Sohbet n° 173 - Tarih: 19 ağustos 2003

 

<> ve [] ile başlayan kesimler Aiberg'e ait değildir. [] ile başlayan kesimler sonradan eklenmiştir. Okurken karşılaştığınız her türlü sorunu/hatayı vb. shahoneen@yahoo.com adresine bildiriniz.

 

Selam hoşbuluşturana selam hoşbuluştuklarımıza...

 

***

 

Dedem demiştik ki: H kulun teyemmümü EN GÜZEL kokan cennet kokusudur. Ben bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Dedeye soru sorulmaz. (Ben hariç... Çünkü inadına soruyorum. Musa değilim ki ben... Sorarım işte, bana ne!)...

 

***

 

Sağlık

 

Bir hastanın hayatı için, bin euro önemli bile değil. Aileleri bin euro'yu babalarına ödemezler, ama beyaz eşyaya öderler! Bu milleti anlamak zor. "Beyaz eşya kalıcı; yakınlarımız ise gidici. Gidenler Allah'tandır" diye bir cehri görüş. "Gidenler gider, ölüm hak; miras helal" diye, beyaz eşyaları da bölüşürler cabası...

 

Ölüm hak ama tedbir ile tevekkül edilirse HAK'tır. Miras ise HELAL olduğu kuşkulu, :(( HARAM paranın da mirası var. Cehenneme ateş diye götüreceğiz, babamız çarpsa-çırpsa bile... O bize HELAL oluyor İMİŞ, böyle mantık var mı? RTE'nin mirası çocuklarına HELAL mi olacak? Bir de paylaştıracaklar ha???

 

İlahinnas - Allah matematiği - Kehf-Rakim - Biyosfer - Telepati - Düşünce dili - Hologram - Ebced - İsim/Numara

 

<> Konu şu: İLAHİNNAS bundan sonraki konumuz olacak. Neleri inceleyeceğiz? İLAHİNNAS olmakla bizlerin neden cin/şeytan ve melekten FARKIMIZ olduğunu... DÖRT işlemin NEDEN sadece insanlar tarafından ve İlahinnas izniyle yapıldığını göreceğiz. O zaman Kul hüvallahü Ehad" ayetini anlamış olacağız.

 

Meleklerden sonra cinlerin de ARİTMETİK yeteneği olmadığını; kedi-köpeğin yavrularını SAYDIĞI gibi saydığını; ama bunlardan KÜME yapamayacağını, çarpanlarına bölemeyeceğini, en küçük ortak katını vb. alamayacağın yazmıştık. Tabii bu konuya en zeki hayvanlar da dahil: maymun, yunus, balina gibi... KOKU duygusu ASIL duyumsama duygusu değildir. O ayırt edicidir, ayırt ettirir ama SAYDIRMAZ.

 

Bir kedinin diyelim ki 10 yavrusu var. (Ne de tatlıdır o pisi pussy'ler. Allah tatlıdır! EL LATİF'tir). Bunları bir yerden bir yere taşıyor: o MATEMATİĞİNİ yapamaz, o RAKİM bilmez, sadece KEHF olanı bilir. Yani "Şu yavruyu şunun yanına = KEHF / geometrik yer, şu sarman olanı tekirin yanına yerleştirdim" vb. Sonra veletlerden birisi tüyüverir, onu saydığından (rakim yaptığından) değil, KEHF >>> YERİNİ (geometrik boşluğunu) belirlediğinden, yavrusunu aramaya / özgün sesle mırnav demeye başlar.

 

Kediler sadece insana MİYAV der, asla kendi aralarında bir birine MİYAV demezler, değişik bir dille konuşurlar, ki bilirsiniz, bebek ağlaması gibi sesler bile çıkarabiliyorlar. Süleyman(as) o dili biliyordu. Ortak tek dil tüm canlılar için geçerlidir = Biyosferi paylaşanların ortak TELEPATİSİ. Ortak tek dil nedeniyle Süleyman bu biyosfer dilini / telepatik virtuel imajları veya hologram resimleri görebiliyordu. RAKİM olarak değil; KEHF olarak >>> GÖRÜNTÜ olarak / pictogram resim sembolü, bir tür HEYKEL yazı olarak görüyordu.

 

Yoksa karıncaların fısıltısı, hamam böceğinin adımlarının gürültüsü DUYULMAZ! Bu kulak yoluyla işitmek değildi: semi olmadığımız bölgede; resim yazıyı / telepatik takyon kalıplarını, esir matrikslerini TANIYARAK DÜŞÜNCENİN dilini duyarak değil; GÖREREK (basir, basiret = görmek, gören. Semiu = duyan, ses duyan gibi).

 

DÜŞÜNCE dili nedir? Tüm canlılar için "Külli şey'den / esirden bir SET(küme, cümle)in HOLOGRAM resim vermesi... Yani ETHER ortamında ve çevre birimlerinde "ŞU KADAR ŞEY'in" kurduğu eksi x, y, z koordinatlar içinde yer alan OYUNTU / HOLOGRAM resminden ibaret. Mesela her canlı "YEMEK" resmini tanır, ACIKTIĞINI bilir, resim gönderenin... (Düşünen = ideoplazmik resim göndere demek).

 

Köpek kemiği; kedi balığı; bitki fosfatı, insan pizza'yı görür. Bu karmaşık resimdir ama bilen bilir ve o saatte ANLAR. Mesela su daha basit. Su hologramını (esir kalıbını) gönderen susamış bir canlı. (Bakteri dahil). Virüsler tamamen kristalizedir, suyu beklerler ki, çoğalmak için uykudan uyanıp, organizmalara saldırsınlar. SU ORTAK bir resimdir. Her biyosfer canlısı için geçerlidir. TEK İDEOGRAM, tek bir holografidir... TEK BİR RESİM (heykel gibi bir imaj 3D resim) virüs'ten insanlara kadar TEK BİR DÜŞÜNCEL alfabe sembolüdür. (Gördüğünüz rüyalar bunun İSBATIDIR).

 

Şimdi bu İDEOPLAZMA >>> düşünce ile şekillenen ESİR MATRİKS / kalıbı >>> KEHF'tir... RAKİM değildir. Rakim ile ilgisi yoktur. KEHF (geometri biçimseldir ve TANINIR şekli vardır): örneğin her biri başka milletten olan yüzlerce insana SADECE kalem RESMİ gösterirsiniz, HEPSİ tanır (dilleri farklı da olsa). Sadece isimleri farklıdır (pencil, crayon vb.).

 

DİKKAT ediniz, burada anlaşmayı sağlayan mekanizma "SEMİ" duymak, işitmek değil; BASİR / Basar gibi >>> GÖRMEK! İşte bu sayma anlamına gelmez.

 

SAYMAYI bilmek için KEHF'den kurtulup onun özüne, yani geometrinin açımsanmadan önceki, DETERMİNE olmadan önceki durumuna RAKİM = MATEMATİĞE bakmak gerekiyor. Özellikle ALLAH NİÇİN HEM SEMİU, HEM BASİR'dir...

 

İnsanoğluna gelelim. İnsanın İLAHI >>> İlahinnas, KEHF (konumlama, coğrafik yer özelliği olan KEHF topolojisi dışında) MELEK, CİN VE HAYVANLARA VERMEDİĞİ BİR ŞEYİ veriyor. İlahinnas >>> İnsanların ilahı, İNSAN kullarına >>> RAKİM bilgisini veriyor. Meleklerin koordinasyon ile tanımladığı EŞYA (Telefon numaranız, okul numaranız vb.) SİZ DEĞİLSİNİZ.

 

Sizin bir adınız var, NUMARANIZ YOK! Numaranız sizin adınız değil, okul numaranızla gidip evlenemezsiniz! KİMLİK (nefs) bilgileri isterler. Banka hesabınız da bir şey değildir, velev ki kimliğiniz yanınızda olsun! RAKİM bunun tersi olarak gerekliydi. Yani KEHF olan biçimlere RAKİM diye İSİM VERDİ Adem... Nasıl verdi? 1, 2, 3, 4 yerine A, B, C, D dedi... (Bunun için tersi diye özellikle bildirdim). Adem melek / cin ve tüm yeryüzü izdüşüm evrim canlılarının tersine ve bir istisna olarak MATEMATİK yaptı.

 

Kedi yavrularına İSİM veremez! Adem verir: Habil ve Kabil gibi... HEM ADEDİNİ sayar (Rakim), hem de birinin ÖLDÜĞÜNÜ (Kehf = yuvadaki yeri, gözden uzaklığı olarak bunu) anlayabiliyordu. Kedi ve köpeğin TERSİNE, isimlendirip, sayabiliyordu. Hem matematik, hem GEOMETRİ'sini BİRLİKTE yapabiliyordu. Oysa bir melek, bir cin, "KALEM" denen resmin MATEMATİĞİNİ değil (rakimini değil), Geometrisini (Kehf) yapabiliyordu. MATEMATİK yetenekleri yoktu.

 

Kabile yaşamındaki renklerine göre NUMARALANDIRILMIŞLARDIR cinler, melekler de küme yaşamında... Mesela Cin'in numarası vardır: 1234567 gibi... Bunu bizler CİFİR ile İSME çevirebiliyoruz. 1234 gibi bir şey için Abjed+iyşin adı çıkıyor cinin... Meleğin ise ABCD için Abcadail adı çıkıyor.

 

Melekle cini ayıran ne? Birisi 19'un karesi >>> 361 >>> İYŞİN adına denk geliyor (son ek olarak). Meleklerin de 41. yani 1 ELİF, 40 LAM, EL adı çıkıyor. Cebrail, Cibril gibi İL diye geçer Arapçada... Aynı meleğin adı ise GABRİEL'dir. ABGeD diye yazılması EB+C+eD'den daha doğru (G harfini Mağribi hariç, Araplar, Kureyşçeye GERİLETMEK için kaldırmışlardır). 3 (G, C); 1 (A); 2 (B)...

 

Yani Gabriel = Cebrail böyle İSİMLENDİRİLİYOR. Ne tuhaftır ki, Cebrail ADININ bu olduğunu Adem ona İSİM verene kadar bilmiyordu. O kendini bir TELEFON numarası gibi sanıyordu. Adem KEHF'leri isimlendirerek RAKİM'e çevirebiliyordu ve MATEMATİK denen bilimi BAŞTAN BİLİYORDU. İşte bu da Adem'i Halife yapan nedenlerden biriydi.

 

O gün Allah "Meleklere ve iblise SECDE etmelerini" emretti. Melekler Secde etti! Onlar SAYMAYI (Kiramen katibin muhasebe yapmayı) öğrenirken; İBLİS ise hem kendi adına, hem de mensubu olduğu TÜM CİNLER adına bir fırsatı kaçırdı: Allah Cinleri temsilen Şeytan'ın secde etmemesi yüzünden İLAH İSMİNİ özelleştirdi >>> İLAH+in+NAS >>> İNSANLARIN İLAHI... Bu arada İLAHİNNAS isminin geçtiği Nas suresini yazar mısınız lütfen.

 

<> Nas-1: De ki: "Sığınırım insanların Rabbine, - 2: insanların hükümdarına, - 3: insanların İlahına; - 4: o sinsi vesvesecinin şerrinden, - 5: ki, insanların sinelerine vesvese verir durur. - 6 Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olsun)."

 

Teyemmüm - Burçlara - 26 ağustos - Namaz - Dua - Allahın ismi sıfatları - Sadr/İnşirah - Akdelik/karadelik - Siccin/İlliyin

 

Hem bir hüüp kaynattım hem de o kaynarken bu ağustos sıcağında bir duş aldım. Baktım ki namaza hazırım, eh bari namazı da kılayım dedim (duş tamamen bir dk sürüyor). Yani yazın boyabdesti alırım, kış olur teyemmüm alırım (elbette bazen bunlar yapılır). Aslolan namaz abdestidir.

 

Ağustos ayı, daha doğrusu ASLAN burcunun çıkması (25 Ağustos'da çıkacak, 26 Ağustos'da ARA BURÇ olarak bir tek gün kalıp, 26 Ağustos akşam namazıyla birlikte Başak burcuna girilecek. O ara burç gününde biliyorsunuz, çok önemli DÖNÜŞÜMLER oluyor) 26 Ağustos var ya!

 

(Namaz abdesti SIK yaptığımızdır, istisna olarak boy ve teyemmüm daha az kullanılır ama DAHA ÜSTÜNDÜR). Namaz abdestini aldığınızda bir de çamaşır yıkamanız gerekebiliyor. Onu kurut giy vb. Ama TEYEMMÜM'ü EN KİRLİ kıyafetiniz üzerinedeyken alınız, kılığınız (hadesten ve necasetten teharet her ikisi birden) OK oluyor.

Şu kolaylığa, güzelliğe bakar mısınız? Allah'ımızın verdiği şu kolaylığa hamd eder misiniz? Hanif KUR'AN KURALI+EK! Eğer giysilerinizi değiştirme imkanınınz yoksa ve siz kendinizi çok kirli hissediyorsanız, SU olduğu halde, SİZ TEYEMMÜM EDİNİZ ki necasetten taharet'iniz CENNET IRMAKLARIYLA, çağlayanlarıyla / çavlanlarıyla yıkansın! SU şartı ÇAMAŞIR yıkamanızı da gerektirecektir. NAMAZ kaçmasın diye mutlaka ALLAH'ın kolaylıklarını yapınız.

 

CANDAŞLARIN birlikte olmalarının birinci kuralı NAMAZ İKAMESİDİR. Dünya ve Ahırette birlikte olmanın BEDELİ namazı illa ki kılmanızdır. Ve candaşlarım, namazı BİR TEK ŞEKİLDE terk edebilirsiniz: KUR'AN okunuyorsa (Kıraati değil, BİZİMKİ GİBİ okunuyorsa), bitene kadar NAMAZ kılamazsınız.

 

Ben Selam ve selam diye namazdan çıkınca, ettiğim duadan size söz etmeliyim: Allah'ım benim nefsimi sonsuzda-bir nefsi cüziyye gibi yapma. Rabbimiz bütün HANİF nefisleri NEFSİ KÜLLİ yap lütfen. Birimizin duası ötekinin de olsun! Allah'ım sen her işi kolaylaştırıcı, her çözümü en kısa yoldan sevdiricisin. Rabbimiz, benim ettiğim tüm dualarımı, CANDAŞLARIM için baştan bir daha yine / yeniden tahsis edip kabul et! Allah'ım şimdiye kadar hangi duamı KABUL ettin ise, aynısını Candaşlarıma istiyorum.

 

Resulullah "İlla da ümmetim" demiş mi bilemem, ama Kur'an'ın diyor ki "İlla da İbrahim MİLLETİ". Ya Rabbi, bu İBRAHİM MİLLETİNİN hunefa candaşlarını İBRAHİM duasını kabul ettiğin gibi kabul eder misin lütfen! Ey niyazlarımıza MUCİB olan Rabbimiz!

Bütün candaşlarımı İbrahim'in dostu ve kendi dostun yapar mısın? Lütfen, ey latif! İbrahim milletinin Allah dostu olmasına sıratel müstakiym'i kurar mısın? Ey Hadii, bizi hidayetinden; Ey Hami bizi Hamiyetinden İbrahim kadar nasiplendir. Tekabbel Al-Allah / Amin!

 

Namaza girerken FELAK'ı, kade'de ise NAS suresini okudum. (Fatiha'yı okumadım, suç değil: Fatiha açılış değil). Nas suresini okurken o mini saniyeciklerde yaşadıklarım şunlardı: "Kul euzü birabbinnasi". "Kul" (anlatacağım sonra). "Euzü besmele ve Bİ (bismillah'ın Bİ'si)". Yani gizli besmeleyi İDRAK ettim. Ve gizli euzü besmeleyi... Sonra RABBİN NASİ... MELİKİNNASİ... İLAHİNNASİ... Ve ikinci bölüm: "Min şerril vesvasil hannasi! Elleziyuvesvisü fisudurunnasi. Minel Cinnet'i vennasi..." Kaç kere NAS kelimesi geçiyor? (Bunların tamamı birer PARANTEZ aç kapadır)?

 

<> 5    <> (hanNAS ile 6)

 

Ve Allah'ın isimleri: RABB, MELİK, İLAH. ÜÇ isim neden? Neden İlahinnas Allah'ın adı da diğerleri değil? Yani bizim seçtiğimiz İSİM İLAHİNNAS oldu neden? RABB Allah'ın 114 isminden + sıfatından biri olan HEM SIFAT (rububiyet), hem de İSİM'dir. Allah bu ismini tüm öteki ayetlerde RABBİL ALEMİN gibi kullanmıştır. Bu ayette "Rabbin Nas" = İnsanların Rabbi!

 

Allah "Melik" ismini hem tek, hem tamlamalı ("Malikül mülk" gibi) kullanmıştır. (Malik ve Melik yakın ama aynı değildir. Melik KRAL demektir, ama FAKİR kral da olabilir. MALİK ise serveti olandır). Ve Rabbimiz, heryerde AŞAĞILADIĞI ve şirk saydığı TANRI (İlah) kelimesini İLK KEZ KENDİNE kullanmıştır ayette... Örneğin "Başka ilahlar edindiler...", "Getirin ilahlarınızı..." gibi, ama burada İLAHİNNAS oluyor. Bunun için İlahinnas'ı ELİF ile yazılan DÖRT isminden biri kabullendik.

 

Rabb sıfattır da, isimdir de! Neden böyle? Çünkü mesela Alak suresinde diyor ki: İkra BİSMİ RABBİ+ke... Rabbinin ADIYLA oku! Rabb bu anlatımla SIFAT oluyor, çünkü ayrıca BİSMİ >>> İsmi gerekiyor. Daha bir çok yerde var bu, biliyorsunuz. İsminin ALLAH olduğunu iniş sırasında 5. sure olan Hamdele (Fatiha) içinde İLK KEZ öğreniyoruz: "ElHamdül İLLAHİ >>> Allah'a Hamd!". Böylece Rabbin İSMİNİN ALLAH olduğunu o gün dünya tarihinde ilk kez idrak ediyoruz. Daha önce Eloh / elaim / Alhi falan var, ama ALLAH ismi yok. Dikkat ediniz NAS suresinde de ALLAH adı yok! Dikkat ediniz bir kere daha! OK?

 

<> Kur'an'la ilk kez duyuyoruz ancak daha önce ALLAH kullanılıyor. İnsanlar unutmuşlar kullanmıyorlar.

 

(Allah ismi, Elhamd AL ALLAHü ayetine kadar evren tarihinde HİÇ KULLANILMADI. İlk kez ve sadece bize duyuruldu). Şimdi bu NAS suresinin öteki yönlerine bakalım: öncelikle GİZLİ bir EUZÜ BESMELE VAR: açarsak şöyle: Euzü bi Rabbinnasi...min şerril vesvasil HANNAS, elleziyuvesvisü fisudurunnasi minel cinneti vennas! Yani şeytan + şeytanlaşmış cin + Hannas'dan sığınmamızı istiyor Rabbimiz. Bu bir GİZLİ EUZÜ BESMELEDİR. Farkettiniz mi?

 

Asıl euzü besmele ise bunun BAŞINDA >>> "Euzü BİLLAHİ mineşşeytanirraciym + bismillahi rahmanirrahiym". Dikkat ediniz, Nas suresinin BAŞINA Euzü besmeleyi getirdiğinizde, İKİ KERE ALLAH adını -içinde hiç geçmeyen- NAS suresine de ekleyebiliyorsunuz! Farkettiniz mi?

 

Şimdi de başka bir açıdan yaklaşalım: RABBİNNASİ >>> İNSANLARIN RABBİ (sıfat tamlamasıdır, ismi değildir, ismi RABB'dır), MELİKİNNASİ (Sıfat tamlamasıdır, İSİM değildir, MELİK tek başına isimdir), ama İLAHİNNASİ dendiğinde "İlah diye bir ismi olmadığından" İLAHİNNAS diye YEPYENİ ve gizli bir ismi olduğu ortaya çıkıyor mu? Farkettiniz mi?

 

İLAH diye bir ismi yok, ama bu tamlama ile SIFAT değil, İSİM TAMLAMASI oluyor ve dolayısıyla İSİM OLUYOR! Onun için İlahinnas >>> 114 isimden biridir. Bir şey daha >>> ipucu >>> CİFİR analizinde, Hüve'deki ince H, Hannas'daki Ha ve (mesela Ahıret kelimesindeki) HI tek yazılır! İlahinnas'daki he ile HANNAS'daki H aynı sayılıyor. İki kez de VESVESE geçiyor: (Vesvasil ve yuvesvisü...)

 

<> "vesvas il(a)hinnas"?

 

Bu da bir CİFİR parantezi AÇ-KAPA anlamında. Ve burada ŞEYTAN adı hiç geçmiyor: Minel Cinnet (Cinlerden veya Cann'dan. CİNDEN diyor); "Fi sudurin" (Sadırlarına, NEFS'imizin İÇİNDEN BEDENİ alırsanız, kalan boşluğa, yani kirlian kuşatmasının çerçevelediği BEDEN boşluğuna SADIR deniyor. Sudur çoğulu.)… "Sadır" (sadreke = sadırındaki gibi) ayetlere MEALCİ ne anlam veriyor? "Göğüs kafesi" mi? İnşirah ile Sadrın genişlemesi ne demek? Feth genişlemedir, İnşirah nedir? (İnşirah suresi ilk ayeti anımsayınız).

 

<> İnşirah-1 Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!

 

Açmak / Genişletmek ikisi de FETH (Allah'ın adı FETTAH >>> AÇAN'dır. Fatiha >>> açılış gibi, miftah >>> anahtar / açkı gibi, fatih = fetheden gibi). Acaba sadır GÖĞÜS mü? İnşirah nasıl bir EYLEM? SADIR iki türlü açılır: 1. ZAMANDA >>> KEHF SURESİNDEKİ SADR'da 309 yıl kalmak; 2. MEKANDA >>> ALLAH'ın ZAMANDAN bağımsız açtığı MEKAN KEHFİ!

 

Birincide siz O SADRIN İÇİNDE 7 uyur gibi uyursunuz veya zaman yolcusu gibi kaburga-omurga içinden doğarsınız. SİZ ORADASINIZDIR, orası (mağara diyelim) SİZİN İÇİNİZDE değildir. Siz mağaranın içindesiniz! Ama "İnsan bir de dönüp kendi içine baksın" ayetindeki ipucu ile SADR'ın içine girilmeden, içinizde bir sadr açılacağı, mağaranın SİZDE VAR edileceği ortaya çıkıyor. Bu farkı anladık mı?

 

Ve İNŞİRAH (neşr) nedir? İÇ-DIŞ olmanızdır. Çorabı ters çevirmek gibi... Bir yastık yüzü düşünün RESİMLİ olsun, onu tersyüz ediniz RESİM içeri gelecektir ve GÖRÜNMEZ / SAKLI 7 boyut içinde kalacaktır. O resim oradadır ama, GÖRÜNMESİ İÇİN, yeniden 11 boyutlu kuant tünelinden İÇ-DIŞ olması gerekiyor.

 

Bir resmi REDDETMEK demek değildir, resim iç-dış olmuştur, hepsi bu! İşte inşirah, insanı kendi hacminin dışında başka bir SONSUZ hacme develope etmektir.

 

Fiziğe girelim: evren noktasal, doğrusal, ve evren zarı denen yüzeysel DEĞİL idi! 11 boyutlu quantların bulunmasıyla, bu zarın yüzeyde (evren sheet'i, evren membranı olan zarın) TÜNEL BİÇİMİNDE kıvrılması olduğunu İSBATLADIK. Yani ŞAHDAMARINDAN DAHA YAKIN Allah'ımız, bu saklı 7 boyut içinde! RESİM gibi görünmezlikte...

 

Şimdi biliyoruz ki maddenin temeli (proton, nötron) üç kuarktan yapılmıştır (kararlı parçacıklardan söz ediyoruz). Protonun ağırlığını ölçüyoruz ve diyoruz ki mesela 10, fakat üç kuarkın BAĞLANMA enerjisini ölçünce bunun 9 katı çıkıyor. Yani proton KENDİNDEN 9 kat daha ağır??? İçi dışından büyük!!!

 

Çünkü: Tünelin UCUNDAKİ protondan söz ediyoruz 10 diye... Yani görünen, ölçülen proton bu. 4 boyutlu evrende gözlemlenen, deneylenen proton bu... Pekiyi bunun BAĞ ENERJİSİ nerede? İşte o da 7 boyutlu TÜNEL içinde...

 

İNŞİRAH budur candaşlar! İçinizin dışınızdan büyük olması, 11 boyutlu GERÇEK ağırlığınızın, bilindik NEFS boşluğu olan 4 boyutlu ağırlıktan farkı! Sizde / Resulullah'da bir SADR var, kocaman bir sadr, NEFSİNDEN kendi ağırlığından büyük! En az 9 kez büyük! (Görünen ve görünmeyen madde oranı gibi).

 

 Şimdi bu sadrı biraz daha açalım. Bunun için yardımınız gerekiyor: "Mücrimler sanki gökyüzüne çekiliyormuş gibi can verirler" (dış uzaya kaçarlar, içeri almayız günahkar olup da can vereni), "Sanki göğüsleri (SADR) DARALIR", "Omuzlarından bastırılmışçasına ve bir karadelik tekilliğine ÇEKİLMİŞÇESİNE"... Ayeti hatırladınız mı? (Omuzlar yandan bastırılıp DARACIK bir iplik haline getiriliyor.) Çünkü KARADELİK (karakabir, Siccin kapısı) onu yakalamıştır. İlliyyin kapısı = Akdelik 7 boyutlu >>> Hablilverid SADRINDADIR. Ayet lütfen!

 

<> Enam-125 Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin sadrını İslam'a açar (inşirah). Saptırmak dilediğinin de sadrını öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.

 

Bir de "Biz mücrimleri yani bu şekilde göğe alınanları tanırız, onları PERÇEMLERİNDEN ve TOPUKLARINDAN yakalar (çeker uzatırız = Karadelik SİCCİN çekim durumu)". PERÇEM-TOPUK (Bunun tersi kaburga-omurga). Ayet lütfen!

 

<> Rahman-41 Suçlular, yüzlerinden tanınır da yakalanırlar perçemlerinden ve ayaklarından.

 

Karadeliğe çekilen bir buçuk metrelik bir insanın boyu İPLİK gibi tekilliğe kadar 300km uzar, eni ise iplik gibi olur. Perçemi (tepesi) ile topuğu (dibi) arasındaki mesafe İPLİK gibi "Göğe = Karadelik tekilliğine" çekilir! İşte bu durumda insan İNŞİRAH'ın tersi bir haldedir ve SADRI sıfıra daralmıştır. Sadrı falan yoktur. Burası SİCCİN tekillik ufkudur. Bunun tersinde ise İLLİYYİN var: yani 11 boyutlu TÜNELİN İÇİ >>> VE / VEYA EVRENİN DIŞI Z SULTAN BOYUTU! Şimdi Siccin ve İlliyyin ile ilgili ayetlerden bir örnek verelim: ("defterlerin Siccin'de oluşu" gibi).

 

<> Mutaffifin-7 Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccin'in ta içindedir. - 8: Bildin mi siccin nedir? - 9: Rakamlandırılmış bir kitaptır o.

 

KARANLIK >>> KARADELİK! ve içeriği >>> PİSLİK! ŞAHDAMARINDAN KAÇMANIN RESMİ ANLATIMIDIR BU!

 

<> Akdelik ile Sekar yani -1K arasındaki farkı çıkaramadım bir an, ikisi ayni şey değil ama nasıldı şu an hatırlayamadım?

 

Muhakemen hatalı... Neden pislik >>> Çünkü CEHENNEM kapısıdır orası >>> ÇIPLAK TEKİLLİK'tir, GÖK YILANI'dır... Cehennem TEMİZ olur mu? Kan, irin... İyilerin defteri de illiyyin de... (İliyyin >>> Ala kelimesiyle ilintili, yükselmek, inşirah ile bağlı / göğe çekilmek değil, HABLİLVERİD içine çekilmek anlamında). İliyyin de Cennet kapısı temizliği ve kokuları... Ayet lütfen!

 

<> Mutaffifin-18 Hayır, sandıkları gibi değil! İyilik sergileyenlerin kitabı İlliyyun'da, en yüce burçlardadır. - 19: İlliyyun'un ne olduğunu sana anlatan nedir? - 20: Rakamlanmış bir kitaptır o. - 21: Yaklaştırılmış olanlar tanıklır ederler ona.

 

KİTAP ve RAKAM diyor? KİTAP >>> World sheet, World membran (parşömen) ama bu TÜNEL biçiminde DÜRÜLÜNCE, dışında kalan 4 boyutlu uzay (açılan boyutlar), içte kıvrılı kalan da açılmamış 7 GİZLİ boyut >>> HABLİLVERİD veya kuant tüneli içi... Planck sabitinden küçük ve/veya evrenden daha büyük quantum wormhole'ları, mini nefhi surcuklar (Corn Hole) damar ağı. Süper uzay köpüğünü oluşturan doku. Gitmemiz gereken yer burası olmalı; SİCCİN değil.

 

Bizim evrenimiz devasa büyüktür ama BURADA böyle... Orada SONSUZ ADET bizim evrenimizden var. YANİ İNŞİRAH bölgesidir orası... Bizim evren kendi NEFS'inin sonsuz katına kadar SADR'a sahip orada! Nasıl şifreler yerine oturuyor mu?

 

Allah ruhundan ÜFLEDİ ve bizim evren İNŞİRAH ile şişti. Allah'ımız İsa'ya iki kez inşirah etti: Ademe üflediğinden ve sonra İsa'ya kendi Ruhül kudüsünden üfleyerek... Resulullah'a da benzer bir operasyon yapıldı: Sadrı genişletildi! Bu kutsal RUH'undan değil maalesef... sanki Adem'e üflenene EK olarak bir devam gibi... (Ne İsa ne Resulullah birbirinden üstün değillerdir, bu YARIŞ değil!)

 

Şimdi dönelim FİSÜDURUNNASİ... Şeytan GİBİlerin, BİZE SADRIMIZI GENİŞLETSE bile, buraya doldurduğu VESVESEYİ anlatalım. İnşirah'ı AKDELİK (Akdelik çekmez, hep yayar = İNŞİRAH eder, emisyon eder, asla karadelik gibi yutmaz) genişlemesi diye düşünürseniz, bu İLLİYYUN etkisine KARŞI gelen SİCCİN karanlık pislik KARADELİĞİ var.

 

Madde KARADELİĞE YUTULUNCA, kendi yiter gider, bir sadrı yok olmuş iplik gibi çekilir gider. (Devenin iğne deliğinden geçmesi). Ama buna karşılık KARADELİK buharlaşması vardır: NÖTRİNOlar inanılmaz bir yayın ile KARADELİKTEN kaçarlar. O SADR'ı (inşirah olsa bile o sadrı) vesvese ile doldururlar. İnsan İLLA ki, şeytanın etkisinde devamlı kalacaktır: (İbrahim, ben, sen, Resulullah vb.) Haniflikte doruk noktaya gelin yine ve yeniden NEFSİNİZin boşalttığı yer olan SADR'a vesvese dolacaktır.

 

İşte Nas suresini namazda okurken BUNLARI bir kaç saniyede düşünerek (Allah'a kitlenerek) yaşadım. Birkaç saniyede EVREN TARİHİNİ okudum! Bakınız bu da BENİM İNŞİRAH'ım! Namazda mutlaka İNŞİRAH olup kendinizden BÜYÜK olmayı KİTLENEREK deneyiniz! Şefkatle tavsiye ederim!

 

<> şefkat?

 

Şiddet yerine BARIŞÇI olarak ŞEFKAT ile dedim. Şiddetle tavsiye etmem ben! Şefkatle ve şevkat ile... Barış benim MAYAMda... Hannas ve parantezleri sonra bir gün anlatırım. Şimdi biz yeniden konuya dönelim…

 

Anladık ki, İLAHİNNAS ismiyle Rabbimiz, İNSAN dışında hiçbir canlıya vermediği İMTİYAZI >>> MATEMATİK bilimini vermiş. Meleğin, Cinnin, Şeytanın bilmediği bir şey bu! Bakınız Siccin defterindeki SAYI olayına! O ayeti bir daha yazar mısınız?

 

<> Mutaffifin-9 Rakamlandırılmış bir kitaptır o.

 

"Rakamlandırılmış bir kitaptır o". RAKAM! NEDEN RAKAM!???:)

 

<> Dijital kayıt mı?

 

En başta öyle elbette: Allah İKİLİ rakam sistemi kullandırıyor. Onu kaydeden Katip melekler değil mi? Günah ve sevabımızı yazıyor. Nasıl yazıyor, elindeki kritere göre; bu da GÜNAH'ın RESMİ (KEHF'İ GEOMETRİSİ) veya SEVAB'ın RESMİ; RESMİ çekiyor. Sayıp dökmeyi bilmiyor, muhasebe tutamıyor. Çünkü o salt TAKYON geometrisiyle ilgili, RAKAM bilgisi yok. Bakıp da anlayamıyor veya silip düzeltemiyor, o işi ALLAH yaptırtıyor, kendileri RAKAM BİLGİSİNDEN bihaber olduklarından defteri -mesela kötü emelli bir melek olarak- KULLANAMIYOR! Yani sadece defter tutuyor.

 

Sevabı günahı RAKAMLAYAN ALLAH! Rakamdan anlamıyor MELEK! Çünkü İLAHİNNAS sadece bize verdi >>> RAKAM BİLGİSİNİ, yani BİLİMİ sadece bizler rakam bilgisine bağlı olarak Fizik-kimya vb. teoremlerini kurabiliyoruz. BUNU ANLADIK MI?

 

İlahinnas ADI ile, Rabbimiz bize BİLİM yapma yeteneğini vermiştir (maymun, cin, şeytan ve melek bunu yapamaz). Bunu anlamamız yeterlidir. Burada bir soru yoksa ben KUL HEVELLAHİ EHAD'ı bağlıyorum: Kul+Hüve parantez dışındaki ana çarpan, ALLAH (aç parantez) EHAD ALLAH(üs...) KAPA PARANTEZ! Allah + Ehad + Allah; bunu anladık mı?

 

(1) gibi yazarsanız RAKAM olur. Böylece Allah'ın BİR isminin HİÇBİR MATEMATİĞİ olmadığını, yapılamayacağını anlıyoruz. O +1 Elif ötesinde MUTLAK BİR rakamıdır. Bizim matematiğimiz SADECE İLAHİNNAS'ın verdiği yetki ve DONELER ile yapılabilir: geçici 1 rakamını istersek ikiye böleriz olur: YARIM (çeyrek vb.); ama Allah'ın paranteze aldığı ve (1) diye yazdığı ALLAH(Ehad)ALLAH mutlak birini bölemez, çeyreğini alamaz, çoğaltamaz ve yok edemezsiniz. ALLAH'ın isimlerinden biri olan EL-EHAD ismi budur! Yani siz ihlas'ı okurken ÖYLE BİR (1)'den söz ediyorsunuz ki, o namazda gözyaşına boğulmamız lazım.

 

VAHDANİYET nedir? Allah'a gelin gidip birlenmek mi, Allah ile bir olmak mı? HİNT nirvanacıları da böyle diyor! "Enel HAKK" nasıl diyebiliriz? Bir tevbe de bunun için!

 

EHAD >>> BİR. Neden bu kadar basit gösterilmiş? Buna şaşırmayınız. ALLAH >>> ADI DA >>> ÇOK BASİT değil mi? Yani hepimizin günlük hayatta ağzında sakız ("Allah belanı versin" gibi). EHAD da ALLAH kadar "BASİT" görünüp de EN ZOR KAVRAM olandır. Ehad bildiğimiz B+İ+R demek, ne kadar basit değil mi? Ama onu İhlas içinde böyle basit düşünmeyin.

 

Arapça El Ehad >>> PAZAR günü demek. İsneyn Pazartesi, Salase Salı (bir iki, üç diye gidiyor). EL EHAD (pazar) ile EL EHAD >>> ALLAH'IN yüce ismi ne kadar AYNI DURUYOR, bu doğru mudur? Putperestlik döneminde bunlar normaldi. Ama MADEM kitap geldi ve orada Allah'ın BİR TEK (önceki dinlerde üç falan) olduğu RESMİLEŞTİ, derhal pazartesi adını (tıpkı 6. güne CUMA demeleri gibi) DEĞİŞTİRMELERİ gerekiyordu. EL EHAD = PAZAR günü!!! Komik mi, değil mi? Cumayı değiştirdiniz madem, PAZAR gününü niye ismen değiştirmediniz?

 

<> Güneş tanrısı'ndan sunday, sonntag, Ay tanrısından mon day monn tag...

 

Evet! SEPTEMBER >>> 7 ay, october >>> 8, november >>> 9, december >>> 10 (yabancı takvimlerde Nevruz ile aylar başlıyor: mart ilk ay)...

 

Şimdi de WAHİD kelimesini inceleyelim. Ehadün Wahid >>> ALLAH'IN ÖTEKİ İSMİ! Bilmem sizin 99 tabloda El WAHİD ismi var mı? V ile başlayan isimleri yazar mısınız? (W = vav)

 

<> EL VALİ               <> EL VARİS                       <> EL VASİ               <> EL VEDÜD         <> EL VEHHAB

 

<> EL VEKİL            <> EL VELİYY          <> EL VACİD           <> EL VAHİD

 

EVET EL-VAHİD! O da BİR DEMEK??? Ehad ile Vahid'in farkı nedir? Ehaddiyet ayrı, Vahdaniyet ayrı şeyler. Allah neden İhlas'da VAHİD adını kullanmamış, Muvahhid olmayı dilememiş, EHAD demiş, VAHİD dememiş?! Sizi yormadan ikisi de aynı şey gibi ama, BİRİ ALLAH'IN BİRLİĞİ (tekliği) EHAD ise TEK OLUŞU (tekilliği, singularity, matematik imkansız bölgede oluşu) biri TEKLİK sırrı; öteki de TEKİLLİK sırrı… Bu farkı da anladık mı?

 

Allah'ın İhlas'da TEK + tekil + ünik oluşu var. Vahid herhangi bir'dir: örneğin TUR dağında tecelli eder. Ama Ehad'a kimse ULAŞAMAZ, O erişilmez matematik imkansız bölgededir. Allah sizlere VAHİD olarak lütfedip GELİR, ama siz gidemezsiniz EHAD makamına! Orası Mir'ac'da Resulullah'a bile YASAKLIYDI! İşte bu yüzden VAHDANİYET denen FELSEFELERİ terk ediniz, bırakınız.

 

Artık DABBET KUR'AN'I OKUYORSUNUZ! Allah'ın zatından başka FEYLESOF istemeyin, şirk olur. Ehad'a VAHİD adını düello ettirtmeyiniz...

 

Böylece bu saate kadar geldiğimiz nokta "(Kul hariç) HÜVE+ALLAHÜ+EHAD" idi. Devamında "ALLAHÜSSAMED..." ve sonra kapa parantez EHAD diyerek bu sureyi ÇARŞAMBA GECE chatinde bitireceğimizi umuyorum candaşlarım.

 

***

 

(Acıktım, kendime bir sandviç yapıp geliyorum). İki dilim TAŞFIRIN ekmeğine bir adet LİGHT eritme peyniri sürülür! Araya ayrıca URFA peyniri ve dilimlenmiş domates konur. Üç yaprak da maydanoz. Bir de acı sivri biber! Yanında da Hüüüp (Chatlerin vazgeçilmez yakıtı çay denen büyük nimet). Pratik ve hızlı olarak hızla bitirilir. Bitti bile. Şükredilir. Sonra sorular okunur:

 

***

 

Peygamberler -  Ahlak - İman - Kulluk

 

<> ALLAH adıyla işaret edilene İMAN ile bu ayette geçen İLAHİ'n-nas'a İMAN'I nasıl anlamalıyız?İkisi de AYNI KİŞİDİR.

 

Rahman ve Rahim ZATI aynıdır, TEK ALLAH'tır, iman iki kez iman edilmelidir. (Atanızdan gördüğünüz ile burada okuduğunuz iki AYRI imandır). Birinci iman YANLIŞ ise, ikincisi onu doğrultur. İlahinnas = ALLAH... ve tüm isimleridir.

 

<> Nasr-3 "artık Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlamasını dile! Muhakkak ki, O, çok bağışlayandır!" Neden istiyor Allah resulden bunu?

 

Çünkü, Resulullah 228 bin peygamberden BİRİDİR. İbrahim atamız gibi değildir, ATANMIŞTIR! Atanmış'ın yaptığı en küçük hareketler bile göze batar ve başa kakılır. Bir körü aşağılaması gibi. Ben görme özürlüler derneği başkanı olsaydım ve o dönemde yaşasaydım, Resulullah'a (imanıma rağmen) BENDEN çekeceği vardı! Protesto ederdim. Ben ederim (Hanif zaten protestanttır). ALLAH'a emanet olunuz (Protestant = Protestocu / Sivil halk örgütü nümayişçisi de demek).

 

Resulullah'ın ÖRNEK alması gereken İBRAHİM (atanmamış tek resul) iken, yani onun tahkik ve mutmainlik yollarını denemesi ve Allah ile DOST olması gerekirken, çok evlilik ve evcimenlik sürekli toplantılar halinde olması nedeniyle ikazlar alıyordu. Mesela bunlara karşılık "Sadece sana mahsus olmak üzere gecenin bir yerinde kalk ve namaz kıl" ayeti boşuna gelmedi! Çok evliliğin getirdiği bir rehaveti vardı Resulullah'ın. (Kİ BUNA RAĞMEN, İÇİMİZDE EN YÜKSEK AHLAK SAHİBİDİR -bundan kuşku bile duymayınız-. O'na canım feda olsun, selatüselamlarım her namazda ve dışında onunladır, o benim efendimdir).

 

Allah resulüne -çağdaşları olup da- İTAAT ETMEYEN bizden değildir. (Çağ dedim, çünkü şimdi Sünneti Muhammedi ve Hadis denen Emeviye dini var)Ö Artık bu çağ ve din, O ÇAĞ ve din değil ki. Ayrıca Resulullah'ın dini KEMALE ermemişti. Allah'ımız O'nu İBRAHİM gibi HANİF olmaya, az müşriklik yapmaya emir çıkarmıştı. Ne zaman KEMAL oldu? Yanıtı şu ayette: "Ekmeltü..." = Kemale erdirdim: Kafirler bugün SİZİN DİNİNİZDEN ümidi kesmişlerdir. Onlardan değil benden korkun. Bugün sizin üzerinize dini KEMALE erdirdim (ekmeltü burası) bundan Razı olup adını da İSLAM (Barış) koydum! (Maide 3 içinde bir bölüm)

 

<> "elyevme yeissellezıne keferu min dıniküm fe la tahşevhüm vahşevn* elyevme ekmeltü leküm dıneküm ve etmentü aleyküm nı'metı ve radıytü lekümül islame dına" >>>

 

<> Kur'an'ın son ayeti...

 

Evet gerçekte son ayet. O gün KEMALE erip olgunlaştı Resulullah! O güne kadar İslam karşıtı muhalifleri Resulullah'tan ÇOK TAVİZ almışlardı (bu bir zayıflıktır).

 

Tek tek insanları müslüman yapmak için görülmemiş tavizler veriyordu. (Abese suresinde Ebu Süfyan'a dalkavukluk için Maktum'a abusluk yapması bir TAVİZ örneğidir. DİNDEN TAVİZ VERİLMEZ).

 

Allah NASR ile O'na artık tek tek insanların değil; kabile kabile akın akın MÜSLÜMANLARIN geleceğini haber verdi. Resulullah bunları göremeden vefat etti (son sureydi bu). Ve Allah O'nu ve bizleri o gün KEMALE erdirdi. Kemaleyn gibi çifte kemal sahibi olmak da GÖZDEN KAÇAN (hani "umulur ki" ayeti var ya)… RESULULLAH İSLAMİYETİNİ, İBRAHİM MİLLETİ HANİFLİĞİ ile kemale erdirenlere MÜJDE veriyordu ayet! BU MÜJDENİN MUHATABI BİZİZ! Çünkü "SENİ KEMALE ERDİRDİM" demiyor ayet, "SİZLERİ" diyor. Ali İmran 104, 110 ve 103 ila 115 ayetler.

 

Allah buyuruyor: "Müslüman olarak Canverin! Ama..." deyip ekliyor: "İçinizden iyiliği (hanif dini) emredip bu bozulacak İSLAMI (her din bozulmak için yaratılmıştır -haniflik dışında- KÖTÜLÜKTEN men edecek bir GRUP çıkmalıdır... Yani MÜSLÜMANLAR içinden BİR EKSTRA grup ayrılmalıdır" diyor Allah! O sizlersiniz! SADECE SİZLER. Anneniz babanız eşiniz değil, SİZLERsiniz. Onlar da SİZLERE katılırsa felah bulurlar, yoksa felaket gelir.

 

<> Kul kelimesinin açıklaması soru olarak sırada mı acaba? Buradaki kul, De ki manasında olan kelime kulluk değil. 1-De ki: "Sığınırım insanların Rabbine, bu ayetin başındaki mesela

 

"KALE" >>> "SÖYLEMEK" demek, "duyurmak" demek. "KUL" >>> "EMİR KİPİ" olarak "DE Kİ, SÖYLE Kİ" demek. Kul (köle gibi değil) ama ABİD olarak ayrı bir kelime. Türkçede HİÇ KULLANILMAYAN ve "Kul-köle" diye takım oluşturan kelime yanlıştır, kul-köle, pul-para der gibi. Pul başka, para başka; kul başka, köle başka. Allah'ımız bizleri KÖLE yapmaz ve bizi böyle aşağılamaz. ÇALIŞANLARA MEMLUK (bayan ise memluke) demektedir. İşverenlere de Malik (patron, işyeri sahibi) demektedir.

 

KÖLE kelimesini saptırtan sadece siyonizmdir. Bireysel tek tek köle edinmez. TÜM DÜNYAYI KENDİSİNİN KÖLESİ gibi görür. Globular ekonomi imparatorluğuyla her milleti kendine KÖLE eden bir yapıya sahiptir...

 

"KUL" (De ki) kelimesine gelince, bunun için bir gün oturup KUL (ile başlayan, Kala vb. değil) girişli tüm ayetleri yazıp dökersek, o KUL kelimesinin SIRRINI çok net ve çok uzun anlatmış olacağız, Allah inşaa.

 

EHAD kadar uzun bir konu...

 

Hans von Aiberg, 19/08/2003