Chat n° 016 -
Tarih: 04 kasım 2001
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan aiberg nickiyle bağlandı
<> Hoş
Bulduk.
<> slm
Herkese selam. Geç kalmadan
konu seçelim.
<> Hızır şimdi nasıl
bir yaşamla yaşıyor, bu göreve gelmeden önce hayatı nasıldı
<> Ve hangi dönemden geldi, yani hangi
devirde doğdu?
O kısa yanıtı
olmayan bir soru. Tam bir CHAT günü
konusu... Bugün yapalım mı?
<> İkinci soru yanıtlanabilir
özet olarak
Kronoloji şöyle:
1. Hz. İdris (Nuh'tan
önceki kuşağı temsil ediyor)
2. İbrahim (Hanifliğin
kurucusu)
3. Hızır
Hızır, İbrahim'den
sonra ve Musa'dan önceki bir dönemde yaşamıştır. Yaklaşık
7200 yıllık bir geçmişi var. (Bir gün=Bin yıl olduğundan)
relativistik olarak yaşını biriniz hesaplayabilir. Çıkan
rakam gerçek yaşıdır. Hızır uzun ömürlü değil.
Sadece "Takvimindeki zaman" relativistik.
Onlar üç kişilerdir:
1. Lokman: Biyolojik
ölümsüzlük.
2. Zülkarneyn: KİRİŞ zaman=Karneyn tipi
zamanı yaşıyor.
3. Hızır DEHR tipi bir zamanı yaşıyor.
Şu üçlü de çok önemli:
1. İdris: Ölümsüz ve hiç
ölmeyecek: Bir kere doğdu ve asla ölmedi-ölmeyecek.
<> Nasıl olacak, kıyamette bile
ölmeyecek mi??
Kıyamette ruhlar
kabzedilir. Zaten Ruhlar ölümsüzdür ve Ruh demek asla ölmeyecek bilinç
demektir.
Ruhun ölümü olsaydı bir
daha yaratılmazdık. Herşey dünyada olup-biterdi. Ahıret
olmazdı. Ahırete taşıyan mekanizma RUH denen sıfırdan küçük eksi kütleden ibarettir.
<> Peki din günü?
(Dingünü şu: YENİDEN BEDENLENME. Yani bedenin
(Demir tozlarının) ruha (Mıknatıs akılarına)
yeniden girmesi demektir.)
Evet, İdris bir kez doğdu
ve bir daha ölmedi. Özel bir makamda ve bedeniyle sonsuza kadar birlikte...
Bir diğer yari-ölümlü
ise İsa: Babasız doğdu, göğe alındı, geri dönene
kadar Hızır gibi relativistik olarak ölümsüz.
<> İdris'in bu özelliğe sahip
olmasının sebebi nedir?
Dünyadaki ilk ALİM. Ondan önce insanlar konuşma
bilmezlerdi, mağaralarda yaşarlardı, yazıyı hatta
saymayı bilemezlerdi. Üstlerine pis hayvan postlarını sararlardı.
Homurtularla konuşurlardı ve gramerden haberleri yoktu.
Bugünkü uygarlığımızın
kurucusu Hz. İdris'tir. Adı da "Medrese-müderris-Ders-Terzi
(Dress) ve mimar (Address)" olarak tescil edilmiştir. Tevrat'a göre
adı Enouch. (Enuh, Enok vb.) Kur'an bunu reddeder ve ona profesör
(Müderris, ders veren, tedrisat veren anlamında) İDRİS demektedir.
<> Hermes'le bir ilgisi yok değil mi?
Yakından uzaktan olarak
bile Hermes ya da benzeri hermetik öğretilerle hiçbir ilgisi yoktur.
<> Hz. Adem konuşamıyor muydu?
Maalesef Adem ve Havva
beyinlerinin tamamını kullandıkları için konuşma
yerine biyolojik radyo ile konuşuyorlardı.
Bu radyo şöyledir:
Rüyalarınızda SESLİ
olarak konuşup dinliyorsunuz değil mi? İşte bu
"Sessiz-ses" bizim sözünü ettiğimiz fonondur.
ESP
[ExtraSensory Perception] ise bireyseldir, evrensel değildir.
Rüyanızdaki
"Gürültü" anlamında organik radyodan söz ettim. Beynin tamamını
kullanan kimseler için Rüyadaki dil-kulak ilişkisi vardır. Bu
telepatiden de öte muhteşem bir şey ve Ahıretin konuşma
biçimidir.
Kelimelere ihtiyaç yoktur.
Siz rüyanızda Türkçe konuştuğunuzu sanıyorsunuz ama aslında
o "Düşüncenin dili"dir. Ademcedir...
<> Rüyamızda sevgilimizi gördük,
onunla konuştuk. Burada bir gerçeklik var mı?
<> Ya da aynı anda sevgilimiz de bu
rüyayı görür mü?
Buradaki rüya bir
benzetmedir. Yani "Uyanık uyku"=Teyakkuz halinde
"Güdümlü" rüya görürsünüz ki buna en yakın anlatım bedensiz
astronomidir (OOBE [Out Of Body
Experiment]). Astral vizyon, gezici-durugörü falan da diyorlar. Clair-Voyance
ya da astral perception falan gibi yığınla adı var.
<> Hz. İdrisin neden bedenli diri olduğunu
anlatıyordunuz.
İdris'e girmeden önce
"Güdümlü düş" ve "Sevgiliyi de içine alabileceğimiz
rüya mekanı"=Misal alemi ile ilgili soru var mı? Yalnız çok
dağılmayın ki konudan uzaklaşıp alemde kaybolmayalım
yeniden...
<> Sevgilimizi gördüğümüz rüyadan
sevgilimiz de etkilenir mi?
<> Uykuda beynimizin mevcut kapasitesini
artırmak bizim için mümkün mü?
Bedensiz astronomi "Uyanık
DÜŞ" olarak ve konferans
biçiminde özgür katılımlarla bir arada olabilir. Bunun tek koşulu
beynimizin hiç değilse dokuzda-ikisini çalıştırmaktan
ibarettir.
Beynin tam bir örneği AYSBERG'dir. Üstteki görünen bölümü
"Bilinçüstü" yani uyumadığımız ve paranormal bir
duruma girmediğimiz dönemlerimizi gütmektedir. Ama altta sualtı
bölümündeki yetilerim ise tam anlamıyla bir "Bilinçaltı"
evrenidir.
Orada bireyler yoktur.
Bireyler birbirine bağlanır. Tıpkı bileşik kaplar
gibi... Ya da adalar düşünün, herbiri bir nefs (Tekbaşına)
görünmekle birlikte, aslında sualtından birbirlerine bağlıdırlar.
Rüya dediğimiz şey MİSAL ALEMİNİN TA KENDİSİDİR.
Yeniden halügramlara,
hologramlara girmek istemiyorum ama, MİSAL
alemi dediğimiz kolektif bilinçaltı SÜPER UZAYIMIZ, bizim psikolojik ve psişik yeteneklerimizin
arenası gibidir.
Beynimizin kapasitesini daha
çok kullandıkça daha "Sualtı" kesimine dalmış ve
öteki "Bilinçaltları" ile buluşmuş oluruz. Şu
durumda bunu yapmak olağan değil.
<> Tasavvufta bahsedilen "Batında
buluşma" bu mudur, yoksa farklı mıdır?
Ama Adem ve Havva yapıyorlardı.
(Onların CENNET yasalarıyla
birlikte dünyaya sürgün edildiğini biliyoruz.)
Adem eşyayı
isimlendirmiştir ve bu yeteneği daha sonra "İDRİS"de meydana çıkmıştır. İdris
as. hayvansal sesler yerine anlamlı, şiirsel müzikli ve gramerli bir
"İSİMLENDİRME"
akıl etmiştir.
Yazıyı da o bulmuştur.
İlk öğretmen ve başöğretmen
İdris'tir. Bileğinin hakkıyla ALİM, MUCİT
vb. olmuştur. İnsanlık uygarlığını ona
borçluyuz.
Nasıl ki İbrahim
"Dostlukta" tek ve eşsiz ise ya da Allah'ın Resulü olmayı
"ATAMAYLA" değil
"KENDİ LİYAKATIYLA"
almıştır. Hz. Hızır da "İLİM"in ilki olarak hem resullüğü hem de
sözkonusu o YÜCE makamı ve de
ölümsüzlüğü kendi "KOPARARAK"
almıştır.
<> Telepati yerine dille konuşarak
anlaşmamız beynimizin kullanılan bölümünü azaltmış mıdır?
Sebep bu mu?
Telepati unutmayınız
ki alıcı-verici arasında olur. Benim sözünü ettiğim
biyolojik radyo insanlığın mekanı, yani M İ
S A L alemi (Rüya ve hologram
alemi) dilidir. Misal=Hülyet=Hologram alemi demektir. Bunu kişisel
telepati ya da kişisel düşlerimizle karıştırmayınız.
Yevmiddin'de bizim MİSAL alemi dilimiz olacaktır.
Bu dilin kelimelere ihtiyacı yok. Herkes hangi dili konuşursa konuşsun
o dil ADEM'in isimlendirme
yöntemiyle doğrudan tek bir dile ADEM'in
diline dönecektir.
<> Evet bu dili farketmiştim. Türkçe
konuştuğumu sanıyordum ama kullandığım kelimeler
hiç türkçeye benzemiyordu, anlamsız geliyordu uyandığımda
Rüyadaki konuşmalarımız
unutmayınız ki Türkçe ya da rüyayı görenin diliyle olmamaktadır.
VAHY diliyle olmaktadır. Vahy
Arapça ya da İbranice inmez. Ademce iner, isimce ve vahyce iner. Bize "TERCÜME
OLUR".
<> Cennette de aynı dil mi konuşulacak?
Evet Cennet'te ve cehennemde
farklı diller var. Cennetteki dil Adem-Havva ve üçüncü cins Huri insanlarımızın
ta en başında konuştuğu dildir.
Hani Adem eşyayı
isimlendirmişti ya? O dil orada devam edecektir. Bıraktığımız
yerden insanoğlu o dili alıp konuşacaktır. İnsanın
fıtratında o dil var.
Bir kere Allah'ın ilk
emri " O K U " değil
mi? NEYİ OKUYORUZ? sorusundan
önce NASIL OKUYORUZ? sorusunu sormanız
gerekiyor.
O dil bizde DOĞAL olarak var ve hazır
bekliyor. O dil beynimizin (Aslında zihinsel boyutumuzun) kullanılmayan
bölgelerinde, birgün uyandırılmak ve kullanılmak üzere hazır
bekliyor.
Öyle olmasaydı asla
rüyada konuşamazdık ya da duyamazdık. O dili bize TALİM ettiren ya da prova ya da
antreman ettirten işte bu rüyalardır.
<> Beynimizi nasıl uyandırabiliriz?
Beynimizi nasıl uyandırabileceğimizi
ben bilmiyorum ama Kur'an biliyor: "Rabbi Zıdni İlmi".
Allah böyle emrediyor.
(Ta-Ha:114)
<> Bu konuda Gurdjieff'in bilgilerinden yararlanabilir
miyiz?
Gurdjieff geleceğin
insanıdır. Onun yetenekleri akademiktir. Sadece o değil daha altı
TiMessenger daha var. (Messing, Hanusen, Haushoffer vb.yi bilmeniz yeterlidir.
Diğerleri daha az önemli insanlar.)
Biri hariç: Tesla,
telepatisyenliğin "Makinasını" bile icat edecek kadar
ilginç biri...
Beyin dalgaları
amplifike olur mu? Evet olur.
Beyin dalgaları
Elektrodlarla enerjiye çevrilebildiği gibi (Özellikle Delta dalgaları)
bunun tersine de yeniden düşünceye çevrilebilir" diyor Tesla.
<> Düşünce okuma makinası
TV vericisi de aynı
yolla çalışıyor. Stüdyodaki görüntü bilgileri elektromagnetik
dalgalara çevrilerek alıcıya iletiliyor. Oradan da yeniden
"Elektronlara" çevrilerek görüntüyü eve getirebiliyoruz.
"Düşünce-enerji-düşünce
de böyle bir üçleme olabilir" diyor Tesla...
Montauk Project bile böyle
bir şey...
<> Gurdjieff'in öğretisine göre bu
yetenekler disiplinli bir eğitimle zaten kendiliğinden uyanıyor.
Hatta karşımızdaki kişinin hangi duyguda olduğunu
görme yetisi de...
Ama Gurdjieff tam bir
majisyen... Yani sihirbaz gibi bir adam.
<> Amplifike etmek ne demek?
Amplifikasyon yükseltmek
demek. Amplifike etmek de o verileri yükseltgeçten geçirmek demek. Mesela ses
amplifikatörleri ya da müzik aleti amplifikatörleri bu işi yapar.
<> ok
<> Ouspensky bir kitabında onun
kilometrelerce uzaktayken bir akşam grup çalışmasına bir
anda geldiğini yazıyor.
Evet bu adam yani Gurdjieff
çok ileri teknolojiler kullanıyor. Bu yüzden o teknolojileri sihirden ayırt
edemiyoruz. Ama şimdi "Yer-uydu-yer" metoduyla iki kişi
konuşabiliyor. Bireysel olarak da bir gemi gibi insan "ışınlanabiliyor".
Çünkü büyük elektrik yükleri
(Örneğin yüz milyar volt) insanı öldürmüyor, uzay-zamanını
yürütüyor ve yer değiştiriyor. İnsan bir yerden ötekine bu
elektromagnetik aşırı birikim ile (Magnetizma Tünel sürecidir)
uzayda bir kurtçuk deliğinden yürüyor.
Gurdjieff gibi insanüstü
insanlar bu işleri yapabiliyor.
Aslında tüm kavram kargaşalarının
adını verdim. Yani biyolojik radyo=Toplu telepatisyon. Gezici
durugörü=Gurdjieff'in toplantıya gelmesi gibi...
Chat'i baştan itibaren
okursanız, aslında mekanizma çok basit... İnsanoğlunun
kendisi bir BERMUDALI ya da PHILADELPHIALI gibi uzay-zamanda
yürüyor/ışınlanıyorsa, bu işe "PSİŞİK YETENEK"
deniyor.
<> Nerede öğrenebiliriz?
Bunlar nerede öğretilir,
var mıdır bilen öğreten ben bilemeyeceğim. Yani Gurdjieff
ile ilgili ya da öğretisiyle ilgili yetiştirme yerlerinin sorusunun
muhatabı ben değilim. Çünkü bilmiyorum gerçekten... Ben sadece
"Mekanizmayı" biliyorum.
Yani "Kollektif bilinçaltı,
belleğin gizli devamlılığı şu şekilde çalışır"
diyebilirim ama, bunun ötesinde "Bu işi ben yaparım ya da yapan
filancayı tanıyorum" diyemem, o bakımdan sorunun muhatabı
ben değilim.
(Kelin melhemi olsa başına
sürermiş. ;=)) Keşke böyle şeyleri yapabilseydim....)
Bu arada yine dağıttık
konuları...
<> Gurdjieff'in yetiştirdiği
insanların grupları devam ediyor. Türk, Alman, Fransız, fark
etmiyor, herkes katılabilir.
Ne yazık ki Gurdjieff
artık yok... Bence o gruplar Ouspensky'ninkiler.
<> Gurdjieff'inkiler de var. Thomas de
Hartmann'ın grupları. Jeanne de Salzmann...
İyi ama, Gurdjieff ZZ'dendir. Yani öyle bir öğreti
olsaydı otomatikman kendi bünyemizde olurdu. Hele ki şu an ben ikinci
kaptanım Mutlaka haberim olurdu. Acaba birileri ya da mirasçıları
falan Gurdjieff'in isminden mi yararlanıyorlar bilemeyeceğim...
Afaki yorumda bulunmak
istemem. Gidip yerinde görmek, incelemek ar-ge falan gerekli. Böyle bir
majisyen öğretmen var mı diyorsunuz? Fransa'da mı? Araştırmak
gerekiyor.
<> En yakın Athinada olması lazım.
Orada da olduğunu okumuştum, Paris de olabilir.
İyi ama Gurdjieff
bizimdir.
<> J.G. Bennet nasıl?
Salzmann ve Bennet Ouspensky
ve diğerleri... ayrı ayrı ekollerdir. Dördüncü Yol'a rakip
olarak Bennet'in Gurdjieff'e sadık kaldığı söyleniyor.
Bu arada yine konuyu dağıttık.
<> Ouspensky'nin grupları bir acayip,
robot gibiler. Bennet'inkiler çok daha insancıl.
Doğru...
<> Peygamberimiz Hanif olarak mı can
verdi?
Resulullah'ın "HANİF" olarak can verdiğine
ilişkin hiçbir ayet yok. Daha doğrusu vereceğine dair... Ama
Allah'ımız şiddetle ve önemle Resulullah efendimize "Sen
de A
T A N İBRAHİM
gibi H A N İ F
ol!" diye emrediyor. Ya da "Yüzünü Hanif dine çevir" buyurUYOR.
<> Peki Cennet Mekanı neden farklı?
Müslüman olmak başka Hanif
müslüman olmak bambaşka...
Bir sorunun yanıtını
bitirmeden ikinciyi soruyorsun... Yani Hanif olarak can verip vermediğini
anlatırken, cennet mekanı neden farklı geliyor...
<> Evet, özür :)
İki soru da sana ait ona
göre. ;=) Bu bir şaka, sakın küsmeye kalkma...
<> Hayatta küsmem :).
Çok iyi... Şimdi nereden
başlayalım? Ya da nereden alıp devam ettirelim?
<> Hanif olarak can verip vermediği
hakkında.
Resulullah'ın Hanif
olarak can verip vermediğini ya da can vereceğini bilmiyoruz. Ayet şöyle
diyor: "Umulur ki sana Rabbin Mahmudiye makamını verir."
UMULUR Kİ...
diyor
GARANTİSİ YOK yani...
Aslında Aşerei Mübaşere
de yalan bir Hadis oyunudur. Resulullah'ın garantisi yokken ON KİŞİ NASIL CENNETLE
MÜJDELENDİ?
Cennetle müjdeleyenler zaten
Hristiyan alemindeki PAPAZLAR değil
mi? Bizdeki Muhaddis Papazlar da Cennet ile müjdeliyorlar.
Haşhaşinlerin tamamı
yani İslami Kamikazeciler ya da intihar komandoları...
<> cennet emlakçıları
<> ruhbanlar
<> Resulullah müslüman olarak mı can
veriyor?
Müslüman olarak CAN VERECEĞİ ayet ile
bildirilmiştir. Hanifliği ise bilinmemektedir. Ama şu ipuçlarını
değerlendirebilirsiniz.
Üç sınıf olunacak:
Cehennemlikler, Cennetlikler
ve Cennet üstündekiler olmak üzere... (Vakıa suresi)
Cennetliklerin yeri
Firdevs'ten başlıyor Aden'e kadar gidiyor. O zirvedeki bölgenin adı
ADEN'dir. Aden'in (ADN) zirvesindeki en üst bölgeye de
"Makamı Mahmud" deniyor.
Makamı Mahmud Cennetin
en üst zirvesidir. Buraya SİDRE
deniyor ki, aynı zamanda Cibril'in makamıdır. Yani
"Sidretül Münteha" denen varılacak Cennet orasıdır.
"Muhammed ül Emin"
ile "Cibril ül Emin" "KARDEŞ"tirler
ve BİR SEVİYEDE başbaşa
yerleşeceklerdir. Sidre ile Mahmudiye Köşkü AYNI HİZADADIR.
Cennete gidenlerin EN ÜSTÜ kuşkusuz Resulullah...
Ammaaaa onun üstünde bir de NAİM ya da Sabıkun ya da
Mukarrebun denen ÜÇÜNCÜ SINIF başlıyor.
Hz. İbrahim ise onun zirvesinde ve ARŞ
ile komşu. ALLAH'ın
biricik dostu çünkü...
Şimdi bir daha toparlıyorum:
Kur'an'a göre: Resulullah'ın
gideceği Cennet "Sidretül Münteha'daki Mahmudiye köşküdür."
Yine Kur'an'a göre: Bunun
üstünde CENNET ÜSTÜ bir MAKAMI İBRAHİM cenneti var.
Resulullah oraya gitmiyor....
Evet yanlış duymadınız,
Resulullah sadece Cennetin EN ÜSTÜNE
gidiyor. Cennetin üstündeki "ÜÇÜNCÜ
ve EN ÜST" bölgeye gitmiyor.
Allah ona cennetin en üst
makamı olan "Mahmudiye"yi garanti bile etmiyor... "UMULUR Kİ MAHMUDİYE'YE GİDERSİN"
diyor...
Evet yorumlarınızı
bekliyorum... Şaşırdınız değil mi?
<> evet
<L> Cennet 7 kat mı, yoksa
Biz o konuyu daha önce yazdık.
Üç sınıf olacağız.
En altta Cehennemlikler.
Ortada Cennetlikler
Ve onun üstünde de
?????????????????????????????????????????
Bu konuda [L]'ye yardımcı
olabilecek misiniz? Çünkü ben tekrara girmek istemiyorum.
<> hanifler mi?
<> Bunun bir sebebi bize örnek olsun peşin
olarak hiçbirimizin garantisi olmadığını bilelim, olabilir
mi?
[Candaş] doğruyu
bir çırpıda söyledin. Eğer Resulullah ALİM olsaydı ya da HANİF
olsaydı... acaba ne olurdu?
Mahmudiye'nin lafı bile
edilmezdi... İbrahim ve İdris ile aynı yere konurdu. Öyle değil
mi?
Resulullah'ı kuşkusuz
çok seviyorum. Kurban olurum ona... Ama bu ayetleri de okuyunca
Şefaat makinesi olmadığını
Alemlerin onun yüzüsuyu
hürmetine yaratılmadığını...
"Sen olmasaydın, sen olmasaydın, felekleri yaratmazdım"
gibi tamamen yalan hadisleri
Hele hele Allah'ın
"Nuru Muhammedi"den evreni yarattığı...
Hatta Allah'ın
Resulullah'ı yaratmak için kendini vacibülvücud olarak vacid kıldığı...
Aman Allah'ım bunların
tümü sapıklık...
<> Resullullah'tan kasıt ne? Resuller
mi, yoksa Hz. Muhammed (AS) mi?
(Hz. Muhammed sas)
Sadece şu ayet var:
"We ma ersalnake illa Rahmetellil Alemin" Bunun dışında
Resulullah'a yükleme yapılmamıştır.
Diyorum ya onun tırnağına
kurban olurum ama T A P M A M
<> Makamı Mahmudiye'nin daha altta
olduğunu nasıl ve nerden anlıyoruz? Hangi ayetlerden bunu çıkarabiliriz?
Vakıa suresini aç bak,
5. ayet sanırım, "Sabıkunüs Sabıkun" diyor, onların
"Mukarrebun=Allah'ın Arş'ı
ile komşu olduğunu" ve N A İ M cennette olduğunu söylüyor. Önce bunu GÖRMEN gerekir.
Vakıa'yı açıp
bakalım.
<> Vakia 7'den
itibaren başlıkyor üç sınıf olacağımız.
Evet yazalım orada ne
deniyor.
<> 56-Vakıa/4-7: Ey insanlar! Yer sarsıldıkça
sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da
toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
<> 56-Vakıa/8: İyi işler işlediklerini
belirtmek için, amel defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!
Evet sağcılar BİRİNCİ sınıf.
Devam edelim.
<> 56-Vakıa/9: Kötülük işlediklerini belirtmek
üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!
Cehennemlikler ise ikinci sınıf.
Gelelim ÜÇÜNCÜ SINIFA: (10. ayet)
<> 56-Vakıa/10-11: İyilik işlemekte
önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır.
Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış
olanlar işte bunlardır.
Resulullah CENNET'İN EN ÜSTÜ'nde (Mahmudiye)
yer alıyor.
Dikkat ediniz, N A İ M Cennet (Nimetler) deniyor... Resulullah'ın
yeri NAİM'de değil,
Mahmudiye'de yani FİRDEVS'de.
<> 56-Vakıa/11: İşte onlardır yaklaştırılanlar.
<> 56-Vakıa/12: Naim cennetlerinde.
<> 56-Vakıa/13: (Onların) çoğu önceki
ümmetlerden
<> 56-Vakıa/14: Birazı da sonrakilerdendir.
<> 56-Vakıa/15: Cevherlerle işlenmiş
tahtlar üzerindedirler
<> 56-Vakıa/16: Onların üzerlerinde karşılıklı
olarak oturup yaslanırlar.
<> 56-Vakıa/17: Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz
gençler dolaşır;
Evet, bu ayetler 26. ayete
kadar gidiyor. Sonra da "CENNETLİKLER"
anlatılıyor.
<> 56-Vakıa/18: Main çeşmesinden doldurulmuş
testiler, ibrikler ve kadehlerle.
<> 56-Vakıa/19: Bu şaraptan ne başları
ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
<> 56-Vakıa/20: (Onlara) beğendikleri meyveler
<> 56-Vakıa/21: Canlarının çektiği kuş
etleri
<> 56-Vakıa/22: İri gözlü huriler
<> 56-Vakıa/23: Saklı inciler gibi.
<> 56-Vakıa/24: Yaptıklarına karşılık
olarak (verilir).
<> 56-Vakıa/25: Orada boş bir söz ve günaha
sokan bir laf işitmezler.
<> 56-Vakıa/26: Söylenen, yalnızca "selam,
selam"dır.
İşte burada ÜÇÜNCÜ SINIF bitiyor. 27. ayette ise İKİNCİ SINIF (Resulullah
da bunun içinde) anlatılıyor.
<> 56-Vakıa/27: Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere!
<> 56-Vakıa/28: Düzgün kiraz ağacı
<> 56-Vakıa/29: Meyveleri salkım salkım
dizili muz ağaçları
<> 56-Vakıa/30: Uzamış gölgeler
<> 56-Vakıa/31: Çağlayarak akan sular
<> 56-Vakıa/32: Sayısız meyveler
içindedirler;
<> 56-Vakıa/33: Tükenmeyen ve yasaklanmayan.
<> 56-Vakıa/34: Ve kabartılmış döşekler
üstündedirler.
<> 56-Vakıa/35: Gerçekten biz hurileri apayrı
biçimde yeni yarattık.
<> 56-Vakıa/36: Onları, bakireler kıldık.
<> 56-Vakıa/37: Eşlerine düşkün ve yaşıt.
<> 56-Vakıa/38: Bütün bunlar sağdakiler
içindir..
Evet, sağdakiler diye başladı
yani bildiğimiz Cennet. Burası ORTA
sınıf... Üstün bir ALTI
yani... Sidre'yi TAVAN tutuyor burası.
Halbuki onun üstünde ise Sidre "TABAN" Arş Tavan oluyor.
Cebrail as. Resulullah'a
Miraç'ında diyor ki: "Ya Resulullah, ben buradan öteye geçemem...
Çünkü tüm mekanlar burada (Sidre'de) biter..." Hatırladınız
mı?
<> Evet
Ve İDRİS'i bulalım. Kur'an'da iki yerde geçiyor. Bulması
kolay olacaktır. O ayetleri buraya yazarsanız mutlu olurum. Birisi,
"İdris'i de an=Yad et=Zikret" idi.
<> 21-Enbiya/85: İsmail, İdris ve Zülkifl
hakkında anlattığımızı da an; onların her
biri sabredenlerdendi.
<> 19-Meryem/56: Kitapta İdris'i de zikret, çünkü
o dosdoğru bir peygamberdi.
<> 19-Meryem/57: Biz onu yüce bir yere yükselttik.
İşte bu "YÜCE BİR YERE YÜKSELTTİK"
onun ölümsüzlüğüdür. Yeri Sabıkun=Üçüncü sınıfın
yeridir. Evrende ALLAH'tan sonraki EN Y
Ü C E yerin adıdır.
<> 19-Meryem/58: İşte bunlar, Allah'ın
kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Adem'in soyundan, Nuh ile
birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in
(Yakub) soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve
seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, çok
merhametli olan Allah'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye
kapanırlardı.
İdris, ayette=Ademin soyundandır. İLİM almıştır. İbrahim ayette Nuh'un
soyundandır=RAHMET almıştır.
Diğerleri de İbrahim'in soyundandır.
Bilirsiniz beni, üç kelimeden
Kur'an'daki üç sözcükten ciltler kadar çıkarım yapabilirim. Yukarıdan
aşağı okurum Kur'an'ı yine çıkarım yapabilirim...
Bilirsiniz beni. Güvenirsiniz bana...
<> evet sonsuza kadar
Bilirsiniz kendi kendimin
reklamını da yaptığımı... ;=))
<> Bu reklamlar biraz bencillik olmuyor mu?
Bence bu adalet oluyor. Çünkü
Edip Yüksel benim için fetva verdi: "Hayatta tanıdığım
en bomboş zırcahil insan Hans'tır" diye... Bütün müridler,
bir ağızdan "Evet en zırcahil Hans'tır. Oradan buradan
Web'den toparlayıp kitap yazıyor ve yutturuyor" diye...
Müridler saz heyeti ya da 19
dininin korosu bir ağızdan beni evrendeki en zırcahil olarak
lanse ettiler. Şaka değil, inanıyorlar benim zırcahil olduğuma
ve sizi cehaletimle kandırdığıma... Sahiden inanıyorlar...
Edip Yüksel, "Fiziği
bilmediğimi" iddia ediyor halen...
<> Boşverelim edipi, edepsiz biri o
<> Bize de mürit demişlerdi, olmadığımızı biz biliyoruz. Cehaletle kandırılacak kişiler değiliz biz!
<> Siz onları ciddiye alıyorsunuz?
Ben onları ciddiye almıyorum
ki??? DİNDEN ÇIKTIKLARINA
üzülüyorum...
İçlerinde canım
kadar sevdiğim biri daha var. O da iki ayeti inkar ve Reşad
Halife'nin ahir zaman peygamberi olduğunu ikrar ediyor. Biriyle chat yaptık
son cümleyi şöyle yazdı. (Bu bir bayan ABD'de yaşıyor):
"La ilahe illallah Reşad
Halifetür Resulullah"
Kanım dondu, bir gün şok
yaşadım ve yeni bir din kurulduğunu ve Kur'an'daki "19
fitnesinin insanları nasıl dininden çıkarttığını"
o zaman çok daha iyi anladım.
Siz geçen Cchat'te Baba-oğul
Yüksellerin ikisinin birden dinden çıktığının tescil
edildiğini Kur'an'dan resmen anlayabildiniz mi?
<> Herşey ortada
<> Sonuç da Kurana aykırı düşen
kayıptadır.
Geçen haftaki ayetteki 19
fitnesinin orada resmen yazdığını gördünüz değil mi?
<> Evet, kimileri için fitne olacaktır.
Müddesir 30'dan sonraki
ayetleri yazabilir misiniz?
<> 74-Müddesir/30: Üzerinde on dokuz (muhafız
melek) vardır.
<> 74-Müddesir/31: Biz cehennemin işlerine
bakmakla, ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını
da inkarcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki,
böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman
edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap
verilenler, hem müminler, şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık
bulunanlar ve kafirler de, "Allah bu misalle ne demek istemiştir
ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta
bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin
ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık
için ancak bir öğüttür.
"Onların sayısını da inkarcılar için
sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki"
diyor ayet.....
İ M T İ H A N ı gördünüz değil mi?
19 katlarına uymadığı
için oğul Yüksel Kur'an'ın iki ayetini (Dolayısıyla tamamını)
inkar etmiş oldu. Bu 19'un onun başına ördüğü çoraptır
işte...
Babası da bu ayeti (19
olan ayeti) REDDEDEREK dinden çıktı.
Çünkü Allah diyor ki:
"İman edenlerin imanını arttırsın; hem
kendilerine kitap verilenler, hem müminler, şüpheye düşmesinler..."
Yani 19 İMAN ARTIRICIdır Ama İNKAR
EDİNCE o kişi imanından olur.
Büyük bir riske girdiler. İmtihan
yerini buldu. Çünkü Hiç bu kadar sahte bir peygamber ÇIKMAMIŞTI 1400 küsur yıldır... Sonunda Reşad
Halife PEYGAMBER oldu. On yıl
önce öldü...
Yerine kim bakıyor
dersiniz? Yani yeni peygamber adayı kim dersiniz?
<> E. Y.
Kitabında ve
sohbetlerinde şöyle diyor: "Bir gece İnkılap kitapevinin
bürosunda çalışıyordum." Epey ballandırıyor ve
sonra baklayı yumurtluyor: "Birden bir ses duydum. Bana dedi ki: "Tevbe suresinin son iki ayeti Hadistir,
uyduruktur. Ben o Kur'an'ı öyle indirmedim."
Bu ses kim olabilir?
???????
<> Gebrail mi?
<> Şeytan, başka kim olabilir
Edip öyle demiyor ama:
"O Cebrail idi..."
diyor.
"O Cebrail idi..."
diyor.
Cebrail gelmiş ve Edip'e
Kur'an'ı DÜZELTMEK için onunla
konuşmaktaydı.
<> Nereden anlamış o olduğunu?
Bilmem, kendisi yazıyor
bunları hem de ayrıca anlatıyor. Mesela Hızır'ın
olmadığını Zigzag'ın sahte olduğunu iddia ediyor.
Üstelik "Kehf suresindeki o kişi Cebrail'dir"
diyor ve öyle yazıyor kitaplarına... (Musa ile birlikte giden Hızır
değil Cebrail imiş.)
Yani inkar ettiği Hızır'ı
göremiyor beyefendi ama, Allah'tan ki CEBRAİL
ile görüşüyor. Cebrail ona "İki ayeti" hemen Kur'an'dan
atmasını ve İNSANLIĞA
bunu tebliğ etmesini emrediyor...
İşte BABİLİK dininin şimdiki
hali bu...
Allah akıl fikir versin
bunlara...
<> Hızır'a melek mi diyor?
Evet. Hızır=Cebrail
imiş. Dolayısıyla ister Hızır ve/veya ister Cebrail
olsun Bir gece sabaha karşı o ruhani kişi gelip Oğul Yüksel
ile görüşüyor ve kendisinin Kur'an'ı indirdiğini ancak tevbe
suresinin iki ayetini insanların oraya eklediğini söylüyor Cebrail...
Hakikaten Allah akıl
fikir versin bu adamlara... 19 fitnesinin tam göbeğine düştüler.
Birisi çıkıp
"Mesih İsa'yım" diyor. Ötekisi Peygamber olduğunu
söylüyor.
Hatta bir ara Yaşar Nuri
hocaya bile "Mehdi" yakıştırması yapıldığı
söylendi. İşin tuhafı şu: Mehdi 1945 yılında ve Şubat
ortasında doğacakmış. (Öyle yazmıştı ya
Öztürk hoca...)
Buna aşırı
güldüm.... Çünkü ben 1945 yılının 14 Şubat'ında doğdum.
Yaşar Nuri hoca benden sadece 6 gün büyük... Gel de gülme...
Ne dersiniz forumdaşlar?
Ben de sahte Mesih ya da Cebrail falan olduğumu söyleyeyim mi? Zamanı
gelmedi mi? Hasan Mezarcı'ya Edip Yüksel'e rakip bir Peygamber olarak
ortaya çıkayım mı?
<> Her 100 yılda bir çıplak uyarıcı
olur, diyordu.
Tamam o zaman ben "Çıplak
uyarıcı" olayım. Çünkü 1945 Şubat'ının ortasında
doğdum. Bir farkımız yok ki Yaşar Nuri'den? Bana ne ben de
Mesihlik Mehdilik isterem, bana ne bana ne, ben de isterim...
<> Aslında bir nevi sizi tasvir etti
istemeden: "İnsanları Kur'an'a dönmek konusunda uyaracak"
demişti.
Elbette [candaş]. İçim
rahat. Bir kere Mehdi üç asır sonra gelecek. Yani 300 yıldan önce kim
"Mehdi'yim" derse inanmayın.
<> Bunları aleyhinize delil olarak
kullanabilirler, şaka da olsa...
Şaka maka...
Yani şu Cebrail neden
bana görünmüyor da Edip Beyefendi'ye görünüyor? Kıskandım tabii.
Neden Hz. İsa ikinci dönüşünde Hasan Mezarcı'nın bedeninde
enkarne oluyor...
Benim Mezarcı'dan neyim
eksik ha neyim eksik??? Tabii ki kıskandım. Bana ne ben de isterim.
Hep onlar günaha giriyor, ben de günah isterim.
<> Ama onun elbisesi ve asası var.
Fethullah Gülen'in Kaftancısını
(Ayni zamanda Adnan Hocanınkini de) tanıyorum. Bana bir kaftan
dikerler şöyle ipek ya da atlas şaliden... Asa'yı da siz hediye
edersiniz.
<> Böyle şeylerin şakası
bile olamaz bence..
;=)) Sen merak etme, 57 yaşından
sonra azacak halim yok. Ben onlar gibi filim (film) adamı değil,
bilim adamıyım.
Evvel Allah bana bir şey
olmaz. Çünkü akıl sahipleri "AKILSIZLIK"
yapmazlar-yapamazlar. İlim sahibi de CAHİLLİK
yapamaz...
<> Walla reklamınıza bile dayanırız ama böyle şakalara hayır!
Ya gördünüz mü? Millet sahte
peygamber oluyor siz benim "MİNİK
bir reklamıma bile dayanamıyorsunuz." Eh işte, Razı
olun bakalım...
Zaten reklam var ya... BİZ'e HARAM derecesinde Y A S A K
Bizler Zigzag'ız. Bizler
reklamsız ve Hızır gibi "İsmi-cismi-kendisi yok olmuş",
"ÖLMEDEN ÖLMÜŞLER" ve
hatta DOĞMADAN ÖLMÜŞLERİZ...
Dileseydik ne reklamlar
yapardık da Reha Muhtar'a Türkiye'yi dar ederdik.
ZigZag'ın tüm SIRRI REKLAMSIZLIK ÜZERİNE ALLAH
RIZASI için kurulmuş ve korunmuş olmaktan ibarettir.
Bakınız şimdi.
Ali İmran 113'ü bir yazar mısınız?
<> 3-Ali İmran/113-114: Kitap ehlinin hepsi bir değildir.
Onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar
vardır; bunlar Allah'a ve ahıret gününe inanır, kötülükten men
eder, iyiliklere koşarlar. İşte onlar iyilerdendir.
Yani Batılı
müslümanın bir kere GİZLİ
ve REKLAMSIZ olduğu,
"Geceye sığındığı" yani kamufle olduğu
apaçık belli değil mi?
<> Evet apaçık ortada
Allah'a inanmak doğal
olarak GÖZYAŞIYLA SECDE yani
müttekilik korkusu oluşturur. Bunu herkes yaşayamaz.
"58: İşte bunlar, Allah'ın
kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Adem'in soyundan, Nuh ile
birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in
(Yakub) soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve
seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, çok
merhametli olan Allah'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye
kapanırlardı."
19/58. ayette de öyle değil
mi?
"Allah'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak
secdeye kapanırlardı."
"Kitap ehlinin hepsi bir değildir. Onlardan geceleri
secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar vardır..."
Bu yüzden İslam
Alimleri=Yahudi peygamberleri kadar ve birdir sanki...
"İbrahim ve İsrail'in (Yakub) soyundan, doğruya
ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız
kimselerdendir. Onlara, çok merhametli olan Allah'ın ayetleri okunduğunda,
ağlayarak secdeye kapanırlardı."
Dikkat ediniz buradaki sayılan
peygamberler YAHUDİ
peygamberidir.
"Kitap ehlinin hepsi bir değildir. Onlardan geceleri
secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar vardır..."
Bunlar da Hanif Müslüman olmuş
Hristiyan kökenli alim adaylarıdır. Farkı var mı?
Bizim reklamımız
zaten Allah tarafından yapılmış.
"113-114: Kitap ehlinin hepsi bir değildir.
Onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar
vardır; bunlar Allah'a ve ahıret gününe inanır, kötülükten men
eder, iyiliklere koşarlar. İşte onlar iyilerdendir."
Hele 115. ayeti yazarsanız,
şaşıracaksınız:
<> 3-Ali İmran/115: Onların yaptıkları
hiçbir hayır, karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir.
İşte bu en büyük
reklamdır.
Ne yaparsak yapalım,
bunlar kendi reyimizle değildir.
Kaç kişiyi
"Müslüman" olmaya vesile kıldık haddi hesabı yok...
Hollanda'da eroin ölümlerine kadar gelmiş kişilere son çare olarak KUR'AN'ı götürdük... Ama bu benim
Kur'an'ımdı...
Esrar tekkesine girmişti.
Üstelik ben de (İçici değilim asla) oraya girmiştim. Orada ne işim
vardı? Şu işim vardı:
"Benim müslüman olmama,
namaz kılmama engelim olan eroinmanlığım var" diyordu
umutsuz Flaman ve kız arkadaşı...
"Hayır" dedim,
"Sizin namaz kılmanıza bir engel yok..." dedim...
Açtım Kur'an'ı ve
gösterdim: " S A R H O Ş K
E N namaza durma" dedim.
"O sakir halin geçince, istediğin kadar namaz kıl" dedim...
Ona öyle dememişler ki:
"İçkinin bir damlası bir göle düşse, o gölün suyu 40 sene
içilmez" demişler. Bunu üstelik Kur'an'da var diye göstermişler
ama "SARHOŞ İKEN NAMAZA
YAKLAŞMAYIN" ayetini saklamışlar. Göstermemişler
din adamlarımız ve karaseslerimiz...
Halbuki Kur'an ŞİFADIR. (Bu da ayettir)
Onların müslüman olmalarına
engel olan kullanıcılık gerçek engel değildi... Onlar
sadece sarhoşken namaza durmadılar. Ramazan'da bırakır gibi
oldular.
İkinci ayeti de
gösterdim onlara: "ARTIK İÇMİYORSUNUZ
DEĞİL Mİ?" diye... Bıraktılar ve hayata
döndüler...
Bunlar reklamım için yazılmadı.
Bunlar şunun için yazıldı:
"115: Onların yaptıkları
hiçbir hayır, karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir."
Biz bunun için o esrar
tekkelerine girdik... Çıkışta bizi de "KEŞ" olarak iftiralamaya, karalamaya kalkıştılar.
Oysa o gençler, o hristiyan uyuşturucu bağımlıları
kalkıp da camiye gelemezlerdi. Ben Camiiyi onların ayağına
götürdüm. İÇKİLİYKEN
NAMAZ KILACAKLARINI gösterdim. Sarhoşken uzak duracaklarını
anlattım.
"115: Onların yaptıkları
hiçbir hayır, karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir."
TAKVA BUDUR işte:
O bir elbisedir. Onu giyen umutsuzlara umut dağıtır... Eroinman
bile ŞİFA'sını
alır... Bırakır.
Ama bırakana kadar:
1. SARHOŞKEN namaza yaklaşmayacak.
Bunu atlatınca
2. "ARTIK İÇMİYORSUNUZ DEĞİL Mİ?" ayeti
uyarınca azaltıp bırakma yoluna gidecektir...
3. Sonra da çoluk çocuğuna
uyuşturucuların kumarın ve Cinciliğin şeytan pisliği
olduğunu söyleyecek.
İşte bunun için üç
ayrı ayet geldi.
Allah, "Domuz eti"
gibi hırsızlık ve adam öldürme gibi dileseydi bir kerede bunlara
"HARAM" derdi... Ama
demedi...
"Sarhoşken namaza
durmayın" dedi.
"Artık içmiyorsunuz
değil mi?" dedi.
"İçmeyin uzak
durun, şeytan pisliğidir" dedi.
Neden acaba????????
Evet neden????
NEDEN????
"115: Onların yaptıkları
hiçbir hayır, karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir."
<> Şeytan pisliği, çünkü içince şeytana
uymak kolay olduğu için mi?
Hayır, bu yine MİSAL. Tıpkı "Bunu
bana şeytan unutturdu" gibi. Yani açıklaması çooooook uzun.
Ve tamamen bilimsel.
(Dikkat ediniz Hans ile konusuyorsunuz.
7 anlamına birden girerse, reklama girmiş gibi olursunuz vallahi.)
<> :)
<> Seve seve dinlerim
Bir diğer sefere Şeytan
pisliğini açabiliriz.
<> Evet lütfen.
Ama size şunu öncelikle
söylemek isterim:
Dünya, METAN, AMONYAK, SU BUHARI ve CARBON OKSİTLERİNDEN
OLUŞMUŞ BİR ATEŞTOP KIVAMINDA İDİ... SAHİPLERİ
İSE C İ N L E R idi.
Cinlerin besini bu metan,
amonyak, karbonlu subuhari idi.
Metan'ı bilirsiniz.
Çöplüklerde ve özellikle gaita gazındaki ana madde. Amonyağı da
bilirsiniz: Hani su küçük abdestimizdeki ana madde. Yani biri büyük abdest, diğeri
küçük abdest.
Ve bu cinlerin yiyeceği...
Cinlerin tuvaletlerde yaşadığını
biliyoruz değil mi? Neden?
Çünkü tuvaletlere ilkel
atmosferimizdeki METAN ve AMONYAĞI, üre asitlerini bırakıyoruz.
Tuvalet adeta bir CİN LOKANTASI...
Evet, espri değil. Neyse
<> Şok şok şok olduk
cinler de (Daha insan yok
ortada) Metan amonyak su buharı ve Carbon bileşiklerini alıyorlar
ve sindiriyorlar. Biliyoruz ki, bu sindirim ATEŞ biçiminde oluşuyor.
Bu arada dünya da giderek soğumaya
başlıyor. Su buharı bulutları çoğalıp yağmur
olunca da göletler oluşuyor. Saniyede binlerce YILDIRIM çakıyor.
Bizim Metan Amonyak Su ve
Karbondioksitten bilin bakalım ne çıkıyor? Adenin, Guanin, Cytosin
ve Timin. 4 çekirdek asidi. Proteinin ana maddesi. Yaşamın ta
kendisi...
İYİ
ama Cinler için bir felaket var: Onların "Pisliği" bizim proteinler oluyor. Bizim pisliğimizi
onlar yiyor.
<> Biz onlardan onlar da bizden yani
Evet, bizim pisligimizi yiyorlar
sonra da A, G, C, T'yi (Nimeti ekmeği yemeği) PİSLİK diye bize iade
ediyorlar...
İşte size ŞEYTAN PİSLİĞİ
diye iki KELİME'nin sırrının
küçük bir açıklaması...
Tuvalette sakın ekmek
yemeyin! Neden? Neden yemek yenmez tuvalette?
<> İsterseniz bir deneyin, bakalım nolcek
Denemem ki :-)
<> Hayır size demedim
<>Niye yenmez?
Şimdi bizim lokantada,
biri gelip de "Şöyle bir bebek ishalini kaşıkla
yerse ne olurduk?" Kalkar o adamı çarpardık. Tuvaletler de onların
"Lokantası" olduğuna göre "Orada ekmek" yersen
onlar da kalkar seni çarpar...
<> Cinlerin şekil almaları nasıl
oluyor peki? Ve çarpmaları? Bilimsel yönü nedir bunun.
Ayrı bir konu metamorf
olmalarını başka bir başlık altında morfolojiyle
birlikte anlatmam gerekecek. Bu saatten sonra onlar ağır konular
gelir...
<> Adem'in ilk karısı cin miydi?
Adem'in ta kendisiydi eşi.
Cin falan böyle bir şey yok. Cennetteki tek CİN=ŞEYTAN
bildiğimiz şeytandı.
<> Bir kitapta "Lilith" adında
bir cindi diye okumuştum.
Bu tumturaklı yalanları
kim UYDURUYOR? Yine Edip mi? Yoksa
Öztürk Hoca mı?
<> Nurcu biriydi yazarı şimdi aklımda
değil
Lilith bir Grek efsanesidir. İslam
öncesi (Musa'dan bile önce) vardı. Tevrat'tan önce yani...
Öyleyse Adem'i ilk bildiren RESMİ kitap Tevrat olduğuna göre
Lilith ile Adem bir araya gelemezler zaten. Biri Allah'ın kitabı diğeri
de Satyr'lerin kitabı. İkisi de birbirini tanımaz ve reddeder. O
halde Lilith'i yazan tam uçmuş.
Lilith bir gorgondur. Lilith
bir dişi sentor annenin kızıdır. Yani bunun Tevrat ve Adem
konusu içinde olması mümkün değildir.
<> Sentor nedir?
Sentauros. Yarı at yarı
insan. Bilirsiniz dört ayaklı bir at bedeni önünde bir insan yamanmış.
<> Bunlar gerçek mi? Böyle bir canlı
var mı?
Bunların maddi olarak
olması için "Kromozom sayıları"nın sentezleniyor
olabilmesi gerekiyor. Yani üreyen canlılar için böyle bir şey mümkün
değil...
Ama cin şudur: Alın
insanlardan bir kısmını, ışık hızıyla
iteleyin, Madde iken enerji olacaklar. Enerji insanlara Cin deniyor.
Bir de bunun tersi tabii: YAVAŞLATILMIŞ ENERJİ CİNLERİNE
DE İNSAN deniyor.
Aramızda pek fark yok.
Birbirimizin pisliğini yemekten başka bir de hızlarımız
farklı.
Cin ve insan aslında bir
tek varlığın "İKİ
AYRI HIZDAKİ" görüntüsüdür. Relativistik olanına CİN (Enerji) diğer yoğun
(Madde) olanına da İNSAN
deniyor.
Yani ikimiz de aynı malız:
E(Cin)=M(İnsan)x c kare"den ibaret.
Yani E=M gibi düşünürsen
Cin ve insanın mayası aynı...
<> Cinler hızlarını
azaltabilirler mi?
IŞIK
(Enerji) tastamam C=300bin km/s hızla gider.
Işık ne Y A
V A Ş L A R ne de H I
Z L A N I R .
Sorunuzun yanıtı
bu...
Yani asla Cinler ya da ışık
yavaşlamaz ve hızlanmaz.
(Hızır ve Musa yine
kaynadı. [Z] dostuma çok ayıp oldu vallahi)
<> Peki bir insan bir cine dokunabilir mi?
Kısa bir yanıt:
İnsan (madde=Proton)
yavaş gider ve yoğundur, bir bedendir.
Cin (Enerji=Elektron bulutu)
hızlı hareket eder ve protonun bedenin çevresinde bir N E
F S kabuğu oluşturur.
Serbest bir elektron gibi bir
cin varmış. Bir gün dünya güzeli bir P [proton] kızı görmüş
ona aşık olmuş. Ama p (proton) çok çooook yavaşmış.
Elektron da hızını asla düşüremezmiş.
Elektron bir çözüm bulmuş...
Sevgilisinin çevresinde bir çember çizerek ve ışıkhızıyla
hareket ederek sevgilisinden ayrılmamayı becermiş. Cinlerin
insanların bazılarını etkilemeleri işte bu yolla
oluyor.
Yani bir cin ve insan asla
evlenmez. Birbirlerine maddi alemde dokunamazlar bile. Fakat Cin ışıkhızıyla
o insanın çevresinde yörüngeye oturunca sadece o uğramış kişi
o cinni görür. (Hatta evlenenleri bile var sanal alemde...)
<> Çok kısa bir soru: Fransa Zigzag'lıları
kimlerdir, kimleri tanıyorsunuz??
Bir yoklama çekeyim ve
fransada olanlar bana bildirsinler. Bunun için haber grubunun resimlerim olan
ilk sayfasına örtülü mesaj yazarsam seninle temas edebilecek varsa buluşabilirsiniz.
<> Çok sevinirim.
O sayfa zaten billboard,
resimler de "Tanınmam" için. Yani gelip beni bulmaları
için, başkalarıyla karıştırmasınlar diye... Yoksa
neden resim asayım? Orası aile albümü mü? Yoksa ben bir reklam çılgını
mıyım?
<> Hızır konusuna geçmeyi öneriyorum.
İnsanlar (Ben dahil) yarın
İŞE gideceğiz. Yarın dediğim de 5 saat sonra.
<> Hans Eiberg de siz mi oluyorsunuz?
;=)) Ha-vet. (Resim benim değil.)
İyi geceler.
<> i.g
<> Hayırlı geceler
TaHa/114