HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 42 :

Selam ve selam sevgideğer.

“Şeytan”
 
Allah'ımızın kelimesi olan kitabında şöyle çıkarımlar bulabilirsiniz:

Kur'an'ı "OKU"rken, "EUZÜ BİLLAHİ MİNEŞŞEYTANİRRACİM" diyerek besmele çekin. Şeytanın bloke edilmesi/dondurulması sadece bu yolla olmaktadır.

Şeytan'ın "Bir euzü besmelelik" işi var! Ondan Korkma Allah'tan kork Hanifdaşım. Allah'tan korkan artık tek bir şeyden korktuğu için kalın hiçbir şeyden korkmuyor demektir.

Onun devamı da var: Şeytanı atlattık ama, sırada "Gerek CİN'den gerek İNSANDAN" şeytanlar var! Ayet böyle diyor.

Ve şeytanın en birincil dürtülerinden biri de şudur: "Şu adam bir şeytandır!"

Şeytan kendini hiç methetmez. Onun görevi kendini kötülemek, gözden çıkarmak pahasına da olsa, ademoğlunu ayartmaktır. Programı bu çünkü... Bilgisayar gibi...

 

“Namaz”

Şu aşağıdaki cümleyi duymamış, okumamış olayım:

”İşte buyrun Artık namaz kılamıyorum çünki aklımda tam olarak soru işaretleri çozülemedi. Öylece kaldım!”

Sistemimiz KARARSIZ kalamaz. Reset edelim! Düzelir! Reset de şu: Gel seninle PAZARLIK YAPALIM: Sistem yeniden açılana kadar (ki çok geçmeyecektir, az sabır) günde ÜÇ VAKİT ve ikişer rekat TOPLAM 6 REKAT namaz kıl ve sakın ve sakın bunu bırakma... Kazası yoktur giden gitmiştir, uçmuştur, sanal alemde kaybolan mesajlarımız gibi...

Namaz bizim Ruhani yaratılışımızda bize verilmiş bir "KREDİ KARTI"dır. Doğunca o krediyi "Vakitleriyle/vadeleriyle" EKIYMETÜS SELAT" yani bildiğimiz namazı kılarak ödemekteyiz. Oysa ORUÇ "Kredi" değildir ve şuradan anlıyoruz ki "KAZA" edilebiliyor hatta yoksul doyurarak da ödenebiliyor.

Hac-Zekat bunlar da mali bölümde yer alıyor ve seni-beni bağlamıyor henüz...

Geriye iki şey kalıyor:

1. Digital sistem olan La ilahe illallah demek;
2. Ekıymetüssalat=Namazı vaktinde ve Kur'an'ın tarif ettiği biçimde DOSDOĞRU (Dikkat doğru demiyor ayet) DOSDOĞRU kılmamız gerekiyor.

“Lütfen Allah Rızası için şu soruları cevaplayın” demişsin...

Lütfen=EL LATİF Allah'ın adıdır. Rızaullah=Allah'ın rızasıdır ve sana öyle bir kapı açılıyor ku, eğer o dosdoğruyu yakalarsan bir de ALLAH'TAN SENİN RAZI OLABİLECEĞİNİN sırrını da yakalamış olacaksın (Allah Adildir: El-Adl) Adil olmasaydı böyle bir ayeti Kur'an’a koymazdı ve bize Abid (Muhatap) diye bakmaz KÖLELERİM derdi...

Allah bizi kendine köle edinmiyor, "Kul" ediniyor, bize DEĞER veriyor. Bizi adeta evlat ediniyor! Ve Rabb’imdeki şu nezakete bak: "Ey iman edenler bir daha iman ederseniz... Allah sizden ve siz Allah'tan RAZI olacaksınız". Aman Yarabbi! Tüylerim diken diken oldu yine... Aşırı romantik olduğumu saklamıyorum yazıyorum, bu da benim dürüstülüğüm.

"Soruları cevaplandırın"... Yine Allah'ımızın iki ismini yazmışsın:

Allah "Seriul Hısab"dır yani sorucudur ve SERİAL bir hızla yapar bunu. Allah "Alim/Bilen ve Kâfi=Her soruya yeten"dir. Cevab verendir. Allah bu işi kendi kelamı olan, kendi konuşma balonu GİBİ olan şu Kur'an'a VEKALETEN VERMİŞTİR.

Kur'an ise içinde MİSAL denen bir sır kafesi saklamaktadır ve onu MİSALLERİ sadece ve sadece hatta yalnızca ve yeğane-biricik olarak ALİMLER çözebilir. (Ben alim değilim, sadece alimlik kurumunu övüyorum, çünkü bu kuruma aşığım).

”Namaz 3 Vakit?”

DOĞRU: ÜÇ VAKİT! Bu konuda Hanifdaşlarım da sana geçmiş chat ve yazılardan derleyip ayrıntı vereceklerdir. Onlardan habersiz olduğunu varsayıyorum. Namaz ile ilgili tüm ayetleri topluyorsun. Onlardan şunları ayıklıyorsun:

1. Salat=Duadır ve namaz değildir (Çünkü ayet diyor ki, "ALLAH ve Melekleri RESULE NAMAZ(Salat) KILARLAR? Oldu mu şimdi? Ayeti çok iyi biliyorsun. Cuma namazlarında "İnnallahe yusalline alen Nebi. Ya eyyuhellezine amenu...". Orada NAMAZ kılarlar değil DUA ederler diyor! Bizim de dua etmemizi istiyor...

Pekiyi NAMAZ NEDİR? Hah şimdi EKIYMET üs SALAT dediğimizde, abdesti alınan, Vakit girince Ayakta, Rükuda, Secdede ve Ka'de hareketleriyle kılınan namaz, işte o Ekıymetüsselat'tır. Kelime kökü: İkame etmek, yani (Krediyi) yerine koymak, vakti gelince ödemek... İkame ile Alla'ın Kayyum ismi ve Kaim olmak hep aynı kökten geliyor.

2. Ekymetüsselat geçmeyen ayetler otomatikman ayırt edilebiliyor. Mesela onlar da diyor ki, "Namaz kıldıktan sonra yanüstü, sırtüstü Allah'ı anın...". Zikredin/tesbih edin... Bunlar NAMAZ değildir. Bunlar Allah'a rabıtamızdan ve her türlü eksiklikten münezzeh kılmak için yapılmış fazla mesailerdir.
Mesai sadece namazdır.

3. Yine ayetleri ayıkladığında göreceksin ki: "Akşama doğru günün ucunda... Öğlen sıcağında, Fecr'de ve akşamın erken saatlerinde ALLAH'I TESBİH EDİN ANIN... Dikkat! Yine namaz yok ortada? Namaz vakitleri verilmiş, tesbih
verilmiş. Pekiyi bizler Hanif olarak neyi arıyoruz ayetlerde? KILINACAK NAMAZI!...

Onlar da şöyle :

Salatı Vusta'yla dikkat! Bunu orta namazı diye çeviriyorlar. Oysa ORTA DİREK demek! Direği dikiyoruz ve gölge en kısa olduğunda bir vakit çıkmış, ikincisi girmiş oluyor.

Buna göre, "Günün iki tarafında / Taraf+eyn =Eyn eki GÜN=NEHAR'ı İKİYE bölüyor. Neye göre? Salatı Vusta = ÖĞLEN DİKMESİNE göre...

Eğer gölge gün doğumundan o vakte kadar direğin ötesine geçmemişse sen İKİ TARAFIN "Sabah" olanını kıldın (Fecr denen tan sökmesiyle öğlen gölgenin en kısa olduğu direğe kadar vaktin adı SABAH'tır). Sabah, Günün BİRİNCİ tarafı demektir. Gölge öteye geçti mi adı ÖĞLE oluyor ve günün İKİNCİ TARAFI olarak taa yeniden Güneş’in gitmesine kadar bu İKİ TARAF namazını kılmış oluyorsun (Başka ayetlerde de Etrafen=Günün iki yanı/tarafı/etrafı diye" tescil edilir).

İşte bu süzgeçten ve akıl süzgecinden geçirdiğinde göreceksin ki Ekıymetüsselat günün İKİ YANI ve tüm GECE bir vakit olmak üzere ÜÇ VAKİTTİR.

Bir kaç ayet bunlar: Aramalısın, Kalbin mutmain=” Satisfice" olmazsa , asıl o zaman kalbimize ŞEYTAN girer...

16 Ocak 2002