Chat n° 276 - Tarih: 15 şubat 2005
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine
sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem
konularının yıllar sonra değişmiş
olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken
karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb.
info@aiberg.com adresine
bildirebilirsiniz.
[] Kaptan
Green-go nickiyle bağlandı
Selam selam Büyük Şura'nın hanif candaşlarım,
sevgililerim.
<>
selam selam efendim hoş geldiniz
<>
Selam Selam Hoşgeldiniz
Selam başkanım selam. Çoook nazik harikulade
"Doğum günü mesajımı aldım".
<PIRILTI> Selam selam Dabbetimiz... hoş geldiniz özledik sizi... iyi ki doğdunuz =)) iyi ki varsınız.
İçimi yemyeşil ışıl ışıl
uçuşan pırıltılarla doldurdunuz.
<PIRILTI> Estf efendim... Siz zaten pırıltı dolusunuz pırıltı kaynağısınız
([eşim S'e] ulaşamıyorum.)
<> Ben
ulaşmayı deneyeyim hemen bu akşam üzeri konuştuk kendisi
ile
<> selam ve selam
hoşgeldiniz hocam
Selam Yarbaşkanlar ve asbaşkanlar selam.
<> slm slm
Selam sevgililer gününün sevgilileri.
Başkanım ben epeydir "Yine yeşerdi
fındık dalları " türküsünü tutturmuştum. "BİR ARA" geldim, fakat
yeniden gittim.
<> [S']in selamı
var şu an derste imiş size ulaşacakmış
kaptanımız... Bilginize sunarım...
Evet bugece onun dersi var, birazdan katılır.
Gerçekten bu kaybolmaları aranızda en İSTEMEYEN benim. Doğumgünümü
bile kutlayamadım. :(( Hele ki sevgililer gününde sizinle birlikte olmak
istiyordum. Baktım ki yeniden yeşile
yapışmışım.
<> happy birthday to
you
<> Allâh'tan 29
Şubat değil, hayıflanmayalım :)
O tarih balık burcu. En hassas ve romantik burç.
Ben o kadar hassas olmamalıyım. Kova FB'li olmak bana
uygun.
<> :)
Neyse ki kova burcu ve şu Uranüs'ün etkileri 5 gün sonra
hepinizi terk edecek. Herkes bir tuhaf oluyor yılın iki döneminde.
Bilirsiniz yılı ŞUBAT
ve KASIM diye ikiye bölmüşler.
(Saatli Maarif takvimlerinde yazar bunu.)
<> Haziran ve
Kasım?
ŞUBAT >>> URANÜS'ün
KASIM >>> PLUTO'nun.
İkisi de "ANİ
DEĞİŞİKLİKLER, ANİ OLUŞLAR, BİRDENBİRE BİTİRMELER
VE BAŞLAMALAR" yıldızlarıdır.
Uranüs eski durumu YENİYE
çevirmek için ihtilal yapar.
Pluton ise, eski durumu KANLI
bir şekilde bitirip, savaşın külleri üzerinden yeni bir program
yapar (iki dünya savaşı gibi).
Haziran'a gelince >>> asıl adı H I
Z I R aylarıdır.
Haziran denmez aslında Hızır ayları denir -mutlaka
duymuşsunuzdur-?
<> evet
Bunlar WEB'de eski Şubat, Eski Kasım, Hızır
ayları diye geçer. Hıdırellez (Hani Hızır ve ilyas
buluşması sanılan) o gün başladı ve birden ben kendimi
yeşilde buldum. Hıdırellez Cuma gecesi başladı. Yani
Mayıs ayı girmişti.
<> 10 Şubat
(309 yılda bu ay=Mayıs ayı oluyor.) Söylemiştim, hatırladınız
mı?
<> evet
Dolayısıyla CUMA
günü Hıdırellez (Aslında Hızır ve Yahya)
buluşuyor. O da doğum günlerime denk geldi.
Hızır ve Yahya buluşunca ne olur?
Bunu birazdan konuşuruz. Şimdi sırada
[candaşın] ayeti var:
27. Dilimden
düğümü çöz
28. Beni çok net
anlasınlar."
(TA-HA)
Arapçası lütfen.
<> Taha/27: Vahlül ukdetem mil lisani
<> Taha/28: Yefkahu kavli
Teşekkür. KAVİL
(söz) başlarına geldiğinde...
Ayetin kaçıncı anlamını açıklayayım?
(1-49)
<> 27,28
(7, 14, 49 anlamlarından birini kastettim.)
<S> bölmeden ss mih
ss-[S] birbirimize yeşil yüzünden ulaşamadık :))
<S> çok özleştik
kaptanımız çok
<> 14
Tamam. 14. anlamı için önce bu ayeti kim söylüyor.
<> musa
Yani Kur'an'da adı en çok geçen elçi.
<> Taha/24-28: Firavuna git, çünkü o pek azıttı. - Musa dedi: "Ey
Rabbim, benim göğsüme genişlik ver - İşimi
kolaylaştır bana - Dilimden düğümü çöz - Sözümü iyi
anlasınlar.
En çok da "KEHF"
suresinde geçer. Musa'yı Kehf suresinden bir başka tanıyoruz.
Dilini pek tutamaz, Hızır'ı gereksiz yere
kızdırır, hatırladınız mı?
<> evet
(Cuma günü Hızır aylarının girişiydi)
"Vahlül
ukdetem mil lisani - Yefkahu kavli"
LİSAN (Dil) ile KAVL(notion)
ikisinin farkı var.
Yine Sanskritçeye gireceğiz:
(Çünkü gelecektekiler bu dili benden parça parça
öğrenmiş oluyorlar.)
Sanskritçe MANA veya MANU veya MUNİ veya MANİA
Arapçaya Mânâ
diye geçmiştir. İngilizcede de Mean. İşte bu KAVL'dir, buna karşılık LİSAN olarak aynı kelime
Sanskritçede Mullan. Arapça'da M E A L . (Kur'an meali gibi)
Ve bir de Allah'ın NOSYONLARI
var. (Allah'ın aklından geçen HAKK
şeyler) (Gerçek-üstü-gerçek). Bunlara da Rabbimiz M
İ S A L diyor.
Yani Misallerini biz insanlar/kulları ya MANALANDIRIYORUZ ya da MEALLENDİRİYORUZ.İkisi
farklı şeyler, biri kelimeler, diğeri kavramlar.
Eğer kelimeler kavramlar ile örtüşmüyorsa bu bir AFETTİR.
Müfessirler ve mealciler 14 asırdır bunu yaptılar
-canımıza okudular- BİZİ
KANDIRDILAR. Çünkü LİSANLARI
ile KAVL (nosyon, kavram,
mevhum-mefhum) örtüşmüyordu.
KAVL biliyorsunuz ki (Hanifliğin size özelleştirilmesi gibi)
DABBETÜL ARZ'A
özelleştirilmiştir.
KAVL KAVRAMDAN ibarettir.
Kavramı "DİLLENDİRİRSENİZ"
lisan olur.
Doğru adreste örtüştüreceksiniz. Aksi halde KAOS (kargaşa, kördüğüm,
anlam karmaşası) oluşur.
Hizbullah kelimesi tam tersine bürünmüştür.
Bugün kendilerine Hizbullah diyenler >>>> HİZBÜŞŞEYTAN'dandır.
Şeytan partisindendir.
SÜNNETULLAH kelimesini de böyle mahvettiler. (Sünneti Muhammedi oluverdi
birden)
Buraya kadar hissettik mi? Ayırt ettik mi?
<> evet
<> Yes sir, you always
make it easy :)
Şimdi tılsımlı bir kelime daha var. Günlük
hayatta iki milyar insan bunu kullanıyor -ve çok sık
kullanıyor-. Bu kelime çok bildiktir.
<> şey mi kaptan?
Şey jokerdir ama ÇEVİRMENLİK
yapamaz. (Translating değil de process-işlemleme anlamında)
Allah'ın her harften ismi vardır ama bir harf bunun
dışında istisnadır. Hangi harf olduğunu geçmişte
söylemiştim, hatırlayanınız var mı?
<> Y
Esma tablosunda Y yoktur. Y doğru yanıt.
YA-SİN
(ayet lütfen) (Ya sin, vel kur'an...)
<> Yasin/1: Yasin
<> Yasin/2: Hikmetli Kur'anın hakkı için = Vel kur'anil hakiym
Evet
YA >>>> YANİ
demektir. İki milyar insan bu YANİ'yi
kullanır. (Türk, Arap ve müslüman alemi) Bunu anladık mı?
<> evet
Yani >>> (ingilizcesi i mean..... gibi)
Bir Kavl ile bir lisanı birbirine dönüştürür.
Bunun üçüncüsü de MİSAL'dir.
Bunları ileride iyice ayırt edeceğiz.
Önbilgi olarak bu üçünü fortran, cobol ve (misal dili olan) ALGOL biçiminde MİSALLENDİRECEĞİM.
ALGOL >>> Misalin çözümü oluyor. (Fortran ve Cobol'un çok
bildik olmasına karşılık) ALGOL'un bu ikisinden farkı nedir? (Bilgisayarcılara
sorulur?)
Yani şöyle diyebiliriz >>> ALLAH'IN AKLINDAN GEÇEN. Müfessir ve mealci kullarının
aklından geçen değil!
<> (direkt makina dili
insan tarafından algılaması daha zor)
<> "Bilimsel
hesaplarda kullanılmak üzere ALGOL bilgisayar dili
geliştirildi."
<> en önemlisi syntax
yapısı hiyerarşik. 2. makina bağımsız bir dil.
<> Algorithmic Language
(Algoritma Dili) - Algebraic Oriented Language (Cebir Temelli Dil)
Algorithmayı bulan ise >>>>>>> AL-CABİR (Algebra).
ALGOL dili diğer dillerden (LİSAN)
farklı olarak tüm mahlukların anlayacağı birer dildir.
Hatırlayınız >>>>> Fatiha'yı
şöyle yazmıştım:
Elham (ilham ettik)
Dülilla (Atlı melek Cebrail ile)
Hira (Hira mağarasında)
Hira(B) >>> Harab ettik
Bilale (Bundan öncekilerini)
MİNA (şeytanın taşlandığı dağ)...
vb vb.
ALGOL'ü (Allah'ın HIZLARINA
göre sınıflandırılmış) üç kul
sınıfı üçü birden anlar.
Birincisi Meleklerdir ve kelime, ses vb. yoktur. Kelam yoktur. Tam
bir MAKİNA dili.
İkincisi cinler ki demin yukarıda yazdım.
Üçüncüsü de
Elhamdülillahi
Rabbilalemin
Errahmanirrahim... diye anlayan insan grubu.
Melekler İSİMLENDİRMEYİ
BİLMEZLER -demiştik-. Bu makine dili demektir. Melekler Oktan
üzerinden bu dili çözümlerler.
(Sekizli sistem üzerine ve 8 büyük melek ayetler lütfen... Ben de
bir çay dolumu yapabilirim bu arada.)
Hüüps.
Sekizli sistemi (octan) biliyorsunuz.
<> Hakka/17: Melek de kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün Rabbinin
Arş'ını sekiz melek taşır.
<> Hakka/17: Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin
arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.
<> Hakka/17: Velmeleku'ala ercaiha ve yahmilu'arse rabbike fevkahum yevmeizin
semaniyetun
<> Enam/143: sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. De ki:
"İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin
rahimlerindekini mi haram etti? Eğer doğru söylüyorsanız, bana
ilme dayalı bir biçimde haber verin!"
<> Kasas/27: O: "Haberin olsun ben, bana sekiz yıl
çalışmana karşılık şu iki kızımdan
birini sana nikahlamak istiyorum. On yıla tamamlarsan o da kendinden. Ben,
sana zorluk göstermek istemiyorum; inşallah beni iyi kimselerden
bulacaksın." dedi.
Evet bu ve benzeri 8'liler (Sekiz hayvan gibi klonlama ile ilgili
sekizliler vb.)
Şimdi sizlerden sekizli sistem (binary değil-ikili
değil) Bineer değil ama BİT,
BYTE, BİTE bunları açıklamanızı rica ediyorum.
(Böylece meleklerin LİSANINI
çözümlemiş oluyoruz). OCTAN, BYTE ve BİTE-BİT lütfen?
<> Octan: ses birimi
<> octan; 8 karbonlu
alkan
<> 8 bit = 1 byte
<> Bit: binary integer
digit: 0 ya da 1 değer alabilir. Byte = 8 bit
Pekala SEKİZLİ
sistemin ingilizcesini araştırınız. (OKT >> SEKİZ
demek. Beşlik, ikilik, onluk değil SEKİZLİK sayı sistemi)
<> İşte bu 1
veya 0 olma durumuna BİT denir. Sekiz tane bite ise BYTE (bayt) denir.
<> octal 8'li hexadecimal 16'lı gibi
[] http://tr.wikipedia.org/wiki/Say%C4%B1_sistemi
[] https://web.archive.org/web/20050214161007/http://www.danbbs.dk/~erikoest/octal.htm
<> The Octal Number
Base System: Although this was once a popular number base, especially in the
Digital Equipment Corporation PDP/8 and other old computer systems, it is
rarely used today. The Octal system is based on the binary system with a 3-bit
boundary. The Octal Number System: uses base 8 includes only the digits 0
through 7 (any other digit would make the number an invalid octal number)
Evet sekizli tabanı kullanır.
İşte MELEKLER
bu Oktan (Octal da deniyor) LİSANINI
kullanıyorlar ve her sekiz bit 1 byte olarak taaaaaa
bilgisayarlarımızda bile MELEKLER
YAŞIYORLAR.
OKTAL sistemle AYETLERİ
birleştirdiğinizde hem meleklerin dilini/saf
tutmalarını/matrix kalıplarını vb. anlıyoruz Hem
de Kur'an'da hiçbir ayrıntının gözardı edilmediğini
bir daha GÖRÜYORUZ. (Gözardı)
Heksan ise >>>>>>>> CLONE'lama sayısıdır.
Bu da biyoloji ve parabiyolojiyi kapsıyor.
Şimdi meleklerin dilindeki (lisan) KÖRDÜĞÜMÜ irdeleyebiliriz.
TIPKI -a y n e n-
bilgisayarlarda olduğu gibi melekler 8 bit ve 64 bit'e kadar
katlarıyla saf-saffat-haf-tavaf ve kalıp (matrix) olarak
hollygram'ın bir parçasıdırlar.
Artık evrenlerin tamamının melekler tarafından
SEKİZLİ sekizli bir
düzende sahiplenildiğini görürüz.
Yalnız meleklerin anlayamadığı şu:
VERİ (DATA) başka, BİLGİ BAŞKA. Yani Bite
olarak >>> ı/o (input/output) bineer sistemle GİREN (Data) Arada process ve
çıkan (BİLGİ)
zorunluluğu var.
Melekler DATA'dır
yani bilgi değildir.
Data nedir? İşlenmemiş bilgi, Hambilgi.
<> raw data
Melekler VERİ
TABANLARINA bakarak "Yeryüzünde yeni bir fesat mı yaratıyorsun?"
diye HAMBİLGİ çerçevesinde
Allah'ı sorgularlar.
Meleklerin kendilerine yanıtı şu: "Biz senin
bildiğini bilmeyiz".
Melekler şöyle demek istiyor:
BİZ
VERİ'yi biliriz (ki onu Read Only Memory denen
değişmez, değiştirilemez İLK program). Biz data'yı biliriz, BİLGİ'yi bilemeyiz. İnput olan DATA'yı biliriz OUTPUT
olan (I/O) BİLGİYİ bilmeyiz.
(İlgili ayetleri bulur musunuz ltf.)
<> 2-Bakara/30: Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!... Orada bozgunculuk
yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek
tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin
bilmediklerinizi bilirim." dedi.
<> 2-Bakara/30: Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni cailün fil erdi halifeh*
kalu e tec'alü fiha mey yüfsidü fiha ve yesfiküd dima'* ve nahnü nüsebbihu bi
hamdike ve nükaddisü lek* kale inni a'lemü ma la ta'lemun
MELEKLER'İN
KÖRDÜĞÜMÜ de bu.
Şimdi de "Adem'e ESMAYI/isimlendirmeyi"
öğretti ayetini ltf.
(Bir çay daha almalıyım)
<> 2-Bakara/31: Ve Adem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları
meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana
şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."
<> 2-Bakara/32: melekler: "Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab!
Bizim için, senin bize bildirdiğinden başka bilgi mümkün
değildir. O her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!"
dediler.
<> 2-Bakara/33: Ey Adem bunlara onları isimleriyle haber ver buyurdu Bu emir
üzerine Adem onlara isimleriyle onları haber veriverince de buyurdu ki
demedim mi size Ben her halde Semavüt-ü Arzın gaybini bilirim, ve
biliyorum ne izhar ediyorsunuz da ne ketmeyliyordunuz
<> 2-Bakara/31: Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe
kale embiuni bi esmai haülai in küntüm sadikiyn
<> 2-Bakara/32: Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena* inneke entel alimül
hakim
<> 2-Bakara/33: Kale ya ademü embi'hüm bi esmaihim* felemma embeehüm bi esmaihim
kale e lem ekul leküm inni a'lemü gaybes semavati vel erdi ve a'lemü ma tübdune
ve ma küntüm tektümun
Şimdi bu iki ayeti topluca yazar mısınız?
(2/30 ila 33)
<> 2-Bakara/30: Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!... Orada
bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni
överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in):
"Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.
<> 2-Bakara/31: Ve Adem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları
meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların
isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."
<> 2-Bakara/32: melekler: "Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab!
Bizim için, senin bize bildirdiğinden başka bilgi mümkün
değildir. O her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!"
dediler.
<> 2-Bakara/33: Ey Adem bunlara onları isimleriyle haber ver buyurdu Bu emir
üzerine Adem onlara isimleriyle onları haber veriverince de buyurdu ki
demedim mi size Ben her halde Semavüt-ü Arzın gaybini bilirim, ve
biliyorum ne izhar ediyorsunuz da ne ketmeyliyordunuz
AYETLERİ
HİSSETTİNİZ Mİ?
<> evet
DATA ve BİLGİ
farkını hissettiniz mi?
<> evet
Melekler gerekli >>> BİLİNÇLİLER
VE DATA TAŞIRLAR.
Data bize input olmazsa bizden bilgi output olamazdı. Adem de
isimlendiremezdi.
(İsimlendirmek nedir?)
<e> tanımlamak
<e> onların
sonucunu teşkil ediyoruz
Melekler sekizli MATRİX'lerdir,
sekizli kalıplar. Yani VERİLER
>>> SEKİZLİ
olarak Octal ve Local olarak bize taşınmaktadır.
Local olarak diyorum çünkü her bir sekiz melek bir BYTE dizini oluşturuyor, yani LOCAL adacıklar biçiminde VERİ taşıyorlar, ama biz
bunları sınırsız (onlu sistem, desimel, heksan vb.)
kullanıyoruz. L O C A L
değiliz; GLOBAL/universalız.
Onlar bize VERİYİ
giriyorlar. [E]'nin
söylediği gibi biz de sonuç olarak BİLGİ'yi
çıkarıyoruz.
MUSA, melek gibi düşünmüştü VERİ'ye takılmıştı. Hızır onu
"BİLGİ'ye
takıl!" diye azarlamıştı. Ta ki Musa bu
açığını TUVA
vadisinde/Tur dağında giderene kadar HİKMET'TEN haberi yoktu.
Hızır Musa'ya ne diyordu? "İçyüzünü/nedenini
bilmediğin BİLGİN
olmayan şeyleri (DATALARI) bana
sorma..."
(O ayeti bulur musunuz lütfen.)
(Biliyorum sizi sıkıyorum ama konuyu siz
açmıştınız.)
"Taha 24: Firavuna git,
çünkü o pek azıttı. - 25: Musa dedi: "Ey Rabbim, benim
göğsüme genişlik ver - 26: işimi kolaylaştır bana -
27: dilimden düğümü çöz - 28: sözümü iyi anlasınlar".
Siz bu ayeti soruyordunuz. MUSA'ya
geldik dayandık işte...
<> 18-Kehf/67: O: Doğrusu sen benimle beraber olmaya sabredemezsin.
<> 18-Kehf/68: Havsalanın almadığı şeye nasıl
sabredeceksin! dedi.
<> 18-Kehf/75: Hızır dedi ki: Doğrusu senin benimle asla
sabredemezsin demedim mi sana?
<> 18-Kehf/78: İşte bu, seninle benim ayrılmamız olacak!
Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereyim.
Melekleri anladık.
Cinleri de Fatiha suresindeki örnekteki gibi anladık.
(Cinler Kur'an'ı klavyedeki Alt(ernative) Gr(oup) fonksiyon
tuşu ile yazılmış gibi anlarlar. Üçüncü semboller olarak.)
Verdiğim misal anlaşıldı mı?
<> evet
Melekler >>> CTRL
tuşu gibi ama TEK
başına HİÇBİR
ŞEY yazmaz CTRL tuşu.
Cinler ALT tuşu gibi;
insanlar da diğer hepsini BİLİRLER.
Şeytanın tuşu ise ESC'dir. (Kulluktan kaçınmak, programdan kendini kovdurmak
gibi.)
Şeytan da gereklidir: Çünkü Künnes >>> evreni DÜZEN (COSMOS) halinde tutup DENKLEMEK/EŞİTLEMEK ister. Hunnes ise
bu eşitliği bozan Kaos(chaos)u oluşturur.
<> harflerden
BİLGİ yapmak (klavyeyi istenilen bilgiye dönüştürmek)
Evet, Melekler ve Cinler fonksiyon tuşlarını; biz
de ENGİİİİİİİN
tuş takımını kullanırız. Onlarınkini de
biliriz. Biz de gereğinde şeytan (Hannas) olup, kulluktan
kaçınırız (ESC).
<> Sol-üst tarafta
öylecene "ayrık" duran tuşu kullanmak da bizim elimizde.
Evet. BİZİM
elimizde. Tek başına duruyor solak bir yerde. ;)
Onun hemen yanında >>> F1.
<> F1 Qur'an'a link mi?
"Sadece sana kulluk eder sadece senden yardım
isteriz" TUŞU.
<> Dua mı?
<> help=yardım
isteği
<> "Help me ey
biim Rabbimiz" tuşu
"İyyake Na'abüdü ve İYYAKE
NESTAİN".
F1 >>> NESTAİN
tuşu
vb.
<> Fatiha/5: İyyake na'büdü ve iyyake nesteın
<c> Her bilgisayara
oturuşumuzda dabbetimiz sayesinde klavyemizde zikir oldu teşekkür my
green soft velvet
<> (Aman
duymasınlar [C], yoksa klavyenin tuş sayısını da 99
yapmaya kalkışırlar.)
<> :))
:))
Klavye veya Keyboard K ile başlıyor. CALAM'dır sanskritçesi.
Arapçasını siz biliyorsunuz.
<> Calamus
<> Kalem
Evet K A L E M
Bakınız KLAVYE
bile KALEM suresinde size "BENİ HİSSETTİNİZ
Mİ?" diye el sallıyor.
Işıklı kalem, Mouse, bunlar da KALEMDİR. İtirazı olan var mı? ;) DATA'ları gireriz BİLGİYİ (information,
acknowledge vb.) alırız, itirazı olan var mı?
<> KURANA itiraz
mı haşa
Kur'an'da 8'likler (octal ve de bitler) dahil hiçbir şey
eksik bırakılmamıştır.
Levhi Mahfuz (Bellek) (Core bellek)
Monitor (Kürsi)
Bilgi işlem merkezi (Arş)
Kalem (klavye ve programlama)
itirazı olan var mı?
ALLAH düzeninde o BİLGİSAYAR M
İ S A
L İ (Kavli) olan ve bizim
bilgisayarlarımızı BULDURAN
ilahi sistem var mı yok mu?
Sizler ve ben de bir KÜÇÜK
TANRI gibi masamızda monitor karşımızda.
[] Kaptan bir süre
yazmadı
(Pardon, Bursa'lı bir belalım var, hacker
kiralamış, ADSL açık
olduğundan ve de HİSTORY
dosyalarını kullanarak beni hacklamaya çalışıyordu.)
(Bunu hep yapıyor, siz rahatsınız, ben ise her chat'te
savaş veriyorum -görmediğiniz-. History'yi tamamen sildim, geciktim.
Sizi okuyorum.)
<e> Giriş
Birimleri: Klavye (keyboard), Işıklı kalem (light pen), Dokunma
ekranları (touch screen), Joystick, Fare (mouse), Tarayıcı
(Scanner), CD-ROM sürücü (Compact Disk-Read Only Memory)...
Çıkış Birimleri: Disket sürücü (disk driver), Ekran- Monitör,
Yazıcı (printer), Kulaklık ve Hoparlör... Bilgisayarda birimler
arası haberleşme basit olarak elektriksel sinyalleşme ile
olmaktadır. Bilgisayar birimleri, birbirleriyle büyüklüğü 5 volt olan
sinyallerle haberleşir. Birim zamanda elektrik ya 5 volt yada 0 volt
değerlerini alabilir. Bu durum matematiksel olarak 1 ve 0 durumlarına
karşılık gelmektedir. İşte bu 1 veya 0 olma durumuna
BIT denir. Sekiz tane bite ise BYTE (bayt) denir. Bilgisayar ortamında bir
byte bir karakteri temsil eder
Giriş birimlerine SESLİ
KUMANDA'yı da ekleyebiliriz. BÖYLECE
SEKİZ tane oluyor.
[E] çok teşekkür.
<e> Siz bize
teşekkür edersiniz, biz sizin yaptıklarınıza netmeliyiz?
Teşekkür bizden
"Bilgisayarda
birimler arası haberleşme basit olarak elektriksel sinyalleşme
ile olmaktadır."
Bunun da aslı şu: 0.511 eV ile elektronlar
sinyalleşmektedir. (5 Volt değeri gelecekteki Quantum
bilgisayarlarında 0.511 eV'ye düşecektir. O zaman mekanik olarak
(ister dokunun ister tuşlayın) ürettiğiniz herhangi bir KİNETİK enerji ile
bilgisayarınızı ÜÇBOYUTLU
olarak çalıştırabileceksiniz.)
Sesli komutun yerini ise düşünce
fotoğrafçılığı (hologramatrix'ler) alacak.
Fakat düşüncenin yüzmilyarlarca kanalını PARAZİTSİZ bir izolasyon ile
kullanmak bir uçak kullanmaktan daha zordur, inanılmaz zor bir eğitim
gerektiriyor.
UFO kullanmak basit, fakat düşünce kanallarını ve
frekanslarını kullanmak evrenin en zor işi.
Zoru bilen için Kolay olan ÇOK
ZOR oluyor. 1N ekibinin
tamamı UFO kullanır ama OTOMOBİL kullanmayı
beceremez, ehliyetleri bile yoktur.
11. kuşak bilgisayar kullanır ama buradaki basit DOS ve WİNDOWS'u kullanamaz. Bu da tuhaf bir kader. :(((((
<s> bilmez miyim :)
:)
Konu ile ilgili sorularınızı alabilirim.
(İlk ayetle ilgili, Musa'nın Kördüğüm meseliyle
ilgili)
Mean, Mana, Meal, Misal bunlarla ilgili, buyrun.
<> musa'nın
aklına dilimi çöz demesi nereden aklına geliyor, bilmediğini
biliyor mu Musa
<> Lisan'a konusuna
girmişken kıyamet suresi 16-19. ayetleri de irdeleyebilir miyiz?
Musa henüz KİTAB
almamıştı. (Tevrat daha sonra kendisine ve Harun'a indirildi)
Dediğim gibi KAVRAM'ı
yani düşünceyi YANİ'yi kelime
açımsamıyorsa, dilde kaos oluşur.
Bizi kelimeler şartlandırıyor ama KAVRAMLAR beynimizde KAVL oluyorlar.
Doğru olan bu KAWLİN
lisana dökülmesi.
Sanskritçede buna SİN
deniyor. (Cinema, Kino vb. kelimeleri de buradan geliyor. Ayrıca bunun
karşılığı SİNERJİ'dir.
Bakınız sözlük. ltf).
<> Sinerji 1. birlikte
çalışma, birbirini kuvvetlendirme. 2. birliktelik. 3. birliktelik.
birleşik ve isbirliği içinde çalışma. sinerji. Görevdaşlık
Evet. Bizdeki anlamı da şu: MANA VE MİSAL ile MEALLENDİRMEK.
Böylece YA (Yani) ve SİN (sinema/sinerji)
eşitliğini de 14. anlam olarak ortaya çıkarıyoruz.
Cinema şudur:
Matriss'in MATRİX'e
dökülmesi
Meta-matriss'in GEOMATRİX'e
dönüştürülmesi.
Y A N İ RAKİM'in KEHF'e dönüşmesi, YANİ MATEMATİĞİN
GEOMETRİYE DÖNÜŞMESİ, yani SİNEMA görüntüsü elde etmek... YANİ DİSK üzerindeki işaretleri MANYETİK olarak okumak.
<> Musa'nın, Harun
için "Onun lisanı benden fasıhtır" demesi, Harun'un
lisanının HERKESÇE (sinerji/eşzamanlı)
anlaşılabilir olduğunu gösteriyor. Ve Musa, uqdenin çözülerek
lisanının fasıh (çokdilli) olmasını istiyor.
Evet. Bunu başarıyor da. Mesela firavun'un
sihirbazlarının SİNEMASI
>>>>> AL GHOUL (Ghoullie) fakat Musa'nın ASA'sı >>> ALGOL.
(Bakınız Alghoul ve ghullies)
[] https://web.archive.org/web/20060115033525if_/http://www.nascr.net:80/~jcburd/ghoul.jpg
<> gulyabani
<> nazgul
Ve umacı-umay.
(Böyle bir takım yıldızı var ALGHOUL diye.)
[] http://www.daviddarling.info/images/Perseus.jpg
<> Çünkü takım
yıldız orman cüceleri gibi dizilmiştir. Karadeliğe
yakalanmış (Gravitik mercek etkisiyle ÇİFT görünen) bir
yıldızdır.
Evet.
<> Algol'deki karadelik
o yıldızları öylesine hoyratça itip kakıyor ki, bu ismi
vermişler (Cin çarpması derler ya). Resimlerinden ürkersiniz.
Yıldızı soyup halka halka yutuyor, dış katmanlarını
soyuyor. Yaklaşık 120 yıl ömrü kaldı. Bir asır sonraki
torunlarınız orada bir SÜPERNOVA görecekler. Tam Aslan Burcu
Takım Yıldızı'nın aslan yelesine rastlayan
bölümünde... Bu süpernova aslında OLDU ama,
ışıkhızı olarak uzaklığı nedeniyle 120
yıl dedim
Ve de GÜNEŞİMİZİN
İKİZİ olan şimdi sönmüş olan KARADELİK ikiz-güneşimiz orada. Valhalla-Uranus
arasını katederseniz ikinci aşamada sözünü ettiğiniz ALGOL karadeliği
çıkış ucundan Şİ'RA'ya
varırsınız. (Allahlaw)
Bu arada Hz. İsa'nın DÜŞÜNCE (OOBE)
fotoğrafçılığından resmini de aldım. Bunu
yayınlayamam -henüz mümkün değil- ama ona en çok benzeyen birini
tesbit edince yayınlayabilirim.
<> wow
<> yaşasın!
Ben biraz Richard Widmark'a benzettim ama değil, daha ince
hatları var, daha ciddi ve gerçekten ÇOOOOOOK
etkileyici. Onun benzeri birilerini Web'den arayarak size bildirebilirim.
(Resim beynimde.)
<> http://www.meredy.com/widmark01.jpg
<> http://images.google.com/images?hl=tr&lr=&q=Richard+Widmark&btnG=Ara
<> http://www.nndb.com/people/701/000022635
<> esmer olduğunu
söylemiştiniz habeş esmeri gibi
Evet öyle zaten, saçları AK,
yüzhatları inanılmaz ince.
<> http://www.imdb.com/name/nm0001847/photogallery
Yarınki chat'te onun EN
ÇOK benzeyenini bulabilirim -umarım-.
<> inş
Bir de şu var:
İki zamanlılar (Mesih İsa dahil) geçmişte ve
gelecekte renklerinde DEĞİŞMELER
oluyor. (İki analı iki babalı gibi) Yani birinci ve ikinci
doğumlarındaki atalarının GENLERİNİ yansıtıyorlar. İkisini birden DÖNÜŞÜMLÜ yansıtabiliyorlar.
İsa+Mesih iki zamanlı ama iki atası yok. Fakat
unutmayınız ki HURİYE
MERYEM'in çocuğudur.
Yahya ise açıkrenk gözlü ve sarışın.
Mesih+İsa iki alemde de İMRAN
ailesi soyundandır.
<> uzun boylu mu yahya?
Başkanım, onu en iyi [K] anlatacaktır size. ;)
<> ok tmm efendim
YA-SİN'i de anlattık ama devam etmedik.
<> Yasin/1-5: Ya sin - Vel
kur'anil hakiym - Inneke le minel murseliyn -
Ala siratim müstekiym - Tenziylel
aziyzir rahiym
Tamam şimdi türkçesi.
<> Yasin/1: Ya sin
<> Yasin/2: Hikmetli Ku'ran'ın hakkı için!
<> Yasin/3: Emin ol ki sen, o elçilikle gönderilen peygamberlerdensin!
<> Yasin/4: Bir dosdoğru yol üzerindesin.
<> Yasin/5: Aziz ve Rahim tarafindan nüzul edilmiştir
YANİ +
SİNEMA.
Resim DURUM'dur,
durağandır. Quantum DURUMUDUR
ama SİNEMA
>>> Davranıştır, Quantum DAVRANIŞ BİLİMİDİR.
HİKMET????
"Melekler:
"Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab! Bizim için, senin bize
bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O her şeyi
bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!" dediler. - Allah Adem'e bütün
isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz
sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin,
dedi."
"Melekler:
"Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab! Bizim için, senin bize
bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O her şeyi
bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!" dediler."
"Ya Rab!
Bizim için, senin bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O
her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!" dediler."
"O her
şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!" dediler."
"hüküm
sahibi sadece Sensin Sen!"
"hüküm
sahibi"
Ve de 7 Mesani. "Andolsun sana şu katlanan'yi verdik.
Bir de...?????????".
Ayet lütfen.
<> 15/87: Andolsun ki biz sana ikişerlerden/ikililerden/iç içe
kıvrımlar halindeki çift manalılardan yedi taneyi ve şu
büyük Kur'an'ı verdik.
"ve şu
büyük Kur'an'ı verdik".
"Yasin/2:
Hikmetli Ku'ran'in hakki için!"
"15/87:
Andolsun ki biz sana ikişerlerden/ikililerden/iç içe kıvrımlar
halindeki çift manalılardan yedi taneyi ve şu büyük Kur'an'ı
verdik."
7-14-49 gibi SPEKTRAL
katlanan MANAlılardan 7'yi
A R T I
ve şu büyük Kur'an'ı verdik.
İKİ
AYRI ŞEY gibi.
<> evet
NEDEN iki ayrı şey gibi? MANA
ve MEAL farkı, elbette illa ki
7 katlarından oluşan M
İ S A L farkı.
<> 2 misal geçen
ayetler 49 anlamlı değil mi kaptanım
(Pardon saldırı vardı).
TİT kardeşimiz habire ataşlı mesaj ve spam gönderiyor.
Habire virüs uyarısı alıyorum. Arada da size yazıyorum.
:(((
<> Bırakalım
burada.
Bırakmayalım. Bunu hep yapıyorlar. Diyalog kutusu
açılıyor ve Trojan uyarısı yapıyor. İzole
ediyorum falan derken ikiye bölünüyorum. Benim internete girmemi bekliyorlar
dörtgözle.
Şu Bursalı kadın çok ileri gitti! Hayır
işleri yapacağına bana Hacker'ler kiralamış -hem de ne
maaşlarla-. Hakkımı helal etmeyeceğim nadir kimselerden biri
o kadın!
<> şu eczacı
olan değil mi kaptanım bahsetmiştiniz daha önce de,
Evet. Tam bir intikam makinesi, işi gücü benim, her an
benimle uğraşıyor. Ve de [eşim S] ile. [S]'e
durmaksızın büyü yağdırıyordu -bir dönem birlikte
kalmıştık-.
Ondan başka bir de sitemizi haklayan ve sonra TİT'e devreden Corrosive diye bir
Yahudi kadın var.
<s>
Kaptanımız Allah dilemedi ve büyü tutmadı. Allah bizi koruyor.
Evet yeşil alanda büyü ve şeytan mümkün değil. Aman
Allah'ım şu BİZİM
KADINLARIMIZA bir bakın, hepsi huri-büyük jüri, bir de şu iki
kadına bakın. Ve de Fethullah'ın mini-degaje üzerime
saldığı kızlarına...
İşte HANİFE
olmak ile şeytan olmak arasındaki farkı burada yaşayın
görün.
Ben bizim Amazoness'lerimize milyonlarca kez teşekkür ediyorum.
Hurilelerden kurulmuş büyük Jürimiz ile iftihar ediyorum. Allah da öyle.
<> ikrime
kılıklar, Amazonesslerimizin tırnağına
yetişemezler
Ben buradaki Büyük Jüri'nin hanımlarının HURİ olduğuna
inanıyorum. Ali İmran soyu İBRAHİM'in
oğullarından değil, HURİLERDEN
geliyor >>>>> YANİ
>>>>> İBRAHİM
MİLLETİNDEN.
Nerede kaldığımızı unuttum, iki ayrı
şey demiştik.
<> "NEDEN iki ayrı şey
gibi? MANA ve MEAL farkı, elbette illa ki 7 katlarından
oluşan M İ S
A L farkı."
Sana şu katlanan YEDİLİYİ
ve bir de ŞU KUR'AN'ı
verdik.
Kur'an'ın hikmeti şudur:
Devasa LEVHİ MAHFUZ'un
49, 14 ve 7 diye azalarak bize indirilmiş halidir. HİKMET buradadır.
Koskoca LEVHİ MAHFUZ
(sonsuz çarpı sonsuz kare) KUR'AN
olarak katlanmış ve elimize verilmiştir.
İşte isbatı: "27: Dilimden düğümü çöz, - 28: Ki sözümü iyi anlasınlar."
Bakınız bir kaç MİSAL'den
49'a varan M A N A (meaning)
çıkardık ve Kavl (söz) açığa çıktı.
İçinde neler yoktu ki. Bilgisayar sistemleri, meleklerin
dili, sekizliler (octal), Cinlerin ALGOL'ü,
bütün bunları benzettim mi? Asla! İşkembei Kübradan mı
attım? (İhtiyacım yok)
ZORAKİ mi benzettim, zorlanarak yapmacık ahkam mı attım?
A S L A
Çünkü o KAVL
başınıza geldi.
Olması gereken buydu. İnsanlar Allah'ın ayetlerini
yeterince anlayamadılar.
İçiçe 1-7-14-49 ve ikili sistem, sekizli sistem, Hexan (64).
Bütün bunlar "27: Dilimden
düğümü çöz, - 28: Ki sözümü iyi anlasınlar" ayetlerinin AÇIKLAMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL!
Ne dedimdi demin?
"Koskoca LEVHİ
MAHFUZ (sonsuz çarpı sonsuz kare) KUR'AN
olarak katlanmış ve elimize verilmiştir".
İşte isbatı.
(Dört saat dolunca bana haber verir misiniz?)
<> 20:28de
girmiştiniz kaptanım.
Daha varmış devam edelim.
(Katılamadığım günleri telafi etmek için dört saat
yapacağız inş. Yarın yine aynı saatlerde.)
<> bu ayetleri saate
bakarak istemiştim
Evet, onlar birer kısa cümle gibiydi ama altından neler
çıktı neler? Altından içiçe katlanmış LEVHİ MAHFUZ çıktı ve 1
ila 49 arasında sizler 14. anlamı sordunuz ben onu anlattım.
Daha anlatılmamış 48
ANLAM var.
İşte başınıza gelen KAVL benim!
<> kaptanım
maşallah bilgisayar gibisiniz. Maşallah maşallah hatta daha
ileri
Maaşallah sizlere de candaşlarım. MİH'lerim.
<> Siz yeter ki ders
verin biz hazır askeriz inşallah
<> 13/28: Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın Zikri'yle/Kur'an'la
tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız
Allah'ın Zikri'yle/Kur'an'la tatmin bulur.
Evet, müthiş bir ayet, tüylerim diken diken oldu.
<> ALLAH razı
olsun dabbetimiz sizden
<sc> 60/4: ''İbrahim'de ve O'nunla beraber bulunanlarda sizin için güzel
bir MİSAL vardır,...''
Ve [SC] ile yerimden zıpladım.
Teşekkür ederim bana bu haşyeti veren güzel ellerinize.
"13/28:
Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın Zikri'yle/Kur'an'la tatmin bulan
kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın
Zikri'yle / Kur'an'la tatmin bulur."
"60/4:
İbrahim'de ve O'nunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir MİSAL vardır."
"güzel bir MİSAL var"
"güzel bir MİSAL var"
"güzel bir MİSAL var"
Misal 49 anlamlıdır.
Onun için yıllardır İBRAHİM'i
yazıp durduk, hem de en geniş biçimde.
<> Mealci nasıl da
gizlemiş "üsvetünhasene"yi.
Evet en güzel ahlak sahibi İbrahim atamız BİZDEN BİRİ.
Bir kere asi bir çocuk, yeni yetme, babasından hergün dayak
yiyen "Üf" demeyen ama, tam bir protest olarak ona SAYGIYLA direnen içimizden biri.
İlk haliyle acar, afacan bir teenager-yeni yetme.
BİZE NE
KADAR YAKIN değil mi?
<> evet hocam bize çok
yakın
Ve ezelden peygamber değil.
Bizler de peygamber değiliz >>> BİZE ne kadar yakın biri, değil mi İbrahim
atamız?
<> evet
Onun en güzel ahlakında BİZDEN
BİRİ olması var.
<> yakından
hissediyoruz
<> evet. Fosil
değil
Bakınız YALAN
da söylüyor. Kur'an ile sabittir ki yalanı da var. Ama onun en yüce
ahlaklı oluşunun nedeni şu: Dünyada EN AZ YALAN SÖYLEYEN olduğu için.
Yalan söyleyerek BİZDEN
biri fakat en az yalan söyleyerek üsveyi hasenatını koruduğu
için ALLAH dostu, Allah'ın
dostu. Allah'ı dost ediniyorsak onun sayesinde oluyor.
İbrahim bizden biri ve veya BİZ ONUN MİH'inden biriyiz.
İbrahim'i hissettiniz mi?
<> yakından
hissediyoruz
<> evet.
<t> 3-Ali
İmran/68: Doğrusu insanların İbrahime en
yakını her halde onun izince gidenler ve şu Peygamber ve iman
edenlerdir, Allah da mü'minlerin velisidir
<> onun izince gidenler
>>> MİH.
[T] sen de beni ağlattın!
<> CAN'lı hissediyoruz hocam
<> sonra >>>
şu Peygamber; en sonra >>> iman edenler
Ne oluyor sizlere böyle Kur'an oldunuz konuşuyorsunuz!
Gördünüz mü?
<> Allahuekber
<> Hu
<> 60/4 ayetinde
"onunla beraber yani çağdaşı olanlar" kastedilirken,
3/68'de ona ittiba edenler işaret ediliyor.
Biz dindar falan değiliz çünkü DİN BİZE DAR gelir, istemem kalsın!
BİZ
HANİF'lik denen islam üstü islam üstü islam üstü İSLAM'danız.
Bunun din ile alakası yok. DİN BİZİM İÇİN VAR.
Gördünüz mü, bize kimse DİNDAR,
Mutaassıb falan diyemez. Derse onu Allah bir çarpar ki...
Biz dine tapmayız.
DİNDEN BANA
NE?
BIRAKIN
HALİL OLALIM ALLAH İLE BİRLİKTE OLALIM.
DİNİ araya sokmayın, bırakın DİREKT ALLAH'a gidelim.
<> amin
Araya dini sokarsanız, dini zora sokarsınız,
dinozorlar sahiplenir (bizim müslim papazlar, şeyhler, evliyalar.)
<> Dost olalım
DOST'la kalalım.
Evet DOSTUM.
Din Allah'a direkt gitmeme engel. Çünkü hiçbir kimse DİNİ ALLAH'A
MAHSUS/HAS/HALİS kılmamış, kendilerine pey
çıkarmışlar Aşağılıklar!
<>14 asırdır tersini
yaptırmışlar, DABBETİMİZ gelene kadar
<> 3/68 ayetindeki
"ittiba edenler"i onun çağdaşı diye göstermeye
çalışıyorlar utanmadan, sırf (İsevilik ve Musevilik
gibi) "Muhammedilik/SünnetiMuhammedi" uğruna. Haşa
nasıl olur da Peygamber MİH'ten sonra yazılır? Haşa
Allah nasıl böyle yazar?! Allah'a kafa tutuyor
aşağılıklar. Allah'a dinini öğretmeye
kalkıyorlar.
Evet hezeyanlarımız aynı, çünkü biz bir milletiz.
"Doğrusu
insanların İbrahime en yakını her halde onun izince
gidenler ve şu Peygamber ve iman edenlerdir, Allah da mü'minlerin
velisidir."
"Allah da
mü'minlerin velisidir"
"velisidir"
"veli"
Yani arapçadaki ÜÇ adet
V harfinden ıskarta edileniyle yazılan.
<> 4 saat doldu efendim
Tşk. bşk. Hucurat-14, 15 ve 16 ile bitirelim.
<> Hucurat/14: Bedeviler "inandık" dediler. De ki: Siz iman
etmediniz ama "İslam olduk." deyin. Henüz iman kalplerinize
yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah
işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok
bağışlayan, çok merhamet edendir.
<> Hucurat/15: Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra
asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve
canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak
onlardır.
<> Hucurat/16: De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa
Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her
şeyi hakkıyla bilendir.
<> Hucurat/14: Kaletil a'rabü amenna kul lem tü'minu ve lakin kulu eslemna ve
lemma yedhulil imanü fi kulubiküm ve in tütiy'ulahe ve rasulehu la yelitküm min
a'maliküm sey'a innellahe gafurur rahiym
<> Hucurat/15: İnnemel mü'minunellezine amenu billahi ve rasulihi sümme lem
yertabu ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fi sebilillah ülaike hümüs sadikun
<> Hucurat/16: Kul etüallimunellahe bi diniküm vallahü ya'lemü ma fis semavati ve
ma fil ard vallahü bi külli sey'in alim
Gringo
adios der. Ve vamos, gider.
<> iyi geceler
kaptanım/dubbedim sağlıcakla ve hoşça selam selam
<> selam selam
<> hg slm slm
kaptanım
Hoş-bye
MİH
RZİ.
<> slm slm hg