Chat n° 041 - Tarih: 04 ocak 2002

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan aiberg_ nickiyle bağlandı

 

<> selam hocam nasılsınız

 

Slm. Çok iyiyim Elh.

 

<> hocam, cifir de cifir

 

Evet yavaş ve sabırla bunu da yapacağız. Çünkü çok zor. Yüksek matematik gerekiyor.

 

<> Sayenizde yaparız herhalde.

 

İnş.

O birkaç grafik bile basit matematik üzerinde olmakla birlikte açılımı çok zor ve ileri bilgilerle iyice derinleşecek.

Konumuzu belirleyelim ve ondan kopmayalım. Tüm konular YARIM kalıyor. Bugünkü konumuz nedir?

 

<> Doğum gününüz

 

Türkiye saati ile 07.05. 14 Şubat 1945. Doğumyeri Thornshavn. (Greenwich ile aynı olduğundan, ben direk türkiye saatini verdim.)

 

<> galiba kova

 

Evet. Hem burcum hem de yükselenim ikisi de kova.

 

<> sevgililer gününde...

 

Göbek adımı Vaftizde Valentine olarak koymuşlar. O gün onun günü ya... Bugün de Bathlemeus'un günü. Bartalemeo da deniyor. Kısaca St. Bart.

 

<> konumuz önceden yarım kalanlardan biri olsun o zaman

 

Kehf suresi mi Nur suresi mi? Ya da müstakil konulardan biri mi?

 

<ahi-j> Kehf

 

Slm Ahi-deş, yazıların çok iyi ve [Z]'nin de Kalemi çok iyi.

 

<hg> Hz. İsa'dan bahsetsek

 

İkinizden EDİTÖR ve ÜÇLÜ olarak bir kitap yazalım ne diyorsunuz?

 

<ahi-j> teşekkürler :)))

 

"Atlanmış tarihi"

"Atlanmış ayetleri"

ve benim Chatleri topladınız mı 1000 sayfalık kitap çıktı bile...

 

<ahi-j> inşa-Allah elimden ne gelirse hocam

<z> Vallahi ben bu chatleri daha anca yetiştirebiliyorum :)))

 

[H]'un sitesine de "Direkt" yayınlanmak üzere havale ederiz. O bizim kardeş sitemiz.

 

<z> Katılımcı arkadaşlar chat kurallarına uyarsa daha fazla verim alabiliriz.

 

Evet. Aslında başa dönüp o yarımları halletmemiz gerekli...

 

<h> Sitemden link var zaten yeni yazılarıda eklerim

 

Dilediğin yazıyı dilediğin gibi yazabilirsin. Elbistanlılar benden "İmtiyazlı". Elbistan dedik ya... [A] de içinde elbette... Orhaneli de içinde. selam vesselam

 

<A> Sitemde Derlenmemiş temizlenmiş halini yayınlamak isterim Hocam...

 

Ayrıca editör olarak yazın. Yani alıp olduğu gibi vermekten öte tam katılımcı olarak direksiyon sizde olmak üzere yazabilirsiniz siz site sahipleri. Bunları konuşacağız elbette...

 

<h> yani yazılarınıza ilaveler yapabilir miyiz... veya yorumlar

 

Elbette... Benim ne kadar DEMOKRAT olduğumu daha anlamadınız mı? Haniflerden biri bulduysa, o diğer hepsinindir. Hepsi adına bulunmuştur.

Unutmayınız: Yarış yok, eşit, eşgüdümlüyüz.

Ben lider mider değilim. İçinizden biriyim.

Kur'an'ın YEPYENİ sözcülüğünü yapıyorum sadece...

Ben ermiş veli, mürşid, şeyh, imam falan değilim. Mehdi-İsa hiç değilim. (Üçyüz küsur yıl var rahat olun, o güne kadar mesih-mehdi gelmeyecek.)

Alim bile değilim: O son nefes işi...

Etiketim çok sade: Allah'ın kulu.

 

<> Onlar kendilerine Allah dışında ve Kur'an dışında tapınacak ve yüz sürecek şeyler arayanların ortaya çıkardığı şirkler zaten hocam. Zaten farkında olmayanın aklına şaşmak lazım hocam...

 

Evet.

Böylece benim BİR ARTNİYETİM olmadığını da anlamış oluyorsunuz. Yani ben "Arif-Veli" falan değilim. Allah'ın kuluyum.

Sıradan olmak niçin bu dışımızdaki (Hadis ve Hafif) müslümanlara zor geliyor ki?

Allah'ın kulu olmayı deneseler, en büyük payenin bu olduğunu anlayacaklardır.

Tevazu sahibi olsalar... Allah'ın kulu=Abdullah olduklarını anlayacaklardı.

Biz+LER deselerdi "İhtilaf olmadığını da anlayacaklardı".

İlim deselerdi Karanlığın ışığı söndüremeyeceğini de anlayacaklardı. (Tersi doğrudur.)

Anlasalardı, kargalar sürüyle; kartallar yalnız (Az sayıda ve kaliteli) uçarlar.

Allah kulu ABD-AL-ALLAH

Allah'ın bilinmesi için bilenlerin BİLME borcu.

Bilmek ise Bilimle olur Cehalet ile olmaz...

ABD=BİLMEK İLE YÜKÜMLÜ.

ABD=BU YÜZDEN HÜKÜMLÜ.

Allah'ı bilmek ile hükümlü.

Yükümlülükte "BİLİM" var; Hükümlülükte ise "BİLMEK" var:

1. Ne bildiğini bilenler

2. Ne bildiğini bilmeyenler

3. Ne bilmediğini bilenler

4. Ne bilmediğini bilmeyenler

Bu dört kategori çok önemli bir ALLAH ayrımı.

Bildiğini bilen Akıl'dır. Yani akil'dir. Bilmediğini bilen ise makuldur.

 

<> slm & slm

 

[D] da gelmişken, Haydi konuya geçelim. Ama karara varacak olan sizlersiniz. Yani siz belirleyin ne olursa olsun hemen o konuyu derinleştirebiliriz. (Derinlik boyutu salt Kur'an'dır.)

 

<> Kehf'e devam edelim hocam sizce de uygunsa

<> Kehf please. Çünkü kehf bizim de içinde bulunduğumuz dönemeç ile ilgili

 

Şimdi öncelikle Kehf'in bir Kehf suresinden başka bir kaç yerde dağılmışlığını vurgulamam gerekiyor. Rahman gibi KORUNMUŞ sure sayısı pek az. Kehf'in bir kısım ayetleri Müddesir ve Müzemmil'e kaydırılmış. Kalem içinde bile var... (Nun=Kalem suresi)

Kehf'in tamamı sadece ZAMAN YOLCULARI içindir. Kehf suresi Kur'an'ın TAM ORTASINDADIR. Öteki dağılmış ayetleri de toplarsanız, Kehf'in de tam ortası "Hani Musa genç yol arkadaşına........" diye başlayan ayet...

Ve bu paragrafın da tam ortası: "Derken indimizden bir rahmet ve katımızdan Ledünni bir ilim almış, kullarımızdan bir kul buldular" bölümü.

Bunun da tastamam ortası iki kelime: "İLMİ LEDÜN".

Kur'an sanırım 606 sayfa, (isterse 1200 sayfa olsun) tam ortası önemli olan: O da KEHF suresi...

 

<> ilmi ledün = Allah kuluna verilen ilim mi??

 

İlmi Ledün VERİLMEZ bir haktır GİDİLİP ALINIR. O ilim asla muska ilmi değildir. Muska ile maskara ettiler... Haşa! Çünkü: "Allah NURUNU  T A M A M L A Y A C A K ..." Allah nurunu dilediğine iletir...

Nurcular avuçlarını yalasın, çünkü HADİS hatta Külliyattan başka hiç bir şey okumuyorlar. Kur'an okumayan ALLAH'IN NURUNA erişemez. Çünkü ayetle sabittir: Kur'an'ın bir diğer adı NUR'dur.

Bir diğer adı İLİM bir diğer adı HİKMET (Pozitif bilimler anlamında).

Onun için Nurcu olanlarımız alınmasın...

Nurculuk maalesef Süfyanist bir güç olarak Haniflerin karşısına çıkacak. Ebu Süfyan islam öncesi ne yaptıysa onun yaptıklarını "İSLAM SONRASI" bu süfyani kimseler yapacak...

Süfyanilik ile hem MESİH hem MEHDİ mücadele edecek. Çünkü bu iki kelime [Süfyanizm ve Siyonizm] aslında aynıdır. O illet kelime İbranice'den Rumca'ya Sophianism diye girmiş. Arapçaya da Süfyani'lik diye.

Sophianizm şudur: İbraniler TEK ALLAH'A inanan bir dine sahip olmanın avantajıyla diğer putperestlere karşı Allah'ın en sevgili kullarıydılar. (Her anlamda, buna yyx de dahil.)

 

<> 18-Kehf/60: Bir zaman Musa, genç dostuna şöyle demişti: "İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim yahut da seneler ve seneler harcayacağım."

<> 18-Kehf/61: Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.

 

Evet bu paragraf (Bab), 82 buçuğuncu ayete kadar devam eder. Bu bab'ın da tam ortası "Katımızdan bir RAHMET verdiğimiz ve KATIMIZDAN LEDÜN İLMİ ALMIŞ kullarımızdan bir kul buldular".

İşte bu kur'an'ın tam ortası. Orijinalde (Levhi mahfuz'da da) bir ORTA DİREK.

 

<> MESİH ve MEHDİ mi aynı..

 

Hayır, Mesih ve Mehdi aynı değil.

 

<> 18-Kehf/64: Musa: "Arayıp durduğumuz işte o idi." dedi. Bunun üzerine kendi izlerini sürerek gerisingeri döndüler.

<> 18-Kehf/65: Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

<> 18-Kehf/66: Musa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk / bir bilgi öğretmen şartıyla sana tabi olayım mı?"

 

Şimdi anlatacağım şey AYNI: Şu yazacağım da çok önemli: Sofist kelimesinin aslını irdeliyoruz.

Musa Tur dağına çıktığında...

 

<> Kehf 65, Kur'an'ın tam ortası oluyor dediniz sanırım en son. Yaşar Nuri "ilim almış"ı, vermiştik diye çevirmiş malesef (içlerinde en güvenilir oysa)

 

Eğer Yaşar Nuri'nin dediği gibi olsaydı, Allah şöyle yazardı: "Katımızdan bir rahmet ve (yanında) ilim vermiştik". Ama öyle vahyetmemiş Allah'ımız.. O KOCA farkı oraya koymuş: Bir daha hatırlatmak için yineliyorum (Ayettir): Allah zenginliği DİLEDİĞİ KULUNA; İLMİ İSE  İ S T E Y İ P   A L A N  KULLARINA VERİR. Bu farkı unutmayalım.

O zaman şunu anlıyoruz:

1. Allah DİLEMİŞ ve RAHMET (Mesela zenginlik) HIZIR'A VERİLMİŞ

2. Üstüne üstlük Hızır İLİM dilemiş ve MERCİNİN KAPISINI ÇALMIŞ, "Tanrı misafiri olmuş" ve "Ledünni İlmi ALIP GELMİŞ", işte bu farkın üzerinde duruyor o ayet...

 

[] Özür dilerim böldüm

 

Chat ortamında bu teknik aksamalar olağandır, özür gerekmezdi, rahat ol.

 

<> ok

 

Yeniden Sofist kelimesi üzerinde durmak istiyorum. Bir kutsal mekan (Tur-u sina) iki bölümden oluşur:

1. Vadi (Tuwa vadisi)

2. Zirve (Zifon, Sivon)

Tuwa vadisi Kehf suresinde adı geçen "İKİ BAĞDAN" birisidir ve ne mutlu ki bize aittir.

Ama Sibon, Sivon, Sifon diye metinlerde yer alan kutsal dağdan esin ile Süfyanizm kelimesi ortaya çıktı. Museviler onu Arz-ı Mev'ud göçyoluyla Kudüs'e getirdiler.

Mekke'nin doğusundaki Arafat dağı ne ise Kudüs'ün doğusundaki en yüksek tepe olan eski adıyla Sifyon şimdiki adıyla ZİON tepesi de aynıdır.

Zigzag dağı=Arafat'tır. Karşı-Bağ sahibinin dağı ise Süfyan=Sion dağıdır.

 

<> ziontion=siyonizm

 

Evet.

Süfyan ile Siyon aynı TIPATIP iki kavramın İbranice ve Samice iki telaffuz biçimidir.

Mesela Kandil. Şöyle dön bir bak Candle, Kandel, Kandela.

 

[] fransızca'da Chandelle

 

Özbeöz türkçemize girmiş Kandil ile ingilizce candle'in ayrı şeyler olduğunu söyleyebilir misiniz?

İngilizce böyle KÖK kelimelerle dolu...

Dress=İDRİS, Yani terziliğin piri.

Töre Türkçe; İbranice Torat ve Arapça Tewrat.

Siyonizm ile süfyanizm de kandil ve Candle'dir.

Anlaştık mı? ;=)

 

<> ok, çok açık

 

Hepimiz bir atadan geldik: Atamız hangi DİLİ konuşuyorsa o genetikten (Dil, dudak, diş gırtlak harfleri vb.) aynı şeyleri konuşuyoruz.

 

[] Not: Burada bir cümle eksik gibi duruyor

 

Onları bir yoluna koyacağız. Henüz emekleme aşamasındayız. Bir Hanif sabır ve özenle YENİDEN doğmuş "SIFIR KM BEBEK"tir. Sabırla öreceğiz ve sevgiyle dokuyacağız...

Hanifler ve müminler daima birbirlerine "Sabrı" tavsiye eder... Ama dikkat: Bu kelimeyi sakın MESKENET denen miskinlik DAMGASI ile karıştırmayın. Bir musibet'e SABRETMEYE sabır deniyor.

Ortada bir musibet yokken adam sabrediyor. Mesela işsiz, ama kahveden çıkıp da bir iş aramıyor. Bu da "aklınca sabrediyor" işte buna meskenet deniyor ve Allah'ımızın aşağıladığı bir DAMGA biçimidir.

Hele ki Askeri devletleri de aynı bağlamda kınıyor Rabbimiz... Örneğin Rum suresinde ve Ali imran Suresinde "Askerliği meslek haline getirenleri" hem TEMBEL hem de ZELİL (Aşağılanmış, Hor) olarak tanımlıyor.

Taliban askeri... Kaide askeri, İran Devrim muhafızı pastarlar... İşte bunlar "Rabbin ordularından" değildir. Bunlar TEMBELLERdir. Vergimizden yiyorlar...

Bu askeri sınıftan başka, ikinci bir sınıf daha var: DİN ADAMLARI... Vergimizden yiyen MİSKİNLER...

 

<> Hemofiliden bahseder misiniz?

 

Kanamanın durmaması anlamında mı?

Hemofili ile DEMİR'in sıkı sıkı ilişkisi var. Karoten çok önemli, Demir minerali içeren özellikle taze soğan, maydonoz, yabani Roka otu... Bu sonuncusu paslı ve terkedilmiş demiryollarındaki PASI (Corros) YER ve bünyesine katar. Bu yüzden acıdır ama hemofili için muhteşem bir hemoglobin maddesidir.

Hemofili gelecekte de (Yakın gelecekte) radyo dalgaları ile indüktlenebilecek: Eritrosit ve Lökositlerin "Parçacık" ve radyo dalgalarının da "Dalgacık" olduğu bu kuramda sözkonusu ak-alyuvarları "Belirli bir yöne" koşturabiliyorsunuz. O da kapanmaz sanılan yarayı kesinlikle kapatıyor. Bir cep telefonu bile bu indüktlemeyi rahatlıkla yapabiliyor.

Yabani roka ise muhteşem bir doğal ilaç. Onu demiryollarının kenarlarında bulabilirsin.

Aynı ürünü sentetik olarak Petrokimyadan da elde edibilirler. (Edoferon, formülü bende)

 

<> Hz. Lockman'ın tıp teknikleri mi hocam

<> Rahmetli E. Büyükkoca'nın değil miydi hocam.

 

Bundan başka gurubumuzda bir kaç doktor olduğunu biliyorum.

Büyükkoca benim "Ortağım" İ D İ. (Rahmetli oldu şimdi gönül ortağım.)

 

<> Allah rahmet eylesin o değerli insana

 

Bu genetik olarak sadece sende mi var? (Hemofili)

 

<> hayır bir öğrencim, yakın dostum

 

Kadın erkek?

 

<> 12 yaş erkek çocuk.

 

O halde Anne tarafından gelmiş.

 

<> Evet

 

Çünkü anneler DAMAR'ı verirler. (Erkekten geçmez) Bunu sonra özel konuşalım. Bir ilaç tarif edebilirim. (İlaç da Roka otu)

 

<> tşk hocam memnun olurum.

<> Şu anda discovery'de Kehf (yani kurtçuk tünelleri anlatılıyor -igor nivikow)

 

[Candaş] "Siyonizm=Süfyanizm" EBEDİ ve EZELİ bir işbirliğidir.

 

<> yes sir

 

DTM ikizlerinin kamikazlerinin tamamı siyonist efendilerinin uşağı süfyanistlerdi.

Milat+ium'u anlatıyorum...

Karaçarşaf, Sünnet operasyonu, kep vb. tamamen İbrani-Arap melezi olan Ebu Süfyan aracığılıyla (Eslemna dedikten sonra) müslümanlığa yamanmıştır.

 

Ben konuya döneyim:

Kehf suresi Kur'an'ın tam ortasındadır. Kendinden önceki 303 sayfadaki sure sayısı, kendinden sonraki sure sayısının ÜÇTE-BİRİ'dir.

Bu konuyu şimdi bile araştırabilirsiniz. Çünkü bu ikisinin oranında hassas sayısı var. Pi sayısının düştüğü yer ise "Ashabı kehf"i izleyen ikinci kelime:  R A K İ M ... Rakam bilimi, yani matematik...

Çok ilginçtir değil mi?

Şöyle söyleyeyim: Kehf kaçıncı sure?

 

<> 18

 

Bu çok önemli... Pekiyi iniş sırasına göre kaçıncı sure?

 

<> 69

 

Daha önce Kehf suresinin bazı ayetlerinin rasgele Müzemmil ve Müddesir içinde dağıtıldığını da söylemiştim. Hatırlıyor musunuz?

 

<> evet

 

(İki bağ sahipleri olayı aynen vardı.) Ebi Leheb suresi ise çok uzun bir sureydi.

Bu durumda Kehf suresi 19. Suredir. 57 Hadid suresiyle DOĞRUDAN temastadır. Hadid ise tüm Kur'an'ın ağırlık merkezidir. Kendinden sonraki surelerin toplamı da 57'dir.

Hadid kelimesi bir de KEHF'de geçmektedir.

 

<> Zülkarneyn bölümü

 

Hadid 26. ayet (Bu da birleşiktir, onu da ayırmak gerekir.)

Antr parantez şöyle: Hadid kelimesinin geçtiği ayet İKİ BÖLÜMDÜR. 26. ayet="Bir de şu DEMİRİ İNDİRDİK" ve "Onda bir ŞİDDET vardır ve insanlar için yarar..." O ayeti yazabilir misiniz?

 

<> 57-Hadid/26: Andolsun ki Nuh'u ve İbrahim'i Biz gönderdik; ikisinin soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik; soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır, birçoğu da yoldan çıkmıştır.

 

Bu da enteresan: NUH ve İBRAHİM'in soyunu AYIRMIŞ fark ettiniz mi? Onun üzerine düşüne durun...

 

<> Nuh'la beraber onun soyundan olmayanlar da mı vardı gemide?

 

(Onu daha önce "YY" genomlarında anlatmıştım...)

25. ayeti yazabilir misiniz?

 

<> 57-Hadid/25: Yemin olsun, biz, resullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavi'dir, Aziz'dir.

 

Şimdi GERÇEK 26. ayet şu: (Hafız Osman Kur'anındakiler gibi)

"Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavi'dir, Aziz'dir."

Bir de devamı olan 26'yı yazalım.

 

<> 57-Hadid/26: Andolsun ki Nuh'u ve İbrahim'i Biz gönderdik; ikisinin soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik; soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır, birçoğu da yoldan çıkmıştır.

 

İşte burada tam ortada DEMİR lafı AYRIK ve başlıbaşına DURMUYOR MU? Farkettiniz mi?

Resuller içinde DEMİR metali geçiyor, buradaki AYRICALIĞI fark ettiniz değil mi? Farkettiniz mi?

 

<> evet

<> Soyu anlatılırken arada demirden bahsediyor

 

"Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır."

Bunun yedi anlamını basitçe veriyorum:

1. Hadid=Demir=57. sure. (Demirin atom ağırlığı) ve 26. ayet. (Demir elementinin atom numarası. Peryod cetveline bkz.) HDYD harflerinden oluşan demir'in Ebced değeri 26'dır. El Hadid dendiğinde ise 57'dir.

2. Demir'in bilinen özellikleri dışındaki yüksek anlamı: Elektromagnetik kuvvettir.

 

<ac> 55?

 

[ac] da haklı, çünkü onun hesapladığı yerde şu ifadeyi de göreceksiniz: DEMİR GEÇİŞ ELEMENTLERİ... Örneğin NİKEL de mıknatıs özelliğine sahiptir. Demir izotopları 55, 56, 57'dir. D harfi (Ebced'de dört) iki kez yazılmıştır ve bu ŞİDDET içermektedir.

 

"Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır"

ZORLU KUVVET = Bermuda tipi üçgenlerin doğal elektromagnetik fırtınaları ve bunun laboratuar deneyleri. (Philadelphia experiment vb.)

3. Bu yazacağım çok önemli... Eğer yanınızda Mirac ikinci cildim olanlar var ise... 289. sayfadaki Yapay karanoktaların ilk paragrafını yazabilir. İşte bu SIR da demirin ÜÇÜNCÜ YORUMUNU verecektir.

 

<> Ok ben size yazıyorum birazdan

<> "1600 ton demirin 1cm küp hacme sığdırılması ve yapay karadelik yapımı" özetle...

 

O yazılana kadar, Demirin sırlarına biraz daha değinelim: Çünkü konu cifir ve Kehf suresi) 1 cm'nin YÜZBİNDE-BİRİ bir hacıma sığabiliyor. (H atomunun çapı)

Demirin birinci anlamı içindeki alt başlıklara değinelim:

1.a: Tüm meteorlar ve ölü yıldızlar (Demir cüceler) DEMİRE DÖNÜŞÜR.

Kimya peryod tablosunda DEMİR son derece kararlıdır ve tüm gökcisimlerinin SONDURAĞIDIR. Ondan sonrakiler de İkinci kararlı ada olan KURŞUN'a karar kılarlar. Uranyum, Transuran elementler, radyoaktif yarılanma ile KURŞUN'da dururlar. Kararlı hale gelirler.

 

"Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır"

S İ M Y A  (Alşimi) peryodunda yani CİFİR şekillerimde ise göreceksiniz ki, sadece demir sert. Kurşun yumuşak, Kalay yumuşak, Cıva zaten sıvı, Altın (Som) tırnakla çizilebilir, ısırılarak kopartılabilir. Ama demir öyle değildir... ÇELİK oğlu ÇELİK'tir.

Zaten bizim konumuz haddelenmiş demir değil; meteorize DEMİR.

Demir elementi bir istasyon ve duraktır. Tüm gök cisimleri öldükten sonra adı DEMİR elementidir. Bu çok ilginç değil mi?

1.b: Yine başka bir ilginç durum şu: Tüm elektronlar bir atomda alt orbitalleri doldurmadan "YUKARI orbite" çıkmaz. Yani BOŞLUKLAR öncelikle alınmalıdır. Demir hariç HER ELEMENT bu yasaya tabiidir.

Demir'in 26 elektronluk orbitallerinde 19. YER  B O Ş T U R. Bunun nedeni var: Demir MIKNATISLIĞINI bu boşluktan dolayı alır.

Ve mesleği fizik olanlar için özel bir haberim var: Pauli'nin dışlama ilkesi gereği SPİNLER aynı orbitte birbirine zıttır. (+ ve - 1/2 gibi.)

 

[] Kaptanın bağlantısı koptu. Bir süre sonra tekrar bağlanabildi

 

Elektrik kesildi. Allah'tan uzamadı. Kar kalınlığı buralarda bir metre (Abartı yok). Oralarda kar kalınlığı ne kadar?

 

<> Kara kış. İst. 10cm kar kalınlığı. Trafik felç oldu

 

Ne de olsa sıcak (Sera etkisi) var. Açık alanda bir metre... İnanılmaz bir şey. Kar hava yumuşak olunca yağar, yani sıfır altında 1, 2, 3 derecelerde yağar bunun altında don/ayaz yapar.

Grönland'a hiç kar yağmaz. O milyonlarca yıl üstüste birikmiş BUZUL'dur. Kar ancak güneye ve yazın yağar.

 

<> haritalarda rengi beyazdır grönland'ın

 

Evet glassier olduğundan buzuldur. Yani buzdağı KAR'dan oluşmaz. Suyun DONMASINDAN oluşur. Kar yumuşak havada yağar.

 

Evet demiri anlatıyorduk. İsterseniz 49 anlamına birden girmenin gereği yok, konuyu donduralım ve demirin "KARANOKTA" olma özelliğine dönelim.

 

<> OK

<> Mirac ikinci cild, 289. sayfa, Yapay karanoktalar: "... Aynı seminerde ünlü karadelik uzmanı Kip Thorne yapay mini karadelikleri önermiştir. Güneşimiz kadar bir kütle beyaz cüce olarak çöker, iki katı pulsar, üç katı karadelik olur. Böyle bir kütle bulamayacağımızdan (fusion reaktörleri yapımı gerçekleşirse) 1600 ton demiri alıp bir cm'nin yüzbinde-biri hacime sığıştırarak basınç oluşturup, atom boyutunda bir yapay (sun'i) karadelik imal etmiş oluruz."

 

Şimdi de Zülkarneyn'e gidiyoruz: "Getirin bana Demir kütleleri" ayetinin sırrı işte bu 1600 ton demirden ibarettir.

"Nihayet iki dağın arasına geldiğinde bir kavim buldu. Onlar dediler ki..."

Milletbody, orada mısınız? Kopmadım, değil mi?

 

<> evet, buradayız

 

Tamam... O zaman DEMİR ile ilgili ayeti yani Zülkarneyn teknolojisini anlatalım. Siz yazıyorsunuz önceden: DEMİR'in geçtiği yerden itibaren rica etsem... Kehf suresi.

Bulamadızsa ben arayayım.

 

<> Hadid/25: ... Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.

 

Kehf suresindeki demir işte bunun devamı.

 

<> 18-Kehf/96: "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi. Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi.

 

İki ayeti birleştirdiğimizde şu katlı-yediler çıkıyor. DEMİR GÖKTEN İNDİRİLMİŞ.

"Biz demiri de indirdik."

Ayet gibi, Harut-Marut'un indirilmesi gibi DEMİR de indiriliyor. Dikkatinizi çekiyor mu?

METEOR (Demir göktaşları) zaten Gökten iner gibi basit anlamları aşacağım. Hatta "Elektromagnetizma doğanın kuvvetlerinden biri olarak evrenin heryerinde hazır ve nazırdır" da demiyeceğim. (Gökten indirilmenin anlamlarını sabaha kadar saysam bitmez)

Asıl üzerinde durmak istediğim konu şu:

Tüm evrenin yaşayan ve sonra ölen gaz-toz bulutları mezarlığındaki her şey (Bir yıldız) ister küçük olup, önce beyazcüce, sonra karacüce=Demir yıldız; ister biraz daha büyükçe=Nötron yıldız (Ortası demir çekirdeğinin tüm nötronları), isterse karadelik oluşturacak kadar büyük bir güneş olsun... Son durak DEMİR TABUT'undadır...

Hem de öyle demir-döküm-pik vb. değil, Tam anlamıyla "Şeytan üçgeni" fırtınalarının binlercesinin aynı anda tek noktada patladığı DEHŞETLİ BİR DEMİRDEN söz ediyorum.

Ayet ne diyor: "Demirde Çok sert/şiddet vardır. Bir de bundan FAYDALAR vardır..."

Ve siz 1600 ton demir kütlesini alıyorsunuz. Büyük basınçlarla küçülmeye ve birleşmeye zorluyorsunuz.

Bu basıncı bulan ve haber veren Mrs.CP'dir. [Stephen Hawking]

Evrenin ilk yaratılış patlamalarındaki o çok şiddetli BASINÇLARDA en erken dönemde mini karanoktacıklar mecburen yaratıldı.

Bunlar bir angström'den öte bir fermi kadar küçük çaplardadır. Son derece aç ve oburdur. İçinde bulunduğu sistemi tek başına yutar.

(Yılana kuyruğunu yutturun giderek yutar ve kendisi mümkün olan en küçük halka biçimini alır. Tabii kafasında da soru işaretleriyle. (O yılanın yerinde olmak istemezdim. kendi kendini yemek nasıl bir şey acaba?))

 

<> :)

 

İşte bir karanoktacık ne kadar küçükse o kadar aç ve oburdur, sistemini yer. Atom karıncadır ve dinozorları yerden yere vurmaktadır ve oturup afiyetle yemektedir ve yedikçe acıkmaktadır.

Mrs.cp işte bu MİNİ-MİNNACIK karanoktacıkları buldu.

1. Böylece Karadeliklerin mutlaka çöken yıldızların son hali olmadığı (Sonuçta yer almadığı) aynı zamanda NEDEN'DE yani evrenin en başında oluştuğunu kanıtladı Carl M Allan patronum.

Şimdi bir soru?

ŞU NEDEN/SEBEP biraz olsun ortaya çıktı mı?

 

<> evet

 

O ayette yer alıyordu: "Zülkarneyn bir SEBEB'e daha koyuldu" diye...

Küçük bir ipucu: Zülkarneyn "İKİ ZAMANLI" demektir. O halde TEKNOLOJİSİ iki AYRI zamanı içermektedir. Gelecekteki zamanı SONUÇ ise Geçmişteki zamanı (İki zamanlı ya) ise NEDEN oluyor mu olmuyor mu?

O halde nasıl ki Hızır'ın ÜÇ AYRI SONUCU (Geminin delinmesi, çocuğun öldürülmesi, duvarın onarılması) üç sonucu varsa Zülkarneyn'in de ÜÇ NEDENİ var.

Üç yolculuk ÜÇ nedenden geçiyor.

Üçüncüsünü biliyoruz: Yecuc-Mecuc.

Birincisini de biliyoruz: "Güneşin batıdan doğması" denen kıyamet alameti.

İkincisini de elbette daha sonra anlatacağım inşaallah...

Şimdi bir reklam arası:

"Şu Hans artık bu Kur'an mealini yazmalı, 7x7 kere tefsir etmeli".

 

<> :) evet, inş

 

"En büyük Kur'an başka büyük yok!".

Yok Abicim, bu insanlığa BİZLERE bir HANS gerekli..."

Tamam kızmayın reklamlar bitti...

 

<> :)

 

Çok mu kızdınız?

 

<> Cehennemden nesiller kurtarmak için hocam... bu çok kutsal bir amaç

 

Evet...

 

<> Tüm zamanların mealini yazmalı artık.

<> est, reklama gerek yok sözleriniz yeter

 

Siz beni reklam etmeyesiniz diye ben kendimi reklam ediyorum. Yani silahınızı elinizden alıyorum.

Hani selam ve selam her bir hatır sormanın yerine geçiyor ya... Benim kendimi reklam etmem de hepinizin üzerinden o yükü alıyor.

 

<> stratejiniz harika hocam... :=))))

 

Böylece ben kendime "Cici" yapıyorum ve sizin bana "Cici" demeniz gerekmiyor.

Şaka bir yana ben Snob falan değilim, herşey gülelim diye...

 

[] Allah razı olsun

 

Tamam Allah'ımız BİZLERDEN razı olsun. Allah Eş-Şafii'dir Şifayı verir. Allah BİZLER'e şefaat etsin, şifamızı versin. Resulullah'a s&s olsun. Allah Şifayı da inşa etsin. Onun nuru arkadaşımızın yine arkadaşımız olan oğlunun gözünün nuru olsun. Gönlünün devası olsun.

 

<> amin, inşaallah

 

Allah dilediğinin ömrünü uzatır veya kısaltır. Uzun ömür isteyiniz. ALLAH VERİR merak etmeyin. Yazılan BOZULUR... Bozar elbette... YAZAN DA KENDİ DEĞİL MİYDİ...

 

<> Hayırlısını versin herşeyin Allah

<> Sağlıklı uzun ömür

 

Şifre (El Ewwela) onun elinde değil mi? Dilerse YAZDIĞINI BOZAR. Allah'ımızın DENEME-YANILMASI yok haşa...

Bu yazma bozma işlemini... Deneme-yanılma mahkumu olan BİZLER İÇİN oluşturuyor... Allah asla aciz değildir. Ne yapıyorsa bizim için yapıyor... Biz onu BİLİMLE bilelim diye...

Bunları niye yazıyorum? Çünkü bu yazdıklarımın tamamı TESBİH yani Allah'ı tenzih etmek ve yüceltmek DENEN ŞEY.

Şu anda Sübhane demiş olduk Hanifcanlar...

Edebiyat felsefe değil bunlar. ALLAH'I SUBH ile TESBİH ETTİK. Yatarken, ayakta ve günün saat başlarında her yerde ALLAH'I BÖYLE tesbih edeceğiz.

Hamdetmek adı üzerinde HAMD'dır, şükürdür... TESBİH değildir. Dua ise bize "SİPARİŞTİR" o da tesbih değildir.

Tesbih şudur: Allah'ın gönderdiğini "OKU"mak (İkra)

Üzerinde düşünmek (Fikra)

Onu kavrayıp hamdetmek (Şukra)

ve arkasından ZİKRA=TESBİH ETMEK, HEP ANMAK.

Zikr aynı zamanda Kur'an'ın adıdır.

Öyleyse başlangıcın sonu sonun başlangıcı olan noktaya geldik. Kur'an yine İKRA ile başlayan bir ZİKRA ve FİKRA kitabıdır.

Artık o boncuklu tesbihlerden değil İŞTE BU TESBİH'den söz edeceğiz...

Hahamlara Rahiplere sonra da bize verdiler o tesbihleri... Maçoluğumun bile ulusal simgesi oldu o tesbih...

Melekler korku ile hamd ve tesbih ederler. Tenzih ederler. "Her noksandan Beri (Aklanmış) Rabbimiz bize acı" derler.

Allah'ımız evrende hiçbir şeye benzemez. KENDİNE BİLE BENZEMEZ. Kendine benzemekten bile BERİDİR. Muhalefetil lil Havadis...

Evet bu konuda SOMUT sorular sorarsanız mutmainliğe yol açabilirim...

 

<> Bu biraz tuhaf değil mi? Ne demek kendine benzememek?

 

Mesela beni ele alalım... Üçüncü kattan düşersem ayaklarım kırılır, hastalanırım veya ölürüm... Çünkü terazi diyor ki: "Oğlum Hans şu 70 kilo başına bela, bak düştün kemiklerin kırıldı" vb.

Evet sistemde (Dünyada) bu böyle, ama dünya dışında (Örneğin Allah ortamında)...

Bir örnek olsun diye söylüyorum: Uzay ortamı O ilahi ortama bir teşbih/benzeti sadece...

(Allah misaller verir, aynı şeyi yapmalıyız ki, Allah Ahlakıyla ahlaklanalım.)

Üçüncü kattan düşen ben Uzay ortamında düşmüyorum. Terazideki ağırlığım ise 70 kg değil SIFIR KG. Artık düşüp bir yerimi kırmam gerekmiyor. Zaten bir kütlem var ama AĞIRLIĞIM olmadığı için BEDENSİZİM.

Artık diyemem ki, şu kemiğim kırıldı... O kemik benim kemiğim ama uzayda kırılamayacağından o kemiğe sahip değilim. O kemikten yakınmam gerekmiyor. O ağırlığım UZAYIN malı olmuş ve beni HAFİFLETMİŞ.

Allah'ın da kendine benzememesi bu anlamda...

Semi/Basar (Duyar, görür, Kudret eli vardır, söz söylemesi vardır.) İyi de bu el o bildiğimiz el değil... Gözküresi, retinası ya da işitme merkezi sinirleri yoktur. O sanki uzaydaki "Hiç düşüp de yaralanmayacak HANS gibidir." Ama biz kullar yeryüzünde üçüncü kattan düşüp kemikleri kırılan Hans'ız.

Allah kendine benzemez. Allah herşeydir. Sonsuz Cemali vardır. Her cemal onundur.

Allah'ı neye benzetebiliriz ki. Bilinen bir tek şey var: O Çok güzel.

Kelime aramayın bulamazsınız. Sözlükler yetmez. Çok güzel deyin yeter. (El Birr)

ÇOK (Sonsuz kez sonsuz kez sonsuz üstündeki sayıda cemali var) ve hiçbiri diğerine benzemez. Sadece O çok latif/letafetli/latifeli/lütuflu ve tüm güzeliklerin tasvircisidir. (El Musavvir)

Cennet onun güzelliğinin sadece bir GÖLGESİ'dir... ASLI değildir...

(Gölge teşbih anlamında. El Latif olanın elbette gölgesi de olmaz. Gölge fotonların işlerindendir. Allah zaten fotonların da yaratıcısıdır.)

Allah için "BİR=EHAD, WAHİT" yani tek diyoruz. OYSA BİR denen sayıyı da o yarattı. O sayı bile ALLAH'ımı ADET cinsinden  Ö L Ç E M E Z .

Allah birdir derken kendi yarattığı sayıyla ZATINI ölçümlemiş oluyoruz. Onun için De ki o Allah ki   E  H  A  D  ......We lem yekullahu Küfuven   E  H  A  D   diyoruz.

İKİ KEZ  E H A D ...

 

<> Bir soru sorabilir miyim?

 

Elbette. Ama EHAD konusu önemli. O da senin sorun idi.

 

<> Ok beklerim

[] Bağlantı sorunu yaşanıyor

 

Şu voltajlar gitti gidecek. Gündüz 45 dakika kesinti oldu. Kar bahane, saat tutmuş gibi 45 DAKİKA. Biraz bunun RESMİ KESİNTİ olduğu izlenimi doğdu bende... Herzamanki gibi Devlet Baba bu tür işleri halkına hiç sormadan ve onların aleyhine hep kullanır. Tepkimiz yok ya?

 

<> elektrik kesintisi mi?

 

45 dakika sürdü... 43 ya da 47 dakika değil... Biraz RESMİ kesinti kokuyor burnuma.

Sessiz sedasız zamlar gibi. Şu doğalgazın gelirini ve nemaları götürmüş ya... Doğalgazın içinde inanılmaz yüz vergi var: inanılmaz gerçekten... Memurun tuvalet kağıdı, "Hijyen destek" diye BİZDEN KESİLİYOR.

 

<> İnsanlar soğuktan ne yapacaklarını şaşırdılar

<> Çakallar sofrasına düştük

<> Templiyeler sofrası (Tapınak şovalyeleri)... siyonist+süfyanist

<> vergiden ziyade belediyelerin fahiş kar sevdası bence

 

Belediyeler de VERGİ memuru maliye gibi çalışan NANKÖR ve yerel devletçikler değil midir? Vali bir göstermelik makamdır. (CBaşkanı gibi) Asıl hükümet Belediye başkanında değil mi? Tüm belediye başkanları PARTİLİ (Partizan) değil mi? Siyasetçi değil mi?

 

<> Arsız-hırsız

 

Halk/millet denen koyunların ÇOBANI değil mi? Bu memlekette CBaşkanlarının lakabı bile ÇOBAN değil mi?

Ama BİZLER bizim lakabımız yani, KOYUN ya da DAVAR olmamalı!

Seçimlerin sistemi bir parmak demokrasisi...

Ecevit Şubat öncesi bir YASA çıkardı. Yasaya göre ENFLASYON %25'e düşüyor.

Aman yarabbi kafayı yemiş bu hükümet ve ortakları... Yasa ile ENFLASYON  K O R K U T U L U Y O R . Enflasyon da öyle bir korkuyor ki, "Aman Karaoğlan Şu yasayı geri al..."

Ben de bir yasa çıkarıyorum. "Bundan sonra herkesin birer katı, yatı, eşit fırsatı" olsun. Haftada 7 gün izin verilsin. YASA ile oluyor bunlar (!)

Kötü sürprizler başınızda.

Ve seçimler gelince İKİ PARTİ bir daha hiç seçilememek üzere DÜŞECEKTİR. (Bir ve ikinci sıradaki partiler)

 

<> İnşallah bir daha hiç başa gelemezler

 

İnşaallah.

Elektrik zamlı yine. Enflasyon %112 Ama 65 diye gösterdiler. "Müjde" diyor Karaoğlan, "Piyasada düzelme var. Ektiklerimizi biçeceğiz."

 

<> A. M. Yılmaz'dan kurtulamayacak mıyız Dr.?

 

Yılmaz ve dişi yılmaz (Çiller) BİRLEŞİRLER (Merkez Sağ). Böylece MHP'nin sonunu getirirler. (Ben son seçimde reyimi MHP'ye verdim.) MHP Devlet Bahçeli'yi genel başkan yapmakla BUNU HAKETTİ... Kendi düşen ağlamaz...

Voltaj çok kötü, yazamıyorum.

 

[] Kaptanın bağlantısı kesildi, tekrar bağlanamadı