Chat n° 006 - Tarih: 07 ekim 2001

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan aiberg nickiyle bağlandı

<> merhaba, hoşgeldiniz

 

slm&slm. Günleri tam tespit etmeyince ve Afganistan yüzünden biz bize kaldık. O halde sorular gelsin bakalım. ;=)

 

<> Nöro Lingustik Programing hakkında açıklama yapar mısınız?

 

Bilgisayarlarla (Sibernetik) ilgili olarak mı soruyorsunuz?

 

<> Hayır, İnsanda sinir dili programlaması?

 

Sibernetik zaten o anlamdaydı. Çok karışık bir mekanizma ve cifir ile çözülüyor. Çizim göndermem mümkün değil. Ama tarif etmeye çalışayım.

 

<> evet, bekliyorum

 

Bir nörobiyolojik dil için bir cifir şablonu var:

Allah Arş'ı istiva etmiştir.

Bu şifreye göre, 1-10 arası sayıları bir cetvel ile gösteriyorsunuz.

Allah tek sayıları (Asal sayıları) sever şifresine göre 1, 2, 3, 5, 7'den oluşan asal sayıları ve Tek olduğu için 9 sayısını işaretliyorsunuz. Burası arş katmanıdır.

Gelelim Arş Altına: 11, 13, 17 ve 19 asal olarak ikinci sırada yer alacak.

(Artık, 2 ve 5 asal olamıyor, bunlar bir kereye mahsus asal idi.)

Şimdi o çizdiğimiz cetvel altında, 1 altına 11'i, 3 altına 13'ü, 7 altına 17 ve 9 altına da 19'u yazıyorsunuz.

 

[] http://hanifislam.com/images/resim14.jpg

 

Söylediklerimi anlamayan var mı? Bir çizimi tarif etmeye çalışıyorum.

 

<> Sayıları anladık

 

Yani bir eşel çizdik ve ikinci satıra 11, 13, 17, 19 Asallarını yazdık. İşte bu dört sayıya "Arş'ın 4 direği" başlangıcı deniyor.

İzleyen satırda 23, 29 asal. Onları da direk üzerinde işaretleyelim. Yani 3 ve 9 direklerinde.

İzleyen satırda 31 ve 37 asal, onu da 1 ve 7 direklerinde işaretleyelim.

Sonra gelen satırda ise 41, 43, 47 asal, izleyen de 53 ve 59 asal, ardından 61, 67 asal, sonra 71, 73, 79 asal, ve 83, 89 asal, son olarak da 97 asal.

Şimdi ARŞ yerine YER'i belirleyelim. 101, 103, 107, 109 asal.

Böylece ortada 1, 3, 7 ve 9'a yığılmış bir 4 sütun (direk) çıkıyor. Bunu gözünüzde canlandırabiliyor musunuz?

 

<> Tam olarak değil

 

Bu 4 direk anlatılmazsa nöro-lingua codeksi anlaşılamaz.

Şimdi şöyle düşünelim: Bir kareli kağıda yatay olarak önce onlar hanesinin asal sayılarını yazalıum. Bunlar 11, 13, 17 ve 19'dan oluşan bir DÖRTLÜDÜR. İkinci satıra ise 20'lerin asallarını, üçüncüye otuzların asallarını ve böylece 101, 103, 107 ve 109'a gelebiliyoruz.

Yani asal sayılar DÜŞEY olarak hep dört direk veriyorlar. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Çünkü sorduğunuz soru çizim gerektiriyor. Ama skanner'im yok ki, çizip ekleyeyim.

Bu 4 direk konusunu canlandırabiliyor musunuz.

 

<> Evet

 

Bunlar bellek birimleri olan Adenin, Guanin, Cytosin ve Timin yerine geçecekler. 4 direkteki yataylar Fosfat grupları, düşeyler de DNA'yı canlandırıyor. Sarmalları. Bunları (Parabiology) anlatmadan yanıtı veremem ki?

Çünkü dört direğin ikisi BİORGANİC, ikisi ise Alchemic=Simyevi, Karakter, psi, ideoplazma, hayalleme (Hologramasyon) olarak CANLIYI çiziyor. A, G, C, ve T dört çekirdek asidinin 4 tane de parabiolojik karşıtı var.

İşte bunlar sizin sorunuzun yanıtı oluyor. Ama konuyu derinleştirmek gerekecek. [Soruyu soran] offline galiba.

 

<> Az önce düştü

 

Dr [M] biraz bana yardımcı olabilir misiniz? 4 direk (düşey) ama yatay fosfot grupları hakkında.

 

<> sanırım doktor bilgisayarı açık bırakıp ayrılmış

 

Soruyu soranlar ve uzman yok, bırakalım mı bu konuyu?

 

<> evet hocam

 

Dr. Tıbben doğrulayacaktır diye bekledim. Neyse yeni konuya geçelim. Yeni konu ne olsun?

 

<> "Biz Kur'an'da hiçbir şeyi eksik bırakmadık" ayetiyle ilgili olarak: Şimdi size belki tuhaf gelebilir ama hep merak etmişimdir bu sorunun cevabını: "Ben de bir ŞEY olduğuma göre ben Kur'an'ın neresindesiyim, harfi miyim, ayeti miyim, suresi miyim?"

 

Bu da ayrı bir konu. Doğum tarihin, Anne adın ve Kur'an ile adreslisindir zaten. Mesela Ebi Leheb ismen yazılmıştır. Resuller ve Firavun gibi düşmanlar, Haman Nemrut vb. bunlar zikredilenler. Ama zikredilmeyenler ismen verilmez.

Melekil Mewt = ???

Kimdir? Adı yoktur.

????

 

<> Azrail

 

Evet Azrail adı Kur'an'da hiç yoktur? Ama onun adının Azrail olduğunu hepimiz biliriz.

Hızır'ın adı yoktur? Ama orada olduğunu biliriz.

Cebrail adı var mı? Cebrail diye arayınız Kur'an'da.

????

 

Buldunuz mu?

 

<> Sanırım direkt isim olarak geçmiyor

 

Cebrail yazarak aradınız mı?

 

<> Hocam ben araştırma yaptım ancak parantez içinde veriliyor

 

Tşk.ler.

Şimdi CİBRİL diye arayınız.

 

<> İstenilen kelime programda yoktur diyor

 

Arapça bilen var mı? Cibril yazarak arayabilir.

 

<> Hayır

<> Arapça arama var ama harf karşılığını bilmiyorum profesör

 

Cim-be-ra-elif-lam.

 

<> Q klavyeye göre nasıl?

 

Ben Arapça harfleri söyledim sadece.

 

<> Maalesef arapça harfleri de bilmiyorum desem...

 

Karakter eşlemi açıp alltaki arapça alfabeyi görmek gerekir. İsmen de veriyor zaten.

Neyse bugün uzman yok. O zaman bu soruyu da yanıtlayamayacağım. Ama herkesin açık ya da gizli bir adı ve adresi vardır Kur'an'da.

 

<> Nasıl?

 

Bu "Okuma" yukarıdan aşağı yapılıyor.

 

<> Yani benim adım ve kaderim yazılı mı Kur'an'da?

 

Herkesin Kur'an'da en ince detayı bile yazılıdır.

O kitapta hiçbir şey eksik bırakılmamıştır. Zerre kadar, veya bundan küçük herşey sayılmış ve tek tek belirtilmiştir.

 

<> Bunu sadece Alim'ler mi anlar yoksa öğrenen herkes mi?

 

Alimler öğretir ve sır olmaktan çıkar. Bir buluş yapmak gibidir, buluşu yaptınız mı artık o insanlığın malı olur.

Cibrili Arapça araştırmanız mümkün mü [candaş]?

 

<> Sanal olarak yapamıyorum.

<> Kur'an mealindeki index'te Cebrail de Cibril de yok.

 

Bunu anlatmaya çalışıyorum.

HERKESİN GİZLİ YA DA AÇIK BİR İSMİ VE YAZGISI VARDIR.

[Candaş] ya da [candaş], ya da 6 milyar insan.

Şu bizim Arş'ın 4 direği konfigürasyonu aslında buna da yanıttı ama, devam edemiyoruz. Çünkü çizime dayalı. Eğer ona girebilseydik iyi olacaktı. Ama başka bir bahara kalsın.

 

<> Evet

 

BURÇ denen bir ÇARK var. O çarkın turları var. Dişlileri var. Bazen ebob ve ekok'lar denk geldiğinde, Lincoln-Kennedy gibi tevafuklar (Eş-destiny'ler) oluşuyor. Böylece BİRİNE baktığınızda, onun örnek olduğu dosyadan, aynı kategoride olanlar aynı şeyleri yaşıyorlar. Tuhaf ama bu doğru.

Milletler için de geçerli. Anımsıyor musunuz, "Her 83 yılda (Uranüs turu) ABD'de mutlaka bir savaş oluyor" diye yazmıştım. Son savaş 1943 Pearl Harbour baskını, ondan önceki Amerikan içsavaşı, ondan önceki ise İngilizlere başkaldırıldığı tarih. Ondan önceki 83 yıl ise büyük Kızılderili harbi ve aynı zamanda fransızlarla savaş yılı. Bunları ABD tarihinden search edebilirsiniz.

1943 üzerine 83 yıl koyduğunuzda ise [2026] ABD'de bir savaş (Siyonizme karşı içsavaş) olacağı anlaşılıyor.

Bunları anımsadınız mı? Daha önce Chat'lerde dokunmuştum biraz.

 

<> Evet

 

Bunlar böylece KUR'AN'DA yazılıdır.

 

<> hangi ayet?

 

Ayet olarak bakamazsın. Bunlar yukarıdan aşağıya bir yöntemle harfleri ve kelimeleri dizerek ortaya çıkmaktadır. Cifir böyle tekniklere denmektedir.

 

<> Bible code gibi

 

Tevrat, İncil kodları, cifir yanında havasını alır. Çünkü onlar değiştirilmiş kitaplardır. Ama Kur'an korunmuştur.

 

<> Peki yöntem aynı mı?

 

Tamamen ayrı. Çok basit kaba bir örnek vereceğim. Fatiha'nın anlamını yazar mısınız?

 

<> 1-Fatiha/1: Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

<> 1-Fatiha/2: Hamd o âlemlerin Rabbi,

<> 1-Fatiha/3: O Rahmân ve Rahim,

<> 1-Fatiha/4: O, din gününün maliki Allah'ın.

<> 1-Fatiha/5: Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).

<> 1-Fatiha/6: Hidayet eyle bizi doğru yola,

<> 1-Fatiha/7: O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

 

Şimdi Fatiha'yı yukarıdan aşağıya fakat BAŞKA yerlerden bölerek yazacağım.

İlham ettik, atlı melekle, Hira(dağın)da, harab/harb ettik. öncekileri Mina'da (Taşladık).

Bu da fatiha, biliyor muydunuz???

 

<> Ben biliyorum.

 

Çünkü seninle chatleşmiştik. Ama bnuraya ilk kez açıklayacağız.

 

<> Bu konuyu açar mısınız?

 

[Candaşın] yazdığı Fatiha ile benim meallendirdiğim Fatiha AYNIDIR. Aynı ifadelerden iki anlam çıkabilmektedir.

Elham = İLHAM ETTİK

DÜLİLA = ATLI MELEK (Cebrail'in gravürlerine bakınız, kanatlı bir at üzerinde inmektedir.)

HİRA = Mağarada

HARAB ETTİK (Rabb iki B ile yazıldığından, hem Hira hem Harab olmaktadır. Kelime kökü Mihrab'dan anımsayınız.)

BİLA = Bilekaydüşart gibi bir edat, öncekileri daha evvelden kalanları demektir.

Bilale = Dilleri tutuldu, lal oldular ve yandılar (la'l)

MİNA = Şeytanı taşlayarak

vb. vb.

Tevrat ve İncil, Kur'an gibi değişmez değildir. O yüzden onların numerolojisi ile benim burada yaptığım gamatria farklı şeyler.

 

<> min nasıl mina oldu?

<> Birkaç kelime daha devam eder misiniz?

<> Devam etmeyecek misiniz?

 

rabbilale/Mine/rah/Mani/Rah/Mali/Kiyew/Mid.... gibi bölünüyor, o arada mina/Mani'yi de okuyabilirsin. Arapça A ve E arası okunduğunu herkes bilir. Bunlarla zaman kaybetmeyelim.

Evet şaşırdınız değil mi?

 

<> Evet

 

Bana itirazlar getirmeniz gerekir. Bir şeyler söyleyiniz. Mesela "Kanatlı attaki melek nedir?" gibi. "Cebrail olduğunu nereden çıkardınız?" gibi. Haydi kımıldayın biraz.

 

<nb> Bu yöntem pek sağlıklı değil gibi geliyor bana, dayanağı ne?

<> Arapça kelimeleri görmüyor musun [nb]?

 

Allah ile dalga mı geçiyorsun? Bu ayet yüzünden bütün cinlerin çoğu müslüman oldu.

 

<> Neyi harap etti Cebrail, cinleri mi?

 

O zaman olayı anlatalım:

Gökleri dinlemek cinlere yasaklanmıştı. Melei Ala'daki güvenli (nötr) bölgelere gittiklerinde onları kovalayan şıhab denen mermilerle ölüyorlardı. Bu ani değişiklik yüzünden cinlerin dört ileri gelenleri devriyeler çıkardılar.

Devriyeler tüm dünyayı gezerken (Işık hızına yakın bir hızda dünya bir çırpıda gezilebilir.) cinlerden bir devriye, Mina dağında şıhaba tutuldular. (Taşlandılar) O zaman TEK EMİN YER OLARAK ARAFAT'a sığındılar.

O sırada Resulullah Fatiha'yı okuyordu. Cinler, kendilerini kovalayan şıhablardan korunmak için hızlarını düşürmeye başladılar. Yani Resulullah'ın hemen yöresindeki bir HALKA'ya, en emin yere yöneldiler. O korunma küresine yönelirken hız düşürdüler.

(Yani serbest elektron gibi katod, beta ışınları gibi gideceklerine, bir elektronun çekirdek etrafına bağlanması olayını yaşadılar.)

Onlar yukarıdan aşağıya indiklerinde okunan Fatiha "İlham ettik....." biçiminde iken, Tam elektron zarfı oluşturduklarında fatiha değişti yani insanların anladığı gibi anladılar: "Hamdolsun Alemlerin Rabbine, din gününün sahibine..." diye.

Buna çok şaşırdılar. Nasıl oluyor da bu okunan şey, yukarıdan aşağıya (lineer) ayrı, ve elektron olasılık bulutu olarak membran olduklarında ayrı bir anlam veriyordu.

Bir elektron bulutu gibi üstüste bastırıldılar. Bunlara Hadislerde "Züd Ricali", ya da "Keçe gibi sıkışmışlardı" deniyor. Hatırlayan var mı? Züd ricali?

Yani yörüngelere oturmuş elektron orbitleri. Züd???? Anımsayanınız var mı? Hadis programından da tarayabilirsiniz???

 

<> Hadis programının ismi ne?

 

Ben de bilmiyorum. İnternette olması gerekiyor bunların. Züd ricali diye yazıp arayalım arama motoruna bakalım var mı?

 

<> İyilik diye geçiyor?

 

Zühd değil  Z Ü D . Cinler konusunda olmalıdır.

 

[] 72-Cin/19: Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

 

Her neyse Züd ricalini sizlere bırakayım, araştırma konusu yaparsınız.

Züd şudur:

Bilimden örnek vereyim:

Bir cin normal olarak ışıkhızına en yakın hızda seyreder. (Beta ışını)

Ama bir insana (protona) bağlanması gerektiğinde, hızını hiç düşürmeden elektron yörüngesi (Beta=Elektron demek zaten) olarak o kişinin çevresine (Nefs kabuğuna) yerleşir ve bir tür SENKRONİZE yani eş anlı olur.

Bu konu Dr [M]'yi de ilgilendirecektir.

 

<m> dinliyorum

 

Halusinasyon sandığımız çok şey aslında "Perilenme"dir. Cinlenme, mecnun olma vb. hatta cinlerle evlenenler gibi olaylar çok az da olsa, aslında bir ZÜD olayıdır.

Cinler, hızlandırılmış (enerji) insanlar olduğu için, insanlara aşık olabilirler. Dişisi insan erkeğine ya da tersine "Sanal" evlilikler yapabilirler. Beyindeki seks merkezine doğrudan elektrik akımı vererek, (Pion elektriğini tersyüz ederek, akma yönünü tersindirerek) sanki bir gerçek evlilik yaşıyorlarmış gibi cima ilişkisi kurabilirler. Bunu mutlaka duyanınız vardır.

 

<m> evet

 

Eğer bir insana göz koymazlarsa ama büyü vb. gibi bir işe amade olmuşlarsa arkamızdan hızla gelen ve bizi hızla geçen bir araba gibi zamanda geriden-ilerimize doğru yol alırlar. Bir hizaya geldiğimizde "Bir an, direksiyonda oturan iki sürücü" birbirini görmüş olur.

Burada sanki biz bisikletliyiz, o da Porsche gibi... Bizi geçince onun rüzgarından etkileniriz. (Nörolojik bir çok hastalık halk arasında YEL yani araba rüzgarı gibi adlandırılır.)

Gerçekten de Rhumatizma, Siyatik, Gut gibi sinir sistemi hastalıkları ve kısmen felçler içeren (apopleks) durumlarda CİN etkisi vardır.

Gelecekte, bunlar (enerji insanlar) kanıtlanınca, Allah Dr'lara yardım etsin.

 

<> Neden?

 

Çünkü tıbda parapsikoloji alıp yürüyecektir.

 

[] Bir katılımcı korku filminden alınmış bir resimi cin sandı.

<> Çirkin

 

Şu Sherlock Holmes'i bilir misiniz? Onun yazarı Sir Conan Doyle'dur.

 

<> Evet. Cinlerle ne alakası var?

 

Doyle ve Geni gibi yazarak ararsanız, bütün cinlerin çirkin olmadığını, bir kısmının insanlara taşçıkarırcasına güzel olduğunu göreceksiniz. O kişinin çektiği cin resimleri, özellikle orman perileri inanılmaz bir şey.

 

<> Arthur cin mi?

 

Hayır "CİNLİ". Ona görünüyorlar ve resimlerini çektirtiyorlar. Bana soracağınıza web search yapın mutlaka olmalıdır.

Resimler bulabildiniz mi? Cin İngilizce Geni. Peri de fairy. Fairy kelimesini de search'e ekleyebilirsiniz. Doyle+Fairy gibi.

 

<> Satan, şeytan

 

Evet Satan. (Seytın okunur) Gerçek orman perilerinin gnomların resimleri var. Bulamazsanız yazık olur.

 

<> http://www.lhup.edu/~dsimanek/doyle.htm Fotoğrafları buldum. Harikalar periler ama çok küçükler. Kanatları da var.

<> Linkteki resimler bizzat o resimdeki kızlar tarafından birkaç sene önce yalanlanmıştır. Şaka yaptıklarını o resimleri kendilerinin yaptıklarını sonra fotoğraf çektirdiklerini itiraf etmişlerdir (Yaşlılıklarında.)

 

Bu resimler sahte mi?

 

<> Evet TV'de yalanladılar. Bir kitaptan kesip resim çektirmişler.

 

Güzel ama, 100 yıl önceki resimlerde "Tram" yani rotüj ve eklentiler için piksellerde tahrifat yapılamaz. Hani punto denen noktacıklar fotomontaj yapılırsa kendini iot gibi belli eder.

 

<> Perileri kesmişler bir kitaptan. Hatta bir resimde yanlış kestik, birinin bacağı kısaydı kimse fark etmedi dediler. Fotomontaj değil.

 

İyi de bu resimler hangi orijinal kitapta varmış. Yani benim bir resim kesmem için, önce o kitabın basılması, satılması ve hakkında bilgi olması gerekir. Böyle bir kitap İngiltere merkez kütüphanesinde yoksa, hiç bir yerde yoktur.

 

<> O kestikleri resimleri bir şekilde önlerinde tutup resim çekmişler. Birinin bacağı gerçekten de kısaydı. Yanlış kesmişler.

 

Tamam ama HANGİ KİTAP'dan kesmişler? Buna yanıt veremezler çünkü böyle bir kitap yok. ORİJİNAL KİTAP NEREDE?  Y O K

 

<> Çok basit bir şekilde resim oldukları belli, bir kez daha bakın!!!!!

 

Fosforlu (Yani medyumdan çıkan ektoplazma) böyle görünür. RUH resimlerine bakın aynıdır. Hani cinler RUH diye geliyorlar ya o resimleri kastediyorum. Mutlaka web search'de vardır.

 

<> Çok basit bir şekilde çizim oldukları görünüyor. Kusura bakmayın.

 

Dikkat edin yama gibi dururlar, çünkü ektoplazma denen bir ara beden, tıpkı fosfor gibidir.

 

<> Bu resimleri herkes yapabilir.

<> İlk resimde kızın önündeki küçük kanatlılardan başka arkada suyun üstündekine bakın

<> Televizyonda bir programda itiraflarını gördüm. İki kız da yaşlanmıştı. Dalga geçtiklerini söylüyorlardu.

 

O zaman RUH resimleri arayalım. Hani medyumların olduğu seanslardaki. Aslında o gelenler de cinler, hangi ruh geri gelmiş ki?

 

<> Cinlerin bir gölgesinin olması mümkün mü?

 

Şekillenince herşeyin gölgesi otomatikman oluşur.

 

<> Birinci resmin büyütülmüş hali var. Orada en sağdaki perinin bir bacağı sakat gibi.

 

Bu konuyu bırakıp, şimdi RUH resmi diye çekilenlerden bir link bulunuz. Malum o seanslara katılan herkes görüyor bunları. Dikkat edin ektoplazma sanki bir "Fosforik" montaj gibi duruyor. Ruh resmi (Ruh ing. Soul galiba, alm Ziel), şöyle bir bakan olsaydı.

 

<> Evet bazı ruh resimleri var. Ektoplazma gerçekten de öyle. Belli belirsiz. Ama bu reesimlerde ayrıntılar bile belli. Çizim yapıldığı da açık.

 

Bu resimleri unutup, ektoplazma resimleri veren bir link bulalım. Önemli olan GERÇEK bir CİN foto.su göstermek.

 

<> Bilinmeyen dergilerinde çok çıktı o resimler

 

Ahmed Hulusi'nin Ruh-İnsan-Cin adlı kitabında bile bir sürü var.

 

<> "Photographic experts who were consulted declared that none of the negatives had been tampered with, there was no evidence of double exposures, and that a slight blurring of one of the fairies in photo number one indicated that the fairy was moving during the exposure of 1/50 or 1/100 second. They seemed not to even entertain the simpler explanation that the fairies were simple paper cut-outs fastened on the bush, jiggling slightly in the breeze."

<> Fotoğraf uzmanları fotomontaj izine rastlamamışlar.

 

Bunu anlatmaya çalışıyorum. Sizi yanıltan fosforik olması. Çünkü, bir cin geldiğinde, beynimizdeki örneğin "dedemin ruhu" olan HOLOGRAMI alıyor, medyum'un ektoplazmasını kıvamlı bir köpük olarak kullanıyor ve ortaya çıkan heykel (Ruh=Cin) benim dedeme aynen benziyor.

 

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/242-00-ectoplasm-hi.jpg

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/05/242-06-ectoplasm.jpg

 

Cinlerin şu özelliği ünlüdür: "HALUGRAM". Yani sizdeki "İmgeyi, ideoplazmayı, esir matriksini" Halugramdan HOLOGRAMA çeviriyor. Görüntüyü ise Ektoplazma ile heykel haline getirebiliyor.

Birincisi bildiğimiz Hologram. İkincisi ise tıbda kullanılan biçimi=HALU+SİNASYON olanı. Yani Halusünasyon'un kelime kökü ile Holo, Halo, Halu (Arapça Hayal, Hülya) aynı şey. Madde dalgası olmayan enerji matriksleri.

Halusinasyon görmek diye bir şey mutlaka duymuşsunuzdur. İşte bunu kastettim.

İllüsyon ise resimlemeden gelir, İllustrated gibi. Ama Halusinasyon tam bir HOLOGRAMLAMA fenomenidir.

 

<> Kirlian ile röntgenin farkı ne?

 

Kirlian alanı, mercek, objektif v.b istemez, çok yüksek alanda resmi çekilecek olan nesne film kağıdına konur ve nesnenin kendisi değil, onu surrounding olarak kuşatan ve içinde yer alan biyomagnetik ışıma (Aura da deniyor) fotoğrafa alınır.

Röntgen ise bunu yapamaz, çünkü X ışınları, kemik hariç, organları katederler.

 

<> Resimlerin 1983de uzun uzun yalanlandığı yazıyor

 

O resimleri bırakalım. Çünkü milyonlarca "RUH" diye çekilmiş CİN resmi var.

Şu da var ki, Cinler "Tipten tipe" girebiliyorlar. Bunun için insanın kendilerine teslim olması, yani beyin kanallarını açması gerekiyor.

Böylece mıknatısın akıları gibi HALU alınıyor. O görünmez akılara (Demir tozları niyetine) Ekto=Dış*Plazma yerleşiyor ve halusinasyon oluyor. Holografik (Foto+graf gibi holo+graf demek istiyorum.) yani bir tür sanrı, bir tür paranoidler, illüzyonlar vb. somutlaşıyor. Bunu anlatmak istedim.

 

<m> Hipnoz gibi, insan istemezse hipnotize olamaz

<> Cinler yavaşlarsa, standart bir görüntüleri yok mu?

 

Cinler yavaşlamazlar. (Işık da yavaşlamaz ya.) Cinler, biz toprak (Proton) çevresinde ELEKTRON BULUTU olarak yer alırlar. Yani yavaşlamadan UYDUMUZ olurlar. Ama Doktor [M]'nin söylediği gibi, öncelikle, onlara (Hipnozdaki gibi) teslim olmak gerekiyor. Yani bu insanın rızasından kaynaklanmalıdır.

 

<> Ama uykuya yeni dalınca izin vermeden de giriyorlar sanki?

 

Evet, çok iyi bir konuya değindiniz.

 

<> Girdikleri zaman rüyalar sıkıntı oluyor

<m> Hipnopompik halüsinasyon deniyot buna. Normal insanda da olabilir

 

Uyku, hastalık (Sayıklama derecesinde) yüksek ateş, tok karnına ve kalbimizi yoracak biçimde yatarak tansiyon değişmeleri vb. etkilerle, Onlarla aramızda bir kesişme (Polarizlenme) oluyor.

Çünkü biz uyanıkken, elektrik ve magnetik alanlarımız birbiriyle çakışıktır. Ama uyku moduna girince, beden (Elektrik alan) yatakta yatay iken, antibeden (Ruh mesela, bilinç ya da zihinsel boyutumuz, hani şu sıfırdan 70 kg. küçük soyut bedenimiz.) YUKARI düşüyor. Yani bir kitabın sayfasının 90 açı derecesi dik durması gibi, Magnetik alan yukarı ayrışıyor.

Cinler ise, bizim yatay (Ceset) ile dikey (bilinç) arasında 45 açı derecesi bir polarizlenme bölgesinde yer alıyorlar. Hem meleklerle hem bizimle SINIRDALAR, onun için gökleri dinleyebiliyorlardı.

İşte bu durumda KARABASAN olayı oluyor.

 

<> Yani biz mi onların bölgesine giriyoruz yanlışlıkla, uykuya dalarken, besmele de kurtarmıyor

 

Uykuya dalarken ya da rüya içinde-gerçek olan Katalepsi hali. (Donup, kıpırdayamama, gölge oturması, karabasan falan diyorlar, kıpırdattırmaz sizi ve bildiğiniz bütün duaları okursunuz adeta...) Lohusa humması. (Göğüslerinden mikrop kapan kadınları kastediyorum.) Onlara da albasan/albastı geliyor ve onlar bunu görüyorlar. Ancak vücut ısımızın 40 üstünde olması koşulu var. Böyle ilginç ilginç cinni hastalıklar var işte...

 

<> Peki akıl hastaları, bunları bilinci açıkken nasıl muhatap oluyor?

 

Akıl ve Ruh hastalıklarını Kur'an kesin ayırıyor. Cinli olanlara Mecnun diyor. Mecnun=Cinli demektir. Akil olmanın tersi ise "Allah'tan gelmiş" bir KAZA gibi kabul ediliyor Kur'an'da.

 

<> Cinlerden nasıl korunuruz?

<> Karabasan durumunda kurtulmak için herhalde en iyi yöntem uyanıp yeniden uykuya dalmak?

 

Karabasan Allah'ın El KABİD (Kabzadaki Dad harfi) yani sıkan daraltan isminin talimidir. Bunun tersi olan El Fettah'ı okuduğunuzda hemen bırakıyor. Fettah=Açan, genişleten demek. Ya Fettah derseniz, anında bırakıyor. Hatta sadece Fettah derseniz de...

Bu saatte insanları korkutuyoruz gibime geliyor. :-) Beni üfürükçü hocalar gibi konuşturuyorsunuz.

 

<> Merak etmeyin egoları güçlendiriyoruz.

 

Evet Bingo!

 

<> Allah'tan başka korkulacak yoktur.

 

Bu da Bingo!

Biz nereden nereye geldik? Cinlerden bir devriye vardı. Şıhablardan kaçarken Fatiha'ya yakalandılar. Doğrusal olarak "İlham ettik...." biçiminde anladıkları fatihayı, Resulullah yöresinde "Alemlerin Rabbine Hamdolsun" biçiminde anlayıp çok şaşırdılar. Yani öyle bir evrensel dil oluşmuştu ki, Kur'an'da, Cinlere ve insanlara aynı anda hitap ediyordu. İnanılmaz bir mucizeydi bu.

Şaşkınlıktan hayretten koştular ve reislerine (Klan başkanlarına) şöyle dediler: "Doğrusu biz çok hayret verici bir Kur'an (=Okunan demektir) dinledik." Ve daha bir sürü şeyler konuştular.

Bu arada elbette bütün cinler kurultayı bu işi çok merak ettiler. Hepsi Resulullah'ın olduğu EMİN BELDEYE (Güvenilir bölgeye, Hira'ya) koştular. Bu sefer ikinci kez şok oldular. Niçin dersiniz????

 

<> Bekliyoruz

 

O zaman lütfen Cin suresinin birinci ayetini yazar mısınız?

 

<> 72-Cin/1: Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi: "Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik."

 

Cinler neye hayret etmişler gördünüz mü? Hem insanlara hem cinlere iki ayrı dile aynı anda hitap eden bir kitap. Dolayısıyla onların da kitabı. Kur'an onların da kitabıdır. Doğal bir mucizedir ki, daha önce Tevrat ve İncil böyle değildi.

İkinci olarak şok oldukları ise şuydu: Bir gün evvel aralarında konuştukları ve hiç bir insanın duyması mümkün olmayan sözleri, Resulullah BİR BİR SAYIYORDU. Yani dün aranızda konuştuğunuz bazı şeyleri, gizli şeyleri, benim burada saymam gibi... Buna şaşırmaz mıydınız?

 

<> Elbette

<> şaşırırdık

 

Fatiha'yı anlatırken, bu sefer de CİN SURESİ gelmişti. Cinler o zaman tam abondone oldular. Çünkü cinlerin milyarlarca yıllık tarihlerinde İLK KEZ GÖKLERDEKİ MEVKİLER YASAKLANMIŞTI. Yani bu DTM bir yana bütün NewYork'un havaya uçması gibi önemli bir olaydır. Cinler tarihinin en büyük olayı, Atlantis batması, Nuh tufanı gibi... Bu olay o kadar önemliydi ki...

Devamını [candaştan] izleyelim: Ayet:2.

 

<> 72-Cin/2: O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.

 

Çünkü Hiç bir zaman Cinleri hiç bir insanın komşuyu dinlemesi gibi dinlemesi mümkün değildir. (Hız farkından dolayı, sesler çok hızlı dönen bir bant, plak gibi incelir ve yuki sesi olur. Bunu hiç bir insan anlayamaz, çünkü ses ötesi bir hızdır bu...)

Cinler şuna çok şaşırdılar: Biri, O biri ALLAH evet Allah, o bildirmeseydi dün ne konuştuklarını, bugün de Resulullah, "Bana şu vahyoldu...." diye belirtmezdi.

Bunu bildirecek tek GÜÇ herşeye her an şahid olan El Şehid Allah'tan başkası (Melek dahil) olamazdı. Bir tek güç=Allah sadece bu ses ötesini dekode edebilirdi.

Buna şaşırmışlardı.

Evet 3. ayet. [Candaşa] eziyet edelim birazcık.

 

<> Eziyet olmaz, seve sev...

<> 72-Cin/3: Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk.

 

Nefilim denen dev adam ifritlerin tanrı çocuğu sayılması gibi bir hatayı anlamışlardı. Üzeyir, İsa vb.yi Allah'ın oğlu saydığımız gibi, haşa, onlar da ifritleri öyle sanıyorlardı. Ama gözleri açılmıştı artık. Gökleri dinleyemiyorlardı.

4. ayet?

 

<> 72-Cin/4: Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.

 

Cennet'te, Cennet haznedarı olan AZAZİL (Kutsal kitaplarda Azazeel) Allah'ın oğlu olduğunu söylemişti cinlere. Kur'an sayesinde Cinler Şeytan olan ırkdaşlarının tam bir yalancı ve beyinsiz olduğunu anladılar.

 

<> Şeytan

 

Evet. İblis, Türkçesi Albız, Ablus. Kıpçak dillerinde Yılbız.

5. ayet.

 

<> 72-Cin/5: Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.

 

Şeytan, insanları eline geçirince yalan söyletiyordu. Dolayısıyla şeytan'ın yalanlarını doğru sandıkları için insanların da doğruyu söylediklerini sanıyorlardı.

6. ayet.

 

<> 72-Cin/6: Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.

 

Dr [M]'nin dediği gibi "Hipnoz, siz teslim olunca vukubulur." İşte böylece cincilerin, cindarların da foyası meydana çıkıyor.

Oradaki kelime erkekler değil, onu düzelteyim, "Bazıları, bazılarımıza raptoluyorlardı, rabıta kuruyorlardı" anlamında.

7. ayet.

 

<> 72-Cin/7: Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.

 

Oysa Resulullah SON ELÇİ OLARAK GELMİŞTİ. İsa'nın sonuncu olmadığını anladılar.

İsa göğe alınırken yani bir gün=bin yıl relativistik hızında zorunlu olarak, onlarla "TEMAS" kurup geçiyordu. Bu temas, hani siz yavaş bir arabayla giderken, arkanızdan gelen çok hızlı bir arabanın şoförünü görmezsiniz. Ta ki sizinle AYNI hizaya gelince birbirinizi BİR AN görürsünüz. İşte İsa göğe alınırken BİR AN görmüşlerdi cinler ve bunu SON diye ilan etmişlerdi. Resulullah üzerine gelince hatalarını iyice anladılar.

8. ayet.

 

<> 72-Cin/8: (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

 

Bunları açıklamıştım. Melei Ala'ya gidiyorlar ama, oraları kozmik mermilerle dolu buluyorlar.

9.

 

<> 72-Cin/9: "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

 

Magnetosferi ve mıknatısın ortasının ne itip ne çektiğini oranın EMİN belde olduğunu anlatmıştım.

10. ayet.

 

<> 72-Cin/10: "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"

 

Bu konuyu şimdilik bırakalım.

Ama artık bu onuncu ayetle, "MELEKLERDEN GELECEK HABERLERİNİ ALARAK BİLDİKLERİ ŞEYLER, O GÜNDEN İTİBAREN YASAKLANDI."

Yani "Biz ARTIK bilemiyoruz geleceği" demeye getiriyorlar.

Evet artık yorum sırası sizde. Buyrun anlatılanları yorumlayalım. İsterseniz bir reklam arası vereyim. ;=)

"Hans Ayberg'i dinliyorsunuz, dünyada ilk ve tek, hiç bir yerde yazılmamışları, söylenmemişleri, Web Search olarak bulunamazları bilen adamı izliyorsunuz." Tamam megalomani reklamım bitti. :=)

 

<> :)

<> Keşke gerçek megalomanyaklar da böyle megaloman olabilselerdi.

<> Bazı kişiler cinlerle bağlantı kurduklarını söylüyorlar ve geleceği bazen bilebiliyorlar, bu nasıl oluyor?

<> Melekleri, cin bilginler dinleyebilir, değil mi?

 

Cinlerle bağlantı, elektron kabuğu olarak cindara ya da medyum denen cinliye yerleşik olan Cin irtibatı ile oluyor. Siz bir protonsunuz, o da sizin iyonizasyonunuzu nötrleyen bir elektron, unutmayınız. Temas bu biçimde oluyor.

 

<> Bunlar geleceği nasıl bilebiliyorlar?

 

Geleceği bilmek yalnız onların değil insanların da bildiği bir şey. Uykuda, kitabımızın 90 derece dikmesini, bir uzun gemi direğine benzetiniz. Direğin tepesinden KARA daha iyi gözükmez mi? Yani kara göründü derken, bunu direğin ucundaki gözcü söyler önce... Öyle değil mi?

 

<> Evet

 

Bunun anlamı şu: Bizim uykudaki bedenimiz (bilinç) yukarı düşüyor. (Magnetik alanı cesedimize dik geliyor.) Böylece direğe çıkmış bir gözcü gibi, yarını, öteki ay ya da yılı görebiliyor. Ama bunu unutuyor.

Sonra öyle bir an geliyor ki, "Aaa! Ben bu anı rüyamda gördüm, sanki bu anı daha önce yaşadım" diye hayret ediyor. Örneğin, iki yıl sonra evleneceği kızı görmüş ve hatırlamıştır.

Buna Dejavu deniyor. De ja vu = Haberci rüya demek. Vu=View anlamında fransızca bir kelime. Dr [M] De Ja Vu konusuna daha yatkındır, ekleyecekleri vardır elbette.

 

<> Zaman da farklı akıyor rüyada

<> Rüyada zaman var mı?

<> Akmıyor mu acaba?

 

Bir gün=bin yıl.

 

<m> Déjavu = Tıpta da aynı.

<> Sembolizmin sebebi algılananların algılara sığdırılabilmesi olsa gerek ? Yani bambaşka bir evrende başka algılarla algılıyoruz rüyada

 

Sembolleri seçen mekanizma REM diye bir tuhaf olgu. Bazı rüyalar haberci değildir anlamsızdır. Bunun nedeni "Hızlı Göz Hareketleri" diye bir olgudur.

Göz görmek istediği sembolleri, deli gibi arar. Eğer o dalma anımızdaki göz hareketlerimizi görseydik, kendimizden korkardık. Saniyede 35 kez, göz bebeği hareket ediyor, inanılmaz bir şey bu. Ben uyanıkken gözbebeğimi sağdan sola taşımak için iki saniye ancak yetiyor.

 

<> Rapid Eye Movements

 

Evet. Rapid Eye Movements = REM. Rem aynı zamanda Random=Rastgele olursa, o zaman gördüğümüz düşlerin anlamı yok, şizofrenik yani birbiriyle ilgisiz absürd şeyler oluveriyor.

Ama sembolleri seçen REM hareketlerinin yoğunluk ve amplitüde denen genlikleri.

Anlamsız düşlerimiz "ŞİZOFRENİK"tir. Yani neden-sonuç ilişkisi yoktur, daldan dala atlar. Ama bir de Hz. Yusuf'un gördüğü ve yorumladığı gibi rüyalar var ki, Kur'an'da kutsanmıştır.

Rüya bizim "ÖLMEMİZ" demektir, çünkü canımız (Eksi bedenimiz) alınır (Göğe alınır), Allah dilerse bizi ertesi gün (an) serbest bırakır.

Ayeti anımsadınız mı? Bu ayeti bulmazsanız, kendimi reklam arası yaparım, sizi kahrederim. ;=)

 

<> Yusuf/4: Bir zamanlar Yusuf, babasına demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm.

 

Evet, tamam, bu ayet. Reklamdan kurtuldunuz.

Benim kastettiğim ise "Uykuda canımızın alındığı" ayeti...

 

<> Bir de rüyalara hakim olma durumu var; rüya görüldüğü anda uykudaki insana uyarılıp onun rüyasına hakim olması sağlanıyor.

 

O uyanık uyku, tetikte olma hali, ve güdümlü rüyalardan, uyanık (Teyakkuzda) olmaktan başlayarak, gezici durugörü (Bedensiz astronomi, Clair Voyance vb.) denen güdümlü düşlere kadar bir çok kategori var. Bunlar psişik yeteneklerimiz olup, belli terbiye ve disiplin ile elde edilebilir.

Soru ya da yorum bekliyorum. Konu, Kur'an'ın yukarıdan aşağıya okunması ve cinlere Resulullah'ın da peygamber olması üzerineydi. Ben bu konuda yorumları bekliyorum.

 

<> Uykuda canımızın alındığı ayeti nasıl bulabiliriz?

 

"Uykuda canımızın alındığı" ayetini bulamadınız mı?

 

<> Ben bulamadım

 

Nasıl aramak gerekir onu acaba? Uyku bahsinde mi aramalıyız?

 

<> uyku, ölüm

<> uykunun arapçası newm

 

Ğaflet=Uyku demek. Newm=Uyuşukluk demek. Mahmurluk, sabah mahmurluğu.

 

<> Tşk.

<> 39-Zümer/42: Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki bunda, iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır.

 

İŞTE BİNGO!!!!! AYET BUYDU. Bravo [candaş]. Bu ayet ne demek istiyor acaba?

 

<> Sondaki ibret vardır misali

<> Uyku halinde tünelimizden superspace'e gidiyoruz, yani berzah'tan geçiyoruz gibi?

 

Evet "Düşünecek bir kavim (104 gibi) için" bir Misal. Ama bunu çözdük. Elektrik ve magnetik alanlarımızın, uykuda DİPOLE olduğunu, çakışıkken, birbirini dik olarak soğan kabuğu gibi kuşattığını anlattık.

Zaten Philadelphia deneyinde de gemiye verilen elektrik niçin?

Çünkü yüksek bir elektrik alanı, bir o kadar yüksek MAGNETİK (Dik) bir alan otomatikman kuşatır. Böylece TELEPORTASYON (TiMechanics=Tayyı Mekan) oluşur. Teleportation, Veliction, Işınlanma, daha bir sürü OOBE [Out Of Body Experiment] ESP [Extra Sensory Perception], PK (Psikokinezi) gibi parapsikolojik, paranormal görüngüler oluşur.

 

<> Bu aynı zamanda zaman yolculuğu da demek midir?

<> Mekanlar üst üste katlanıyor mu? Time-space katlaması

 

Mekana (Uzaya, zemine) zaman eşlik eder. Biri etkilenirse diğeri de etkilenir. Bir gitar telleri gibi herkes kendi kulvarında akarken, böyle bir magnetik aşırı fırtınayla, sanki gitarist bütün telleri iki parmağıyla sıkıştırıp, birbirine değdirmiş ve VORTEX yaptırmış, zaman kavşakları oluşmuştur...

Görüyorsunuz bunlar "Rüya" denen minicik bir Bermuda olayından başlıyor ve gemilerin ışınlanmasına kadar büyüyor.

Allah bizi kabzediyor, elektrik ve magnetik alanlarımızı DİPOLE ediyor. (Çift kutup demek) Dilerse bizi yeniden geri bırakıyor. (Elk. ve Magnetik alanlar yeniden aynı düzlemde birbirleriyle çakışık oluyorlar.) Böylece uykudan uyanıp işimize gücümüze gidiyoruz.

 

<> Kısa devre

 

Evet, hem kısa devre hem de Polarizasyon yani 45 derece ile "CİN, Karabasan vb." ile de teğetleşiyoruz.

 

<> Karabasandan kurtulmak için artık Fettah.

 

O yüzden sanırım [candaş], karabasanlar, uykuya dalarken sıçrama, irkilmeler üzerinde durdu.

 

<> Allah bize müdahale mi ediyor, yoksa buna göre yasalar mı koymuştur?

 

Allah 4 boyutlu uzay zaman evrenine "Ol" demiş ve bir daha da karışmamıştır. Ama içeriden (7 saklı boyuttan, şahdamarı denen tünel tipi quantlar içinden Hawking'in tersine) bize karışıyor. Zaten canımızı da 11 boyutlu evrende içteki açılmamış olan 7 boyutlu alıyor, öldürüyor ya da bize en yakın dost oluyor. İçimizi dışımızı, sadrlardakileri biliyor.

 

<> O zaman "Allah dilerse bizi bırakır", bir misal mi, doğrudan müdahale midir?

 

İçeriden (Açılmamış 7 boyutludan) müdahaledir. Ama açılmış olan 4 boyutluya HİÇ Mİ HİÇ müdahale etmez. Yani artı ve eksi iki yük vardır, yarın da şuna bir meksi martı ekleyeyim demez. Ol dediği gibi herşey OLDURULMUŞ duruyor. Allah hiç bir şeye karışmıyor. Ama hiç bir şeye.

 

[] Sünnetullahta [Allah kanunlarında] değişiklik olmaz

<> Hawking 7 boyutlu olaya karşı mı çıkıyor?

 

Hayır, o kitabını yazdığında, 11 boyut olayını yetiştirememiştik. (Zigzag'ı kastediyorum.)

Ayet şu: "Kaldır başını göğe bak." "Bir de dön kendi içen dön kendine bak."

İlki 4 boyutlu uzay-zaman, ikincisi 7 mesani (Saklı boyutlar).

Yine ayet "Onlara ufuklardaki (Dört boyutludaki) ve ENFUSTAKİ (Nefsinizdeki, içinizde kıvrılı kalan boyutlardaki) kudretlerimizi göstereceğiz" buyuruyor.

Bunlar, 11 boyutlunun, OMNİ olarak 11 boyutlunun Objektif (4) ve Sübjektif (7) toplam 11 Omnijektif boyutudur. Bu bakımdan Hawking öyle yazdı.

Bir reklam arası verip kendimi methedeyim: "Hem ben bu konuları Hawking'den daha iyi bilirim." Öff be ne reklam ama. ;=) Reklamları izlediniz, şimdi Haberler:

 

<> :)

 

Bu arada bir şey daha: Aslında Delta daima Hotel'den iyidir. Mrs.cp Delta, miss.ccp Hotel'den iyidir. Arada bir de Golf var.

WEMB. Yani o 12 düzen/düzine dünyanın tek sistemi olan WEMB ya da Graceland.

 

[] Mrs.cp Delta=Hawking, Miss.ccp Hotel=Aiberg, Golf=Gurdjieff

<> Miss.CCP siz değil miydiniz?

 

İngilizce okursanız, Mississippi.

Mesela benim adım da 10SCE. İngilizce okuyunuz. Ten Es See.

Missisippi ve Tennessee.

Miss.CCP yardımcı. Onlar (SiegSaga, Siegfried saga vb.) çekildiler. Kediler gidince meydan 10SCE denen iki fareye kaldı. Şimdi Missisippi ve Tennessee'de at koşturan biz olduk. Meydanı bir felçli ile benim gibi bir kaçığa bıraktı koskoca ZigZag. Bu gemi batmazsa iyidir.

 

<> Ama batan gemiden ilk önce fareler kaçarmış!

 

İyi ya bunun için bizi kaptan yaptılar ki, bu iki fare gemiyi terkeden en son fare olsun diye. ;=)

 

<> Siz aynı hastanede aynı bölümde de yatak arkadaşıymışsınız değil mi?

 

Bizi hastalık bir araya getirdi. Daha önce tanışmıyorduk.

 

<> Konu biraz dağıldı.

<> Hocam yoruldunuz galiba

 

Evet yoruldum ama, Bir önemli şeyi daha söylemeliyim.

Resulullah efendimiz, Cinlerin de Resulüdür. Fakat Kur'an'daki "Sen mecnun=cinli değilsin" ayeti nedeniyle hayatında bir tek kere CİN görmedi. Buna da şaşırdınız mı?

 

<> Evet

 

Herkes onları toplayıp, Kur'an okuduğunu sanıyor, bütün mealler bu mantıksız iftirayı atıyorlar. Halbuki Resulullah, sadece kendine ineni (örneğin Fatiha, örneğin Cin suresi vb.) kendine ineni okudu.

Cinleri görmedi. Görseydi zaten MECNUN olurdu, elçi olamazdı.

Resulün yanındaki bir tek kişi vardı ki zaten "Züd Ricali ve keçe gibi bastırılmışlardı" diyen de o kişi, yani o mecnun ama Resulullah değil.

Resuller bırakın cin görmeyi, ESNEMEZLER bile... Yani beyindeki uyku-rüya-halusunasyon merkezlerinin Oksijene ihtiyacı yoktur. Nazar vb. esnetir. Üstelik bulaşıcıdır. Bir gördünüz mü, size de geçer.

 

<> Süleyman cinleri görüyor muydu?

 

Süleyman'ın cinleri İFRİT=KAFDAĞI kategorisinden ayrı bir ırk, en yavaş (Dolayısıyla en uzun boylu) cin ırkı.

 

<> Karabasan bir ifrit mi?

 

Karabasan Türkçe'sidir, Fırat cinleri de denir. Fırat zaten ifrit demek. (Ephrates=İfrit'tir Rumca)

 

<> Kaç çeşit cin var ki? İnsan gibi ırk ırk mı?

 

Hızlarına göre renkleri ve boyları var. Yani insanlarda ırklar mongol, kafkas, afrikalı vb. iken, onlarda "Kırmızıdan Mora doğru" ışık hızı gamları içinde renkleri ve boyları vardır. En hızlıları GNOMlardır ve bir karıştan küçük görünürler. (Pamuk prensesin meşhur yedi cüceleri.)

 

<> Anladım

 

En uzun ırk Ohmer, Ahmer=Kırmızı, kızıl yani hızca en düşük olanları. Arapça Ahmer kırmızı demektir, bilirsiniz.

 

<> Menan cinleri?

 

Hennan Mennan cinleri. Hennan ve Mennan Allah'ın iki ismidir. Harut'a hükmeden ismi Hennan, Marut'a hükmeden ismi ise Mennan'dır.

 

<> Hekimoglu İsmail'in bir kitabinın ismi?

 

Hekimoğlu bu kadar ince düşünemez, o bayılıyor 24 saat nur külliyatını okumaya. Biraz Kur'an okusa iyi edecek. ;=(( Yoksa bilime falan düşkün iyi biri ama, aması var.

Bunlar benim eski arkadaşlarım diye böyle rahatlıkla konuşuyorum. Eski diyorum, çünkü, Mehmet Kutlular beni Deccal ilan edince artık bir arada olamadık. Onlar körü körüne itaat ederler, kural böyle... O yüzden Kutlular'ı bırakıp, daha yumuşak olan Gülen'ci oldu. Ama ayrılmak zorunda kaldık. Ali İmran 118-119 böyle emrediyor. Allah emri. İleride Süfyanilerle yollarımız ayrılacak.

 

<> 3-Ali İmran/118: Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.

<> 3-Ali İmran/119: İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman "inandık" derler. Başbaşa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: "kininizle geberin!". Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü bilir.

 

Hekimoğlu'nu seviyorum ama o beni sevmiyor. Nefret ediyor, Deccal'ciksin diyor.

 

<> Harut-Marut?

 

Harut ve Marut, Bakara 102. ayet.

 

<> 2-Bakara/102: Tuttular da Süleyman mülküne dair şeytanların uydurup izledikleri şeyin ardına düştüler. Halbuki Süleyman inkâr edip kâfir olmadı, lakin o şeytanlar kâfirlik ettiler; insanlara sihir öğretiyorlar ve Bâbil'de Harut ve Marut'a, bu iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi "biz ancak ve ancak sizi denemek için gönderildik, sakın sihir yapıp da kâfir olmayın!" demeden kimseye birşey öğretmezlerdi. İşte bunlardan karı ile kocanın arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah'ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilecek değillerdi. Kendi kendilerine zarar verecek ve bir fayda sağlamayacak bir şey öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu her kim satın alırsa, onu alanın ahirette bir nasibi olmayacağını da çok iyi biliyorlardı. Hakkiyle bilselerdi, uğruna canlarını sattıkları şey ne çirkin bir şeydi.

 

"... açan şeyler öğreniyorlardı." Bu ayeti çok iyi incelemelisin, çünkü, içindeki iki isim yüzünden, büyü tutmuyor.

 

<> Sihir ile büyü arasında nasıl bir fark var (var mı)?

 

Sihir Arapça, büyü Türkçe, Maji=Latince.

 

<> İyi geceler

 

Saat tam 02.00. Ayrılıyoruz mu? Evet, ayrılalım ki kalplerimiz beraber olsun. Tadında bırakalım, pazartesi sendromu var ya.

 

<> Siz bilirsiniz

<> İyi geceler