Chat n° 056 -
Tarih: 06 şubat 2002
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan aiberg nickiyle bağlandı
<> Selam ve Selam
<> slm ve slm
<> hoşgeldiniz hocam
Slm ve slm sevgideğer
hanifcandaşlar. Yolları arşınladım, eczacı ve
kimyager oldum. Ama kürkçünün dükkanına döndüm.
<> Bugünkü konumuz belli mi acaba?
<> Bugün Konu TARIK SURESİ
Evet Tarık suresi. Ancak
geçen chat'ten bir şeyler kalmış ki e-maillere boğuldum.
Özellikle bana şu kadın ve erkek psysche'lerini soran yüzü aşkın
mektup geldi.
<> 100 kişi yoktu ki odada
Yüz kişi yok ama
binlerce kişi şu anda yazılanları OKUYACAK ve yüz tanesi yazacak.
<> Chatler gruba yazı olarak asılıyor ve grup
249 kişi.
Yarısı zaten aktif
değil. Grupta aktif olanları saydım: 86 cıvarında. Aslında
grup 370 cıvarındaydı. Ama maksatlıları uzak
tutuyoruz. Bu banleme değil, Mesela bir üye benim özel yaşantımı
açık seçik soruyor. Bunun bilim yapma niyetinde olmadığını
anlıyorum. Ben yokum, bendeki ben var, bununla ilgilenmeliler.
Önemli olan benim iyi bir
Kur'an çevirmeni olmam ve bilimsel yaklaşmam. Benim bu tarafım
önemli, diğeri boş. Zaten Kur'an dışı konuştuğumda
hemen uyarıyorum: "Dikkat bu benim kişisel görüşümdür"
diyorum. Gerekçelerimi söylüyorum.
Bir de şaka olsun diye
"Reklam" geçiyorum. Gülelim diye. Ama ciddiye alıp beni züppelik
ve kendimi beğenmişlikle suçluyorlar. Biraz espriden anlamak gerekir,
beni ciddiye almasınlar böyle düşünen varsa... Birer mizah, latife,
espri sadece.
Bir psikiyatr şöyle
soruyor: "Tesbitleriniz son derece makul. Ama bunları bir matematik
vefke dayadırmanız saçma" diyor. Oysa yaptığım
saçma değildi. Her sayının bir kodeksi var. Ben bunları
"İç-dış/yukarı-aşağı" diye tasnif
ettim ki laf uzamasın diye... Ama çok merak ediliyorsa bunları cifir
olarak da kodlarım. Bir deneyelim:
9 sayımız var.
Bunların ortasına 5 düşüyor. (Cinsiyetsiz nötr) 5 aynı
zamanda determinanttır. (Det. 360 anlamında -ki 360'ın türlü
özelliğini biliyorsunuz, son derece evrensel bir rakam ve bir fazlasıyla
(361) 19'un karesi.)
5 rakamı erkek ve dişi
değildir. (Homo, neutral sex)
Beşten büyük rakamlar
erkeğin; küçük rakamlar ise dişinin pysche'sini kodlamaktadır.
9 ve üstündeki toplamlar da
her iki cinsteki ve her canlıdaki beslenme-savunma-üreme içgüdülerini
temsil eder. (Ruhu hayvani de deniyor)
Ancak, bunun ötesinde ortak
olmayan şeyler var:
1. [Kod]: Kadında BEĞENİLMEK ve İLTİFAT EDİLMEK içgüdüsü vardır ve Güzelliği sık sık
vurgulanılmalıdır.
6. Kod: Erkek bu duyguya
yabancıdır. Hiçbir erkek iltifatı dişinin anladığı
biçimde beklemez. Hatta ısrarcı iltifatlardan sıkılır.
(Anneler oğullarına çok iltifat ederler, bu evlatlara ter döktürür, gına
getirir.)
2. Kod=Kadın=Himaye edilmek içgüdüsü: Kadının
doğasında kesinkes "Himaye edilmek" içgüdüsü vardır.
Yani kadının adı "GELİN"dir
(Gidici anlamında)
7. Kod: Hiçbir erkek himaye
edilmek istemez. Gülünç gelir, komik gelir. Erkeğin görevi "Himaye
etmektir, himaye edilmek" değil. (Elbette burada ekonomik koşulları
konuşmuyoruz. Örneğimiz bu çağlara göre değil; mağara
yaşamı SADELİĞİNE
göredir.)
3. Dişi kod: Annelik
içgüdüsü (Geçen Chat'de değinmiştik)
Kod-8: Erkek: Anlamı
babalık içgüdüsü yoktur. Bunun yerine annesine olan bağlılık
vardır. (Annesi tarafından doğurulmak, vücuttan özdeşlik
almak ve anneden süt emmek vb.) Tüm erkekler annelerine aşırı düşkündür.
(Bu Oidipus kompleksi değildir.) Ama kadınlar babalarına düşkündür.
(Aşırı değildir.)
Kadınlardaki ekstra
duygular=Kod/4.
Bunlar bekaret korkusu (İnanılmaz
abartırlar). Hamile kalma korkusu. (Yaşamlarını
zehrederler) Ve üç yönlü üç katlı doyum olayı. Ve aslında
biyoseksüel doyum -ki bunu hiçbir erkek bilemez ve yabancıdır-. Bu
beyinde biter.
Bu üçüncüsü son derece
ruhsaldır ve çok gürültülü patırtılıdır.
İşte beyindeki özel
bir merkez (Cifir tablomuzdaki 7-49-77 zigzagları) sözkonusu rakamlar
boyunca bazı noktalar erkekten fazla uyarı alır. (91=G noktası
(son nokta), 13x7=G noktası direkt kadın beyninne bağlıdır.)
Bütün bunların dışında
bir başka doyum da vardır ama nötr/cinsiyetsiz ve doğal olmadığından
(5 kodeksi) konumuzla ilgili değildir.
Erkekte XY doğasındaki
X sadece üreme içgüdümüzle ortak payda oluşturmaktadır. Kadındaki
öteki X ise Y karakterindeki erkeğin meçhulleridir.
Bunlar VİTAL anlatımlardı.
MEKANİK
olarak da bilinçaltı şöyle konuşmaktadır. Kadın, güçlü
kuvvetli erkek ister. (Himaye edilmek içgüdüsü)
Erkek ise "Ne güzel bir
kadın" diye düşündüğünde "Çocuklarım güzel
olacak" demektedir. "Saçları çok gür=Hormon yapısı çok
iyi, kısır olma riski yok", "Göğüsler ve kalçaları
çok iyi=Çocuğumu emzirecek sağlıkta ve leğen kemiği
geniş yani doğum yapacak özellikte".
Elbette bu bilinçaltı
konuşmaları ve konuşturmaları sonsuza kadar gider. Burada
amacım "Kodeksleri" anlatmaktı. Erkek ve kadın ayrımının
garip bir penceresinden baktım ve baktırdım sadece...
Bu arada konu ile ilgili
sorularınızı alabilirim. (Makul-mantıklı soru lütfen.)
<> cennette de var mı bu doyum
Evet Cennet'te Allah
özellikle erkeklerdeki 2/3 oranındaki noksanlığı
giderecektir. Kadın ve erkek 3/3 (Tam) ve sürekli doyumda olacaklardır.
<> Öteki dünyada üreme olmadığı halde bu
doyumun amacı?
Cennet mekanında bildiğimiz
anlamda BESLENME yok. Yani bir kuşu
vurup, pişirip yemiyorsunuz ve tuvalete çıkmıyorsunuz. Acıkıyorsunuz,
o kuş size yönleniyor, bir biçimde içinizden canlı olarak geçiyor ve
size inanılmaz lezzetler veriyor.
(O kuşu dört parça
halinde öldürüyorsunuz sonra da çağırınca o yeniden toplanıp
yoluna devam ediyor.)
Buna şaşırmayınız,
çünkü CENNET yasaları
büyükpatlamadan esinlenmeden daha önce OLUŞTURULMUŞTUR.
Kuş örneğini şunun
için verdim: Cennette yemek yok, ama KUŞ
var. Üreme içgüdüsü yok, ama seks var. Bu özdeşliği anlamanız
için örnek verdim. OK???
<> (Kodex in türkçe karşılığı var mı)?
(Decode da deniyor. Açımsama,
Açılım, Şifre çözümleme, Deşifre etme.)
Üreme içgüdüsü olmaksızın
seksüalite ve yemek olmaksızın doymak fiillerini anladık mı?
<> (Hocam Türkçe hassasiyetimi bağışlayın
ama bizim için daha faydalı diye düşünüyorum (türkçe terimler)
anlamada).
Pekala Zip Code diye bir şey
duydun mu?
<> evet
<> şifreyi açabilmek için gerekli kodlar mı?
Ben ZİP'leri (Genetik kodların psikolojik yansılarını)
açtım. Mesela 91 asal değildir. Ama asal iki sayının çarpımı
olan bir bileşendir.
<> evet
<> Şimdi, Kodex 91 = 13 x 7 denildi. Buradaki 13 ve 7
neyi temsil ediyor hocam?
Bunlar 7 (Memeler) ve 13
(Klito), çarpımı 91=G noktası. (Tüm erkekler g noktası
cahilidir.) G'ye yapılan akupress (Basınç) sadece kadındaki seks
merkezini dolaysız direkt irrite eder, yani bir tür akupunktur gibi etki
eder falan filan... Onun için konulara girmiyorum...
<v> Hocam yemek olmaksızın doymak sebepten önce
neticeyi yaşamak mıdır?
Sevgideğer [V], bir kuşun
dört parça edildiğini ve çağrıldığını
söyledim. Toplanıp geldiğini anlattım. Bunu bir yerden anınmsıyor
musunuz?
<> evet
<v> hz. İbrahim
Evet...
O kuşun durumu
Cennetteki beslenme biçimimize bir GÖSTERGEYDİ.
O kuşların adı (Bıldırcın falan deniyor) ve yanında
Kudret helvası vb. Bunu da hatırladınız mı?
<v> evet, meyveler de var
Ve su da var. Cenneti Allah İbrahim'e
ve Musa'nın sürgündeki kavmine yaşatmış, yani onları
"DOYURMUŞ"tur.
Kısaca benim meramımı
anladınız değil mi?
<v> evet sağolun hocam
Bunları "İÇGÜDÜ OLMADAN DA ZEVK VE HAZLARIN"
olabileceği Cennet yaşamı olarak sundum.
Aramızda psikiyatrist
var mı?
[drM] burada mı?
<v> Yani hormonlar olmadan da yaşandığı mı?
Orada TEK PARÇA olacağız. Hormon-Hücre-Böbrek vb. yok. TEK hücreli bir organizma gibi Kristal
bir tek parça/monoblok taş gibi yani tırnağınız olacak
ama, vücut ile bitişik kökten uzamıyor, mideniz ağrımıyor
çünkü ayrı bir parça değil bir elmas gibi tek parçayız. Orada KUANTLAŞMA (Parçacık olma)
durumu yok.
Aslında bu konuyu ileri
bir güne erteleyelim.
<v> iyi gidiyordu hocam
Biliyorum hiç duymadığınız
şeyler anlatıyorum. Ama bunlar 14 asır önce de vardı, aynı
Kur'an'da sadece görüp gösteriyorum. Ben kendimden hiçbir şey yazmıyorum.
<> Nerden görüyorsunuz?
(Einstein relativity
teoremini nereden görüyordu?)
<> aklına düştü
Hayır aklına düşmedi.
Aklına takmıştı. Ona yönelmişti. Çok emek verdi ve o
emeğinin karşılığını aldı. Yani pul
biriktirmeyi seviyorsan ve yıllarını buna vakfedip,
özenle/özençle o koleksiyonu yapıyorsan, bu tesadüf değildir. SEN İSTEDİĞİN İÇİN
olmuştur. Ben de KUR'AN'ı
anlamayı çok İ S T E D İ M .
Nasıl istenir? Bunun da
yanıtı "Rabbi zıdni ilmi"den geçiyor.
Ben öncelikle şunu
sordum: "Kur'an tevil-tefsir ve yorumları insanların keyfine ve
bilgisine göre yapılıyor... Sanki Allah'ın bir mezhebi varmış
gibi ya da tarikatı varmış gibi önüne gelen kendine göre tefsir
açıyor."
Ben tüm bunlara rest çekerek
işe başladım.
Elmalı'nın ne dediği
değil; ALLAH'IMIZIN A
k l ı
n d a
n N E GEÇTİĞİ önemli...
Ben Yaşar Nuri'nin
fikrini sormuyorum ALLAH'IN FİKRİNİ
SORUYORUM. Allah ne demek istedi diye bakıyorum Kur'an'a.
Ve en önemlisi şu:
K e n
d i m d e n
HİÇ BİR ŞEY
HİÇBİR DÜŞÜNCE
HİÇBİR VERİ
k a t
m ı y
o r u
m
hiçbir şeyi kendi adıma
KUR'AN'a katmıyorum.
Çok dikkat ediniz. Ben ahkam
kesmiyorum. Doğrudan birebir tercüme yapıyorum.
Arapları yerin dibine
sokan Tevbe 97 ve Hucurat 14 gibi ayetlerde KENDİMDEN HİÇ BİR ŞEY KATMADAN SİZE o l
a n ı birebir/mot-a-mot yazdım.
Kim bana diyebilir ki,
"Hans'a göre araplar kafir ve münafıkmış". Bu bana
göre mi? yoksa ALLAH'a göre mi? Beni
anlıyorsunuz değil mi?
<> evet
Yeryüzündeki hiçbir düşünce
tarzına uymayan garip tuhaf bir adamla -benle- berabersiniz. Size normal
değil ANORMAL olanı
getiriyorum. Hayal değil, yalan değil, rüya değil, SADECE HAK OLAN GERÇEKLERİN GERÇEĞİNİ
anlatıyorum.
<r> Tevbe 97'de arabi deniliyor arap değil. Arabiler
göçebe olan Araplar.
Türki Cumhuriyetler ne demek?
Göçebe cumhuriyetler mi?
<> Türki=Türk olan!
Rum suresinde Rumİ diye
geçiyor. Göçebe rumlar mı demek? Arapların ARABİ olmasındaki istisnayı bana anlatınız.
<r> aynı şekilde Hucuratta da arabiler (bedeviler)
den bahsediyor, araplar değil.
Arabiler=Bedeviler
mi??????????????????????????????????
Buna nereden
hükmettiniz???????????????
Buna nereden
hükmettiniz??????????????????
<r> elmalılı tefsirinden
<> a~rab yazıyor, arabi değil ve arab kelimesinin çoğulu
Evet El-Arabü ve Kaletil
Arabi diye geçiyor. Ayn hemzeli ama Arap araptır.
Elmalı ALLAH mıdır?
Bir de şuna dikkat: Kuşkusuz
Allah tüm dilleri mükemmel biliyor. (Dilleri de yaratan O.)
Badiye=Bedeviler demek. Neden
Kaletil badiye "Amenna......" diye değil ayet????
<> 49-Hucurat/14: Kaletil a'rabü amenna kul lem tü'minu ve lakin kulu
eslemna ve lemma yedhulil imanü fi kulubiküm ve in tütıy'ulahe ve rasulehu
la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurur rahıym
"Kaletil a'rabü amenna
kul lem tü'minu" yerine ALLAH şöyle
yazabilirdi: "Kaletil B A D İ Y E amenna...."
Bir daha mantıkla
izleyelim:
El Cemahiri Arabi=Arab
cumhuriyetleri
El Cemahiri Türki=Türk
Cumhuriyetleri.
Celaleddin'in Rumi (Romalı)
Acaba bedevi rumlar falan mı
var? Celal üd din er Rumi (Mevlana)
Mutmain oldun mu? Olmadınsa
biraz daha çabalarım sevgideğer [R]...
<r> gerek yok
<> Tewbe Suresi'nde 73-113 arası okunursa oradakilerin
BedeWiler değil, Araplar olduğu açık olarak anlaşılır.
Nedense, tefsircilerimiz müşriklerin yalnızca Bedevilerden olmadığını
unutup, kafalarındaki çöllü imajını yazmışlar. Kelime
" a~rab= araplar " başka anlamı da yok. Hemze, ayn, ra,
hemze, be = a~rab. Tewbe 73'ten başlıyor konu. Dikkatle okunursa,
anlaşılır, kimlerden bahsedildiği.
[] Kanalda saldırı yapılıyor.
Birazdan katılacağım.
[] Kaptanın bağlantısı kesildi,
tekrar bağlandı
Evet Tarık ile ilgili en son nerede kalmıştık?
???????????????
<> Zaman gezmenlerinin nasıl küçülüp de ana
karnına girdiğini anlatacaktınız.
Hayır sanırım ayetleri anlatıyordum.
<> Gök ve Tarık'ı
anlatmıştınız yanılmıyorsam
Neyse yeniden özetle:
1. GÖK (Vektör tek anahtar gök) ve Tarık. (Tarık: Makro
olarak yıldız; mikro olarak foton gibi quantlar ve MİDİ olarak bir insan yapısı
araç.)
2. Tarık nedir idrak
ettin mi?
3. O kendine parlayan ve kurşuni
hiçlikte seyreden bir araç. (Foton, yıldız ya da ARAÇ)
4. Hiçbir nefs olmasın
ki üzerinde gözetleyeni olmasın.
İki yorum vermiştim.
Bir de takyonlardan yorumlayalım:
Fotonlar tastamam ışıkhızında
gittiklerinde HİÇ HAREKET ETMİYORMUŞ
gibi DURAĞANDIRLAR.
Diyelim ki ışık
hızında giden bir CİN
olsun. Kendinden hızlı olan ve kendini gözetleyen bir TAKYON (Melek) kontrolündedir ve o
melek onun gözetleyenidir.
Gözetleyen=Watcher çok önemli
bir kavramdır. Kiramen katibin de murakıb meleklerdir.
5. [ve] 6 ayetleri yazar mısınız?
<> 86-Tarık/5: Onun için insan neden yaratıldığına
bir baksın.
<> 86-Tarık/6: Atılan bir sudan yaratıldı.
Ve sırada şimdi K E
H F kavramları var:
Kehf bir GEOMETRİK BOŞLUĞUN adıdır. O bir mağaradır.
İnsanda ise sadr'dır
yani göğüs boşluğu, kaburgaların boşluğu,
vücudumuzdaki en büyük boşluktur. Bundan daha büyük bir K E
H F daha yoktur bedenimizde.
Buna R A H İ M diye
bakabilirsiniz. Mağara=Rahim de olabiliyor. Ve belden yukarı R A
H İ M = Kadın kaburga
düzeni...
Erkek ise Rahim değildir
Rahman (Baba tavırlı: Rahim=Anne
tavırlı) Omurga ile temsil edilir.
Kadın ve erkek
koalisyonunda Rahman/Omurga ve Rahim/Kaburga vardır.
İnsandaki mevcut en
büyük harf ise ELİF'tir.
Omurgamız boyundan
kuyruksokumuna kadar bir ELİF
harfidir.
Allah/Rahman/Rahim=Besmele.
Kaburgalar ise cifirde B
harfidir.
Aranızda kaburgaların
sayısını bilen var mı?
<> 23?
<> 19?
<> 12
Hayır. Kaç çifttir?
Bulamadınız mı?
<> Arıyoruz hocam
<> 22-23
Büyük şanssızlık
misafir. Lütfen devam ediniz aranızda. Bir formül bulmaya çalışacağım.
<> ok
Pardon-özür. Bir saat daha hızla
chat yapalım.
<> Costae (Kaburgalar) arkada göğüs omurları önde
ise sternum arasında uzanan ve göğüs kafesinin önemli bir bölümünü
oluşturan 12 çift kemiğe verilen addır. Kaburgalar arkada kendi
sayılarına uyan torakal vertebraların corpus'ları ve proc.
transversus'ları ile eklem yaparlar (örneğin; 3. kosta, 3. torakal
vertebra'nın corpus ve proc. tranversus'u ile). 3-9. kaburgaların
caput costae adı verilen kısımları, kendi sayısına
uyan vertebra'nın dışında, bir üst verte
<> 12 çift costea'dan oluşur
12 doğru yanıt ama ASLI 16. (Açıklayacağım)
Omurga kaç tanedir? Yani
omurilik'in omurlarının herbiri, kaç omur kemiği vardır?
<> Omurga (Kolumna vertebralis) 33-34 vertebranın üst
üste sıralanması ve birbirleri ile eklem yapması sonucunda oluşan
bir sütundur. Bu sütunun üç önemli görevi vardır
Evet omur sayısı
33'dür. Bu erkeğin sembolüdür.
Birçok şeyi hatırlayacaksınız:
<E> Onlar da 49'dan mı 33'e düştü?
<Z> Hımm yani 33+16=49 ayrılımından böyle oldu!!!
<E> Addam, madda, madde=33
[E] ve [Z]nin dediği
gibi XY=33, X=16.
Şimdi vücudumuzun
"Holografik yapısına" yani madde ötesi (Ruh) görünümüne bir
göz atalım;
Aura ile kuşatılmışız.
Başımızda bilgelik olan aklın halkası (Hale) var.
Kirlian bedenimizde garip şeyler
var:
Bedenin SUPTİL dublesi olan
bir HOLOGRAM bedenimiz var. Onda
Aynadaki gibi ters görüntü vardır. Yani SOL'daki kalbimiz orada SAĞDA
görünen bir AURA kaynağıdır.
Apandisit (Apendice) barsağımız
o suptil'de de vardır. Oysa diğer hiçbir barsak ötekinde yoktur.
Apandisit sanki bize düğüm atmıştır. Ondan cenine giden bir
kordon oluşuyor sanki...
ÜÇ KARANLIK
içinde kordon yol alıyor. Ana rahmindeki üç karanlığın
içinden taaaaaa Allah'ın katına doğru Berzah'a uzanan bir gümüş
kordon var. Mesafeden bağımsız sonsuza dek uzayabiliyor.
(Karadelik-akdelik bitişiktir
mesafe sıfırdır. Amaaaaa bu mesafeyi açarsanız uzuuuuuuun
bir tünel çıkar. İşte o tünel GÜMÜŞ KORDON'un ta kendisidir.)
Karadelik şekillerini
hatırladınız mı?
<> evet
Örümcekağını
andıran iki huninin dar yerinde (Berzah) karadelik çok uzak bir evrenle
daha boğazlaşabiliyordu aradaki mesafe SIFIR idi. Ama uzayda aldığı yol ise inanılmaz
uzunlukta bir tüneldi.
<> evet
Körbarsaktan başka bir şey
daha var: Nohut büyüklüğündeki bir kemik: Omurganın son kemiği.
Bu da inanılmaz bir biçimde Suptil dublemizde görünmektedir.
Bunların bir kısmı
gümüşi, daha baskın olan ise Altuni (altın rengindedir).
<> Koksisk kemiği
Koksisk doğru...
Şimdi anlatacağım
şey çok ilginç gelecek:
Eğer TARIK denen o araçla ışıkhızında
giden biri (Bu kez bir insandan söz ediyoruz.) ışık hızına
doğru hızlandığında önce elektron ailesini kateder
(Cinleri görür), daha hızlandığında ise cinler (Enerji
insanlar)
[] Kanalda selamlaşmalar
Işık hızına
doğru hızlandığımızda o güne kadar farkedilmeyen
bir oyuk dünyaya (Ki gök deniyor) gireriz. Oranın ahalisi ise o hızda
hareket eden cinlerdir. (Bize ilk rastlayanlar, relativite nedeniyle boyu çok
uzamış görünen Euphrates=İfritlerdir.)
<> Ohmerler?
Kızıl grup Ahmer.
Bunlar bizden hızla uzaklaştıklarından kızıl
görünürler.
(Misafirlerime
iki dk. ayırmalıyım.)
Herneyse cinleri aşalım.
Cinlerin ırkları hızlarıyla orantılıdır.
(Daha önce anlatmıştım.) Periler (fairy, fairies) ise
Ebyad=Beyaz grubundandır. Işık hızına ulaştığımızda
onları da aşmış oluyoruz.
Ancak bu kez ilginç bir şey
var: Gri bir hiçlikdeyiz. Biz madde (Cesedi) yitirmişiz. Ve kendimizi
saydam-suptil-seyyal olarak görürüz.
Alında bir göz daha,
gümüşkordon ise bize apendis ile bağlıdır sanki ve doğrudan
göbek çukurumuzda algılanır. Kaburgaları görürüz ama altın
renklidir. İçinde ise türkuvaz bir aura, belkemiğini görürüz: Altın
renklidir.
[] Kanalda saldırı var galiba. Kaptan bir süre yazmadı
Ve yeniden konuya döndüm.
Çok özür diliyorum. Zaten
misafir de var. Sabah da Orhaneli'ne yolcuyum. Derken... Ben Cuma günü şu
altın ve gümüş renkli olan auramızı anlatacağım.
inş.Allah.
<> Hayırlı geceler
<> Allah inşa hocam
Ben geronimooooo.
<> biz ominoreg!
Cuma günü 20.30 da unutmayalım.
<> İyi geceler hocam
İg. Allah'a emanet olun.
<> siz de
Şeytan bizimle çok uğraşacaktır.
Biz Hanifiz. Şeytanın bize musallat olması Allah tarafından
ne kadar çok sevildiğimize işarettir.
Allah ilmimizi artırsın.
<> amin