HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 67 :

“Ğaraniyk Olayı”

Selam ve selam candaşlar. Özel “e-mail”ler içinde fazlaca istenen, aşağıdaki ayetlerin yorumunu basit olarak açıyorum:

Önce ayetler:

"SENDEN ÖNCE HİÇ BİR RESUL VE NEBİ (PEYGAMBER) GÖNDERMEMİŞTİK Kİ, TEMENNİ ETTİĞİ ZAMAN ŞEYTAN ONUN GÖNLÜNÜN İSTEDİĞİNE FESAT ATMIŞ OLMASIN. AMA ALLAH ŞEYTANIN ATTIĞINI SİLER, SONRA KENDİ AYETLERİNİ SAĞLAMLAŞTIRIR!" HAC SURESİ, 52. AYET.

“Senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun”. (Diyanet)

“Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir şey dilediğinde, şeytan onun düşünce ve dileği içine birşey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alim'dir, Hakim'dir”. (Yaşar Nuri Öztürk)

VAHY mekanizmasını anımsayalım: (Amentü...)

1. Billahi: Verici, mikrofonun ve emirin/komutun yegane sahibi.
2. Melaiketihi:Taşıyıcı dalgalar (Courrier/Carrier waves).
3. Kütibihi: Vericinin taşıyıcı dalgalara yüklediği mesaj.
4. Rüsulühi:Alıcı=Mesajı alan, vahy inen kişi...(Elçiler).

Bu verici-taşıyıcı-mesaj metni-alıcı dörtgenine ASLA ve asla beşinci bir etmen giremez. (Şeytan vb.)

Şeytan :

1. Vericiyi=Allah'ı etkileyemez.
2. Taşıyıcıyı=Meleği etkileyemez.
3. Mesaj metnini/vahyi ayetleri etkileyemez.
4. Fakat:

İNSANI etkiler. Resullerin tamamı insandır. BEŞER ŞAŞAR!

Adem'den başlayarak ŞAŞILMIŞTIR! (Niçin kovulduklarını anımsayınız. Yasak ağaçtan yemeleri için şeytan vesvese vermiştir).

NE VAR Kİ: Ademe indirilen suhuflarda (vahy) ŞAŞMA yoktur. Süleyman at haralarının ve tavlalarının arasında iki yıl boyunca ALLAH'ı anmamış, sırf atlarıyla meşgul olmuştur. Bunu yapan şeytandır. Yani Allah'ı unutturan da şeytandır.

Babası Davud, karısına (Betşeba) gözkoyduğu komutanını bile bile ölüme gönderir ki kadın dul kalsın ve haremine alsın... Bunu yaptıran şeytandır. Ama DAVUD'a indirilen ZEBUR (mezmur/mezamir) adlı göksel kitapta şeytanın etkisi yoktur. Olamaz da ... Çünkü o VAHY'dir. İnsan yazması değildir.

Kısası enbiya bunlarla doludur ki, bir kitap bile yazılabilir. Düşününüz ki, İbrahim atamız bile eşi Hacer için, şeytana uyarak, kızkardeşim demiş bulunmuştu. Hatta, bir çocuğu olmayacağına o kadar inanıyordu ki, "Olursa onu kurban ederim" diyordu, ama ALLAH DOSTU idi. Allah ona iki çocuk birden verdi İsrail+İsmail (İsrail diye bilinen peygamberden ziyade İshak-Yakub ilişkisini Eba İsrail olarak düşününüz).

Resulullah ise sayısız beşer şaşar örneği vermiştir (Görme özürlü Maktum'a yaptığı abese gibi). Bu doğrudur çünkü ayettir ama HADİS zırvalarına asla revaç etmeyiniz:

Ğaraniyk=3 akkuğu (cygnus trio kuğu takım yıldızı) olayı ise yalan bir hadisten kaynaklanmaktadır. GÜYA bu ayet geldiğinde yani, içinde "Lat, Uzza ve üçüncüleri olan Menat..." geçen ayet indiğinde Resulullah bir söylev ya da konferans halindeymiş ama şeytan Resulullah'ın içine girmiş ve o sırada inmekte olan ayetin içine 3 putun adını saplama yapmış. Geçince, bunun üzerine sözde Mekke’li müşrikler "Bakın bizim tanrılarımızı da ismen kabul etti" diye sevinçle bağırmışlar. Resulullah da birden kendine gelmiş ve şeytanı bedeninden kovmuş, fakat o arada ağzından da "O üçü ğaraniyk=üç beyaz kuğuydu" deyivermiş.

 

Dolayısıyla Selman Rüşdi diyor ki: "Allah ile Elçileri arasına tamamen şeytan girebilmekte ve vahyi değiştirebilmektedir". Bunun üzerine de "Şeytan Ayetleri /Satanic Verses" diye bir kitap yazdığı malumunuzdur.

Ayetlerdeki put ismini veren bizzat Allah'tır. Lat, Uzza ve Menat (Nuh Suresi’nde de Yağus, Yeuke, Nisra, Vedd gibi beş put ismi geçmektedir. Bunları şeytan değil Allah vahyetmektedir ve ismen verilen diğer tüm kişiler (Nemrut, Haman, Karun, Firavun vb.), şeytan tarafından fısıldanmış değil; bizzatihi Allah tarafından indirilmiş kelimelerdir. Vahy mekanizmasında kısa devre olmaz. Vahy korunmuştur. Allah aciz değildir.

En yukarıdaki ayette sözü edilen MUHKEM (tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmış) ifadesi ise bozulan tahrif gören kitapların bir SONRAKİYLE iptal edilmesi ve bozulan hükümlerin yerine SÜNNETULLAH yani değişmez yasaların konmasıdır.

Tevrat bozulduğu için İNCİL TAHKİM ile geldi ama İncil de bozulunca KUR'AN geldi. Kimi kitapta ise tahkim aynen kaldı. Örneğin: Yahudiler de DOMUZ yemezler, haramdır. İçkiyi yılda bir kez içerler. Cinsel buluşmadan sonra güsullenirler ama Hristiyanlar bu tahkimi bozup, domuz, içki müeyyidelerini delmiş ve boy abdestini kaldırmışlardır.

Bazen de bunun tersi durum oluşur. İncil bozulmuş olan Tevrat'ı tahkim eder. Tevratta kadınlar ve erkekler aynı yerde bulunmazlar, oturamazlar. Bunu bu hale getirenler hahamlardır. İncil ise tersine iki cinsin her yerde birlikte olabileceğini göstermektedir. Yahudiler kendilerinden başka hiç bir ırkı sevmezlerken, bu bozulan hükmü İncil "herkesi sevin" diye bir SEVGİ yumağıyla sunmuştur. "Yanağına tokat atana öteki yanağını da uzat" demiştir.

Daha sayısız örnek var. Amacım TAHKİM kelimesinin hangi anlamda kullanıldığını göstermekti.

Şeytan ateistlere hiç dokunmaz. Çünkü onlara görünmesi ALLAH inancının oluşmasına neden olurdu. Şeytan en çok dindarlara dokunur. Onları şeytani hadislerle kandırır. Özellikle Yezidi tasavvufundaki şairler (Şuara) mensupları üzerine iner. (Şuara Suresi’nin son ayetlerini okursanız, şehyler ve sahte veliler ile din adamları, imamlar üzerine şeytanın indiği bildirilmiştir).

Dindarlardan daha da sofu sayılabilecek mercii resullerdir. Şeytan en çok bunlarla uğraşmıştır. Özellikle Eyyub'un sırtına binmiş ve Allah'a isyan etmesini istemiştir (Eyyub'un sabrıyla ilgili ayetlere bakınız).

Nuh'a "Sen bir alçaksın, oğlun boğuluyor, kurtarsana onu! Sen nasıl bir babasın?" diye fişeklemiştir.

Lut'a dokunamayınca Lut'un karısına vesvese vererek onun felaketini hazırlamıştır şeytan...

Musa dağa çıkınca kardeşi Harun peygamberi bile neredeyse altın buzağıya tav ediyordu ki, kırkıncı gün Musa inip de kardeşine bağırınca kendine geldi ve kurtuldu. Şeytanın etkilemeyi en çok istediği kimseler peygamberlerdir. Daha doğrusu peygamberler İDİ, ama son elçiyle birlikte gerek meleğin (Cebrail) inmesi, gerekse bunun zıttı olan Şeytanın görünmesi keyfiyeti ortadan kalktı.

Bilgilerinize...
Hoşça/dostça.

 

26 Kasım 2002