Sohbet n° 171 - Tarih: 15 ağustos
2003
<> ve [] ile başlayan kesimler
Aiberg'e ait değildir. [] ile başlayan kesimler sonradan eklenmiştir.
Okurken karşılaştığınız her türlü
sorunu/hatayı vb. shahoneen@yahoo.com
adresine bildiriniz.
Hoşbuluşturan
ES-SELAM'a hamd ve tüm candaşlara
selam selam. Haftasonu sendromu (misafir akını) nedeniyle istemeden
chat'i gündüz yapıyorum. Misafir ne olursa olsun, sizlerin "tutAmadığınız"
oruçlarınızın kefaretini öder. (Zaten rızkıyla
geliyor;).
Salat
Dua Namaz Selam
<> MeAllerdeki tutarsızlıklara
bir örnek göstermek üzereydik ki sen geldin. "Şu ayetleri yazabilir
misiniz: Baqara 157, Baqara 238, Tevbe 99, Hac 40" demiştik. Ama
Y.Nuri Hocanın meAlinden. Yaşar Nuri, dört ayette de SELAVAT
geçmesine rağmen; birini SELAM, birini DUA, birini NAMAZ, birini HAVRA
olarak çeviriyor:)
SALAT = DUA, Salavat ÇOĞULU.
"Selatü selam"
>>> SELAM VE DUALARIMLA
demek (iyi ezberleyelim). "Selam+dua"
ediyorsunuz dostunuza. Yani BARIŞ
ve ESENLİK diliyorsunuz. "Ekıymetüs
selat"tan BAŞKA hiçbir selat NAMAZ değildir. Bunu da iyice
ezberleyelim. Selat tamlamasız ise/ikame edilmiyorsa >>> SOYLU DUA demektir (abdest ve namaz
gerektirmez). Selat ASLA selam demek
değildir.
<> Salat'a DUA demeyelim sonra yanlış
anlaşılıyor ve başka yerlerde aleyhimize kullanılıyor.
<> 2-157: İşte böyleleri üzerine
Rablerinden selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır
iyiye ve güzele ermiş olanlar.
<> 2-238: Namazları ve orta namazı
koruyun.Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin.
<> 9-99: Çöl Araplarından bazıları
da Allah'a ve Ahiret gününe inanır, harcadığını Allah
yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesile edinir.
Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık
vesilesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok
affedici, çok esirgeyicidir.
<> 22-40: Onlar sırf, "Rabbimiz
Allah'tır" dedikleri için yurtlarından çıkarıldılar.
Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla
defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çokça anılan
manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler her halde yerle bir
edilirdi. Allah, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Allah
elbette Kavi, Aziz'dir.
Salat DEĞİL
SELAM (şalom), daha sonra
"abdesthane" der gibi
"selamhane = havra" biçiminde kullanılmış.
(Salt yahudiler bunu kullanır. YNÖ ise bunları bilmez).
"SALATı VUSTA" Tarafeyn denen İKİ NAMAZI ortasından
ayıran ORTALAMA/VASATİ,
AYIRAÇ (gölgenin en kısa olduğu an) demektir.
Meal
- Dilbilim
Dilbilimciler ve mealciler ATIYORLAR! Ben
istesem de ATAMIYORUM. :(((
Geçenlerde
onu konuşuyorduk: mealciler/filologlar -çok biliyorlar ya- adamın
biri (prof) tutmuş, Atatürk'ün koyduğu AY isimlerini, "Süryanice"dendir
demiş. Oysa Tahsin Mayatepek
bunları Atatürk'e vaaz etmiş, Atatürk de bunlardan bazılarını
12 ay isimlendirmede ÖNCÜ olarak
kullanmış. Örneğin UÇMAK
= Turanca Cennet.
<> Temu/Tamu demiştik.
TAMU = İlk hali TAMUZ. Tamu nedir? Turanca Tamu?
<> Cehennem.
Evet!
Karacaoğlan bile der ki "Canı Tamu'ya varası!" (Beddua): CEHENNEM ve sıcak demek... Temmuz biçimiyle (Tammuz
>>> Sıcaklar) demek.
Bunu Süryani nereden bilsin? Bilse KENDİLERİ kullanır İDİ! İşte
meallendirirken, kendine güvenemeyenlerin sonu budur. Açar başka bir SEARCH, oradan (eskilerden) mukallitliğini devam ettirir, buna
göre meal yazar-çizer. Okuyan da ister inanmaz ETKİLENİR veya doğrudan inanır.
İçinde
teknik-pozitif bilim YOĞUNLUĞU olmayan hiç bir MEALE inanmayınız.
Tarikat şeyhi evliya efendi'den
nakille yazılmıştır. ALLAH'tan nakil değildir. Kendi
yorumudur. Oysa bizLER böyle
yapmıyoruz: İLİM yoğunluğundan
çıkan AYRINTILARLA destan gibi meal ve/veya TEFSİR
yazıyoruz. FIKIH denen mezheb HUKUĞU, hadis, sünnet
vb., bunlardan HİÇ ETKİLENMEDEN, "Allah'ın AKLINDAN NE GEÇİYOR???", bunu anlamaya
bilenmiş ve soyunmuş olarak yazıyoruz.
Ağzı
olan HERKES meal/tefsir diye konuşuyor,
BİR ALLAH HARİÇ! Önemli
olan ALLAH'ın DEMEK İSTEDİĞİ!...
Wemb
vs Vamp
<> Yunus-73 Bunun üzerine, onu yalanladılar.
Biz de onu ve "FULKİ" içinde onunla beraber bulunanları
kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları
da batırıp (HAVASIZ ORTAMDA) boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların
sonu nice oluyor! >>> Yalanlanan MEHDİ mi?
ÖNCESİ ve sonrası lütfen... (72-74).
<> Yunus-71: Onlara Nuh'un haberini de oku!
Hani, toplumuna şöyle demişti: "Eğer benim konumum ve
Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa artık
ben, Allah'a dayandım. Siz de ortaklarınızla bir araya gelip işinize
bakın. Yapacağınız şey size bir kaygı da
vermesin, hükmünüzü bana uygulayın. Ve bana fırsat da vermeyin."
- 72: "Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim
ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan
olmam emredildi." - 73: Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu
ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları
yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp
boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor! -
74: Nuh'un ardından birçok resulleri daha toplumlarına gönderdik.
Onlara açık-seçik kanıtlar getirdiler. Ama onlar daha önceden yalanladıkları
şeye bir türlü inanmadılar. Azgınlığa sapanların
kalplerini biz, işte böyle mühürleriz.
Koloniler
(Tarih geleCEKte de tekerrür edecek
bir TEKRAR'dır). Burada
bildirilen düzen WEMB'dir (Karşıtları
olanlara VAMP deniyor). WEMB'i DERUHTE eden, Protestant
islam statüsüne uyarlayan MİGHTY.
Ve WEMB düzenini bulan-veren-öğreten
de İLK HANİF ÇEKİRDEK'tir.
WEMB düzenini bulan BİZLERİZ. Mighty sadece yaptırımcısı/uygulatıcısı.
WEMB members (12 tane)
bunlara WEMBers, her birine Wember deniyor. Asilere ve karşıtlara
ise VAMP ve mensuplarına VAMPyr deniyor. (Kendileri bu adı
almışlar -ne de olsa satanizm hiç ölmeyecek-).
Haniflik
<> Buradaki meal doğru mu? "Bana,
müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi."
EVET, Resullerin BİRİ HARİÇ tamamına
"Müslüman" olmaları EMREDİLMİŞTİR. Bu
istisna kişi RESUL değil
iken resul olan Allah dostu İbrahim
(milletimizin atası). O günden sonra ALLAH'ımız,
izleyen peygamberlere "Müslüman+HANİF" olmayı
önermektedir. Buna Resulullah da dahil!
O da (zaten müslüman) AMA İLLA Kİ
(Atası İbrahim gibi) HANİF
olmak ile emrolunmuştur.
<> Aynı ayette müminlerden (104) ve
hemen ardından HANİF (105) olması da emrediliyor.
İşte
zaten PEŞPEŞE diyorsun.
<> Yunus-104 De ki: "Ey insanlar,
benim dinimden kuşkuda iseniz, ben sizin Allah'ın berisinden kulluk
ettiklerinize kulluk etmeyeceğim. Tam aksine ben, sizin canınızı
alacak olan Allah'a kulluk edeceğim. Bana, müminlerden olmam
emredildi." - 105: Şu da emredildi: "Yüzünü, Hanif dine çevir.
Sakın müşriklerden olma!"
Yunus(as)
İbrahim'den sonra ve onun soyundandır. Ali İmran 104 ve 105'i de
yazınız lütfen. (Ayet ayeti açıklıyor).
<> Yunus-104 İçinizden hayra çağıran,
doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik
belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere
erenler işte onlardır.
<> Yunus-105 Kendilerine açık-seçik
kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde
parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.
FIRKA (tefrik+a vb.) karşısında
ise HANİF'lik adına duran ŞU: AYETTE GEÇEN FULKİ
(türevleri Falik, Fallak, Mafluk vb.) bilen var mı?
<> Evet, ayette FULKİ diyor GEMİ
(bahri) değil; yani belli yörüngelerde hareket eden koloniler, yani geleceğe
dönük. Felek ile ilgili mi?
EVET FELEK ile ilgili. Hem de FELAK (kalın K ile ilgili). Bahri gemi demek (Arapça). Sanskritçe
SAFİNE (denizde yüzen). İFLAK >>> HAVADA YÜZEN!
YÖRÜNGESİNDE YÜZEN. Örneğin İflak
doşi VİMANA (Vimana havada
yörüngesinde).
<> Yasin-40, Enbiya-33
Tamam!
Veya konu devamı soru var mı?
Allah
matematiği - Külli şey'in - Sonsuz ihtimaller - Elif noktası - Allah'ın sıfatları
<> Son chatteki son kısmı yazıyorum:
Konu şöyle: Benim en son kaldığım yeri hatırlatıyorsunuz,
Kİ ELİF noktalarını anlatacak, sonra da EHAD >>>
MUTLAK BİR'e ulaşacaktım. Böylece Kul Hevallahü EHAD cümlesini
bitirecektik. Sonra da "Allahüssamed" (Tek kutupluluk/monome)
Singularity'sini. Sonra da mutlak bir'in niçin dört işlemi yapılamayacağını
(Lem yelid velemyuled) ve devamını anlatacaktım.
Şimdi
oldu;). KÜLLİ ŞEY*İN'in,
YANİ SONSUZUN içinde yer
alanların her biri sıfırdı
ve bunun İKİ KATI olan da
+1 ve -1 diye ÇİFT KÖKLÜ CEBİRSEL
kökleri vardı. (Bunlara matematik dilinde X1, X2 diyoruz. X = 0
olduğunda x1 ve x2 iki kökü de vardır. Çift köklü denklemleri anımsayınız).
ŞEY nedir? Her biri bir İHTİMAL olan sonsuz
ihtimaller... Allah sürekli bu
ihtimalleri yaratır: NE ZAMAN
BAKSAN, ALLAH HER AN BİR YARATIM İÇİNDEDİR" ayeti
uyarınca... "ALLAH NURUNU
TAMAMLAYACAKTIR" ayetini de hatırlayalım.
Allah
sonsuz kudretinin içinde sıfır
kadar yer bile tutmayan SONSUZ ÖZENERJİSİYLE,
TÜM İHTİMALLERİN içerdiği ENERJİYİ (ennoorgy
= enurji) tamamlayacaktır. Sonsuzda-bir her ihtimalden mutlaka bir
EVREN yarattı ve/veya yarataCAK!
Tüm
ihtimaller ONDAN kaçamayaCAK! "Allah'ın benden haberi yoktu, ben kaçtım"
dedirtmemek için, Allah tüm ihtimalleri YARATIYOR,
YARATACAK ve YARATTI... Her bir ŞEY
= ihtimal tek başına bir BİGBANG
(Akdelik) NUR'un değerinde... Ve Allah SÜREKLİ YARATIM
içinde... Durmakzısın...
Bizimki
gibi nice EVREN+ler varoldu ve sonra
kıyamet gördü... Bizim ki SONSUZDA-BİR
İHTİMALİN yarattığı evrenlerden
sonsuzda-biri, sadece biri! Onun büyüklüğü sizi şaşırtmasın,
Allah'ımız bundan SONSUZ
tane daha yaratımda... Şaşırmamız gereken Allah'ımızın büyüklüğü,
azameti, kudreti, yüceliği...
Ve
Aşağı misal alemi (Süper uzay) bu sonsuz adet evren ile
dolu. Bizimki de ORADA (biz aslında
süper uzaydayız). Süper uzaydaki
İHTİMALLERİ (sonsuzda-bir
şeyleri) bir tavla ZARINA
benzetmiştik ve demiştik ki, bu zarın 6 değil SONSUZ yüzeyi var. Her bir yüzeyi = İHTİMAL
mutlaka GELECEKTİR. Bunun için
ayet: "Allah sürekli YARATIM
içindedir" diyerek tüm ihtimallerin tek tek birer devasa evren
olarak yaratılacağını bildiriyor.
Bunları
daha önce de yazmıştık zaten. Demiştik ki: "Yukarı misal alemi = HYPER UZAY gerekli". Niçin gerekli? Çünkü
Süper uzayda "Sonsuz yüzlü zarı
her ihtimal için BİR KERE atıyoruz". Hyper uzay demek:
"Sonsuz yüzeyli zardan SONSUZ tane
var" demektir. Yani yukarı
misal aleminde sonsuz tane Aşağı
misal alemi vardır! Demek ki sonsuz
yüzeyli zardan BİR TEK değil;
SONSUZ TANE varmış!
Pekiyi
bunun üzerindeki Aiberg-Sarfatti Uzayı
nedir? Bu da sonsuz yüzeyli sonsuz tane
zarın bir kere değil; SONSUZ kez atılmasıdır. (LEVHİ MAHFUZ bu anlamda dev bir matris kübüdür). İşte bu noktada ALEPH (elif) noktalarına, Cantor-Hilbert
sonsuzluk kulesine yani sonsuzun
sonsuz kez sonsuz ile çarpılması olan BİTEN sonsuzun üzerindeki +1 sayısı... Buna Elif noktası diyoruz. Şimdi
yanlarında kitabım (Sonsuzluk
kulesi ikinci cilt) olan var mı? Fihristten ELİF noktalarını bulmanızı rica ediyorum. Şimdi
oradan copy paste yapmanız mümkün mü?
<> ELİF NOKTALARI:
Matematiğin yasaklamayıp, var dediği her şey evrende vardır
ve beklenmelidir (gözlemlenmesi umulmalıdır), eninde sonunda
bulunacaktır. Matematik gerçekliğin olduğu yerde hemen GEOMETRİ
de vardır. Geometri, matematik olayı boyutlarla çizenek haline sokar.
Fizik ise geometrinin dinamik yasalarını belirler ve böylece keşif
ya da bilimsel bulgu ortaya çıkar.
<> Şimdi bu
matematik buluşun sonuçlarını hep birden göreceğiz:
Cantor'u izleyerek "Müslüman Zig-Zag üyesi" L.J.Borges, sonsuz ötesi
bu noktanın geometrik tanımını yaptı. Cantor'un
matematiğinin, Hilbert uzayı ile birlikte geometrisi kurulmuştu.
Arjantinli Borges, müslümanlığın coşkusuyla, sonsuz ötesi
noktasına (Aleph) ELİF noktası adını verdi. *
<> * Borges, 1987 başında
vefat etmiştir. Vasiyeti ve gizli müslümanların sözleşmesi uyarınca
ülkemize defnedilmiştir. Elif noktasını "The Aleph"
isimli kitabında yayınlayan Borges'in ülkemizde "Yolları
Çatallanan Bahçe" ismiyle yayınlanan bir diğer eserinde
"Zaman Yolculuğu" işlenmektedir.
<> Elif noktası
evrenin son sayısı olan sonsuzdan da bir fazla büyük olan, sonsuzun
ötesindeki bir tek sayıdır. Bir sayının Elif ile çarpımı
ya da bölümü yine kendisini vermektedir. Süper Uzayın yaratılışı
bu Elif noktasından başlamaktadır. Bu noktada bulunan bir
gözlemci "tümden ve gerçek" olarak bütün yaratılışları
görür. Böyle bir noktada olan BİRİ, her şeyi düzenler ve
yapabilir. Bu noktada evrenin bütün coğrafyası, tarihi ve geleceği
yer almaktadır. Çünkü bu sayı evrendeki her şeyden büyüktür.
<> Örneğin evrende
sonsuz tane "ihtimal" vardır ve ELİF bütün sonsuz
ihtimallerin tamamından büyük olduğu için, ihtimalin sıfır
olduğu ya da ihtimalsizliğin hüküm sürdüğü bir noktadır. Bu
noktada artık evrenin ihtimal hesapları, sonsuz sayıda evren
olasılığı yoktur. Bu noktada evren nasıl düzenlenmişse,
kalan ihtimalleriyle birlikte o noktadan her şey türemiştir. Paralel
evrenler, evrimler ve akla gelebilecek her şeyin aratılışı
bu noktadan düzenlenmiştir.
<> Elif noktası
Süper Uzayın, rüylar alemi olan Misal aleminin de yaratıldığı
bir noktadır. Tıpkı Big Bang'in "aknoktası"
gibidir. Elif noktasının kanıtı, maddeci bilim adamlarına
öyle bir darbe vurmuştur ki, sonsuz ötesinden sonlu ve kısıtlı
bu evrene bakış açısı, bize, ALLAH'ın MÜTEKEVİN
oluşunu (yaratmasını) temsil etmektedir.
<> Elif noktası bizi
yeniden yaratacak başlangıç, temel plandır. Sonsuzdan büyük olduğu
için evreni dışarıdan kavrar. Sonsuzda birden de küçük olduğu
için aynı zamanda bizi içeriden de kavrar ve sabit, kesin, determine fizik
yasalarıyla varlığımız TÜMDEN ve GERÇEK kurgusuyla
konumunu oluşturur.
<> Elif noktası için
bir "yer" gösterilemez. Çünkü tam sayı olarak kainattan büyük,
sonsuzda bir kesir olarak da her şeyden küçüktür. Uzayda bir yerde, yanıbaşımızda,
kalbimizin içindeki sır'da, beynimizdeki özel kanalda, şu duvarın
ardında, soluduğum hava molekülünün içinde, kuyruk sokumumuzdaki
kemikte, kaburga kemiği arasında, yediğimiz ekmeğin içinde
veya her şey onun içinde... Bu durum "Belirsizlik İlkesi"
yüzünden değildir.
<> Elektronun konumunun
ve hızının belirlenemeyip, bir ihtimal küresi oluşturduğumuzda
bu istatistiksel kürenin yüzeyinde, "her an, her yerde olabilir" dediğimizi
hatırlayalım. Bir karadeliği de çevre etkilerinden tanırız
ve tekillik noktasının yerini saptarız. Ama Elif noktası
böyle tanınmaz ve yeri için bir ihtimal aralığı verilmez.
Tüneller de, bir cismin sonsuza dek bir uzayda kapalı kalmaması
nedeniyle, sıçrayacağı başka bir yer için yaratılmıştır.
<> Tünellerin "her
yerde" olduğunu söyleriz ama "nerede" diye özel bir soru
soramayız. Elif noktası gerçekten her yerdedir, her şey Elif
noktasının içindedir. Tersine, Elif noktalarında
"kesinlilik" yasası vardır. Çünkü Elif noktaları,
sonsuz tane ihtimalden de BÜYÜK olan TEK İHTİMAL'dir. Buna, ihtimalin
tek oluşu ya da ihtimalsizlik ya da ihtimalin sıfır olduğu
TEK DETERMİNİZM olarak bakabiliriz. (Sonsuzluk Kulesi 2)
Elif noktası evrenin son sayısı olan sonsuzdan da bir fazla büyük olan,
sonsuzun ötesindeki bir tek sayıdır. Bir sayının Elif ile çarpımı ya da bölümü yine
kendisini vermektedir. Bu cümleye dikkat ediniz. Bu HOLOGRAMIN sırrıdır. Evrende hangi şey veya
eşyayı alırsanız alınız, onu ELİF ile çarptığınızda O ŞEYİN TÜMÜ (tüm hologramı
ile bütün evren vb.) ortaya çıkmaktadır.
Böylece
Elif noktası sonsuz x sonsuz x sonsuz'dan +1 büyük olmaktadır. Elif noktasından
KAÇ TANE VAR? Yanıtı elif'in sayısının elif ile
çarpımı kadar! Yani elif n+1 bir ELİF daha var. Elif noktalarını kendileriyle çarpıyorsunuz
ve o dahi SINIRLI! İşte Külli şey*in >>> ELİF noktalarının ta kendisidir.
Allah'ın
ŞİRKİ/ortağı
değildir. Çünkü elif kez elif olmasına rağmen "SINIRLI" kalmıştır.
Külli şey*in KENDİNİ YARATAMAZ! YARATICIYA, yani elif kez elif+1 denen SAYIYA ihtiyacı var.
elif kez elif+1 >>> Allah'ımızın dört işlemi
yapılmayan matematiğinin ta kendisi ve en önemlisi de Allah'ımızın
EHAD ismidir. Bu öyle BİR (1) dir ki, Sadece ALLAH'ın
rakamıdır. Sadece Rabbin
RAKİMİ ve dört işlemi yapılmayan MATEMATİĞİ'dir.
EL-EHAD (AL-AHAD) adını şimdi
kavradık mı? "Kul HÜve
Allahü EHAD... Bu EHAD'ı
kavradık mı? Şimdi dört işlem için CİFİR şifrelerini
oluşturalım ve test edelim: Allah'ımızın 114 isminden ELİF ile başlayanları bulunuz. (Başta Allah, El
Evvel, El İlahinnas vb. AYN ile
başlamayacak, ELİF ile başlayacak).
<> Allah, El Adl, El Afüvv, El Ehad, El
Ahir, El Alim, El Aliyy, El Asim, El Azim, El Aziz.
Adl,
Afivv, Ahir, Alim, ve kalan hepsi ELİF
değil AYN. Ahid de, Ahir de ayn
ile başlıyor. Bunlar sıfatları ve devam edelim.
<> EL EBED, EL EVVEL
Bu
ikisi doğru, ELİF ile başlıyor.
En başa EHAD'ı koyuyoruz. Allah, Ehad, El Evvel, El İlahinnas. Bunlar DÖRT direk/dört işlem
esmalarıdır. Hepsinin ilk harfi 1 rakamı = ELİF'tir. ALLAH BİR adet, EHAD BİR
ADET DEMEK. EN EVVEL OLDUĞUNDAN YİNE MUTLAK BİR demek. Bu üç
direğin DÖRT İŞLEMİ
YAPILAMAZ!
Gelelim
dördüncü direğe: işte onun adı İLAHİNNAS'tır ve dört işlemi yapıldığı
için bu adı vermiştir. 114. surede geçen İLAHİNNAS = İNSANLARIN ilahı demektir. Bu ismi
hiç düşündünüz mü? Niçin Allah bu ismi DÖRDÜNCÜ DİREK olarak kendine ALMIŞTIR?
<> Ahir de Elif ile yaziliyor el aahir diye
Ahir
mi, ahir mi? İyice kontrol etmeliyiz. Arapça bilenler hemen baksın
lütfen. Kaldı ki, Ahir değil
MUAHHAR/Muahhir Allah'ın adıdır. (Ahir sıfattır, Muahhir
isimdir ve M ile başlamaktadır). Kontrol ediniz lütfen! Allah'ın
bu adını bulunuz.
<> Hadid-3. Evvel'dir O, başlangıcı
yoktur; Ahir'dir O, sonu yoktur; ZAhir'dir O, her şeyde belirir; BAtın'dır
O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir o.
<> Huvel'evvelu vel'ahıru vezzahiru
velbatınu ve huve bikulli şey'in 'aliymun.
EL EVVEL (isim),
Ahir (Sıfat). Muahhar
kelimesini bulunuz >>> O İSİMDİR!
<> Evvel'deki ELİF
Evet.
Ahir'deki?
<> o da elif
SIFATTIR. Diyorum ki, Muahhar'ı bulunuz.
Allah'ımızın böyle bir İSMİ
var. (Ahir sıfatıdır)
<> Harf elif ancak üstündeki üstün değil,
AYN harfi için kullanılıyor.
Tamam
bunları biliyorum. Ben Muahhar'ı
istiyorum. Pekala şöyle diyeyim: Allah'ın M ile başlayan
isimlerini yazınız.
<> ...EL METİN, EL MERCİİ,
MEVLA, EL MUAHHİR, EL MUKADDİM, EL MUHİYT...
EL MUAHHİR, buldunuz işte (Muahhar
da deniyor). M ile başlıyor. Ve dikkat ediniz: MuAhhar arapçasında
ELİF mi var ayn mı? (Hamzelif = AYN okutur)??? Mutlaka chatlere bir ARAPÇA bilen katılmalı, çooooook zaman kaybediyoruz.
<> muahhar m waw üstünde hemze kh ve r ile
yazılır
Hemzelif
ne okuTur? (Elif üstüne ayn'ın sola bakan yarım ay gibi küçük bir işareti
konur buna Hemze(lif) deniyor).
<> burada waw üstünde hemze var evet ayn
gibi yazılıyor hemze
Demek
ki AHİR-muahhir ikisi de ELİF
değil! Şimdi konuya dönelim.
<> ok ilahinnas
Evet
İlah (Allah gibi) ELİF ile yazılır (Ayn
çatlatılmaz). EVVEL-EHAD-ALLAH
isimlerinin MATEMATİĞİ
yoktur. Çünkü bu üç direk >>> elif
kez elif+1'in BİR'idir.
Yani evrende sayabileceğiniz o sayı yok. O sayı daha ulaşılamadı,
hatta yaratılmadı = HEP VARDI.
Allah +1 sayısından sonra "Külli şey*in'i yarattı
>>> Elif kez elif demektir bu... Bundan da Külli ŞEY'i yarattı
>>> ELİF demektir. Ondan
da "Şey kelimesinin çoğulu ve BELİRLİ/yaratılmış olan biçimi olan EŞYA"yı yarattı. Eşya
da sonsuzdur, ama Elif sonsuzundan küçüktür.
Eşya
iki türdür:
1. NESNE (NE sorusuna yanıt);
2.
ÖZNE (KİM sorusuna yanıt).
Nesnel
olan CANSIZ; ÖZNEL OLAN DA CANLI.
Nesnel olan "Kün feyekun!"
dendiğinde "Ol" denir ve olur anında... Öznel olan ise bu nesnenin (mesela Adem çamuru cansızdır) CANLANDIRILMASI için, yani OL emrinden sonraki AŞAMA olan "RUHUNDAN ÜFLEDİ" (Bigbang OL'duruldu ama ANİDEN ŞİŞMESİYLE
>>> CAN VERİLDİ).
Nesne
veya Özne olsun, her ikisi de EŞYA'dır
ve sonsuz ihtimal gereği sonsuz tane vardır. Ama ŞEY*İN >>> Elif sayısı kadar vardır.
KÜLLİ ŞEY*in ise
>>> ELİF KEZ ELİF
SAYISI KADAR VARDIR. Burada son rakam ile EŞYA (yaratık) bitiyor. elif kez elif üzerine +1 yazdığınızda: işte
EHAD ismi ortaya çıkıyor.
Kul
hüvallahü EHAD sırrı
bu... Gelelim niçin İLAHİNNAS?
İnsanların İLAHI???
Cinlerin, Meleklerin vb. de ilahı değil midir Rabbim? Niçin İlahincan demiyor? Niçin İlahilmelekut demiyor? SADECE İLAHİNNAS >>>
İnsanların ilahı
diyor... neden? (ilah da ELİF
ile yazılır)???
<> insan'a isimleri öğretti de ondan:)
Evet
yaklaştık: melekler SAYMAYI
bilmezler. Ayet der ki "İnanmazsan
sayanlara sor". Yani meleklere - muhasip meleklere... Bu ayete rağmen
diyorum ki: MELEKLER MATEMATİK
YAPMAYI BİLMEZ! Kendileri
matematiktir. (EBCED üzerine bir
ve sıfır dizgesidir). Melekler matematik yapmayı bilselerdi, bu
kez "Allah Adem'e İSİMLENDİRMEYİ/Eşyalara
isim vermeyi ÖĞRETTİ" ayetine melekler bu kadar şaşırmazdı.
Meleğin
adı 1, 2, 3, 4 olsun. Adem onun
KEHF'ini yapıyor yani matematik
işlemini yapıyor ve KODU
açıyor: Senin adın EBCeD
diyor -mesela-. Melek de buna şaşırıyor. Melek sıfır
sayısını bilmez! Sıfır ŞEY'dir. Adem "Beni
de dekode et bakalım!" diyen kıskanç Şeytan'a sen
"SIFIRSIN" anlamında
"ŞEY"sin diyor. Ve o
kategorinin adı ŞEY+TAN
kalıyor. SIFIRDAN (nötrino vesvese vb.gibi) yaratıldın
diyor. Şeytan buna şaşırıyor da şaşırıyor
ve bozum oluyor! Hiç bir değeri yok, alt tarafı "ŞEY" olduğunu öğreniyor
Adem'den... Sayılmayacak bir şey. NON/NONE/NO, NOT, NİET, NİCHT!
<> TAN ne demek?
(O
ayrı değil. o da gramerin parçası. Mesela YEZDAN ismi gibi bir gramer, sintaks eki falan. Anlamı şu:
ŞEHİD >>> ŞAHİT
olan ve olunan. ŞEY*DAN
>>> TANIK OLUNAMIYAN. Tanık olunamayan, ne olduğuna ADEM'in TANIKLIK getiremediği anlamında bir türetme...)
İblis
- Secde - Cinler
<> iblis ide açar mısınız
İblis'i
açarsam TAM bölünürüz. Çünkü o ABLUS/ALBUZ/ALBIZ/YILBIZ >>>
TÜRKÇE bir kelimedir. (Kur'an'da bolca türkçe kelime var). AL (alev) >>> NAR/ATEŞ/CİN anlamında. IL (il, el vb.) ise NUR/aydınlık anlamındadır.
Mesela ILDUZ (Yıldız YIL+DIR+IZ ve keza YILDIRIM)! Yani beyaz ışık verene IL; kırmızı ışık verene (alev/nar
olana) de ALbuz deniyor. (Al basması,
Al karısı, Albasan vb. bunlar hamilelere musallat olan Cin dişileri
(cadı)
Türk folklorunda bunlar var. Lohusa humması >>>
Albastı, kızamık veya loğusa şekeri denen törenlerden
haberiniz vardır)...
Demedim
mi bölünürüz diye... Daha İblis'in anlamına bile girmedim. (İblis
ile ilgili ayetleri toplayıp yazınız bakalım). Şeytan
değil; İBLİS geçen
tüm ayetleri bulabilir misiniz? Şeytan ve İblis'in iki değişik
formatını açıklayacağım.
<> Hicr-31 Ancak iblis, secde edenlerle
beraber olmaktan kaçındı. - 32: Allah: "Ey iblis, sen neden
secde edenlerle beraber olmadın?" dedi.
<> İsra-61 Yine unutma ki, bir vakit
meleklere: " Adem için secde edin!" demiştik; derhal secde
ettiler, fakat iblis:"Ben, bir çamur halinde yarattığın
kimseye hiç secde mi ederim!" dedi.
<> Bakara-34 Ve o vakit melAikeye ĞAdem için
secde edinğ dedik, derhal secde ettiler, ancak İblis dayattı, kibrine
yediremedi, zaten kAfirlerden idi.
<> Kehf-50 Yine düşün o vakıt ki
MelAikeye Adem için secde edin demiştik hemen secde ettiler, ancak İblis,
Cinden idi de Rabbının emrinden çıktı, ya şimdi siz
beni bırakıp da onu ve zürriyyetini kendinize evliyamı ittihaz
ediyorsunuz onlar size öyle düşman iken? zalimler için ne fena bedel.
<> Taha-116 Ve düşün o vaktı ki:
MelAikeye ĞAdem için secde edinğ dedik, hemen secde ettiler, ancak İblis
dayattı
<> Şuara-95 Ve bütün o iblis orduları.
<> Sebe-20 Yine andolsun ki, iblis onlar
aleyhindeki tahminini gerçekten doğru buldu da içlerinde müminlerden
ibaret bir gruptan başkası ona uydular.
<> Sad-74 Yalnız iblis kibirlenmek
istedi ve kafirlerden oldu. - 75: Allah: "Ey iblis, o Benim iki elimle
(kudretimle) yarattığıma secde etmene sana ne engel oldu?
Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi bulunuyorsun?" dedi.
<> Araf-11 Hakikat sizi evvela halk ettik,
sonra size suret verdik, sonra da MelAikeye dedik ki ĞAdeme secde edinğ hemen
secde ettiler, ancak İblis secde edenlerden olmadı.
ANA FİKİR NEDİR? SECDE sözü geçtiğinde İBLİS deniyor, dikkat ettiniz
mi? Bir örnek verelim: "sizi evvela
halk ettik" >>> OL DEDİK
(eşya idiniz, cansızdınız), sonra size suret üfledik (Ruhumuzdan
üfledik).
Canlandınız.
"MelAikeye dedik ki ĞAdeme secde
edinğ hemen secde ettiler, ancak İblis secde edenlerden olmadı".
MELEKLER İÇİNDE İBLİS
DE VAR.
Ne
zaman İblis lakabını alıyor? MELEKLER İÇİNDE SECDE ETMEDİĞİ İÇİN!
SECDE NE DEMEK? Allah'tan başkasına
SECDE edilir mi? EVET EDİLİR!
AMMMMMAAAAAA, ALLAH bizzatihi
"SECDE EDİN" derse! Meleklere + Şeytan'a bunu
söylemiş. Onlar SECDE etmiş,
İblis etmemiş! Allah şimdi
bir şekilde görünüp bize "FİLANCAYA
SECDE EDİN" derse, derhal ona secde ederiz! Ama ALLAH'ın böyle bir görünürlüğü
ASLA olamayacağına göre; ALLAH'tan başka kimseye secde
edemezsiniz. Tamam mı?
<> buradaki kelime secde mi sejde mi
(SAJDE sanskritçe). Sajida >>> Secde
eden. Secdeyi BU DÜNYADA
emretmemiş Allah! O halde ÖTEKİ
ALEMDEKİ SECDE'ye bakalım: yukarıdaki
alemde (Cennette) takvim, tüm dünyanın CİNLERDEN
kıyamete kadar yani 4,5 milyar yıllık
evriminin tamamını kapsıyor. (Cennet'te zaman böyledir, şaşırmayınız
lütfen). Adem'in 40 gün çamur
halinde kalması döneminde tüm dünyada ilk mikrooganizma oluşup,
günümüze kadar gelen EVRİM izdüşüm
olarak gerçekleşiyor).
SECDE etmek ne demek? Yeryüzü ateştop
halindeyken sadece CİNLER vardı.
Cinlerin gaytaları (büyük-küçük abdestleri) yani gübrelerinden bildiğimiz
ORGANİK/biyolojik yaşam doğdu.
İblis diyor ki "Ben ATEŞ'ten
o da bir çamurdan yaratıldı, bir toprak parçasına secde mi edeceğim?"
<> Kehf-50 Yine düşün o vakıt ki
MelAikeye Adem için secde edin demiştik hemen secde ettiler, ancak İblis,
Cinden idi de Rabbının emrinden çıktı, ya şimdi siz
beni bırakıp da onu ve zürriyyetini kendinize evliyamı ittihaz
ediyorsunuz onlar size öyle düşman iken? zalimler için ne fena bedel.
"ancak İblis, Cinden idi de Rabbının
emrinden çıktı, ya şimdi siz beni bırakıp da onu ve
zürriyyetini kendinize evliyamı ittihaz ediyorsunuz onlar size öyle düşman
iken? zalimler için ne fena bedel". İBLİS CİNDEN İDİ >>> ayette İPUCU veriliyor. Melekliği
devralmıyor, CİN olarak
kalmayı yeğliyor (enerji). Zaten "ben ateştenim" diyor ayetlerde... Enerji, ama nasıl
enerji? Cinlerin enerjisinde FERMİON
yani + ve - yüklü görünür quantlar
var (çarpabilir vb.). Bu, enerjinin de bir alt faza (madde durumuna) geçmesiyle
E=mc² uyarınca ENERJİNİN MADDELEŞECEĞİNİ
söylüyor.
Ama
CİN'lerden olmaya GERİ dönen (melek klasmanından istifa eden) İBLİS MELEK (NUR) sıfatından
çıkıyor! NAR oluyor. CENNET'te NAR yasaktır. (Sünnetullah yasası gereği
Cehennemden başka hiç bir yerde ATEŞ/NAR
ve HAR(aret) yoktur! CENNET'te NAR
oluşuyor >>> İBLİS'İN
TA KENDİSİ... Yeryüzüne düşen izdüşümü evrimin quant
teoreminde büyük sonuçları var.
<> vel canne Halaqnahü min qablü min NARİS
SEMUM (Hicr, 27)
(Cann
hem CİN+LER demek, hem de bildiğimiz
Sanskritçe CAN (canın sağolsun dediğimiz CAN, canımızın çıkması, canımızın
sıkılması vb.), HAYY'dan,
muHYİ (ihya eden, Yahya, Johannes, John, Jean anlamında).
Demek ki, aynı zamanda CAN
>>> NEFS demek = ara beden
= cinlerle paylaştığımız
Kirlian bioelektromagnetik bedenimiz)...
Foton
- Spin - Arz/Sema
Ara
soruyu kısaca yanıtladıktan sonra, quantik bilgilendirmelere
geçelim. SPİN? Yani dönü! Spini
sıfır olanlara FOTON diyoruz -mesela- fotonların
spini yoktur. Ama elektronların +1/2 ve -1/2 spinleri vardır. Bu OLAĞAN olandır. Yüksek enerji
fiziğinde ise bu spinler TEK SAYI
olarak 2/3, 3/5, 5/7... n diye artmaktadır. Elektrik yükleri de +1
(proton) ve -1 (elektron) gibi hep TEK'tir.
Ama yüksek enerji fiziğinde bunlar artabilmektedir >>> +2 yüklü Omega parçacığı ve ---3 yüklü rezonaslar vb.
Bunun
gibi >>> Hiç bir zaman bir
kuark tek bulunmaz, yasaklanmıştır. (Mezonlarda biri normal
diğeri antisi olan quarklar dışında). Nükleotik parçalarda hep ÜÇ
kuark vardır. Ama yüksek enerji fiziğinde bunlar 3'üzerine 5
quark (penta quark) 7... 9...
artmaktadır. Bunların bir de n durumu vardır ki ona da yapışkan
top (Glueball) diyoruz.
Bundan
sonra ikinci bölümü anlatıyorum: fermion'lar (Kur'an'da YER/ARZ ve GÜNDÜZ şifreli), elle
tutulur maddeyi oluşturan quantlar
grubudur ve bunların evrenimizdeki oranı kabaca %10'dur. Yani gördüğünüz, ışıyan
herşey bu onda-birdir. Geriye kalan ise GÖRÜNMEYEN madde denen BOZON'dur ve kabaca %90'ı evrenin bundan yapılmıştır.
Fermionların spinleri vardır
ve aynı konumda iseler biri +1/2 dönü yaparken, diğeri hemen -1/2
dönü (spin, spinnary) yaparak birbirlerini taciz etmezler.
Bu
sayede çekirdeğin çevresine elektronlar rahatça yerleşip, MADDEYİ oluştururlar. Yani
canımızı, cesedimizi bizler bu MADDE olmamıza borçluyuz.
Ama
öteki tarafta kalan yani GECE ve GÖK
denen BOZONLAR ise görünmezler, virtüeldirler. Spinlerini + veya - diye
çevirmezler (çevirselerdi madde olarak görünürlerdi, o zaman da onlara bozon değil;
fermiyon derdik). İşte bu gölge
maddeye (madde mi artık siz karar verin) ŞEY adı veriyor
kur'an... ŞEY!!!
Şimdi
anlıyoruz ki; CİNLER FERMİYON'DAN;
ŞEYTAN İSE BOZON'DAN YAPILMIŞ! Meleklere gelince onlar TAKYON! Takyonlar CİNLERDEN (ışık hızından) hızlı! C² formülündeki KARE ile temsil edilen enerji ve madde
eşdeğerliliği ÜSTÜ hızlar...
Takyonların E=mc² formülünde "YERİ"
yok. Yani formül TAKYON'ları
kapsamıyor. (Ama gizlice takyon alanı olan 300 bin km kare/saniye
kare'ye DEĞİNİYOR!)
Takyonları da içeren bir Einstein formülüm var E²=m²c4... Enerji sonsuz özenerji (nur) oluyor ve artık o E=Enerji
(nar) değil! Melekler CİNLERDEN farklı olarak NUR; yani NAR değil!
Ya
şu şeytan denen şey???
Cinler fermion, ama bu BOZON! Bozonlar parite (party ekseninin)
ürünleridir: MELEKLERİN/TAKYON
aleminin de NÖTRİNOLARI vardır:
bunlar fermiyon değil, BOZON
statüsündedirler. Bir takyon ışık hızına yavaşlatılınca,
o Esir denizindeki tümleşik nötrinolar, parite (CPT'nin P'si) ekseninden, yanin sonsuz özenerji olan NUR'dan NAR (enerji) bizim quant evrenine
giriyorlar ve bildiğimiz NÖTRİNO oluyorlar. Bunlar "KOVULMUŞ" nötrinolardır.
Öte taraftan bize transfer olmuşlardır. Artık bizim malımızdırlar,
bizim evrenin yordamının tutarıdırlar, ortamın içeriğidirler.
O BİZİMDİR artık!
Parite ekseninden gelen ve SPİN kazanan NÖTRİNOLARı biraz daha açalım: elektronun çapı
r=2,7dir. Bunun anlamı şudur: elektron
çapı bundan daha küçük olamaz! Neden olamaz? Çünkü quantlaşma (maddeleşmedeki en küçük birim aralık) planck sabiti bunu engeller.
Elektronu şimdi TERSİNE bir süreçle "BOZON"
yapmayı deneyelim. Elektronun -olasılık küresinin değil-
elektronun kendi çapını SIFIR
yapalım (r=0) şimdi ne oldu dersiniz? Hemen anlamaya çalışalım.
(Gelecek bunu şimdi öyle bir dikkatle okuyor ve şapka çıkarıyor
ki, görseniz şaşırırdınız). Olan şu: Cinler elektron (anticinler de pozitron) denen iki
elektrik yükü içeriyorlar ve fermiyon ailesindenler (SOMUT). Onları yok edebiliyorsunuz!
Bir
de NÖTR elektron (yüksüz elektron) yapmayı deneyelim. R=2,7 olarak bir
planck sabiti quantı ama... YÜKSÜZ!
Yani nötrino >>> YÜKSÜZ ELEKTRONUN KENDİSİ!
Cinler içimizden geçip gidemezler: çünkü onlar da, biz de, elektrik yüklüyüz ve her iki takım da ELEKTROMAGNETİK kuvvet
(Sünnetullah yasalarına) bağlıyız.
Aksi halde yüksüz olsaydık, insan da insanın içinden geçip giderdi.
Çarpışma anımızda çarpışan etki, KÜTLE değil; yüklerin birbirini İTMESİ etkisi. (Deri
dirençleri bununla ilgili ama, lütfen şimdi sormayın)
Nötrinolar
hiç yavaşlamazlar. Madde alanlarına takılıp gecikmezler (ışık
geciktirilebilir veya mutlak soğuk derecede durdurulabilir). Engelsiz
giderler ve diğer yüklü parçacıklar ise uzay uçurumlarında
(çekim etkisiyle eğrilmiş uzayın yollarını izleyerek)
epey gecikirler. Mesela Toros dağlarını
OTOMOBİLLE geçmek var -ki çok
gecikiriz-, bir de uçakla geçmek
var: uçağın hızı otomobilin hızına EŞİT olsun!
Nasıl
ki uçağın gölgesi (bulutun gölgesi veya...) yeryüzüne düşüyor;
ama uçak bu engebeleri hiç kaale almadan geçip gidiyorsa, nötrinolar da böyle: HIZ olarak IŞIK HIZINA BAĞLI olduğu halde; aynı hızda
gittiği halde, otomobil gibi engebeleri izleyerek değil; engebelerden
(maddeden de) etkilenmediğinden UÇAK
gibi dümdüz geçer. Ve YARIŞI
kazanır. Hızlı olduğu için değil! AYNI HIZDA GİTTİKLERİ HALDE otomobil gibi dağ-vadilerde
GECİKMEDİĞİ
için, hedefine daha önce varır.
Üstelik nötrinoları siz mutlak soğuk derecede YAVAŞLATAMAZSINIZ.
İşte bu bakımdan, ŞEYTAN
ailesinin geleceği, CİNLERDEN daha çok bilme yeteneği
var. Çünkü, Cinler geleceğe GECİKMELİ
ulaşırken; Şeytan grubu
ise GECİKMESİZ gitmektedir.
Bunu doğa sistemleri (Sünnetullah yasası) çok güzel engellemiş: Şeytan BİR İLERİ
gidiyor; bir geri gidiyor ZAMAN'da... (Bunları yazmıştık
yeniden girmiyorum).
Unutmak
- Reenkarnasyon - Hızır/Musa/Yuşa
Dolayısıyla
TAM -mesela- benim geleceğimi GÖRE+CEK iken, Sünnetullah yasağı ve yasası onu zamanda GERİ gönderiyor. ("Bunu bana şeytan unutturdu"nun
sırrını hatırlayınız). Benim gele+CEK+imi şeytan DA BİLEMEZ oluyor -amenna-. Eğer
geleceğimi bilMEYE matuf bir
eylem yaparsa, o zaman biz O ŞEYİ
UNUTUYORUZ ve geleceğimizi YİNE
bilememiş oluyor. (Lütfen Kehf 65lerdeki ve diğer "BUNU BANA ŞEYTAN UNUTTURDU"
ayetlerini yazınız).
<> Yusuf-42 Yusuf o iki kişiden,
kurtulacağını düşündüğüne şöyle dedi: "Rab
edindiğin kişinin yanında beni an." Ama şeytan o
adama, rab edindiği kişiye hatırlatmayı unutturdu. Böylece
Yusuf yıllarca zindanda kaldı.
Çünkü
"Şeytan unutturur da Allah
unutturmaz mı?".
<> Enam-68 Ayetlerimiz hakkında lakırdıya
dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin
onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan
sonra o zalimler topluluğu ile oturma.
(Allah'ın
UNUTTURDUĞU üzerine de A'la suresinin
7. ayeti galiba yazalım).
<> Haşr-19 O kimseler gibi olmayın
ki, Allah'ı unuttular da Allah da onlara öz benliklerini unutturdu. Yoldan
çıkmışların ta kendileridir onlar.
<> A'la-6-7 Seni/sana okutacağız
da artık unutmayacaksın. Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı
da gizleneni de bilir.
<> Mücadele-19 Şeytan onları kuşattı
da Allah'ın zikrini onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın
hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların
ta kendileridir.
<> Kehf-63 Genç adam dedi: "Bak sen şu
işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o
sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana
unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin
içinde acayip bir biçimde yolunu tuttu."
İşte
sır bu: "HATIRLAMAMI unutturan
ŞEYTANDAN başkası değildi" >>> ALLAH değildi! Hatırlamayı
UNUTMAK? Yani şeytan hatırlamamızı UNUTTURUYOR. Ve şeytanın kendi de unutur (Allah unutturur).
Allah her insana bir ÖZGÜN RUH, bir
melek, bir de ŞEYTAN bağlıyor. Melek ve Ruh birlikte
gidiyorlar, ama şeytan MÜKERRER/tekrar tekrar kullanılabiliyor. Ben öldükten sonra, mesela,
sen doğunca sana da AYNI şeytan (aynı ruh ve aynı
melekler değil) verilebiliyor. Arada mutlaka bir "gidiş dönüş süresi" var
(zaman bir ileri gidiyor, sonra bir DÖNÜŞ
noktasından geriye akıyor).
Mesela
Napoleon Bonaparte'ın şeytanı
diyelim ki BU SÜRE sonunda benim doğumumla
bana geçiyor. (Fıtratımız
napoleondan değil, anne babadan gelir. Yani biz Napoleon karakteri olamayız,
kendimiz oluruz).
Ben
benim şeytanımın napoleon ve daha önceki binlerce yıldır
kimde kullanıldığını bilemem. Ama ECMİNESİS denen bir hipnoz
şekliyle "Nefsimiz işgal
edilip uyutulunca", yani nefsimiz devre dışı kalınca,
bu kez onun yerine nefse en yakın davranışta bulunan (melek değil)
şeytan devreye giriyor. Kendi
geçmiş yaşamlarını bir bir bir bir anlatıyor. Biz ise
hipnozdan kurtulunca/çıkınca, bunları anlattığımızı
bile hatırlamıyoruz? NEDEN?
Çünkü şeytan unutturdu! Niçin
bunları HATIRLAMIYORUZ? Çünkü ALLAH unutturdu ve NEFSİMİZİ
direksiyona (cesede) işbaşı
yaptırdı.
Şimdi:
TAM GERİ DÖNME noktasında
bir kişi ölürse ve aynı koordinatta, aynı saliseler (nano
saniyeler içinde) anne rahmine RUH
üflenirse, bu GERİ dönme noktasında
ÖLDÜĞÜMÜZÜ anlamaya ZAMANI olmayan ŞEYTAN, bir bekleme süresi geçirmediği için, ruhsal bir kısa devre sonucu RUH ÜFLENEN BEBEĞE geçiyor ve
orada "HALEN AYNI KİŞİDE"
yaşadığını sanıyor. Bebek doğuyor, konuşmayı
öğreniyor.
Bebek
de kendi nefsi HAKİM ama bu kez
Allah şeytan'a HATIRLATMAYI
unutturmuş. Şeytan konuşacak yaşa gelince, şahitlerin
önünde, bu çocuğu (içinde bulunduğu çocuğu) DAHA önceki yaşamının geçtiği yerlere -çocuğun
hiç gitmediği yerlere- götürüyor. Çocuk daha önceki evini gösteriyor, o yaşamdaki
çocuklarını tek tek hatırlıyor ve özel anılarını
anlatıyor, şakalaşıyor vb.
Buna
da tenasuh benzeri bir deyim ile REENCARNATİON (enkarne olmak bedenlenmek, RE = YENİDEN
demek). Elbette bunu Hint Nirvanacılığı
ve şimdiki modern spirtualistler
tekrar tekrar hayata dönmeye KANIT diye yutturuyorlar, yarım milyar
üyeleri var. Hindistan nüfusunu da
sayarsanız dünyada 1,5-2 milyar
insan YENİDEN bedenleneceğini/bedenlendiğini sanıyor.
Çünkü
şeytan bizzat içinde bulunduğu bu durumu da KULLANMAYI biliyor. Ve ALLAH'ımızın
bir daha BU DÜNYADA (zaman yolcuları
aynı ruhtur) BAŞKA RUH olarak
doğmayacağımızı açıkça beyan etmesine rağmen
ŞEYTAN bu baştan çıkarma, aldatma
ticaretini çooook iyi yapıyor. Şeytan
2 milyar insanı kandırabiliyor. (Sıkıysa biz Hanifleri kandırsın bakalım).
Bizi kandırabilir mi?
<> Adana ve Hatay bölgelerinde (bir
zamanlar da Roma ve Peşte'de) bu durumun sık yaşanması
GELENEKSEL bir alışkanlıktan mı kaynaklanıyor
(cinlerle ilgili mi manasında), yoksa yukarıda açıkladığın
KOORDİNATla mı ilgili?
<> bunun genlerle bir alakası var mı?
ŞEYTAN ile alakası var. Yani şeytanın şapşallığından
doğan bir durum, şeytanın unutmasından doğan bir
durum. Şeytan unutunca ÇOCUK
hatırlıyor, ya da tersi şeytan unutturuyor, çocuk unutuyor. Biz
bu çocuğun tıpkısının Kur'an'da da olduğunu biliyoruz. Lütfen yeniden Kehf
suresindeki YUŞA ayetini yazar
mısınız?
<> Kehf-63 Genç adam dedi: "Bak sen su
işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o
sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana
unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin
içinde acayip bir biçimde yolunu tuttu."
"Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan
başkası değildi" diyor YUŞA! Şimdi Yuşa'yı Hatay bölgesindeki bir
çocuk gibi düşünün ve büyük sırrı vereyim. (Ayetin 49 açıklaması
var, el değdikçe birer sırrını veriyorum) YUŞA kaç kez öldü-dirildi? Musa onu erişkinken öldürdü. Hızır onu bebekken öldürdü. Musa öldürmemiş; Hızır öldürmüş olacaktı
ki, YUŞA Musa ile çıkıp
geliverdi! HIZIR'ın onu TAM öldürdüğü AN var ya!!! Yuşa'nın
şeytanının TAM DÖNEMEÇ
noktasında olduğu AN idi. YUŞA'nın yetişkin-çocuk
ve genç olarak ÜÇ yaşamı
var. (İkisinde öldürülüyor, birinde sağ kalıyor). Bu üç yaşamda
da AYNI ŞEYTAN mı kullanılmış
(herkesin özgün bir şeytanı vardır -resulullah dahil-), yoksa üç
ayrı şeytan mı?
<> tek şeytan
Nereden
bu kanıya vardık? İpucunu yazayım: HIZIR ile MUSA rastladıklarında zamanda 17 yıl geriye gittiler! Yani Yuşa
da bu yaştaydı ve dolayısıyla DAHA doğmamış
oluyordu, henüz doğmamıştı. Şeytanı bile yoktu! Çıkarabildiniz mi? Fikriniz var
mı? Evren sisteminde (kaderin değiştirilmesinde, ömrün uzatılmasında
vb.) A ve B, iki ihtimal vardır. Her iki ihtimale İKİ AYRI şeytan
bağlanır. Biri iyiyse (meleğini daha çok dinleyen USLU çocuk), diğeri kötü (şeytanını
dinleyen ve anne babasını dinden çıkaracak olan çocuk).
A ihtimali buradaysa; B ihtimali paralel sistemde oluşmuştur ve biz onu göremeyiz. Burada
olan Schrödinger kedisinin SAĞ (veya iyi çocuk) olması,
ötede ise Ölü (kötü). Burada ne olmuş?
A ihtimaliyle KÖTÜ olan bir Yuşa Musa'yı öldürmek üzere iken, Musa onu
itip kakıp öldürdü. Bu Musa ile yaşıt gibi bir YUŞA idi. Ama A ve B ihtimalleri YER DEĞİŞTİRDİ.
Yani Musa'nın katil olması engellenip; B ihtimaliyle, B ihtimali
DEVREYE alındı.
Devreye
alınma noktası neresi? Polarizlenmiş
fotonların şaşırtıldığı nokta. Yani
Hızır, henüz doğmamış ve ileride büyüyüp de Musa'nın
katledeceği çocuğun ŞAŞIRTMA
noktasında, işbaşına geçer. O kötü insan, daha küçükken öldürülür. Ayet diyor ki:
"Anne ve babalarının hayır
duasını almıştı". Onun yerine DAHA hayırlı bir evlat vermek istedik. BU >>> B ihtimalinin devreye girdiği SÖYLEV ve sır!
Ama bu kez hayırlı olan evladın = iyi Yuşa'nın YETİŞKİN olması
gerekiyor (yerine koyma metodu). O çocuk ise MUSA'nın yanındaki İYİ
çocuktu, Musa'nın yardımcısıydı. Ama HIZIR ile rastladıkları
anda... zamanda 17 yıl geriye gitti ve HİÇ DOĞMAMIŞ oldu. Böylece A ve B'nin yer değiştirmesi
O ANDA MÜMKÜN OLACAK idi.
Hızır,
aslında zamanda geri giderek doğmamış gibi olan çocuğu
değil, A ihtimalindeki çocuğu
öldürdü, ki yerine B ihtimalindeki YUŞA gelsin. Yani İYİ YUŞA! İyi Yuşa
neredeydi? Gayet basit! Musa ve Hızır ayrılınca -zaman yeniden ileri çalışınca-
hızla KÖTÜ Yuşa yerine İYİ
Yuşa kondu. Böylece Musa'nın kötü yoldaşı YUŞA yerine -zaman aberasyonu sonucu- İYİ
YOLDAŞ olan ve artık kendisinden söz edilmeyen YUŞA kondu.
Böylece
anne ve babanın dileği kabul edildi. Böylece Musa ileride kötü yol
arkadaşı olan Yuşa'nın katili olmadı. Böylece Hızır
da A ihtimalindeki Yuşa'yı
öldürdü (Schrödinger'in kedisi ÖLÜ olmak zorunda ki, öteki B kedisi SAĞ olsun). Böylece katil-maktul
de yoktu. Kötü Yuşa da yoktu. Olan şapşal şeytana oldu: aklı
karıştı (halen de toplayamamıştır aklını).
İşte şeytan UNUTTURDU
sırrı BURADAN çıkıyordu...
Şu
ayetin güzelliğinden çıkardım bunları >>> "Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan
başkası değildi". Onun için mealciler ÇOOOK dikkatli olmak zorundalar!
Biliyorum aklınızı karıştırdım ama,
reenkarnasyon, ekminezis, Schrödinger, Musa-Hızır-Yuşa derken,
gizli değişkenler, polarizlenme derken, bu arada GELECEĞİ de ilk kez aydınlatmış olduk...
Namaz
- Secde - İblis - Melei Ala
Ve
Tefsir sanatını da ÖĞRETİYORUZ,
kokuşmuş ve üzerine pislik yağan müslüman alemine -hanif olmayanlara-. Öğrensin Elmalı ve
hempaları. TEFSİR böyle
olur. Dabbetçe yaparsın olur
biter.
Namaz arası
veriyorum. Hayyales Salat... Selamımı ES-SELAM olan Allah'a verdim ki O'da size ikinci selam olarak diye
iletsin... Selam >>> ESSELAM
>>> Selam = Selamen selame... Şu ayeti okudum kıraatte (arapçasını
okudum elbette): "Yine düşün o vakit ki Melaikeye Adem için secde edin demiştik
hemen secde ettiler, ancak İblis, Cinden idi de Rabbinin emrinden çıktı,
ya şimdi siz beni bırakıp da onu ve zürriyyetini kendinize
evliyamı ittihaz ediyorsunuz onlar size öyle düşman iken? zalimler
için ne fena bedel".
Şeytan keşke SECDE etseydi. Madde'leşecek (ki
cennet ortamında) TAM melekleşecek >>> İDİ. Enerjiydi, MADDE olmaya yönelecekti. Enerji (ateş) olmasını
madde (toprak) olmaya karşı KİBİR
edindi. ŞEY'den kurtulamadı,
oysa bir "ŞEY"e
benzeyecekti -keriz-. Şey yerine EŞYA
olması için Rabbimiz ona emretmişti. ŞEY olmaktan kurtulacaktı.
Eğer
değeri mesela 9/2 gibi şiddetli bir bozon halinde kalsaydı MELEK statükosunda olacaktı. MELEKLEŞTİRECEKTİ onu
Rabbimiz. Ama o "Mele"
yerine (Melek değil, Mele >>> "Mele-i Ala" gibi), MELE kelimesinin tersi olan İBLİS oldu. MELE şudur: Bir takyonun (cansız
esir ortamından bir KEHF
oyuntusunun yani matriks'in) MELEK
biçiminde HAYATA KAZANDIRILMASI için
meleklerin ÇAMURU'dur MELE... Adem'in çamuru örneği...
Mele çamurundan
>>> MELEK yaratılır.
Eğer Şeytan secde etseydi
>>> MELE çamuru olacaktı ve ŞEY değil, "BİR ŞEY/NUR
BEDENLİ" olacaktı. Bir melek olacaktı ve MELE aşamasında fire vermişti.
Pekiyi MELE olamayan ne olur! Meleyi ala'dan (quantlaşmamış, tamamı KÜLLİ BİRLEŞİK olan r=0 çap BOZON durumundan) YERE, yani parite
penceresinden QUANTLAŞMIŞ
BOZON olmaya doğru KOVULDU! Artık o quantik bir
bozondu.
ŞEY olmaktan kurtulamamıştı. Bu kez CİNLERDEN farklı olarak YÜKSÜZ, yani hayalet bir bedene sahipti >>> NÖTRİNO.
Ve VESVESEYİ zaten anlatmıştım.
5, 7, 9 quarklı baryonların yayındığı yüksek (muon-taon'dan öte) İLERDE bulunacak olan ağır
elektron türlerinin yayınladığı nötrino ailesi
Bu zayıf
nükleer kuvvetin EN ŞİDDETLİ
hali olan Z bozonun elektomagnetizma
ile birleşmesindeki parçacığın
verdiği "zayıf nötr
akımlar/vesvese" diye tanımlamıştık zaten!
Vesveseye girmiyoruz (artık ne olduğunu biliyoruz).
Şimdi
soru şuydu: İBLİS
nedir? MELE olmak için secde etmeyen, "Mele" denen "YUKARI" yerine "İBLİS" denen "Aşağı"yı (Siccin ortamını) kabul eden şapşal!
Salak! Tenzili Rütbeyi kendine bir şan şeref sayıyor. MELEYİ ALA ile ilgili bir ayet yazınız
lütfen! Çünkü İBLİS
kelimesini tam ve son olarak açıp bitireceğim. Zaten tek ayet var. Diğerleri
de Siccin ve illiyyin kelimelerinin/şifrelerinin geçtiği ayetler.
<> Saffat-8. Onlar ne kadar çırpınsalar
da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; =
la yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib
<> "yüce konsey" demiş,
"melei ala" olmalıydı!
YNÖ'dür mutlaka... "Onlar ne yaparsa yapsın Melei alayı
dinlemezler her taraftan ŞIHAB'a tutulurlar". Meal aynen böyle!
"Külli Canib" >>>
HER YÖNDEN. Bu çok önemli. 7 anlamı var. Birini biliyorsunuz
= yön, cenah, ikincisi de CENUB
güney gibi (Cenub ve Kıble melei Ala magnetosferinin KAYMIŞ biçimidir).
"Semi" >>> DİNLEMEK, işitmek; "la
yessemmeune" >>> dinleyemezler/işitemezler/duyamazlar.
Bunlar kim? Bir önceki ve sonraki ayeti de yazar mısınız? KAZİF kelimesini açmam için yazmanız
gerekiyor.
<> Saffat-7: Ve her türlü inatçı-Asi şeytandan
koruduk. - 8: Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi
dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; - 9: Kovulurlar. Ve
onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır.
İŞTE ŞEYTAN anlatılıyor. Şeytan
MELEİ ALA'dan aşağı
olan yaratık. İBLİS
ise bu diplerin en dibi olan SİCCİN'de... MELE olamadıysa yeri SİCCİN'dir İblis'in! MELE olamayıp sınıfta
kalana İBLİS deniyor. Ama özelliğini sürdürüyor. İblis ERKEK kılığında,
çok yakışıklı ve
eşcinsel görünümlü bir yaratıktır. Ama erkek ve kadın değildir
demektir bu... Bu özelliğinden dolayı CENNET'e alınır. (Meleklerin
duası kabul edilmiştir).
İblis şudur >>> MELEKLER gibi TÜREYEREK mültikopya ile çoğalan/kendini çoğaltan
demektir. Oysa cin (ataları
cinlerdi) aşamasında her cin
ve insan gibi ÜREYEREK (doğum
sonucu) çoğalıyorlardı. Ama İBLİS
melekler gibi KENDİNİ
kopyalıyor. Bu bakımdan İBLİS
demek >>> KOPYASI ALINAN İLK NUMUNE demek. ŞEYTAN DEMEK >>> bu
numune/örneğin her bir KOPYASI demek.
Bu
da anlaşıldı mı??? İBLİS
>>> İLK NUMUNE demek. Kötü ilk numune. Melekler nasıl İYİ ilk örneğin iyi
kopyalarıysa, İblis de tüm şeytanların ATASI kötü olan ve kötülüğün kopyalandığı ÜMİTSİZ yaratık.
Eüzü
besmele - Evliyalık
Nötrino
denen bir ŞEY ve vesveseden başka
bir şey veremez size BİZLERE...
BANA... Ondan kurtulmanın yolu
"Euzübillahi mineşşeytanirracim
+ Besmele"dir. TEK BU YETERLİ!
Kur'an'ı
okurken de BUNU YAPIN lütfen! En azından
ve kısa "Euzübillah, bismillah"
deyiniz, ama illa ki deyiniz. Allah
emridir/Kur'an da benim dostumdur.
OK! Böyle yapmayanlar Kur'an
okurlar, sonra Hizbullah adıyla
CİNAYET işlerler. Daha önce ayet vardı: "Allah'ın değil, şeytanın
HİZBİNdendirler..." diye ayet... (Siz yazmıştınız
az önce...)
<> Mücadile 19. Şeytan onları kuşattı
da Allah'ın zikrini onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın
hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların
ta kendileridir.
Hizbullah değil; hizbişşeytan! (Hizib >>> GRUP, MEZHEB vb.).
<> Fatır-6 Şu bir gerçek ki, şeytan
sizin için bir düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç
kuşkusuz, o kendi hizbini cehennem yaranından olmaları için çağırır
durur.
Evet
böyle... Namazda okuduğum ise:
<> Kehf-50 Yine düşün o vakit ki
MelAikeye Adem için secde edin demiştik hemen secde ettiler, ancak İblis,
Cinden idi de Rabbinin emrinden çıktı, ya şimdi siz beni bırakıp
da onu ve zürriyyetini kendinize evliyamı ittihaz ediyorsunuz onlar size
öyle düşman iken? zalimler için ne fena bedel.
Şimdi
İBLİS ve onun zürriyeti >>> MÜLTİKOPYALARI olan şeyyatin (Şeytanlar) bu da ayette belli! Değil mi? "Onu ve zürriyyetini kendinize evliyamı
ittihaz ediyorsunuz".
Ve
tabii EVLİYA kelimesini bir
daha REDDEDEN ayet bu!
<> Enam-121 Üzerine Allah'ın adı
anılmayanlardan yemeyin. Böyle bir şey tam bir yoldan çıkıştır.
şeytanlar kendi evliyasına/dost ve destekçilerine sizinle mücadele etmeleri
için elbetteki vahiy gönderirler. O şeytan evliyasına boyun eğerseniz
kesinlikle müşrikler oldunuz demektir.
<> Hizbi şeytana uyanlar şeytanın
askerleri oluyor değil mi?
Elbette!
İşte tüm müslümanlar bu EVLİYACILIĞI
oynuyorlar. Müşrikler! Camimde namaz kılıyorlar ve parayla namaz kıldırtıyorlar.
BENİM CAMİM O! Allah mabedi >>> BENİM için yapıldı orası
-ben Hanifim-. MÜŞRİKLER orada namaz kılıyorlar, beni sokmadan
içeri... O şeytan evliyasına
boyun eğerseniz kesinlikle müşrikler oldunuz demektir. Allah bütün pislikleri onlara yağdırsın!
SİCCİN çukuru öyle bir yerdir... iğrenç
pis bir çukur. Karadelik çukuru gibi...
İLAHİNNAS bundan sonraki konumuz
olacak. Neleri inceleyeceğiz? İLAHİNNAS
olmakla bizlerin neden cin/şeytan ve melekten FARKIMIZ olduğunu... DÖRT işlemin NEDEN sadece insanlar tarafından ve İlahinnas izniyle yapıldığını göreceğiz. O
zaman "Kul hüvallahü Ehad"
ayetini anlamış olacağız...
Sizler
de yoruldunuz... Bundan sonra misafirlerimle ilgilenmek zorundayım.
Geronimo gidiyor dostlar. Bana bir reklam yapın okuyup gideyim. Hanssızlık
şanssızlıktır! Reklamımı yapmadınız
:((( Sizden reklam istedim.
<> Allah, Yahya olan Hans'ımızdan
razı olsun
(Hunnes
aynı zamanda).
Reklam
yok mu? Komik bir reklam bekledim ama, yapmadınız. Reklam yapamıyorsunuz!
Çünkü dalkavukluk bilmiyorsunuz, yağcılıktan anlamıyorsunuz.
Şeyhlere yağ çekmeyi öğrenememişsiniz. Siz ne anlarsınız
yağcılıktan! Dalkavukluk bile beceremiyorsunuz;).
<> ama çalışırız
Aman
çalışmayın. Çünkü MELAMİ
kişi bunlardan nefret eder. Ben de has bir melamiyim maalesef:(. Allah ne kadar büyük ise siz de o kadar küçük
(yerle bir olmuş = MELAMİ) tiynetli olursunuz. Kısaca
bu! Konuklar sabırsız. Bu kez sahiden ve hemen gidiyorum.
Geronimoooo!
Hans von Aiberg, 15/08/2003