Chat n� 011b -
Tarih: 21 ekim 2001
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı g�ndem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini g�z�n�nde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her t�rl� sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
SiegSaga'nın bizlerden
sakladığı bir �ok isim var. Ben sadece 7SCE, 9SCE ve 10SCE'yi
biliyorum.
1SCE halen bizim i�in me�hul.
Bir de bir rivayet var ki 1SCE doğrudan Z�lkarneyn'in kendisidir. Bunu Dr.
Siegfried Saga s�yledi. Ama "Kur'an'da zikredilen isimler �zerinde ŞAKA bile olmaz" diyerek
uyardık. Olumlu-olumsuz hi�birşey s�ylemedi Sieg Saga bunun
�zerine... Yani o me�hulde kaldı.
Kafa patlattık acaba
Vanessi Z�lkarneyn mi diye? (Z�lkarneyn'in aracının adı da
vanessi ��nk�)
10SCE (1N=Vanen) ama Vanessi
serisi Tarıkların Vanen tarıklardan bir farkı var:
Vanessi'ler karadelik tekilliğini kullanarak ge�mişe "Oldukları
gibi" giderler.
Yani yaş�a k���l�p bebek
olarak doğmaksızın, kendileri, ara�ları yanlarında ne
varsa (Hamburger, ket�ap, �zel notları, dev bir fabrika vb.) olduğu
gibi ge�mişe gidebilirler.
Buna Veloction yoluyla nakil
deniyor.
Ge�mişte yapılmış
bir �ok belge de zaten bu nakille ger�ekleşmiştir. Bir �rnek: Hint
Wimana resimleri... Walhalla'nın adı, Walkirie'nin adı, bir �ok
efsanenin adı "Gelecekten ge�mişe" veloction belgelerden
ibarettir.
[] Veloction ne demek?
Veloction'un tam bir kelime
anlamı yok ama ş�yle d�ş�nebirsiniz: "Gelecekten ge�mişe
bırakılmış arkeolojik bulguların teleportasyonu".
Bunu yapmak i�in d�nen ve
halka tekilliği olan, �stelik g�venli bir d�nme hızı olan
karadelik bulmak gerekir. Bunu Z�lkarneyn'nin bulduğu (1SCE) bir ger�ek
gibi... ��nk� Z�lkarneyn �� yolculuğunda da "Geleceğin
teknolojilerini" kullanmıştır. Batı, Doğu ve ORTA yolculuklarında �� imalat
yapmıştır.
Bunlardan "Orta"
olan sedd mimarisinde Stephen Hawking'in bulgusu olan "Minikaranokta"
teknolojisi yaratmıştır. Demir k�tlelerini hidrojen atomundan
k���k bir minikaranoktacık yapmıştır. Y�ce-C�ce
(Yec�c-Mec�c) bu sayede bir zaman b�k�l�m� altında izd�ş�ml� bir
radyan d�nyada yaşayagelmektedirler.
Minikaranoktacık
sayesinde �nce bu Gog/Mog'lar ge�ici olarak diskalifiye edilmiş
(Uzay-Zaman �ekmecelerinden birindeki paralel cosmos'da yaşamaktadırlar).
Aynı karanokta kaldığından,
bu kez Ashabı Kehf'in MAĞARASI
(yani karadelik tekillik hunisi) i�in de etkisini s�rd�rm�şt�r.
Aynı karanoktacık
enerjisi "Tabut�ssekine" ile LİNK
kurmuştur. Denizin ayrılmasında rol almıştır.
Aynı karanoktacık
patlayıp akdelik bi�iminde a�ılınca (��nk� bir karanokta ne
kadar k���kse, o kadar �abuk Hawking buharlaşmasına uğrayarak
patlayıp a�ılır)
Her minikaranokta yarattığınızda
karşılığında otomatikman bir "aknokta oluşur".
Bu aknokta da tam tersine �ekimci dalgaları emerek yok eder ve sığası=kapasitesi
dolunca da elektrik y�k�n� yok ederek a�ılır. Bu bir t�r mini-minnacık
Big-Bang gibidir.
İşte bu sayede,
s�zkonusu karadelik akdelik genleşmesi yapınca Hz. İsa g�ğe
alındı. (Uzay-zaman k�resi dışına �ap doğrultusunda
�ıktı.)
Mini karanokta da ileride
patlayıp i�eriğini boşaltınca Yec�c-Mec�c istilası başlayacak.
��nk� d�nyamız ile izd�ş�m d�nyamız birleşecektir.
Hatırlarsanız,
uykuda ya da bir deneyde "Elektrik ve magnetik alanlarımızın,
birbirine dik olarak ayrıldığını, uyanınca da
birleştiğini" s�ylemiştim.
B�ylece elektrik alanda bizim
d�nyamız, magnetik DİK
alanda ise "Yec�c-Mec�c d�nyası" AYRIK DURMAKTADIRLAR.
Bunu beceren minikaranoktacık,
yani Z�lkarneyn'in yapay karadelik imalatıdır.
Bu sentetik karanoktacık
Hawking Buharlaşması'yla i�ini boşalttığında Kiriş=Sedd
olarak d�nyamıza dik dipolarizasyon oluşturan Yec�c-Mec�c d�nyaları
da birleşmiş olur. O zaman Yec�c-Mec�c hep tepeden (osilasyonun tepe
noktası) d�nyaya yayılırlar ve/veya biz onların d�nyasına
yayılmış oluruz ve/veya kiriş ile yaypar�ası birleşip
aynı şey olur.
Bu olay olmazsa Hz. İsa'nın
Aknoktacık kanalıyla d�nmesi imkansızlaşır. Yani iki
olay birbirine takma ge�medir. Dolayısıyla Yec�c-Mec�c'�n yokedilmesi
de "Hz. İsa'nın" g�revidir.
Hz. İsa'nın g�ğe
gidip gelişi iki g�nd�r. Bir KOZMİK
g�n=BİN YILDIR.
Bir g�n gidiş=MS 1000. yıl.
(İlk millennium)
D�n�ş de bin yıl=İkinci
millenium yani MS 2000 yılı. Pratik olarak gitti-d�nd� MS 2000 yılıdır.
Ancak "Yukarıda ne
kadar kaldı?" Mesela 7,4 saat kaldıysa eder 309 yıl yani
yaklaşık 8 saat kaldıysa bu 333 yıl eder demek istiyorum...
NEXT=Gelecek
zaman, komşu zaman. (Genelde arada �� asır vardır. Bermuda'da
kaybolanlar da �� asır sonrası ağırlanırlar. ��nk�
zamanda ileriye gezmenlik=Z.i.g yapmışlardır.)
N'yi dışarlarsan
EXTRA kalıyor. G�revimiz Extra
bilim dallarını da �ğretmek. 65 bilim dalına tamamlamak.
Cebir'e eksi-artı sayı
skalasından başka eklenen soyut (kompleks sayılar) skalası
ile bir ARTI oluşturuldu.
Bu + bi�imindeki grafiğe
bir de yukarıdan "G�z�n" ile artının "Sıfır
noktası" arasında bir DİKME
(z koordinatı) ekleyerek ��L�
bir cebir skalası ve/veya bir xyz (en boy y�kseklik ve/veya eksen, absis
ve ordinat ekleyerek), zamanı da dahil ederek bir ALGEBRA �tesi ALCHİFREE
yani Al-Şifre bilimi yapabilirsin. B�ylece 6. dereceden 11. dereceye kadar
denklemler kurarak, PARAMETRELERİ
k�lliyen silebilirsin.
İşte bu EXTRA bilim dallarından biri...
Herşey i�in.
Cebir'i bir sayılar
k�mesi olmaktan kurtarıp (Kur'an'da adı Rakim) onu işlevlendirebilirsin,
yani geometrisini kurarak (Kur'an'da adı KEHF=Topoloji) istediğin konuda istediğin bulguyu yaparsın.
Bunların yeni adları
var: Meta-Matik (metafizik gibi), MateMatriss, GeoMatrix. Bunları kullanarak
Holografikler elde edebilirsin:
1. Halu-Grafi (Halusinasyon
hologramı),
2. Halau(Halo)grafikler,
3. Hole-grafikler
(Black-white-Worm) HOLE-grafikleri,
4. Holly-grafikler
(Meleklerin bi�imlerine kadar uzanan inanılmaz bir hologram dizisi),
5. Whole-grafikler. İngilizce
Whole "K�lli Şey'in" demektir. Allah K�lli şey'in'i (her
bir noktasal koordinatı) bir araya getirdi. Whole-gram bu anlamda. Her bir
nokta da ise
a. Ya �ifttir:
aa. Antisi
ile birlikte antinom'dur. Yani eşleniktir.
ab. Ya da
�zdeştir. İki nokta Binom'dur.
b. Ya tektir MONOM'dur: Yani Mono-Nome'dur = MoNom. Bunlar yaratıklardır.
Bir de Allah ruhundan �FLER ya. "Ol der, o şey
oluverir". O şey bize eklenmez, ya da Allah'tan eksilmez. Buna da NONOM=None Nome, Non-nom deniyor.
Allah'ın dilemesi bir katalizant. Allah eksilmiyor, katalizant ol/�f yine
yaratıcıya d�n�yor. Allah'ın bu durumuna da son olarak:
6. WHOO-LOG-RAM deniyor. A�alım: Who = İngilizce Kim demek.
Whoo bi�iminde olduğunda ise he, she, it olmayan YARATICI demektir. Whoo=HUU
okunur, sanki Hu=H�ve gibi. Log=Bilgisayar Log-in'i gibi ise de aslında
Analogy=Benzeşmek.
Yani Allah'ın bizi kendi
suretinde yaratması. Allah'ın bizi kendisine benzetmesine ve Ahseni
Takvim=En g�zel bi�imde/kıvamda yaratmasına rağmen, Allah bize
hi� benzemez, dolayısıyla biz de Allah'a benzemeyiz. Bu ANA+LOG'un paradogmatik olarak ANA'dan yoksun olmasıdır.
Yani geriye salt LOG kalır.
RAM da sanki
bilgisayar deyimi gibi duruyor ama Rastgele=Random bellek değil bu. Allah
rastgele yaratmaz. Rastlantı, random Access yoktur. Bu y�zden Log ve Ram'ı,
Kerem, İkram, Keramet vb., en doğrusu da İKRAM gibi d�ş�n�n, H�vel İkram gibi. WhoologRam
budur.
Allah'ın bizi KENDİ suretinde ama
"Muhalefet�n Lil Havadis" yani bize benzememek kaydıyla yarattığını
d�ş�n�n�z.
Vacib�lv�cud=O kendinden vardı.
Kıyam bi
nefsihi=Kendinden Kaim, kayyum idi.
Dolayısıyla hep sıfatlara
girmek zorunda kalıyoruz. Allah'ın sıfatlarını şimdi
daha iyi anlıyor muyuz?
[] Evet
Bu okullarda din derslerinde
sayılan sıfatı subutiyye, zatiyye �tesinde bir şey. Allah
hep ş�yle sorar: "Ma Edrake?" İdrak ediyor musunuz?
[] İnfitar/17-18: Ve m� edr�ke m� yevmud d�n - Summe m�
edr�ke m� yevmud d�n
Evet bazen iki kere de sorar.
Bazen �� d�rt kere yerine YEMİN
ederek sorar. Vakıa 76'da ne diyor: "Andolsun yıldızların
yerine (Karadeliklere). Bilseniz bu ne B�Y�K
bir yemindir" demiyor mu?
[] Evet
[] Vakıa/75-76: Fe l� uksimu bi mev�kiin nuc�m - Ve
innehu le kasemun lev ta�lem�ne az�m
CHAOS (Haos
okunur) Sonra da Cosmos (K�nnes). Chaos ve Kozmos/Hunnes ve K�nnes.
Arada da Compansating
channel, Compance Canale, yani OSMOS
var.
Ve gelelim bu �� skalalı
bilim meta-matik ve geomatrix bilimlerinden HOLOGRAM (hayal, h�lya, halusinasyon) elde etmeye.
D�ş�nce fotoğraf�ılığı...
D�ş�ncenizin resmini �eken Cerenkov ışımalarını
kaydeden fotoğraf�ılık ile Kirlian y�ksek alan fotoğraf�ılığı.
Buradan
"Psikolojik" resimler �ekebiliyorsunuz. İster D�Ş ve Hayallerden isterseniz
parmak ucundan. Orada �ekilenler HOLOPLAZMA
bilimidir.
Holografik kıvam
(h�lya'nın takvimi) İDEOGRAM=D�ş�nce
formlarının resmedilmesi, İdeoplazma. Bunların kıvamlandırılarak
somutlaştırılması biyoplazma fiziği ve alşimist
(simyevi) parabiolojisi...
İşte şu ana
kadar saydığım �ok kısa �zetlediğim bu bilim dalları
R.E.Zone'A gereği verilecektir.
Oysa bunları 2050 yıllarında ZigZag insanlığa sunacaktı.
Yani şu ana kadar NEXT'ten sonra EXTRA'yı anlattım. Bunlar bilimin EXTRALARI'dır ve Para ile Meta yerine ge�er. (Parapsikoloji,
Metafizik gibi.) Yani bu iki �nek yerine EXTRANS
dersiniz. Extra+Trans demek.
Trans=�tesi demek. Yani
Ultra, Hyper, Super, İnfra vb. yerine ge�en bir terim.
Trans-Science=BİLİM �TESİ BİLİM
demektir. Şimdiye dek bulduğunuz bilimlere EKLENECEK olanlar.
Next+Extra+Trans+ScienCENterminal.
ScienCENTER=Bilim
merkezi.
Terminal=Bilimin u� noktası,
dayandığı son yer, ya da �teki adıyla WALHALLA. Hani Allah'ın adının anıldığı
EVLER (Koloni) bi�imindeki adıyla
ALLAHLAW...
D�nyayı da d�z sanıyorduk.
Ama b�y�k �l�ekte minicik bir k�re olduğunu anladık. Evrenin d�z olması
i�in şu koşullar vardır:
1. �klidyen olması
gerekir (ki değil);
2. Hi� madde olmasaydı,
yani evren eğrilmeseydi �ekim etkisiyle kendi distorsiyonunu bozmasaydı,
DE SİTTER (Wilhelm, hollandalı)
tanımına uyardı.
Yani SALT enerjiden oluşmuş ve MADDE olmamış bir evren bile tam d�z değildir, ��nk�
enerjinin de bir k�tlesi vardır. Yani enerji �ok seyrek bir maddedir. Ya
da tersine madde �oooook yoğun bir enerjidir (E=mc� budur). E=E
durumundaki bir evren bile �klid olamaz.
Yalnız yeniden yaratılışta
�� tip evren �ıkacak ortaya:
1. �klid evren (Kur'an'da Arş'ın
altında ARŞ direkleri arasındaki
"Sabıkun" denen bir Cennet-�st� Cennet;
2. Levitik (Antigravitik ya
da negatif eğriliği olan eksi-Riemann, eksi-lobat�evski bir evren
t�r� ki, bu da bildiğimiz CENNET.
Burada ırmaklar ters akar, ağa�lar ters durur, insanlar u�abilir;
3. Bildiğimiz Karadelik
evreni, ya da �IPLAK TEKİLLİK
evreni. Yani �ekimin g�neşten bile beter olduğu CEHENNEM.
Bunlar Vakıa suresinin
başlarında "sizleri ��
EZVACE (sınıf, takım, t�r, model) olarak yaratacağız"
diyor.
�ste �klidi koyuyor (��nk� Arş
d�zd�r ve bu da en �stte ona paraleldir).
Bunun altındaki ise
negatif eğrilikli Cennet.
Onun altındaki de
karadelik u�urumu bir cehennem. (Ğayya kuyusu, hutame, veyl vadisi vb.)
Bunun altında yani
tekilliğin bittiği yerde ise SEKAR
diye bir TEK BOYUTLULUK var. Orası
Alimlerin cezalandırılacağı bir yer.
Nedensellik ilkesi şudur:
Zamanın bizde hep �ne akması. Cennet ve Cehennemde ise, bir ileri-bir
geri osilasyon yapması (cennette bekaretin yenilenmesi, yaşlığın
giderilmesi, cehennemde derilerin bir yanması bir yenilenmesi... yani
filmin bir ileri bir geri oynatılması) ile oluşturulan bir
ebediyet. �yle bir ebediyet ki, bir saniye i�inde bir ileri-bir geri takılıp
kalıyorsunuz.
Bu durumda determinizm ve
nedensellik a�ısından �zel bir ��z�m gerektiriyor.
Sabıkun denen Cennet
�st� Cennet ise bir hapishane değil. Yani bir alt cennette paradoks vardır.
Şu kaplumbağa paradoksunu anımsadınz mı? Hani bir cm
i�inde koşucu kaplumbağayı ebediyen yakalayamıyor.
Bir saniye, ya da bir cm
kesirlenerek b�l�n�rse, bu Cennet-Cehennemdeki a�mazımıza eşittir.
Sabıkun'da ise oraya
gideceklere bahşedilen nimet şu: Allah gibi "Ebedi, sonsuza dek
�l�ms�z" olacaksınız. Yani bir saniye i�inde git-gel yok.
ALLAH gibi
diyorum ama, Allah gibi �ncesiz değiliz ki? O El Evvel �ncesiz değil
mi? Biz ise bir ara yaratıldık. Eğer Sabıkun'a giden
Mukarrebunlar olursa onlar Allah ile birlikte ebediyen ve NEDENSELLİKLİ olarak orada kalacaklardır.
Yunus Emre
"Cennet"i istememiştir, Sabıkun'u istemiştir
"Bana seni gerek seni" diyerek.
Cennet ve Sabıkun'dakiler
birbirlerini g�remeyecekler. ��nk� �klid ile negatif Gauss uzayları
birbiriyle MUHATAP olmazlar.
ALLAH'ın
Arş'ı bir D�Z KAPAK altında
d�rt direk gibi basit bir MASA gibi
d�ş�n�l�rse, Sabıkun ger�ek anlamda bir �KLİD uzayıdır.
�klid uzayında farklı
olarak şu postulat vardır: Bir doğruya verilen bir noktadan bir TEK paralel �izilebilir. Ama Cennet ve
Cehennem uzaylarında b�yle değildir: Ya Riemann gibi hi�bir paralel �izilemez,
ya da Lobat�evski gibi sonsuz tane paralel �izilebilir.
Aslında bunları bu
iki uzay ile a�ıklamak yetersiz. ��nk�:
1. �nce Galileo sonsuz
setlerini araştırmalıyız;
2. Daha sonra Cantor sonsuz
�tesi matematiğini (Elif=Aleph noktalarını buldu);
3. David Hilbert'i;
4. Hilbert uzayının
70inci Exponansiyel (�stel artışı) ile ilgili bilgiler
eklemelisiniz;
5. Bunu Feinberg uzayında
ve Willem De Sitter uzayında uygulamasını g�rmelisiniz;
6. Feinberg uzayı
Wheeler'in �nl� Super Space'idir=Sonsuz ihtimalin yer aldığı �st
uzaylar. Bunların tam k�mesidir. Yani AŞAĞI
misal alemi diye bildirilen, ya da Geon Geometrodinamik uzay diye bildirilen
b�lge...
7. Bunun �st�nde Hyper Space
var. Bu şu demektir: sonsuz y�zl� bir zarı sonsuz kez atıyorsunuz.
Yani Elif noktalarını buluyorsunuz.
Hyper Space'i bize bulan ve
kanıtlayan Sarfatti'dir. Bu sonsuz y�zeyli sonsuz tane zardan sonsuz kez
atarsanız (Bir kez değil, sonsuz kez. Bir kez olan HyperSpace).
Bu kez şu form�l�
beceriyorsunuz: Elif kez Elif noktası+1=ALLAH determinizmi. Yani Allah sonsuz kez sonsuz kez sonsuz+1'dir...
Karadelikte zamanın
akmasını engelleyen mekanizmalar var:
1. Tekillik denen karadelik
kuyusu uzay+zaman ayrılmazlarını birlikte YUTAR VE TERSİNE �EVİRİR. YANİ UZAY 90 A�I DERECESİ
DİKLEŞİNCE VE �ap İ�İNE
GE�İNCE, BİZİM BİLDİĞİMİZ
"y�zeyden" kopar ve başka bir y�zeye (evrene, elsewhere'e) ait
olur.
Tekillikteki noktada uzay
boyutlarının ��� de BİR
TEK boyut olurlar.
Ama zaman yine kendibaşınadır.
Ş�yle ki: tekilliğe geldiğinizde zaman boyutu reel olur (Aslında
k�k i�inde eksi bir ile yazılan bir sanal sayı olan zaman bu kez
reel/somut olur), b�ylece uzay sanal fakat zaman reel olur, yani yer değiştirirler...
Tekilliğin g�revi bir
cetveli kolsaatine ve kolsaatini de cetvele �evirmektir.
2. Karadelikte neden zaman
durur? ��nk� karadeliğe tutsak olan kişi oraya "Işık hızıyla"
d�şmeye başlar. Bu ışık hızıyla gitmek
demektir. Işık, �ekim dalgaları ve oraya d�şen bir tutsak
aynı hızda seyrederler. Zamanın akma hızı=Işıkhızıdır.
Yani bir saatin tiktaklarının
�alışması i�in ışıktan yavaş olmamız
gerekmektedir. Ama ışık hızıyla karadeliğe d�şerseniz
tik-tak olmaz zaman TİK diye
duruverir. Zaman esir alınmıştır artık. Zaman kendi
sonuna gelmiş kendini �l�rm�şt�r.
Artık karadelikten ka�ıp
d�nmesi bize geri gelip evrenin "İki boyutlu" y�zeyine geri
d�nmesi imkansızdır. ��nk� o ZAMAN
boyutu �oktan "UZAY"
boyutu olmuştur ve arkadaki bir başka evrende a�ılacaktır.
Kur'an'da buna ilişkin
sayısız misaller var.
Evreni bir kutu gibi d�ş�n�rsen
(ya da bir kazak gibi) karadeliğe yakalanan bir kutu bastırıp
iki boyutlu olur, ya da kazağın i�inden siz �ıkınca derinliği
kalmaz iki boyutlu olur. Bununla da kalmaz, kazak tekillik denen dik, iğne'den
i�eriye �ekilir. Yani kazak s�k�lm�şt�r ve artık bir �ile ipliği
gibidir. İşte bu tekboyutluluk=Singularitedir.
Kur'an'da uzamak "sa�larından
ve topuklarından yakalanmak" anlamındadır. Sa�ınız
ile topuğunuz arası y�zlerce kilometre uzamıştır. En
sonunda DEVE iğne deliğinden
ge�en ve arkadaki AKDELİKTEN
"�tedeki evrene", en genel bi�imiyle biz Ahıret diyelim, orada
yeniden iplik olarak �ıkar. O iplik yeniden bir kazak olur ve kalır.
Evreni bir hamur topu gibi d�ş�n�rseniz
bu �� boyutlu topu yufka olarak a�arsanız iki boyutlu oluverir. (Bunun
anlamı yufka derinliksiz kalınlıksızdır ama bir alanı=y�zeyi
vardır. Dolayısıyla iki boyutludur.)
Orası mahşerdir işte.
İnsanlar iki boyutlu bir y�zeyde bir tepsi platformda bir stadyum sıklığında
tıkış tepiş olurlar.
Orada �� BOYUTLU olmak i�in maalesef �nce "HESAP" g�r�lmesi gerekiyor. Ondan sonra �� boyutlu Cehennem
ile Cennet'e dağıtım yapılıyor.
"Ben" diyor Allah'ımız,
"Kullarımı beni bilmeleri i�in yarattım".
Bilmek bilimle olacaktır.
Bizim g�revimiz, akademisyene karadelik �rneğin Schwarzschild kritik yarı�apını
akdelik antigravitinolarını falan form�lle yazmak. Fizik okumayana
ise Kur'an MİSALLERİNDEN
kolay olanı anlatmak.
Yani bu şekilde BİLİMSEL İMAN oluşur.
Bir ilahiyat�ı size bu
coşkuyu veremez, sıkılırsınız, bildiklerinizin
rutin tekrarıdır.
Ama boyutlar fiziğini
yufka, hamur, kazak, �ile, iplik, iğne, deve gibi KUR'AN misallerinden verdiğim zaman, o BİLİM DALININ
�z�, yani "Allah'ı bilme ve buna iman itikad etme, akıl yoluyla
inan�" gibi Allah armağanları y�reğimize dolar da dolar...
Tersine bir yolculuk yapalım.
�ok ince bir iğnenin hani en ucuna gidelim. Orada 500 milyar atom vardır.
Yani iğnenin en ucundaki noktada bu kadar galaksi vardır. Bizim de
boyutlarımız k���lecektir. B�ylece bir atomdan bir atoma gitmek bizim
on milyarlarca yılımızı alacaktır.
Dışarıda G�KTE ne g�r�yorsan� A Y
N I S I� tıpatıp
"i�imizde de var". Yani iğnenin ucundaki evren ile ikiy�z milyar
galaksi aynı şey.
David Hilbert şunu
buldu: Planck'ın maddeleşme aralığı (kuantlaşma
deliği) olan bir aralıktan k���k aralıklarda (h sabitesi altında)
KUANTLAŞMA yani maddeleşme
yoktur. Kuant dediğimiz şey ise bir binayı yapmak i�in gereken TUĞLALARdan ibarettir.
Tuğlaların rastgele
yığılmasına NİCELİK=QUANT diyoruz ama onun d�zg�n nedensel
bir bi�imde yapılaşmasından ortaya �ıkan esere de
"Kalite=Nitelik" diyoruz.
Demek ki nicelik, niteliği
oluşturmak i�in bir ARA�'tır,
AMA� niteliktir, kalitedir,
kalifiyeliktir.
Bunu anlatmamın nedeni şu:
Hilbert diyor ki:
Kuantlaşmamış
bir evren GLOBAL bir b�t�nd�r. SAF NİTELİK'tir, NİCELİK İ�ERMEZ. (Esir
budur, kuantlaşmamış herşeye esir=ether=K�lli Şey'in
deniyor.)
O halde galaksilere baktığımızda
ya da bir kalemle konmuş noktanın karbon atomlarına girdiğimizde
g�receğimiz şeyin adı aynıdır: makro g�ky�z� ve mikro
g�ky�z�.
Mikro g�ky�z� (Planck
sabitesinden k���k olduğundan �steli hesaplanabiliyor) 70inci exp artışıyla
DIŞARIDAKİ dev evren
olarak şekilleniyor.
Yani ş�yle diyelim: bir
kalemin incecik noktasından girdik, o m�rekkebi oluşturan
makromolek�llerden (pigment, karoten vb.) daha da k���ld�k molek�llere geldik,
daha da k���ld�k ve atomlara oradan mesela protona konduk.
Proton denen şey bize
d�nya b�y�kl�ğ�nde gelecektir. Bu d�nyanın �apının 100 bin
kat uzağında ise bir gezegen yani elektron d�nmektedir. O gezegene
gitmek i�in bir uzay gemisinden ancak bir asır yolculuk ile gidip
d�nerdik.
D�nya (proton) i�inde
k���lelim. Kuarklar denen daha i�i�e k���k katmanlar bulacağız.
Bunları bir arada tutan Gluonlar, onları bir arada tutan Rishonlar,
onları da bir arada tutan Higgs bozonları vasıtasıyla en
k���k kuanta ineceğiz. Orası Planck'ın sabitinin olduğu en
mini uzay aralığıdır.
Onun da gerisine k���ld�ğ�m�zde
bir de g�receğiz ki: İ�ine girdiğimiz mavi noktacık i�inden
EVRENİN EN DIŞINA �IKMIŞIZ.
EVRENİN KENDİSİ BİR
NOKTA OLMUŞ.
İ�imizdeki=dışımızdaki
evrendir.
Biz ise makro-mikro arasında
MİDİ bir ge�idiz, bir
referansız. Yani dışında ne varsa, kaleminin ucundaki
noktacıkta da o var. İnsan b�yle bir hapishanede yaşıyor işte....
Bağdadi, Musa'dan da
cahildi, arif idi. Bağdadi ders vermezdi. O Hızır'ın
mabeyiniydi. Bağdadi ama� değil ARA�TI.
Hızır'ın ilk KMA'sı
gibi bir şey. KMA olamazdı
��nk� bilimci değildi. Cantor ilk KMA
gibidir. (O zaman bu isim yoktu, KMA
bilinmiyordu.)
Hızır'ın el
verdiği Şeyh�lislam Bağdadi, el verdiği Şerif�l islam (The
Sheriff �l-Khaniff) ise Cantor'dur.
Şeyh�l islam=Ekim Bey
olarak s�regeldi. Bağdadi sanki ilk Hekim Bey'dir. Cantor da ilk KM.Allein
gibidir.
Daha sonra lakaplar se�ildi. KMA ve Hekim Bey kurumları
kuruldu. Zaman aşımları oldu.
Mesela Bağdadi'nin �l�m�nden
20 k�sur yıl sonra Bağdadi'yi demiryolu inşaat�ısı
olarak g�renler var. Ama aynı miktarda g�renler de "Hayır o Hızır
as. idi" diyorlardı.
Ben ikincisine inanırım.
��nk� dikkat ediniz Bağdadi'nin doğum ve �l�m yılları bu işi
TAMAMLAMIYOR yani bir �elişki
var. Bu y�zden ZigZag ve biz ZipZap artık Bağdadi defterini kapatmak
durumundayız.
Zaman aşımı
bir olay var. Zamanın bir sıkışma-gevşeme (tensoru)
var.
Bilirsin ZilZal=Zaman
zelzelesi.
Dalga mekaniğine g�re
iki dalga eşit ve aynı d�zlemde birbirlerine 180 a�ı derecesi
�arpışırlarsa ne olur? DURAN
DALGA olurlar. (Eylemsizlik �atkısı da denir.) Duran dalga iki
y�ne de ilerlemez.
Zaman enerjisinin b�yle karşı
karşıya gelmeleri DURAN
zaman (fizikteki adı Blok zaman) yani eylemsiz zaman oluşturur. Buna DEHR denir. Herşey "TIP" diye durur. Saniyeler
ilerlemez.
Aslında bu hep b�yle de
biz durduğumuzun farkında değiliz. Mağaralarında 7
saat uyan Ehli kehf blok zamana d�şm�şlerdir. 7 saat 3 asır olmuştur.
Ayette ne diyordu? "Sen
onları �ylece donmuş bir halde g�rseydin, dehşetle d�n�p geri
ka�ardın".
Yani dışarıdan
mağara ağzından bakan biri i�in ayet ş�yle diyor:
"Resmi filmi dondurmak" gibi siz bir blok zamana d�şersiniz. Kuş
havada donar ve d�şmez. Ağa�lar �r�mcek ağı, pamuk, pamuk şekeri
veya her bir şey DONAR ve kalırlar.
Eğer size o donan (blok
evren, blok zaman) i�ine girseydiniz, g�recektiniz ki bir �r�mcek ipini bile
kopartamıyorsunuz. Yekpare DONMUŞ
herşey. Sanki herşey BİR
TEK par�aymış gibi donmuştur. Pamuk helvayı
yiyemiyorsunuz, o evrendeki en sertten de sert.
Bir insana zarar vermek
istiyorsunuz ama veremiyorsunuz. Belki elindeki kağıdı sırrını
�ğreniyor okuyorsunuz ama, onu elinden alıp gidemiyor ve yırtamıyorsunuz.
Elmasın sertliği 10 ise bu pamuk helvanın sertliği 10 �zeri
bin sanki ve Ashabı Kehf i�in akan zaman ile dışarıdaki
ge�en zaman arasında senkronizasyon yoktu. �zzaman kısalmıştı.
Sebe Melikesi Belkıs'ın
tahtını getirelim bakalım. S�leyman'ın yapacağı
bir iş değil ��nk� o blok zamanda olamaz. (Olsaydı
el�i/resulullah olamazdı Hızır as. gibi isimsiz bir KAHRAMAN olurdu.)
S�leyman'a ifrit diyor ki:
"Sen daha ayağa kalkmadan yani buradaki sohbeti bitirmeden alır
getiririm". İfrit'in hızı (cinler de ışıktan
yavaş giderler) en fazla saniyede 300 bin km olsun.
G�neşe gitmesi sekiz
dakika, J�piter'e gitmesi bir yıl, en yakın yıldıza gitmesi
4,3 ışık yılı (roketle y�zlerce asır).
Samanyolunun ucuna gitmesi 27 ışık yılı, Andromeda
falan filan evrenin �mr� tutacaktır.
Ama oradaki bir kul=HIZIR diyor ki: "Sen g�z�n� kırpıp
a�tığında burada hazır olduğunu bulacaksın"
ve aynen de �yle oluyor.
Hani �n�n�zde şu anda
masa boş, monit�r yok. Refleksle g�z�n�m�z� arada bir kırparız
ya, o anda bir bakıyorsunuz monit�r masanın �zerinde var olmuş
ve veya tersi: monitor (Belkıs'ın tahtı) birden yok olmuş.
Bunun sırrı belli:
Blok zaman EBEDİYETTİR. İki
tik tak arası EBEDİDİR.
Bizim şimdilerimiz sı�radığı (impuls yaptığı
i�in) o ebediyetlerin farkında değiliz...
Hele �l�m anımız
kesinlikle 309 yıl falan s�r�yor dersem Allah'tan İTTEKA (korkmanızı) sağlamış olur
muydum?
Zaman donduğunda nefes
almak gerekmez. ��nk� nefes al-ver tik-tak'lara bağlıdır. Tiktak
yoksa nefes almak da gerekmez.
B�yle bir ebediyet işte...
Blok zaman ya da kurşuni
hi�lik. Herşey beklemede. Uzaydasınız. Size evreni tutuşturan
bir kozmik primer (şıhab) gelip vuramaz, ��nk� o da ışık
hızıyla geliyor, siz de ışık hızıyla
gidiyorsunuz. İkiniz de� D U R M U Ş� gibi oluyorsunuz.
Yani uzaydayım diye
oksijensiz kaldım, ya da kozmik ışınlar beni �ld�recek, ya
da acıktım diyemezsiniz. ��nk� tik-tak yoksa yediğiniz son
yemekte orada bekliyor. Yani toksunuz.
Blok uzaya eşlik eden
blok zamana DEHR deniyor. (Ayettir)
Dehr'in sahibi HIZIR'DIR. İki
salise arasındaki ebediyette birden g�r�n�r ve sizin zamanınıza
adapte olur.
Sonra g�z�n�z� kırpmayag�r�n,
bir kaybolur ki akıllara sağlık. "Kapı kapalı, bu
adam nereden geldi nereye gitti. Yarım aklımız da vardı o
da ziyan oldu" diye hayıflanırsınız. Ama o arada
monit�r (Belkıs'ın tahtı) gelmiş oluverir işte...