Chat n° 190 - Tarih: 19 eylül 2003

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

<> slm slm kaptan

<> selam selam hocaş hoşgeldiniz

 

ss herkese. Hoşbuluşturana hamdolsun. Dostbuluşturana hamd!

 

<> slm slm dabbetimiz

 

ss herkese. Evet dostlar KONUMUZ nedir? Önerilerinz? Sorunuz?

 

<> Ayetlerde rics ve ricz ayrı ayrı. Örnek ayetler vereyim:

<> 2-Bakara/59: O zulmedenler sözü (qawl) değiştirdiler, onlara söylenenden başkası ile; bu yüzden o zalimlere gökten bir RİCZ indirdik, çünkü fasıklık yapıyorlardı.

<> 9-Tevbe/125: Kalplerinde maraz olanlara gelince onların RİCSine RİCS ekler ve onlar kafir olarak mevt oldular.

[] 5/90, 6/145, 7/71, 9/95, 9/125 (RİCS); 6/125, 10/100, 22/30, 33/33 (EL RİCS); 34/5, 45/11, 8/11, 2/59, 7/162, 29/34 (RİCZ); 7/134, 7/135 (EL RİCZ)

 

Anladım. RİCS nerede yazılı? RicZ >>> Z harfi ZALİM'in Z'si mi? Zalimdeki Z mi? Zı mı, Zel mi?

 

<> hayır, Zel ya da Zı değil

 

Onu sordum. Ze harfi ve elif...

 

<> Dikkatinizi çekmek istediğim nokta "s" ve "z" farkı! Sırasıyla; ilkinde SİN harfi, ikincisimde ZE harfi kullanılıyot. (Zel => "dh" olarak yazdığım ya da Zı => "Z" olarak yazdığım değil.)

 

Tamamdır. RİCS ve RİCZ'i yazacağız.

"O zulmedenler sözü (qawl) değiştirdiler, onlara söylenenden başkası ile; bu yüzden o zalimlere gökten bir RİCZ indirdik, çünkü fasıklık yapıyorlardı."

"Kalplerinde maraz olanlara gelince onların RİCSine RİCS ekler ve onlar kafir olarak mevt oldular."

 

RİCS içeriden (Şahdamarı/11 boyutlu tünellerinden) gelen ve direkt kalbe giden... RİCZ ise DIŞ UZAYDAN GELEN! Biri 7 boyutlu; diğeri 4 boyutlunun Z dikmesinden gelen musibet!

Bunu ayırt ettik mi?

 

<> evet

 

Z boyutunun adını koyan da RABBİM'dir. Kendisinin Z ile başlayan isimleri gibi... (Zül celal vel ikram hariç. Zahir gibi) Başka Z ile başlayan isimler lütfen!

 

<> Zülcelal-i ve'l ikram

<> Zül fadlil aziym

<> el Zahir

 

Başka??

ZAMİR>>>>Ez-Zamir>>>>>>HU! (Üçüncü tekil şahıs/Hüve) veya ZATİHİ ismi (Onun zatı).

Ayrıca ZayirCE diye bir sıfatı daha var. (Zayirc de deniyor. Yeri gelmişken bu sıfatları ezberleyiniz.)

ZatıHİ demek >>>> Zat-el-Hüve demek! Onun eşsiz zatı demek.

Bu da Zamir adıyla da müsemmadır. Allah'ın ZAMİRİ olan HÜWE (hu) zatından başkası için kullanılmaması için EVRENDE tek ebedi-ezeli ZAMİR (özne) anlamındadır. Herkes yok olur. Ama HÜVE ZAMİRİ yaşar. Ebedidir, doğmamış doğrulmamıştır. VAR OLAN ZAMİR'dir. (Sizler bunu 14 asırdır sadece HU diye biliyordunuz.)

Buraya kadar da anlaşıldı mı?

 

<> Evet

<> lem yelid velem yuled

 

O zaman yeni etabımızda İHLAS'a gidiyoruz: KUL hariç; Hüveallahü EHADı bir ara uzun uzadıya açmıştım. Şimdi devamına gidiyoruz.

Parantez dışında kalan KUL ve Hüve idi. Yani HU dışarıda kalmıştı. Parantez ise (hüve) ALLAHÜ olan birinciyle açılıyor, EHAD'ı parantez içine koyuyoruz. Kul hüve (ehad) gibi, kapanan parantez de ALLAH! AllahüsSAMED'in Allah'ı...

Bu kez SAMED dışarıda kaldı. Samed nedir? TEK KELİMEYLE "TEK KUTUPLULUK". Allah'ımızın EHAD/1 oluşu yüzünden bir KARŞITI yoktur! Karşıtı sıfırdır (Külli şey'in) Veya Anti-Allah; Negatif-Allah yoktur. (EHAD) ile bu anlatılmış >> Allahü Ehad Allahüs... gibi.

KUL dışarıda kalmak şartıyla; eğer parantezi HÜVE ile açarsanız, iki kez geçen Allah'ın sonunda GİZLİ ZATI ZAMİR olan AllahÜ(ve) vardır.

Hüve-AllaHÜVE-EHAD-AllaHÜVE olarak yeni bir PARANTEZ önermesi oluşur. hüVE'nin son iki harfi olan VE ise doğrudan 1 (ehad) ile 0 (külli şey'in BOŞCÜMLESİ) olan BİNARY sistemin ya da digital sistemin ikili sistemin iki rakamıdır.

Hüve'nin VE'leri de bu Boole cebirinde VE=AND yerine geçmektedir. (Bunları, matematiği koyan ve isimlendiren ALLAH'tır; biz sadece onu bulduk.)

Demek ki Allah+Hüve+Samed önermesi var. EHAD nasıl TEK (Absolut/unic ONE) ise SAMED de aynı bağlamda TEK KUTUPLULUKTUR! Allah VERİR; asla almaz! Alan Allah ALLAH değildir, muhtaçtır. (haşa)

Buraya kadar anladık mı?

 

<> evet

 

Evrende MUTLAK TEK KUTUP vardır: O da SAMED denen ALLAH'IMIZIN ismidir. Absolute 1 karşısında boşcümle olan KÜLLİŞEY'İN SIFIR derecesindedir. Ama mutlak sıfır değildir.

(Mutlak sıfır, Allah'ın bile olmadığı mutlak yokluktur. Oysa BEN gibi ALLAH da var ise, bu sıfır, aslında sıfıra en yakın olan bir sayıdır.) Görevi BOŞCÜMLEYİ oluşturmaktır.

Allah'ımız dışında herşey BOŞ'tur! Bunu anlamak için, ALLAH'ımızın bizi eğer/if hiç yaratmasaydı, KENDİSİNDEN (Zatı Hu zamirinden) başka HİÇ BİR ŞEY olmayacaktı. Külli Şey'in bile OLMAYACAKTI!

Eğer Allah'ımız Halik/Hallak/Mütekevvin olMASA idi, zaten bizi de yaratmaktan ACİZ kalacaktı. (Hani kaldıramayacağı taşı yaratmış gibi olacaktı.) Bizi yarataMAYAN bir Allah'a kulluk edecek kullar da olmayacaktı. Ve kendi EHAD/mutlak bir'i dışında SIFIR bile olmayacaktı.

Ama Rabbim Halk edici (Halik) ve yaratandır (Hallak). Dolayısıyla SAMED sırrına geliyoruz: Evrende herşey BİRDEN fazla kutupluluk üzerine kurulmuştur.

İşte elektromagnetizma... Artı eksi veya N(orth) S(outh). Quarkların da kimi böyle çiftkutuplu (DİPOLE), kimi de üçkutuplu (udd/uud gibi) TRİPOL! (threepole) veya etki quarklarındaki gibi DÖRT kutuplu (quadropole), ama KENDİSİNDEN başka hiç bir ŞEY TEK KUTUP değildir!

SAMED budur! TEK KUTUPLU OLMA AYRICALIĞI! Tek ayrıcalık!

Allah EMİSYON eden KUTUP (S)'tur. Yani VEREN, SAÇAN kutuptur! Yani İndiren kutuptur!

Bir mıknatıs çubuğunun iki kutbu vardır. Ama onları her böldüğünüzde yine N-S olarak çoğalırlar ve demir tozcukları düzeyinde sayısız MİNİ MIKNATIS elde edersiniz. Bunlar asla TEK olmazlar.

SAMED'i anlayalım:

Allah'ımız bölünmez, yarılanmaz, kesirli veya bileşeni olmadığından bir kombine olmadığından (Combo ve Combineson). Varlığını oluşturan elemanlar (components) olmadığından. Aşağıya yazacağım kelime TÖVBE yanlıştır:

"Allah MONOBLOK" olduğundan... diyecektim ama YEKPARE anlamına gelen monoblok da ACZE düşürülebilir. Mesela BLOKE edilir. (Ablocate) Abluka...

(İngilizceyi GELECEK için arada bir kullanıyorum. Sıkıntıları Türkçedeki kavram kargaşası.)

Pekiyi bana öyle bir şey söyleyin ki BLOKE olmasın!

Mesela S kutbu, N kutbundan AKILARI geri almadıkça ACİZ'dir. N kutbu onu bloke etmektedir. Biri Emisyon (S) ederken diğeri de Absorbe (soğurma) biçiminde bunu ÇİFT KUTUP olarak ifa ediyorlar.

Bir mıknatısı inceleyiniz: Sanki S kutbundan çıkan magnetik akılar, N kutbunda toplanmaktadır. Ama mıknatısın sanki İÇİNDEN tekrar S'den N'ye devridaim yapıyorlarmış gibi görünür.

Zaten mıknatıs tek kutuplu olsaydı ne emisyon eden ne de absorb eden (saçan kutup S, yutan kutup N) bir fenomen oluşmayacaktı.

Demek ki TEK OLAN ALLAH'ımız, aynı zamanda TEK KUTUPLUDUR! Yani SAMED'dir.

Buraya kadar anlaştık mı?

 

<> evet

 

(Soru varsa konuya bağlı sorabilirsiniz. Konu dışı sormayınız -şimdilik- lütfen.)

TEK KUTUP ALLAH >>> EHAD >>>> SAMED >>>> 1 ve S kutbu. Muhatabı olan bir KÜLLİ ŞEY'İN ise 1 karşıtı mesela -1 olmadığından KUTUPSUZ oluyor. Küllişey'in SIFIRDIR. (Esir sıfırdır, onun için kimse esir'i ölçüp bulamıyor.)

Yani S +1 kutbu ise, karşılığında N yani -1 kutbu olursa ÇİFT KUTUPLULUK olur. Bu da Allah'ın ÇİFT olması/anti/negatif bir Allah kaosunu ve kafirliğini getirir. (Mecusiler şeytanı Anti-Allah olarak görürler. Hürmüz ve Ehrimen diye de çift tanrılıdırlar.)

Yaratılmanın başlangıcı bu açıdan incelenmeli. Allah'ımızın bizi yaratmaya ihtiyacı, zorunluluğu da yoktu. BİLİNMESİNİ istedi. İsteseydi BİLİNMEK de istemez ve bizi yaratmazdı. Tamam?

 

<> evet

 

SAMED şudur: SADECE VEREN KUTUPTUR. Bitmemecesine VERİR, hep verir, istemez ASLA! Rızkımızı verir, düşüncelerimizi, kaderin KAZASINI verir de verir. Sayılı nefesimizi üfler (verir). Sağlığımızı sürekli tutup, her bir salisede yüzmilyarlarca düşünce (esin, ilham, vahy vb.) FORMU verir.

Vermesi (hazinesi) SONSUZDUR! Hiç bitmeyecektir ve sürekli verecektir.

Bizim dışımızda yaratılmamış sonsuz kez sonsuz kez sonsuz ihtimali de SÜREKLİ yaratarak VERİR de VERİR!

[K candaş] saati beceremedim. Ayarlayacağım da. Saatin kaç [New York]?

 

<k> 08.22

 

Bir saat oynuyor. Günaydın Amerika! Boao diaz.

 

<> good morning, boinezz diaz senyor

 

Yanımda gülenler var. :)

 

<> gülenlere de slm slm

 

İspanyolca Bueno diaz mıydı?

 

<> boines dias

 

Tamam iki dil birbirine çok benziyor; dias=Day. Sanskritçe "İKİ PARÇA" demek... Yani gece+gündüz=GÜN (24 saat). Skandinav dillerinde DAG, Almanca TAG vb.

 

Böylece SAMED'i anladık. TEK KUTUPLU EŞSİZ BENZERSİZ YARATICI KUTUP. Samed'i artık BÖYLE kavrayınız, o klasik terimleri geçiniz.

Şimdi SAMED işlevini nasıl yapıyor? Samed'in fonksiyonel olması nasıl?

Elimizdeki verilere bakalım: Allah bizlere ŞAHDAMARIMIZDAN da yakın. (Yakın bile uzak sayılır; yakından da yakın) (Yakından da yakın uzak sayılır. SONSUZ YAKIN)

Allah bizleri:

1. İhata eder >> HER YÖNDEN kuşatır.

2. Allah bizlerin İÇİNDEDİR (sadrımızı, önümüzü arkamızı, içimizi bilir).

3. Allah Arş'ı Âlâ'dadır. Z dikmesindedir, O'na 50 bin yıl eşdeğerli bir tek günde gidilir.

4. Allah bizleri İSTİLA etmiştir.

5. Allah bizleri İSTİVA etmiştir.

6. Allah bizleri İÇ-DIŞ olarak

7. Allah bizleri TERS-YÜZ olarak KENDİ BENZERİNDE yaratmıştır.

(Son iki maddeyi başka bir güne bırakalım, çünkü inanılmayacak kadar güzel ve uzun. Hatta dört maddeyi ERTELEYELİM.)

Şimdi fonksiyonlara bakalım:

a. Allah'ımız rızkımızı (herşeyimizi)

aa. Zaman içinde / nefes nefes / öğün öğün hayır ve şer olarak VERMEKTEDİR. (Samed'in 1. fonksiyonu. Buna zamana bağlı fonksiyon demekteyiz. (Perakende))

Allah'a BİR TEK GÜNDE ruh yükselir AMA Allah'ı ORADA bulmak için. Yoksa ALLAH hep buradadır ve/veya oradadır. İHATA budur! HER ZAMAN HERYERDEDİR!

HERZAMAN dedim > Zamandan bağımsız.

HERYER dedim > Zeminden de bağımsız.

Bağımlılık bizdedir. Allah rızkına DÖRT BOYUTLU uzay zamandan bağımlılık...

İşte ihata (kuşatma, abluka) eden O'dur. Önümüzü-ardımızı/içimizi-dışımızı/sadrımızı-kalbimizi mutlak bilendir.

Bunların HİÇBİRİNİ kiramen katibin melekler dahi bilemez. (Onlar tanrı mı?) Meleklerimiz İÇİMİZİ bilemezler, ancak YÜKSEK SESLE (fısıltı dahil) SÖYLEDİĞİMİZDE veya söylemeyip YAPTIĞIMIZDA öğrenirler.

Hiçbir şey söylemeden birini öldürebilirsiniz. Bunu içinizden geçirdiniz. Bilen ALLAH, melekler ise siz EYLEME geçince hesap defterine görüntüyü aldılar. Bu nedenle İNSAN meleklerden daha ALİM'dir.

Meleklerin İÇİNDEN hiçbir şey geçmez. DOĞALARINDA yoktur! Onlar jelatin gibi İÇİ/DIŞI birdir. Meleklerin ÖNÜ-ARKASI da yoktur! Kimi zamanda ileri-kimi geri giderler vb.

Meleklerin KALBİ ve SADRI da yoktur. (Kalb değil GÖNÜL MEKANI vardır.) Melekler GÖĞE çekilmezler onun için SADR'ları da yoktur. Kavilleri ise vardır. Örneğin: "Yeryüzünde yeni bir fesat mı yaratacaksın?" diyebilir. Ama kavlini dayatması için NEFS gerek, o da yoktur.

Zaten meleklerden kim BEN (nefsim) DE VARIM derse Allah onu Cehennemin (BigBang sonsuz sıcaklığı) ile cezalandırır İDİ. Ama nefsi yok, dolayısıyla cezası da olmayacaktır. (İblis'in NEFSİ HEP VARDI.)

Buraya kadar NET anladık mı?

 

<> evet

 

Şimdi Allah'ımızın SAMED tek kutbundan bizlere nasıl bir fonksiyonla RIZK iniyor? RUH'lar Kalubela'da (halen hepimiz yine oradayız)

Orası >>> NEFHİ SUR'un berzah=TEKİLLİK (Atar ve toplar damarın TERSİNMEMESİ haline BERZAH deniyor.) yani HORN HOLE denen bir boru biçimli yer olup, bunun dışında DEĞİL; içinde/cidarında yer alıyoruz.

O borunun DIŞI RAHMAN. (Allah baba Rahmeti taşır) O borunun içi RAHİM. (Allah Anne Rahmeti taşır)

BİZ İÇİNDEYİZ! RAHİM İÇİNDEYİZ! Allah rahminden, Ana rahmine intikal ile transfer olmaktayız. DIŞI bir erkek organ gibi; içi bir dişi organ gibi... Ama bunları BENZETMEK bile abes! Allah er-dişi değil; her ikisi gibi RAHMET sahibidir (RahmanürRahim).

Evrende sadece İSRAFİL bu CORN HOLE'un en dar yerinde ve dışındadır. Berzah o kadar dardır ki, İsrafil'in ağzına kadar sığmaktadır. O bir korna (corn, Horn, kornet, hornet çalgılardır) gibi bir sestir.

O ses, tüm evreni bir CAM BARDAK gibi düşünürseniz, ONU kıracak güçte bir sestir. (Sopranoların bardak kırması, korna seslerinden BİRİNİN, asma köprünün ÖZTİTREŞİMİNİ yakalayarak, koca köprüyü yıkması gibi) Evren tuzbuz olacaktır. İsrafil bile... O bile tuzbuz olacaktır. Unufak olacaktır!

Demek ki bizim HİÇ AYRILMADIĞIMIZ yerimiz/Kalu Bela, sadece >>>>>> HORN HOLE/Nefhi Sur'dur. Bunu da anladık mı?

 

<> evet

 

O yaratılış başlangıcında ORADAYDIK.

DÜNYAYA GELMEK İÇİN sıra beklerken ORADAYDIK.

Dünyaya gelince RUH'umuz olarak ŞİMDİ halen oradayız.

Ölünce yine oradayız.

Kıyamette orada olacağız ve kabzedileceğiz.

Yeniden yaratılışta YİNE orada olacağız!

Ta ki dirilince oradan alınıp >>> ASIL YERLERİMİZE >>> CENNET/CEHENNEME konacağız. O güne kadar (şu an dahi) ORADAYIZ!

RUH'larımız BURADA değil; HEP orada! Buna dikkat ediniz! Z boyutundaki Ruhlarımız HEP ORADADIR. İster doğmamış, ister ölmüş, ister yaşayan olalım, RUH oradadır. CESET burada! Bunu da anladık mı?

 

<> Emir alemi?       

<> Gümüş kordonla bağlı?

 

Evet, Emir alemi ve Gümüş Kordon ile ilgili...

Ceset asla oralara gitmedi ve gitmeyecek de... Orası sadece KALİL bir yerdir. Rabbin EMRİNDEN'dir. Yani RUH denen BÜTÜNe aittir.

Ayet ne diyor? "Sana RUH'tan (Ruhlardan değil) SORARLAR!" Orada BİR BÜTÜNÜZ! Soul sister/soul bross'uz.

 

<> İsra/85: Sana ruhtan sorarlar de ki Ruh Rabbimin emrindendir size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir

 

Yine "MELEKLER ve RUH O'na (Z boyutuna) 50 bin yıl olan BİR GÜNDE varırlar!"

Bu karadelik tekilliğinin tünel biçiminde açılmış şeklidir. Yani RUH'un menzili/gümüşkordonu bir TÜNEL gibi uzun. Karadelikten girip bir anda 50 bin yıl ötedeki bir akdelikten çıktığınızı düşünün.

Tünelin UZUNLUĞU bu! Ama aynı zamanda karadelikler ve akdelikler BİTİŞİKTİR. Yani SIFIR mesafede ve zamanda ÖTEYE çıkabiliyorsunuz.

Demek ki Gümüş Kordon hem bu kadar toleranslı bir uzunluk. Hem de parmağınızı göbek çukurunuza değdirdiğiniz kadar KISA (adeta yok); onun için asla Gezici durugörü denen Z boyutu bedensiz astronomisi veya durugörüsü dışında ASLA görünmez!

Yine bir bayan kendine parmağıyla dokunduğunda, ALLAH'ın RAHİM adı dolayısıyla 50 bin yıllık bir mesafeye parmağını değdirmiş oluyor. Erkeğe gelince: Zaten kendi organı İÇ-DIŞ olmuş bir RAHİMdir/Vajendir.

Cinsel buluşmada, 50 bin yıllık bir yol katedilerek BERZAH'a ulaşılır (Rahim ağzı), oradaki RUH'a ulaşılır. O transfer edilir. İşte bizi leylekler böyle getiriyor!

 

<> :))

 

Bu konuları ileride İÇ-DIŞ ve TERS-YÜZ denen maddelerimizde anlatırız. Biz yeniden BERZAH'a dönelim.

Baba ve Anne (Adem ve Havva tek idi, yeniden birleşmek için cinsel bağ kuruyorlar.)

Bu KOZMİK buluşmayı gerçekleştirdiğinde Berzah'ın ardına geçen SEÇİLMİŞ! O buluşmayı sağlıyor! Bunun  ardından, o aşılanmış yumurta MUALLAKTA (Boşlukta) HORN HOLE'a doğru taaaaaaaaaa 50 bin yıllık bir yol katediyor.

Yukarı tırmandığı anda ona muallağa tırmanan anlamında ALAK deniyor! Alak'ın tırmanması demek RUH'tan bir buz kalıbı olan kendi RUHUNU (yani nefsine ait olanı) alıyor.

A L A K  buydu işte!

Pekiyi İKRA neydi? Rabbimizin RUH'u gönderme parola/işareti. Diyor ki, doğacak adaya: "OKU" RABBİNİN adıyla. O seni ALAKTAN YARATTI.

Devamını siz yazın ltf.

 

<> 96-Alak/1: Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!

<> 96-Alak/2: İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden yarattı.

 

(Çağır değil, yanlış.)

 

<> 96-Alak/3: Oku! Rabbin Ekrem'dir/en büyük cömertliğin sahibidir.

<> 96-Alak/4: O'dur kalemle öğreten.

<> 96-Alak/5: İnsana bilmediğini öğretti.

 

Burada zaten ilk sure bitiyor. Teşekkürler.

Şimdi BERZAH aleminin işareti var: OKU diyor. İkra diyor.

Bİ >>>>>> BERZAH demek. (49 anlamdan biri)

BERZAH'DA OKU ÖNCE diyor!

İSMİ RABBİKE >> senin Rabbinin adıyla..

Bunu neden TEMBİHLİYOR?

Çünkü KALUBELA'daki SÖZ'Ü HALEN O GÖNDERİLECEK (bebek) RUH! sahip. Yani bilinçli olarak hatırlatıyor.

Kalu Bela'da ki söz'de Allah'ın hangi ADI vardı?????

 

<> Rab

 

Evet Rab!

Burada ne diyor? "OKU RABB'inin adıyla!" diyor!

Uğurluyor 50 bin yıllık bir yola... ÜÇ KARANLIĞA!

Birincisi BERZAH'dan ihraç karanlığıydı.

İkincisi transfer karanlığı. (Herkes TARIK SEMASINI BİR KEZ gördü -en az-.) İkinci karanlıkta da SORUYOR: "Oku Rabbin KEREM sahibidir".

Orada ne okutuluyor? ADEM'in çamuru boyunca TÜM EVRİM'İN olmasına ilişkin CANLI doğası... Bu ikinci karanlık da ADEM'in ÇAMURDA (salsal) KALDIĞI KARANLIĞIN ta kendisidir!

(Cennet aydınlık ama daha RUH'undan üflenmemiş XXXYYY çamuruna dolayısıyla Adem bilinç itibariyle halen KARANLIK içinde.)

 

<> 39-Zümer/6: Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?!

 

Ve sırada üçüncü karanlık var: Allah Rahminden ANA rahmine...

RAHİM denen şey DEV bir yumurtadır. Ya YUMURTLAYAN ya da DOĞURAN canlı olalım, İKİSİ DE TECRİT edilmiş bir RAHİM'dir. (HUD'un yumurtasını veya Rahim yumurtasını hatırlayınız.)

 

<> Saffat/49: Korunmuş yumurtalar gibidir onlar.

<> Naziat/30: Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı.

 

Tecrit/soyut/izole kelimesini niçin kullandım? DAHA bu dünya değil; öteki Ahiret de değil! ARADA bir yer! GRİ bir karanlık DAHA! Bir tür akvaryum!

Orada ALAK henüz bir böcek larvası. Biraz sonra da balık yavrusu olacak. Az sonra da kurbağa kuyruklu yavrular. Sonra da KUYRUK kısalacak. Başka bir şeye, mesela maymun'a benzeyecek. Sonra da İNSAN'a benzeyecek!

BU sonuncusu (Halife sıfatlı olan) çoooooooook önemli! Allah Kalubela'da NEFSİYLE yaratılmayacaklardan SÖZ ALMADI! Hayvan ve Bitkileri NEFSLERİ var diye SORUMLU tutmadı. Akil-baliğ (Ergin) olmayanı da sorumlu tutmadı. Maymunu da sorumlu tutmadı!

Maymunluk AŞAMASI sona erdiğinde, İNSAN olan embrio ele alınıyor! Ona cenin deniyor. (Gen'den yaratılmış / Cen=Cin ve Cennet gibi GİZLİ demek.)

ÜÇÜNCÜ karanlıkta gizlenmiş bu artık İNSAN olduğu kesinleşen cenine böylece tüm evrimi / canlı doğasının tüm verilerini / 5 milyar yıllık panspermia donelerini datalarını veriyor.

BİLMEDİĞİNİ öğreniyor böylece cenin...

Artık bilecek! Parmağını emmeye başlayacak, gülümseyecek, pozisyonunu değiştirecek, ağlayacak -sesizce- ve tüm akvaryum dışından gelen sesleri -anne sesi başta- tanıyacak!

Bilmediğini öğrenmeye başladı yumurcak! Ve yumurcaklık dönemi ne zaman bitecek biliyor musunuz? (İpucu: İnsanın büyümesi çooooook yavaştır" demiştim.) Ayet diyor ki: "İnsana bilmediğini öğretti". Ya bundan sonra? Ayete devam ediniz.

 

<> 4: Ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir.

 

Evet, MAYMUNLARIN okulu yok! Fareler üç haftada tüm fare özelliklerini (doğurmak dahil) yapabiliyorlar, üç haftada ERGİNler.

Ya insan???? Kalemle yazmayı öğrenene kadar DEVAM ediyor... Geliyor 6, 7, 8 yaşına.

KALEM'in İLK VE ÖNCELİKLİ AMACI nedir? OKU'ya ramak olmak! YAZILANI okursunuz. Yazılanı yazan ise KALEM!

Okumayı-yazmayı öğrenmenin AMACI nedir? OKUYABİLMEK eylemi?

Neden okuyoruz peki? AMAÇ OKUMA-YAZMA ÖĞRENMEK DEĞİLDİ! Bu  a r a ç  idi.

AMAÇ, bunu öğrenince İLK ADIM kılarak, Allah'ı bilme borcu olan KULLUĞU öğrenmekti. Maymunlara ilkokul yok!

İşte bunun için KALEM önemliydi.

KALEM'in olmadığı önceki iki karanlıkta OKU emri >>> VAHY ile bağlıydı. Ama Üçüncü karanlıktan çıkınca artık OKU-YAZ faslı başlıyor. Taaa, günün birinde "BALİĞ" olana kadar. O günden itibaren giderek artan bir sorumlulukla Rabbine sorumludur. İbadetler başta olmak üzere...

Ve bu sorumluluk küçük yaşlarda (hemen affedilirler) daha az yoğundur. Ama 40 yaşına gelindi mi, artık AFFIN toleransı neredeyse %1'e inmiştir. 40 yaş ayeti lütfen!

 

<> Ahkaf/15: Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!"

 

Evet, BALİĞ olduktan sonra İKİNCİ BALİĞ çağı başladı! Ayete bakıp anlayabilirsiniz. Necip Fazıl der ki: (Nazım'a söylüyor) "Ben kırk yaşına kadar Allah'a inanmayarak EŞEK idim. Tıpkı senin gibi... Ama sen halen inanmayarak, EŞEKOĞLU EŞEK olduğunu kanıtladın."

 

<> :))

 

Gerçekten seslerin en çirkini EŞEK sesidir! 40 yaşından sonraki eşekoğlu eşeklerinki ise katmerli çirkin!

 

<> Lukman/19: Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.

 

Sağol candaş. :) Anında buluyorsun bunları.

 

<> est, internet sagolsun

 

İnternet'i bulanlar da sağolsun! (Bilişim'e katkımız az idi ama İLETİŞİM ZigZag'ın ortak çabasıdır.) :)

 

<> amin

 

Demek ki insanın 40 yaşına kadar TOLERANS'ı var! Bu çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook uzun bir süre! Kelebekler sadece bir tek gün yaşıyorlar!

Şimdi benim, neden 40 yaşında KİTAP YAZMAYA karar verdiğimi anladık mı? Oysa ben 25 yaşımda da iki aşağı bir yukarı yazabilirdim bunları.

 

<> Ahkaf/15: ...Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kirk yıl (yaşın)a ulaşınca...

 

Evet [candaş] >>> 40 yaşımda harekete geçtiğimi ÖZELLİKLE kitaplarımda en başta yazdım. Buna rağmen gazeteci olarak beşbin kadar makalem falan var.

Bundan sonra YAPACAĞIM hiçbir hatanın TOLERE edilmeyeceğini biliyorum! Allah'ımız BİZ misyonlu kullarına EYYUB as. gibi YÜKLENİYOR! Dağlara tecelli ediyor, dağlar unufak oluyor. Ama bize kaldıramayacağımızdan daha büyük yük veriyor.

Bunu nereden anlıyoruz? Çünkü dualarımızda "Ya Rabbi, bana kaldıramayacağım yükü yükleme" diye yalvarmamız emredildiğinden. [Bakara/286] DEMEK Kİ KALDIRILAMAYACAK  y ü k l e r  de olabiliyor.

Az ilerimde "bir çift mavi göz" var. Onlar ceset gözü değil! Ama kalan herşeyi ceset gibi! Bunun için kimimize HAYVAN diyorlar :(( 3 Şehid!

 

<> Kaç tane Zülkarneyn var orda?

 

3.

 

<> Maaş ALLAH! Maaş ALLAH! Maaş ALLAH!

 

Maaşallah! O gözler NAMAZ kılıyor [candaş]! İçimizde çoğumuz KILMIYORUZ, sapasağlam olduğumuz halde! UTANSIN namaz kılmayan -babamın oğlu da olsa / Resulullah'ın oğlu da olsa- UTANSIN!

 

<> selam selam zülkarneynlere

 

Üçü artık bir araya gelemeyecekler! TARİHİ bir gün bu! GELECEKTEN geçmişe, Timebulance'dan Ambulans Helikopter'e kadar bir süre sonra ilk kez ÜÇÜ bir araya geldi!

Hep birbirimize UZAK, fakat eşit kalmak zorundaydık. Türkiye-İngiltere-Brezilya gibi. Ya da Axel Heiberg Adası-Brezilya ekvatoru-Axel Heiberg Buzulu (Antarktika) gibi. HEP BELLİ bir uzaklıkta kalmalıydık. Bugün EN yakın olduk.

Ayet var Kur'an'da, Ali İmran içinde bu BULUŞMA vardı! "Allah ALEMLERE zulmetmek istemez" ayetinde şifrelenen...

 

<> 3-Ali İmran/108: Bunlar sana hak olarak okumakta olduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah, alemlere zulüm isteyen değildir.

 

ALLAH bizleri yaratırken, üçümüzü kastediyorum: ZULMETMEK istemediğini, yani olagelenin ZULÜM olmadığını vurgulamıştı -ezelden-.

Alemler >>> 3 alem:

1. Gelecekteki SEN;

2. GEÇMİŞTEKİ SEN!

3. ŞİMDİKİ (anda) SEN!!

Bir önceki ayet lütfen.

 

<> 3-Ali İmran/106: Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı gün. Yüzleri kapkara-kesilecek olanlara: "İmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyleyse inkar etmenize karşılık olarak azabı tadın" (denilir).

<> 3-Ali İmran/107: Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar Allah'ın rahmeti içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır.

 

Konunun bütünlüğü için yazdık bunları... MEZHEBİN başımıza ne işler açacağını görmemiz için... Şimdi de devamını lütfen. 109 ve 110 (7 anlamlıdır ALEMLER)

 

<> 3-Ali İmran/109: Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır ve (bütün) isler Allah'a döndürülür.

<> 3-Ali İmran/110: Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır.

 

Şimdi ÜÇ ALEM VAR:

1. SİZİN ALEMİNİZ (104 hanifleri)

 

<> 3-Ali İmran/104: Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

 

2. SAHABE hanifleri ve Yesevi şuarası (110)

 

<> 3-Ali İmran/110: Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır.

 

Ve üçüncüsü de 113. ayetten 115. sonuna kadar olan 114 alemi...

 

<> Ali İmran/113: Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.

<> Ali İmran/114: Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır

<> Ali İmran/115: Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir.

 

"Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar"

İşte bu alemden ÜÇ KİŞİ var!

104+110+114. Bunlar ALLAH'ın zulmetmeyeceği ÜÇ alemdir. Eğer iki alem olsaydı Alemeyn denirdi. ÜÇ olduğu açıkça bellidir ve DÖRDÜNCÜSÜ de izleyen (116 ve devamı) BELLİDİR Kİ yoktur. İtirazı olan okuyup, sonra itiraz etsin.

Üç alemdir bu... BİRİ SİZSİNİZ: Allah sizlere zulüm etmek istemez!

 

Konumuz SAMED! Allah'ımız rızkımızı (Sanskritçe Rezervimizi) vermektedir.

Mekanizma şöyle işliyor: Her birimiz 50 bin yıl uzunlukta bir RIZK ikmal kablosu (Gümüş kordon) ile HORN HOLE'a direkt bağlıyız.

Bunu bir tür KUKLA ipi gibi görmeyiniz. O ipler olmasa ANINDA ölürüz. Oradan bize SONSUZ ÖZENERJİ üfleniyor. (Takyon enerjisi olan NUR)

Bu da Z dikmesinden, yerdeki xy karesine (evren yüzeyine) DEĞDİĞİ noktada parite gereği NUR >>>> NAR olarak bize dönüştürülüyor. Yani KUANT alıyoruz.

Kuant ne demek? ENERJİ >>>>> Kalori, ototrof ve heterotrof beslenme, gün ışığının yaşam enerjisine çevrilmesi vb.. Bitkilerden başlayarak gün ışığını nasıl fotosentezlediklerini izleyerek, RIZKIMIZI anlayabiliriz. Yediğiniz ne olursa olsun!

1. KALORİYE çevrilir

2. SERUMA çevrilir.

 

<> Maddenin yapı taş...

 

Hayat bu ikisidir, [candaşın] dediği gibi...

Eğer quantlar (gün ışığı) canlı doğasına çarpmazsa, YAŞAYAMAZSINIZ! Sadece, bundan GEÇİCİ olarak "TARIK SEMASI, DABBET ARZI VE ÜÇ KARANLIK" gibi GRİLER müstesnadır. Embrio rahim sıvısındadır ama, unutmayınız ki ANNE GÜN IŞIĞI almakta... Oraya nakletmekte! İşte size gelen bunlar.

Mekanizmayı incelemeye devam: Quantların kronolojisini inceleyelim:

1. Planck onları boyutsuz nokta olarak buldu.

2. Daha sonra bunların TEK BOYUTLU olduğu yani bir uzunluk içerdiği >>> World Line / evren hattı

3. Daha sonra bunların bir yüzey (x ve y çarpımı) olduğu tesbit edildi (World Membran / Evren zarı)

4. On boyutlu süper sicimlerden 11 boyutluya geçildiğinde anlaşıldı ki: bu zar, masa örtüsü gibi öyle dümdüz değil! Bu zar, TÜNEL olarak bir RULO (rolley) oluyor. Bunun bir öncekinin TERSİNE

a) ÇAPI VAR (Kuvviret/aktarıssemavat vb.)

Ama Mahşer gibi olan evren yüzeyinin/zarının bir çapı yok! Bu yüzey dört boyutlu iken; bunun rulo (hortum gibi) kıvrıldığı İÇ BÖLGE/içuzay ise DAHA büyük patlama ve büyük şişme ile açılmayıp, kıvrılı kalmış olan 7 mesani denen 7 açılmamış boyutu içeriyordu!

İşte HABLİLVERİD buydu.

(Aort damarı, atar damar demektir. Allah SAMED'dir hep verir; onun için AORT'u örneksemiştir. Bildiğiniz gibi Ariter/arter damarı ATAR damardır; Ven ise toplar damardır. Allah'ımız SAMEDDİR; toplamaz, sadece verir.)

Allah'ımız eğer HABLİL VERİD yerine TAHMİL VERİD deseydi, bizden de (ibadetlerimiz vb.) bir şeyler alıp götüreceğine, bize ihtiyacı olduğuna falan inanırdık. Ama verilen AORT damarıdır/Şahdamarıdır >>>>>>>>>>>>>>>> SAMED damarıdır.

İşte bu da sizlere RIZK ikmalinin  T E K    Y Ö N L Ü  olduğunun kanıtıdır.

Rabbimizin mavi gözlerin ima ile kıldığı namaza ihtiyacı yok!

 

<> Kaf/16: Andolsun, insani biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

 

İşte artık biliyoruz ki, Ali İmran 102'deki [103'deki] HABLİLULLAH >>> Allah'ın ipi olup; İKİ TARAFLI (duaların ilenmesi vb.) çalıştığı halde, KAF 16'daki de bunun TERSİNE Hablil Verid'in SAMED adına uygun olarak >>>> SADECE VEREN/Hiç almayan bir atar damar olduğunu açıkça anlatmaktadır. İşte bizleri besleyen mekanizma!

Evren bir hücredir. (Mikroorganizma gibi)

 

<> düzeltme:  Ali İmran 103 olacak, Hablillah

<> 3-Ali İmran/103: Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

 

Tamam [candaş], sağol. En küçük hata yapmamam gerekiyor, teşekkür ederim. Çünkü insanlar AÇIK kollamak ve birbirinin ayıbını aramak konusunda Allah emrine ters olarak nankörler.. Allah bizi nankörlerden etmesin -herkes adına amin-.

 

<> amin

 

Bir dakika izin. Arkadaşımızı Heli'ye nakledeceğiz.

 

Dramatik bir veda idi. İki KARN'ın iki anılarıyla dopdoluydu. Tarihi idi, tek Dabbet bıraktılar beni... Sonsuz yalnız kaldım. Tek kaldım/tek Dabbet kaldım! Ötekilerin kanatlar YUKARI!

 

<> Biz varız yanınızda...

 

Evet BİZLER varız birbirimizin yanında. Allah "O"dur/HU, fakat yarattıkları BİZLER'DİR >>> İNN.

Jana ile birlikte gittiler. Sanırım bir aydan az olmak üzere burada kalacağım. Sonra da NY'deyim Allah İnşaa. Ben Ekvator'un çoook yeşil olması nedeniyle zaman zaman yeşile yapışabilirim.

Aslında ben gibilerin evlenmemesi gerekir ama, Ben de insanım, hem de fazla evlenen bir insan olduğumu görüyorum.

İlk evliliğimde, Resulullah'ın nasıl bu kadar çok evlendiğine hiç akıl ve sır erdirememiştim. Allah'ımız bunu bana CEZA olarak gösterdi. Ceza diyorum, çünkü hiçbir insan evlenirken "Seneye boşanacağım" diye evlenmez, adı üzerinde o aşktır. O sonsuza kadar olmalıdır -aslında-.

Dolayısıyla CEZA dedim. Yoksa hanımlara sataşmadım! ÖNCE İNSANIZ. Sonra kadın ve erkeğiz.

Hanımlara sataşmadım kelimesi bile HANİF için    a   b   e   s.

Ya ben hanım doğsaydım... Olmayacak şey değil!

Gelecekte Walhalla'da özel doğanların çoğunun klon İKİZİ var.

Hele onlar bir tesadüf zaman yolcusu falan olurlarsa, bu ŞART! Çünkü ikiz klonlar arasındaki TELEPATİK rezonans inanılmaz bir şey!

Mesela ikiziniz sizden üç asır sonra KENDİ zamanında yaşıyor. Diyelim ki şiddetli bir böbrek ağrısı çekiyor. (Fantom ağrılar ikizler arasında nakledilebilir. Bunların zamana bağımlılığı yoktur, çünkü ışıktan hızlıdır düşüncenin/takyonun gücü...) 3 asır beriden SİZ DE çekiyorsunuz.

Böbrek sapasağlam ama, siz mahvolmuşsunuz. Dayanılmaz acılar içindesiniz. Ta ki, telepat ikizinizin ağrısı bir şekilde bitene kadar... Birden saniyede rahatlıyorsunuz! İkiz de yanlış kelime... Katlı oranlara göre bu dördüz de olabiliyor.

Herkese Allah başka bir ruh veriyor. Kimse mesela JANA değil; sadece JANA olan klon Jana'dır. Biri diğerinden daha önce ölebilir. HERŞEYİNİZLE aynısınız ama RUHUNUZ başka. Zevkleriniz de başka.

Ben müslümanlığı seçerken, öteki klon ikizim Krislam kalıyor. (Kristian+İslam sentezi uyduruk bir din. Namaz falan yok. İsa Allah'ın oğlu değil, Kur'an SON ATİK/en yeni atik. Boy abdesti gerekmiyor, domuz yemek keyfinize kalmış vb. Din mi, soytarılık mı, belli değil.)

Klonları anlatıyorum: DÖRDÜZ'lerden biri zaman değiştirdi; diğer erkek öldü! İki kız var! YA ONLARDAN biri benim yerimde olsaydı? Ya da ben KIZ-klon olsaydım.

İşte EMPATİ budur! Önce insanız! Kadın ve erkek farketmiyor!

İNSANIZ!

İNSANIZ!

İnsan..

 

Ve SAMED'deyiz, bu mekanizmanın bizi TEK YÖNLÜ (ariter) olarak beslediğini quantum ilkeleri dahilinde anlattım.

(Bu ilkelerin Kur'an'daki toplu adı >> Sünnetullah'dır. Diğer yasalar topluluğu da HİKMET diye bildirilmiştir. Hikmet TEKNOLOJİ ağırlıklı bilimdir. Sünnetullah ise Kozmolojik yasaların teorem bazında tümüdür.)

Bir tek mikrooganizma olan bu KAİNATımızdan sonsuz tane var. Onlar da tıpkı hücrelerimizin bizi oluşturduğu gibi >>>> SÜPER UZAYI (A. Misal alemi) oluşturuyorlar. Süper Uzay, tamamen bir TÜNEL (Hablilverid) ağıdır. Tünel şebekesidir: Buna quantum köpüğü denir.

Tünelleri dışarıdan görmeye (dört boyutlu uzay) Aşağı Misal Alemi, içeriden görmeye (7 boyutlu açılmamış tünel içi) YUKARI MİSAL ALEMİ / HYPER SPACE deniyor.

Hiper uzay kelimesinde anlamışsınızdır SUPER >>> ÜST kelimesi yok; HYPER >>> İÇ, BERİ kelimesi var... İnfra ve Ultra da böyle. Super Ultra'yı; infra ise Hyper'i karşılamaktadır.

Kur'an'daki ÖNÜNÜZDEKİNİ, ARKANIZDAKİNİ derken, bu ilahi terminolojiler bir bir anlatılmış ve bu isimlerle şifrelenmiştir.

 

[] 36-Yasin/45: Onlara: "Önünüzde ve arkanızda olandan sakının, belki esirgenirsiniz" denildiğinde (dinlemeyip inkara devam edenler).

 

Süper uzay dıştan bakılan bir tünel şebekesi; hyper uzay da İÇİNDEN yol alınan aynı şebekedir. Süper uzaylı gözlemci quantum köpüğü içinde olanı göremez. Öteki de dışarıyı göremez. İşte bu iki fark şudur: İlk sorulan soruyu bir daha sorar mısınız?

 

<> Ayetlerde rics ve ricz ayrı ayrı. 5/90, 6/145, 7/71, 9/95, 9/125 (RİCS); 6/125, 10/100, 22/30, 33/33 (EL RİCS); 34/5, 45/11, 8/11, 2/59, 7/162, 29/34 (RİCZ); 7/134, 7/135 (EL RİCZ)

<> 2-Bakara/59. O zulmedenler sözü (qawl) değiştirdiler, onlara söylenenden başkası ile; bu yüzden o zalimlere gökten bir RİCZ indirdik, çünkü fasıklık yapıyorlardı.

<> 9-Tevbe/125. Kalplerinde maraz olanlara gelince, onların RİCS'ine RİCS ekler ve onlar kafir olarak mevt oldular.

 

EVET. Şimdi noktayı koyalım.

Süper uzay tüneli ve Hyper uzay tünel süreçlerinin içinden nakledilen veya dışından (osmotik olarak) içerik ve tutardan, şer, bela, yanlış üzerine yanlış yapma, ehvam, paranoya/zann vb... İşte bu iki farkı, iki ayrı kelimeyi içermektedir.

Vesvese (şeytandan gelen) mesela "RİCZ"dir. Ama İÇERİDEN Allah'ımızın verdiği ise rics üzerine rics'dir. Allah verdi mi belayı, şeytanın vesvesesine benzemez. O vesvese dış uzaydan geldiğinden bir euzü besmele çekip kurtulursun. Ama Müntekim ve Kahhar olan Allah'ımız BELA veya CEZA veya AZGINLIK vermek dilediğinde; Allah'ın şerriden ŞEYTANA MI sığınacaklar?

Bu konu bitmedi. Bir sonraki chat'te DEVAM edecektir.

Bu arada ben yapayalnızlığın sendromları içinde biraz dinlenmek için izin istiyorum. Good afternoon!

 

<> Kısaca, çok kısaca: Jana ve Hawking geleceğe mi gitti? Hawking'imizin "yok"oluşu basına nasıl açıklanacak? Bundan sonra ne olacak? Daha sonra gelecek zaman yolcusu olacak mı?

 

(Cambridge'e döndü, gitmedi. Jana onun HEMŞİRESİ olarak götürüp dönecek.)

 

<> ohhh

 

Geronimooooooo. bye.

 

<> çok teşekkürler

<> selam selam

<> byeee

 

Allah'a emanet olunuz.

Kul RABBİ ZIDNİ İLMİ!

Bye.