HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 91 :
“Türkmenler”
Sadece
Dulkadir - bayat oğulları değil, sayısız Türkmen boyu Anadolu Selçukluları
ve Suriye Selçukluları diye ikiye ayrılma öncesi Anadolu ve Önasya'ya yerleşmişlerdir.
Bu boyun (Klan) alt aşiretleri olan kabileleri (tribe) var. Büyük Selçuklu'ların
batıda Anadolu ve Suriye Selçukileri diye ayrılmasında
tampon/uçbeylik görevi verilmiştir. Bu kabileler kendi orijinal adlarından
(Bayat, Afşar vb.) ziyade bağlı bulundukları ŞEYH'lerin (Şıh Ramazan,
Şıh Zülkadr, Şıh Kudumkûz vb.) adlarıyla anılmışlardır, büyük ölçüde
Türkçe bilincini yitirmişlerdir. Bugün de Kilis, Cebel, Halep üçgeninde hiç
Türkçe bilmeyen Dulkadır-Ramazan kalıntıları vardır. Suriye hükümetleri
onlara "Araplaşmış Türk" demektedir. Hatta Müslüman kardeşler
adlı Sünni örgütün militanlarının bunlardan ibaret olduğunu söylemiştir
(Hafız Esad'ın ağzından, Baas partisi kayıtlarında).
Gerçekten
de Kimi Arapça, kimi Türkçe ve özellikle çoğunluk Farsça'nın egemenliğine
girmişlerdir.
Araştırmalarım,
Ramazanoğullarının AVŞAR (Afşar, şimdi Kars yöresinde uzantıları var. Hülya
Avşar'ın soyadı da buradan geliyor) ve Zülkadır oğlullarının
"Ortak" hareket ettiğini ve ikisi Bayat olmak üzere 17 boydan olduğunu
gösteriyor. Bu boylardan 6'sının ise Çerkez Memluk olduğunu hayretle öğrendim.
Oysa Çerkezlerin Osmanlı Rus Harbi tarihlerinde Müslüman olduğunu sanırdık.
Çerkezler
inanılmaz bir BİYORİTM ile zaman zaman sözünü ettiğin yöreye tarih
boyunca belli aralıklarla gelmektedirler. Yani
93 harbinden çok önce Çerkezler (Adigey, Ubıh Gabardi boyları) çok önce
bu yöreye de gelmişler. Hatta Çerkez Memlukları (Kölemen) devleti aracılığıyla
Mısır'a kadar uzanmış, Halifelik yapmışlar, Selahaddin Eyyubi ordusunda
ise Türk çoğunluktan sonra ikinci sırayı almışlar (Çerkez atlı
birlikleri. Üçüncü azınlık iki kürt kabilesi).
Bildiğiniz
gibi şimdi İsrail-Lübnan-Suriye'de üçüncü gök dalgası Çerkezler de yer
almaktadır.
Burada
vurgulamak istediğim şu: Çerkezleri peryodik olarak Önasya ve Anadolu'ya
getiren LEY HATTI, Kars Afşarları ile birlikte hareket eden "Bayat"
oğullarının da göç yolları, yani LEY hatları.
Ley
hatları, başta göçmen kuşlar olmak üzere, tüm canlıların ve göçmen
ulusların BİLMEDEN izledikleri bir görünmez göç yoludur.
Sanıldığının
tersine Hazer güneyinden değil; Kafkasya üzerinden gelen Bayat, Afşar gibi Türk
ve Çerkezler gibi bunun dışında uluslar Abhız ülkesinden Kars platosuna doğru
kıyıyı takip etmişler, daha sonra sanki önlerinde görünmez bir çizgi
varmış gibi İskenderun'a uzanmış, Akdeniz'e kavuşmuşlardır. Tarsus'a
kadar toplandıktan sonra da tarihteki bildiğimiz seyirlerini sürdürmüşlerdir.
Yani
haklı olduğun nokta şu: Güzelim Kafdağları dururken, Suriye çorağında
onların ne işi var? Bunun
da yanıtı Şıh'larda ya da başka bir seçenekte değil; Ley
hatlarında
(Ley konusunda daha önce sohbetlerde yazmıştım).
Bir ipucu daha: Ürdün Çerkezlerinde Boyat/Bayat/Atlıboy adı kullanılmaktadır ki, özünde Çerkezce değildir.
“Çerkezler”
KARKASS'lar/Kerketler/Çerkezler
Sami değil YAFES ırkındandır (Osetler ve Teğeyli=Tat dağ yahudileri
Sami/Hyrkania şimdiki adıyla ALAN ırkındandır).
Tarihte
en eski adıyla onlara Kafdağlılar anlamında KARKASS denirdi.
Bundan
ABASKERKET denen bir ırk Güney Kafkasya'ya Karadeniz SAĞA
(Saka)
bölgesine indi. BURADA
BİR AYRIM OLDU: AbasKERKETLERİN bir dalı İVERİA (ABASKetler/Gürcü ve
Abazan) bir dalı İBERİA (İspanya'da Basklar) olarak ana aileden ayrıldılar.
Geriye
KERKETLER yani ÇERKEZLERİN ataları kaldı.
Bunlar
da Bozkır Çerkezleri (Adıgei) ve dağlı çerkezler olarak iki dala ayrıldılar.
Bu dalın dağlıları şimdiki Karaçay-Çerkesk muhtar cumhuriyetindeki çerkezlerdir.
Diğerleri
(Bijedug, Jane,Hatukaylar kıyıdaki natuhaylar, Şapsığlar, Ubıh
kabileleri).
Bunlardan
da daha sonra Kabarteyler (Gabardino-Balkar cumhuriyeti, kısmen Abhazlar (Abaza
değiller, Abhaz, ebhez) ile Çemguyların bir bileşimidir).
Hatoşukalar
bugün Soğukauz eteklerindeki köylerde yoğundurlar (Soğuk kazbek) ve daha
seyrek olarak da Elbruz kuzeyindeki çerkezler ile birlikte yaşarlar. Türkiye'ye
göçenleri ise "Kaynana Türk olsun, Gelin Çerkez misali) bir yandan
melezleşirken, diğer yandan da NÜFUSÇA çoğalmışlardır. Aksi halde Ubıh'lar
gibi silinebilirlerdi. Ubıhça konuşan bir tek kişi bile kalmamıştır. Rus
mezalimi.
Göçler
bir ırk dışında hep kuzey (soğuk) bölgelerden güney (sıcak) bölgelere
doğru olmuş. Tek istisna Sn.Aiberg hocamızın bazı sohbetlerinde belirttiği
gibi, TURAN ırkı kuzeyde kalmış ve kuzeye yönelmiş.
BUNUN
NEDENİ, TANRI VE ALTAY DAĞLARI ARASINDAKİ İÇDENİZİN TUFANDAN SONRAKİ İLK
KIŞ BUZ TUTMASI ve daha sonra buzların erimesiyle içdenizin aşırı kabarmasıyla
YENİDEN TUFAN olacağını SANARAK, KUZEYE KAÇMALARIDIR.
Rabbi Zıdni
İlmi
11 Mart 2003