HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI
- 39 :
Selam
ve selam sevgideğer Hanifdaş
“Kitaplar”
Kitaplarım
arasında dikkat ederseniz Mir'ac 4. cilt diye bir eser "ATLANMIŞ" görünüyor.
Büyükbaşın derdi de büyük olur misali bunun nedenini özetliyorum. Mirac-1
yakın gökyüzünü; Mirac-2 karadelikleri, Mirac-3 Birleşik alanlar ve büyük
birleştirme teoremlerini, kuantum fiziğinin önümüzdeki 20 yıl içindeki
gelişmelerini anlatıyordu. Mirac-4 ise Takyon (Nur) ile enerji (nar) dönüşümünü
ve Süper uzay üstündeki üst uzayları ARŞ'a kadar anlatıyordu. Üstelik
ayrıca Resulullah'ın Mir’ac’ını da...
Kitap basıldığında ISBN sistemine geçildi. Bu uluslararası kodlama önce
sizden kitabı , sinopsis denen kısa özetini (60 A4 sayfası ve İNGİLİZCE)
şart koşuyordu. Herhalde kendini Avrupa Birliği Parlamentosu sanıyordu ki,
sonra bundan vazgeçildi.
Sinopsis'in yanıtı yerine, matbaa ve evime ve olası kaldığım yerlere başka
bir şey geldi: Dünya Atom Enerjisi ajansının ajanları... Kesekağıdına
kadar ne buldularsa toplayıp çuvalladılar ve ağzını mühürlediler. Gerekçeyi
okuyup imzalamamı söylediler:
O zaman ben de hatamı anladım! Kitaba dağıtılmış olan sır, sinopsis
halinde ortaya çıkıyordu:
H harfiyle gösterilen şey... A=Atom bombası... Bu artık ayağa düştü. Dağılan
Sovyetlerden sonra kırmızı cıva bulan herkes, Hindistan ve Pakistan bile yapıyor
A (Fission) bombasını... Çünkü çekirdek bölünmesi esasına göre işliyor.
Bir de H=Hidrojen bombası var. Fusion yani çekirdek birleştirilmesi esasına
göre "Bomb!" diyor. On tanesi Afrika kıtasında bakteri bile yaşatmamacasına
hayat siler!
Sinopsiste bu içimde tutmam gereken sırrı "Legolar" birleştirilince
ortaya çıkacak kadar yazdığımı farkettim. Bu işin şakası yoktur, onlara
da hak veriyorum, kendime de kızıyorum. Ama bir kere mimlendik! Not düşüldü,
şerh kondu. “Prof.Dr. Hans von Aiberg mesleği gereği Fusion savaş/barış
teknoloji teorisyenidir. Geçmiş ve gelecek eserleri bir "Quarantine"
döneminden sonraki izin ile yayınlanabilir...”. Buna Trieste'deki Avrupa
Atom enerjisi Komisyon ve ajansı aracılığıyla el kondu.
Mirac-4 oradan asla dönmedi.
Yeni kitabım da yaptığımız anlaşmalar gereği Avruba Basın polisi aracığıyla
"Okunma süreci" altında bekletiliyor. Daha bir şey çıkmadı
(olumlu/olumsuz). Ben herkesten daha çok bu son kitabımın yayınlanmasını
istiyorum. Çünkü onun gelirine kıyasıya muhtacım. Ekonomik krizde en büyük
darbeyi ben yedim dersem inanabilirsiniz.
O kitap RAMAZAN ayı içinde çıkacak diye varımı-yoğumu, bir HARD DISK ve
kasamı ve TV'mi sattım. Nasıl olsa HEMEN para döner ve ortaklarımızla
paylaşırız diye...
Kapaklar ıslandı. Tazmin edilmedi. Ortaklar ile yeni kapakları hem de ZAMLI
ve karaborsa aldık. Hazırız dedik. Yazan "Hans von Aiberg" olunca
da Dünya Ajansı "Bir dakika "dediler, "Siz biz vize vermeden
kitap yayınlamayınız LÜTFEN EFENDİM" dediler. Basın Polisi el koydu.
Bekliyoruz.
Ve çıkmıyor, çıkartılmıyor aç-susuz bekliyoruz! Ve o yangın
hafiflemesine rağmen evimde devam ediyor... Ben ancak "Kitaplarımın ortağı"
olunması şartıyla "ortak" alabiliyorum.
Gerek kendi misyonumda, gerekse "Zülkarneyn'e dediler ki, Yecüc-Mecüc
ile aramızda sağlam bir sed yapman için sana ne ücret verelim?".
"Zülkarneyn dedi ki, sizlerden bir ücret almam, benim ücretim
Rabb’imin katındadır ve çok daha hayırlıdır. Ancak siz bana GÜCÜNÜZ
İLE EKLENİN."
Gücünüz ile benimkini birleştirin
Bunun anlamı ORTAKLIKTIR! Zülkarneyn misyonu ASLA HİBE ve Bağış satın
almaz. Yeşil sermaye vb. den dilenmez. GÜCLERİ BİRLEŞTİRİR=İMECE/ORTAKLIK
kurar. Bu da “Bilmem ne Finans”ın "Kâr ve zararda ortağız, faizsiz
bankacıyız" safsatalarına benzemez.
BU ALLAH'IN ŞAHİD OLDUĞU bir sistemdir. Bu grupta böyle 4 ortağımız var.
Kendilerine sabırlarından dolayı teşekkür ediyorum. Kitap için verilenler
kuruşu kuruşuna Maliye’ce belgelidir. Üstelik çok büyük sıkıntılar çekmeme
rağmen, daha o gönderilenlerin BİR TEK KURUŞU ile yüzbin liralık bir ekmek
satın almış değilim.
Hanif olmak çok zordur. Zülkarneyn olmak ise ölümdür. İnsanlığa
kendinizi adayacaksınız. Ama bir İMAM gibi ücret almayacaksınız. GÜÇ BİRLİĞİ
alacaksınız. Ortak (İmece) tutacaksınız. Bugün aybaşı ve eşimin maaşı
bir saat sonra dağıttık bitti. Ben ise bir yanlışlık sonucu gelen BİR MİLYAR
LİRALIK iki telefon faturasını ödemeye MAAŞ bitiriyorum.
Bunları niye yazıyorum? Para istemiyorum! (Rabbimden alacağım buharlaşır
gider). İçim dışım bir. Ben buyum, böyleyim. 200lülük bize yakışmaz.
Fakat Hanif isek, O Zülkarneynlerin ne yoksulluk çektiğini görmeniz için
bunları yazdım.
Bir sed yapıyorum, şunu demek zorundayım:
"Bana
getirin demir kütlelerini"
"Getirin bakırı da"
"Şimdi körükleyin"
Yani
GÜÇ istiyorum, para pul değil! 1200 ton demir istiyorum! Vallahi demir
ticareti yapmayacağım... Bakır istiyorum: vallahi iş kurmayacağım. Körüklemek
için sizden yardım istiyorum: Körükleyin! (Güç verin bana ortak olun!)
çünkü Yecüc-Mecüc ile aranıza bir mini karanokta yapıyorum! Siz halen
benim demiri-bakırı satacağımı mı sanıyorsunuz? ÖNCELİKLE bu SEDDİ
size yapıyorum, kendime değil. Kendim SONRALIKLA yapaCAKım!
O
zaman anlayacağız ki BİZ-SİZ zamanın iki ucunu tutmuş BİZLER İMİŞİZ!
Bu da böyle bir yazı oldu!
Hoşça-dostça
15
Ocak 2002
|