Chat n° 069 - Tarih: 15 mart 2002
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan aiberg_
nickiyle bağlandı
slm ve slm sevgideğer candaşlar.
<> Selam & Selam
Hoşgeldiniz Hocam
<> selam ve selam dr
Hoşgeldik birlikte.
<> slm slm hocam
<> selam selam hoş
geldiniz hocam
<> slm slm captain my
captain
Barış ve barış herkese.
<> hoş geldiniz
hocam
<> Selam ve Selam
Sayın Aiberg
<> saygılar,
selamlar hocam
Selam ve Selam omuzdaşlar. Saygı bizden tarih yazanlara.
<ac> selam hocam
hoş geldiniz
Hoşbuldum
kendimi sende [AC].
Bugünü
de soru-yanıt biçiminde mi yapalım?
<> kafeden giren
arkadaşların sorularına öncelik tanıyalım mümkünse.
Elbette önce internet kıraathanelerine...
<> hocam bugün
besmeleyi... anlatacaktınız...
Besmele'yi
etüd ediyorum. Çünkü yazılışları çeşitli Kur'an'larda
(Mushaf nüshalarında) farklı... Dört çeşit Kur'an
yazılışı var...
Bunlardan
DOSDOĞRU olanı bulmak için
DAHA dikkatli olmalıyım.
Daha hesab etmeliyim.
<a-j> karpatlardan
toroslara orduyu hümayun toplandı paşam... =)
Bir karasancak eksik ellerinde [A-J]...
<a-j> Şimdi bu
paşa lafını da acite ederler ama bu rütbe bilimsel rütpe... öyle
biline... =)
Paşa=Başa=Başa geçen anlamında.
<> Kaderimiz Seninle
Hocam
Kaderimiz birliktedir, bizlerin kaderi Resulullah'ın
kaderidir. Aynı MÜCADELEYİ
veriyoruz.
Bizler
Resulullah efendimin tanışmadığı Sahabeleriyiz.
Bizler
ondan sonraki en CİDDİ
toplumuz.
EN YÜREKTEN
EN
SAMİMİ
EN İÇTEN
ve içtenlikli
En
bilimsel
ve en paranormal.
<> inşallah
layık oluruz hocam
<> Gönül Alemini Sizler
Bizlerden Siz Daha iyi bilirsiniz Hocam
Gönül
mekanı aslında ruhların bir psychosphere'idir...
Nasıl
ki tüm canlılar biosphere'de yaşamı gerçekleştiriyorlarsa
Psikosfer de gönüldaşların buluştuğu -ama/illa ki B A
R I Ş ile
buluştuğu ve barışçıl eylemler yaptığı
ortamdır.
Gönül
mekanının fonksiyonsuz ve jeodezi üstü kurgusunu "Külli
Şey'in" denen sıfırımsı noktacıklar
oluşturur.
Boyutsuzdur
ve/veya Sonsuz boyutludur.
Bir Ş
E Y tüm şeyler ile (Külli
şey'in) HOLOGRAM
oluştururlar, bir şey herşeyi temsil eder, herşey
birşeydir aynı zamanda...
Ve
Cantor'un E L İ F
noktaları yani sonsuz ötesi setleridir.
Ve
o öyle tümleşiktir ki, herkes ve her
Ş E Y tümden ve gerçek olarak BİRLİKTEDİR.
Ruh
kardeşliği...
Ruh
da bütündür aslında.
Allah'ımız
ayetlerinde RUH'u hep T E
K İ L olarak
göstermiştir.
"Ruh
iner o gece" der.
"Sana
Ruh'tan sorarlar" der.
"Ruh
O'na 50 bin yıl tutan bir tek günde yükselir" der.
Ve
en önemlisi bu ruh'un (Ruh ül Küll) köşegenleri de var.
Kur'an=Ruh
der Rabbimiz.
Cebrail=Ruh
der.
Ruhundan
üfler.
"Kutsal
ruhundan İsa'ya üfler."
Ruh
dendi mi işte O GÖNÜL MEKANININ
O sonsuzda-bir ŞEYLERDEN
yapılmış sıfırımsı ŞEY birimlerinin yani Cantor Esirinin devasa
mekanıdır orası.
Takyon
dinamiğinin ta kendisidir orası.
Gönüller
beraberdir gönüller birliktir bunun adı BİZLERCİLİKTİR.
Bizler,
bizciliz, vericiyiz-senciliz, insancıl, hayvancıl, bitkiciyiz.
O
bütünlükte her şey dengelidir. Çünkü mutlak olmayan sıfırlar
(Şey'lerin her biri) süper denge halindedir.
Siz
maydanozu yerken; aslında Maydanoz da sizi yemiştir.
Bu
ruhların birbirine katılımıdır.
Cesedim,
mezardaki bitkilere GÜBRE olacak,
yem olacak. Olsun... DENGE bu...
Onlar
da beni yiyecekler... Benim onları yediğim gibi. Orada benim
gübremden YEŞİL
çayırlar yeşerecek. Onu bir inek yiyecek -yesin-. İneği de
benim çocuğum yiyecek -yesin-.
Kaba
örnekler ama, RUHLAR memnun bu
tasarruf evreninden...
Hatırlar
mısınız? "Tuvalete
bıraktığımızı cinler yiyor (Üre asitleri, metan,
amonyak vb.) Bu onların yiyeceği. Onlar bunları (Karbon oksitleri,
su metan ve amonyakı) afiyetle yerler... Enerjileri nedeniyle onları
"yıldırım gibi çakarak" değiştirirler...
Ve
yedikleri yemeği gaitaları olarak bırakırlar... O
gaitanın adı Adenin, Sitosin, Timin ve Guanin'dir. Bu onların
kakasıdır. Bizim de yemeğimiz...
Evren
böyle bir tasarrufta işte... Birinin pisliği ötekinin yemeği...
Ruhlar
da MEKANDAŞ'tırlar.
Non-fonksiyon
ve para-geodezik bir evrende oldukları için oraya GÖNÜL MEKANI deniyor.
Gönül
(Kalb) öyle büyüktür ki, öyle geniştir ki... Cebrail de benim
bitişikteki kardeşim oluverir...
Ve
Kur'an denen V A R L I K Yani arkadaşımız,
ahıretliğimiz, kankamız Kur'an da bu RUH'un ta kendisidir...
Kur'an
herkeste yazılıdır. Yazılı olmasaydı " O K U ! " denmezdi.
Yazılmış ki OKUYORUZ.
Yazılmamış olanı nasıl okur ALAK (Genetik)?
O
belleğin gizli sürekliliğidir. Ataların mirasıdır...
Zamanda
tersine giderseniz bazen de torunların mirası olur... Çok çok seyrek
olsa da, buna doğa sistemleri izin veriyor. Bazen torun ATA oluyor. Çok nadir olsa da buna
ilahiden izin var.
Allah,
aort damarımızın içindeki EN
GENİŞ yerde (Gönül Mekanında) bize
yaklaşmıştır.
Gönül
mekanının bir matematiği vardır. Öyle tasavvuf demagojisi
değildir, fonksiyonsuz da olsa bir fiziko-matematiği
bulunmaktadır.
O
sanki bir piksel dokusudur. Sonsuzda-bir (Yani sıfırlardan)
oluşmuş pikseller... Öyle küçükler ki, birbirlerine
bitişikler... Öyleyse AYRI
değiller...
İşte
gönül mekanı böyle bir bütündür. Hem de ayrıktır.
Sonsuzda-birlerden
sonsuz tane var. Yani şeyler'den KÜLLİ
(Tümel, bütünlüklü) ayrıklık var. Fakat sonsuzda-bir (Şey)den SONSUZ tane var.
Sonsuzda-bir
çarpı Sonsuz=1'dir. İşte o bir GÖNÜL mekanıdır.
Hepimiz
BİR mekandayız.
Şahdamarının
içi, ya da saniyenin 400 milyonda-biri zamanda geçtiğimiz
(Geçtiğimizin farkına bile varamayacağımız kısa
bir süredir bu) Bir Worm Hole tünelidir...
<> bir ben vardır
bende benden içeri...
Uzayın
tüm şeyleri birbiriyle BİTİŞİK
olur. (Hologram teorisi: Whole-gram)
Mesafe
ve dolayısıyla zaman da ortadan kalkar.
Tüm
Worm Hole'lar ise burulup CORN HOLE'da
buluşurlar...
Orası
Sidre'dir. Tüm mekanların bittiği yer. Herşeyin tek mekan
olduğu bir yer.
Corn
Hole'lar ise buradan başlayarak BİR
TEK HORN HOLE yani NEFHİ SUR
(İsrafil'in üflediği boynuzlu boru) oluverir.
Artık
onun içi vardır, dışı yoktur. (Dışı
Allah'ındır)
Orada
tüm ruhlar (Amip, sinek, eğrelti otu, karpuz, insan, cin ve melek vb.) BÜTÜNLEŞİK (Külli
şey'in)dir.
Horn
Hole'un içinde ruh (ruhlar demiyorum çünkü kuantlaşıp kendi
başına NEFS gibi bir birim
oldurmazlar. Orası kuantlaşmamış bölgedir.) bir bütün
olarak (Ruh ül Küll) bulunurlar.
Ortamın
adı çok basittir: G Ö N Ü L mekanı.
Horn
Hole'un içindeki Nefhi sur içindeki ruhların (ruhun) yer
aldığı ortama G Ö N Ü L mekanı diyoruz.
Hepsi
bu kadar B A S İ T
işte...
Gerçekten
basit... Ama bize basit anlatamamışlar ya da akıl
edememişler.
Bir
GÖNÜL hikayesi
anlatılıyordu hep... Tasavvufta özellikle...
Anlatamamışlar,
"La mevcude İlla Hu=Ondan başka hiçbir şey mevcut
değildir." derken bunun anlamını bilememişler.
Bilselerdi
ki... O VAR dediğimiz ŞEY'ler BİR SIFIR (Esir yani
yokluk) denecek kadar küçük ŞEYler...
Bilselerdi
ki, Evren, bir YANSIMA'dır
Hologram teoreminin ta kendisidir.
Hülyadır,
hayaldir, Hologramdır, bir KEHF'dir,
Hole-gramdır (Kara-akdelik) Worm-Corn HOLE'un H o l e - gramıdır. Yani
hayaldir, halüsinasyondur belki de.
Ta
ki, hayalden uyanacağımız zaman gelecek:
"Ö l e r e k", yaşama
doğacağız.
Ölüm
ömürü bitirir ama (ebedi) hayatı BAŞLATIR.
O kapıya ÖLEREK
gireceğiz... Yani biz DİRİ
olacağız. Kalanlar da ö l ü . (Yaşayanların
ölü olduğu ayetle sabittir.)
Gönül
mekanına geri döneceğiz... Üflendiğimiz yere, Yani sur borusunun
(Horn Hole) içine...
Sonra
sur bir daha üflenecek ve yeniden ve gerçekten VAR EDİLECEĞİZ...
Artık
orada hayal yok GERÇEK var...
Cennet-Cehennem gibi gerçekler, ebedi ölümsüz yaşam gibi gerçekler.
Bir
rüya görüyoruz burada... Kısa bir rüya. Koskoca ömür sanıyoruz
bunu...
Ömür
HAYAT denen sonsuz paydanın
sonsuzda-bir payıdır, yani şey kadar güdük ve kısa...
Ebedi
yaşam ise doğrudan HAYY'ın
bizi İHYA ettiği (Muhyi) HAYAT'ıdır. Ebedidir,
bakidir..... Süreklidir.
Onun
için Cennet ve Cehennem yaşamlarını ASLA buradaki yaşamlarımıza benzetmemeliyiz.
Burası
bir rüya... Ölürüz olur biter... Rüyadan uyanırız, Ebedi yaşama
doğarız. Ebedi oluruz RABBİMİZ
ile birlikte...
Ölüm
bizi müebbed diri yapan TEK yoldur,
tek çözümdür...
Sıfırdan
büyük ve ışık hızından küçük evrenin,
sıfırdan küçük (Kök eksi dört gibi) ve ışıktan
hızlı hale getirilmesidir ölüm.
Dönüş
Allah'adır. ÖLEREK dönüş
elbette...
Ve
biliyor musunuz, şu anda bunları okurken ÖLMEDEN ÖLDÜNÜZ... Çünkü size MÜTTEKİLİK
vermeye çalıştım. İtteka sahibi olduk: Allahtan korktuk
hakkınca korktuk artık.
Allah'tan
korkulması gerektiği gibi korkmaya müttekilik=Ölmeden ölünüz emri
deniyor...
<> amin amin
<> Allah değerlendirmeyi
nasip etsin... Amin
Ali
İmran suresi 102. ayeti yazar mısıniz lütfen.
<> 3-Ali
İmran/102: Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya
yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim
olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin.
"Allah'tan, kendisinden
korkmaya yaraşır biçimde korkun."
İşte
sizi korkuttum. Ben umacı-umay değilim ama ÖLMEDEN öldünüz. Ölümün soğuk yüzünü gösterdim. (Kur'an
gösterdi)
Soğuk
olan nedir? İtteka=Allah'tan korkmaya yakışır bir
korku=Ölmeden ölmektir.
Artık
ölüm AZAP vermeyecektir.
Allah
müttekilerin antremanlı olmasını (ölmeden ölmeyi PROVA etmesini) diliyor. O zaman Azrail
ile çekişmeye gerek kalmayacak... "Sen zahmet etme, ben ölürüm"
diyebileceğiz... Ve hiç acımayacak... "Korktuğumuz ölüm bu
muydu?" diye şaşıracağız. (Ayettir)
Ama
ölmeden ölmeyi hiç bilmeyenler için dikenli telin çuvaldan
çıkarılması gibi zor bir çırpınış var...
Onlar Lut'un karısı gibi "ARKAYA
bakacaklar"dır... Arkaya bakmak=Sola meyletmek.
Çırpınacak
olan NEFS'tir.
Beden
cesettir, acı duymaz, eşya gibidir... Ruh, kurtulmuştur
(Gökçekimi yasalarına uymuştur, mutludur) ama şu NEFS var ya hani o bileşke, O
biyoelektromagnetik alan ışıması, O vektör var ya...
İşte o çırpınır. O korkar ölümden.
Beden
(Kök içinde artı dört) ve ruh (Kök içinde eksi dört) bileşkesi
kocaman bir sıfırdır. Artı eksiyi; somut sayı soyut
sayıyı götürmüştür. Cebirsel işlem sonucu = Kocaman bir
sıfır yani N E F S denen cerbeze ve vaveylacı ASİ... Şımarık,
kibirli, züppe, snob kişilik... Onun adı NEFS'tir..
Onu
sevdiği şeylerle (Öfke, kibir, horgörü vb.) beslemeyin. O besin LANETLİ AĞAÇTA
(Şeceretil Mel'une) de AYNEN
vardı. Adı Zakkum'dur. Zakkum nefse EZİYET eder...
Nefse
eziyetin tersi yani kurtuluş NEFSİ
öldürmekten geçer...
Allah
bizleri islah etsin.
<> amin
Biz
dilemezsek, Allah yardım etmez...
Önce
biz nefsimizi ve kavmimizi DÜZELTMEYE
niyet etmeliyiz -ki- Allah'ımız inanılmaz yardımına
boğsun bizi...
<> amin
Ey
bizim Rabbimiz, bu satırlar ve bu duygular seni zikretmekte ve tenzih ile
tesbih etmektedir.
Ey
Rabbimiz bizler kendimizi İSLAH
etmeye niyet ettik. Sana tevekkül olduk. Ey Vekil Allah'ımız El VEKİL yaratanımız. Niyet
bizden tevekkül bizden Ve HANİF
oldurmak senden...
<> amin
Senden
başka hiç bir yardımcımız ve mabudumuz yoktur.
Sadece
sana mütteki olduk ve senin El Hadii adına sığındık,
senin ipine tutunduk.
Senin
elimizden tutup, bizleri Siratel Müstakiym'den ve dosdoğru olan HAKK'tan saptırmadan sana gelmemiz
ve sana en yakın (Sabıkun) olmamız için BİZLER hazırız.
Bizler
Hanif'iz, neme lazımcı değiliz. Hafifmeşreb de
değiliz. "Eslemna" demeyiz, Selam deriz sen EL SELAM'a...
Allah'ım
Hızır ve İbrahim'in olan bu dualarla sana BUGÜNDEN itibaren MÜTTEKİ
olmaya geldik.
Sen
bizim Anamız-babamızsın çünkü Rahman-Rahim'sin...
Rahim'sin...
Anamın karnındaki üç karanlık... Onun adı Rahim... Şu
yumurtanın adı da RAHİM...
Sadece karında değil, dışarıdaki bir rahim...
Sabah
yediğim rafadan, kayısı, alakok her neyse... O bile R A
H İ M 'dir, yani senin adın...
Ve
Bizler İbnül Rahim'iz... İbrahim gibi, ib+Rahim gibi...
O
Rahimi biliyordu, Anneyi biliyordu... Bilmediği BABA idi... Azer ötesinde bir baba. Baba=Rahman.
O
zaten Rahim (Anne) ile dosttu... Dost olmadığı tek güç RAHMAN idi... Onu da başardı.
HalilürRAHMAN oldu... HalilULLAH oldu...
<> halaluya
Biz
de istesek acaba çok mu olurdu?
Allah'ım
İbrahim Milleti Haniflerimiz için hiç bir şey ÇOK değildir, AZDIR
hatta... Daha çok istiyoruz...
RÜŞVET
Cennet değil SENİ
İSTİYORUZ... Ve Yunus'u anlıyoruz...
Taptuk'tan
öğrenmişti... Taptuk'u da anlıyoruz...
Ahmet
Yesevi'den öğrenmişti... Türkmenbaşlarına da Dedem Korkut
öğretmişti.
Dedem
Korkut BİZİMLEDİR...
Selam ve selam Korkut Dedem'e... (Mütteki=Korkut, Çağatayca ve
Kıpçakça)
<> "... Bayat'tan Korkut Ata derler bir yiğit koptu..."
<> selam selam HDR'a
Az
izin verin. Secdesedim yine...
Secdesedim
biraz da çaysadım. Şekeri karıştırıp bir
fırt çekerek yazacağım Allah inşa...
Secde
coşkusu olmasa kendimi tam kaptırıp dervişliğin
duvarını aşacağım.
Secde
iyi bir sübop oluyor... Teneffüs oluyor...
Evet
yeniden dünyaya döndüm...
Dünya
da ÇOK GÜZEL... Yaşamın
tadını çıkarmalı...
Çiçekler
pembe, erikler buğday kadar pörtlemiş. Yasemen ve hanımeli
kokusu genzime doluşuyor. (Cam açık, hava sıcak şu anda)
Bitişikteki
ağaçlıkta sanırım çok güzel sesli bir kuş ötüyor.
(Bülbül değil)
Gerçekten
dünya ŞİMDİLİK
ve GEÇİCİ olarak çok çok
güzel...
Bu
RUH kardeşliği...
Dünyanın biyosferinin ruhu...
Ön
bahçede Leylak kokuyor. Çok güzel açtığını görmüştüm.
Bunların
yerine sadece diken olsaydı... Cenneti hayal etmek imkansız olurdu...
Yaratıklar
bize Cenneti anlatan ALLAH m i
s a l l e r i d i r ...
<> Sarı
çiçeğe anne (Rahim) baba (Rahman) ını sormak... (yunus)
Evet
[Candaş]'ım.
Yunus'a
ALEVİ dedi yine Edebali'ci
Diyanet Vakfı... Şu Süleyman Hayri Bolayır adlı sözde bilim
adamı çok tehlikeli biri... Mevlana için "Efemine" diyen de
oydu...
Bu
adam diyanet yüksek kurulu başkanı. Vakfın en büyük otoritesi...
Fetva yüksek kurulunun başı...
İnanılmaz
derecede mezhebçi. Dini değil mezhebi seviyor... Oysa Allah'a has/halis
kılınacak olan DİNDİR,
mezheb değil... Mezhebler kurucularına has/halis
kılınır...
Bu
adam çok tehlikeli... Yesevi Ekolünün en büyük düşmanı...
17
yıldır orada oturuyor... Babasının çıftliği
gibi... Ve Osmanlı Ebayedliğine göre yönetiyor DİNİMİZİ...
<> Hizmet ettiği
şeyin siyonizmin ta kendisi olduğunu da bildiğinden eminim hocam
<> Onu orada oturtan
güce bakmalı
O
DEĞİŞMEYEN tek k i
ş i . (Yığınla diyanet işleri
başkanı değişti, ama o hep ölene kadar PAPA gibi baki kaldı ne hikmetse...)
Koç
ve Sabancı'dan daha zengin bir holding'in patronu: Adı Diyanet
Vakfı... Sadece ALTIN ve GÜMÜŞ biriktirir -ayetteki gibi-.
Ve o adam oranın ENBAŞI.
İnanılmaz bir serveti var... Vakfın...
Yılda
bir milyon Kur'an basıp B E D A V A dağıtsalar ne olurdu? Ama ayeti
hatırlayınız: "Ruhban sınıfı hep ALTIN ve GÜMÜŞ BİRİKTİRİR."
<> Tüyü bitmedik
Yetimlerin serveti
Müslüman
papazlarının istihdamı bu hal üzerine... Çok üzgünüm. :(((
O
benim/bizlerin VERGİSİDİR.
Erbakan
Hoca'yı hazine yardımını suistimalden
cezalandırdılar... Ama Bu adamı kim cezalandıracak...
Türkiye'nin en büyük Holding'i olan Diyanet vakfının yönetim kurulu
başkan ve murahhas üyelerini kim cezalandıracak...
Hiç
kimse (Allah'ımızdan gayri) hiç kimse...
<> Allah bizi
onların akıbetinden korusun
<> Seri-ül Hisab'a hesab verecek inşaALLAH
<> Allah
cezalandıracak elbette
Papa
kilisesinin gözkamaştırıcı antika serveti malum... Adamlar AÇIKTA yapıyor bu işi...
Ama
Türkiye'nin EN ZENGİN KURULUŞU
olan diyanet vakfı GİZLİ
ZENGİN'dir. En cimri kurum veya kuruluştur...
Ve
diğer foundation'ların tersine DENETLENEMEYEN/denetlenmeyen YEGANE kuruluştur...
Oraya
alınan her kişi kesinlikle partilidir. Orada bulunan herkes mutlaka
Sünni ve mutlaka bir TARİKAT
mensubudur...
<c> Yerli P2 gibi mi
yani?
Daha
da tehlikeli [C], daha da tehlikeli...
<> Kiliseler bile
hediye olarak 2 incil gönderdiler sadece web sitelerini ziyaret ettiğim
için, diyanet parayla satıyor meallerini.
Tüm
bu Kur'an Kurslarında, imam hatiplerde öğretilenler SÜFYANİ yetiştirmek içindir.
Ve
sen doğal olarak imama sorarsın. O da Kur'an'ı kapatıp,
Hadisleri açar ve kendini BEYNİNİ
yıkayan Diyanet vakfı tarafından öğretilenleri sana YEDİRİR... Ve sen kendini
Müslüman sanırsın...
Bunun
için "Müslüman olarak ölünüz" ayeti üç yerde geçiyor...
Söz
konusu müessese MEHDİ'ye d ü
ş m a n
yetiştiriyor... Süfyani'ye zihniyete ORDU hazırlıyor. Geleceği etkiliyor hem de
nasıl. :(((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((
Ve 2099 yılına kadar HİÇ KİMSE O VAKFA dokunamayacak...
<c> Dr. bir açık
oturumda bir çok kişi mehdi kavramını yok ettiler. Bir çoğu
dekan'dı.
[C], Mehdi ve Mesih ayetlerle açık
ve imalı KUR'AN'DA yer
alır...
Kur'an'ı
bilmemekten öte, MEHDİ'ye
(Zihniyet olarak) İlahiyatçılar düşmandır. Çünkü onlar
Süfyanidir. (Beyazıt ve Öztürk hariç)
<a-j> Siyonist efendileri
süfyanist şeytancıklarına öyle emretmiştir
Evet
bunlar planlı [A-J]...
Günde
4 cami yapılıp, dört imam ve dört müezzin TAYİN edilen bu ülkede daha çok Asalak yetişecektir.
Kene, sırtımızdaki kambur, ayağımızdaki pranga...
PARAYLA
namaz kıldıranların sayısı matematiksel ve de
istatistiksel olarak günde dördü imam dördü de müezzin 8 devlet memuru katarak
artıyor...
Diyanete
bu kadar soyulan bir ÜLKE daha
yoktur.
Tibet,
Nepal, Bhutan bunu yaşadılar... Her üç kişiden biri
başı dazlak budist rahibi... Bir erkek nüfusunun üçte biri nasıl
rahip olur?
Kadınlara
gelince... Onlar da bu asalaklara bakıyorlar. Evin yemeğinden ve
mutfak harçlığından hergün onlara taşıyorlar...
Sıra
bize geldi... Bakalım kaç imam ve müezzin oluşacak? Hepsi de bir tek
zihniyete (Partiye) OY verecek...
Ve
siyasal boyutun dengeleri, özellikle belediyeler düzeyinde mahvolacak...
Nereden
girdim şu batasıca siyaset konularına? En iyisi bana soru
uzatın lütfen...
<> Babam Rahmetli
ellerim kırılsaydı da bu imam hatipleri açtırmasaydık,
elimizle yardım ettik derdi... ama iş işten geçti.. =((
<> Dr. deccalin kelime
anlamı ve kökeni nedir? Yani bu isim nerden geliyor?
Asıl
isim bir yerin adı. O yerin adı Arma de geddon. Arapça'dan yok edilen
G harfiyle DeGGal olarak
yazılıyordu aslında...
Geddon
(İbranice) eşi benzeri bulunmayan demek. Arma ise Zırh demek.
(Armour ve Army ile akraba kelimedir)
Armada=Donanma
(Gemi askeri) demek. Buradaki gemi ise U Ç A N gemi elbette... Yani bildiğimiz Şİ'RA kapısıyla
bağlantılı...
Yaşayacak
ve göreceğiz... (Çağlarboyu insanlık adına
konuşuyorum.)
G
harfi şiddetli olduğunda bela musibet demektir. (Gog megog ya da
gog-mog gibi)
İbranice'de
G harfi çok kullanılır.
Arapçada
yoktur. Örneğin NaGeV=Necef
gibi oysa buradaki G harfi ile sondaki V harfi Kur'an'dan
çıkarılmış yerine gayın ve Cim ile Waw
getirilmiştir...
Yine
Şeyh ve Şeyhu da aslında S(sin) değildir J'dir. Ağabey
ve abla anlamındaki Şeyh ve şeyha ile Kur'an'da bir ayette geçen
"Şeyh ve Şeyhu" J ile yazılıydı. Ama J
olmadığından onu da Ş yaptılar.
<a> Kur'an'da?
(Kur'an'ı
tarayarak Şeyh ve şeyhu'yu bulabilirsiniz. Sanırım uzun bir
surede yer alıyordu.)
<a> jikr?
[A], Jikr doğrudur, ayrıca
Zikr de vardır. Peltek Zel zaten J harfiydi. Bazı J'ler de C'ye
çevrildi. Örneğin Mejid gibi, Hajer gibi.
Aslında
J harfi (Jim okunurdu) ilk alfabede vardı. İbranicede o harflerin
tamamı yaşıyor.
Daha
önce de yazmıştım. W yanında bir de sert okunan (Vişne
der gibi) V de vardı. Bu harf kurallarda Y harfine dönmezdi olduğu
gibi kendini korurdu. Oysa W (ue) harfi doğrudan SESLİ harftir.
38
harf (ses, telaffuz sembolü) içeriyordu. On harf yok edildi. Yani
okuduğumuz Kur'an doğru değil aslında...
Kalın
L ve ince L iki ayrı harfti. Birisi la diye diğeri ise lâ diye
okunuyordu. Biri lam diğeri lamelif oluverdi...
ALLAHü
derken birinci L KALIN (Anormal
kalın), ikinci L ise ince ve sondaki H harfi ise çok farklı: hem
ağızdan hem burundan aynı anda nefes verir gibi he diyeceksiniz.
Baştaki A (Elif ise) umlautlu A gibi ya da ingilizcedeki "Bag, Cat, Can" kelimelerindeki gibi a ile e
arası okunuyordu. Ama ikinci elif yani AllAhü ise doğrudan a
okunuyor.
Ancak
Allah bu haliyle Kur'an'ı kabul ediyor. (Niyet açısından) Hatta
kabaca ALLAH dememizi de kabul
ediyor.
O
Gafur ve Rahim'dir, ayrıntı verir ama ayrıntıyı
istemez.
(Zaten
zerrece iyilik ve kötülük bir açık kitapta yazılıdır.
Ayrıntı istemek Allah'ın sorgulama biçimi değildir, Allah
bu tür insansı davranışların tümünden münezzihtir.)
<a> Şeyh:
Kasas-23, Hud-72, Yusuf-78, Mumin-67
Evet
oradaki AŞAĞILANAN
şeyh kelimesi ile ağabey anlamına gelen Şeyh (Jeikh)
farklıdır.
[A]'ın bu araştırmacılığına
bayılıyorum. :)
Ağabey
ve Abla diye geçen kelimeleri bir yazar mısınız?
<a> Ben
araştırmacıysam Dr. herkes olur.
Araştırmacılık
çok farklı bir şeydir... En iyi bildiğiniz konuyu
bilmediğinizi hayretle görürsünüz...
Dün
iki genç grubu iddiaya girmişler "Shakira" Amerikalı
mı Latin/Meksikalı mi diye? Bana sordular.
<> Lübnan, Şakire
Yanıtı
belliydi: "O Lübnanlı Arap anne ve babanın
kızıdır."
Eğer
dikkat etselerdi ve gazeteciler de uyansaydı, Star TV konserinde Müslüman
anne ve babası da Lübnan'dan gelmiş ve salonda oturuyorlardı.
Haberi atladı medya.
Yani
ARAŞTIRMACILIK olmazsa,
Şakire hanım "Latin, Meksikalı ya da gringa"
sanılacaktı.
<> Şivesinden bile
belli Dr.
Elbette
oryantalinden de belli. Ve de Tarkan kadar Müslüman.
Bunu
güncel diye anlatmadım, sadece gençler şaşırdılar:
Arap temasını hiç görememişler, hatta komşu kızlardan
ikisi şaka yaptığımı sandı, Ama
araştırmacılık böyledir işte...
<> Adı yeterdi
Evet
ama, yeni kuşak için o Amerikalı'dır.
Sh-akira ya SH'yi gördün mü o
ingilizcedir... (!)
Yeni kuşağı kınamıyorum, tam tersine KAYIP köprüyü kurmak için onlara en
başta yardım ediyorum.
<> Neşe erberkin
avrupa ikincisi olmasını bilmekte araştırmacılık
mı dr.:))
Avrupa BİRİNCİSİ
ve
Lion localarının en kidemli üyesi. (Leoness'lerin başı)
<a> 40-Mumin/67: Sizi (önce) bir topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir aleka
(embriyo)dan yaratan, sonra sizi bir bebek olarak çıkaran, sonra güçlü
kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlar olmanız için
yaşatıp büyüten O'dur. İçinizden kimi de daha önce vefat
ettiriliyor. (Bunları Allah) belirli bir süreye ulaşasınız
ve aklınızı kullanasınız diye (böyle yapıyor).
<a> 28-Kasas/23: Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını)
sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de (hayvanlarını
suyun olduğu yerden) geri çeken iki kadın gördü. Onlara
"Derdiniz nedir?" dedi. Şöyle cevap verdiler: "Çobanlar
sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup
hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok
yaşlıdır."
Hem
şeyh hem de dişi şeyh olarak bir arada geçiyordu söylediğim
ayet...
<a> o recm ayetiydi,
Dr.
Öyle
mi?
<a> evet
Recm
ayeti var mı ki? ;)
Bir
rivayete göre tavuk yedi, bir rivayete göre de keçi yedi.
Bir
rivayet de biz UYDURALIM
(Hadethe=Uydurmak demektir)
<> :))
Fok
balığı yedi, çünkü o Ayetler BUZ üzerinde yazılıydı.
Sahih
olsun... O zaman Müslim'den mi Buhari'den mi uydu... pardon rivayet edelim? Buhari
daha hadeze bir insan olduğundan ondan olsun... Ravi zincirinin
başı da kim olsun?
<> ebu hüreyre
Hz.
Ömer'i seçersek, insanlar ona daha çok inanıyor. Hz. Ömer'den
uyduralım o halde!
"Ömer ibni Hattab'dan
Rivayetle: "İleride birileri çıkacak ve ben Kur'an'da Recm
ayetini bulamadım diyeceklerdir. Onlar Okun yaydan
çıktığı gibi dinden çıkacaklardır."
Ömer'den
bir Sahih hadis daha: Şöyle diyor: "Tevbe suresi bunun üç
katıydı, bunu kim azalttı?"
Ve
Ömer'e binbir iftira atıldı.
Bu
da bizden YÜFTERA: "Recm ayeti
buz üzerine yazılmıştı, bir rivayete göre fok
balığı, bir rivayete göre Penguen yedi."
;=)
%=) &=) %=) &=)
<> Madem keçi yedi o
zaman keçi lanetlenmeli :)
<> fok
balığının ağız kokusu kadar kötü kokuyor bu
hadislerin çoğu hocam, yahudi taassubu kokuyor buram buram
<> İcma-i ümmete
göre: keçi lanetlenmiştir.
<> ya da mübarek bir
hayvandır
<> iyi ki yemiş
:))
<> eyvah, keçi eti
yiyenler ayeti yemiş gibi
;))))
<> Yahudilerin huyu
zavallı hayvanlara iftira atmak, uğursuz ilan etmek. Süfyanistlerde onların
kopyası
Ve
Tevrat'ın yan kitaplarında Hahamların keçileri cinsel yolla
iğfal ettikleri yazılıdır.
<> iğrenç herifler
Haham'ın
affedilmesi için o keçi kefaret olarak kesilir ve eti murdar olduğu için
yenmez.
Talmud'da
beastiality yapan hahamlar için bir ayıp yok, Hayvan kınanıyor
ve günah keçisi olarak kesilmesi isteniyor. (Eti yenmiyor, çünkü murdar)
mış yani...
<> Singoat
<> "Günah
keçisi"nin nereden kaynaklandığı anlaşılmaya
başladı
Evet
Kâhin(Kohen/Haham)lar evlenemezdi en
başta... Yehowa onları da düşünmüş ve keçiyi uygun
görmüş.
<> :))))))
<a-j> garibim keçilerin
kafasını şeytan kafası yaptı Tamplieler insanlara
yutturdu
(Talmud'u
bir okuyun kanınız donacaktır, daha neler neler var!!!
Akıllara ziyan...)
<a-j> Talmuda mide
dayanmaz hocam
Evet
[A-J].
Haham=Yahowa'dir
diye AYET var. (Kendi ayetleri yani)
Bir
de kefaret günleri var. O gün hahamlar yılda bir kez Sarhoş oluyorlar
ve şarap ile ekmek yiyorlar. Küfelik oluyorlar....
Bu
olay daha sonra vaftiz ve bazı ayinlere girdi: Şarap
İsa'nın kanı. Ekmek de eti oluyor.
<> Palyaço gibi giyinip
eğleniyorlar pis kokulu ortodox yahudileri
<m> Neyin kefaretini
ödüyorlar
Tabii
buradaki kefaret "Çarmıha gerildiği için"
yapılıyor. Ama Yahudiler'in kefaretinde MANTIK aramamalısın.
Samir'in
buzağısını bilirsin [M].
<m> evet
Musa
ve kardeşi Harun ikisi de aynı kavmin peygamberi.
Musa
Tur dağında 40 gün kalıyor... Dönüyor geliyor ki, yine Peygamber
olan kardeşi bile oradaki sapıklığı
engelleyememiş!!!
Altından
bir buzağı yapmışlar ve tapıyorlar...
<m> Bakara
Hem
de eş-değiş tokuş ederek ve şarap içerek.
İğrenç bir LANETTİR
bu, Lanetlenmedir bu.
İşte
böyle kefaret ödüyorlar...
Musevilik bu bozulmuş haliyle son derece tören ve ayin
dinidir.
<m> Bu
sapıklığın bize olan mesajı ne olabilir?
Bize
olan mesaj şu!
Allah'ın
dini K I R K günde
bozulmuş, tahriften öte tahrip olmuştur.
Musa
elindeki Tevrat Tabletlerini (Ki onlar Tabutüssekine'de kendiliğinden var
olurlardı) yere atarak kırdı öfkesinden...
<> Harunu azarladı
Ve
Allah'a isyan etti:
"Sadece
40 gün ayrı kaldım, Yahowa hep benden mi bekleyeceksin, sen niçin
yardım etmedin bana?" dedi. (Talmudda böyle yazıyor.)
Tevrat'ta
Yahowa ile İNSAN gibi
konuşulabiliniyor. Hatta Ezra (Üzeyir) Allah'ın OĞLU olup, babasını güreşte yenmiş ve
babasını ağlatmış, hatta küstürmüştür.
(Şaka
değil, jakass değil AYNEN
yazılı bunların tümü.)
<> Talmud iftira
atıyordur
Bu
Talmud değil, doğrudan Tevrat.
<> Ve yahudi bu
itikatla dünyayı yönetiyor
Evet,
değil dünyayı GELECEĞİ
bile yönetiyor. 6300 yıllık bir bilgi birikimi bu. Tuz
tüccarları olarak fenikeli tacirliğe terfi ettiler. Zenginlik
kaderleri oldu. (Samir'in buzağısı da bu simgedir)
<> Hocam bu
saçmalıklar yahudilere normal mi geliyor??
Bazı
Diasporası yahudiler tanıyorum. Onlar gerçekten bunu folklorik hatta
masalsı buluyorlar. Ama Farisiler ve ötekiler körkütük inanıyorlar.
Mesela
Safaridler (İspanyol göçmenleri) ile Eşkinazi'ler (Avrupa yahudileri)
arasında da derin görüş ayrılıkları var. Ama
İsrail'e yerleşince yeniden HAHAMBAŞININ
kulu oluyorlar.
Yine
siyasete döndük. Yahu başka soru yok mu?
<> Gayri yahudileri
hükmetmenin yolunun, onları Para(Buzağı)ya taptırmak
olduğunu iyi hesaplamışlar.
İşin
tuhafı, Samiri'nin altın buzağısı "SİBERNETİK" bir robottu. (SAMİR=Bilgin,
mucid demek Akkad dillinde.)
<> dünya strateji
soruları olabilir mi?
Tabii
her tür soru olabilir. (Provokasyon dışında)
<> Ahsen-i takvim
tohumu ile kaderin bağlantısı nedir hocam?
<> Kader yoktur, kader
mantık dışıdır. Doğru diyorum. Düşünen insan
kaderin olmadığını anlar
"Kader yoktur" = "Bilgisayarda program yoktur. HDD bomboştur, formatsızdır" demek zahar!
Ben
kaderin olduğuna daha iki gün önce şahid oldum. Yıllar önce bir baraja gitmiştim. Orada
balık yedim. Elimi yıkamak için su ararken hiç
tanımadığım birini görmüştüm.
Bu
bir RÜYA idi, belki üç
yıllık rüya...
Salı
günü, bir dostum beni zorla bir baraj kıyısındaki
ormanlığa götürdü. Balık yedim. Ve su aradım. Sonra onu
gördüm: Dekan...
Ben
bu anı yaşamıştım.
YAŞAMIŞTIM
demek VAR OLAN BİR KADERİN
programın yolundan GİTMİŞİM,
günü gelince de o anı yaşamışım.
DEMEK
ki bir senaryo var ortada... Bir şeyler yazılmış. Adı
kader.
<> kaderin 12 olgusu
var demiştiniz. Onun dışındakiler bizim hayır ile
şer arasındaki seçimimiz. Bu 12 olguyu netleştirelim mi hocam,
sıklandırarak.
Ve
ben üç yıl sonra hayatımda ilk kez gittiğim barajı ve
oradaki Ünik olayları, hayatımda hiç tanımadığım
Dekan'ı DAHA ÖNCE
YAŞAMIŞÇASINA tıpatıp-rüyaya uygun ve hiç
şaşmadan tek tek yaşadım.
Bence
var olan bir PROGRAM var...
<> deja vu
Bu
deja vu bile KADERİN
olduğunun açık simgesidir ve daha ötesi kanıtıdır.
EĞER
-o gelecekte yaşanacak olanlar=Kader- olmasaydı, hiç bir kimse Dejavu
görmezdi.
<> velyevmil ahiri...
VEBİL KADERİ hayrihi ve şerrihi
Kader
bir programdır. Daha önce yazdığım gibi Tarih-Coğrafya
vb. üzerine kuruludur.
İnsanın
denetleyemediği şeylere KADER
deniyor:
1.
TARİH: Hangi tarihte
doğacağınıza siz karar veremezsiniz.
2.
Coğrafya: Hangi ülkede (yerde) doğacağınıza siz karar
veremezsiniz.
3.
Rezerv=Rızk: Evrende entropiye bağlı olarak ne kadar enerji
alıp tüketeceğinize (Lokmalarınıza, zenginliğinize )
siz karar veremezsiniz.
4.
Ömrünüzün ne kadar olacağına siz karar veremezsiniz.
5.
Genetiğinizin hangi ırktan (Zenci, mongol vb.) olduğuna siz
karar veremezsiniz. Doğduğunuz ırk ile
yaşarsınız,
6.
İnsan-bitki-hayvan,
7-
Kadın-Erkek,
8-Sakat,
kusurlu doğmaya vb.
vs.
vs.
BİZ
karar veremeyiz.
İşte
bu K
A D E R D İ R .
Ama
karar verdiğim şeyler var: Eşim ile evlenmeyi KARARLAŞTIRDIK. Oysa elbette alternatiflerimiz
vardı... Bir arkadaşım ise çocuğu olmayacak olan bir
hanımı tercih etti. Ve çocuğu (eğer başkasından
ileride olmazsa) YOK.
Yani
çocuksuzluk KADERİ
değildi. Eşini seçerek kendi KAZASINI
(Gada) kendi gördü... Kaza etmek (Vukubulmak) KADER değildir.
<> Mutlak
İrade-Relatif İrade
Kader
YAPAMADIĞIMIZ her şeydir.
Örneğin
ben Fatih Mehmet Han'ın döneminde sen ise Resulullah döneminde doğmak
istersin. Ama ELİMİZDE
değil...
Elimizde
değil olmayanlara KADER
diyoruz. Elimizde olanlara (Özgür iradei cüziyemiz var) KAZA diyoruz.
Mesela
Kaderimizde 6 ton et vardır. Bu bizim RIZKIMIZDIR,
bize rezerve edilmiştir. Rezervemizdir.
Ama
onu bir kerede oturup yemeyiz. Kaderin kazası ile yani ÖĞÜNLERE bölerek ömrümüz boyunca
yeriz... Bu öğün yemem de öteki öğün duble porsiyon yerim belki...
Fakat Allah'ımız Hasib'dir Muhsi'dir her şeyi tek tek
saymıştır.
<> Rezerv=Miktar
Kadere
iman var mı? Buna yanıt arayalım:
Süfyanilik
bizleri Cehriyeciliğe mahkum kılmıştır. Adam katil,
hırsız. Cehriyeci (Salt fatalist görüşçüler) süfyaniliğe
göre "suçlu olan SUÇLU
değildir, Allah ona KADER
etmiştir hırsızlığı"...
<> 4-Nisa/136: Ey İnananlar! Allah'a, Peygamberine, peygamberine
indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a inanmakta sebat
gösterin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitablarını, peygamberlerini
ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa
sapmıştır.
<> Burada kadere iman
geçmiyor
"Allah dilediğini doğru yola
eriştirir" ayetinden yola çıkarak HIRSIZ da masumdur... 5 çocuğunu banyo küvetinde boğan ANNE de masumdur. Allah kader
etmiştir, kadın da çocuklarını boğmustur. Bu onun
kaçınılmaz kaderiydi.
(Bunları
din adamları değil Süfyani tohumları yarattılar. Çünkü
Yezid Resulullah'ın torununu ve onun çocuklarını susuzluktan
öldürdü ve BU ONLARIN
KADERİDİR, Allah Kaderin kazasına BENİ memur etmiştir" diye bir de felsefe
yumurtası yumurtladı.)
Kader
kelimesi çok sayıda geçiyor: Kader, takdir, mukadder, kudret, kadir vb
tamamı KADER isminden (Kelime
kökü KaDeRe mastarı),
anlamı ise Yaptırımcılık, tek yaptırım gücü
olmak demek.
Kadir-i
mutlak derken de Kaderin yazıcısı anlamına geliyor.
(İtlak=Absolutly, fakat aynı kökten gelen mutlak
"Yaptırımından çıkılamaz" anlamında...
Yukarıdaki
ayette ilk bölümde Allah-Elçi-Kitap (Mesaj) sırası var. Fakat
meleklere değinilmiyor ve sıralama da başka. Ama devamında,
"Kim Allah'ı, meleklerini,
kitablarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse"
Allah(Verici)
Melek(Kurye dalga) Kitab (Mesaj olan kurye dalgaya bindirilmiş olan) ve
Elçi (Alıcı).
Ve
devamına bakalım:
Amentü.....
vel yevmil Ahiri.... ve bil kaderi...
Hayrihi
ve şerrihi min allahi teala
velbasü
badel mewt hakkun.
(Ve
kelimei şehadet)
Amentü
diye başlamanın nedeni şu: "Ey İnananlar! Allah'a,
Peygamberine".
Amentü
demek "İman ettim, inandım" demek.
<> Reklamlar: Aiberg
tam gaz... ileriiiii.
(Sahi ya, Reklam yapmayı unutmuşum)
"Amentü
billahi vel resulihi" derken de sadece ve yalın olarak VERİCİ(Billah) ile ALICI(Resulullah) ilişkisi
anlatılmıştır.
"Peygamberine,
peygamberine indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a
inanmakta sebat gösterin"
İki
kez peygamber geçmesinin nedeni biri Nebi diğeri kitaplı yani Resul
olan iki peygamber kategorisidir.
"Peygamberine,
peygamberine indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a
inanmakta sebat gösterin"
Burada
Allah'ın SİFTAH ilk kez VERİCİ
olmadığını anlıyoruz. Oysa her Resul SİFTAH ilk kez kendi ilkini
yaşar. Yani VERİCİ
(Allah, telsiz vericisini elinde tutan) DEĞİŞMEZ
SABİT TEK iken Alıcı (Reseptör, Receiver, Rx TEK değil, değişken...
Ayet bu minik ayrıntıları da sunuyor.
Bir
MERKEZ olduğunu anlatıyor
Allah'ın, bir odak, bir merkez noktası... Pergelin sivri ucunun
konduğu özek...
Ama
yarattıkları o merkezi nokta gibi TEK değildir. Bir tek ALLAH
noktasının ÇEVREDEKİ
dairedeki sayısız yaratığı Ç A
P aracılığıyla
BİREBİR muhatap
olduğu anlatılıyor.
Allah
TEK BİR verici ama çevresindeki
her bir noktaya (Canlıya) hem LAİK
hem de külliyen yanıt veriyor, denetliyor.
<> [Ala] Külli
şeyin kadir
Allah
bu haliyle TEKİLDİR ve tek
özek olduğundan
Tlf.
var 1 dk.
Yeniden
slm ve slm.
<> selam selam
Allah
tekdir ama seriul hisabdır, çünkü her bir BİRE-BİR'i aynı anda sayısız yarıçap
ile sorgulayabiliyor.
Ve
işin ilginç yanı bu ayetin ve "İki yay mesafesi
yaklaştı" ayetinin (Cebrail as. için) Cifir ABCD değerleri 987'dir, geriye sayım biçiminde. Bu
sayının kare kökünü alıp, 10'a bölünüz.
Orada
mısınız?
<> Evet
Bir
ara düştüm sandım. (Bakınız bir önceki chat'teki durum)
<> pi sayısı
çıkıyor
[] 3,141655614
Pi
sayısı BİRİM
alındığında, mesela 1-pi, 2pi gibi evren hesaplandığında
rasyonel sayılar KESİRLİ;
irrasyoneller ise TAM
çıkacaktır.
(Hiçbir
matematikçi evrene bu gözle bakmadı, ilk kez BİZLER düşünüyoruz, ona göre!!!)
İki
kere iki 4 derken 4 tane pi sayısını tam sayı kabul edersek
Rasyonel 4 sayısı bu kez KESİRLİ
çıkacaktır, yani virgülden sonra 200 küsur haneli bir sayı
çıkacaktır.
Bu
yeni matematik düşüncemizde 1/137 gibi Boltzmann gaz sabiteleri de yeni
bir sayma sistemi olarak kullanılabilir.
Hatta
ışık hızı TEK
BİR ölçü birimi olabilir.
(Olacaktır
da, en iyi metre ışık hızı BİRİM (km/s) kabul edilirse onun ondalık kesirleri
(Yüzbinde-biri, binde-biri vb.) ile şu sonucu sonsuz çıkan
denklemlerden kurtulacağız ileride...)
[] http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/uluslararasi-birim-sistemi
Işık hızına ek olarak doğadaki dört sabitin (Planck
sabiti, temel elektrik yükü, Boltzmann sabiti ve Avagadro sabiti) daha
değerlerinin kesin olarak tanımlanması - Büyük Knın
işlevinin sona ermesi - Kilogramın, amperin, kelvinin ve molün güncel
tanımlarının gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi - Tüm temel
birimlerin tanımlarının vurguyu doğadaki sabitler üzerine
alacak şekilde yeniden ifade edilmesi
[] https://tr.euronews.com/2018/11/16/bilim-insanlari-oy-birligiyle-kabul-etti-kilogramin-tanimi-degisti
Kilogram artık evrenin dokusunda yer alan temel bir sabit sayıdan türetilecek.
Bunun için kuantum mekaniğinde yer alan 'planck sabiti' kullanılacak.
Planck sabiti ise Foton enerjisi ile elektromanyetik dalga
frekansının birbirine olan oranından elde ediliyor. Bu oran
kuantum mekaniğinde aksiyonun temel birimi olarak da düşünülebilecek
bir sabit.
Allah
şöyle buyuruyor: "ufukta (Radyanda,
Dünya yuvarlaktır ve yay parçası görünümü verir ufuk çizgisi) iki yay MESAFESİ (Burada tam 987
çıkıyor sayım...) yaklaştı..." diyor ayet...
Yay=Yarıçapın size olan uzaklığı... Yani
yay'a ok yerleştirin, ufukta (Yay) içindeki ok ise YARIÇAPTIR. İki yay mesafesi (oku) (Mesafe burada interval
değil, arrow anlamında) BİR
ÇAP etmektedir. Yay'ın Ok'a bölümü de Pİ sayısıdır.
Cebrail
gibi bir meleğin TAKYON
kütlesine has soyut boyutlarını ölçebilmek için elbette Kur'an 987'yi
önermektedir.
<a-j> spiralin en
dış dairesi ile en iç dairesinin oranı da Pİ'nin katları yani
(Doğru
[A-J])
"Bütün
ufku kapladı" diyor ayet, "göz gördü ve
yanılmadı" diyor...
Bunlar
ipuçlarıdır, MİSALDİR,
alimler anlasın diye verilmiş enfes bilim örnekleridir.
Göz
küresi bile örnek verilmiş ve göz küresi yanılabilir. Ama buradaki
durum çok farklı.
Allah
GÖZÜ KÜRE OLMAKTAN KURTARARAK veya eşanlamlı olarak Cebrail'i
Gözküresine YAPIŞTIRARAK
ikisini DÜZ ediyor ve (İki paralel
halka birbirini düz görür, çünkü paraleldirler ve köşe, dönemeç vb.
yoktur.) GÖZ YANILMIYOR, İNKAR DA EDİLEMİYOR.
<> 53-Necm/7: O, en yüksek ufukta idi.
<> 53-Necm/8: Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya
doğru) sarktı.
<> 53-Necm/9: Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az
kaldı
(Ayetin
devamında yazılı. 10. ayet lütfen)
<> 53-Necm/10: (Allah), kuluna verdiği vahyi verdi.
<> 53-Necm/11: Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.
<> 53-Necm/12: Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak
mısınız.
<> 53-Necm/13: Andolsun onu bir kez daha görmüştü.
<> 53-Necm/14: Sidretü'l-Münteha'nın yanında.
<> 53-Necm/15: Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
<> 53-Necm/16: Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.
<> 53-Necm/17: gözü şaşmadı ve sınırı
aşmadı.
<> 53-Necm/18: Andolsun ki o, Rabbinin ayetlerinden en büyüğünü gördü.
<> 53-Necm/19: Siz de gördünüz değil mi o Lat ve Uzza'yı?
"Gözü
şaşmadı ve sınırı aşmadı!".
Kısacası
SİDRE (Mekanların
bittiği yer) ile oraya gidenin ya da oradan gelenin hesapları için
önce karekök kullanılıyor sonra da 10 adet pi helezonu
çıktığından o sayı 10a bölünüyor.
Bu
bildiğimiz pi sayısı değil, KOZMİK olarak doğru Pİ
sayısı budur.
Çünkü
uzayda iç açılar toplamı 180 olsaydı pi sayısını
doğru kabul ederdik. Ama Riemann-Gauss vb. bunun tersini
isbatladılar.
Bir
üçgen bir yelken bezi gibi eğri (Ufuk, yay ilişkisi) olunca gerçek pi
sayısı da buna göre BİRAZ
farklıdır.
O
gözkürenin mükemmel oluşumundaki SINIR
ile orantılıdır. Gözün sınırı bize ipucu olarak
verilmiştir.
(Bunun
altında miyop, astigmat, hypermetrop vb. de yatıyor bittabi... Çünkü
bunlar bir göz şaşması oluşturabiliyorlar.)
(Böylece
Resulullah'ın bir GÖZ KUSURU
OLMADIĞI ayrıntısını da bu ayetten
çıkarabiliyoruz.)
(Ayrıntı
BİZİM işimiz kusura
bakmayın!)
<c> ne kadar reklam
yapsan azdır Dr.
Sağol
[C], Kur'an'ın mucizeleri bunlar, yani Reklamı Kur'an
arkadaşım adına yapıyorum.
<> Seni çok seviyoruz
hocam
<> Rabbim senden
Razı olsun Dr
<> Allah'a yaklaştıran herşey sevilir
(Arkadaşım
Kur'an ile gaaaaaaayet iyi anlaşıyoruz, benimle dertleşiyor,
sırlarını veriyor sakınmadan. Ama benim ağzım da
hiç sır tutmayı bilmez, ne sırrı varsa hemen BİZLERE yetiştiriyorum.)
(Aslında
bu sırları öyle kısalttım ki, şimdi bir GÖZ KÜRESİ yapısından
girsem onun da TANIMI harfiyen var,
ölçüleriyle birlikte.)
Küçük
bir örnek:
Mahşerde,
dünya ve güneş preslenip iki boyutlu (yufka) olacaklar, birbirlerine
paralel olarak tepemizde duracaklar.
Kürelerin
kalkacağı o günde, göz küre de kalkacak ve Sidretül Münteha gibi
arş gibi DÜMDÜZ görecektir.
Artık
beyin merkezleri değil, ORGANLAR
kendilerini yönetecektir. Yani beyindeki görme merkezi göze gelip
yerleşecektir. Konuşma merkezi gelip ELLERE, ayaklara yerleşecektir. Başlayacak eller
konuşmaya...
El
konuşur mu? Konuşur hem de isbat bile edebilirim.
DİL
konuşur da EL konuşmaz
mı? İkisi de aynı DERİDEN
yapılmamış mı?
Orası
havasız ortam. (İki boyutlu yufka gibi uzayda oksijen molekülü de
gereksiz.) (Çünkü o da küreselliğini yitiriyor, kaleidoskopta yer alan
renkli kırıntılar gibi iki boyutlu davranıyor.)
Konuyu
dağıtmadan yeniden başa dönelim.
Pi
sayısı yanında bize pi sayısı esas alınarak
yapılacak bir sistemin değerlerinin ondalık olarak kesirsiz
çevrilebileceği anlatılmış
A Y E T T E .
Yani 987 karekök al böl on'a işlemini ters çevirebiliriz.
<> geldim yine slm slm
Hoşbuluştuk.
<> bugün
bağlantı sorunu yaşadım hocam
Bugün de benim bağlantı ve saldırı sorunum
olmadı. Senin adına üzüldüm kendi adıma sevindim. Şöyle bir şey:
:()
ya
da :)(
aynı
anda sevinip üzülmek böyle mi anlatılır acaba?
<> :)))))))
<> evet chatte
<>İkincisi pi oldu
zaten: )(
Aslında
ben Shift-nokta8 ve 9 yazdım.
)('
şu
gördüğünüz de şift ile yazılmış 987. Bu onun kare
kökü: ^!.$!%)
<> :)))
ve
bunu !='a böldüm.
İşte
bunun gibi ŞİFRE dolu
Kur'an.
(Chifree=CİFİR)
<> Hocam Boşluk
Sistemi'nden biraz daha bahsedebilir misiniz?
Hangi
boşluk?
<> Geçen Chatte
konuştuğumuz Muallaktan gelen. Kuran'da öyle bir sistem olduğunu
söylemiştiniz
Alak
(Aleka) ile olan bağlantı mı?
<> Evet
Şimdi
buna girersem emin ol saat 04.00 olur. Erte
yapalım mı :)
<> Peki
Ben
sizlerin emrinizdeyim. Ama sizleri düşünmek de görevim, çok geç olur, onu
keşke konu başında yapsaydık.
<> hocam israfil a.s
nasıl horn holenin dışında olabiliyor, halbuki o hiperuzay
varlığı değil mi (melek)
İsrafil
As. evrendeki en DEVASA melek.
(Raphael)
İbranice Raf+ael=Raf raf meleği. (Rauf ismiyle
bağlantılı, Raf kelimesiyle bağlantılı).
KAT KAT
RAF RAF
İrtifa-irtifa
Terfi-terfi
anlamına geliyor.
<> en dış
yörüngeyi kapsıyor o zaman
<> hilbert uzay
Azrail
YERDEN (İnsanların ve
canlıların yaşadığı arz'dan ve kolonilerden)
yukarı geçmez. Onun dahi TARIK'a
ihtiyacı vardır.
Dünya
(İnsan, cin ve canlılar dışında) meleklerin CANI ALINMADIĞINDAN Azrail'e
sadece Dünya ve kolonilerde ihtiyaç vardır. Yani Melekil Mewt/Ölüm meleği
en alttadır; en alta MEZAR
denir, ARZ(Toprak) denir.
Uzayı
(Atmosferden başlayarak, meteorolojiden başlayarak süpernovalara
kadar denetleyen meleğin adı Mikail'dir.) (Mikhael=Süre meleği
demek.)
Evrenin
dolusu Mikhael'dir.
Evren
biter ve ta Sidre'ye kadar bu kez Süper uzay başlar.
<> sidretül münteha
mı
Oranın
sorumlusu da Cibril (Gabriel=Zora koşan, zorlayarak yapan)
Cebrail'in
mekanı, tüm mekanların bittiği Sidretül münteha'dır...
Artık
eksi, ya da artı değerde x, y, ve z koordinatları yoktur ki, uzayda
bir cisim YER tutsun!!!!!!!
Uzay
yoktur. Uzayın olmadığı yerde ise zaten VARLIK yoktur...
<> Sadece Allah
vardır
Amenna...
Ve
bir de istisna var. Adı İsrafil.
<> Postacı
kapıyı iki kez çalar.
İsrafil'in
görevi de Sidre'den Levhi Mahfuz'a kadar olan bölgeyi kavramak.
İsrafil'in
tabanı Sarfiyail adlı bir melek. (Sarf etmek, harcamak kökünden)
Tavanı ise kendisi...
Eğer
Cebrail'in iki yay mesafesini kavradıysak, niçin Sidre'den daha
yukarı gidemeyeceğini anlayabiliriz.
Tekillik
sorunu. Cebrail İKİ BOYUTLU
(Kağıt tabakası gibi) bir Sidre'de yaşamaktadır.
Mrscp'nin
bir kitabında çizdiği gibi İki boyutlu bir resim olarak köpek
bir bütündür. Ama bunun ağız-anüs arası sindirim sistemini
çizersen yani ağız-yutak-mide-tüm barsaklar ve son bir boşluk
olarak gösterirsek, dikkat edersen o kağıt İKİYE ayrılmış olur.
<> Mrscp=Stephen
Hawking
[] http://flight-light-and-spin.com/stephen-hawking's-dog.jpg
Çünkü
iki boyutluda BOŞLUK
oluşturmak demek, o kağıdı adeta ikiye
yırtmaktır, o zaman köpeğin bir yarısı ile öteki
yarısının birbiriyle ilişkisi kopmaktadır. İki
ayrı yaratık oluverir.
Bu
Cebrail'in niçin daha yukarı gidemeyeceğini gösteren bir örnekti.
Gelelim
İsrafil'e...
Şimdi
YATAY İKİ BOYUTLU
AŞAĞIDA KALDI.
(Aşağısı
bir günün bin yıl olduğu evren katmanı) bir de DİKEY var, Arş direği
olarak ta Arş'a çıkan (Bir günün 50 bin yıl olduğu) DİKEYLER.
Pekiyi
yatay ve dikeyi nereden çıkarıyoruz?
Çünkü
ayette UFUK kelimesi vardı:
"7. O, en yüksek ufukta idi."
Ve
o sidreyi kaplıyordu tek başına...
Ufuk=Horizal
olunca elbette bir de vertical (Düşey, dikey) denen YÜKSEKLİK gerekiyor.
Şimdi
bir insan düşünün: bu üç boyutludur: Eni, boyu, yüksekliği
vardır. Ama o insanı örneğin kazağının içinden
çıkarın. Kazağı da bastırın. Kazak İKİ boyutlu oldu çünkü
artık kalınlık-derinlik-yükseklik kavramı kalktı,
sadece eni ve boyu kaldı. İşte bu Cebrail'dir.
Bu
kez kazağı SÖKELİM,
yani çile ya da yumak olarak sarar gibi TEL
TEL söküyoruz.
Bir
yün ipliği demek TEK BOYUTLU
(Sadece boyu var, eni ve yüksekliği yok) olmak demek... İşte
sizlere İSRAFIL'i
anlattım.
İki
boyutluda bir gün=365.000 gün ise bunu bir de 50 bin ile çarparsanız o
ipliğin boyu çıkar.
Bu
kadar hız nasıl oluyor?
Gayet
basit: Melekler kuşlar gibi zahmet çeke çeke havalanıp uçmuyorlar.
Kütleleri takyon olduğundan (yani sıfırdan küçük kütleleri
olduğundan) yerçekimine değil Levite (Gökçekimi) çekimine tabiiler.
Dolayısıyla melekler GÖĞE D Ü
Ş Ü Y O R L A R .
Yani
zahmetli olan meleğin YERE İNMESİ.
YUKARI çıkması çok kolay.
(Balkondan aşağı düşmek gibi)
Bir
kayayı (Örneğin 5 tonluk bir kayayı) iterseniz o ivme
kazanır. (İtme enerjiniz, ona kinetik enerji olarak eklenir ve kaya
başaşağı hızlanarak ve önlenemez biçimde
başaşağı düşer.)
Ama
TAKYONDAN bir kayanız varsa
(Kök içinde eksi 25 ton yani İmajiner 5 ton kaya) ittikçe size direnir,
yani ittiğiniz için durur.
Takyondan
bir kayayı (Bir meleği vb.) asla engelleyemezsiniz. Onlar
inanılmaz kudret sahibidirler. (İttikçe DURURLAR anlamında.)
"5. Onu,
müthiş kuvvetleri olan biri öğretti."
İşte bunun anlamı da TAKYONLARI iterek yerinden oynatamazsınız. Onlar
tam tersine itildikçe hızlanacaklarına yavaşlarlar. Öyle yavaşlarlar ki,
siz abandıkça dururlar. (Yani bir melek ile baş edemezsiniz,
haberiniz olsun!)
<> =)
Mahşer
meydanının ufuklarına çepeçevre dizilecekler ve
duracaklardır orada. Çıkmaya kaçmaya yeltenmeyin, iyice direnirler
size...
Ve
Zebaniler bu halleriyle en büyük direnç sahibidirler.
Zebani ile kimse baş edemez, arkadaş falan da olamaz.
Cehennemlik
biri yalvardıkça (enerji verdikçe) o daha donuk ve duygusuz bir TAŞKALPLİ OLUR. (Zebunlar yalakalık sevmez bu yüzden.)
<> orada aynı
ortamı paylaşıyor olmayacak mıyız? neden farklı
çekim yasalarına tabi olalım?
Yapılar
farklı. Rahman-33. ayette Meleklerin bir fazla boyutu olduğu
açıkça anlatılmış.
<> iki taraf da takyon
değil mi?
Hayır,
bizim RUHUMUZ TAKYON, bedenler
değil!
<> beden zaten burada
kalıyor?
<> beden mi zebani?
Bedenimiz
madde, nefsimiz enerji ve bilinç boyutumuz Takyon.
Bir
önceki chat'te mıknatıs akıları ve demir tozları
örneksemiştim, ve Enbiya 104. ayet gereği bir daha BEDENEN YARATILACAĞIMIZI
anlatmıştım.
Yani
bir daha demir tozları BEDEN
biçimini alacak... Yeniden bedenlenmiş olacağız.
Fakat
meleklerin bedeni madde ve enerji değil; İntrinsic enerji
(Sonuşmaz, sonsuz özünlü enerji=NUR)dur.
Bizimle
AYRI BEDENLERİ VARDIR
Meleklerin...
<>
Gönül dolusu selamlar
Gönülden
gönüle boşalsın sevgiler. Barış ile aksın,
çağıldasın.
Bu arada, saat
03.00. PAZARA nakledelim mi konuyu?
<>
geronimo kapıda
Evet
Geronimooooooo saati geldi.
<> siz bilirsiniz hocam
<> 10-Yunus/6: Elbette gece ile gündüzün birbiri ardınca değişip
durmasında ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattıklarında
sakınan bir kavim için bir çok delil vardır.
<> jana nasıl dr.
Jana bugün messenger'de değil. Sağlığı
iyi sayılır.
<> inş tez zamanda
şifa diliyoruz kendisine.
<> gerçekten seni çok
yorduk. Hakkını helal et. Allah razı olsun
Siz hakkınızı helal edin. Çünkü Sizleri zihnen
yoran benim, klasik düsüncelerinizi alt-üst eden bir Kur'an ile geldim size...
<> Arz'dan Arş'a sonsuzluk kulesinin yolcularına iyi
geceler
<> hocam bize zaman
ayırman çok güzel
<> biz de senin rotana
kilitlendik kaptanım
<> vurgun yedik vurgun
<> Zihinlerimizi
yormazsak öbür tarafta seninle beraber olamayız diye korkuyorum
Aman
herkesbody beni şımartmayın, ben sadece Kur'an'ın
sadığıyım, yani yazdıklarım Allah Kelamından
olduğu için sizi etkiliyor, yoksa bende bir marifet yok.
Kur'an'a
SADIK ve YALANSIZ olduğum için beni seviyorsunuz
<> hocam şu
tevazunuz yok mu
<> sen bizi
sevdiğin için seviyoruz
<> sırf bu yüzden
HANİF olmaya niyetlendik galiba
<> artık
postacılar göreve hazır hocam. Hanifliği daha geniş
kitlelere duyuracak postacılar
Evet geniş kitlelere. Bu konuda Aslanlar kaplanlar ve
kartallar bile hazır. Onlar üç Amerikalı dostumuzun,
candaşımızın SİMGELERİ...
Tüm temennileriniz çok iyi.
Bende beğenmediğiniz yanlar var mı? (Reklam
dışında)
Maksatlı olarak Chat dilinde ve çok sade yazıyorum.
Aslında bu dil evdeki kendi dilim ve söylemim değil.
<> icraat da
kapıda inşaALLAH. E-MAİLLERLE DE OLSA POSTACI hanifliği
yayacaktır
<> Sizi bugğn ilk
defa evimde misafir ettim çok mutluyum hocam
Ben de seni evimde misafir ettim:
<> sağol hocam
benim için ne şeref
Bilgisayar sahibi olmak çağın en büyük ve tek
ihtiyacı.
<m> çok doğru
hocam. Hocam demekle PROF kastediyorum İmam değil!!! yanlış
anlasılmasın
:)
<> başka
şeklini düşünemeyiz [M] rahat ol
<m> tşkr
<> i.g
<> iyi geceler
kaptanım
İ.G.
İ
= İndian
G
= Geronimoooooo
imiş
mahsuscuktan.
<> geronimoooooo... =))
Allah'a
emanet olun
<> Allah'a emanet
Geronimooooooooooo
<> İyi geceler
hocam
ig