Chat n° 185 - Tarih: 09 eylül 2003

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir,  sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan ajanda nickiyle bağlandı.

<> selam selam kaptan

 

U nu guess who?

Pardon, diğer taraftaydım. Geç kaldığım için özürler, ss.

 

<> slm slm hoş geldiniz

 

Hoşbuluştarana hamd şükür candaşlarım. Jana bir fotomontajı göndermişti. (Onu photos'a yapıştırdım) revenge diye ve inanılmaz bir Kâbus fotoğraf.

 

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/08/revenge_mecca.jpeg

 

Mars'ın yakın geçişi ile din verilerinde ve siyerde bildirilen "Kabe'nin yıkılması" üzerine konuşuluyordu.

Mars yani savaş yıldızı bunu yapar mı? Yani katilleri dürter mi, kışkırtır mı? Yanıt EVET idi, buz gibi oldum. Ares gezegeni dünyada en yakın olduğu noktaya saldırı düzenletir mi? Taşlar yerinden oynar mı?

Buna üç önemli yanıt geldi:

1. Uri Geller "Asla" dedi. Bu bizim wineyard'dan değil dedi!

2. Jana, "Asla bizden hiç olamaz" dedi.

3. Ama USA Pasific saatiyle biz TÜM İNSANLIK böyle bir tehlikeyi atlattık.

O meş'um saat, ABD saatiyle tastamam 11 Eylül günü WTC'ye saldırılan saat olarak belirlenmişti. Bu kez ÜÇÜNCÜ bir güç bunu planlamıştı. Kudüs'deki ağlama duvarına...

Yazmak bile istemiyor canım.

ÜÇÜNCÜ bir güç daha var üzerimizde... İki bağ dışında bir üçüncü güç... Bu çok dehşet vericiydi, üç gündür uyuyamıyorum. :(((

 

<> Uçak: "American" isimli..

 

Onu "yukarı" taşıyanlar, son giden Rus ekibiydi. Ama onlar ve Ruslar da MASUM! Oradan Kabe'yi vurmayı [planlayan] uluslararası uzay istasyonundan biri de değildi. Vurmayı planlayan, DÜNYADAKİ biri veya organizasyon.

Böylece tam 39 saattir, Jana'nın ve Uri'nin ORTAK direktifiyle int'l uzay istasyonunun tüm aktiviteleri kapatıldı. Son kargoda giden her şey imha edildi. Derin bir nefes alındı. GEÇMİŞ OLSUN!

 

<> Ohhh, şükür

 

Bunu 313 kişi birbirimize bıkmadan söylüyoruz/Zero-n de aynı sevinci yaşıyor.

Vatican'a, Kabe'ye, Kudüs'e vb. bunlara SALDIRI asla olmamalı. Bu Anıtkabir'i havadan vurmaktan çok öte, taşlar yerinden oynar! Öyle bir oynar ki, haçlı seferleri başlar. Mekke BELEDÜL EMİN sırrını bir kere daha bize yaşattı!

Beled ve Tin surelerini yazar mısınız?

 

<> kim bu3. güç peki?

<> Ladin + El Kaide olabilir mi? Yoksa daha da mı güçlü?

 

O kişilerin tesbiti çok kolay.

 

<> Tin/1: Yemin olsun incire, zeytine,

<> Tin/2: Tur-i Sina'ya,

<> Tin/3: Ve şu güvenli kente ki,

<> Tin/4: Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.

<> Tin/5: Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne/aşağıların en aşağısına çevirip attık.

<> Tin/6: İman edip hayra ve barışa yönelik iş üretenler müstesna. Bunlar için kesintisiz bir ödül vardır.

<> Tin/7: Böyle iken dini sana ne yalanlatır?

<> Tin/8: Allah, yargıçların en güzel hüküm vereni değil mi?

<> Beled/1: Yemin ederim bu kente ki, iş onların sandığı gibi değildir!

<> Beled/2: Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.

<> Beled/3: Ve doğurana ve doğurduğuna da yemin olsun ki,

<> Beled/4: Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.

<> Beled/5: O sanıyor mu ki, hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir!

<> Beled/6: "Yığınlarla mal telef ettim!" diyor.

<> Beled/7: Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?

<> Beled/8: Biz ona vermedik mi iki göz,

<> Beled/9: Bir dil, iki dudak?

<> Beled/10: Kılavuzladık onu iki tepeye.

<> Beled/11: Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o.

<> Beled/12: Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?

<> Beled/13: Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o.

<> Beled/14: Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o,

<> Beled/15: Yakındaki bir yetimi,

<> Beled/16: Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu.

<> Beled/17: Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o.

<> Beled/18: İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları.

<> Beled/19: Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır.

<> Beled/20: Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir.

 

Teşekkür.

"Ve şu güvenli kente ki, (Mekke)", "Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık", "Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne/aşağıların en aşağısına çevirip attık."

İşte bu aşağılıkları TESBİT edeceğiz! Ayette Jana vardı bir kaç kez bildiriliyordu: "Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık." (YYx kastediliyor)

"Ve doğurana ve doğurduğuna da yemin olsun ki", "Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık."

Bunların tümü Jana için özel (49 değil; 7 anlamından biridir DİKKAT).

"O sanıyor mu ki, hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir!", "Yığınlarla mal telef ettim! diyor", "Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?"

İşte bu ayetler de "ÜÇÜNCÜ kişiler".

Büyük bir proje inanılmaz bir finans bulunmuş. Çooook gizli olarak bu neredeyse başarılmış. O kişiler kim?

"Biz ona vermedik mi iki göz", "Bir dil, iki dudak?"

İki uydu, bir "Kaçak merkezi bilgisayar" (İkinci uydu Black knight) (Tin suresi, Tur dağını bildiriyor): "Tur-i Sina'ya", "Kılavuzladık onu iki tepeye"

Sina dağına en yakın iki tepede gizli yer istasyonları.

"Akabeye, sarp yokuşa"

AKABE körfezinde >>> Eylat değil (İsrail alanında değil) Mısır'daki AKABE ile Suudi Akabe... İşte o iki dağın AÇIK adresi. (Fiziki Haritalardaki Akabe yükseltilerine bakınız: Sina yarımada üçgeninin doğudaki ÇATALI, biri Mısır'a ait; diğeri de SUUDİLERE ait iki "Akabe" yapmaktadır.) Mısır MASUM! İsrail de masum! Geriye kim kaldı?

 

<> saudi arabia

 

Ve [candaş], yine aşağıda 10SCE üçlüsü adresleniyor: Önce topluca sunuyorum (copy/paste):

"Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o"

"Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?"

"Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o"

"Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o"

"Yakındaki bir yetimi"

"Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu".

"Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o"

"İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları"

"Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır"

"Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir".

"Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o." >>>> MEKKE'nin tahribine engel olanlar! Bunu nereden anlıyoruz? Şuradan: "Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o".

WEMB paylaşımı....

Zero-N zincirlerini çözmek isteyenler! Herkese adaletle "AYNI refahı bölüştürenler" yani: "Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o", "Yakındaki bir yetimi", "Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu".

(Yorumunu size bırakıyorum: Dünyanın onda-dokuzu ve savaş yetimi vb.)

ADRESLENEN UĞURLU ekibe gelince:

"Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o".

Neden sabır? (Önce ötekiler geldi de ondan! Denge -ve- yeniden onarma/restore gereği SABIR)

"İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları".

(Rabbimize şükür)

Ve düşmanlar kimler?

"Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır".

Bunlara 10SCE ne yaptı biliyor musunuz? Bir tahmin ediniz?

Pekala komuta BİRİNCİL olarak Tennessee Night'da olmak üzere, koordinatlar, Mekke üzerinden "RİYAD" sarayına ve kentine çevrildi.

İKİ GÜNDÜR kral ve prensler sarayda değil! Bu teşebbüs bir daha yenilenmeye kalkılınca RİYAD ve tüm halkı "Emin olmayan bir beldenin ne demek olduğunu" anlayacaklardır.

Yani: "Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir".

Bu kez Uri Geller de (Süleyman mabedi duvarını kurtarmak için -zorunlu-) BİZİMLE.

Tevbe 97'yi biliyoruz. 98'i de yazar mısınız? Bir de 96 ltf. Ve son olarak buna eklenecek olan 97 ve 98 ve 99.

 

<> 9-Tevbe/96: Kendilerinden hoşnut olasınız diye karşınızda yemin ediyorlar. Siz onlardan razı olsanız da Allah, yoldan sapmış bir topluluktan razı olmaz.

<> 9-Tevbe/97: Araplar; küfür ve nifak bakımından en şiddetli; Allah'ın resulüne indirdiği şeylerin sınırlarını tanımamaya en yatkındırlar. Allah Alim'dir, Hakim'dir.

<> 9-Tevbe/98: Araplardan öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.

<> 9-Tevbe/99: Araplardan bazıları da Allah'a ve ahiret gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesile edinir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesilesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.

 

ALLAH >>>>>>>>>>>>>  A L İ M  'dir (Teknolojisiyle yardımcı olmaktadır). Ve bu projeyi KİM finanse etti biliyor musunuz? Yani Mekke'yi kim kurtardı dersiniz?

Tevbe 99'daki ADNAN KAŞIKÇI! Allahuekber! Kaşıkçı'yı böyle seveceğimi hiç tahmin etmezdim! Bir silah ölüm tüccarından söz ediyorum. En sonunda hayırlı bir İŞ yaptı. Arap-Sat diye bir uzay istasyonu için ayırdığı ve ideali olan bir proje yerine şimdi bu düzeltme (Restoration) işini yaptı.

 

<> Allah hayırlarını daimi kılsın   

 

İlk ve son HAYRI [candaş]! Araplar arap olalı beri bir hayırlı iş yaptılar. Arap mı sence?  K A Ş I K Ç I  ismi bir Arap mı sence?

 

<> Türk? Soyadı açıkca türkçe

<> Osmanlı soyu olmasın?                      

 

Jana onunla ilk ve son tanıştığında (RİO) "Kaşıkçı Türkçe gibi duruyor" demişti. (Demiş/ben tanık değilim) Yanıtı şöyle olmuş: "Ben de aksini iddia etmedim"... sonra da "Ama ben Arap'ım" demiş.

İşte bu nedenlerle -paranormal dünyada- bir saat kadar chat'e geç girdim. Hatta oradan bir soru bile bize taştı: "U nu guess who" yanıtı ise casciggio idi...

(U = You, nu = Know anlamında.)

"Do you know guess who?"

"Guess who?" ne demek?

 

<> misafirin kim oldugunu biliyor musun           veya tahmin et kim

 

(Guest değil guess.) Ges >> Sanskritçedir; Latinceye Quest diye geçmiştir. (Örneğin question gibi) Ve şimdi Kaşıkçı'nın soyadının yazılışını bir arar mısınız? (Web.)

 

<> casciggio :)

 

;) Az daha MARS canımıza okuyacaktı: Yıldızlar SUÇLU değildir. Ama SUÇ için kışkırtırlar.

 

"Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o", "İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları".

 

<> Peki, bu çatlak Saudilerin amacı ne dünyayı kana bulayarak? Ne istiyor Saudiler?

 

Sorun SUUDİLER değil [candaş]! Sorun USAME ve GULBEDDİN denen iki aşağılık ve Pakistan! (Pakistandaki Araplar) Suudiler ve Pakistanlılar, sadece MENFAAT ve paraya tav olalım derken, kendi bilgileri dışında az daha Kabe'ye füze iniyordu.

("Starwars Project" search pls).

 

<> The Starwars Project. In the 80's the United States government and the Russian Government got together to create a large sattalite named StarWars.

 

Yatırım o kadar büyük ki, ikinci (mesela WTC gibi) saldırı DİREKT uluslararası uzay istasyonundan yapılmış olacaktı, kiralanan kamikaze uçaklarla değil! Onlar hem Vatikan'a, hem Kudüs'e, hem de Mekke'ye saldıracaklardı. Kimse suçlanamayacaktı! "Şunlar yaptı" denemeyecekti.

 

"O sanıyor mu ki, hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir!", "Yığınlarla mal telef ettim! diyor", "Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?"

300 yılda bir kez dünyanın canına okuyor Mars! Çağ açıp kapıyor (Doğu Roma imparatorluğunun yıkılması = İstanbul'un fethi gibi) İyi işler yanında 1100 yılları gibi >>> Haçlıları başımıza musallat ediyor vs vs. bunlar konu dışı...

 

<> siyerde geçen kabenin yıkılması artık gerçekleşmeyecek mi?

 

AYET bizim önleyeceğimizi peşin bildirmiş [candaş], ama yine de ayette bir yer var ki, İLERİDE yine bunun yapılacağını bildiriyor. Orayı bulabilir misin?

 

<> Fil suresi?

 

Evet FİL SURESİ! :))))

 

<> Fil/1: Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi?

<> Fil/2: Onların tasarladıkları planlarını boşa çıkarmadı mı?

<> Fil/3: Onların üzerine ebabil (sürü sürü) kuşlarını gönderdi.

<> Fil/4: Onlara pişirilip-sertleştirilmiş balçık tasları atıyorlardı;

<> Fil/5: Sonunda onları, yenik ekin yaprağı gibi kıldı.

 

Sır o ayetlerde zaten yazılı: İYONİZASYON! Yani metal yüzeylerinde SERBESTÇE gezen tüm elektronları ÇEKİP alırsanız. Sır burada işte. Nasıl alırsınız? Basit: FOTON (laser/maser/Taser) silahıyla bir metalik cismi foton bombardımanına tutarsınız. Bunun DOĞAL sonucunda, o metalik cisim TÜM elektronlarını kendine çarpan fotonlar yüzünden kaybeder ve İYONİZE olur. (Eksi iyonize)

O metali vuran değil; TERK EDEN elektronlar tıpkı bir "KRATER"e yani kabaca Ay yüzeyine çevirecek biçimde elek gibi delik deşik eder.

"Onların üzerine ebabil (sürü sürü) kuşlarını gönderdi", "Onlara pişirilip-sertleştirilmiş balçık tasları atıyorlardı", "Sonunda onları, yenik ekin yaprağı gibi kıldı"

(Ebabil'i anlatmıştım)

"Onlara pişirilip-sertleştirilmiş balçık tasları atıyorlardı"

MADDE dalgalarını denen (Louis de Broglie'yi araştırınız.) (Aynı anlamda MASER ve TASER silahlarını da search ediniz.) Hatta bu linkleri şimdi bulup buraya yazabilirsiniz. Beklemedeyim?

 

<> "FİL = DONANIM (File giydirilmiş olan donanım ama, FİL değil). ASHAB = Sahip ve güdücü, izleyici, izsürücü. Rabbi'nin FİL sahiplerine ne yaptığını gördün mü? Baskınlarını savuşturmadı mı? Ortada Afant yok... Ama GİYSİSİ VAR! Kalın bir zırh, filin tepesinde bir kule... Hortuma bağlı bir gülle (Kale kapısını yıkması için). O hortum ve o gülle, ne kadar benziyor bir topa? Hele Kule... Sanki bir TANK'ın top taşıyan üst bölümü gibi. Ebabil kuşlarının iki resmi var." demiştik daha önce...

 

Broglie Madde dalgaları, Taser ve Maser linklerini kastetmiştim.

 

<> http://www.nobel.se/physics/laureates/1929/broglie-bio.html

[] http://web.archive.org/web/20031024194319/http://cva.morehead-st.edu/culture/people/townes_charles_hard.html

[] http://tr.wikipedia.org/wiki/Charles_Hard_Townes

<> What is a MASER? MASER stands for Microwave Amplification by Stimulation. Emission of Radiation. A LASER is a... MASER. In each frame, a...

<> Louis de Broglie ışığın bazen dalga bazen de parçacık gibi davranmasından esinlenerek, diğer parçacıkların da dalga yönleri olabileceği savını ortaya attı. Buna göre momentumu p olan bir parçacığa dalgaboyu l=h/p olan bir dalga eşlik ediyor ve parçacığın özelliklerini tamamlıyordu.

<> Nasıl bir gitar teli uzunluğuna bağlı olarak sadece belli frekanslarda titreşiyorsa, atomun çevresinde dolanan bir elektronun de Broglie dalgası da sadece belli dalgaboylarına sahip olmalıydı. Bu çeşit bir dalga 1913 yılında Bohr'un hidrojen atomundaki elektronların enerji seviyelerini bulduğunda yaptığı varsayımları açıklıyordu.

<> Maser weapons are microwave beaming weapons. They use a small mass reactor and an internal antenna array to create a broadband blast of microwave radiation. As maser is deflected by metals, armor's EKD is tripled against maser weapons. Basic maser weapons use disposable energy storage in form of clips or energy storage backpack. TL 9 weapon.

<> Melee weapons. Bludgeon: the standard TL 4-5 police melee weapon.

 

Evet herkese teşekkür: Bir Hanif HERŞEYİ BİLMELİ/BULMALI/MUHAKKİK OLMALI! Asla "Atalarım en iyisini biliyor" dememeli! İBRAHİM atamızı örnek almalı! "Rabbi zıdni ilmi" derken, işte sizlere bu linkleri veriyorum, ki genişlesin.

TASER'i buldunuz mu?

 

<> Taser: a little box providing a high-voltage, low-current electrical charge that can temporarily short-circuit the human nervous system.

 

EVET, buldunuz teşekkürler! "Taser" >>> Kur'an'da "Tesir" diye geçer. (Müesser, müessir, tesir eden) Maserde de bu "MÜESSİR" kelimesini görebilirsiniz!

KUR'AN'DA HERŞEY VARDIR! Kuşkulananın Allah şimdi belasını versin!

 

<> İşittik ve itaat ettik.

 

Evet [candaş] (Bana değil; BENİM DE inanıp itaat ettiğim) KUR'AN'A İTAAT ediniz. İşte HANİF DİN BUDUR!

 

<> Ve tafsiyle küllü şeyin.

 

Külli şey*in yani SONSUZ tane ihtimalin tümünün ayrıntısı var. Size sadece Kur'an'dan, sadece Kur'an'dan, mesela DECCAL'in tüm evreninin ayrıntılarını ANLATABİLİRİM. Keramet bende değil; MUCİZE olan kur'an'dadır!

İbrahim ALLAH'ın dostu ise (if) Dabbet de ALLAH KELAMININ (KUR'AN) DOSTUDUR ().

Dabbet olmazsa, Kur'an  Y E T E R İ N C E  değil,  y ü z e y s e l  anlaşılır. Bunun içindir ki, Kur'an indiğinden beri, 14 küsur yüzyıldır, DABBET dışında hiç bir tefsirci, mealci, hatta kriptolog (İbni Haldun ve Arabi) Kur'an'ı ve tafsilatını anlayıp, anlatamadılar. Dağlar bu ağır emaneti yüklenmeyi reddettiler.

DENENDİ, ama taaaaaa tabanlarına, yeraltına indirip kurtuldular.

YERALTI?????

 

<> Dabbet arzı

<> Arzın dibi, altı

 

Dağlar cezalı! YENİDEN DİRİLİŞTE dağlar olmayacak! Vadiler olacak. ;) Yani DÜMDÜZ tam bir flat MAHŞER meydanı! DAĞLAR CEZALI! Anlamadınız mı DAĞLAR cezalı!

 

<> 78-Nebe/20: Dağlar yürütülmüş, bir serap oluvermiştir.

<> 69-Hakka/14: Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde

 

Dağlar bir mezar kalınlığında mahşerin dibine ZEMİN diye uzattılar. Karıncalar, dağları toz etti. Süleyman'ın Ordusu böyle başardı.

 

<> 20/105: Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: "Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak"

<> 21-Enbiya/79: Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. DAVUD'A DAĞLARI BOYUN EĞDİRDİK. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz.

 

Mahşerde elektromagnetizmanın polarizasyonu olmayacak: Tüm dalgalar YATAY olacak. Yani karın (Dağ) noktalarında birbirine DİKGEN olmayacaklar. Düğüm noktalarındaki gibi SALT MAHŞER (vadi = Deniz seviyesi mesela) olacaklar. GÖK ve YER mahşerde iki-üç metre kadar birbirine yaklaşıp birleşecekler!

(Tarık Seması ve Dabbet Arzı ile bunların BİLEŞKESİ olan MAHŞER meydanı  a y n ı  ŞEYDİR.) Sema ve arz birleşmiştir. (Ayrılmaları relatiftir)

Orası zaten KALU BELA idi! Ama daha ruhlarımız vardı ve bir bedene üflenmemişti. İkinci kez ruhlarımız bedene üflenmiş olacak. Ama KALU BELA ORASIDIR! Hiç değişmedi. HEP ORADA DURACAK. Orası en başta "Hesap alma günüydü", orada Allah bize HESAP veriyordu!

Ama NUN gereği DİN gereği şimdi işler değişti: BİZ ALLAH'a hesap vereceğiz. Tamamladığı DİN'in N/nun'undan başlayıp, YEVMİDDİN olan gün KALUBELA'da bu kez biz hesap vereceğiz!

 

<> 18-Kehf/47: Gün olur, dağları yürütürüz de arzı çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır.

 

Evet [candaş], ayet tam 12'den isabet! (Ayrıca benim hep Kur'an'dan konuştuğumun bir kanıtı.) (Ben Kur'an'dan konuşurken TAFSİL konmuşurum, diğerlerinden farkım bu)

Üç şey var:

1. DNY (Dünya/sanskritçe Dunia) İşte o buradaki HOLOGRAM yaşamımız. (Herşey bir hayal aslında)

2. "DYN" (Sanskritçe, ibranice vb. DİN demek) O ise DİN GÜNÜ kurulduğunda ortaya çıkacak olan DİN hayatı (Mahşer yaşamı) DÜNYASI, ki bizim dünyamıza benzemez: Eğrileri yoktur, Ökliddir, yer ve gök bitişiktir.

3. Bundan sonraki yaşamın kodu olan EBEDİ HAYAT; yani cehennem+cennet+Naim sabıkun'daki yaşamın adı: DİNYA! Dünya değil, Din günü değil, DİNYA!

Sanskritçe'ye (Vidd'in dinine) bir uzanalım. (Nuh suresindeki Buda/Buddha) veya VEDD'in dini...

Dunya >> Dünya

Derya >>> Deniz/Okyanus

Dinya >>> Nirvana bahçeleri.

Nirvana (Nurlu yaratıcı) VEDD'e (Buda'ya) der ki: "Sen benimle birleşmeye, bahçeme ebedi misafir olmaya söz verdin"

VEDD der ki: "Ne zaman verdim?"

"Sen değil içindeki KELİMENİN sahibi olan senin de sahibin olan söz verdi".

Bilge Vedd sorar: "Bilmediğimden sorumlu değilim."

Nirvana der ki: "Canlılar bilir".

"Mesela bu böcek de mi? Bu lotus çiçeği de mi?" Doğrusu inanılmaz geldi bana.

Nirvana der ki: "O zaman seni önce bir bitki, sonra bir böcek, sonra bir bengal kaplanı, sonra bir seylan maymunu yapacağım. Sonra da seni kast'ta en aşağı insan, sonra da yukarı insan yapacağım. Sonra da öylesine mükemmel olacaksın ki, sen gelip bana "Evet ben söz vermiştim" diyeceksin".

 

Tabii ki bu VEDD diyalektinde reenkarnasyona, Nirvanacılığa inanmayacağız. Kast denen sınıflara da…

Vedd buydu.

Süva (Suvaga/Şiva) ise Hem Hindu hem Brahman hem Sri (lanka/Budist) inançlarında yer alır.

 

<> 71-Nuh/23: Dediler ki: "İlahlarınızı sakın bırakmayın! Vedd'i, Süva'yı asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de bırakmayın!"

 

Ama biz "ELESTİ KÜM" izini yakaladık gibi. ;)

Elesti(elif) >>>> Bİ RABBİKÜM?

Rabbil Alemin!

Fatiha(hamdele)nın sırlarından biri?

Rabb>>>Eğitmen>>>Rabbil Alemin>>>Alemlerin eğitmeni:

1. DÜNYA

2. DİN GÜNÜ ortamı

3. DİNYA (Ebedi yaşam ortamı)

ÜÇÜNÜN BİR TEK ADI VAR: Yani bir, iki, üç diye saymanın anlamı yok: KALU BELA!

Şu yaşadığımız dünya hayatı, yaşayacağımız Ahıret hayatı ve cehennem-cennet-naim yaşamı. Hepsi ama hepsi KALUBELA'nın içinde... O PARANTEZDEN hiç çıkmadık! Çıkmayacağız da! Nerede olursak olalım orası kuşkusuz KALU BELA'dır.

Bize orada "OKU"tuldu!

>>>>> İLE!

+İSMİ ile

Bismi RABB ile

Bismi RabbiKE (senin) ve Alemin (Tüm alemlerin)

Alemler sistematiği var.

Allah alemlere zulmetmek istemez.

Çünkü: MisAlem var. Misal Alemi yani "ĞAYBatın" alemi var.

Tüm sistematik bir tek KALU BELA'da toplanabiliyor. Kalu Bela kaç ilahi alemi barındırıyor biliyor musunuz? RAHMAN suresinde kaç tekrar var ise o kadar alemi barındırıyor.

Rabbimiz o tekrarlarda sözü geçen herşeyi bize en başta öğretti >> Rabb öğretmen demektir! Bize Külli şey*in'i öğretmek için, "B"nin noktasını (nun veya sıfır demek) dışa koydu. B harfiyle bir parantez açtı. İKRA dedi ve okuttu herşeyi...

Ana rahminde parmağımızı emmekten başlayarak herşeyi... Ve ikra sözü o kadar AĞIR'dır ki, insanın hayatının büüüüüüyüüüüüüüüük bir bölümüne mal oluyor. Bir fare doğuyor ve üç ay içinde erişkin olup anne/baba olabiliyor! Yani sadece üç ayın yarısı onun bir ERİŞKİN olmasına yetiyor!

Ya insan? Bir kere nereden baksanız, en az lise okusa 17 yaşına kadar okuyor. Ancak yeni yeni öğreniyor.

Bunu anlamak için geriye gidelim: Bir bebek doğuyor ve 0 ila 7 yaş arası OKUYAMIYOR! Ancak 7 yaşından itibaren OKUMAYI sökmeye başlıyor! Yani farenin zamanıyla 12 günde yapması gerekeni 7 yılda yapamıyor!

Maymun (gelişmiş maymunlar) bunu (eğer mesela muz soyup yemek OKUMAK ise) sadece 14 haftada yapıyorlar.

Onun için "İkra sözü o kadar AĞIRdır ki, insanın hayatının büüüüüüyüüüüüüüüük bir bölümüne mal oluyor" demiştim. Ne kadar uzuuuuuuuuun bir süre olduğunu anlayabilirsiniz.

OKU sözü Allah'ın İLK komutudur! Bu söz kutsaldır! Allah'ımız -haşa- Kur'an'ı indirirken OKU (İkra) deyip sonra VAZGEÇSEYDİ -yeniden haşa, Allah vazgeçmez- bize Kur'an bir tek EMİR olarak inecekti: İKRA! Yani tek FARZ >>>> OKUMAK olacaktı! Onun için, maymun asla insan olamıyor veya aynı bağlamda OKUYA'mıyor!

Allah bizlere neyi okuttu? B harfini yan çevirdi. Noktası DIŞARIDA kaldı ve sıfır/boşcümleyi tanımladı. Parantez açıldı: içine ise Adem'in TÜM İSİMLENDİRDİĞİ herşey kondu ve bundan sonra NUN harfiyle Parantez kapatıldı.

(N harfi de bizim ay yıldızın minyatürü gibidir, daha yuvarlakça bir b harfi olup, nokta altında değil, üstündedir...)

Nun harfi ilk ilk ilk zamanlarda sadece NOKTA ile gösterilirdi. (Hilal biçimli simge sonradan kondu.)

Nasıl ki VAV (ve, virgül) ise ve AND komutu yerine geçiyorsa; NUN harfi de NOKTA idi ve bir komut içeriyordu. Bilgisayar programcılığında "END" yazdığımız noktaydı bu... Yani program (cümle) bitti.

NUN harfi bunun için NUKTA (nokta) diye biliniyor! (Ve dendiğinde otomatikman VİRGÜL'dür, NUN dendiğinde otomatikman NOKTA'dır).

Pekiyi virgül (AND) VE komutu ise; NUN (nokta) hangi komuttur? HER AN komutudur. Sonsuz nokta >>> KÜLLİ ŞEY'İN komutudur. HER AN demektir. Biz HER ANI yaşıyoruz. KALUBELA parantezi içindeyiz.

Hani hatırlarsanız, verdiğimiz meşhur söz şuydu (Bunu matematik diliyle yazıyorum. Dışarıdaki nokta diğerleri virgül)

.(,,,,,,,,,,,,,,,,)

İşte bu iki parantez arasında yani B boşcümlesi parantezi ile NUN noktasını kapayan P parantezi arasında DÜNYA/DİN GÜNÜ ve DİNYA üçlüsü yer alıyor. Baştaki nokta sıfır olduğundan buna BOŞCÜMLE diyoruz.

Ne demiştik?

Tüm yapacaklarınız size bir DÜNYA HAYATI olan HOLOGRAM ile gösterilerek, kendinize şahit oldurulacaksınız.

Bakın neler demişim:

Tüm yapacaklarınız size bir DÜNYA HAYATI olan HOLOGRAM ile gösterilerek, kendinize şahit oldurulacaksınız. Biz aslında bir RÜYADAYIZ. REEL yaşam EBEDİ CEHENNEM VE CENNETTİR!

Burası bize REEL geliyor; ölenlerin alemi ise HAYAL gibi.

Rabbim buyuruyor: "Onlara ÖLÜ (hayal/soyut/imajiner/takyonik) demeyin, onlar DİRİ(real/realistik, somut)dir, asıl ölü sizsiniz".

SİZ DE vefat ettiğinizde bu HAYAL'den çıkıp GERÇEK yaşama geleceksiniz!

"inna lillahi ve inna ileyhi raciuun".

En başa, KALUBELA/Elesti'de nokta (ŞEY veya sıfıra en yakın şey) konmuş. Bizler RÜYA/HAYAL GÖRÜYORUZ -şu anda bile biz Hologram ortamındayız-.

Bir NUN (nokta) konmuş EN BAŞA >>>>> NİYE? >>>>>> HAYAL YAŞAYACAKSINIZ anlamında...

7 anlamları var demişim:

1. NOKTALI TEK HARF olan B'yi >>>>>>>>>>>>>>>> İŞARETLEMEK için gösterge. Başka noktalı bir harf daha yoktur ve yoktu. Ama ÖZELLİKLE o nokta İDRİS'den beri gelen bir gelenek.

2. Nokta (NUN) o güne kadar bilinmeyen ve (sadece El Cabir'in dünyaya hediyesi olan) SIFIR'ın yerine geçen TEK POTANSİYEL işaret. SIFIR'ın üç tanımı vardır Kur'an'da: Önce (şeylerden bir) ŞEY! Sonra NUN (Kalemin koyduğu nokta). Ve sonuncu olarak SIFIR! Yani El Cabir'in KEŞFETTİĞİ en önemli RAKAM!

3. (külli) ŞEY(in)

4. NUN

5. SIFIR

6. BOŞ CÜMLE anlamında... Bunu matematikte belki okudunuz ama, ne kadar önemli? Önemini anlayan YESEVİ'den söz etmiştim: Dünya hayatının bomboş (cümle) olduğunu, boş-tümce, boş-küme, EMPTY SET olduğunu söylüyor.

Yesevi'yi sevmemiz gerektiğini, onun bir ucundan Hanifliği neredeyse yakaladığını, fakat beş vakit namaz yerine daha az kıldığı için, sünnetleri terkettiği için RAFİZİ diye dışlandığını yazmıştım. Alevi sanıldığını!

Bu felsefeyi (hologram/hayal) en iyi anlatanlar da bizden: Cantor, Hilbert kümeler teoremi için çok uğraştılar onca muarızlarına rağmen.

Elcabir SIFIR'ı icat edip diğer 9 sayının yanına koydu. Böylece ondalık artışları veya ondalık kesirleri bulmuş oldu (ALGEBRA=CEBİR=EL CABİR) İşte bu isimler bilimi bilim yaptılar -anlayana-.

Bu bir din değil, mezheb değil, tarikat değil dedim. Bu HANİFLİK, yani insanın mayasının KALUBELA'da yaratıldığı FITRAT! O fıtratın tohumunu Kalu bela'da taşıyanın adı İBRAHİM as. idi. Sonsuz şey içinde SONSUZDA-bir ihtimalle İBRAHİM fıtratı üzerine DİN seçildi. O diğer nefsler gibi (biri de ben) BOŞ CÜMLE olarak davranmadı.

"BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİL MİYİM" sorusuna "EVET DİYEN" ve bir tür "Kifaye" ile hepimizin sözcülüğünü yapan İBRAHİM atamızdır. Farzı ayn ile kifaye farkını biliyorsunuz. Herkesin sözcüsü İbrahim as. Allah'ın dostu oldu. (Zaman yok. Olmuş idi/oldu/olacak idi/olacak vb. hepsi AN'dır).

Geniş zaman ile İbrahim as. ALLAH'ın HER AN dostudur. İbrahim'e "ÖĞRETMESİNİ" istedi, bir grup bu öğretmenin peşinden gitti (İbrahim milleti). İdris DERS verdi. İdris as. İbrahim'in ardından ayrılan İKİNCİ nokta(şey)nın adıdır...

Allah sonra tüm ELÇİ-şeyleri topladı. Misak Meclisi (Üçler meclisi) Yahya'nın da İbrahim ve İdris'e katılımıyla kuruldu. İbrahim ölümlü olacaktı, ama İdris ve Yahya ÖLÜMSÜZ olacaklardı. İdris "Ölmeden ölmenin" sırrını YAHYA'ya verdi.

Yani İbrahim as.a iltimas edilmemek için, ve illa ki, Rabbine ÖLÜM ile rücu etmek isteyeCEĞİ için HAYAT hakkı, İdris'e verildi. İdris de bunu YAHYA'ya verirken "Dirilik hakkı o şey İKİ EL tarafından paylaşılınca, ikisi de ölümsüz oldular.

İbrahim ölecekti ama geriye İKİ diri bırakacaktı. O halde ÜÇLER meclisine bir diri daha gerekiyordu. O İdris gibi BİLİM; İbrahim gibi RAHMET ve Yahya gibi DİRİLİK alacak biriydi.

Rabbine giden Asansöre bindiğinde "sonsuz x sonsuz kare matris + holografik hafıza içeren KÜBİK matrix LEVHİ MAHFUZ'a kadar tırmanmıştı. Onu evrende gören İLK VE SON  y a r a t ı k  idi.

Böylece Hızır'ın başlangıcına kadar gelmiştik. Hatırlatmak için bir daha kah yazıp kah copy paste ettim.

 

<> 18-Kehf/65: Orada, KULLARIMIZDAN öyle bir KUL buldular ki, biz ona indimizden bir RAHMET vermiş, lütfumuzdan (LEDÜN na) bir İLİM öğretmiştik.

<> 9-Tevbe/128: Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.

<> 3-Ali İmran/81: Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım," demişti.

 

Sağol [candaş]. Burada tüm müfessirler, sözü edilen MİSAK peygamberinin İLLA ki Hz Muhammed ss efendimiz olduğunu ve Tunceli Alevileri de Ali as. olduğunu yazıyorlar. Sizce de bu ilk bakışta efendimiz gibi duruyor mu? Samimiyetle yanıt ve yorum bekliyorum. Top sizde.

 

<> İyi de peygamberimiz vefat etti; ayette anlatılan kimse sağ; olur değil.

 

Evet, o kişi SAĞ! Bu birinci delil! :)

 

<> İlk önce nebi+LER yazılı ayette; sonra rasul! Resulullah SS nebi+LER içinde.

<> hatemul enbiya deniyor, ve tüm nebilere misak aldırttık diyor ve şahit nebiler dışında şahıs

 

Evet bu kişi NEBİ (elçi) değil ama  R A S U L !  Zaten Hızır için de "Peygamber idi" denmiyor! (Zülkarneyn, Lokman, Üzeyr, Hızır peygamber değillerdir).

 

<> Nebi değil

 

Evet [candaş] bu da doğru! :)

 

<> Tevbe-128deki kimse hala sağ, oysa peygamberimiz vefat etti.

<> "Hani Allah NEBİLERDEN 'kesin bir söz (misak)' almıştı: Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir RASUL geldiğinde."

<> Kur'an'ı da doğrulayacak bir RASUL..

 

Evet, NEBİLER'den (ki son nebi vefat eden Efendimizdir), sonra bir Rasul (resul değil/RASUL), mesela Mehdi RASUL (Mehdi Nebi veya Mehdi Resul değil) RASUL!

Yani artık ortodoks ve katolik diğer müslüman müfessirleri YALANLAYABİLİRSİNİZ! Tefsir yapmak için HİÇBİR ŞEY BİLMİYORLAR! Adı Elmalı, Armutlu da olsa, maalesef bir YEZİDİ çalışmasını, bir sünnet şeriatını aşamamış tefsir denemeleri bunlar!

Onlara O SÖZ HAK OLDU! Bunun için onlara diyorum ki: SİZ ALLAH'IN AYETLERİNİ YETERİNCE ANLAMADINIZ!

Bunu söylemek görevi Evren/insanlık/tüm dinler/islamlık TARİHİ boyunca SADECE BANA VERİLDİ! Yani okuduğunuz bu satırları YAZAN kişiye! TEK kişiye!

 

<> 27-Neml/82: O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.

<> 3-Ali İmran/193: "Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının (müNaDiye), 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et".

<> işittik ve iteat ettik

 

Hep beraber Kur'an'ı işitip ALLAH'a İTAAT ETTİK! İŞTE HANİFLİK BU!

Eski dinleriniz (katolik ve ortodoks islamiyet) yanlışlarınızı ALLAH ÖRTTÜ! Bunu nereden anlıyoruz? Sizleri PROTESTANT bir İbrahim milleti dinine çağırdı/nasib etti! Allah size bir kıyamet Alameti bile nasib etti!

Siz Protestant/Hanif Müslümanlarsınız. Ali-İmran/104'ü GERÇEKLEŞTİRDİNİZ! Zoru başardınız. Ortodoks ve katoliklerden AYRILDINIZ! Artık Allah'ın ipine topluca tutunup Uçurumun (Ortodoksluk ve katoliklik) kenarından kurtuldunuz.

Allah gönüllerinize KARDEŞLİK sevgisini koyup, siz+biz=BİZLERİ kaynaştırdı. Birbirimizin can düşmanı değil, SELAM SELAM diye iki kez BARIŞ diyen kulları oldunuz. SEVGİYLE DOKUDUNUZ VE KUR'AN OKUDUNUZ!

 

<> RABB'imiz kalbimizi kaydırmasın.

<> 3-Ali İmran/8: "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen".

 

Sizin İMANINIZ İKİ KATLI/katmerli/duble iman! Sizin imanınızı ŞEYTAN BİLE sarsamaz!

 

<> İnşa ALLAH.

 

Bundan sonra gidip yeniden katolik/ortodoks/şeyh kulu veya ateist olacak haliniz yok! SİZ artık İBRAHİM MİLLETİ diye bir PARANTEZE alındınız.

İçinizden sadece Tolga Çavdar fire verdi. O da bizim için HAYIR oldu! Artık en ufak bir lekemiz bile yok. (Midas kulaklarını saymıyorum.) İlk günki gibi ayaktayız.

Ve bu "KALEM/Keyboard" ile yıllar boyu yazdıkça, gerçekten şunu gördük:

"Rabbi zıdni ilmi"

İlmimiz hep genişledi, hergün yepyeni ve İLK olan bir şeyle tanıştık. Paranormaller dünyasının gerçek; normallerin ise DÜNYA hayatı ve heva-hevesi olduğunu öğrendik.

İbadet'imizi, Orucumuzu İBRAHİM gibi yaptık. Muaviye/Yezid gibi değil; Humeyni gibi hiç değil! Hacca yüz-120 gün gidilebileceğini öğrendik! Kıtal yerine İnfak'ın MAKBUL olduğunu öğrendik. Ve her infak eden, ertesi yıl DAHA ZENGİN olduğunu hayretle gördü! Yani fakirleşeceği yerde daha da zengin oldu!

 

<> Evet ben şahidim

 

Bunları bana tek tek yazdılar. (İsimleri saklı kalsın.) Bir dostumuz, bankadan faizle kredi almıştı (iki yıl önce), şimdi aynı bankanın ORTAĞI! Bunlar küçük şeyler mi?

Yalvara yakara, bir kaç kefil ile gittiğin bankaya, birbuçuk yıl sonra İDARE HEYETİNDEN tepeden bakıyorsunuz!

Avukat Zafer Özbay (Balıkesir barosu) günün birinde sıcaktan bayılmakta olduğum ve cebimde yarım milyon lira dahi yokken, bir karpuz aldı ve geldi! Onu yedik! O an dua ettim: "Allah sana bir karpuz tarlası verecektir!" Gülüp geçmişti! Ama şimdi dönümlerle karpuz tarlasının sahibi oldu!

Halen şaşkınlık içindedir! "Yahu sen bunu alacağımı yıllar önce nasıl bildin" dedi. Karpuz'u ödememi Allah istemişti! TARLA olarak geri verdi kendisine...

Mahsus bir tek kişinin ismini verdim. Karpuz dediğin şey TARLA'da yetişir. Tarla'nın altına KÖK salar. Tarlanın dibinde DABBET var! Anlayana. Ve Anlayana: Burası MAHŞER tarlası! O Karpuz da sensin!

Dünya-Din günü-Dinya, hepsi de TEK BİR YERDE, bir parantez içinde >>>>>>> KALU BELA! Oradayız dostlar! Oradan zerrece ayrılmadık. Orada SÖZ verdik.

Ayrıca sözler verildi. (Misak elçisi gibi) SÖZ VERDİK biz! Bunu bize şeytan unutturmadı! ALLAH unutturdu. Ama KİTABI göndererek "UNUTTURMAMIŞ" oldu!

Kimse aranızdan/içinizden bana

sakın ha,

ola ki

"BEN HATIRLAMIYORUM" demesin!

Çünkü artık KUR'AN var!

 

<> 7-Araf/172: Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.

 

Kur'an sanki şudur: Bir telefon numarası aldınız ama aklınızda tutamayacaksınız. Onu bir not defterine (Kur'an) yazmış sonra da unutmuşsunuzdur. Ama NOT defteri oradaysa, onu açıp baktığınızda, O ADRESİ yerli yerinde görür ve hatırlarsınız. İŞTE KİTAP budur!

Size Ala suresinde unutturulanı HATIRLATIYOR.

Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (A'raf 172) Ve A'la suresi: "Sana Kur'an okutacağız... Onu unutmayacaksın." "Allah'ın diledikleri dışında(kileri) unutacaksın".

Tıpkı HANİFLİĞİN unutturulması gibi... Tıpkı MİSAK'ın ve Kalu Bela'nın unutturulması gibi!

 

<> 87-Ala/6: Seni/sana okutacağız da artık unutmayacaksın.

<> 87-Ala/7: Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir.

<> 2-Bakara/130: Nefsini beyinsizliğe itenden başka kim, İbrahim'in Milleti'nden yüz çevirir? Biz onu dünyada seçip yüceltmiştik. Ve o, ahirette de salihlerden biri olacaktır elbette.

<> 24-Nur/51: Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.

 

Ama BİZİM NOT DEFTERİMİZ var. Yani Ajanda'mız var! İŞTE O KİTAP/KUR'AN'IN TA KENDİSİDİR! Bunun için adım "Ajanda" (Kur'an günlüğü veya Kur'an ajansı). Bunun için adım "Mes-Aj-Anda", yani Mesaj (kitap/Kur'an) AJANDASI.

Yoksa Tolga Çavdar'ların dediği gibi AJAN falan değilim, sadece bir benzerlik. Ben asla Papa'nın Ajanı olmadım (Zaten eskiden katolik ve ortodoks da değildim.)

Ajanı olduğum kişi -iftirada Papa- benden ÜSTÜN MÜ? Benden daha mı iyi, bilim teknoloji ve İSLAM biliyor. O incil'i bile benden iyi bilemiyor!

Ben kendimi kasmıyorum ama, bu neye benziyor? Bir başçavuşun yanına orgeneral'i "EMİR ERİ/posta" diye vermeye? Benim Papa'nın ajanı olmaya ihtiyacım mı var? Benim bir karpuz alacak param bile olmamış! Ajanların maaşını hiç yazmayalım.

Son on dakika! Soru alabilirim! Bu yazdıklarımız üzerine olabilir. (Kalu bela B'nin parantezi gibi falan)

O zaman ben bir şeyler yazayım; Bela >>> EVET demek!

 

<> Jana'ya yazdıkların bitmiş miydi?

 

Ertesi gün ve gece Jana'ya devam ettimdi. Bu gece de devam edeceğim. AKABE olayı çok önemli, herkes red alert halindeydik.

Allah Arapların tamamını kahretsin! Cehenneme odun yapsın! ZigZag içinde 2 asırdır bir tek ARAP yok! Bu nasıl bir iş! Zick Zack içindeki binlerce kişi içinde bir tek ARAP yok! SiegSaga içinde de hiç ARAP olMAdı! Bu nasıl bir iş dostlar?

Bir tek KAŞIKÇI mı çıktı!?

????????

Bu nasıl bir millet yahu?

 

<> Nifakta ve küfürde en ileri millet

 

Şöyle bir zihinsel olarak gidin mesela Riyad'a... Bu nasıl bir millet? Bu nasıl bir YAŞAM? Bu nasıl bir anlayış? TİKSİNİRSİNİZ!

Pilavı elle yemek SÜNNET! Her eti en yağlı yapıp elle yemek, sonra da üstünüzdeki o beyaz şeye sürmek SÜNNET! Geğirmek ŞÜKÜR sayılıyor! Entarileriyle çöküp, HERYERE tuvalet yapıyor erkekler. YIKAMAK YOK! Bu nasıl bir millet!

Bunlar Londra veya ABD'de OKUMAYA (education anlamında) gittiklerinde medeniyeti ve görgüyü OKULLARINDA öğreniyorlar. Taharet'i Avrupa'da öğreniyorlar. Bu nasıl bir millet yahu?

Devenin çişinin altında serinliyorlar! Su bulana kadar öyle yaşıyorlar! Bu nasıl bir millet yahu!

21. yüzyılda böyle bir millet mi kaldı?

Dört kadınla evleniyor ve dördünü toplam 15 metrekarelik yatakta hep birlikte yatırıyor. Hep birlikte fantazilerini yapıyorlar.

Bunlar NASIL bir kadın yahu? Kocalarının dört adım arkasından geliyorlar. Burka-peçelerin altında bikinileri bile yok! Çarşaflarının altında hepsi! Biri yanlışlıkla düşse şaşarsınız! Bu nasıl kadın yahu!

 

<> Yukarıda saydığın pisliklerin hepsini (deve idrarı hariç) USA'nın göbeğinde de yapıyorlar. Deve bulsalar onu da yaparlar.

 

[Candaş], deve pisliğini kolejli prens araplarla, bir Safaride BİZZAT GÖRDÜM! DUŞ alıyorlar DUŞ! Bir de sırıtıyorlar! Yer neresi biliyor musun? Dünyanın EN BÜYÜK OTELİNİN hemen iki km ötesi! Dünyada ondan daha büyük bir otel yok! (Abu Dabi dersem ipucu anlaşılır.)

 

<> United Arabic Emirates

 

Dubai diyecektim.

Dostlar ben Paltalk'a bağlanmak zorundayım.

Allah'a emanet etti ve geronimo yarın gece görüşmek üzere gitti. Bye.

 

<> bye bye

<> slm slm