Chat
n° 021 - Tarih: 16 kasım 2001
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan aiberg_
nickiyle bağlandı
Geç geldim ama geldim.
<> Hoşgeldiniz
Hoşbulduk.
<> ehlen we sehlen
Keyfü halike?
<> elhamdu lillah
<> Hocam çok sevgili [A]den ayrı...
[JP] ve gitarist arkadaşımıza dikkat çekmişsiniz yanlış
mı anlıyorum?
Hayır yanlış
değildi. Ben hiçbir şeyi kendimden yapmam.
<> Bu konuyu fazla açmayacaksınız
sanırım ama ben yaklaşık iki ay önce gördüğünüz rüyayı
anımsıyorum. Bu telafuz ettiğiniz arkadaşlar o arkadaşlar
olabilir mi?
Bunun rüya ile ilgisi yok...
Burada bulunan herkes [C]
gibi sessiz üyemiz dahil birer sıkı HANİF'tir...
<> Ama bu üç arkadaşımıza
dikkat çekmeniz boşuna değildir. [A]'da
zaten mutabıkız... gerçekten emeği tartışılmaz
hala da çok faydası dokunuyor bizlere
Ve kutsanmıştır
rüyaların efendisi = Zamanın efendisi de buradaki bir sevgideğer
kutsanmıştır.
<> Eğer fazla açmayacaksanız ben
de sormaktan vaz geçeyim hocam
Yani şöyle diyorum:
İbrahim Milleti olan
biri zaten kutsanmıştır...
Hızır'ın adı
yoktur Kur'an'da. Birçok nedeninden biri de "Herkesin" bir HIZIR kadar
1. Katından RAHMET alabileceği
Yani Rahmet Allah katındandır.
2. İlim ise Allah'ın
(El Alim) yakasına yapışılır. (Rabbi zıdni ilmi
demek yakaya yapışmaktır.) İbrahim gibi (Hanif cerbezedir,
Allah'ı rahatsız eder) yaka-paça İLMİ
alır...
Hanif İbrahim yaka paça
Peygamberliği ve Dostluğu almıştır. Onun milletinden
olan herhangi biri NİÇİN
almasın İLMİ.
Her Hanif=İbrahim
milletindendir. Her H A Z İ R U N
ise zaten Hanif'tir. Huzurda Hazırdır. İlme taliptir. İster
sadece Rahmet alalım, ister sadece ilim alalım, ister ikisini birden
alalım, ÜÇÜ de İSİMSİZ'in yoludur.
Ama en makbulü ise İbrahim
Milletinden bir HANİF'in Allah'ın
yakasına (Ta-Ha:114) yapışıp ZORLA İLİM
ALMASIDIR...
Alacağız o ilmi, YAKALARA yapışıp.
Bunun için rüyada "Filanı
görmek" görmemek değil olay. Ben burada olan herkesi "Rüyamda
gördüm". O rüya değil -ama öyle diyelim-.
<> Sanırım ben yanlış
yorumladım hocam bağışlayın, rüya kelimesi yanlış
çıktı ağzımdan
Sevgideğer [candaş],
gerçekten onun bir adı yok da onun için söylüyorum. Güdümlü bir rüya gibi
bir gezici-durugörü...
<> Sadece üç kişiden söz etmmiştin
özür dilerim rüya yorumu benim zanım oldu.
Pardone moi. Şu telefonu
kapatsam ayıp olur mu acaba?
<> s'il vous plait
<> :)
<> hocam bu günkü konumuz yine Hz. Hızır
mı
Sans-nome. Bu işte HIZIR'dır. Ama konu Hızır
değil...
Tamam tlf. OFF durumunda,
kimse kusura kalmasın...
<SorrowOcean> slm ve sevgiler
Slm. sans nome. Salute. Eski
Norveççe'de Hayat acılar üzerine değildir. Kuzey mantalitesi: Türk
olsalardı damardan acılı arabesk girerlerdi. Onlar için "ACILI" değil hayat "Ekşili".
(Arapça abus gibi.)
Sorrew EKŞİ demek. Acı çekmek ekşi demek. Üzgün olmak
ekşi demek. İngilizce'de Sour, sonra Sorry. Bir de... Bir de bilin
bakalım ne?
<> Sorrow
Evet Sorrow. SorrowOcean
derken bir de filolojiye giriverdik... Neden sorrow okyanusu? Bu ismi neden
seçtin? Bir anlamı var mı?
<SorrowOcean> :) Huzula hüzün birbirne çok
yakın okyanus huzur verdiği kadar hüzün de verebilir. Değişe
değişe bu hale geldi. Maviyi severim
Bonjour Tristes.
Oruç ile aramız nasıl?
<> geç de olsa açtık.
<> Kara ipliği bekleyerek açıyoruz
artık.
Hoşgeldin Dı-Dora.
<thedora> hoşbulduk saolun, ramazanınız
müb. olsun
Bir zamanlar The Doors derken
akan su dururudu. Nickin hep onu anımsatıyor bana ;-)
<thedora> İyi bir tesadüf bugün doğum
günüm
Seni Scorpion seni, happy DOĞUMGÜNÜ
to you.
<thedora> Saol doc.
HB-2U mesajı da bu
anlama geliyor. 4U da aynı kategoriden. To you ve for you, bilirsiniz...
<> U2 hücum botları konumuz dışında...
bir de bono ve U2 irish singer... :))
<> Japoncaya dönecek bu gidişle :) bir harf bir kelime olacak
İngilizce .NET sayesinde "Geleceğin İngilizcesi"
olmaya gidiyor. Sanki bir şeyler "ARGO" ile başladı ama yerini bulacaktır.
Dünyadaki en zor dil ARGO'dur... Tarihi Mısır'ın
Hiyeratiklerine en eski Mısır Krallıklarının
Kodekslerine dayanır. Halktan başka bir dildir... Özeldir, rahipler
de bu gizemli dili büyük bir serbestlikle kullanmışlardır.
Yunanlılar da
Argonaut'ların DİLİ
olarak bunu benimsemişlerdir. Dünyanın neresine giderseniz gidin
gemici dili bir Argonaut dilidir. (İskele alabanda mayna vb.)
<> Hocam şu mısır konusunu
bir gün enine boyuna konuşsak?
<> Gize ve Ankor astronomisi MÖ 10500'ün sınırında.
Bence daha eski... NUH tufanıyla bağlantılı
onlar... Stonehenge'ler, Angkorlar, Nazca Zigguratları.
<> Şimdi revizyonist arkeologlar zaten
fikirlerini dile getirmeye başladı. Arkeolojinin tabuları çatırdamaya
başladı nihayet
<> Mesela antropologlara göre Eski Mısır'ın
yönetimi mısırlılarda değildir yöneten sınıf başka
bir ırktanmış
Bu doğrudur... Mısırlılar
başkadır. Şimdiki Mısırlılar Araplaşmış
Hami ve Berberilerden ibaret.
<> Kan gruplarının farklı
olduğunu bulmuşlar.
O Argoca konuşan Mısırlılar
ise bir beddua yediler. (Musa'yı kovalayan Firavun milleti) Onlar şimdi
dünyanın dört bir yerinde yaşıyorlar. Onlara ROMANO deniyor. Rindler başkanlığında.
Çok özel bir dilleri var: Tam Argoca... Eski Mısır'ı, KHUFU'nun dilini bile YAŞATIYORLAR.
El Romano. Ama bu Rafet El
Roman değil. Onlara Çingene diyoruz.
<> Aynı yahudiler gibi sürgün bir
hayatları var tarihte
Onlar devletsizdir. Onlar İsrailoğulları
gibi SÜRGÜN'dür.
<> Gypsy
Gypsy=Zigano=Zingara=Zigeuner=ÇİGAN.
Bu kadar lafın arkasında
"HİYERATİK" ile yazılan "ARGONom" dili var...
Egypt kelimesi bile ARGOca. Kıpti, Koptik demek ki
herkes bilir... Çingenelere kıpti denir.
<> Gypsy/Egypt yakın gibi?
Zaten aynıydı. Biri
daha argoca. (William Clinton der gibi. Artık o ebediyen BİLL Clinty'dir...)
Dikkat ediniz argoca tüm
dünyada vardır. "Erketedeyken zarbolar enseledi" derken bu yazılmamış
bir dilin bir edebiyatıdır...
Argoca geçmiş ile aramızdaki
tek bağdır. Argoca yaşayan bir ortak DİL'dir.
Thebes ve Sais rahipleri
Platona "Siz yunanlılar dünkü çocuklarsınız" diye
sitemde bulunuyorlardı. 10.500 yıldan önce, 15 bin yıl öncesine
dayanan ve batık bir Atlantis uygarlığından söz ediyorlardı.
<> Tam da bunu soracaktım hocam,
atlantis ve mu uygarlıklarının Ad ve Semud olma olasılığı
var mı?
Kur'an'daki Ad, Semud,
Eykeli'ler, Lut ve Nuh tufanlarının tamamı batık uygarlıklardır.
"Kimini suda boğduk, kimini bir ses ile helak ettik, kimini ise şiddetli
bir rüzgar ile..." diyen ayetleri bilirsiniz. Gazabın türleri var.
Ama Nuh tufanı
evrenseldir. 5 medeniyeti bitirmiştir. Bu medeniyetler şunlardır:
Suvaga, Yağuse, Yeuke, Nisra, Vidd (Vedda). Bunların her biri ayrıca
bir kıta-devlet gibiydi...
Bunları nereden
biliyoruz? Bu putlar şahsındaki ayeti daha önce de yazmıştık.
Nuh suresindeydi galiba değil mi? [Candaş] bulmuştu galiba...
<> Ayet numarını verirseniz...
Keşke bilsem, aramam
gerekli. Kur'an fihristinde Nisra diye ararsan mesela bulabilirsin. Yeuke
yazsan yine bulabilirsin.
<> 71/23
Evet Bingo.
<> 71-Nuh/23: Ve sakın ilahlarınızı
bırakmayın, Vedd'i, Süva'ı, Yegus'u, Yeuk'u ve Nesr'i bırakmayın
dediler.
Allah, beş eski uygarlığın
adını-adresini veriyor.
Mu kıtası BUDDHA (Vidd, Vedda, Ved). Okyanusya... Kalıntıları Maoriler
ve Polinezyalılar. Özellikle MADAGASKAR
ve Taiwan (Formoza) ahalisine bakınız bunların tümü aynı MALAYAN milletidir.
<> Buddha, Türkçe budak ile ilgili,
gövdeden ayrılan?
B harfi W'ye zamanla dönüşür... Garderobe=WARDrobe gibi. Garnison=Warnizon gibi.
<> Sub -> Subf -> Su
<> Soğuk -> Sovuk
Bu yüzden W ile başlayan
kelimeleri daima B ve G harfli çıkışları olan sözcüklerde
arayınız.
Arapça'da da durum aynıdır.
Vuku (bulmak), Vakıa, Vak'a Sankritçe Baga.
Neyse dilleri bırakalım
ve Savm-Siyam gibi temel ibadetler ile ilgili yeni bir bölüm açalım ne
dersiniz? Ramazan'a da uygundur.
<> Evet hocam ramazan ve oruç ne demek
Rivayet odur ki Kalu Bela'da NEFİS oniki sınav (fitne,
imtihan) yaşadı. Nefs'e Allah 12
RIZK HABL'i ile bağlıydı.
HABL=Cable, Kablo. Hablil Verid'i
hatırlayınız: Şahdamarı. Kordon (Cord) ise KALP demek, pardon Cuore, Coeur,
Corro'dan geliyor... Hablil Verid derken, Cable of Cuore. Kalbi besleyen damar.
Yani görünüşte AORT damarı, şah damarı;
Ledünni ve Batıni anlamda da NEFSİ
besleyen gizli kordon...
Onun yeri bildiğimiz
göbek kordonumuzdur. Hani Anneye R A H İ M 'de bağlanan...
Hani Ruh ile bedeni birbirine
bağlayan ve resmi bile çekilebilen "GÜMÜŞ KORDON".
Kalu Bela'ya en baştan
girelim.
EL EVVEL diye
bir yaratan vardı. Ondan başka Külli şey'in denen İLKEL yarattıkları
(Sonsuz ihtimal, sonsuzda birler)
Mutlak yokluk yok idi: Eğer
mutlak yokluk olsaydı en başta bizler olmazdık... Mutlak yokluğu
anlamamız gerekiyor.
Sıfır'ın da tıpkı
bir ve 17 gibi ÇARPANI gizli BİR'dir, ÜSSÜ de bir'dir, paydası da bir'dir. Yani 0(Sıfır)
diye yazdığımız şey aslında 1 x 0 üssü bir bölü 1
diye yazılır...
Mutlak sıfır ise
çarpanı böleni üssü SIFIR olan
sıfır sayısıdır ki, böyle bir sayı yoktur...
Çünkü MUTLAK BİR vardır. (LA
yerine EL gelmiştir: Varlık
yokluğa tercih edilmiştir.)
Dolayısıyla MUTLAK sıfır olmadığından
ALLAH gibi MUTLAK bir dışında ayrıca sonsuzda-bir küçüklüğünde
"Şey'in"lerden vardı.
0,00000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000001
gibi. Sonsuzda bir gibi...
Bu SIFIRA en yakın sayıdır. AMA A S L A SIFIR değildir. Bunlardan sonsuz
tanesi BİR eder çünkü...
Yani sonsuzda bir(1/n)den
sonsuz tane vardır bu da 1'dir. Ne var ki MUTLAK BİR bu bir değildir.
Nasıl ki mutlak sıfır
yerine bu sonsuzda-bir İHTİMALLER
var ise Mutlak bir olan ALLAH yaratıcıdır
ve herşeyin EL EVVELİ'dir...
Yaratan ve Müsteğni (Es-Samed)dir.
Şimdi Allah gizli bir
hazineydi. EL idi... EL=1
idi.
Karşısında ise
yaratılma potansiyeline hazır sonsuzda-birler yani SIFIRA EN YAKIN sayı olan LA=Yok=0 vardı. 1 ve 0. Buradan başladı
işte...
Sonsuzda birler (Sıfırlar)
ile ALLAH (1) vardı...
Allah bu bireysel sıfırların
meçhulündeydi... sıfırların kavrayamayacağı anlamında...
Birazdan [candaş] Gizli
Hazine=Kenzil Mahfi ile ilgili ayeti getirecek.
<> 51-Zariyat/56: Ben cinnleri de insanları da
bana kulluk etsinler (beni bilsinler) diye yarattım.
Bu ayet çok önemli. Sırayla
gidelim:
1. Mutlak BİR (Adı El Evvel, Ehadün
Wahid) var idi.
EL/AL/İL/ÜL
vb=Daima BİR sayısıdır.
LA/LE/Lİ/LÜ
vb=Daima sıfır sayısıdır...
Allah bu ikili sistemi KAMER suresinde bir AYETTE yazmıştır ki,
bunu klasik çevirmenler "ÇİFT=Erkek
Kadın gibi düşünmüş ve öyle yazmışlardır. Halbuki
ÇİFT RAKAM'dan söz etmektedir.
DİGİTAL
sistem evrenin kendi yaratılış doğasındadır. Onu
insanlar keşfetmedi... O İLAHİ
bir kurguydu. İnsanlar (Boole Cebiri, De Morgan mantığı
vb.) onu EN SONRA buldular ve adına
ikili sistem (Bineer, Binary Cebir) dediler. Şimdiki adı da Dİ=İKİ, GİT=RAKAM, DİGİT=Digital
gibi...
Sibernetik Dİ-GİT'den ibarettir.
Bunlar bir ve sıfır
ve/veya +/-.
Arapça I/. (Buna NUN=Nokta ve KALEM=1 de deniyor. Remildeki simgeler de bunlardır, Aruz
vezninin meşhur çizgi ve noktaları da...)
İşte AL(1)LA(0)HU budur.
HU(ve)=EL(1) EV(OR) VE(AND) LA(0) olduğundan Allahü= 1 0 ve 1 ve-veya 0 kombinezonudur.
Hüvel Evvel dendiğinde
mutlak 1 sayısını bulmuş oluyorsunuz.
1 sayısı/rakamı
ELİF (Aleph) ile yazılır.
Sonsuzötesindeki ELİF sayısı (Biz bunu
mesela * ile gösterelim) bildiğimiz BİR
sayısından farklıdır.
1 rakamı demek 1 x 1
üssü 1 bölü 1 demektir.
Oysa Allah'ın bir (1)
sayısının önce eksi ve artı reel sayılar ile yine eksi
ve artı sanal sayılardan oluşan -1, +1, -1i ve +1i dörtlüsünden oluştuğunu
biliyoruz. Buna ARŞ'ın
dört direği denir. DÖRT tane 1
demektir bu...
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/08/1den-4e-karekok.jpg
Karekök operasyonu ve -1, +1, -i ve +i dörtlüsü.
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/08/1den-4e-arsin-direkleri.jpg
Arş'ın dört direği
<> Rabbu'l meşriqayni we Rabbu'l mağribeyn
= İki doğunun Rabb'i ve iki batının
Rabb'i
Evet... İki doğu ve
iki batının Rabbi Rahman suresinde bu anlama gelmektedir. Bunların
herbiri kendisiyle çarpılır. Bir de bunların üzerinde piramit
tepesi gibi her bir 1 diğeriyle çarpılınca bu yönde eksi 1 ama
sanal yönde artı bir çıkar.
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/08/1den_4e_carpi.gif
Herbir 1 diğeriyle çarpılınca bu yönde -1, ama sanal yönde
+bir'dir
Bunların birbiriyle çarpılması
yerine bir piramit gibi tepede BİR
olma durumu vardır. Dikilitaşın dört kenarını bir de
piramit gibi olan tepe/5. noktasını düşünün. İşte
orada MUTLAK BİR vardır.
Mutlak birin çarpanı,
böleni, üssü ELİF sayısıdır.
Daha doğrusu elif kez elif artı bir sayısıdır.
Bu yüzden Allah dört yönün de
ilahıdır.
Meleklerin ve Ruhun (artı
eksi sanal birler)
Melekler eksi kütlenin
(Takyonların) kendisi Ruh ise ANTİTAKYON
(NEFS de bu aslında)
Cinler enerji'nin bir'i,
insanlar da maddenin bir'i.
Enerji=Luxonlar (Nar)
Madde=Tardyonlar.
Kısaca madde ve soyut
madde (takyon) takımına iki doğu ve iki batı diyoruz.
Bunun da anlamı şu:
Önce yaratıkların
içeriği REEL (Gerçel) ve İmajiner
(Sanal) olarak İKİYE ayrılıyor
Çift kutup yasası gereği...
Sonra bunların her biri
de artı/eksi olarak ÇİFTİN
ÇİFTİ ya da dört kutup (Kuadropol) yasası olarak dörde ayrılıyor.
Daha sonra da ayette
bildirildiği gibi "SEKİZ
ÇİFT" oluyor... (Sığırlardan
vb. sekiz tane yarattık ayetini anımsayınız.)
Mesela şöyle sekiz oluşturalım
(Bunlara Klonlama deniyor):
Takyon-Antitakyon
Nur (Sonsuzözenerji Ennorgie)
ve Esir (Sonsuzdabirler ortamı, Külli Şey'in ortamı)
Nur'dan da Melek ve Zebani
diye bir takım yaratılıyor.
Melek Cehennem'de yanar.
(Ayeti anımsayınız: Meleklerden her kim ben de varım=İlahım
derse, biz onu cehennemle cezalandırırız.) Ama Zebani Cehennemi
Yakar. Bu yüzden hiçbir Zebani/Zebun Cehenneme giremez. Onlar sadece SEKARda yani kazanın altındaki
ATEŞte bulunurlar. 19
tanedirler.
Hiçbir ZEBANİ "Ben ilahım" diyemez çünkü cezalandırılacağı
bir Cehennem yoktur ve En büyük ceza şu olmalıdır bir
Zebani'ye... CENNET'e konması,
yani orada helak olur... Tuhaf ama bu doğru...
Zebani'nin Cenneti de SEKAR işte... (Gübreböceğinin
Cenneti gaitadır ne yapalım ki bu böyle.)
Cinlerin Cenneti ise
Volkaniktir, onlar bunu seviyorlar...
(Üstüme gelmeyin haşa
ben yaratmadım, niye böyle Allah'ımıza sorun.)
Evet bu arada sekiz takımı
oluşturalım:
Cinler mesela: Enerji. Cansız
enerji ve canlı enerji.
Cinler mesela: Elektrik yüklü
cinler (Peri vb.), Yüksüz cinler (Nötrino cinleri) yani Şeyyatin=Şeytanlar...
Allah onların da (Maşrık=Enerji)
Rabbi'dir, Mağrib'in de ( İlahin
N
A S bu demektir ve Allah'ın adıdır.)
NAS suresinden onu biliyoruz. 114
esmaül Husna'nın biri de "İLAHİNNAS"dır...
Bu İbranice'de Yehva'dır.
Bizde Kutluğ-Uluğ Tengri'dir. Arapça'da ise İlahinnas'dır...
(Kut=Kutsal, God, Huda, Good vb. ile aynıdır.) Kuddüs ile bağlantılıdır.
Uluğ ise uluhiyet ile İLAH
ile bağlantılıdır.
Tengri=Hamd, Şükran
edilen demektir. (Danke ve Thank ile tamamen ilgilidir, çünkü bu saydığım
isimler ADEMCE dilinden kök dilden
ve en temelden kalmış kelimelerdir.)
Şimdiki Türkçe ile ulu,
kutlu ve Tanrı diyoruz. Yani kuddüs ve uluğ=ilah olan, Tengri=Hamid
(Hamdedilen ve Şekur=Şükredilen anlamında).
Gelelim yeniden Kalu
Belaya...
Allah gizli bir hazineydi.
(Mutlak bir = Çarpanı, böleni, üssü elifxelif+1 olan sayı.) Bu sayı
bölünemez, buçuğu kesiri olamaz. O MUTLAK
BİRDİR ve öyle kalacaktır.
O yaratıcı birdir.
Karşısında da
digit antisi var adı ŞEY'dir.
Eğer bir şey
belirli (Bildik ise ve çoğul ise) adı EL-EŞYA'dır. Bildik değilse, harfitarifi-Artikeli
yoktur=LA'dır. (İng. No,
Not Almanca Kein nicht vb.)
<> Hocam birşey dikkatimi çekti.
0*sonsuz=1
Doğru. Allah'ın
birini kendisiyle sonsuz kez çarpalım:
1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x1x=1'dir.
Ama eğer Allah ÜÇTÜR dersek: 3 x 3 x 3 x
3.....................x3= Onyüzmilyon bin tane Allah eder.
Allah Tek(Ehad) ve
Tekil(Wahid)dir. Kendisine bölseniz de çarpsanız da hep birdir.
Allah'tan Allah çıkarılmaz:
(Sonsuzötesi matematikte bir sayının kendisinden çıkarılması
yine ELİF=1'dir ya da toplanması Elif=1'dir. Cantor sonsuz setlerini araştırınız.
Ya da Borges'in The Aleph (Elif) öyküsünü okuyunuz. Ya da benim Sonsuzluk
kulesi ikinci ciltteki ELİF
bölümüne bakınız.)
Kısaca Allah'ın yarımı
çeyreği 1-1=0 ya da 1+1=2 gibi özellikleri yoktur. O Ehadün Wahid'dir.
Tek-Tekil ve tekilliklidir.
Ama karşısındaki
ŞEY=Sonsuzda bir minik esir
birimleri yani sıfıra en yakın sayıdır. Bunların
değeri sonsuzda birdir.
Hani elmayı üçe bölmüştük....
her bir dilimine 1/3 anlamında 0.3333333333333333333333333333333333333333333333333
demiştik.
Sonra bunu yine üç ile çarpıp
bir sayısını bulacağımıza
0.999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999
bulmuştuk.
Bunu da tam sayı 1'den çıkarmıştık
geriye 0.0000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000001
kalmıştı...
İşte bu, SIFIR'a en yakın sayı olan SIFIRDIR. Yani sonsuzda-bir=Sıfırdır.
Ama tam ve mutlak sıfır
değildir. Çünkü bu sonsuzda birlerden SONSUZ
tanesinin bir nitelemesi vardır: Yani şey=0.0000000000000000000000000000000001'lerden sonsuz=Külli'si vardır.
Külli Şey*in demek
sonsuzda birlerden sonsuz tane alırsınız ve KÜLL=Bir bütün yakalarsınız.
Ama bu Allah'a şirk değil,
Bu yüzden ayetler "ALLAH ve KÜLLİ ŞEY*in vardı"
diyor. Her bir sonsuzda-bir ihtimal vardı diyor...
Zaten o sonsuzda-bir
ihtimallerden HER an yaratıyor
ve NURUNU tamamlıyor.
"Allah'ı ne zaman
görseniz bir yaratım üzerindedir" ayetini anımsadık mı?
<> Evet
Allah bu sonsuzda-birlerin
herbirinden bir evren daha yaratacaktır ve tüm sonsuzda-birlerin yaratımı
bitince NURUNU tamamlamış
olacaktır. Yani hiçbir şey Allah'tan MEÇHULDE karanlıkta kalmayacaktır.
Allah NURUNU tamamlayınca da soracaktır, diyecektir ki:
"Bugün MÜLK kimindir?"
Kimse olamayacağı için kendini yanıtlayacaktır: "Bugün
Vahid ül Kahhar olanındır mülk..."
Göklerde ve yerlerde olan ne
varsa onun mülküdür (Amenna). Sonsuzda-birler onun mülküdür. Küllişey'inin
her bir EŞYASI(1) ve eşyanın
sıfır hali olan ŞEY'in(0)
O'nun mülküdür.
<> Ben neden bu ihtimalin içinde varım
adaletsizlik değil mi Dr.? Yani neden ben benim?
Bütün sonsuzda-birler EŞİT olup birbirine üstün değildir,
ADALET de budur... Hem de Mutlak
adalet...
Herkes için aynı soru
"Ben neden benim" = İNSAN
popülasyonu için sosyolojik olarak genellenir. Hatta Cinler için de... "Ey
Cin ve İnsan toplulukları, gücünüz yeterse..." gibi...
Birazdan "ÖZGÜR İRADE" konusuna da gireceğim.
<T> Ama bir çekirgeyle Hızır a.s'ı
bir tuttunuz, örneğin?
Çekirge ve [T] ÖZGÜR İRADE ile NE OLMAK İSTEDİKLERİNİ
SEÇTİLER... Ama unuttular. İlk nefeste unuttular... Son nefeste
anımsayacaklar... Çekirge, çekirge olmak istemiş çünkü... ÖZGÜR İRADESİYLE bu can pazarından
ÇEKİRGELİĞİ
istemiş... Buna birazdan gireceğim.
Önce şu Küllişey'in'i
bir toplayıp Allah'ın huzuruna getirerek, [candaşın] en başta
sorduğu sorunun yanıtını bulalım. Sonra da Külli Şey'in
okyanusundan yani Levhi Mahfuz denen dev vefkten (Matriss) hangisini SENİN ÖZGÜR İRADE ile istediğini birazdan irdeleyeceğiz.
Cin, melek, çekirge, ispihoz,
maydonoz, bakteri, taş, toprak, zürafa, zebra, maden ve her bir şey (KÜLLİ ŞEYİN) hepsi temelde BİR'dir.
(Külli Şey'inin bir cüz'ü=Payıdır... Payda ise Külli Şey*in'dir.
O okyanus (Levhi Mahfuz) içinde sen ve çekirge ile şu yüzük birer PAY'dır. Paydanın PAY'ıdır...
<> Ama hepsi bir değil ki dr.?
O zaman şöyle anlatayım.
Çabucak kat edeceğim:
1. Şeylerin küll'ünü
tamamını topladı. Ona "KÜLL"
payda dedi... Ona kendi AKLINDAN
verdi. O AKLI KÜLL idi...
2. "Ben senin Rabbin değil
miyim?"
KÜLLİ AKIL
(Yani çekirgenin, taşın ve benim ve de domatesin tümünün toplam
global AKLI olup, bu bir tektir ve
kimseye ait değildir... Hepimizindir.)
Akıl "Kalu
Bela" dedi, "Evet Yarabbi sen benim Rabbim'sin."
Dikkat edin "İlahımsın"
demiyor AKIL "Rabbimsin"
diyor...
Yani herbir şey
sibernetik olarak kurgulanmış.
Tümümüz oraya gittiğimizde
mahşer (Cem olduğumuzda yeniden Külli Akl/Aklı Küll olduğumuzda
bu Kalu Belayı anımsayacağız zaten.)
İşte bu KÜLLİ ŞEY'İN'in BİR TEK VARLIK OLARAK İLK VE SON
KEZ BİRLEŞMESİDİR.
Allah her birimizi tek tek
muhatap almadı. KÜLLİ ŞEY'İN
olarak BİR TEK TÜMEL muhatap
olarak karşısına aldı... Çekirge ya da sarımsak olarak
değil... Biz doğrudan KÜLLİ
ŞEY'İNİZ.
<> Bu dünyadan/rüyadan uyanacağız
mı?
Sorunu yeni gördüm. Yanıtlayacağım
inş. Şimdi... Böylece şunu anlıyoruz:
a) Külli Şey'in diye bir
HAMMADDE var. O hammaddeye "KUN FEYEKUN" DENDİĞİNDE o şey önce bir sıfır
olarak boşlukta kalmıyor, sıfırın + ve - iki kökü olduğundan
BİR ÇİFT olarak yaratılıyor.
Buna matrissi'in çift kökü
deniyor.
Bir MATRİKS=Kalıp olarak ise Allah OL dediğine RUH
üflüyor. O zaman o şeyin, Matriss=Rakamsal değil, Matrix/Geometrik=Kehf=Hologram olarak ŞİŞTİĞİNİ
genişlediğini görüyoruz.
Yani OL dediğinde o şeyden bir çift ÖLÜ doğuyor. Ama Allah'ımız Ruhundan üflediğinde
o ölü şeylerden ikisi (Mesela evren ve anti evren) aniden şişerek
genişliyorlar. (Zariat 47'yi unutmayınız.)
Allah ruhundan üflerse cansız
(Ol dediği) CANLANIYOR.
İşte bu üflemeye
her bir ŞEY için (Çekirge vb.)
Hologram deniyor. Ama nasıl bir hologram?
İşte bazı yeni
bilim pırıltıları... külli şey'in (Sonsuz tane
sonsuzda bir denen sıfırlar) her biri bir şey olduğundan
her birinin ol (Rakam) ve Üflenme (Kehf/Hologramize olma) özelliği var.
Her bir ŞEY'e bir Ruh üflenmesine HOLOGRAM
ailesinden olmak üzere WHOLE-Gram
deniyor...
Çünkü ŞEY'in'ler içlerinde (Sıfırın kökleri olduklarından
simetrik olarak) BİNOME=Binom
içerirler. Bunlar birbirinin tersidir, antisidir=ANTİNOM'durlar.
Ama en önemlisi de bunlar sıfırdır yani HİÇBİRŞEY'dir ya da yeni
bir kavram olarak NON-NOME, Nonom,
Non-functional=Fonksiyonsuzdur. Ancak sıfırdan ötede sonsuzda-bir
olduklarından dolayıdır ki,aynı zamanda bir tek şeydirler
yani MONO-NOME=Monomdurlar...
İşte bu
nominallerin her birinin bir HOLOGRAMI
vardır.
(Bunlar geleceğin nom açılımlarıdır,
şimdiye kadar bilim dalı olarak saklıyorduk ama artık ben
ve arkadaşlarım yani ZigZag matematikçileri bunları üç yıl
içinde ve sindirerek sunacağız.)
Non_functionlar
Parageodeziktir. Yani Jeodezi üstüdür. Bu bakımdan Pascal açılımlarıyla
açıklayamazsınız, Pascal üçgenini kullanamazsınız
mesela...
Çünkü KARDİNAL denen sonsuz ötesi sayılar
kategorisindendirler...
<> Bu arada Oktay Sinanoğlu'nu tanıyor
musunuz?
Yabancı gelmedi. Bir
Ruhçu vardı 1950'lerde onun adı mıydı neydi? Pardon o Sinan
idi, adıydı Sinan...
<> Nobel adayı imiş, ama vermemişler.
Ha şimdi anımsadım,
şu bizim doktor 37 yaşında... O değil mi? Beyin
Cerrahisinde terminal kavramını oluşturan doktor değil mi
bu?
<> Değil, yaşlı bu adam.
O zaman değil... Tanımıyorum...
Hawking'e bile vermiyorlar Nobel'i.
<> Oktay Sinanoğlu, matematikçi.
Matematik Nobel'i yok ki...
Fizik tıb falan var.
<> Başka
bir dalda olabilir
Matematikçiler için ALTERNATİF NOBEL ÖDÜLÜ diye bir
ayrı komite var.
<> Lucasien
koltuğu mu?
Hayır Lukasyenlik
Newton'a verilmiştir. İkinci olarak da Hawking'e. Nobel ödülünde
benim TOP quarklar (Bunu teorik
olarak ben buldum) adım geçti durdu ama dediler ki: "Bu bildiğimiz
en ağır kuarktan 93 kez ağır. Bunun denel olarak elde
edilmesi için önce yeraltında bir lineer hızlandırıcı
oluşturmamız gerekli. Denel olarak bulununca ödüle ADAY oluyorsunuz."
Bu projeyi Dallas yakınındaki
Waxachi'de inşa ediyorlardı, sonra ne oldu bilmiyorum.
<> Feza Gürsey peki?
Bottom Kuarkını
Rahmetli arkadaşım ve ağabeyim Feza Gürsey bulmuştu
zaten... Ben onun simetrisi olan TOP
kuarkı ve taon nötrinosunun kütlesini hesaplamıştım. Ama bu
matematiksel olarak kaldı. Eğer Dallas akseleratörü ya da CERN devreye girerse o da olur...
Top kuark diğer hiç bir
kuarka benzemez. Yani torba-topolojik modeli yoktu. Glueball=Gluon yapışkan
topunun "Gluon DENİZİ"
denen modelidir.
Evrenin yaratılışında
etkin rol oynayan Higgs bozonları ve Lepto-quarklara giden bir geçiştir.
Bunlar şimdiki konumuz
değil.
<> Ona da galiba ödül ayağı çekmişler?
Gürsey'e Bana ve Hawking'e bu
ayak çekildi hep. Ama umurumda değil... Nobel'in içyüzünü kavradık
biz: Stalin gibi bir Allah'sızın Papa gibi bir inançlıya
"Ateizm ödülü" ya da nişanı/madalyası takmasına
benziyor. Çok umurumuzdaydı sanki... Verseler ne olur vermeseler ne olur?
Wholegram ile külli şey'in
her bir şeyin bir MİNİ
HOLOGRAMI olduğunu ama bunların birleşip WHOLEGRAMM=Aklı KÜLL olarak Allah'ın huzuruna
geldiğini anladık mı?
OK. denirse konuyu başka
yere aktaracağım.
<> OK
Tamam o zaman.
Allah Külli Şey'in'i
(Buna ESİR de denir çünkü yok=Sıfıra
en yakın sayının çapıdır) (Her bir ihtimali sonsuz
ihtimali) çağırdı.
O zaman çok enteresan bir şey
oldu. Kendi başına ÖLÜ gibi
duran sonsuzda-birlerden sonsuz tanesi (nx1/n=1) bir araya gelince CANLI gibi oldular. A K I L budur işte...
Yani Akıllandılar.
Yani yok=Sıfır iken Külli Şey'in'in
her bir pay'ı payda kadar olunca bir tam sayı oluştur. Cansız
bir hiç iken CANLANDI.
Zaten ben de canlıyım,
çekirge de... Ama bizleri oluşturan ATOMLAR
cansız değil mi? Cansız nedir canlı nedir?
Cansız atomlardan CANLI çıkıyorsa Atomlar mı
canlıdır? Yoksa aslında biz de CANSIZ mıyız? gibi uç sorular da sorabiliriz...
(Hanif hep sorar, mutmainlik
arar ya, sormak hakkımız. [Candaş] tam bir Hanif gibi YAPIŞtı sorulara dikkat
ederseniz. Küçük çapta bir İBRAHİM
kesildi... [Candaşa] dikkat: O resmen bir Haniftir... Hz. İbrahim
Allah'ı taciz ve tedirgin etmişti. (Haşa, hatalı bir teşbih.)
[Candaş] da BİLİMİ
(El Alim olan Allah'ı) dolaylı olarak taciz ediyor... İşte
bu çok güzel.
Çünkü Allah bilinmeyi istedi.
Bilmek bilimle oluyorsa Bilim ile sorgulamak gerekir.
<> Biz cansız mıyız?
Gerçekten sen bir HANİFSİN. Buna Allah'ın huzurunda ben de tanık olacağım.
Cansız ve canlı...
Akıl-Ruh CANLI (Ama soyut)
hologramlardır. Buna elbise gibi giyilen Enerji ve Madde ise cansız
formlar/cesed'lerdir.
Arada bir de elzem olmayan YARI-CANLI yarı CANSIZ bir şey daha var: Yani o şey
meleklere eşyalara ve hayvanlarla bitkilere hatta çocuklara bile gereksiz
Ama Cin ve İnsana çok gerekli...
O öldürülürse siz melek
oluyorsunuz. Ona eziyet edince de size Cehennem için bir vesile oluyor.
<> Nefs mi?
EVET...
<> Neden akıl baliğ olunca?
Beynimiz bir fındığın
içi gibi bembeyaz ve kıvrımsız doğarız. Öğrendikçe
fındıkta çizgiler oluşur ve CEVİZ'e
döner beynimiz, kıvrım kıvrım... O zaman biz AKİL olmuş oluruz... Fındık
ceviz gibi kırış buruş olmazsa, nefs nefs değildir.
Bu konuyu aşalım mı?
Çünkü [candaşın] sorduğu sorunun tam yerine girdik.
<> Evet buraya kadar anlaşıldı.
<> Neden baliğ olunca?
Meleklerin nefsi yoktur Baliğ
değillerdir. Canlı demek "Doğan büyüyen kendine benzer bir
varlık bırakıp ölen"dir. Kendine benzer varlık bırakmak
meleklerin ve cansızların işi değildir. Yani baliğ/beliğ/Ergin
olan ÜREYEBİLENLERDİR.
Bu bakımdan BALİĞlik beslenme/savunma ve
üreme ile birlikte üç içgüdüden en "GEÇ
KALANI" Üreme içgüdüsü, meleklerde bu üçü de yoktur. Ama meleklerde AKİL vardır. BALİĞ değillerdir. NEFSİ olan BALİĞ'dir. Bu konu tamam mı? Yoksa geçelim mi?
<> Okey.
Öyle Okey yok... MUTMAİN olmazsan geçemem. :-)
;-)) Yoksa REKLAMA GİRERİM. Reklam size benim yegane eziyetimdir.
<> Tamam dr., akıl baliğ olunca
mes'ulüz.
<> 30 çeşit ilim 20 çeşit Kur'an'ı
anlama ilmi herkes de sorumlu ise Allah'ı bilmeye bulmaya, ne olacak
halimiz?
Hayır, Alim bulur. Bir
kere buldun mu da HERKES öğrenir.
Yeter ki o biri BULSUN ve "HAH! Aradığım
buydu!" dedirtsin... Savsaklamadan kandırmadan ALİME yakışırcasına...
ALİM odur
ki hemen her konuyu bilir her yanıtı anında KUR'AN'DAN getirir önümüze kor...
<> Hayırlı geceler. Dr. Allah
muhabbetinizi artırsın.
Selam, sağol sevgideğerlim...
Şu anda Kalu Bela'dıyız.
Allah cansız herbir şeyi
Külli Şey'in'i bir araya topladı....
Cansız bu sonsuz tane sıfır
bir araya gelince AKILLANDI. Onun adı
Külli Akl/Aklı Küll oluverdi...
İçinde evrenlerde
mevcudat olarak ne yaratılmışsa onun toplam-aklı vardır.
Buna Süfyanist tasavvufçular
(Edebali ekolü) Nur'u Muhammed falan
diyorlar... Ama Kur'an'da adı KÜLLİ
ŞEY*İN'den ibaret...
Allah, KÜLLİ ŞEY'İN'e KAADİR'dir ve ALLAH KÜLLİ ŞEY'İNE ALİMDİR.
Külli Şey'in'i tek tek
saymıştır (Muhsi ve Hasib) ve tümünü detayıyla Levhi Mahfuz
denen ana kitapta "Sonsuz x Sonsuz" bir MATRİSS=Vefk olarak determinantıyla birlikte (El Evvela
determinant sayıdır) Ana kitaba koymuş LEVH=Magnetik disklere MAHFUZ=Bellek
olarak kaydetmiştir...
Allah herşeyi tek tek
sayıp zerrece (Planck çapı) ve bundan ufak (Sıfıra en yakın
sayının çapı) her bir şeyi ANA KİTAP'ta tek tek saymıştır ve NUN=Nokta/SIFIR ve KALEM (1=Elif=AL=EHAD=BİR=CALAMUS) ile yazmıştır.
Hiçbir şey Rabbinden
gizli ve uzak kalmamıştır.
Kalem ve yazdıklarına
and içmiştir. Yani yazılan program kusursuzdur versiyonu da yoktur,
update ve upgrade de edilemez olduğundan Allah orada yazılanı AYNEN KORUMUŞTUR.
Bunu şöyle de anlatır:
"ALLAH VAADİNDEN DÖNMEZ."
Allah unutmaz...
Bu dev matristen bir de
matriksler (Hologramlar KEHF'ler,
geon= eometrodinamik Süper Uzay birimleri vb.) oluşturmuştur. Onu KİŞİSEL KASASINA=Ğayb
alemine koymuş ve bilgi işlem merkezine (Arş'a) kimseyi muttali
etmemiştir.
Levhi Mahfuz denen muazzam şey'inleri
okumaya yetkili olan üç kimse vardır. Yani "Orada bir lamba yanmıştır"
1. İsrafil as.
süpersonik enstrümanı ile (Nefhi Sur) Levh'den bir kıyamet emri
beklemektedir.
2. İdris as. onu görmüştür
ve buluşları kendinin değil Allah'ın yaptırdığını
görmüştür.
3. Hızır as. sadece
"Işığı yanan ve tarihin değiştirilmesi"
gibi az sayıda verilen görevleri yerine getirmek üzere Levhi Mahfuz denen
karanlıklar içinden yanan İLGİLİ
KUTUNUN lambasını okur ve yeryüzü zamanına girerek Kehf
suresindeki bildirilen işlemleri yerine getirir...
Yani kimse o Levhi Mahfuza
vakıf değildir... O bir HDD'dir.
Kalem formatıdır. Programıdır... Kusursuz bu program hep
korunacaktır, kıyametten sonra bile...
O program bir ALLAH vaadidir ve Allah vaadinden asla
dönmez...
Buraya kadar sorulacak bir şey
yoksa, şimdi NEFSİN yaptığını
anlatacağım. İsterseniz bir dakika ara verelim bir düşünün
ki sıkboğaz etmeyeyim.
<> Levhi Mahfuz atomların içinde mi?
Yoksa nerede?
Atomlar evrenin içinde. Sayısız
sonsuz evren ise Süper uzayın içinde. Süper uzaylardan sonsuz tanesi ise HYPER uzayın içinde. O da KÜRSİ'de bir simit halkası
kadar... Kürsi ise Levhi Mahfuz içinde.
Levhi Mahfuz ise Arş'ın
yedi tabakasının en altında ve evrene bakan yerinde.
Oraya Ze-Zel-Zı ve de
Dad-Zı-Ğayın ARŞ'ı
deniyor Zez-Zağ okunuyor. Bu kelimeyi hatırladınız mı?
<> Zigzag
Zig-Zag.
İlk Arş katmanının
adı EBCED arşıdır.
Sonuncusu da bu arş. Onları kitaplarımda vermiştim. Taykel
Mevzah arşı falan diye. Her biri birer HARF'in temsil ettiği katmanlardır. 4 harften 7 kattır.
En sona da Z harfleri ve z
gibi okunan Dad ile Ğayın harfi kalmış. Orasını
da Allah'ımız Cebrail'den saklamış ama HIZIR'a göstermiştir...
O gün bu gün adımız
(Ali İmran:113-115) ZİGZAG
oldu gidiyor...
Cebrail o makama çıkamıyor.
Ayetler ona (Sidre'ye) indiriliyor. Oradan da DÜNYAYA (Resullere) indiriyor kendisi...
Levhi Mahfuz şudur:
Formatlanmış ve işletim sistemi yüklenmiş bir HDD kombinezonu.
Bu konuyu da geçelim mi?
<> Evet hocam nefsin orucuna gelemedik
henüz...
Hemen geçelim.
<> İşletim sistemi diye sembolleştirdiğimiz
yani levhadakileri işleten ne?
Dur bir soru var onu da yanıtlayayım.
İşletim sisteminin
adı KADER. Kader ama KAZA değil.
Kader şudur: Özgür
olarak yapamadıklarınıza, seçemediklerinize kader deniyor.
Kabaca bunlar 12 tanedir:
1. Ne olduğunuzu siz
seçemezsiniz. (Cin, insan vb.)
2. Hangi zamanda doğacağınızı
siz seçemezsiniz.
3. Hangi tarihte (yerde) ve
coğrafyada (hangi evrenin hangi dünyasının hangi kıtasının
hangi ülkesinde) doğacağınızı siz seçemezsiniz.
4. Genetik mirasınızı
(Zenci, Çinli, 6 parmaklı vb.) siz seçemezsiniz.
5. Fizyolojinizi ve
cinsiyetinizi de siz seçemezsiniz. (Uzun kısa, güzel çirkin, erkek dişi
vb.)
6. Rızkınızın
miktarını siz seçemezsiniz.
7. Sayılı
nefesinizi (Ömrünüzün uzunluğunu) siz seçemezsiniz.
Şimdilik kesiyorum...
Ama şunu söylemek istedim:
BİZİM SEÇEMEDİKLERİMİZE K
A D E R
deniyor. Kalanı ise = K A D A
<> Cennetlik ya da Cehennemlik olmayı
da mı seçemiyoruz?
Cennet-cehennem ve Sabıkun'u
biz seçiyoruz.
Ben Ayşe veya Fatma ile
evlendimse bunu ben seçiyorum. Fatma da beni seçiyor. Nikah KADER ürünü değildir. Nikah bir
mutabakattır.
<> İntihar da mı?
Adam öldürme (Buna kendimiz
dahiliz) keyfidir, KADER değildir.
Allah bize örneğin tabancıyı bıçağı yaratmış
EŞYA diye önümüze koymuş.
EŞYANIN
bir kusuru yoktur, Eşyanın orada olması kaderdir ama onu alıp
da ben adam öldürürsem ya da kendimi öldürürsem bu kader değildir, SUÇLU benim.
8. "Çocuklarınızı
yaratan siz misiniz yoksa biz miyiz?" ayeti uyarınca çocuklarımızın
sayısını (Ruhların sayısını, anne-baba
velayetine bölüştürülmesini sağlayan da Allahtır.) Yani çocuklarımızın
olup olmayacağını ya da sayılarını belirleyen de
Allah'tır... (Kaçının yaşayacağını Allah
belirler...)
[] Sohbet kanalında arasıra bağlantı
kesilmeleri yaşanıyor
Düşenler bir geri gelsin
bakalım. O arada bu konuyla ilgili soru var mı? Yoksa [candaş]
sabır taşı olup çatlayacak şimdi...
<> est. hocam
;=) Ama bunlar da iyi konular
yan endüstri gibi birbirini tamamlıyor, dilediğini seçer sitende yayınlarsın
biliyorsun söylemiştim...
<> Evet hocam öncekileri yayınladım.
Bu kader meselesi de iyi oldu.
Helal hoş olsun o Allah'ın
insanlığa verdiği GERÇEK
bir BİLİM'dir. [Candaşın]
nefis bir sitesi var. DEHR ismi
enfes en başta...
Bir de Gitarist'in nefis bir sitesi var. Her şey var yok
yok... Yanlış anlamadımsa 17 yaşında ama o da bir
"PLAYİNG KİNG" tıpkı
Dancing Queen gibi, Yuşa gibi 17 yaşında ama bir deha...
Çok da romantik. (Bu bir rahmet-şefkat
ölçüsüdür. Gerçek müzisyen veya sanatçı asla KÖTÜ olamaz, yufka yüreklidir çünkü, denize, ormana şiir
yazar. (Doğacıdır çevre dostudur.)
İnsana
"Sevgili" olarak bakar... Cinsiyetiyle değil, sevgilinin GÜZELLİĞİYLE ilgilidir.
Zülüflere şiir yazar Besteler İcra eder... Sanatçı Allah'ın
HAS kuludur dersem inanın. (Acılı
takılanları ve Ahmet Kaya gibi Silahını Helada unutanlara gıcığımdır.
Ahmet Kaya makul olamadı, sanata politikayı soktu ve bütün emekleri
yokoldu gitti...)
Yani bir Alim ile bir sanatçıya
asla Allah şöyle dememelidir: "Ve yine kahrolası nasıl da
ölçtü biçti?" (Müddessir suresi.) Bunu dedirtmesin bir BİLGİN ve bir SANATÇI.
[] Müddessir/11-20: Tek olarak yarattığım
o kimseyi bana bırak. - Hem ona bol servet verdim. - Hem göz önünde oğullar
verdim. - Hem ona büyük imkânlar sağladım. - Sonra da şiddetle
arzu eder ki daha da artırayım. - Hayır, çünkü o bizim
âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi. - Ben onu dimdik bir yokuşa
sardıracağım. - Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti.
[] Müddessir/19-20: Kahrolası nasıl da ölçtü,
biçti. - Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti.
[] Müddessir/21-29: Sonra baktı. - Sonra kaşını
çattı, surat astı. - Sonra arkasını döndü ve büyüklük
tasladı. - "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir
sihirdir." - "Bu, sadece bir insan sözüdür." - Ben onu Sekar'a
sokacağım. - Bilir misin sen, nedir o sekar? - Ne geriye bir şey
kor, ne bırakır. - Durmadan derileri kavurur.
<> Evet maalesef... Ben Ahmet Kayanın
sanatını beğeniyordum.
[Candaş] ben de beğeniyorum.
Ben piyasanın ünlü bir orkestra elemanıyım. O adam sanatçı
ama sanatı satılık. O samimi bir PKK'cı olsa saygı
duyarım. (Ateiste, Komüniste ve hatta cinsel tercihlere saygı duyarım.)
ama samimi değil... Ismarlama ve eyyamcı bir PKK'lı oldu... Takıyye
yapıyor. Parasal menfaatleri var.
<> Yazık
Onu tanıyorum, ben de
profesyonel bir piyasa müzisyeniyim. Bizim camiada onlar bizimle mutlaka çarpışırız.
Sosyal demokrat idi, Kürt olmadığını ve kürtçülerden nefret
ettiğini söylüyordu, o zaman samimiydi. Ama sonra işi başka türlü
yapıverdi... Silahı unutuverdi helada. Başı belada...
Konu ise Kalu Bela'da...
<> ;-)
Allah AKLA öğretti (Programladı): Otur, Kalk, Konuş, ama
en başta en başta en başta " O K U " dedi... Programı oku. Manyetik başlık
ol ve diski oku dedi. Ben kalem programıyla yazdım, Sen OKUyasın diye dedi...
Neyi okudu AKIL? Akıl VAHYİ okudu...
Vahy nedir? HOLYGRAM=Kutsal ideogramlar.
VAHY'in dili
yoktur HOLOGRAMI vardır.
Örneğin bir kalem resmi
çizin ve dünya gezdirin ve adını söylemeyin. Onun herkes kendi
dilindeki KALEM olduğunu
bilecektir.
İşte vahy odur ki: ADI YOKTUR, geometriktir yani
Rakim-Kehf olarak matematikseldir.
O bir hologramdır. Akıl
onu okur. Onda HARF yoktur.
O meleklerin dilidir. Yani RAKAM (Matriss) ve KEHF (Matrix hologramı) olan bu dilde ses-harf yoktur.
Ama Adem babamız bu
resme, vahye ve öğretilen eşyalara isim koymuştur.
Mesela
"1-40-40-1-5" deniyordu. Adem baba, 1=Elif, 2=B, 3=C, 4=D, 5=He
(Yuvarlak he), 40=L (lam) deyince, Ortaya meleklerin dediği gibi
1-40-40-1-5 yerine A-L-L-A-H çıktı.
Melekler bir şaşırdılar ki anlatamam...
<> j 30 mu, j
J Arapça öncesinde vardı:
Harf sayısı ise 38 idi ve J harfi Ğayn'dan sonra gelen ilk
harftir, maalesef ebced tablosunda yer almıyor. (Muhyiddin'i Arabi'nin El
Ezkar kitabında bu kayıp harflerin numerik değerleri var.
Mukaddime (İ. Haldun) de 38 harfin Tılısım (Tılsım
Talisman) olarak tanımını yapıyor.)
J bu durumda Ebcedi Hindiyye'de 3000 oluyor. Bunu izleyen bildiğimiz G
harfi 4000 oluyor. Onu izleyen V (Waw değil, sert bir V) 5000 oluyor.
Ç=6000 oluyor. O ve Ö (Elif ve Ğayn'a pay edildi, ortadan kaldırıldı)
O ve Ö=7000 değerinde. İnce R (Writer'ın son R'si) 8000. P harfi 9000. Vs. vs.
Bu saatte Haniflerimizi sıkmayalım...
<> tşkrler
Tamam Adem rakamları SES/Harfe çevirdi. Kehfleri (Kehf burada rüyadaki misal alemindeki
soyut kavramları oluşturuyor.) Bunları akıl etmek çok
zordur çünkü soyuttur. Aşk, nefret, hamiyet, şefkat, şecaat,
fehim, vehim, vesvese, yurt sevgisi vb. Kağıt-kalem çizilerek
isimlendirilebilir.
Ama BİLİM KEHF ile
(Mevhumdur çünkü) anlatılır. Yani bilimi anlatmak için kağıt-kalem-defter
çizmeniz bir şey ifade etmez.
Bilimin misal alemindeki SOMUT karşılığı
SÜT'tür. Ama bu alemde gelin de
çizip anlatın... Öyle ya Cesaret kavramını nasıl
çizeceksiniz ki? Şairin dediği gibi: "Mutluluğun resmini
çizebilir misin?"
İşte akıl bu
dili öğrendi. Vahy bu dil idi ve akıl bunu "OKU"du...
Akıl "Evet Ya rabbi
sen benim Rabbimsin" dedi.
(Rabb=Terbiye eden'den
mürebbiyeden ziyade PROGRAMLAYAN
demektir.)
İnsanoğlu yapay
zekayı=Bilgisayarı yaratmadı mı? Ya insan aklı olan
biyolojik zekayı kim yarattı?
Rabb biyolojik zekayı,
bilinç ve aklı, zihinsel boyutu programlayan demektir.
Allah, Muciddir, Seriul Hısabdır.
Allah Hafiz'dir.
Yani bunları bilişim
iletişim alanında kullandığımızda Allah bizim
Bilgi İşlem Programcımız=RABB oluveriyor.
Bilgi işlem çok
önemlidir. Vahy ise program dilidir.
Akıl öğrendi. Bu
külli akl idi. Akıl HUNNES'dendir.
Allah'ına koştu.
Allah karşılığında
Künnes'i yani aykırı yönde kaçanı akıl içinde yarattı...
Akıl ortamında bütünü ufalamaya kendi başına ayrılmaya
yönelik NEFSİ oluşturdu.
Hunnes=Merkeze Allah'a rücu
eden merkezcil kuvvete zıt olarak Künnes=Allah'tan kaçan ve küstah:
"Sen sana ben bana!"
KÜLLİ NEFS
denen bir tek varlık böyle dedi.
Soru: "Ben sizin Rabbiniz
değil miyim?"
Yanıt: "Bana ne,
sen sana ben bana... Senden bana ne..." deyiverdi.
Oysa meleklerin yaratılışında
böyle bir NEFS sorunu yoktu. Onun
için melekler savunmaz, beslenmez, üremez vb.
Ama İNSAN ve CİN NEFS'e (Emanete) talip oldular. Hele insan
olmak (Halifelik emaneti) çok daha zordu.
Emaneti Allah yeryüzündeki
tüm sapasağlam dağlara yükledi onlar kaldıramayıp dayanamadılar.
Ama İNSAN KALBİ bu ağır
emaneti aldı ve dayandı...
Şaşarsınız...
Ben bir insanım ama şu emaneti nasıl taşıdığıma
37 yıldır her an şaşıyorum.
NEFS=EMANETTİR. Nefsi taşımak
çok ama çok zordur.
Melekler nefsi istememişlerdir.
Hayvanlar ve bitkiler Aklı
istememişler nefsi almışlardır ama bu yüzden de MASUM kalmışlardır.
Biz ise, bu satırları
okuyan herkes EMANETİ=NEFSİ üstlenmişiz.. Yani NEFSİMİZ
olsun istemişiz.
Melek istememiş:
"Cenneti de Cehennemi de istemiyorum" demiş dolayısıyla
NEFS'i olmamış.
İnsan ise "İster
Cennet ister Cehennem hele bir nefsi verin deneyelim" diye Allah'a misak
vermiş Anlaşma yapmış, söz vermiş, akit ve ahit
imzalamış...
Sevgideğer [candaş]
bundan sonraki ilk konu şu:
Nefs 12 yolla nasıl
terbiye edilmeye çalışıldı. 11 yol ile yola gelmedi. Açlık
denen 12. yol (Ramazan) [ile] nasıl terbiye edildi. Hangi ağaçtı
beslendiği? O ağaç neden Kur'an'da lanetlendi? Şeceretil Mel'une
dendi? Sıra Pazar Chat'inde bu konuda... OK?
<> Ok tşr.ler
Haydı herkese (Bana da)
iyi sahurlar Hanif dostlar. Her birinizi ayrı ayır ve tek tek çok
seviyorum...
<> Allah biz bilan
<> Biz de sizi
<> Hepimiz de tek tek sizi seviyoruz hocam
<> İyi sahurlar
Benim Allah'ıma emanet olun.
<> Allah razı olsun
<> Hayırlı sahurlar
Hanif kalın. Rabbi zıdni
ilmi.
<> Nefsi terbiyede başarılar
herkese yarın
Merak etmeyin ben de konu
bitmez... Hiç duyulmamış ve yazılmamışları yazdırır
yazdıran. (Reklamları izlediniz.)
<> severek
Hoşaf ile pilava niye
bayılıyorum şu Sahurda? Bilen var mı?
<> Alla Turca, a la Turca
Yaw doğrudur ben zaten
iyice allaturca'yım ki... Ama üzüm hoşafı beni akşama kadar
susatmıyor. Mesela ayva kompostosu da denedim ama illa ki susadım.
<> Ben de şu an hoşaf içiyorum..
Benim hoşaf içinde
karanfil var.
<> Afiyet olsun :)))
Yarın da aşure
yapacağım. Hep komposto olur mu yaw?