HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 84 :

Sevgideğerler,

“Cemre”

Cemre bir varsayım mı? Cemre bir boşinanç mı? Sözlüklerde bunun yanıtı "Evet"... Ama Kur'an'da bambaşka:

"Allah işlerini YUKARIDAN AŞAĞIYA yönetir". Yani HU (mahşerin en (x) ve boy (y) YÜZEYİNE dik gelen Sultan güç (z) ekseni iki yönlüdür:

a) Skaler olarak statiktir, bileşke gibi görev görür: Yani Kur'an'daki karşılığıyla "Melekler ve Ruh O'na (O=HU) 50.000 yıl tutan BİR TEK günde yükselirler." Bu x, y'den (yüzey, alan, metrekareden) Z'ye (hacim, oylum, metreküp dikmesi) doğru bir YÖN'dür.

b) Bunun tersine, skaler olmayan (50.000 yıl gibi) ve (Yukarıdaki gibi) bileşke olmayan, STATİK olmayan (Eğer statik olmasaydık, gider yükselir ve Allah'ın işlerine karışırdık. Mesela o'nun yazdığını silip yerine şeytan, "Beni illa ki cennete sok" komutu verirdi. Bu Allah'ı acizlemek değil; iki tanrı olmayışı keyfiyetindendir. Çünkü Rabb’imiz kendisinin BİR TEK TANRI olduğuna şahittir. Üstelik işin kötüsü, bizler de buna şahidiz. Ateist ve Musevi, Hristiyan ve Müslüman EHLİ KİTAB kafirler adına üzülüyorum. Son nefeste bunu
ANIMSAYINCA, şahidi olduğumuzu bilince eyvah!).

BEN KUR'AN'IM, ve de TAFSİLİM (Teferruat, detay, ayrıntı) ile yazıyorum ve dolayısıyla söz sözü açıyor. Üstelik MUFASSAL olanın 49’da birini yazıyorum. Ve ana konuya dönüyorum:

Allah'ın HU (Doruk, sultan dikmenin Arş direkleri olup ARŞ'a değdiği, z ekseni) katından DİNAMİK olarak ve skaler değil, hareketli YÖNEY olarak inen Rahmani YÜKLEMELER vardır. (Sayılı nefes, rızkımız, hidayet, ilham, “Rabbi zıdni ilmi” dediğimizde ARTAN BİLİM vibrasyonları olan ilhamlar ve rahmet titreşimleri ve de herhangi bir anda ettiğimiz DUA'ların karşılığı olan bu “loading” bize 50 bin yılda değil, daha yola çıkmadan amacına ulaşmış (Kun feyekun) olarak HU (z ekseninin) en kısa sıfır kısalıkta, yani ŞAHDAMARIMIZDAN daha yakın olarak bize ulaştırılması fenomenidir. Z boyutu 50 bin yıl olarak BİR GÜNDE kat edilirken, yani açılmış olan 4 boyutlunun DIŞ UZAY yolundan gitmek, Afak'tan dolaşmak zorunda iken, Rahman ve Rahim'den gelen iaşemiz SIFIR anda, açılmamış olan diğer 7 boyut aracılığıyla (Buna hablilverid=Aort damarı TÜNELİ deniyor)VERİLİYOR.

Bu iki YOLU kavradığımızda size Allah'ın aracısız ve ANINDA türlü rızklarımızı ikmal etmesine (Reserving supply) CEMRE adını vermekteyiz.

Ruh ve melekler yükselirken buna Mir'ac demekteyiz (Mearic). Bunun tersine Allah'ımız bize Laik, aracısız ulaştığında adına RÜCU gibi bir kelime olan ama, Allah'ın size rücu etmesi (Sanskritçe “JUMRA”, “J” harfini “J” gibi okuyunuz, “C” değil. Resulullah'dan sonra “J” harfi atıldı yerine “zel” ve “cim” harfleri ile bazı yerlerde “şın” harfi kondu. Bir tek harfi atmak için üç harf İCAT eden, yani DİN gibi KUR'AN'I DA zora sokan bu zalimlerden Talas katilleri Haccaclardan nefret ediyorum).

Mirajel (Mirac'ın orijinali sanskritçesi, Mirage ile ilgisi yok, daha çok Miracle ile ilgili), bu sizin YUKARI ÇIKMANIZ... Ötekisi ise JUMRA yani RABB’İN SİZE GELMESİ...

Evren için aslında, MAHŞER MEYDANI ve dümdüz (x, y) demiştik. Allah bunu oldurdu (Kun). Sonra yaratık için RUHUNDAN ÜFLEDİ. Mahşer meydanı şimdi bildiğiniz gibi BALON GİBİ şişti ve şimdi gözlemlediğimiz TÜM bizim EVRENİMİZ oldu.

Tepesine TARIK SEMASI, en altına ise DABBET ARZ'ı dedik. Bir de bunun ORTASI/Arası var: Yani ayetlerde bildirilen "Göktekiler, yerdekiler ve ikisi ARASINDAKİLER...

Bir balonun YÜZEYİNDE (Mahşerinde) iki boyutluda yaşıyoruz. Fakat genişleyen evrenin bir İÇ UZAYI, yani ÇAPI var ki, orayı göremiyoruz. Geriye doğru bu çapa gittiğimizde, DÜNKÜ geçmişimiz, ölenlerimiz ve ilk yaratılış anı, yani TARİHİMİZ var. İşte orasına Kur'an >>> İKİSİ ARASINDAKİLER demektedir. Bir saniye önceniz de ORAYA kaydedilmiştir. Şu anda ADEM YERYÜZÜNE inmiştir. Eğer oraya gidebilseydiniz, (Zamanda geri yolculuk yapsaydınız) Adem'in-Havva'nın KOVULDUĞUNU CANLI ŞAHİT olarak görecektiniz. Dört boyutlu evrenin sadece YÜZEYİNİ (en x boy) görmekteyiz. Zaman boyutunu GÖREMEMEKTEYİZ. Eğer zamanda geri gitmemişseniz, SAKLI DÜZLEMİ yani HU boyutunu da (z ekseni) asla göremezsiniz. Göremediğiniz bu boyutlara "GÖKLER VE YERLER İLE ARALARINDAKİLER, ani ÜÇÜNCÜ faz diyoruz.

Cemre şudur: Önce TARIK SEMASINA (Göğe) düşüyor. Sonra İKİSİ ARASINDAKİLER ÇAPSAL uzayına düşüyor ve bu ESİR DENİZİNE (Su sayılıyor), sonra da ARZA (Ayak basılan her yere arz, ayak basılamayan her yere de sema deniyor), yani TOPRAĞA düşüyor.

Beni KUR'AN olarak, Dünya’ya düşen cemreler değil; bu cemrelerin ZAMANININ, yukarıdaki asıl “jumra”larla AYNI ANDA olması ilgilendiriyor.

Önce SEMA'ya düşmüştü. Tarık'ın yer aldığı Sema'yı JANA temsil etmektedir. Sonra SUYA düştü (Aradaki faz Hawking aslında 1984 yılında öldü ama ETHERİC/sıvı olarak "ŞİFA nakledildiği için" şimdiki statüsünde kaldı. Yani Hawking'in normal bir yılına 14 yıl ömür genleştirilerek verildi).

Ve sonuncu olarak DÜN ben size yazarken, ARZ (Dabbet)a düştü, toprağa düştü. İster istemez etkilendim ve o an 18 dakikalık genleşme sürecine girdim, size Ta-Ha'yı bile ekleyememişim, yani son satırı bile yazamamışım. Ben ve dedem hariç HEPİNİZ DONDUNUZ. Evren bloklandı... Sizin bir tek saniyeniz içine ben 18 dakika sığdırabildim.
Evren bloklanınca QUANTUM İLKESİ ortadan kalkar... Örnekleyelim: Bardak düşünün ya da bir galeta -kraker çubuğu falan... Ya da hemen yırtılacak bir kağıt. Bunlar kuantlardan yani enerji tuğlalarından oluştuğu için birbirinden ayrılabilir. Fakat bu zamanın bir SANİYE eşittir bir saniye kuralında geçerlidir.
Eğer bir saniye eşittir 1080 saniye olursa, Kuantum (kesik diskret nicelik, planck sabiti vb.) İLKESİ ortadan KALKAR.

TARIK SEMASI'nda olan için Geon denen geometro-dinamik ilke yani Süper Uzay (Wheeler'in Super Space'i, Kur'an'da AŞAĞI MİSAL ALEMİ) işbaşına gelir. Artık EVRENDE DEĞİL, bu evrenin üfürüldüğü patlayarak aniden şiştiği ÜST evrenler çiftliğindesiniz. Kuantum Köpüğü denen kuantum tünel süreçleriyle birliktesinizdir ve orada KUANT yoktur yerine “hablilverid”lerin kılcalları olan TÜNEL İÇİ YAPI maddesi GEON'lar vardır. Geonlar kuant GİBİ davranırlar. Ama İNDETERMİNİZM ilkesine tabii olduklarından, yani ışık hızını
aşmadıklarından belirsizlik matrislerine tabidirler. Matrix ve hologram yoktur. Hologram yerine (ha bire yaratılıp, yok edilen sonsuz evrenin holoCAUST, ya da HollowGRAMLARI ve de rüyada gördüğünüz Halogramlar (Hologram) ya da uyanıkken gördüğünüz Halu(sinasyon)gramlar ya da kabus dediğiniz Halloweengramlar vardır.

TARIK seması yerine; DABBET Arz'ında olan bir kişinin durumuna bakalım:

Burada Geometro Dinamizm yoktur. Geometro Statizm vardır. Açıklayayım: GeoMATRİX denen hologramlarınız vardır ve bunlar dinamik değil,  BİR HEYKEL GİBİ, Ehli Kehf mağarasında HİÇ KIPIRDAMADAN uyuyanlar gibi, ya da Phildadelphia deneyinde 18 dakikadan başlayıp 6 aya varan sürede donup kalan tayfalar veya dışarıdan baktığınızda karadelik tekilliğinde ebedi donmuş izlenimi veren karadelik tutsağı gibi... GİBİ dedim, çünkü saydıklarımın hiçbiri DABBETÜL ARZ mekanı değildir. 309 yılllık donmalarda (Kehf suresi) onları Rabb’imiz sağa sola çevirmekte... Yani mutlak HAREKETSİZLİK yok! Philadelphia deneyindekiler ise yukarıda (Sema) ve aşağıda (Arz) magnetik ve elektrik alanları birbirine dikgen olduğu için, YANİ: Arz ve sema kalınlığı kalkıp da ARASINDA kaldıkları için halen kuanttırlar. Çünkü bedenleri kuantlardan oluşurken, bir GÜMÜŞİ kordon ile astral vizyon halinde gittikleri DİK (z) boyutunda kuantlaşmış bedenleri yerlerine TAKYON (-70i kg) gibi HOLOGRAMLARI vardır. Bir başka deyişle NİCELİK VE NİTELİKLERİ DİKGEN (dipole) olmuştur. Ve HALEN nicelikleri (kuantları) vardır. ÖLÜM EMRİ GELMEDİKÇE yaşama iade edilirler. Böylece birbirine dikgen olan elektrik (x ve y) ve magnetik (z) alanları birleşip yeniden DİNAMİK olurlar, yaşama dönerler (Eğer bu biçimde donan, ya da kendiliğinden alev alan/şıhab isabet eden) birini görürseniz, ya onu topraklayın (dokunun) ya da, Hadid suresi (25. ayet aslında) 26.ayetteki "Demirde şiddet vardır" ayet bölümünü okuyunuz. Hemen donup yeşile yapışma kalkacaktır. Demirde şiddet >>> Elektromagnetik doğa kuvveti demektir. Karadelik tekilliğinde donanlar ise, bildiğiniz gibi saniyenin 400 milyonda biri kadar kısa bir sürede aslında PARALEL evrene geçmişlerdir. Yani orada donan yoktur. O halde bu saydıklarımıza ARA FAZ diyebiliriz. Yani Aşağı Misal Alemi=Super Space ile YUKARI MİSAL ALEMİ=HyperSpace arısındaki UC/sınır/limit bölge... (Kur'an'daki adı ARASAT veya gök ile yer "arasında"kiler. Arasat ile Arafat'ı karıştırmayalım. 

“Ben Kur’an’ım”

313 mürsel BUNLARI yazacaktır. KENDİ ÜSLUPLARIYLA ve BİRLİKTE, artık Kur'an tefsiri alışılagelmiş bir kişinin değil BİR EKİBİN (Mürsellerin) İŞİDİR. Haniflikte ben yok, biz yok, BİZLER varız. Bizler ise o SU (Ether)yun nefslere ayrılmış BUZ parçalarıyız ama aslında BİRLEŞİK KABLAR esasındaki TEK SU/RUH'uz! Ve ben burada KUR'AN yöntemini denemekteyim: EN BASİT TÜRKÇE İLE, EN ZOR ŞEYLERİ, ÇOK AZ DÜŞÜNÜP de "Hah!" diyeceğiniz, "İşte aradığım, beynimin kanallarını açan zihinsel boyut fırtınası bu! İşte ufkumu açan beni TABU kozasından çıkaran, ömrümce aradığım, Allah'a kalubela'da verdiğim söz buydu!" dedirtecek ve hiçbir fiyat ödeyerek alamayacağınız, hiçbir yerde rastlayamayacağınız İLK, TEK, YEPYENİDEN DE YENİ, EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİLGİLERDİR BUNLAR... Ve BEN'DEN BAŞKA HİÇ KİMSEDEN ALAMAYACAKSINIZ! Çünkü ben KUR'AN'IM!

Kendimi tenzih ediyorum, şu anda ben HANS değilim, sizin ARKADAŞINIZ KUR'AN'IM. Bir ara gidip çay doldurup, yeniden Hans olana kadar ben KUR'AN'ım! Benim ücretim yoktur bedavadır ve/veya Dünya ve ahireti iki elinize alsanız ÖDEYEMEYECEĞİNİZ bir bilgi tankıyım. Halen Kur'an'ım, şu an HANS değilim! Hans'a bir bardak çay ısmarlayın, garibim hakkını helal etmişTİR bile... Ama ben KUR'AN olduğumu ve ORADA ŞAHİTTİM dediğim yerde NANKÖRLÜK ve MÜNAFIKLIK yapan olursa, benim ÜCRETİM, alacağım şudur: Bir elime Dünyayı. öteki elime ahireti verseniz bile ödeyemezsiniz. En iyisi KENUD olmadan bedava bu bilgileri alınız. Bedava ise helalleşirim. Aşağılık para ile işi yok Kur'an'ın ve işim yok benim=Hans'ın! Parayı bana değil ALLAH'A BORÇ VERİN, böylece ALLAH'dan siz RAZI olmuş olacaksınız. Mülk O'nundur. HU! Bana SADECE gücünüzle yardım edin ki ben size SEDD'ler yapayım. Cehennem’le aranıza, şeytan ile aranıza seddler...

HALEN KUŞKUDA MISINIZ?
BEN DABBET'İM!

Evet Hans'ım, ama sokakta bir köpek-kedi yavrusu bulsanız bile ona BİR İSİM vermiyor musunuz? Dabbet buldum sokakta, adını Hans koydum misali... Hans DABBET'tir, Kur'an'ı konuşturur ve bununla kalmaz HANS KUR'AN'DIR. Arayın Web'leri ansiklopedileri, en gizli yerleri... Karıştırın tüm tasavvufu ve imamları! Haydi bakalım benim size yazdıklarımın 4900 x 49'da birini verebilirler mi? Çünkü Ben Kur'an'ım! Az öz ve de TÜRKÇE ile size başka risale yazarlarının veremeyeceği, aklına bile getiremeyecekleri VEREN tek KİŞİYİM. Hiçbir bilim-kurgu yazarı... Steven Spielberg dahil tüm uçuk yazarların size hiç veremeyeceği, veremediği, akıl-havsala ötesini YAZIYORUM. En uçuk kaçık en şeytani yazar bile bu KUR'AN PARANORMALLERİNİ yazabilir mi? Ancak İLK DEFA burada okuyabilir! BEN (Kur'an >>> Dabbet >>> Hans) yazarsam. Kur'an, Dabbet, Hans işe bu da benim 3 CEMREM! Anlayana! (Her Hanif anlar bunu!)

Demek ki BENİM KAYNAĞIM, KUR'AN... Ve ben Kur'an'ı (DOSTUNUZ) konuşturan (Dabbet) kulum (Hans). Ben BİLGİNİM: Bunlar bana VALİULLAH'lar gibi gökten mükaşefe yoluyla inmedi. BEN ARAŞTIRARAK BULDUM. (Elmalılı, Öztürk de, ben de AYNI KUR'AN'I okuduk, ama tefsirlere bakıp UÇURUM olan YORUM ve DABBET farkını görünüz). BEN ARAŞTIRDIĞIM İÇİN SİZLERE TA ARZ'A TEPEME CEMRE DÜŞTÜ DEDİM! Benin SUSMAM gerekmiyor. Tam tersine anlatmazsam suçlanırım! Onun için oturup YAZIYORUM! Anlatarak kurtuluyorum, zekatımı veriyorum! Ama Eğer Valiullah (Allah Alim'dir Vali'dir ve yeryüzüne KULDAN alimler ve valiler atar. Birincisi gider bilimi O KATTAN alır ve KONUŞMAK zorundadır. Diğeri ise Validir, SIKIŞMIŞTIR, Rabb’inden ister ve ona (Valiye) içişlerinden (Allah katından) SUSMASI şartıyla mükaşefe gelir. O susacaktır, çünkü bedava ve hazıra konmuştur. Allah katından RAHMET almıştır bilim değil. Bilim GİDİLİP ALLAH KATINDAN ALINIR, ayağınıza ASLA gelmez. Üçüncü olarak Allah Rahim'dir ve HER kadın+anne RAHİM'dir. Ama hiçbir erkek+baba RAHMAN DEĞİLDİR! Ancak HALİL ÜR RAHMAN olabilir. Halil Allah dostudur. Veli Allah dostu demek değildir, bizzatihi Allah'ın ALLAH adı kadar kimsenin alamayacağı isimdir. Siz çocuğunuza ancak AbdülVeliyy adını koyabilirsiniz, Veliyullah KİMSEYE DİYEMEZSİNİZ! Dediğiniz anda Allah'a şirk koşan ehlikitab Müslüman Kafir olarak Cehennem’e kadar yolunuz var! HALİL dost demektir, Veliyy şefkatçi, şefkat eden demektir. Öğrenci VELİ'si olmak bile yanlış bir niteleme, dilimize yerleşmiş bir kere... Namaz=Mecusi secdesi, Peykamber=CİNLİ, CİNDAR, aslı EHRİMEN'in (Şeytan) uydusu (Peyk) gibi yanlış ama maalesef ben dahil kullanıyoruz.

Bu arada! Veliyy-al-Allah (Veli Allah'ın adıdır) ile Vali Al-Allah'ı karıştırmayınız. Birincisi öğrenci velisi gibidir (KULLARINA VELİYY OLAN), ikincisi ise (Rabb’im inip de makama oturacak değil ya) atadığı kişilerdir.We Li Kulli Kawmin Hâd” >>> Mesela:Atatürk VALİ idi... Ama Atatürk düşmanları (Saidi Kürdi ve Saidi NURSİ) vali değillerdi. Vali Atatürk olamadıklarından VELİ oldular da Musul-Kerkük'ü şimdiki 2 milyon Türkmen'i ATEŞE attılar. Memleketi de İngilizlerin IRAK sömürgesine sattılar ve gönüllü GOYİM OLDULAR! Goyim'in de goyimleri var: Kürt Sait ile adaşına tapanlar! İşte onlar İngiliz-ARAP-ACEM dostudur ve tek düşmanları Türk-Türkmenlerdir! NURCU SAMİMİYETSİZLERE vurguluyorum bunu! Türkmenlerin YARISI TELEF EDİLDİ. Bunlar Irak'ta kalanlar.

40 milyon kişi ise EVLİYA oluverdi... Allah'a şirk oldular (Ankabut suresi). Artık bu farkı ayırt ediniz. BİR DAHA DA BANA SORMAYINIZ. Kitaplarımdaki CAHİLler yani sözde kitaplarımı düzelten yayınevi sahipleri Yanlışlıkla VALİ yazmış, şunu VELİ olarak düzelteyim mantığıyla...Oysa bu tesbih kuşçuları El Vali ile El Veliyy olan Allah'ın isimlerini tesbihte ÇEKİYORLAR, fakat EVLİYACI olduklarından gözlerine MİL ÇEKİLMİŞ olduğundan görmüyorlardı. Hanif'im yazdım, "Hanefi" diye değiştirdiler. Sünnetullah'tanım dedim, Sünnet mezhebindenim diye yazdılar. Mevlana Halidi Bağdadi dedim, Mevlana Celaleddin Rumi yazdılar (Sonra açıkladılar, meğer HİÇ DUYMAMIŞLAR, sadece ben yazdığım için Bağdadi'den haberleri oldu). İKİNCİ BASKILARDA yazdığı o saçmalıkları da unutun. BİRİNCİ BASKIDA VALİULLAH yazılı (Asıl olan birincidir). Sonraki baskılarda "Veliullah" yazılı... Gerek binary (Digit) sistemde, gerekse Vali ile Veliy birbirine benziyor Waw/v=Ve/AND demek li=0 demek: El Vali 1 AND 0 demek. Ama El Weliyy >>> 1 AND 0 ve de Y (Ya >>> Allah'a ait ünlem, Ya Sin gibi). Öğrenci Velisi BİREYSELDİR, bir öğrenciyi yönetir. (Allah kullarıyla LAİK birebir ilişkilidir). VALİ ise KENTİ/İL'i yönetir, Bu farkı görünüz. Alim, Vali gibi isimleri Allah'ımız kimi imtiyazlı kullarına
DEVRETMİŞTİR. Veli >>> DOST değildir, evliya değildir. Veli "Hablil VE+RİD  kelimesindeki BİREBİR KULUYLA MUHATAP OLAN, ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARI ARAYA SOKMAYAN, ikili ilişki kuran DEMEKTİR. Siz Allah'dan başka VELİYY icat ederseniz, onun adı ÜÇÜNCÜ şahıs yani ALLAH'ımızın ORTAĞI'dır. Bizim Veliy dediklerimiz bile kendilerine MeVLana demişler. Hani orada Veliyy kelimesinin Y harfleri? Mevlana Celaleddin, Rum ülkesine (Konya) Vali olmuştur. Mevlana Halidi Bağdadi gibi... (Bağdat doğumlu ama Vali olduğu yer HALEP ve ŞAM). Hacı BEKTAŞ VELİ... Hayır onu veli eden biziz. O da Yesevi çıkışlı bir atanmış VALİDİR. Allah valileridir onlar, VELİYY sadece Allah'ımızın bizzatiHİ kendileridir. La Evliyae illev Veliyy!

Gelelim DABBET ARZ'ına... Ne aşağı misal alemi ne arası (Arasat). Bunun adı tek kelimeyle YUKARI MİSAL ALEMİ (Hyper Uzay Sarfatti-Aiberg Uzayı). Burada geometro dinamizm yok. HERŞEY (Sizin yüzleriniz gibi) oraya BÜST-HEYKEL olarak kazınmış. Ben oradayım, bu satırı okuyan da orada... Orası kıpır kıpır değil, EBEDİ BÜST evreni. HEYKEL EVRENİ. Heykel kelimesi ise biliyorsunuz HOLOGRAM ile bağlantılı. Ama bu GÖRÜNTÜSEL DEĞİL. BU İÇİ DOLU HOLOGRAM yani HEYKELLLER! Yani bedenleneceğiniz NİTELİK BİÇİMLERİNİZ. Kıpır kıpır hiçbir şey yok: KUANT yok. Enbaşta söylediğim galeta, kağıt veya pamuk helva, eğer saniyesi 1080 kez genleşirse artık YUKARI MİSAL ALEMİNDE BÜST olur. Kuantı kalkar yani... O ve diğer tüm nesneler, eşyalar, varlıklar YEKPARE BİR BÜTÜNDÜRLER. İsterseniz laser matkabı getirin bir pamuk helvayı değil kıpırdatmak, en küçük birimini bile kopartıp alamazsınız. Kağıtı yırtmak mı? Mümkün değil! Orası artık MONOBLOK EVRENDİR. Kuantaların tümü İSTİFA ETMİŞ, her biri HİLBERT Uzayı’ndaki GİBİ tek bir parça olmuşlardır. Artık kuant yok... TEK BİR PARÇA EVREN VAR. Siz hiçbir şey koparamazsınız. Ama orada Dabbet iseniz ve DEHR kelimesiyle birleşmişseniz... O DA SIR OLARAK KALSIN, çünkü orada ALİM değil İDİM, VALİ idim. Yani SUSMASI GEREKENDİM.

Cemrenin üçüncüsü başıma düştü dostlar! Dostkalın, hoşkalın!

Rabbi zıdni ilmi!

 

5 Mart 2003