HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 14 :

 

Önce terminoloji (1)

Sevgideğerler,

Dünyada vicdan içi bir inanç olarak gizlice beslediğimiz "Burç" olayına genelde inanmaz görünür ya da yadsırız, saçma diye dudak bükeriz. Ama kendimizi aldatmadığımızda, meraktan kıvranır dururuz. 7500 yıllık tarihçesi olan bu "Burç" olayı insanın beynini niçin bu kadar meşgul etmiştir?

Ben Burç dedim. Astroloji=Yıldızname bölümü küçük bir alt dal, hatta sulandırılmış ve "Gazetelerdeki fal" köşelerine kadar "Atılıp" tutulmuştur.

Fal diyorlar. FAL tersinden okununca LAF olan ğaybı taşlamaktan ibarettir. Kur'an'da fal okları diye geçer ve "Kaçınılması" gereken bir olgudur. Falcılar tarafından sömürülmemiz yasaklanmıştır.

Pekiyi fal okları ne demek? Bunu anlamak için yine "Tümdengelimli" bilim yöntemine başvuralım..

Daha önce de evrenin ÜÇ HIZ vitesi oyduğunu söylemiştim.

1. Işıktan hızlı giden Takyonlar. Örneğin melekler.
2. Işık hıszında giden Luxonlar, Örneğin Cinler.
3. Işıktan yavaş giden Tardyonlar, örneğin İnsanlar.

Işıktan hızlı gidilince bu evrende pozitif ne varsa onu paranteze alıp, sıl başına eksi işareti korsanız, parantöz önündeki eksi işareti, parantez içindeki tüm işaretleri TERS çevirecektir.

Işıktan hızlı gidince:

a) 70 kg.lık bir insanın kilosu -70 (V-49000 kg) yani imajiner olur. Boyu da x yönünde değil, -x (Xj) yönünde , örneğin 1.80 cm. olur. Bunların tamamı sıfırdan küçük TEKİLLİK denen sayılardır.

b) Işıktan hızlı giden bir elma, ağaçtan yere değil, ağaçtan göğe düşer. Zaten ağaç da terstir. (Melekler uçmazlar, göğe düşerler. Cennet'te ağaçlar TERSTİR, kökleri yukarıdadır, ırmaklar başyukarı da akar vb.)

c) Işıktan hızlı giden bir şeyin bilimsel değerleri tersyüz olur. Bir kayayı iterek hızlandırırken, soyut bir kayayı ittikçe bize direnir, itmezseniz hareket eder. Çünkü ışıktan hızlı enerjiye (Enoorgy) Nur denmektedir. Bunun tersi, bizim NAR=Energy'dir. Bir pil düşünün, Enerjisi giderek tükenecektir. 1, 1/2, 1/4, 1/8 gibi.. Ama ışıktahn hızlı hareket ettirdiğinizde bu pil azalacağına çoğalacaktır. 1, 2, 4, 8, 16, 31, 64 pil gibi... (Işıktan hızlandığınızda termodinamik oku tersine döner, entropi denen sistem düzensizliği artacağına azalır. Bu yüzden melekler "Sıra, Saf, Saffat" halinde düzenli bir ASKER gibi çoğalırlar. Allah'ın ordularının sayısını sadece Allah bilir/ 200/ işaretli melek, 5000 işaretli melek vb. Ayetlerini anımsayınız. Bu bir pilin katlı oranlar yasası gereği COPY'lenmesidir.)

d) Işıktan hızlı gidildiğinde, ışık hızıyla sınırlı olan KESİNSİZLİK (Belirsizlik, İndeterminizm) yasası da kalkar, onun yerine kesinlilik, belirlilik denen DETERMİNİZM yasası gelir. Yani Allah'ın evreni kontrol sırrı olan İndeterminizm belirsizliği yerine, bu kez soyut(Işıktan hızlı, imajiner, kompleks sayılar)evrenin "BELİRLİLİK yasaları" başlar. (Heisenberg değişkenleri ışık hızın aşıldığında kendiliğinden yok olurlar)

e) Işık hızına kadar zaman oku ileri akar. Işık hızında zaman DURUR, ışık hızı aşılınca zaman "TERS akar"

Yaşlı doğar, giderek gençleşir, bebekleşir, cenin olur ve sonra HİÇ DOĞMAMIŞ olursunuz. Bunun bir sonucu da şu, BİZİM YARINIMIZ, SOYUT EVERENİN DÜNÜDÜR.

Biz dünü hatırlarız, yarını bilemeyiz. Öteki yana geçersek (Işıktan hızlı olursak,) bu kez dünühatırlamayız, yarını hatırlarız. Garip ama, şu NEDENSELLİK=Causality var ya? ters döndü mü, böyle tuhafsayacağımız REEL ZAMAN sonuçları veriyor. Bir melek, bir Ruh=Bilinç olduğunuzu düşünün. Bugün Salı, yarın Pazartesi, dün ise Çarşambaydı... Çarşambayı, salıyı hatırlıyorsunuz, ama Pazartesi (Yarın) meçhul! İşte bunun için melekler Allah'a "Ya Rabbi, senin bildirdiğinden başka bir şey bilmeyiz" demişlerdir.

Söz ayetlere gelmişken, şu MİSAL ayet de çok önemli:

"Cinlerden bazıları, gökte bazı mevkilere çıkarlardı ve MELE-yi ALA'yı dinleyerek, kulak hırsızlığı yapar ve meleklerden "GELECEĞE İLİŞKİN" haber alırlardı. Çünkü melekler bizim yarınımızı bilmektedirler. Örneğin Azrail as.yarınımızı bilemeseydi canımızı almazdı ya da ne zaman alacağını bilemezdi.

CİNLER ise IŞIK HIZINDA gitmektedirler. Yani öyle bir sınırdadırlar ki, HEM MELEKLERE KOMŞU hem de (E0mc2 uyarınca) BİZ MADDEYE DE KOMŞULAR. Biz meleklere, melekler bize komşu değil. Ama iki taraf da aralarına ışık hızını almışlar.

Böylece Cinler, Meleklerin dünü, bizim yarınımız olan "Gök haberlerini" almak üzere, meleklerle SINIR oldukları, "MELEYİ ALA"ya=Magnetosfere (Araştırınız) çıkarlardı.

Cinler elektromagnetik yani YÜKLÜ olduklarından bu Magnetosferin tam ortasında yer alırlardı. Bir mıknatıs düşünün. Bir kutbu iter, bir kutbu çeker. Ama tam ortası ne çeker ne iter. Yani EMİN BÖLGEDİR. (Emin bölge için Tin suresi ile Beled Suresini bir okuyunuz.) Aksi halde emin (nötr) bölgeye gitmezseniz, Kozmik Primer denen ışınlar (Kur'an'da ŞIHAB, Quantum fiziğinde Hyperon rezonans ışınları) tarafından vurulup, yanarlar.

Cinler magnetosferin (Meleyi ala'nın) YÜKSÜZ bölgelerine yerleşip, meleklerden YARINI öğrenir ve kendilerine sığınan insanlara kehanet iletirlerdi.

Ancak Resulullah'ın cinlerin de elçisi olması emri geldiğinde birden magnetosfer (Melei Ala) DİPOLE oldu, (Kozmik ışınlar polarizasyon düzleminde 45 derece dönebilirler.) Cinler, artık Melei Ala'ya çıkıp haber hırsızlığı yapamaz oldular. Yarını asla bilemediler. Bu konuda Cin suresini hızlı okumakta yarar var)

Şimdi döndük mü başa:

FAL OKLARI= Cİnlerden haber almak, Cincilikle FAL bakmak anlamına geliyor. İnsanların cinlere sığınıp, onların azgınlığını artırdığına ilişkin ayetleri de anımsarsanız, artık FAL-OKLARI deyimi ortaya çıkmaya başladı.

FALCILIK zaten atmasyondur.
FALOKLARI ise CİNCİLİKTİR, CİNDARLARDAN GELECEĞİN BİLGİSİNİ almaktır. Bu da yasaktır, kaçınılması gereken Allah emridir.

9 Ağustos 2001