HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 56 :

“Sorular ve Cevaplar”

Tek bir selamla başlıyorum: Selam ve selam demiyorum.

> Siz Hanifler,

EVET BİZLER HANİFLER'iz; BİZLER HANİFLERİZ! Neden siz değilsiniz? Kur'an'ın KATI, KASKATI EMRİNE RAĞMEN!

SİZ dendiğinde karşısında BEN/BİZ vardır. Madem bizleri böldünüz ve siz hanifler dediniz; SİZ KENDİNİZİ TANIMLAYIN (Örneğin naklen ve takliden gelen dine inanırım gibi)...

> ÜSTÜN IRK falan mısınız?

ÜSTÜN IRK YOKTUR. HEPİMİZ ADEMİN-HAVVA'NIN ÇOCUKLARIYIZ. AYRI BİR IRKTAN GELMİYORUZ. ÜSTÜN IRK YOKTUR. YAHUDİ BİLE ÜSTÜN OLMASINA RAĞMEN LANETLENDİĞİ İÇİN EN AŞAĞILIK KAVİM OLARAK BELİRLENMİŞTİR. O HALDE ÜSTÜN IRK YERİNE KUR'AN'DAKİ ANLATIMLA "ÜSTÜN MİLLET" VARDIR. İBRAHİM MİLLETİ GİBİ... (Milletiy İbrahime ve Hanifa- ayetlerinden çok sayıda var).

> Siz seçilmiş falan mısınız?

HİYERARŞİ DÜZENİNDEKİ EVRENDE KUŞKUSUZ BİRİLERİ SEÇİLİR ELBETTE! ŞUNLAR CANSIZ, ŞUNLAR BİTKİ-HAYVAN, ŞUNLAR MELEK-CİN BUNLAR DA İNSAN GİBİ... MELEKLER BİLE SEÇİLMİŞTİR (Cebrail vb. gibi) CİNLER DE SEÇİLMİŞTİR : İBLİS=ŞEYTAN/HANNAS ve CİN/İFRİT gibi...

İNSANLAR DA SEÇİLMİŞTİR: MÜMİN /Takva üstünü ve tersine MÜRTED, MÜNAFIK, KAFİR GİBİ. Kafirler de seçilmiştir: Putperest kafirler, Ehli Kitab kafirler -ki Müslümanlar da ehli kitabdır ve çoğu Müslüman kisveli kafirlerdir.

Müminler de seçilmiştir: Bir kez iman eden, “selamün aleyküm” diyen ehli Cennet ve iki kez iman eden “selam ve selam” diyen Ehli Cennet üstü Cennet!

Allah İbrahim'i HANİF ve HALİL yani TEK DOST OLARAK SEÇMİŞTİR!

ALLAH RESULLERİNİ DE SEÇMİŞTİR, 228 bin tane. Resuller noktalanınca bu kez sıra ALİMLERE gelmiştir. "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" diye Allah seçimini yapmıştır. Resullük ve zenginliği Allah dilediğine verir ama alimliği siz gider alırsınız. Bu da bir SEÇİLMİŞLİK İÇİN sizin avantajınızdır.

Eğer bir tek BARIŞ (selam) deseydim nefsime uyup şöyle yazardım: YOKSA ALLAH İLE ARANIZDA BİR SEÇME-SEÇİLME/İTİRAZ SORUNU MU YAŞIYORSUNUZ? RESULLERE VE ALAMETLERE DAİMA İTİRAZ EDİLMEDİ Mİ? SİZ O TARİHİ İTİRAZCI DEĞİL MİSİNİZ? BU FİLMİ DAHA ÖNCE DE GÖRMÜŞTÜK! İSTERSENİZ SİZ SEÇİN -MESELA BABANIZI-PEYGAMBER İLAN EDİN (YETER Kİ ALLAH'A SEÇTİRMEYİN, SİZİN GÖNLÜNÜZ OLSUN).

AMA İKİ KEZ BARIŞ (SELAM VE SELAM DİYENLERDEN OLDUĞUM İÇİN BUNU YAZMAMIŞIM GİBİ DÜŞÜNÜN.

> Sizin anlayışınıza göre; herkesin AYNI BİLGİ DÜZEYİNDE OLMASI LAZIM ki, birbirinize güvenebilesiniz.

Yine "Sizin anlayışınız" diye bir BÖLÜCÜLÜK getirdiniz! İlim alınır, dileyen gider alır dedim, herkes almak istemiyorsa elbette aynı bilgi ve de ilgi düzeyi ile alanı oluşamaz. SİZ dediğiniz bu grupta gerçek şu ki, BİZlerden pek çoğu birbirimize GÜVENMİYORUZ -samimi itiraftır-. DAHA O OLGUNLUĞA ULAŞMAK İÇİN ÇOK YOL ALMAMIZ GEREKİYOR. SEVGİ-BARIŞ-KARDEŞLİK yani sevgiyle dokumaktan gerçekten yoksunuz. Sadece burada BİLİM'i okuyoruz! Bilgi açısından en azından BANA güveniliyor. Hatta HA/VET dememe rağmen, yani gelecekte olacakları/gerçekleşmemişleri ya da burada bu çağda isbatlanamayacakları anlatmama rağmen bana GÜVEN SORUNU YAŞANMIYOR. Bilgi ve bilimsel gerçekler hep vardır/vardı/var olacaktır=Bulunacaktır! Mikroplar mikroskop bulunmadan önce de vardı. Mikroplara HA/VET diyordu insanlar! Mikroskop bulununca HAYIR değil HA/VET değil EVET dedi insanlar. Ama Bilgi birikimi aşamalıdır, sabırla doldurulur bilgi tankı ve işin en güzeli tüm insanlığın malı olur. Yavaş ve hatta astronomik bir süreçtir BİLGİLENME... İnsan ömrüyle sınırlıdır: Ömrümüzün yaklaşık üçte-birini öğrenerek; üçte-birini bilgi biriktirirek ve kalan üçte-birini de üreterek ve de öğreterek harcıyoruz. Bu yüzden Kur'an KIRK YAŞ ÜZERİNDE DURMUŞTUR! Kırk yaşından sonra insanların bilgi birikimini bilgi üretimi haline getirmemeleri halinde MASUM olmadıklarını AYETLE sabit kılmıştır ALLAH! Önce OKU (İkra-Alak Suresi) ardından, YAZ (Nun, Kalem Suresi) GELMESİNİN NEDENİ DE BUDUR. Ardından İkra ile bağlantılı Müzemmil (Kozaya girmek süreci, araştırmacılık) ve onun ardından da Kalem Suresi’ne bağlı olarak Müddesir (Bilgi üretimi için kozadan çıkıp kelebek olma) Suresi gelmiştir.

Bilgi (enformasyon/data/veri) evren sibernetiğinde vardır. Ancak SANAT, TEKNOLOJİ, UYGARLIK GÖRGÜSÜ sadece ve sadece İNSAN'a verilmiştir. İnsan ise NEFS olarak kısıtlıdır ömrüyle... Ama insan RUH olarak tüm diğer BİLİNÇLİ VARLIKLARLA BİR BÜTÜNDÜR.

TOPLU BİLİNÇ ALTIMIZ BİRBİRİNE BAĞLIDIR. YANİ MUTLAK BİLGİ TOPLU BİLİNÇALTINDA BİRİKTİRDİKLERİMİZDİR. Embrio rahimde parmağını emiyor! Bunu toplam bilgi evreninden almaktadır.

ÖTE YANDAN SORUN BİLGİ DÜZEYİ DEĞİL ARAMIZDA... BİLGİ DÜZEYİ DEĞİL; İLKELERDE AYNI OLMAK MESELESİDİR HANİF DİN VE BİLİM LİGİ DEDİĞİMİZ ŞEY! FORUMDAŞLARIMIZA EŞİT BİLGİ HEM DE MUTLAK BİLGİ DEĞİL; BİLİNÇ GEREKTİRİR. BİLİNÇ İSE BİLGİ DENEN ARACI KULLANAN SÜRÜCÜNÜN ADIDIR.

ZENGİNLİĞİ ALLAH DİLEDİĞİNE VERİR, BU DA BİR SEÇİLMİŞLİK FENOMENİDİR. FAKAT ALLAH BİLGİYİ DİLEDİĞİNE VERMEZ. SİZ TALİP OLUR VE ALIRSINIZ. ÖNCE BİLGELİĞE NİYET EDERİZ. ELİMİZDEN GELENİ YAPAR VE TEVEKKÜL OLURUZ.

SONRA BİLGİNLİĞİ İSTERİZ. YA DA BİLGİYİ/İLMİ ARTMASI İÇİN ALLAH'TAN İSTEYEBİLİRİZ (Ta-Ha/114). O ZAMAN ALLAH KANALLARIMIZI AÇAR, YA DA BİR SÜRPRİZ ALİM/MUALLİM İLE RASTLAŞTIRIR SİZİ VE DUALARINIZA İCABET ETMİŞ OLUR. BİLGİNİN ŞANSI ÇOKTUR ANCAK, BİLİNCİNİZİN BÖYLE BİR ŞANSI YOK! BİLİNÇ İMTİHAN OLUNAN NEFSİNİZİN TA KENDİSİDİR. BİLGİNİZİN ARTMASINI İSTERSİNİZ AMA NEFSİNİZİN ARTMASINI İSTEYEMEZSİNİZ. BİLİNCİNİZİN BİLGİ DAĞARCIĞI OLAN İLMİNİZİN ARTMASINI İSTEYEBİLİRSİNİZ.

Rabbi Zıdni ilmi DEYİN daima! Bir Alim ile buluşmayı isteyin Allah'tan! Dikkat ediniz Gazali vb. gibi kendine ALİM diyenler olmasın! Çağın ve çağdaşlığın, bilişimin ve iletişimin, teorinin ve teknolojinin her alanına sahip birine alim denir. Alim, size namaz kıldırdıktan sonra, H bombası yapmayı da öğretebilen bir insandır. Alim size mesleğinizden başka her kültür platformunda hemen yeten bir insandır. Neredeyse "Mutlak bilgi" sahibi gibidir sanki... (Gibidir çünkü mutlak bilgi aslında okyanus ise, alimin bildiği bir mol sudur).

> Bu "Aynı Bilgi" nin de "MUTLAK BİLGİ" olması lazım. Peki mutlak bilginin ne olduğunu kim belirleyecek?

MUTLAK BİLGİ? YANİ ĞAYB ALEMİ! YANİ SONSUZLUK ÖTESİ ELİF KEZ ELİF NOKTALARI ÖTESİNDEKİ KÜLLİ ŞEY’İN (Sonsuz ihtimallerden her biri). MUTLAK BİLGİ ALLAH KATINDADIR.

ALLAH DIŞINDA BUNU TAŞIYACAK BİR ŞEY/KİMSE DAHA YOKTUR. MUTLAK BİLGİ (EL ALİM ALLAH'IN AKLI KÜLL'Ü) NEFSLERE (YARATIKLARA) KARINCA KARARINCA VE TALEP DOĞRULTUSUNDA
BÖLÜNMÜŞ PAYLAŞTIRILMIŞTIR. HER BİR NEFS YA DA ŞEY (KİMLİK, AYRIK BİRİM) BİR CÜZ'İ BİLGİ TAŞIR. MUTLAK BİLGİ KÜLLİ ŞEY'İN'DEDİR/PAYDADADIR. MUTLAK BİLGİ PAYDADIR. BİZDEKİ BİLGİLER İSE "PAY"DIR. AMA HER PAY BAĞLI OLDUĞU PAYDANIN HOLOGRAMINI TAŞIR. BUNUN ANLAMI "ALLAH ŞEY'İ (Ahseni takvim insanı örneğin) KENDİ SURETİNDE/FORMATINDA YARATTI" AYETİYLE ÖZDEŞTİR. BİZ ALLAH'IN SURETİYİZ/HOLOGRAMIYIZ. YANSISI VE YANKISIYIZ. O EL-ALİM (Alimler Alimi), BİZLER DE ALİM OLMAK DURUMUNDAYIZ. MUTLAK BİLGİ YERİNE BAŞKA BİR KELİME SEÇİLMESİ GEREKİYOR:

Örneğin tüm bilinçli varlıkların toplam alabilme kapasitans bilgisi demeliyiz. Yani nosyon yanlış burada... Çünkü:

1. MUTLAK BİLGİ EL-ALİM'İN PAYDASININ TA KENDİSİDİR. ALİMLERİ YANİ VEKİLLERİ DE BU PAYDANIN PAYLARIDIR. PAYDA DAİMA TEK; PAY İSE SONSUZ SAYIDA OLABİLİR. MUTLAK BİLGİ TÜM İNSANLIĞIN OLDURMASI GEREKEN PAYLARDIR. ÇÜNKÜ:

2. ALLAH (Payda) BİLİNMESİ İÇİN (Kulluk borcu budur) BİZLERİ (Payları) YARATTI VE "BİLMEK BİLİM İLE OLUR-Kİ ALTERNATİFSİZDİR- BUNUN İÇİN ALLAH İLE SÖZLEŞTİK VE SINAV GEREĞİ BURADAYIZ. "ALLAH MİSALLERİNİ (bilimsel bilmeye yönelik modellerini) TÜM İNSANLARA ANLAMASI İÇİN CÖMERTÇE VE EŞİT (Kapasitenize göre elbette) OLARAK VERMİŞTİR.

KAPASİTENİZİ SİZ BELİRLERSİNİZ: "Hem bu misaller var ya, bunları tüm insanlara veririz fakat ALİMLERDEN başkası ANLAMAZ" (Ankebut-43) UYARINCA; MUTLAK BİLGİYE EN YAKIN OLANLAR ALİMLERDİR.
ALİM KENDİSİNİ ADETA SEÇTİRMİŞTİR.

SEÇTİREN yani ADAY KULDUR! SEÇEN ALLAH'TIR. (Müddesir suresindeki ALİMİ seçmemiştir) SİZ SEÇİP DE -mesela babanızı- ORAYA KOYAMAZSINIZ. TAKVA ve BİLİMDE ÜSTÜNLÜĞÜ İNSANIN KENDİSİ OLUŞTURUR, ALLAH İSE BU ÇABANIZI ONAYLAR. BU İKİSİ PİYANGODAN ÇIKMAZ. SİZ DİDİŞİP ALIRSINIZ! ALLAH HEP VEREN'dir. GİDİP ALIN!

> Siz, Hızır (A.S.) yoksa Aiberg mi? Peki, Hızır (A.S.) kim olduğunu kim belirleyecek?

AİBERG'İ BOŞVERELİM! O MÜTEVAZI BİR KULDUR. Kâh çıkar SEMA'ya seyreyler ARZ'ı Zülkarneyn misali; Kâh iner ARZ'A seyreyler SEMA'yı Dabbet misali; Nesimi'nin söylediği gibi...

HIZIR'I DA BOŞVERELİM:  "O Kullarımızdan bir kuldur; Katından Rahmet verilmiş; Katından İLİM ALMIŞ, TAHTLARI GETİREN, MUSA'YI GÖTÜREN BİR KULDUR. Kullardan bir kul! BİZ HIZIR DEDİK! ÇÜNKÜ İSMEN VERİLMEZ. CİSMEN DE ADI "MİSAK RESULÜ"DÜR. TÜM PEYGAMBERLER ONDAN VE YARDIMCILARINDAN(Yahya vb.) SÖZ ALIP-SÖZ VERMİŞTİR. ÖYLE BİR KUL VAR: RAHMET VE İLİM VERİLMİŞ BİR KUL! HIZIR DEĞİL DİYORSANIZ, SİZ ADINI KOYUN! AYETLERİ AÇIKLAYIN, BİZLERİ MUTMAİN EDİNİZ! MİSALLERİ ÇÖZEN O ALİM SİZ OLUNUZ! ALLAH'IN AYETLERİN AÇIKLAYAN DABBET SİZ OLUNUZ. İKİ ZAMANLI ZÜLKARNEYN SİZ OLUNUZ! BENİM HİÇBİR İTİRAZIM YOKTUR VE OLMAYACAKTIR DA!

HIZIR HEP TERSLER ZATEN! EĞER SİZ ONA BUNLARI SORSAYDINIZ, ŞÖYLE DERDİ:

HIZIR VE AİBERG'İ BOŞ VERİN SİZ! SİZ HADİSLERDEN BU İKİSİNİN YERİNE KONACAK ÇOK YEZİD BULACAKSINIZ! Örneğin "Yezid Bin Muaviye Bin Süfyan" gibi... Siz Sünnisinizdir Allah bilir! Siz Hak mezhebindensinizdir. Siz Cennet'in tapusunu elinde tutanlarsanız. Çünkü ruhsatınız var: Kabirde münker ve nekir gelip size-bize soracaklar ya:Mezhebin nedir?”, “Mezheb imamın kimdir?”...

BİZLER BU SORULARA CEVAP VEREMEDİĞİMİZ İÇİN KUŞKUSUZ CENNET'E GİREMEYECEĞİZ. ZATEN BİZ CENNETİ İSTEMİYORUZ. BİZE AZ GELİR CENNET!

BİZ CENNETTEN ÖTELERİ İSTERİZ! CENNET SİZİN; ÖTELER DE BİZİM OLSUN. -Amin- SİZİN -samimiyetle- CENNETE GİTMENİZ İÇİN DUACIYIZ. Çünkü SİZ BİZLERİ HER NE KADAR SEVMEZSENİZ DE BİZ; SİZLERİ SEVERİZ! BİZLER SEVGİ İNSANLARIYIZ, YA DA GÖRECELİ OLARAK:
Biz de HANİF diye ölü bir dini hortlatmaya çalışan sapıklarız. HIZIR BÖYLE DERDİ, bilirim, BEN DEMİYORUM! DEMEM DE! YA SİZ HANİF OLACAK İSENİZ? UTANCIMDAN KAHROLURDUM O ZAMAN! Sadece adlarımızı verdiğiniz için yani Hızır ve Aiberg dediğiniz için iki örnek verdim. Ciddiye almasanız da olur.

> Sizin anlayışınıza göre bunlar ancak "Mutlak Bir Bilginin" temelleri üzerine oturtulmuş bir ilimle bilinebilir.TEKRAR SORUYORUM! Peki mutlak bilginin ne olduğunu kim belirleyecek?

MUTLAK (DAİM) KELİMESİ İLE BİLGİ KELİMESİNİ YANYANA KOYMAK POZİTİVİST OLMAYAN HATTA MATERYALİST BİR FELSEFENİN ŞAŞI GÖRÜŞÜDÜR.

MESELA MUTLAK SIFIR OLSAYDI, BİZ BİR YANA ALLAH BİLE OLMAZDI! (O zaman soru soran ve sorulan da olmazdı. Kim belirleyecekti?)

MESELA MUTLAK BİR (Allah) OLDUĞU İÇİN MUTLAK SIFIR YANİ MUTLAK YOKLUK DA YOKTUR! (Mutlak yokluk olmadığına göre ancak mutlak yokluk kendini belirleyebilirdi).

AYNI MANTIKLA: MUTLAK BİLGİ ALLAH'A AİTTİR. O "Üzerinde tartışıp durduğumuzun hak olan gerçeğini" HABER VERECEKTİR! (Ayetlere binaen).

MUTLAK BİLGİNİN TEMELLERİ KUR'AN'DA YAZILIDIR. KUR'AN TAFSİLDİR/AYRINTILIDIR. TAMAM (TASTAMAMDIR, İÇİNDE HİÇBİR ŞEY EKSİK DEĞİLDİR. EKSİK BİZDEDİR). HER BİLGİYİ İÇERİR. ALİMLERE İKİNCİ BİR İKTAP OLAN MİSALLER İLE DOLUDUR. O MİSALLERİ BİLEBİLECEK ALİMLERİ ALLAH VAAD ETMİŞTİR. ALİM OLMANIN ÖNKOŞULU-RABBİM İLMİMİ ARTIR" demekten GEÇER!

BİZLERİN ÖMRÜ VARDIR; MUTLAK BİLGİ SAHİBİ ALLAH'IN İSE HAYATI YANİ KISITSIZ ÖMRÜ VARDIR. BİZ FANİ/GEÇİCİ; RABBİM HAYY/DİRİDİR!

BİZLER KUŞAKLAR BOYU İLK İNSANDAN SON İNSANA KADAR UC-UCA EKLENEN BİRER ZİNCİR HALKASIYIZ.

GİDEBİLDİĞİMİZ YERE KADAR GİDERİZ. ÖLÜNCE SINIRLANIR VE BİLGİ HALKASINA BİR ZİNCİR HALKASI OLURUZ.

BİR MÜMİN BİLİR Kİ, ALLAH İNANCI DOGMA DEĞİL; PARADOGMA'DIR. YANİ YARATAN PARADİGMA'SI DIŞINDA KALAN HERŞEY DOGMATİK OLABİLİR KUŞKULANABİLİRİZ.

BİR YAZILIMCI BİLİR Kİ, METRİK OLMAYAN YERDE PARAMETRE VARDIR. PARAMETRE OLMADAN METRİKLER DE OLMAZ. BİR MATEMATİKÇİ BİLİR Kİ, NORMAL SAYILAR YANINDA PARANORMAL
(Abnormal, kompleks) SAYILAR DA VARDIR. BİR FİZİKÇİ BİLİR Kİ EVRENDE IŞIK HIZI DUVAR/SINIR OLDUĞUNDA IŞIKTAN YAVAŞ BİZİM NOMİNAL EVRENİMİZ YANINDA BİR DE IŞIKTAN HIZLI GİDEN  PARANOMİNAL (Paralumisans Takyonlar) EVRENİ VARDIR... VE BİR KOZMOLOG BİLİR Kİ, EVREN BİR HOLOGRAMDAN İBARETTİR. RESİM (AFAK/NESNEL/OBJE) DIŞINDA BİR DE HOLOGRAM RESMİ
(ENFUS/TÜNEL/SÜBJE) VARDIR.

HERŞEY BİR MUTLAK OLGUNUN OMNİJEKTİF GÖRÜNTÜSÜDÜR. O HALDE ŞU ÇELİŞKİLER YANLIŞTIR:

1. Newton ışık için PARÇACIK dedi. Maxwell ise DALGACIK dedi. Omnijektivizm ise DUALİTY =HER İKİSİ AYNI ANDA AYNI QUANTTA VARDIR DEDİ.

2. Bilim tarihi boyunca pozitif sayılarla gösterilen MADDE karşılığında bir de ANTİMADDE bulundu-ki negatif sayılardan kuruludur MADDE EVRENİ KARŞILIĞINDA BİR DE ANTİ-MADDE EVRENİ VARDIR dendi.

3. Kök içinde 1 gibi yazılan bir sayıyı kök dışına +1 ya da -1 diye taşıyabilirsiniz. Ama kök içinde -1 diye yazılan bir sayıyı HAYALİ der ve taşıyamazsınız. O halde HAYALİ diye bildiğimiz herşey HOLOGRAMIN ta
kendisidir. Holo=Hayal kelimesinin tıpatıp aynısıdır. Hologram mıknatısın akıları gibidir/görünmez bir NİTELİK çizgisidir. Madde ise bu çizgilere oturan GÖRÜNÜR nitelikli demir tozları ya da hücreler ya da atomlar ya da atomaltı kuant dünyasıdır.

MUTLAK BİLGİYİ TANIMLAMAK İÇİN İLK ADIM HAYALİ (Holografik, Sanal, sübjektif) DEDİĞİNİZ ALEMİN BİLGİSİNE DE SAHİP OLMANIZ GEREKİR. CANTOR'UN SONSUZ ÖTESİ SETLERİNİ YANİ ONUN VERDİĞİ İSİMLE ALEPH (Elif) NOKTALARINI BİLMENİZ GEREKİR.

SONSUZ ÖTESİNİ BİLİRSENİZ, YANİ İMKANSIZIN ÖTESİNE GEÇERSENİZ, MÜMKÜN OLANI TANIMLAYABİLİRSİNİZ.

KUR'AN KRİPTOLOJİSİNE GÖRE: ALLAH'IN MUTLAK BİLİGİSİ EVRENİMİZ ÖTESİNDE SONSUZLUK KULESİ OLUŞTURMAKTADIR. ONA ĞAYB İLMİ DENİR. BU MUTLAK BİLGİ ÖTESİDİR. MUTLAK BİLGİ İSE: BİZE BİLDİRİLEN KRİPTOLOJİ VE SEMANTİKTİR. YANİ BATIN DİYE BİLDİRİLENLER. ĞAYB ALLAH'INDIR; AMA BATIN ALİMLERİNİN İŞİDİR. BATIN=MUTLAK BİLGİDİR! BİZE DÜŞEN MUTLAK BİLGİ YERNE BATIN KELİMESİNİN BİLİNCİNE VARMAK VE BİLGİLENMEKTİR.

Rabbi Zıdni İlmi!
 

 

19 Ağustos 2002