Sohbet n° 184 - Tarih: 07 eylül 2003
<> ve [] ile başlayan
kesimler Aiberg'e ait değildir. [ ] arasındaki kesimler sonradan
eklenmiştir...
Hoşbuluşturana
Hamd ile SS Hoşbuluştuk.
Şimdi
TÜRKÇE de olsa DEVAM eden bir chat'e sizi naklediyorum. Geocities'deki adresimiz
olan ve zztr'ce içinde yer alan Heiberg2 resmini açar mısınız?
[] http://www.hanifislam.com/zigzag/bol03/bol03d.htm
(Birinci
resmi, Heiberg ailesinin korkunç
görünümlü ARMA’sını anlatmış
bitirmiştim. Şimdi ikinciyi anlatmaktayım. Lütfen sessiz kalınız).
Birinci arma değil ama ikinci arma/amblem gerçekten Zülkarneyn'den kalma.
Have u
ever seen be4?
c-d U find
pix
-end of
the 1080 sec.-
Selam
selam candaşdostlarım. İki chat zorunlu olarak üstüste bindi,
fazla beklettim sayılmaz. Hayat normale döndü. Ötekiler içinde Türkçe
bilen iki kişi birden katılmayınca ben başka dilde yazmak
zorunda kaldım.
Biri geldi
ve bizler Türkçe devam edebiliriz. Axel
Heiberg'i tam 6 saattir anlatıyordum, bitiremeyince zorunlu olarak BURAYA türkçe devam etmek zorunda kaldım.
Daha doğrusu kalacağım. SİTE'mizdeki Heiberg2 resmini
incelerseniz açıklamayı sürdürebilirim (iki armadan biri ÖZGÜN Zülkarenyn'in).
[] http://www.hanifislam.com/zigzag/bol03/bol03d.htm
Önce
terminoloji: Neden adı MEDUS (Erkek
Medüza)? SanSkritçe “Koruyucu kalkan”
demek. Bunu Sanskritçe konuşan ilk klanlar (Eolyalılar) aynen ismi
koruyarak getirmişler. Fakat sonraki yunanlılar (Akhailar) bundan MEDUZA'nın kalkanı
mitolojisini çıkarmışlar.
Akhaia(Aka)lar şöyle diyor: İYİ
OLAN'ın iyiliğini, kötü olanın KÖTÜ RUHUNU yüze yansıtır.
Ayna görevi yapar. Kötü olan “CUCULCAN”ın
hışmına uğrar.
İyi
olan ise Quetzalcoatl tarafından
iyilik bulur. Kötü olan tüylü-yılan yumağını (sonradan
meduza'nın saçları) ile ölümü bulur. Ama zamanın efendisi
dilemezse (kirios xronos) Kirya Harun?
Kalkanın
açılımı şöyle: (Bunu sizler için yazıyorum, şu
andan itibaren onlar okuyacak, size AKTİF
olarak döndüm) Heiberg'lerin amblemi olan kalkandan söz ederken öncelikle,
yukarıdaki BOYNUZ çiftinin “İslamiyet” başta, daha bir
çok dinlerin ve (Musa, İskender gibi) kişilerin boynuzu olduğunu
hatırlatırım.
Diğer
dinlerden mesela Budizm bunu İKİ
BOYUTLU (yin-yang/Hunnes-Künnes/Cosmos-chaos vb.) olarak bir çember içinde
(Güney Kore bayrağındakinin
aynı) biri AK, diğeri KARA olan ve ters duran bir çift CENİN gibi grafike etmiş.
Bu iki
boyutluyu eğer ÜÇ boyutlu
olarak açarsanız; göreceksiniz ki, bunlar aslında birbirinin “NOKTA”larıdır. Yani iki
boyutluda; başı kalın, kuyruğu İNCE olan, birbirine dolanmış gibi duran ve bir
daireye düzgün/izotropik olarak sığan Yin-Yang sembolünün, siyah içinde beyaz olan ve beyaz içinde siyah
olarak gösterilen noktalarına, kuyruğun en ince uçları yerleştirilince
fractaller kapanıyor (B evreni).
Fakat
bizler A evreninde olduğumuza göre; YUKARIDAKİ
şekle göre Rakim'in KEHF'ini açtığımızda,
bir çift AYRIK boynuz (Karneyn) çıkmaktadır. İşte
bu sembol, Zülkarneyn'e adını veren semboldür.
Aynı
mağarada (yine Zülkarneyn'in mini karanoktacığı ETKİSİNDE) olan ASHABI KEHF de, 309 yıl sonraya
nakledilip, arkasından vefat edince (ayeti
bulunuz) onların kapı ağzına (köpeğin durduğu
kulubeye), yani Kehf girişine, kulübe yerine bir BİNA yaptılar (mescid de deniyor).
<> Kehf/18: Bir de onları uyanık sanırdın,
halbu ki, uykudadırlar ve Biz onları sağa sola çevirirdik;
köpekleri de giriş kısmında iki kolunu uzatmıştı.
Onları görseydin mutlaka onlardan kaçar ve elbette için dehşet ile
dolardı.
[] Kehf/19: Yine böylece onları uyandırdık
ki, birbirlerine sorsunlar. İçlerinden biri: «Ne kadar durdunuz!» dedi.
«Bir gün yahut daha az.» dediler. Bir kısmı da: «Ne kadar durduğunuzu
Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi siz şu gümüş paranızla
birinizi şehre gönderin de, baksın kimin yemeği daha temizse
ondan size yiyecek alıp getirsin; hem de çok kurnaz davransın ve sakın
sizi kimseye sezdirmesin.
[] Kehf/20: Çünkü sizi ellerine geçirirlerse
muhakkak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman asla kurtuluşa
eremezsiniz.
[] Kehf/21: Böylece kendilerini haberdar ettik
ki, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve kıyamet gününün şüphesiz
bulunduğunu bilsinler. O sırada kavimleri kendi aralarında
bunların olayını tartışıyorlardı. Bunun
üzerine dediler ki: Üstlerine bir bina yapın; Rableri onları daha iyi
bilir! Düşmanlarına karşı galip gelenler: Biz muhakkak
bunların üzerine bir mescit yaparız. dediler.
O
mescid'de BİR TEK işaret
vardı. O da kubbemsi (kerpiç) tepesinde olan ve tıpatıp bizim ARMA'daki şekliyle yer alan TEK sembol (bu halen tüm ünlü
camilerimizde de vardır. Bu çatalı HİLAL sananlar da vardır). Şekil “BİRBİRİNİ ÜFLEYEN”
değil; birbirinden AYRIK duran
(yani dipten birleşen) ve kandırıcı olarak HİLALE benzeyen ama HİLAL olmayan GERÇEK BİR İSLAM (Hanif) sembolüdür.
Hemen altında
duran MİĞFER değildir (grafikerin hatası):
TARIK'ın (Zülkarneyn'in bindiği
Tarık'ın) kubbesi, lumbozları (pencereleri, ki miğfere
benzetilmiş) altında ÜÇLÜ
iniş takımı görünümündeki TRANSİSTORLAR
(Nur/35). Tabii ki grafiker kolları da yanlış yapmış.
Camel sigarasındaki resim sözde TÜRKİYE.
Hem de İSTANBUL >>> İstanbul'da
Mısır piramitleri :))).
Önce bir
Allah (Arapça) yazınız, sonra bunun tersini (aynadaki görüntüsünü) “C”
olarak alınız ve ikisini birleştiriniz. Sonra bu ikisini “P” olarak TERS yapın. Ortaya çıkan şekil (İki hörgüçlü
deve gibi) ALLAH yazısıdır.
Bu ikisi >>> MUHİT
>>> ihata eden isminin piktogramıdır. Ayette, “Zülkarneyn'i İLMİMİZLE kuşatmıştık”
tecellisinin resmidir.
Yumurtalara
geçelim. Aslında adları “İYİ
Medusa” ve “KÖTÜ Medusa”. Onlar yumurta değil >>> KALKAN, bir çift kalkan. ŞER'ri temsil eden kalkan’da üstte
KUM saati var: İKİ ZAMANLI olmayı ve İKİ İHTİMALLİ (A ve B) olmayı
simgeliyor.
Kurukafa
ve kemikle KORSAN bayrağı
değil elbette. Kurukafa “SAVAŞI,
savaşkanlığı ve savaşın bedelini” anlatıyor.
Kemiklerin
de relatif anlamı var: Örneğin Afganistan'da “+” işareti yasaktır, TOPLAMA
yapamazsınız bu işaretle. Çünkü o Salib >>> İstavroz,
Haç'tır :). Ama “x” işareti serbesttir :)))))))))).
Allah'ını seven başını şöyle bir eğip çarpıya
baksın, o “+” işareti değil midir? Ah
yobazlık, ah Süfyanilik, ah şeriatçılık!
Veya
tersi, yani burada bizden istenen EN
EVRENSEL KURALLARDAN BİRİ: 45
açı derecesiyle POLARİZLENMEK!
(Başımızı 45 derece eğince DÜZ görünüyor ya “CP”
ilkesi) Demek ki EVREN POLARİZLENMESEYDİ ölüm kaçınılmaz
olacaktı (Tüm insanlık için, Zülkarneyn'e yalvaran insanlar için).
“CP” tamam, eksik olan ne? “T”. İyi işte, o da kemiklerin
üzerinde “Evrensel Zülkarneyn sembolü
olan KUMSAATİ” ve RESİM
olarak yer alıyor.
Tek (teğet) evrenin
efendisi ZülKARN dede nasıl ki zaman içinde
düzeltme yapıyorsa, çift (kiriş) zamanın efendisi ZülkarnEYN de aynı yeteneğe sahip.
Ama kısıtlı yetenekler: Mesela; illa ki Yecüc-Mecüc seddi (kirişi) açılaCAK! Hızır'ınki ise böyle değil: Belkıs'ın
tahtını getirdiyse TAHT
tekrar yerine ÖDENECEK demek değil!
Farkı
anladık mı? Hızır bir çembere KARN olarak sonsuz noktada
DEĞEBİLİR. (Teğet
>>> değen, tek noktada değen), ama aynı Uzay-zaman
çemberine zülKARN+EYN >>> adı üzerinde
>>> sonsuz değil, sadece İKİ
noktada (kiriş) değebilir.
Soldaki
kalkanda “CP + T” var. Buna kani
oldunuz mu? (“T” >>> Kum
saati >>> Ters de, düz de AYNI
görüntüyü verir. Ayrıntı için “CPT”
ilkelerini hatırlayınız). Soldaki kalkanın ambleminin
piktogram (hiyeratik) kriptolojisininm çevrimi şu: “ŞER!” (Hani OSMOS
yoluyla Chaos'da etkili olmayan; fakat buraya/Cosmos'a geçince ETKİLİ olan ŞER!)
Elbetteki SAĞDAKİ ise öteki BAĞI, yani SELAM (BARIŞ)
diyenleri simgeliyor. Sağdaki kalkanda neler var? Bir güvercin, bir de ZEYTİN dalı veya zeytin
bitmeyen yerlerde DEFNE dalı.
Zeytin sadece AKDENİZ kuşağında
yetişir, diğer yerler -California haricinde- Zeytin'i bilmez.
Örneğin:
İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu + Karadeniz ZEYTİN'i bilmez, ancak bakkaldan alabilir, kendisi ekemez. Ege
+ Marmara + Akdeniz kuşağı dışında tüm Türk
dünyası -Orta Asya dâhil- tereyağı, içyağı kullanır.
Güneydoğulular beni doğrular mısınız? Mesela Palandöken eteklerinde ZEYTİN var mıdır? Allahuekber dağı eteklerinde
<> defne için bu geçerli mi? yani heryerde
biliniyor mu? Var mı?
Defneyi
ise tüm dünya bilir. Meyvesi olmayan bir tür ZEYTİN+gil gibidir. Balık gibi yemeklere de iyi bir tad
ekler (ama yaprakları yenmez, serttir). Ayrıca baharatı da
olmaz! Buraya kadar söylediklerime itiraz var mı?
Gelelim
dinlerin söylencelerine: Nuh tufanı kopar. 40 gün tufan + 6 ay gemi
konacak bir YER aramakta. Sanki
sular hızla çekiliyor gibi (Tevrat ve İncil'den anlatıyorum). Nuh, gemide gıda stokunun bittiği
an AŞURE yapar! Bu son
yemekleridir; başka da yoktur. Kalan tüm hububat ve bakliyatları karıştırıp
on besinden aşure yapar ve bu son yemektir.
Ya sonra?
Hızla acıkan yaratık >>> Obur kargadır! Nuh onun
bu biyosferik zaafını bildiğinden, aç kalan kargalardan en
zindesini “Biyosferik DİL
>>> Esir Hologramı”
ile >>> bir KARA aramak
için gönderir. Tufanın asit suları cesetleri parçalamıştır.
Leş
kargası orada kendine bir ziyafet çeker ve BULDUĞU karayı unutur. Tevrat'a göre >>> Nuh “nankör kuzgun”a beddua eder, onun
yerine güvercin gönderir (Zülkarneyn hatıratında ise “Seagull” kuşu? >>> MARTI!). Ecevit'in güvercini Kabalah kitabının GÜVERCİNİ değil!
Martı'nın
İngilizce diğer adını bilen var mı? (Önemli bir sır
için anlatacağım) Hani İspanyolca
<> yunus
Onun
ikinci bir ismi DAHA var mı?
Yunus'un ikinci ismi?
<> porpoise
Üçüncü
ismi? Sanskritçeden sadeleştirerek >>> Arm >>> Kara, toprak parçası, land. “Gideon” >>> ???. Armu-Gideon >>> Leşkargası, ceset soyucu,
mezar soyguncusu. Yani İngilizceye “operasyon/ameliyat yapan cerrah” anlamında
giriyor. Daphne Pigeon >>>
? Ceset soymayan bir kuş! Daphne
ne? Veya Daphnée?
<> Defne güvercini?
Doğru,
yani Armageddon'un kuşu ve karşılığında bir de DEFNE “Martısı” var. (İngilizce tüm dillere açık olduğundan,
Sanskritçe dâhil her kelime çifter-beşer var).
Bu konuya
girmemin nedeni (bu konuda) “TEVRAT'IN
-VARSA- YANLIŞI/YALANI” inceden inceye analiz ederek
bulmaktı. Ama YOK! Sadece MARTI ile güvercin yer değiştirmiş
görünüyor. Bu biliyorsunuz, BARIŞ
sembolüdür.
Olaya
Masonik, Heretic diye bakmayınız, Tevrat onların tekelinde değil.
Bizim güvercin ve martılarımızı da kabala sembolü yapacak
değiller! Mesela 6 köşeli
Davut Yıldızı (Süleyman
mührü) KUTSALDIR!
İsrail
bayrağında da olsa KUTSALDIR!
Bizim takıntımız şimdiki
ve gelecekteki karşı BAĞIN Siyonistlerine karşı.
Yoksa Siyonist olmasın, Yahudi dostum olsun! İnsan insandır!
Ama Siyonist
ASLA! İnsandan aşağıdır.
Hayvanlar gibi masum olmadığından, onlardan ve bitkilerden de aşağılıktır.
LANETLİDİR! Lanetleyen
(Kur'an'ında) ALLAH'tır.
Lanet tüm Siyonistlerin üzerine olsun!
Rabbim bu
kadar önemsediği, kırk yıl gökten inen yiyecek ve içeceklerle
beslediği BENİ İSRAİL'i
neden lanetlesin! Ya da Siyonizm
organizasyonunu neden lanetlensin? EĞER
Siyonizm, SADECE BU ÇAĞIN bir
Yahudi organizasyonu olsaydı, Rabbim onları Kur'an'da LANETLEMEZDİ!
Lanetlenmelerinin
gerekçesi ŞUDUR >>> “ZAMAN İÇİNDE TAŞIMALI SİYONİZM”
ile dünyanın (en başta İsa'nın) canına okudular. Bunun
için LANETLENDİLER!
İsrail'de
çakılan her iki çividen birisi Türk parası! Her iki binadan biri, her
iki çiftlikten biri, her iki kentten biri! Türkiye'de taaaaaaa 1970'lerden beri
HİÇ Mİ AMA HİÇ Mİ
neden enflasyon düşmedi!???
Var mı
bizden başka kronik enflasyonist BİR
KERİZ MİLLET DAHA? (Pardon pardon DEVLET diyecektim, milletin suçu ne?) Bizde HAYAT 30 yıldır PAHALANIYOR.
Yani satın alma gücümüz giderek azalıyor. Pekiyi bizim ALAMADIKLARIMIZ kime gidiyor İDİ?
30 yıldan
beri İsrail'e KİBUTZ inşa
ediyoruz, pardon hediye ediyoruz. İsrail savunmasına harcanan ve
intikam operasyonlarına finans edilen para SADECE TÜRKİYE'nin parasıdır. Diğerlerini (Diasforas) onları saymıyorum.
Saymıyorum, çünkü Siyonizm
diyor ki: “ORASI OSMANLI TOPRAĞI İDİ”, “YAVUZ SULTAN SELİM'DEN BERİ BİZDEN
ALDIKLARINI KIYAMETE KADAR
ÖDEYECEKLER”...
Protokol
böyle! Uyanıp balığa gitmek gerekiyor :(...
<> Yavuz onlardan ne aldı?
Hiç! Ha
Avrupa (mesela Macaristan), ha orası! Yavuz FETRET devrinin babadan-oğula mirasçısıydı.
Atalarının kaldığı yerden devam etti! Tek farkla ki;
ataları “AVRUPA”ya açılarak
bu işi yaparken, Yavuz'un görevi; MÜSLÜMANI
müslüman etmek idi :))). (Ebayezidizm’i
kastediyorum).
Fetret ve Fetih şudur: Gidersin
gayrımüslimi fethedersin, onlardan pek azı (mesela Boşnak,
Arnavutlar, Makedonlar vb.) MÜSLÜMAN
olur. Diğerleri olmaz, ama bunu kendine kâr sayarsın.
<> Barbaros Hayrettin, Hızır
ve Seyit Ali Reisin tüm ısrarlarına rağmen Süveyş kanalını
inşa edemediler
Evet
edebilirlerdi. O dönemde Sina kanalı
tamamen bataklık idi. (Panama'dan da bataklık idi) Daha kolay
kazabilirlerdi. Tam tersine küçük gölleri kuruttular (Sivrisinek rahatsız
etmesin diye mi acaba?)...
Evet,
yeniden ARMA'mıza dönüyoruz:
Güvercin değil aslında martı. NEDEN martı diyorum ben ısrarla! Martının
yiyeceği belli >>> BALIK
vb. Etçil! Ama ağzında BİTKİ
taşıyor! NEDEN? Balık
olsaydı “GETİRİR MİYDİ?”
Gemiye geri getirir miydi?
Defne
dedim, NEDEN ZEYTİN DALI değil
de DEFNE dedim ısrarla? Cevabı
basit >>> Güvercinin altına bakınız. Neyin üzerinde
duruyor? DAĞIN zirvesinin. Hani
Tufan öncesi ancak kartalların konduğu zirvenin üstünde duruyor.
Orada ZEYTİN yetişmesi
mümkün değil!
Hem de NUH döneminin Tanrı dağları
( CUDİ). Grafikasyon çok acemi,
ama YÜKLENEN ANLAM ÇOK büyük, bundan
kuşku duyulmasın. Daha önce de Arş'ın dört direğini taşıyan
dört hayvanın Heretic bir Kabala sembolünü inceleyip, oradan da KERRUBİ denen bir ilahi makinayı
anlatmıştık, anımsadınız değil mi?
<> Muharref Tevrat'tan örneklendirerek
(Tevrat'a
sarılmamanız için, çooook ara vererek bu işleri yapıyorum.
Daha Kur'an'ın ruhuna girmeden, Tevrat'ta dinden çıkabiliriz değil
mi? Çok dikkatli olmalıyım, ÖNCE
KUR'AN!) Gelelim DEFNE'ye: Defne
Kur'an'da NUR/35'de. İncil ve Tevrat'ta
bir çok yerde. Hinduizm'in VİMANA
öğretilerinde. Lamaizmin Vadorg
öğretilerinde ve FOHAT kitabında
(Mısır'daki PTAH kitabı).
Vaidorg ve
Vimana öğretileri birbirinden alıntıdır. İKİSİ DE AYNI ŞEYİ
yazıyor DHURAKHAPALAM. (“DH” sanskritçede çok sert okunan “T” >>> Arapça “TI” harfidir). Ve Rus Çarı 2.
Nikola ile Çinli Kumitang'ların
aynı anda aradığı “DURAKAPALAM”
efsane miydi? Bir efsane için 750 milyon Ruble verir misiniz? 1400 işçiye
de ayrıca maaş verir misiniz?
Mesela Nuh'un gemisine, Ahit sandığına niçin böyle bir EKİPMAN ve finans sağlanmadı?
***
<XXXXX> XXXXX, senden nefret ediyorum ...
XXXXX'in script'inde bir tuhaflık mı var?
Script sorunu mu? İnsan neden nefret ettiğine karar vermeli:
1. KENDİNDEN Mİ NEFRET EDİYORSUN?
2. KENDİNİ GÖSTEREN AYNADAN MI?
(Aynanın suçu ne? Alt tarafı cam parçası. Örneğin yaşlandığını
kabul etmeyen, aynaların materyalini suçlar;);
Kendinden
mi nefret ediyorsun? O halde nefsinden
Allah'a (tevbe ile) sığın. Böyle dersem KLASİK bir anlatım oldu.
NEFRET nedir? >>> KENDİNLE
BARIŞIK OLMAMAK! Barışçı olmamak!
Kendinle
barışamazsan >>> Kendinden nefret edersen, nasıl nasıl
nasıl bana selam (barış) selam (barış) diyebilirsin
ki? Önce sen KENDİNLE barış,
suçladığın kendin ol! AYNA
falan bahane olmasın! Ayna'nın hesap defteri bile yok! Davacı
dahi olamazsın!
HEPİMİZE yazıyorum: KENDİNİZLE BARIŞIK MISINIZ? Bunun kolayı var: EGOİST (nefsani) olmayınız.
Mesela şu anda, iki parmağı ve gözlerinden başka hiçbir
yerini kıpırdatamayan bir tekerlekli sandalye mahkumu, Güney kutbunda
İDİ. Yakında
Brezilya'ya geçecek. Onu bekliyorum ben de gitmek için!
SİZ BU FELÇLİ İNSANDAN DAHA MI
KÖTÜ DURUMDASINIZ?
Egoist
olmayınız derken BUNU KASTEDİYORUM!
Yoksa rakısının yanına gelen suyun buzunun neden iki tane
olup da üç tane olmadığını eşine soran HYPER EGO'lardan söz etmiyorum.
Haydi, 10SCE gibi siz de kendinizle barışın
-ki kırıldıklarınızla barışasınız-.
Kendinizi BEĞENMEYİN,
sevmeyin, ama mutlaka SAYIN kendinizi. Mütteki
olursunuz. Kendinize aşık olmak nasıl ki Narcistlik ise,
Narsizm ise, kendinizden nefret etmek de
“İNTİHARA ilk adımdır”.
Bir bildiğim
var, bunun için yazdım! Nefsimden yazmadım. Biliyordum.
Bir dakika
lavabo… Salat da ikame oldu! Daha rahatım. Bu gece de chat var
biliyorsunuz, dayanabilecek misiniz? Allah kimseye kaldıramayacağı
yükü vermesin -amin herkes adına-.
Ben devam
etmek zorundayım, çünkü bu YORUMU
benden isteyen “uzun yıllar ötesi”. Defne KUR'AN'da geçiyor. “Vez
Zeytuni” >>> Tin suresindeki Zeytin. Ama Nur 35 DEFNE'dir. Bu iki sureyi yazabilir
miyiz?
<> 24-Nur/35: Allah, göklerin ve yerin nurudur.
O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir
billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir
ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan
yağdan tutuşturulur. yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese
bile ışık verir. nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi
nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara misaller verir. O herşeyi bilir.
“doğuya da batıya da nisbet
edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur”
>>> “doğuya da batıya
da” >>> Kaliforniya ve
bizim Akdeniz ikliminde YETİŞMEYEN demek.
Bir
Atlas’ta iklim haritasına bakarsanız, dünyada sadece KALİFORNİYA ve AKDENİZ ÇEVRESİNDE Akdeniz
iklimi olduğunu ve başka bir yerde ASLA olmadığını göreceksiniz. Beni teyid
ettikten sonra devam edeceğim Allah inşa. Teyid eden var mı?
Portakal, üzüm, zeytin her ikisinde de var. Başka hiç bir yerde YOK!
<> teyit edilmiştir <> dogru, hatta hurma bile var
california'da
İşte
49 anlamdan biri olarak Nur suresinden Cal. ve Mediteranean olmayan KUZEY VE GÜNEY defnesinden söz ediyor.
Nederlands bir metinde “Dhurakhapalam'ı yazmıştım ve bunun
yakıtının DEFNE KÜLÜ
olduğunu” yazmıştım. Hatırladınız mı o
metni?
Şimdi;
Nur/35'de ZEYTİN'den değil;
onun yağından/mübarek bir ağaç (çalı vb.) oluşundan
söz ediyor. Yine tin (incir) suresinde ZEYTUN'a
değil; onun çağrıştığı bir şeye yemin
ediliyor. Bazı meallerde bu İncir
ÇEKİRDEĞİ ve Zeytin YAĞI diye yer alır. Farkettiniz mi?
“Andolsun İncir çekirdeğine ve
Zeytinden süzülene” diye mealler var. Neyse bu başka bir günün konusu
olsun....
Biz o
zaman “HEİBERG ŞİLT”ine
dönelim. Shcild/Skild/Shield >>> GERMEN
DİLLERİNDE KALKAN demektir. Türkçeye de ŞİLT olarak girmiştir -bilirsiniz: Filancaya şilt
verildi. gibi- OK?
<> Celt, Celtic. Buradan gelme
olabilir mi?
Hayır,
o PİCT kelimesinden gelme. Asıl
kelime Pict + çeltik; İskoçların ataları (Scott).
<> Shield >>> Kalkan.
Shelter kelimesi de aynı kökten değil mi?
Evet sığınak
ile aynı kökten. Hatta gölgeye sığınmak derken shadow da aynı kökten. Bunlar ANGLOCA (Dan/Jut) İngilizcesidir.
“Wind+OFF” >>> Rüzgar
girmez (Pencere). “Shad+OFF”
>>> Gölgede kalmak (Shadow) vs vs. Böylece hayır ve şer
olmak üzere İKİ ŞİLT
(arma, kalkan) tanımladık.
Şimdi
yeniden devam edelim: Altta; bir ters çiçek gibi bir şey var. O kaç yaprak
ve DAMLALAR kaç yaprak? Ve defne dalı
kaç yaprak? Beş! (Kendi aile
kalkanımızı bilmez miyim? Kaç kere görüp dokundum).
Biri çiçeğin
sırtında BEŞ DAMLA
var; ters çiçek de 5 eleman (yaprak). İki şilt birbirlerine teğet
dokunuyorlar: Biri (Sol/Hunnes) ötekisi Künnes; yani KARA ve AK sembolleri
veya ŞER ile HAYIR sembolleri...
Onları
bir DAĞ gibi düşünün,
damlalar nereden akıyor? İki dağ arasındaki vadiden, “Yecüc-Mecüc” buradan serbest kalacaklar.
Ve kanatlara benzeyen en yukarıdaki şeyi neye benzetebiliriz?
Evinizdeki oyma sanatı klasik koltuk başlarına değil mi?
Orada
oturan biri var: Adı yazılı: HEİBERG! “B”
harfinin üzerinde de illa ki NOKTA
var; Axel Heiberg'in dizaynıdır
(Kendisi tarif eder, grafiker çizer). Klasik havası verilmiş.
Axel Heiberg, doğrudan HEM ZÜLKARNEYN'in
soyundan gelmiştir; hem de onun GELECEKTE
gelmeden önceki büyük büyük atasıdır, hem de gelecekteki “Axel Heiberg” yine Zülkarneyn'in atasıdır.
“Bağdatlı Halid” dışında
hiçbir MÜSLÜMAN ile bağlantısı
olmamıştır. “Jana”
nasıl ki, Amazon'a gittiyse; o da Bağdat'a GELMEK zorunda idi. Ve hatta ondan önce CANTOR orada bulunmak zorunda idi. “David Hilbert” ve “Norbert
Wiener” ile ekip böylece tamamlandı.
“Gurdjieff” ve “Kozyrev” de DOĞU'ya
gittiler. “Eivind (Edwin) Heiberg”
ile “Hansel Heiberg” de bu ekibin “CO-Travellers”i. Bu kalkandan bir kitap
çıkarılabilir.
Abartmam
hiç yok, gerçekten burada bir de saklı ÇİN yazısı gibi “YAZI” var. O ince buklelere yerleştirilmiş bir resim yazı...
Kemik dört
boyutlu evreni anlatıyor ve FANİ
olduğumuzu. O Vadi (Y-M'nin çıkacağı) ise BİZİM OSMOS tünelimiz dediğimiz
şeyi anlatıyor (“Y-M”=Yecüc
Mecüc)...
Şimdi
GELECEĞE yayınımız
bitti; kendimize dönebiliriz. Bunlar SİZ
için değil -özür dilerim- gelecek için yazıldı; gereksiz
bulabilirsiniz ama öyle istendi.
<> biz de ogrenmis olduk, ne guzel
Toplam on
saattir chat'teyim, gece kaç gibi buluşalım?
<> sen hazir oldugunda <> siz
bilirsiniz <> siz verin
hocam
Ben yerde sürünmek
ve yorulmamak hatta hazır olmaksızın hep hazır olmak
zorunda olan bir sürüngenim, debelenmekteyim ve şikâyet edemem: YASAK!
<> sizi debelendirende galiba bizim aç
gözlülüğümüz oluyor hocam
Bu kez aç
gözlü olan ZİGZAG(114). Bir
haftadır canıma okuyorlar, hiç boşluk vermeden chat üzerine
chat.
<> O chat kayıtlarına
bizler ulaşabiliyor muyuz?
Hayır
ASLA! Ben bile kendi yazdığım
logları veya ses CD'lerimi alamıyorum, yani çalışmalarımın
arşivi yok. Sesli chat'lerde çenem çok yoruluyor; 6 saat konferans
veriyorum.
6 saat değil,
60 dakika konuşun da göreyim halinizi!
<> Klavye daha da çok yormuyor mu?
Evet,
parmaklarım ve sırtım göçüyor, ama şikayet etmek bana YASAK!
Tüm
yasakları yasaklasak! Bu da Yahudi
filozof Spinoza'nın tartışmasına benzedi! O soruyor
“Tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi?”
diye. Külli Şey'in’den SONSUZ yaratmış ve O HALEN hiç yaratmamış gibi
bu spekülasyonların dışında “ELİF kez elif +
Bir sineğin kanadı ile bir ALEM'i
(Allah'ın yarattığı herşeyi) yaratmak Allah için aynıdır, “OL”
deyince oluverir.
Hatta
hatta “KALDIRAMAYACAĞIM TAŞ
SEN DE OL” deseydi -haşa-, o da ANINDA
olurdu ve AĞIR olmamış
olurdu!
İnce
konular ama benim mantalitemi anlayan sizler için BASİT!...
Ve Nokta.
Pardon
geronimo deyip nokta koyduk.
Bye bile
dedim.
Hatta
Rabbi Zıdni ilmi bile demiş bulundum; hatta “Hoşça-dostçakalın”
bile dedim.
<> Sizi seviyoruz. Teşekkürler
Dabbetimiz.
Asıl
ben seviyorum! Ben teşekkür ederim ve giderim…
Hans von Aiberg, 07/09/2003