Chat n� 018 - Tarih: 09 kasım 2001

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı g�ndem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini g�z�n�nde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her t�rl� sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan aiberg nickiyle bağlandı

<> Selam dr

<> Hocam mı geldi yoksa?

<> Siz Aiberg'i g�rm�yor musunuz?

<> Değişik email de

 

Beni okuyabiliyor musunuz?

 

<> Evet

 

Ş�k�r merhaba. Bilgisayar hacklandı.

 

<> selam hocam hoşgeldiniz.

 

Slm hoşb.

Yeni format, yeni mirc, yeni d�zen, sonra yine haklasınlar...

 

1 sn. problem var. Problem şu: HD'lerden biri trojan yedi. Orada Windows kuruluydu messenger dahil hepsi vardı. Şimdi ben ikinci HD'yi devreye almak i�in, oturdum yeniden win y�kledim, tabii hi� bir ayarı yapamadım.

Ancak [candaş] sayesinde mirc'e bağlanabildim. Diğerini trojan ile hakladılar.

 

<> Wini nereye y�klediniz hocam?

 

İki HD vardı; biri Mandrake, diğeri Windows. Mandrake ile mirc'leyemediğimiz ve messenger olmadığından onu ayırdık yerine bu iğreti windowsu kurdum.

Şu anda iş g�r�yor ama bug�n bu troyan y�z�nden �ok bitkinim. Allah kimseye vermesin. �stelik �teki ayarlar (FWall vb.) şu an burada da yok, �tekinde kaldı.

 

<> Antivir�s programı kullanmıyor musunuz?

 

O kullandığım HD ��kt�. Bu linuxun HD'si. Linuxu sildim ge�ici Win y�kledim. Maksat Chat'e yetişmek olsun diye... Şu an tam korumasızım. Yani antivir�s vb. daha y�klemeye zamanım olmadı.

Bug�n chat'i 24:00'e kadar tutarsak ondan sonra kalan işlemleri yapabilirim.

 

<> ok

<> Trojan nasıl bulaştı?

 

Truva atı vir�s bile sayılmaz. O sinsi ve tam bir beladır. Emeklerimi mahvetti. Koca bir HD a�ılmıyor, �ld� bitti.

 

<> Kaptanın bağlantısı kesildi, yeniden bağlandı

[] Konu Kehf suresi

 

Son ayetin devamını yazar mısın? "Bunun �zerine ikisi...." diye başlıyor ya o ayeti...

 

<> 18-Kehf/70: O da, "O halde, bana uyacaksan, ben sana anlatmadık�a herhangi bir şey hakkında bana soru sormayacaksın," dedi.

<> 18-Kehf/71: Bunun �zerine kalkıp gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde o, gemiyi deliverdi. Musa, "Gemiyi, i�indekileri boğmak i�in mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın" dedi.

 

Evet burada duralım: Hızır Musa'ya şunu s�yl�yor: "Bana UYACAKSAN"

Bu nasıl bir uyum olabilir? Zamana adaptasyon yani uyum...

Aslında UYUM şu: Musa Hızır'a uyduğu gibi Hızır da Musa'ya uymuş oluyor. Bu ortayol prensibinde iki �nemli mekanizma vardır:

1. Uzayda ben y�r�r�m

2. Uzay bana y�r�r

Eğer Hızır Musa'ya uyacaksa o zaman "Y�r�mesi" gerekmektedir, bu bir...

Dikkat ederseniz "KALKIP GİTTİLER" deniyor. Yani uzay size y�r�m�yor siz uzayda y�r�yorsunuz. Bunun da bir bedeli var: Zamanda tersinmek...

Eğer bu ayeti başka Kur'an'lardan da yazabilirseniz �nemli bir şeyi daha fark edeceksiniz.

71. ayeti bir başka mealden yazabilir misiniz?

 

<> 18-Kehf/71: Bunun �zerine ikisi beraber y�r�d�ler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona ş�yle dedi: "Geminin i�indekileri boğmak i�in mi deldin? Doğrusu �ok k�t� bir iş yaptın."

 

Evet iki meal arasında şu fark var: İKİSİ

��� değil ikisi.

Musa, Yuşa ve Hızır. Neden ��� değil? Neden ikisi?

a) Acaba Yuşa'ya "Biz gidiyoruz, sen bizi burada bekle" mi dediler?

b) Yoksa zaman yine TERSİNE mi y�r�d�?

Musa 40 yaşında Tur dağında kitabeyi aldı. İsrailoğullarına getirdi.

Zamanda geriye d�nd�ler. Hızır ve Musa 17 yıl kadar gen�leştiler.

Yuşa zaten onaltı yaşlarındaydı... O da zamanda aynı miktarda geriye gidince, YUŞAD O Ğ M A M I Şoldu.

İşte bu y�zden ��� değilİ K İ S İdiyor Kur'an...

 

<> 17x14 m� hocam?

<> Yuşa doğmamıştı: 16-17 = -1

 

Evet bu hesaplarınız aşağı yukarı doğrudur.

 

<> O kadar sene geriye gitmelerinin sebebi nedir?

 

SONUCU değiştirmek i�in NEDENİ değiştirmekten ibaret... Yani tarihi değiştiriyorlar...

İki meal arasındaki "İKİSİ" kelimesi �nemli bir fark.

 

<> Sizin mealinizi d�rt g�zle bekliyorum.

 

Senin bir kabahatin yok ki. :-) T�m Kur'an meallerini adamlar oyuncak niyetine yazıp �iziyorlar...

Arap�a'da A demek ikisi demektir... Onu atlamış Elmalı ve Diyanet... Oysa başından beri "İKİSİ" deyip duruyordu zaten Musa ve Yuşa i�in...

 

<> İnşallah İsrailoğulları zaman makinasını binlerce yıldır saklamıyordur?

 

Zaman makinesi yok ama ortada HIZIR zamanı var... (DEHR)

İkisi derken YUŞA doğmamış oluyor. Bu nokta �ok �nemlidir. Balık da zamanda geriye gidip �LMEMİŞ idi hatırladınız mı?

 

<> evet

 

YUŞA da aynı mekanizmayla GERİ gidip DOĞMAMIŞ oluyor... Ortada YUŞA yok... Ortada Yuşa'nın yaşı kadar zamanda geriye gitmiş 17 yaş daha gen� bir Musa var.

Musa biraz Hızır zamanına tabi, Hızır da Musa'nın zamanına... ORTAYOL bu işte...

Hızır'a uzay y�r�yor, Musa ise uzayda y�r�yor. İkisi birbirine TUTUNUNCA garip bir durum ortaya �ıkıyor. Bu garip durumları birazdan inceleyeceğiz.

Yuşa ne demektir bilen var mı? (Yuşa peygamber ya da Yuşa Tepesi/Beykoz'dan s�z etmiyorum.)

Kelime k�k� Yeşu, İbranice 17 demek. Eşu=AŞR, yani on. Ye=Yedi (Sabbat=Sebit de yedi demektir.) Ama En eski dil olan İbranice'de 17 demektir.

Yuşa orada bir peygamberin ismi değil "Seventeen" bir delikanlının LAKABI durumunda.

(İngilizce TEEN diyoruz ya, thirteen'den nineteen'e kadar olan delişmen yaşlardaki gen�ler.) İşte bunun İbranice adı Yeşu'dur.

Yeşu dişidir: �rneğin 13-19 yaş arası kız �ocukları Havraya (Allah'ın evine) dienst-servant olarak verilirlerdi. Mabedi s�p�r�r, temizler ve safiyetlikleriyle orada bir itikaf yaşarlardı.

Hz. Meryem de bir Yeşu idi. Mabed bakıcısıydı. (Rahibelik kurumu buna dayanmaktadır.)

Havra kıyafeti ise Cilbab diye iki par�alı bir kara�arşaf ya da kapalı pelerinden ibaretti.

O kıyafet hem M�sl�manlarda Kara�arşaf olarak hem Hristiyanlarda Rahibe kıyafeti (Manastır Cilbabı) olarak, Yahudilerde ise Kimi zaman kukuletalı bir pelerin idi.

Rahibe kıyafetlerinin bir minik �rneği de ilkokul �ocuklarımıza (Şimdi ortaokullar da buna dahil) giydirdiğimiz YAKA ve �NL�K.

İşte bu RAHİBE kıyafetidir, Yahudi Meryem'den Hristiyan Meryem'e kadar a�ılan ve �ocuklarımıza giydirilen ya da Arapların eldivenli, pe�eli (�ift pe�eli hem de).

İşte bu moda İBRANİ k�kenlidir.

Bu Havra Manastır kızlarına "Yeşu" ve bunun gibi Rabbi ve Kohenlere verilen "Atuşağı=Seyis" �ocuklara da "Yuşa" denirdi.

G��l� kuvvetli seyis olması a�ısından 17 yaş ideal ve kasların g��lendiği bir d�nemdir. 18 ve 19'da daha birey ve asi oluyorlar. Bu y�zden her nedense "ye-aşru" 17 yaş denmesi gelenek olmuş.

 

<> Yani Musa Yuşa'yı kendisine yardımcı olması i�in mi yanına alıyor?

 

Yuşalarda Ergenlik d�nemleri �� aşamalıdır:

1. Doğunca S�nnet olurlar.

2. 13 yaşında ergenlik t�renleri vardır.

3. 17 yaşında "�ırak, Yuppie iş adamı adayı" vb. olurlar...

Gezmeye, yolculuğa kendi başlarına turistik geziye vb. gitmelerine izin verilir.

İşte bu Yahudi geleneklerini bilseydiniz, hemen Yuşa'nın 17 yaş bir delikanlı olduğunu bir bakışta g�rebilirdiniz.

Bunlar ayrıntı ama �NEMLİ. ��nk� burada "Şeytan ayrıntılarda gizlidir" DEMİYORUZ. Burada "YUŞA"nın anlamını veriyoruz, bunun i�in ayrıntı gerekli...

Yuşa, peygamber olan kişi bu değil yani...

Bir de Beykoz/İstanbul'daki Yuşa tepesi değil dedimdi... Yuşa peygamberin ya da Musa'nın atuşağı Yuşa'nın BEYKOZ'da ne işi var?

Kur'an bunun i�in YUŞA ayrıntısına girmiş. Yoksa "Atlayıp ge�erdi" bunları.

Mesela ş�yle derdi: "Musa balığın denizde bir yol bul[duğunu] g�rm�şt�". Ama b�yle değil ayet, Yuşa'yı da işin i�ine alıyor. Ama� 16-17 yaşındaki bir genci vurgulamak.

İkisi ���nc� şahıs ile buluşuyorlar. Sonra Yuşa 17 yıl kadar geriye giderek "DOĞMAMIŞ oluyor". Musa da 17 yaş geriye gitmiş oluyor.

Hızır mecbur değil ��nk� o dilerse DEHR'de sabit bir yaşta kalır, dilerse NEHR'e iner, her insan gibi olur...

(DEHR=Tehir edilmiş zaman ve NEHR=Akan b�y�k ırmak.)

DEHR zamanın tehiri ve aynı zamanda neden-sonu� Arap�a SEBEB TEHİR demektir ki, �ok dikkat etmeliyiz.

Hızır TEHİR (Sonu�) kapsamında değildir. NEHR (Neden) kapsamında da olabilmektedir. Ama HOLOGRAMINI uzun zaman koruyamamaktadır.

Eyvah yine mi hologram demeyin. ��nk� �oğu insan bilir ki...

(Bu anlatıldığı i�in değil, bu yazacaklarım canlı g�r�p dokunanlardan nakildir)

Hızır ile tokalaşan onun sağ başparmağının elinden kopuk sanki havada durduğunu... Ve bir de g�mleğinin hologramı altında karnı olmadığını bilir. Karnı belkemiğine dayalıdır. Ama bunu ona dokunan bilir. Tokalaşan da bilir...

Şaşırmanız gerekmiyor bu HIZIR'dır. Somut bir bedende iki organı Ger�ek ve somut değildir. Soyuttur. Başparmağının eline bağlantı eklemi ile Karnı yoktur...

 

<> Sebebi ne hocam?

 

Onu �L�M�NE BİR TEK NEFES KALA DECCAL denen paralel evren yaratığı karnını aldı pen�esiyle... ve bir de parmağını ısırdı. Hızır "Zamanın sonundan" geriye ka�tı. Ama son nefesinde karnını ve parmağını bırakarak.

Sevgideğer forumdaşlar bu s�ylediklerime sa�malık diye bakıyor olabilirsiniz ama unutmayınız ki Kur'an "Yukarıdan aşağı" da yazılıp meallendirilebiliyor.

Hologram ve Hal�sinasyonlar (Hal�gram diyoruz biz).

 

<> Cerrahlar belki bir şey yapabilir o zaman?

 

Cerrahlar KIVAMLI K�P�Ğ� oluşturacaklardır.

Bu ne demek? Yani bir LASER hologramı g�r�nt�s� oluşturuyorsunuz.

Bu ışık g�sterisi aynı zamanda magnetiktir. Bir g�r�nt� (Mide, parmak vb.) ya da �nl� bir �-artist oluşturabiliyorsunuz.

Bu ışıklı ve magnetik �� boyutlu yapıya Mıknatıs akılarını nasıl ki demirtozlarıyla G�R�N�R yapabiliyorsanız, eğer iyi resmedilmiş bir organı ya da heykel gibi bir resmi �� boyutlu olarak boşlukta g�sterirseniz bu aynı zamanda bu mıknatıs benzeri �izgilere birer demirtozu eklenebileceği anlamına geliyor.

İşte bunun adlı kıvamlı k�p�kt�r.

Laser hologramına yani heykele kıvamlı k�p�ğ� p�sk�rt�n�z. Tutunamayanlar kayıp d�ş�p buharlaşacaklardır. Diğerleri ise magnetik �izgilere yapışacaktır.

B�ylece birM A T R İ X(Matrix=KALIP demektir) oluşmuş olacaktır. İşte bu geometrik kıvamlı k�p�ğe bir anlamdaK E H Fdiyoruz.

Kıvamlı k�p�k bir topolojik geometriktir. Bu k�p�ğ�n yapısı da şudur: C6H1044O12.

Evet b�yle bir şey REDOX olayını reddediyor sanki. Yani biri diğerinin iki katı valanslı olmalıydı. Ama değil. Bu nasıl bir ASİMETRİ ki meydan okuyor Kimyaya?

Ya bir de simya (Alşimi) var ya... Bunun i�in laboratuar kurmaya gerek yok. Bir harbi medyum bulunuz. Onun ağzından burnundan bir salgı (Perisperi) dışplazma (Ektoplazma) olarak dışarıda bir G�R�NMEZ VARLIK HOLOGRAMI bulur. (Bu genelde Cin denen enerji kalıplarıdır.)

Ruh �ağırma d�menleriyle bunlar getirilebilir ve magnetik g�r�nmez akılarına bir medyumdan KIVAMLI K�P�K dışarıya alarak onu g�r�n�r bir hale getirebilirsiniz.

Zaten Cinlerin de yaptığı da bu değil mi? Kendilerini bir HAL�-gram olarak g�steriyorlar...

Kendilerinde KIVAMLI K�P�K olmadığı i�in Medyum (Anlamı aracı demek) denen CİNLENMİŞ'ten Sitoplazmasının bir metamorf d�n�ş�m� olabilecek "KIVAMLI K�P�K" �d�n� almaktan ibaret.

İşte bu kıvamlı k�p�ğ�n teknik+biyolojik+Hz. Hızır'ın olmayan karnı ve olmayan parmak bağlantısı var.

Onun yapısında H 1044 (Binkırkd�rt) HİDROJEN dev bir makromolek�l var.

Ama bu kimya yasalarına da aykırı. C 6 ise, H iki katı ve O da yine 6 katı olmalı mesela... C ve Oksijen 6 ise otomatikman Hidrojen 12 olmalıdır.

1044 denklemi ALT�ST ediyor.

Hidroksil k�kleri gibi (Ama OH bi�iminde değil) bağlanıyorlar.

 

<> Bu form�l� nereden biliyoruz?

 

Gayet Basit. Bir b�l�m� glikoz ile akraba. Artanı da MOL hesabıyla (Bir t�r avogadro sayısı sayımı gibi) yapılabiliyor.

 

<> C6H12O6 Glikoz zaten.

 

Kozyrev Glikozu yakma testleri uyguladı. 280 derecede yanmış glikoz Karamel adını alır ve bununla, Cola tipi i�ecekler hem AZ bir tatlılandırılmış hem de renklendirilmiş olmaktadır.

Colalı i�eceklerin tipik/�nl� rengi, yanmış ve seyreltilmiş glikozdan ibarettir. Bir varile (180 litre) on gram karamel renklendirme ve hafif�e tatlandırma i�in yeterli.

(Karamel glikozun vakum tanklarında al�ak basın� ortamında işlemlenmesidir bilirsiniz. Bu ayrıntılar �nemli değilse ben ana konuya ge�eceğim.)

Kozirev'in GLİKOZ yakma (Karamel oluşturma) testleri Glikoz olarak NORMAL yaşayan şeyin, yakılması sonucu bir t�r "�LMEMEK İ�İN ZAMAN ENERJİSİNDEN �ALMASI" anlamına geliyor.

Glikoz başta zamanı bolca harcarken Kavrulup da kendi kıvamını kaybedeceği zaman "Suyun altında nefesini tutmaya başlıyor". Yani NEFESİNDEN tasarruf ediyor...

(Terzion balanslar d�zeyinde sanki vakum Hidrojeni �oğaltıyor.)

Glikoz NEDEN ucunda mutlu, C6H12O6. Ama 280 derece �st�nde "�l�m korkusuna kapılıyor". H birim olduğunda (H daima oksijenin iki katıdır) SONU� ucunda 522 kez daha SEYREK nefes alıyor.

Birim O değil H olduğundan iki katı da 1044 oluyor...

Bu sanki mini minnacık bir MOTOR yapımıdır...

Yani insanlar artık molek�l d�zeyinde MAKİNA yapabiliyorlar demek istiyorum...

Bu bir SİMYADIR. ��nk� C ve O'ları H atomlarına �evirebiliyorsunuz. Tuhaf ama ger�ek...

Bu konuyu unutmayalım. ��nk� PAZAR gecesi chat'imizde bir ektoplazma/perisperi'den nasıl HIZIR'ınki gibi "BİORGANİC" k�p�kl� bir organizma yaratılacağını anlatmak istiyorum.

Buraya kadar sorusu olan var mı?

 

<> Yukarıdan aşağıyadan kastınız tam olarak nedir?

[] Soruyu soran kanalda değil

 

Biliyorsunuz bir g�n Fatiha'yı yukarıdan aşağı yapmıştık... Siz kendisine izah edebilirsiniz. "İlham ettik, Atlı Melek ile, Hira'da" bunu hatırladınızsa ya da haber grubuna asıldıysa, adresi okutabilirsiniz.

Bu hafta kısa oldu, ama messenger falan bir şeyler y�klemek zorundayım. ��nk� Cumartesi g�n� Zigzag ile yazışıyoruz.

Bana izin verirseniz, Pazar gecesini uzun tutacağım s�z... Ben şimdi zengin ka�ışı yapacağım. Birden gidiyor ve inş. Pazar gecesi saat 21.den �nce bağlanıyorum sizlere... Hoş�a dost�a...

 

<> G�le g�le

<> İyi geceler