091 - 10 Mayıs 2002 Cuma

Selam ve Selam sevgideğerler,


“Tasavvuf” Yukarı

Tasavvuf tarihçesine devam ediyoruz. Mağrib'i anlattık, Maşrık'ı da anlattık. Bu arada İslam fetihleri İran üzerinden Güney Orta Asya ve Afanistan'a yayılıyordu. Türkler Arapların yerini alınca (Babür, Gaznevi ve diğer Hint Türk imparatorlukları), zamanında çok kalabalık Hint ülkesinde İslamiyet Türkler sayesinde hızla yayılıyordu. Pakistan'dan Bengaldeş'e, Orta Afrika'dan Endonezya'ya kadar.

Fakat elbette belli AĞIR kültürler vardı. Çin-Aztek-İnka gibi bir de HİND kültürü... Hint kültürü tufan öncesine dayanırdı. Vedd, Yağus, Yeuke, Nisra ve Şuvaga. Şiva/Şuvaga dışında saydıklarımın tamamı ESKİ PEYGAMBERLERDİR (Nuh Suresi’nden araştırınız). Vedd ise en etkili elçiydi. Bunlar sonra tanrılaştırılıp put haline sokuldular ve tufan ile birlikte orijinlerini yitirdiler. Şiva tanrıça dışında tamamı bir tek dine tabiydiler. Nüanslara göre ibadet biçimleri değişiyordu.

Nuh 23. "Ve dediler ki: Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd'i, ne Suva'yı, ne Yağus'u, ne Ye'uk'u ve ne de Nesr'i".

Arş'ın dört direğini tutan dört Kerrubi'ye izafeten bunlar sayılıyor ayrıca. Biri “aslan” (Yağus) biri “kartal” (Akrep Burcu, Nesr), biri “insan” (Kova), diğeri de “boğa”. Bu dört toteme (Sfenkse) göre. Weddizm (Sonraki adlarıyla iki dal halinde Vedda dini anlamında Hinduizm), diğerleri de Buddha (Wedd o kişidir) ve Brahui (Brahmalık) şeklinde ayrılmışlardı. İbrahim'in menşei de budur, hatta adı da... Sankritçede Brahoa, rahipleri Brahman'lar (an eki zaten çoğul, Müslüman gibi. Ne var ki bunlar Hint-İran dil ailesine göre çoğuldurlar ve Arapça çoğul kaidesi değiller).

Gelelim inançlarına: Zen dahil, Lamaizm dahil tüm Wedd mezheblerinde (Kur'an’daki adıyla Wedd Budha'dır ama bu tufan öncesi olan gerçek Buddha) Budizm ve Hinduizm felsefelerine bir bakarsanız, MÜTHİŞ bir TASAVVUF'u göreceksiniz ve bizimkiler ile aynıdır. Buna şaşmamak gerekir. Çünkü tüm dinler İSLAM fıtratı üzerine indirilmiş, sonunda da kısmen ya da tamamen bozulmuştur. Biz bile KUR'AN zikri dışında herşeyi bozmuşuz. Kur'an'ın bile sırasını, 38 ses düzenini bozmuşuz. Hani Kur'an olmasıydı adı, haşa/haza "Kuşa çevirdiler" derdim.


“Büyü” Yukarı

Bir arkadaşımız, "Yahudi kadın büyüsü” ile ilgili hadisi soruyor. Buhari ve Müslim'de ikisinde birden yer alıyor (Kendini bilmeden 6 ay öteki de bir yıl yataktan çıkmadı, mecnun oldu). Muhaddislerin çok sevdiği bir Hadistir.

"Peygamber, Medine'de bir yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı." (Buhari 59/11; 76/47; Hanbel 6/57; 4/367).

Kalem 2: Sen, Rabb’inin nimetiyle bir mecnun değilsin.

Hiç Resulullah'ı büyü tutar mı? Mecnun olur mu? Allah böyle diyor, Kureyşliler de tersini: cinlendi diyorlar İDİ. Şimdi de yeni Kureyşiler çıktı. Hadisçiler ve onlara inananlar: "Resulullah'ı büyü tuttu, mecnun oldu" derken, bizim MEKKE MÜŞRİKLERİNDEN ne farkımız kaldı. Hadisler bizi cehenneme götürür. Bu hadisin %100 doğru olduğuna inanan hacı-hoca-softa-imam takımı, rakam olarak bir milyar Müslüman! Çok büyük rakam bu! Bunların tamamı Cuma gününü tatil yaparlar, Kur'an'da rekat sayısı yoktur derler... Her fırsatta Allah'ın EMRİNE karşı bir din uydurup, adına da Şeriat dediler.

Kur'an'ı 14 asırdır açıklıyorlar. Kitaplarını hepimiz okuduk. Allahaşkına bir o kütüphanedeki kitapların tamamını okuyun, bir de BENDEN bir saatlik sohbet okuyun... Yüze katlar! Çünkü ben KUR'AN'I yorumluyor ve açıklıyorum. Kur'an'ı açıklarken, o tonlarca kitap yazanlar kendi akıllarına göre yazdılar. "Filancaya göre, falancaya göre...”, diye. Ama BEN(im şahsımda tüm Hanifler) ALLAH'ın AKLINDAN GEÇENİ AÇIKLIYORUM.

Bu pekala da mümkün: Çünkü KELİME onun, Kur'an onun KONUŞMASI. Ben SAHİBİNİN aklından ne geçtiğini anlayabiliyorum. Onlar da kendi "REY"lerine göre...

Bir nar ağacı ya da kiraz ağacı çatalından, RUHSAL enerjiniz yardımıyla yeraltı suyu bulursunuz. Gerçekten radyastezik olarak çatal (sapan gibi) dal o yerde pusula gibi bir eğilim gösteriyor. Geller radyasteziyle gerçekten metal bükebiliyor. Bir sarkaç yardımıyla bir kişiye haberi olmadan arkadan ROBOT etkisi yaparsınız. Sizi görmez ve siz ne yaparsanız (elinizi kaldırmak, indirmek, alkışlamak vb.) aynısını yapar zavallı kurban. Yine falokları diye çevirdiğimiz o kategori içinde bir de ULUDU büyüsü var ki şamanlar bunu cinci dinlerde çok kullanırlar. Bir oyuncak bebeğin yüzünü kurbanınız biçiminde dizayn eder ve sonra ona topluiğne batırırsınız. Kurban nerede olursa olsun acıyla kıvranmaya başlar. İnanılmaz gibi ama doğru. Uludu'nun bir başkası da Wodoo ayinlerinde var.

Ben bizim bağdakiler hariç, tüm diğer majisyenlere sinir oluyorum. Doğa ile oynuyorlar. Jana majisyen ama doğa ile hiç oynamaz. Geller'e bir şey yapmadı, söylediğim gibi AYNA tuttu ve kötü telepatileri KENDİNE döndü. Ben Geller'den çok çektim. Bir ben bir de ALLAH bilir! Bana bir şey olmadı. Bakara 102 gereği, Allah dilemedikçe (siz de dilememesi için has-hanif kul olmalısınız) BÜYÜ tutmaz insanı.


“Öğretmen - Öğrenci” Yukarı

Burada olağanüstü şeyler konuşuyoruz. Kimsenin hiç bir yerde bulamayacağı dolu dolu konular var. Vallahi kaçırmayın bu fırsatı. Nerede görülmüş anında her soruya yanıt? Bu çok kolay: Çünkü evrende hangi soru sorulursa sorulsun yanıtı Kur'an'da HAZIRDIR. Keramet bende değil KUR'AN'DA ve ondaki ayrıntılarda. Okutuyorum işte... Beni Kur'an kursu öğretmeni gibi düşünün ama bende değnek ve falaka yoktur. SEVGİ de SEVGİ.

Siz öğrenciliği bitirmediniz, unutmayın ben Kur'an kursu öğretmeniyim. Şimdi öğretmen benim. Yarın herbiriniz bir öğretmen. "Benden sonra Kıyamet diye bir şey yoktur" asla... Devran dönecektir... Ve en güzeli yazdıklarınız, astıklarınız MİGHTY'nin el kitabına alıntılanacaktır (e-book olduğu için el kitabı değil de ona “Dünya Kütüphanesi” demeliyiz).

Ya ÖĞRETENLERDEN ol, ya ÖĞRENENLERDEN, ya bu ikisini DİNLEYENLERDEN, ya da bu üçünü DESTEKLEYENLERDEN... Ve sakın BEŞİNCİ olarak gelmeyin demiştir Resulullah. Nerede demiştir? Bizanslı elçiler ve günceciler önünde. Bizanslıların bunu YAZMALARI çok iyi olmuş. İnandığım hadislerdendir (hadis demeyelim de VECİZ diyelim).


“Tevatür” Yukarı

Tevatürü şöyle örnekseyelim. Soru: Sen hiç Paris'e gittin mi? Aramızda Paris'e gitmeyenlere örnek: Paris'e hiç gitmediniz ama, Eiffel kulesinin orada olduğunu ADINIZ gibi biliyorsunuz ve eminsiniz. "Gözünüzle görmediğiniz halde EMİN olmak". Ama bunu şeytan öyle çok kullanır ki. Cin masallarında, perili ev dümenlerinde, birbirimize "Aman oraya gitme" deriz. Gitmediğimiz halde orada peri-cin var sanırız. İşte bu tevatürdür.

Mütevatir Hadisler de böyledir ve ŞEYTANİ'dir. Allah'ımız Mir'ac için Tevatür demiyor, RÜYET diyor (Hologram anlamında). Resulullah Mir'ac'a gitti ama NAMAZ pazarlığı gibi saçmalık olmadı. Allah İbrahim'in koyduğu namazı HİÇ BİR SURETTE değiştirip, azaltıp çoğaltmadı. Namaz ikişer rekattır. Günün iki tarafında ve tüm gece olmak üzere ÜÇ VAKİTTİR. O yüzden guest Karadavut ve Envari Aşıkın gibi kitaplara sakın inanmayın. Karadavut Şerhi, inanılmaz bir FAUST masalı. Resulullah İNSAN idi ve Allah sen ile Resulullah'ı BİR TUTAR. O zaman kulları arasında ayırım yapmayan Rabb’imiz, sizin, benim, ve buradaki herkesin RUHUNDAN yine bu aynı kâinatı yaratmalıdır. Sadece bir RESUL değil, Allah’ın tüm Resullerini EŞİT tutuyor. Sadece BİRİNİ öne geçirdiğin anda en kısa yoldan Kâfir olursun .

Düşünsenize, Allah'ımız Hz. İsa'ya, BİZE hiç vermediği, evrende sadece İsa'ya üflenen RUH-ÜL KUDÜS üflemiştir. O zaman Onun hakkı olmalı nurül evvel. Ya da İbrahim'den başka Allah'ın hiç bir ARKADAŞI yoktur. Neden İbrahim'in NURUNDAN yaratılmadık? Tüm elçiler hatta kullar EŞİT olduğuna göre, eşitliği Resulullah'ı abartmak için, tapmak için bozma fikri doğrudan kâfirliğe giriyor. ÜSTÜN olan BENİ İSRAİL ama LANETLİ olan YAHUDİ'dir. Burada bile bir adalet var.


“Evliya” Yukarı

Hafif Müslümanlar evliya menkıbelerine inanır. Ben de "Allah'tan başka VELİ olmadığı" ayetine. Şimdi bir iki ayet yüzünden o kalın kalın yaldızlı ciltlerdeki evliya masallarını silip atamazsınki zaten!

Boya küpü değildir HANİF olmak. Önce üzüm sonra HELVA olursun ama sabırla. Sabretmek ise zaman kaybı. Peki bu BOŞ geçen zamanda ne yapmalıyız? Yani sabrın verdiği zorunlu zaman süresinde? İşte... ARAŞTIRMALIYIZ.

"Allah'tan başkası EVLİYA edinenlerin durumu örümcek yuvası gibidir..." diyen Ankebut suresini araştırmalısınız. Mesela: İlah'ın çoğulu Alihe iken, niçin la İLAHE illallah diyoruz. Ya da Ankebut suresinde “veli”nin çoğulu olan EVLİYA'yı kullanmış ALLAH. Kime geldi dersin? Bu ayetin siyakı, sibakı ve inme nedeni var.

Bu ayet şu ayetle aynıdır: "Vay o namaz kılanlara ki kıldıkları namazdan gafillerdir". Bunlar Budist, Yahudi, Hristiyan olamaz... Onlar namaz ASLA kılmazlar, bilmezler de. Acaba bu ayetler KİME geldi? Sözünü ettiğimiz ayet, Resullulah'ın son dönemlerindeki ayetlerden. Yani ortada ne Uzza, ne Lat, ne Menat var. İnsanların tümü Müslüman olmuş ve başlamışlar birilerini EVLİYA yapmaya. İşte o ayet bunun için geldi.

Ankebut suresi KARMA'dır. Ankebut içinde sanırım 36-48 ayetler gerçek Ankebut idi (Emin değilim). Bakmam lazım Kur'an'a ve harf saymam gerekli iş uzar. Kalanı da 11. sureye eklenecek. 111. surenin içinde iki ayeti de 67.sure'ye eklenecek (iniş sırasına göre 111 ve 67, diziliş sırasına göre DEĞİL!).

Geri Dön     Yukarı