HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 60 :
Selam
ve selam
Candaşlar
Hanifkanlar
Hep söyledim:
Ben lider/önder değlim. İmam/şeyh değilim! Ben
bayraktar değilim ve ben bayraktarın elindeki karasancak'ım diye!
Ben
analistim, (Analyser) ve de stratejist'im (Strateticienne)
Ama
TAKTİSYEN değilim. Çünkü
bir TOC-TİC mensubu TAKTİK'i "Gelecekteki 3M'e üç majisyene
bırakır.
Biz o güne kadar BARIŞÇIYIZ. Ama
o gün gelince "Kininizle geberin" diye emir verecek olan TAKTİSYENDİR.
GELECEĞİN
Taktisyenleri bizlerden Strateji ve analitik edinirler. Görevimiz, onlara
"Neyi, nasıl yapacaklarına ilişkin" AKILLI ve BİLGE ATALAR olmak!
Bunları
niye yazıyorum: Regaib kandili ile ilgili yazı yazmam için sabahtan beri
gelen 50'den fazla e-mail için! Ve benden VAAZ vermem isteniyor. Oysa ben va'iz
değilim, bilgiç bilgiç nasihat etmek ise Dabbetleşmiş Zülkarneynlerin işi
değildir. Hiç Zülkarneyn'i "Vaiz verirken gösteren ayetler var mı?".
Gücünüzle
yardım edin diyor, sizin verdiğiniz hiçbir ücret Rabb’iminkiyle değiştirelemez
diyor! Ve VAAZ etmiyor. Oysa
vaizlik yetkisi bile var: "Ey Zülkarneyn dilersen bunlara azap edersin,
dilersen güzellikle nasihat edersin" diye... Ama
Zülkarneyn(ler) her ikisinden de kaçarlar. Ne eziyet ederler ne de vaaz
verirler. Herkes
aklı başında insanlar! Koskocaman akil-baliğ kullarız.
Ben
de beyin yıkayan bir vaiz mi olacağım?
Ama, eğer
vaaz yerine bu gece ile ilgili bir şey yazmam gerekrse" ne yazabilirim
diye bir deneme yaptım.
Regaib
kandili-ki üç ayların başlangıcı-deniyor. Bize bugece ibadet etmek için
bir vesile olsun. İbadet edelim!Vesile vesiledir! Gece
24.15'den itibaren "VİTİR" ikame edelim. çifter çifter ve her bir
çiftte selam vererek... Hem
bunu yapalım hem de KUR'AN'I okuyalım, "OKU" emri gereği!
OKU'yan
ruhumuzun ta kendisidir. (Cesedi boşverin) Ruh
ise Rabbin EMRİNDENDİR. İLK
Emir ise OKU'maktır! Okuyalım
Kur'an'ı ya da Kur'an'ı AÇAN Dabbetçe yazıları... Ya
da en hafif ve tembel yoldan gidelim: Allah'ı tesbih ederek zikredelim.
Ama bir
şeyler yapmak için bu gece bize vesile olsun.
Ancak
bilinçli olarak bu gecenin adı geçen Regaib kandili olup olmadığının
bilincinde -buna rağmen vesilei ibadet olsun diye-ibadet edelim. (İkinci yazımda
bunları hatırlatacağım Allah İnşaa...)
Eğer
"MESLEKTEN" bir vaiz olsaydım şöyle yazardım:
Bizler
Allah'ın dostunun DOSTLARIYIZ. Bunun
anlamı dolaylı olarak Allah dostuyuz! Yani:
Bizler
İbrahim Milletindeniz. Bunun
anlamı Allah'ın katındaki en güzel ve tek EMREDİLEN din olan Hanif Müslümanların
oluşturduğu bir millettiz! Yani:
Bizler
Hanif'iz! Bunun
anlamı PROTESTANT MÜSLÜMANLARIZ. Sanatsal
iman ile bilimsel imanı birleştirip ikiye katlamış bir görüşün ÖNCÜLERİYİZ!
Patentimiz verilmiştir/alınmıştır. Bizler
aklen ve tahkiken iman eder/inanırız. Muhakkikiz! Akiliz!
Atalarımız
ise naklen ve takliden iman etmişlerdir -ki mukallit ve ukala olmaktan 14 asırdır
sabıkalılar- Beş
kez kasanızı soyduğu için beş kez işten el çektirdiğiniz mutemetinizi kişiyi
yeniden işe alıp altıncı kez ona güvenmek neyse ATA dinine inanmak da odur.
Atalarımız/ebeveynlerimiz
"Ailemizin atasıdır". Bizim
atamız ise bir "Milletin atası"dır. O
ATA İbrahim Halilullah'dır biz ise onun milletinin bireyleri Hanifler'iz!
Yani
protestan Müslümanlar!
Protesto: Aklen ve tahkiken araştırmak demektir. Bir tür Anarchisme felsefesi ama, o felsefedeki gibi SERTLİK yok! Yerine BARIŞ var! Nasıl bir barış? Sivil toplum örgütleri gibi BARIŞÇIL davranan bir barış sistemi! Bu sistemde anarşist (Cuma namazı çıkışı CUMA günü tatil olsun diyerek yürüyenler) ve terörist (Canlı intihar bombaları) ve Horrorist (şeriat cinayetleri) yoktur! Onlar başka; Protest bambaşkadır. İslami Protestanlık bir SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ ile özdeştir! Soylu amaçları vardır. Ve karşıt İslamcılarla çatışırlar. (Cuma gününü TATİL yapMAmak için izin alıp yürürler. Eğer bunu da yapmıyorlarsa onlara tatlısu Hanifleri demeye hakkımız vardır). Askeriye ve polisiye benzeri bir statükocu örgütlenmenin içinde zinhar bulunmazlar. Hep barışçıdırlar. Önce birbirlerine karşı-ki örnek olacaksın-sonra da kendi hempalarına karşı! Cahilse yüzçevir dön, selam bile verme! Bulaşma! Yarı cahil ise bir tek SELAM ver ve güzellikle vedalaş! Dalaşma! Eğer bilginin nuruyla ışıl ışıl ise ona selam ve selam diyerek yakınlaş. YAKLAŞ! Yakınlaştığına çok kibar ve müşfik ol ki o senin artık arkadaşındır! Propaganda etmeden sadece ve sadece gerçeği göstererek, beğenisine sunarak, bir öğretmen gibi değil; bir araştırmacı gibi olun akdaş! "Ben senden ÖNCE ve DAHA ÇOK biliyorum" demeyiniz! Şeytan da Adem için AYNI şeyleri söyledi! "Paylaşalım, imece yapalım, ortaklaşalım, mutmainleşelim birlikte" diyerek bir arada olun. Peygamberler gibi ne o sizden üstündür, ne de siz ondan! Dünya hayatında yarışmayın! Üstünlüğü tescil edecek merci Ahırette ve sadece ALLAH'tır! O beratı alınca kimin ne kadar üstün olduğu O DİN gününde ortaya çıkacaktır. Burada ise asla çıkmayacaktır! Son nefeste bir tüyo dışında hiç kimse sizi öteki SİZ'den üstün olarak ilan etmeyecektir. Son nefese kulak verin! O son nefes aslında ebedi hayatın İLK nefesidir, yeniden bir doğumdur ebediyete ve hiç ölmemecesine... Cennet'te, Naim'de ya da Cehennemde...Ama ebedi ölümsüzlüğe ilk doğuştur.
Mütevazı
olun "Kendisine BEN demeyen BİZ diyen" Rabbiniz ahlakıyla ahlaklanın.
Üsvei Hasene, "Rabbinin ahlakıyla ahlaklanan peygamber ahlakı"demektir.
Opeygamber ALLAH ahlakının yeryüzündeki TALİMİ ve GÖSTERGESİDİR. ÖRNEKTİR!
O Ahlak
"BİR ANA KİTAPTA YAZILIDIR". Kur'an
ile bizlere de indirilmiştir. Salih
amellerden ve iman edenlerin yapmaları gereken şeylerden ibarettir.
Ayet
ayet bulursunuz onları zaten! Salih
amelleriniz, SOMUTTUR! İman
ise soyuttur! İmanı
iki kez yapınız: Duygusal klasik iman ve bilimsel iman.
Birincisi
Aşk ehlinin yaptığı sanattır! Ata mirasıdır. Miraskonduculuktur!
İkincisi
ise MİRAS değildir, siz üretirsiniz! Sizin alın terinizdir.
HELAL
kazancınızdır. Takva elbisenizdir. Güle güle giyiniz! Çok da yakışacaktır,
adım gibi biliyorum. O
iman atanızdan değil, sizin İBRAHİM gibi kendi doğrunuzu mutlak olarak HAKİKAT
ile bulmanızdan doğan katmerli bir imandır. Atanızın dininden ve
cennetinden ötede Ataların atası İbrahim'in
milletinden
ve özel cennetinden olmanızı umut etmek size farz kılınmıştır! İki kez
iman ediniz ki Allah sizden siz Allah'tan razı olasınız.
Ve karşılıklı
rıza için "İki kere barışık olun". Hem
kendinizle hem de komşunuzla ve diğerleriyle! Bir
kez değil İKİ KEZ selam verin! Selam
dosdoğrudan karşılığı BARIŞ olduğu için, Allah bu selamınızı sizi
daha BARIŞIK yapmaya ıslah edecektir. Selam ve selam demek bir salattır. Çünkü
Haniflik bir sanattır! BARIŞ
sanatı! Hep
barış ve barış! Diğerleri
sizi sevmese de siz seviyorsunuz-Allah öyle diyorsa bu doğrudur-
Eminim
seviyorsunuz. Eminim
mümkün olan en uzak noktaya kadar barış diyorsunuz!
Nereye
kadar BARIŞ ve BARIŞ! GELECEK'DE
Bir gün GELECEK ve Allah sizlere bildirecek! "Kininizle
geberin, yetti artık!" o gün işte Süfyani ve Mehdi savaşı start almıştır.
Torunlarınız savaşçı Bedir Aslanları! Sizler
de onların GÖREMEDİKLERİ ama yanlarında olan ŞEHİDLER!
Rütbeli-üniformalı-işaretli
ve düzenli asker gibi şehidler!
Sizler
iyiliği emreden kötülüğü yasaklayan bir grup olarak klasik imandan ayrıldınız.
Ayrıldıklarınızı da seviniz. Onların ağzından öfke taşsada, tırnaklarını
kemirseler de siz onları sevin! Ta
ki dokunulmazlık sınırına kadar!
SAVUNMA
hakkı sizin YAŞAM hakkınızdır. Canınız yandı mı, SALDIRIN! Ama savunmak
için saldırın. Bunun
dışında barış ve barış diyen bir HANİF'e "Ruhsat" yoktur.
Diyorum
ya, Hanif Müslüman , anarşist, terörist ve horrorist yani SAVAŞÇI olan değildir.
Bilincinizin üstü ve altı bu olmalıdır. Allah'ımızın
adı ES-SELAM=Barışçıl değil midir? Allah
AHLAKI bu değil midir? Günü
gelince rabbim KAHHAR olacaktır. Yani sonsuz/ezeli/ebedi zaman içinde BİR KEZ
VAHİD (Tek ben) VE KAHHAR (ebediyete doğurtucu) ve MALİKÜL MÜLK (Mülkün
ilk ve tek sahibi)olmak üzere savaşacaktır. (Kıyamet) Ama ondan önce olduğu
gibi; ondan sonra da EBEDİYEN yine ES SELAM=BARIŞÇIL olarak BİZLERİ
diriltecektir. BARIŞ gezegeni Cennetler! Ve
zalim savaşçıların GEZEGENİ cehennem! Birer
yol ayrımı/yol çatalı...Tercih NEFSLERİMİZİN! Nefs
ise ÖZGÜR iradenin tek adresidir.
Özgür
iradeniz ise Allah'ın size ÜFLEDİĞİ kendi ruhudur.
Hoşça
ve dostça!
12 Eylül 2002