Chat
n° 271 - Tarih: 03 şubat 2005
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan
msccp10SCE nickiyle bağlandı
<> selam selam efendim
<> selam selam hocam hoş geldiniz
selam hanifcandaşlar
selam büyük jüri. Hoşbuluşturana çok teşekkür.
Hicr-47.
<> 15-Hicr/47: Sinelerindeki kinleri soymusuzdur da
ihvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar
<> 15-Hicr/47: Biz o cennetliklerin kalblerindeki
kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç
içinde karşılıklı koltuklara otururlar.
Bilgisayar
sandalyelerinizde oturuyor musunuz?
<> evet
Kardeşler
miyiz?
<> evet
<> kesinlikle
Kalplerinde KİN olan var mı?
<> hayır
<> asla yok
Eğer halen
birkaç kişi var ise, bilsin ki, Hicr 45 ve 46'ya tam olarak keyillenmemiştir,
ram olmamıştır.
<> 15-Hicr/45: Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar.
<> 15-Hicr/46: Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir.
"47: Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır
atarız, hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı
koltuklara otururlar."
Sizleri koltuklarınızın
başına bağlayan nedir? Yorulmuyor musunuz?
<> sevgi
<> Quran İlim Sevgi
<> Allahın ilmi
Ve de Hicr-49.
Pardon önce 48.
<> 15-Hicr/48: Orada kendilerine hiçbir yorgunluk
gelmeyecek. Oradan çıkarılacak da değillerdir.
<> 15-Hicr/49: Kullarıma haber ver ki,
gerçekten ben çok bağışlayıcı ve pek merhamet
ediciyim.
<> 15-Hicr/49: Haber ver kullarıma; şüphesiz
ben, ben bağışlayanım, esirgeyenim.
Ben asla yorulmadım,
sizlerle chat yaparken bazen 16 saat oturdum, yine yorulmadım. Sırt ağrım
ise bir mevsimlik rahatsızlık olsa gerek. Cennet oturmak ve de oturum
üzerine kuruludur. Yorulmadığınız halde oturur veya uzanırsınız.
Ayakta bulunmaktan veya uyumamaktan -ebedi- yorgun düşmezsiniz.
Ve de 49. ayet:
"49: Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayıcı
ve pek merhamet ediciyim."
<> 15-Hicr/49: Haber ver kullarıma; şüphesiz
ben, ben bağışlayanım, esirgeyenim.
İşte bunu
da RABB'in sadece merhamet edici oluşuyla
(Rahman ve Rahim) açıklamıştık.
Allah'ın
merhameti yerine İblis'in merhametine sığınanlar için
(Hicr-43 ve 44), ayrıca Hicr-50
Allah'ın
merhametsiz olduğu anlamına gelmez. Çünkü: "Onlara Allah değil;
onlar KENDİ NEFSLERİNE z u
l m e d i y o r l a r " (ayettir).
<> 15-Hicr/43: Ve hiç şüphe yok, onların
tümünün buluşma yeri cehennemdir.
<> 15-Hicr/44: Onun yedi kapısı vardır;
onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır.
<> karaçarşaf giymek gibi
Hicr-50.
<> 15-Hicr/50: Ve şüphesiz azabım; o acıklı
bir azaptır. = Ve enne azabi hüvel azabül elim
Kendine MERHAMETİ olmayana Allah da
merhamet etmiyor.
<> 3-Ali İmran/117: bu Dünya hayatında
yapmakta oldukları masrafın meseli bir rüzgar meseline benzer ki onda
kavurucu bir soğuk var: nefislerine zulmeden bir kavmin ekibine sataşmış
da onu mahvetmektedir, ve onlara Allah zulmetmemişti ve lakin kendilerine
zulmediyorlardı.
Allah
merhametlidir -tüm kullarına- fakat kullarının kendilerine MERHAMETİ yoktur.
Kimse Allah'ı
bu ince ayrım için merhametsizlikle suçlayamaz. O Rahman ve Rahim'dir
ebedi/baki.
<> 10/44: Allah, insanlara hiçbir şekilde
zulmetmez. Ama insanlar özbenliklerine zulmediyorlar.
Kendinize
merhamet ediniz: "47: Biz o cennetliklerin kalblerindeki
kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç
içinde karşılıklı koltuklara otururlar."
Allah gerçekte
budur! Tıpkı Ali İmran 102-103'deki gibi...
<> 3-Ali İmran/102: Ey iman edenler! Allah'tan,
O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can
verin.
Ve de 103.
<> 3-Ali İmran/103: Hep birlikte Allah'ın
ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın.
Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün.
Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti.
İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine
siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı.
İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru
yola eresiniz.
Ve de 104 (yani
siz KARDEŞLER)
<> 3-Ali İmran/104: İçinizden hayra çağıran,
doğruluk ve güzelliği belirleneni emreden, kötülük ve çirkinliği
belirlenenden alıkoyan bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere eren işte
onlardır.
Bu kardeşlerin
kalplerinde kin olmamalıdır. Bizim kinimiz bizlere değil;
kiniyle geberesiceleredir... Yani cehennemin 7 kapısından
gireceklere...
Bu dönem artık
Jüri'den BÜYÜK JÜRİ'ye geçmiş
bulunuyoruz. Büyük Jury'de/Şura'da asla kardeşler arasında kin
olmamalıdır.
Büyük Jüri'nin,
önceki jüriden farkı şudur: V İ C D A N jürisi. Vicdan jürisinde asla birbirine KİN olmaz, olmamalı! Artık
KİN sözünü duymak istemiyor M
meclisleri!
"Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz
de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O' nun (bu) nimeti
sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam
kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte
Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz."
<> işittik ve iteat ettik
Herkes bir
tornadan çıkmış standart kul değildir. Robot değiliz
biz. Herbirimize bir nefs karakteri yapıştırılmış.
Herkesi kendiniz olarak kabul edemezsiniz.
Pekiyi ortak yol
nedir? KARDEŞLİK paydası.
Bu paydanın PAYI nedir? Benim nefsimin kusurlarını
HOŞGÖRÜN (yaratandan ötürü).
Birbirimizi hoşgörelim.
Sağelimle
yazdıran Allah'ıma yemin ederim ki BÜYÜK JÜRİ DÖNEMİ açıldı. Ve kırmızı
çizgisi var: Aramızda asla kin olmaması... Bu olmazsa olmaz şartlardan
biridir...
Ve yine Sağelimle
yazdıran Allah'ımıza yemin ederim ki BEN hiçbirinizden üstün değilim, hiçbiriniz de benden üstün değildir.
Peygamberlerin
birbirine üstünlüğü yoksa elbette onları izleyen ve örnek edinen
bizlerin de birbirine üstünlüğü yoktur.
Vallahi billahi
ben sizden hiçbirinizden ÜSTÜN d e ğ i l i m , tıpkı
benden üstün olanınız olmadığı gibi.
Ne Zülkarneyn ne
Dabbet olmam bana bir üstünlük sağlamıyor, üstelik CEHENNEM yolum son nefese kadar açık.
Biriniz diğerinden
kendinizi üstün görürse bu faşizmdir, ırkçılıktır. Şeytan
en büyük faşist, en büyük ayrımcıdır. Allah'ın kullarını
birinci sınıf = Kendisi ve cinler, ikinci sınıf = İnsanlar
olarak ayırmıştır. Kibir, gurur bu şeytanın
nefsidir.
Hicr-26'dan 42
(dahil) yazar mısınız.
<> 15-Hicr/26: Andolsun ki; biz insanı kuru bir
çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
<> 15-Hicr/27: Cinleri de daha önce insan vücudunun
gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.
<> 15-Hicr/28: Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle
dediğini hatırla: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş
kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım."
<> 15-Hicr/29: Ben, onun yaratılışını
tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen
onun için secdeye kapanın."
<> 15-Hicr/30: Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan
secde ettiler.
<> 15-Hicr/31: Yalnız İblis hariç. O secde
edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.
<> 15-Hicr/32: Allah buyurdu ki: "Ey İblis!
Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?"
<> 15-Hicr/33: İblis şöyle dedi:
"Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın
bir insana secde edemezdim."
<> 15-Hicr/34: Allah şöyle buyurdu: "Öyle
ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin."
<> 15-Hicr/35: "Kıyamet gününe kadar lanet
senin üzerindedir."
<> 15-Hicr/36: İblis: "Rabbim! Öyle ise
insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete)
kadar bana mühlet ver" dedi.
<> 15-Hicr/37: Allah buyurdu ki: "Sen mühlet
verilenlerdensin
<> 15-Hicr/38: "Allah katında bilinen
vaktin gününe kadar..."
<> 15-Hicr/39: İblis şöyle dedi:
"Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de
yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini
mutlaka azdıracağım!"
<> 15-Hicr/40: "Ancak içlerinden ihlaslı
kulların müstesnadır."
<> 15-Hicr/41: Allah şöyle buyurdu: "İşte
bana ulaşan dosdoğru yol budur."
<> 15-Hicr/42: "Sana uyan azgınlardan başka,
kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."
Ve buna 43 ve 44'ü ekleyiniz lütfen.
<> 15-Hicr/43: "Şüphesiz ki onların
hepsine vaad edilen yer cehennemdir."
<> 15-Hicr/44: "Cehennemin yedi kapısı
vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır."
"Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın
üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."
"Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın
üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."
"Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın
üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."
Şeytanın
üzerimizde hiçbir nüfuzu yok İSE FAŞİZM
de yok!
Biz sadece MİH-milletiyiz. Bu millete ŞEYTAN NÜFUZU yoktur ve olmamalıdır.
Ben asla
hiçbirinizden üstün değilim. Vallahi de Billahi de MİH milletinde ÜSTÜNLÜK
yoktur çünkü onlar T A K V A sahipleridir. (Takva ise bugüne kadar
yazdığımız herşey. Yani bizim HANİFLİK elbisemiz üniformamız.)
[] 15/40 + 98/5 >>> Muhlis kullar =
Hunefa/Hanifler.
Hanifler de BÜYÜK JÜRİ olduklarından
itibaren "işaretli melekler" gibi takva elbisesini giymişlerdir.
Haniflik ilkelerinin tümünü bilen ve uygulayan TAKVA ELBİSESİNİ GİYMİŞ Hanif oğlu
Hanifler, ya da Hanif kere Hanif KARDEŞLERDİR.
Müslümanlar Kardeş
ise bizler İKİZ KARDEŞLERİZ
(hanif müslümanlar olarak).
Müslüman ile
Hanif müslüman arasındaki bariz fark şudur:
Müslümanların
ehli kitab olma riski vardır, mezhebleri, tarikatları vardır.
Müslümanlar sadece DİN için yaşarlar
ve bu din değil, soytarılıktır.
Ama Hanifler için
DİN hiçbirşeydir, yani
amaç değil araçtır (yazmış, söz etmiştik), hatta demiştik
ki:
Din bana kurban
olsun, biz dine değil. Allah'a taparız. Çünkü dini Allah'a has-halis
kılmışız.
Onlar ise fırkalara
ayrıldılar. Her fırkanın başına bir adam
geçirdiler ve dini ALLAH'a değil
bu isimlere HAS kıldılar.
Yezidilik
(Sünnilik yani)
Alevilik (Şiilik
yani)
Hanbeli
Şafii
Nakşibendi
Halveti
vb.
yani sonları
i harfi ile bitenler.
Hayır, bütün
bu isimleri siliniz, atınız, yerine ALLAH yazınız. O zaman onlar gibi ortodoks ve katolik
olmaktan kurtulur Protestant olursunuz.
Büyük JÜRİ'nin bir başka önemi şu:
"İbrahim Dostluğuna giden yolda, önce işaretli melek
olursunuz!" Yani İbrahim'in MİSAFİRLERİ
(konukları). Artık İbrahim'in misafiriyiz (Büyük Jüri'den
itibaren)
Ayet, araştırınız:
İbrahim'in MİSAFİRLERİ
.... diye.
<> 51/24: İbrahim'in ikram edilen konuklarının haberi geldi
mi sana?
<> 15-Hicr/51: Onlara İbrahim'in misafirlerinden bahset.
<> 15-Hicr/52: Hani onun yanına girmişlerdi de Selam! demişlerdi.
O da Biz sizden korkuyoruz. diye konuşmuştu
<> 15-Hicr/53: "Korkma! Biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz."
dediler.
<> 51/25: "Qalu SELAM qale SELAM"
<> 11/69: "Qalu SELAM qale SELAM"
<> Meleklerden İKİ SELAM, İbrahim'de de İKİ
SELAM :)
Evet SELAM SELAM.
İbrahim'in
misafirleri daha sonra Lut'un misafirleri oldular. (Hicr 51'den 73-74'e kadar olan bölüm) (okumanız
yeterli)
<> 15-Hicr/51: Onlara İbrahim'in
misafirlerinden bahset.
<> 15-Hicr/52: Hani onun yanına girmişlerdi
de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz."
diye konuşmuştu.
<> 15-Hicr/53: "Korkma! Biz sana bilgin bir oğlan
müjdeliyoruz." dediler.
<> 15-Hicr/54: Dedi: "İhtiyarlık
yakama yapıştıktan sonra mı bana müjde veriyorsunuz! Neye
dayanarak müjde veriyorsunuz?"
<> 15-Hicr/55: Dediler: "Hakk'a dayanarak
müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma."
<> 15-Hicr/56: Dedi: "Sapıtmışlardan
başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!"
<> 15-Hicr/57: "Amacınız nedir ey
elçiler?" diye sordu.
<> 15-Hicr/58: Dediler: "Biz günahkar bir
topluluğa gönderildik."
<> 15-Hicr/59: "Yalnız Lut'un ailesi suçlu
değildir. Biz onların hepsini kurtaracağız."
<> 15-Hicr/60: "Lut'un karısı hariç.
O günahkarla geriye kalacaktır. Öyle takdir ettik."
<> 15-Hicr/61: Elçiler Lut ailesine geldiklerinde,
<> 15-Hicr/62: Lut: "Siz tanınmayan
kimlersiniz." dedi.
<> 15-Hicr/63: Dediler: "Sana öyle bir şey
getirdik ki,onun hakkında kuşkulanıp duruyorlardı."
<> 15-Hicr/64: "Sana gerçeği getirdik.
Biz, özü-sözü doğru olanlarız."<> 15-Hicr/65:
"Gecenin bir yerinde aileni yola çıkar. Sen de arkalarından
onları izle. Hiçbiriniz geri dönüp bakmasın. Emredildiğiniz yere
kadar gidin."
<> 15-Hicr/66: Ona şu emri bir hüküm olarak
ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.
<> 15-Hicr/67: Şehir halkı geldi. Muştulanmış
olmanın sevincini yaşıyorlardı.
<> 15-Hicr/68: Lut dedi: "Bunlar benim konuklarımdır,
aman beni utandırmayın!"
<> 15-Hicr/69: "Allah'tan korkun, beni rezil
etmeyin."
<> 15-Hicr/70: Dediler: "Seni elalemin işiyle
uğraşmaktan men etmemiş miydik?"
<> 15-Hicr/71: Lut dedi: "Eğer bir şey
yapacaksanız, işte kızlarım!"
<> 15-Hicr/72: Senin ömrüne yemin olsun ki onlar,
kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.
<> 15-Hicr/73: Nihayet o korkunç titreşimli
ses, onları güneş doğarken yakaladı.
<> 15-Hicr/74: O kentin üstünü altına
getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş
çamurdan taşlar yağdırdık.
Teşekkürler.
Gören ve
inananlar mısınız? (Şahidin gözü iki kez iman eder ve
bundan ibret alır.)
<> Gören ve inananlarız, işittik
ve iman ettik.
<> semi'na ve eta'na
O halde 75 ve 76.
<> 15-Hicr/75: Hiç kuşkusuz, bunda, işaretlerden
anlam çıkaranlar için ibretler vardır.
<> 15-Hicr/76: O kentin izleri/işaretleri, hala
işleyen bir yol üzerindedir.
İbrahim ve
Lut'un konukları...
Konuklar aynı
ama evsahipleri farklı.
Birinde ib+RAHİM rahmeti var; diğerinde
Lut'un gazabullah'ı var. (ğadab Al-Allah, maĞDuBi...)
"Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları
güneş doğarken yakaladı"
Bu ses nedir?
<> Sayha.
Ve de: "Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar
yağdırdık" bu nedir?
<> şihab.
Şeytan RACİM'dir (taşlanmış)
Hicr-16 17 18.
<> 15-Hicr/16: Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk
ve onu/onları, seyredenler için süsledik = Ve le kad cealna fis semai bürucev
ve zeyyennaha lin nazırın
<> 15-Hicr/17: Ve onu/onları, her kovulup taşlanmış
şeytandan koruduk = Ve hafıznaha min külli şeytanir racım
<> 15-Hicr/18: Ancak kulak hırsızlığı
eden olur; onun peşine de parlak bir ateş alevi düşer = İlla menisterekas sem'a
fe etbeahu şihabüm mübın
Şeytanı
Allah'ımız RACİM kıldı.
Yani secde etmediği İNSANIN
"MADDESİ" ile taşladı.
Lut kavmi de artık
şeytanlaşmıştı.
(Hicr 39 ve 40)
<> 15-Hicr/39: Dedi: "Rabbim! Beni azdırmana
yemin ederim ki, yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım
ve onların tümünü kesinlikle azdıracağım.
<> 15-Hicr/40: İçlerinden riyaya sapmamış,
samimi kulların müstesna.
Pekiyi sureye adını
veren HİCR nedir? (Hicret değil)
<> Hicran?
<> ziyaret mi?
Hayır, HİCR yok edilen bir kavmin adıdır.
Hicr-80 ve 81.
<> 15-Hicr/80: Yemin olsun, Hicr halkı da
gönderilen elçileri yalanladı.
<> 15-Hicr/81: Ayetlerimizi onlara verdik ama
onlardan yüz çeviriyorlardı.
84 dahil HİCR kavmi.
<> 15-Hicr/82: Dağlardan güvenli güvenli evler
yontuyorlardı.
<> 15-Hicr/83: Korkunç titreşimli ses onları
da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
<> 15-Hicr/84: Kazanıp durdukları şeylerin
kendilerine hiçbir yararı olmadı.
Şimdi HİCR >> M (madde) ise,
bunun E (enerji
hali)
ve C² hali
(Misafir konuklar faktörü)
E (Şıhab)=
Hicr (M) x C² (Konuklar)
HİCR, şıhab denen enerjinin MADDE halidir.
(Hicr'in türevi
mesela HACER+ül+esved.)
<> 25/22: Melaikeyi görecekleri gün, mücrimlere
o gün müjde yoktur, "hıcran mahcur" diyecekler.
<> 25/22: Yevme yeravnel melaikete la büşra
yevmeizil lil mücrimıne ve yekulune hıcram mahcura
Evet, bunlar da
türevleri.
(HAGAR ile karıştırmayınız
>>> Hem İbrahim atamızın hem efendimizin eşlerinin
adı HACER(HAGAR)dir.)
İbrahim atamız
(babamız) fakat onun eşi annemiz değil. Efendimizin eşi annemiz
fakat efendimiz (Muhammed ss) babamız değil.
HİCR'in yapısını yine Hicr suresinde
bulabilirsiniz: (26-Hicr) Yani SALSAL
denen balçık KURUTULDUĞUNDA H İ C R olur.
<> 15-Hicr26: Yemin olsun, biz insanı; kuru
çamurdan, değişken-cıvık bir balçıktan yarattık.
<> 15-Hicr26: Filhakika biz insanı bir
"salsal"den, mesnun bir balçıktan yarattık.
Şeytan ise
27. ayetteki gibiydi.
<> 15-Hicr/27: Cann, onu da bundan evvel
"narissemum"dan yaratmıştık.
Melekler ise 28.
ayette idi. (c²)
<> 15-Hicr/28: Hatırla o zamanı ki Rabbin
meleklere, "Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık
balçıktan bir insan yaratacağım." demişti.
<> 15-Hicr/28: Ve düşün o vaktı ki Rabbın
Melaikeye: ben, demişti: salsalden, mesnun bir balçıktan bir beşer
halkedeceğim.
E=mc² uyarınca
hem melekler
>>>> maddeye
hem de enerji (şeytan)
maddeye
DÖNMELERİ için SECDE
ediniz denmişti.
Çünkü hız
gamında:
1. En hızlı
melekler (takyon C üstü hızlar)
2. Enerji
(cinler) ya da luxonlar
3. Madde, Adem
veya Tardyonlar.
Meleklerin (c²)
ve Şeytanın (E) daha alt seviyelere inmesi (secde etmesi, alçalması)
gerekmektedir. E=mc² zaten bu demek değil midir?
<> evet
Enerji, seyrek
bir madde; madde ise yoğun bir enerji.
Seyrek ve yoğun
FAZ veya gerilim farkını
gideren ise C2 katalizantları.
Şeytan
"Ben HİCR'e (Adem'e) secde
etmem" dedi.
Melekler ise
secde etti. Melekler böylece KONUK/MİSAFİR/POSTULAT/KATALİZANT
olmaya hak kazandılar. İbrahim ve Lut'a konuk oldular. (postulat)
Babil'e indiler. (Harut ve Marut) İnsanın omuzlarına indiler
(Kiramen katibiyn).
Fakat şeytan
bunu yapmadı. SALT ENERJİ
MADDEDEN üstündür diye kafa tuttu -faşistlik yaptı-.
Bu bakımdan
ben sizden üstün değilim. Eşit ve eşgüdümlüyüm, sizinle bir
hizadayım. Üstünlük HANİF İBRAHİM
MİLLETİNİN diğer
ümmetlere olan üstünlüğüdür. Ama Hanifler arasında bir üstünlük
yoktur. Bu noktada tek üstün ALLAH'ımızdır.
Amenna!
<> işittik ve iman ettik
Allah bunun
üzerine Adem'in kurutulmuş M-maddesini yani HİCRİNİ "Taş atmalar kıldı"
şeytan üzerine. Şeytanlar göklere çıkamadılar.
Bizim göğümüzü
ise Allah'ımız taşlanan şeytandan korudu.
Nasıl
korudu?
M(HİCRİ)
E(ŞIHAB)a çevirerek...
E=MC² uyarınca.
<> 37/6: Biz o yakın göğü bir süsle
yıldızlarla süsleyip donattık
<> 37/7: Ve her türlü inatçı-asi şeytandan
koruduk
Fakat şeytan
dışında gazab insanlara geldiğinde insanları şahap
(şıhab) değil HİCR vurur.
Yani M yine M halinde kalır ve enerji (E) olmaz. Böylece Allah'ın
gazaplandırdığı kavimler bu HİCRE yakalanırlar.
<> VEKEM'deki M ile alakalı mı?
(M=Benim onayım=Ben
yaptım anlamında VEKEM'de.)
(Hicr-78, 79, 80,
81, 82, 83,84)
<> 15-Hicr/78: Eyke halkı da gerçekten zalim
insanlardı.
<> 15-Hicr/79: Onlardan da intikam aldık. Her
ikisi önde, belirgin bir biçimde durmaktadır.
<> 15-Hicr/80: Andolsun Hicr halkı da
gönderilen elçileri yalanladı.
<> 15-Hicr/81: Ayetlerimiz onlara verdik ama
onlardan yüz çeviriyorlardı.
<> 15-Hicr/82: Dağlardan güvenli güvenli evler
yontuyorlardı.
<> 15-Hicr/83: Korkunç titreşimli ses onları
da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
<> 15-Hicr/84: Kazanıp durdukarı şeylerin
kendilerine hiçbir yararı olmadı.
Teşekkürler.
Medyen halkı
da, Ad ve Semud kavmi de hep HİCR'in
kurbanı oldular ve LUT halkı
da. (NUH tufanında sadece su
var, Hicr yok.)
Gelelim korkunç
sese:
E=mc² formülünde
secde etmeyen varlık hangisi? (E=şeytan) Onun enerji sakınımı
gereği yerini doldurması gereken nedir?
<> şıhab
Zilzal'ı hatırlayınız:
O bir Z A
M A N enerjisidir/bilmediğiniz
bir enerji.
Enerji diye bildiğimiz
şey "AYNI ANDALIK"
sahibidir. Birbirine dönüşür. (Elektrik enerjisiyle çayınızdan buhar
elde edersiniz vb.) İşte bunun adı bildiğimiz enerjidir ve
giren ile çıkan enerji birbirine denklemde eşittir; yani kuantum
durumunda ve davranışında toplam pozitif ve negatif enerji
(ister potansiyel, ister kinetik olsun) eşdeğerdir.
Sözünü edeceğim
diğer enerji ise İKİ KARN
sahibidir. Aynı anda, aynı andalıkta olmaz; zamanın iki KARN(corn)ına iki ucuna yayılır.
Zamanın bir
ucu (mesela Zülkarneyn'in geçmişe gelmesi) ZİL ise, öteki ucu Zülkarneyn'in gelecekte doğması (ZAL) arasında sistem dengelenmek üzere
bir zaman aşırı denklem kurar.
Zülkarneyn'in
mesela 2200 yılında elindeki energetor (pil, batarya) bitmiştir;
ama zamanda geri geldiğinde pil de geçmişe giderek bitmenin tersine şarj
olmaya başlar ve böylece CORN1'e
(İlk Karn'a) oradaki hassas dengeye siz beraberinizde bir GAMMA patlaması taşırsınız.
Veya Jana ileri
gitmektedir: 2054 yılına
dolu bir pili sadece 1080 saniyede nakleder. Oysa bu pil BURADA eşanlı olarak zaman içinde yavaş yavaş
bitmeliydi. Jana gittiğinde 2054 yılının
da ENERJİ eşitliğini
(conservation ilkesi gereğince) bozar; sisteme KATMA enerji götürmüştür. (Enerji C hızını aşmıştır.)
Bu durumda orada
olmaması gereken DOLU pil geçmişe
geritepme (zilzal) yaparak geçmişte bir KAÇINILMAZ afete neden olur.
ZilZal suresini
yazınız ltf (İza zülzileti...)
<> TimEnergy. Time QuakEnergy mi?
([Candaş]
seni özellikle yanıtlayacağım, sabır lütfen)
<> 99-Zilzal/1: Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı
zaman
<> 99-Zilzal/2: Ve toprak, ağırlıklarını
çıkardığı zaman
<> 99-Zilzal/3: Ve insan: "Ne oluyor buna?"
dediği zaman
<> 99-Zilzal/4: İşte o gün yerküre, tüm
haberlerini söyler/anlatır.
<> 99-Zilzal/5: Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
<> 99-Zilzal/6: O gün insanlar, yapıp ettikleri
kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır.
<> 99-Zilzal/7: Artık, kim bir zerre miktarı
hayır üretmişse onu görür.
<> 99-Zilzal/8: Ve kim bir zerre miktarı şer
üretmişse onu görür.
Teşekkürler.
Yeri sarsan
(sarsara=earthquake) DEPREM değil.
(Deprem her an oluyor zaten)
ZİLZAL=GELGİT demek.
Deprem dalgaları
boyuna (küreseldir); oysa ayette Transversal tanımı var (enine
dalga).
Yerküre
>>>> BOYUNA DALGA misali
ise; AĞIRLIK ATILMASI (takyon
fazına geçme, yani zaman enerjisi) transversal dalgadır. (Işık
gibi, ama ses dalgası gibi değil)
"Ve insan ne oluyor buna?" dediğinde
bildiğimiz depremden söz etmiyor, paranormal bir şeyden (en basiti
tsunami dediğiniz ÇAT dalgası)
söz ediyor.
(Çünkü
milyonlarca yıldır HER AN
deprem oluyor ve olacak da... Bunun dışında şeylerden söz
ediyor ayet.)
Çünkü DEPREM doğal afettir. Ama orada VAHY kelimesi var, dikkat ettiniz mi? Paranormallik bu VAHY kelimesinde.
Ben bir çay alıyorum.
<> 99-Zilzal/4: Yevmeizin tühaddisü ahbaraha
<> 99-Zilzal/5: Bienne rabbeke evha leha
"4,5: O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır."
Bu hangi yer?????
Bir kere KÜRRE değil! Neden mi?
"6:
O gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler
halinde ortaya fırlayacaklardır."
Burası mahşerdir.
Yani aslında olduğumuz yer (halen oradayız).
Orada KÜRESEL bir yerküre ötesinde MAHŞER anlatılmıyor mu?
<> evet
<> Hem mahşer, hem enine dalga.
Hani mahşere
üflenmişti de yer gök (küresel biçimde) aralarında şişip
ayrılmışlardı...
<> 13/3'te; "we hüwe ellezi medde el
arDa...", "O'dur ki, meddetti/uzattı/yaydı arz'ı/arz'a..."
Mahşer DÜZLEM olduğundan boyuna dalga
olamaz, ne olur? Sadece ENİNE
dalga.
(Lütfen enine
dalganın tanımını search eder misiniz?)
<> In a transverse wave the particle
displacement is perpendicular to the direction of wave propagation. The animation
below shows a one-dimensional transverse plane wave propagating from left to
right. The particles do not move along with the wave; they simply oscillate up
and down about their individual equilibrium positions as the wave passes by.
Pick a single particle and watch its motion.
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/05/deprem-turleri.jpg
[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2017/05/mikrodalgalar.jpg
<> "Mikrodalgalar da bir çeşit
enine dalgadır."
<> Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna
dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.
Teşekkürler.
Yani hareket doğrultusu
enine olan dalgalardır.
Timenergy de
transversaldir. İki ZAMANDA
(karn1 ve 2) bunlar dipole olurlar ve birbirlerine DİKGEN iki düzlem oluştururlar. Her ikisi de yine
eninedir fakat dikgenlerden biri BOYUNA
DALGA gibi hareket eder. İşte zaman zil/zal'ının bu ÇİFT (dipolarizasyon) özelliği
vardır.
Şimdi sözünü
edeceğim şey bildiğimiz ses dalgalarıdır: Havuza atılan
taş gibi deprem gibi BOYUNA (dikine)
dalgalardır. Bu dalgaları (teknik değil de TEORİK olarak enine çevirebiliriz (sadece denklemde, pratikte
değil)). Ona da FONON deniyor.
(Belki Web'de linki vardır.)
[] http://www.uludagsozluk.com/k/dalga-boyu
<> Ses dalgaları, en önemli boyuna
dalga örnekleridir. Bu dalgalar, herhangi bir ortamda (yani; gazlar, katılar
veya sıvılar), ortamın özelliklerine bağlı olan bir hızla
yayılırlar. Ses dalgası bir ortamda yayılırken; ortamın
parçacıkları dalganın hareket doğrultusu boyunca yoğunluk
ve hacim değişiklikleri üreterek titreşirler. Bu, parçacık
hareketi, dalga hareketinin yönüne dik olan enine dalga hareketindeki durumun
tersidir. Ses dalgaları şeklinde ortaya çıkan yer değiştirmeler,
denge konumundan itibaren her molekülün boyuna yer değiştirmesini
gerektirir. Bu sıkışma ve genişleme şeklinde yüksek ve
alçak basınç bölgelerinin oluşumuna yol açar. Bir mikrofonun diyaframındaki
gibi, ses dalgası kaynağı sinüssel olarak titreşirse, basınç
değişimleri de sinüssel olur.
Tşk.
FONON PHONON da olabilir. (Belki de WEB'de yoktur)
PHONE=SES'ten fonon.
<> http://hyperphysics.phy-astr.gsu.edu/hbase/solids/phonon.html
<> (Yine bizim linkte var.)
[] http://hanifislam.com/sohbet/015.2001.11.02.htm#2
Evet SAYHA.
[]
http://www.materialsdesign.com/Pages/Phonon.htm
<>
http://www.chembio.uoguelph.ca/educmat/chm729/Phonons/cont.htm
<> Çap küçülmesine ya da küresel simetriden
uzaklaşmaya zorlanan atomların Phonon Enerjileri artar.
<> Örgü titreşimlerinden ortaya çıkan
dalgalar için kullanılır. Enerjileri E = hk denklemi ile gösterilir.
Denklemdeki h = 6.62x10-27 erg.s Planck sabiti ve k dalga sayısıdır.
<> (f'nn) (KEY), quantum of vibrational
energy. The atoms of any crystal are in a state of vibration, their average
kinetic energy being measured by the absolute temperature of the crystal. In
certain phenomena it becomes evident that this energy is divided into discrete
bundles (see quantum theory); the energy bundles behave like particles in some
respects and are termed phonons. These effects are most apparent at low
temperatures...
Evet. Benimkiler
ve bu linkleri birleştiriniz ve araştırınız.
Şimdiki
konumuz bildiğimiz SES DALGALARININ
yani küresel ortamda (Dünya gibi, havuz gibi vb.) MAHŞER ortamında yani üçboyutlu hareket etmediği
durumda nasıl davranacağıdır.
(Mahşer iki
boyutludur, asla KÜRE dalga elde
edemezsiniz. Ne yaparsanız yapın (sultan güç dışında)
tüm boyuna dalgalar da ENİNE
olarak kalacaktır.)
Size hiç bilmediğiniz
bir kavramı sunacağım:
Bir ses dalgasını
ikiboyuta indirdiğinizde PHONİNO
(fonon değil fonino) durumu oluşur.
Kur'an'da bunun
adları vardır.
İlki Zilzal
suresinde AHBAR (haberler) diye
geçen MİSAL. (Ltf. yineler
misiniz?)
<> 99-Zilzal/4: İşte o gün yerküre, tüm
haberlerini söyler/anlatır. = Yevmeizin tühaddisü ahbaraha
"İşte o gün yerküre, tüm
haberlerini söyler/anlatır."
"İşte o gün yerküre, tüm
haberlerini söyler/anlatır."
Hem yerküre hem
de Mahşer ve HABER (Fonino).
Mahşerdeki SES-konuşma BİÇİMİMİZ
haber verilmiş. Orada hava yok, orada üç boyut yok, orada yaşam var
ama HAVA yok.
Pekiyi nasıl
konuşacağız? Nasıl haberleşeceğiz?
<> Ses nasıl yayılacak?
Evet nasıl
yayılacak?
<> Telepati
Hayır
telepati değil, bildiğimiz ses.
<> Holografik bir konuşma misali. (Derilerin
konuşması, kuşların natkı vb.) NaTQ etmek?
Natıka işin
bir parçası. Mesela "Bir münadi şöyle seslenir...." derken
o münadi (nida eden) hangi mekanizmayla SESLENMEKTE(haberleşmekte)dir?
Orada fonino
denen bir aşırı-quantum durumu oluşmaktadır.
İşte o
sesi anlamak için bir de, Mahşeri ÇEPEÇEVRE
meleklerin kuşattığı ayetini bulmanız gerekecektir.
Cinler ve insanlar (E ve M) oradan çıkamayacaklardır. Çünkü kenarda
çepeçevre (surrounding) melekler (C²) dizilmiştir. Melekler ile ilgili o
ayeti bulabilir misiniz? (8 melek sultan güçte; diğerleri aktarıssemavatta
yani ikiboyutluda.)
<> 69/17: Melekler de onun etrafındadır,
O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek
yüklenir.
Bir de Hicr-73
lütfen.
<> 15-Hicr/73: Derken işrak vaktine girdikleri
sırada bunları o sayha tutuverdi.
İŞRAK nedir? Şark'tan güneşin doğuşu.
Güneş nerededir? Tepede mi? Hayır minimum UFUKTA teğettedir >>> İKİ BOYUTLU DÜZLEM GİBİ.
İkiboyutlu
düzlemde gazap nasıldır? Yani bir mezar ve bir de onun üstü (toplam
iki metreden az). Bu ikisinin yerini değiştirirseniz adı gazap
olur.
<> 39-Zümer/75: Melekleri de Rablerini hamd'le tesbih
edip yücelterek Arşın etrafını kuşatmış
halde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş
ve Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur denilmiştir.
(Hicr-74)
<> 15-Hicr/74: Derhal şehirlerinin üstünü altına
getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık.
"Üstünü altına getiriverdik"
"Üstünü altına getiriverdik"
Lut gazabı İKİ BOYUTLUDA olmuştur:
Mezar üste, yaşam alta geçirilmiş-takas edilmiştir.
İKİ BOYUTLUDA melekler gazabı oluştururken
foninolar ikiboyutlu mahşer ortamından ÜÇBOYUTLU (küresel) evrene geçtiklerinde ses ötesi ses patlaması
oluşur. Bunun sadece 20 bin frekans bandını insan duyar, üstü
ise ultra-supersonic ses etkisi yapar.
SAYHA şudur: HİCR'in
SİCCİN haline gelmesiyle
ortaya çıkan enerji (fonino enerjisi).
Biliyorum konu sıkıcı
ama başta candaşım olmak üzere BEKLEYEN soruları sorabilirsiniz.
(Lavabo molası)
<> Sabırsızlığım
için özür dilerim. Allah'ım beni İnşaAllah sabırlı kılar.
(Utandım, eridim, yerin dibine girdim.) Açıklamalarınız
için teşekkürler sevgideğerli kaptanımız.
Candaşım,
özkardeşim, neden utanıyorsun ki? Sizlerin utanması demek benim
utancım demek.
<> Sabırsızlığımdan
O kadar hassas
olmayınız. Sadece konu sürüyordu. Konu bittiğine göre o soruları
sorabilirsiniz.
<> bir düzelti yapmak istiyorum: 30.01.2005
günü chatte: "HDD'nin olmayışı sonucu melekler Ademin
bildiklerini bilmedikleri için Secde edemediler" dedim, "melek"
yerine iblis(şeytan) yazmam gerekirdi.
Est. yanlış başta
ben hepimizin başına gelebilecek bir şey. Secde etmeyen Şeytan
idi, melekler secde ettiler. Bir bakıma haklısınız. Eğer
meleklerin de İblis gibi NEFSİ
olsaydı, eminim ki bir kısmı secde etmeyecekti.
Ayet diyor ki:
"Meleklerden kim BEN DE İLAHIM
derse onu cehennemle cezalandırırız."
CEHENNEM N E F
S içindir. Çünkü NEFS KÜÇÜK TANRICIKTIR; nefsimiz tanrıcıktır, bu doğrudur.
Neyse ki
meleklerin NEFSİ yok. Ama
olsaydı, onlar da iyi ve kötü ikiye bölünürdü -eminim-. Çünkü meleklerin
belirli itirazları var: "Yeryüzünde yeni bir fesat mı yaratıyorsun?"
diye. Bu itiraz sahibine düşünün ki bir NEFS yüklenseydi, İblis ile birlikte secde etmez cehennemi
boylardı.
Mesajınız
alındı anlaşıldı candaşım.
<> tşk. ederim efendim
<> Emin belde Nuh'tan ss önce neresiydi?
Nuh'tan ss sonraki değişiklikler (Kudüs-Süleyman ss mabedi, Mısır-Tur-Sina-Tuva)
nasıl gelişti? Zülkarneynlerin ss ilkinden itibaren emin beldede yaptıkları
değişiklikler var mıdır? Özelikle ilk Zülkarneyn ss Nuh ss
öncesi mi sonrası mı döneme denktir?
"Emin belde Nuhtan ss önce neresiydi?"
Adem Serendib'e,
Havva CİDDE'ye indiler. 300 yıl
ayrı kalarak cezalandılar. Bu iki yer teknik olarak eminbelde sayılmakla
birlikte bu kaynaklar DOĞRU olmayabilir.
Ama teorik olarak şunu söyleyebilirim: Sadece iki insan (üstelik biri kadın)
her tarafı tehlikelerle dolu yeryüzünde 300 yıl AYRI AYRI yaşamışlar. Vahşi hayvanlardan ve
afetlerden korunmuşlar. Bundan daha büyük bir EMİN BELDE olabilir
mi?
300 yıl, düşünün
her gece, binlerce hayvan sizi parçalamaya hazır ve yapayalnızsınız!
Teorik olarak EMİN BELDE Adem
ve Havva'nın AYAKLARININ ALTIYDI.
Buna katılıyor
musunuz? Veya onları hissediyor musunuz?
<> evet
O dönemde PANGEA vardı; daha doğrusu
bitişik PLAKALAR. Tufan ile
birlikte kimi çöktü (Okyanusya plakası gibi) kimi de ayrıldılar.
(Güney Amerika+Afrika+Hindistan+Avustralya ve Antarktika)
<> Adem aleyhisselam Hindistan'da Seylan
(Serendib) adasına,Havva validemiz ise, Cidde'ye indirildi.
Cidde veya Sri
Lanka bile şimdi bildiğimiz bir yerde değildi Pangea'da belirsiz
bir yerdeydi
Belki de Afrika
boynuzunun uzantısı olan Hint (dekan) yarımadası, doğrudan
Arabistan yarımadasına değiyordu. Cidde ve Serendib belki de çok
yakındı.
<> 3-Ali İmran/96: Şu bir gerçek ki
alemlere bir bereket kaynağı ve yol gösterici halinde insanlar için
kurulan ilk ev Bekkedekidir.
Bekke'ye gelince; İdris'in
gölevleri (address evleri) olan yer. Yani insanları mağaradan çıkarıp
göller üzerine iskele ve platformlar kurarak evler (adresler) inşa etmiştir.
Kelimenin kökü Bekkehf ama mağaradan kurtulunduğu için BEKK diye kaldı.
"Nuh'tan
ss sonraki değişiklikler (Kudüs-Süleyman ss mabedi, Mısır-Tur-Sina-Tuva)
nasıl gelişti?"
Emin Belde kavramı
NUH tufanıyla birlikte
yeryüzünden kaldırılıp bir GEMİ
BİÇİMİNDE mobile olarak kuruldu. O inanılmaz fırtınalar
(ki yüzmilyonlarca tsunami haltetmiş) 40 gün sonra CUDİ dağına oturdu. NUH ile birlikte EMİN
BELDE bizzat gemisiydi. Buna da katılıyor musunuz?
<> evet
"(Kudüs-Süleyman
ss mabedi, Mısır-Tur-Sina-Tuva) nasıl gelişti?"
Kudüs'den önceki
Emin Belde Keops piramiti yöresiydi. İsrailoğullarının MUSA ile çıkışıyla şu
yolu izledi:
Balığın
kaybolduğu kaya
Turu Sina
(Tabletlerin indiği doruk) Altınbuzağı döneminde İsrailoğulları
azgınlıklarını çepeçevre bu dağ eteğinde yaptılar-sergilediler.
Sadece Harun'a
olan saygılarından dolayı Tuva vadisine hiç girmediler. (Veya Allah istemedi)
Sina'yı da
terk ederek Arzı Mev'ut'a yol aldılar. Elbette emin belde de onlarla
birlikte yürüyordu. Biraz da bunun için (Filistililerden korktukları ve
savaşmadıkları için) çölde kırk yıl bekletildiler.
Bu arada emin
belde Kudüs'e erişti. Musa'dan uzuuun yıllar sonra onun soyundan
gelen Davut oğlu Süleyman ise kendi adıyla anılan Mabedi yaptı.
Ama bundan BAŞKA ta bin yıl önce belki
de birkaç bin yıl önce İbrahim ve oğlu İsmail BEYTULLAH'I (kâbe) yaptılar.
Göklerin Cinlere
yasaklandığı gün birden bire Kıble MEKKE olarak emredildi ve halen öylece devam ediyor.
<> [29 Mayıs 2002]: "N ve S anlamında.
Mıknatısın ortası ise EMİN
BELDE oluyor. Ne çekiyor ne itiyor.
Bu mıknatıs niye var? Bu mıknatıs, Magnetosfer'in YERYÜZÜ izdüşümü. Cinlerin gökte
belirli mevkiilere = Emin beldelere oturup Melei Ala'dan kulak hırsızlığı
yaptığı yer olan MELEİ
ALA, Semavi AKILARDI."
Diğer ayrıntılar
(Tin suresindeki gibi) [candaşın] yazdığın biçimde
benim eski yazılarımda ve chatlerimde var.
Emin beldeleri
veya bunların yürümelerini temin eden şey Melei Ala'nın
kuliminasyon ve dekliminasyon eğrileridir. (İzdüşümler
>>> Tıpkı bizdeki enlem ve boylamlar gibi BİREBİR aynı.)
Dünyanın ise
5 Gauss şiddetinde bir mıknatıslama özelliği vardır.
Bu yüzden kutuplardaki mıknatıs kutup noktaları da yürümekteler.
Buna uygun olarak mıknatısın tarafsız/yüksüz olan
bölgesinden çıkan dikme de yürümektedir. (Kahire-Sina-Kudüs-Mekke gibi)...
Geronimo'nun
gerçekten sırtı azmıştır.
<> Teşekkürler
<> sağolun ig dr.
Yarın ki DEVAM chatine kadar sizlere hoşbye
diyerek gidiyor. MİH RZİ.
<> rzi
<> hg slm slm kaptanım
<> iyi geceler
<> 95-Tin/1: Andolsun incire,
zeytine = Vettiyni vezzeytuni.
<> 95-Tin/2: Tür-i Sina'ya =
Ve turi siyniyne.
<> 95-Tin/3: Ve şu
güvenli kente ki = Ve hazelbeledil'emiyni.
<> 95-Tin/4: Biz insanı
gerçekten en güzel bir biçimde yarattık. = Lekad halaknel'insane fiy
ahseni takviymin.
<> 95-Tin/5: Sonra da onu düşüklerin
en düşüğüne/ aşağıların en aşağısına çevirip attık. = Sümme redednahü esfele
safiliyne.
<> 95-Tin/6: İman edip
hayra ve barışa yönelik iş üretenler müstesna. Bunlar için
kesintisiz bir ödül vardır. = İllellezine amenü ve amilus salihati fe
lehüm ecrun gayru memnun
<> 95-Tin/7: Böyle iken dini
sana ne yalanlatır. = Fe mayükezzibuke ba'dü bid din
<> 95-Tin/8: Allah, yargıçların
en güzel hüküm vereni değil mi? = Eleysellahü bi ahkemil hakimin
<> 44/51: Korunup sakınanlar,
güvenli bir makamdadır = İnnel müttekyyne fy mekamin emiyn
<> 81/19: Ki o, çok değerli
bir elçinin sözüdür.
<> 81/20: Çok güçlüdür o
elçi. Arş sahibinin katında saygındır.
<> 81/21: İtaat
edilir orada kendisine, emindir.
<> 81/22: Ve arkadaşınız
bir cin çarpmış değildir.
<> 69/40: Ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür.
<> 69/41: Bir şairin
sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz?
<> 69/42: Bir kahinin sözü
de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?
<> 69/43: Alemlerin
Rabbi'nden bir indiriştir o.
<> 69/44: Eğer bazı
lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi,
<> 69/45: Andolsun ondan
sağ elini koparırdık.