052 - 30 Ocak 2002 Çarşamba

Selam ve selam hanifcandaşlar,


"Allah’ın Ahlakı" Yukarı

İyi şudur: Allah'ın AHLAKIYLA ahlaklanmak. Allah yalah söylemez, vaadinden dönmez, sabırlıdır, hakkaniyetlidir. Selam'lıdır, Latiftir son derece merhametlidir. Bunların tümü İYİ'dir. İyi şudur: İçgüdülerine DÜZ gelenler iyi; ters gelenler günah ve çirkindir. Çalışmak iyidir, çalmak kötüdür. Savunmak iyidir, saldırmak kötüdür. Evlilik/sadakat iyidir, bunun tersi kötüdür. Çünkü, sen çalışıyorsun ama öteki geliyor ve ÇALIYOR. Senin emeğini çalıyor, senin maaşını çalıyor. Savunmak iyidir ama ötekisi saldırıyor. Savunan saldırmaz ki... Nikah ve zina farkı da böyle... Bunlar üç içgüdümüzdür (beslenme, savunma, üreme).

Azbuçuk "İyi" kavramını anlatmaya çalıştım. İyi nerededir? İyi=Cennet'tir "Orada İYİ HUYLU KİŞİLER vardır", örneğindeki Cennet... Yani iyilik ütopyadır, Dünya’mız için... Dünya’da iyi-kötü atbaşı vardır. Başabaş giderler. Hatta benim bile saatim saatimi tutmuyorsa, ben bir iyi bir kötüyüm demektir. Hesap defteri de ne kadar iyi ve kötü olduğumuzun bilançosudur.

"Allah'ın ADLARI ahlakıdır ve o ahlak ile ahlaklanmalıyız... Allah Ahlakını almalıyız. Alim gibi, Rahim gibi.


"UFO Motoru" Yukarı

UFO motorunun yakıtı magnetik şişe (madde-antimadde annihilationundan ortaya çıkan birçift foton, ışık hızıyla hareket ediyorlar ve araca tepkime veriyorlar). Magnetik şişe bir deyimdir... Burada mesela, bir proton ile antiproton oluşturuluyor. Bunlar birbirlerini bulup yok ediyorlar ve bir çift fotona dönüşüyorlar. Bu da foton basıncı adıyla YAKIT yerine bir itme yapıyor. İtmenin hızı ise tam ışık hızı. Üst uzaya çıkıyor ve blok evreni/kurşuni hiçliği yakalıyorsunuz. Orada tüm gelecek ve geçmiş zamanlar hazırdır. Hız fazınızı ayarlayarak istediniz zamana giriyorsunuz.

Madde ışık hızında gidemeyeceği içindir ki "enerjiye" dönüşür, yani "madde sonsuz kütleli olur" diye olmayana ergi metodu kullanmak, en baştan beri bir yanlıştır. Genel Relativite'nin ölçeği ve kapsamı yakın galaksilere göre geçerlidir. Atomaltı dünyada bu kriterler çok başkadır. Relativite evreni kapsar ama kuantum teoremini kapsamaz. Makro kozmosda geçerli olan relativite, mikrokozmosdaki katı relativistik bölgede geçersizdir.

Bir örnek: Alfa ışımasını bilirsiniz: Tamamı kurşun kabdan çıkamazlar. Alfa taneciği demek bir Helyum çekirdeği demek, yani dörtlüden oluşmuş bu çekirdek bir MADDEDİR ve kurşun bir kabdan (kalınlığı ne olursa olsun) çıkmaması gerekirken, alfa parçacıklarının birkaçı "Duvardan geçen hayalet gibi", bir nötrino gibi kurşundan dışarı çıkmaktadır. Bunun anlamı şu: radyoaktivitede maddenin yarı ömrü var: Bir kilo RA madde yarı ömrü sonucunda "yarım kiloya" iniyor. Çünkü radyasyon vererek, maddesini buharlaştırıyor.

Bunun bir tek açıklaması var: Kurşun kabdan dışarı kaçan Alfa tanecikleri ışık hızını aşmışlardır ve negatif uzayda zamanda geriye gitmektedirler. Dolayısıyla karşılarında bir KURŞUN KAB SEDDİ yoktur, yani serbesttirler. Blok evrende tüm zamanlar aynı anda ve eşit olarak vardır. İşte manyetik şişe de bunu yapıyor.

Uzay-zaman seddinden dışarıya (kurşun şişeden dışarıya) çıkan bir UFO/naut, blok evrende (kurşuni hiçlik de) bekliyor. Özel durumunu kullanabilirse ışık hızını aşmış gibi (V-c) zamanda GERİYE yolculuk yapıyor ve bir filmin tersine oynatılması gibi, araç ve içindekiler HİÇ YARATILMAMIŞ gibi mümkün olan son noktaya küçülüyorlar (cenin oluyor ya da araç imal edildiği maden ocağına dönüyor vb.).

Tüm zamanlar ışıkhızında TEK AN olurlar (Bir gün=Bin yıl gibi). AN ebediyettir, bir başka deyişle AN denen süre eğer klasik saatin Tik-Tak'ının arasındaki süredir. Eğer tik-tak ediyorsa mesele yok, bir andan ötekine geçmişizdir ama Tik deyip duruyorsa, o zaman AN EBEDİ oluyor, herşey donuyor, tüm evren bir BLOK oluyor. Hiçbir şeyi diğerinden koparamıyorsunuz. Herkes herşey hatta uçan kuş öylece kalıyor (Buna kuantum durum teoremi deniyor).


"Yaratılış-Kıyamet - Yaşam-Ölüm" Yukarı

Kıyamet şudur: Evrende uzay-zamanın ve dolayısıyla zamanın çıkış ucu vardır, Big-Bang. Bu zamanın başlangıcıdır. Zaman boyutu açılmış olarak evreni genişleten etmenlerden biridir. Kıyamet bu çıkış ucunun bitimidir ve uzun çok uzun bir yoldur ama gerçekte kıyamet, Big-Bang'in ilk patlama anından BİR ÖNCEKİ adımın adıdır. Neden-sonuç yer değiştirebilir. Bu durumda Kıyamet yaratılıştan önce gerçekleşmiştir (Kalu Bela budur). Çünkü zamanın çıkış ucu demek, başlangıcın sonu ve/veya sonun başlangıcı demektir.

Kıyamet ve yaratılış, OL ve ÖL aynı ANDA aynı yerdedir. NEDEN ve SOUNÇ aynı yerdedir. NEDEN VE SONUÇ arasında öncelik ve sonralık sıralaması yoktur artık. AYNI ANDALIK vardır (senkronizasyon). AYNI ANDA doğduk ve aynı anda öldük. Kalu Bela'daydık secde ettik, başımızı kaldırdığımızda Mahşerde yanyana İDİK ama o İDİK'e henüz ölmediğimizden varamıyoruz ve kendimizi dirilecek sanıyoruz. Herşey çoktan bitti bile. Biz halen Kalubelada=Mahşerdeyiz.

Şu an bir RÜYA... Adı ömür. Hayat değil! Ömür, rüya kadar kısa... Bir gün=Bin yıl olunca şu ömrümüz iki saliselik bir süre oluyor ve biz bu iki saliselik (100 yıllık yaşam diyelim) minik bir sürede devasa bir yüz yıl yaşadığımızı sanıyoruz. Allah bize soracaktır: "Dünyada ne kadar kaldınız?". Biz şu cevabı vereceğiz: "Bir saat ya da daha az", üstelik de melekleri şahit göstereceğiz: "İnanmazsan, şu sayanlara sor!" diye...

Müminun:

112: Buyurur : "Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız?".
113: Derler: "Bir gün, yahut bir günün bir kısmı kadar. Sayanlara sor".
114: Buyurdu: "Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız".

Bu konuları bir topladığınızda Kalu Bela=Mahşer aynı şey oluyor. Kalu Bela’da "Elbise=Beden" giymemiştik. Mahşerde bir de BEDENİ giymiş olarak dirileceğiz (dirilmeyeceğiz çünkü hiç ölmedik ki) ve hiç ölmeyeceğiz (Cehennem’de ve Cennet’te sonsuza dek ölmeyeceğiz).

Peki ya ölüm? Çok basit: Beden ve ruhun ayrılması. Ölen falan yok! Ruh ölmez ki? Beden çürür (demir tozları dağılır), sonra yeniden ruh (mıknatıs) bedenini (Demirtozlarını) toplar ve yeniden bedenlenir. Ceset zaten cesettir, adı üstünde cansızdır. Onu canlı tutan “Soyut” bedenimizdir (Bilinç=Ruh=Can).

Nefs, madde (Tardyon) ile soyut madde (Ruh=Takyon) arasında bir GİRİŞİMDİR, yani interferens olayıdır. NEFS=LUXON'dur, ışık hızıyla sınırlıdır, enerji bedendir. Resmi çekilebilmektedir. Parmak ucundan bile fotoğraflanabilmektedir (Kirlian photography). Takyon ve maddenin GİRİŞİM saçaklarına NEFS deniyor.

Beden x,y,z koordinatları içinde ARTI olandır (Sıfırdan büyüktür, ışıktan yavaştır). Ruh ise SOYUT bedendir. xyz EKSİ'dir, sıfırdan küçüktür ve ışıktan hızlıdır. İkisi bir araya gelince, otomatikman BİLEŞKE olarak NEFS ortaya çıkar.

Nefs LOKAL'dir SİZİN LİMİTLERİNİZİN TA KENDİSİDİR. Resmini çektiğinizde görürsünüz ki, parmağınızdan omuzunuzdan saçınızdan DIŞARI kaçamamakta. Nefs bizimle birliktedir. İstekleri isteyen NEFS değil, bilincin ta kendisi. Çünkü ölümden sonra dirilişe kadar NEFSSİZ olarak beklemekteyiz. Ancak bilincimiz şimdiki bilinciniz neyse o. NEFS ile ilgisi yok. Çünkü ölümden sonra, beslenme-savunma-üreme yok. Bunlar yoksa NEFS de yok.

Kur'an'da zaten ölüm kelimesi geçmiyor. Onu biz meallere ekliyoruz. Örneğin ruhlar mahşerde şöyle diyorlar: "Bizi iki defa dirilttin iki kere öldürdün bundan kurtulmaya bir yol var mı? Bu da 7 anlamlı ayetlerden biridir. Çok ağır bir ayet.

Allah vardı kimse yoktu.

a) Yoktan var edildik (birinci doğum)
b) Dünya’ya gönderildik (ikinci doğum).

Dünya’da öldük (öleceğiz), Mahşer’de yine ebediyen dirileceğiz. Kalu Bela ve Mahşer birer doğum. Kendi ölümümüz ve kıyamet birer ÖLÜM. En yüzeysel olarak böyle düşünebiliriz.

Geri Dön     Yukarı