Chat n° 268 -
Tarih: 30 ocak 2005
Not-1:
<> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir,
sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
[] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın
Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının
yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde
bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız
her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com
adresine bildirebilirsiniz.
[] Kaptan
msccp10SCE nickiyle bağlandı
<> slm slm :) kaptan hoşgeldiniz
selam esselam'ın
selametli kullarına selam MİH
milletine efendimiz ümmetine... Hoşbuluşturana hamdolsun. Allah'ımıza
o sevgilimiz Allah'ımıza, o herşeyimiz Allah'ımıza çok
teşekkür, sonsuz teşekkür -ki yine onu anmak üzere buradayız-
izin verdi.
Hepinizi çok seviyorum
Hanifcandaşlar-özikizkardeşler.
Geçen chat'te tarifsiz sırt
ve bel ağrıları çekiyordum. Biraz huysuzluk yapmış
olabilirim, beni lütfen bağışlayınız.
<> est. kaptanımız
Başkanıma ve yarbaşkanlarıma
da saygı ve sevgiyle.
<> saygı sevgi bizlerden size kaptanım
Candaşlarım, bu yıla
mahsus olmak üzere, sözünü ettiğim bir Aquarius cycle dönemi var. 300 yıl
boyunca bu "Kova Evresi" işbaşına geçti. 26. Ağustos'ta
Millenium olarak başladık.
9 yıl esneklikle tam üç
asır sürecek bu dönemin başlangıcı için gelecekte "Kıyametin ilk büyük alameti olan "Kadife
Yumruk", kendinin alamet olduğunu farkedince başlar ve bu alamet
Adler'in adının Mighty ve Hızır'ın adının
Almighty olmasıyla devam eder.
Bu süre içinde Mighty ve
Messiah da birer alamet olarak Dabbeyi izlerler. Böylece Kadife alametler biter
ve yerine geçen ŞEDİD
alametlerle Aquarius devresi biter.
İşte göksel
deklarasyon buydu. Bu evrede ayrıca burçların girdiği Kova burcu
dönemlerinde -ki şimdi tam içindeyiz- tam göbeğindeyiz.
23 Eylül ile 24 Ekim arasında
bir AY zaman kaydığı
için ve bunun geri tepmeleri olduğu için (Zilzal depremleri: İlki
Fransa ve Cezayir'de başladı)
Bu bir aylık zaman
kayması döneminde Kur'an'da adı geçen Şİ'RA güneş sistemi, artık bu dönemin yıldızı
(burç asırlarının yıldızı) oluvermiştir.
Şi'ra Aquarius Cycle'ın
YÖNETMENİ/logo meleğidir.
Paralel evrenle burada karışma olacaktır. Şi'ra'nın
sistemimizdeki temsilcisi ise Uranüs'tür. Yani bir LİNK vardır artık şi'ra ile Uranüs arasında...
Uranüs'ün taaa
Kalde(geldani)lerden bu yana tanımı vardır: Bilim, deha, iletişim,
bilişim planetidir. Özgürlükler ve soylu beşeri özvericilik ve eşitlik
üzerine dokumuştur.
Ve Uranüs denen elektrikli
(Elektromagnetik aşırı şiddetli-bir yıldızın
(Yani planetin) etkileri inanılmaz kışkırtıcıdır.
Öyle ki insan-burçları üzerinde sizlere akıl almaz değişiklikler
ve kışkırtmalar uygulamaktadır.
Bu alışılmamış
kışkırtmalardan Kova ve Oğlak burçları pek az
etkilenirken, diğer burç mensupları için tam bir etkilenme olmaktadır.
Bunu kendi eşinizde, çocuklarınızda veya işyerindeki
patronunuz vb. herkeste BİRAZ
hissetmiş olmalısınız -dikkatli bir gözlemciyseniz-.
<> evet efendim
Bu kışkırtıcı
etkiler yaklaşık 21 Aralık'da başladı ve 19 Şubat'ta
bizi terk edecektir. Bu arada yapılan birtakım "İyileştirmeler"
veya dostluk mesajlarında "Yakışık almayan"
reddetmeler, sertleşmeler ve restleşmeler yaşayabiliriz. Bu
kritik dönemin çıkmasına çok az bir zaman kaldı.
Aslında Uranüs (Şi'ra
ile) size kötü etkiler yüklemiyor, siz öyle sanıyorsunuz/biz öyle sanıyoruz.
Çünkü ÖZGÜRLÜKLER yıldızı
olan, İNSANLIK İDEALLERİNİN SEVGİSİ planeti olan Uranüs,
bu soylu amaçlar doğrultusunda "Devrimler" yapmaya başlıyor.
Özgürlük çağı açılıyor. Daha çok insan hakları çağı
açılıyor.
Bunlar çok iyi ama Sabit burç
mensupları bu rahatlarını bozan değişimi istemez. Değişken
burç mensupları da "Kendi dışındaki
bir değişimi istemez". Öncü burç klasmanına mensup kimseler
de "Öncülüğü" kendi ellerinde tutmak ister.
Böylece tek başına
Uranüs (Kova) diğer 11 Burca meydan okumaktadır.
Bu bizim de başımıza
gelen bir meydan okumanın tıpkısıdır. 100 kadar Hanif
tüm İslam Alemine meydan okumaktadırlar. İslamı ehlikitab kâfir dini olarak betimleyip protesto etmekteler.
Küçük çıkar gruplarının karşısına dikilmişlerdir.
Sizleri DOKUYAN da bu Şi'Ra'nın
hoşgeldiniz mesajıydı.
Şi'Ra
>>>>>> ŞUURLANDIRAN
YILDIZ, bilinçlendiren yıldız.
Sevdiklerinizi NEFRET ettiğiniz
için öldüren değil; sevdiklerinizi sevdiğiniz halde onların sizi
sevmeyişi üstüne bonus olan size nefretlerini gözönüne alarak
"Kininizle geberin -ama sizi seviyorum-" diyen yıldız...
Biz beddua etmiyoruz, sadece
onları kendi KİNLERİ
öldürüyor. Onlar nefislerine eziyet ediyorlar. Bizim BARIŞ (Selam) karinamız asla değişmedi. Değişmeyecek
de...
Onlar kendi
kendilerine/öznefislerine eziyet ediyorlar. Bizler de bunun tersine
>>>>> Nefsimizi öldürüyoruz.
Onlar peygamberleri haksız
yere öldürürken, biz de kendi nefsimizi haklı yere öldürüyorduk.
Nefis kendi ölümünü -aslında-
çok sever. Ama lanet olası bireysel şeytanımız bunu tersine
çevirir: "Sen kişiliksiz misin?" diye bizi dürter durur.
Mesela "Ben Ateistim,
Allah'a inanmam" demek, sanki bir kişilikmiş gibi. Oysa insanları
kişiliksiz kılan şeytandır. "Senin kişiliğin
yok, ATALARININ DİNİ var, sen ona inan!" veya "Kimse Kur'an'ı
anlamaz, sen hadislerle bunu anlayacaksın" diyerek bizi kişiliğimizden
uzak ve azade tutar.
Nefsimizi öldürmek şudur:
"ÖLMEDEN ÖLMEK"
İdris, Yahya vb. bunu
yaptılar... ÖLMEDEN ÖLDÜLER. (P ve olumsuz p denklemi)
(Mesela düşmanımın düşmanı benim dostumdur demeniz
gibi)
Ayet diyor ki: "İki
kere öldürdün iki kere dirilttin....."
Bunların birer matematiği
var (yeri gelince açacağız elbette)
Eğer aranızda şu
ve bu nedenle (Hanif ahlaka ters gelen) bir husumet var ise, biliniz ki sizler
daha nefsinizi henüz-halen DAHA
öldürmemişsinizdir.
Böyle husumetlere karşı
sizlere M-Meclislerinin ve M-Misak
ve Miraclarının tavsiyesi şudur:
Bu Uranüs kışkırtıcı
döneminde hareketsiz durmanız ve sabretmeniz ve bu kışkırtıcı
etkiler geçtikten sonra da HALEN aranızda
SELAM SELAM yerine tek bir SELAM varsa kendinizi
gözdengeçirmenizdir.
Bu benim kendimden yazdığım
bir şey değildir. Bu M denen yukarı kriptolojik katmanların
BİZLERE tavsiyesidir. Ve
bizlere bu tavsiye aslında ASR
suresinde zaten yapılmıştı. Yani M meclislerinin söylediği
zaten ASR suresinin İÇERİĞİYDİ!
<> Asr/1-3: Asra yemin olsun ki
- İnsan
mutlaka ziyandadır. - Ancak iman edenler, salih
amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve
sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır
<> Asr/1-3: Vel asr - İnnel insane le fi husr - İllellezıne
amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr
DAHA ÇOK KENETLENME İSTİYOR
yukarı planlar. Aksi halde başımıza gelecekler: Andolsun ki
(Vallahi anlamında) Aişe ve Hafsa annelerimize gelen ve şakası
bile olmayan en en en CİDDİ
ayetler=Uyarılardır.
Aksi halde Allah içimizdeki
husumet (hasımlık) sahiplerini ve tolere edemeyenlerin horgörenlerin
yerine YENİLERİNİ
(daha hayırlılarını) getirmek üzere, HEPİMİZİ İPTAL
EDECEK kadar, yerimize yeni bir grup
getirecek kadar ACI bir ders ile
sonuçlanabilir!
Jana, onun öyküsünü
biliyorsunuz: Ta felç geçirdiği ilk günden beri bizimle kalacağına,
yarım asır ileri kaydırıldı. Bunun nedeni BİZ (başta ben) idik. Sonra
oradan da ileri 350 yıl kaydırıldı.
Biz halen ders almıyoruz.
Oysa bizler Jana'yı şu çağda, mesela birgün İstanbul buluşmasında
benimle YANYANA görmek istemez
miydiniz? Hatta Hawking ile üçümüzü bir 10SCE
ekibi olarak görmek istemez miydiniz?
<> elbette
<> isterdik tabi
Bu üç kişiye
M-Meclisleri "Rüya takım" diyorlar -gelecekte-. İki
TimeWalker ve bir Time Walkyrie ile MEHDİST
ve MESİHİST görüş başlatıldı.
"Hanifliği keşfedip yaydılar başardılar üçü ve
313 Mürseli (sizler)" dediler.
CORE
memory'yi kuramadık: çekirdeği oluşturamadık. Sacayağından
biri olan JANA sıçramalı
ve iki kademeli olarak çağının ötesine bile döndü.
Çekirdek hafızası
ne demektir? Read Only Memory (ROM)
ne demektir?
<> Salt okunur bellek
Bir rastlantı gibi
bunları RABB sorusunda geçen
chatte anlattık. Kalu Bela ile bağdaştırdık. ROM, RAM, HDD dedik. Sadece
bilgi vermek değildi amacım. Çekirdek belleği araştıracağız
bugün. (O konuyu yarım kesmiştik)
CORE MEMORY ne demek?
RAM (ROM değil) ne demek?
Girişi sizler yapınız,
söz sizde arz ederim. Beklemedeyim. ROM
ve RAM'ın farkı nedir?
<> öz hafıza bellek
<> ram tekrar yazılabilir bellek, rom bir jere yazılan
sadece okunan
<> ing. bir kürenin (ya da başka şeyin) merkezi,
çekirdeği
<> RAM (Random Access Memory).
<> ROM (Read Only Memory)
Evet RAM. Random (Rastgele) bu sözcük bu evrende OLABİLİR Mİ?
<> olamaz, evrende tesadüf yoktur
Rastlantı varsa
>>> PARANORMALLİK
yoktur. O zaman Tanrı, melek, Rüyalarımız da yoktur! Access
nedir?
<> giriş
<> erişim
Rastgele nasıl erişirsiniz?
Hani benim HİDDEN VARİABLES, yani COMPANSATİNG
HOLE (ödemeler dengelemeler geçidi)?
Hani benim HEMZEMİN GEÇİDİM???????????????????? Rastgele erişim olur mu?
Bunun yerine size CORE MEMORY'yi önerdim. Pekiyi bu
ne demek?
<> çekirdek hafıza
<> bios
Ve biraz daha yaklaşalım:
HOLOGRAFİK HAFIZA ne demek?
<> evrensel hafıza
<> bilginin çok boyutlu kayıt edildiği bellek,
evrensel hafıza
<> aracısız link kurma
<> levhi mahfuz
Ana kitap/program çokboyutlu
bellektir. Rastgele değildir. Asla ĞAYB
Alemine Allah sizi (random olarak) MUTTALİ
ortak eder mi?
<> hayır
Etseydi, şimdi canı
isteyen gider Arş ötesinde Rabbiyle sohbet ederdi...
<> Programların kalıcı olarak durduğu
sadece okunabilen bellek tipidir. Veri sadece ROM bellekten elde edilebilir.
Hiçbir bilgi ROM belleğe yazılamaz. ROM yapımcı veya kullanıcı
tarafından bir daha değiştirilmemek üzere konulan program
komutlarını içerir. Örneğin BIOS ROM belleğe konulur. ROM
bellek uçucu değildir (non-volatile). Yani bilgisayar sisteminin enerjisi
kesildiği zaman ROM'da depolanan bilgi kaybedilmez.
Evet, sözün özünü yazdın!
Yani Kalu Bela'yı yazdın. Orada bize ROM yüklendi. (Geçmiş chatler)
<> 30-Rum/30: O halde yüzünü dine bir hanif olarak tut: o Allah fıtratına
ki insanları onun üzerine yaratmıştır, Allah yaradışına
bedel bulunmaz, doğru sabit din odur, velakin nasın ekserisi
bilmezler
<> Allah'ın (BIOS setup ayarları) HANİF
FITRAT/FORMAT üzerinedir.
ROM'un Kur'an
MİSALLERİ ŞUNLARDIR:
(Biri engellendi. Diğerini
söyleyeyim)
RA kelimesi,
bu elbette sadece Amon-Ra değil! RA'nın
Kur'an şifresi şudur: "Sana Ruh'tan sorarlar, de ki o rabbin EMR'indendir...."
EMR
Bu nedir?
RA
>>>>> EMİR KİPİDİR
Örneğin
İK*RA! >>>>> O K
U
FİKRA >>>>
Tefekkür et düşün EMRİ
ZİKRA
>>> Allah'ı an EMRİ
Şİ'RA
>>> Şuurlan/bilinçlen EMRİ
Şimdi bunlara READ mi diyelim yoksa RANDOM mu diyelim? ??? Yorumlarınız
lütfen.
<> read
Ben iki yıldız
overREAD diye yırtınıyorum, bunun nedeni nedir?
<> 7-Araf/29: Şunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her
mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek
O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na
döneceksiniz.
<> 7-Araf/29: Kul emera rabbı bil kıstı ve ekıymu vücuheküm ınde
külli mescidiv bedeeküm teudun
Gördünüz mü [candaş],
bunlar size RASTGELE mi verildi,
yazdıklarınızı Rastgele mi buraya yazdınız
-ayetleri- ve Allah da ayetlerini RASTGELE
mi yazdı Kur'an'a?
<> Hayır
<> Hepsi adrese teslim bilgilerdi
O halde RABB ile ROM özdeştir.
RAM değil.
RAM neden
gerekli onu da yazayım: Rastgele serisi ışıktan yavaş
giden ve ışık hızında giden sistemler içindir. Yani
indeterminizm oluşur. (Rastgelelik, şans serileri, istatistikler vb.)
Şimdi şu yazdıklarımı:
"Rastgelelik, şans serileri, istatistikler" bu üçünü, yani
indeterminizmi IŞIKTAN HIZLI hızlandırdığınızda
ne olur? (Heisenberg değiştirgeçleri sadece ışık hızı=C
ivmesine kadar geçerlidir.)
<> Her şey determinize olur.
Evet determine olur. ÇÜNKÜ elektronun belirlenen yarıçapı
(r=2,7) r=0 olur. (Sanal, intrinsic, imajiner, complex vb.) olur, o zaman ışıktan
hızlı bir elektronunun OLASILIK
(probability) aralıklarını nasıl hesaplarsınız?
Nasıl belirlersiniz elektronun hızını?
<> Olasılık olmaktan çıkar o zaman
Bir günün bin yıla eşit
olduğu o platformda nasıl "Elektron şu zamanda ve şu
noktada" belirsizliğine düşersiniz?
Artık elektron bir ŞEY (Külli şey'inlerden bir şey
Elif-0) olmuştur.
[] Elif-0: א0
O platformda (ortamda) artık
RANDOM yoktur, READ-only-M vardır. Siz onu ancak LEVHİ MAHFUZ (Read
only Memory) olarak okursunuz. Üzerine yazmanız için onu ilk yazanın
kitabını SİZİN
değiştirmeniz gerekir. Bu da Elif kez Elif+1 formülü gereği MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Mümkün (iMKaN) probability=Olasılık demektir. Olasılık
yoksa???? Değiştirmenin mümkünatı da yoktur!
Gelelim LEVH kelimesinin Bineer açılımına.
LE=0 (Tüm La,
Le, Li, Lü sıfırdır)
V==OR (veya)
HU
>>> O (he gibi)
Aynı zamanda HU(we)=EL EV VE LA
Yani topluca 0-OR-1-AND/OR-0.
Bunun SONUCUNU yazayım:
Le=ASLA
VE (vav)
ASLA
EL (ALLAH'TAN BAŞKASININ)
VE VEYA olarak değiştiremeyeceği
yazılım demektir.
Bunun yöntemini hatırlayınız:
AL+LA+HU >>> VARSA/YOKSA O... İster var deyin ister yok deyin illa ki O (hu); ya
da varsa yoksa illa billahi...... bir ve/veya sıfır >>>>
O'dur ROM'u yazan.
Biraz karışık
oldu ama, bineer sistemin hem bir digital matematiği hem de "ADEM EŞYAYI İSİMLENDİRDİ!"
sırrınca bir MANTIK veciz
cümlesi vardır.
LEVH asla değiştirilemez.
Çünkü Eşyayı (ŞEYLERİ)
isimlendirmenin anlamı var:
ŞEY'lerin
bineer karşığılı N
(nun) harfidir. NUN suresi var
biliyorsunuz! İKRA (Read only
memory) gibi, ama bu kez WRİTE
biçiminde...
Hatırlayınız
ki KALEM (program) evrensel ve ADEMCE bir isimdir (Calamus=Kalem gibi)
(Hatırlayınız Latincedir) (Kalama=Sanskritçedir)
ve bundan türetilen KE-Lİ-ME
yine sanskritçedir.
Allah Mutakallim ve
Mütekellim sıfatlarına sahiptir dediğimde ne anlarsınız
candaşlar? (yorum lütfen)
<> Allahın programladığını, program
yazdığını
<> KLM, kalem ile yazan ve yazdıran?
<> Allah konuşan ve yazandır
Evet KALEM=Programlama eylemi. Allah'ın yazması, Hans gibi
kitap yazma anlamında değildir, O doğrudan bir PROGRAMLAMADIR. (Kaba bir örnek: Mesela
notebook veya Office programları olmadan NEYİ nasıl yazacaksınız?)
(Note pad anlamında not book dedim) Pano anlamında.
READ ONLY olmadan veya Beos, Bios'u açmadan
bir bilgisayarı nasıl HDD
haline getirirsiniz? HDD sizin
edindiğiniz tecrübeler, deneyimlerin tümü, günah ve sevaplarınız,
tutarlarınız içerikleriniz. Onu bile siz/ben yazmayız, Kiramen
Katibin yazar!
<> RABB (RA-B) ........ burada B >>>
B-isim-Allah-RAhman-RAhim işaret ederek Rabbinizi Bilin mi demek istiyor?
Evet Bİ zaten taaa en en başta verilmiş.
Bİ (İngilizcede
hem Be hem by hem de Beginn -Almanca'sı Beginnen ve Bei) Hatta hatta (tıpkı
Horse Power gibi) BİOS beos
bile ta kendisi.
<> "Allah insanı RAB sıfatı ile terbiye
eder."
Evet. İşte MATRİX programı (Holografik
hafıza nedeniyle Evren bir H A Y A L ve bu hayalin holografik hafızalarını
kendi nefsimize (HDD) yazmamızdır.
(Fetih-27'de ilk kez fark edildi.)
Çay molası (1 dk.
sadece)
<> afiyet olsun kaptan..
<> 48/27: Andolsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır.
Allah dilerse, başlarınızı traş etmiş, saçlarınızı
kısaltmış olarak güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram'a
mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size
yakın bir fetih nasip etti.
<> 48/27: Le kad sadekallahü rasulehür ru'ya bil hakk* le tedhulünnel
mescidel harame in şaellahü aminyne muhallikyyne ruuseküm ve mükassyriyne
la tehafun* fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni zalike fethan karyba
Geldim.
Bİ
nedir? (Latince) (Yunanca ve Sanskritçe)
<> iki
Dİ
nedir? Yine iki.
Bİ+NARY. Dİ*GİT.
<> duo=di=two=iki
Bismillahi'nin Bİ'si nedir? (Başlamak ve İKİ) Yani şu anlamları
vardır:
1. Bi >> ing. By
(sonraki İngilizcelerde in the name... anlamında. Bunun nedeni By
Odin (Odin adına) diyorsanız, bu pagan adeti sayıldığından,
bunu kibarca in the Name of (mesela Allah) diye
d e ğ i ş t i r d i
l e r , ama By Bus (otobüs ile) kelimesini değiştirmeyi
unuttular ;) Çünkü "Otobüs adına!" komik olacaktı.
Neyse ki Shakespeare bu tuzağa
düşmedi, (By GOD dedi) Vallahi
demektir. (Ayrıntıları başka bir chat'de veririm.) Aslı
Sein (olmak = am, is, are) olan kelime neden TO BE diye değiştirildi?
Sein nedir? (old english) veya şimdiki ALMANCA: ich Bİn,
du Bİst gibi. Bİ nedir?
<> olmak
<> sein=olmak (am is are/ bin bist)
Evet. Bu yeni bir kelime değil.
Sanskritçenin tek kaynağı olan ADEMCE'nin
kelimesidir. Adem'in verdiği isimdir. Taaaa gelmiş germen dillerine yerleşmiş.
BİR
nedir? (Türkçe bir) (Latince Pro, pre) (Turanca on veya ÖN(den gelen))
<> Tek
<> İlk, ilk gelen sayı bir (sıfırdan
sonra)
BE+N (veya
Men)
Yeniden Bİ (iki kelimesi).
Bİ ben
Dİ sen
(hem iki demek, hem de du, thou=U SEN
demek)
<> Biz
<> BİOS = Ben'im Yazılımım?
Evet BEN'im yazılımım! Allah BİRİNCİ ise ben (Bİ) ikinciyim, Dİ
(ben olmayan öteki ben=Sen) Üçüncüsünüz.
Je, Tu gibi. Ich bin/ik ben,
Du bist gibi.
(Bunlar sıkıcı
isterseniz sadede geleyim) Rabb'in B harfini (Bİ)sini açıklamak için bunları yazdım.
<> thee=siz, thou=sen
Evet Old english. thy=your
(Almanca Dein=Yours) (Norsk=Tyn=yours)
RA >>>
EMİR kipi
RA+B=BEGİNNİNG. (enter,
beginning=Program başı... Bunun tersi END=Programlama bitimi) Hatırladınız mı?
<> evet
Bİ (iki ve
Begin ve Be=Olmak)
İkinci B? rabB >>> BY
Bi yerine bunların tamamını
koyunuz, sonra BİSMİ diye
başlayınız.
Sonuçta RABB değil ama Rabbin İ S M İ 'ne giden yol
çıkar.
İKRA+Bİ+RABBİ(ke)
(Read by thy Ra)
Ben ne dedim?
<> senin Ra adın ile oku
<> Allahın adıyla oku
RABB bir
bilgisayar programıydı. (Allah HU
programcı), fakat RABB >>>
PROGRAMIN KENDİSİYDİ.
Programa UY" Program nedir? FITRAT!
<> Haniflik
Başka? Sünnetullah!
Biz programlandık. HU (O) programladı. Bunun adı
nedir? OKU=READ ONLY (yours) memory.
Memorandumda ne vardı? BEN ALLAH'IM demiyordu. Ben sizin RABBİniz
değil miyim?.
(Bakınız Ben sizin
Allah'ınız değil miyim demek için HDD oluşması gerekir) daha ROM aşamasındayız.
Melekler ne dedi? "Tövbe
ederiz, biz senin bildirdiğinden başka bir şey bilmeyiz!"
(Adem isimleri sayınca meleklerin tepkisi bu söz oldu.) Ayeti verir
misiniz lütfen.
<> 2-Bakara/31: Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları
meleklere gösterip: "Haydi davanızda sadıksanız bana şunları
isimleriyle haber verin." dedi.
<> 2-Bakara/32: Dediler ki: "Yücesin sen (ya Rab!). Bizim, senin bize öğrettiğinden
başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakimsin".
<> 2-Bakara/33: (Allah): "Ey Adem, bunlara onları isimleriyle haber
ver." dedi. Bu emir üzerine Adem onlara isimleriyle onları haber
verince, (Allah): "Ben size, ben göklerin ve yerin gayblarını
bilirim, sizin açıkladığınızı da
<> 2-Bakara/34: Ve o zaman meleklere: "Adem'e secde edin!" dedik, hemen
secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkarcılardan
oldu.
Melekler(in nefsi olmadığı
için) sadece ROM'da kalmışlardı.
Oysa insan ROM+HD ikisine birden
sahipti. Beni hissettiniz mi?
<> evet
RA+B+Bi bunun
için çooook önemli ve Bİ(nary)
ikili/bineer sistemin ta kendisidir.
İşte candaşlarım
RABB budur. (İster mürebbi
deyiniz ister terbiye eden deyiniz)
RABB'ı
kelimelerle değil Bİ(nary)
Beginninng ile ve BY WHOO olarak düşününüz!
WHOO hem soru
hem yanıttır. WHO İS?..... yanıtı WHOO(Hu) is....
WHOO İS YOUR RA+BB
(Soru işareti koymadım.
Çünkü yanıt ta kendisidir.)
Ve bütün Germen dillerine bakınız,
WHO değil HVO olarak yazılır. HVAR
(neresi, nereye, where) gibi. HVO AR
Dig Möder (Annen kimdir) (Tam 4000 yıllık kelimedir) Föder baba,
bröder kardeş, söster kızkardeş tam dörtbin yıldır
devam ediyor.
<> mother-father-brother-sister
Halen de kullanılıyor
[candaş]. (Skandinav dillerinde halen devam ediyor.) Hatta Slav
dillerinde; sestra kızkardeş, brat erkek kardeş gibi.
<> OKUmak HU'nun halini anlamak (kulluk etme) değil mi
kaptanım?
Evet. :) OKU emri >>>> READ
(only memory).
ONLY nedir?
Salt, biricik, ama şu demektir:
ONLY: Seni
dünyaya doğumla gönderdiğimizde UNUTTUĞUN,
son nefesinde hatırlayacağın, o kalubela READ - O N L Y - Memory hafızanda GİZLİ olarak yer alan o gizli söz!
Ben sizin RABBİNİZ değil miyim?
Evet Ya RABBİ sen bizim
Rabbimizsiniz!
Neden "ALLAH'ımızsınız, İlahımızsınız"
DEĞİL?????? Neden sadece
(only) RABBİMİZ? ;)))
Geçen chat'te sırt ağrılarım
maksimum olunca bunları yazmaktan caydım, hatta sanırım
"İş uzar" diye bazı sorularınıza yanıt
vermekten kaçındım, (ÇOOOOOK Ö Z
Ü R dilerim.)
<> estf.
Ben asla ve asla sizlere=BEN samimiyetsiz olamam, gerçekten beni
affedin, ki Allah'tan bunun üzerine af dileyeyim. Rabbim bana "Git helalleş,
kul hakkıyla gelme" demesin diye...
O gün çetin bir gün. Çok
korkuyorum. Beni lütfen affedin.
<> Helal ettik kaptanımız
<> biz kendimizi nasıl affettireceğiz size karşı
<> affedecek birşey yapmadınız kaptanımız
gene de helal olsun
Düşündüm ki, sırtım
ne kadar dayınılmaz ağrırsa ağrısın, ben
Allah yolunda Gazi ve şehid olanlardan daha mı ÇOK acı çekiyordum? Ben sizlere haksızlık yapan bir
zalim oldum. Beni affediniz. Bencilce düşündüm.
<> estf
<> Helal olsun
İslam uğruna Allah
uğruna ölenlerden daha mı çok acı çektim? On süngü yarası,
beş kurşun yarasıyla Çanakkale'de acı çekip şehit
olanlardan daha mı çok acı çektim!
Ben samimiyetsiz olduğum
anda ALLAH BENİ KAHRETSİN!
Bütün lanetler benim üzerime olsun!
<> lütfen kaptanım Allah korusun sizi
<> bütün haklarımız -gelmiş gelecek -hepsi
helal
Allah'ım beni bu HANİF (fıtrat=Çekirdek/CORE) üzerinde SAMİMİYETİMİ sabit tut! Beni nefsine yenilmişlerden
kılma. BEN=BİZLER;
<> amin
SAMİMİYET
(hem içtenlik hem yakınlık anlamında) İşte BU BİZİZ.
Bu biziz Ey MİH. Bu bizim fıtratımız!
Bu bizleriz EY MİH. Biz salt (only) samimiyetiz!
Bizden daha içten, bizden
daha yakın HİÇBİR
topluluk olmamalı! SADECE ve EN biz olmalıyız. ALLAH ile DOSTU İbrahim en yakın, en içten, yani en SAMİMİ Haliller İDİ. Darısı başımıza.
Allah'ım boynumu sonsuz
eğdim ve sana teslim oldum. Bir daha beni samimiyetsiz kılma. Sen herşeyi
engelleyen ve hidayet verensin. Allah'ımız BEN (=Bizleri) samimiyetsiz kılma, bize bu konuda İSMET ver. Bizi ebediyen günahsız
kıl, Kİ SENİN huzuruna EN EN
EN HALİL SAMİMİYETLE
gelelim. Bizim samimiyetimize ÖYLE BİR BAK Kİ "Siz de
benden razı olun, ey kullarım" de Yarabbi!
Biz zaten razıydık.
Biz sadece bunu TASDİK etmiş
oluruz Rabbi'miz. Yeter ki sen bizden razı olup, "Siz de benden razı
mısınız?" diye soracak o noktaya gel. Ama sorma Ya RABBi, biz zaten SENDEN RAZI idik.
<> amin
İşte RABB sorusunun gözyaşları
içindeki yanıtı bu. Soran candaşımıza teşekkür
ederiz. Allah'a Hamd ederiz.
SAMİMİYET
şudur: İbrahim ve Allah'ın DOSTLUĞU.
<> El hamdü lillahi rabbil alemin
<> biz de size kaptanımız, iyi ki varsınız
İyi ki sizler de varsınız.
<> iyi ki geldiniz iyi ki varsınız. hamdolsun
gönderene haberdar edene.
<> şükürler olsun ki sizleyiz..
<esed> 3-Ali İmran/164: Yemin olsun ki, Allah müminlere
lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde
onlara öyle bir rsul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları
temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor.
Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam
içindeydiler.
EVET ESED,
onu sana bulduran DEDEM KORKUT idi, o seninle, teşekkür
ederim Esed.
<> est. Hamd+Şükür Rabbimize
Dedem ağlıyor.
Dedem diyor ki: Etkileyen aynı zamanda etkilenendir, buna nasıl bir
yorum daha katayım ki?
Dedem diyor ki: Ben Azeri ve
Türkmen oğuz'ların dedesiydim. Onlar samimiydi. Onlara Ali taraftarı
deniyordu. Onları Sünni oğuzlar terk etmişlerdi. Onları
kafir ilan etmişlerdi. Ben hep onların soyunu soyladım. Üzerine
adeta milyonlarca yıl geçmişçesine. Şimdi de bu topluluğun
soyunu soyluyorum. Kendilerine Sünni diyenler adeta milyonlarca yıldır
sanki Şiayı dışarladılar. Ben Sünni iddiasında
olan herkese küstüm ve küs İDİM.
Esed'e söyle, İbrahimov'a söyle dedi.
Ben elçiyim zeval yok! Ben
Alevi ve Sünni değilim. Ben mezhebsizim, ONLY müslümanım. (Hanif) Beni hissediyor musunuz?
<> evet
Oysa bugün bile MEZHEBSİZİM diyene k a
f i r
diye bakılıyor. Yuh ki Yuh! Çünkü mezheb dinin önüne, din de
hanifliğin önüne geçirilmiş. Yuh ki yuh! (Boo!)
Birazdan dönüyorum. Ltf.
devam ediniz.
<> 3/100: Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun
eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kafirler haline getirirler.
<> Enbiya/92: İşte şu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de
rabbinimiz. O halde bana kulluk/ibadet edin
<> Yunus/72: "Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim.
Benim ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim
olanlardan olmam emredildi." e, ardından dönüşleri bize! Sonra
biz, inkar ettikerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız.
<> Rad/36: Biz de kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen bu Kur'an
ile sevinç duyuyorlar. Muhalif hiziplerden, bazisini inkar edenler de vardir.
De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na sirk kosmamakta
emrolundum; ben O'na davet ediyorum, varacağım O.
<> Yusuf/40: O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım
isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur.
Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız
Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi
emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları
bilmiyorlar.
<> 3/103: Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara
bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.
Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp
kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline
geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı.
Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve
güzele yol bulasınız.
Su ve Salat ne güzel teskin
etti beni. (Gündüz 4 rekat dışında namaz kılınması
yasak olduğundan, sadece secdeye kapanıyorum)
Yeni sorular var mı?
-arz ederim- Veya RABB
kelimesinin k ö k e n i iyice
anlaşıldı mı? Veya evrendeki ilk ayetin neden İKRA (read-only) RABB'in adıyla... olduğu?
<> SORU 1: cesaret sıfatı hangi isimden aleme yansıyor.
tşkler
[Candaş]ım, O
kelime Cesaret değil (Cesur değil), Kaviyy (Sanskritçesi Kuraji).
Cesaret kelimesi geçen ayetler lütfen. CSR
var mı? (Kaviyy içindeki son Y harfi aslında J'dir)
<> Bakara/250: Calut ve askerleriyle savas,a tutustuklarında: Ey Rabbimiz!
Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım.
Kafir kavme karsı bize yardım et, dediler
<> Bakara/250: Ve lemma berazu li calute ve cünudihı kalu rabbena efrığ
aleyna sabrav ve sebbit akdamena vensurna alel kavmil kafirın
Burada CSR kökü var mı?
<> CSR yok
Teşekkür. ;)
CALUT, şifre
bu. Yani yanlış meal. Çünkü cesaret aptalcadır. ZEKALARINI pardon akıllarını
işletmezler.
SABRav
>>> Sabır.
SEBBİT
nedir? (arapça tersten başlar / yani cümleler sondan başa doğrudur)
Kafir=Kafir
Kavm=Kavim (Kafir kavim)
Alel: Üstüne, karşı
>>> Kafir kavimler üzerine...
gibi, OK?
<> Düz tercüme; ayaklarımızı sabitle
"sebbit akdame na"
Evet. Acaba neden
bilgisayarda bazı şeyleri (örneğin shurtcuts) F I
X ederiz?
<> fix=tesbit, sabitleme
<> kolay yoldan ulaşalım diye
SEBBİT
ile 7 harfi doğrudan ilişkilidir. Orada cesaret yok. "BİZİ SABİTLE" diyor.
Allah'ın adı EL-KAVİYY
anlamı nedir?
<> çok güçlü
Başka? (7 anlamı
var)
Sırtı PEK/Berk ne demek?
<> "Soğukta kavi giyin" deriz
Ayağını sağlam
bas ne demek?
Başını serin
tut ne demek?
Bağışıklık
sistemini güçlendirmek ne demek?
Ve en önemlisi (Latince)
constant ne demek?
<> hitaba odaklanmak ve kilitlenmek; bildirilene sıkı
sıkı sarılmak ve konsantre olmak
<> değişmez; sürekli, devamlı, sabit, daimi;
sadık; (i). sabit olan şey; (mat). konstant, sabite. constantly (z).
daima, hiç durmadan, biteviye.,sabit,sadık/devamlı/sabit.
<> dayanıklı; gelebilecek saldırılara karşı
serinkanlı, sağlam, sabırlı, dimdik ayakta olmak
Fatiha'da son ayetlerde de bir
BAŞKA konstant var, bulabilir
misiniz? (Sırattan düşmemek anlamında.)
<> mustakim
<> Fatiha/6: Hidayet eyle bizi doğru yola
<> Fatiha/6: İhdinas sıratal müstekıym
<> sırat kelimesi street/strasse diye çevriliyor
STATİK, STABİL. Bu ikisi Sanskritçe'den "mü-"
önekiyle CONSTANT.
<> stable: istikrarlı. sabit. bozulmaz. kararlı. kımıldanmaz.
yıkılmaz. ölümsüz. azimli. sebatlı. atları ahıra
koymak. dengeli. denk. dayanıklı. değişmez.
İşte cesaret AHMAKLIK değil, bu yazdıklarımız
candaş. Allah ayağımızı kaydırırsa, istediğin
kadar BRAVE OL, hava cıva. Haman, Firavn, Nemrut CESUR değil miydi? Stalin Cesur değil miydi? Hani ADALET veya adalet üzerine FİX edilmiş cesaret? Müstakıym
>>> CONSTANT. Ok?
<> tşkler
Mutmain olmadığın
noktaları CESARETLE yazıp
sorabilirsiniz candaşım.
Ben hazırcevap ve zeki
değilim. Allah'ın bildirdiğinden başka hiçbir şey
bilmem, yani Kur'an'a hakimim ve google gibi anında yanıtlayabiliyorum,
bende adeta Kur'an'ın bir GOOGLE'u
var.
Ben hazırcevap ve zeki
değilim, asla da olmadım. Demagoji hiç bilmem, kıytırıkçı
değilim. NEYSEM O'YUM. Gerçekten samimiyetin yoğuştuğu
bir kişiyim.
En doğal hakkınız
>>> "Ben şu konuda mutmain olmadım demektir"... Bu HAKTIR.
(İmtiyaz değildir,
doğrudan HAKTIR.) HAKK sizindir. İmtiyazı başkaları
verir, başlarına çalsınlar. Bana HAKK (Allah imtiyazı) yeter. Beni hissettiniz mi?
<> evet
Başka soru?
<> "Allah ayağımızı kaydırırsa istediğin kadar BRAVE ol" burasını açar mısınız?
Brave -aslı bravo-. Yine
Sanskritçe.
<> Brave=cesur demek.
"Cephede ilk atlayan,
aptalca öne zıplayan", mahallenin
delisi, alkışa layık vb. demek. Kaviyy (cesaret) ise ing, fr.
vb. Courage'dir. ou=u=V harfidir Kaviyy'in V'si.
<> Bröve almayı haketmiş.
Evet. Bröve=Cesaret nişanı
(mö. 11 yıl Latince)
<> 23/6: İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru
melumın. "Ancak zevcelerine ve
kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesna, çünkü bunlar
levm olunmazlar."
(Elmalılı E0 meali)
<> 70/30: İlla 'ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum feinnehum ğayru
melumiyne. "Fakat ondan ötesini
arayanlar, işte onlar haddi aşan haşarılardır." (Elmalılı E0 meali)
<> 1 Yukarıdaki ayetler noktası virgülüne kadar aynıdır.
İki ayrı ayet neden biribirinin aynısıdır?
<> 2 Elmalı ve diğerlerini meal komedisi ortada! Aslını
tevil eder misiniz lft.? Meleket eymanü??... melumine??
Kur'an'ın tüm ayetleri DAİMA ÇİFTTİR, hatta buna ilişkin bir AYET de vardır. Şimdi hatırlamıyorum ama
isterseniz beş dk.da bulurum. (Ayetlerimizi çift çift belirttik ki...
diye.) Siz bulamazsanız ben ararım. Bu ÇOK ÖNEMLİ. (3x8 =
4x6 gibi)
<> Hicr/87: Yemin olsun ki, biz sana ikişerlerden/ikililerden/iç içe kıvrımlar
halindeki çift manalılardan yedi taneyi ve şu büyük Kur'an'ı
verdik.
Evet biri bu.
<> 39/23: Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar
ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların
ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın
Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur
ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına
gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.
(Sebbeti de zaten 7 demekti
önceki ayette)
Başkanım bu sorunun
yanıtı oldu mu? (yeterli mi?) (3x8 = 4x6 gibi) tam bir açıklamadır.
Candaşım, ayrıntı
istermisiniz?
<> lütfen
<> anlamları farklı mıdır?
3, 4, 6, 8 elemanların
yerlerini değiştirirseniz EŞİTLİK
OLMAZ ama K A
T L I o r a n l a r kanunu diye bir şey çıkar. Mesela
3x4 = eşit değildir 6x8. (Dört katıdır, buna Kur'an'da
Cifir'in katlı oranlar yasası deniyor)
Bir örnek daha: "Birer
veya ikişer veya üçer veya dörder ZEVCE
alabilirsiniz" gibi. Ama burada ZEVCE
kadın eş değil, öteki anlamı KATLI ORANLAR kanunudur.
3'ün asal sayı olmasına karşın (erkek sayı), diğerleri
dişidir. (2x3=6, 2küp=8 gibi)
Yani soru doğrudan CİFİR'e giriyor. Bu konu başka
bir güne ertelenmelidir bence. Çünkü bir POSTULAT
(konuk) konusudur. Bundan axiom denen türevler alınabiliyor vb. vb.
Gerçekten bu saatten sonra sıkılırsınız.
<> 51/49: Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp
anlayabilesiniz.
<> 4/3 Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan
korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer,
üçer, dörder nikahlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden
korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ
ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa
sapmamanız için en uygun yoldur.
Evet, veya Vakıa
suresinde ÜÇ SINIF olacaksınız yazılı. SINIF nedir? (arapça lütfen)
<> 34/46: De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim: Allah
için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!"
Arkadaşınızda cinnetten eser yok! O, şiddetli bir azap
öncesinde sizi uyaran bir kişiden başkası değil.
Vakıa üç sınıf????
<> 56-Vakıa/7: Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman
<> 56-Vakıa/7: Ve kuntum ezvacen
selaseten
"ezvacen"
"ezvacen"
"ezvacen"
Yani zevc (koca) zevce (kadın
eş) DEMEK DEĞİL! Ama ÜÇ+ER diyor.
Size böyle bir dizge
verebilirim: 0+3+6+12+24+48+96... (Katlı oranlar kanunu fakat ÜÇ tabanının iki katı
(ezvace) olarak.)
Şimdi bu dizgedeki her
sayıya 4 ekleyin, sonra da onun aşarını (ona bölün) alın.
Örneğin (0+4):10, (3+4):10...
0.4... 0.7... 1.0 gibi.
Bu EZVACE sayısını hatırladınız mı?
Tietz Bode sayısı, Titus da deniyor.
<> güneş sistemi gezegenlerinin, evet
İşte bunlar "ÜÇ SINIF
olacaksınız" ayetinin 49 anlamından biri...
Burada sınıf
>>> EZVACE. Oysa sınıf
zaten arapça (tasnif gibi) MEALCİ
yanlış yapmış, değil mi?
<> Evet. Meâlci/tefsîrci sanki ALlâh hatâ yapmış da
onu doğrultuyorlar. Başka yerlerde çift diye çevirdiği kelimeyi
burada sınıf diye çevirmiş
Yani 3 sınıf denmek
istenseydi, Allah onu mesnuf talase diye yazardı.
<> mesnuf selase/şelaşe/telete
Evet, dediğin gibi
"Meâlci/tefsîrci
sanki ALlâh hatâ yapmış
da onu doğrultuyorlar."
O yüzden bu ileri matematik açılımları daha başka günlerde
sunacağım Allah inşaa ederse.
"kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın"
"kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın"
"kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın"
Ama hangi şartla? 4x6 =
3x8 ise (Adalet TAM olmalı +
tamam olmalı)
"kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Eğer
bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla
evlenin".
Bilin bakalım bu nasıl
bir matematik? ;)
<> CPT
4x8=32 birine, ötekine 3x6, ötekine de 3x4 ve en beğendiğinize
de 6x8=48 derseniz, BU ADALET DEĞİLDİR! Bir tane alın
kurtulun. (Tecrübe konuşuyor)
<> :))
Yani bir tane nikahlayın
ve onu minimax değerlerden maksimum olan 48 olarak ilan edin diye
öneririm. Tecrübe konuşuyor. Beni hissettiniz mi?
<> evet
<> Konu yeri geldi, 0 olsa? Yasak mı?
Yasak değil asla, ama KENDİNİZE
yasaklayabilirsiniz. (Allah yasaklamıyor) Sıfır da olabilir
elbette. Hani kısmet diyesim geliyor. Çocuk doğmuş, dört yaşına
gelmiş, evlenemeden ÖLMÜŞ,
onun sığası buymuş. Ama Sabii değilsek, özgür irademiz
varsa, istersek YARIN bir mutabakat
nikah ile evlenebiliriz. DİLERSEK
-ama-. Dilemek elinizde, yani irade-i cüziyye budur.
HERKESİN
bir kısmeti var -bir yerlerde- ve bir çalar saati var -eğer kurulmuşsa
mutlaka çalar- uyanırsınız, onu görürsünüz evlenirsiniz.
Ben hiç evlenmemeyi
diliyordum en başta (çünkü aşırı şansım vardı)
ama birgün aşık oldum ve evlendim (üniversitedeydim) sonra ÖLDÜ. Hayat durdu sandım. (Daha
müslüman değildim.) Bir daha da evlenmemeye yemin ettim. Sen misin yemin
eden? Üzerine 5 kez daha evlendim.
Gerçekten bu işler kısmet+küçük
istenç, yani küçük irade ve Allah'ın bonus'u...
Şu da var: Bir daha
dünyaya gelsen hangisiyle evlenirdin deseler Ben yine SONUNCUSU derdim.
<s> tşk. kaptanımız
Bu [eşim S]'e
dalkavukluk değildir. Çünkü [S]'i
bana getiren DEDEM KORKUT idi. Benim Küçük iradem yanında
Allah'ın Büyük iradesi ile BİRLİKTE
bir evlilik gerçekleşmişti. DEDEM
evlilik evledi. ;) (Boy boyladı, soy soyladı misali)
İki dakika sonra
Geronimo gider.
<s> size layık olamam asla ama olmaya çalışıyorum
kaptanım
[S] sen zaten layıksın.
Eşitlik uyarınca soruyorum, ben sana layık mıyım? Bırak
Allah karar versin.
<s> est. fazlasınız
Allah bilir [S].
Eyyub peygamber mi, isimsiz HURİ eşi mi daha FAZLAYDI buna Allah karar verir. Eğer
eşi sırtına o Zombi'yi yaşayan cesedi almasaydı, Eyyub
peygamber Eyyub olur muydu?
Havva'sız bir Adem'in akıbeti
ne olurdu? ZÜRRİYETİ, şu
onmilyarlarca insan olur muydu? BEN
olur muydum?
Geronimo, "yarın
19.30 ila 23.30 arası siz candaşlarla birlikte olmak üzere RZİ MİH
hoş-bye" diyerek gider. Bir süre açık kalıyor, yine ben
yokum. Allah'ım sizinle daha yoğun kalsın.
<> slm slm
<> her şey için tşk. efendim
<> Allah'a emanet olunuz dabbetimiz