HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI
- 41 :
Selam
ve Selam sevgideğer.
“Secde
Ayetleri”
İlk soru şöyle:
”14 yerde secde ayeti vardır, niye?”
Şunların hepsi Resulullah'ın vefatı ve dört halife ardındaki saltanatta
ortaya fırlatılmıştır:
1. Hadisi Kudsi yoktur: Çünkü olsaydı Allah vahyini TASTAMAM olan Kur'an'a
TASTAMAM olsun diye koymak ZORUNDADIR. Hadis yoktur ki Hadisi kudsi de olsun!
Hadisi kudsilerden biri diyor ki: "Sen olmasaydın felekleri (çemberleri)
yaratmazdım. Bu Hadis'in kudsi olduğunu söyleyen ravi daha sonra itiraf etmiştir:
"O kadar güzel bir HAT ile yazılmıştı ki, kıyamadım KUDSİ dedim ki,
hattatın güzel emeği boşa çıkmasın”. Onu birden aynı ravilerdendir.
Birinde HİLE yapan, hepsinde yapmış sayılır.
2. Secde ayeti yoktur! (Çünkü olsaydı Allah kelamı olan Kur'an'ın TÜMÜNE
secde gerekirdi, ya da hiçbirine! Hepsine olsaydı, bu kez Kur'an okuyamazdık
secde etmekten! Secde ayeti sandığımız şey bir tek yerde vardır ve
Resulullah secde ettiği için ben de ediyorum... "Ayetel Kürsi” bana çok
ağır geldi, onu her okuyuşumda secde etmekten kendimi alamıyorum" dediğini
doğru sayıyorum ki bu BENİM fikrimdir, Kur'ani değildir. Yanlışsa ben
sorumluyum!
Her ayet aynı değerde kelamullah=Allah'ın sözüdür. Ne peygamberler ne de
ayetlerden hiçbiri diğerinden üstündür diye TAFDİL yapamayız. Ayetlere göre
TAFDİL yapmak YASAKLI'dır.
3. Mensuh/Nesih yoktur. (Çünkü Allah'ın deneme yanılması ve de DOĞRUYU
bulması diye bir acizliği yoktur. "Ayy pardon, ben yanlış yapmışım!"
demez. Ya da "55 vakit demiştim ama beni uyardığın iyi oldu, ey Resulüm
sen namazı 5 vakit kıl ben sana 55 vakit sevabı vereceğim. İyi ki "Ümmetim
dayanamaz" dedin, benim matematiğim biraz zayıftır, beni düzelttiğin
iyi oldu" demez...
Mensuh-Nasuh
yüzünden insanlar RECM edildi, taşlanıp öldürüldü (Zina'nın HAD cezası
ayeti yani taşlayarak ölüm emri geldiği için "Evlerine kapatın ya da
Celde vurun" ayetleri NESHEDİLMİŞ miş.miş.miş.miş...). Onun için taşlayıp
öldürüyormuşuz! Bunları aşalım, gerçekten aşalım! Kur'an tamamdır
demek içinde mensuh-nasuh da yok demektir! Ayetleri keçiler/tavuklar yemez!
Zikri ALLAH korumaktadır. Hem de Kıyamet’e kadar ve sonrasında da...
Kur'an'da 3 Vakit dediği namazı 55-50-9-5 vakit falan yapmaz. Allah asla İLK
sözünden dönmez ve yanılgısı, yanılsaması, yanlışı yoktur ve de yanılmaz.
Çünkü O Alimler Alimi olan ÖĞRETİCİ Rab'dir. Hiçbir kulundan ÖĞRENMEZ-haşa-
Mensuh-nesh ayetine iyice bakarsanız, "Allah BAŞTAN bir emrinin yerine en
hayırlısını GETİRİRDİ!" demektedir. Bu ifadeyi "Allah yerine
yenisini getirmedikçe bir ayeti NESHETMEZ diye çevrilemez. Allah'ın bir ölçü
için iki ayrı ayet getirdiği de bir safsata ve Allah'ımıza iftiradır.
Allah'ımızın YANLIŞ YAPMASI ve/veya yanlışını DÜZELTMESİ, kullarını
"Şu çağ için şöyle yapın, bu çağ için böyle yapın!" diye içtihad
önermesi de yoktur. Allah'ın yasalarında
HİÇBİR DEĞİŞME göremezsin!" ayetlerine İNANIYOR isek, dediklerim üzerinde
Hanif bir akıl çok iyi düşünmelidir.)
4. Ve daha çok şey var. (Daha sonra konuşulur Allah-inşa ederse...)
Ama
şu konu doğrudur:
7
gök var ve misli (7 tane) Arz var. Secde demek Gökten (Kıyamdan) Yer'e (Arz)
alnını koymaktır. Namaz müminin Mir'acıdır: Yani kıldığımız namazın
KONSANTRASYONU ve dosdoğrulu ile ilgili olarak 1,2......7 kat'a çıkarız.
Fakat bu olgu 14 secde ayeti diye lanse edemeyiz.
Ve
ilk kanaatine dayanarak Secde ayetlerinin hepsinin Mekke’de inmiştir diyorsun
ki Hanifcan, Medine'de inen diyemeyeceğim ama yazılanlardan
birine örnek , "70 bin... Köşk vb." diye katlanarak anlatılan
Cennet tanımıdır ki, bu da zaten Siyeri Nebi'dendir ve tescilli olduğundan
Hadis gibi uydurma kapsamından sayılamaz.
“Kasem
= Yemin?”
>
Niye kasem??
Kasem
kelimesi üzerinde duralım. Ve=kasem sayılmıştır. Bu yanlıştır... “Ve
Allahi”=”Vallahi” buna örnek gösterilir, anlamı da Allah adına
demektir. “Ve” eki kadar “Bİ” eki de yemin olmalıydı (Billahi'yi anımsayınız).
“VE” başa geldiğinde, aslında Kur'an'da bulunan bir digital sistemin yani
İKİLİ harf sisteminin işlemlemeleri olan “AND” (ve) “OR” (Veya, Arapça
Ew) bunların olumsuzu olan Not-nor-xor vb. dizgesinden biridir.
Yemin
kasem olduğunda geçerlidir. "Fela UKSİMA!" yemin ederim ki! Allah'ımız
kendinden üstte hiçbir güç olmadığı, kadiri mutlak olduğu halde
"YEMİN” etmektedir.
Eğer
KASEM yemin ise... Kasem, Salat ve İdrak kelimeleri bizim bildiğimiz anlamda
kullanılmaz.
Örneğin Salat=Namaz dersen şöyle bir ayet var:
"Allah ve melekleri resullerine salat etmektedir (NAMAZ KILMAKTADIR) Ey
iman edenler siz de O'na salat (namaz) ve selavat (selamlar) getiriniz!".
Eğer salat=Namaz diye diretirsek DİNDEN ÇIKARIZ. Çünkü Melekler şöyle
dursun, ALLAH'ın bir MABUDU, taptığı bir ÜST TANRI MI VAR?
Allah
"Resulüne" kendi yarattığına "Secde" eder mi? Neyse ki
burada salat DUA anlamındadır. Namaz değildir.
Namaz Kur'an'da bir tek şekilde geçer:
"EkıymetüsSalat=İkame edilen, yerine konan ve abdest alınarak tüm
farzlarıyla ve Kıyam, Rüku, Secde + Ka'de haliyle kılınan namazın ta
kendisidir.
Allah'ımızın yemini / KASEM'i de bu mantaliteyle şöyle düşünülmelidir:
Allah'ın üzerinde bir başka güç daha yoktur, dolayısıyla Allah'ımızın
yemin edeceği bir üst mabutu da yoktur. Ama buna rağmen Allah yemin
etmektedir, deniyor! Hatta Vakıa 76'da "Yemin edip, ayrıca bilseniz bu ne
büyük bir yemindir!" demektedir. Orada iki defa adı geçen Kasem yemin
midir? Yoksa bambaşka bir şey mi?
Yine Allah'ımız bir şeye dikkat çeker. O büyük sırrı farketmeyip ATLAMA
olasılığımıza karşı "We Ma edrake = İdrak ettin mi?" diye önemle
vurgu yapmaktadır. Örneğin Kadir Suresi’nde ve Tarık Suresi’nde "İdrak
ettin mi, algıladın mı, bildin mi?" anlamında alimlerin dikkatini çeker.
Bir toparlama yapalım Kasem nedir: Kasem tek başına kullanıldığında Salat
gibi olur ve dua ile açıklanır. Ancak Ekıymeüsselat dendiğinde bildiğimiz
namaz olur. Kasem'i ve "EDRAKE" yi "İkametüsselat" gibi BİRLEŞİK
DÜŞÜNÜNÜZ. Bir şeyin özdeşliği, eşlenikliği (karşıtlığı) ile
birlikte ANTİNOM olarak ele alınması KASEM'dir.
Kaseme örnekler:
1.
Selamün aleyküm diye BİR TEK kere SELAM=BARIŞ demiyor Allah'ımız. İki kez
SELAM diyor= Selam ve Selam (Vakıa suresi) Oysa sen bana selamün aleyküm dediğinde
bir tek kez BARIŞ temennisinde bulunuyorsun. Doğrusu şudur "Onlarda boş
laf bulamazsın, sadece birbirlerine Selam ve selam derler!". Dua gizli yapılır.
Allah'ın Rahmeti ve bereketini bağıra bağıra dua edemezsin. Selam-selam
dersin ve İÇİNDEN gizlice dua edersin ki böylece başkaları duysun diye
bakalım ağzın mı söylüyor, yoksa gizlice Kalbin mi söylüyor. Sevmediğimiz
amirimize bile selam veriyoruz. (Oysa içimizden beddua ediyoruz). “Selam ve
selam”ı AÇIK, kalanı ise müsait olduğun bir vakitte o dostuna GİZLİCE
dua ederek yapmalısın ve Allah'ın rahmet ve bereketini o dostunun üzerine
sipariş etmelisin. Unutmayalım ki hayr yaparken "Sol elin verdiğin, sağ
el görmemeli." Bu neyse Selam da odur.
2.
İki cennet vardır: Neden Chenemmelikler-cennetlikler İKİ değil de ÜÇ sınıf
(Vakıa-6) Neden İKİ SINIF İKİ AYRI CENNETE yönlendirilecek?
3.
Niçin "Ey İMAN EDENLER, GERÇEKTE BİR DAHA İMAN ediniz” deniyor? Bir
iman ile kurtulamıyoruz. Bir imana bir Cennet ama İKİ KEZ İMANA başka bir
CENNET veriliyor?
4.
Niçin önemli olan "Allah'ımızın bizden RAZI olması iken, iki kez iman
edenlere, iki kez selam verenlere, ikinci Cennet'i seçenlere şöyle deniyor:
"Allah onlardan Razı oldu, ONLAR da ALLAH'TAN RAZI oldular!". Bu
ayete göre niçin İKİ KEZ RIZALAŞMA VAR?
5.
Allah zaten MÜSLÜMAN OLAN Resulüne Hz.Muhammed (slm&slm) efendime "Müslümanlık
ile yetinme Atan İbrahim'in DİNİ OLAN HANİFLİĞİ SEÇ, ONDAN DAHA GÜZEL BİR
DİN DAHA YOKTUR" diyor?
Allah
İki kez Müslüman olmamızı istiyor niçin? Bir iman, bir Müslümanlık, bir
selam niçin yeterli değil de İKİLİ oluyor?
Kasem
YEMİN değil! "İki kez ya da karesi kadar çoğaltmak" demektir.
Kasemlerin katmerlisine bakabilirsin: "Kaldır başını göge bak, yine
kaldır başını göğe bak ve yine kaldır başını göğe bak!" diye
ayetler var. Burada da ÜÇ KASEM vardır. Ey iman edenler iman ediniz gibi,
kasem de yinelenmektedir.
"Vessema Vettarık..."
"Göğe ve Tarık'a” (Ve=İnput giriş, yemin değil BAĞLANTI)
"Tarık nedir bildin mi? İdrak ettin mi?”
Ya da "Ve ma EDRAKE ma leyletil Kadr"... Kadir gecesinin ne olduğunu
idrak ettin mi?"
Sonuç olarak, Kasem=Yemin değil, "İDRAKE KOŞ" demektir. Yemin
dersek, Rabb’imizin üzerinde bir de MABUT icat etmiş oluruz (Bundan Allah'a
sığınırım). Kasem'in/uksima'nın yemin olmadığını anlamak için bir küçük
ödev: İsim olan KASIM ne demektir? Kâasim ve Kâzım ile karıştırmayınız).
16 Ocak 2002
|