HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 92 :
DOĞA SİSTEMLERİ maalesef diyalektik yöntemle hareket etmiyor. DOĞA sistemleri bizden bağımsız olarak, ÇİFTÇİLLİK/İkicillik olarak ilahi bilim yasalarıyla işliyor (Sünnetullah). Basit örnekler isek:
1.
Doğa sistemleri Tez'e karşı antitez getirmiyor (Şeytan bunu yaptı). Bir
fenomeni BİNOM olarak görüyor ve bir NOM'a karşı ANTİNOM getiriyor (1 ve 0
bineeri gibi).
2. Doğa
sistemleri Chaos (Hunnes) ve Cosmos (Künnes) dengesi üzerine
kuruludur.
Chaologi ve kozmoloji ikilisinde "Tümden gelim" ve "Tüme varım"
her ikisi birden ÇATIŞMADAN ve de her ikisini de kabul ederek (Omnijektiv) ÇİFTLİYOR.
Mesela Chaos ve Cosmos her ikisi de birbirine bir OSMOS (Tünel) ile bağlıdır
ve aralarında mutlaka GİZLİ DEĞİŞKENLER (Normlara karşı Anomali; Normale
karşı Paranormalite, normale karşı gelen bir anormallik gibi nonom-monom;
anom-antinom gibi binom açılımlar) takas ediyorlar, birbirlerini objektif ve
sübjektif olarak dengeleyip, tek bir OMNİJEKTİF bileşenleri oluyorlar.
3. Doğa
sistemlerinde anomali/paranormali belirleyen kıstaslar var: Işıktan hızlı
iseniz, kütleniz sıfırdan küçük yani, sanal/imajiner olmak zorunda. Kuntlaşmadığınız
için gücünüz enerji (nar) ile sınırlı değil; sonsuz özenerji (Nur) ile
sonuşmuyor, sonu gelmiyor. Ve siz artık kuantite (Nicelik) değil; kalite
(quality, qualiffied nome) oluyorsunuz. Kuantite iki boyutlu bir tablo olarak
ANALİZ edilebilirken, Qualite ise bu tablonuzun en küçük parçasının BİR
EVRENİN TÜM HOLOGRAMI olduğunu, yani üç boyutlu olarak POLYNOME açılımı
olduğunu gösteriyor. (Her quant 11 boyutlu olduğundan sonsuz
küçük
olmasına rağmen, sonsuz büyük evrenin TAMAMINI 3D olarak resmedebiliyor.
Çünkü kuantların Planck sabiti arkasında SONSUZ BÜYÜK
EVREN VAR. Yani 11 boyutlu bir DEVASA ANAYAPI, her bir Planck çapındaki en
minicik parçada gizli. Tıpkı hücrelerimizin tekbaşına olmayıp, bir vücudu
oluşturması gibi. İnsanın hologramı enfus (DNA)sında ve de bir dev ağacın
afaktaki görüntüsü, minicik tohumunun içindedir. Evreni yaratan ilk aknokta
da sonsuz küçük bir yoğunluğun patlamasıdır).
SOMUT
(Anomali, paranormal, takyon, nur) ve SOYUT (nominal olan, normal olan, tardyon,
nar/enerjetik olan)yapılar TEK BİR EVRENİNİN iki yüzüdür. Siz hangi
taraftaysanız, ORASI normal; karşı taraf Anormal olur, yani keyfimize kalmış
bir adlandırmadır. Bu yüzden ben PARANORMAL olanı HA/VET'leriyle birlikte
sunarak ANTİNOM oluşturuyorum. Ha/Vetlerimin nedeni şu: Takyon (Mesela melek)
var mı? Takyon matematiği olarak VAR (EVET, EL=1) ama ben hiç melek görmedim,
bilimsel tanıklığıma başvurulursa (öte aleme geçmediğim sürece) YOK!
(Yani HAYIR, LA=0). Bunları
birbirine tez (Mesela spirtualizm) ve antitez (Mesela materyalizm) olarak karşıtlaştırıp
birbirine dayatırsan SENTEZ bulamazsın. İki felsegeden birinin YANDAŞI
olursun. Ama
bizim CANDAŞ (felsefemiz değil) BİLİM'imiz var: Diyoruz
ki: 1 ve 0 (Ha/vet) Yani antinomuyla birlikte yanıt veriyoruz. Bu benim KAYPAK,
KAÇAK biri olduğum anlamına alınmamalı, tam tersine BİLİM ADAMI olmanın
hakkını vermiş olduğuma bağlanmalıdır. (Önce Kalu Belaya sonra AHIRETE
İMANIN şartı Ha/Vet'tir. Mesela: "Eşhedü >>> Gözümle görmüşçesine
şahidim!" demektir. Bize sınav gereği ilk nefeste unutturulan (HAYIR ben
ateistim dedirten) Son nefeste ise hatırlatılan (EVET, kalu belayı hatırlıyorum)
dedirten bir HA/VET (Omnijektif) yanıtı var, Hanif öğretimizin. Cinler
(Luxon) ise aradaki (/) işareti oluyor ve Ha/vet bu üçünü de kapsıyor (Aslında
iki ögedir! aradaki ışık hızı duvarı SINIRdır, üçüncü eleman sayılamaz).
HA/VET bu üçlüye İMAN'ın GÖZÜMLE GÖRMÜŞ + gibi + şahidim tanıklığının
ta kendisidir. Gözümle görmüş (Daha ölmedin ki hatırlayasın, o halde görmedin)
ama oradaki GİBİ >>> HA/VET ifadesi var ki, o Kur'an'ın ana sırlarındandır.
3. Kaldı
ki: Soyut/maddi evrenimiz de hep ikircillik ve dilemma üzerine kuruludur: Kuant
yani maddenin özü, hem PARÇACIK hem DALGACIK denen düaliteye sahiptir. Kuant
parçacıktır ya da dalgacıktır diye İKİYE AYRILACAĞIMIZA, HA/VET
demeliyiz, yani HEM PARÇACIK hem DALGACIKTIR. Kuant
takımları hep böyledir: Madde-Antimadde gibi... Fermion
(Gündüz: Işıyan ve maddenin yapısında yer alan) ve BOZON (Gece:Işımayan,
maddede yer almayıp, bunun yerine doğanın kuvvetlerini taşıyan/takas eden
kuantlar).
Dilemma'ya
bir örnek: Uzay (3 SOMUT boyut) ve zaman (tek SANAL boyut) toplam 4 Boyutlu
Uzay-Zaman bileşimidir. İkisi aynı şey değildir. Ama
Dilemmaya bilimde yer yoktur. Çünkü herşey stereo'dur, süper simetriktir. 4
Boyutlu uzay zaman YANLIŞ'tan çok EKSİK ifadedir. İçinde dilemma açmazı
vardır. Peki bunu nasıl RE-NORMALİZE edebiliriz? Bir
örnek: Zaman boyutu ile uzayın x koordinatı birincisi soyut (V-1), diğeri
somut (V+1) iki DÜALİTEDİR. O
halde: Uzayın
diğer SOMUT y ve z koordinatlarının da SOYUT karşılığı olan Yi ve Zi
vardır.
O
halde: Zaman
tek boyutlu (Xi)boylamı değil, (Yi boylamıyla birlikte Zaman
ENLEMİ
ile çarpıldığında oluşan bir ZAMANIN KARESİ (km2/s2
dediğimiz) zaman YÜZEYİ var. Z'nin karşılığı olan Zi ile bu 3 boyutlu
zaman demektir. Ama karşıya (Takyon evrenine ışık hızını aşarak girdiğinizde)
o zaman küre >>> Xi, Y, Zi üçlüsünden oluşmuş AHİRET MEKANI
olarak karşınıza çıkar. Demek
ki üçü gerçel (x, y, z), üçü de imajiner (xi, yi, zi) 6 MEKAN BOYUTU
VAR!
Olmazsa olmaz şartlardan biri der ki, bunların da bir SINIRda da BİLEŞKE
boyutu olmalıdır.
O
halde: 7.
Boyut olarak bu iki takım arasında ARA YÖNEY bir evren gibi ayna düzlemi
var. Aynanın ışıktan yavaş olan somut bölümüne NORMAL; bunun tersine
olan öteki yanına da PARANORMAL diyoruz. Dilemmayı
çözdük ama, halen RENORMALİZASYONU YAPAMADIK! Devam
edelim: Bu saydığım 7 boyut (Kur'an'da 7 mesani) BİRER EVREN KÖŞEGENLERİDİR.
Yani CANLI değildirler. Büronuzun eni, boyu, yüksekliği ve bunun aynadaki
ters görüntüsü ve Ayna ile birlikte 7 boyut CANLI değillerdir.
Cansız
boyutları algılamak için bizim BİR ÜST sistemde BİLİNÇLİ olmamız
gerekir (Evrenin 4 ya da 7 boyutlu olduğunu söyleyen cansız evrenin kendisi
değil, BİZ BİLİNÇLİ varlıklarız).
O halde: 7 üzerine ARTI boyutlar gerekiyor. Nereye kadar? TÜNEL/HOLE denen bir sürece kadar: Yani evrenin kuantlaşmamış/ya da büyük patlamada açılmamış, Planck tünelinde kıvrılı kalmış ekstra boyutları var. Süper sicim teoremi der ki: Kuantlar 7 boyutlu bir evrenin DIŞ YÜZEY'idir.
Bunların bir de içyüzeyi vardır. Tünel, hole, şahdamarının İÇİ, süper sicimlerin tünel içi alemi,quantum köpüğünün / evren membranının bir açık kağıt biçiminde değil de, bu kağıdın rulo biçiminde olmasıyla içinde oluşan kapalı tünel süreci. Kağıt açıkken ÇAPI yoktur, köşegeni vardır. Ama rulo (Rolley) biçimindeyken bir de sürpriz ÇAP oluşmaktadır (Aktarıssemavat >>> Göklerin çapları). Böylece 7 cansız boyuta ek olarak 4 de BİLİNÇ boyutundan oluşmuş 11 boyutlu bir yapımız var olduğunu anladığımızda RENORMALİZASYON gerçekleşiyor.
Evrene
BU YÖNTEM BİLİMİYLE bakmanız şart.Tez-Antitez değil; antinom çiftleriyle
evreni ANALİZ EDİNİZ. Benim
avantajım bu. Diğer yararlandığınız kaynaklar sizleri Dialektik olarak düşündürür
ve sentezlerinizi ona göre yaparsınız-ki bu benim sizlere ulaştırdığım
bilgiyi TEK-eşsiz kılıyor. Diğer okuduğunuz kaynaklar size yavan geliyor ve
BİLİMSEL İMANI bulmayı zamana yayıyor.
Şimdilik
hoşça-dostça
Rabbi Zıdni
ilmi
13 Mart 2003