Chat n° 068 - Tarih: 13 mart 2002

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan aiberg nickiyle bağlandı

 

 

slm ve slm candaşlar.

 

<> Selam ve Selam Hocam hoş Geldiniz...

 

Hoşbuluştuk.

Bugün maç dolayısıyla fazla katılım beklemediğimiz için, direkt konuya girelim.

 

<> slm slm

<> selam hocam hoş geldiniz

 

Herkese tek tek ayrı ayrı selam ve selam.

Gerçekten özlüyorum herkesi. Sanal dostluk=Ahıret dostluğu ile aynı tip bir şey galiba.

 

<> yıllar geçti 3 günde...

 

Gerçekten ben de aynı duyguları hissediyorum.

 

<> teşekkür hocam

 

Bugün serbest bir gün yapalım. Yine sorulara zaman ayıralım.

 

<> Seni seviyoruz hocam

 

Ben de hepinizi çok seviyorum sevgililer. Sevgilisiniz ve değerlisiniz Allah indinde... Sevgideğersiniz benim gözümde... Allah hoşnuttur adının anıldığı evlerde (Chat room'larda). Sanal odalarda... Allah da bizzatihi Sanaldır.

O bize daha yakındır, bu "Evlerden" de yakın...

 

<k> Benim güzel haberim var, 2 tane gitar buldum, hans 2 gitarımız var

 

Evet Karasancaklım. :)))

 

<k> buldum 2 tane

 

Yetmedi. :)))))))

daha çok güldüm böylece.

 

<k> Daha fazla bakalım o zaman

 

Ben gülmeye olan parantezler yetmedi dedim.

 

<k> ok

 

:)))))))))))))))))))))))))))))))))))))

yani çok mutluyum.

 

<k> :))

 

İşin tuhafı ben de gitaristim, ama buna sevinmiyorum. MÜTHİŞ bir keşfi elinde tutuyorsun [K], ona seviniyorum.

 

<k> Şu anda karacay aslanı ve kaplanındalar. Bende değiller, önlem amaçlı

 

Tamam... Oldu, çok iyi.

 

<k> Bana birşey olursa onlar sana bulduracak. Benim raporum bu kadar!... Lütfen devam ediniz...

 

Muhteşem rapor!

 

<> thx

<hg> benim bir sorum var...

 

İlk soru [HG]'un. :) [HG]?????? Bugün soru-yanıt yapıyoruz, değil mi?

 

[] bağlantı sorunu yaşanıyor

 

Ben koptum mu? Yanıt gelmiyor.

Is there anybody? Niemand steht da!

Sanırım hatlar kötü. Connect görünüyorum ama yanıt alamıyorum. Beklemekten başka çare yok. Sizden yanıt gelene kadar devam...

 

<> bir sorun vardı sanırım

[] sohbet serveri değiştirildi

<> sesim geliyor mu düştüm mü dostlar?

<> geliyor

<> herkes buraya niye gelmiyor

<> bu adresi herkes bilemiyebilir

 

Buraya mı taşındık?

 

<> evet hocam

 

Mynet koptu mu?

 

<> evet hocam

<> girilmiyor efendim mynete.

 

Anladım. Buradan devam.

 

<k> Sonunda buldum sizi

 

Ben de buraya bakmayı akıl ettim. Yüz kez bağlantı refüze oldu [K].

 

<k> Aynısı bende de oldu

<> hep aynı idi

 

[HG]  soru soracaktı sonra koptuk gitti. Tamam, şimdi iyi görünüyor.

 

<hg> 54-Kamer/1: Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; - 2: onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler. - 3: Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır. - 4: And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir. - 5: Bu haberlerin herbirinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor.

<hg> Soru: AY gerçekten bölündü mü? NEDEN BÖLÜNDÜ? AY'IN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ HAKKINDA NASIL BİLGİ ALINIR?

 

Tam tercümesi şöyle:

"Saat ilerler. Ay'a yerleşilir."

 

<> Dr. neden mazi sıgası mızari oluyor?

 

(Yerleşilince orada yaşama alışılır, kanıksanır, benimsenir.) (Oysa Ay'a tabakadan tabakaya gidiş bir süreçti ve insanlığın ütopyasıydı. Alışılınca herşey sıradan görünüyor.)

AY=Tüm gezegenlerin tüm uyduları (Ayları), sadece dünya Ay'ı değil. O İLK basamak, tabakadan tabakaya geçişin İLKİ, Atlama taşı.

Cinlerden bir grup AY'a gitmeyi dilediler.

O dönemde Ay MANYETOSFER içinde kalıyordu. Buna rağmen yoğun şıhab akışı vardı.

Cinlerin Ay'a gitmeleri mekanizması, manyetik akıları (Emin beldeyi) izleyerek ve AY bu rotanın TASTAMAM yoluna çıktığında Cinlerin salihlerinden oluşan bir astronot grubu için yol açıldı.

Dünyada iddia şuydu (Henüz insanlık yoktu): Ay da "Güneş" gibidir, ışık kaynağıdır deniyordu.

O zamanlar yeryüzünün sakinleri (ve Halifeleri) Cinler idi. Cinlerin Salihleri hakem olarak Ay'a gitmeyi denediler. Allah'tan İZİN çıktı ve Şıhablar bir süre için durduruldu.

5 adet cin reisi AY'a sağsalim ulaştılar.

(Cinler için OKSİJEN şartı yoktur.) (Ayrıca ışık hızıyla gittiklerinden 275 bin km ötedeki Ay'a bir tek saniyede ulaştılar.)

(Doğal olarak kendileri bir ARAÇ olduklarından, bir gemiye ihtiyaçları yok. Bir ufo biçimi alarak kendileri uzayda yolculuk yapabilmektedirler. Ancak nice sonra insan yeryüzü Halifesi olunca Gökler yasaklandı. Göklere şıhab atıldı ve bir daha da "Dinleme mevkiilerinden öteye" geçemediler. Artık Ay'a gitmek işi İnsana bırakılmıştı. Ve insanoğlu Aldrin-Armstrong ile Ay'a gitti. Bu gelecekteki bir kolonizasyonun İLK adımıydı.)

Ay'a ilk olarak Cinler gitti. (Zaten Kamer suresi de Cin suresi gibi Cinlere daha yönelik bir sure.)

Cinler Ay'da bir işaret olarak bir tepe yaptılar ve insan yüzü biçimi verdiler.

Aslında cin yüzü, aramızda fazla bir fark yok. Onlar enerji biz maddeyiz. Eğer onların hızıyla gitseydik -ki biz de cin olurduk- ya da onlar bizim hızımıza inselerdi -ki insan olurlardı- YÜZLERİMİZ genel hatlar olarak çok benzemektedir. İki göz, burun ve ağız yanaklar baş, çene vb. Burun delikleri, kulaklar, dolayısıyla TEMELDE bir biçimiz...

Kendimizi proton farzedelim. Eğer bu protonu hızlandırırsanız, biçimini korur ama transformasyona uğrar. Yani elektron gibi bulutsu GİBİ GİBİ olur. Çünkü E=mc² uyarınca Madde(İnsan) ve Enerji(Cin) eşdeğerdir. Birbirine dönüştürülebilir.

Mesela bir insan hızlandırıldığında CİN olur. (Az ve seyrek bir madde kıvamında) Bir cin yavaşlatıldığında "İnsan" GİBİ olur.

"Minel Cinneti ven nas=Gerek insandan gerek cinden". (Nas suresi)

 

<> onların yavaşlamaları bizim hızlanmamız gibi kolay mı?

<> Cinlerde sevgi var mıdır hocam

 

Konu cinler değil ama kısa yanıtlar vereyim.

Bu sistemi (Odanızı, kentinizi, dünyayı vb.) HIZLANDIRIN.

Bitki, hayvan türleri, tüm insan popülasyonu ve eşyalarınız ve de SEVGİLERİNİZ (Allah'a, Resulüne, Eşinize, anne-babanıza, çocuklarınıza ve sılayı Rahime olan tüm sevgileriniz, tutkularınız da) SİZİNLE BİRLİKTE  A Y N E N  korunur.

Çünkü asıl olan Enerji ve madde (E ve m) değil C²=RUH'dur.

Yani sevgileri tutkuları belirleyen enerji/madde beden (ceset) değil; doğrudan RUHUMUZ(Bilincimiz)dur.

İster onlar yavaşlasın (Maddeye secde etsin) İster tersine biz hızlanalım (Enerjiye dönüşelim) sonuçta duygularımızı zihinsel boyut yani BİLİNÇ oluşturmaktadır.

Bazıları o kadar tutkuludur ki ve de tutkundur ki, İnsana aşık olabilirler, sanal evlilik yapabilirler. (Beyindeki seks merkezlerini irrite ederek.)

Bu da onların çok tutkulu olduğunun göstergeleridir ve Gayrı resmi TIB konusudur.

Tıb bunu ŞİMDİLİK kabul etmemekle iyi etmektedir. Çünkü bilimin gelenekselliğinin bozulmasına en başta ben karşıyım. Bilimin (Tıbbın da keza) sceptic olması çok yerinde bir durum.

Cinlerin beyni yoktur. Bunun önemli bir sonucu vardır: Beyin amaç değil araçtır. Yani Ruh'un, cinin BEYNİ olmadan BİLİNÇLİ olması gösteriyor ki, BEYİN SAHİBİ olmak şart değil...

İnsandaki beyin sadece vücut ile bilincin bir ARAYÜZÜ'dür (Bilgisayardaki FACE gibi.)

Bilinç, cesedi (Bedeni) İŞGAL eder, böylece o bedene sahip oluruz. Şu andaki bedenlerinimizi İŞGAL etmiş bulunuyoruz. Çünkü üflenen ruh, üflendiği NESNENİN işgalcisidir.

Zaten Cennetteki bedenimiz bu değildi. Bu sadece Maymunlar gibi "DÜNYA ŞARTLARINA" uyumdan ibarettir.

Tüm hücrelerimiz, aslında BİRER tek hücreli mikro organizmadır. Arı kovanı gibi, Karınca yuvası gibi SEMBİOZ olarak ortaklaşa bir araya gelmişlerdir.

Hücrelerde de öyle, mitokondriler hücreden bağımsız başka bir HAYVANCIK'tır. Sanki beden fonksiyonlarıyla birlikte RUHUN bir arayüzüdür.

Hiç bu açıdan bakmayı denediniz mi? Vücut bizim değil (Demir tozları) emanet. Acaba Doktorlarımız bu bakışa nasıl bir tepki vereceklerdir?

Cinlerde BEYİN yoktur. (Yani beyin salatası olarak, sakatat olarak çıkarılan beyin bulunmaz.) Beyin ARAÇTIR, ışıktan hızlı olan bilinci arayüz olan NEFSE (Işık hızındaki Kirlian bedenimize) ve oradan da CESEDE amortisörler gibi HAFİFLETEREK ulaştırır.

 

<> mitokondrial DNA, neden anne ile ilgili?

 

Çünkü Doğa sistemleri ANAERKİL'dir. Arı kovanında ve Karınca, Termit vb.lerde KADIN (Ana kraliçe)  E S A S T I R .

Bunu tüm erkekler bilseydi, şaşar kalırlardı.

Arı beyi sadece kraliçenin veziri gibidir. Ve o oğul vermeye falan kalkışamaz, onu kimse izlemez.

Araplar ve barbarlar hariç doğa sistemleri ANA ERKİL'dir. (Maderşahi) Araplar ise Pederşahidir. Doğaya ters bir durum.

 

<> matriarcal, patriarcal

 

Araplaşmış kabileler de ataerkildir. (Afgan, Fars, Pakistan, Kürt aşiretleri tamamen araplaşmışlardır.)

Damarlar başta olmak üzere bir çok şeyi ANNEDEN alırız, babadan gelmezler bize...

Ve annemizden aldığımız (Hanımlar adına konuşuyorum) yeniden iletiriz... Böylece EN BAŞTA HAVVA'dan gelen kadıncıl materyal, kesintisiz iletilir.

Arı kovanlarındaki, karınca toplumundaki tüm işçilerin kısır DİŞİ olması gibi, erkeğin de bir yanı kısır dişidir. Yani süt veremez, doğuramaz bir X kromozomu vardır. Bunun diğer adı KISIR DİŞİ olgusudur. (Homoseksüellik de tam anlamıyla kısır dişi olmak halidir.)

Şimdi yeniden konuya dönelim.

 

<> İnsanın ruh boyutunda cinlerle rezonans olması halinde beyni kullanmaz mı?

 

HIZLI olan onlar. Onlar kullanabilmeye daha avantajlıdırlar. (Vesvese veren şeytan, vesvasil Hannas'ı anımsayınız.)

Biz (Madde) onlara (Enerjiye) vesvese ve vehim veremiyoruz. Ama onlar verebiliyor. Dolayısıyla BEYNE hakim olmaları daha kolay.

Bir çok Ruh hastalığının nedeni bu şeytani telkinlerdir. (Paranoya gibi)

Akıl hastalıkları ALLAH'tandır ve kişi sorumlu değildir, çocuk kadar saf ve günahsızdır. Ama Psikolojik hastalıklarda CİN etkisi vardır. (Psikopati, Psikoz vb.)

Elbette buna bizim vücudumuz da katılır. (Örneğin psiko-nevroz'un nevroz=Siniri ilgilendiren bölümü gibi.) Psikoz kendi başına vesveseden etkilenirken, psikonevroz'da kendi katılımımız da vardır.

Histeris (İsteri ve tetari) ise Cinlerin sinir sistemine etkilerinden meydana gelmektedir.

 

<> epilepsi

 

Nörolojik tarafımız elektriksel (Pion elektriği) olduğundan romatizma, lumbago, siyatik, gut vb. gibi acılı rahatsızlıklarımız ise klasik deyimiyle YEL (Cin=Enerji rüzgarı) sonucudur.

Ama bunlar tedavi edilebilir.

Amino salisilat asitleri, Kirlian bedenimizi (Nefsim, fotoğrafı çekilen ara yüzümüz) üzerinde kanı sulandırıcı etki nedeniyle bir rahatlık yaratmaktadır.

Çünkü tüm rengarenk kirlian noktaları, şampanya rengine doğru homojen bir karışım halinde görünmektedir.

Kısacası Aspirin denen şu meret, tüm sinirsel ağrılara iyi gelmektedir, kanı (ve dolayısıyla Kirlian bedeni) regüle etmektedir.

Aspirin anı kurtarır, iyileştirmez. Mesela kansere iyi geldiği söylenmektedir. Oysa aspirin doğrudan PSİKOLOJİK bir regülatör olarak KİRLİAN bedenimize (Nefsimize) DİREKT etki etmektedir. Aspirin sanıldığının tersine PSİKOLOJİK bir ilaçtır. Kanseri vb. TEHİR etmektedir.

Kirlian bedenimiz (Nefsimiz) Kodein, Kafein, Karoten ve Kakao'yu da aspirin gibi yatıştırıcı ve regülatör ilaç kabul etmektedir.

Oysa Tein (Çay) böyle değildir. Çay içildiğinde Kirlian beden (Resmi çekilebilen Nefs) yatışmamakta, tam tersine çiçekli ve cırtlak desenler oluşmaktadır.

Tabii her etkinin bir tepkisi vardır.

 

<> sayın aiberg kafein'den bir metil az olduğundan mı? (tein)

 

Mesela Amino salisilat gruplarında mide sübop görevini oynamak istemektedir. Bu da gastrit hatta ülser sonuçlara neden olur. Kafein ve Peyote otunda METİL oranı aynıdır. Thein maddesi bu bakımdan metilenden değil Etilenden sayılagelmektedir.

(Kirlian alan resimleri görüntülenebildiğinden bunları kolayca tespit edebilirsiniz.) Etil alkol ile metil alkol farkı gibi, Çay ve Kahve'nin bambaşka tabiatları vardır. Kahvenin zihni açıcı etkisi vardır. (Alkole oranla çok azdır, Alkolün MENAFİ=Yararlı yanlarından biri de budur.)

 

<> PH asit ve baz farkından mı?

 

Bunları biyolojik olarak değil; Biyo-elektromagnetik olarak RESİMLEMEKTEYİZ.

Dolayısıyla ilaçlar ve eczaların etkileri, aslında KİRLİAN ALANI regüle etmekten geçiyor.

Uyuşturucular METİLEN ALKOL gibi davranıyorlar. (Öldürücüdür) Ama içki ETİL ALKOL olarak regülatör olarak katılıyor.

Her meyveden her sebzeden bu alkolü zaten alıyoruz. 7 kilo üzüm (Ki helaldir) yerseniz ve mide asidi onu mayaladığında artık "Sarhoş" olduğunuz için namaza yaklaşamazsınız. Evin yolunu zor bulursunuzç ;) İçmeden sarhoş olursunuz...

 

<> :=))

 

En iyisi üzümü 6 kilo yemek ve bir litreden az sirke içmek gerekli. (Fazlası sarhoş ediyor, Hans söylemedi demeyin, karışmam! Allah'ımız  S A R H O Ş  sevmiyor. Benden söylemesi!)

Bu arada alternatif tıbbın ufuklarına bakarken, [HG]'un sorusu kaynadı.

 

<> Sağol hocam... bizi aydınlattığınız için

 

Cinler gittiler Ay'a ve orada KEHF ve RAKİM oldular. Krater (Soğumamıştı) içi sıcak ortamı çok sevdiklerinden, KEHF oldular.

Bir de o bölgeye RAKİM (Bir anıt) bıraktılar. Dünyadan bakılınca görünür ümidiyle... Ama elbette görünemezdi.

O garip yapının resmi var. Ay'daki o acaip tepenin fotoğrafı ya da linki var mı sizlerde? (Cinlerin Rakim'i) Hani gölge oyunlarıyla insan başına benzeyen... Anıttan öte bir koca tepe o!

 

<> bende yok

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2018/11/aydaki-cin-yuzu.jpg

<> giden 5 lider mi yaptılar o anıtı?

 

Cinler (Süleyman hikayesinden biliyoruz) ayetlere göre çok güçlüler. İfrit denen bir grup var ki, Dalgıçlık yapabiliyor, deniz dibindeki maden yumrularını ve kayalarını getirebiliyor, dev HEYKELLER ve eşyalar yapabiliyorlar...

 

<> anladım

 

(Süleyman Cinleri böyle teshir etmişti. Ayetlere bakınız.)

Neyse onu bulursunuz. En azından bir yerlerde görmüş olmalısınız.

 

<> evet, ben gördüm

 

İki gözü, burnu ağzı olan bir insan başı. Koskoca bir tepe.

 

<> ağzı açık insan yüzüne benziyordu

 

Evet o, bir doğa harikası değil. Bazı şeyler YAPAYDIR.

Yapaylar konusunda hem Süleyman'ın ayetleri hem de Kehf suresinin RAKİM bölümü ipuçları vermektedir.

Eğer candaşlar Kehf suresinde 7 uyurların bittiği bölüme doğru olan ayetlerde "Bir mescid yapalım, bir bina yapalım" kelimesini anımsarlarsa YAPAY Harikalar (Rakim'in 7 anlamından biri bu) dünyasıyla tanışacaktır.

 

<> 18-Kehf/21: Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler.

 

Ne diyor?

Şimdi, bunun altına hemen senin sorun olan ayetleri yazmanı rica edeceğim. İlk yazdıkların.

 

<> 54-Kamer/1: Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır;

<> 54-Kamer/2: onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler.

<> 54-Kamer/3: Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır.

<> 54-Kamer/4: And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir.

<> 54-Kamer/5: Bu haberlerin herbirinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor.

 

Şimdi parantezlerden arındıralım:

"Böylece, Allahın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için onları buldurmuş olduk". (BULDURMUŞ!!!!!)

"Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler."

Kur'an  C İ N L E R İ N  de Kur'an'ı. Resulullah efendim onların da Resulullah'ı.

Şimdi Kehf'i ve Kamer'i bir de  C İ N  açısından düşünelim.

Ay'a gidildiği oraya BİR İMZA/İŞARET bırakıldığı apaçık bellidir. Ay'a imza konmuştur. Bu imzalar türlü türlüdür. Mesela bir tanesi "Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler." uyarınca yapılan ANIT-TEPE'dir.

(Ayetin insanlara özgü diğer anlamları da bu kadar şaşırtıcı. Ama onları bir başka söyleşimize erteleyelim.)

Unutmayınız ki AY (The Moon) sadece bizim ay değil; her gezegenin AY'ını kapsıyor. Mesela Jüpiter topraksı değildir, gazsı gezegendir ve çekim öyle güçlüdür ki, neredeyse her şey orada iki boyutludur. (Pestil gibi basılmıştır, kalkanbalığı gibi olurdu filler ve dinozorlar.) Ama İo ve Europa gibi topraksı AY'larda insanlar konuşlanacaklardır. Her gezegenin kutupları mutlaka SU içerir. Kanallar oluşur.

Yani ARZ=TÜM GEZEGENLER'dir. (Necm=Yıldız'a ayak basılmaz, Güneş de bir yıldızdır) AY da gezegendir, yani ARZ'dır. Tüm  K A M E R 'ler de güneş uydusunun uydusu anlamına gelir.

 

<> kewkeb?

 

Cifirdeki karşılığı şudur:

KEW=Çevresinde dönülen, ana nirengi.

Kevkeb=Onun uyduları.

Kevkebbeb=Sonuncunun uyduları.

Bunların tümü dişi olarak Kewakib diye çoğul yapılır.

Cifirde yinelenenler şöyledir:

Zil(çıktı)Zal(indi) = İndi çıktı.

Dül=Yavaş giden büyükbaş, Düldül=Hızlı giden (At).

Fül=Tatlı olmayan, fülfül=Acı (Biber).

Sal=Çamur. Salsal=Çamurun da özü. (Adenin, guanin, cytosin ve timin)

Yinelenen kelimelerin birer karşılığı vardır ayrıca.

Meddi Cezir ve Zilzal aynı şeydir. (İlki Zilzal'ın denize indirgenmiş özel biçimi, yani gel git). Oysa Zilzal doğrudan tüm gel-gitler, tüm doğanın etkileşimleridir.

Zem=Artmak, ZAM (Hükümet zam yaptı gibi), ZemZem=Sınırsız artmak.

vb.

Cifir'den bir KUR'AN ALFABESİ daha oluşturabilirsiniz.

Cifir'den ANA DİL Sankritçe'ye bağlanabilirsiniz.

Daha önce bazı örnekler vermiştim.

KWN=Yaratılış (teKWiN, müteKeWwiN, Kwn=Kun="Ol!" emri gibi. Kâ(w)iNat=Kâinat gibi.

 

<> meKÂN

 

Evet Mekwan.

Ve KUN=OL aslında sankritçe KUN+NES'den gelmektedir.

Bir de HUN+NES var ya! Araplar onu türetmemişler.

HUN=ÖL (chaos).

Ha(w)inat=Yaratılmamış ya da yok edilmiş BOŞ/bimekân evren YERİ.

Allah'ın GİZLİ SIFATI=MüteHaVviN.

TeHWiN=Yaratılmama hali ve/veya yokedilme Kolojisi. (Kaogeni, kaoloji/Chaogony, Chaology vb.)

Bunun tersi Künnes (Cosmos) ve bundan türetilen Kozmogoni, Kozmoloji, Kozmogeni gibi...

Bunları fi tarihinde açıklamıştım sanıyorum.

Dolayısıyla KUR'an'da bir şeyin ZITTI vardır ve onu KEŞFEDERSENİZ, zıttını kullanarak Kur'an'ın detaylarına mükemmel biçimde girersiniz.

Mesela bana Kur'an'dan bir tek KELİME söyleyiniz. (Yazınız lütfen)

 

<> Helak

<> Hakk

 

Hakk mı? Helak! Bir tek kelimede karar kılınız. Onu inceleyelim, yoksa sabahı ederiz.

 

<> kitabün

<> helak olsun

 

Tamam bu üçüne de KISA gireceğim.

Mesela KİTAB'ı biliyorsunuz sadece anımsatayım. Yazının icad edilmediği çağda HıTeBe (Hitab, Hitap, sözlü kitap). Yazının icad edildiğinden itibaren KeTeBe (Yazmaktan) Kitab (yani yazılı Hitab) kökünü ORTAK harflerde buluyoruz. O da T ve B. Yani TAB etmek.

Kur'an'da bu yer alsaydı şöyle yazılacaktı: Tabbes!

KeTeBe'den Katib >>> Hatib

Hutbe >>> Kutbe

Hitabe >>> Kitabe

Mektub >>> Mahtub (Sözlü ileti)

Mekteb >>> Mehteb (Öğretmensiz eğitim, mesela bilgisayar CD'leriyle, ya da interaktif .NET dersleriyle vb.)

muHaTaB (Muhatab almak) >>> MuKâtab (Kitabın muhatap aldığı kişiler: Resulullah'a DE Kİ emri gibi, Zülkarneyn'den sorarlar sana gibi...)

Ve Bir başka örnek:

Kelam (Kelime gibi)

Kalem (Yazılı kelime, ya da formül ya da bilgisayar programlamak vb.)

Biri Kalın (Gaf) diğeri ince (Qef) yazılmıştır. Ortak harfler L ve M'dir. Lema=Işık gibi.

İşte böylece Kur'an'a asla TERS düşmeden bir kelimenin zıttını bularak da Kur'an'ı deşifre edebilirsiniz.

Helak (Kalın Hı ile) daha önce yazmıştım.

Halk, Hallak, Halik vb. diye. Bunlar yaradılış üzerine. Helak ise yaradılışın iptali, yaratılmışın yok edilmesi. (Latince annihilation)

Örneğin Hallak (Allah'ın yaratan adı) BOŞLUKTAN YARATAN demek.

Halik yine Allah'ın adı ama farklı.

(Ğani, Muğni, Hayy, Muhyi gibi. Birincide kendisi zengin ve diri; ikincisinde insanı zengin eden ve Hayat veren. Bunları hatırlamışsınızdır.

Hallak ve Halik de böyle...

Birincisi BOŞLUKTAN var eden; ikincisi hiçten var eden (Yani yaratan.) (Hatta bu ikisini ayırt etmek için ben birine Yaratan diğerine Yaradan diyorum.)

Şimdi Helak ve Hallak'a bakalım. Boşluk kelimesini aramanız gerekiyor.

Bu kelime arapça da muALlaK'tır. (Muallakta kalmak=Havada kalmak, boşlukta kalmak.)

Bu kelimenin Kur'an'daki gizli karşılığını yakaladık bile: Alak! Yani ilk surenin adı.

Araplar "bir çiğnemlik et" diyorlar. Geçelim artık şu arapları...

Alak, Aleka "Asılıp tutunan" demektir. Boşlukta asılı duran demektir. Alak suresindeki embrionun ilk halini anlatmaktadır. Gerçekten de aşılanan yumurta "YUKARI" tırmanışa geçer ve Rahim cidarına tutunup yapışır. (Dr. candaşlardan daha çok ayrıntı alabilirsiniz.)

Muallak'ta ayrıca âlâ=Yukarı, üst anlamı da vardır.

Muallak ve allak "Yer ve gök ikisilisinin ARASINDAKİLER" anlamına da gelir.

 

<> Mualla?

 

Mualla âli'den, eş anlamlısı ALİYE.

 

<jp> Hocam geçenlerde birisi bana ısrarla Kuran'ı "Boşluk" açısında incele dedi. Ben ne demek istediğini anlayamamıştım

 

Ah [JP], Kur'an'da YOK YOK... Bildiğimi bilsen, 24 saat elinden bırakmazdın. Ona ne kadar zaman ayırırsan ve dostu olursan, o da senin o kadar dostun olmaktadır.

 

<kr> Meleke? Kalem?

<jp> Bunu söyleyen Japon. Ben değil gerçek Japon.

 

Anladım.

Kur'an'da bir BOŞLUK bilimi olduğu muhakkak (ile, ve, veya, ya da zıtlarını ve bağlaçları çıkarırsan) sayısız kombinezon kurabilirsin. Sanki her biri ayrı bir element gibidir.

 

<kr> !

<kr> Nışadır!!!!????

 

Biraz da [Kr]'ya söz hakkı verelim: [Kr] bize sorsun.

 

<kr> est. siz varken haddimizemi...?

 

Asıl benden koskoca bir est. Ben hiçbir şey değilim, beni böyle yüceltmeyin. Benden BİLGİYİ alıp götürün, geriye sıfır kalırım.

İşte bu benim MELAMİ olarak gerçek değerim. Melami karşısındakine DEĞER verir, sevgideğer der ona...

 

<kr> biz noktayız, siz DERYA. biz kelimeyiz siz cümle. ve bu sözlerim gerçektir..

 

Bendeki BİLGİ=KUR'AN'dır ve Kur'an=Tüm mahlukatın kitabıdır. Her Kur'an bilen=Bilgi sahibidir.

Kur'an şarkıcılığını yapan değil; Onu  O K U 'yan herkes BİLGE'dir.

 

<k> benim gitmem gerek

 

Pekala [K] hayırlı işler.

 

<k> gitmeden hans var mı bir emrin?

 

Est. Amir Allah'tır biz O'na Raci/Rücu'dayız, ancak RİCAMIZ olurdu -ki o da yok- Allah senden Razıdır.

 

<k> tşklr

<jp> hocam bir ayet sorabilir miyim?

 

Elbette [JP].

 

<> 11-Hud/56: Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir

<> 11-Hud/56: 'Inniy tawakkaltu alaa 'allaah rabbe wa rabbkum maa min daabbah 'illaa huwa 'aakhiz bi naas.iyahhaa 'inna rabbe alaa s.iraat. Mustaqiim

<jp> Allah'ın Sırat-ı Mustakim üzerine olması ne demektir?

 

Herzamanki gibi yanlış tercüme. Diyor ki:

inna Rabbe=Rabbim bizi ..... dosdoğru yol üzerinde kıl.

Rabbena=Rabbimiz, bizim rabbimiz, ey bizim rabbimiz demektir.

Ama İnna Rabbi dediğinde, bizleri diye başlanır cümleye ve etken fiil (Özne) RABB'dır. Edilgen (Passive) olan ise bizler olup başa getirilmiştir.

He sells the book.

The book is sold by him" gibi düşün cümleyi...

Tamam?

 

<jp> Pek anlayamadım.

<> Fiil yok değil mi, Dr.? Fiil hazfedilmiş

 

Cümle Active değil Passive voice.

"O kitap satar" yerine "Kitap onun tarafından satıldı".

 

<> fiil hafzedilmiş, kitap satıldı

 

Evet. Yani İnna Rabbi derken, Rabb'in kendisi değil kulları sıratal müstakiym üzerinde... Kitap sahibini satamaz.

 

<jp> Biz olması için Na'nın uzatılması gerekmiyor mu?

 

Bizim çok bilmişler o cümleyi sanki İnsanlar Allah'ı uyarıp da doğruyola çekiyorlarmış gibi düşünmüş.

Ene=Ben

İnna=Biz

Ente=Sen

Hum=O

vb.

İnna başa gelmiş, burada İNNA=BİZ derken yaratan ile yaratılan (Halik ile mahluk) çevirmen tarafından AYIRT edilmemiş. Tercüme yanlış yani.

 

<jp> Her zaman olduğu gibi...

<> Âyette inne yazılı Dr. bizdeki mushaflarda, innâ yazsa anlaşılırdı gene.

 

İnna enzelna >>>>>> Biz indirdik (Allah ve melekleri ve ruh için BİZ çoğulu) >>>>>> Bu etken. Edilgen olan ise İnne Rabbe (Active ve Passive voice farkı).

Bu durum sadece bu ayette yok. Mesela Besmele bir yerde ELİF harfsiz geçer.

 

<jp> Kur'an'ın zenginliginden olsa gerek

 

Hani 19 harf diyoruz ya bir yerde ise 18 harf dolayısıyla 789 da besmelenin ebced değeri olabiliyor.

Bunu araştırmakta yarar var. Yarın İnşa Allah bunu yazar ve asarım. Bana bunu sordulardı.

 

<e> 22 harf

 

Evet 22 ve 21 harflik iki yazılışı var Besmelenin. Şimdi saydım [E].

 

<> biismiallâhirrrahmânirrahîm 22 harf =789

<> ebced değeri 789'dur.

<> bismillahirrahmanirrahim 19 harf =786

 

Ben 786'yı tercih ediyorum.

Bi=Begin (Almanca Beginnen=Başlamak).

Begin=Başlamak ve by (Adına, andına)

 

<k> bi isim = isimsiz.

<e> o farsça [K]

<k> bütün yorumlar etimolojik olarak geçerli... hangi dildense... ona göre...?

<e> [K] semantik olarak yanlış, Arapça'da bi diye olumsuzluk yok, o Farsça'da var.

<k> fark etmez beni iranlı say

 

Saydım gitti. Soru var mı? Son bir saate girdik.

 

<jp> Hocam aynı ayete devam edebilir miyiz? Alak suresinde de geçen nasiyah kelimesi var

<jp> 11-Hud/56: "Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir."

<jp> "Maa min daaabbetin illaa huwe aahizun bi naasiyetihaa"

 

O tamam değil mi?

 

<jp> Sadece son kısmı tamam

 

Dabbet burada "Debelenen, toprak katmanına saklı" anlamında.

Perçem ve topuk da 7 anlamlı.

Mikronik anlamlarından biri (Eğer biz DNA yapıtaşları kadar küçülseyebilseydik) 200 milyon km uzunluğundaki bir sarmaldan oluşmuş kromozomda kaybolurduk.

Yani ölçeklerimiz aynı olsaydı bir makro molekül bizim için dev bir evren olurdu.

DNA kodlamasında bir baş (Perçem) ve bir de son (Topuk) düşünmelisin.

Bir de hücre göçü var.

Perçem ve Topuk'dan maksat burada "Tepeden tırnağa" teşbihini oluşturmak. Bir topak, bir küre olmaksızın, Cenin bu hücre göçünü başarır.

Topuk=Kuyruk (Embrio'da). Ve bir kurbağa larvasına benzeyen o başta ilk oluşan katman bir kıvrım sanki takke gibi duran ve alından geriye yapılanan özel bir katman. Tüm HAYVANLARLA bunu paylaşıyoruz.

Hücre göçünde gittiğimiz iki EN UÇ kutbun adı PERÇEM (Beyin zarı korteks) ve TOPUK (Kuyruk), bu ikisi arasındaki matriksde hücre göçü oluşuyor.

Hücrenin kendisi de kutuplaşır. Polar bölünmelerde hücre çekirdeği parçalanır ve iplikçikler halinde iki kutba giderler. (Mitoz, Amitoz ve Amilaz maddelerine bakabilirsiniz.)

Bu da 7 anlamlı Kur'an'da iki kutub PERÇEM ve TOPUK olarak verilmektedir.

Normal bir insan Karadeliğe yakalandığında, incelerek ve uzayarak çekilir. Olay ufkunu geçtiği anda boyu bir buçuk km. olur (Oysa bir buçuk METRE idi.)

Başı ve topuğu arasındaki bu uzaklık nedeniyle topuğu şiddet olaylarına daha yakın ve açıktır (Maruz kalmıştır).

Cehennem de böyle bir karadelik çekimi sahibi dev bir gezegendir.

O kuyular (Hutame, Ğayya kuyusu, Weyl uçurumu vb.) bu karadelik çekmesiyle ÖZDEŞTİR ve azaplardan sadece biridir. Burada GRAVİTATİON azabı vardır.

 

<jp> Nur 35'in anlamları nasıl elektriksel olayları anlatıyorsa Hud 56 da genetik ve biyolojik olayları anlatıyor diyebilir miyiz?

 

Evet. Diyebiliriz [JP]. Ve bu Sırat (İncelip uzayan) köprünün bir başı PERÇEM öteki de TOPUK oluyor.

 

<jp> Reklam: Biyoloji ve Genetik de Hans'la öğrenilir

 

Reklamına %=)) bayıldım. Beni kendi reklamımı yapmaktan kurtardın teşekkür ederim.

 

<jp> Reklamın alası [JP]'da

 

Bu da reklamcının reklamı oldu.

 

<jp> Evet o kadar hoşgörün

<k> Sizin adınız reklam üstad, Allah razı olsun

 

Başka soru var mı? Son 45 dk. Saat 02.00'de Janna ile bağlantım var. (Orada saat 01.00 olunca yani)

 

<e> hayırlı geceler

 

hg. [E] gidiyor musun?

 

<e> isterseniz, kalırım Dr.

 

Mutlaka Besmelenin yazılışı üzerine yazı asmayı düşünüyorum. Herşeyimiz gibi o da yanlış olabilir çünkü.

 

<e> Siz bilirsiniz Dr. ben inne'yi anlamak istiyordum

<jp> Janna'ya selam söyleyin.

 

Janna telepattır. Candan isteyin selamınız GİDER. Yemin ederim...

 

<jp> Yemin etmenize gerek yok.

 

Bir de Allah'ı düşünün ki, HER AN SİZİNLE. SİZİNLE BU KADAR İÇLİ DIŞLI OLAN RABBİNİZİN BİR ADI DA EL-SELAM Yani BARIŞ. Allah ile barışalım ve

O doğal telepattır. Tüm düşüncelerimizi ve alicenap yürek dilimizi Allah'ımıza açalım. O'ndan isteyelim.

 

<jp> Allah razı olsun.

 

Allah'ımızdan RIZA, İLMİMİZİN ARTMASINI ve BİZLERİN BİZLER OLARAK KALMASINI, hiç fire vermeden kenetlenip hakettiğimiz yere BARIŞ içinde gitmeyi diliyorum.

 

<> amin

<jp> Allah bizi Mehdi'ye ulaştırsın

 

Mehdi ve Mesih şu satırından haberdarlar [JP]. Onların kütüphanesi BİZLERİZ. Yazılanı okuyorlar, sen yazdığın anda... Yazılan tarihe geçiyor.

 

<jp> Bana 300 yıl biraz uzun geliyor. Fakat sabırlı olmak gerek

 

Hangi tarihe?" HANİF kelimesinin YENİDEN KEŞFEDİLDİĞİ" bu günlere... 6 bin yıl aradan sonra BUGÜN keşfedilen bu kelimenin ŞU SATIRLARLA nasıl belirlendiğini ve belirginleştiğini GELECEK ve onun üç majisyeni BİRLİKTE OKUYORLAR.

Bir güzel söz yazar mısın Mighty'ye.

 

<jp> Mağrurlanma Mighty senden büyük Allah var

 

Mesela ben üç kez selam ve selam ve selam dedim.

BU YAZILDIĞI ANDAN İTİBAREN GİTTİ ve  G Ü L Ü M S E Y E R E K  bu mesajı okudu.

 

<m> hocam gerçekten HANİF kelimesi şu anda çok yabancı klasik islam dünyasına

 

Evet [M]. Allah o kelimeyi BİZE sakladı. 6000 yıl sonra bize ihsan etti.

 

<jp> Açıklamalar için teşekkürler

<m> Mutluyuz gururluyuz, sayenizde hocam

 

Gelecek size çooooooooooooooooooooooooook şey borçlu. O geleceği siz kuruyorsunuz.

 

<m> elimizden geleni yapmaya hazırız, inşa allah

 

Hanifliğin ÇIKIŞ TARİHİ 2001 yılı kabul edildiğinden GELECEĞİ ismen tek tek sizler inşa ediyorsunuz. Nasıl ki Resulullah'ın çevresindeki on ismi sayabiliyorsak Mehdi de sizleri tek tek sayabiliyor.

Mehdi bir EKİBİN başıdır. Ekip ise zamanın İKİ UCUNU tutmuş sizlersiniz, ya da hep beraber BİZLERİZ.

O bizim imamımız. Hiç bir imam gibi DEVAMLI değil! Yerini MESİH(İsa'ya)e bırakacak.

Mesih de sizden haberdar. Tarihin içinde 2000 yıl önce öldüğünü sandığınız MESİH aslında SİZİN geleceğinizde...

6000 yıl önceki "Arkeolojik kalıntı" sandığınız  H A N İ F  din, Milletin babası İbrahim ile birlikte ŞİMDİDEN başlayarak sizlerin geleceğinde...

Sizlerden ÖRNEK alarak  M E S İ H  HANİF oldu, MEHDİ HANİF OLDU.

Siz daha önce HANİF oldunuz...

 

<m> Slm slm Mehdiye Mesihe İbrahime, kutlu olsun, hamdolsun

 

Allah'ın indinde HANİF dinden daha güzel bir din var mıdır?

Tüm dinler islam ama birbirinden çirkinleştirilmiş.

HANİF dinden güzel bir islamiyet daha var mı?

İki kez iman eden

İki kez selam (Barış) diyen

İkinci cenneti isteyen

İki kez razı olan ve rıza veren

İtikadda, imanda, insanlıkta, iyilikte, irfanda ve ilimde iki defa başarılı, iki kez müslüman.

İşte bu BİZLERİZ, HANİFLER...

 

<m> Ne mutlu Hanifim diyene

 

Ve Haniflik kıtasını keşfettik ya artık o kıtaya Mehdi yerleşecek Mesih yerleşecek. Ama Kristof kolomb olmak BİZE DÜŞTÜ biz keşfettik. Geleceğin The Khaniff World'u onlar tarafından kurulsun.

Tek din, tek mezheb, tek şeriat, tek çelişiksizlik. Tek adres, tek konfor, tek refah, tek paylaşan, tek yarışmayan, tek yakışan din HANİFLİKTİR.

Bu arada bir dünyaya döneyim dedim. GS maçı ne oldu?

 

<> 1-1

 

İyi bir sonuç değil. Sürekli berabere kalıyor

 

<> dengeli

 

İyi de üçüncü oluyor, yani gidemiyor, terfi edemiyor.

 

<> her şey son maça kaldı

 

Evet son maça kaldı... GS bizi zafere alıştırdı... Beraberlik YAVAN geliyor. Bütün elemanlarını da dışarıya kaptırdı.

 

<> inşa Allah hanifler de zafere ulaşacak

 

Elbette haniflere de CENNET kelimesi yavan kalıyor. DAHA YUKARISI isteniyor adeta...

 

<> Sabıkun

 

Yenildin (Cehennem) puan yok, berabere kaldın (Cennet) bir tek puan var. Ama YENDİN Mİ üç puan var. Hanif üç puanlık KULdur. En azından öyle olmalıdır. Hiç değilse hanif olmaya niyet etmelidir...

 

<> ettim

<carpat> DR. özel bir soru sorabilir miyim?

 

Elbette Karadenizli Hemşerim. Ama Karadenizin ta öteki yakası. Soruyu alayım.

 

<carpat> Evet. Babam Abhazya doğumlu.

 

Evet. Orada iki ırk var: Abhazlar ve Abazalar.

 

<> mohti, colchis

 

Hımm Laz. (Lazlar Müslüman gürcülerin ve Acaraların en ileri gelen kabilesinin adıdır.)

 

<carpat> evet mohti de var, Colchis=colhida

 

Kolçis Gürcistan'ın (Ünlü kaf dağının) en ileri gelenidir. Ben Kolhis'i maalesef gece gördüm.

 

<carpat> Dr. oradaki insanlar oraların peygamber mezarları ile dolu olduğunu söylerler.

 

228 bin peygamber gelip geçtiği söylenir. Caucasus ise BEYAZ IRKIN beşiğidir. (Bu kesindir)

En yoğun peygamber akımı BEŞİK insanlara gelmiştir. Az bir nüfusa çok sayıda elçi göndermiştir Allah'ımız. Her şey olası.

Şamiller, Hacı Murad'lar. Onlar boşuboşuna şehid olmadılar...

O KAF dağlarında NELER var, ne sırlar var...

 

<> İnsanın trans yolculuklar yapabildiğini söylerler. Bu yolculuklar kişinin isteği dışında da olabilir mi?

 

Doğa sistemleri böyle yolculuklara YOL VERİYOR. Yılda 50 bin kişi, hiç bir iz bırakmadan kayboluyor. Yılda bir kişi kendinden yanarak yokoluyor. Herşey olası. Gerçekten her şey olabiliyor.

 

<> bunu bilinçli yolculuğa kişi çeviremez mi?

 

Bedensiz astronomi (Gezici durugörü, astral yolculuk vb.) bunlar belli bir gizli öğretinin DİSİPLİNİ ile yapılabilen şeyler. Hipnoz altında bile insan insanı telkin ile geziye gönderebiliyor.

En basiti ise sorunun yanıtı: Şu rüyalar var ya, nerelere gidiyoruz nerelere...

O halde, sorun, uyanık DÜŞ görmek ve düşü YÖNLENDİRMEK yani güdümlü ve uyanık düş yetisine sahip olmak...

Böylece rüyalarda DOĞAL ve BİLİNÇSİZ olanı, Sentetik fakat bilinçli yapmak senin sorunun yanıtı... Yakaza hali (Teyakkuz, tetikte olmak, uyanık uyku, tetikte uyku...) Böylece ikisi arasında kalınca RÜYA da uçup gitmiyor, kontrol edilebiliniyor.

 

<> bir soru da benden... zikir konusunda. bu yakaza'yı bilinçli kılmak için zikir anlamında Allahın hangi ismi daha tesirlidir... sürekli zqk edilmesi bakımından?

 

El Evvel. (El Evveli ya da el evvela diyeceksiniz)

 

<> Dr. 45 dakikanız doluyor, sizi tutmayalım

 

Zaten beş dakikayı aşkın Janna da bağlandı.

 

<> kısa bir soru daha, namazda kıraat da sesli mi içerden mi okunmalı fark var mı? cemaat olunduğunda ki durum nasıl çok kısa olarak :))

 

Ayet açıkça diyor ki, "Ağzından çıkanı sadece senin kulağının duyacağı kadar fısıltı", bu ayettir.

İçinden sadece zikredebilirsin. Ama namazlar, özellikle SABAH namazı ŞAHİDLİ(Meşhud)'dir. Sen tüm meleklerin imamı oluyorsun o sırada...

 

<> çok teşekkür ederim... Aiberg... derda devaya tercümansın... çok saol

 

Başta kiramen katibin melekleri olmak üzere, tüm melekler içimizden geçeni ASLA BİLEMEZLER (Allah'tan başkası asla bilemez). Yani ağzından çıkan sözü DUYUNCA yazarlar...


<> ok

 

Dolayısıyla whispering biçiminde yani fısıltıdaki tüm keskinlikleri bırakarak yumuşak fısıltıyla okuyacaksın. Yanındaki kimse ise seni duymamalı zaten onu şaşırtırsın...

 

<> Ya latif ya evvel... doğru bir tarz mı? yoksa el evvel mi? el evvela mı? yani ben ya evvel ya latif dediğim de (arapça bilmediğim için) sorun olur mu? Tşkr.

 

El harfi tariftir. Örneğin EL-Rahman gibi. Ama hitap ederken YA RAHMAN denirdi.

El Evveli Allah'ın  İ L K  ismidir, Ondan önce ismi yoktu. Yani diğer isimler yaradılış ile birlikte geldi. Bu bakımdan El Evveli ismi hem özelliklidir hem de digital anahtardır.

El(1) ev(or) ve(and) li(0)

El evveli=HU(Hüve)dir, DERVİŞ'in hu'sudur.

El Evveli'nin diğer adı "Oku Rabbinin adıyla!" gibi. Rabbin adı nedir? O EL EVVEL'dir. El Evvela'dır. Tüm evren Bineerdir, sayısaldır.

 

<> bu iki isim yıllardır sevdiğim tekrar ettiğim isimler... ama herşeyi yeni öğreniyor gibiyiz ya... o yüzden sordum sn aiberg... yanlış hitabımız olmasın yaratıcımıza...

 

Önemli olan ALLAH'ı anmaktır. Hiçbir şey yanlış olmaz. Bir tek şuna dikkat edilmeli: El Evvela ismi diğerleri gibi Ya Evvel! olmuyor. Doğrudan Ya almıyor, doğrudan EL EVVELİ oluyor. (Sonuna i ya da a koymak şartıyla.)

 

<> hımm, ne demeliyim sn aiberg peki?

 

"Ya Latif vEl evvela!" diyebilirsin mesela.

 

<> tamam anladım çok tşkr.

 

İki ismi bitiştirirken El varsa VEL yazarsın.

 

<> lütfet ey evvel...

 

Lütfetti bile. Allah'ı andıkça, O'nu bildikçe Yani kulluk borcunu ödedikçe SANA yapmayacağı şey yoktur. O sana ikram etmek için SENİ VAR ETTİ. Varolmanın nedeni O'NDAN İSTEMEN İÇİNDİR. Ve İste, soylu, asil ve alicenap niyetli olan herşeyi iste.

 

<> el ahirde de sizinle sohbet istiyorum ben... :)

 

İnşaallah sohbet ederiz, Onu istediğine göre O da verilecektir.

 

<> inşa Allah

 

(Samed=Sadece veren, tek kutuplu olarak ve tek yönlü olarak, HİÇ ALMAYIP, SÜREKLİ HERKESE veren ve kendi gereksinimi olmayan güç kaynağı demektir.)

 

<> ben de isterim

 

Allah herkese YETER. O'nun Adı El Kâfii'dir, Yeterlidir. "Ben de isterim" diyen HER ASİL duaya yetişir...

 

<> amin

 

Hayırlı geceler size ve bana da. Allah'a emanet olunuz.

 

<> hayırlı geceler hocam

 

Bilgisayarım açık kalacak ama ben başka bir kanala geçmek zorundayım. Rabbi Zıdni İlmi.

 

<> amin

 

Ve de geronimooooo ;)

Janna selam söyleyenlere selam söyledi...

 

<> slm slm janna