HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI
- 11 :
slm&slm
E=hv ışık ile ilgili planck formülü, sıradan fotonu anlatır. Dev bir
posterden bir parça keserseniz, o bütününü göstermez.
e=2hv ise Cohorent bir formüldür. Laser ışınını anlatır. Laser ışınından
ise bildiğiniz üzere HOLOGRAM denen çok boyutlu dijital görüntü üretilir.
Küçücük bir parçasını alsanız bile, o size TÜMÜNÜ bir hologram olarak
gösterecektir.
Evrendeki bir quant içinde, evrenin tüm HOLOGRAMI saklıdır, bütünü
izlenebilir. HOLO=HALAU=HAYAL ve HÜLYA kökenlidir. (Ortak dile göre) Bunun ötesinde
gerçek olan ise (Mirac'da olduğu gibi)RÜYA kökenli RÜYET'tir.
Evren bir hayaldir (Tam tasavvufça oldu) Gerçek olan ise RÜYET'tir. Ancak kim
hangi taraftaysa orası gerçek karşı taraf ise "Hayal ve Rüyet"tir.
(Kur'an'da da "Sana gösterdiğimiz rüyet" konusuna bakılmalıdır.)
Bütün bunların üstünde ise "HU" diye bir yaratıcı. Bu kadar
pozitif felsefeden sonra yeniden ARZ'a konuya dönelim.
Bir de soruya E=2hv olarak bakınız. Bu evrenin bir hologram (Virtüel bir
serap) olduğu anlamına gelir. Evren bir HOLOGRAMDIR. Bunu bize e=hv göstermezken
E=2hv gösterir. Ama iki E birbirine eşit değildir. Biri 2E olabir (Negatif
enerjileri, ışıktan hızlı giden takyonik enerjileri de düşünürseniz)
E=E diye eşitlememeliyiz. Her ikisini de dışarlayarak, hv=mc2 olunca, bundan
yalnız bırakma yoluyla h(Planck sabiti) v(dalga boyu) m (özkütlesi sıfır
madde) c=Işık hızı ve üssü de kilometre kare/saniye kare olursa yalnız bırakma
yöntemiyle bu dört elemanın denklemlerini oluştururuz. Bunun içinde ayrıntılar
da cabası. Örneğin dalgaboyu denklemleri, açısal momentumlar vb.
Bilen bilir bu kadar ayrıntıları bırakalım. Şimdi ana konu şu:
V+1 (Kök içinde bir) x uzunluk boyutu ise Minkowski formülü gereği zaman
V-1 yani Xj denen sanal bir boyut oluyor. (Boyut enerjisi)
km2/s2 olduğunda bir de y ve Yj boyutları eklenmiş oluyor. (Kozirev'in zaman
enerjisi) km3/sn3 dediğimizde ise z ve Zj eklenmiş oluyor. Kilometreküp/saniye
küp...
Kilometreküpü anlıyoruz. En, boy, yükseklik, mikab denen şey Saniye küpten
ne anlıyoruz. Üç boyutlu zaman.
Bu soruyu ta 26 yaşında yrd.doç. iken kendime sormuştum.
Planck'a göre hem kuant hem zaman noktasaldır. Kozirev'e göre zaman noktasal
değil World Line=Evren hattı bir uzunluktur. O halde, ZAMANIN bir boyut
enerjisi vardır.
O çağda henüz quantların süper sicim özelliği bulunmamıştı. Zorunlu
olarak ben km2/sn2 üzerinde durdum: s=Evren hattı bir zaman boyutu ise s2
(Saniye kare) de evren zarı=World Membran olmalıydı.
Zaman enerjisinin karesi? Bu ne demekti. Evren yüzeyinde bir zaman enerjisi
vardı.
Madem evren üç boyutlu bir mekandan yapılmışsa, zaman niçin üç boyutlu
bir küre, ZAMAN KÜRE=Chronospher yani Riemann tarzında bir zaman küresi
olmasındı? O zaman km3/s3 üzerinde durdum, fakat gördüm ki denklemler böyle
göstermiyordu.
Bir örnek E=mc2'yi birer yükseltelim. E2(E)=m2.c4 oluyordu. Sorun şu: km3/s3
halen bildiğimiz değerleri vermiyordu. km4 anlamsızdı. (E, boy, yükseklik
tamam da öteki ne?) Çaresiz bekliyordum. Zamana eşdeğer olan bir soyut
enerjiyi, yani magnetizmayı, dr.Kaluza, beşinci işlemin etkisi olarak kanıtladı.
Bunun ardından İsveçli Alfven'in önerdiği 6'boyutu Danimarkalı Klein kanıtladı.
Sonunda on boyutlu bir evrene ulaşıldı. STRİNG=Sicim teoremine göre,
kuantlar da evren zarı=World Membran özelliğindeydi. O halde quantların da
bir üst sistemi olmalıydı, tıpkı s3 gibi....
Benim rolüm şurada ortaya çıktı:
1.on boyutun evreni açıklayamayacağını, bir üst boyut yani s3 yerine geçen
11 boyutlu olması gerektiği... İlla ki 12'den küçük tek sayı olması
gerekiyordu. Scherk böylece ünlü buluşunu yahptı:
Quantlar world membran denen evren zarının BİR TÜNEL biçiminde kıvrılıp
ÜÇ boyutlu olmasından kurulu SÜPER STRİNG=Süper iplik dizgesidir. Bunlar
evrenin zarı değildi (Rahman 33 ve Enbiya-104'deki aktarıssemavat=Göklerin
çapları, uzayın bir kağıt külah gibi kıvrılması) bunlar TÜNEL SÜRECİYDİ.
Hemen quantum teoreminde "Tünel Süreci" başladı. Örneğin,
radyoaktif bir maddenin her iki atomundan birine bir tünel uzanıyor, onu
yutuyor ve böylece o madde, YARI ÖMÜR yaşıyordu.
Şimdi beynimde legolar yerine oturmaya başlamıştı Öncelikle, quantum
teoreminde TÜNEL süreci ile WORM HOLE=Solucan deliği, aslında aynıydı ama
nasıl?
Magnetik alan şiddetlendikçe, beşinci boyutun kapısında beklediği için,
bir tünel uzatıyor ve o şeyi cazibesi altına alıyordu. Karadeliklerdeki çekim
aşır haller, bir tünel üretiyorlardı ve tutsak ettiklerini (Enerji,
ışık, zaman, madde vb.) hortumluyorlardı.
Şimdi bir çift sorun kalmıştı. Karadelik tünelleri devasa yani makro
kozmos ile ilgiliydi ve mikrokozmosdaki quantum tünel sürecini kapsamıyorlardı.
İkinci sorun ise şuydu: Relativite makrokozmos da geçerliydi, mikrokozmosu
zerrece kapsamıyordu.
Bir darbe oldu: Stepheh W. Hawking isminde bir dahi, ortağı Penrose ile,
"Kaçınılmaz tekillikleri" isbatladıktan sonra buluşlarını
ilerletti ve karadelik buharlaşmasını kanıtlaması ardından, o muhteşem
buluşu yaptı:
Evrenin en başındaki şiddet etkinlikleri öylesine büyüktü ki,
tekillik=BigBang açılmasında zorunlu olarak bir hidrojen atomunun binde biri
çapında MİNİ KARA NOKTACIKLAR oluşmak zorunda kalmıştı. İşte bu, mini
karanoktalar ile bizim yıldız artığı karadelikleri bir kalemde birleşmişti.
İşte bu, büyük ölçeklerde geçerli olan genel relativiteyi, küçük ölçeklerde
de geçerli kılmıştı. İşte bu mini karanoktalar tüneli=kuantum tünelinin
aynı şey olduğunu kanıtlamıştı.
Bunlar resmi bilim atağıydı. Oysa ben resmi bilimin hem içinde hem dışındayım.
Çünkü, Resmi bilim "Deneyseldir" Zigzag öğretisinin alternatif
bilimi ise ilke olarak şöyle düşünmektedir. "Bilimin yasaklamadığı
herşey evrende vardır.."
Bir ateist için ilk ilke geçerli olabilir. Ama, (Kendim ve Zigzag grubu
adına konuşuyorum) biz Allah'ı görmeden, paradygma olarak kabul etmiyor
muyuz? Kur'an ve diğer inançlarımız, (Cin, melek, ruh vb.) bizim iman
konularımız değil mi?
Daima Kur'an misallerinden yararlanmışımdır. "Nur üzerine nurdur=2hv
lazer" gibi, on boyutlu sicim teoremi "Hablillahi=Allah'ın ipi olarak
bir world Line çizerken, "Ben size şahdamarınızdan=Hablilverid daha yakınım."
11 boyutlu süper sicim teoremi değil miydi. Bunlar saysam bitmez.
Gelelim, bizim chronospher=Zaman küresine... O zaman şunu anladım: Bir skaler
vektör olmayan arayöney vardı. Buna Mirror Sheet, looking-glass membran= Ayna
düzlemi vardı. (CPT simetrileri gereği)
Bizim üç boyutumuz reel idi, x,y,z (Uzay boyutları) Karşıda imajiner
üç boyut vardı Xi, Yi, Zi (Soyut uzay boyutları) Yani bizim taraftaysak,
burası reeldir, öteki taraf HAYALDİR. Eğeröteki Ahıret vb.de isek, bu
taraf HAYAL orası gerçekti. Ama evrenimiz dört boyutluydu: Üçü mekan biri
zaman. Zaman olan ise örneğin Xi adını alıyordu ve aslında AHIRET
(Elsewhere) örneği bir uzunluğun ta kendisiydi ama o soyut olduğu için biz
onu metre değil de saat gibi algılıyorduk. Öteki tarafa bizden eklenen metre
de öte tarafın SAATİ oluyordu, ama tersine çalışarak. (Bilim için , zamanın
ileri ya da geri akması özdeştir.)
Aslında bu altılı üçü somut, üçü soyut malum bir Parite simetrisiydi. Tüm
okurlarımı hesaba katarak, bir deney sunuyorum. Bir kağıdı alanız ve köşegenlerinden
katlayınız. İki köşegenin kat yerleri tam ortada birleşecektir. Şimdi tam
ortadaki çakışma noktasına bildiğimiz kartezyan koordinatları canlandıran
en, boy yükseklik grafiğiyle çizelim. Sonra da bunların uzantısını eksi
en, eksi boy, eksi yükseklik (Absis eksen ordinat) olarak uzatalım. Gördüğünüz
gibi 6 boyutlu bir şekil çıktı. Şimdi sadece köşegenlerden birini boydan
boya çizelim. Bu işte Mirror effect= Ayna etkisi oluyor. Kendisi de bir boyut
olduğundan toplam 7 boyutlu bir evreni çizdik. Kur'an'daki adıyla buna
"7 Mesani" denmektedir.
Biz 7 boyut saydık. Pekiyi evren nasıl oluyor da 11 boyutlu oluyor? Şimdi
elimizdeki kağıdın En ve Boy'dan oluştuğunu biliyoruz. Başkaca da bir değeri
yok. axb=Yüzeyden ibaret.
Şimdi o kağıdı alalım ve külah gibi kıvıralım. Yüzey değişmedi yine
axb ama bir şeyi farkettiniz mi? Daha önce kağıdımızda olmayan bir şey=Çap
Çünkü kağıt yuvarlandı ve bir tünel haline geldi. axbxçap= 11 boyut
olmaktadır. (Bunun açıklaması öyle uzun ve formüllü ki, burada zamanı değil.
Ben çok basit yazdım r=çap ama pi, sayısından sinüs eğrilerine tutun da
neler var neler) Bunda şaşılacak bir şey yok bilim evrenin çekim etkisiyle
eğrilmiş olduğunu söylüyor zaten. Kur'an'da da Rahman 33, çaplardan ve
Enbiya 104 ise benim verdiğim kağıt KÜLAH misalini aynen anlatıyor.
Sonuç olarak, evren çok küçük bir noktadaki tekillik tünelinden 11 boyutlu
olarak ÜFÜRÜLDÜ, genişleme h=planck sabitine kadar sürdü. (Bu quantlaşma
yani maddeleşme limitidir,) bunun üzerine en, boy, yükseklik ve bir de ZAMAN
BOYUTU çıktı.
Diğer 7 boyut mesani=İçiçe kıvrılı kaldı yani açılamadılar, Planck
arkasındaki uzayda kıvrımlardan bir tünel oluşturdular. Bizim kağıdımızın
kıvrılması gibi... O tünelin dışı yani h sabitesinden itibaren ortaya çıkan
şeyler m=maddedir ve maddenin eşdeğeri olan E=Enerji ışıkhızının
karesiyle anlatılmaktadır.
Arkada ne oldu? Arkasının adı HİLBERT uzayı, burada quantlaşma
olmaz, herşey ışıktan hızlı gittiği için=Takyon enerjisi ve soyut
maddeden oluşur. (Ruhumuz eksi yetmiş kilodur, melekler eksi onyüzmilyonbin
tondur vb.) ama yine de bir gramdan küçüktürler, teraziye gelemezler, ölçülemezler.
Kitaplarımdan verdiğim örnekle "Kalbe düşen korku" ağırlığındadırlar,
gölgemiz ya da gökkuşağı ağırlığı(!) gibi...
Bizler bu kağıdın dışında karınca gibi ve karınca kararınca yaşıyoruz.
Kağıdın içinde ise bir TÜNEL ÇAPI saklı (Rahman 33'deki Sultan uzunluk) Tünelin
boyu ise uzun mu uzun. Öyle ki melekler ve Ruh onun ucuna bir
günü=ellibin yıl olan bir günde giderler. O tünel Hablil Verid'dir, yani şahdamarı=Aort
damarıdır. Ama bu dışı Ya tünelin içi= ALLAH SİZE ŞAHDAMARINIZDAN DA
YAKINDIR deniyorsa, onu da siz bulacaksını, sevgideğer okurlar.
hoşkalın
dostkalın
29
Temmuz 2001
|