >>> Tabak
diyebilirsiniz. Bunların Kur'an'da tek ismi var >>>>> MEDHAL!
mrs.cp sistemle birlikte dönemedi!
Dönen yerleri TRANSFER oldu! Bu kişi
nakli değil de sanki ORGAN
nakli gibiydi. Vücut ölü/şehit ama bir kaç organınız (göz/beyin
vb.) GAZİ! (ĞAAZİ). UFONOT değil de sanki ORGAN
nakli...
Kur'an böyle
paranormalliklerle dopdolu...
<> İsra/80: De ki: "Rabbim! Beni, mudhal'e
doğrulukla dahil et, muhrac'den doğrulukla haric et. Ledün'ünden bana
bir sultan yardımcı ver."
<> Konuyla ilgili mi?
(Onu da konuşuruz candaş,
yine esaslı bir ayet!)
"22: "Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi."
diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları
köpekleriydi." Gaybı taşlamaktır/bilinmeyen şey hakkında
atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler: "Yedi kişidirler,
sekizincileri de köpekleridir." De ki: "Onların sayısını
Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkıda bilgisi olan, çok azdır." O
halde, onlar hakkında yüzeysel bir tartışma dışında
hiçbir çekişmeye girme. Onlar hakkında, konuşup duranlardan hiç
kimseye bir şey sorma."
Ayetin devamı olan son
cümleyi de ekler misiniz?
<> 18-Kehf/23: Hiçbir şey için, "Ben bunu yarın kesinlikle yapacağım."
deme.
<> 18-Kehf/24: "Allah dilerse" şeklinde söyleyebilirsin. Unuttuğunda,
Rabbini an. Ve de: "Umarım ki Rabbim beni, bundan daha yakın bir
zamanda başarıya/aydınlığa ulaştırır.
"Onlar
hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma."
Ashabı KEHF kaç kişiydi? Tek bir ekip
miydi? Bunun yanıtını sayıları toplayarak
bulabilirsiniz. Bir ekip 3, ikinci ekip 5, üçüncü ekip 7, üç de deney yaratığı.
(Bunlar hybrid katır/insanlar, bunlardan önce gerçek cyborg canlımsılar
vb.)
<> 15+3 = 18
<> 18/18: Kehf suresi'nde saklı zaten.
Evet [candaş] :) Candaşa
bir ipucu daha: Kur'an kaç sayfa (NET
olarak)?
<> 606
Bunun yarısı olan
303 hangi ayete denk geliyor?
<> Kehf (75-83)
Ve bir şey daha: Ehli
Kehf'den ve sayılardan başka kimler yer alıyor? Musa-Yuşa-Hızır
ve bunların KITMIR'i olan Balık
gibi... tek tek sayacağın insanların sayısı KEHF'de kaç kişidir?
18 kişi! İsimsiz ve
hayvanlar ile bunun iki katı!
79. ayet lütfen?
<> Kehf/79: Gemiden başlayayım: O gemi,
denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek
istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el
koyuyordu.
Burada sayılan bir grup
yoksul ile 78 oluyor. Kral ile 79. Ayetin numarası kaçtı?
<> 79
Ve devamında 82 kişi
var. (Yoksul iki kardeş, köy halkından SU istenenler vb.) Etti 82.
Ve bu kez başka bir SAFİNEYE'ye (gemi/uzay gemisine
geçiyoruz >>> ZÜLKARNEYN'in
komutasında...) O ayet kaçıncı? Zülkarneyn ismi hangi ayette
geçiyor?
<> 83
<> 19-Kehf/83: Sana Zu'l-Karneyn hakkında
sorarlar. De ki: "Size, ondan 'öğüt ve hatırlatma olarak' (bazı
bilgiler) vereceğim.
Evet. Kehf suresinin tamamı
kaç ayet?
<> 110
[] (Kehf Suresi, Kalem Suresindeki 17 ila 33 nolu
ayetlerle birlikte, toplam 127 ayettir.)
Ve bugüne dek TARIK ile gelen yolcu sayısı
27. (Biri kıtmir olan Barbarella.)
Aklınızda kolay
kalsın diye söylüyorum: Zaman yolcularının sayısı
onbir rakamının KARESİ
kadardır. Bunun sadece 7'si bildiğimiz ASHABI KEHF+sekizincisi de köpekleri...
<> 121
<> 121-8=113
Evet, bu rakam önemlidir: 113
kişi... Şimdi Ali İmran 113'ü yazalım.
<> 3-Ali İmran/113: Ama hepsi bir değildir.
Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak
ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır;
gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini
okurlar.
İKİ
BAĞIN ikisi de bir değildir.
Bizim tercihimiz 113'dekilerdir.
Bu rakam niye önemli?
Zülkarneyn KOSKOCA bir battleship
içinde TEK kişi değildi! Yani
neredeyse star trek gibi bir gemi içinde TEK
olduğu düşünülebilir mi?
<> Hayır
Zülkarneyn sadece EKİBİN başıdır.
İnsansılarla (Birinci kuşak humanoid) 83 kişilerdi
>>> NUH gibi. Argonotlar
gibi Ufonotlar da vardı aynı
sayıda... Onun için ayetler SAYI
tartışmasını İSTEMİYOR!
YANİ RAKİM istemiyor. Rakam istemiyor!
Ne istiyor >>> GEOMETRİ=KEHF'ini yapın diyor!
Matematik tartışması
bizi elma+armut gibi bir toplamaya götürür.
Kaç kişilerdi?
Söyleyeyim; mesela 100 kişilerdi. Ama insan, insansı, hybrid, kıtmir
gibi köpekler vb. bunları nasıl toplayacağız. Elma ile
Armut toplanır mı?
Rakamı boşverip,
bunları madde/eleman olarak KÜME'ye
almamız gerekiyor. Yani kapsamı KEHF
denen geometri oluyor. Şu kadar bir topolojik uzayda şu kadar BİRİM var demek daha doğru...
Elma ve armut toplanmaz ama aynı SEPETE
(Kehf'e) konur.
""Üç kişiydiler, dördüncüleri
köpekleriydi" diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler,
altıncıları köpekleriydi". Gaybı taşlamaktır/bilinmeyen
şey hakkında atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler:
"Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir" De ki:
"Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkıda
bilgisi olan, çok azdır" O halde, onlar hakkında yüzeysel bir
tartışma dışında hiçbir çekişmeye girme. Onlar
hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma".
"Onlar hakkında, konuşup
duranlardan hiç kimseye bir şey sorma".
Sayıları BOŞVERİYORUZ! Allah bilir!
Ama Allah'ımızın bildirdiği bir şey var: Çooook
önemli!
"Onlar hakkıda bilgisi olan, çok azdır".
Böyle diyor ayet! Yani
tamamen ğayb taşlanmış oluyor. Bunu kaç kişi
bilebilir?
Sayalım: Mağaraya
girenler, Kozaya girenler, Tarık Semasına çıkanlar ve Dabbet Arzına
yerin dibine geçenler!
Başka kim bilebilir?
"Onlar hakkında bilgisi olan, çok azdır" ayeti
gerçekten insanlık tarihinde bunu 113 kişiden/birimden başkasının
bilemeyeceği doğrultusunda...
Adam gidiyor, mağaralarda
arıyor Ashabı Kehf'i... Bu Yecüc Mecüc'ü arka bahçemizde aramaya
benzemek kadar komik. "Yavrum bi yol git bak bakalım, mecüc var mı
oralarda?" diye çocuğunu gönderen baba-anneler halen mağara mağara
dolaşıyorlar.
<> :)))
Bir kere MEDHAL'den arkası KEHF,
yani zıplarsan üstü gök veya zıplamazsan altı Arz dibi
(Dibi=Dabbet alanı) Medhal sözü geçince artık arkasında bildiğimiz
mağara aramayacaksın. Hele ki KEHF
VER RAKİM diyor ayet... GEOMETRİ
VE MATEMATİK! Matematiği ikinci plana atıyor ve sayılarla
uğraşmayınız diyor. Siz GEOMETRİYE bakınız diyor!
<> 18-Kehf/9: Sen yoksa Kehf ve Rakim Ehlini bizim şaşılacak
ayetlerimizden mi sandın?
Ve MEDHAL'e zıplasaydınız dehşet içinde kalır
ve geri kaçardınız diyor. MEDHAL'in
üzerine çıksaydınız... anlamında...
Oradaki sır kelime MEDHAL. MEDHAL=MİSAL olan
bir kelimedir. Onu gerçekten pek az kişi anlayabilir. TARIK'a zıplayan veya DABBET
olup yerin dibine geçen!
Tarık'a zıplamayan
zaman gezmenine argo olarak "Kanadı kırık çaylak"
deniyor.
Eğer Tallahasee'de SON seferini yapacak olan o araca zıplamayan
ne olacak? "Hiiç yere düşecek" demeyiniz! Yani bir metreden aşağı
poposu üzerine düşmüyor.
<> Dabbetül arz olacak
PLUS olarak
bir de yerin dibine geçiyor! Bir metreden iki metre derinliğe düşüyor.
Yaşayan bilir!
Onun için yüzeysel tartışmaları
bırakıp çooook derinlere indik, başından beri... Biz de sığlık
yok, derinlik var!
Bir metre yukarısında
zaman 1 güne 14 gün geçiyor. Dünyada 1 güne bir gün... Ve yerin altında
dabbet kehfinde ise 1080 saniyede 1 tek saniyeyi katediyorsunuz...
Bilen bilir bunu!
Matematikleri bile dehşet verici!
Yaşlı kadına
Akçay'da taksi çarptığı ANDA!
mutlaka ölmesi gereken yaşlı kadına 1080 saniye veriliyor. O
sürede, orada bulunan biri kadını çarpma anından itibaren kurtarıyor.
<> Hızır misali
İki kızışmış
ve düello eden kişi kendilerine müdahale etmek isteyen polis memuruna ateş
ediyor. Aralarındaki mesafe üç metre bilemedin dört metre... Kurşun
bu 3-4 metreyi 1080 saniyede alıyor! 18 dakikada gidip vuracak. Orada olan
biri, polis memurunu 18 dakika içinde ölümden kurtarıyor.
Dedesi de kıs kıs
gülüyor: "Aferim çırak, işimi öğreniyorsun!"
gibilerden...
İşte debelenmenin AVANTAJLARI! Ortalık yemyeşil
olduğunda, her ALLAH'ın
emri olan olumsuzluğu giderebiliyorsunuz. Üç takla atan ve otomobilin
öncamını tuzbuz eden yaşlı kadın "Bana niye bir şey
olmadı, hiçbir acı duymadım" diye halen anlatıyor!
Polis halen, ateş edenin
tabancasında EKSİK olan
kurşunun kovanını arıyor. Ne polisin vücudunda ne de olay
yerinde... Bir kurşun EKSİK!
İşte zamanın
paradoksları... Güler misiniz, ağlar mısınız?
Jana Uri'yi soydu! Soydu soğana
çevirdi. Hawking bir zaman gezmeni değil; bir ORGAN nakli, bir başkası da bir metrelik yerden İKİ METRE aşağıya (Gerçek KEHF)e düşüyor! Sema ve arz arası bir metre. Ama DABBET(altı dibi)ÜL ARZ (arzın
dibi) ile
Bütün bunlara güler misiniz ağlar
mısınız?
<> Weiner de kalmadı mı?
Wiener evet, ama ben onun
gibi değildim. Dışarıda organım yok. Karnım bile
yok!
Neyse, gelelim şimdi
Tallahasee'ye. KAPILAR kapanacak,
son bir ay!
<> Neml/82: O söz tepelerine indiğinde,
yeryüzünden onlar için bir dabbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız
da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını
söyler.
;)
O söz
>>>>>>>>>> GÜNÜ
gelince TEPELERİNE İNDİĞİNDE (Tarık
yere konduğunda) yeryüzünden=Arz >>> ALTINDAN çıkarırız... Yerden ZATEN çıkmaz! Bu define gibi, yeraltından çıkıyor.
YER ALTI
>>>>>>>>>>>>>>>> K E
H F mağara süreci...
DABBE
>>> The Deep/depth... Almanca Der Dieb. Türkçe DİP. Dip demek YERALTI
demek!
Mesela Himalayalar 9km ise bu
deniz seviyesinden yüksekliği demektir. Pekala bu dağlar deniz altında
devam ediyor mu? Evet, inanmayan Mariana çukuruna baksın, o da on km
derinlikte ve Himalaya/Dekan yarımadası oluşumunun DİP'deki görüntüsü... Tıpkı
buzdağının su üstü ve sualtı kesimleri gibi...
Demek ki Dabbetül Arz'ı
birebir çevirirsek:
ARZ=YER,
DABBET=DİP
YERİN DİBİNDEKİ demek!
Oradaki CANLI kelimesinin ARAPÇASINI
yazar mısınız?
<> Neml/82: Ve iza vekaal kavlü aleyhim
ahracna lehüm dabbetem minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina
la yukınun
"ahracna lehüm dabbetem minel erdı"
Ahracna >>> iHRaC >>> İhraç etmek, harice
çıkmak anlamında. Nereden harice çıkıyorsunuz? Hatırlayınız,
Ala suresinde "Ahracel Mer'a >> YEŞİLİ
de bitirdik, yeşili ARZ'dan DIŞARI verdik".
YEŞİL
YEŞİL YEŞİL!
Ağacın kökü... O
gökyüzünü göremiyor, sürünüyor TOPRAK
altında... Ama bazen o da oluyor YEŞİL
YEŞİL YEŞİL!
Bu kadar sözden sonra yine
Tallahasee planına gelelim. MIB
ile ilk kez, nasıl olduysa ilk kez CENTİLMENLİK
(Beyefendy) anlaşması yaptık.
Protokol şu: Kutsal
yerler korunacak (Başta Mekke, Kudüs), bu konuda kesin işbirliği
yapılacak. İkinci Kore savaşını başlatacağız.
Yine iki tarafın da işine gelen İran'ın parçalanması
ve Suriye'nin Irak ile birleştirilmesi planlarına OKEY dedik.
Türkiye'de bir rodeo ustamız
var. En iyi at binicisi... Onun sayesinde, Türkiye planı 8 yıl
ertelendi. Türkiye'deki en iyi rider veya joker! Salına salına Kasımpaşalı
gibi yürür. Bu kişiyi SATIN ALDIKLARINI Puharich o n a y l a d ı ! "Yeni haber değil,
biliyordum" dedim.
Centilmenlik anlaşmasının
zararlı ve gizli taraflarını açıklıyorum: Jana, Uri
üzerindeki kontrolü ve paralizasyonu tedricen kaldıracak. DENGE gereği, ZigZag ve ZipZap'dan
Fire çıkacak. Aramızdan ayrılanlar olacak ve onlar artık URİ'nin isteği doğrultusunda
ayrılıyorlar. ZigZag 17 kişi fire verdi, sadece on günde oldu
bu...
Bizden de nedensiz ayrılanlar
ve ayrılacaklar olacak. Çünkü ne olursa olsun, biz HANİFLER Karşı Bağın da (genot) en korkulu
düşüyüz.
Maalesef, benim de bulunduğum
o zirvede Jana'nın kuşatmayı kaldırmasını
onaylamak zorunda kaldım.
Kimi kimseler aramızdan
ayrılıp gidecekler. Göreceksiniz, biz bir veya iki ayda bugün chat'e
katılanlar kadar bile olamayacağız. Her gün daha az kişi
chatlere katılacak, bu sayı düştükçe düşecek.
Uri'yi YARI-SERBEST bırakmak
zorunda kaldığımızdan beri dikkat ediniz katılım BİRDEN AZALDI. B i r d e n!
Nedensiz olarak bizleri terk
edecek candaşların nedeni aslında Uri'nin bir tür minik Montauk
yapması...
<> Allah bize yeter
Amenna.
<> Zayıf olanlar mı etkileniyor?
Hayır, etkilenenler, tam
tersine DOYUMSUZ olanlar. Neye karşı
doyumsuz? Bu çok önemli: Kelimeyi anımsayalım: Mutmain >>> TATMİN.
Çok benzer birkaç kelime daha: TAHMİN.
Tatmin ise TEMİN etmekten
geliyor, bir ihtiyacınızı gideriyorsunuz. Temin ediyorsunuz.
Nereye kadar gidersiniz. İbrahim
atamız TATMİN olduğu
yere kadar. -Haşa Rabbimizi zorladı-. Allah'ımız onu DOSTLUĞU ile TESKİN etti.
Kelimeye dikkat TESKİN!
<> SüKuN, SeKıNete
<> Fetih-4: O odur ki, müminlerin gönüllerine,
imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, sekınet indirdi.
Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alim'dir
Allah, Hakim'dir.
Şimdi tatmin nasıl
mutmain oluyorsa teskin de MÜSEKKİN
oluyor. Yani sükunet buluyorsunuz. Sakinleşiyorsunuz.
Kimimiz bunu ters
anlayabiliyor. Mutmainliği müsekkinlik ile bir tutuyor. Yani doyumsuzluğu
sürüyor. Allah dostluğunu verse bile, "Ben tatmin olmadım"
demeye devam eden bir nefis türü vardır.
NEFSİ MUTMAİN'den öteye geçmek isteyen
nefis. O nedir? Mülhem mi, Levame mi? Sizce HANGİ nefis? Melheme veya Levvame, hangisi sizce?
<> Kıyamet/2: Öyle değil! Kendisini ısrarla
kınayan benliğe de yemin ederim. (ve la uksimu binnefsillevvameti)
<> Mulhime
<> İlham alan nefs mülhime. Kendini kınayan
nefs levvame. En üstünü ise mutmain olanı.
Bizler MUTMAİN olmuş NEFS
safındayız. (Kısaca sizlerin MİH dediği) Atamız gibi. Yerimiz belli değil mi
arkadaşlar? Milleti İbrahim +Haniyfa >>> MİH demişti bir candaşımız. Onun nefsi MUTMAİN olan nefistir.
Mutmainlik ardından TESKİN gelir. GELMELİ... Gelmiyorsa, ikinci moda gireriz: Bu da şu: MELAMİ. (Dabbet bunun maksimum
hali.) Bu da bize KENDİNİ KINAMA, ÖZELEŞTİRME cezası veren nefs türüdür. Buram buram
özeleştiri ve tevazu vardır. Kibir hiç yoktur.
Melheme ile işim yok! Şimdilik
işim yok. Ben İLHAM almıyorum.
Ben İLMİ kopararak gidip ALLAH'tan söke söke aldım
diyebilirim! Ben koparıp aldım! Bana İLHAM vermedi Rabbim! İlham sanatın işidir,
sanatçının işidir. Hayatım boyunca 24 saat müzisyen veya
balet kalacak değildim ya!
Ben üstelik
"Mülhem" ile ilham ile AŞK
ehlinden olamam, ARİF de
olamam, ben sadece ALİM olmayı
diliyorum. Ariflik istemiyorum.
Ben Şuara gibi düşünemem.
Benden Mürşidi Kamil, Veli-Deli olmaz. Ben aşk ehlinden çok ilim
ehliyim. O yüzden ben AŞK
ehlinden olsaydım derdim ki: "Ben nefsi Mülheme istiyorum."
AŞK ehli
başka İLİM ehli başka!
Aşk ehli İLHAM alırken;
Yani Elham derken, pek mütteki değildir. Ama ilim ehli ELHAM (ilham) yerine EL HAMD
diyendir.
Kime? Alemlerin Rabbine...
ALEM
kelimesini anımsadınız mı? "Allah Alemlere zulmetmek
istemez" örneği...
Ben (Nefsim) için sadece LEVVAME diyebilirim. Ama BİZLER toplu olarak MUTMAİN NEFS'iz.
Çünkü bu kelimenin mucidi
bile İBRAHİM ATAMIZDIR! O milletimizin malıdır.
Haaa! Dersin ki: "Beni tatmin olmak KESMİYOR.
Ben eskisi gibi İLHAM
istiyorum".
İlham... Yani AŞK ehlinin işi! Ama her AŞK ehli Yunus mu? Rumi mi? Kısakürek
mi? Şeyhler ve evliyaların fink attığı bir yüzkarası
İslam aleminde ŞAİRDEN
geçilmiyor.
Hani benim şiirlerim.
Hani Elbistanlılarımın şiirleri Tim'imin şiirleri! İşte
böyle bir İLHAM'ı
kastediyor ALLAH'ımız...
Nerede? Yukarıdaki ayette!
Yani "intikamı alınacak ŞAİRLER"den olmamız
şartıyla MÜLHEME nefse
izin var.
Şairliğimiz, KUR'AN'DAKİ GİBİ KUTLU şairliklerden
olsun!
<> amin
Yoksa şuara-muara gibi
mecnun ve şeytanın üzerine indiği, dere-tepe gezen şairlerden
değil!
Ben bunun için AŞK ehli olmaktan, tarikatten, barikatten
korktum ve kaçtım. Ben Hakikat'ten yanayım! Hakikat ise İLİM (bilme sanatı)
yolundan geçer.
Bu kıldan ince, kılıçtan
keskindir, ama DOSDOĞRU yoldur.
Hüda'nın KALEMİ ile çizdiği
dosdoğru hidayet çizgisidir. Allah bizi o sıratel müstakıymden
ayırmasın. Milleti İbrahim'in Hanif (Protestant) İslamından
ayırmasın! Allah bizleri birbirimizden ayırmasın...
<> Amin
Katılmadığım
chat'leri telafi etmek için, hem yarın gece; hem pazar gündüz ve gece ÜÇ
chat var, duyurulur! Sakın HANS kaçtı diye düşünmeyin. Sadece BAĞLANAMADIM,
çünkü XP professionel, ve bunba bağlı 64 bit ve buna bağlı
uydu ile bağlı düzeneği sağladık.
Yarın gündüz, pardon
gece diyeceğim. Yani bize göre gündüz chat yapacağız.
Tallahasee'ye de Tennessee'ye de devam edeceğiz.
<> Geliş tarihi belli mi?
Geliş tarihi JANA'nın dönmesiyle kesinleşecek.
O halen Nursery yapıyor...
<> Ben gidip MIB kulağını
çekeyim önceden o zaman :)) Punarich yani
Aman Puharich bana gerekli.
Onu affedelim. :) Şimdilik affedelim.
<> Hatırın için affettim :))
Resulullah bile kendine
inananlarla Mekke'ye Hacc için gelmedi mi Medine'den? Müşriklerle
kafirlerle anlaşma yapmadı mı? Bizim de öyle bir anlaşmamız
gerekiyor. Bu saf değiştirmek veya lanetli Yahudi milletine uymak bağlamında
düşünülmesin lütfen!
<> doğru
Muhacir ve Ensar'ın
Mekkeli müşriklerle yaptığı ANLAŞMA gibi bir şey bu. Yani biz Cennet değiştirmiyoruz,
cenah değiştirmiyoruz. -Allah korusun.- Resulullah ve Mekke hükümdarı
Ebu Süfyan arasındaki bir anlaşma bu! HARAM AYLAR anlaşması...
SAVAŞILMIYOR! Yani bir süre ara
veriyoruz.
<> "Onlara bir süre mühlet ver"!
Bizim yerli Cowboy yüzünden 8
yılımız (Kerkük ve Musul da içinde bu sekiz yılın)
uçtu gitti. Buna yanıyorum.
<> 1N kimin için konacak?
Wanen'i yarın anlatalım.
Derli toplu olur. Belki katılım çoğalır. Dediğim gibi,
biraz Uri'nin tasmasını gevşettik.
<> Haklısın, ayrıca TC'de sabah oldu
Ciddi sabah mı?
<> yok tam değil, 04.30
Bulunduğum yerde gece ve
gündüz uzayıp kısalmıyor. Eşit 12 saat!
[] http://web.archive.org/web/20030801034128/http://www.this-town.com/images/FlaCityMap.jpg
<> Florida haritasinda Tallahasee.
[] http://web.archive.org/web/20090514120113/http://epa.gov/ceampubl/gwater/whaem/fl/tallahas/
[] http://web.archive.org/web/20030801003617/http://www.this-town.com/images/us_map1.gif
<> SA
haritası
[] http://www.world-guides.com/images/tallahassee/map1_tallahassee.jpg
Teşekkürler. Bugece (iki
tarafta da gece) MİRAC'dır
(Kandil demiyorum, Mirac dedim.) Ve bu geceyi hasret çekenler ikame etsinler
diye ben ayrılıyorum. (Bu gece ve gündüz kavramları SİZE
göredir, yani beni değil TSİ'yi esas alın.)
<> Allah bizi birbirimizden ve doğru
yoldan ayırmasın.
Amin. O kadar dua ediyoruz
ki, artık Allah'ımızın bizi doğru yoldan ayırması
sözkonusu olmamalı bence! DUA
bu mucizedir!
<> İnşa Allah
<> El Mucib DUAlarımızı
kabul eder inşaa ALLAH.
Evet, VECİBE sahibidir ve İCABET
edicidir.
Bu arada ilginç bir soru daha
almıştım: "Vitir nerede yazılı?" diye sorup
duranlar var. Yahu bunu açık açık yazmadık mı? Hatta yanıtı
ben değil SİZLER buldunuz
Kur'an'da... Halen istiyorlar. İnanmıyorlar. Sanki tutup ben
Kur'an'dan başka bir Kur'an yazıyormuşum gibi.
<> Yazıldı hepsi, hem de kaç kere
Namaz esaslı bir konu.
Mesela 450 kişi isek, bunun üçte biri yani 150 kişi namaz kılıyorsa,
bunun sadece üçte biri üç vakit kılıyorlar. Diğer inanmış
dostlarımız ise "Ne olur ne olmaz diyerek beş vakit ve
sünnetleriyle namaz kılıp, ama inançta HANİF olan candaşlarımız var". Ben böyle
size yüz isim bulurum.
***
Nefsin en korktuğu şey
ölümdür. Ürperirsiniz. Titrersiniz. Hatta bu yüzden karacübbeli kilise ve bizim
süfyanist islam dini denince akla bu AŞAĞILIK
kasvetçiler geliyor, mezarcılar, definciler vb. Ahiret ticareti yüzünden
ölüm size soğuk duruyor.
Ama O KAPIDIR! Allah'a RÜCU
etme kapısı. Sürgün gezegeninden ASIL
RAHİME dönme kapısı. Kalu Bela'ya DEVAM kapısı... Mahşerde
DİRİLME kapısı.
Ebedi hayat kapısı!
KİM
ölmeyecek ki? Hızır'ın ölümü evrenin en korkunç ölümlerinden
biri olacak. 7200 yılda KAÇ KEZ ölmesi
gerekiyorsa, o kadar ÖLECEK AYNI ANDA! Ve en gaddar yaratık Deccal tarafından...
<> :(
<> 3-Ali İmran/185: Her nefs mewti tadacaktır.
Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet günü eksiksiz
bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp
cennete sokulan kesinlikle kurtulmuş olacaktır. Dünya hayatı
aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir.
Ben çağrılıyorum.
Geronimooo. bye
<> bye bye
<> teşekkür ederiz hocam
<> hayırlı sabahlar