HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 75 :
Selam
selam sevgideğer,
Değil
bir fincanın, "Zerrece" iyiliğin ve kötülüğün" bir deftere
yazıldığı bu evrende, Allah'ımız, insan için, "KENUD/Nankör"
olduğumuz genellemesini yapmıştır Kur'an'da...
Kenud'a
en yakın açıklama, nankör olagelse de, Kenud'un diğer anlamları da var:
1.
Verdikçe şükredeceğine daha isterim diyen cerbeze NEFS,
2.
Menfaatine uymayan herşeyi REDDEDEN NEFS,
3.
SADECE KENDİSİ İÇİN iyiliği sizden görev haline getirmenizi isteyen nefs.
İyiliğinizi istismar ederek TİCARET yapan Nefs.
4. Altın
(Maaş) ve hibe biriktiren RUHBAN nefs.
5. Bir
yere önce gelenin, diğerini "Yeni/Çaylak/Çöm" gibi görmesi ve diğerlerine
kıdem taslaması. (Bunlar bu davranışlarını çocuklarına yapamazlar, tam
tersine çocuklarından azar işitirler.)
6. Ortağını
(iş, eş, aş vb.)kaprislerle kaçırıp, sonra da "Beni terk etti"
diyerek masum ve fedakar triblerine yatan nefs.
7. Nankör
(Nan=Ekmek, farsça) ve Kör (Türkçe)den tamlama...Yediği ekmeğe kör bakan,
ekmek yediği yerden KENDİSİ ikram ediyormuş gibi, o kurumun malını ikram
etmekten başlayarak, o kurumun demirbaşlarını soyan, rüşvet, iltimas,
irtikap, torpil vb. ile donanmış NEFS.
Bütün
bunlar KENUD ama, Rabbimiz "Doğrusu...." diye başlıyor söze,
"İnsan ÇOK nankördür".
Ayete
baktığınızda :
1.
Doğrusu ile kasıtlanan, "Tevbe edenler" dışında demek.
2.
Cinlerin NANKÖRLÜĞÜ (Şeytan örneğinden başlayarak) zaten SABIKALI VE MEŞHURDUR,
ama İNSAN'a bu yakıştırılmamaktadır.
Yani
cinler ZATEN doğal KENUD'dur. Buradaki şaşkınlık ifadesi, "İnsanın,
Halifenin" nankörlüğüdür. (Çok ileri derecede Arapça bilenler için
şöyle tercüme edeyim: Ey insan bari sen YAPMA! Senden ummazdım be
adam!"
3.
İNSAN, yani ne melek gibi uçarı takyon, ne cin gibi haşarı enerji, doğrudan
OTURMUŞ, VEKARLI, TUTARLI, HEYBETLİ insan, yani MADDE!
Bari
sen yapma...
4.
ÇOK nankör:Cinler ZATEN NANKÖR olup ve nankörlük üzerine davranırlar. (Köpeğin,
kedinin çöplükleri karıştırması) Ama bunu İNSAN yapınca, cine verilecek
olan cezanın BİLMEM KAÇ KATI ile mağdur olacaktır.
5.
İnsan çok Kenud'dur. (Nefs'in 7 fazı -ki yukarıda açıkladım-)
6.
İnsan çok Kenud'dur: İnsan >>> Ceset+Nefs+Bilinç
dolayısıyla
Ceset ve RUH kendiliğinden KARAR VERMEZ (Robot gibi düşün, ya da ceset adı
üzerinde...).
Suçlu
olan NEFS'tir. Ve İnsan NEFSİDİR. O halde yeni bir kavramla karşılaşıyoruz:
7.
İNSAN NEFSİ diğer NEFSlere hiç benzemez ve zaten üç fazlıdır. (Emmare,
levvame, mutmain nefs vb.)
Bunları
bir TASAVVUF öğretisinden ya da kendi FELSEFEMDEN (kendi nefsimden) yazmıyorum.
Pekiyi
nasıl yazıyorum?
Sabah
oldu, gazeteni aldın, aklına esti, bilmece çözeceksin.
Ama
çocuğun gazeteyi yırtmış, senin bilmece ise sadece ana tablo ve
"Soldan sağa...." diye bilinen kupürü ile kalmış.
Sen
BİLMECENİN TAMAMINI soldan-sağa çözebilirsen...
Yani
hiçbir boşluk kalmazsa kutularda...
Artık
"YUKARIDAN AŞAĞI" olan ve de örnekte yırtılmış kayıp kısmı
okumadan, YUKARIDAN AŞAĞI'yı da çözmüş olursun.
Eğer
günün birinde ALİM (Alimallah, inşaallah hepinize) olursan, PARANORMAL'e geçersin.
Yani
Yukarıdan aşağı ve soldan sağa YÖNLERİ yerine bir de bunların çaprazını
bulursun: SOLDAN AŞAĞI veya SAĞDAN YUKARI gibi...
SİZİ
TEMİN EDERİM Kİ
yazdığım
hiçbir şey NEFSİMDEN değildir.
SADECE
VE SADECE,
HATTA
SADECE VE SADECE, HATTA VE HATTA SADECE VE SADECE KUR'AN'DANDIR.
Ben
Hans'ım, ama bir an geliyor ki TAMAMEN KUR'AN oluyorum. O zaman
ben
yazmıyorum, bendeki ben yazıyor.
Sonra
geri dönüyorum: Ben yeniden HANS oldum diye...
Ben
KUR'AN olduğumda, "ORADAYDIM, ŞAHİTTİM" diyorum.
Mesela
Ebu Süfyan ile Resulullah'ın Abese suresinin başındaki konuşmasında ORADA
OLUYOR VE ŞAHİT oluyorum.
Sonra
geri dönüyorum ve , "NE İDDİALI LAF, BEN HANS'IM, ORADA OLMAM MÜMKÜN
MÜ?" diyorum.
Bunları
uzun bir süre anlamadım ama, bir gün Sema (Tarık) yerine Arz'a (Dabbet) yöneldim
ve o zaman anladım ki, DABBET isen ŞAHİT olduruluyor, sonra yeniden bulunduğun
çağa geri POSTALANIYORSUN.
Şimdi
iki arada bir derede kalıyorsun.
En
iyisi HA/VET de kurtul!
Ben
de öyle yapıyorum. Şahit
miydim, burada mıydım? diye kahrolacağıma,
HA/VET
deyip kurtuluyorum.
Bu
istiklal/kurtuluş savaşı kadar bana gerekli candaşlar!
Rabbi
Zıdni ilmi...
21 Şubat 2003