HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI
- 35 :
Selam
ve selam Sevgideğer Hanifcanlar.
“Esir/Ether/İksir/Elixir/Kesir
ve Külli Şey’in Üzerine”
1. Bölüm Etimoloji:
Antik Hellenistik kültürün hayranları olan maksatlı ansiklopediler ile şimdiki
modern sanal ansiklopediler olan Web linklerinin uydurma hadislerine göre ,
Esir "ETHER" olarak yunan filozoflarının bir savıdır. Evreni
dolduran DOLGU anlamında...
Eski ve yeni Grekçe'de kök olarak Ether'in bir YUNANCA anlamı yoktur, çünkü
diğer uygarlıklardan devşirmedir. Esir (Ether) Yunanca değildir. Yunanların
birincil özelliği "Yazılı-belgeli-almanaklı olarak, "Eski/Ancient
hatta daha da arkaik uygarlıkların "HİTAP/Kelam/sözlü" kuşaklar
boyu söylencelerini "KİTAP/kalem/yazılı" olarak
belgelendirmelerinden ibarettir. Biz bu belgeleri "İlk Kaynak"
sayarak yanılgıya düşürüldük. Bize böyle mas edilerek belletildi...
Esir'in (Ether=th) harfi hem Eski Helence hem Arapça, İbranice vb. peltek
“s” ile yazılıyor. Buna en yakın İngilizce örnek, ElizabeTH kelimesinin
sonundaki okunuşu ya da THink derken baştaki okunuşudur!
Antik dediğimiz Helen uygarlığı çok daha eski tarihi uygarlıklar tarihinin
kozmik uzun yılları içinde çok çok yenidir.
Antik Mısır'ın Sais rahiplerinin Platon'a Atlantis=Nuh tufanını anlatırken,
"Siz Yunanlılar dünkü çocuklarsınız, tarih adına hiçbirşeyden
haberiniz yok, sizden onbeşbin küsur yıl önce..." diyerek başladıklarını
ve Atlantis'i anlattıklarını biliyoruz.
Yunan hayranlığı ya da Yunan uygarlığına dayandırılmak istemek boşuna
çabalar bugün fiyasko vermiştir. Kulaktan dolma laflar ve önçıkarımlar
yerine EKLEKTİK ve çok boyutlu olarak düşünmek elbette post-modern bilim yöntemidir.
Eski Yunanlılar bir çok kavimden oluşmuş bir melez kavimdir (Akhialar,
Dorlar vb. bilhassa İON'lar), çünkü Yunan kelimesi İONİAN=İyonyalı'nın
Arapçasıdır.
Kimi Kelt, kimi Orta Asya’lı ve hatta Fenikeli'ler ile uzun yıllar boyu Ege
havzasında birbirleriyle karışıp kaynaşmasından ve bunların içinden
ORTALAMA bir dil (Kreolce) oluşturdukları malumunuzdur.
Eski Yunanca'nın NET çıkışı Solone'un dönemine uzanır. O döneme kadar
ORTAK bir dillleri yoktu (Mikence ticaret diliydi). Şimdiki Yunanca'nın da o
ortak dilin yeni bir versiyonu olduğu Yunanların itirafı ile bir kere daha
malumdur.
Yunancayı bu SONRAKİ KARMA haliyle bir bütün dil gibi ele aldığınızda
Ari-Avrupa dil ailesinin üyesi ve İLLİRYA GRAMER dalı üzerine kurulu olduğu
da biliniyor...
Tüm bu dillerin atası ARİ-AVRUPA dilidir. Bu dil ise "Hint-Avrupa"
dilleri diye bilinen (Yafes'in oğlu Ari'ye dayandırılan) ağababa dildir. Bu
dil de Sankritçe veya sanskritçe adıyla bilinmektedir.
Bunları özetlemekle, "çok uzağa gitmeden sadece sizlere sankritçenin
Yunanca denen ortak bir dil oluşturulmadan bin küsur yıl önceden varolduğunun
altını çiziyorum: O eski ve ölü dil (Ben dahil onun Latince gibi çok konuşanı
var).
O dilde çok önemli bir ipucu var: EKsER=Bildiğimiz sami dillerindeki
"Ekser, ekseriyet, kesir, küsur, küsurat, teksir, matematik kesir, Kesret
(Parçacıklar alemi) vb. olarak Kur'an'a girdiğini de anlıyoruz.
Yine bu EKsER kelimesi sankritçe kökenine göre iki türlü türev
verir:
a)
Kastedilen nesne Katı ise, ingilizcedeki "A piece (of bread)" yerine
geçen biçimi;
b) Kastedilen nesne Sıvı ise ingilizcedeki "Some (water)” gibi olan biçimi...
Sankritçede ayrıca "Ses taklidi, örneğin suyu içerken çıkardığımız
"lık lık/Lıkır lıkır sesinden türetme olarak Lıkıtad (Liquid) de tüm
Hint-Avrupa dil ailesine kaynak olmuştur.
Yine inanılmaz bir kaynak daha var: Manuh=Suların efendisi. Buradan anlıyoruz
ki, Nuh, bildiğimiz Nuh as. ise MA da SU'dur (Türkçedeki mai, mayi ve mavi
kelimelerini Araplardan almışız). Bir başka sıvı özellikle kelime de
Sankritce SRP'dir... Türetildiğinde Surop (Daha sonra Sirop) oluyor. Bildiğimiz
Şurup'un (Şurub) babası olan bu kelimeyi yine sami dillerindeki ŞRB kökünden
türeterek kullanıyoruz (ŞaRaB, ŞeRBet, meŞRuBat, ŞuRuB, Şurup). MaŞRaBa
(Maşrapa, su kabı) meŞReB (Çeliğe verilen su) ve ŞuRBa=Çorba vb.
Bu
kelimenin kökeni olan SUROB günümüzde özellikle Latince'nin eczacılık
kesitinde kullanılmakdır ve mutlaka ilaçlar üzerinde onun Sirop=Şurup olduğunu
da fark etmişsinizdir?
Yine
aynı biçimde ilaçlar üzerinde bir de Elixir yazar (EL-İKSİR) Bu da sıvı
anlamına gelmektedir ve latince yalın hali "İXİR" türkçemizde
de zaman zaman kullanılmaktadır (Ab-ı hayat iksiri gibi). İxir kuşkusuz KESİR
kelimesinin sıvılaştırılmış yani katı ecza maddelerinin sıvı biçiminde
eritilmiş şeklidir.
Eksir=özel
ilahi bir sıvı... Şimdi İbranicede Eksir, Arapça İKSİR ve Latince
de Elixir (El harfitariftir) diye kullanılan ÖZEL SIVI'nin bir başka yüzü
daha var:
Kew-kser=
İlahi sıvı, tanrı tükürüğü, tanrının kutsal tükürüğü, canveren
tanrısal şerbet vb. Tüm bunlar Araplardan Latince'ye geçen sayısız kelime
DIŞINDA başka bir şeydir. Çünkü:
Araplar ilk kez Kur'an ile birlikte bu Sankritçe kelimeyi öğrendiler:
"KEVSER" ve hatta bugün hiçbir müfessir "Kevser"i bize açıklayamamış,
"Cennet'te akan şarab nehirlerinden biri" demekle yetinmişlerdir.
Öyleyse
kök dil Sankritçe'den araştıralım: Sankritçe yani Yunanca'dan birkaç bin
küsur yıl ve Kur'an'dan da 10 bin yıl önceki NUH ailesinin diline uzanalım:
Ghedkser=Gazab
suları (Nuh tufanının suları ki içeni öldürüyordu). Khewkser=Nuh tufanı
boyunca BİR ÖZEL BULUT bu gemiyi izledi ve yegane SU KAYNAĞI olarak ayrıcalıklı
bir biçimde tüm insan ve hayvanların su gereksinimi giderdi (Musa kavmi de 40
yıl boyunca çöllerde gökten indirilen kudret helvası-bıldırcın ve
Qewekser SUYU ile beslendiler).
Bu su İlahi gazaplarda ortayı çıkmaktadır. Eğer o ilahi ikram olmasaydı,
Ne Nuh'un zürriyeti, ne Beni İsrail zürriyeti, ne de Beni İsmail zürriyeti
yaşıyor olacaktı (Resulullah'ı sürekli bu gölge vermeyen BULUT izlerdi.
Ayrıca Kevser suresini ÖNEMLE araştırınız). KEVSER işte o ilahi su...,
Sankrit
sagalarındaki ilahi bir sıvı... Bunu içerek canlılar CANLI niteliğini
kazanıyorlar vb.
İşte nice sonra İKSİR kelimesi Yukarı Mısır krallığı döneminde Thebes
ve Luksor (Likid iksir) hiyeratiklerinde Eksir diye geçer... Gazap sularının
bulunduğu yeraltı nehrinin adı da İksirt... Eksir Yunanca'ya aether veya
Ether olarak geçerken, o gazap nehrinin adı da STYX oldu... (Antik Mısır'da
ölenlerin yeraltı ülkesine götürüldükleri gizli ırmak. Bunun bir de kayıkçısı
vardır).
Platon'un Timeos eserinde açıkça bu terimler İLK kez Thebes ve Sais
rahiplerinden devşirilerek, eski Yunan havzasına götürülmüştür.
Esir (Ether) kelimesi o kadar eskidir ki, daha Yunanca edebiyatı güdüktü ve
hatta filozofi dönemi bile oluşmamıştı. Toplum Ellenistik değildi ve
koloniler biçiminde ayrık diller konuşarak yaşıyorlardı (Kent devletleri,
her birinin ayrı bir dili vardı: Spartak dili Ahaia dili, Dor dili, İon dili,
Truva dili, Fenike'ce, Miken'ce vb.).
Ama Sanskrit (Harappa, Kharappa-Mojendo Dari, ölüler vadisi) yöresindeki bu
kaynaklar günümüzden 15 bin yıl önceki anıtmezarlara dayanmaktadır. Ölüler
bir Vaşak başlı ölüm pastoforu (Esfenkes Linke) aracılığıyla İksir
nehrini bir sal ile (sail-ramuda) geçiyor ve yeraltı kuyu-ülkesine (Zibona) götürülüyorlardı
(Ziggurath=Kule/ Zibbunath=Kuyu). Nehrin adı "İksir-Koptikharma"
idi. O bir ilahi su Esteks üzerinde idi ve sadece ölüler Pop-taho'lar o
nehrin üzerinde Xambalis (Şamballa) ülkesine geçerlerdi... Oradan sadece
tanrılar geri dönebilirlerdi, vb.
Bu
bize bir şey daha anlatıyor, bir şey daha biliyor arkeoloji:
Dünyanın heryerine yayılan ve Çingene diye bildiğimiz kavimin Dünya’ya
yayılma yani çıkış noktası da aynı vadi... Önce Mısır'a geldikleri de
biliniyor: HAMİ diye bir ırktan oldukları da biliniyor. Mısır'da Koptik
(Egypt=Kıpti kelimesi buradan geliyor) bir devlet kurduklarında Yunanlıların
esamesinin okunmadığı da biliniyor..
Eski Mısır (Egypt=Koptik=Kıptiler) Harappa yöresinden çıkışlıdırlar.
Bugünkü Çingeneler de Eski Mısır'ın Araplaşmasından sonra Önasya ve İberia
yoluyla tüm Avrupa'ya ve hatta dünya sahnesinde Gypsy/Çigan/Çengi olarak
yerlerini almışlardır. Onları göçebe eden neden, Musa'nın ardından boğulan
Ramses'in lanetidir. Koptiler, İsrail oğullarına toprak "VAAD EDİLDİKTEN"
itibaren onlar da "YURTSUZ" bırakılmışlardır. Orada boşalan bölgeye
Hami-Habeş ırkları yerleşmişler ve İslam ile birlikte tüm bu halklar
Araplaşmışlardır.
İKSİR(ixir) SPHYNX, STYX ve LYNX gibi kelimelerin de bu dilden Yunanca'ya geçtiği
biliniyor. Çünkü X ile biten tüm kelimeler de ana dil Ramana (Romanca) imzası
var ve bu roman dili halen Dünya’nın heryerine yayılan çingeneler tarafından
konuşuluyor. TÜM antropologlar da Çingenelerin Harappa'dan çıktığını ve
(Mezopotamya Ceziresi inanılmaz bataklık olduğundan, kurutmak yerine) yollarına
devam ettiklerini ve önce NİL bölgesine yerleştiğini karşıt görüş
olmaksızın kabul ediyorlar. Hele ben gibi etimologların buna hiçbir itirazı
yok...
Eflatun'a
Atlantis=Nuh tufanı gibi tarihsel nasihat veren Mısır rahiplerinden pek çok
şey bin küsur yıl sonraki Yunan uygarlığına taşındı. Efsaneler olduğu
gibi kabul gördü. Ölüler nehrinden (Styx) geçen ölüler de buna dahil...
Ve o su= İksir (Tanrı tükürüğü veya tanrı meşrubatı) o da Sankritçe'den
geldi...
Bir
daha anımsatmak için yazıyorum:
Latince
Calamus=Kalem, Energy=En Narenciye gibi, Dûnya (FidDünya'daki DÜNYA, Arapçası
Deny ve Din), Can (Gen, Genom, saklı ruh) Gennah (Cennet), Hunnes (Chaos) ve Künnes
(Cosmos) ve benzeri 2000 kadar kelimeyi Araplar bile Kur'an ile öğrendiler
siftah... Onun için yazdıklarıma şaşmamak gerekir. (Adem-Havva'nın bir TEK
dili olması ve kuşaklar boyu bunun şive-ağız, daha sonra lehçe/Diyalektle
ve en sonra da ölü dillere (Latince, Tötonca, Turanca) denmesi ve yeni yeni yığınla
meyve vermesi tarihsel bir süreçtir. Ama o TEK ve KÖK dil'den elbette uzantı-kalıntı
bulunmalıdır. Bunun için şaşmayınız.
Burç=Burg=Borg=Park
(Latince ve ev örneği), Bark Türkçe olarak yaşamıyor mu? İlah =Uluğ ve
God (Sankritçe Khoda) Kut olarak Türkçe dilinde yaşamıyor mu? (Kut=Kutsal
anlamında). Kutluğ-Uluğ “kiçioglini kutalmış boldıgan" gibi bir
HUN (Hungar) diliyle konuşsak hiç anlaşılmıyor mu?
Ve
İKSİR = ESİR olarak Yunancaya girdi...
“Etimoloji”
İkinci
bölüm ile sürecek bu yazıya geçmeden önce yukarıdaki konu ile ilgisi
olmayan ama, Türkoloji-Etimoloji öğrenimi gören arkadaşların özel sorularını
aşağıya yanıtlıyorum:
1. Evet soneksiz tüm dillrde ve bükümlü dillerde yani tüm Hint-Avrupa-Ari
dillerinde ve Arapça'da bir kelimenin sessiz harfleri KÖK sayılarak türetme-üretme
ve türev yapılabilir.
Almanca
bir tek örnek vereyim anımsarsınız: ML>>>> Mehl (flavour anlamında),
Mühl, Müller,(İng. Miller) ve Müll (Aks ve Mil kelimeleriyle ilgili olanları
öğrenci arkadaşlar araştırsın).
2.
Bu sorunun yanıtı da evet: Bükünlü dillerde ASIL olan SESSİZ HARFLER'in değişmezliğidir,
sesliler e,i,ü...vb DEĞİŞEBİLİYOR. KTB= KiTaB, meKTuB, meKTeB, KâTiB,
KiTaBe, KüTuB(hane) ve mastar olarak KeTeBe derken değişen sesizler değil
sesli harflerdir.
3.
Teres kelimesi küfür değildir. TERSO denen argocanın aslıdır. Ters giden,
zıt giden anlamındadır. Siz sözlüklere aldırmayın, onlar Hadis gibidir,
önüne gelen bir şey yazar oraya...
4.
Eşek kelimesi "Uşak/Uşşak"tan gelmedir: Hizmetçi hayvan anlamında...
Merkeb tüm binek hayvanları için geçerlidir. Sadece eşek için değildir.
Katır kelimesi ise Kırma=Melez'den geliyor. At kelimesi oldukça kısalmıştır.
Günümüz moğolcasındaki PART biçiminde kullanılıyordu. Pars, Panter,
Parslan (Aslan) gibi HAYVAN soyunu anlatır. İslamiyet öncesine kadar at=Part
idi... (İlginçtir bir de Almanca pferd=At'ı ve orijinali olan Pert'i de bir
araştırın).
5.
Zağar, Jaguar kelimesinin "Türkçeleştirilmişidir" Sırtlan=Sırıtan
(Pars+lan'ın lan eki sırt+lan biçiminde ulanmış)
6.
Börü=Kurt değil; (Erkek) kurt yelesi ya da bundan yapılan şapka= BÖRK'tür...
Kurt'un kendisi bildiğin gibi Kurt'un aslı olan Kunt'tur. Bulgar Türklerinde
Kurtbars (Kurt+pars) hakanın adı sonra Slavca egemen olunca Kubrat diye değişmiştir.
Volga bulgarlarında aynı isim Hunt+pars'tır. Hunt=Kurt haline gelmiştir
(Almanca Hund ve İngilizce Hound'u da araştırmalarınıza ve tezlerinize
yazabilirsiniz).
5.
Maalesef aynı hata tüm dillerde var: Bildiğimiz kurt ile elma kurdu olan kurt
öteki dillerde de benziyor. (İngilizce ve Almanca'da Wolf=Kurt Worm=(Mesela
kitap) kurdu, kurtçuk... İlk kelimenin kökeni ulumak anlamındaki Vulvu'dan
gelmektedir. (Volvo marka kurt demektir. Latincesi de Vulpea) Worm ise KENE gibi
asalak küçük hayvanların genel adıdır. Wormen=İçine işlemek, kan emmek
vb.).
6. Ulu=Uluyan değil, uluğ kökünden İLAH ile tıpatıp aynı. Kutluğ
KUTSAL, mukaddes, sankritçe Khod, Hintçe Khoda, Farsça ve Kürtçe Hoda, İngilizce
God, Almanca Gott, Flamanca Goed vb.). Kutluğu Uluğ=Kutsal ilah demektir. Daha
sonra ğ harfi düşmüş ve Göktürkler döneminde de kutluğ yerine kut+almış
diye kullanıldı. Kutluk devleti de "Kutluğ" teması üzerine
kurulmuştur.
7.
Kul ve köle ikisi de Türkçe değildir. (Ayrıntısı uzun sürecek, es geçiyorum.)
Türkçede kul KÇ kökünden ve Tanrı ise YÇ kökünden türer. Kiçi=Kiji=Kişi
bildiğimiz kişidir, ferttir ve tanrı yanında aciz, az anlamında küçültme
sıfatıyla tanımlanmıştır.
KiÇi
(Turanca) bakalım türevleri nelerdir?
KiÇik (Küçük, GüCük (Kısa ay=Şubat) CüCük=Soğanın içindeki yeşil
körpe tomurcuk)
KüÇe= küçülmek, küçültülmek, hakarete uğratılmak, aşağılanmak (Şimdi
bunu biz GÜCÜME GİDİYOR" diye kullanıyoruz.
Öteki türevi de Cüce (Malum, kısa boylu anlamında)
Cücük uzalayan anlamında.
Çicik =Çocuk
Çiçik=Çiçek
CüCe=Kısa boyludan:
GüDük=Boyu kısa ve dolayısıyla
KüTüK (Omaca ağaç)
Ve Türkçe ağızlarında sayısız türeme kelime...
Bunu olumsuz yapmak istersen,
Kiçi ve Çiçi yerine
Yiçi ve Yici dersin (Altay dillerinin ortak özelliği)
Yice (Yüce, cücenin tersi)
Yiçel (Yücel)
Yiçseng (Yüksek)
Yiker (Yukarı)
Yuka=uzun
(Bunların bir çoğunda Y=C gibi Kıpçak lehçelerinde dönüşebiliyor. B'ler
de M olabiliyor. Moncuk, Men gibi...)
8.
Yukarıya yazdığım yazıdaki Kesir, iksir, Esir kelimelerinin tamamını Su
kelimesi karşılıyor. (Su, sıvı gibi) süt ve şekerli eriyiklere özellikle
bala Türklerin tamamı Sura şimdiki adıyla şıra demekteler. Bu kelime ile
Şurup-Şerbet'i de irdeleyiniz. Ayrıca SU kelimesini ilintili olarak İngi.
Sea, almanca See (Göl) Flamanca Zee ve Skandinav dillerindeki Zea (Yeni
Zealanda'nın Zea'sı=Deniz) gibi düşünün, Water kelimesi bizde bebek
dilinde kalmıştır: "buwa" olarak yaşamaktadır. Turan dillerinin
başına V-W hiç gelmez. (Vurmak'ın aslı URmak'tır. Varmak'ın aslı
Barmak'tır vb. bilirsiniz...)
9.
Peltek s/üç noktalı ile yazılan Kef-Se-Ra kökünden Kesir, Küsur (Çoğulu)
teKSiR, KeSRet vb ile iksir'in ve Esir'in peltek s'si aynıdır. Esir içinde
sadece İKİ sessiz harf vardır. Oysa Arapça ve tüm sami ile hami dilleri
ÜÇ sessiz harf temelinde yapılandırılmıştır. Bu da gösterir ki Esir'in
"Kural dışı olarak düşmüş olan harfi vardır: iKSiR yani kesir ve
esir bağlantısı dosdoğruydu.
(Gelecek
olan yazı, yukarıdaki Esir konusuyla bağlantılıdır.)
Hoşça-Dostça
13
Ocak 2002
|